• Sonuç bulunamadı

‘Bazen fırça elimde uyuyorum’:Fikret Otyam'ın resimleri, Filiz Otyam ve Pavli Moshakis'in yapıtları birlikte sergileniyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "‘Bazen fırça elimde uyuyorum’:Fikret Otyam'ın resimleri, Filiz Otyam ve Pavli Moshakis'in yapıtları birlikte sergileniyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET î / - *>

y W W ” W

'IC

?'0' KÜLTÜR

kultur@cumhuriyet.com.tr

‘Bazen fırça elimde uyuyorum’

F ikret

Otyam ’ıtı

resimleri, F iliz

Otyam

ve Pavli

Mo

birlikte sergileniyor

YEŞİM AKYÜZ

Yirmi yıl gazetecilik mesle­ ğine emek veren Fikret Otyam, emekli olduğundan bu yana ya­ şadığı Antalya’nın Gazipaşa ilçesindeki evinde günlerinin büyük bölümünü resim yapa­ rak geçiriyor.

“Otobüsü kaçırdım. Şimdi aradaki açığı kapatıyorum” di­

yor Beyoğlu Vakıfbank Sanat Galcrisi’ndcki yeni sergisinin işlerini anlatırken. 18Mayıs’a dek sürecek sergide Fikret Ot- yam’ın ‘Boyalarla 56 Yıl’ baş­ lığı altında Doğu ve Güneydo­ ğu Anadolu’dan görüntüleri, özellikle ‘kadın portreleri’, Fi­

liz Otyam’ın özgün dokuma­

ları ve dostları ressam Pavli

Moskakis’in ‘Eski İstanbul Re­ simleri’ yer alıyor.

İlk kez 1953’te Doğu’ya gi­ den ve ‘Yılda üç-dört kez git­

mezsem yaşayamazmışım gibi geliyordu’ diyen sanatçı, yıl­

larca yazdığı ve fotoğrafladığı o bölgeyi yansıtıyor resimle­ rinde. Hüzünlü ve acılı Doğu kadınlarını., ancak bu kez ifa­ deleri farklı: “Usanmadan bık­

madan yine bu sergimde Gü­

neydoğu ve Doğu kadınlarının i

y üzlerini çizdim. Daha önceki , resimleri gören izleyiciler, hü- ı zünlii gözlere bir yaşama kı- |

vancı geldiğini saptamışlar. De- i

mek ki düşündüğümü yapabil- ; m işi m. Çünkü artık Harran Ovası az da olsa sulanıyor. Bu­ rada çalışanlar ve toprak sa- i hipleri bir yılda dört ürün ab- yorlar. Bu da daha insanca ya­ şamayı sağlayan bir sonuçtur, mutluluktur. Oradaki insanlar artık eskisi gibi hüzünlü, acdı de­ ğil. Ekonomik özgürlüklerine kas üşüyorlar, bu da insanın gö­ zünün, yüzünün gülmesi de­ mektir. Belki bundan sonraki yıllarda gülmek kahkahay a dö­ nüşecek.” Günde on iki-on beş

saatini atölyesinde geçiriyor ve

kendi deyişiyle ‘bazen de fır­

çası elinde uyuyor’ Otyam. Be­

yazı çok sevdiğini söylüyor. Kimi zaman da o günkü ruh haline göre renk kullanımı de­ ğişiyor.

Bundan sonraki sergisini Ka­ sım aymda Ankara’da açmayı planlıyor. Ayrıca, Almanya'nın Köln kentinde yeni yapılan bir salonda 13 Mayıs’ta ‘Avrupa

Lrtık Harran Ovası az da olsa sulanıyor.

Burada çalışanlar ve toprak sahipleri bir yılda

dört ürün alıyorlar. Bu da daha insanca yaşamayı

sağlayan bir sonuçtur, mutluluktur. Oradaki

insanlar artık eskisi gibi hüzünlü, acılı değil.’

Alevi Birliği Federasyonu’nun

düzenleyeceği‘BtaıYıhnTürkü-

sü’ adlı gösteriye katılacak. 150

kişilik senfoni orkestrasının ve bin kişilik semah gösterisinin yer alacağı program için şim­ diden heyecanlanmaya başlı­ yor ve Ankara’daki sergisi için bu gösteriyle ilgili bir büyük bir resim yapacağını söylüyor. Bü­ tün eneıj isini resme, bahçesi­

ne, hayvanlara veren sanatçının basılmış yapıtları Aksoy Ya­ yıncılık tarafından tekrar ya­ yımlanacak. Çoğunlukla Cum­ huriyet gazetesindeki yazıla­ rından oluşan bu kitapların ha­ zırlığı, fotoğraf ve yazı, hatta resim bile şu sıralarda pek de gözünde değil. Çünkü Adıya­ man’ın Kâhta ve Samsat ilçe­ sinden Atatürk Barajı’na karı­

şan pis suların ve kimyasal atık­ ların zehirlediği bebekleri dü­ şünüyor, geçen Ağustos’tan bu yana çare arıyor. Bu soruna bir çözüm bulunmazsa açlık gre­ vi yapacağını söylüyor: “Her

yerde emeğim var. Yazılar yaz­ dım, fotoğraflar çektim. Onla­ rın acılarım dile getirdim, ortak oldum, destek vermeye çalış­ tım. Arkamdan, ‘biz pis su içer­

ken Fikret Baba bize sahip çık­ madı’ dedirtmem”.

Fikret Otyam ile birlikte ser­ gilerini açan Filiz Otyam yir­ mi bir yıl önce yolluk dokuya­ rak işe başlamış. Dokumala­ rında doğal malzemeler kul­ lanmayı tercih eden sanatçı, Fikret Otyam ile birlikte git­ tikleri Fas gezisinde o ülkenin renk cümbüşünden etkilenmiş ve yeni işlerinde bunu kullan­ mış. Lodz’daki (Polonya) Ulus­ lararası Tekstil Müzesi’ndc ya­ pıtlarının sürekli bir sergide yer aldığını belirten sanatçı, ülke­ mizde dokuma kültürünün çok eski olmasına rağmen pek ilgi gösterilmediğini ifade ediyor:

“Birçok ülkede üniversitelerde okutuluyor. Amerika’da özel­ likle Güney Amerika'da resim gibi duvarda yer alıyor. Bizde ise böyle bir alışkanlık da, ser­ gileme olanakları da yok. Benim Fikret Otyam ile biriikte açma şansım oldu.”

Eylül’de Almanya’da yine bir sergi açacak Filiz Otyam. Ka­ sım’da da, üyesi olduğu ‘Doku­

ma Tekstil Sanatçıları Birli-

ği’nin minyatür dokuma sergi­ sine, ardından da Belçika’da düzenlenecek olan dokuma ya­ rışmasına katılacak.

İstanbul’da doğan ve 1960’lı yıllara dek burada kalan Pavli M oshakis, Kıbrıs Harekâ­ tın d an sonra Atina’ya yerleş­ miş. Mektup aracılığıyla Fik­ ret Otyam ile tanışmışlar ve sı­ kı bir dostluk başlamış. Türki­ ye’yi kendi vatanı olarak gören Moshakis, İstanbul’daki ilk ser­ gisini 1998’de yine Fikret Ot­ yam ile birlikte Deniz Müze- si’nde açtı. İstanbul özlemiyle , burada yaşadığı yıllan resim­

lerinde yansıtan 88 yaşındaki ressam, o günlerden hatırladı­ ğı anılarıyla kahvehaneleri, meyhaneleri, Beyoğlu’nu, kı­ sacası o zamanki İstanbul ya­ şamından kesitleri sunuyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ziya Gökalp, Durkheim’i benimser ve kendi düşünceleri­ nin de sürgeçinden geçirerek o- nu, Türk cemyetinin müessese- lerini tetkik için bir vasıta ola­ rak

T Ü R K İY E ’nin iik ka­ dın opera sanatçısı Se­ miha Berksoy, tedavi gördüğü Memorial Hastane- si’nde dün 94 yaşında vefat etti.. Semiha Berksoy’un kızı

Yazının başında da belirttiğimiz üzere Nurcan Örtügen Gök’ün projesinin tamam- lanması için 81 ilin tamamının birer telesko- ba kavuşması gerekiyor.. Proje

Birinci Haçlı ordusu iki yıllık kanlı yolda dövü­ şe dövüşe ve doğrana doğrana iler­ lerken İmparator boyuna, Kılıcas- lan tarafından boş bırakılan

Şimdi size, hayatımı değiştirip bana herşeyi sağlayan sim açıklı­ yorum: O gün (11-12-1989 tarihin­ de) medyum olan arkadaşım bu sır­ rı bana verirken basit

Ortaoyuncu Kavuklu Hamdi mer­ hum, Küçük Asım, Komik Ali Riza, Davulcu Ahmed bu tiyatroda oyna­ mışlardandır.. Kadınları da: Hanende Sarhoş Pe- ruz, kanto

İzlenimci estetiği görüş ve beğeni kalıpları içinde oluşturduğu resimleri, Türkiye’de asker ressamlarla, özellikle Halil Paşa ve arkadaşlarıyla başlamış ve

Bir nisan öğleden sonra Ekrem Şerife giderken karşılaştı­ ğım bir dostum, Hâzımın öldüğünü söy­ leyince (soğuk şakayı sevmem, zaten bugün bir