• Sonuç bulunamadı

The Neurobiology of Violence and Aggression

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The Neurobiology of Violence and Aggression"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Þiddet ve agresyonun kökeni hakkýnda çok sayýda araþtýrma ve kuram vardýr. Sosyal öðrenme, psikanalitik ve biyolojik kuramlar bunlar arasýndadýr. Son yýllarda biyolojik alandaki bilgi birikimi önemli derecede artmýþtýr. Bu nedenle þiddet davranýþýný ve bi-yolojik belirleyicilerini ele almayý amaçladýk. Nörotransmiter regülasyonunu, moleküler genetik araþtýrmalarý ve yeni görün-tüleme yöntemlerinin iþlevsel anatomiye katkýlarýný gözden geçirdik. Bunlara ek olarak þiddet ile özkýyým davranýþýnýn nöro-biyolojisi arasýndaki benzerlikleri de deðerlendirdik.

Anahtar Sözcükler: Þiddet, agresyon, nörobiyoloji, özkýyým.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26

SUMMARY

The Neurobiology of Violence and Aggression There are many theories and studies about violence and aggres-sion, including social-learning theory, psychoanalytic theory and biologic theory. Recently, the importance of biologic theory is increasing. Our aim was to analyse the violent behaviour and its biologic determinants, therefore we reviewed the effects of neu-rotransmitter regulation, molecular studies, and functional anatomy by new imaging techniques. Also, we assessed the simi-larities between the violence and suicidal behaviour.

Key Words: Violence, aggression, neurobiology, suicide.

GÝRÝÞ

Klinik uygulamanýn ve günlük yaþamýn ayrýlmaz bir parçasý olan þiddet ve agresyonun kökeni ve nedenleri hakkýnda çok sayýda araþtýrma yapýlmýþ ve birçok kuram geliþtirilmiþtir. Sosyal öðrenme, psikanalitik ve biyolojik kuramlar bunlar arasýndadýr. Þiddet ve agresyonun karmaþýk doðasý yapýlan deðerlendirme-lerde eklektik bir yaklaþýmý zorunlu kýlmaktadýr. Özel-likle yüksek primatlarda korteksin devreye girmesi davranýþ modellerini karmaþýklaþtýrmaktadýr. Maymunlar üzerinde yapýlan bir deney, grup içerisin-deki hiyerarþik yapýlanmanýn davranýþý nasýl deðiþtirdiðine iyi bir örnek oluþturur. Grup içerisinde baskýn durumda olan bir maymunun hipotalamusu elektriksel olarak uyarýldýðýnda, bu maymun kendine tabi durumdaki maymunlara saldýrýr, diþilere saldýr-maz. Alt saflarda yer alan bir baþka maymun ayný þekilde uyarýldýðýnda bir köþeye çekilir ve boyun eðme davranýþý gösterir (Atkinson ve ark. 1996). Bu örnek hayvanlarýn saldýrgan davranýþlarýný deðerlendirirken bile indirgemeci yaklaþýmýn risklerini ortaya koymak-tadýr. En geliþmiþ kortekse sahip insanda durum çok daha karmaþýktýr. Psikanalitik ve öðrenme kuramlarý yanýnda gittikçe artan biyolojik araþtýrmalar dikkat çekicidir. Bu nedenle, insanda þiddet ve agresyon süreçlerine katkýlarý yönünden, biyolojik bilgi biriki-mini gözden geçirmeyi planladýk.

TANIMLAR

Agresyon (Saldýrganlýk): Bedensel ve ruhsal açýdan baþkalarýna zarar verme amacýyla, kýzgýnlýk, öfke ve nefret dolu yýkýcý davranýþ.

Ercan ABAY*, Cengiz TUÐLU**

* Prof. Dr., ** Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, EDÝRNE

(2)

Hostil (Düþmanca) saldýrganlýk: Kiþinin aþaðý-landýðýný ve kasýtlý bir þekilde tahrik edildiðini algýladýðý durumlara karþý gösterdiði tepki.

Þiddet (Violence): Bir kiþi ya da grubun baþkalarýna karþý fiziksel olarak zarar vermesi. Patlayýcý olmasý ve yaralama, yok etme amacýný gütmesi nedeniyle saldýr-ganlýk eyleminin uç noktasýdýr.

Þiddetin suç davranýþý ile iliþkisi ve araþtýrmalarýn genellikle suç iþlemiþ kiþiler üzerinde yapýlmýþ olmasý nedeniyle suç tanýmý da önem kazanmaktadýr. Suç: Yasal kurallara uymayan ve bu yasadýþý oluþu nedeniyle hapis ve/veya mali yaptýrýmlarla ceza-landýrýlabilen eylemlerdir. Suç davranýþýnýn biyolojik görüþ açýsýndan önemli iki fenomenolojik ayýrýmý vardýr:

1) Þiddet içeren/içermeyen suç davranýþý

Þiddet suçlarý, kiþilere saldýrganlýðý içerir. Bu eylemler, homisid, homisid giriþimi, diðer ciddi fiziksel saldýrýlar ve tecavüzdür. Þiddet içermeyen suçlar, mala karþý (örneðin hýrsýzlýk gibi) suçlarý içerir. Þiddetin tanýmý özkýyýmý (kendine dönük saldýrganlýðý) kap-samaz. Ancak þiddet ve özkýyým biyolojisi arasýnda önemli ortak noktalar vardýr.

2) Dürtüsel olan/olmayan suç davranýþý

Dürtüsel suç davranýþýnda önceden tasarlama ve kasýt yoktur. Dürtüsel olmayan þiddet suçlarýnda ise kasýt söz konusudur (Coccaro ve McNamee 1998). Genellikle dürtüsel þiddet içeren suç davranýþýnda bi-yolojik görüþ daha çok desteklenmiþ ve araþtýrmalar bu yönde geliþmiþtir.

ÞÝDDETÝN GENETÝÐÝ

Ýkiz çalýþmalarý: Cristiansen, 1968 yýlýnda yaptýðý çalýþmada ikizler arasýnda suçluluk konkordansýný monozigotlarda (MZ) %74, dizigotlarda (DZ) %47 olarak bildirmiþtir. Daha sonra 1977 yýlýndaki çalýþ-masýnda bu oranlar MZ'lerde %35 DZ'lerde %13'tür. Lyons, 1995 yýlýnda suçluluk konkordansýný MZ'lerde %39 DZ'lerde %30 olarak bildirmiþtir (Coccaro ve McNamee 1998).

Coccaro ve arkadaþlarý (1997), doðrudan fiziksel saldýrganlýk gösterenlerde genetik geçiþin %47, dolaylý fiziksel saldýrganlýkta %40, sözel saldýrganlýkta %28 olduðunu bildirmiþtir.

Evlat edinme çalýþmalarý: Hutchings ve Mednick, 1973 yýlýnda yaptýklarý araþtýrmada biyolojik babalar

ile evlat edinilmiþ oðullarý arasýnda mahkumiyet ve suç yönünden anlamlý iliþkiler bildirmiþtir. Crowe, 1974 yýlýndaki çalýþmasýnda hapse girmiþ kadýnlarýn evlat edinilmiþ 52 çocuðundan 7'si suç iþlerken kont-rol grubunda sadece 1'inin suç iþlediðini göstermiþtir (Coccaro ve McNamee 1998).

Kromozom anormallikleri: Cinsiyet kromozom-larýnýn fazlalýlýðý (XXY ve XYY karyotipleri), santral sinir sisteminde geliþim kusurlarýna yol açarak suç þeklinde davraným sapmalarýna yol açabilir (Tardiff 1995). Ancak, Schiavi ve arkadaþlarý (1984) tüm ista-tistiklere raðmen XXY ve XYY karyotipli bireylerin suçlu popülasyonun çok azýný oluþturduðunu bildirmektedir.

DNA polimorfizmi: Halen agresyonda en iyi bilinen DNA polimorfizmi triptofan hidroksilaz (TPH) genindedir. TPH, serotonin sentezinde hýz sýnýrlayýcý enzimdir. Nielsen ve arkadaþlarý (1994) tek veya çift eþli TPH "L" alleli olan dürtüsel þiddet suçlularýnda, çift eþli "U" alleli olan dürtüsel þiddet suçlularýna göre BOS'ta 5-HÝAA'nýn önemli derecede düþük olduðunu gösterdiler. Öyküde özkýyým giriþimi olan kiþilerde de TPH "LL" genotipi %65, "LU" genotipi %53 ve "UU" genotipi %17 oranlarýnda bulunmuþtur.

NÖROTRANSMÝTERLER

Kolinerjik ve katekolaminerjik sistemler agresyonu arttýrýrken serotonerjik sistemler agresyonu inhibe eder.

Serotonin: Agresyon üzerine inhibitör etki gösterir. Serotonin sentezinde hýz sýnýrlayýcý enzim TPH geni 11. kromozomun kýsa kolundadýr. Dürtüsel suçlarda beyin omurilik sývýsý (BOS) 5-HIAA seviyeleri TPH genotipi ile iliþkilidir. BOS 5-HIAA seviyelerinin düþmesi merkezi serotonin etkinliðinin düþtüðünü gösterir. Serotonin gerialýmýnda, serotonin transporter (5-HTT) adýndaki plazma membran taþýyýcýsý görev alýr. 5-HTT geni 17. kromozomdadýr. Sonuç olarak serotonin sentezi ve etkinliði genetik kontrol altýn-dadýr. TPH genotipinin, kiþilik bozukluðu olan erkek-lerdeki dürtüsel saldýrgan davranýþlarla, dürtüsel suçlularda ve dürtüsel davranýþ gösteren diðerlerinde-ki özkýyým giriþimleriyle iliþdiðerlerinde-kisi vardýr (Nielsen ve ark. 1994). Düþük BOS 5-HIAA seviyeleri, þiddet içeren özkýyým giriþimlerinde ve yaþamboyu aþýrý saldýrgan-lýk sergileyen kiþilik bozukluðu olan bireylerde göste-rilmiþtir (Tardiff 1996). Serotonerjik defektle iliþ-kilendirilen Tip 2 alkol baðýmlýlýðýnda þiddet davranýþý sýktýr. Düþük aktiviteli 5-HTT genotipi ile sürekli

(3)

dürtüsel þiddet davranýþý olan erken baþlangýçlý alkol baðýmlýlýðý arasýnda iliþki bulunmaktadýr (LeMarqu-and ve ark. 1994). Ayrýca 5-HT1Breseptör gen

polimor-fizmi saldýrgan ve dürtüsel davranýþý olan alkol baðýmlýlýðý ile iliþkilidir (Lappalainen ve ark. 1998). Saldýrganlýkla BOS 5-HIAA seviyeleri arasýnda ters orantý vardýr. Dürtüsel saldýrganlarda, dürtüsel olmayanlara göre BOS 5-HIAA seviyeleri daha düþük-tür. Yýkýcý davranýþ bozukluðu olan çocuklarda, saldýr-ganlýk derecesi ile BOS 5-HIAA seviyeleri arasýnda ters orantý vardýr (Virkkunen ve ark. 1994).

Tek doz fenfluramin uygulanmasý plazma prolaktin seviyelerini arttýrýr. Bu yanýta serotonerjik etki aracýlýk eder ve prolaktin artýþý ile merkezi serotonin etkinliði deðerlendirilebilir. Prolaktin yanýtý saldýrgan kiþilerde düþüktür. Bu ölçüm, BOS 5-HIAA deðerlendirilmesin-den daha hassastýr (Coccaro ve ark. 1997).

Kiþilik bozukluðu olanlarda agresivite ve impulsivite ile fenfluramine prolaktin (PRL) yanýtý arasýnda ters orantý vardýr. Öykülerinde özkýyým giriþimleri ve alkol baðýmlýlýðý olan sýnýr kiþilik bozukluðu tanýsý almýþ bireylerde fenfluramine PRL yanýtý yetersizdir. Alkol baðýmlýlarýnda da m-klorofenilpiperazine (m-CPP) PRL yanýtý ters orantýlýdýr (Coccaro ve ark. 1997).

Bu sonuçlarýn tersine bulgular bildiren çalýþmalar da vardýr. Duygudurum ve anksiyete bozukluklarýnda madde kötüye kullananlarda fenfluramine ve m-CPP'ye PRL yanýtý ile saldýrganlýk arasýnda pozitif iliþ-ki gösterilmiþtir (Fishbein ve ark. 1989). Duygudurum ve anksiyete bozukluklarýnda bunun nedeni uzun süre ilaç tedavisi olabilir. Çocuk ve ergenlerde, saldýr-ganlýk ile fenfluramine prolaktin (PRL) yanýtý arasýn-da pozitif iliþki yaþ ve geliþimsel etkenlere baðlý ola-bilir. Agresif çocuklarda serotonin ile saldýrganlýk arasýndaki pozitif iliþki, ergenlikte önemsiz olabilir ve eriþkinlikte tersine dönebilir (Halperin ve ark. 1997). Davraným bozukluðu olan saldýrgan çocuklarda, davraným bozukluðu olan ancak saldýrgan olmayan çocuklara göre plateletlerde 3H-imipramin baðlanma yerlerinin sayýsý daha düþüktür (Coccaro ve McNamee 1998). Platelet 3H-paroksetin baðlanma yerlerinin sayýsý ile öyküde saldýrgan davranýþýn varlýðý arasýnda ters orantý vardýr (Coccaro ve ark. 1996).

Norepinefrin: Özkýyým ve saldýrganlýkta artmýþ noradrenerjik etkinlik vardýr (Gerra ve ark. 1997). Klonidine büyüme hormonu yanýtlarýnýn normallerde ve kiþilik bozukluklarýnda irritabilite ile iliþkisi vardýr (Coccaro ve ark. 1991). Norepinefrin metaboliti

3-metoksi-4-hidroksifenilglikolun (MHPG) BOS seviyele-riyle, kiþilik bozukluklarý olanlarda öyküde agresif davranýþ görülmesi arasýnda pozitif bir iliþki bulun-maktadýr. Çeþitli nöropsikiyatrik hastalarýn þiddet davranýþlarýný bastýrmak için beta blokerler klinik olarak kullanýlýr (Citrome ve Volavka 1997).

Katekolaminlerin yýkýmýnda iki önemli enzim; monoaminooksidaz (MAO) ve katekol-O-metiltrans-feraz (COMT) iþlev görür. MAO'nun A ve B tipi vardýr. Her ikiside beyinde bulunur. Tip B plateletlerde de bulunur. Her iki enzimin geni X kromozomundadýr. MAO'nun saldýrgan davranýþla iliþkisi gösterilmiþtir. Þiddet suçlularýnda plateletlerde düþük MAO aktivite-si gösterilmiþtir. Dürtüsel þiddet davranýþý gösteren ve mental retarde erkeklerde MAO-A yapýsal geninde nokta mutasyon bulunmuþtur (Volavka 1999). MAO-A geninin ve düþük MMAO-AO etkinliðinin dürtüsel saldýr-gan davranýþla iliþkileri vardýr. Sonuç olarak yüksek noradrenerjik aktivite ve/veya yýkan enzimlerin düþük aktivitesi saldýrgan davranýþa neden olmaktadýr. Dopamin: Dürtüsel þiddet suçu iþleyen antisosyal kiþiler arasýnda düþük BOS homovanilik asit (HVA) konsantrasyonlarý gösterilmiþtir. Alkol yoksunluðu sýrasýnda BOS HVA ile saldýrganlýk arasýnda ters oran-tý bildirilmiþtir (Limson ve ark. 1991).

Vasopressin: Vasopressin reseptör antagonistleri agresif davranýþý azaltýr. Fluoksetin, 5-HT etkisini art-týrýrken agresyonu ve merkezi vasopressin seviyelerini düþürür. Bu da 5-HT ile vasopressinin agresyonda bir-likte rol aldýklarýný gösterir. BOS vasopressin seviyeleri antisosyal kiþilik bozukluklarýndaki agresyon düzey-leri ile doðrudan iliþkilidir (Coccaro ve McNamee 1998).

Gama amino bütirik asit (GABA): GABA agonistleri saldýrganlýðý azaltýr. GABA antagonistleri (pikro-toksin) saldýrganlýðý artýrýr. Benzodiazepinler merkezi GABA'erjik etkinliði arttýrýr ve agresif davranýþý azaltýr. Uzun süre diazepam verilmesi agresif davranýþý paradoks olarak arttýrabilir (Uhde ve Tancer 1995). HORMONLAR VE METABOLÝZMA

Testesteron: Hayvan araþtýrmalarýnda saldýrgan davranýþta testesteronun rolü bilinmesine karþýn insanda etkisi çok belirgin deðildir. Hangi vücut sývýlarýnda çalýþýldýðý (plazma, tükrük, BOS), ele alý-nan davranýþýn niteliði, seçilen örneklem grubu (nor-mal, sporcu, klinik hasta gruplarý) çalýþmalarda farklý sonuçlarýn ortaya çýkmasýna neden olan etkenlerden

(4)

birkaçýdýr. Genel olarak normallerde veya sporcularda plazma veya tükrükte ölçülen serbest testesteron düzeyi ile saldýrgan/hostil davranýþ arasýnda pozitif bir iliþki vardýr. Özellikle antisosyal dürtüsel þiddet suçlularýnda klinik çalýþmalar BOS serbest testesteron düzeylerinin yükseldiðini göstermiþtir (Virkkunen ve ark. 1994). Genç kadýnlarda da testesteronun saldýr-ganlýkta rolü olabilir (Dabbs ve Hargrove 1997). Glukoz metabolizmasý: Hipoglisemi ile agresyon arasýndaki iliþki gösterilmiþtir. Belirgin hipoglisemide merkezi nöron iþlevi bozulur ve bu da istenmeyen uyaranlara agresif yanýt verme riskini arttýran yargýlama ve biliþsel iþlevleri bozabilir. Dürtüsel saldýrganlýk göstererek þiddet suçu iþleyenlerde, bu durumla reaktif hipoglisemi arasýnda kesin bir iliþki gösterilmiþtir (Virkkunen ve ark. 1994). Antisosyal kiþilik bozukluðu veya aralýklý patlayýcý bozukluðu olan dürtüsel þiddet suçlularýnýn glukoz yüklemesi testinde glukoz artýþlarý anlamlý derecede düþüktür. Ýnsülin artýþý ve hipoglisemi daha belirgindir. Antisosyal þiddet suçlularýnýn reaktif hipoglisemi süresi aralýklý patlayýcý bozukluðu olanlara göre daha uzundur. Saldýrgan olmayan antisosyallere göre saldýrgan olan antisosyal kiþiler glukoza karþý aþýrý insülin yanýtý verirler (Volavka 1999).

Kortizol ve kortikotropin: Þiddet suçlarý iþlemiþ anti-sosyallerde 24 saatlik idrar serbest kortizolü düþük bulunmuþtur. Kontrollere göre antisosyal dürtüsel þid-det suçlularýnda BOS kortikotropin düzeyi önemli derecede düþük bulunmuþtur. Ancak bu düzeyler dürtüsel olmayan þiddet suçlularý ve aralýklý patlayýcý bozukluðu olan þiddet suçlularýnda antisosyallere göre biraz daha yüksektir (Virkkunen 1985).

Agresyonda kortizolün olasý rolü, merkezi testesteron reseptörlerinin afinitesini arttýrmasýdýr. Kortikotro-pinin agresyondaki olasý rolü kesin olmamakla birlik-te kortizol seviyelerine yaptýðý etki üzerinden gerçek-leþebilir (Coccaro ve McNamee 1998).

Kolesterol: Serum kolesterolü ile þiddet arasýndaki güçlü iliþki 1970'lerden beri bilinmektedir. Dürtüsel þiddet suçlularýnýn (antisosyal kiþilik bozukluðu ve aralýklý patlayýcý bozukluk) dürtüsel olmayanlara göre kolesterol düzeyleri düþüktür. Homisid suçlularýnýn, öyküsünde özkýyým giriþimi, kendini yaralama davranýþý ve alkol etkisi altýnda anababaya karþý þid-det uygulanmasý ile düþük kolesterol düzeyleri arasýn-da iliþki saptanmýþtýr. Merkezi 5-HT iþlevi ile serum kolesterolü arasýnda olasý bir iliþki vardýr (Coccaro ve McNamee 1998).

Tiroid hormonu, progesteron, luteinizan hormon, renin, beta endorfin, PRL, melatonin þiddetle iliþkileri üzerinde durulan diðer hormonlardýr.

NÖROFÝZYOLOJÝK ETKENLER

Beyinde nörofizyolojik iþlev bozukluklarýna dikkat çeken araþtýrmacýlarýn bir grubu þiddet davranýþý ile ilgili olarak temporal lob epilepsisini, diðer bir grup ise daha az dikkat çeken limbik iktus ve epizodik kontrol bozukluðunu iliþkilendirmiþtir (Tardiff 1987). Ancak, epileptik nöbetler sýrasýnda þiddet nadir, agresif davranýþ stereotipik, güçsüz ve amaçsýz doðadadýr. Geniþ bir araþtýrmada þiddet davranýþý bakýmýndan epileptik olan ve olmayanlar arasýnda önemli fark bulunamamýþtýr (Hermann ve Whitmann 1984). Psikomotor epilepsili çocuklar daha þiddete yönelik olarak bulunmuþtur. Temporal lob epilepsili þiddet gösteren çocuklarýn nöbetlerle doðrudan ilgisi olmayan ve dürtü kontrolünü bozabilecek bellek bozukluðu, düþük IQ, sýk kafa travma öyküsü, para-noid düþünce ve varsanýlarýnýn bulunduðu belir-tilmiþtir (Tardiff 1987).

Epizodik kontrol bozukluðu, genellikle limbik iktus ile iliþkilendirilmiþtir. Ancak limbik iktus, subkortikal aktiviteyi belirlemek için duyarlý olmayan yüzey EEG' siyle belirlenemez. Bu kurama destek ancak antikon-vülzanlarla kontrol bozukluðunun düzelmesi sonu-cunda saðlanýr (Monroe 1985).

BEYÝNDE YAPISAL KUSURLAR

Ýnsanda saldýrganlýkla ilgili beyin alanlarý amigdala, temporal lob ve limbik sistemdir. Dürtüsel eylemlerin kontrolünde ve inhibisyonunda orbitomediyal pre-frontal korteks rol alýr. Bu alanýn lezyonlarý dizinhibe, saldýrgan ve özkýyýma yönelik davranýþlarý ortaya çýkarýr. Agresyon konusundaki bilgi birikimi limbik sistemin özellikle temporal lobdaki iki limbik yapýnýn (amigdala ve hipokampusun) iþlev bozukluðuna iþaret eder (Bear 1991). Baskýn hemisfer frontal ve temporal lob anormalliklerinin þiddetle yakýn ilgisinin olduðuna iliþkin bulgular vardýr (Volavka 1999). EEG’den sonra geliþtirilmiþ olan PET ve SPECT gibi yeni görüntüleme yöntemleri daha özgül bilgiler saðlamýþtýr. PET incelemeleri psikiyatrik hastalarda sol temporal ve frontal loblarda glukoz kullanýmý ve kan akým ölçümlerinde anormallikler göstermiþtir (Volkow ve Tancredi 1987). Bu araþtýrmada elde edilen bilgilerin yeniden gözden geçirilmesi ile, erken psikososyal yoksunluk öyküsü olmayan (çocukluk çaðý kötüye kullanýmý, ihmal vb) homisid suçlularýnýn,

(5)

Atkinson RL, Atkinson RC, Smith EE ve ark. (1996) Psikolojiye Giriþ, (Çev. Y Alogan), Ankara, Arkadaþ Yayýnevi, s.441. Bear D (1991) Neurological perspectives on aggressive behav-iour. J Neuropsychiatry Clin Neurosci, 3:53-58.

Citrome L, Volavka J (1997) Psychopharmacology of violence, II: beyond the acute episode. Psychiatric Annals, 27:696-703. Coccaro EF, McNamee B (1998) Biology of Agression: Relevance to Crime. Psychopathology and Violent Crime, AE Skodol (Ed), Washington, American Psychiatric Press, s.99-128.

Coccaro EF, Kavoussi RJ, Cooper TB ve ark. (1997) Central sero-tonin activity and aggression: inverse relationship with pro-lactin response to D-fenfluramine, but not CSF 5-HIAA con-centration, in human subjects. Am J Psychiatry, 154:1430-1435.

Coccaro EF, Kavoussi RJ, Sheline YI ve ark. (1996) Impulsive aggression in personality disorder: correlates with 3H-paroxe-tine binding in the platelet. Arch Gen Psychiatry, 53:531-536. Coccaro EF, Lawrence T, Trestman R ve ark. (1991) Growth hor-mone responses to intravenous clonodine challenge correlate with behavioral irritability in psychiatric patients and healty volunteers. Psychiatry Res, 39:129-139.

Dabbs JM Jr, Hargrove MF (1997) Age, testesterone, and behav-ior among female prison inmates. Psychosom Med, 59:477-480.

Fishbein DH, Lozovsky D, Jaffe JH (1989) Impulsivity, aggres-sion, and neuroendocrine responses to serotonergic stimula-tion in substance abusers. Biol Psychiatry, 25:1049-1066. Halperin JM, Newcorn JH, Schwartz ST ve ark. (1997) Age-related changes in the association between serotonergic func-tion and aggression in boys with ADHD. Biol Psychiatry, 682-689.

Hermann BP, Whitmann S (1984) Behavioral and personality correlates of epilepsy: a review, methodological critique and conceptual model. Psychol Bull, 95:451-497.

Gerra G, Zaimovic A, Avanzini P ve ark. (1997) Neuro-transmitter-neuroendocrine responses to experimentally induced aggression in humans: influence of personality vari-able. Psychiatry Res, 66:33-43.

Lappalainen J, Lond JC, Eggert M ve ark. (1998) Linkage of antisocial alcoholism to the serotonin 5-HT1Breceptor gene in 2 populations. Arch Gen Psychiatry, 55:989-994.

LeMarquand D, Pihl RO, Benkelfat C (1994) Serotonin and alcohol intake, abuse, and dependence: clinical evidence. Biol Psychiatry, 36:326-337.

Limson R, Goldman D, Roy A ve ark. (1991) Personality and cerebrospinal fluid monoamine metabolites in alcoholics and controls. Arch Gen Psychiatry, 48:437-441.

Monroe RR (1985) Episodic behavioral disorders and limbic ictus. Compr Psychiatry, 26:466-479.

Nielsen DA, Goldman D, Virkkunen M ve ark. (1994) Suicidality and 5-hydroxindolasetic acid concentration associ-ated with a tryptophan polymorphism. Arch Gen Psychiatry, 51:34-38.

Raine A, Phil D, Stoddard J ve ark. (1998) Prefrontal glucose deficits in murderers lacking psychosocial deprivation. Neuropsychiatry Neuropsychol Behav Neurol, 11:1-7. Schiavi RC, Theilgaard A, Owen DR ve ark. (1984) Sex chro-mosome anomalies, hormones and agressivity. Arch Gen Psychiatry, 41:93-99.

Tardiff K (1995) Adult Antisocial Behavior and Criminality. Comprehensive Textbook of Psychiatry, HI Kaplan, BJ Sadock (Ed), 2. Cilt, 6. Baský, Baltimore, Williams & Wilkins, s.1622-1631.

KAYNAKLAR böylesi öyküsü olan homisid suçlularýna ve normal

kontrol grubuna göre daha düþük prefrontal glukoz metabolizmasý olduðu gösterilmiþtir. Saldýrgan davranýþý kontrol eden prefrontal kortikal iþlevin, özel-likle dürtüsel þiddet gösteren bireylerde bozuk olduðu bildirilmiþtir (Raine ve ark. 1998).

Alkolik dürtüsel þiddet suçlularýnda orta beyin, oksi-pital ve frontal mesial kortekste 5-HTT baðlanmasý saðlýklý kontrollere veya þiddet göstermeyen alkolik-lere göre daha düþüktür. Özkýyým kurbanlarýnýn post-mortem beyin dokusu otoradyografik incelemeleri de ventral prefrontal kortekste serotonin reseptör anor-malliklerini göstermiþtir. Gösterilen beyin iþlev bozuk-luklarýnýn kaynaklarý; genetik, prenatal nörolojik geliþimi bozan çevresel etkenler, perinatal komp-likasyonlar ya da bunlarýn etkileþimleri sonucunda olabilir. Temporal lob hacmindeki düþüþ, bazý yapýsal

deðiþimler çocukluk çaðý kötüye kullanýmýyla ortaya çýkabilir. Bunda maruz kalýnan deneyim nedeniyle sürekli glukokortikoid ve katekolaminlerin yüksek kalmasý etkili olabilir (Volavka 1999).

SONUÇ

Genel psikiyatrik deðerlendirmede olduðu gibi þiddet ve agresyonun ele alýnýþýnda da eklektik yaklaþým gereklidir. Psikanalitik, biyolojik, sosyal ve öðrenme ile ilgili etmenler þiddet, agresyon ve suça dönük davranýþlarda etkileþim içindedirler. Nörobiyolojik belirleyicilerin birçoðu þiddet gruplarýný, kontrol grup-larýndan ayýrt edebilmektedir. Þiddet ve özkýyým davranýþlarý arasýnda da nörobiyolojik açýdan ortak noktalar saptanmýþtýr. Þiddet ve agresyonla ilgili belir-leyicilerin ortaya konmasý, koruyucu önlemler alma ve tedaviye yönelik uygun yöntemler geliþtirmeye olanak saðlayacaktýr.

(6)

Tardiff K (1996) Assesment and Management of Violent Patients, 2. Baský, American Psychiatric Press, s.5-18. Tardiff K (1987) Determinants of Human Violence. Annual Review 6, s.451-464.

Uhde TW, Tancer ME (1995) Benzodiazepin Receptor Agonists and Antagonists. Comprehensive Textbook of Psychiatry, 4. baský, Kaplan HI, Sadock BJ (Ed), 2. Cilt, 6. Baský, Baltimore, Williams & Wilkins, s.1933-1951.

Virkkunen M, Rawlings R, Tokola R ve ark. (1994) CSF bio-chemistries, glucose metabolism, diurnal activity rhythms in

alcoholic, violent offenders, fire setters, and healty volunters. Arch Gen Psychiatry, 51:20-27.

Virkkunen M (1985) Urinary free cortisol secretion in habitu-ally violent offenders. Acta Psychiatr Scand, 72:40-44. Volavka J (1999) The neurobiology of violence. J Neuropsychiatry Clin Neurosci, 11:307-314.

Volkow ND, Tancredi L (1987) Neural substrates of violent behaviour: a preliminary study with positron emission tomog-raphy. Br J Psychiatry, 151:668-673.

Hacettepe niversitesi AIDS Tedavi ve Ara t rma Merkezi (HATAM) ve

nsan Kayna n Geli tirme Vakf ( KGV) deste i ile d zenlenen

GEN˙L K ZER NE TARTI MALAR -1

"GEN˙L K HATALARI"

2

6-27 MAYIS 2000

STANBUL

FRANSIZ K LT R MERKEZ

TAKS M

"oysa bilirsiniz ya am n ivmesini: Gelecek uzun s rer!"

- Murathan Mungan

Ruhsal Geli im S recinde De erlerin Olu umu, Philippe Jeammet, Talat Parman Ku aklar ve Hatalar , Tuna Erdem, Meltem Ah ska

Bir Sanat Bilgisi Olarak Hata Murathan Mungan ile bir s yle i, Bengi Semerci Cinsellik ve Hatalar: Cinsel Yolla Bula an Hastal klar, stenmeyen Gebelikler,

Serhat nal, Muhtar ˙okar

Haz ve Hata: Gen likte Ba ml l k, Ferhunde ktem, K ltegin gel Hata kar s nda Hukuk ve T p, Eralp zgen, evki S zen Gen lik Filmleri Dizisinden Truffaut’nun 400 Darbe filminin g sterimi

Bilgi i in: Val r Turizm ve Seyahat Acentas Portakal i e i Sokak No: 2 / 7 06690 A.Ayranc /ANKARA Tel: (0312) 440 24 90 - 441 39 44 - 440 97 58 - 440 97 59, Faks : 0312.447 46 10, e-mail: valor@valor.com.tr Kay t i in : Kay t cretinin Garanti Bankas Gaziosmanpa a ubesi/Ankara "Gen lik zerine Tart malar stanbul 2000" 6699494-8 nolu hesaba yat r l p dekontun bir rne inin Val r Turizme faks ya da posta ile iletilmesi gerekmektedir. Kay t

Referanslar

Benzer Belgeler

çiş· halinde getirmesi; medd.edilen kelimeleri, -farklı kıraatlarda bulundu-· ğu üzere- aynı anda hem bir elif, hem üç elif, hem de beş elif miktarı te-

To this end, it covers; research on television, cultivation theory, heavy viewers, light viewers, the major concept of cultivation theory, hypothesis of cultivation theory,

Doç. Dr., SSK Ankara Eðitim Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Ankara.. düþünme ya da düþüncelerini belli bir konu üzerinde yoðunlaþtýrma yetisinde azalma ya da kararsýzlýk

Panik ataklarý, Sosyal Fobi (örn. korkulan toplumsal durumlarla karþýlaþma üzerine ortaya çýkan), Özgül Fobi (örn. özgül fobik bir durumla karþýlaþma), Obsesif

Bu yayýnlarýn birinde venlafaksinin panik bozukluðunun kýsa dönem tedavisinde düþük dozlarda (ort. 47 mg/gün) panik ataklarýný önlediði bildirilmektedir.. Panik

Fenelzin, alprazolam, klonazepam ve fluoksetin gibi panik bozukluðunda etkili olan birçok ilacýn sosyal fobi tedavisinde de etki- li olmasý yaný sýra panik bozuklukta hala

Örneðin birinci eksende BTADB ikinci eksende sýnýrda kiþilik bozukluðu alan vakalar, histerik psikoz ve akut stres bozukluðu ile BTADB iliþkisi, kültürel özellikli

Erkek yüzündeki erkeksilik arttıkça kadınların beğenisinin arttığını bildiren çalış- malar olduğu gibi erkekte abartılı erkeksi yüzün kadın- lar tarafından