Fikret luallâ
Merhum İçim..,
Fikret Muallâ...
Evet... Bugiin Fikret Muallâ be yefendi merhumdan bahsedeceğim.
Sakın lıaaa! Sanmıyasımz ki adını her yazışında bu kalemden bir de »za vallı» dövülecek. .
Aslaa! Gerçi Fikret Muallâ bura da bir anlamazlar ağılına düştü, dar- belendi, işkence çekti... Fakat bir ân dahi zavallı olmadı.
Zavallılaşmasım isteyenler vardı şüphesiz ...Ama, o her zaman, bütüıı düşmanlarının bu sefil isteğini burun larında bırakmasını bildi.
Hayır! Kendi kendini yedi. Kah roldu. Bir ân dahi diziistü gelmedi, bo yun eğmedi.
Onu resmî ve hususî her türlü in safsızlığın çamuru, batağı içine attı lar. Gene de başını dik tutmayı bil di.
...İk i ay yarı aç, hattâ büsbütün aç yaşamak bahâsına kıymetinin dört te birini biriktirerek ve dörtte üçünü borçlanarak diktirdiği ceketle yeni bir erkek kostümü modası bile lânse etti.
Ben çağdaşlarım arasında «Mual lâ» li iki ressam tanıdım. Biri Fikret’
tir, ötekisi de Sâip.. Saip, nemrud
Mustafa (Paşa) nuı henüz reis olma dığı günlerde, Süvari feriki (orgeneral) Hayret Paşanın Başkanlığındaki «Di-
vân-ı Harb-i Mahsus» un huzuruna,
başta Prens Said Halim Paşa olmak üzere İttihad ve Terakki Harb Kabine leri Erkânının çıkarıldığı gün, Sııltan- ahmetteki o. yanan Adliye Sarayının büyük ve meşhur «Cinayet Mahkeme si» salonunda basın locasında kara ka lemle bir portremi yapmıştır. Fikret merhum da pembe, eçık yeşil ve kah verengi çizgi ve gölgelerin hâkim ol duğu bir kartonla bana dokuzyüz otuz lardaki halimi hediye etmiştir.
Yeni İstanbul 27 ŞU BA T 1970
Nizamettin Nazif Teoedelenliogld
»•-.
• •-
ü,__¿1 .. ________
meslekdaşım Ümid Deniz’in sütunla rında Fikret Muallâ’mn son çehrele rinden birini, belki de bu fâni dünya da kullandığı son canlılık maskesini görünce, o sütunlarda ne yazılmışsa hepsini okudum. Taoiı Paris Büyükel çimiz Haşan Işık beyefendinin söyle diklerini de...
... Ve aziz ruhuna bir fatiha daha okudum ardından.
Bak sen lıeie...
Ekselâns Isık'm bildirdiğine göre
bizim Fikret Muallâ’mn kalemlerin
den ve fırçalarından ne çıkmışsa hep si kapışılıyormuş Avrupa'da... Dese nize ki ömrünün ?on yıllarında kendi
sine »mecene» lik yaptığı söylenen
«kadın» vurdu turnayı tam gözünden. Fransa, resim ticaretinin stok de posu gibi bir yentir. Amerika ise hiç doyurulamayan aç ve çok «iştahlı» bir pazar.
Geçen gün Paris gazetelerinden birinde okudum:
Vakti hali yerinde bir adam var
mış. Merakı resim yapmak. Fırsat
buldukça paletini, fırçalarını alır, Fransa’nın bir köşesine, bucağına gi der, bir iki tablo yaparmış.
Bir amatör. Fakat ne kimseye gös terirmiş ne de satarmış.
Üç beş bin tablo birikmiş elinde. Üç hafta önce bir simsar «keşfetmiş» bu adamı... Ve ağzından girip bur nundan çıkmış, kandırmış. Resimler bir Amerikalıya satılmış.
İşte ilk alış verisin bilânçosu: Küçük büyük iki bin yağlı boya «paysage»... Ortalama tanesi ikişer bin Fransız frankından »dört milyon* frank . Yâni aşağı yukarı dokuz mil yon Türk lirası.
Amatör ressam bir anda milyoner oluvermiş.
Saip (merhum) sonradan «Muallâ» lığı terkedip adının başına bir »Ah met» takıp Ankara’ya çekilmiş, elçiler
ressamı olmuştu. Fikret ise burada
lıerşeye rağmen «Muallâ» olarak yaşa dıktan sonra Fransa’ya göç etmiş, «Mu. allâ» lığından zerre kaybetmeden ya şamıştı. İkisi de ııe temiz insanlardı. İkisi de herşeye iıaklı idiler...
...V e işte şitndi de Dünya Güzel Sanatlar tarihinin göbeğinde her gün daha «Muallâ», djha yüksek ve «a’lâ» bir boy atmaktaymış bizim Fikret’imiz.
En eski ve sevgili dostlarımdan bi rinin, rahmetli şâir ve edip Müfid Necdet'in pek sevdiğim oğlu, değerli
Pekiy... Amerikalı aldanmış mı? Aslaa ...Meğer bu adamın Ameri ka’da bir kaç yüz satış yeri varmış... Bu iki bin tabloyu en geç üç ayda eritebilecekmiş.
Aldıklarını nc kadar ucuza satsa «en az iki misli kazanır» diyorlar,
Fikret Muallâ’nm kıymetini bizde en iyi takdir etmiş olan dostum Fikret Adil’dir. O Fikret bu Fikret’i pek se verdi. Bazı eserlerini hediye etmiştir. Dostuna Kemal Salih Sel’de de birkaç tablosu olmalıdır.
Meşhur Tarık Çarın dostta da
vardı. Hele tımarhanenin eski dok-
torlarında kitr.bilir r>e kadar vardır?
5 O
7
-Kişisel Arşıvıerae İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi