b i r
İ
s t
t
d
’
a
Yazan:
Nakitl Sırrı ÖRİK
Bu yıl Ankarada Devlet konservatuarı temsilleri her se neden sık ve çeşitli olmuştur. Mevsimin tamamile ilerlemiş ve yazın gelmiş bulunmasına rağ men, şimdi de (La Boheme) ope rasını oynamakta bulunan bu genç tiyatro her halde gelecek yıl daha da gelişecek, ve baş kent, opera, dram ve komedi ol mak üzere hemen arasız bir şe kilde temsiller verildiğini idrâk edecektir. Bu satırları, tiyatroyu çok sevdiği için körpe Devlet ti yatromuzun daimî terakki ve ba şarılarını da yürekten dileyen bir vatandaş sıfatile yazıyorum..
Semiha Berksoy, Devlet ti yatrosu için fedakârlıklar edile rek yetnştirilmiş bir san’atkârdır. Onun eski Dariilbedayi sahne sinden söylediği bir iki şarkıyı dinlemiş olanlar, Almanya dönü şü Konservatuar sahnesinde de Kendisini dinledikten sonra ne kadar değişmiş ve ilerlemiş bu lunduğunu takdir etmişlerdir. Emsali az olan azametli sesine bir şey diyemiyenler ve bu işler de mütehassıslıklarına kail bulu nanlar: “ — Büyük ses amma a- rada bir düşüyor, kulak zayıf!,, diyorlar. Ben ki hiç bir şeyin mütehassısı değilim, dâvâda bir hükme varamadan sade şunu söylemek isterim: Semiha Berk soy hânçeresinde garp musikisi için yetişmiş kadın seslerimiz a- rasmdgkİ en gür ve kudretli, ta ganni esnasında enstrümantas- yon’un tadiller ve azaltmalar yap masına İliç hâcet bırakmıyacak belki yegâne sese sahiptir. En çok tiyatro görgüsüne sahip o- lan da kendisidir. Fakat maale
sef konservatuardan ayrılmış, bir ara bir operette söylemiş, u- 'un zaman da sükût etmiştir. Bir müddettenkieri Taksimde, Beledi ye gazinosunda söylüyor.
İlk önceki ilân, orkestranın klâsik musiki saatinde söyliyece- ği yolunda idi. Fakat geçen gece oraya gittim, ve varyete saatin de, şişeler üzerine ayaklarını ge-> çirdiği bir masaya çıkarak hü nerler gösteren bir canbazdan ve hemen hemen kundakta başladı ğı İspanyol rakıslarma on yaşla rında büyük bir tecrübe edası i- çinde devam eden yerli bir kızca ğızdan soııra göründüğüne, mu sikişinasların yüksekçe yerine çı kıp söylediği üç Arya’dan sonra da, alkışlara derin eğilmelerle te şekkür edip, kaybolduğuna şahit oldum. Belki bugünkü kazancı çok daha iyidir ama, her halde Avrupaya o bunun için yollan- mamıştı.
İlâve edeyim ki, devlet Kon- servatuvanndan niçin ayrıldı ğına asla vâkıf değilim. Bütün suç kendisinde de olabilir. Fakat dün yanın her yerinde, san’atkârlarm hususî nizamlar ve ceza yanında iltifatlarla idareleri icabeden bi raz çocuk kimseler oldukları ka bul edilmiş değil midir? Freııkle- rin dedikleri gibi, deriür ele ka difeden eldiven takmağı çok iyi bilen Millî Eğitim Bakanımız bu mesele ile bizzat meşğul olursa, çıkan ihtilâfı sebebi ne olursa ol sun ortadan kaldıracak ve malik bulunduğumuz bu en yüksek ka-j dm sesini gazino şarkıcılığından i kurtararak Türk operasına da