• Sonuç bulunamadı

i k Durumu 1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonom

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "i k Durumu 1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonom"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)

Volume 8 Issue 3, p. 57-81, September 2016/DOI No: 10.9737/hist.2016322069

JHS

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

Social and Economic Condition of Ziyere Village According to 1844-1845 Temettuât Registers

Yrd. Doç. Dr. Songül KEÇECİ KURT Amasya Üniversitesi - Amasya

Öz: Bu çalışma 19.yüzyıl ortalarında Sivas eyaleti Amasya sancağı Akdağ nahiyesine bağlı bir köy olan Ziyere (Ziyaret)’nin sosyal ve ekonomik yapısını 1844-1845 tarihli Temettuât defterlerine dayanarak incelemektedir. Makale, 254 haneden oluşan ve nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan bu köyde, 23 adet gayr-i müslim hanesinin bulunduğunu, köylülerin ekonomik durumunun birbirine çok yakın seviyede olduğunu tespit etmektedir.

Abstract: Relying on the the temettuât registers of 1844-45, which recorded all moveable and unmovable properties, this study examines the social and economic structure of Ziyere (Ziyaret)Village in the Akdag region of Amasya Sanjak. The article presents that 23 out of 254 homes in the village belonged to the non-Muslim population and the economic and social conditions of the peasants in the village were similar to each other.

Anahtar Kelimeler: Ziyaret, Amasya, temettuât defterleri, ekonomi, Osmanlı Devleti Keywords: Ziyaret, Amasya, temettuât registers, economy, Ottoman Empire

GİRİŞ

M.Ö iki bin yıllarında kurulmuş1olan Amasya şehri Hitit, Frig, Pers ve Makedonya Krallıkları, Pontus ve Roma’nın ardından Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmış, Evliya Çelebi’ye göre 1071 Malazgirt zaferinden sonra Selçuklu Sultanı Alparslan’ın komutanlarından Melik Danişmend Ahmed Gazi tarafından fethedilmiştir.2 Büyük Selçuklu hakimiyeti altında Danişmendlilerin idaresi altında bulunan3 ve daha sonra Anadolu Selçukluların eline geçen şehir bir müddet Moğol hâkimiyetinde kaldıktan sonra nihayet Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır.4 Şehrin daha sonraları bir şehzade sancağı haline gelmesi ona ayrı bir ehemmiyet kazandırmıştır.

1Nihat Orlu, Amasya Hakkında Coğrafya ve Tarih Bilgisi, Amasya 1939, s. 10.

2 Evliya Çelebi, Seyahatname, C. 1-2, Haz.: Seyit Ali Kahraman, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2013, s.

280; Ahmet Şimşirgil ise ilk fethin Emir Artuk Bey tarafından gerçekleştirildiğini, sonradan Danişmend Ahmed Gazi’nin bölgeye hakim olduğunu belirtmiştir. Bkz. Ahmet Şimşirgil, “XVI. Yüzyılda Amasya Şehri”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C.11, 1996, s.78.

3İlhan Şahin-Feridun Emecen, “Amasya”, TDİA, C.3, İstanbul 1991, s. 1.

4Evliya Çelebi, a.g.e., s. 280. Amasya tarihi için ayrıntılı bilgi için bkz., Hüseyin Hüsameddin Yaşar, Amasya Tarihi, Haz.:Mesut Aydın-Güler Aydın, Amasya Belediyesi Kültür Yayınları, Amasya 2013; Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, Milliyet Yayınları, İstanbul 1985; Mükremin Halil Yınanç, “Amasya”, İA, C.1, Eskişehir 2001; Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I, "Anadolu’nun İdari Taksimatı", Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1988; Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu, Çev: Erol Üyepazarcı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2004; Kenan Akyüz, Ziya Paşa’nın Amasya Mutasarrıflığı Sırasındaki Olaylar, Ankara Üniversitesi DTCF, Ankara 1964; Turgut Akpınar, “Amasya Tarihi”, İslâm Ansiklopedisi, C.3, Türkiye Diyanet

(2)

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

JHS 58

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

H. 937/1530 tarihli 387 numaralı Muhasebe-yi Vilayet-i Karaman ve Rum Defterinde Amasya Sancağı; Amasya, Lâdik, Merzifon kazalarına ayrılmıştır. Amasya kazasında Geldiklanabad, Akdağ; Lâdik kazasında Simre-i Ladik, Nahiye-i Birgoma, Yavaş ve Aştakul, Argoma nahiyeleri; Merzifon’da da Gümüş nahiyesi yer almaktadır.5

Tanzimat döneminde vilayetlerde yapılan idari değişiklikler doğrultusunda Bozok, Kayseri ve Amasya sancakları Ankara Vilayeti’nden ayrılarak Sivas Vilayeti’ne bağlanmıştır.6 Amasya Sancağı’nın bu dönemdeki idari taksimatı ile ilgili de önemli bilgiler veren H. 1260- 1261(1844-1845) tarihli temettuât sayımına ait defterler Maliye Varidat Kalemi defterlerinden olup Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır. Bu defterler aynı zamanda 19. yüzyıl ortaları Osmanlı sosyal ve iktisadi tarihi açısından da son derece kıymetli bilgiler ihtiva etmektedir.7Temettu tahririnin yapılmasındaki esas amaç, herkesin kazancına ve mal varlığına göre devlete belirli oranda vergi vermesi ve bunun bir düzene konularak tespit edilen usullere göre yapılmasıdır.8 Bu amaçla yapılan ilk sayım, II. Mahmud’un saltanatının son yılı içinde Gelibolu ve Hüdavendigâr sancaklarında uygulanan mal/mülk sayımıdır. 1840 sayımı ikinci sayımdır.9Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra iltizam sisteminin kaldırılması ve vergi toplama işinin muhassıllara verilmesi düşünülmüştür. Bosna, Arnavutluk, Trabzon, Van, Kars, Diyarbakır ve Bağdat dışında tüm Anadolu, Rumeli ve adalar da Tanzimat dâhilinde kabul edilerek vergi yazım ve sayım işi için muhassılların görevlendirilmesine karar verilmiştir.

Muhassılların görevlerinden biri de bulundukları bölgelerindeki nüfusun emlak ve gelir tahririni yaparak ödeyeceği vergiyi belirlemek olmuştur. Ancak ilk sayımlar bu göreve gelenlerin ehliyetsiz olması, uygunsuz davranışları, bu sistemden memnun olmayanların şikâyetleri gibi çeşitli nedenlerle başarılı olamayınca muhassıllık teşkilatı kaldırılmıştır. Aynı zamanda hazine bu sayımdan yeterince gelir sağlayamamıştır.10 1845 tarihli temettuât sayımı yapılan üçüncü sayımdır. Muhassılların yaptığı sayımdan üçüncü sayımı ayıran en önemli husus, kişinin sahip olduğu menkul ve gayrimenkul mallarının 1845 yılı gerçek geliri ile 1846 yılı tahminî gelirinin verilmesidir. Daha önceki sayımda sahip olunan menkul ve gayrimenkul malların kıymetleri verilmiştir.11

Çalışmamızın ana kaynağını teşkil eden Amasya Sancağına ait temettuât defterlerine göre Amasya; Gümüşhacıköy, Vezirköprü, Merzifon, Havza, Zeytun, Lâdik kazalarından oluşmaktadır. 1845 tarihli nüfus icmal defterine göre Amasya’nın kazaları arasında Varay da gözükmektedir.12 Temettuat defterlerine göre Amasya kazası Hakala, Akdağ, Ezinepazarı, Geldiklan nahiyelerini de içermektedir. İdari taksimata göre Akdağ nahiyesine Kocaköy, Ziyere, Siga, Sofular, Taşbası, Gündüz, Başalan, Beyce, İmi, Seracık, Merkep Kışlacığı,

Vakfı, İstanbul 1991. s.6-7; Gülten Okan, Amasya Şehrinin Tarihi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1957;

Osman Fevzi Olcay, Amasya Ünlüleri, Haz. Turan Böcekçi, Amasya Belediyesi Kültür Yayınları, Ankara 2002.

5387 Numaralı Muhasebe-yi Vilayet-i Karaman ve Rum Defteri, Ankara 1997, Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivleri yayınları, s. 27.

6Ahmet Caner Çatal, 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Amasya Şehri’nin Demografik Yapısı Ve iskân Siyaseti,(Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), 2009, s.35.

7Mübahat Kütükoğlu, "Osmanlı Sosyal ve İktisadi Tarihi Kaynaklarından Temettu Defterleri", Belleten, C.59, S:

225, s.395.

8 Mustafa Serin, “Osmanlı Arşivi’nde Bulunan Temettuât Defterleri” T.C. Başbakanlık I.Millî Arşiv Şûrası (20–21 Nisan 1998) Tebliğler Tartışmalar, T.C. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1998, s.717.

9 Ayla Efe, “1845 Temettuât Sayımlarına Ne Oldu?” History Studies, C.8, S. 1,2016, s.19.

10 Ayla Efe, Muhassıllık Teşkilatı, (Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), 2002, s.7.

11 Said Öztürk , "Türkiye’de Temettuât Çalışmaları", Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C. 1, S. 1 2003, s.

288-289.

12 1840 Amasya Nüfus Defteri, Haz.: Fevzi Gür -Salih Kahriman, Amasya Belediyesi Kültür Sanat Yayınları, Ankara 2012, s. 138-173

(3)

Songül KEÇECİ KURT

JHS 59

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

Mevrek, Sarılar, Tarda, Kızseki, Karakise, Kızıl Kışlacık, Kozalan, Yıkılkan, Çukurviran, Aktaş, Boyalı, Akviran, Kürtler ve Boyalı köyleri bağlıdır.13

Ziyere, Amasya şehrinin kuzey doğusunda Akdağ’dan ayrılıp Yeşilırmak’a doğru inen ufak bir dağın eteğindedir. Ziyere adı ile ilgili olarak Abdizade Hüseyin Hüsameddin’in eserinde şu bilgilere yer vermektedir:

“Bu Ziyâre kadîmen bir kal’a-i hasîne(müstahkem) ve belde-i latîfenin ismi olub daha kadîm olan ismi “Zemendu” yahud “Semendu”dur. El-yevm, elsine-i âmmede hıyre vezninde “Ziyre” denir. İkdü’l-Cüman’da Bedreddin Mahmud el-Aynî diyor ki:

“Zemendu”; “zâ” ve “mim”in fetha ve “nun”un ve âhirinde “vav”ın sükûnu ve dal-ı mühimmenin zammı ile bir belde-i latîfe ve hasînedir ki, zânın kesriyle “Ziyâre”denir.

Tarîh-i Âl-i Selçûk’da İbn-i Bibi diyor ki: “Emir-i Sivas Kırhân Harezmî; Zemendu Kal’asına nefyedilmişdir.”14

Buradan anlaşıldığı üzere Zemendu, günümüzde kalıntılarına rastlanmayan, Ziyere’deki kalenin adıdır. Abdizade Hüseyin Hüsameddin, Danişmedliler ve Selçuklular döneminde de hükümdarların buraya suyu ve havasından istifade edebilmek için geldiğini, zamanla Zemendu lâfzının Ziyere’ye şeklinde kullanılmaya başlandığını belirtmiştir.15 Hüseyin Hüsameddin’nin aşağı mahalle ve yukarı mahalle olmak üzere iki kısımdan oluştuğunu belirttiği Ziyere16 temettuât defterlerinin yazıldığı sırada bir köy iken günümüzde Amasya’ya bağlı merkez bir beldedir. Halk arasında hâlâ Ziyere olarak kullanılan köyün ismi Cumhuriyet’in ilanından sonra burada bulunan Hicabi Baba türbesinin çok ziyaret edilmesi nedeniyle “Ziyaret” olarak değiştirilmiştir.17Ziyere’ye ait üç temettuat defteri bulunmaktadır. Defterlerde Ziyere adı

"Sivas eyaletinin hâvi olduğu kazalardan Amasya kaimmakamlığı dâhilinde kâin Akdağ nahiyesine tâbi Ziyere karyesinin Soğukpınar-Aşağı-Yukarı mahallesinde mukim ahâli-i İslam’ın emlak ve arazi ve temettuâtlarını mübeyyin defterdir" şeklinde yer almaktadır.

13Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Maliye Varidat Kalemi Temettuât Defterleri (ML. VRD. TMT), Defter no:

12822, 12824, 12828, 12831, 12833, 12843, 12851, 12865, 12867, 12870, 12877, 12878, 12882, 12883, 12887, 12889, 12901, 12903,12907, 12909, 12910, 12913, 12966, 12972, 12981, 13028. Amasya’ya ait temettuat defterleri ile ilgili yapılan çalışmalardan bazıları şunlardır: Bkz. Harun Doğru, Temettüat Defterlerine Göre Hakala Nahiyesi’nin Sosyal ve Ekonomik Yapısı: 1844-1845,(Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 2014; Sevcan Aslan, Temettuât Defterlerine Göre 19. yüzyıl Ortalarında Gümüşhacıköy Kazasının Sosyo Ekonomik Durumu(1844-1845),(Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 2015; Necati Çavdar, "1844-1845 Yıllarında Taşâbad Kazası Köylerinin İçtimai Ve İktisadi Şartlarına Dair Tespitler", III. Uluslararası Geçmişten Günümüze Merzifon ve Amasya Yöresi Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2015, s. 208-232.

14 Yaşar, a.g.e. , C.1, s. 81

15 Selçuklu emirlerinden Hâce Muhibüddin Mevdûd Ziyârî, 13. yüzyıl sonlarında burada temeli taştan ve duvarı ve minâresi kırmızı tuğladan ve üstü ahşaptan bir câmi, iki hamam ve derenin kuzey doğusunda büyük duvar içinde bir göl binâ etmiştir. Göl duvarı yüksek olup içinde bulunan suyu selden muhâfaza için kârgîr ve sağlam duvar içine almıştır. Sultan II. Bayezid Han da Amasya valisi iken1465-1466 yıllarında buradaki aşağı gölü inşa ederek altındaki bağları has bahçe haline getirmiştir. Bkz.Yaşar, a.g.e. , C.1, s. 81. Burada bahsedilen göl muhtemelen yapay bir göldür.

16a.g.e, s. 145.

17Hicabi Baba adıyla bilinen Abdülbaki Bahçesarayî Hazretleri, Kırım Bahçesaray’da dünyaya gelmiş 1774 yılında Kırım’ın Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine Anadolu’ya gelerek Amasya’ya yerleşmiştir. O dönemin önemli tasavvuf âlimlerinden ders almış, şeyhlik postuna oturmuş ve Ziyere’ye gelerek Keçioğlu camisinde ve zaviyesinde irşat faaliyetine başlamıştır. Ziyere’de türbesi bulunan şahsın çok sayıda eseri vardır. Zübdet’ül İslam adlı eseri Ramazan Yıldız tarafından günümüz alfabesine aktarılmıştır. Bkz. Hicabi Baba (Abdülbaki Bahçesarayî Hazretleri), Zübdetü’l İslam, Sadeleştiren: Ramazan Yıldız, Ziyaret Belediyesi Yayınları, 2013.

(4)

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

JHS 60

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

1.SOSYAL YAPI

Osmanlı Devleti’nde köy topluluğu, 15.yüzyılda büyük bölümü yerleşik hayata geçmiş olan, tarımla uğraşan ve yaşam şartları arasında fazla bir fark olmayan çiftçi ailelerden oluşmaktadır.18 Köy ve nahiye gibi kırsal yerleşmelerin vergi defterlerindeki mükellefiyet kayıtları dışındaki yönetsel özerkliği olmayıp, devlet tarafından da bir idari birim olarak düşünülmemektedir. Taşra yönetiminde yönetici kademeler bir kaç köyden sorumludur. Her köy ve nahiyenin kendi başına bir yerleşme ünitesi olarak düzenlenmesi 19. yüzyıla ait bir düşüncedir.19 Köy ve mahalle iktisadi, mali, idari yönden kendi içinde kapalı bir ünite olup aynı dinden ve dilden insanların toplandığı mekânlardır.20 Müslüman ve Hristiyan halk genellikle kendi mahallesinde ve köyünde yaşamayı tercih etse de zaman zaman aynı köyde komşu olarak da yaşayabilmektedirler. Osmanlı Devleti her iki topluluğu da din farkı gözetmeksizin “reaya” saymaktadır.21Ziyere köyünde Müslümanlar çoğunlukta olmakla beraber Yukarı Mahallede gayr-i müslim nüfusun da yaşadığı görülmektedir.

1. 1.Nüfusu

1844-1845 temettuât defterlerine göre Amasya22 sancağı Akdağ nahiyesine bağlı olan Ziyere’nin Soğukpınar mahallesinde 43 hane, Aşağı mahallesinde 59 hane, Yukarı mahallesinde 151 hane yer almaktadır. 23 Toplam 254 hanenin bulunduğu köyde her hanede ortalama 5 kişinin yaşadığı düşünülürse24 1.270 kişi ikamet etmektedir. Temettuat defterlerine göre, Ziyere köyünün en kalabalık mahallesi Yukarı mahalle olup burada gayr-i müslim nüfus da bulunmaktadır. Köydeki 151 hanenin 23 hanesi gayr-i müslimdir. Köy, Akdağ kazasının en

18 Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İctimai Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2014, s.401.

19İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880),Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 99.

20, a.g.e.,s. 106.

21 Akdağ, a.g.e.,s. 402.

22 Amasya’ya ait ilk tahrir defterlerine göre, Amasya’da 1520 yılında 48 Müslüman 4 gayr-i müslim olmak üzere toplam 52 mahalle bulunmaktadır. Şimşirgil’in tapu tahriri defterleri ile ilgili olarak yapmış olduğu çalışmasında 1576 yılında Amasya merkezinde toplam 51 mahalle bulunmaktadır. Bkz. Şimşirgil, a.g.m., s. 80. 19. yüzyılda büyük Osmanlı nüfus istatistikleri askeri ve idari ihtiyaçları karşılamak amacıyla yapıldığı için önem arz etmekteydi ve birçok Avrupalı araştırmacı açısından da güvenilir kabul edilmektedir. Bkz. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, Timaş Yayınları, İstanbul, 2010, s.34-35. Osmanlı Devleti’nde ilk nüfus sayımı 1831 yılında yapıldı. Bu sayımda Anadolu tarafında sayılan yerler arasında çalışmamızın konusu olan Amasya da bulunmaktadır. Amasya sancağına bağlı olarak sayımı yapılan yerler şu şekilde belirtilmiştir. Amasya(Ezinepazarı, Akdağ, Geldiklan), Erbaa-Akdağ nahiyesi, Day ve Zennun abat, Kel kurası, Kedeğre, Havza, Ladik- Gümüş maden hümayunu, Gümüş, Hacıköy, Zeytun, Merzifon. Bkz. Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğu’nda İlk Nüfus Sayımı 1831, Devlet İstatistik Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2010.

23 Günümüzde Aşağı, Yukarı ve Saraycık mahallerinden oluşan beldede Soğukpınar cadde adı olarak devam etmekte ve Aşağı mahalle sınırları içinde bulunmaktadır. Aşağı mahallede 481, Yukarı mahallede 512, Saraycık Mahallesinde 67 bina bulunmaktadır. Bkz. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü https://www.icisleri.gov.tr/(Et: 22.06.2016)

24 Barkan her vergi hanesinin ortalama 5 kişiden oluştuğunu ileri sürmektedir. Biz de bu görüşü esas alarak hane sayısının 5 ile çarpımından köy nüfusunu tahmin etmeye çalıştık. Bkz. Ömer Lütfi Barkan “Tarihî Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi”, Türkiyat Mecmuası, İstanbul: C. 10., 1953. s. 12. Osmanlı ailesi, askerî zümrede büyük aile iken, geniş halk kesimlerini oluşturan reâyâ zümresinde genişletilmiş çekirdek ailedir. Ancak Ortaylı’ya göre bu Osmanlı maliyesinin muhatap aldığı çekirdek ailedir. Bu açıdan çekirdek ailesinden oluşan mali mükelleflerdir. Osmanlı ailesi çekirdek ailenin yapısından çok büyük ailenin yaşam ve üretim kalıplarına uymaya daha meyillidir. Tabakoğlu, ortalama çocuk sayısının iki, bu yüzden aile nüfusunun 4–5 civarında olduğunu, buna çoğunlukla büyük anne ve babalarla kimsesiz çocukların da eklenebildiğini ifade etmiştir. Bkz. Ahmet Tabakoğlu,

“Osmanlı İçtimai Yapısının Ana Hatları”, Osmanlı, C.4, 1999, s.17-20.Ortaylı ise hane içerisinde yaşayan kişi sayısını tespit edebilmenin zor olduğunu ama bu konuda yapılan nitelikli çalışmalar sonucunda 4 ile 8 arasında değiştiğini dile getirmiştir. İlber Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, Timaş Yayınları, İstanbul 2009. Bu nedenle hane sayısının ortalama 5 olabileceğinden yola çıkılmıştır.

(5)

Songül KEÇECİ KURT

JHS 61

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

büyük köyüdür, aynı yıla ait Amasya’nın Taşova kazasına ait temettuat defterlerine göre 29 Müslüman köy içerisinde en kalabalık olanı 90 hane ile Değirmenli Köyü’dür.25 Gümüşhacıköy’e ait temettuat kayıtlarında ise 5 köyden ve 3 mahalleden oluşan kazanın en kalabalık köyü 86 hane ile Çebni köyüdür.26Bu bilgilerden hareketle Ziyere’nin Amasya merkezine yakın olması, ekabir takımının da uğrak alanı olması nedeniyle merkeze uzak olan köylere göre oldukça büyük bir köy olduğu söylenebilir.

1840 yılı nüfus defterine göre, Amasya sancağının Akdağ nahiyesinde 1.127 hane içerisinde Ziyere’nin Soğukpınar mahallesinde 54 hane, Aşağı mahallesinde 70 hane, Yukarı mahallesinde 129 hane bulunmaktadır.271840 yılı nüfus defterinde hane sayıları toplamı yaklaşık aynıdır. Ancak bu sayımda gayr-i müslimler sayılmamıştır. 253 olarak belirtilmiş olan hane sayıları temettuât defterlerindeki mahallelere farklı kaydedilmiştir. 1840 defterinde Soğukpınar ve Aşağı mahallelerdeki hane sayıları temettuât defterlerinkinden fazladır. Ancak köyün genel hane sayısı değişmeyip mahallelerin ikisinde azalma birisinde ise artma meydana gelmiştir. Bu durum mahalle sınırlarının keskin çizgilerle belirlenmediği ve iki sayımda hanelerin farklı mahallelere kaydedilmiş olabileceği ile izah edilebilir.

1863 yılında Amasya’ya mutasarrıf olarak atanan Ziya Paşa’nın bölgedeki faaliyetleri arasında Amasya’ya bir saatlik mesafede olduğu ifade edilen Ziyere Köyü’nün yolunun yapılması vardır. Bu tarihte Ziyere’nin 200 haneden ibaret olduğu ifade edilmiştir.28

I. Dünya Savaşı öncesinde (1914) Amasya il merkezinde yaşayan Müslüman, Rum, Ermeni ve yabancı nüfus (erkek-kadın dâhil) yapılanması içerisinde Ziyere’nin Soğukpınar Mahallesinde 285 Müslüman-27 Rum, Yukarı Mahallesinde 796 Müslüman-23 Rum, Aşağı Mahallesinde 292 Müslüman olmak üzere toplam 1.423 kişinin yaşadığı görülmektedir.29Buradan aynı zamanda Ziyere’nin I. Dünya savaşı öncesi Amasya merkeze bağlandığı da anlaşılmaktadır. 1845 yılında 1.270 olduğu düşünülen Ziyere nüfusunun 69 yıl sonra 1.423 kişiye ulaştığı ve yaklaşık % 8,9 oranında arttığı görülmektedir.30

1. 2. Aile ve Şahıs Adları

Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş ev, bina, ikametgâh, aile gibi anlamlarda kullanılan31

“hane” terimi vergi yükümlüsü veya sosyolojik olarak çekirdek aileyi veya büyük aileyi ifade etmektedir.32Bütün Osmanlı vergi kaynaklarını belirleyen defterlerde vergi nüfus sayımı

“hane” yani aileyi temsil eden kocanın adıyla tespit edilmiştir. Koca aile ekonomisinin örgütleyicisi ve hâkimidir.33Temettü sayımlarında her hane reisinin ismi babasının adı ile yazılmıştır. Ziyere’nin hane reislerinin büyük çoğunluğunun erkek olduğu görülmektedir.

Ancak kadınlar az da olsa hane sahibi veya hane içinde mal-mülk sahibi olarak defterlere

25 Çavdar, a.g.m., s. 211.

26 Aslan, a.g.t., s. 38.

271840 Amasya Nüfus Defteri, Haz.: Fevzi Gür -Salih Kahriman, Amasya Belediyesi Kültür Sanat Yayınları, Ankara 2012, s. 138-173

28İbrahim Serbestoğlu-Abidin Temizer, “Yeni Belgeler Işığında Ziya Paşa’nın Amasya Mutasarrıflığı Esnasındaki Faaliyetleri” III. Uluslararası Geçmişten Günümüze Merzifon ve Amasya Yöresi Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2015, s. 8-11.

291840 Amasya Nüfus Defteri, s.32.

30 Günümüzde Ziyere’nin nüfusu 3.901 kişidir. Bkz. http://www.amasyaziyaret.bel.tr/ Yüzyıllık bir süreden sonra nüfus yaklaşık %36 oranında artmıştır.

31 Nejat Göyünç, "Hane", TDV. İslam Ansiklopedisi, 1997, s. 552-553

32 Karpat, a.g.e., s. 45.

33 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, Eren Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 2-3.

(6)

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

JHS 62

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

kaydedilmişlerdir.34 12 hanede(%4,7) kadınların vergi ve temettuatları isimleri belirtilerek gösterilmiştir. Kadınların isimleri ile beraber herhangi bir lakap ve unvana rastlanmazken erkek isimlerin önlerinde çeşitli unvan ve lakaplar kullanılmıştır. Hane reislerinin meslekleri ise vergi gelirleri ile beraber üst bölümde yer almaktadır. Ziyere’de şahıslara en çok verilen isimler Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1:Ziyere’de en çok kullanılan hane reisleri isimleri

İSİM Mehmed Mustafa Ali Ahmed Ömer Hasan Hüseyin Osman İbrahim Abdullah

SAYI 47 32 30 25 17 16 16 15 15 9

İSİM İsmail Süleyman Halil Bekir Şaban Recep Mikail (gayr-i müslim)

Tevfik Kareki ve Nikola(gayr- i müslim)

Abdülkadir

SAYI 8 6 5 4 4 3 3 2 2’şer 2

Tablo 1’de geçen isimlerin dışında Mesut, Abdüllatif, Emrullah, Abdülkerim, Kadir, Yakub, Davud, Yahya, Şerif isimleri de birer kez geçmektedir. Tablo1’den de anlaşılacağı gibi Mehmed ismi en fazla verilen isimdir. Bu ismi Mustafa ve Ali takip etmektedir. Taşova’da da 827 hane reisi içinde Mehmed (113 kişi)35, Gümüşhacıköy’de ise Ali ve ardından Mehmed en çok kullanılan isimlerdir.36 Gayr-i müslim hane reisleri ise en fazla Mikail adını taşımakta, bu ismi Kareki ve Nikola takip etmektedir. Ayrıca Vasil, Dimitri, Todor, Yevan gibi isimler de kullandıkları görülmektedir. Bu isimler Taşova’da bulunan gayr-i müslimlerin kullandığı isimler ile benzerlik göstermektedir.37 Ziyere’ye ait defterlerde geçen Müslüman kadın isimleri arasında Fatma, Aişe, Emine gibi adlar yer alırken gayr-i müslim kadınların ise Maria, Sofia, gibi isimler taşıdığı görülmektedir. Gümüşhacıköy kazasında en fazla kullanılan Müslüman kadın isimleri Aişe, Fatma ve Hayriye’dir.38 Dolayısıyla Ziyere’de kullanılan şahıs isimlerinin çevre kazalar ile büyük bir benzerlik taşıdığı anlaşılmaktadır.

Lakap ve unvanlar geçmiş dönemlerde toplumda ailelerin tanınmasına yardımcı olmaktadır. Ziyere’de kullanılan unvan ve lakaplar dini şahsiyetlerine, mesleklerine, memleketlerine, bedensel ve fiziksel engellerine veya alaya alınan yönlerine göre çeşitli biçimlerde gruplandırabilir. Tablo 2’de bu lakaplara örnekler verilmiştir.39

Tablo 2: Ziyere’de kullanılan unvan ve lakap örnekleri

Gruplar Unvan ve Lakaplar

Dini Şahsiyet Hacı, Hatib, Molla,

Meslek Çanakçı, Davulcu, Dümbelekçi, Bekmezci, Berberoğlu

Memleket Canikli, Yozgadlı, Lâdikli, Kışlacıklı, Hakalalı,

Rumelili

Bedensel ve Fiziksel Durum Köseoğlu, Kel, Dilsizoğlu, Sağıroğlu,Topal

Alaya Alınan Yönler Kirlioğlu, Cücükgözoğlu, Kızkapanoğlu

34Aşağı mahallede 55. hanede Çercili Mehmed Efendi kerimesi(kızı) Emine Hatun, 46.hanede Nevruz oğlu Müteveffa Mustafa’nın, Hüseyin oğlu Ahmed ve Mehmed ve kerimesi Azime; Yukarı mahallede ise 121. hanede İsmail kızı Fatma, 122. hanede Çilingir oğlu Ali’nin ehli(karı kocadan her biri) Aişe, 123. hanede Celeboğlu kerimesi Emine, 125. hanede Düneyen oğlu Müteveffa Mehmed Zevcesi Hafize, 126. hande ise Derviş’in ehli Fatma, Soğukpınar mahallesinde 23. hanede Recep Usta İsmail Oğlu Hüseyin ve Kerimesi Zeynep ve Fatmanın arazi, emlak ve temettuatları kaydedilmiş ve vergi mükellefi sayılmışlardır. Gayr-i müslim hanelerde ise Yukarı mahallede 144, 145, 146, 147. hanede bulunan kadınların mal varlıkları ve vergileri kaydedilmiştir.

35 Çavdar, a.g.m., s.213.

36 Aslan, a.g.t, s. 15.

37 Çavdar, a.g.m., s.214.

38 Aslan, a.g.t, s. 17.

39 Ek 1 de üç mahallenin hane numaraları, hane reislerinin isimleri, unvanları ve lakapları ile birlikte verilmiştir.

(7)

Songül KEÇECİ KURT

JHS 63

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

Hacı sıfatını kullananların genellikle dini farizalarını yerine getirmelerinin yanında bu farizayı yerine getirebilecek güçte bulunduğu tahmin edilmektedir.40 Hacı sıfatını Müslüman haneler içinde kullanan Soğukpınar Mahallesinde 7(%16,2), Aşağı mahallede 8(%13,5), Yukarı mahallede 17 (%13,3) hane reisi bulunmaktadır. Bu durumda varlıklı hanelerin Soğukpınar mahallesinde daha fazla oranda yaşadığı söylenebilir.

Bazı hane isimleri aynı unvan ve lakabı taşımaktadır. Köyde Soğukpınar mahallesinde en geniş aileler Hatipoğlu ailesi(2), Puşili ailesi(2) ve Culfaoğlu ailesi(2) olup, Hatipoğlu ailesinden bir hane de Yukarı mahallede bulunmaktadır. Aşağı mahallede en kalabalık aileler Kabakçı (3), Kirlioğlu(3) aileleridir. Kabakçı ailesinden bir hane yine Yukarı mahallede bulunmaktadır. Yukarı mahallenin en kalabalık ailesi Kara Mustafa(5)ailesidir. Bu aileyi Kara Şaban(4), Kumiloğlu (3), Kürdoğlu(2) ve Culhaoğlu(2) gibi aileler takip etmektedir. Köyün genelini düşünürsek Kara Mustafa, Kara Şaban ve Kabakçı aileleri en kalabalık ailelerdir. Kara lakaplı hane reislerine de köyde oldukça sık rastlandığı görülmektedir. Hane reisleri Kara Şaban, Kara yılan, Kara bıyık, Kara Mustafa gibi adlarla kaydedilmiştir.41Gayr-i müslim hane reisleri de keşiş gibi dini unvanların yanında davulcu, sarraf gibi mesleki unvanlar taşımaktadırlar.

2. EKONOMİK YAPI 2. 1. Mesleki yapılanma

Ziyere köyünde temettuât defterlerinin yazıldığı dönemlerde en yaygın meslek olarak bahçıvanlığın icra edildiği görülmektedir. Bunda toprakların kahir ekseriyetinde dut ve üzüm yetiştiriciliğinin icra edilmesinin büyük bir etkisi olduğu söylenebilir. Soğukpınar mahallesinde 43 hane içerisinde 29 hane reisi bahçıvanlık(%67,4), bir kişi amele, bir kişi harir çekici esnaflığı yapmaktadır. Mahallede bir muhtar, bir imam bulunmaktadır.42

Aşağı mahallede ise 59 hane reisi içinde 48 kişi bahçıvan(%81,3), 2 kişi amele, 2 kişi harir keşide(tartma) ustası, 2 kişi satıcı, 1 kişi dervişândan43, 1 kişi de imamdır. Yukarı mahallede 151 hane reisi içinde 101 bahçıvan(%66,8), 1 hizmetkâr, 1 mahalle imamı, 7 çoban, 1 berber, 1 satıcı, 5 rençber, 1 tane de amele bulunmaktadır. Bahçıvanlık en fazla Aşağı mahallede icra edilmektedir. Dut yetiştiriciliği nedeniyle köyde dutların taşınması, tartılması ve ağaçların hastalıklardan korunması ile ilgili mesleklerin geliştiği görülmektedir. Taşova ve Gümüşhacıköy köylerinde ise en fazla icra edilen meslek rençberliktir.44

40 Kütükoğlu, a.g.m., s.402.

41 1844-1845 yılına ait bu bilgilerin 2016 yılı ile karşılaştırmasını yapabilmek için Ziyaret Belediye Başkanı Mehmet Uyanık, tahakkuk, tahsilat ve emlaktan sorumlu belediye memuru Yaşar Tokmak ve 1938 doğumlu Aynur Keskin ile görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde temettuât defterlerinde kullanılan unvan ve lakapların birçoğunun günümüzde de yaygın bir biçimde belde içerisinde ailelerin ayırt edilmesi amacıyla kullanıldığı ifade edilmiştir. En geniş aile adı olarak temettuât defterlerinde geçen Kara Mustafaoğullarının köyde şu anda bu isimle bulunmadığı dile getirilmiştir. Kazancı, Tokmak ve Celeb oğulları gibi aileler hala hayvancılıkla uğraşmaktadır.

Temettuat defterlerinde geçen lakaplarını soy isim olarak taşıyanlar arasında Çerkes, Balıkçı, Dilsiz, Kışlacıklı, Maraz, Celep, Tokmak, Çanakçı aileleri(Örneğin Tokmakoğlu lakabını taşıyanların Tokmak, Çanakçıoğlu lakabını taşıyanların Çanakçı soy ismini taşımaları gibi) olduğu gibi, o dönemdeki lakabını hâlâ taşıyan fakat farklı soy isim alan aileler de bulunmaktadır. Örneğin Kelhüseyin lakabını taşıyanların soyadı Yılmaz, Kirlioğulları lakabını taşıyanların soy ismi Temiz, Bekmezcioğulları lakabını taşıyanların soy ismi Cıbıl, Arapoğlu lakabını taşıyanların soy ismi Aktaş gibi.

42 3.-10. haneler arası ile 22, 23 ve 42. hanelerde meslek belirtilmemiştir. Bu hanelerin ortak bir hususiyetleri tespit edilememiştir.

43 Derviş, bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişidir. Bkz. Tahsin Yazıcı, "Derviş", TDV İslam Ansiklopedisi, C. 9, 1994, s 188-190.

44 Çavdar, a.g.m., s. 214; Aslan, a.g.t, s. 46.

(8)

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

JHS 64

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

Tablo 3: Ziyere’de kaydedilen meslekler

Meslekler Soğuk pınar Aşağı mahalle Yukarı mahalle Toplam %

Bahçıvan 29 48 101 178 %70

İmam 1 1 1 3 %1.1

Muhtar 1 1 %0.3

Berber 1 1 %0.3

Satıcı 2 1 3 %1.1

Rençber 5 5 %1.9

Hizmetkâr 1 1 %0.3

Harir Keşide Ustası 2 2 %0.7

Çoban 7 7 %2.7

Harir Çekici Esnafı 1 1 %0.3

Amele 1 2 1 4 %1.5

Dervişân 1 1 %0.3

19. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı mahallelerinde toplumsal sınıflaşma ve mekân farklılaşması yoktur. Mahallenin sorumlu yöneticisi padişah beratı ile tayin edilen kâdının temsilciliğini de üstlenen imamdır.45Tablo 3’e göre her mahallede birer imam görev yapmaktadır bu da mahallelerin birer birim hüviyeti kazandığına ve içinde en azından bir mescit veya caminin bulunabileceğine işaret etmektedir.46

19. yüzyılda mahalle ve köylerde muhtarlıklar kurulunca muhtar imama göre daha yetkili bir yönetici olmuştur. Muhtarlıklar yaygınlaşınca vergilerin salınması, toplanması ve mahallenin güvenlik işleri ve belediye hizmetleri muhtarlara bırakılmıştır.47Tablo 3’te görüldüğü gibi Soğukpınar’da ikamet eden bir muhtar köyde görev yapmaktadır. Muhtemelen bir gayr-i müslim mahallesi olmadığından -papaz, kocabaş gibi- gayr-i müslim bir yönetici kaydına rastlanmamaktadır.

Ziyere’de gelir olarak kaydedilen kayıtlardan biri mesleki gelirlerdir. Hizmetkârlıktan 270 kuruş, amelelikten 400, harir keşideliği(tartma)300, ırgatlıktan 440 kuruş gelir kaydedilmiştir.

Görüldüğü gibi Ziyere köyünün temel geçim kaynağının tarım olması nedeniyle "köylü ekonomisi" modeli çerçevesinde diğer Osmanlı köyleri ile uyum içinde bulunmaktadır. "Köylü ekonomisinde kırsal nüfus köy denilen sosyo-ekonomik, idari ve coğrafi açıdan belirli özelliklere sahip bir yerleşim biriminde yaşayan birbiriyle sürekli ilişkilerde bulunan ve ortaklaşa sorumluluklar yüklenen küçük topluluklardan oluşur".48Bu ekonomide kırsal nüfus kendi işletmesinde çeşitli çiftçilik faaliyetlerinde bulunur ve geçimini bunlardan sağlar.

2.2. Hayvancılık

Osmanlı Devleti vergi gelirlerinin tam olarak tespit edilmesi amacıyla yapmış olduğu sayımlarda, halkın vergi dışı potansiyelini de defterlere kaydetmiştir. Bunlardan biri de hayvanlardır. Binek hayvanı olarak kullanılan eşek ve katırın nakliyatçılıkta kullanılıp kâr getirmesi nedeniyle tahmini kâr, vergiye dâhil edilerek defterlere kaydedilmiştir. Benzer şekilde vergi yükü olan büyükbaş ve küçükbaş hayvanları et ve sütünden gelir getirmesi nedeniyle defterlere kaydedilmiştir. Ziyere’nin temettuât defterlerinde sağman keçinin 6, yoz keçinin 3, merkebin 15, katırın 150, sağman ineğin 32 kuruş gelir getirdiği kaydedilmiştir.

45 Ortaylı, a.g.e., s 107-108.

46 Mahalle cami ilişkisi için bkz. Turan Açık, "Mahalle ve Camii: Osmanlı İmparatorluğu’nda Mahalle Tipleri Hakkında Trabzon Üzerinden Bir Değerlendirme", OTAM, S. 35/Bahar 2014, s.1-39

47 Ortaylı, a.g.e., s 107-108.

48 Tevfik Güran, "Osmanlı Tarım Ekonomisi, 1840-1910", İ.Ü. İktisat Fakültesi Türk İktisat Tarihi Yıllığı, 1987, http://www.journals.istanbul.edu.tr/iutity/article/view/1023014583/102301379, s. 268.

(9)

Songül KEÇECİ KURT

JHS 65

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

Soğukpınar’da sağman kara sağır inek 2, kara sağır öküz 2, sağman inek 21, yoz inek 1, düge 1, sağman keçi 34, yoz keçi 26, oğlak 34 adet tespit edilmiştir. Sağman inek genel olarak hanelerde birer adet hanenin ihtiyacını sağlamak için beslenmektedir. Zira adet-i ağnam vergisi alınan bir hane mevcuttur. Mahallede her evde bir olmak üzere toplam 10 adet merkep, iki hanede de birer adet katır bulunmaktadır.

Aşağı mahallesinde sağman inek 37, yoz inek 1, sağman keçi 25, yoz keçi 39, oğlak 38, düğe 2, erkek buzağı 10, dişi buzağı 2 sadece buzağı olarak kaydedilen 2 adet hayvan bulunmaktadır. Mahallede 12 adet arı kovanı ayrıca 16 merkep, 8 tane katır vardır.

Yukarı mahallesinde sağman inek 74, yoz inek 38, sağman yoz kara sağır inek 5, kara sağır öküz 21, sağman keçi 432, yoz keçi 315, kara sağır düge 4, tosun 11, erkek buzağı 19, dişi buzağı 12, sadece buzağı olarak kaydedilen 59, oğlak 427, arı kovanı 14 adet bulunmaktadır. Mahallede ayrıca 70 merkep, 20 tane katır vardır.

Aşağıda Tablo 4’te üç mahallede bulunan hayvan türleri ve sayıları bulunmaktadır.

Dügeler ineklerle, sağman keçi, yoz keçi ile dişi ve erkek buzağılar ise buzağılar başlığı altında verilmiştir.

Tablo 4: Ziyere’de yetiştirilen hayvan türleri ve sayıları

Hayvan türü Soğukpınar Aşağı mahalle Yukarı mahalle Toplam

İnek 25 40 121 186

Buzağı - 12 90 102

Öküz 2 - 21 23

Tosun - - 11 11

Arı - 12 14 26

Keçi 60 64 747 871

Oğlak 34 38 427 499

Merkep 10 16 70 96

Katır 2 8 20 30

Bargir(beygir) - - 1 1

Toplam 133 178 1.511 1.821

Tablo 4’te görüldüğü üzere hayvancılık bakımından en gelişmiş mahalle Yukarı mahalledir. Toplam 1.511 hayvanın bulunduğu mahallede en fazla keçi yetiştirilmektedir.

Köyün genelinde de en fazla keçinin yetiştirildiği görülmektedir. İkinci sırada ise keçi yavrusu olan oğlak yer almaktadır. Keçiler, fiyatı yüksek olmayan kaba yemlerden kolayca yararlanan bakım ve beslenmeleri kolay, süt ve et verimiyle köylüye gelir kaynağı olan hayvanlardır. Bu hayvanlar gerek et, gerek süt, gerekse kıl ve tiftik üretiminde yetiştiricilerine gelir sağlayarak ekonomiye katkıda bulunmaktadırlar.49Osmanlı imparatorluğunda 1909 yılında Anadolu’da hayvanların %35,4’ünün keçi olduğu düşünülürse50Ziyere’nin Osmanlı hayvan üretim cinsi ile paralellik gösterdiği görülebilir.

Köyde arıcılığın da yapıldığı görülmektedir. Aşağı mahallede 12, yukarı mahallede ise 14 olmak üzere toplam 26 arı kovanı mevcuttur.

49T.C. Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, http://www.tarim.gov.tr/Konular/Hayvancilik/Kucukbas- Hayvancilik/Keci-Yetistiriciligi

50 Güran, a.g.m., 1987,s. 259.

(10)

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

JHS 66

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

2. 3. Tarım51

Tanzimat döneminde Osmanlı tarımında önemli gelişmeler yaşanmasına rağmen Avrupa üretiminin gerisinde kalmıştır. 19. yüzyıl ortalarında Osmanlı tarımının en belirgin özelliği toprak faktörünün nisbî bolluğudur, ikinci önemli özellik ise zirai sosyal yapıda hala küçük üretici kesim hâkimdir ve geçimlik üretim yapılmaktadır. Nadas sürelerinin uzun, tarım araçlarının iptidai olması, gübre ve iyi tohum gibi verimliliği artırıcı girdilerden yararlanılamaması, taşıma maliyetlerinin de sınırlı olması çiftçinin geçimlik üretim yapmasına neden olmuştur. 18. ve 19. yüzyıllarda Batı Avrupa’daki tarım teknolojinin gelişmesi sonucunda verimliliğin ve üretimin artışı ekonomiyi destekleyen faktörlerden biri olmasına rağmen Osmanlı Devleti 19.yüzyılda tarımda önemli gelişmeyi sağlayan bir ülke olamamıştır.

İmparatorluğun geniş topraklarına rağmen emek kıt bir faktör olmuş, işgücü açığı üretimi aksatacak boyutlara ulaşmıştır. Ayrıca sermaye kıtlığı da tarım sektörünün en önemli sorunlarından biri olmuştur. Bu da ileri teknolojiye geçişte en önemli engeldir.19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda hayvancılık daha yaygındır.

1844-1845 temettuât defterlerine göre 19. yüzyılın ortalarında Ziyere’de hububat tarımından çok bağcılık ve dut yetiştiriciliğinin önem kazandığı görülmektedir. Ekili dikili arazilerin dağılımı aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.

Garfik 1: Ekili- dikili arazilerin yüzdelik dağılımı

51 Osmanlı Devleti’nde klasik dönemde devlete bütün köylü sınıfını ve tarım ekonomisini kontrol etme hakkını veren miri toprak rejiminde miri arazi yani devletin mutlak mülkiyet hakkını elinde bulundurduğu arazi bütün tarım topraklarını kapsamamaktadır. Bu arazi yalnız hububat tarımı yapılan tarla olarak kullanılan arazidir. Bağlar ve bahçeler bunun dışında kalır ve tarlaların bağ ve bahçe haline getirilmemesini zorunlu hale getiren kanunnameler bulunmaktadır. Bkz. İnalcık, a.g.e., s. 3. Tımar sisteminin uygulandığı topraklarda köylü hane reisi, tapu bedeli karşılığında bu araziyi boş bırakmamak ve gerekli vergilerini ödemek şartıyla ölünceye kadar kullanabilmekte ve tasarruf hakkını öldüğü zaman çocuklarına devredebilmektedir. Köylü ailesi tasarrufunda olan arazisinde genellikle hububat türü buğday arpa vb. ürünleri yetiştirmektedir. Mehmet Öz, Anadolu platosunda üretimin yaklaşık

%90’nının hububat elde edildiğini belirtmektedir. Bkz. Mehmet Öz “Osmanlı Klasik Döneminde Tarım”, Osmanlı- III İktisat, Yeni Türkiye Yayınları, Ed. Güler Eren- Kemal Çiçek- Cem Oğuz, c.3, ss.66-73.

(11)

Songül KEÇECİ KURT

JHS 67

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

Ziyere’de ekili-dikili tarım alanlar toplamı 627 dönümdür. Bunlardan 400 dönümü dut, 167 dönümü üzüm, 60 dönümü tarlalara aittir. Böylece köydeki arazilerin %63,79’u dut, yaklaşık %27’si bağcılık, %9,56’sı hububat tarımına ayrılmıştır. Bugün ekili-dikili alanların büyük bir bölümünde yine meyvecilik yapılmaktadır.

Ekilen toprakların yüzölçümüne göre işletme büyüklüklerine bakılacak olursa Ziyere’de işletmeler yüzölçümleri 10 dönümden daha az olan “imalat-ı sağire” denilen küçük işletmelerdir. Küçük işletmelerdeki aile üyeleri kendi işletmelerinde çalışma zamanlarını dolduramadığından aile üyeleri ücret karşılığı işgüçlerini daha büyük işletmelere kiralayabilirler ya da tarım dışı ekonomik faaliyetlerde bulunabilirler. Ayrıca kolayca vergilendirebilen bir kesim olarak merkezi devletin mali temelini oluşturmaktadır. Genel olarak her hanenin ticaret gelirinin kaydedilmesi ailelerin farklı ekonomik faaliyetlerde bulunduğuna işaret edebilir. Anadolu’da 20.yüzyılın başlarında tarım işletmelerinin

%26,6’sının küçük işletmelerden oluştuğu düşünülürse Ziyere’nin de bu dilim içerisinde yer aldığı görülmektedir.

2.3.1.Bağcılık

Osmanlı topraklarının büyük bir çoğunluğunda yapılan hububat tarımı dışında Anadolu’da üretimi yapılan meyve türleri içerisinde üzüm üretimi ve bağcılığın oldukça öne çıktığı görülmektedir. Bağcılık neredeyse tüm bölgelerde yapılmaktadır. Bağcılığın öne çıkmasında üzümün yaş olarak tüketilmesi, aynı zamanda kurutulup kışlık yiyecek olarak saklanması, kaynatılarak pekmez, pestil, sirke vb. ürünler yapılması ve bu yiyeceklerin tüketiminin yaygın olması gibi nedenler sayılabilir.52

Temettuât defterlerinden hareketle yapılan çalışmalarda da bağcılık diğer meyvelerle kıyaslandığı zaman öne çıkmaktadır.53Ziyere’de de bağcılık yaygın olarak yapılmaktadır.

Hemen hemen her hane bu alanda üretim yapmaktadır. Soğukpınar mahallesinde yaklaşık 40 dönüm, Yukarı mahallesinde 79 dönüm Müslüman, 25 dönüm gayr-i müslim olmak üzere toplam 104 dönüm, Aşağı mahallesinde ise 23 dönüm üzüm bağı bulunmaktadır. Toplam üzüm yetiştirilen alan yaklaşık 167 dönümdür.

Amasya’da Gümüşhacıköy kazasının köylerinin 1844-1845 yıllarına ait temettuât defterlerinde en fazla Çepni köyünün 120 dönüm54 Taşova kazasında en fazla Bidevi köyünün 52,5 dönüm55bağ arazisi olduğu düşünülürse bir köy ölçeğinde Ziyere’de önemli miktarda bağcılık yapıldığını söyleyebiliriz. Üzüm dış ticaretin geliştiği dönemde önemli bir ihraç ürünüdür. 1897 yılında ihracatı yapılan ürünler arasında üzüm birinci sırada yer almış56 olsa da Ziyere’de üretim miktarı ve ticaretin kısa mesafeli olarak yapıldığı düşünülürse genel olarak iç ticarette satışının yapıldığını söyleyebiliriz.

2.3.2. Dut yetiştiriciliği

Köyde önemli ölçüde dut yetiştiriciliğinin yapıldığı görülmektedir. Dut yetiştiriciliğinin yaygın olmasının en önemli nedeni tek gıdası dut ağacı olan ipekböcekçiliğidir. Bilindiği gibi, ipek böcekleri dut ağaçlarının yapraklarını yiyerek beslenirler, sonunda “koza” haline gelirler.

Dut ağacının artmasıyla gelişen ipek böcekçiliğinin temelleri aslında Osmanlı Devleti’nde 14.

52İbrahim Solak, “Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Anadolu’da Meyve ve Sebze Üretimi”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, 24, 2008, s.224.

53a.g.m. s.224.

54Aslan, a.g.t., s.53

55 Çavdar, a.g.m., s. 217.

56Donald Quataert, “Ticaret” Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Ed. Halil İnalcık ve Donald Quataert. C.2 , 2006, s. 951.

(12)

1844-1845 Temettuât Defterlerine Göre Ziyere Köyü'nün Sosyal ve Ekonomik Durumu

JHS 68

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

yüzyılın sonları ve 15. yüzyılın başlarında atılmıştır.57 İpekböcekçiliği, Amasya’da önemli bir ekonomik faaliyettir (ipekböceği yetiştirilmesi, ticaretinin yapılması, dokuma ve boyamanın gerçekleştirilmesi) ve 18. ve 19. yüzyıllarda da Amasya’nın bu özelliğini devam ettirdiğine dair belgeler bulunmaktadır. Bu belgelerde Amasya’nın Bursa’dan sonra gelen önemli bir merkez olduğu ve hemen hemen her hanede dut yetiştiriciliğinin yapıldığı görülmektedir. 58 Şevket Pamuk da 19. yüzyıl boyunca Anadolu’dan Avrupa pazarlarına yapılan ihracat ürünleri arasında ham ipeği göstermektedir.59Ancak 1865’li yıllardan itibaren ipekböceği hastalığının Amasya’da etkili olmasıyla üretimin önemli ölçüde düştüğü görülmektedir.60 Bu nedenle günümüzde de dut yetiştiriciliği Ziyere’de oldukça azalmış, bunun yerini kiraz gibi diğer meyve türleri almıştır. Ancak o dönemde kaynaklarda Ziyere’nin ipek üretimi ayrıca verilmediğinden köyde ipek üretiminin artış veya azalış eğiliminde olduğu tespit edilememektedir.

Ziyere’de arazilerin büyük bir çoğunluğu dut bahçelerine ayrılmıştır. Soğukpınar mahallesinde yaklaşık 65 dönüm, Yukarı mahallesinde 207 dönüm Müslüman, 20 dönüm gayr- i müslim olmak üzere toplam 227 dönüm, Aşağı mahallesinde ise 108 dönüm dut bahçesi bulunmaktadır. Toplam dut yetiştirilen alan yaklaşık 400 dönümdür. Dut tarımının Soğukpınar mahallesinde 16 dönümü (%24,6), Aşağı mahallede 28 dönümü(%25,9), Yukarı mahallede ise 113 dönümü(%49,7), yarı yarıya bölünmüş bahçelerde yapılmaktadır. Yukarı mahalle sakinlerinin yarıya yakınının başka arazi sahiplerinin bahçelerinde de dut yetiştirdiğini, Soğukpınar ve Aşağı mahallelerinin ise dörtte bir kadarının yine başka bahçelerde bu işle uğraştığını görmekteyiz. Aynı yıla ait Taşova’nın temettuat defterlerinde de vergi kayıtlarından Tasan, Aşağı Baraklı ve Yukarı Baraklı köylerinde ipek üretimi yapıldığı anlaşılmaktadır.61

2. 3. 3. Hububat tarımı

Dut ve bağ arazilerinin dışında köyde genelde hububat tarımı yapılan tarlalar da kaydedilmiştir. Aşağı mahallede 6 dönüm tarla, Yukarı mahallede ise 9 dönüm mezru (ekilmiş) tarla, 13 dönüm gayr-i mezru tarla, 6 dönüm müstecir(kira ile tutulan) tarla, 12 dönüm bilmünasafa(yarı yarıya bölünmüş) tarla, 14 dönüm icara(kiraya) verilen tarla bulunmaktadır. 60 dönüm tarla üzerinden vergi veren hane sayısının oldukça az olması üretimin fazla olmadığına işarettir.

57 Haçlı devletlerinin Suriye’de yerleşmesinin ardından Avrupa’da ipeğin rağbet kazanmasının ardından ham ipek ve ipekli kumaşlar ticarette önemli bir yere sahip olmuştur. İpek ticareti Osmanlı ve İran’ın ekonomilerinin büyümesinde de rol oynamıştır. Osmanlı Devleti’nde Amasya, Bursa, İstanbul, Mardin ve Diyarbekir’deki ipekli dokuma sanayileri İran’dan gelen ham ipeği işlemektedir. Bkz. Halil İnalcık, “Bursa ve İpek Ticareti”. Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Ed. Halil İnalcık ve Donald Quataert. C.1, 2006, s.269-270. Aynı zamanda Amasya’nın Azerbaycan-Bursa yolu üzerinde bulunması, 16. yüzyılda, devletin doğu komşusu ve ipek üretiminin dünyadaki önemli merkezlerinden olan İran’dan gelen ipeğin pazarı durumunda olması ve dokumacılıkta sağlanan ilerleme ile ipekböcekçiliği burada önemli bir ekonomik faaliyet haline gelmiştir. Bkz. Şahin-Emecen, a.g.m., s.2. 16. yüzyıl ortalarından itibaren İran ile yapılan savaşlar ipeğin Anadolu’ya aktarımını güçleştirmiş ve ipekli dokumacılıktan vazgeçilmesine neden olmuştur. Böylece ipekli dokumacılık gerilerken kozacılık, ham ipek satışı daha ön plana geçmeye başlamıştır. Avrupa’ da 17. ve 18. yüzyılda dokuma sanayisinin gelişmesi nedeniyle Osmanlı devletinde ipek dokumacılığı gerilerken ipek böceği yetiştirilmesi bir anlamda desteklenmiştir. Bu yüzyıllarda Amasya’da da ipek böceği yetiştiriciliğinin önemi artmış, bu durum aynı zamanda Amasya’da dokumacılığın ilerlemesine neden olmuştur. Bkz. İsmail Kıvrım-Süleyman Elmacı, "Osmanlı Dönemi’nde Amasya’da İpekçilik", Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/4 Fall 2011, p.715-728 , s. 716

58 Hüsnü Yücekaya, “Amasya İpekçiliği Üzerine(1750-1900)”, Gazi Akademik Bakış Dergisi, C. 7, S. 13, Kış 2013, s.283-269.

59 Şevket Pamuk, 100 Soruda Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914, Gerçek Yayınevi, İstanbul 1990 s.175.

60 Yücekaya, a.g.m., s.277

61 Çavdar, a.g.m., s. 218.

(13)

Songül KEÇECİ KURT

JHS 69

H i s t o r y S t u d i e s

Volume 8 Issue 3 September

2016

2.4. Vergiler

Tımar sisteminin bozulmasının ardından 18. yüzyıldan itibaren vergi yükümlüsü olan köylülerin nüfusu azalmaktadır.62Tanzimatla beraber Osmanlı yönetimi ekonomik olarak da bir değişim ve dönüşüm içerisine girmiştir.63 Bu dönemde mali reformların faaliyet alanları ve hedefleri; maliyede merkezileşme, vergi hukuku ve bütçe anlayışında gelişmeler, örfi vergilerin son bulması, vergi tasnif biçimlerinde, aynî yükümlülüklerde ve vergi muafiyetlerinde gözlenen değişmeler, yeni vergi konuları ve tahsil biçimleri oluşturma çabaları ve iltizam usulüne son verme girişimleridir.64 Tanzimat’tan sonra İmparatorluk bünyesinde vergilerin toplanması görevinin muhassıllara verilmesinin ardından65 1841 yılında belirlenen muhassıllık merkezlerinden biri de Amasya’dır ve Kapıcıbaşı Esad Bey muhassıl olarak belirlenmiştir.66

Tanzimatın Osmanlı vergi sisteminde meydana getirdiği değişikliklerden en önemlisi örfi vergilerin kaldırılarak yerine tek bir verginin ancemaatin vergisinin getirilişidir. Bu düzenleme ile ödeme gücü dikkate alınmaksızın erkek nüfus üzerine yüklenen bir nevi baş vergisi sayılabilecek pek çok örfi vergiden herkesin ticaret ve kazancı az çok gözetilerek tevzi edilen genel bir vergiye geçilmiştir. Bu vergi yirmi yıl uygulandıktan sonra halkın memnuniyetsizliği nedeniyle kaldırılarak yerine nisbi emlak, arazi ve temettü vergileri getirilmiştir.67

Tanzimat döneminin en önemli gelir kalemleri vergi, cizye, aşar, gümrük ve ağnam vergisidir. Bu dönemde vergilere oldukça sade ve basit bir şekil kazandırılmış "virgü" olarak adlandırılan bu yeni verginin miktarı Maliye Nezareti tarafından yalnızca liva düzeyinde belirlenmektedir. Her livada bu miktar önce kazalar daha sonra mahalle ve köyler arasında paylaştırılmıştır. Daha sonra bu yük haneler arasında hal ve tahammül ve ticaret ve temettüne göre bölüştürülmüştür.68

Temettuât defterlerine göre Ziyere Köyü’nde alınması hedeflenen kayıtlı vergi isimleri vergi-yi mahsusa-vergi-yi senevi, öşr-i harir, öşr-i üzüm, öşr-i kovan, cizye ve ağnam vergisidir. Tablo 5’te vergi isimleri miktarları ile beraber gösterilmiştir.

Tablo 5: Ziyere’de ödenen vergiler ve miktarları

Mahalleler Vergi-yi

senevi Öşr-i

harir Öşr-i

üzüm Öşr-i

Kovan Adet-i

ağnam Öşr-i

hınta Cizye Toplam Vergi

Soğukpınar 4.337 1.918 277 - 8 - 4.477

Aşağı

Mahalle 6.222 2.050 512 23 5 - 6.310

Yukarı

Mahalle 11.963 3.713 1.119 8 74 48 531 12.009

Toplam 22.522 7.681 1.908 31 87 48 531

62Bruce McGowan, "Köylüler ve Göçerler", Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Ed. Halil İnalcık ve Donald Quataert. C.2 , 2006, s.814.

63Tanzimat döneminin ekonomik olarak temelleri 1826 yılından itibaren atılmaya başlanmış, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile beraber lonca teşkilatının imtiyazlı gruplarını da ortadan kaldırmak hedeflenmiştir Bu dönemde liberal ekonomiye geçişte önemli adımlar atılmış ancak 1870 yılında yaşanan mali kriz ile Tanzimat dönemi ekonomisinin mantıken bittiği düşünülmektedir. Bkz. Daneld Quataert, “Tanzimat Döneminde Ekonominin Temel Problemleri”, Tanzimat, Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, Çev.: Fatma Acun, Ed. Mehmet Seyitdanlıoğlu-Halil İnalcık, Phoenix Yayınevi, Ankara 2006, s. 447.

64Abdüllatif Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, İşaret Yayınları, İstanbul 1990, s. 22.

65 Ortaylı, a.g.e.,s.32-33.

66 Efe, a.g. t., s. 13-14.

67 Şener, a.g.e., s. 94-96.

68Tevfik Güran, "Tanzimat Dönemi’nde Osmanlı Maliyesi", İÜİF Mecmuası 60. Yıl Özel Sayısı, C. 49, İstanbul.

1998, s.81.http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuifm/article/viewFile/1023007297/1023006805 (Et: 22.05.2016).

Referanslar

Benzer Belgeler

不要抽菸或過量喝酒:

• Bu çalışmada, küresel ve küresel olmayan malzemelerin akışkanlaşması için lineer olmayan regresyon yöntemi ile elde edilen denklemler (Denk. 5.4) yüksek

Gelir Getiren Hayvan çeşitleri: Sağmal İnek, Sağmal Camus, Sağmal Ağnam, Sağmal Keçi, Kısrak, Erkek Ağnam, Karasığır Öküzü, Erkek Keçi, Buzağı, Camus

Does the evidence thus interpreted in fact suffice to support the idea of the Mycenaeans being enticed chiefly by this factor, and, secondly, does it support the notion that

Programda: Beethoven’ in ikinci senfo­ nisi ve Jentsch’in köy şenlikleri, Mozart'ın sihirli flüt operası uvertürü vardır. İstanbul Şebir

Osmanlı Devleti‟nde tanzimat sonrasında kurulan ve günümüze kadar bütün özelliklerini devam ettiren yönetim kademesinin en alt birimini oluĢturan bu kurum II.

başka kazada en çok yapılan mesleklerden biri olan amelelik ve işçilikten elde edilen gelir 71341 kuruş olup, mesleği işçilik yazılan 118 hane temel alınarak

Kovan başõna elde edilen gelir ortalama olarak 4,43 kuruş ve arõcõlõkla uğraşan hane sayõsõ kaza genelinde 22 olduğuna göre, arõcõlõktan hane başõna düşen ortalama