■
■
■■
^
» r * 5 2 5m^A
SAK ÜSTÜNDE
M ÜJDAT GEZEN
Mehmet
Ortaokulun ikinci sınıfında tam yedi tane zayıf getirdim. Annem çok kızdı.
“ Yedi zayıf olur mu., çok ayıp” dedi.
Ben de özsavunmaya geçip, “İyi ama
anne, Erkan’ın da sekiz zayıfı var”
dedim. Annem de hiç anlamadığım bir söz söyledi: “Hayri’nin de hiç zayıfı
yok, suimisal misal değildir. ”
Anlamadım, anlattı: Kötüden örnek verilmez, örnek ancak iyi şeylerden verilir ki insanlık ilerleyebilsin... Geçenlerde “Hürriyet”te Emin
Çölaşan’ın bir yazısı çıktı. Mehmet Barlas’ın kaçak inşaatından söz
ediyor. Ertesi gün de “Sabah”ta Mehmet Barlas’ın yanıtı çıktı. Ana fikrine zarar getirmeden alıntılar yapıyorum:
“ ‘Her kentli Türk’ün yaptığı gibi, bu
sırada, çatıda b ir çalışma odası çıkar mı diye düşündüm. Bunu yapmak için çatının orta yerini 60 santimetre yükseltmek gerekiyordu.... Benim çatımda 60 santim b ir yüksekliği yapamadığım yerin komşu alanında, dört ayda dört katlı apartman bitirildi.... Çevreye zarar vermeden evini onarmak, geliştirmek ne ayıp ne de suç aslında.... Bu geri zekâlının patronlarının evleri onarılırken acaba hiç yasalar çiğnenmedi m i?"
Ben bu yazıyı okuyunca gözlerime inanamadım... Mehmet’in verdiği tüm örnekler yasadışılığı anlatıyor...
Barlas...
Mehmet’i yetmişli yıllardan televizyon çalışmalarımızdan tanırım. Son derece iyi, tutarlı, tatlı bir insandı... Sonra ne oldu bilmiyorum... Mehmet’e tüm inancımı, güvenimi yitirdim. Birbirimize seyrek de olsa rastladığımızda gözlerinin içi samimi bakmıyordu. Bence kendi de kendinin farkında... Değişim insan içindir, ama bu değişim hep olumluya endeksli olursa... Kimbilir, belki Mehmet de kendindeki değişimi kendi açısından olumlu buluyor... Ama benim burada bir çift sözüm olacak... “Her kentli Türk’ün
yaptığı g ib i” diyerek, kendi ettiğin haltı
başkalarıyla paylaşamazsın. Çünkü örneğin, ben de senin gibi bir kentli Türk’üm, ama yaşamım boyunca hiç böyle bir şey yapmadım. Ana caddede bir okulum var. Bahçesinde su satıp kırtasiye masraflarımızı çıkarmaya çalışıyoruz. Eğer su istasyonumuzu ana caddeye koyarsak satışımız yüzde iki yüz artacaktı. Yasaya baktım, olabiliyor ama, tarihi eser olan binamızın görünümü bozulacak. Su istasyonunu yan sokağa kurduk. Şimdi para kazanamıyoruz ve kırtasiye masrafları da gene benim cebimden gidiyor. Ama kimse de: “Bak Müjdat
Gezen cânım binanın önüne su
istasyonu yaptı, bir yolunu bulup"
diyemiyor... Böyle olunca da insan rahat uyku uyuyor.