• Sonuç bulunamadı

Very Late Onset Schizophrenia a Five Years Follow up of a Case

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Very Late Onset Schizophrenia a Five Years Follow up of a Case"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çok Geç Baþlangýçlý Bir Þizofreni Olgusunun

Beþ Yýllýk Ýzlemi

Very Late Onset Schizophrenia a Five Years Follow up of a Case

Oya Güçlü1, Gizem Hanzade Kýlýç2, Ramazan Konkan1, Ömer Þenormancý1, Hüsnü Erkmen3 1Uz.Dr., 2Dr., 3Prof.Dr., Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi 9. Psikiyatri Birimi, Ýstanbul

SUMMARY

Schizophrenia usually appears in the late adolescence or early adult life, besides may appear in middle or older age rarely. When late onset schizophrenia is told, two different concepts come into mind. First one is that symptoms of the illness come into being after the age 40. For the other one; symptoms of the illness come into being after 60's and that's an unusual situation. During the 20'th century, schizophrenic symptoms that onset after 40's are defined as "late onset schizophre-nia", "late parafreni", "very late onset schizophrenia" or late psychoses. In those days neither ICD-10 nor DSM-IV had no separate codeable diagnoses for late-onset schizophrenia and there is no age restriction.This article mentiones about a 68 years old case who was followed up for 5 years and whose illness began with positive symptoms and diagnosed as a "paranoid schizophre-nia"according to DSM- IV criterias. The tendency of asso-ciation of late onset psychosis with cognitive impaire-ment which appears with aging and organic causes lead several problems on diagnosis. In order to remove the ambiguity in the terminology; it is suggested that a new classification would be more appropriate for such late-onset schizophrenia cases which differentiate by the clin-ical features etiology, treatment and prognosis.

Key Words: Very late onset, schizophrenia,clinical fea-tures.

ÖZET

Þizofreni genellikle geç ergenlik ve erken yetiþkinlikte baþlamakla birlikte nadiren orta veya ileri yaþlarda da baþlayabilir. Geç baþlangýçlý þizofreni denildiðinde iki farklý kavram akla gelmektedir. Birincisinde hastalýðýn ilk bulgularýnýn 40 yaþýn üzerinde ortaya çýkmasý söz konusudur. Diðerinde hastalýðýn ilk bulgularý 60 yaþýndan sonra baþlamaktadýr ki bu çok nadir görülmektedir. 20. yüzyýl boyunca, 40 yaþýndan sonra baþlayan þizofreni olgularý, "geç baþlangýçlý þizofreni", "geç parafreni", "çok geç baþlangýçlý þizofreni benzeri bozukluk" ve "geç psikoz" þeklinde tanýmlanmýþtýr. Günümüzde ne DSM-IV ne de ICD-10 da geç baþlangýç için ayrý bir kategori yoktur ve yaþ sýnýrý getirilmemiþtir. Bu yazýda 68 yaþýndan sonra pozitif psikotik belirtilerle baþlayan, DSM-IV taný kriter-lerine göre "paranoid þizofreni" tanýsý konulan ve beþ yýl boyunca izlenen bir olgu sunulmuþtur. Geç baþlangýçlý psikoz olgularýnda, hastalýðýn daha çok ilerleyen yaþla birlikte ortaya çýkan biliþsel yeti kaybý ile iliþkilendirilmesi ve organik faktörlere dayandýrma eðilimi taný konusunda güçlüklere yol açmaktadýr. Terminolojideki belirsizliði gidermek amacýyla klinik görünüm, etiyoloji ve tedavi ve hastalýk seyri açýsýndan farklýlýklar gözlenen geç baþlangýçlý þizofreni olgularý için yeni bir sýnýflandýrmanýn daha uygun olacaðý düþünülmektedir.

Anahtar Sözcükler: Çok geç baþlangýç, þizofreni, klinik özellikler.

(2)

GÝRÝÞ

Geç baþlangýçlý þizofreninin, tipik erken baþlangýçlý þizofreni formundan ayrýlan bir durum mu yoksa ilerleyen yaþ ile ortaya çýkan ayrý bir hastalýk mý olduðu sorusu, Bleuler "þizofreni" tanýsýný öne sürdüðünden beri tartýþma konusu olmuþtur. Bleuler 1943 yýlýnda ilk olarak bir grup þizofren hastanýn %15'inin geç baþlangýçlý olduðunu belirt-miþ, baþlangýç yaþý 60 ve sonrasý olanlar için (%4) geç baþlangýçlý þizofreni tanýmýný kullanmýþtýr (Sato ve ark. 2004). Roth ve Morrisey 1955 yýlýndaki bir çalýþmalarýnda 60 yaþýndan sonra baþlayan þizofreni olgularý için "geç parafreni" tanýmýný kullanmýþ, ICD-9 da da (1977) "geç parafreni" tanýsý yer almýþtýr. DSM-III-R (1987)'de 45 yaþ sonrasý baþlayan þizofreni olgularý için farklý bir kategori önerilmiþtir (Hocaoðlu 2001).

Ne ICD-10 ne de DSM-IV geç baþlangýç kate-gorisini kullanmamaktadýr. Þizofreni taný kriterleri-ni dolduran olgular yaþa bakýlmaksýzýn ayný hastalýk kategorisine dahiledilirler. Çünkü geç baþlangýçlý þizofreninin prodromal dönemine ait belirtilerin 45 yaþýndan önce baþlayýp baþlamadýðý konusundaki tartýþmalar halen devam etmektedir. Bütün bunlara raðmen son zamanlarda geç baþlangýçlý þizofreninin hem klinik, hem de henüz tam kesinlik kazanmayan çok önemli nörobiyolojik deðiþikliklerin yaþandýðý, prodromal dönem de dahil olmak üzere semptom-larýn 45 yaþýn üzerinde baþladýðý, þizofreni ölçütleri-ni karþýlayan bir bozukluk olduðu görüþü kabul görmektedir (Castle ve Howard 1992).

Bu tartýþma 2000'li yýllarda 60 yaþýndan sonra baþlayan þizofreni, hezeyanlý bozukluk ve paranoid psikoz vakalarý için "geç parafreni" tanýsýnýn yerini alan "çok geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikoz" tanýsýnýn ortaya konulmasý ile daha karmaþýk hale gelmiþtir. Uluslararasý geç baþlangýçlý þizofreni grubu (1999) 40 yaþýndan sonra baþlayan þizofrenik bozukluk için "Geç Baþlangýçlý Þizofreni" 60 yaþ sonrasý baþlayan þizofrenik bozukluk için ise "Çok Geç Baþlangýçlý Þizofreni Benzeri Psikotik Bozukluk" tanýsýnýn geçerliliði hakkýnda fikir bir-liðine varmýþtýr. Böyle bir sýnýflamanýn yaþla birlik-te göreceli olarak deðiþen risk etkenleri açýsýndan yararlý olduðu savunulmaktadýr. Geç baþlangýçlý þizofreni tanýsýnýn erken baþlangýçlý þizofreniden farkýna iliþkin kanýtlar araþtýrýlýrken bir yandan da

þizofreninin bir formu olup olmadýðý üzerinde durulmaktadýr.

Boyce ve Walker (2008) 45-64 yaþlarý arasýnda þizofreninin bir yýllýk yaygýnlýðýnýn %0.6, 65 yaþ ve üstü için ise %0.1-0.5 olarak bildirmiþtir. Evcimen ve ark. 2003 yýlýndaki çalýþmalarýnda dokuz yýl süresince geriyatrik psikiyatri servislerine yatan hastalar arasýnda sekiz hastanýn geç baþlangýçlý þizofreni, altý hastanýn da çok geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikotik bozukluk tanýsý aldýðýný bildirmiþlerdir.

Taný ve sýnýflandýrma konusundaki karmaþa, araþtýrmacýlarýn geç baþlangýçlý psikozu organik faktörlere dayandýrma eðilimleri ile birleþmesi bu tür vakalarda ikilemler yaþanmasýna neden olmak-tadýr. Ýleri yaþta ilk kez görülen psikotik belirtiler çoðunlukla altta yatan bir patolojinin göstergesidir, bu olgularýn küçük bir kýsmý ise erken yaþ þizofreni-sine benzer belirtilerle ortaya çýkarlar ve bu hasta-larda organik bir neden saptanamazsa geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikoz tanýsý konulur. Ýleri 60'lý yaþlarda baþlayan paranoid þizofreni olgusunun beþ yýllýk izlemi ile bu duruma dikkat çekmek amaçlanmýþtýr.

OLGU

68 yaþýnda erkek, ilkokul mezunu, iþçi emeklisi, Bulgaristan doðumlu,13 yaþýnda iken Türkiye'ye göç etmiþler, evli, üç çocuk sahibi, eþi ve çocuk-larýyla beraber yaþýyor. Hastanemize beþ yýl önce, eþi ve kýzý tarafýndan, kendi isteði dýþýnda, son iki aydýr giderek artan saldýrganlýk, uykusuzluk, yemek yememe, evden çýkmayý reddetme, izlendiði ve tele-fonunun dinlendiðinden þüphelenme, sinirlilik, kendi kendine konuþma ile karakterize belirtilerle getirilerek, taný ve tedavi amacýyla yatýþý yapýldý. Telepati yöntemi ile cinlerle baðlantý kurduðunu, kendisini Bulgar casusu diye ihbar ettiklerini, evinin izlendiðini, telefonlarýnýn dinlendiðini, evine baskýn yapýldýðýný, evinin yabancý insanlarla dolduðunu, komþularýnýn parasýný çaldýðýný söyle-yen hastanýn, yakýnlarýndan alýnan hastalýk öyküsünde 64 yaþýna kadar herhangi bir psikiyatrik yakýnmasý olmadýðý, iþlevselliðinin iyi olduðu öðre-nildi. Hastalýk öncesi insanlarla iletiþime girmeyi seven, yardýmsever, sorumluluklarýný yerine getiren, anlayýþlý bir insan olarak tanýmlanýyordu.

(3)

64 yaþýnda cinlerle iletiþim kurduðunu, ailesine büyü yapýldýðýný söylemeye baþlamasý üzerine özel bir psikiyatri kliniðine götürüldüðü, 'Baþka türlü adlandýrýlamayan psikotik bozukluk' tanýsý ile keti-apin 300 mg/gün tedavisi baþlandýðý belirtildi. Sadece beþ ay önerilen ilaç tedavisini sürdüren has-tanýn dört yýl boyunca cinlerle iletiþim kurduðun-dan ve büyü yapýldýðýnkurduðun-dan bahsettiði, banyo yap-mayý reddettiði, yakýnmalarýnda hiç düzelme olmadýðý öðrenildi.

Psikiyatrik muayenesinde bilinç açýk, yer, zaman ve kiþi yönelimi tamdý, genel görünümü yaþýna ve sos-yoekonomik durumuna uygun idi. Dikkati, yoðun-laþmasý, yakýn ve uzak belleði, güncel olaylarla ilgili bilgisi yeterli idi. Duygulanýmý öfkelenmeye meyil-li, düþünce içeriðine uygun idi. Kendiliðinden konuþmuyor, sorulan sorulara kýsa cevaplar veri-yordu. Konuþma miktarý az, hýzý normal ve amaca yönelikti. Psikomotor aktivitesi normaldi. Düþünce içeriðinde kötülük görme, etkilenme ve dini içerik-li hezeyanlarý vardý. Hakkýnda yorum yapan, suçlayan birden fazla insan sesinden oluþan iþitsel varsanýlarý mevcuttu. Gerçeði deðerlendirme yetisi bozuktu. Hastalýðýna dair iç görüsü yoktu. Fiziksel ve nörolojik muayenesi normaldi. Alkol ve psikoak-tif madde kullanmadýðýný ifade edildi.

Hastanýn rutin laboratuar tetkikleri, B12 vitamin düzeyi, elektrokardiografisi, lomber ponksiyon tetkikleri ve elektroensefalografisi normal olarak deðerlendirildi. Ýdrarda psikoaktif madde saptan-madý. Kan ve lomber ponksiyon sonuçlarýnda VDRL menfiydi.

Beyin tomografisinde serebral atrofi ve iki taraflý sentrum semiovale yerleþimli infarkt odaklarý dýþýn-da özellik saptanmadý. Kontrastlý beyin manyetik rezonans görüntülemesinde planum sfenoidale meningiomu için tipik olan 1.5x1cm boyutlarýnda hiperostotik komponenti dýþýnda yoðun ve homo-jen kontrast tutan lezyon saptandý. Kontrastlý beyin diffüzyon manyetik rezonans görüntülemesinde iki taraflý serebral hemisferlerde yüzeyel ve derin frontal ak maddede ve periventriküler bölgede yaygýn mikroanjiopatik iskemik gliotik odaklar sap-tanmýþ olup, akut dönem iskemik lezyon saptan-madý. Kribriform plate menenjiomu mevcuttu. Manyetik rezonans spektroskopik inceleme ve beyin perfüzyon manyetik rezonans tetkikleri nor-mal sýnýrlarda deðerlendirildi.

Yapýlan kýsa akýl muayenesinde 30 üzerinden 28 puan aldý. Nöropsikolojik test deðerlendiril-mesinde basit dikkati normal sýnýrlardayken, dikka-tini sürdürme yeteneði normal sýnýrlarýn altýnda idi. Toplam öðrenme puanýnýn 70 üzerinden 48 olduðu, hafif derecede verbal ve nonverbal bellek bozuk-luðu olduðu ve kendiliðinden geri getirme fazýnýn bozuk olup, tanýyarak geri getirme fazýnýn normal olduðu frontal tipte bir bellek bozukluðu tespit edildi.

Hastaya DSM-IV taný kriterlerine göre "paranoid þizofreni" tanýsý konuldu.

Hastanýn tedavisine risperidon tablet 2 mg /gün olarak baþlandý. Ancak klinik bulgularda gerileme olmamasý nedeniyle risperidon dozu 4 mg/gün'e yükseltilerek, ekstrapiramidal sistem yan etkisi nedeniyle tedaviye biperiden tablet 2 mg/gün eklendi. Hastanede yatýrýlarak sürdürülen dört haf-talýk izlemi sonucunda iþitsel varsaný, referans ve perseküsyon hezeyanlarýnda belirgin azalma olduðu gözlendi. Hastalýðýna karþý farkýndalýk geliþmedi.

Ayaktan tedaviye devam eden hasta yaklaþýk beþ yýldýr polikliniðimizde izlendi Hastanýn zaman zaman iþitsel varsanýlarý ve perseküsyon hezeyan-larý oldu, özellikle kronik obstriktif akciðer hastalýðý nedeni ile solunum sýkýntýsýnýn arttýðý durumlarda kendisini birilerinin etkilediði, büyü yaparak hastalandýrdýðý þeklinde yorumladý. Hastamýz halen risperidon 2 mg/gün tedavisi ile izlenmekte. Eþinden alýnan bilgiye göre son zaman-larda insanlara karþý þüpheci tavrýnýn tedavi ile kay-bolduðu fakat içe kapandýðý, nadiren evden çýktýðý, çevresindekilerle hastalýk öncesi dönemine göre daha az sözel iletiþime girdiði öðrenildi.

Hastanýn izleminde biliþsel iþlevleri, belleðini deðerlendirmek ve demansiyel süreci dýþlamak amacýyla nöropsikolojik test tekrar uygulandý. Önceki nöropsikolojik test sonuçlarý ile karþýlaþ-týrýldýðýnda basit dikkat yeteneðinde hafif bozulma, dikkatini sürdürme yeteneðinde hafif düzelme, ver-bal belleðin kendiliðinden geri getirme fazýnda hafif düzelme, tanýyarak geri getirme fazýnda hafif bozulma mevcut idi. Toplam öðrenme puaný 42/70’idi. Verbal akýcýlýkta hafif azalma, planlama yeteneðinde hafif bozulma ve kategori deðiþtirme yeteneðinde hafif güçlük olduðu, demansa iþaret

(4)

etmediði, biliþsel iþlevlerinin yaþý ile uyumlu olduðu hafif derecede verbal ve nonverbal bellek bozuk-luðu ile frontal aksa iliþkin bulgular saptandý. TARTIÞMA

Ýleri yaþta baþlayan psikotik bozukluklar ile sýklýkla karþýlaþmamýza raðmen demans ve organik faktör-lerin elenerek 60 yaþýndan sonra þizofreni tanýsýnýn konulduðu olgulara nadiren rastlanmaktadýr. Geç baþlangýçlý þizofreni grubu, þizofreninin çekirdek belirtilerini bulunduran ve bu belirtileri ilk kez 60 yaþ üzerinde ortaya çýkaran olgularý çok geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikoz olarak isim-lendirir (Howard ve Castle 1993). Vakamýz 60'lý yaþlarda baþlayan, çok geç baþlangýçlý þizofreni ben-zeri psikoz kriterlerine uymaktadýr.

Çok geç baþlangýçlý olgular klinik görünüm olarak daha erken baþlangýçlý olgular ile benzerlik gösterseler de pozitif semptomlarýn ön planda olmasý, negatif semptom geliþiminin ender olmasý gibi farklýlýklar gösterirler. Yapýsal düþünce bozuk-luðunun yaþla ters orantýlý olduðu, bizar sanrýlarýn göreceli olarak arttýðýný belirten çalýþmalarýn (Howard ve ark. 1993) yaný sýra geç baþlangýçlý hastalarýn erken baþlangýçlýlara kýyasla daha yüksek oranda sistemik kötülük görme hezeyaný olduðunu bildiren çalýþmalar da mevcuttur (Sato ve ark. 2004). Geç baþlangýçlý hastalarýn çoðunda iþitsel varsanýlar mevcuttur, görsel varsanýlarýn organik psikozdakilerden daha az organize, daha dirençli ve bilinç düzeyindeki dalgalanmalardan daha az etkilendiði de belirtilmiþtir (Almeida ve ark. 1995). Östling ve ark. 2007 yýlýndaki çalýþmalarýnda görsel varsanýlarýn ön planda olduðu hastalarda demans geliþme riskinin arttýðýný belirtmiþlerdir.

Olgumuzun klinik baþvurusunda pozitif bulgular ön planda olup, beþ yýllýk izleminde düzenli atipik antipsikotik tedavi altýnda pozitif bulgularda zaman zaman alevlenme gözlense de yatarak tedavi gerektirmemiþtir. Yaþlý þizofren hastalarda antip-sikotik tedavi ile pantip-sikotik bulgularda tam iyileþme %41-68 oranýnda bildirilmiþtir (Boyce ve Walker 2008).

Evcimen ve ark. (2003) çalýþmalarýnda geç ve çok geç baþlangýçlý hastalarýndan biri hariç diðerlerinde paranoid psikoz tanýmlamýþ, hiçbir hastada nihilis-tik, erotomanik ve suçluluk hezeyanlarýnýn

saptan-madýðýný, çok geç baþlangýçlý grupta büyüklük ve mistik hezeyanlarýn da var olmadýðýný bildir-miþlerdir. Yasuda ve Kato (2009) çalýþmalarýnda geç baþlangýçlý olgularda genellikle aile bireyleri, arkadaþ ve komþulara yönelik kötülük görme ve etkilenme hezeyanlarýnýn varlýðýna dikkat çek-miþtir. Bizim olgumuzda da klinik tabloya benzer þekilde kötülük görme hezeyanlarý hakim idi. Ancak izlem süresince hastada pozitif belirtilerin kontrol altýnda olduðu dönemlerde negatif bulgu-larýn ön plana geçmesi belirgin sosyal içe çekil-menin gözlenmesi dikkat çekici idi. Moran ve Lawlor (2005) çalýþmalarýnda ilerleyen zamanla birlikte belirtilerdeki deðiþimi dikkate alýrken, yaþla birlikte beklenen biyopsikososyal deðiþikliklerin deðerlendirilmesi gerektiðini vurgulamýþ, positif bulgularda gerileme ile negatif ve depresif bulgu-larýn belirginleþmesinin beklenen bir durum olduðunu belirtmiþlerdir.

Olgumuz sosyokültürel faktörlerin kötülük görme temalarýný etkilediði görüþünü desteklemektedir (Maslowski 1998). Olgumuz da olduðu gibi göç-menlerin sosyokültürel ve çevresel faktörlere baðlý olarak paranoid tipte psikoz geliþimine daha yatkýn olduðu bildirilmiþtir (Sharpley 2001, Reeves ve ark. 2001).

Geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikozlarýn tipik þizofreni gruplarýna kýyaslandýðý bir çalýþmada; eðitim düzeyi ve evlilik oraný daha yüksek bulun-muþ, artmýþ ventrikül/beyin oraný, belirgin serebel-lar atrofi tespit edilmiþ olup (Howard ve ark. 1994) atipik antipsikotiklere yanýt %71.4 bulunmuþtur (Mazeh ve ark. 2005).Vakamýzýn aile desteði olmasý ve antipsikotik tedaviye yanýtýn iyi olmasý olumlu gidiþ kriterleri olarak deðerlendirilmiþtir.

Çok geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikozlar fenotipik olarak erken baþlangýçlý olgularla benzer-lik göstermektedir. Alzheimer hastalýðý gibi organik psikozlarýn özelliklerini göstermemektedir (Lagod-ka ve Robert 2008). Ancak bu hastalýklarla benzer risk etkenlerini ve nörodejeneratif etiyolojiyi pay-laþmaktadýr. Nöropsikolojik testler ve beyin görün-tüleme yöntemleri ile ilerleyici biliþsel bozulma ya da bölgesel beyin lezyonlarý gösterilememiþ, aksine erken baþlangýçlý þizofrenidekine benzer biliþsel bozulma ve yapýsal deðiþiklikler gösterilmiþtir (Rajji ve Mulsant 2008).

(5)

Kronik þizofreni hastalarýnda ilerleyici bir yýkým varken, izlem çalýþmalarý ilk akut psikoz ataðýndaki nöropsikolojik bozukluklarýn çok geç baþlangýçlý þizofreni benzeri psikotik bozuklukta sabit kaldýðýný göstermiþtir (Mazeh ve ark. 2005, Heaton ve ark. 2001). Brodaty ve ark. (2003) beþ yýllýk izlem son-rasý geç baþlangýçlý þizofreni olgularýnýn %47.4’ünün nörodejeneratif demans tablosuna ilerlediðini ileri sürerken Lacks ve ark. bir yýllýk izlem sonrasý hiç bir hastada demansiyel tablonun oluþmadýðýný, kognitif fonksiyonlarýn taný konul-duðu dönemdekinden farklýlýk göstermediðini bildirmiþlerdir. Olgumuzun beþ yýllýk izlemi sonrasý kontrol muayenesinde yapýlan nöropsikometrik incelemesinde ilerleyici bir bozukluk saptanmamýþ, demansiyel bir tablo geliþmemiþtir. Görüntüle-medeki yaygýn iskemik bulgular göz önüne alý-narak takibinde demans geliþmemiþ olsa dahi olgu-nun demans geliþimi açýsýndan uzun dönemde izlenmesi uygun olabilir.

Geç Baþlangýçlý Þizofreni Grubu bu bozukluðun nörogeliþimsel bir etiyolojisi olan erken baþlangýçlý þizofreninin organik bir fenokopisi olduðunu ileri sürmektedir (1999) ve 'þizofreni benzeri' terimini önermektedir (Kesebir ve Veznedaroðlu 2004). Beyaz cevherdeki lokalize vasküler deðiþikliklerin gösterilmesi ve uzunlamasýna nöropsikolojik izlem-le ayrýþtýrýlacak olgular patofizyolojik ve etiyolojik etkenleri anlamaya yardýmcý olacaktýr. Buna ek olarak geç baþlangýçlý olgularda þizofrenik fenokopinin geliþimsel nöral substratýný tanýmla-manýn, erken baþlangýçlý olgularda nörogeliþimsel bozukluðun doðasýný ve anatomisini anlamak için önemli bir model olacaðý görüþü savunulmaktadýr (Howard ve ark. 2000).

Yapýsal görüntüleme yöntemleri ile geç baþlangýçlýlarda bazal ganglionlarda kalsifikasyon, periventriküler beyaz maddede sinyal artýþý ve serebral atrofinin daha belirgin olduðu belirtilirken (Gur ve Pearlson 1993, Barak ve ark. 2002), PET

(Positron emission tomography) ve (Single Photon Emission Computed Tomography) SPECT’de frontotemporal hipoperfüzyon saptanmýþ ancak dopamin (D2) reseptör yoðunluðu ile uyumlu bulunmamýþtýr (Wilterfang ve ark. 2005). Bugünkü bilgilerimizle geç baþlangýçlý þizofreniye özgü patolojik bir beyin lezyonu belirlenememiþtir. Beyin görüntüleme çalýþmalarý ile geliþimsel ve dejeneratif süreçlerin ayýrýmý deðerlendirilmekte-dir (Kesebir ve Veznedaroðlu 2004).

Hastamýzýn yapýlan beyin görüntüleme yöntem-lerinde kribriform plate menenjiomu tespit edilmiþtir. Beyin tümörlerinin belirtileri, tümörün lokalizasyonuna ve etrafýndaki ödeme göre deðiþe-bilir. Nörolojik belirtilerin yokluðunda, 50'li yaþlar-da menenjiyomlarýn ilk bulgusunun psikiyatrik belirtilerle olabileceði öne sürülmüþtür (Gupta ve Kumar 2004). Hastamýzýn yapýlan nörolojik muayenelerinde patolojiye rastlanmayýp, tespit edilen menenjiomun büyüklüðü ve lokalizas-yonunun hastanýn psikiyatrik tablosunu açýklaya-mayacaðý ve cerrahi bir giriþim gerektirmediði sonucuna varýlmýþtýr. Beþ yýl sonraki, kontrol manyetik rezonans görüntülemesinde menenjiom boyutlarýnda deðiþiklik gözlenmemiþtir. Buna karþýn Moles ve ark.’nýn 1998 yýlýndaki çalýþ-malarýnda belirttikleri gibi ilerleyen yaþlarda baþlayan psikiyatrik tablolarda radyolojik incelemelerinin yapýlmasýnýn önemli olduðunu vur-gulamak istiyoruz.

Etiyolojik ve patofizyolojik bilinmeyenlerin baþlangýç yaþý ile irdelendiði geliþen beyin görün-tüleme tetkikleri ile deðerlendirmelerin derinleþtirileceði çalýþmalara ihtiyaç olduðu düþünülmektedir.

Yazýþma adresi: Dr. Oya Güçlü, Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi 9. Psikiyatri Birimi, Ýstanbul, oyagu-clug@yahoo.com

KAYNAKLAR Almeida O, Howard R, Levy R ve ark. (1995) Psychotic states

arising in late life: psychopathology and nosology. Br J Psychiatry, 166:205-214.

Barak Y, Alzenberg D, Mirecki Ý ve ark. (2002) Very-late-onset schizophrenia-like psychosis clinical and imagining characteris-tics in comparison with elderly patients with schizophrenia. J Nerv Ment Dis, 190:733-736.

Brodaty H, Sachdev P, Koschera A ve ark. (2003) Long term outcome of late-onset schizophrenia 5 year follow up study. Br J Psychiatry, 183:213-219.

Boyce N, Walker Z (2008) Late onset schizophrenia and very-late-onset schizophrenia-like psychosis. Psychiatry, 7:463-466. Castle DJ, Howard R (1992) What do we know about the etiol-ogy of late onset schizophrenia? Eur Psychiatry, 7: 99-108.

(6)

Evcimen Y, Ertan T, Eker E (2003) Case series with late onset psychosis hospitalized in a geriatric psychiatry unit in Turkey:experience in 9 years. Int Psychogeriatr, 15:69-72. Gur RE, Pearlson GD (1993) Neuroimaging in schizophrenia research. Schizophr Bull, 19: 337-340.

Gupta RK, Kumar R (2004) Benign brain tumours and psychi-atric morbidity: a 5-years retrospective data analysis. Aust N Z J Psychiatry, 38: 316-319.

Haris MJ, Jeste DV (1988) Late onset schizophrenia: an overview. Schizophr Bull, 14: 39-45.

Heaton RK, Gladsjo JA, Palmer BW ve ark. (2001) Stability and course of neuropsychological deficits in schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 58: 24-32.

Hocaoðlu Ç (2001) Ýleri yaþlarda görülen psikotik bozukluklar. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2: 106-115.

Howard R, Castle D, Wessely S ve ark. (1993) A comparative study of 470 cases of early and late onset schizophrenia. Br J Psychiatry, 163: 352-357.

Howard R, Rabins PV, Seeman MV ve ark. (2000) International Late-Onset Schizophrenia Group: Late-onset schizophrenia and very-late-onset schizophrenia-like psychosis: an internation-al consensus. Am J Psychiatry, 157:172-178.

Howard R, Almedia O, Levy R (1994) Phenomenology, demog-raphy and diagnosis in late paraphrenia. Psychol Med, 24: 397-410.

Jeste DV, Symonds LL, Haris MJ (1997) Nondementia nonpre-cox dementia prenonpre-cox? Late onset schizophrenia. Am J Geriatr Psychiatry, 5: 302-317.

Jones DK, Catani M, Pierpaoli C ve ark. (2005) A diffusion ten-sor magnetic resonance ýmaging study of frontal cortex connec-tions in very late onset schizophrenia like psychosis. Am J Geriatr Psychiatry, 13:1092- 1099.

Kesebir S, Veznedaroðlu B (2004) Geç baþlangýçlý þizofreni: Bir gözden geçirme. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 14: 226-235. Lagodka A, Robert P( 2008) Is late onset schizophrenia related to neurodegenerative processes? A review of literature. Encephale, 35:386-393.

Laks J, Fontenelle LF, Chalita A ve ark. (2006) Absence of dementia in late onset schizophrenia a one year follow up of a Brazillian case series. Arq Neuropsiquiatr, 64: 946-949. Maslowski J, Jansen VR, Mthoko N (1998) A polydiagnostic approach to the differences in the symptoms of schizophrenia in different cultural populations. Acta Psychiatr Scand, 98:41-46.

Mazeh D, Zemishlani C, Aizenberg D ve ark. (2005) Patients with very late onset schizophrenia like psychosis. Am J Geritr Psychiatry, 13: 417- 419.

Moles JK, Franchina JJ, Sforza PP (1998) Ýncreasing the clinical yield of computerized tomography for psychiatric patients. Gen Hosp Psychiatry, 20:282-291.

Moran M, Lawlor B (2005) Late life schizophrenia. Psychiatry, 4: 51-55.

Östling S, Palsson SP, Skoog I (2007)The incidence of first onset psychotic symptoms and paranoid ideation in a representative population sample followed from age 70-90 years. Relation to mortality and later development of dementia. Int J Geriatr Psychiatry, 22: 520-528.

Rajji TK, Mulsant BH (2008) Nature and course of cognitive function in late life schizophrenia a systemic review. Schizophr Res, 102:122-140.

Reeves SJ, Sauer J, Stewart R ve ark. (2001) Increased first con-tact rates for very late onset schizophrenia like psychosis in African and Black Carribean elders. Br J Psychiatry, 179: 172-174.

Sato T, Bottlender R, Schröter A ve ark. (2004) Psychopathology of early onset versus late onset schizophrenia revisited:an observation of 473 neuroleptic-naive patients before and after first admission treatments. Schizophr Res, 67:175-183.

Sharpley M, Hutchinson G, McKenzie K ve ark. (2001) Understanding the excess of psychosis among the African Carribean population in England. Br J Psychiatry, 178:60-68. Yasuda M, Kato S (2009) Clinical psychopathological research on late onset schizophrenia. Seishin Shinkeigaku Zasshi, 11:250-271.

Referanslar

Benzer Belgeler

In this report, we presented a 21-year-old male patient who underwent surgery for a papil- lary fibroelastoma involving the mitral valve and was fol- lowed-up for five years..

2. SORULARI AŞAĞIDAKİ BİLGİLERE GÖRE CEVAPLAYINIZ. A işletmesi, acil nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla B işletmesinin ciro ettiği hatır çekini almıştır. Buna göre,

GÖRE CEVAPLAYINIZ. Bir işletme, nakit fazlasını değerlendirmek amacıyla bir anonim şirketin nominal değeri 8 YTL/adet olan hisse senetlerinden 60.000 adet satın almış ve

6. Tahsili şüpheli hale gelen 10 000 YTL tutarındaki ala- cağın 4 000 YTL’lik kısmı teminatlıdır. İlgili dönemde karşılık ayrılan bu alacak için izlenen yasal süreç

“Þizofrenojen” anne, “çifte mesaj” gibi kavramlar bir dönem yaygýn kabul görmekle beraber daha sonraki araþtýrmalar bu tür aile özelliklerinin sadece þizofren

Antipsikotik ilaç tedavisi altýndaki þizofreni hastalarý için entegratif bir yaþam niteliði modeli (Çok boyutlu sirküler model): Awad ve arkadaþlarýnýn (1997) modelinde,

Þizofreni kliniðinin ortaya çýký- þýnda rol alan temporal loblar ve prefrontal korteks ile ilgili ana- tomik bulgular kýsaca özetlenmiþ, ardýndan þizofrenide nöro-

Testicular feminization (androgen insensitivity syndrome) presents in phenotypically normal vvomen with normal breast development, normal external genitalia,