Özdemir Erdoğan’ın “eskiler”i topladığı kaseti “İkinci BaharJ
‘ "r T2.S fc “
Bir toparlanma çalışması
f
«-si—
MARİO LEVİ
‘Artık dükkân da kendini kurtarabilecek hale geldi” diyor Özdemir Erdoğan.
Bu sözlerin altında “esnafça” kaygıların çok öte sinde bir anlamın yattığını iyi biliyorum. Gelece ğe yönelik umut ve tasarılardan söz etmenin za manıdır diyorum kendi kendime.
“Daha aza kanaat getirsem belki gece hayatına son veririm” diyor sonra ‘‘Müzik konusunda yıl- lar önce başlamış olduğum araştırmalarıma daha çok zaman ayırabilirim böylelikle.”
Erdoğan’ın Unkapanı İMÇ’deki 6617 No’lu “hane”sindeyiz. Bir yıl öncesine oranla çok şey de ğişebilmiş, iyiye, umuda dönüşebilmiş gibi görü nüyor. Bir yıl öncesi. Yani “Bahar Şarkılarının piyasaya ilk çıktığı günler. O beklenmedik kötü ka yıttan duyulan üzüntü, burukluk ve düş kırıklığı. Birçok “kaza”nın kasıtlı olabileceğini açık açık söylemekten çekinmemişti Erdoğan. Muhalif sa natçıları bekleyebilecek tehlikelerden veya engel lemelerden biri olabilirdi bu. Erdoğan tipinde sa natçıların sahip olabileceği maddi güç gene müzi ğe, dolayısıyla da istenmeyen mesajlara yönelebi lirdi. Ama sanatçı bu tehlikeli ve sakıncalı koşuya karşın eserini yaratma yürekliliğini eline geçen her fırsatta gösterebilecek kişiydi. Düşünceler adına öl mek... Bu ölüm düz anlamının çok ötesinde kimi yan anlamları içerse, beraberinde birtakım çağrı şım ları getirse de. “İkinci Bahar” bu zorlu koşu nun en yeni aşaması. Sezen Aksu’lu kapak fotoğ rafı birkaç yıl öncesinden tatlı bir anıyı bugüne ta şımış.
“ Ya kayıtlar?” diyorum. Gülümsüyor özdemir
Erdoğan. Yüzünde o tasalı ve sorunlu günleri at latabilmiş olmanın erincini saptıyorum.
“Artık birçok şeye eskisinden çok daha fazla hâ kim olabiliyorum” diyor. “Şimdi ‘Bahar Şarkıları’ da yenilendi, belirli bir dinleyici kitlesine ulaştı. Ka nımca bu düzen daha uzun yıllar böyle gider. Bel ki aynı şey ‘İkinci Bahar’ için de söz konusu ola cak. Kasetin ilk çıkışı oldukça umut verici.”
“İkinci Bahar”, “Sevenler Ağlar” gibi, sanatçı
dan beklenmeyecek denli kötü ve yadırgatıcı ça lışmanın dışında bu uzun koşunun her şeye kar şın devam ettiğinin haberini veriyor. Örneğin ka sete adını veren “İkinci Bahar”la (tebrikler Sezen Aksu) “Fahriye Abla” adlı nefis çalışmalar, tam anlamıyla Özdemir Erdoğan’a göre. Bu şarkıları dinledikten sonra insan, yorumun ne denli önem li olduğunun bir kez daha tanığı oluyor. Kasetin ikinci yüzü Erdoğan’ın yıllar önce denemesini yap tığı Türk Sanat Musikisi çalışmalarına ayrılmış. (Bu özgün denemenin adı önce “İşte Forum İşte
Yorum”, sonra da “From Tür key With Love” ola
caktı). Sanatçıyı yakından tanıyanlar için bu cep
hede yeni bir şey yok. Belki de bu yüzden
“eskilerin” bu yeni çalışmaya bir kez daha alın
masının doğurabileceği kimi yanlış anlamalardan duyduğum kaygıyı açığa vurmadan edemiyorum. Bir kendi kendini yinelemenin eşiğinde miydi Öz demir Erdoğan?
“Bunu da düşünmedim değil” diyor sorumu ya
nıtlarken “Ama ben, dinleyicisi her geçen gün his
sedilir bir şekilde azalan bu müzik adına ısrarla birtakım şeyleri ispat etmeye çalışıyorum. Bu mü zik, tüm bestecilik yaşantım süresince beslendiğim kaynaklardan biri oldu ne de olsa. Miles Davis’in İspanyol müziği motiflerinden belirgin bir şekil de beslenmesi ve özgün birçok denemeden sonra hep bu müziğe dönmesi gibi bir olay bu. Bunda utanılacak hiçbir şey yok. Birkaç yeni bestem de var. Ama onların yayımını biraz ertelemek istiyo rum. Kimi eserlerin, oluşumlarını tamamlayabil meleri için zamana ihtiyaç var.”
’/ / i
GECE HA YA Tl — Özdemir Erdoğan, “Daha aza
kanaat getirirsem, belki gece hayatına da son veririm ’ ’ diyor.
“İkinci Bahar”ın yeni denemelerin yanı sıra bir
çeşit “toparlanma” çalışması olduğunu söyleme li. özdem ir Erdoğan’ın müziğini varsıllaştıran bir atardamar var. Fransız şansonunu, Azeri gelene ğini, Türk Sanat Musikisi’ni ve hatta Türk Halk Müziği motiflerini ve sanatçının müzik adına ben liğinde duyumsayabileceği tüm motivasyonları do ğasında barındıran bir atardamar bu. Bu son ça lışma, özdem ir Erdoğan’ın bundan önceki çalış malarına oranla biraz geride kalan bir çalışma, ama yıllar sürmüş bir arayışın eksilmeyen biı coş kuyla hâlâ sürdürülebiliyor oluşu saygıya değer.
Yıllarını müziğe vermiş, şarkıcılığını başarılı bir çok eseriyle kanıtlayabilmiş ve her şeyden önem lisi kendi dinleyicisini oluşturabilmiş ender şarkı cılardan biri olan Özdemir Erdoğan’ın bu alçak gönüllülüğü, gerçek sanatçılık konusunda daha birkaç çalışmayla bir çırpıda meşhur ediliveren genç sanatçılar için bir uyarı ya da bir “kıssadan
hisse” olarak görülemez mi?
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi