• Sonuç bulunamadı

Hocam Hasan - Ali Yücel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hocam Hasan - Ali Yücel"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hocam Hasan -

Âli

Yücel

ilişenin onumu sınıfında iken bize üç ay kadar ruhiyat (ruh­ bilimi okutmuştu. Yıllar sonra, bun dc oııuıı oğluna tir yıl edebi­ yat okuttum. Ders yılının orta­ sında müfettiş olun ayrıldı. Bu hesapça, onun son Öğrencilerin- den oluyorum. Neşeli, babacan, biraz da senlibenlî haliyle ken­ dini birdenbire sevdirmişti. O- kuldatı ayrılacağı gün üzüldüğü­ müzü gürünce, htıııun ayrılık sa- yılmıyacagım, yazacağı kitaplar­ la bize uzaktan da olsa gene ho­ calık edeceğini söyleyip yüreği­ mize su serpmek istemişti. Ders kitaplarını bizim zamanımıza ye- tigtiremedi. Sonraları, gazete ve dergilerde çıkan yazılarını ise se­ vemedim. Benim edebiyat beğeni­ me (zevkime) uymıyan bir yazış tarzı vardı. Yazıları, kişiliğinin yanında çok sönük kalır..

Y'ıllar sonra, umum müdürlü­ ğü ve bakanlığı sırasında, emrin­

de çalıştım. Kendisinin öğrenci­ si, oğlunun öğretmeni oluşum­ dan, bir takım çıkarlar umdu­ ğum kuşkusunu uyandırmamak için, her zaman çekingen dur­ dum, çevresi dışımla kalmağa ti­ tizlikle dikkat ettim, uzaktan merhaba ile yetindim.,

JJasaıı Âli'nin kişiliğini, yazıla­ rının, hattâ özel hayatının 1- çinde ararsak pek birşey bula­ mayız. Onuıı asıl kişiliğini, res­ mî görevleri sırasında haşarılığı iğde aramak gerekir.

Ben, kendi isteğini iğinin iste­ ğinden omın gibi yüzde yüz ayır­ masını hilen pek az kişi gördüm. Yedi yıl kadar süren bakanlığı

Cevdet KUDRET

I sırasında kültür ve sanat islerin­ de hiçbir zamaıı kendi beğenile­ rinin yesiri olmamış: keyfine gö­ re değil, kafasına göre çalışmış­ tır:

İçinde yetiştiği ve çok iyi bil­ diği tekke kültürünü sevdiği hai­ lle, sonradan edindiği Batı kül­ türünün yurt için dalı» yararlı olduğunu görmezlikten gelmemiş, yurda Batının bir bütün olarak girmesini sağlamak için Millî Eğitimin bütün kuvvetlerini se­ ferber etmiştir. Bu iğde Tanzi­ mat tâvizriliğini bir yana bıra­ kmak, tutulması gereken en doğ­ ru yolu bulmuş, bütün aracıları, ikinci iiçümii elleri, aşıp doğru­ dan doğruya kaynağa ulaşmaya çalışmıştır. Eflâtun ve Aristo çevirilerini ve bir iki lisede «Klâ­ sik fjube» açma denenuderiıli baş­ ka türlü yorumlıyamayız. Batı kültürünün portatif çadırımla biracı gibi oturnıaktansa, doğ­ rudan doğruya temeli alıp üzeri­ ne yerli yapı kurmayı yeğ say­ mıştır. Köy Enstitiilcri’ni de bu açıdan görmek, onlara Batı uy­ garlığının (medeniyetinin) köye ulatmasını sağlıyacak kurumlar diye bakmak gerekir,

g a n a t işlerine gelince Doğu edebiyatını iyi bilir ve sever­ di ama, memlekete Batı edebi- .. yatınm yayılmasını İsterdi. Ken­ di keyfi için Mevlâna’rıın Rubai­ lerini çevirir, fakat yurt için es­ ki Yuııaıı’dan bugüne değin bü­ tün dünya edebiyatı başeserleri­ ni çevirtirdi. Birkaç yıl içimle kitaplık raflarım tloldurııveren beşyüz cilt klâsik kitapla, iki ayda bir hiç aksamadan çıkan TERCÜME dergisi, şimdi yılda ııııcak bir kere çıkabilen şu TER­ CÜME dergisi, hikâye ve roma­ nımızın bugünkü düzeye (seviye­ ye) ulaşmasında başlıca temel [ olmuştur... Alaturka musikJyi sevdiği halde. Batı musikisinin ü gelişmesi için gerekli şartları ha- I zırhtın ıştır. İkinci Dünya Sava- ■ şı’nın o darlık yıllarımla ııc ya- j pıp yapıp Ankara’nın Opera ya­ pısını kurdurmasaydı. Türk o- f perası bugiin başım sokacak sağ- j lam bir çatı altı bulamazdı. İ- yi hattat elinden çıkmış güzel yazıyı severdi, l’akat Batı resmi­ ne inanırdı

Bütün kuvvetlerden yararlan­ mak naygısiyle sanat ve küftür Kollarının başına getirdiği kişi­ lerin kimisi, alttan alla onun a- leyhinde çalıştılar. Onları o is­ lerin başına getirirken, biraz da, | bu Batı kazam içimle pişerler, isteı- istemez adam olurlar diye düşünmüştü belki. Ama onlar Batı kazanını ('adı Kazanına çe­ virdiler: adanı olacak yerde a- leyhte tanık oldular. Nurullah Ataç’a, Lâtin komedyalarını Eran somadan çevirtmesini, görevi kö­ tüye kullanmak diye gösterdiler..

Kar topu yerine çamur topu oynıyan bir kalabalığın arasın­ dan geçmeyi göze almak her b a - baviğîtiıı harcı değildi. Basan Alı Yücel, üstünün başının kirlenme­ si imhasına, o işi yaptı. Birkaç gün önce de üstündekiler! soyu­ mu) isle tertemiz atlayıverdi o- lmr yakaya. Berikiler, çamurlu ellerle, arkasından bakakaldılar..

Ölümünden sonra, gazetelerde okudum: O, Türk Maarifinin büyük kaybı imiş; geride, dol tu-

rulamıyacak bir boşluk

bırak-"1

efendim, o yer on beş yıldır

j

boş duruyordu. Simdi mİ farkı­ na vardınız?.

Referanslar

Benzer Belgeler

Şardan bu yıl aşı yaptırması gereken kişiler aşı yaptırmış olsaydı bu kadar yaygın ve ağır grip vakalarının olmayacağını, çünkü bu yıl gribe neden olan

Elektronun elektrik yükünün karesinin, ›fl›k h›z›yla Planck sabitinin çarp›m›na bölünmesiyle elde edilen ince yap› sabiti, son bir kurama göre ancak ›fl›k

Fakat o tarihlerde de kayık bütün bu vasıtalar İçinde halk tara­ fından kâh ucuzluğu, kâh her an j emre hazır oluşu bakımından ve yük­ s e k sınıf

lej’de ve Almanya’nuı Magdeburg şehrinde yüksek tahsilini ise An­ kara Hukuk Fakültesinde yap­ mıştır. 17 Nisan 1927 de Dışişleri Bakanlığına intisap

Çiçekleri neredeyse tamamen kapalı sikonyum’lar içerisinde hap- sedilen dişi incir ağaçlarının tozlaşmasına ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve

(Lac Léman) m etrafını geceleri nura gark eden yine bu beyaz kömür dür. Honoré diyor ki « bir kaç manetle mü­ zeyyen bir mermer levhanın arkasına 10,000 ve

Araflt›rmac›lar, daha önce bir morötesi (dalgaboylar›nda parlayan) halka ve optik (görünür) ›fl›kta parlayan s›cak noktalarla ayn› yerde bir X-›fl›n›

Neyzen çok içki içerdi, ben ağzıma koymam; Neyzen sigarayı yutardı, ben tadını bilmiyorum, ama ikimizin bir müştereği var: İkimiz de dilimizi tutamıyoruz. O