• Sonuç bulunamadı

2005 Programına Göre Hazırlanan 7. Sınıf Türkçe Ders Kitabının Söz Varlığı Bakımından İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2005 Programına Göre Hazırlanan 7. Sınıf Türkçe Ders Kitabının Söz Varlığı Bakımından İncelenmesi"

Copied!
389
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2005 PROGRAMINA GÖRE HAZIRLANAN

7. SINIF TÜRKÇE DERS KĐTABININ

SÖZ VARLIĞI BAKIMINDAN ĐNCELENMESĐ

Hümeyra EKMEN

Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Celal DEMĐR

Haziran, 2009

(2)

i

T.C.

AFYON KOCATEPE ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

TÜRKÇE EĞĐTĐMĐ ANABĐLĐM DALI

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

2005 PROGRAMINA GÖRE HAZIRLANAN

7. SINIF TÜRKÇE DERS KĐTABININ

SÖZ VARLIĞI BAKIMINDAN ĐNCELENMESĐ

Hazırlayan

Hümeyra EKMEN

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Celal DEMĐR

(3)

ii

YEMĐN METNĐ

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “2005 Programına Göre Hazırlanan 7. Sınıf Türkçe Ders

Kitabının Söz Varlığı Bakımından Đncelenmesi” adlı çalışmanın, tarafımdan bilimsel ahlâk ve

geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin

kaynakçada gösterilen eserlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir

ve bunu onurumla doğrularım.

11/05/2009

(4)

iii

TEZ JÜRĐSĐ VE ENSTĐTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI

Đmza

Danışman Üye

: Yrd. Doç.Dr. Celal DEMĐR

Jüri Üyeleri

: Prof. Dr. Erdoğan BOZ

: Yrd. Doç.Dr. Mahmut BABACAN

Türkçe

Eğitimi

Anabilim

dalı

tezli

yüksek

lisans

öğrencisi

Hümeyra

OKUMUŞ(EKMEN)’un “2005 Programına Göre Hazırlanan 7. Sınıf Türkçe Ders Kitabının

Söz Varlığı Bakımından Đncelenmesi” başlıklı tezini değerlendirmek üzere 02.06.2009 günü saat

16:00’da Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca

değerlendirilerek kabul edilmiştir.

Doç. Dr. Mehmet KARAKAŞ

(5)

iv

YÜKSEK LĐSANS TEZ ÖZETĐ

2005 PROGRAMINA GÖRE HAZIRLANAN

7. SINIF TÜRKÇE DERS KĐTABININ

SÖZ VARLIĞI BAKIMINDAN ĐNCELENMESĐ

Hümeyra EKMEN

AFYON KOCATEPE ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

TÜRKÇE EĞĐTĐMĐ ANABĐLĐM DALI

Haziran, 2009

TEZ DANIŞMANI: Yrd. Doç. Dr. Celal DEMĐR

Türkçe eğitiminde temel hedef öğrencilere bilgi kazandırmaktan çok beceri kazandırmaktır.

Bu beceriler anlama (okuma, dinleme), anlatma (konuşma, yazma) becerileridir. Kişinin bu iki

temel dil becerisini kullanmadaki başarısı, sahip olduğu kişisel söz varlığına bağlıdır. Öğrencilerin

söz varlıklarını geliştirmek için kullanılan en etkili materyal Türkçe ders kitaplarıdır. Ancak, 2005

Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda her yaş grubuna ne kadar sözcük öğretileceği ile ilgili hedefler

yoktur. Bu yüzden Türkçe ders kitabı hazırlanırken bu duruma dikkat edilmemektedir.

Bu çalışmada, 2005 Türkçe Dersi Öğretim Programı’na göre hazırlanan Millî Eğitim

Bakanlığı Yayınları 7. sınıf Türkçe ders kitabında bulunan metinler söz varlığı bakımından

incelenmiştir

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, konuya açıklık kazandırmak

amacıyla tezin kavramsal çerçevesi oluşturulmuştur. Bu amaçla, “dil, ana dili, sözcük, kavram, söz

varlığı, Türkçe ders kitabı” gibi konu başlıkları açıklanmıştır. Đkinci bölümde, kitaptaki bütün

metinlerin ayrı ayrı sözcük listeleri oluşturulmuştur. Sözcük ve sözcük öbeklerinin kaçıncı anlamda

kullanıldığı, özel isimler, deyimler, mecazlar, terimler, toplam kavram sayısı, yinelenen kavram

sayısı, çeşit olarak kullanılan kavram sayısı ve oranları her metin için ayrı ayrı tablolar hâlinde

gösterilmiştir. Üçüncü bölümde ise, elde edilen veriler doğrultusunda değerlendirmeler yapılmış; 7.

sınıf Türkçe ders kitabının söz varlığı ortaya konmuştur.

(6)

v

ABSTRACT OF MASTER THESIS

EVALUATION OF 7

th

CLASS TURKISH COURSE BOOK PREPARED IN TERMS OF

VOCABULARY ACCORDING TO 2005 PROGRAM

Hümeyra EKMEN

AFYON KOCATEPE UNIVERSITY

INSTITUTION OF SOCIAL SCIENCES

TURKISH EDUCATION DEPARTMENT

June, 2009

THESIS ADVISOR: Assistant Prof Dr. Celal DEMĐR

Main target of Turkish education is to bring skill in students rather than knowledge. These

skills are comprehension (reading, listening), narration (speaking, writing) skills. Success of a

person in using these two basic language skills depends on vocabulary. The most effective material

to develop vocabulary of students is Turkish course books. However, in 2005 Turkish Teaching

Program, there are no targets about how much words will be taught to the students of every age.

Therefore, this matter is not taken into consideration while preparing Turkish course book.

In this study, the texts in 7

th

class Turkish course book published by Ministry of National

Education prepared according to 2005 Turkish Teaching Program were evaluated in terms of

vocabulary.

This study is composed of three parts: In the first part, conceptual framework of the thesis is

determined to make the subject clear. To this end, the heads such as “language, native language,

words, concept, vocabulary, Turkish course book” are explained. In the second part, respective

vocabulary lists of all texts in the book are arranged. In which meaning the words and word groups

are used, private names, idioms, metaphors, terms, total concept number, repeated concept number,

number of concepts used a alternative and proportions thereof are shown in respective tables for

each text. And in the third part, evaluations are made in accordance with the data obtained;

vocabulary of 7

th

class Turkish course book is established.

(7)

vi

ĐÇĐNDEKĐLER

Sayfa

YEMĐN METNĐ………ii

TEZ JÜRĐSĐ VE ENSTĐTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI………..iii

ÖZET……….iv

ABSTRACT………...v

ĐÇĐNDEKĐLER………vi

TABLOLAR LĐSTESĐ………x

ŞEKĐLLER LĐSTESĐ………...xi

KISALTMALAR DĐZĐNĐ………...xii

GĐRĐŞ……….. ...1

1. Konu Seçimi ve Amacı………. ...1

2. Problem Cümlesi……….. ...5

3. Problem Durumu………...5

4. Araştırmanın Önemi………....5

5. Araştırmanın Amacı………6

6. Evren-Örneklem………..6

7. Yöntem………..6

8. Kapsam ve Sınırlılıklar………8

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1. DĐL………9

2. ANA DĐLĐ EĞĐTĐMĐ……….12

2.1. ANA DĐLĐ EĞĐTĐMĐNĐN ÖNEMĐ VE NĐTELĐKLERĐ………...12

2.2. ANA DĐLĐ EĞĐTĐMĐNĐN SORUNLARI……….16

2.2.1. Yabancı Dille Öğretim Sorunu………...16

2.2.2. Medya Dili Sorunu………...18

2.2.3. Türkçenin Bilim Dili Olmadığı Görüşü……….18

2.2.4. Öğretmen Faktörü………...19

3. SÖZCÜK……….20

3.1. TANIMI, KAPSAMI………20

(8)

vii

4. SÖZ VARLIĞI………23

4.1. TANIMI, KAPSAMI……….23

4.2. MĐLLÎ (ULUSAL) SÖZ VARLIĞI………...24

4.3. KĐŞĐSEL SÖZ VARLIĞI………...25

4.3.1. Aktif ve Pasif Söz Varlığı………...27

4.3.2. Kişisel Söz Varlığını Geliştirme Yolları………..28

4.4. TÜRKÇENĐN SÖZ VARLIĞI ÜZERĐNE………30

4.5. SÖZ VARLIĞININ ĐÇERDĐĞĐ ÖGELER………31

4.5.1. Temel Söz Varlığı………..31

4.5.2. Yan Anlamlı Sözcükler……….32

4.5.3. Mecaz Anlamlı Sözcükler……….34

4.5.4. Çok Anlamlı Sözcükler……….35

4.5.5. Deyimler……….36

4.5.6. Atasözleri………...38

4.5.7. Terimler……….39

5. 2005 TÜRKÇE DERSĐ ÖĞRETĐM PROGRAMINA GÖRE SÖZCÜK

ÖĞRETĐMĐ……….40

5.1. 7. SINIFTA SÖZCÜK ÖĞRETĐMĐ ĐLE ĐLGĐLĐ KAZANIMLAR………...41

5.2. 2005 TÜRKÇE DERSĐ ÖĞRETĐM PROGRAMINA GÖRE TÜRKÇE

DERSĐNĐN GENEL AMAÇLARI………43

6. DERS KĐTAPLARININ TÜRKÇE ÖĞRETĐMĐNDEKĐ YERĐ………44

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

METĐNLERĐN SÖZ VARLIĞI BAKIMINDAN ĐNCELENMESĐ

1. 1. METĐN: TATLI DĐL………..47

1.1. METNE GÖRE SIRALI………47

1.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………52

2. 2. METĐN: YOLCU KONMAZ OTELĐ………...59

2.1. METNE GÖRE SIRALI………59

2.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………68

3. 3. METĐN: BĐR ĐLETĐŞĐM BĐÇĐMĐ OLARAK KARĐKATÜR……….81

3.1. METNE GÖRE SIRALI………81

3.2. ANLAMA GÖRE SIRALI……….84

4. 4. METĐN: ATATÜRK………...89

(9)

viii

4.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………91

5. 5. METĐN: ATATÜRK VE SANAT………..93

5.1. METNE GÖRE SIRALI………93

5.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………95

6. 6. METĐN: ATATÜRK VE TÜRK TĐYATROSU………...99

6.1. METNE GÖRE SIRALI………99

6.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………..102

7. 7. METĐN: TÜRK DĐLĐ………107

7.1. METNE GÖRE SIRALI………...107

7.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………...111

8. 8. METĐN: BĐLMECE………...119

8.1. METNE GÖRE SIRALI………...119

8.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………...122

9. 9. METĐN: HAYATA AÇILAN KAPILAR………127

9.1. METNE GÖRE SIRALI………...127

9.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………...131

10. 10. METĐN: ĐYĐMSERLĐK KÖTÜMSERLĐK………..138

10.1. METNE GÖRE SIRALI……….138

10.2. ANLAMA GÖRE SIRALI……….143

11. 11. METĐN: ANADOLU’NUN CĐRĐT OYUNLARI……….152

11.1. METNE GÖRE SIRALI……….152

11.2. ANLAMA GÖRE SIRALI……….156

12. 12. METĐN: KARADA YÜZEN DONANMA………162

12.1. METNE GÖRE SIRALI………162

12.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………165

13. 13. METĐN: BOZKIRIN TEZENESĐ……….171

13.1. METNE GÖRE SIRALI………...171

13.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………...174

14. 14. METĐN: SUSAYAN KONYA………180

14.1. METNE GÖRE SIRALI………...180

14.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………...186

15. 15. METĐN: DENĐZ HASRETĐ………...196

15.1. METNE GÖRE SIRALI………196

15.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………197

(10)

ix

16.1. METNE GÖRE SIRALI………198

16.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………204

17. 17. METĐN: KOMŞUSUZLUK………...212

17.1. METNE GÖRE SIRALI………212

17.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………217

18. 18. METĐN: MUSTAFA KEMAL’ĐN KAĞNISI………225

18.1. METNE GÖRE SIRALI………225

18.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………227

19. 19. METĐN: ANADOLU’DA KONUKSEVERLĐK………230

19.1. METNE GÖRE SIRALI………230

19.2. ANLAMA GÖRE SIRALI………234

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DEĞERLENDĐRMELER

1. METĐNLERĐN ANLAM SIRASINA GÖRE SÖZCÜK LĐSTESĐ…………241

2. METĐNLERĐN SÖZ VARLIĞI BAKIMINDAN ĐNCELENMESĐ………..351

2.1. METĐNLERE GÖRE………351

2.2. KAVRAM SAYISINA GÖRE……….352

2.3. ANLAM SIRASINA GÖRE……….357

2.4. KAVRAMLARIN KULLANIN ORANINA GÖRE………359

SONUÇ VE ÖNERĐLER………..366

1. SONUÇ……….366

2. ÖNERĐLER……….367

(11)

x

TABLOLAR DĐZĐNĐ

Sayfa

1. Tablo: “Tatlı Dil” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………...59

2. Tablo: “Yolcu Konmaz Oteli” Başlıklı Metnin Söz Varlığı……….80

3. Tablo: “Bir Đletişim Biçimi Olarak Karikatür” Başlıklı Metnin Söz Varlığı…….89

4. Tablo: “Atatürk” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………...92

5. Tablo: “Atatürk ve Sanat” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………...98

6. Tablo: “Atatürk ve Türk Tiyatrosu” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………106

7. Tablo: “Türk Dili” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………..118

8. Tablo: “Bilmece” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………126

9. Tablo: “Hayata Açılan Kapılar” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………..137

10. Tablo: “Đyimserlik Kötümserlik” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………151

11. Tablo: “Anadolu’nun Cirit Oyunları” Başlıklı Metnin Söz Varlığı…………...162

12. Tablo: “Karada Yüzen Donanma” Başlıklı Metnin Söz Varlığı……….170

13. Tablo: “Bozkırın Tezenesi” Başlıklı Metnin Söz Varlığı……….179

14. Tablo: “Susayan Konya” Başlıklı Metnin Söz Varlığı……….195

15. Tablo: “Deniz Hasreti” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………198

16. Tablo: “Son Kuşlar” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………211

17. Tablo: “Komşusuzluk” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………224

18. Tablo: “Mustafa Kemal’in Kağnısı” Başlıklı Metnin Söz Varlığı………..229

19. Tablo: “Anadolu’da Konukseverlik” Başlıklı Metnin Söz Varlığı……….239

(12)

xi

ŞEKĐLLER LĐSTESĐ

Sayfa

1. Şekil: Metinlerin Çeşit Kavram Oranı……….353

2. Şekil: Çeşit Kavram Oranı En Yüksek Olan Metinler………...356

3. Şekil: Çeşit Kavram Oranı En Düşük Olan Metinler………357

(13)

xii

KISALTMALAR DĐZĐNĐ

AS: Anlam Sırası

ÇKS: Çeşit Kavram Sayısı

Dy. : Deyim

Mec.: Mecaz Đsim

Öz.Đs. : Özel Đsim

Ter. : Terim

TKS: Toplam Kavram Sayısı

(14)

1

GĐRĐŞ

Dil, varlığın evidir. Đnsan varlığın evinde iskân eder. Düşünce üretenler ve kelimelerle bir şeyler yaratanlar, bu evin muhafızları olan kişilerdir.

( Heidegger )

1. Konu Seçimi ve Amacı

Đnsanı diğer varlıklardan ayıran ve onlardan üstün kılan en önemli vasfı

dilidir. Bilimsel araştırmalar dilin insanda doğuştan var olduğunu ortaya koymuştur.

Bir kuş nasıl uçmak için ve bir balık nasıl yüzmek için biçimlenmişse, insan da

konuşma için hazırlanmıştır ( Bewley,1994:176). Dili konuşan insan çevresini,

çevresindeki olayları, gerçekleri kendince algılamakta ve ana dilinde oluşmuş

kavramlarla anlatmakta; kısaca dünyayı kendi dilinin penceresinden görmektedir.

Đnsan hayatında önemli olan dilin vazgeçilmezliğinin temelinde sözcükler

bulunmaktadır. Sözcükler insanın kendi varlığının farkına varmasını ve dış dünyayı

anlamasını sağlamaktadır. Bildiğimiz sözcükler kadar dinler, konuşur, okur ve

yazarız. Đnsanların dillerini doğru kullanmaları, duygu ve düşüncelerini ifade edip

edememe özellikleri kişisel söz varlığına bağlıdır.

Bugün karşımızda okuduğunu anlamayan, düşündüğünü anlatamayan,

tartışma, eleştirme ve araştırma konusunda yetersiz olan ve bunun farkına varamayan

bir kuşak olduğu görülmektedir. Psikoloji bilimi bize, herhangi bir alanda edinilen

alışkanlıkların derine işlediğini ve sonradan düzeltilmesinin çok güç olduğunu

bildiriyor. Bu durum ana dili eğitimi için de geçerlidir. Bu olumsuz durumu

engellemenin yolu ana diliyle ilgili alışkanlıkların doğru olarak kazandırılmasını

hedef alan Türkçe derslerinden geçiyor.

Türkçe dersinin ana materyali Türkçe ders kitaplarıdır. Bu kitaplardaki

metinler Türkçe öğretiminin temel araçlarıdır. Türkçenin akıcılığı, yalınlığı,

deyimleme ve mecaz gücü ile duygu ve düşünce zenginliğinin yansıtıldığı metinlerle

öğrencilere yaşantı zenginliği kazandırılır. Bu önem gereği, çalışmamızda 2005

(15)

2

Türkçe Dersi Öğretim Programı’na göre hazırlanan 7. sınıf Türkçe ders kitabını söz

varlığı açısından inceledik ve değerlendirdik. Bu değerlendirme sonucunda Millî

Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanıp ilköğretim okullarında okutulan Türkçe ders

kitabı ( Altan ve diğer., 2007) ile öğrencilerin söz varlığını zenginleştirmede kaç

sözcük sunduğunu tespit etmeye çalıştık.

Çalışmamızda esas aldığımız ve çalışmanın temelini oluşturan dört önemli

ölçüt vardır:

I- Metinlerde sözcüklerin sayısı değil, kavramların sayısı önemlidir.

Kavramlar bu açıdan incelenmeli ve değerlendirilmelidir.

Bu çalışmada Türkçe Sözlük’te ( Türk Dil Kurumu [TDK], 2005 ) anlamı

bulunan her sözcük ve sözcük grubu madde başı olarak değerlendirilmiştir. Ders

kitabındaki metinler tek tek incelenip, metinlerin sözcük ve kavram sayıları

çıkarılmıştır. Bir metindeki sözcük sayısının çokluğu o metnin söz varlığı

bakımından zengin olduğunu göstermez. Bunun için inceleme yapılırken bu

sözcüklerin karşılandığı kavram sayısına önem verilmiştir.

Arap Seyyahı Tancalı Đbni Batuta, Anadolu’yu karış karış dolaşmıştır.

Yukarıdaki cümlede dokuz sözcük vardır; ancak kavram sayısı bakımından

incelediğimizde bu sayı üçe düşecektir. Metin incelemesinde öğrencilere

Arap

Seyyahı Tancalı Đbni Batuta, Anadolu, karış karış dolaş-

sözcük ve sözcük

gruplarının anlamı verilecektir.

Gönülden temenni ederim, hayatınız güler yüzlü, tatlı dilli insanlar arasında

geçsin

( Atlan ve diğer, 2007:13 ).

Yukarıdaki cümlede on bir sözcük varken,

gönül, temenni et-, hayat, güler yüzlü,

tatlı dilli, insan, ara, geç-,

sözcük ve sözcük grupları olmak üzere sekiz kavram

verilmiştir.

Charles Quint günün birinde “Ben, on saati ayar etmekten aciz olan bir insan,

milletleri nasıl ayar edebilirim”, demiştir

( Atlan ve diğer, 2007:13 ).

Yukarıdaki cümlede on sekiz sözcük varken,

Charles Quint, günün birinde, ben, on,

saat, ayar et-, aciz ol-, bir, insan, millet, nasıl, ayar et-, de-,

sözcük ve sözcük

grupları olmak üzere on üç kavramdan oluşmaktadır.

(16)

3

Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Devlet Konservatuvarı ve Ankara Devlet

Tiyatrosu’nun temelini atan ilk kişiydi.

• Yukarıdaki cümlede on dört sözcük varken; metin incelemesinde öğrencilere

verilecek kavram bakımından bu sayı yediye düşecektir:

Mustafa Kemal Atatürk,

Ankara Devlet Konservatuvarı, ve, Ankara Devlet Tiyatrosu, temelini at-, ilk,

kişi.

Görüldüğü gibi deyimler, özel isimler, birleşik fiiller, bazı terimler,

kalıplaşmış sözcükler ve sözcük grupları sadece bir varlığı göstermektedir.

II- Çokanlamlılık dilimizin önemli bir özelliğidir. Dilimizde sözcüklerin

anlamları kullanıldıkları yere göre değişebilir ve farklı bir kavramı

karşılayabilir.

Aşağıdaki cümleler TDK’nın Türkçe Sözlüğü’nden (TDK, 2005) alınmıştır.

“Bana yârden geç derler / Seven yârden geçilir mi?” –

Halk türküsü

“Hakkın var. Ne çare ki bizden geçti diye söyleniyor.”

– R. N. Güntekin

“Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat’a geçti.”

– N. F. Kısakürek

“Şehzadebaşı’na geldikleri zaman saat onu geçiyordu.”

– P. Safa

“Bütün günüm seni takip etmekle geçti.”

– Y. K. Karaosmanoğlu

“Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim.”

– Halk Türküsü

Yukarıdaki cümlelerde “geç-“ fiili yedi farklı anlamda kullanılmış ve hepsi

de farklı birer kavramı belirtmiştir.

“Yalının en güzel odası bizimdi.”

“ Güzel şey canım, milletvekili olmak!”

– Ç. Altan

“Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman aşıklar da kale burçlarına ve

bedenlerine dolarlar.”

– A. H. Çelebi

“Karı koca bu kuzu yüzünden güzel bir kavga ettiler.”

– Ö. Seyfettin

Yukarıdaki cümlelerde “güzel” sözcüğü dört farklı anlamda kullanılmış ve

hepsi de farklı birer kavramı belirtmiştir.

(17)

4

III- Bir metinde aynı sözcük ve öbekler birkaç yerde geçebilir; hatta

defalarca kullanılabilir. Söz varlığı yönünden metindeki tekrarların bir önemi

yoktur. Metin incelemesinde söz varlığı bulunurken tekrar edilen sözcük ve

öbekler değil çeşit olarak kullanılan sözcük ve öbekler sayılmalıdır ( Baysal,

2007 ).

IV- Metinlerde geçen edat ve bağlaçların anlam ayırt edici görevleri

olduğundan bunlar da dizine alınmalıdır. Çünkü bunların Türkçe Sözlük’te

işlevsel anlamları yer almaktadır.



mı, mi, mu, mü

soru edatı gruplandırmada kolaylık olması için

“mı”

olarak

alınmıştır. Soru edatının dizine alınmasının nedeni birden fazla anlama karşılık

gelmesidir.

Acı dilli insanlar çekilir mi kardeş?

( olumsuzluk anlamı )

Herkes tatlı dilli, güzel huylu olsa dünya güzel mi güzel olur.

( pekiştirme

anlamı)

Tatlı dilli insanlarla konuşmaya başladınız mı söz bu tatlı dillinin ağzında kalır.

(zaman anlamı )

O adam sözleriyle günümüzü zehir etmesin mi.

( şaşma anlamı )

Tatlı dilin oluşturduğu güzellikleri görüyor musunuz?

( soru anlamı )



da, de

bağlacı gruplandırmada kolaylık olması için

“de”

olarak alınmıştır. Bu

bağlacın dizine alınmasının nedeni birden fazla anlama karşılık gelmesindendir.

Toplantıya Musa Bey de katılıyormuş.

( önceki önermeye eklenecek yeni bir

önerme anlamı )

Annesine de babasına da benziyor.

( yinelenerek ekleme, katma, bir araya

getirme anlamı )

Babasına söyleme de üzülmesin.

( neden-sonuç anlamı )

Kumarı bırakacak da evine bakacak.

( olanaksızlık, güçlük anlamı )

Ankara’ya gelsin de bize uğramasın.

( suçlama, ayıplama anlamı )

Đlacı içmem de içmem deyip duruyor.

( kesinlik anlamı )

(18)

5

2. Problem Cümlesi

2005 Türkçe Dersi Öğretim Programı’na göre Millî Eğitim Bakanlığı

tarafından hazırlanan 7. sınıf Türkçe ders kitabında yer alan metinler söz varlığı

açısından ne gibi özellikler göstermektedir?

3. Problem Durumu

Bireyin ana dilini etkili bir şekilde kullanması için anlama ve anlatma

becerilerini geliştirmesi gerekir. Temel dil becerileri olan anlama ve anlatma

becerilerini en fazla geliştiren, dilin temel yapı taşları olan sözcüklerdir. Đnsan

sözcüklerle dünyayı anlar ve anlamlandırır. Bu yüzden bireylerin söz varlığı

açısından önceden belirlenen seviyelere ulaşması gerekmektedir.

Söz varlığını geliştirmede en etkili eğitim ve öğretim materyali Türkçe ders

kitaplarıdır. Çünkü “Türkçe ders kitapları, öğrencilerin öğrenme yaşantılarına

kaynaklık eden en temel araçlar arasındadır”(Alkan, 1979:244).

Bu nedenle Türkçe ders kitaplarının söz varlığı açısından yeterli olması

gerekir. Ama bugünkü duruma baktığımızda ders kitaplarının Türkçenin inceliklerini

ve güzelliklerini yansıtmaktan çok uzak olduğu ve öğrencilerin yaş gruplarına göre

düzenlenmediği görülmektedir.

4. Araştırmanın Önemi

Đnsanların dinlediklerini ve okuduklarını tam ve doğru anlayabilmesi ve

anlatabilmesi sahip oldukları kişisel söz varlığına bağlıdır. Söz varlığını geliştirme

ana dili eğitimi ve öğretimi açısından son derece önemli bir konudur. “Sözcük

öğrenme hayat boyu devam eder; ancak insanların ‘kelime dağarcığı, asıl okulda

zenginleşir’”(Türkçe Programı,1999:29).

Öğrencilerin söz varlığını zenginleştirmek ve onlara geniş bir düşünce ufku

kazandırmak Türkçe öğretiminin amaçları arasındadır. Türkçe programında ise hangi

yaş grubuna ne kadar sözcük öğretileceği hakkında bilgi yoktur. Bu nedenle

çalışmamız, yeni programla 7. sınıf Türkçe ders kitaplarında geçen sözcüklerin

öğrencilerin söz varlığına ne kadar katkı sağladığını görmek için yapılmıştır.

(19)

6

5. Araştırmanın Amacı

Araştırmamızın amaçları şöyle açıklanabilir:

1. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan 7. sınıf Türkçe ders

kitabında yer alan metinlerin, Türkçenin söz varlığını ne kadar yansıttığını

ve öğrencilerin söz varlıklarını geliştirmeye ve zenginleştirmeye ne kadar

katkı sağladığını tespit etmek,

2. 7. sınıf Türkçe ders kitabındaki metinleri söz varlığı bakımından

incelemek,

3. Dizini oluşturmak,

4. Metinlerdeki genel sözcük ve kavram sayılarını tespit etmek

5. Yeni yazılacak Türkçe ders kitapları için ölçüt oluşturmak,

6. Söz varlığı araştırmalarına kaynaklık etmek,

7. 7. sınıf öğrencilerinin sahip olması gereken kişisel söz varlığı hakkında

bilgi vermek.

6. Evren-Örneklem

Evrenimiz 7. sınıf Türkçe ders kitabıdır. Örneklemimiz ise Millî Eğitim

Bakanlığı Yayınları’nın ilköğretim okulları 7. sınıflar için hazırlamış olduğu Türkçe

ders kitabıdır. Abdulkadir ALTAN, Serdar ARHAN, Sema BAŞAR, Songül

ÖZAYKUT, Gülderen ÖZTÜRKER, Derya YILMAZ, Yavuz YÜKSEL, tarafından

hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun 19.04.2007 tarih

ve 96 sayılı kararı ile 2007-2008 öğretim yılından başlayarak 5 yıl süreyle ders kitabı

olarak kabul edilen Türkçe ders kitabında yer alan metinlerdir.

7. Yöntem

Materyal olarak Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları’nın ilköğretim öğrencileri

için hazırlamış olduğu 7. sınıf Türkçe ders kitabı kullanılmıştır.

Çalışmamızda aşağıdaki sıra takip edilmiştir:

1. Kitapta bulunan yazım yanlışları Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu (TDK,

2005) esas alınarak değerlendirildi ve düzeltildi.

(20)

7

2.

Kitaptaki sözcük ve sözcük grupları, her hücreye birer tane gelecek

şekilde excel formatında yazıldı. Sözcüklerden çekim ekleri çıkarıldı ve

sözcükler sözlükte bulundukları şekliyle yazıldı.

3.

Sözcük ve sözcük gruplarının metinde hangi kavramı karşıladıkları, TDK

Türkçe Sözlük ( TDK, 2005)’ten bulunarak karşılarına yazıldı. Deyimleri

bulmak için “Türk Atasözleri ve Deyimleri” ile “ Atasözleri ve Deyimler

Sözlüğü” ( Aksoy, 1998) kullanıldı.

4.

Anlamlar anlam sütununa 1,2,3,5,15,36 vb. şeklinde yazıldı. Temel

anlamlar 1. anlam olarak kodlandı. Yan anlamlar ise sözlükteki sıraya uyarak

2,3,4,5 vb. şekliyle kodlandı. 2 olarak kodlanan kavram 1. yan anlamda, 3

olarak kodlanan kavram 2. yan anlamda, 4 olarak kodlanan kavram 3. yan

anlamda kullanılmıştır. Daha sonra deyimler, mecazlar, özel isimler ve terimler

sıralanmıştır. Görünüşte kolaylık olması için çeşit olarak kullanılan kelime ve

öbeklerin karşısına “*” işareti konmuştur. Son olarak incelenen her metnin

değerlendirme tabloları altlarında verilmiştir. Tabloda, sözcük sayısı, kavram

sayısı, yinelenen kavram sayısı, çeşit kavram sayısı ve çeşit kavram sayısının

toplam kavram sayısına oranı verilmiştir.

5.

Sözlükte ve deyimler sözlüğünde yer almayan sözcük ve öbekler anlam

ve yapı bakımından benzerleri bulunarak değerlendirildi. “Kuşkuya kapılmak”

deyimi, deyimler sözlüğünde yer almadığı için “kuşkuya düşmek” öbeği deyim

olarak alındı. “Đltifat buyurmak” söz öbeği deyimler sözlüğünde yer almıyor;

bunun yerine “iltifat etmek” öbeği alındı.

6.

Tarih bildiren kavramlar dizine alınmadı. 1982, 1554 gibi.

7.

Çekim eki almış sözcükler, çekim eki çıkarıldıktan sonra dizine kondu.

Sevmiştik, sev-

şeklinde yazıldı.

Okullarımızda, okul

şeklinde yazıldı.

8.

Đsim-fiil eki alarak cümlede isim olarak kullanılan sözcükler aynen

yazıldı:

okuma, yazma, inanış

gibi.

9.

Sıfat-fiil ve zarf-fiil eki almış sözcükler ise kök ve gövdeleri ile dizine

alındı:

Sev-ip, sev-

şeklinde,

gör-düğünde, gör-

şeklinde,

koş-an, koş-

şeklinde

yazıldı.

(21)

8

10.

Sıfat-fiil eki aldıkları hâlde adlaşan sözcükler ise olduğu gibi alındı:

bildik, çalışan, tanıdık

gibi.

11.

El, ben, ağız, dal, dolu

gibi eş sesli sözcükler ise Türkçe Sözlük’teki

(TDK,2005) gibi

el(I), ben(III), ağız(I), dal(I), dolu(II)

şeklinde yazılmış ve

bunların anlamları bulunmuştur.

12.

Damat Đbrahim Paşa, Ankara Devlet Konservatuvarı, Türk Dil Kurumu,

Semih Efendi, Mühendis Ahmet Bey

gibi özel isimler bir kavram olarak alındı.

13.

Birinci bölümde çalışmamızla ilgili önemli kavramlar açıklanmıştır.

14.

Đkinci bölümde metinlerdeki sözcüklerin kaçıncı anlamda kullanıldıkları

Türkçe sözlükten ve deyimler sözlüğünden bulunarak dizin oluşturulmuş;

sırasıyla metne göre sıralama, anlam sırasına göre sıralama ve değerlendirme

tablosu çalışmaya konulmuştur.

15.

Üçüncü bölümde ise metinlerdeki sözcük ve öbekler birleştirilerek

sıralandı. Bütün metinlerdeki sözcük ve öbekler sıralanarak ders kitabının söz

varlığı ortaya konmaya çalışıldı.

16.

Sonuç bölümünde tablolar dikkate alınarak değerlendirmeler yapıldı.

8. Kapsam ve Sınırlılıklar

Araştırmamız Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları tarafından hazırlanan 7. sınıf

Türkçe ders kitabında geçen metinlerle sınırlandırılmıştır.

(22)

9

I. BÖLÜM

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde araştırmanın konusuna açıklık kazandırmak üzere tezin

kavramsal çerçevesi oluşturulmuştur.

1. DĐL

Đnsanı diğer canlılardan ayıran ve üstün kılan dil, bir toplum içinde yaşamak

zorunda olan insan için vazgeçilmez bir iletişim aracıdır. “ Tehlikeyi haberdar etmek,

toplumsal düzen için gerekli emirleri aktarmak, yönetsel sorunları çözebilmek,

topluluğun beslenmesini, su gereksinmesini karşılamak için gerekli eylemleri topluca

ve düzenli yürütmek ihtiyacı hep bir iletişim sistemini gerekli kılar. Đnsan için bu

iletişim sistemi dildir” ( Altunel, 1999b).

Büyük Larousse’da dil sözcüğünün temel anlamı şöyle tanımlanmıştır: “ Dil

bir insan topluluğuna özgü olan, o topluluktaki bireylerin duygu ve düşüncelerini

anlatmak ve birbiriyle iletişim kurmak için kullandıkları sesli ve kimi zaman da

yazılı göstergeler dizgesi” ( Büyük Larousse, 1985 ). “ Birikimler dille aktarılır,

duygular, düşünceler, istekler dille anlatılır” ( Bilgin, 2002:1).

Dil ile ilgili tanımların her birinde dilin çeşitli özelliklerine vurgu yapılmıştır.

Bir tanımda dil, toplumsal yönden ele alınırken, bir diğerinde işleyiş biçimi

bakımından değerlendirilebilir. Dilin insan yaşamında sonsuz bir derinliği vardır.

Đnsan dili sayesinde hem içinde yaşadığı zamana bağlıdır, hem de geçmişini canlı

olarak duyar. Çünkü daha önceki insanların solukları dilde saklıdır. Bir milletin ifade

ettiği yazılı ve sözlü her şey dil ile aktarılır. Bu durum da nesiller arasında yıkılmaz

bir köprü oluşturur. “ Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendi

kanunları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık, milleti birleştiren, koruyan ve

onun ortak malı olan sosyal bir müessese, seslerden örülmüş muazzam bir yapı,

(23)

10

temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar ve sözleşmeler sistemidir”

( Ergin, 1998: 3 ).

Doğan Aksan dil konusunda şunları düşünür: “ Dil, insanı insan yapan

niteliklerin başında gelir. Onun duygularını, düşüncelerini, isteklerini bütün

incelikleriyle açığa vurmasına, yaşamını sürdürebilmesine olanak sağlar”( Aksan,

1987: 11 ).

“ Dil, medeniyetin gelişiminden kişilerin günlük problemlerinin çözümüne

kadar yaşamın hemen her alanında fonksiyonlara sahiptir” ( Dökmen ve Yaşın, 1988:

53 ).

Zeynep Korkmaz, dili şöyle tanımlar: “Dil, insanlar arasında karşılıklı

haberleşme aracı olarak kullanılan; duygu, düşünce ve isteklerin ses, şekil ve anlam

bakımından her toplumun kendi değer yargılarına göre şekillenmiş ortak kurallarının

yardımı ile başkalarına aktarılmasını sağlayan, seslerden örülü çok yönlü ve gelişmiş

bir sistemdir” ( Korkmaz, 2003 : 43 ).

Bu tanımlardan hareketle dille ilgili olarak şu sonuçlara ulaşabiliriz:

1. Dil, belli bir grup içinde konuşulur; yani tek bir kişiye ait dil yoktur.

2. Dil, iletişim amacıyla kullanılır.

3. Dil, toplumsal bir olgudur. Belli bir zaman kesitinde bir arada yaşayan ve

karşılıklı etkileşimi olan insanlar tarafından kullanılır.

4. Dil, kavramsal ( anlamsal ) içerikle, sessel imgelerden oluşan bir dizgedir

( Günay, 2004: 13-14 ).

Dilin özelliklerinden birisi de, düşünce ile iç içe olmasıdır. Düşünceler dil

yardımıyla ortaya konarak başkalarına iletilir. Dil, düşüncenin anlatımında kullanılan

semboldür. Dil, düşüncenin aynasıdır.

“Dil, daha geniş anlamıyla iç benliğimizin aynasıdır. Bu görüşte olanlar,

düşüncelerin sözcüklerle oluştuğunu, kullanılan dilde ne kadar sözcük varsa,

düşüncelerin de ancak o kadar geliştirilebileceğini, beynin düşünme alanının

genişliğinin ve derinliğinin dildeki sözcük sayısıyla doğru orantılı olduğunu

belirttikten sonra, sözcükleri düşüncelerin asıldığı askılara benzetmektedirler”( Cem,

1978: 8).

(24)

11

Dil ile düşünce bölünmez bir bütünün parçalarını oluşturur. Dil düşünceyi,

düşünce de dili geliştirir. Doğada insanlaşma süreci düşünce-dil etkileşimiyle

başlamıştır. Düşüncesi olmayanın dili, dili olmayanın düşüncesi olamaz.

Düşüncemizi geliştirmemiz için dilimizi geliştirmemiz gerekir.

“Humbolt’a göre, düşünceler dili yarattığı gibi, diller de düşünceleri yaratır. Dil,

düşünceyi tamamlayan, düşünceyi yaratan bir şeydir. Ancak, dilini oluşturan,

yükselten bir toplum gerçek bir düşünce etkinliği gösterebilir. Dilin yapısıyla bütün

öteki entelektüel etkinliklerin başarısı arasında açık bir bağlantı vardır. Ancak

yüksek bir olgunluğa erişen dillerde gerçek bir düşünce etkinliği meydana gelebilir”

( Akarsu, 1998: 43).

Dil, düşünceyi taşıyan bir araç, bir kaptır. Dil, düşüncenin; yani bilginin yaratıcısıdır.

Çünkü insan düşüncelerini dilin imkânlarıyla oluşturur ve yine bu düşüncelerini o

dilin imkânlarıyla başkalarına aktarır.

Dilin bir diğer işlevi de bireylere varlıklarını hatırlatıp, onları

milletleştirmektir. Đnsan ancak çevresini algılayıp, çevresiyle iletişime geçtiği zaman

insanlığının farkına varabilir. Dil bu yönüyle insanları bir kimliğe büründürmenin

yanında onları sosyalleştirerek bir topluluk hâline getirir. Bu nedenledir ki, dünyada

ne kadar dil varsa o kadar da millet vardır. Dilin millîleşme ve milletleşme vasfını

Necmettin Hacıeminoğlu şöyle anlatmaktadır: “ ‘Millet’ olabilmenin ilk şartı,

fertlerin ortak bir millî dile sahip olmalarıdır. Nitekim, ‘millet’ mefhumu târif

edilirken ortaya çıkan çeşitli görüşlerin hepsinde ‘dil birliği’ ilk temel unsur olarak

daima başta gelmektedir” (Hacıeminoğlu, 1972:15).

Bir milletin kültürünü, değer yargılarını, hayat tecrübelerini yansıtan dil

sadece bir iletişim aracı olarak düşünülmemelidir. Đletişim aracı olmasının yanında

dil, bir milletin dünyayı kendine göre seslendirmesi, hayata kendi damgasını

vurmasıdır. “ Dil, uzun bir zaman içerisinde ve çeşitli tarih, coğrafya ve kültür

şartları altında meydana gelmiş; içtimaî yönü ağır basan tabiî ( canlı ) bir varlıktır”

(Timurtaş, 1980: 35 ). Đnsanın varlığı dil ile mümkün olduğu gibi, toplumların varlığı

da ancak dil ile mümkün olmaktadır. Dil, bir toplumun kültür kimliğidir. Hayati

Develi dilin bu işlevini şöyle ifade etmektedir:

“Tarihsellik bağını mümkün kılan dilin ortadan kalkması, kültürel zincirin

kopmasına, toplum hafızasının dolayısıyla kimliğin yok olmasına sebep olacağı için,

o dil ile iletişim kurmayan toplumlar başka bir kimlik edinip başka bir kültüre

eklemlenir. Hâlâ aramızda Sümerlerin, Hititlerin, Lidyalıların soyundan gelenler

yaşamaktadır. Ne var ki, bunların hem eş zamanlı hem de art zamanlı olarak

(25)

12

toplumsal bağlarını sağlayan dilleri ortadan kalktığı için artık bu toplumlar

yaşamıyorlar”

( Develi, 2001: 75 )

.

Bir topluluk, başka bir milletin istilâsına uğrayıp vatanlarını kaybedebilir.

Ancak dilini unutmayan kavimler, yüzyıllar sonra bile istiklâllerine kavuşmuşlar,

yeniden devlet kurabilmişlerdir. Türk kavimlerinden Musevî Karayimler Türkçeyi

unuttukları için tarih sahnesinden silinmek üzeredirler. Buna karşılık, Hıristiyan

oldukları hâlde Gagavuz Türkleri Türkçeyi unutmamışlar, aile içinde ve dualarında

Türkçe konuşarak milliyetlerini korumuşlardır.

2. ANA DĐLĐ EĞĐTĐMĐ

Đnsanın yaşamında ve kişilik gelişiminde ana dilinin önemli bir yeri vardır.

Gerek bireysel ve gerekse sosyal bakımdan kişiliğin dengeli olarak gelişmesinde ana

dilinin büyük payı bulunmaktadır ( Kavcar, 1987: 261 ).

Dünya, zihnimizde ana dilimize göre biçimlenir. Biz çevremize ana dilimizin

penceresinden bakar; varlıkları olayları, durumları onunla kavrayıp dile getiririz. Bu

durum, Türk edebiyatının tanınmış şairlerinden Yahya Kemal’in “Türkçe ağzımda

annemin sütüdür.” diyerek yücelttiği, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ise “Türkçem benim

ses bayrağım.” diyerek hem yücelttiği hem de kutsallaştırdığı ana dilimizin eğitimine

ne kadar değer verilmesi gerektiğini göstermektedir.

2.1. ANA DĐLĐ EĞĐTĐMĐNĐN ÖNEMĐ VE NĐTELĐKLERĐ

Ana dili bir insanın kişiliğinin gelişmesinde, bilgi ve becerilerinin artmasında

ve içinde bulunduğu topluma uyum sağlamada çok önemli bir etkendir. Başlangıçta

ana dili anne ve babadan, en yakın akrabalardan kazanılır. Daha sonra da çevresinde

iletişim içinde olduğu diğer kişilerden öğrenilenlerle geliştirilir. Ana dili başlangıçta

anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden

öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını

oluşturan dildir ( Aksan, 1975). Topaloğlu ana dili şöyle tanımlıyor: “Kişinin önce

annesinden ve ailesinden, daha sonra da sosyal çevresinden öğrendiği şuur altına

yerleşen ve onun toplumla kendi arasındaki bağlarını oluşturan dil ( Topaloğlu, 1989:

24 ).”

(26)

13

Bireylerin duygu, düşünce, fikir ve hayallerini anlatabilmesi, iletişim

kurabilmesi ve sosyal yaşamda bir yer edinebilmesi ana dillerini yeterli düzeyde

öğrenme ve kullanma zorunluluğuna dayanır.

“Đnsan gözünü dünyaya açtığında kendini bir toplum içinde bulur. O toplumun içinde

var olan bilgiler, insanlar arası davranış biçimleri, tutumlar, inançlar, öğretiler,

kuramlar, sarar, sarmalar insanı. Kültür içgüdüsel ya da kalıtımsal değildir. Her birey

doğumundan başlayarak kendisine dil yoluyla iletilen bu mirası öğrenir, edinir.

Bütün insanlık serüveni, bilim, sanat, tarih, kısaca insanoğlunun tüm yapıp etmeleri

ana diline yansır, ana dili aracılığıyla taşınır. Đnsan kendisini, toplumu, kültürü ana

dili ile tanır, yorumlar, anlamaya çalışır” ( Adalı, 2004: 24 ).

Đnsanların sağlıklı düşünmesi, dış dünyada olup bitenleri doğru anlaması,

bunlar üzerinde yeni fikirler oluşturması; ana dillerini yeterli düzeyde kullanmasına

bağlıdır. Ana dilinin işleyiş düzenini iyi kavrayan, okuduğunu kolay anladığı gibi

duyup düşündüğünü de eksiksiz anlatmayı başarır. Bu yönüyle ana dili, bireylerin

öğrenme ufkunu çizen ve onların dünyaya olan bakış açılarını belirleyen niteliklere

sahip vazgeçilmez bir kavramdır. Nermi Uygur ana dilinin önemini şu şekilde

belirtiyor:

“Yabanda da yalnız değil insan. Orda da ‘ başkaları’ var. Onlarsız edemeyiz. Gene

de her bakımdan, onlarla birlikte yaşadığımızı, onlardan biri olduğumuzu

söyleyemeyiz. Çünkü dilleri dilimiz değil. Onların mayası bizimkinden başka dille

tutturulmuştur…. Kendini götürür insan nereye giderse gitsin, kendini, yani, her

şeyden önce ana dilini. Ana diline yapışıktır herkes”

( Uygur, 1962: 10 )

.

Ana dilinin değerini ve önemini en iyi vatanından uzakta yaşayan insanlar bilir.

Kendileriyle aynı dili konuşan biriyle karşılaştıklarında yitik bir hazine bulmuş gibi

sevinirler. Her ne kadar içinde yaşadıkları toplumun yaşayışına adapte olsalar da

içlerinde her zaman bir şeyin özlemini duyarlar. Buram buram hasret kokar bütün

benlikleri. Bu hasretin adı ana dilidir.

Bu kadar öneme sahip olan ana dilini çocuk hangi süreçlerden geçerek

öğrenir? Bu konuda yapılan çalışmalar gösteriyor ki, ana dilinin gelişiminin

tamamlanması açısından ilköğretim çağı çok kritik bir dönemdir. Bu dönemde

atılacak temel, ileriki yaşlarda sahip olacağı dil becerilerini büyük oranda

etkileyecektir. Bu yüzden özellikle ilköğretim çağlarında ana dili öğretimine gereken

önem verilmelidir.

“Ana dili edinimi yaklaşık olarak ilköğretim çağının sonlarında büyük ölçüde

tamamlanmaktadır. Bu çağlarda yerleşen yanlışların ileriki yaşlarda düzeltilmesi

olanaksız değilse bile çok zor ve uzun bir çaba gerektirir. Bu nedenle ilköğretim yazı

(27)

14

dilinin olduğu kadar, ölçünlü konuşma dilinin ve doğru sesletimin edinilmesi için de

çok önemlidir” ( Ergenç, 1994: 13 ).

Ana dili öğretimi derken burada işaret edilen nokta Türkçe öğretimidir.

Türkçe öğretmek çocuğa yeni bir dil öğretmek değil, konuştuğu dil üzerinde çeşitli

beceriler kazandırmaktır. Ana dili başlangıçta plansız bir süreçle çocuğa kazandırılır.

Çocuk, ana dili öğretimi sırasında yakın çevresinden duymuş olduğu sözcükleri

giderek anlamlı bir sırayla bir araya getirmeyi öğrenir. Bu süreçte çocuk ilk başta

sadece dört temel beceriden dinleme ve konuşma becerilerini kazanır. Ana dili

öğretimi olarak adlandırılan okuma ve yazma becerileri çocuğa ana okulundan

başlayarak bilimsel veriler ışığında kazandırılmaya çalışılır. Ana dili öğretimiyle

çocuğa, şu beceri ve yeteneklerin kazandırılması amaçlanır:

“Anlam ve duyguya göre vurgulayarak düzgün ve doğru okuma; iyi dinleme;

okuduğunu, dinlediğini doğru ve tam anlama; doğru konuşup doğru yazma; yeterli

bir söz dağarcığı kazanma; dil kurallarını öğrenip uygulamaya çalışma; okuduğu

yazı ve yapıtlardan zevk alma ve değerini anlama; doğru düşünme, kişilik geliştirme,

topluma uyabilme, ulus ve dünya kültürünü kazanma” ( Sağlam, 1991:22 ).

Ana dili öğretimi, diğer tüm derslerin öğretimini kolaylaştıran bir araç derstir.

Birey ana dilinin kurallarını ne kadar biliyor ve bunu davranışa dönüştürüyorsa; diğer

alanlarda da o kadar başarılı olur. Söz gelimi bir matematik problemini çözmesi için

ilk başta problemin ne demek istediğini anlaması gerekir. Bu da, ana dili

becerilerinden anlama becerisini kazanmasına bağlıdır. Ana dilin diğer tüm

disiplinlerin anası olduğunu J. Marshall şöyle belirtir:

“Ana dili okulda yapılan bütün öğretim konularında önemli görev almakta ve

müfredat programlarında bir bilim dalları yollar kavşağı merkez alanını eli altında

bulundurmaktadır. Ana dili öbür bütün bilim dallarının kapısını açar. Okutulan bilim

dalı ne olursa olsun, öğrencinin gelişmesi, onun türlü durumlarda bir dilden

yararlanma yeteneğine bağlıdır. O halde bütün dersler öğrenciye ana dilinden

yararlanma fırsatı verdiğinden ve her metin ona, yararlandığı dilin, bu dilin

okunmasında payı olduğunu gösterdiği için ana dili öğretmenin önünde sınırsız

imkânlar vardır”

( Marshall, 1974:4 )

.

Çocuk, ana dilinde yetkinliğe ulaştıkça düşünce yapısı, yorum gücü gelişecek,

duygu ve beğeni inceliği kazanacak; ulusal ve evrensel kültür birikimini algılamaya

başlayarak kimliğini geliştirecek ve böylelikle diğer derslerde de başarılı olacaktır.

Ama bugünkü duruma baktığımızda Türkçe öğretiminde büyük bir verimsizlik

görülmekte; bu da diğer alanlara olumsuz bir şekilde yansımaktadır. 1986 ÖSYM

Birinci Basamak Sınavları’nın Türkçe kısmından 40 bine yakın öğrencinin ( Kavcar,

1999: 152 ), 2003 ÖSS sınavında da yine 40 bin öğrencinin sıfır düzeyinde puan

(28)

15

almış olması, hem ana dili öğretimi ve diğer dersler arasındaki ilişkiyi göstermekte

hem de Türkiye’de ana dili eğitiminin ne düzeyde yapıldığına dair bilgi vermektedir.

Anlama ve anlatma becerileri gelişmemiş çocukların diğer derslerde de başarılı

olmaları beklenemez ( Demir ve Yapıcı, 2007:185 ). 2003 OECD PISA( Uluslararası

Öğrenci Başarılarını Takip Programı ) anketine göre, 40 ülkenin eğitim düzeyi 15

yaşındaki öğrencilerin başarı düzeyine göre değerlendirilmiştir. Türkiye yazılı bir

metni okuyup anlama becerisi sıralamasında 33. sırada yer almıştır. Bir matematik

problemini anlayıp çözme bilgi/becerisi sıralamasında ise 34. sıradadır. Bizim

gerimizde kalan ülkeler, Uruguay, Tayland, Meksika, Endenozya, Tunus ve

Brezilya’dır ( L’enquête PISA, 2003 ).

Ana dili diğer derslerle ilişkili olduğu gibi ikinci bir dilin öğrenilmesini de

kolaylaştırır. Ana dilini hedeflenen düzeyde öğrenen bir kişinin, yabancı bir dili daha

iyi ve hızlı öğrendiğini gösteren araştırmalar vardır ( Çiftçi, 1998 ). Ana dilinde

kazanılan düşünce oluşturma araçları ne kadar çok olursa, bunların ikinci bir dile

aktarımı da o denli kolay olacaktır. Kendi ana dilindeki kavramları gerektiği gibi

öğrenen ve kullanan birey, bu kavramların sözcük karşılığının bir başka dildeki

görünümünü kolayca kavrayabilecektir.

Ana dili eğitiminde dikkat edilmesi gereken noktalar konusunda birçok görüş

bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1.

Ana dili eğitiminde dört temel dil becerisine eşit önem verilmelidir

( Büyükkurt, 1993: 33 ).

2. Ana dili eğitiminde izlenecek yol baktırarak değil, yaptırarak eğitim

olmalıdır. Tek bir yönteme bağlı kalmak yerine, yöntem zenginliği

olmalıdır. Bu da, iyi yetişmiş, yetenekli ve beceri sahibi ana dili eğitimcileri

ile olabilir

( Kavcar, 1999: 148-149 ).

3. Dilin bir beceri olduğu, becerilerin de yaparak-yaşayarak öğrenildiği

gerçeği unutulmamalıdır. Ana dili derslerinde öğrenciler etkin olmalıdırlar.

Öğrenciler, okumalı, konuşmalı, yazmalı, incelemeli, not almalı ve öğrenip

uygulamalıdırlar ( Göğüş, 1978: 10 ).

(29)

16

4. Ana dili eğitiminde günlük yaşamımızda karşılaştığımız durumlar ele

alınmalıdır. Đnsanlarla iletişim kurma, topluluk önünde konuşabilme,

karşısındaki kişiyi etkin olarak dinleyebilme, mektup yazma vb. gibi

durumların ana dili eğitimi derslerinde kazandırılması son derece önemlidir

(Yıldız, 2003: 24 ).

5. Ana dili dersi ile diğer dersler arasında bağ kurulmalıdır. Dil çalışmaları

ana dil dersi ile sınırlı değildir. Her ders, çocuğa yeni kavramlar kazandırır.

Edinilen her kavramla çocuğun sözcük dağarcığı zenginleşir ( Nas, 2003:

132 ).

6. Dil, belli bir yaşta ya da dönemde öğrenilip bitirilen bir bilgi ve beceri alanı

olmadığından, bireylere ana diliyle ilgili davranış örüntülerinin

kazandırılmasına –ilköğretimden üniversiteye değin- her aşamadaki öğretim

kurumunda devam edilmelidir ( Sever, 2004: 6 ).

Toplum düzeninin korunması ve toplumun refaha eriştirilmesi için ana dili

eğitimine önem verilmesi gerekmektedir. Bilgili, kültürlü insanlardan oluşan bir

toplum yaratmanın temel şartı ana dili eğitiminin verimli olmasına bağlıdır.

2.2. ANA DĐLĐ EĞĐTĐMĐNĐN SORUNLARI

Ana dilinin eğitimi ve öğretimi sürecinde verimlilik açısından bazı sorunların

olduğu artık herkes tarafından kabul edilen bir konudur. Bugün Türkiye’de çevre

kirlenmesi, hava kirlenmesi gibi çeşitli kirlenmelerin yanı sıra, bir de “dil

kirlenmesi” vardır. Dil duyarlığı ve dil bilinci bakımından görülen sorunlar,

Türkçenin geleceği için ciddî bir tehlikedir. Bu sorunlardan en önemlilerini şöyle

sıralayabiliriz:

2.2.1. Yabancı Dille Öğretim Sorunu

Ülkemizde ana dilimizle ilgili görülen en büyük sorunlardan biri, yabancı dil

öğretimi ile yabancı dille öğretimin birbirine karıştırılmasıdır. Yabancı bir dilin

öğrenilmesi araç değil amaç olarak görülmektedir. Halbuki ana diliyle öğretimin

yerini hiçbir yabancı dil tutamaz. Đnsan “Kaç dil konuşursa konuşsun, iki dile birden

ana dili gibi bakamaz” ( Köksal, 2002: 103 ). Dolayısıyla bir kimsenin sadece bir

tane en iyi bildiği, tamamıyla kavradığı dili vardır; o da ana dilidir.

(30)

17

Yabancı dille öğretim yapan kurumlarda okuyan Türk çocukları Türkçeyi

ihmal etmekte; kendi dillerini küçümseyip hor görmektedirler. Ana dilinin yetersiz

olduğu inancı ile yetiştirilen bir gencin kendi diline ve kültürüne saygı duyması

beklenemez. Yabancı dille yapılan öğretimin belli başlı sebeplerini Şerif Ali

Bozkaplan şöyle ifade etmektedir:

1. Yabancı dillerde yazılmış bilimlik eserlerin Türkçeye çevrilememesi ya da

çevrilme zorluğu.

2. Eğitim- öğretimin kalitesini yükseltmek için yabancı dille öğretimin bir çare

olarak anlaşılması.

3. “Bir dil bir insan” felsefesini gerçeğe dönüştürmenin bir yolu olarak görülmesi.

4. Modern batı insanının sahip olduğu bilimlik alt yapıyı güya aydın kesimde de

oluşturma çabası.

5. En önemlisi de Türkçenin bilim üretmekteki engeli. Yani Türkçenin bilimlik

üretim için güya yetersiz oluşu

( Bozkaplan, 2006: 52-53 )

.

Bütün bu sebeplerden dolayı insanımız, ana dilinde yeterli olma, onu

geliştirme yerine ikinci bir dile yöneliyor. Atatürk, yaptığı bir konuşmada dilin

önemi ve Türkçe hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir: “Millî his ile dil

arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin inkişafında

başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil, şuurla

işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı

diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” (02.09.1930).

Zeynep Korkmaz, yabancı dil bilmenin hem devlet hem de akademik

çevrelerce desteklendiğini belirterek şunları söylemektedir:

“Türkiye’de mesleği ne olursa olsun yabancı dil bilenlere ek tazminat ödenmesi,

akademik çevrelerde içeriği nasıl olursa olsun yabancı dille yapılmış yayınların

üstün tutulması ve bunlara benzer diğer uygulamalar, toplumumuzda yabancı dillere

olan talebi arttırmıştır. Yabancı bir dile karşı ortaya çıkan bu aşırı talebin

sebeplerinden biri de “yabancı dil öğretimi ile yabancı dilde eğitim ve öğretimin

birbirine karıştırılmış, iç içe girmiş olmasıdır”

( Korkmaz, 2001: 7-19 ).

Ülkemizde bütün bu sebeplerden dolayı inatla yabancı dille eğitim ve öğretim

yapılırken peki, çağdaş, gelişmiş ülkelerde durum nasıldır? Çağdaş ülkelerin hiçbiri

yabancı dilde eğitim yapmıyor. Bu durum sadece az gelişmiş ülkelerde ve

sömürgelerde görülüyor. Arnavutluk, Bulgaristan, Hindistan, Kenya, Macaristan

,

Mısır, Pakistan ve Türkiye gibi ülkelerde yabancı dille öğretim yapılırken, Almanya,

Fransa, Đngiltere gibi ileri sayılan ülkelerde kendi dilinden başka bir dille eğitim ve

(31)

18

öğretim yapılmamaktadır. Bu durum bize kültür emperyalizminin birinci hedefinin

dil olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.

Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13. yüzyılda söylediği muhteşem söz hafızalara

kazınmalı ve devlet politikası haline getirilmelidir: “

Şimden gerü divanda, dergâhta,

bârgâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.”

2.2.2. Medya Dili Sorunu

Bu sorun, basın-yayın kuruluşlarının Türkçenin kullanımına gerekli

hassasiyeti göstermemelerinden kaynaklanmaktadır.

Yazılı, sözlü ve görsel basın-yayın araçları toplumdaki bilgi aktarımını

sağlayan kurumlardır. Özellikle radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları geniş

halk kitlelerine ulaşmaktadır. Bu yüzden bunlar, dili en iyi, en doğru, en anlaşılır

şekilde kullanmak zorundadır. Yapılan araştırmalar televizyon izleme sıklığını,

çocuk kesimi için % 99 olarak göstermektedir. 3-12 yaş arasındaki çocukların

neredeyse tamamı ders dışındaki boş saatlerinin % 80’ini televizyon karşısında

geçirmektedir ( Çongur, 1998: 205 ).

Bu rakamlar, televizyonun toplum hayatındaki yerini ve etkisini ortaya

koymaktadır. Özellikle çocuklar için, ana dili eğitiminde okulların önüne geçmiştir.

Bu yüzden televizyonda kullanılan Türkçenin doğru ve özenli kullanılması

gerekmektedir.

2.2.3. Türkçenin Bilim Dili Olmadığı Görüşü

Bilim dili, bütün bilim dallarının araştırılmasında, eğitim ve öğretiminde

kullanılan, bunun için zengin bir sözcük kadrosuna sahip olan dildir.

“Bilim dili en basit tanımı ile bir dilin genel kültür dilinden az çok ayrılan, çeşitli

bilim dallarının, teknik ve sanat alanlarının gerekli kıldığı söz varlığını, üslûp ve

anlatım özelliklerini ve terim ihtiyacını karşılayabilen bir dil demektir. Her bilim

dalının dildeki genel kavramlar dışında özel kavramların karşılığı olan bir hayli

terime de ihtiyacı olduğu için bilim dili bir bakıma “kültür dili + terimlerin

oluşturduğu özel bir dil” olarak da tanımlanabilir” ( Korkmaz, 2001: 7-19 ).

Kültürlerine sahip çıkan ve çağının teknolojisinde söz sahibi olan toplumların

dillerinin bilim dili olarak kabul görmesi kaçınılmazdır. Bir dilin bilim dili olması

için gerekenleri Sadettin Özçelik şöyle belirtmiştir:

(32)

19

1. Dilin belirli bir tarihi geçmişe dayanması ve işlenmiş olması. Yani dilin

tarihte edebiyat dili olarak kullanılmışlığı.

2. Bu dilde edebî ürünlerin sözlü ve yazılı olarak üretilmiş olması.

3. Aynı şekilde dilin geçmişte eğitim dili olarak kullanılmışlığı.

4. Yine eğitime bağlı olarak estetik, güzel sanat ve bilim anlayışının ortaya

konmuş olan ürünlerde yer almış olması.

5. Bütün bunlara bağlı olarak bilimsel yetkinliğin üstünlüğüne inanan ve

bunu bütün dünyaya gösterecek insan gücünün varlığı” ( Özçelik,

2006:242 ).

Bütün bu özellikler Türkçenin yapısında mevcuttur ve Türkçenin bilim dalı

olmaması için bir neden yoktur. Oysa ülkemizdeki akademisyenler makalelerini ve

kitaplarını yabancı dille yaptıklarında daha yüksek puan alıyorlar. Bilimsel

yayınların Türkçe olarak yayınlanması, Türkçenin bilim dili olmasına katkı

sağlayacaktır. Şu bir gerçektir ki, insanlar ana dillerinde daha kolay öğrenirler;

yaratıcılık ancak ana dili etkin kullanmayla mümkündür. Türkçemiz okunduğu gibi

yazılan veya yazıldığı gibi okunan, grameri kolay ve mantıklı bir dildir. Bilim

dünyasında biz de varız diyebilmek için hem bilimsel anlamda yenilikler ortaya

konmalı, bu yenilikler için özel terimler oluşturulmalı, hem de dünyanın çeşitli

yerlerinde icat edilen teknolojik ürünlerin Türkçe karşılıkları bulunmalıdır.

Türkçenin bilim dili olarak kullanılması, gelecek vadeden, bilim dünyasında yabancı

dilin zorunluluk arz etmesini bir engel olarak gören insanlarımızın bilim dünyasına

katılmasını sağlayacak ve böylece yeniliklerin önünü açacaktır.

2.2.4. Öğretmen Faktörü

Türkçe eğitiminde yer alan öğelerin etkili olabilmesi için okul binaları,

donatım, program, araç-gereç önemli olmakla birlikte, bunları kullanıp programı

uygulayacak olan öğretmenin bilgi ve becerisi hepsinden daha önemlidir. Öğretmen

adayının ve öğretmenin her şeyden önce genel kültür, özel alan bilgisi bakımından

iyi yetişmiş olması gerekir. Bunun yanı sıra meslek sevgisi, öğrenci sevgisi, düzgün

konuşma, Türkçeyi doğru ve düzgün kullanma gibi temel ölçütler de gereklidir.

Claparede’ye göre ( akt. Özkan, 2005: 34 ) öğretmenin en önemli erdemi, çok bilgili

(33)

20

olmak değil, şevk sahibi olmaktır. O kendi mizacından farklı mizaçların ve farklı

zihinlerin de bulunduğunu iyi bilmeli, çocuğun düzeyine inmeli, çocuğun karşısına

hasım gibi değil, bir dost gibi çıkmalıdır.

Đlköğretim yıllarında ana diliyle ilgili alışkanlıkların doğru olarak

kazandırılmasında en büyük sorumluluk Türkçe dersi öğretmelerine düşmektedir.

Türkçe öğretmenlerinin sağlam bir alan bilgisine sahip olması sınıfta disiplin ortamı

oluşturmada etkilidir. Öğretmenin yeterliliği, öğrencilerin derse olan tutumlarını

olumlu yönde etkiler.

Hasan Bağcı ve Mehmet Temizkan’ın ( 2006: 477-498 ) bir grup ilköğretim

öğrencilerine yaptıkları çalışmada öğrencilerin dinleme becerisi konusunda

öğretmenlerinden beklenti düzeylerinin % 70,1 oranında olduğu tespit edilmiştir.

Đlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin dinleme becerisine yönelik, öğretmenlerden

beklenti düzeylerinin çok yüksek olması dikkat çekicidir. Bundan hareketle

öğretmen, öğrencilerin dinleme becerisini geliştirmek için ders kitabı dışında kalan

metinleri sınıfa getirerek bunları okutma ve dinletme gibi etkinliklere yer vermelidir.

Ayrıca sevilen şarkı ve türküleri de sınıfta dinletme çalışması yapılmalıdır.

Dört temel dil becerisinden biri olan yazma becerisi öğrencilerin kendilerini

ifade edebilmeleri açısından önemlidir. Öğretmen yazılı anlatım çalışmaları

yaptırırken öğrencilerin ilgi alanlarını göz önünde bulundurmalıdır. Đzlenen bir film

veya bir tiyatro hakkında öğrencilerin görüş ve düşüncelerini içeren yazılar

yazdırmalıdır. Ayrıca her öğrencinin bir mektup arkadaşı olmalı, öğretmenin

gözetimi altında düzenli aralıklarla mektuplaşmaları sağlanmalıdır. Öğrenci mektup

yazarken karşısındaki kişiye kendini beğendirme arzusu taşıyacağından dili de daha

estetik bir şekilde kullanacaktır.

3. SÖZCÜK

3.1. TANIMI, KAPSAMI

Đnsan, doğumuyla beraber sosyal bir çevreye adım atmış olmaktadır. Bireyin

sosyalleşmesinde; yani duygu, düşünce ve isteklerini bütün incelikleriyle açığa

vurmasında en etkili araç dildir. Bir dilin temelini oluşturan anlamlı en küçük yapı

taşı sözcüklerdir. Sözcükler evrendeki varlıkların dildeki karşılığıdır. Đnsanlar

söylenilenleri ve yazılanları anlamak, duygu ve düşüncelerini bir başkasına aktarmak

Referanslar

Benzer Belgeler

En az oranda (%1,93) kullanılan sözcük türü ünlemdir. Kullanım sıklıklarına göre sıralama; ad, sıfat, zarf, fiil, bağlaç, zamir, edat, ünlem şeklindedir.

Nasıl bir hukuk dili, sanat dili, din dili, çocuk dili, beden dili vesaire varsa bunlar gibi bir de bilim dilinden söz edebiliriz.. Hatta bilim dili içinde de farklı disiplinlere

-Artık doygunluğa ulaştım, torunlarımla günümü gün edece- ğim, motivasyonum kayboldu- dediğim anda gördüğünüz gibi eski dertlerimiz depreşti: Anadolu Kardiyoloji

-Yüksek Lisans Derecesi ile başvuran adaylar için Doğu Dilleri ve Edebiyatı ABD Arap Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı/Temel İslam Bilimleri ABD Arap Dili ve Belagati Bilim Dalı

Zorunlu TDE 660-01 Bilimsel Etik ve Araştırma Teknikleri Uzaktan Skype Seçmeli TDE 685 Popüler Kültür ve Edebiyat:Kuram Uzaktan Skype Zorunlu TDE 691 Türk Dili

Bu çalışmada yetişkinlere, çocuklara ve gençlere yönelik olan Klett Yayınlarına ait A1 seviyesi Genial Klick, Netzwerk ve Logisch ders kitapları, okullarda en

Ticaret ancak halkın satın alabilme gücüne muvazi olarak gelişir. Halkın satın alım gücünün yükseltilebilmesi için sanayi ve zirai istihsalin inkişafı ve değerlendirilmesi

çabasında olduğum bu komisyonun amacı: iTÜ'de Türkçesi üretilmiş ve kullanılmakta olan teknikbilim terimlerini saptamak; iTÜ'de terim birliği sağlamak; dilimize hergün