24 MAYIS 1960
Callı’ya dair iki h âtıra
Sanat âlemimiz ve nükteler âlemimiz Çal lı tbrahimi kaybet mekle matemdedir.
Çallı İbrahim, is minden de anlaşıldığı gibi, İzmirin Çal ka sabasında doğmuş tur. Rüştiyeyi orada bitirdikten sonra, — babasının da vefa tı üzerine — inkişaf edecek bir muhit bul mak emeliyle İstan- bula gelmiş, hayatını kazanmak için bir müddet ci nayet mahkemesinde kâtiplik yapmış. Devrin ressamların dan Şeker Ahmet Paşanın dikkatini çektiğinden «Sana- yi-i Nefise Mektebi» ne alın mış.
Ressamlıkta ilk merhalesi böyleee 1906 da başlar. Sonra, istidadı anlaşıldığından 1910 da Pariste mesleğini ilerlet meğe gönderilmiş. 1914 de Is- tanbulda Yüksek Sanatlar Mek tebine hoca oldu. Bizde bir ressam neslinin yetişmesine yol açtı. İçtimai bayatımızda da nükteleriyle, güler yüzü ile ve sanat hayatımızda kıy metli tablolariyle tesirli ol du.
k
Çallı Türkiyeye empresyo nizmi getirmiştir.
Çallı, portre üzerinde, bil hassa kadın portrelerinde mu raffak olmuştur.
Çallı Atatiirkün pek güzel bir tablosunu yapmıştır.
Çallı milli bayattan kompo î.jsvonlar meydana getirmiştir.
Çallı bilhassa renkler huşu surnıa şairdi.
Çallı, güler yüzü ile, tatlı sözü ile ince bir zattı...
k
tzr.hı epeyce güç iki nokta yı da ortaya atmaktan kendi mi alamıyacağımı
£ Kemal Salih Sel’in evinde ÇaJlı'nm bir kadın tablosunu gördüm. Modernizm kaygula- riyle, garabet olsun diye ya pılmamıştır. Kendi şairane üs lûbu ile yapılmıştır. Tabloda ki kadının bir bacağı normal oiarak tek dizli, öbürü — hay ret — iki dizlidir. Yâni kal çadan itibaren bacak dize ka dar devam eder. Dizden itiba
ren ikinci dize kadar, oradan da üçüncü kı sım olarak ayağa ka dar uzanır. Buna rağ men bu «gaiat-ı hil kat» irkiltmez.
Ve elbette hikme- ; iiniden sual olunmaz. Bizzat Kemal Salih de buna dair Çallı’dan malûmat istememiş.
Abdülhak Hâmit: Şarıbülleyl ve-niha-
rım ben Karlar altında nevbaharım
ben Demiş. Çallı da öyleydi. Moda oldu: Delilerin tablola rı inceleniyor. Eğer sarhoşluk ta yapılan sanat eserlerinin müzesi açılırsa Kemal Salilıte- ki eser baş köşeye asılır sa nırım.
★
S Diğer bir garabet: Cemal Nadir bizim nesilden di.
Çallı ile aralarında 19—20 yaş farkı vardı. Gençliğinde mesleğini ilerletmek için Gü zel Sanatlara talebe olmak İs temiş. Çallı onu imtihan et tikten sonra:
— Senin bu tarakta bezin yok, oğlum! Ressam olamaz sın. Kısmetini başka feaptda ara. — demiş.
Cemal Nadiri talebe olarak kabul etmedi, hulâsa... Fakat sonra, Cemal Nadir mesleğin de meşhur olunca arkadaşça konuşurlardı. Bu hâdise yüz- lenmezdi. Lâkin Cemal Na- diı mütemadiyen anlatırdı. Acı hâtırayı hoş karşılamaz, atfedemezdi.
k
Devrimizin başka bir gazete ressamına ve karikatüristine de. Akademiciler:
«— Bizim derslere devam cime. Eserlerindeki- dinamik lik kaybolur. Klâsik modeller üzerinde .'azla çalışmak hare- kîliği öldürür!» demişler.
Çallı böyle bir şey dememiş ama, ihtimal düşünmüştür... Çtinki iyi hoca olduğunda umumî kanaat hâkim.
Allah rahmet eylesin.
(V â
-N û)
1:
i
Taha Toros Arşivi