06.02.2020
TARİH 11
ARİF ÖZBEYLİ
3.4. KUZEYDEN GELEN TEHLIKE: RUSYA
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Osmanlı-Rus diplomatik ilişkilerinin temeli XV. yüzyıla kadar dayanır. XV. yüzyılın ortalarına kadar dağınık bir şekilde yaşayan Ruslar, 1492 senesinde Moskova Knez’i III. İvan’ın etrafında toplanarak büyük bir devlet olma yolunda ilk adımlarını attı.
Rusya tarih sahnesine çıktığı andan itibaren denizlere ulaşmak için büyük bir çaba gösterdi. Diğer yandan
Rusya’nın sıcak denizlere inmesini hedef alan büyük idealinin temelleri onun Bizans’ın dinî ve politik
mirasçısı olmak iddiasına dayanıyordu. Bu sebeple Rusya tarihi açısından İstanbul, sadece ekonomik ve stratejik yönden değil, dinî sebeplerden de ele
geçirilmesi gereken bir şehir olarak görülüyordu.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Moskova Knezi III. İvan’ın Bizans Prensesi Sofya ile evlenmesi, Moskova’nın İstanbul’a halef olacağı
düşüncesinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu görüş daha sonra Moskova’nın ‘Üçüncü Roma’ olacağı tarzında siyasi düşünce hâline getirildi.
Rusya’nın 1480’de Altın Orda Devleti’nin hâkimiyetinden kurtulup müstakil bir Hristiyan devleti olarak ortaya çıkması Rusya’nın
gelecekte Osmanlı Devleti ile olan ilişkilerini belirledi. 1569 yılında Astrahan Seferi’nde ilk Osmanlı-Rus savaşı cereyan etti. 1682-1725 yıllarında Rus tahtına oturan I. Petro, Rusların sıcak denizlere inme politikasının başlatıcısı oldu. 1689’dan itibaren Rusya topraklarını genişletme politikasına hız verdi.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
XVIII. yüzyılın ortalarına doğru Avusturya ve Rusya
Osmanlı Devleti’ne karşı saldırgan bir politika izlemeye başladılar. Bu politika 1768’te savaşa dönüştü. 1768’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile son buldu. 1770’de Osmanlı donanmasının Ruslar tarafından Çeşme’de yakılması Avrupa’da da büyük bir tedirginliğe neden olmuştu.
Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Ruslar, Kırım’ın himayesini
Osmanlı Devleti’nden aldı. Halkı Müslüman olan bir yer ilk defa Osmanlı Devleti’nden ayrıldı. Bu noktada Karadeniz’in bir Türk gölü olma özelliği de kaybedildi. Kuzeyden gelen tehlike olan Rusya, bu antlaşma ile Ortodoks Hristiyanların koruyuculuğunu da üstlendi.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
1787-1792 Osmanlı-Rus savaşları sonucunda Rusya ile Yaş
Antlaşması (1792) imzalandı. Kırım’ın tamamen kaybedildiği Yaş Antlaşması’yla Rusya’nın saldırgan politikaları devam etti. Rum
İsyanı devam ederken Navarin’de Osmanlı ve Mısır donanmalarının yakılmasıyla (1827) Rusya bir kez daha Doğu Akdeniz’de güç sahibi olduğunu dünyaya gösterdi.
Rusya’nın Yunanlıların bağımsızlığını desteklemesi, Osmanlı Devleti ile yaptığı barış ve dostluk
anlaşmalarına sadık kalmadığını her fırsatta Osmanlı Devleti aleyhine faaliyetlerini sürdürdüğünü gösterdi.
Osmanlı Devleti’nde Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve yeni ordunun henüz kurulma aşamasında olması
Rusya’ya aradığı fırsatı vermişti. Rusya, batıda Edirne, doğuda ise Erzurum’a kadar ilerledi.
Bu şartlar altında 1829 tarihinde Edirne Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Kuban Nehri’nin
ağzından başlayarak bütün Karadeniz sahili Rusya’nın egemenliğine girdi. Rus ticaret gemilerine
Boğazlar’dan geçiş hakkı tanındı.
Bu durum İngiltere için endişe vericiydi. Çünkü
sömürgelerine giden yolların merkezinde yer
alan Osmanlı Devleti üzerinde Rusların nüfuz
kazanması İngiltere’nin emperyalist stratejisine
ters düşüyordu.
www.tariheglencesi.com 06.02.2020 1833’te Mısır Meselesi’nde Ruslardan destek alınması amacıyla Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın imzalanması İngiltere başta olmak üzere Avrupalı bazı devletlerin tepkisine yol açtı. Bu antlaşma Rusya’nın Boğazlar üzerinde nüfuz kazanması anlamına geliyordu.
Boğazları Rusya’ya kaptırmamak için büyük devletlerin gösterdikleri gayretleri ve aralarındaki siyasi ve
ekonomik sahadaki rekabetleri, Osmanlının kendini Rusya’ya karşı korumasında önemli rol oynadı. XIX.
yüzyılın ortalarına gelindiğinde Fransa Katoliklerin, İngiltere Protestanların, Rusya ise Ortodoksların
hamiliğini üstlendi.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Rusya, Ortodokslara Küçük Kaynarca Antlaşması’yla verilmiş hakları bahane ederek yeni isteklerde bulundu.
Bu istekler kabul görmeyince Rus orduları, 1853’te Eflak
Savaş sonunda Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya arasında 30 Mart 1856’da Paris Antlaşması imzalandı. Rusya, Kırım Savaşı sonunda imzalanan Paris Antlaşması’ndan memnun kalmadı.
Çünkü bu antlaşmada yer alan Karadeniz’in tarafsızlığı ilkesi Rusya’nın çıkarlarına uygun değildi.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Rusya, Balkan bölgesinde yaşayan Ortodokslar
üzerinde kaybolan itibarını yeniden kazanmak için
Slavlar arasında Panslavizm hareketlerine hız verdi. Rus kışkırtmalarıyla Bosna-Hersek (1875), Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan’da (1876) ayaklanmalar çıktı.
Balkanlar’da yaşayan Slav halklarına özerklik veya bağımsızlık verilmesini önlemek amacıyla Osmanlı Devleti I. Meşrutiyeti (Kanun-i Esasi) ilan etti.
Bu gelişmelere bağlı olarak 1877-1878 yıllarında Osmanlı-Rus Savaşı çıktı. Savaşta Osmanlı Devleti yenildi ve Ayastefanos Antlaşması imzalandı. Batılı devletler, çıkarlarına aykırı olan bu antlaşmayı
tanımadılar. Ayastefanos Antlaşması ile Rusya tek başına Osmanlı topraklarını ele geçirmekteydi. Ancak bunun yerine imzalanan
Berlin Antlaşması’yla diğer devletler de bu yağmaya ortak oldular.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Rus işgaliyle birlikte Elviye-i
Selase olarak adlandırılan Kars, Ardahan ve Batum için kırk yıl sürecek olan esaret dönemi başladı. Suni olarak ortaya
çıkarılan Ermeni Meselesi de bu antlaşmayla uluslararası bir
sorun hâline gelmiş oldu. Bu antlaşmadan sonra Rusya
XX. yüzyıla gelindiğinde Avrupa’ya
güvenemeyen ve Avrupalılar tarafından benimsenmeyen iki Avrasya devleti vardı:
Osmanlı Devleti ve Rusya. Rusya ve Osmanlı Devleti kültürel alanda hedeflerinin ortak
olmasına rağmen politik alanda özellikle
Rusya’nın istekleri nedeniyle hedeflerin farklı olması, ilişkilerin olumsuz yönde gelişmesine sebep olmuştu.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Boğazları elde etme ve Karadeniz’de egemenlik
sağlama düşüncesi ile Rusların Osmanlı Devleti’ne karşı
düşmanca hareket etmesinden dolayı uzun süreli kültürel ve
askerî ittifaklar kurulamamıştır.
Hatta Rusya, uluslararası
ilişkilerdeki dengeleri kullanarak
1914’te başlayan I. Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri
(İngiltere, Rusya ve Fransa) tarafında yer alan Rus Çarlığı ile ittifak Devletleri arasında yer alan Osmanlı Devleti
karşı karşıya geldi. Osmanlı Devleti, kendisini parçalayıp Şark Meselesi’ni sonlandırmak isteyen İtilaf Devletleri’ne karşı savaştı.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Çanakkale Cephesi’ndeki savaşın zaferle sonuçlanması İtilâf Devletleri’nin Rusya’ya yardım ulaştırmasını
engelledi. Yardım ulaşmayınca Rusya’da iç karışıklıklar
Boğazlar Meselesi ve Rusya
XVIII. yüzyılda Rus Çarı I. Petro’nun sıcak denizlere inme politikasıyla başlayan yayılmacı siyasetinde İstanbul ve Boğazlar, ayrı bir yere sahipti. Boğazların ele geçirilmesi, Rus dış siyasetinin ana prensibi hâline geldi. Özellikle, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Rusya’nın Boğazlar üzerindeki talepleri arttı.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
İstanbul, Rus tehlikesine maruz kaldı. 1833’te Mısır
İsyanı’nda Rusya’dan alınan yardım çerçevesinde Rus donanmasının Boğazlardan geçişi Rusları bu bölge
Boğazlar bu antlaşmayla Avrupalı büyük devletlerin
donanmalarına kapatıldığı gibi Rus savaş gemilerine açıldı. Bu madde İngiltere’nin sömürgelerine giden yol (Hindistan Yolu) üzerinde güçlü bir Rusya’nın varlığına sebep olabilirdi. Rusya’ya karşı, Boğazlar Meselesi’ni çıkarları doğrultusunda düzenlemeye karar veren Fransa, İngiltere, Avusturya ve Prusya ortak bir noktada buluştu. www.tariheglencesi.com 06.02.2020
Geçerliliği sekiz yıl olan Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın 1841’de süresi dolmaktaydı. 1841’de İngiltere’de
imzalanan sözleşme (Londra Boğazlar Sözleşmesi) gereğince Rusların Boğazlar üzerindeki ayrıcalığı
1856 Paris Antlaşması’yla Boğazlar’ın statüsü 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi esas alınarak yeniden
düzenlendi. Antlaşma ile Karadeniz kıyılarında Rusların donanma bulundurma hakkı ellerinden alındı.
1871’de Londra’da yapılan bir toplantıda Ruslara Karadeniz’de yeniden donanma bulundurma hakkı tanındı. Bu tarihten itibaren Rusya, Boğazları yeniden ele geçirme siyasetine başladı.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
1878’de Rus askerlerinin İstanbul kapılarına kadar ilerleyişi
İngiltere’nin karşı koymasıyla
durduruldu. Kısa bir zaman sonra Rusları durdurma rolünü
Almanya üzerine aldı ve
Rusya’ya Boğazları kapattırdı.
Rusya, Boğazlar konusunda İngiltere ve Avusturya ile
Şıpka Geçidi
II. Abdülhamit Osmanlı Devleti’nin zor dönemlerden
geçtiği yıllarda, Rusya karşısında başta İngiltere’ye daha sonra da Almanya’ya yakınlaşmak suretiyle Boğazların statüsünü korumada başarılı oldu.
06.02.2020 www.tariheglencesi.com
Reval Görüşmeleri
9 Haziran 1908’de Finlandiya Körfezi’ndeki Reval
Limanı’nda İngiltere Kralı ile Rus Çarı bir araya geldiler.
Yaptıkları görüşmeden sızan sonuçlara göre Osmanlı
Devleti toprakları yeniden paylaşılacak, Rumeli
parçalanacak, Osmanlı Devleti ordularını
Reval Planı’na göre Makedonya’da reform programının yapılması kararı alınmıştı. Bu karar
Makedonya’nın özerkleştirilerek Osmanlı Devleti’nden koparılması anlamına gelmekteydi. İttihat ve Terakki Partisi taraftarları Reval Görüşmelerine tepki olarak Makedonya’da İstanbul’a karşı isyan çıkarttı. Bu
gelişmelerin neticesinde 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildi
06.02.2020 www.tariheglencesi.com