• Sonuç bulunamadı

Nasıl okurlardı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nasıl okurlardı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PAZARTESİ KONUŞMALARI

Sahife 6______________ ■ / / ¡/ ,7'

N asıl okurlardı ?

r Sadıi Ertem, Yedi Gün’ de yaz­

dığı bir makalede kültür da­ vamızın en önemli meselelerin­ den olan okuma işini inceliyor ye şu hükümle süzüne başlıyor: | «Tanzimat fermanının ilân edildi­

ği günden beri bitmiyen, tükenmiyen bu şikâyet ve sonu gelmiyen bu ah ve vahlarm sebebi hep bu sözdür: Okumuyoruz. 91 senedir okuyup ya­ zanların cehaletten şikâyet eden fer­ yadı, ayni tonda, ayni şiddetle de­ vam ediyor. 1848 in münevverleri na­ sıl okuma veziyetimizden memnun değilse, 1936 mn eli kalem tutanları da ayni şekilde ıztırap duymaktadır. Avrupa mantığı taşıdığını iddia eden münevverlerimiz, 94 senedir yatalak bir hastanın başı ucunda diz çöküp göz yaşı döküyorlar.»

Sadri Ertemin bu fikirleri üstünde burmak bana lüzumlu göründü. Çünkü dayandığı bu hükmün tarihî değeri ve hakikate uy­ gunluğu isbat edilmedikçe, ma­ kalesinin alt taraflarında kesinle­ şen kanaatler hakkında isabetli bir anlayışa varmamız mümkün olamı- yacaktır.

Benim bildiğim, Sadruıin dediği gi­ bi tanzimattan beri gelen her devir münevveri okuma kıtlığından ulu orta şikâyet etmiş değildir. Tanzimat edebiyatının en büyük şahsiyetlerin­ den biri olan Namık Kemal (Harzem şah) mukaddimesinde, bir çok mese­ leler arasında bu noktaya da dokun­ muştur. Onda diyor ki:

«On beş sene evvel çıkan bir gaze­ teyi mündericatında ne kadar ehemmi­ yet olsa, 500 kişi okurdu. Bugün neş­ rolunan evrakı havadisin her nüshası hanelerde, kraathanelerde, şehirlerde, kasabalarda lâakal 15,000 elden geçi­ yor. Yeni yazılan kitapları efradı mille­ tin 1 3,1 4 yaşında nurı dideleri lezzetli lezzetli okuyor, eğlene eğlene müstefid oluyor. 15 seneden beri kadınlarımızda, erkeklerimizde eshabi miitabea bir yüz tezayüd etti. İstanbulda dükkâncılar, uşaklar gazete okuyor, hiç olmazsa din­ liyor. Hukuku devlete, istiklâli millete, muhabbeti vatana, feyzi hamiyyete, şanı askeriye, vekayiiharbe dair, velev miic- ,mel olsun, malûmat hasıl ediyor.»

Namık Kemalin bu sözleri, büyük idealistlerin yüksek nikbinlik duygu­ suna ayıracağımız pay çıkarılsa da yine geriye kalan kısmile, o devirde on, on beş sene içerisinde memleket­ te çok kuvvetli bir okuma cereyanı­ nın başlamış olduğunu göstermez mi? Kendisinin bu görüşleri, istibdad dev­ rinin arifesi sayabileceğimiz günlerde tesbit edilmiştir.

Demek oluyor ki tanzimat hareke­ tinden hızını alan kültür uyanışı, onun liderlerinden birini memnun e- decek kadar kuvvetli bir gelişme gös­ terdiği halde sonradan bu hız kay­ bolmuş; yanmaya başlıyan bu ateşin üstüne sular dökülmüştür. Eğer bu

hızla o hareket devam etseydi, otuz üç yıl uykuda geçirilen Abdülhamid devrinde neler yapılmaz, nasıl bir in­ kişaf milletin irfan nurile aydınlan­ masını temin etmezdi?

Bu müstebid padişahın zifiri ka­ ranlık devrinde, Türk müneverinin, üstüne durmadan dökülen sulara rağmen içten içe yanmakta devam eden vatan ve hürriyet ateşi, edebiyat sahasında (Serveti Fünun) hareketile kendini göstermiştir. (Serveti Fünun) un satışı hakkında, en eski bir tâbi ve muharririmiz olan Ahmed İhsan Tokgözden aldığım bilgiyi olduğu gi­ bi buraya neklediyorum:

/ «Serveti Fünun 1891 de kurulmuş­ tu r . İstanbulda kendi kendine satış

300 le başlamıştı. Vilâyetlere giden nüshalar abonesi, mektebi mülkiyeli arkadaşlarımın yardımile 300 - 400 olmuştu. 1896 da edebiyatı cedide kurulmaya başlıyor. Bu sıralarda kendiliğinden satış 450 yi geçmemiş­ tir. Fakat o zaman Kâzım, Sarafim kıraathaneleri gibi büyük okuma sa­ lonlarında beş altı Serveti fünun bu- , lunurdu. Hafta sonlarında gider, ba­

karım, mecmualar liyme liyme olmuş. Demek her nüsha yüzlerce kişinin elinden geçmişti. Perşembe günleri Boğaziçine giderken vapurda bühas- sa mektepli gençlerin elinde, o gü­ nün Serfeti fünunu ta Sarıyere kadar dolaşır, dururdu. Bununla beraber İstanbulda serbest satış Tevfik Fik- retin en parlak zamanında bile 450 - 500 ü geçmemiştir.

Serveti Fünunun en çok basıldığı hattâ iki defa tabedildiği nüsha, Ka­ melya isminde bir fahişenin annesi ve köpeğile beraber Beyoğlunda öl­ dürülmesi dolayısile bunların resim­ lerinin basıldığı numara olmuştur. Bunun satış adedi, 1,000 e çıkmıştı.

1897 de Yunan muharebesi dolayı- süe de satışlar artmıştı. Muharebe­ nin devam ettiği beş haftada her nüs­ ha 2,000 den fazla satış yapmıştır. Tevfik Fikretin el yazısile olan (Hari- tai Hudud) dan o zaman tam 50,000 nüsha satılmıştır.

Kitaplara gelince ilk tercüme etti­ ğim Jül Vern’in (80 günde devri âlem) i, 1,000 nüsha satılmıştır. Fasi- kiil halinde satışa çıkarılan bu kita­ bın ilk formalarndan 2,000 kadar sü­ rüldüğü halde sonunda bine düşmüş­ tür. Ayni müellifin diğer eserlerinden yaptığına tercümeler de hep 1,000 sa­ tılmış, daha aşağı düşmemiştir. (Av- ıupada neler gördüm) ü iki bin bas­ mıştım. 1,000 ini kendim sattım. Ge­ riye kalan 1,000 nüshayı da bir İranlı kitapçı (250) altına benden satın aldı.»

Ahmed İhsanın verdiği bir malû­ mat bize gösteriyor ki Serveti Fünun en parlak devrinde İstanbulda ve

(Devamı 7 nci sahifedc) Haşan Âli Yücel

Referanslar

Benzer Belgeler

Bergama Ovacık’ta siyanür soluyarak yaşayan insanları, “çokuluslu altın avcıları”nın Türkiye’yi nasıl kuşattığını kaç kez yazd ığımı anımsamıyorum.... Tarih

“Türkiyemizin yöneticileri, bilim adamları, düşünenleri, bizler günlük menfaatler, kavgalar, dedikodularla uğrasıp Bergama da Allianoi, Dicle de Hasankeyf, F ırat ta

ba~ka san'atlardan da faydalan~larak anlat~l~p canland~r~lm~~t~r. En çok son beytiyle, fakat bütünü ile de bu nev'in en güzel örneklerinden biri say~labilir. 5 —

C, B’nin “biz bu say›lar› bulamayaca¤›z” cümlesinden sonra flu flekilde düflünür: “ B ikimizin de say›lar› bulamayaca¤›ndan emin oldu¤una göre say›lar›n ikisi de

Türk güzel sanatları sergisini fevkalade bir şekilde tertib eden "Musée des Arts Décoratifs" in kütübhanelerini ve Türk - Fransız dostluğunu takviye

Kafenin hem ortaklarından hem de işletmecilerinden Melih Doğan, Türk kahvesi ve neskafenin yaru sıra zamanla filtre kahvenin, ardından da espressonun hayatımıza

Nadiren de olsa antidepresan ilaçlarla ortaya çýktýðýna dair olgu bildirimleri bulunmakta olup trisiklik antidepresanlar, serotonin noradrena- lin gerialým inhibitörleri ve

Bu sistemlerde antibiyotik duyarl›l›k sonuçlar› ticari olarak sat›lan mikrodilüsyon panellerinin optik olarak veya gözle de¤erlendirilmesi sonucu M‹K de- ¤eri olarak