TANITMALAR
323
Üçüncü olarak
yazılarıntürlerinin isimlendirilmesinde pek isabetli
davranıldığınısöyleyemeyiz. Zöhre Bilgegil'in
yazılarıntürlerini belirtirken
dene-meye makale
dediğinerastlamak mümkündür.
Ayrıca, SayınYrd. Doç. Dr. Zöhre
Bilgegil'in kendi içerisinde
yaşadığıtezatlar hemen göze
çarpıyor.Onun
karıştırdığıterimierin
başında
makale ile deneme geliyor. "Önsöz"de, "M. Kaya Bilgegil'in bu
kitapta
topladığımız
makalelerinin
bazıları;
Sevin Bu
İnsanları,
Has Bahçeler
Memleketi, Kaybedilen Topraklar' da
olduğugibi deneme mahiyetindedir."
de-dikten sonra
yazarın"Has Bahçeler Memleketi"
başlıklı -aslındadeneme
olan-yazısına "YayınlanmamışMakale" (s.l8)
şeklindedipnot
düşüyor. Hasılı, SayınYrd.
Doç. Dr. Zöhre Bilgegil,
bazı yazılarıher
isimlendirişinde farklıbir türün ismini
kullanıyor.Son olarak
SayınYrd. Doç. Dr. Zöhre Bilgegil'in söz konusu eserin
baskıya hazırlanmasındagereken
itinayıve dikkati
gösterdiğinisöylemek pek mümkün
değildir.Daha önce
yayımianmış yazılardanbir
kısmına "yayımlanmadığı"notunu
düşmesinin yanında, aynı yazının baş tarafında yayımianmadığınotunu, sonunda ise
yayımlandığıderginin ismini ve
sayısınıbuluruz. Mesela,
"Yayınlanmamışmakale"
dipnotu ile kitaba
alınan"Yahya Kemal'in
ŞiirlerindeDin" (s.547-575)
yazısınınsonunda
kitabı hazırlayan tarafındankonan
"İslamiBilimler Ens. Dergisi, C. I
Sayı.I
1959"
kaydınıgörünce
şaşırmaktankendimizi
alamıyoruz."İçindekiler" kısmında
"Ek" diye bir
başlık atılmışve 655. sayfada "Yahya
Kemal'in Soy
Kütüğü"nünyer
aldığı kaydedilmiştir.Fakat, belirtilen sayfada böyle
bir "soy
kütüğü"nügöremiyoruz. Eserde "Yahya Kemal'in Neseb Cetveli"
başlıklıbir
kısımvar. Lakin bu
kısım541.
sayfadadır.Netice olarak diyebiliriz ki, Prof. Dr. M. Kaya Bilgegil'in daha önce
kitap-laşmamışmakale, deneme vs. türden
yazılarının yayımianmış olması araştırmacılara,okuyuculara ve edebiyat severiere
faydalıolacak bir faaliyettir. Eserin Türkiye için
kısa sayılabilecek
bir sürede ikinci
baskısını yapması
da bunu göstermektedir. Üstte
bir
kısmınatemas
ettiğimizhatalar da olmasa eser, daha bir
değer taşıyacaktır.Sonraki
baskılarındabu tür
hataların giderileceğiniümit ederiz.
Dr. Cafer
KARİPERFatih ANDI, Servet-i Fünun'a Kadar Yeni Türk
Şiirinde Şekil Değişme/eri,İstanbul
1997, 375 s.
1839
yılındailan edilen Tanzimat
Fermanı'nın "Avrupalılaşmak" adınabir
takımkanun ve kavramlar
vasıtasıylasiyasi ve sosyal
hayatımızagetirmek
istediğitopyekün bir zihniyet
değişimive yeniden
yapılanma anlayışı,daha
ışin başındaykenasıl amacından saptınlarak batı yaşam
biçiminin hemen
biıtün unsurlarınıntaklit
edilmesi ve moda haline getirilmesi
şeklıne büründürülınüş;bu
kılığıylada önce
sai·aya, devlet
büyüklerinın konaklarına, yalılara, köşklere ve nihayet bütün İstanbul
halkının hayatınanüfUz ederek yeni bir
yaşayışdevrinin
başlamasınasebep
olmuştur.Siyasi ve sosyal
hayatımızdakibu
değişiklik,19.
asrınikinci
yarısındanitibaren
edebiyatımızdada kendisini hissettirmeye
başlamış;bir anlamda "halka
iniş"hareketi
olarak
değerlendirebileceğimizTanzimat hareketinin prensiplerine uygun olarak
324
TANITMALAR
halkın anlayabileceğibir dile
ulaşmak,mevcut edebi nevilerio
geleneğe bağlıçehresini
değiştirerekmodern bir görünüme büründürmek ve o zamana kadar
yabancısı olduğumuzroman, hikaye, tiyatro, tenkit ve deneme gibi
batınınedebi
türlerini
edebiyatımıza kazandırmaklaberaber, Divan edebiyatma ve bu
edebiyatınmerkezini
oluşturanDivan
şiirine saldırarakonu gözden
düşürmeksuretiyle yeni ve
çağdaşbir edebiyata alan açmak yönünde
gelişmiştir. Yenileşmedevri Türk
edebiyatıolarak
adlandırılan,sanat ve estetik
endışesindençok Tanzimat
hareketinın persİplerinihayata geçirmeyi hedet1eyen ve
dolayısıylasiyasi ve sosyal bir karakter
taşıyanbu devre
edebiyatında,nesirde
olduğu gıbi şiirdede
işeönce yeni bir dil ve
üslfip
arayışıyla başlanmıştır.Bu itibarla
Yenileşmedevri Türk
edebiyatının birincıneslinden olan
İbrahimŞinasi
Efendi, daha 1860
yılındanönce
yenıbir dil ve üslfip
arayışıyla Fransız şairlerinden dilimize
aktardığımanzum tercümelerle birlikte hem
şekilhem de muhteva
bakımındangelenekten tamamen
ayrılandenemeler
yapmış,yine
aynınesilden olan
Ziya
Paşa, yazdığıbir çok
şarkıve gazellerinde dil ve
söyleyiş; NamıkKemal'se
Şinasi'yi tanıdıktansonraki
şiirlerindehem üslfip hem de
nazım şekilleri bakımındanDivan
şiiri geleneğinden ayrılmışlardır.Yenileşme
devri Türk
şiirininmümessilleri, evvela,
halkın anlayacağıbir dil ve
üslfiba yönelirken muhteva olarak da Divan
şiirinde görmediğimizmedeniyet, hak,
hukuk, adalet, kanun, hürriyet, vatan, hayat, dünya, madde ve ruh gibi
batı medeni-yetİndenve dünya
görüşündenmülhem
bir
takımyeni
kavramları, asırlardırsüregelen eski
edebiyatımızın nazım şekilleriiçinde sunmaya
çalışmışlar;fakat bu
yeni
kavramlarıve bu kavramlar
etrafında alabildiğine genişleyenfikirleri tam
manasıylaifade edebilmektc kafiye, redif ve beyit üçgeninde
sıkışıpkalan eski ve
mahdut
şekilleryetersiz
kalınca,yeni
nazım şekillerinikullanmaya
ba~lamışlardır.Bununla beraber denebilir ki Tanzimat
sonrasıTürk
şiirininDivan
şiirindenmenkul
unsurlardan en çok
bağlı kaldığıunsurlar, teknik
unsurlardır.Çünkü Tanzimat
sonrasıTürk
şiirindehece veznine biraz ilgi
duyulmuşsada Aruz eski hakimiyetini
deva:n
ettirmiş,Divan
şiirinin nazım şekillerıve
sanatlarıda
tamamıyla atılamaınıştır.Yeni
şekillerin yanındabazen aynen, bazen de
değişikolarak Divan
nazmının şekilleriözellikle gazel, terkib-i bend ve
kıt'açok bol miktarda
kullanılmışlardır.Bu
sebepledir ki
nazım şekilleri bakımındanTanzimat
şiirindebir
blitimlüği.ın olmadığınıgörüyoruz. Fakat bu konuda tam ve eksiksiz bir bilgiye sahip olabilmek
içınTanzimat'tan itibaren
şiirindil, üslfip ve
ınuhtevadan oluşanbütlin yükunu
sırtiayarakgünümüze kadar
taşıyan nazım şekillerininbu zaman
si.ırecindehangi
ınceralardan geçtiğini bihakkın araştırmak lazımdır.Edebiyat tarihimizin milhim bir
boşluğunudolduracak ancak Tanzimat'tan günümüze kadar bütün süreli
yayınve
kitaplarınincelenmesiyle ortaya konulabilecek olan böyle bir
çalışma,maddi' ve
manevi
boyutları bakımındanbir
araştırıcının imkanlarınınçok üstünde uwn soluklu
ve külfetli bir
çalışmayıgerektirir. Binaenaley birbirini tamamlayacak
kısmi çalışmalarsayesinde edebiyat tarihimizin bu mühim
boşluğu doldurulacaktır.Bu münasebetle, bu günlerde Kitabevi
tarafından neşredilenYard. Doç. Dr. M.
Fatih
Andı'nınServet-i Fünfin'a Kadar Yeni Türk
Şiirınde Şekil Değişmelerı adlı çalışmasına değinmekistiyorum.
TANITMALAR
325
Yenileşmedevri Ttirk
edebiyatınınServet-i Fünfin'a kadarki devresinde
yayımlanan
bütün
mecmualarındikkatle incelenmesi suretiyle meydana
getirılenbu
çalışma, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı
Bölümü'nde
Yeni Türk
Edebiyatıytiksek lisans tezi olarak
hazırlanmış,fakat bu mühim
çalışmanın
daha
genişbir okuyucu ve
araştırıcıkitlesinin istifadesine
sunulması gerektiğini düşünenyazar, yerinde ve isabetli bir kararla onu tez olarak bir
köşedekalmaktan
kurtarıp kitaplaştırmıştır.isabetli ve yerinde bir karar dedik çtinkü bu
çalışma
sayesinde Servet-i Fünfin'a kadar mecmualarda
yayımianmışne kadar
şiirvarsa hepsinin
nazım şekillerine,bu
nazım şekilleri hakkında kısabir ön
bilgıyleberaber bu süre
zarfında nasılbir
değişiklik geçirmiş olduğunave
şiirlerintam bir
bibliyografik künyesine bir anda
ulaşabilmekmümkün hiile
gelmiştir.Yard. Doç. Dr. M. Fatih
Andı, çalışmasını,
Önsöz ve Servet-i Fünfin'a kadar
yenileşme
devri Türk
şiirinde kullanılan nazım şekillerive bu
nazım şekilleriüzerinde meydana gelen
değişiklikler hakkındabilgi
verdiği Girişbölümünden
sonra
Dıvan Şiiri Nazım Şekilleri, Halk Şiiri Nazım Şekilleri ve Batılı veya Yenı
Nazım Şekilleri
olmak üzere üç ana bölüme
ayırmıştır.Divan
Edebiyatı Nazım Şekilleri(s. 35-268)
başlığı altındayazar, 1896
yılınakadar mecmualarda
yayımianmışolan
şiirleri mısra-ıberceste,
beyıt,mesnevi,
kıt'a,gazel, müstezad, kaside
terkib-ıbend, terci' -i ben d, rubai, murabba', ter bi',
muhammes, tahmis,
şarkı,müseddes, tesdis, müsebba', müsemmen ve mütessa' alt
başlıkları altında,
a) Eski tarz
şiirisürdüren
şairlerin yazıdıkları,b) Yeni,
batıtesirinde
şiırler
yazan
şairlerin yazdıklarıolmak üzere iki
ayrı sınıflandırmayatabi
tutmuştur.Bu
sınıflandırma,Servet-i Fünfin'a kadar mecmualarda
yayımianmışolan
şiirlerdeDivan
şiiri nazım şekillerındenhangilerinin kimler
tarafındanhangi
yoğunlukta kullanıldığınıve bu
şekillerüzerinde
nasıltasarruflarda
bulunduklarını açıkbir
şekilde
göz önüne sermektedir. Mecmualara nazaran bu devrede
yazılan şiirleriçin
birinci
sıradaDivan
şiiri nazım şekillerindengazel
tarzı kullanılmış(162 1 adet), ikinci
olarak
kıt'a(488 adet), ve üçüncü olarak da mesnevi (153 adet)
tarzıtercih
edilmiştir.
Buna makabil, yine Divan
edebiyatı nazım şekillerinden olduğuhalde
tardiye,
taştir, muaşşer,nazire, tehzil gibi
nazım şekillerimecmualarda
yayımlanan şıirleriçin
kullanılmamıştır.Halk
Şiiri Nazım Şekilleri(s. 269-275)
başlığı altındayazar, Tanzimat'tan
Servet-i Fünfina kadar mecmualarda sadece on adet türkü, üç adet
koşmave üç adet
de destan
yayımlandığınıtespit
etmiştir.Bu tespite göre
diyebılirizki bu devrede halk
şiıri nazım şekillerine
pek
rağbet edilmemiş,çok az
sayıda kullanılanbu üç
nazım şeklinin dışındamani, sema!,
varsağı,güzelleme,
taşlama,koçaklama,
ağıt,ilahi, nefes
gibı
yine halk
şiırineait
nazım şekillerihiç
kullanılmamıştır.Batı edebiyatının
tesiriyle
edebiyatımızda kullanılmaya başlanan nazım şekillerınİ Batılıveya Yeni
Nazım Şekilleri(s. 277-361)
başlığı altındaönce
I-Batı EdebiyatıSabit
Nazım Şekilleri,2-Yeni ve Serbest
Şekiller başlıklarıylaiki gruba
ayıran
yazar,
bunlarıda kendi
aralarında sınıflandırarak bırincigruptaki
nazım şekillerinidüz kafiyeli
nazım şekli,rime-plat, sarma kafiyeli
nazım şekli,çapraz
kafiyelı nazım şekli, yarı
çapraz kafiyeli
nazım şekli,çapraz/sarma karma kafiyeli
nazım şekli
ve sonnet
başlıkları altında sınıflandırmış;ikinci
gruptakıleriise yeni ve
serbest kafiyeli
nazım şekilleri,üçer, dörder,
beşer, altışar, yedişer,sekizer, dokuzar,
326
TANITMALAR
onar, onbirer,
onikişer,ondörder
mısralıbendierden meydana gelen
şekiller,her
bendi
farklı sayıda mısralıbendierden meydana gelen
şekiller,serbest müstezad,
bendlerle
yazılmayanve
mısralarıdüzenli bir
şekildekafiyelenen
şekiller,kafi-yelenişleri
bir sistem dahilinde olmayan serbest
şekilli şiirler,manzum ve mensur
karışık
bir
şiir, mısraların kısalıkve
uzunluklarınagöre
dizilişiyleiki
ayrıdörtgen
şeklimeydana gelen bir
şiir, farklı şekillerdehece vezniyle
yazılmışolan
şiirler,bütün
mısraları
birbiriyle kafiyeli
şiirler,mecmuaya
alınmayan mısra,beyit veya bölümler
dolayısıyla nazım şekilleri aniaşılamayan
veya
yayımlandığı mecmuanın neşriyatınadevam etmemesi
dolayısıyla yarım kalmışyahut mecmuada
neşri yarıda kesilmişolan
şiirler
ve ait
oldukları nazım şekilleriyerine
başka şekillerdenbirinin
adını taşıyan şiirler başlıkları altında sınıflandırarakhem bu
şiirlerin nazım şekilleri hakkındabilgi
vermiş
hem de a) Eski tarz
şiirisürdüren
şairlerin
yazdıkları,b)
Batı edebiyatıtesirinde yazan
şairlerinkiler başlıkları altındabibliyografik künyeleri ile beraber
sıralamıştır.
Araştırmasının
sonucunu Netlee bölümünde maddeler halinde özetleyen yazar,
kitabın
en sonuna
koyduğuBu
Çalışma Sırasında TaranılanMecmualar
başlığı altındada 1870 tarihinden Servet-i Füniln
edebiyatının başlangıcıolarak kabul edilen 1896
tarihine kadar
yayımianmışbütün
mecmuaları,içinde
şiır bulunanların karşısına(+),içinde
şiir bulunmayanların karşısınada(-) koymak suretiyle
sıralamıştır.Görüldüğü
gibi yazar, 1870
yılındanitibaren kültür
hayatımızın neşriyat sahasında varlığınıgöstermeye
başlayandevrin
mecmualarında1896
yılınakadar
yayımlanan şiirlerin nazım şekillerini
çok büyük bir titizlikle tespit ve tasnif etmek
suretiyle edebiyat tarihimizin bu sahadaki
boşluğunun kapatılmasıhususunda
mühim bir
adım atmıştır.Gazeteler ve kitaplarda
yayımlanan şiirlerinde böyle bir
tespit ve tasnif sonunda ortaya
konulmasıile söz konusu
boşluğun tamamıylaka-patılması
mümkün
olacaktır.Bu itibarla hiç bir zaman aktüelitesini kaybetmeyen
şiirin,
günümüze kadar hangi mesafeleri kat ederek
geldiğinidaha iyi anlayabilmek
bakımından