ISitfia M & M aM M M ilM aH M iM M M M M N M M M aM M iM M M BM ailİİ
m
m
m
YAŞAM
M ^ P ( S I M l a ç c m / ^ 1 O E U K /6
E k im
1996 Pi
Çizen:
Süleyman GÖK
, )
ÎOPıRhAJAA Ü U 6N /
1----P
ANDELI bildiğimiz gibi efenin emrini yerine getirmiş ve geridönmüştü. Çakırcalı perdenin arkasından onun döndüğünü görünce rahat bir nefes aldı. Pandeli’yi uzun boylu sorguya çekti. Onun isteklerini yerine getirmiş bulunduğunu öğrenince:
- Peki, dedi. Şimdi bu odadan çıkmayacaksın! Dua etki onları kuşkulandırmış olmayasın. Sözüne inanarak gelsinler! Yoksa başına gelecekleri biliyorsun!
Şimdi sıra beklemeye gelmişti. Kahredici bir bekleyişti bu...
Çakırcalı kızanlarını uygun yerlere yerleştirmiş bulunuyordu. Kurşunlar tüfeklerin namlularına sürülmüştü. Evde tam bir sessizlik
hüküm sürüyordu.
öğleye bir saat kala, uzaktan davul zurna sesleri aksetmeye başladı.
O zaman Çakırcalı’nın gözleri parladı.
Demek oluyor ki, Pandeli kendisine verdiği görevi yerine getirmişti, istedikleri geliyordu.
Emretti:
- Ölen evin kapısını açın! Hazır olun!
Çok geçmeden gene uzaktan uzağa silah sesleri aksetmeye başladı. Gelenler şan olsun diye havaya silah da atıyorlardı.
Çingene davul zurnacılar en önde yer almış bulunuyorlardı. Davul
zurnaları ile “Sarı Zeybeği" çalıyorlardı. Hemen peşinden Köseoğlu yürüyordu. Az arkasından da Büyük Dağdelen ile Küçük Dağdelen ilerliyorlardı. Silah atanlar da bunlardı.
Kamalı Mustafa, biraz arkada kalmıştı. Elli adım kadar arkadan
geliyordu. '
Köseoğlu evin açık kapısından içeriye adımını attığı anda Çakırcalı’nın sesi gürledi:
- Kıpırdama ülen!
Köseoğlu ve yanındaki iki kızanı ancak o zaman nasıl bir tuzağa düşürüldüklerini anladılar. Çakırcalı'nın sesini tanıyan Köseoğlu, hiçbir
korku göstermeden: DEVAM EDECEK
Kahve ile sohbet bir bütündür.
Her ne kadar,
Gönül sohbet
ister, kahve bahane” deseler de
kahvesiz sohbet, sohbetsiz
kahve olmaz. Olsa da tat
vermez. Bir bacağı noksan
masa veya sandalye gibi olur.
1
Şöyle bir soluklanıp
yorgunluk atmak için de şarttır
Kahve. Yudumlayıp lafladıkça
vücut dinçleşir, zihin yeni
atılımlar için toparlanır. Bir
fincanının 40 vıl hatır saydırması
pek boşuna değil gibi.
B
AZI insanlar vardır sohbetleriyle sizibüyüler, alır götürür, ağzınız açık dinlersiniz... Bildik şeyleri tekrar etmek ya da boş konuşmak onların yanından bile geçmez ve mutlaka, eski söyleyişle de nüktedanlardır... Bazen bir kitapçıda, bazen bir tanıdık evinde, bazen de belki bir trende karşılaşırsınız onlarla... Tadına doyulmaz bir sohbet başlar kendiliğinden... Bir kahve sohbeti lezzeti hep böyle olmalıdır diye
düşünmüşümdür. Şimdi umuyorum ki bu yazı dizisi de en az bu kıvamda olsun...
Lafı uzatmadan başlasak mı?
Botanikçinin ağzından
“ ...Halil bey adında bir Türkün zarif bahçesinde, bir ağaç gördüm.. Meyveleri danelerden ibaretti. Buna ahali Bun ve Ban diyor. Bunun kaynatılan suyunu meyhanelerde içiyorlar, bizim şarabı içtiğimiz gibi... Bu
ı diyorlar... At ;ıyc
içilenin adına caova diyorlar
meyve iken de inceledim... Kokulu, pek Ağacında
sert ve rengi açık yeşildi...”
Crosper Alpini, Botanik Profesörü... Yukarıdaki alıntı, 1592, Mısır'la ilgili kitabından...
Kahvenin rivayeti
400 yıl önce bazı insanlar, kahvenin adından bile habersizmiş... Yani, tiryakisi olduğunuz bu kokulu kahvenin yaşı, öyle pek de fazla değil ama, şu genç yaşında bile “hayatı roman”...
Bizde kahveye dair çok yayın yapılmış. Yine de doğu ve batı kaynaklarındaki belgelerle, bilgiler bir arada incelenmiş bir yayına, dökümanlı bir araştırmaya Türkiye’de
rastlayabilmeniz çok zor..Ancak, eğer
benim kadar yınslıysanız^Taha
J o ro s 4 a tanışıp-oud eğerli. ^arafîanabjJirsiniz.^ Jffî' hirik,IT^ ~ Şimdi, hazırsanız esmer güzeli
kahvenin maceralarına adım atabiliriz... Bu arada, yazıyı okurken kahve içmek mecburi değildir. Ortalıkta kahve
olmadığı halde okurken burnuna kahve kokusu gelenler, okumayı yarım bırakıp kahve yapmaya kalkışmamaları, önemle rica olunur!
Kahve, Habeşistan asıllı, bir söylentiye göre onu ilk bulan da bir Arap şeyhi... Bir başka söylentide kahveyi iki kişi bulmuş, iris ve Şazili... Hatta ilk zamanlarda kahveye, şazili adı verilmiş.
Yemen serüveni
Rivayete göre, keçi ve deve sürülerinin çobanları, güttükleri hayvanların garip bir ağaç meyvelerini yedikten sonra fazla canlılık gösterdiklerini, hatta keçilerin mehtapta raksettiklerini görmüşler! Durumu, bir derviş olan Şazili’ye anlatmışlar. Şazili, meraklı adammış, hiç korkmadan ağacın meyvelerini kaynatıp suyunu içmiş. Bir de bakmış ki, bir canlılık, bir hareket... Herkesin bildiği gibi bu hareketliliği, bildiğimiz kahve
sağlamıyor.
Yukarıda dediğimiz gibi, kahvenin
aslı, Habeşiştan ama siz yine de türküyü “ ... Kahve Yemen’den gelir...” diye söyleyin. Çünkü, geçen
yüzyıllarda Yemen, büyük bir kahve üreticisiymiş. Oraya da ilk kahve Habeşiştan’dan gelmiş. Getiren kişinin adının, Ûzdemir Paşa olduğunu Ahmet Raşit’in “Yemen ve Sanat” adlı
kitabından öğreniyoruz. Tabi yine Taha Toros’un kütüphanesinden... İşte bu • Türk kumandanla kahve Yemen’e
gitmiş, üretilmiş ve Yemen kahvesi olarak da ün yapmış...
Kahve, Yemen’den sonra Mekke ve Mısır’da da tanınmış. Her yıl Mekke'ye gelen hacılar, kahveyi müslümaniarın şarabı ve mucize bir içki diye tanımışlar. Hacılar, ülkelerine döndüklerinde yakınlarına bu içkiden götürür olmuşlar ve İran, Afganistan, Libya, Mezopotamya ve Suriye kahveyi ilk tanıyan ülkeler olmuş.
“Kahve içen kararır!”
Aynı yıllarda Halep, Şam, Bağdat ve Tahran’da kahvehaneler açılmış ama gizliden gizliye. Çünkü bazı kişiler, bu siyah suyun içilemeyeceğini, kahve içenlerin siyahlaşacağını iddia etmişler. Hatta Afrikalı ve Habeşlilerin bunun yüzünden kapkara olduklarını da ileri sürmüşler. Dolayısıyla kahve önceleri hep geceleri içilirmiş.
Shakespeare ailesinin yakınlarından olan SirThom as Herbert 1626 yılında İran’daki İngiliz elçiliğinde görevli bulunduğu sırada, İranlIların kahve içmediklerini ve sırvermediklerini belirtiyor. Demek ki, gerçekten kararacaklarına inananlar varmış...
Sonsuz yolculuk
ı ülkesi içinde ı’den sonra /ladeileine Cabella’nın kitabında kahvenin İstanbul’a gelmesiyle ilgili çok anlamlı notlar var: “...güney rüzgarları kahvenin o nefis kokusunu minare siluetleri ile dolu Haliç’e ilettiler. Minareler
İstanbul'un en güzel süsü, kahve de en hoş içkisi oldu...” Böyle hisler
yumağındaymış Madeileine Cabella... Kötü haberi vermek bana düştü; sevgili Cabella, İstanbul’da ne Haliç, ne o siluet kaldı... Kahvesi de kaçtı, ortalık
neskahfeye kaldı...
Eski kahvehanelerden bahsederken sazlı yazlık kahveleri de anmadan geçmeyelim. Şimdi hiçbirinin olmadığı bu kahvehanelerinin sonuncusu Kuşdilindeki Gülistan kahvehanesiymiş.
Anılar ambarları
Açık kahvehanelerden Kanlıca ve
KAHVEDEN ÇAYA: Kahvenin, toplumumuza önemli etkisi olduğu, sanattan insan ilişikilerine kadar pek çok alanda izler bıraktığı ve
bırakmaya devam ettiği bir gerçek. Bunlardan biri de kahvehaneler. Kahve kahvehaneleri yaratmış. Bu mekanlar “kıraathane”ler olarak bir dönemin kültür ocakları haline gelmiş. Şimdilerde de toplumsal yapıdaki önemli yerlerini koruyorlar. “Kahvehane” adına rağmen çay senlisi ağırlıklı hizmet verdiler de dizi dizi kahve fincanları eksikclmuyor. Kahveye vefa borcunu ödemek ister gibi...
ı biriktirmeye devam ediyorlar... Emirgan’daki Çınaraltı’nın dili olsa bugün neler anlatacak kimbilir... Beylerbeyi’nde de bir tabak midye üstüne kahve içmenin tadı özlediğimiz zevklerimizden...
Kahve sohbeti kısa olur ama biz günlerdir bir şeyler anlatıp duruyoruz. Üstelik kahve falından da hiç söz etmedik. Gelecek yazı dizisinde buluşana kadar kahve sohbeti bol günler dilerim. Evet arada, kahveyi de hak etmek gerek... Yazımı hazırlarken kaç fincan içtim bilmiyorum ama sanıyorum en lezzetlisini yazısının son noktasını koyduktan sonra içeceğim.
Biraz kötümser bir bakış oldu ama güzelim Türk kahvesinin hakkının yendiğini düşünüyorum. Neyse, biz Kahvenin maceralarına dönelim... Daha sonra Brezilya’ya götürülen kahve, orada yerleşip dünyanın kahve ambarı olmuş..
Yarın: Kahve bitkisi ve içimi
YALNIZ YEMEN’DEN DEĞİL: Kahve heryerden geliyor artık. Çuval çuval geliyor, paket paket geliyor. Arap ülkelerinden Latin Am erika ülkelerine kadar, elverişli her bölgede yetiştiriliyor. Çünkü dünyanın kanına işlemiş ve ekonom ide değeri yüksek bir mal haline gelmiş.
Bazı konularda ciddi bir şekilde karar vermeniz ge rekebilir. Mantıklı düşünür- 21 Mart şeniz oluşabilecek tatsızlık- 20 Nisan ları önlemiş olursunuz. İnsani tavırlarınız sayesin
de birçok konuda arka daşlarınız tarafından yar dım görüyorsunuz. Sağlı ğınıza dikkat etmelisiniz.
I ] , L l » , işyerinde biraz daha aktif
M m çalışmalar yaparsanız, üst- leriniz tarafından takdir gö-
-1 Mayıs
rebilirsiniz. Onlar bunu ya-22 Haziran
pabileceğinize eminler. Yeni bir ilişkiye başlamave plan kurma eğilimin de olabilirsiniz. Yapaca ğınız bir hareket aleyhini
ze olacaktır.
23 Haziran
23 Temmuz
A d a n Evdeki tatsızlıklardan A M d ll dolayı bir huzursuzluğasahipsiniz. Onların bu
24 Temmuz
konuda yapabilecekleri23 Ağustos
bir şey yok. Titiz çalışma yönteminiz ve l ] n£,n|.parlak fikirleriniz sayesin- İJaNöK de iş verenlerinizle aranız- ‘ \\ t \ 'j
daki durumunuz çok iyi.
24 Ağustos \\>
Yalnız uyanık olmalısınız.22 Eylül
'
b
j Birtakım sorunlar yüzün- 1 den arkadaşlarınızla olan . diyaloğunuzda kopmalar¡\ 23 Eylül
olmuş. Onlara karşı biraz23 Ekim
daha gayret gösterin. Söz hakkinizin elinizden i l - n n alındığını düşününce çok M TK U sinirleniyorsunuz. Oysa bu .* gibi ortamlarla çok karşıla-24 Ekim
şacaksınız. Sakin olun.23 Kasıı
W V \
24 Kasım
21 Aralık
Geçici hevesler yüzünden sevdiğinizi üzmeyin. Aslın da sizin aradığınız herşey onda var. Oysa siz bağlan maktan korkuyorsunuz. İşyerinde birkaç arkadaşı
nızla birlikte toplanarak bazı kararlar alabilir ve bir
konu hakkında tatlı soh- 22 Aralık betlerde bulunabilirsiniz. 20 Ocak \ \
Yakın dostlarınızın birisinin ricası üzerine tanımadığınız bir ortama girebilirsiniz. Burada birtakım iş teklifleri alabilirsiniz.
Kafanızda planladığınız bazı alışveriş harcamalarını istediğiniz gibi yapamayabilirsiniz. Kısıtlı bir bütçe sizi üzüyor.
20 Şubat fi?
20 Mart
+
YAŞAM
7 E k im 1 9 9 6
ÜU6N S it A ^ ıM |CO\lUK.TAM \
-t h/Ç /*-* b>r ■ ’Çizen:
Süleyman GÖK
Ü
LEN Çakırcalı! Bana kıpırdam a diyecek ka da r o ld u n mu? Bu soruya bir anda patlayan yedi tüfek cevap verdi. K öseoğlu ile Büyük D ağdelen, delik deşik olan vücutları ile hem en bulundukları yere çöktüler. K üçük D ağdelen de bir kurşun yarası almıştı. H em en on-onbeş adım kadar gerileyerek kendisini bir çu kura attı. M artinine bir kurşun sürerek eve d o ğ ru sıktı.Kamalı, evden kurşun yağm aya başladığı a n d a d urum u ve nasıl bir tuzağa d üşü rü lm ü ş bulunduklarını anlam ış, hem en evin arka tarafına d olan ara k silahını b oşaltm aya koyulm uştu.
Davul zurnacılar ço ktan kaçmışlardı. Ortalığı b a ru t kokusu ve dum an kaplamıştı. Çakırcalı ve kızanları kendisini iyi
koruyam ayan Küçük D ağdelene de birkaç kurşun daha yerleştirmişler, o nu da ö ld ürm eye m uvaffak olmuşlardı^
G eriye bir Kamalı kalmıştı. A m a onu görem iyor, sadece sesini duyuyorlardı. Kamalı M ustafa bir taraftan m azgallardan evin içine kurşun yağdırırken, bir taraftan da:
- Ülen kahbeler! Ülen Çakırcalı kahbesi! Bu kahbeliği de so n u n d a yaptın ha? N erede isen çık ortaya! diye bağırıyordu.
Tabii silah sesleri kö yde d u y u lm u ş ve heyecan uyandırmıştı. Kilisenin çanı vu rm aya başlamıştı. Ve Çakırcalı kö yde bir karakol b ulun d u ğ u n u d a biliyordu. Elbette ço k g e çm e d e n zaptiyeler yetişecekti. Bunlarla d a çatışm ak işine g elm iyordu.
A m a Kam alı’ya d a cevap verm ekten geri kalm adı:
- Kamalı, Kamalı! diye seslendi. Seni gerid e bırakan şeytana d u a et! Yoksa şim di sen d e efen gibi g eb erm iş olacaktın. Ülen sind iğin kovuktan kaçayım dem e! Ş im di canını alm aya geliyorum .
H albuki bu s ö â ü söylerken adam larına işaret verm iş
b ulun uyo rdu . Kam alı'nın evin arka tarafında b u lu n d u ğ u n u bildiği için kendisi ö b ü r kızanları ile evin ön kapısından fırlayarak hızla o la y yerinden uzaklaşm aya başlamıştı.
DEVAM ED E C E K
I Habeşistan’da 1500’lere kadar hamura
karıştırılarak ekmek yapımında kullanılan kahve,
içecek olarak ünlenince, kıymete binmiş.
Dünyanın pek çok bölegesinde üretimi
denenmiş. Böylesine tanınıp ünlenmesinde ise
en büyük rolü Türkler oynamış.
| Ancak, kahve de Türkler'in hayatında büyük rol
® oynamış. Tavadan değirmene, fincandan
mekana pek çok alanda işlemecilik, oymacılık
gibi el sanatlarının gelişmesini, yaratıcılığı
körüklemiş. Türk adıyla özdeşleşip “Türk
kahvesi” olmuş ve tanıtım yapmış.
K
■ V /
SANAT ŞAHESERİ DEĞİRMENLER: Kahve önceleri iki sert cisim arasında ezilerek
kullanılırmış. Bu iş için büyük ihtimalle de havanlar kullanılmış olmalı. Yoksa “kahve dövenin hıh deyicisi” olarak hayatımıza giren güzel bir sözü nasıl kazanırdık. 1827’de Tüfekçi Selim, kahve değirmenini icat etmiş. Bu da bir sanat şaheserine dönüşmüş.
rAHVE, 1000 yıllarında
Habeşistan’da, fidan boyundaki Lyeşil ağaçların meyvesi olarak bilinmekteymiş. O tarihlerde, kahve hamura karıştırılarak, ekmeklerde de kullanılırmış. Kahvenin karın doyurucu bir m adde olarak, ekmeklerde kullanılması beş yüzyıl kadar sürmüş...
özel bir iklim isteyen kahve, Türkiye’de de yetiştirilmek istenmiş ve denemelere 1934 yılında başlanmış, • yazık ki daha ileri gidilememiş..
Kahve ağacı sıcak ve rutubetli bir hava isteyen, kumlu yamaçlarda yetişen bir bitki... Budamaya fazla bakıma ihtiyaç göstermezmiş. Ağaçların çiçekleri yasemine, meyveleri kiraza benzermiş. Çiçekleri kuruyup döküldükten sonra, ağacın dallarında renksiz çekirdekleri kalır, bunları da silkelerlermiş... Daha sonra güneşte kurutulup, tahta tokmakla döverlermiş. Böylece kabukları sıyrılıp öz meyvesi ortaya çıkarılırmış... Kahveyi toz haline getirmek için yine tokmaklar, döverler veya iki sert cisim arasında ezerlermiş.
Tüfekçi Selim ’in
değirm eni
1827 yılında kahve değirmenini, İstanbul'da, Tüfekçi Selim adında bir usta icat etmiş. Kahve kavrulduktan sonra öğütülüp, o enfes kokusuyla böylece ateşe konmaya hazır hale getirilmiş oluyor.
İlk zamanlarda kahve, sade içilirmiş. Şekerli kahve içilmesi çok sonra başlamış. Viyana’da ilk kez pişirilen Türk kahvesine, halkın alışabilmesi için, içine bal koymuşlar. Daha sonra kahveye su karıştırılmasını yine AvusturyalIlar ve Fransızlar keşfetmişler...
Kahve, bizde kavrulup, toz haline getirildikten sonra pişirilir... Bazı ülkelerde haşlanıp içiliyor. Sanırım kahveyi, tiryakiysek veya bazılarımız alkolü fazla kaçırmışsak sade içiyoruz ama çoğunlukla da şekerli içiyoruz.
Güzel bir tatil sabahı... Yaz
ARTIK, SÜS OLDULAR: Güzelim kah
ve değirmenleri şimdi, kahvehanelerin raflarında süs olarak duruyor. Çünkü, kahveler çok daha ince, çok daha seri olarak imalathanelerde, fabrikalarda öğütülüp piyasaya sürülüyor.
mevsimine ve göbeğinize rağmen, okkalı bir kahvaltıdan sonra, bir fincanlık kahve zevkiniz, yarar ve zarar gibi konularla olsa olsa elinize bir sinek kovma hareketi yaptıracaktır... Ama biz kahve edebiyatı (!) yaptığımıza göre buna da değinmemiz gerekir. Olumlu olup, önce yararlarından bahsedelim; ilkini söylemişiz bile... Hazım...
Balzac, 10 ton
kahve içm iş
Daha başka yararları da var... Gevşekliği giderip hareket veriyor... Ayrıca hafızayı güçlendiriyor. Şimdi düşünüyorum da, yazımı hazırlarken araştırmaları ve hafızasından da yararlandığım, ihtiyar delikanlı Taha Toros, hafızasını kahveye mi borçlu acaba? Neyse, biz yeri gelmişken kahveye ve Taha Toros’a teşekkür ediyoruz!
Kahvenin zayıfları şişmanlatma etkisi, şişmanları da zayıflatma etkisi varmış. Kilolarıyla uğraşanlara
duyurulur... Aman, kilo vereceğim diye fincan fincan kahve içmeyin.
Biliyorsunuz kahvede bol miktarda kafein var ve fazlası sinir yıpratıcı ve hatta öldürücü oluyor.
Ünlü Fransız yazarı Balzac, çok kahve içermiş, o zamanki kahve fincanları da oldukça iriymiş. Balzac ölürken şunları söylemiş: “Ölümüme sebep 50.000 fincan kahvedir.” Evet, 50 yaşında 50.000 fincan kahveden öldüğü belirtilen Balzac’ın, ömrü boyunca 10 ton kahve içtiği rivayetler arasında...
Batı kaynakları kahveyi “ Müslümanların şarabı” olarak nitelendirmişler. Kahvenin ilk ihraç vatanı sayılan Kızıldeniz doğusundaki Muha halkı, yakalandıkları uyuz hastalığını kahve sayesinde
gidermişler... Yine geçmişte İrlanda’da, koleraya karşı ilaç olarak kullanılmış. Zaten Ingiltere’de ilk tanındığı yıllarda eczaneler ilaç olarak satarmış...
Anadolu’da da eski bir gelenek olarak fenalık geçirenlere hala kahve telvesi yalatılır... Ancak herşeyin fazlası zarar..
Yüzü soldurur, ruhu
güldürür
insanlar kahvenin fazlasının çok zararlı olduğunu geçen yüzyıl sonlarında öğrenmişler. Artık hepimiz biliyoruz ki, fazla kahve beyin ve sindirim organlarını olumsuz etkiliyor. Hatta halk arasında “ Kahvekolik” denen kişiler vardır. Bu insanlarda yüz, sarı ve kırışık olurmuş. Öyle, ama nedendir bilinmez, bu insanlar da genellikle çok belagat sahibi, sanatçı ruhlu oluyorlar.
Gerçekten de kahvenin eski söylenişiyle “zihne küşayiş” verdiği, düşünceye açıklık getirdiği bir gerçek... Yazarlar, ressamlar, şairlerin en yakın ve en sempatik destekçileri olmuştur. Sadece kahveleri mi? Bazılarının ikinci adres gibi sık gittikleri bir
kahvehaneleri vardır. Örneğin Can Yücel’in Kuzguncuk’taki kahvehanesi... Vaktiyle bir röportaj için bizi, o
kahvehanede kabul etmişti. Buyrun, böylece kahvehanelere girme zamanı geldi...
Yarın: Kahvenin
İstanbul’a gelişi ve ilk
kahvehane
MUTFAĞIMIZA BÖYLE GELİYOR: El d e ğ irm e n le rin i rafa kaldırtan, b ü y ü k b ir kahve d e ğ ir m en i. D ü kka n ın k ö ş e s in e ye rle ş tirm iş le r, b iry a n d a n ö ğ ü tü p d iğ e r y a n d a n p a k e tliy o rla r. G ün g e lecek, b u dü kka nları d a kü ltü r tarihim izin b ir kö ş e s in d e gö re ce ğ iz.
F . . Kendinizi hiçbir konuda fVUt fazla sıkmamaksınız.
' İçinizden geldiği gibi
21 Mart
davranmanız, size yarar20 Nisan
sağlayacaktır. Hesapsız bir gündesiniz.Yapacağınız pekçok harcama yüzünden bilinçsizce para kaybedebilirsiniz.
21 Nisan
20 Mavis
T ], j. l» . Sürekli olarak bir şeylerle Ih İL İÇ l uğraşmak istiyorsunuz. 1 Ama unutmayın her
21 Mayıs
insanın yapısı sizin gibi22 Haziran
değildir. Işyerindeki bir olay yüzünden tatsız bir gün geçirebilirsiniz. Bu olayıfazla büyütüp kafanıza
23 Haziran
takmamalısınız.f
v
13 Temmuz
Bir görüşme sonucunda maddi imkanlarınızı biraz olsun rahatlatacaksınız.
24 Temmuz
Bir sürprizle13 Ağustos
karşılaşabilirsiniz. Sabit fikirli insanlardanhoşlanmasanız da sanki onlar gelip sizi buluyorlar. İşte böyle bir insanla fikir tartışmasına girebilirsiniz.
24 Ağustos
22 Eylül
b
! Uzun süreden beri bir tatil 1 yapma isteği duyabilirsiniz.Çıkacağınız bir yolculukta sizin için kalıcı dostluklar yakalayabilirsiniz. Bazı randevular veriyor
ama bunlara gitme gereğini duymuyorsunuz. Oysa o kişilerin ilerisi için yardımını görebilirsiniz.
24 Ekim
23 Kasım,
Yanlış anlaşılmak sizi üzüyor. Özellikle toplum içinde yapılan
24
Kasım
konuşmalarda, sabith / ' 21 Aralık fikirlilikle eleştiriliyorsunuz.
A S .
Duygularınız hareketleri nizi etkileyecek. Bilinç ve
bilinçaltı arasında uyum sağlayabilirseniz
22 Aralık;
başarılı olursunuz.20 Ocak
, 21 Ocak
10 Şubat
Aile büyükleriyle birlikte aacağınız birkaç ■sikalık konuşma bile sizi çileden çıkarmaya yetiyor. Sakin olmalısınız. Duygusallığınız bugün had D n ]ı|/
safhada. Bugünü sessiz
Ddlllı
ve tartışmasız geçirmeyeçalışın. Çünkü oldukça -0 Şubat alıngansınız.
20 Mart
t
+
YAŞAM
C J J L JÇizen:
Süleyman GÖK
E
VDE yalnız baş zeybeği Hacı Mustafa kalmıştı. Ateşe o devamediyor, Kamalı’nın sesinin geldiği tarafa durm adan kurşun yağdırıyordu.
Kamalı da bunlara karşılık veriyordu.
Kamalı’nın attığı kurşunlar, Hacı Mustafa’nın bulunduğu yerdeki duvarlara, kirişlere rastlıyor, dökülen tozlar, topraklar Hacıyı toz toprak altında bırakıyordu.
Sonunda Hacı Mustafa efesinin yeteri kadar uzaklaşmış
bulunduğuna inanınca o da evin ön kapısından fırlayarak büyük bir hızla oradan uzaklaştı.
Silah seslerinin kesilmiş bulunması Kamalı’yı kuşkulandırmıştı.
Herhalde Çakırcalı’nın yeni bir tuzağı olacaktı bu... Kendisini ortaya çıkarmak için ateşi ve seslerini kesmiş olacaklardı. Meydana çıktığı anda ise kendisini de bir anda delik deşik edivereceklerdi.
Sesini yükseltti:
- Ülen Çakırcalı neredesin? Neden kestin sesini? -? !..
- Kurşunun mu tükendi kahbe?
- ?!..
- Hani geliyordun yanıma... Gelsene!
- ?!..
- Üstüme kahbece kurşun yağdırm ak için benim ortaya çıkmamı
beklersin değil mi?
Bütün bu seslenmeleri cevapsız kalıyordu. Koca ev sağır ve dilsizdi sanki...
Neden sonra uzaktan düdük şeşleri aksetmeye başladı. Arkasından sert bir ses aksetti:
- Teslim olun! Ev sarılmıştır. Kimse kaçamaz. Teslim olm ayan vurulacaktır.
Kamalı bu sesin sahibini de tanıdı. Alamanlı karakol komutanının sesi idi. Demek ki, silah seslerine bunlar da yetişip gelmişlerdi.
- Bundan tabii bir şey de olamazdı. Hatta geç bile kalmışlardı.
DEVAM EDECEK
İstanbul macerası
■ j İstanbul'a ilk kahveyi getirenler Halepli Hükm veya Hakem ile
“ Şamlı Şems adlı iki kafadarmış. Hakem ile Şems’in Tahtakale’de
süslü sedirlerle duvarları renklendirilmiş görkemli kahvesinde,
yakışıklı garsonlar hizmet etmekteymiş. Burda içilen kahvelere
tiryakiler “Kara inci” adını takmışlar... Böylece Tahtakale’deki
kahvehaneden memleketin ileri gelenleri çıkmaz olmuşlar...
K
AHVE, İstanbul’a Kanuni Sultanzamanında, çok olaylarla girmiş... .Örneğin, kahvenin İstanbul’a getirilmesi, Tahtakale’de bir kahvehane açılması, gördüğü ilgi üzerine -her yeniliğe karşı çıkanların girişimleriyle- kapatılması,
kahve içenlerin şiddetle cezalandırılması gibi olaylar...
Kahve yasağı hakkında bizde yazılanların çoğu, İbrahim Peçevi Efendimin tarihinden aktarılmış. Yazık ki, daha geniş bir araştırmaya gerek
duyulmamış. Oysa Türk arşivlerinde, Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde şeriye sicillerde, eski yazma eserlerde ve diğer tarih kitaplarında kahve hakkında hayli bilgi olduğunu Taha Toros’un
araştırmalarından öğreniyoruz. Ayrıca bazı
FİNCANLAR ÇEŞİT ÇEŞİT: Saray harem dairesin deki kadınların ayrı kahvecibaşları varmış... Sarayda kahveler, ibriklerle güğümlerle pişirilip, büyük çini fin
canlarla da içilirmiş. Bu fincanların çeşitleri de varmış. Kahve ikramı (Van Mour'un resmi)
m
19. yüzyıl sonunda bir haremi ziyaret eden komşu kadınlar (Le Tour du Monde’dan)
kaynaklarında da bu konuyla ilgili çok bilgi varmış... Bir de müjde; Kültür tarihçisi Taha Toros’dan kahveyle ilgili bir kitap çıkacak... Meraklılarına buradan duyurmuş olalım.
İlk mekan Tahtakale
İstanbul’a ilk kahveyi getirenler, Halepli Hükm veya Hakem ile Şamlı Şems adlı iki kafadarmış. Kaynaklar ilk girişiyle ilgili bakın neler söylüyor: ”... önce seyyar şekilde kahve pişirip esnafa verdiler, sonraları büyük bir dükkan kiralayarak süslediler. Renkli kumaşlarla sedirler yaptılar. Halılar döşediler. Büyük rağbet kazanan bu kahve, tanınmış kişilerle bilginlerin uğrak ve sohbet yeri oldu...” Sözkonusu edilen semt İstanbul’da ve şimdiki Tahtakale semti...Hakem ile Şems’in Tahtakale’de süslü sedirlerle duvarları renklendirilmiş görkemli kahvesinde, yakışıklı garsonlar hizmet etmekteymiş. Burda içilen kahvelere tiryakiler ’’Kara inci” adını takmışlar... Böylece Tahtakale'deki kahvehaneden memleketin ileri gelenleri çıkmaz olmuşlar...
Evliya Çelebi, devrinin kahveleri hakkında bilgi verirken, İstanbul’da 55 kahvehane bulunduğunu ve buralarda, 200 kadar insanın çalıştığını, ayrıca kahve satan 300 kadar dükkan bulunduğunu belirtiyor. Yine Evliya, gittiği Bursa’yı anlatırken 75 kahvehanesi bulunduğunu burada günde üç defa Hüseyin Baykara faslı yapıldığını, hanende ve sazendeleriyle insanların mest edildiğini yazıyor.
Kahvenin Türk
saraylarına girişi
Kahve, saygıdeğer bir ikram malzemesi olarak Sultan Mehmet IV zamanında saray mutfaklarına girmiş. Kahvenin Türkiye’de dört defa başından geçen yasaklamalar sonunda kavuştuğu özgürlükle, saraya gelenlere şerbet, tatlı gibi kahve de ikram edilir olmuş... Bayramlarda cüluslarda saraya gelenlere kahve ikramların seçkin güzeliymiş (Cülus: Tahta çıkmak).
Bu arada, saray teşkilatında,
“kahvecibaşı” makamı oluşturulup, önemli kişiler atanırmış. Hatta burdan
sadrazamlığa yükselenler bile olmuş. Saraydaki kahve teşkilatına büyük önem verildiğini anlıyoruz.
Padişahın içeceği kahvenin suyu, Eyüp tepesi civarındaki Gümüşsuyu’ndan getirilirmiş. Saray harem dairesindeki kadınların ayrı kahvecibaşları varmış... Sarayda kahveler, ibrikler güğümlerle pişirilip, büyük çini fincanlarla da içilirmiş. Bu fincanların Kütahya fincanı, kab.. fincanı gibi fincan çeşitleri de varmış.
Saraydan
konaklara geçiş
Saraydaki bu özel kahve anlayışı, giderek sadrazam konaklarına da örnek olmuş... 1716 yılında İstanbul’a gelen ünlü Ingiliz elçisinin eşi Bayan Montague, İstanbul’dan İngiltere’ye gönderdiği ve edebiyat tarihlerine de geçen ünlü mektuplarında, davetli olarak bulunduğu paşa konaklarında yemeklerden sonra ikram edilen kahveleri, sürükleyici ve sihirli bir üslupla yansıtmış.Kahvenin geçmişte, sağlık, sosyal ve din açısından mahkum edildiği devreler de olmuş. İlk tepki kahvenin yayıldığı Mekke ve Mısır’dan başlamış. Din ve devlet adamları zaman zaman kahvenin içilmesini yasaklamışlar ve bununla da kalmayıp içenleri cezalandırmışlar... Anladığım kadarıyla Türkiye’de de başına gelmedik kalmamış... ilerdeki bölümlerde de karşılaşacağımız gibi aynı şekilde Avrupa’da da...
Yarın:Kahve düşmanları
SEYYAR KAHVECİLER: İstanbul'a ilk kahveyi getirenler önceleri seyyar olarak
kahve pişirip esnafa vermişler. Sonraları büyük bir dükkan kiralayarak süslemiş ler. Renkli kumaşlarla sedirler yapmışlar. Halılar döşemişler. Büyük rağbet kaza nan bu kahve, tanınmış kişilerle bilginlerin uğrak ve sohbet yeri olmuş...
Yaptığınız birçok konuşma sonucu ve gösterdiğiniz çabayla birlikte süregelen
21 Mart
olaylara gerçek değerini20 Nisan
vermeye başladınız. Hissi konularda sevdiğinizkişiden yeterli desteği görmemek sizi üzüyor. Belki de onun huylarını yeterince biliyorsunuz.
21 Nisan
20 Mayıs i
I k L L . Bugün bir arkadaşınızı
M iti
ziyaret edebilir ya da bir arkadaşınızın sürprizine21 Mayıs
maruz kalabilirsiniz. Güzel22 Haziran
zaman geçireceksiniz. Sorunlarla İlgilenmeksizin sinirinizi bozdu. Sakin ve dertlerden uzak güzel bir gün
geçirmeye çalışın.
23 Haziran
23 Temmuz
/i il c| on
Çocuklarla ilgili bir sorun J R ; ı l j l d l l yüzünden işlerinizde ¿ W ' L aksamalar olabilir. Ama\
24 Temmuz
işleriniz umduğunuz« Ö P 23 Ağustos
kadar kötü gitmeyecek. Hoş sohbet bir insanlatanışacak ve zamanın nasıl geçtiğini anlamaya caksınız. Sezgileriniz size yardımcı olacaktır.
24 Ağustos
22 Eylül
b
j Duygusal bir insan 1 olmanızdan dolayı çabukkırılıyorsunuz. Kafanıza 23 Eylül taktığınız mesele o kadar 23 Ekim da üzülmeye değmez. Tartışma içinde olduğunuz
arkadaşınız bugün sizden bir konuda yardım isteyebilir. Bu konuda zorlanacaksınız. N T
V
Kendinizi ne yazık ki sıkıntı içinde hissediyorsunuz. Bu \ ~"i konuda size yardım' 24 Kasım
edebilecek binlerini21
Aralık bulmanız imkansız.Tay
Bir işe başladığınızda, belki de alışkanlık sonucu sonuçlandırmadan o işin peşini bırakmıyorsunuz.
22 Aralık
20 Ocak
/ . 1m
21 Ocak
19 Şubat
Sizin istekli olduğunuz konularda başkalarının yeterli derecede istek göstermemesi sizde olumsuz bir etki yaratıyor. Yoğun bir gün
geçireceksiniz. Mali konulardaki tutumlu hareketleriniz sizi bazı krizlerden uzaklaştırıyor.