• Sonuç bulunamadı

Eşitsizlik ve Modernleşme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eşitsizlik ve Modernleşme"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EŞİTSİZLİK ve MODERNLEŞME (Ronald Inglehart-2016-Foreign

Af-fairs)

Geçen yüzyılda, gelişmiş dünyada ekonomik eşitsizlik U-şekilli bir eğri izledi - yükseklerden başla-yarak, aşağı doğru kıvrıldıktan sonra tekrar keskin bir şekilde kıvrılan bir hal aldı.1915’te, Amerikalıların en zengin yüzde biri tüm milli gelirin yaklaşık yüzde 18’ini kazandı.Payları 1930’larda düştü ve 1970’lerde yüzde onun altında kaldı, ancak 2007’ye kadar yüzde 24’e yükseldi. Gelirden ziyade hanehalkı servetine bakıldığında, eşitsizliğin artması daha da büyük olmuştur ve en yüksek yüzde 0,1’lik pay, otuz yıl önce yüzde 9’dan yüzde 22’ye yükselmiştir. 2011’de ABD’deki hanelerin gelir piramidinin en üstünde yer alan yüzde biri ülkenin tüm servetinin yüzde 40’ını kontrol ediyordu.Bu durum sadece Amerikaya özgü değildir: 1980-2009 yıllarına ait OECD verilerine göre, çok azı hariç birçok ülke artan gelir eşitsizliği (vergi ve transferler öncesi) ile karşı karşıyadır.

Fransız ekonomist Thomas Piketty’e göre ekonomik eşitsizliğe doğru gidiş kapitalizmin özünde mevcuttur.Piketty’e göre, yirminci yüzyılın ortaları (bu yıllarda eşitsizlik azalmaktaydı) bu tespi-tinin dışında kalan yıllardı. Bunun nedeni, iki dünya savaşı ve Büyük Buhran gibi rastgele or-taya çıkan şoklardı.Şoklar hükümetleri gelirin yeniden dağıtımı konusunda politikar üretmeye zor-lamıştır.Şokların etkisi azaldığında ve yaşam normale döndüğünde ise, ekonomik ve politik güç bir zümrenin elinde toplanmaktadır.

Thomas Piketty’nin söyledikleri büyük ölçüde doğru olsa da, çok az analiz, geçen yüzyılda eşitsizlikte meydana gelen ilk düşüşün ve sonra tekrar artışın, güç dengesinin kitlelerden elitlere evrilmesine yol açan modernleşme sürecine değinmektedir.

Günümüzün gelişmiş ülkeleri için, hala büyük ekonomik kazanımlar devam etmekte, ancak bu kazanımların önemli bir kısmı gelir piramidinin en üstünde yer alan gruba gitmektedir, buna karşılık gelir piramidinin daha altında yer alanlar, ya gelirlerinin hiç artmadığını, hatta düştüğünü görmektedir.Bu durumu takiben, varlıklı kesim her ne kadar orta ve düşük gelir gruplarını karşına alsa da, varlığın bir elde toplanmasını sağlayan politikaların üretilmesinde var olan ayrıcalığını

(2)

kullanacaktır. Siyaset bilimci Martin Gilens, Amerikan hükümetinin ülkenin en varlıklı %10’luk kesiminin tercihlerine dikkat kesildiğini ve birçok durumda Amerikan toplumunun geri kalanının tercihlerinin hükümet politikaları üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etkisi olmadığını iddia et-mektedir.

İnsanların hayatında avantajlar kümülatif olarak ilerler. Yani daha varlıklı bir aileye doğmuş bir birey, daha iyi beslenme, sağlık hizmeti, eğitim, entellektüel ortam ve ilerleyen hayatında kullanmak üzere daha çok sosyal sermayeye sahip olmaktadır.Bu durum zenginin daha zengin ve fakirin daha fakir olduğu durumu kalıcı hale getirmektedir.Bahsi geçen eğilimin ne kadar yayılıp kalıcı olacağı ise, bir ülkenin politik liderlerine ve kurumlarına bağlıdır.Yani, eşitsizliğin ne ölçüde artacağı ya da azalacağı politik bir sorundur.

Özetle bugünün problemi küçük elit azınlık ve kitleler arasındadır ve geniş kitlelerin ortak ilgisinin ya da amacının ne olduğu önem kazanmaktadır.Eşitsizlik devam ettikçe, sorunu çözmek için baskılarda artacaktır.

MAKİNE ÇAĞI

1860 yılında Amerikan işgücünün çoğunluğu tarım sektöründe istihdam ediliyordu.2014 yılında ise %2’den daha az işgücü bu sektörde istihdam edilmekteydi.Ancak tarım çalışanı sayısının azal-ması gıda üretimini azaltmamış, tam tersine arttırmıştır, bu da gelişen teknoloji sayesinde olmuş-tur.Endüstri toplumuna geçişle birlikte tarım sektöründeki işler ortadan kalkmış ancak endüstriyel işlerin artışı nedeniyle bu durum geniş ölçüde işsizlik ve fakirlik ile sonuçlanmamıştır.21. yüzyılda otomasyonun gelişmesiyle birlikte endüstriyel işçilerin oranı %15’e gerilemiştir.Fakat hizmet sek-töründeki gelişmeler nedeniyle, endüstriyel iş kayıpları geniş ölçekli işsizlik ve yoksulluk ile sonuçlan-mamıştır.Son yıllarda Amerikada %80 işgücü hizmet sektöründe istihdam edilmektedir.

Hizmet sektöründe bazı işler “bilgi ekonomisi” olarak adlandırılan kategoriye dahildir.Yani üre-tim ve hizmet, bilgi yoğun aktivitelere dayanmakta ve yine üreüre-tim ve hizmet teknik ve bilimsel ilerlemeyi hızlandırmaya katkı sağlamaktadır.Bilgi, finans, sigorta, profesyonel, bilimsel ve teknik

(3)

hizmetler “yüksek teknoloji sektörü” adı altında toplanabilir.

Bazıları gelecekte yüksek teknolojiye dayılı sektörün iyi maaşlar ödeyen işler yaratacağına iddia etmektedir.Ancak 30 yıllık istatistiklere bakıldığında, bu sektörde istihdam artışının sabit olduğu ve artmadığı gözlenmektedir.Bu durum, tarımdan endüstiye geçisteki gibi bol istihdam yaratmamıştır. Otomasyondaki gelişmeler sonucu ilk olarak vasıfsız işgücü işini kaybetmiştir.Ancak günümüzde vasıflı işgücü de bilgisayarlar nedeniyle işlerini kaybetmektedir.Örneğin, bilgisayar programları yasalara dayalı araştırma yapan avukatların bile yerini almaktadır.Doktorlardan daha hızlı teşhis koyabilen expert sistemler geliştirilmekte iken, eğitim ve gazetecilik gibi alanlar da otomasyona geçiş aşamasını yaşamaktadır.Daha da ilginci, bilgisayar programlarını bile artık bilgisayarların kendisi yazabilecek hale gelinmektedir.

Böylesine gelişmelerin sonucunda, gelir dağılımının üst sınırında yer alan oldukça eğitimli işgücü bile gelir konusunda daha ileriye gidememekte, onun yerine sadece sermayedarlar, girişimciler ve yöneticiler gibi küçük bir grup gelir piramidinin en üstünde yer almaktadır. Yapay zekaya day-alı uzman sistemler geliştikçe ve insanların yerini aldıkça, piyasa güçleri küçük ama oldukça iyi kazanan gruba ekonomiyi yönlendirme şansı vermektedir.Toplumların çoğunluğunu ise, istikrarsız işlere doğru itmektedir.

Sonuçta, endüstri sonrası ekonominin yükselişi, vasıfsız işgücünün çoğunun hayat umudunu kırmıştı ancak son zamanlara kadar yetekli ve iyi eğitimli kişiler için umut kaynağı idi. Peki gelirin çoğu kime gidiyor, elit olarak adlandırlacak ufak bir gruba, örneğin ülkenin en büyük kurum-larının CEO’larına gitmektedir.Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, yüksek eğitimli doktorlar, avukatlar, profesörler, mühendisler ve bilim insanları için reel gelir sönük kalırken, CEO’ların reel geliri üç kattan daha fazla artmıştır.Örneğin, 1965 yılında, Amerikanın 350 şirketinde çalışån CEO ortalama bir işçiden 20 kat fazla maaş alırken, 1989 yılında bu rakanm 58 kata ve 2012 yılında ise 273 katta kadar çıkmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca, HTML5 standardı tarafından yalnızca MP4, WebM ve Ogg videoları desteklenir....

Üstün sertlik ve tokluğu bir araya getiren Hardox ® aşınma plakası, en zorlu ortamlarda her türlü ekipman, parça ve yapının servis ömrünü uzatmak için tercih

Daha çok yeşil alan yaratmak amacıyla, kentleri gizlice sebze, meyve ve çiçeklerle donatan gerilla bahçıvanlar, önceki gece Hollywood topraklar ına el attı....

Basınç dağılımı, basınç merkezi, sağ/sol dengesi, ön/arka dengesi gibi gözle ölçülemeyecek verileri gerçek zamanlı olarak ölçen akıllı ayakkabıyı kullanmaya

2002 yılında kemer ve kemer tokası geliştirmek üzere Kaliforniya’da kurulan bir giyim firması, giyilebilir teknolojiyi kemer mekanizması üzerinde kullanarak farklı

Bizde yirminci yüzyılın başlarında beliren sosyoloji hareketlerinin İki büyük temsilcisi vardır: Prena Saba­ haddin.. Prens

tanımındaki aşırı muğlaklığın kavramın bilimselliğini zedelediği tespitinde bulunulmuş; sosyal bilimler ve hatta doğa bilimleri tarafından fazla

Yeşil alanlar, çevre, peyzaj, saha düzenleme, hayvancılık işlerinde etkili bir ataşman.. Yeşil alanlar, hayvancılık ve benzeri işler için her