• Sonuç bulunamadı

İSLAMİYET TÜRK KÜLTÜR TARİHİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İSLAMİYET TÜRK KÜLTÜR TARİHİ"

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK KÜLTÜR TARİHİ

İSLAMİYET

(2)

İSLAMİYET

Türkler İslamiyet ile ilk kez VII.

Yüzyılda İran’ın Arap orduları tarafından

fethedilmesinden sonra tanışmıştır.

Ancak Türklerin islamiyeti kabulü

300 yıl gibi uzun bir süreç sonrasında

gerçekleşmiştir.Tabi sürecin böyle

uzaması

kaçınılmazdı.Çünkü toplumların dinsel ya da ideolojik

dönüşümleri öyle

kolay gerçekleşmez.

(3)

İSLAMİYET

İslamiyet niteliği

gereği cihat anlayışı içinde, silahla

geliyor ve onu kabul edeceklerin bundan böyle Arap

İmparatorluğu’nun tebaası olmalarını zorunlu kılıyordu.

Bu durumda

bağısızlıklarına çok bağlı olan Türklerin İslamiye ile

karşılaştıkları dönemde gönül

rızası ile İslamiyeti kabul etmesini

beklemek mümkün değildir.Özellikle Emeviler

döneminde.

(4)

İSLAMİYET

Türklerin İslamiyete geçişini üç evreye ayırabiliriz:

1.Türklerin bireysel olarak islamiyete geçişi(642-751)

2.Grup halinde din değiştirme, orduda ve yönetimde

görevler

üstlenme(751-868)

 3.Toplu din

değişiklikleri ve ilk Müslüman

Türk

devletlerinin

kurulması(868-

940)

(5)

İSLAMİYET

Arap orduları Nihavend

savaşından sonra İran’ı ele

geçirdiklerinde Türkler ile iki yörede temas ettiler.Bunlar Kafkaslar ve

Maveraünnehir’dir.

Kafkaslarda Emevi kuvvetleri Hazarlar ile karşılaşmıştırlar.Anc ak onları dize

getiremeyince dikkatlerini

Maveraünnehir bölgesine vererek buradaki küçük Türk devletleri ile

çatışmaya

girmişlerdir.

(6)

İSLAMİYET

Bu yıllarda Orta Asya’da güçlü bir devlet olmadığı için Emeviler

Maveraünneir

bölgesindeki Türkler ile rahatça

savaşabilmiştir.Bu dönemde özellikle Türgişler ile Emevi kuvvetleri arasında çatışmalar vardır.

Abbasoğulları dönemi ise Orta Asya’da artan Çin baskısı nedeniyle Türklerin İslamiyete yaklaştıkları

dönemdir.

Abbasoğullarının Arapçılık siyasetini bırakmaları Türklerin bu devlete sıcak

bakmalarının nedeni

olmuştur.

(7)

İSLAMİYET

751 Yılında yapılan Talas Savaşı bu

noktada dönüm

noktası olmuştur.Bu savaşla Çin ordusu Türkistan’dan geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Bu savaş Batı

Türkistandaki arap egemenliğini

perçilerken Türklerin İslamiyet

geçişlerinde yeni bir

dönemin başlangıcı

olmuştur.

(8)

İSLAMİYET

Abbasoğulları askeri açıdan yetenekli

olan Türklerden

yararlanma yoluna gitmiş onları hassa ordularına dahil

etmeye

başlamışlardır.Böyle ce Türkler Arap

İmparatorluğunda önemli yerlere

gelmeye

başlamışlardır.

868’de Tolunoğlu Ahmet’in Mısır’da bağımsızlığını ilan etmesi ile bağımsız Müslüman Türk

Devletleri tarihide başlamış olur.Açılan bu kapıyı Büyük

Selçuklu Devleti’ne kadar uzanan

devletler silsilesi

izleyecektir.

(9)

İSLAMİYET

XI. Yüzyılda çoğunluğunu Oğuzların

oluşturduğu iki

yüzbin çadırlık bir geçişle Türklerin İslamiyet içindeki gücü artacak.

Büyük

Selçuklu’dan Osmanlı

Devleti’ne uzanan yeni

güçlü devletler bu süreç

sonrasında

ortaya çıkacaktır.

(10)

TASAVVUF

Selçuklular adıyla Oğuzlar kendi

devletlerini

kurduklarında İslam dini ve düşüncesi

tarihinde yeni bir döneme

girilmiştir.

Özellikle

Anadolu’ya

yerleşen Türkler tasavvuf adı

verilen bu

akımdan yoğun bir şekilde

etkilenecektir.

(11)

TASAVVUF

Tasavvuf genelde şöyle

tanımlanmaktadır.

Tanrının niteliğini ve dünyanın

oluşumunu, varlık birliği anlayışı ile açıklayan dinsel ve felsefi akım.

Türkçeye sofa olarak geçen suffalarda

toplandıkları için akıma bu ad

verilmiştir.Bazları ise onların yünden

yapılmış giysi,yani sof giydiklerinden ötürü böyle

anıldıklarını öne

sürmektedir.

(12)

TASAVVUF

Tasavvufta 3

yönlü bir ilişkiler demeti vardır:

a).Tanrı-İnsan ilişkisi

b).İnsanın öteki insanlarla ilişkisi.

c).İnsanın kendisi ile ilişkisi

 Bu ilişkileri arama ve açıklama

çabaları eski Hinsidtan’dan başlayıp

İran’da ve

Yunanistan’da

da görülür.

(13)

TASAVVUF

İslamiyette tasavvuf başlangıçta

dışlanmasına karşın sonradan

güçlenip,yaygınlamı ş ve kültürel hayatı etkileyen bir içerik kazanmıştır.

IX. Yüzyıl

sonlarında şair Hallac-ı Mansur tanrı ve insan

ayrımını ortadan kaldıran bir

atılımda bulunur.

(14)

TASAVVUF

 Sözcük anlamı Tanrı benim demek

olan Enelhakkı Hallac Bende

tanrıdan başka bir ey yoktur

anlamında kullanmıştır.Ona göre

tanrı ile insan bir varlık ortamında

birleşirler.İnsan, kendini tanrı

yolunda yok edince gerçek

varlığına kavuşur.

(15)

TASAVVUF

Üç yüzyıla yakın süren bir karşı

koymadan sonra, XI.

Yüzyılda tasavvuf yorumlarının Kuran ve Sünnetin

esaslarına ters düşmediği kabul edilir.

Bunda da bir yandan felsefeye, öte

yandan dine bağlı kalan ancak aklı bir yana iterek imanı

temel ilke olarak ele alan Gazali’nin

büyük payı vardır.

(16)

TASAVVUF

Gazali iman ile akıl arasındaki uyuşmazlığı

bağdaştırmak için tasavvufu gerekli görüyordu.

Gazalinin çabaları tasavvufu

kurtarmıştı ancak bu akıma hayat hakkı tanınırken içtihat kapısı

kapatılmıştır.

(17)

TASAVVUF

Tasavvuf inanışı, Allahın görüntüsü olan insan’ı 2

öğeden oluşmuş kabul edilmektedir.

a).Ten(beden).Ölü mlü olan 4

maddenin

birleşimidir.Toprak, hava,su,ateş

b).Ruh(can):ölüm süzdür ve Allahın bütün niteliklerini taşırlar.İnsan

Allahtan gelen ve

sonunda Allaha

dönecek olan

ölümsüz özün

taşıyıcısıdır.

(18)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Anadolu Türklüğü genelde İslamiyetin Sünni görüşünü

benimsemiştir.

İslamiyet Kuran’ın yorumunda ve

ibadetlerde peygamberin hadisleri ile

uygulamalarına bağlı kalıp kalmama

konusunda İslamiyet iki büyük kola

ayrılmıştır.

Söz konusu alanda Kuran’a ve

sünnet’e bağlanan kola sünnete

uygun anlamına gelen Sünni,

bunun dışında

kalan görüşlere ise Ali taraftarları

anlamına gelen Şia

denmiştir.

(19)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

 XIII. Yüzyıl

Anadolusundak i dinsel hayata bakıldığında

tasavvufunda etkisi ile pek çok tarikat’ın ortaya çıktığını görmekteyiz.

Bu tarikatlar islam öncesi dinsel

görüşlerin, hatta inançların tümüyle ortadan kalktığını göstermektedir.Bu dönemde Anadolu

Türkleri arasında eski Totemizm ve

Şamanizm inanç ve

görüşlerinin henüz

yaşamakta olduğunu

kanıtlamaktadır.

(20)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yıllarda etkin olan Horasan

Erenleri veya Abdalan- ı Rum adıyla bilinen bu dervişler,babalar Şamanist inançlardan türeme bir toplum

yapısına uygun olarak heterodoks bir İslamı temsil etmekteydi.

Türkmenler kendi toplun ve kültür biçimlerini temsil ede babalara bağnazca bağlıydı.

Bu Türkmenler

içinde Ahmet

Yesevi’nin temsil

ettiği Orta Asya Türk

geleneği egemendi.

(21)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Anadolu Türkmen akımlarının hemen her zaman rafizi dini hareketler biçimini alması bu heterodoks yapıda saklıdır.

1240 Yılında patlak veren Baba İshak İsyanı Anadolu’da bulunan Türkmen Ayaklanmaların bu noktada ilkidir.

Bu isyanın bastırılması

sonrasında isyana katılan pek çok

derviş, kolonizatör Batı Anadolu’ya

yönelmişlerdir.Bunlar ın pek çoğu sonradan Osmanlı Devleti’nin kurulmasında

belirleyici rol

oynayacaklardır.

(22)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Bektaşilik, çeşitli kökten dini öğelerden oluşmuştu.Şamanizmden Balkan halklarının din inanç ve adetlerine kadar birçok kaynaktan alınan inançları içerir.Özellikle Şamanizm ile birçok benzerlikler içerir.Şamanist etki cezbeye kapılarak yapılan rakslarda net bir şekilde görülür.

Bektaşi velilerine atfedilen doğaüstü güçler

Çin Türkistan’ın da bulunan Budist Türkler

arasında da yaygındır.

(23)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

15. Yüzyılda Bektaşilik yeniçeriler tarafından benimsenmiştir.Kökenleri ne olursa olsun Türk dilini ve İslam dinini öğrenmek üzere Anadolu Türk köylerine gönderilen devşirme çocukları Sünni İslamdan ziyade halk inançlarına eğilim göstermişlerdir.Bu da onları Bektaşiliğe yaklaştırmıştır.

16. Yüzyılın sonlarında Hacı Bektaş resmen

yeniçerilerin piri kabul edilmiştir.

(24)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Evliya Çelebi 17. Yüzyıl ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’nda yedi yüz Bektaşi tekkesi olduğunu yazar,19. yüzyıl başlarında İstanbul nüfusunun beşte biri Bektaşi'dir.

Bektaşi ayrıca Türk folklorunda dünyanın

saçmalıklarını umursamayan,din bağnazlıkla

inceden inceye alay eden,her şeye hoşgörü

ile bakan bir tipti.

(25)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

 Osmanlı

Devleti’nde

hakim olan en önemli tarikat ise hiç şüphesiz ki Mevleviliktir.

 İbnü’l Arabi düşüncesinin

hüküm sürdüğü Konya’da

yetişen Mevlana

Celaleddin

Rumi tarikatın

kurucusudur.

(26)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Önceleri dini

ilimlerde iyi yetişmiş bir alim ve vaiz

olarak ün

salmış,ancak

yaşamının belli bir aşamasında bir

veliye dönüşerek bütün varlığını tasavvufi aşka adamıştır.

Mevlevilik,

seçkinlere hitap eden bir tarikat

olarak kendisini 15.

yüzyıldan

başlayarak birçok Osmanlı kentinde kabul edilmiştir.

II.Murat,II.

Bayezıt,I.Selim

Mevlevilik ile özle

olarak ilgilenmişedir.

(27)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Zamana şehirlerde etkinliğini arttıran Mevlevilik gittikçe sünni nitelik

kazanan bir tarikat haline gelip Osmanlı ideolojisinin temel yapı taşlarından birisi olmuştur.

Mevlevilik başlıca esinini Farsçadan alan klasik Osmanlı edebiyatının

yaratılışında önemli bir etmen olmuştur.

Mesnevi Mevleviliğin

temel eseriydi.

(28)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Bayrami Tarikatının kurucusu Melami bir derviş olan Hacı Bayram Veli’dir.

Tarikatın en belirleyici özelliği çalışmayı

merkeze almış olmasıdır.Dilenme ve sadaka kesin bir şekilde yasakalanmıştır

Hacı Bayram ve yandaşları, tarlayı birlikte sürer,ürünü birlikte sarf ederlerdi.

Tarikat Ankara’nın yannda loncaların etkin

olduğu bütün kentlerde güçlü bir etkiye sahip

olmuştur.

(29)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Osmanlı Devleti’nin en fazla baskı yaptığı akımlardan birisi de Hurufilik olmuştur.

Fazlullah adlı bir İranlı tarafından kurulan bu tarikat Kuran’ı batıni,kabalacı bir bakış açısı ile yorumlar.

Fazlullah kendisini Tanrı’nın tecellisi ve mehdi olarak görür.

İran’da baskı gören Hurufilik hızla Anadolu ve

Rumeli’de yaygınlaşır.

(30)

ANADOLU’DA İSLAMİYET

Hurufilerin II.

Bayezıt’a

bulundukları

suikast girişimi sonrasında devlet

bu akım

üstündeki baskısını arttırmıştır.

 Anadolu’da 1408 yılında derisi diri diri

yüzülerek idam edilen Nesimi bu

tarikattandır.

(31)

Referanslar

Benzer Belgeler

Hinduizm’de bu üç tanrı, esasında tek olan Yüce Hakikatin üç farklı yönü olarak düşünülür.. O, gereken duruma göre üç farklı şekilde tezahür etmekte ve ona

 Eğer iki sözcük arasında belli bir ölçütün iki uç noktasında olma ilişkisi varsa bu sözcükler derecelendirilebilen karşıtlardır  Büyük/küçük,

İşte sözcüklere ilişkin bu tür anlamlar, sözcüğün bütün kullanıcılar tarafından bilinen anlamsal özellikleri olarak adlandırılmaktadır Bütün içerik sözcükleri ve

Yüzünün ışığıyla aydınlat, kurtulalım. Ey Rab, uyandır gücünü, bizi kurtarmaya gel. Rab bizim için büyük işler yaptı. Bunu dünyanın dört bir yanında duyurun.

Emin Taner ELMAS (Makine Müh., As-Yar Makina Yedek Parça A.Ş.) Prof.D r.Mustafa Nazmi ERCAN (Tekstil Müh., İstanbul Aydın Üniversitesi) Prof. Sabri KAYALI (Malzeme ve

Deliryum, pek çok sistemik hastalık, metabolizma bozuklukları, ilaç ya da maddelerin toksik etkisi, geçiril- miş operasyonlar, epileptik nöbetler, enfeksiyonlar gibi pek

雙和醫院陳泓儒營養師分享均衡飲食的健康吃法

verilen Hikmet Bil ile gazetenin ya­ zı işleri müdürü Samih Tiryakioğlu’ nun duruşması, dün Dördüncü Ağır. Ceza Mahkemesinde sona