• Sonuç bulunamadı

Fitoöstrojenler ve Kardiyovasküler Sistem

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fitoöstrojenler ve Kardiyovasküler Sistem "

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tiirk Kareliyol Dem Arş 2001; 29: 233-237

DERLEMELER

Fitoöstrojenler ve Kardiyovasküler Sistem

Uz. Dr. Aylin YILDIRIR, Prof. Dr. Lale TOKGÖZOGLU Hacettepe Vniversitesi Kardiyoloji Anabilim

Dalı,

Ankara

ÖZET

Hormon replasman tedavisi ile

karşılaşılan çeşitli olımı­

suzluk/ar

doğal

östrojen

kaynakları

olarak fitoöstrojenie- rin güncel hale gelmesine neden

olmuştur.

Fitoöstrojen ailesinin

başlıca elemanları

isojlavonlar, lignanlar ve ku-

mestan/ardır.

Bunlar içerisinde isojlavonlar en

sık

bulu- nan ve üzerinde en çok

araştırılmış

fitoöstrojenlerdir.

isoflavonlamı

aktif maddeleri genistein ve daidzein olup

yapı

olarak östrojene benzeyen bu

ajanların

selektif östro- jen ik özellikleri

nıevcurtur.

Soya fasulyesi isof/avon

grubımun

temel besin

kaynağı

m

oluşturmaktadır.

Soya tiiketiminin lipid profiline olan olumlu etkileri uzun

yıllardan

beri bilinmektedir. Bu ko- nuda ileri siirülen teoriler soya tüketiminin feka/ safra asidi

atılımu11 arttmııası,

hormon

konsantrasyonlamıda oluşturduğu değişiklikler

ve

karaciğer metabolizmasuıa

olan direkt etki/eridir.

Son

yıllarda

fitoöstrojenierin lipid

dışı

etkileri fizerinde özellikle

duru/maktadır. Tranıbosit

agregasyommu aza/t- ma, vaskiiler reaktiviteyi

artllrnıa,

antiaksidan ve antipro- liferatif etkiler fitoöstrojenierin kardiyovaskiiler sisteme olan lipid

dışı

etkilerinin

başlıcalandır.

Antineoplastik ve osteoporozdan komyucu özelliklerinin de

olduğu

yakm zamanda gösterilen fitoöstrojenler, hormon rep/asman te- davisine bir altematif olma potansiyeline sahiptir. Bu derlemeele fitoöstrojenierin kardiyovaskiiler ve non-kardi- yovaskiiler sisteme olan etkilerinin

değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Analıtar

kelime/er: Fitoöstrojenler,

lıiperlipidemi,

endo- tel

fonksiyonları

Kard iyovasküler mortalite erkeklerde

olduğu

gibi

kadınlarda

da en önem li m ortalite nedenini

oluştur­

maktadır.

Birçok gözlemsel

çalışmada

postmenapo- zat

kadınlarda

hormon replasman tedavisinin kardi- yavaskü ler riskle ri

azalttığı

bildirilmesine

karşın (1), yakın

zamanda

yayınlanan

HERS

çalışması

bi linen koroner arter

hastalığı

olan

kadınlarda

hormon rep- lasman tedavisinin kardiyovasküler olaylardan koru-

madığını,

hatta tromboembolik

komplikasyonları arttırdığını göstermiştir (2).

Bu

çalışma

hormon rep- lasman tedavisi konusunda

şüphelerin oluşmasına

neden

olmuş

ve alternatif tedavi

arayışlarını

günde-

Alındığı tarih: 8 Ocak 2000, revizyon 13 Şubat 2001

Yazışma adresi: Aylin Yıldırır, Simon Bolivar cad. No: 18/34 06550 Çankaya -Ankara

me

getirmiştir. Doğal

östrojenler olan fi toös trojenler bu alternatif tedavi lerin

başında

gelmektedir.

Fitoöstrojenler bitkise l

kaynaklı,

d ifeno lik molekül- ler olup

yapı

ve fonksiyon olarak östradiole benzer- lik göstermektedir

(Şekil

1). Fitoöstrojenler ailesinin

başlıca elemanları

isoflavonlar, lignanlar ve kumes-

taniardır

(Tablo 1 ). Bunlar içerisinde isoflavonlar en

sık

bulunan ve üzerinde en çok

araştırılmış

fitoöstro- jenlerdir. Soya fasuly es i isoflavon grubunun temel besin kaynağını oluşturmaktadır. İsoflavonların aktif maddeleri genistein ve daidzein o lup bu

ajanların

se- lektif östrojenik özellikleri

olduğu gösterilmiştir.

Östrojenik aktivitelerinin varlığı östrojen reseptörle- rine

bağlanmaları

ile

ilişkilidir.

Bu

bağlanmayı sağ­

layan molekülün

yapısında

bulunan aromatik halka üzerindeki hidroks il grubudur

(3).

Östradiol ile

kı­

yaslandığında

bu

bağlanma

genistein ve daidzein iç in

sırasıyla

100 ve 1 000 kat daha

düşük

olmakla birlikte diyette

tüketildiği

miktar biyolojik olarak et- ki göstereb ilme ktedir. Östrojen reseptörle rinin ER -~

ve

ER-ıx şeklinde

iki tipinin

olduğu

ve

ER-~ 'nın

ke- mik ve vasküler organlarda eksprese

olduğu yakın

zamanda

gösterilmiştir (4). İsoflavonlardan

genistei- nin

ER-~'ya bağlanma yatkınlığı ER-ıx'ya

göre 20 kat daha fazla olarak

bildirilmiştir (5).

İsoflavonlar Asya toplumund a, öncelikli olarak soya

şeklinde, yoğun

olarak tüketilmektedir. Bitkisel kay-

naklı

proteinler ile hayvansal

kaynaklı

proteinlerin

karşılaştırıldığı çalışınalarda

soya proteininin

sıklık­

la seçilmesinin temel sebebi kalite o larak hayvansal proteine en

yakın

bitk isel protein

olmasıdır.

Bir gram soya proteininin tüketilmesi ile

alınan

gen iste- in

miktarı l-2nıg'dır.

Amerikan toplumunun günlük genistein tüketimi

l-3nıg

iken , bu miktar

bazı

Asya

toplumlarında

20-80mg/gün

rakamlarına ulaşmakta­

dır (6).

FİTOÖSTROJENLERİN

KARDİYOV ASKÜLER ETKİLERİ

Fitoöstrojen ierin lipid profili, vasküler reaktivite,

(2)

OH

Östradiol 17-B

HO

Şekil

1.

Östradiol 17-B, genisıcin ve daidzeinin moleküler yapıları

kileri

bildirilmiştir

(Tablo 2). Yüksek oranda fitoöst- rojen içeren diyetle beslenenlerde koroner arter has-

talığı

(KAH)

insidansının

az

olması

fitoös trojenierin lipid profi line olan olumlu etkileri ile

açıklanabil­

mektedir.

İnsanlarda

soya proteini tüketiminin lipid profi line olan etkilerinin

incelendiği

38

çalışmanın

metaanal iz inde total kolesterol düzeyinde ortalama

%9.3,

düşük

dans iteli lipoprotein (LDL)'de % 12.9 ve trigliserid düzeyinde %10.5 azalma

raporedilmiş­

tir

(7)_

Yüksek dansiteli li poprotein (HDL) kolesterol düzeylerinde ise %2.4'1ük

artıştan

söz etmek müm- kündür. Bu

çalışmalarda

tüketi len ortalama soya proteini

miktarı

ise 47gram/gün olarak

bildirilmiştir.

Bu metaanalizde ortaya

çıkan

bir

başka

bulgu da

hastanın

kolesterol düzeyindeki

azalmanın

direkt olarak bazal kolesterol düzeyi ile

ilişkili olduğudur.

Orta düzeyde hiperkolesterolemisi olan bireylerde (kolestero l 259-335mg/dl) kolestero l düzeyinde

%7.4'lük bir azalma gözlenirken, ciddi hiperkoleste- rolem isi olan bireylerd e (kolesterol >335 mg/dl) bu

Tablo

1.

13aşlıca fitoöstrojenler

I sonavonlar

-Genisıein

-Daidzein

Kuıııcstanlar -Kumesırol

Lignanlar

-Enıcrolakıon

234

Tablo 2. Fitoöstrojenierin kardiyovasküler etkileri

- Lipid profiline olumlu cıkileri (Kolesıerol, LDL, ırigliserid düzeylerinde azalma)

- LDL'nin oksidasyonunu engelleme ve hücreyi akside LDL'nin siıoıoksik cıkilerinden konuna

- Antiaksidan enzimierin (kaıalaz, süpcroksiı dismuıaz, glu-

ıaıyon peraksidaz, gluıaıyon redükıaz) aklivilesini arııınna

- Tranıbosit agregasyonunu azalıma

- Hücre adezyon molekülleri ekspresyonunu azalıına

- Anıiproliferaıif etkiler

- Vaskliler reaktiviıeyi artıırma

- Elekırafizyolojik etkiler?

düşüş

%

19.6'dır.

Soya protein inin hipokolesterole- mik etkisi normokolesterolemik bireylerde ise mini- mal veya ihmal edilebilir düzeydedir. Lipid profi lin- deki bu olumlu

değişikliklerin soyanın

isoflavon içe-

riğinden kaynaklandığı

ileri sürülmektedir. Nitekim soya proteininin isoflavon

kısmının

etanol ile

ayrıştı­

rılması

ile elde edilen isoflavondan yoksun soya pro- teini tüketiminin lipidler üzerine olumlu etk ilerinin

olmadığı gösterilmiştir (8).

Fitoöstrojenierin kolesterol

düşürücü mekanizmaları

üzerin de

farklı

teoriler ileri

sürülmüştür:

1-Fitoöstrojenle r fekal safra as idi

atılımını arttırmak­

tadır.

Bu etki kolesterolün vücuttan

atılımını sağla­

makta,

dolayısıyla karaciğerden

safra asiti sentezi ve LDL-kolesterol reseptör aktivitesi

artmaktadır (9).

2-Soya proteini ile beslenme

horınan

konsantrasyon- larında değişikliklere sebep olabilmektedir. Östroje- nin KAH riski ni

azalttığı,

LDL-kolesterol düzeyini

düşürdüğü,

HDL-kolesterol düzeyini

arttırdığı,

vazo- motor tonusu ve da mar

duvarının kompliyansını

olum lu yö nde

etkilediği

bilinmekted ir. Soyada bu lu- nan

isoflavonların

da östroje n benzeri etki

gösterdiği

ileri sürülmektedir. Soya proteini tüketiminin serbest tiroks in düzeyini

arttırarak

hipertirc idi

oluşturduğu gösterilmiştir (10).

Tiroid horm on düzeylerindek i ar-

tışlar

LDL reseptör aktivitesin i, hidroks imetil glu ta- ri l CoA redüktaz aktivitesini ve safra

atımını arttırır­

ken, total ve LDL koles terol düzey lerini azaltmakta-

dır.

Soya proteininin

yapısındaki

lizin/arginin ami-

noasit

oranı

hayvansal

kaynaklı

proteinlere göre da-

ha

düşüktür.

Bu

düşüklük

insül in sek resyonunu

azaltmakta, glukagon sekresyonunu

arttırmakta,

in-

sülin/glukagon

oranını düşürmektedir.

Yüksek insü-

(3)

A. Yıldmr ı•e ark.: Fitoöstrojenler ve Kardiyovaskiiler Sistem

lin/glukagon

oranının

lipogenezi

arttırmak

yoluyla KAH ri skini

yükselttiği

bilinmektedir (9). Soya pro- te ini

alındıktan

sonra artan kan glukagon seviyesi kolesterol sentezini e ngellemektedir.

Dolayısıyla

so- ya prote ininin hormonal etkilerinden birinin de insü- lin/glukagon

oranında oluşturduğu

olumlu

değişiklik olabileceği düşünülmektedir.

3-Soya proteininin

karaciğer metabolizmasında oluş­

turduğu değişiklikler

hepatositler

tarafından

LDL ve çok

düşük

densiteli lipoprote in (VLDL)

alımını

art-

tırmaktadır.

Sirtali ve ark (1 ll LDL'n in reseptörlere

bağlanmasında

ve

yıkımındaki

artma sonucu koles- terol dü zeylerinde azalma rapor etmiş lerdir. İso fla­

vondan zengin diye tle bes lenen ancak LDL reseptö- rü nden yoks un fare lerde

isoflavonların

bu lipid dü-

şürücü

etkilerinin gösterileme mesi, LDL reseptör aktivitesinde ki

artışın

koleste rol

düşürücü

me kaniz- maların baş ında geldi ğini kanıtlamaktadır (12). İ sof­

lavonlar LDL' nin oksid asyonunu önlemekte ve hüc- rey i oks ide LDL'nin sitotoks ik etkilerinden koru-

maktadır

(13,1 4). Bunlara ilavete n genisteinin hidro- je n peroks it

oluşumunu önlediği;

katalaz, s üperoksit dis mutaz, glutatyon peroks idaz ve glutatyo n re dük- laz gibi antiaksidan enzimie rin a ktivitesini

arttırdığı gösterilmiştir.

Ate rosklerozun ilk

basamağı

mon ositl erin endotel hücre le rine

yapışması

ve intimal

tabakayı

geçerek köpük hücre

oluşturmasıdır.

Monos itterin e ndotel hücrele rine

yapışmasında

adezyon molekülleri ve s i- tokin ler önemli rol

oynamaktadır.

Fitoöstrojenie rin bu ilk basamakta etkili

olabileceği

konusunda

görüş­

ler

vardır.

Genisteinin insan doku kül türlerinde hüc- re ade zyon moleküllerinin (ICAM-1 ve VCAM- 1) eks presyonunu inhibe

ettiği gösterilmiştir

(1 5).

Üzümde bulunan bir d iğer fitoö stojen olan resverat- rol bir

araştırmada

insan e ndotel hücrelerinde vaskü- ler hücre adezyon molekülü (V CAM- I) ve interse lü- ler hücre adezyon molekülü (ICAM-1) ekspresyonu- nu inhibe

etmiş

ve östroj ene

bağımlı

kanser hücre le- . rinin

çoğalmasını engellemiştir

(1 6). A te rosklerotik

olayda

diğer

öne mli basamak hücre pro liferasyonu olup

isoflavonların

antiprolif e ratif özelliklerinin bu basamakta etkili

olduğu gösterilmiştir

(17,1 8). Büyü- meyi

uyarıcı

birçok faktör timzin kinaz aktivasyonu- na neden olarak hücre bölünmesini

uyarıcı

reseptör- le ri aktive etmektedir. Genis te in ise spesifik bi r tiro- zin kinaz inhibitörüdür (19).

Çeşitli

isofl avon esterle-

LDL'ye göre hücre proliferasyonunu

anlamlı

ora nda inhibe

ettiği gösterilmiştir

(20).

Fitoöstrojenler

diğer

östroje n

preperatlarına

göre da- ha az protrombojeniktir. Genis teinin trombosi t ak ti- vasyonunu ve akümül asyonunu

önlediği,

trombosit kökenli büyüm e faktörü

oluşumunu

ve trombinin ak- tivites ini

engellediği

deneysel

çalışmalarda

gösteril-

miştir

(1 7,2 1 ). In vitro o rtamda kollajen ve trombok- san ile trombosit agregasyonunu

azaltmasının altında

yatan

mekanizmanın

tromboksan reseptörün e

bağ­

lanmayı

inhibe etmes i ve

azalmış

tiroksin fosforilas-

yonu ile

ilişkili olduğu

ileri

sürülmüştür

(22,23).

Preklinik

çalışmalarda

fitoöstrojenie rin vasküle r re- a ktiviteyi olumlu yönde

etkileyebileceği gösterilmiş­

tir.

Altı

ay süre il e fitoöstrojenden zengin diyet ile beslenen maymunl arda loka l uygulanan aset ilkelin koron er arte rde vazodilatasyon a yol açarken fi toöst- rojenden fakir di yetle besle nen maymunlarda vazo- kons trüktör cevap

gözlenmiştir

(24). In vitro

çalışma­

larda östradiol- 17j3, genistein ve daidzei n doza ba-

ğımlı

olarak damar kes itlerinde vazodilatasyona yol

açmıştır

(25). Bu vazodil atasyo n endotelden

bağımsız

olup nitrik oks it veya prostasiklin antagonistleri ile bloke

edilememiştir. ER-j3'nın

vasküler

yapıda

eks- presyonunun

gösterilmiş olması isoflavonların

vas- küler etkile rini bu reseptör

aracılığı

ile

gerçekleştir­

d iğini d üş ündürmekted ir. İsoflavonla r menopozdaki veya peri menopozdaki

kadınlarda

sistemik arter

kompliyansını

olumlu yönde etkilemektedir(26) . Fitoöstojenle rin elektrofizyolojik etk ilerinin de ola-

bileceğini düşündüren çeşitli görüşler

mevcuttu r.

Genis tein ve daidzeinin ventrikül mi yositlerinin be- taadrenerji k uyanlara hassasiyetini

arttırabileceği,

kardiyak iyon

kanallarının

tim zin kinaz ile regülas- yonunun bu mekanizmada ro lü

olabileceği düşünül­

mekted ir

(27),

An cak, fitoöstrojenierin aritmik olay- lardaki rolü konus unda veri mevcut

değildir.

Biz de

kliniğimizde

Beslenme ve Diyet bölümü ile ortak o larak

yürüttüğümüz çalışmamızda

20 hiper- kolesterolem ik sigara kullanmayan ve beden k itle in- deksi normal ola n e rkek hastada diyeneki hayvansal

kaynaklı

proteinin %60

oranında

soya protein i ile

yerdeğiştirmesinin

plazma lipidleri ve endotel fonk-

siyonları

üzerin e etkis ini ineeledik (28). Endotel

fonksiyon parametreleri olarak hücre adezyon male-

k üllerinden tro mbomodülinin plazma düzeylerini ve

(4)

1 U l t \ 1\.UIUI. f V I 1..-'f..IIIII I':J ~vv1 O./ ... ..,...; _..,.,

latasyon u

değerlendirdik. Altı haftalık

süre ile uygu-

ladığımız

bu diyetin s onunda plazma total ko leste rol (262±33mg/dl vs 221±33mg/ dl, p<O.OOJ ), LDL ( 174±29mg/dl vs

ı

38±31 mg/di, p<O.OO

ı),

trigliserid (253±99 vs 20 1±58mg/dl, p=O.OOI) düzey le rinde

anlamlı azalmanın yanısıra

plazma trombomod ülin düzey lerinde

düşüş

(49±22ng/d l vs 44±17ng/dl, p=0.004) ve endotele

bağımlı

dil atasyonda

iyileşme

(%8.2±0.6 vs o/o 12.6±0.6, p=0.002)

saptadı

k. Soya tüketiminin li pid profilini

iyileştirmenin dışında

en- dotel

fonksiyonlarını

da

düzelttiği

sonucuna

vardık.

FİTOÖSTROJENLERİN

NON-KARDİYOV ASKÜLER ETKİLERİ

Fitoös trojenierin kansere neden

olmadığı,

aksine in vitro ve hayvan

çalışmalarında

antineoplastik etkile- rinin

olduğu gösterilmiştir.

Bu antineoplastik etkile- rinin anj iyogenezin ve/veya tirozin kinaz aktivitesi- nin inhibisyonu ile

ilişkili olabileceği düşünülmekte­

dir

(18,29). Aynı

zamanda

fıtoöstrojenler

östrojen re- septörlerinin parsiyel antagoni stidir ve bu antagonis- tik etkinin antin eoplastik rolü

olabileceği düşünül­

me kted ir. Fitoös troj enl erin, özellikle ge nis teinin, prostat ve meme kanser hi.icrelerinde, vasküle r endo- tel hücreleri ve fibroblastlarda antiproliferatif öze l- liklerinin

olduğu gösterilmiştir (30-32).

Nite kim epi- demiyolojik

çalışınalar

soyadan zengin diyetle besle- nen toplumlarda meme, prostat ve endometriyal kan- ser

insidansının

da ha az

olduğuna

dikkat çekme kte- dir

(33),

Bu antikanserojenik etki lerden soya proteini- nin proteaz inhibitörleri ve/veya fitik asid içerikleri- nin sorumlu

olabileceği

üze rinde d

urulmaktadır (34).

Fitoöstrojenierin osteoporozdan koruyucu etk ileri de mevcuttur. Ovariektom ize

sıçanlarda

soya proteinli diyet kemik

kaybını

önlerken

(35)

tek

başına

geniste- in ilavesinin böyle bir e tkisinin

olmadığı

gösteril-

miştir (36). Dolayısıyla soyanın yapısında

bulunan

diğer eleınanların

bu e tkiden so rumlu

olabileceği

üzerinde

durulmaktadır.

Benzer

şekilde,

isoflavon s upl ementasyonunun pos tmenopozal

kadınlarda

lumbar vertebra kemik mineral dans ites ini

arttırdığı gösterilmiştir (37),

Sonuç olarak fitoöstrojenler lipid profi li ve vasküler tonu sa etkileri, trombozu önleyici ve antiproliferat if özellikle ri nedeniyle kardiyovaskül er

hastalıklardan korumaktadır.

Soya en

sık

tüketil en

doğal

fitoöstro-

236

jen

kaynağı

olup soya proteini

kadınlarda

hipokoles- te rolemik etkilerinin

dışında

birçok avantaj lar da

sağlamaktadır.

Menopozal

semptomları azaltına

ve os teoporozu önlemenin

yanısıra horınon

replasman tedavisinin

başta

kanser riski olmak üzere yan etkile- rinden de

hastayı korumaktadır.

KAYNAKLAR

I. Grodstein F, Stampfer MJ, Colditz GA, et al:

Posı­

menopausal

honnoııe

therapy and

mortaliıy.

N Engl J Med

ı

997;336:

ı

769-75

2. Hulley S, Grad y D, Bush T, et al for the

Hearı

and

Esırogeıı/progestiıı Replacemeııt

Study (HERS) Rescarch Group,

Raııdomized

trial of estrogen plus

progestiıı

for se- condary

prevcntioıı

of

coroııary

hcart disease in postmeno- pausal women. JAMA 1998;280:605- 13

3. Mar tucci CP, Fis hman J: P450 enzymes of

estrogeıı

metabolism. Pharmacol Ther 1993;57:237-57

4. Ku iper GG, Enmark E, Pelto-Huikko M, Nilsson S, Gustafsson JA: Cloning o f a novel receptor expressed in rat prostate and ovary. Proc Natl Acad Sci USA 1996;93:5925-30

5. Kuiper GGJM,

Lemınen

J G, Ca rlsson B, et a l: lnte- raction of estrogenic chemicals and

phyıoestrogens

wi th estrogen receptor !3. Endocrinology 1998; 139: 4252-63 6. Barnes S, Peterson TG, Coward L: Rationale for use of genistein -containing soy

maırices

in

cheınoprevcntion

tr ial s for

breası

and prostate cancer. J Cell

Biocheın

1995;22:181-7

7. Ander son JW, Johnstone BM, Cook-Newell ME:

Meta-analysis of the effects of soy protein intake on

senını

lipids. N Engl J Med 1995;332:276-82

8. Anthony MS, Clarkson TB, Bullock BC, Wagner JD: Soy protein versus soy phytoestrogens in the prevent i- on o f d iet induced coronary artery atherosclerosis of

ınale

cynomolg us mo nkeys. Arterioscler Th romb Vasc Biol 1 997; 17:2524-3 1

9. Potter SM: Overview of proposed mechan isms for the hypocholesterolemic effects of soy. J Nutr 1995; 125:606S- 6 11S

10. Forsyth e WA: Soy protein, thyroid regulatio n and cholesterol

ınetabolism.

J Nu tr 1 995; 125:61 9S-23S ll. S irtoli C R, Lovati MR, Manzoni C, et al: Soy and cholesterol reduction: elinical experience. J Nutr 1995;

125 :598S-605S

12. Kirk EA, Sutherland P, Wang SA, e t al: Dietary iso fl avones reduce

plasnıa

cholesterol and athero sclerosis in C57BL/6

ınice

but no t LDL receptor-deficient mice. J Nutr 1998; 128:954-9

13. Kapiotis S, Herma nn M, Held I, et al: Genistein, the

d ietary deri ved angiogenesis inhi bitor, prevcnts LDL oxi-

dation and

proıecıs

endo thelial cells from damage by ath e-

rogen ic LDL. Artc rioscler

Thronıb

Vasc Bio l

1997; 17:2868-74

(5)

A. Yıldmr ve ark.: Fitoöstrojenler ve Kardiyovaskiiler Sistem

14. Tikkanen MJ, Wahala K, Ojala S, et al: Effect of soybean phytoestrogen intakc on low density lipoprotein oxidation resistance. PNAS 1998;95:3 1 06-1 O

15. Takahashi M , lkeda U,

Masuyaına

JI, et al: Mo- nocyte-e ndothelial ccll interaction induces expressian of adhesion molecules on human umbilical cord endothelial cells. Cardiovasc Res 1996;32:422-9

16. Ferrero ME, Bertelli AA, Fulgenzi A, et al: Activity in-vitro of resveratrol on granulocyte and monocyte adhe- sion to

endotheliuın.

Am J Cl in Nu tr 1 998;68: 1208-14 17. Raines EW, Ross R: Bio logy of atherosclerotic pla- que formation: Possible role of growth factors in lesion de- velopment and the poten tial impact of soy. J Nutr

1995; 125:624S-630S

18. Fotsis T, Pepper M, Adlercreutz H, Hase T, Monte- sano R, Schweigerer L: Genis tein, a dietary ingested isoflavo noid, inhibits cell prolife ration and in v itro angio- genesis. J Nu tr 1995; 1 25:790S-797S

19. Akiyama T, I shida J, Nakagawa S, et al: Genistein, a specific inhibitor of ty rosine-specific protein kinases. J Biol

Chenı

1987;262:559 2-5

20. Meng Q -H, Waha1 a K, Ad lercreutz H , Tikkanen MJ: Antipro1iferative effi cacy of

lipoplıilic

soy isoflavone phytoestrogens derived by low d ensity lipoprotein partic- les into cu ltured U937 cells. Life Sci 1999;65 : 1695-705 21. Wilcox JN,

Bluınenthal

BF:

Throınbotic ınechanism

in atherosclerosis: po tential

iınpact

of soy proteins. J Nutr 1995; 125:63 1 S-638S

22.

Nakashiına

S, Koike T, Nozawa Y: Genistein, a pro- tein tyrosine kinase inhibitor, inhibits

thronıboxane

A2- mediated human platelet responses. Mo l Pharm

ı

991 ;39:475-80

23. McNicol A: The effects of genistein on platelet functi·

on are due to thromboxane recepter

antagonisın

rather than inhibition of tyrosine kinase. Prostaglandins, Leukot- rienes, Essential Fatty Acids 1992;48:379-84

24. Honore EK, Williams JK, Anthony MS, C larkson TB: Soy isofl avones enhance coronary vascular react ivity in a theroscle rotic fe mal e macaques. Fertil Steril

1997;67: 148-54

25. Nevala R, Korpela R , Vapaatalo H:

Planı

derived cstrogens relax rat

ınesenteric

artery in vitro. Life Sci

1998;63:95- 1 00

26. Nestel PJ,

Yaınashita

T, Sasahara T, et al: Soy isof- lavones improve systemic

arıerial

compliance but not plas- ma lipids in menopa usal and

periıncnopausal

women. Ar- terioscler Thromb Vasc Biol 1997; 17:3392-8

27. Hoo1 LC, Middleton LM, Harvey RO:

Genisıcin

inc- reases the sensitivity of cardiac ion channels to beta-adre- nergic recepter stimulation. Circ Res 1998;83:33-42 28.

Yıldırır

A,

Tokgözoğlu

L , Oduncu T, et al: Soya proteinli diyetin endo tel fonksiyonianna etkis i. XVI. Ulu- sal Kardiyoloji Kongresi. 11 -14 Ekim 2000, Belek Antal- ya.

29. Fotsis T, Pepper M, Adlercreutz H , et a l: Genistein, a dietary deri ved inhibitor of in-vitro angiogenesis. PNAS 1993;90:2690-4

30. Pete rson G, Barnes S :

Genisıcin

and

bioclıanin

A in- hibit the growth of human prostate cancer cells in culture but not

epiderınal

growth factor recepte r

ıyrosine plıosp­

horylation. Prostate 1993;22:335-45

31. Peterson G, Barn es S:

Genisıcin

inhibition of the growth of human

breası

cancer cells: indepcndence from estrogen recepter and

nıultidnıg

rcsistance gene product.

Biochem Biophys Res Com m un 1991; 179:661-7

32. Barnes S: Effect of genistein o n in vitro and in vivo model s o f canccr. J Nu tr 1995; 125:777S-83S

33. Messina MJ, Persky V, Setchell KOR, Barnes S:

Soy intake and cancer risk: a review of the in vit ro and in vivo data. Nu tr Canccr 1 994;21:

ı

1 3-3

ı

34. Messina M, Messina V: Inercasi ng use of soyfoods and their

potenıial

role in cancer prevention.

1

Am Di et Assoc 199 1 ;91 :836-40

35. Arjmandi BH, Alekel L, Hollis BW, et a l: Dietary soybean protein prevents bone loss in a ovariectomized rat model of osteoporosis.

1

Nu tr 1996; 1 26: 16 1-7

36. Dodge JA, Glasebrook AL, Magee DE, et al: Envi- ronmental estrogens: Effects on cho lesterol lowering and bone in the ovariectomized rat. 1

Sıeroid

Biochem Mol B i o 1 996;59:

ı

55-61

37. Potter SM,

Bauın

J A, Teng H, et al: Soy protein and

isofl avones. Their effects o n blood lipids and bone density

in

posımenopausal

women. Am 1 Cl in Nu

ı

1 998;68 6

Suppl: 1375S-9S.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak akut iskemik inmede önemli risk faktörü olan aterosklerozun patogenezinde rol oyna- yan dislipidemik süreçte, non-HDL kolesterol (Total kolesterol-HDL-K) ve

Bağımlılık yapan madde ve ilaçlar, kan basıncı değişikliği, supraventriküler ve ventriküler aritmiler, pulmoner hiper- tansiyon, bakteriyel endokardit, iskemik kalp

 Hipoproteinemilerde (örneğin açlık ödemi, renal protein atılımı, karaciğer parankim hasarları, eksudatif enteropatiler) plazmadaki kolloid ozmotik basınç azalır ve

durumda kalp cerrahisi öncesi ağızda bulunan tüm dental ve periodontal

‹nsanda kalp h›z› de¤iflkenli¤i ile yap›lan çal›flmada oral melatonin al›m›ndan sonra ya- tar pozisyonda kardiyak vagal tonus art›fl›na ba¤l› olarak kalp h›z›

1990 yılındaki &#34;sağlıklı&#34; popülasyonun 10 yıllık iz- lenmesinde meydana gelen koroner kökenli ölümler ile KKH'dan oluşan bileşik hedef noktası

Şekil 2, Bireylerde risk değerlendirmesi ile korunma ve tedavi için total kolesterol (TK) değerine göre bit algoritma.. Onar: Halktmtz için T otal Kolesterol Düzeyi Normal

(küçük dolaşım), kanı vücudun tüm doku ve organlarına götürüp getirmesine sistemik dolaşım (büyük dolaşım), denir... Dolaşım sisteminin ana