• Sonuç bulunamadı

Barok Döngü III: DÜNYANIN SİSTEMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Barok Döngü III: DÜNYANIN SİSTEMİ"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

3715 | ALFA | EDEBİYAT | 380

Barok Döngü III:

DÜNYANIN SİSTEMİ NEAL STEPHENSON (1959)

Mühendisler ve bilim insanlarıyla dolu bir aileden gelen Neal Stephenson, Bos- ton Üniversitesinde önce fizik, sonra coğrafya okudu. İlk kitabı olan The Big U’yu 1984 yılında yazdı, fakat esas olarak 1992 yılında yazdığı Snow Crash (Pa- razit) ile büyük ses getirdi. 1996’da The Diamond Age: or a Young Lady’s Illustrated Primer (Elmas Çağı: ya da Genç bir Kadının Resimli Okuma Kitabı) ile Hugo Ödülü kazandı. Stephenson’ın eserleri edebiyatta spekülatif kurgu başlığında değerlen- dirilirken, bilim kurgu, tarihsel kurgu ve cyberpunk öğeleri içerir. Stephenson matematik, fizik, dilbilim, felsefe, bilim tarihi ve kriptografi gibi konularda yaptığı araştırmalarını kitaplarına da taşır. Diğer bilinen eserleriyse şunlardır: Cryptono- micon (1999), Anathem (2008), The Mongoliad (2010-2012), Seveneves (2015), The Rise and Fall of the D.O.D.O. (2017)

Alfa’da Stephenson: Barok Döngü I: Cıva (2018), Barok Döngü II: Karışıklık (2019).

TURGUT BERKES (1953-2018)

Müzisyenliğinin yanı sıra ressam, çevirmen ve yazar olan Turgut Berkes, İzmir’de doğdu. Berkes, TED Ankara Koleji ve Bournemouth and Poole College of Art mezunuydu. 1989’da Müzisyen Fuat Güner’le döneminin en gelişmiş stüdyosu FT Recording Studios’u kurana kadar resim yaptı, radyo programcılığı, kütüp- hanecilik, gazetecilik ve çevirmenlik yaptı. 2000 yılında büyük beğeni toplayan Karakutu albümünü çıkaran Berkes, daha sonra Bir Şeye Yaramaz Şarkılar’ı dinle- yicileriyle buluşturdu.

(2)

Barok Döngü III: Dünyanın Sistemi

© 2013, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.

The Baroque Cycle 3: The System of the World

© Quicksilver #1, 2003 by Neal Stephenson

© The Confusion #2, 2004 by Neal Stephenson

© The System of The World #3, 2004 by Neal Stephenson

Kitabın Türkçe yayın hakları Akcalı Telif Hakları Ajansı aracılığıyla Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.’ne aittir. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak Genel Müdür Vedat Bayrak

Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu Çeviren Turgut Berkes

Kitap Editörü Sibel Hacıoğlu Kapak Tasarımı Adnan Elmasoğlu Sayfa Tasarımı Zuhal Turan

ISBN 978-605-038-053-8 1. Basım: Eylül 2019

Baskı ve Cilt Melisa Matbaacılık

Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-İstanbul Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29

Sertifika no: 12088

Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.

Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak No: 15 34410 Cağaloğlu-İstanbul Tel: 0(212) 511 53 03 (pbx) Faks: 0(212) 519 33 00

www.alfakitap.com - info@alfakitap.com Sertifika no: 43949

(3)
(4)

Mildred’a…

(5)

İÇİNDEKİLER

ALTINCI KİTAP: SÜLEYMAN’IN ALTINI, 15

YEDİNCİ KİTAP: TEDAVÜL, 361

SEKİZİNCİ KİTAP: DÜNYANIN SİSTEMİ, 703

BİTİŞ, 971 TEŞEKKÜRLER, 989

(6)
(7)
(8)
(9)
(10)

Ama ilk kimi göndereceğiz

Bu yeni dünyayı aramaya, kimi bulacağız buna Yetebilecek? Kim kandıracak seyyah ayaklarıyla Karanlık dipsiz sonsuz çukuru

Ve ortadaki müphemin içinden bulacak mı Kendi hoyrat yolunu, ya da açacak mı gökyüzünde Yorulmak bilmez kanatlarını

Engin sarplığın üstünde, varana kadar O mutlu adaya…

–MILTON, Kayıp Cennet

(11)

Hikâyenin önceki bölümlerinde…

1713 yılı Ekim ayında Boston’da, aksayan bir kolejin, Massachusetts Körfez Kolonisi Teknolojik Sanatlar Enstitüsü’nün Kurucusu ve tek Üye- si olan altmış yedi yaşındaki Daniel Waterhouse, elinde otuz yaşındaki Brandenburg-Ansbach Prensesi Caroline tarafında yazılmış bir çağrı mektubuyla ansızın kapısının önünde beliren Simyacı Enoch Root’un ziyaretine şaşırmıştı.

Daniel, yirmi yıl öncesinde, dostu ve meslektaşı Gottfried Wilhelm von Leibniz ile birlikte, Prenses Caroline’i muhtaç bir yetimken tanı- mıştı. O zamandan bu yana kız, Berlin’deki Charlottenburg Sarayında Prusya Kralı ve Kraliçesinin himayesinde, kitaplar, sanatçılar ve Leib- niz gibi Doğa Filozoflarıyla büyümüştü. Yakın zamanlarda sonuçlanan İspanya Veraset Savaşında gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle halk arasında “Genç Hannover Yiğidi” olarak tanınan Hannover Elektörel Prensi George Augustus’la evlenmişti. Caroline ne kadar güzel ve zekiy- se, onun da o kadar yakışıklı ve atılgan olduğu söyleniyordu.

George Augustus’un büyükannesi, seksen üç yaşında hâlâ kurnaz ve dinç olan Hannover’li Sophie’dir. Whig’lere göre –İngiliz siyasetinin iki büyük fraksiyonundan biri– kırk sekiz yaşındaki, sağlık durumu iyi olmayan Kraliçe Anne öldükten sonra İngiliz tahtı için sırada Sophie

(12)

12 • NEAL STEPHENSON

vardır. Bu durumda Prenses Caroline önce Galler Prensesi, daha sonra da İngiltere Kraliçesi olmak üzere sıraya girmiş olur. Whig’lerin aman- sız rakipleri olan Tory’ler, bir yandan Hannover verasetini sözde des- teklerken, aralarında çok sayıda, Jakobit diye adlandırılan muhalifler bulunur, bunlar bir sonraki hükümdarın, hayatının büyük bir bölümü- nü muazzam güçlü Güneş Kralı XIV. Louis’nin misafiri ve kuklası olarak Fransa’da geçirmiş bir Katolik olan James Stuart olması gerektiğinde ısrar eder.

İngiltere ve çoğunlukla Protestan ülkelerden oluşan bir ittifak Fran- sa’ya karşı çeyrek yüzyıldan beri süren savaşı sonlandırmıştır. Bu sava- şın İspanya Veraset Savaşı olarak bilinen ikinci yarısı, iki silah arkada- şının, Marlborough Dükü ve Savoy Prensi Eugene’in kumandasındaki Müttefiklerin birçok zaferine sahne olmuştur. Savaşı yine de büyük öl- çüde siyasi manevralar sayesinde, Fransa kazanmıştır. Sonucunda, ar- tık birçok şeyin yanı sıra dünyadaki altın ve gümüşün başlıca kaynağı olan İspanyol İmparatorluğunun tahtında şu anda XIV. Louis’nin bir to- runu oturur. İngiliz Jakobitler James Stuart’ı İngiliz tahtına oturtmayı başarırlarsa, Fransa’nın zaferi tam olacaktır.

Whig saraylılar ve siyasetçiler, Kraliçe Anne’in öleceği öngörüsüy- le, Londra ve Hannover arasında temaslar ve ittifaklar kurmaktadır.

Bunun bir yan etkisi, Sör Isaac Newton –seçkin İngiliz bilim adamı, Kraliyet Cemiyeti Başkanı ve Londra Kulesindeki Kraliyet Darphane- sinin Yöneticisi– ile Sophie’nin özel danışmanı ve eski dostu ve Prenses Caroline’in öğretmeni olan Leibniz’in arasında uzun zamandır demlen- mekte olan anlaşmazlığı belirginleştirmesi olmuştur. Görünürde bu çe- kişme, kalkülüsü bu ikisinden hangisinin daha önce icat ettiğiyle ilgili- dir, ama aslında gerçek daha derinlerde saklıdır. Newton da, Leibniz de Hıristiyan’dır ve her ikisi de, diğer Doğa Filozofu akranlarının, bilimin mekanik dünya görüşü ile inançlarının öğretileri arasında bir çelişki al- gılamalarından rahatsızdır. Her ikisi de kuramlarını bilim ve dini bağ- daştırmak adına geliştirmiştir. Newton kadim önbilim Simyayı temel alır, Leibniz bir zaman, mekân ve madde kuramı olan Monadoloji’yi.

Bunlar kökten farklı ve muhtemelen bağdaştırılamazdır.

Prenses Caroline dünyanın bu en büyük iki dehası arasında ortaya çıkabilecek bir çatışmanın ve bundan doğacak siyasi ve dini karmaşala- rın önünü almak ister. Hem Newton’un hem de Leibniz’in eski bir arka- daşı olan Daniel’dan, genç karısını ve küçük oğlunu Boston’da bıraka-

(13)

BAROK DÖNGÜ | HİKÂYENİN ÖNCEKİ BÖLÜMLERİNDE • 13 rak İngiltere’ye dönmesini ve arabuluculuk yapmasını ister. Newton’un kindarlığını bilen Daniel, bu girişimin başarısızlığa mahkûm olduğuna inanır, ama denemeye razı olur, çünkü maddi olanakları oldukça kısıt- lıdır ve Prenses onu büyük bir hayat sigortası poliçesiyle teşvik etmiştir.

Daniel bir Hollandalı Doğu Hindistan gemisi (ağır silahlı ticaret ge- misi) olan Minerva ile Boston’dan yola çıkar. Ters rüzgârlar yüzünden New England kıyısında kalan gemi Cod Burnu Körfezinde, Karasakal namıyla tanınan Kaptan Edward Teach’in zorlu korsan filosunun saldı- rısına uğrar, korsan her nasılsa Dr. Waterhouse’un Minerva’da olduğu- nu bilmekte ve Kaptanı Otto Van Hoek’tan, onu teslim etmesini talep et- mektedir. Korsanlardan, herhangi bir ticaret gemisi kaptanından daha fazla nefret eden Van Hoek, savaşmayı tercih eder ve bir gün süren bir çarpışmadan sonra Teach’in korsan filosunu yener.

Minerva Atlantik’i güvenli bir şekilde geçer, ama İngiltere’nin gü- neybatı köşesinde bir fırtınaya yakalanır ve Scilly Adalarının yakınla- rında batma tehlikesi geçirir. Aralık sonunda tamirat için Plymouth’ta demirler. Dr. Waterhouse karayolundan Londra’ya girmek amacıyla ka- raya çıkar. Plymouth’ta Will Comstock isimli bir aile dostuyla karşılaşır.

Will önceki yüzyılın ortalarında Cromwell’e karşı savaşan ve Res- torasyon sonrası İngiltere’ye dönerek Kraliyet Cemiyetinin kurulma- sına yardım etmiş Tory soylusu John Comstock’un torunudur. John daha sonra, kısmen (çok daha genç) kuzeni ve amansız rakibi Roger Comstock’un çevirdiği dolaplar sonucunda gözden düşmüş ve toplum yaşamından uzaklaşmıştı. Daniel, John’un oğullarından birine Doğa Felsefesi öğretmenliği yapmıştı. Bu oğul daha sonraları Connecticut’a taşınmış ve orada bir malikâne kurmuştu. Will bu malikânede doğmuş ve büyümüştü, ama daha sonra İngiltere’ye dönmüş ve West Country’ye yerleşmişti. Kendisi son zamanlarda Lostwithiel Kontu yapılmış, ılımlı bir Tory’dir. Kraliçe Anne Lordlar Kamarasına desteklediği Tory’leri dol- durmak için son zamanlarda çok sayıda buna benzer unvan yaratmak zorunda kalmıştır.

Daniel Noel’in on iki gününü Will’in ailesiyle birlikte, Lostwithiel yakınındaki evlerinde geçirmişti ve Will onu Londra’ya giderken rota- sından küçük bir sapma yapmaya ikna etmişti.

(14)
(15)

ALTINCI KİTAP

SÜLEYMAN’IN ALTINI

(16)
(17)

Dartmoor

15 OCAK 1714

Mm

Hayatta icat yapmaktan daha ahmakça bir iş yoktur.

–JAMES WATT

“ S

ENİN YARI YAşINDA ve ağırlığında adamlar bu çorak yer- lerde Aşırı Soğuktan ölmüştür,” dedi Lostwithiel Kontu, Kalay Madenleri Lord Muhafızı ve Dartmoor Orman ve Avlakları Süvarisi, yanındaki iki yoldaşından birine.

Rüzgâr duraksamıştı, sanki Boreas’ınv* ciğerleri yorulmuş ve İz- landa üzerinde bir yerlerden yeni bir nefes çekiyormuş gibiydi. Bu sayede genç Kont bunları soğukkanlı bir edayla söyleyebilmişti. “Bay Newcomen ve ben geldiğinize çok sevindik, ama–”

Rüzgâr hepsini sağır etti, sanki üç adam üflemekle söndürülen birer mumdu. Sendelediler, ayaklarını siyah, taşlı zemine sağlam basmaya çalıştılar ve eğildiler. Lostwithiel bağırdı: “Arabama döner- seniz bunu kabalık olarak addetmeyiz!” Başıyla, kısa mesafe ötede duran, Fransız süspansiyonunun üstünde sallanan siyah at arabası- nı işaret etti. Ustaca, olduğundan daha hafif görünmesi sağlanmıştı ve taklalar atarak bozkırda uçmasını sadece ona koşulmuş, borada

v Yunan mitolojisinde rüzgâr tanrısı –ed.n.

(18)

18 • NEAL STEPHENSON

yeleleri yatay şekilde kabarmış alacalı atlar engelliyormuş gibi gö- rünüyordu.

“Buna aşırı soğuk demenize çok şaşırdım,” diye cevap verdi yaşlı adam. “Bilirsiniz, Boston’da bunun lafını bile etmezler. Boston’a uy- gun giyinmişim.” Rustik, deri bir pelerine sarılmıştı, ön tarafındaki aralıktan rakun postlarından oluşan astarı görünüyordu. “Lyd Boğa- zının bağırsakvari kıvrımlarından geçtikten sonra, hepimiz temiz ha- vaya susamışız – bilhassa da Bay Newcomen, tahminime göre.”

Thomas Newcomen de bu izni bekliyordu. Ay kadar soluk yüzü yukarı aşağı sallandı, bu, Dartmouth’lu demircinin eğilerek resmi bir selam vermeye en çok yaklaşabildiği hareketiydi. Böylece izin istedik- ten sonra, geniş sırtını döndü ve süratle rüzgâr yönünde ilerledi. Çok geçmeden, sayısız dik kaya parçasından ayırt edilemez hale gelmişti – bu, adamın fiziğiyle veya günün kasvetiyle ya da Daniel’ın gözleri- nin bozuk olmasıyla ilgili olabilirdi.

“Druidler kocaman taşları dikmeye bayılırmış,” diye bir yorum yaptı Kont. “Hangi akla hizmet, bilemiyorum.”

“Soruyu sormakla cevap vermiş oldunuz.”

“Affedersiniz?”

“Onlar bunları, bu Tanrı’nın unuttuğu yerlerde yaşarken, öldük- ten iki bin sene sonra insanlar tesadüf etsinler ve orada bulunmuş olduklarını anlasınlar diye dikti. Marlborough Dükünün Blenheim Sarayı denen malikâneyi yapmasının nedeni de farklı değil.”

Lostwithiel Kontu yorum yapmadan geçiştirmeyi uygun buldu.

Döndü ve katılaşmış, solgun otların arasından geçen bir patikadan tu- haf, yosun kaplı bir taş çıkıntısının yanına geldi. Peşinden gelen Daniel bunun yıkılmış bir binanın bir köşesi olduğunu anladı. Ayaklarının al- tındaki toprak yumuşaktı. Üzerinde ince bir katman harap çatı kirişleri ve yer tezeği karmaşası vardı. Yine de açı onları rüzgârdan koruyordu.

“Şimdi Kalay Madenleri Lord Muhafızı olarak, Malikâne Lordu- nun adına, Dartmoor’a hoş geldiniz diyorum, Daniel Waterhouse.”

Daniel iç geçirdi. “Son yirmi senedir Londra’da ikamet etmiş ve Hanedan Sırlarını takip edip Bluemantle Pursuivant’a çay içmeye git- miş olsaydım, bunun kim olduğunu bilirdim. Ama bu vaziyette–”

“Dartmoor 1338’de Cornwall Dukalığının bir bölümü yapılmış- tı ve böylece Galler Prensinin mülkiyetine geçmiş oldu –bu da Kral Edward’ın–”

(19)

BAROK DÖNGÜ | SÜLEYMAN’IN ALTINI • 19

“O halde dolambaçlı yoldan, bana Galler Prensinin namına hoş geldiniz diyorsunuz,” dedi Daniel ansızın, Kontu feodal hiyerarşinin derinliklerine fazla dalmadan çekip almak için.

“Ve Prenses. O da, Hannoverler gelirse–”

“Ansbach Prensesi Caroline. Evet. İsmini sık sık duyuyorum. Ply- mouth sokaklarında izimi bulmanız için o mu yolladı sizi?”

Kont biraz yaralanmış gibi göründü. “Ben ihtiyar dostunuzun oğ- luyum. Sizinle şans eseri karşılaştım. Şaşkınlığım sahiciydi. Karım ve çocuklarım sizi samimiyetle karşıladılar. Şüpheniz varsa, bir sonraki Noel’de yine gelin.”

“O halde neden ne yapıp edip lafı Prensese getiriyorsunuz?”

“Sadece açıksözlü olmak istedim. Buradan sonra gittiğiniz yer entrika dolu. Londra’da fazla duran insanlarda bir zihin hastalığı olu- şuyor, başka açılardan mantıklı insanların kazara olmuş hadiselerden zorlama ve saçma anlamlar çıkarmasına sebep oluyor.”

“O hastalığı en üst seviyede gözlemledim,” diye onayladı Daniel, özellikle bir adamı düşünerek.

“Bundan altı ay sonra bütün bunları öğrendiğinizde, ‘Hah işte, Lostwithiel Kontu sadece Caroline’in elinde bir maşaymış – bana daha ne yalanlar söyledi kim bilir!’ demenizi istemem.”

“Pekâlâ. Bunu şimdi açıklamanız yaşınızın çok ötesinde bir bilge- liği gösteriyor.”

“Kimilerine göre de babamın ve onun babasının başına gelen fela- ketlerden kaynaklanan bir ürkeklik.”

“Ben aynı fikirde değilim,” dedi Daniel kısaca.

Bir tarafındaki bir kütlenin hareketiyle irkildi ve bir an rüzgârın devirdiği bir dikilitaş sandı; ama bu sadece, daha da pembeleşmiş görünen Thomas Newcomen’di. “Tanrı’nın izniyle, o araba gezisi bir deniz seyahatine en çok yaklaştığım durum olacak!” diye açık- ladı.

“Tanrı sizi kutsasın,” dedi Daniel. “Geçen ayki fırtınalarda o kadar çok sallandık ki tayfaların hepsi günlerce yemek yiyemeyecek kadar hastalandı. Karaya oturmayalım diye dua etmeyi bırakıp, oturalım diye dua etmeye başlamıştım.” Diğer ikisi gülerken Daniel nefes al- mak için duraksadı. Newcomen bir kil pipo ve tütün kesesi çıkarmıştı, Lostwithiel de aynısını yaptı. Kont el çırparak sürücünün dikkatini çekti ve ateş getirmesini işaret etti.

Referanslar

Benzer Belgeler

O mevsim ki son kurhanlar verilmiş, bedeller ödenmiş sunağın kapısı ertesi yılın hasat mevsimi sonunda yeniden açılmak üzere kapatılmış ve bütün ahali

Bulutun büyük kısmı hidrojen ve helyumdan yapılmış olsa da, yeryüzünü oluşturmak için birikmiş olan malzeme, özellikle karbon, oksijen, demir, alüminyum, magnezyum ve

“İyi etmemiş Veli amca seni böyle erkenden bırakıp gitmekle” dedi ya- ralarını okşamak ister gibi. “Hiç bırakılıp gidilecek kadın mı benim Cennet

Bu villalardan bazıları; Villa Pietra, Villa Petraia, Villa Medici(Fiesole), Villa Poggio a Caiana, Villa Careggii... Floransa villa bahçelerinde

Güneş hafif elementleri tutacak büyüklükte olduğu için, yüksek oranda hidrojen büyüklükte olduğu için, yüksek oranda hidrojen içermektedir; fakat

Jeolojik zamanlarda atmosferin kimyasal yapısında görülen oynamalar iklimlerin değişmesine, bu da doğrudan doğruya canlıların çeşitliliği ya da ortadan kalkmalarına

21 Ve bundan sonra hešti- evinde büyük bir bayram 22 organize ettim. 1 Transkripsiyon ve tercüme

savunurken, TOKİ ise hazırladığı raporda "plan notu değişikliğinin Gül-Keleşoğlu konsorsiyumunun satın aldığı parseller için geçerliyken Bahçe şehir