• Sonuç bulunamadı

Türkiye de ve bölge ülkelerinde diyabet sorunu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye de ve bölge ülkelerinde diyabet sorunu"

Copied!
42
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türkiye’de ve bölge ülkelerinde diyabet sorunu

SUDE IĞDIR Türkiye Tip 1 diyabetli

(2)

DİyabET SoRUnU

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF), dünya

genelinde 382 milyon yetişkinin diyabet hastası

olduğunu tahmin etmektedir. Diyabet görülme

prevalansı epidemik oranlara ulaşmıştır ve 2035

yılına kadar bu rakamın 592 milyona ulaşması

beklenmektedir

1

. Yaşlanan nüfusla beraber

1

,

kentleşme ve değişen yaşam tarzları diğer kronik

hastalıklarla birlikte diyabet epidemisini de hızla

artırmaktadır.

(3)

yarımlar kuralı tedavi süreçlerinde kaçırılan fırsatları ve diyabet sorunu ile mücadelede mevcut girişimlerin yetersiz etkinliğini düşündürmektedir

2

. Tüm diyabet hastalarının

%50’sine tanı konması halinde bile çoğu uygun tedavi görmemekte ve birçoğu tedavi hedeflerine ulaşmamaktadır; bunun sonucunda çok az diyabet hastası hayatlarını komplikasyonlarla karşılaşmadan sürdürebilmektedir.

Türkiye ve ‘Yarımlar Kuralı’

Türkiye’de diyabetin görülme prevalansı ile ilgili en güncel çalışmadan elde edilen veriler eşliğinde yarımlar kuralı aşağıdaki tabloyu gözler önüne sermektedir.

Şu anda Türkiye’de 7 milyonu aşkın diyabet hastası olduğu tahmin edilmektedir3. Tüm diyabet hastalarının yaklaşık sadece %55’ine teşhis konmuştur (3,9 milyon kişi). Diyabet teşhisi konan tüm bireylerin %91’i (3,5 milyon kişi) tedavi görmektedir3. Teşhis edilen diyabet hastalarının

%50’si (1,9 milyon kişi) tedavi hedeflerine ulaşmakta ve toplam diyabet hastalarının sadece

%11’i (0,8 milyon kişi) hedeflenen tedavi sonuçlarına ulaşarak komplikasyonsuz bir hayat sürmektedir4.

‘Yarımlar Kuralı’ *

*yarımlar Kuralı hipertansiyon çalışmalarında geliştirilmiştir ve diyabet tedavisine de uygulanabilmektedir.

bu kitapta kullanılan diyabet prevalans verileri Uluslararası Diyabet Federasyonu IDF atlas'ı 6.

Edisyonu'ndan temin edilmiştir. Türkiye'ye spesifik prevalans verileri için TURDEP-II çalışmasından yararlanılmış olup, çalışma ile ilgili daha detaylı bilgiler Sayfa 15'te yer almaktadır.

Tüm diyabet hastaları3 Diyabet teşhisi konmuş

bireyler3 Tedavi gören diyabet

hastaları3 Tedavi hedeflerine ulaşan diyabet

hastaları3

Tedavi sonuçlarına ulaşan diyabet

hastaları4 kaçırılan olanaklar

ülke verileri

%100

%55

%45 %50 %75 %89

%50

%25 %11

(4)

İçİnDEKİlER

TurguT AKMETE Türkiye

Tip 2 diyabetli

1. Özet 7 2. Diyabet – sağlık hizmetleri açısından hızla büyüyen bir sorun 8 3. Diyabet hakkında 10 4. Türkiye’de diyabetin geleceğini değiştirmek 13 5. Diyabetle mücadelede sağlık hizmeti sisteminin iyileştirilmesi 17 6. İnsanların diyabetle aktif bir yaşam sürmeleri konusunda desteklenmesi 21 7. Sonuçlar ölçülüp paylaşılırsa iyileştirme sağlanabilir 25

8. Deneyimlerin paylaşılması 26

9. Sözlerden eylemlere geçiş 30

10. Editör ve destekleyen kuruluşlar 34

11. Terimler Sözlüğü 38

12. Referanslar 40

(5)

UlUSlaRaRaSI DİyabET lİDERlER ZİRvESİ

Dünya genelinde milyonlarca insan diyabetle yaşamaktadır ve bu sayı her geçen gün artmaktadır.

Tip 2 diyabet sadece bir “tıbbi sorun” olarak görülebileceği noktanın ötesine geçmiştir. Toplumsal ve küresel bir sorun haline gelen diyabetin bu çerçevede ele alınması gerekir. Diyabetin çok boyutlu sonuçları, mevcut engelleri kaldıran ve diyabetin önlenmesine ve tedavisine yönelik etkili müdahalelerin uygulanmasını sağlayan teşvikler sunan çözümler bulmak açısından küresel çapta bir çaba gerektirmektedir. bu küresel çabanın bir parçası olarak, Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin politika ve sağlık liderleri, diyabet hastalarının yaşamlarını iyileştirmek ve sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için daha fazla ne yapılabileceğini tartışmak üzere 15-16 Kasım 2013’te İstanbul’da düzenlenmekte olan Uluslararası Diyabet liderler Zirvesi’nde bir araya gelmektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirilen Uluslararası Diyabet liderler Zirvesi Türkiye 2013’e, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık bakanlığı resmi ortaklığında Türkiye Cumhuriyeti çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı (çSGb) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ev sahipliği yapmaktadır. Zirve, Uluslararası Sosyal Güvenlik Derneği (ISSa), Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF), Türkiye Diyabet vakfı, Türk Diabet Cemiyeti ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) tarafından desteklenmektedir. novo nordisk, zirvenin organizasyonunu ve bu kitapçığın hazırlanmasını desteklemiştir.

bu kitapçık diyabetle ilgili sorunların boyutunu ana hatlarıyla ele almak ve hastalıkla mücadelede süregelen çalışmaları vurgulamak üzere hazırlanmıştır. bu kitapçığın diyabetle ilgili bilincin artmasına ve Türkiye’de, bölge ülkelerinde ve dünyada diyabet tedavisinde sürdürülebilir iyileştirmelerin geliştirilmesine ve yürütülmesine katkıda bulunması hedeflenmektedir.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden Profesör İlhan Satman ve tüm zirve ortaklarını temsil eden üyelerin desteği olmadan bu kitapçık hazırlanamazdı. Tüm katkı sahipleri karşılık beklemeden bu kitapçığın hazırlanmasına zaman ve kaynak ayırmıştır. Katkı sahipleri ve gözden geçirenler bu kitapçığın içeriğinin doğruluğu için mümkün olan her türlü çabayı göstermiş olsa da, hatalar ve eksiklikler için herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.

1. Özet 7 2. Diyabet – sağlık hizmetleri açısından hızla büyüyen bir sorun 8 3. Diyabet hakkında 10 4. Türkiye’de diyabetin geleceğini değiştirmek 13 5. Diyabetle mücadelede sağlık hizmeti sisteminin iyileştirilmesi 17 6. İnsanların diyabetle aktif bir yaşam sürmeleri konusunda desteklenmesi 21 7. Sonuçlar ölçülüp paylaşılırsa iyileştirme sağlanabilir 25

8. Deneyimlerin paylaşılması 26

9. Sözlerden eylemlere geçiş 30

10. Editör ve destekleyen kuruluşlar 34

11. Terimler Sözlüğü 38

12. Referanslar 40

(6)

Diyabet sadece bireyleri değil, aileleri ve toplumu da etkiler

Diyabetin bireyler üzerindeki etkisi

Diyabet hastası olmak genel nüfusa kıyasla depresyon ve diğer psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalma riskini de belirgin oranda yükseltir

5

. Depresyon sadece bireyin sıkıntı yaşamasına neden olmaz, aynı zamanda tedaviye uyumu kötü yönde etkileyebilir ve olumsuz tıbbi sonuçlar ile yüksek sağlık maliyetlerine de neden olur

5,6,7

. Uzuv ampütasyonu, böbrek hasarı veya körlük gibi diyabetle ilişkili komplikasyonlarla mücadele etmek, kişinin duygusal ve psikolojik durumunun etkilenmesinden mali durumunun bozulmasına kadar birçok kişisel sonuca yol açabilir

8,9

.

Diyabetin aileler ve yakınlar üzerindeki etkisi

Diyabet teşhisi, hem pratik olarak hem de duygusal açıdan hastalık yönetiminin sürdürülmesini gerektirdiği için sadece bireyin kendisi özelinde değil, aynı zamanda ailesi üzerinde de yaşam boyu bir yük teşkil eder. Diyabetle başa çıkmaya çalışan bir ailenin üzerindeki sosyal ve duygusal etki çoğunlukla tedavinin doğrudan maliyetinden ve gelir kaybından daha fazladır

10

.

Damgalanma ve ayrımcılık gibi sebeplerle diyabet gibi belirli kronik hastalıklar, istihdam fırsatlarını azaltabilir

11

. Diyabet çoğunlukla kişinin haneye gelir sağladığı üretken yıllarında teşhis edildiğinden, hastalığa ilişkin olumsuz algılar nedeniyle tüm aile sıkıntı çekebilir.

Diyabetin toplum üzerindeki etkisi

Uzun dönem hastalıkla mücadele, engelli bir yaşam sürme veya genç yaşta ölüm sadece bireyi değil toplumun tümünü etkileyen ekonomik sonuçlara yol açar. Kronik bir hastalık olan diyabet yaşam boyu tedavi gerektirir. Diyabetin geç teşhis edilmesi veya gerektiği gibi tedavi edilmemesi halinde, akut veya kronik uzun dönemli komplikasyonlar veya hipoglisemik olaylar tedavi maliyetlerinin artmasına ve hastane hizmetlerinin kullanımında artışa yol açar.

ayrıca, çalışanların sağlık durumunun bozulması; bazı günler işe

gelememeye, işte verimsiz çalışmaya, fiziksel ve ruhsal sorunlar

nedeniyle üretkenlik kaybına, erken emekliliğe ve genç yaşta

ölümlere sebep olmaktadır

11

. Diyabet ve benzeri kronik hastalıkların

ekonomik yükünü belirlemeye yönelik araştırmalar henüz başlangıç

aşamasında olmakla birlikte; bu durumlarla ilişkili komplikasyon

oranlarının ve genç yaşta ölüm riskinin yüksek olması, hastaları

sağlığına kavuşturacak ve hastalığın ekonomik yükünü azaltacak

etkili müdahalelerin yapılmasına ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır.

(7)

ÖZET

Diyabet gün geçtikçe daha fazla kişide görülürken, bu hastalık bireyler, aileler ve toplum üzerinde giderek daha fazla etkiye neden olmaktadır.

Diyabet global açıdan da giderek artan çok büyük bir sorun haline gelmiştir. Tüm dünya nüfusu ele alındığında yetişkin nüfusun yaklaşık %8,4’ü – 382 milyon kişi- diyabet hastasıdır1. 2035 yılında kadar bu rakamın 592 milyon kişiye ulaşması öngörülmektedir1. Kentleşme ve şehir yaşamı çerçevesinde gelişen yaşam tarzı değişiklikleri diğer etkenlerle beraber fazla kilolu ve obez bireylerin sayısında artışa neden olmakta ve bu artış da global diyabet sorununa belirgin olarak katkıda bulunmaktadır. Dünya çapında diyabet nedeniyle 2013 yılı sonu itibariyle yıllık 548 milyar abD Doları harcama yapılmış olacağı ve bu tutarın toplam sağlık harcamalarının %11’ine denk geleceği öngörülmektedir1.

Türkiye doksanlı yıllardaki liberal ekonomiye geçisinden bu yana bir ekonomik büyüme göstermektedir. bu büyüme göreceli olarak kısa bir sürede önemli yaşam tarzı değişikliklerini de beraberinde getirmiştir. bu değişiklikler sadece diyabet değil, diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar açısından da önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır.

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından da diyabet prevalansı hakkında yayınlanan güncel veriler Türkiye’de 20-79 yaş aralığında toplam yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğunu ve bu rakamın toplam yetişkin nüfusun yaklaşık %15’ine denk geldiğini göstermektedir. bu istatistikler Körfez ülkeleri için de benzer bir eğilim sergilemektedir. bu bölge dünyada karşılaştırmalı diyabet prevalansının en yüksek olduğu bölge haline gelmiştir.

avrupa ülkelerindekine benzer şekilde Türkiye de giderek artan yaşlı nüfusun etkilerini hissetmeye başlamıştır. İnsanlar yaşlandıkça diyabet gelişme olasılığı da artmaktadır. Her ne kadar Türkiye’nin genel demografik profili genç bir nüfus yapısı gösterse de12, insanlar gelişen sağlık hizmetlerinin ve tedaviye erişimin de artmasıyla daha uzun yaşamakta ve yaşlı nüfusun 2025 yılı itibariyle mevcut durumun iki katına çıkması beklenmektedir13.

Türkiye sağlık sisteminde 2003 yılından bu yana Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında geniş kapsamlı ve etkileyici bir reform süreci gerçekleştirilmektedir12. Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sigortası kapsamını hızlı bir şekilde artırmış ve tüm vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini güvence altına almıştır.

ancak diyabet tedavisi ve bakım hizmetleri ile ilgili maliyetler de artmaya devam etmektedir ve özellikle insan kaynağı kullanımı bakımından mevcut durumu zorlamaktadır14. Dolayısıyla sağlık sisteminin

sürdürülebilir olarak tüm vatandaşların ihtiyaclarına yanıt verebilmesinin devamlılığını sağlamak adına, öncelikli olarak diyabetin önlenmesini hedefleyen çeşitli insiyatifler aracılığıyla düzeltilebilecek risk faktörlerini ele almak birincil hedef olmalıdır.

bu açıdan gerekli planlamalar ve stratejiler saptanmıştır, artık harekete geçme zamanıdır.

ÖnlEME

Kronik hastalıklar açısından önemli ortak risk faktörlerini ele almanın diyabet ve komplikasyonlarının görülmesini azaltmak açısından da olumlu ve önemli bir etkisi olacaktır.

Söz konusu risk faktörlerinin; sağlıklı yaşamın teşvik edilmesi, farkındalık yaratılması veya doğrudan müdahaleler ile ele alınması diyabetin başlangıcını ve ilerleyen dönemdeki komplikasyonlarını önleyebilir veya geciktirebilir.

GElİŞMİŞ DİyabET TEDavİSİ vE yÖnETİMİ

Etkili tedavi, diyabet hastası kişilerin hayat kalitesini artıracağı gibi sağlık harcamalarını da azaltır.

Kişilerin diyabeti iyi ve etkin yönetildiği takdirde daha iyi tedavi sonuçlarına ulaşılabilir. Diyabet tedavisinde hasta merkezli yaklaşım, gelişmiş ve yenilikçi tedavi uygulamalarına erişimin sağlanması ve etkin bakım, aynı zamanda tedaviye uyumun artmasına ve sağlık hizmetlerini kullanımının ve ilişkili maliyetlerin azaltılmasına katkıda bulunur.

vERİ ToPlaMa vE KaRŞIlaŞTIRMa

Tedavinin kalitesi açısından verilerin toplanması ve karşılaştırılmasının gelecekte sağlık hizmetlerine ayrılan bütçeleri olumlu yönde etkileme potansiyeli bulunmaktadır. aynı zamanda bu yaklaşım, veriye dayalı karar alınması ve iyi uygulamaların paylaşılabilmesi adına da bir altyapı sağlayacaktır.

ana mesajlar:

(8)

Diyabet ve Türkiye

Geçtiğimiz 15 yıl içinde, Türkiye’de diyabet hastalarının sayısı neredeyse üç katına çıkarak 1998’de 2,5 milyon kişiden 2013’te yaklaşık 7 milyona yükselmiştir

3,15

. Türkiye’de 1998 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen toplum-temelli iki diyabet çalışması yetişkin nüfusta bu dönemde diyabetin yaklaşık %90 oranında arttığını ve artmaya devam ettiğini göstermektedir

13,15

. Türkiye’de diyabet hastası sayısının çok yüksek olması nedeniyle, ülke avrupa’daki diyabet yükünün neredeyse

%13’ünü taşımaktadır

1

. bu istatistiklere ilaveten Türkiye’de yaklaşık 3,7 milyon kişide de tip 2 diyabetin öncüsü olarak adlandırılan bozulmuş glukoz toleransı (IGT) vardır

1

. IDF öngörülerine göre diyabet hastası bireylerin sayısı 2035 yılı itibariyle yaklaşık 12 milyona ulaşacaktır

1

.

Teşhis konulmadan diyabetle yaşamaya devam eden % 45 veya 3 milyonu aşkın kişi, diyabetin gelecekteki yüküne ilişkin kaygıları artırmaktadır3. bu durum, tip 2 diyabetli her iki kişiden birine ancak komplikasyon geliştiğinde teşhis konulabileceği anlamına gelmektedir.

Türkiye’nin sağlık hizmeti sistemi sürekli artan maliyetlerle karşı karşıyadır

Geciken teşhis ve yetersiz tedavi, ciddi ve maliyetli komplikasyonlara neden olabilir1.

obezite, yüksek tansiyon ve hiperlipidemi olarak bilinen kanda kolesterol veya yağ düzeylerinin yükselmesi gibi durumlar gelişebilir. Komplikasyonların ek tedavisi hem birey hem de devlet açısından sağlık maliyetlerinde artışa neden olur. Diyabet ve diğer uzun süreli kronik hastalıklarla ilişkili komorbiditeleri bulunan veya iş göremez durumda olan kişilerin sayısının hızla artması, sağlık sisteminin sekteye uğraması riskini gündeme getirmektedir.

Diyabet tedavisiyle ilişkili doğrudan maliyetler

2009’da, IDF Türkiye’nin diyabetle ilişkili sağlık harcamalarının 2030 yılına kadar 6,5 Milyar abD Dolarına ulaşacağını tahmin etmiştir16

.

ancak bu rakama daha 2010 yılında ulaşılmıştır17,18

.

Tip 2 diyabetin maliyeti üzerinde Türkiye’de 2009 yılında gerçekleştirilen ve 2010 yılında sonuçlanan Diab-Cost-2 adlı gözlemsel çalışmaya göre kişi başına düşen yıllık maliyet; diyabet ile ilgili herhangi bir komplikasyon görülmeyen bireyler için ortalama 498 abD Doları olarak hesaplanmış ancak diyabet ile ilişkili komplikasyon sayısı arttıkça bu rakamın ciddi ölçüde arttığı saptanmıştır19. Diyabet komplikasyonlara neden olduğunda, tedavi ve sağlık hizmeti maliyetleri tek başına diyabet tedavisinin beş katından fazla olabilir19. 2013’e ait güncel IDF istatistikleri Türkiye’de diyabet hastası bir kişi için yıllık ortalama tedavi maliyetinin 866 abD doları olduğunu göstermektedir1.

DİyabET – SaĞlIK HİZMETlERİ açISInDan HIZla bÜyÜyEn bİR SoRUn

Diyabet hastalarının %45'i

hastalıklarının farkında değildir

Diyabet hastası yetişkinler (20 ila 79 yaş)

7 12

2013 2035

Diyabet

1

milyon

kişi milyon

kişi

komplikasyon0 1

komplikasyon

%58ArTIŞ

komplikasyon2

%97ArTIŞ

komplikasyon3

%152ArTIŞ

komplikasyon4

%466ArTIŞ

Komplikasyonların sayısına bağlı olarak maliyetteki artış19

(9)

Diyabet ve Avrupa

*

2013 yılı sonu itibariyle avrupa’da diyabet hastası sayısının 56 milyon kişi olması veya yetişkin nüfusunun %7’sini oluşturması beklenmektedir.1 2011 verilerine göre, avrupa’da nüfusun üçte biri 50 yaşın üzerindedir; bunun 2030’a kadar %40’ın üzerine çıkması beklenmektedir13. yaş, tip 2 diyabet için önemli bir risk faktörüdür, tip 2 diyabet ve onun öncüsü kabul edilen IGT prevalansının artması, büyük ölçüde toplumun yaşlanmasının bir sonucudur.

Diyabet ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA)

MEna bölgesi dünyada karşılaştırmalı diyabet prevalansının en yüksek olduğu bölgedir ve bu oran ülkeden ülkeye- afganistan’da %7,47’den Suudi arabistan’da %22,87 gibi bir aralıkta değişmektedir1. yaşlanan ve beraberinde hızlı ekonomik kalkınma, beraberinde diyabet prevalansında büyük bir artışa neden olmuştur1. Geçtiğimiz otuz yılda, bölgedeki ülkelerin büyük bölümünde önemli sosyal ve ekonomik değişimler olmuştur. bunlar; giderek artan şehirleşme, bebek ölümlerinde azalma ve yaşam süresinde artıştır.

Diyabet hastalarının %36'sı

durumlarının farkında değildir

1

.

Diyabet hastalarının %49'u

durumlarının farkında değildir

1

.

10 yetişkinden 1'i diyabet hastasıdır

1

. 2012’de diyabetle ilişkili tedavilere

$147 milyar abD doları harcanmıştır

1

.

Diyabete bağlı dolaylı maliyetler

Diyabetin ve diyabetle ilişkili komplikasyonların kontrolü ve tedavisi için doğrudan tedavi maliyetlerinin dışında, bazı dolaylı maliyetler de söz konusudur. Diyabet genellikle öncelikle halen aktif çalışma yaşında olan kişilerde görülmektedir.

TURDEP-II çalışması sonuçlarına göre Türkiye’de diyabet teşhisi konan kişilerin %45,3’ü (3,4 milyon kişi) 40 ile 59 yaşları arasındadır3.

İş yerinde devamsızlık, çalışırken verimlilikte düşüş, engellilik nedeniyle çalışamama veya erken ölüm nedeniyle işgücü kaybı diyabetle ilişkili dolaylı maliyetlerdir. Diyabet, bireylerin sağlığını ailelerinin ekonomik refahını ve devletin refahını riske sokarak Türkiye ve bölgedeki diğer ülkeler için birçok açıdan artan bir güçlük teşkil etmektedir.

Diyabet hastası yetişkinler (20 ila 79 yaş)

56 69

2013 2035

Diyabet prevalansı

1

milyon

kişi milyon

kişi

Diyabet hastası yetişkinler (20 ila 79 yaş)

35 68

2013 2035

Diyabet prevalansı

1

milyon

kişi milyon

kişi

* avRUPa bölgesi (IDF): : arnavutluk, andora, Ermenistan, avusturya, azerbaycan, belarus, belçika, bosna Hersek, bulgaristan, Kanal adaları, Hırvatistan, Kıbrıs, çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, almanya, yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İsrail, İtalya, Kazakistan, Kırgızistan, letonya, lihtenştayn, litvanya, lüksemburg, TFyR Makedonya, Malta, Moldova Cumhuriyeti, Monako, Karadağ, Hollanda, norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, birleşik Krallık, Özbekistan

oRTa DoĞU vE KUZEy aFRIKa (MEna) bÖlGESI (IDF): afganistan, Cezayir, bahreyn, Mısır, İran (İslam Cumhuriyeti), Irak, Ürdün, Kuveyt, lübnan, libya arap Cemahiriyesi,

(10)

DİyabET HaKKInDa

Diyabet, yüksek kan glukozu seviyesi ile karakterize olan ve pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi veya vücudun insülini kullanması sürecindeki sorunlardan kaynaklanan bir hastalık grubu olarak tanımlanır

11

.

İnsülin, vücut hücre ve dokularının glukozu alıp depolamasını, böylece yemek sonrasında kan dolaşımındaki glukoz düzeylerinin azalmasını sağlar. İnsülin eksikliği kandaki glukozun yüksek düzeyde kalmasına neden olur ve bu yüksek kan glukozu diyabetin hasara yol açan komplikasyonlarından sorumludur.

Diyabet tipleri

11

En SIK TEŞHİS EDİlEn DİyabET TİPlERİ ŞUnlaRDIR:

TİP 1 DİyabET bağışıklık sistemi kaynaklı, yani otoimmün bir hastalıktır, tolerans kaybına bağlı olarak bağışıklık sistemi pankreasın insülin üreten hücrelerini yok eder. Tip 1 diyabet ülkemiz ve bölge genelinde tüm vakaların yaklaşık %3-5’inden sorumludur.

Genellikle çocuklarda ve gençlerde ortaya çıkar;

bununla birlikte yetişkinlik çağında da yetişkinde latent otoimmun Diyabet (laDa) adı verilen tip 1 diyabet gelişme olasılığı bulunmaktadır. Tip 1 diyabet hastaları hayatta kalmak için insülin enjeksiyonlarına bağımlıdır.

TİP 2 DİyabET insülin salgılanmasındaki sorunlar ve insülin kullanımına karşı muhtelif organların dokularında oluşan direncin kombinasyonundan kaynaklanır. En yaygın diyabet tipi olup ülkemiz ve bölge ülkelerinde tüm diyabet vakalarının %95’ veya daha fazlasından sorumludur. En yaygın olarak orta yaşlı veya yaşlı kişilerde ortaya çıkmakla beraber, günümüzde aşırı kilolu çocukları, ergenleri ve genç yetişkinleri de giderek daha fazla etkilemeye başlamıştır.

GEbElİĞE baĞlI DIabETES MEllITUS (GDM) gebeliğin başlangıcı veya ilk kez fark edilmesi ile ortaya çıkan ve dünya çapında 25 gebelikten en az birini etkileyen glukoz intoleransıdır. Uluslararası Diyabetik Gebelik Derneği çalışma Grubu'nun (IaDPSG) güncel GDM tanı kriterlerine göre ise gerçek prevalans bu rakamdan 2-3 kat daha fazladır20.

bu rahatsızlık teşhis edilmediğinde veya yetersiz tedavi edildiğinde iri bebek doğumuna, bebek ölümü

oranlarının artmasına veya doğumsal anomalilere yol açabilir. Gebeliğe bağlı diyabeti olan kadınlar ve gebelikleri sonucu doğan bebekler de yaşamlarının ilerideki evrelerinde tip 2 diyabet hastası olma riski altındadır.

Diyabet ve komplikasyonları

Tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilen diyabet, ciddi komplikasyonların ortaya çıkma riskini artırır11,21. bu komplikasyonlar nedeniyle diyabet hastaları sağlıklı bireylere göre iki kat daha yüksek erken ölüm riski altındadır22. Diyabet 2013’te dünya çapında 5,1 milyon kişinin ölümüne neden olmuştur;

bunların 600 bini avrupa’da, 370 bini ise MEna bölgesindedir1. Türkiye’de, her gün yaklaşık 163 kişi diyabetle ilişkili nedenlerden dolayı ölmektedir;

bu rakam yılda 59.786 yetişkin ölümüne denk gelmektedir1.

İnME - Diyabet hastaları sağlıklı bireylere kıyasla 4 kat daha fazla inme riski altındadır23; fakat bu risk etkili tedaviyle %44 oranında azaltılabilir24. nüfusu anlamlı oranda daha genç olmasına rağmen, Türkiye’de inme prevalansı birçok batı ülkesi ile benzer orandadır25.

bÖbREK HaSTalIĞI - Diyabet yüksek maliyetli diyaliz gerektiren son evre böbrek hastalığının önemli bir nedenidir. Türkiye’de diyalize giren bireylerin yaklaşık yarısı diyabet hastasıdır26.

DEPRESyon – Diyabet hastalarında depresyon riski sağlıklı bireylere kıyasla daha fazladır. DaWn™

çalışması için yapılan bir ankete, Türkiye’de diyabet hastalarının

%19’u olası depresyon belirtileri bildirmiştir.27

(11)

Hipoglisemi: diyabetli bireyler için günlük bir sorun

Hipoglisemi diyabet tedavisinin yaygın bir komplikasyonudur ve kan glukozu düzeylerinin anormal ölçüde düşük düzeylere (70 mg/dl altına) inmesi durumudur33. Hipoglisemi semptomları kalp çarpıntısı, titreme, açlık, terleme, konsantrasyon güçlüğü veya bilinç bulanıklığıdır. Hipoglisemi tedavi edilmezse bilinç kaybına ve ölüme neden olabilir34. ayrıca, hipoglisemik olaylar diyabet hastaları açısından yarattığı sıkıntı ve güçlükler dolayısıyla insülin tedavisine uyumu azaltarak uzun süreli komplikasyon riskinin artmasına neden olabilir35.

Tip 2 diyabet hastalarının yaklaşık %47'si fark edilmeyen hipoglisemik olaylar yaşamaktadır36. Hipoglisemi risk faktörleri insülin yetmezliği, geçmiş hipoglisemi öyküsü, hipoglisemi konusunda bilinçsizlik, kan şekeri düşürücü tedavide agresif yaklaşım, orta düzeyde veya yoğun egzersiz ve uykudur37.

Hipoglisemik olayların %50’sinden fazlası kan glukozunun hasta tarafından takibi ile ve risk faktörü değerlendirmesi yoluyla öngörülebilir38. IDF, kendi kendine kontrol eğitimini ve yeni teşhis konmuş tüm tip 2 diyabet hastalarına evde kan şekeri takibi olanaklarının sağlanmasını tavsiye etmektedir39.

KalP KRİZİ - Tip 2 diyabet kalp krizi riskini sağlıklı bireylere kıyasla 2,5 ila 5 kat artırabilir29.

KÖRlÜK - Diyabete bağlı retina hasarı çalışma çağındaki yetişkinlerde görme kaybının başlıca nedenidir. Etkili tedavi retina hasarını üçte birden fazla azaltabilir23. bir çalışmaya göre Türkiye’de, diyabet hastalarının

%28’inde diyabetik retinopati görülmektedir28.

aMPÜTaSyon – Diyabet travma kaynaklı olmayan alt uzuv ampütasyonlarının önde gelen nedenidir. ayak bakımı üzerine etkili eğitim ve erken tedavi ampütasyon sayısını azaltır30.

Komplikasyonlar sağlık hizmeti maliyetlerini arttırmaktadır

2011 yılında Türkiye'de diyabetin tedavi maliyetlerinin araştırıldığı bir çalışmada, diyabete eşlik eden dört ana soruna yönelik hastanede yapılan tedavinin, doğrudan maliyetlerin %70’inden sorumlu olduğunu ve diyabet ilaçlarının toplam maliyetlerin %11’inden daha azından sorumlu olduğunu göstermektedir17. benzer şekilde, avrupa’da yürütülen bir Diyabet Maliyeti (CoDE-II) çalışması diyabetle ilişkili sağlık hizmeti maliyetlerinin

%73’ kadarının hastanede ve ayakta tedaviden kaynaklandığını göstermektedir31.

Diyabetle ilişkili sağlık hizmeti maliyetlerinin büyük bölümü yetersiz kan glukozu kontrolünün neden olduğu ve hayat boyu devam eden komplikasyonların tedavisinden kaynaklanmaktadır. Kan glukozu düzeylerinin, tansiyonun ve kolesterolün normale yakın değerlerde tutulması diyabet komplikasyonlarının önlenmesine veya geciktirilmesine yardımcı olabilir32.

buna göre, komplikasyonların önlenmesi ve azaltılması maliyetleri kontrol altında tutmanın en iyi yoludur.

%32,6

KARDİYOVASKÜLER

%25 BÖBREK

%6,4 GÖZ

%6

NÖROLOJİK

%10,9

DİYABET İLAÇLARI

%14,2 DİĞER

İLAÇLAR

%4,4 RUTİN YILLIK KONTROLLER

%0,4 AKUT HİPOGLİSEMİ

Türkiye'de diyabet ile ilgili harcamaların dağılımı17,18

(12)

Kronik hastalıkların yaygın risk

faktörlerinin ele alınması diyabetin komplikasyonlarının azaltılması

açısından olumlu bir etki gösterebilir.

AYŞE NAZ BAYKAL Turkey

ayşe has type 1 diabetes

MaRIa lUISa DE aRaUJa Portekiz

Tip 2 diyabetli

(13)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2012 yılında elde edilen adrese Dayalı nüfus Kayıt Sistemi verileri, nüfusun % 11’inin (yaklaşık 8,4 milyon kişi) 65 yaş ve üstü olduğunu göstermektedir40. bu yaş grubunda diyabet prevalansı %34,8 olup, bu durum 65 yaş üstü ve diyabet hastası toplam 2,4 milyon kişinin varlığına işaret etmektedir41.

Tip 2 diyabetin başarılı bir şekilde kontrol edilmesi diğer kronik hastalıkların önlenmesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir. yaygın risk faktörlerinin ele alınması da diyabetle ilişkili komorbiditelerin önlenmesine yardımcı olacaktır.

Türkiye’de tip 2 diyabet risk faktörleri

Tip 2 diyabetin yaş ve etnik köken gibi bazı risk faktörleri değiştirilemez. ancak kilo, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite gibi üzerine gidilebilecek risk faktörleri vardır.

yaŞaM TaRZI SEçİMlERİ - Egzersiz yapmama, yanlış beslenme ve obezite tip 2 diyabet geliştirme riskini artırır11. çoğu tip 2 diyabet vakası yeterli miktarda lifli gıda, sınırlı miktarda yağ içeren sağlıklı bir diyet ve buna eşlik eden her gün 30 dakikalık orta düzeyde egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir42. obEZİTE vE FaZla Kİlo - Fazla kilo ve obezitenin tip 2 diyabetle ve diğer kronik hastalıklarla güçlü bir bağlantısı vardır. obezite diyabet dahil kronik hastalıklar için temel bir risk faktörüdür43. Türkiye’de obezite düzeyi 1998 ve 2010 yılları arasında %22’den

%31’e çıkmıştır15,41. Şu anda yetişkin popülasyonunun üçte ikisi ya fazla kilolu ya da obezdir41. Diyabetin yüküne ilişkin ülke çapında gerçekleştirilen ikinci çalışma olan TURDEP-II çalışmasında obezitenin ve abdominal (veya merkezi) obezitenin kadınlarda erkeklere kıyasla daha yaygın olduğu, fazla kilonun ise erkeklerde daha yaygın olduğu saptanmıştır3.

Bölgedeki obezite oranları

44

obezite diyabet gibi kronik hastalıklar için bir risk faktörüdür.

AVruPA

MENA

TÜRKİyE’DE DİyabETİn

GElECEĞİnİ DEĞİŞTİRMEK

Diyabet görülme prevalansındaki artış, yaşlanan nüfus ve değişen yaşam tarzları ile yakından ilişkilidir. Türkiye nüfusu yaşlanmaya devam etmekte ve yaşam süresi uzadıkça daha fazla kişinin tip 2 diyabetten ve diğer kronik hastalıklardan etkilenmesi beklenmektedir.

*beden kitle indeksinin (bMI) 30 kg/m2 veya üzerinde olması olarak tanımlanan obezite ve fazla kilo (25.0-29.9 kg/m2) tip 2 diyabet geliştirme riskini büyük oranda artırır. obez olmak tip 2 diyabet geliştirme riskini yedi kat artırırken fazla kilolu olmak bu riski neredeyse üç kat artırır45. ayrıca, şiddetli derecede obez bireyler (>35 kg/m2) normal ağırlıktaki bireylere kıyasla 60 kat daha fazla tip 2 diyabet geliştirme riski altındadır46. Abdominal obezite bel çevresinin kadınlarda 88 santim, erkeklerde ise 102 santim olduğu durum olarak tanımlanır. TURDEP çalışmalarının her ikisi için de Türkiye popülasyonuna spesifik bel çevresi değeri kadınlarda 91 cm ve erkeklerde 96 cm olarak tespit edilmiştir47.

üçte İKİSİ

yetişkin nüfusun üçte ikisi aşırı kilolu veya obez

%50

yetişkin nüfusun%50 'si fazla kilolu veya obez

%70

yetişkin nüfusun%70'i fazla kilolu veya obez

TÜrKİYE

(14)

Önleme, erken teşhis ve erken tedavi fark yaratabilir

2007 yılına ait bir inceleme, insanlara sağlıklı yaşam tarzının önemi hakkında bilgi vermenin bozulmuş glukoz toleransı (IGT) veya diyabet olgularının %50'sinden fazlasını önleyebildiğine işaret etmektedir

48

.

Birinci basamak önleme (tip 2 diyabeti önleme) Dünya genelindeki diyabet önleme programları diyabet görülme prevalansının yaşam tarzı değişiklikleri ile azaltılabileceğini göstermektedir49,50,51. yakın tarihli çalışmalarda 40 yaş üzeri bireylerde diyabet ve prediyabet taramasının maliyet etkin olduğu sonucuna varılmıştır52,53,54. bu nedenle önleme programları, genellikle maksimum faydayı elde etmek için yapılan sağlık harcamalarının verimli kullanımı açısından “en uygun“ maliyet etkinliğe sahip stratejilerden biridir55,56. Önleme stratejileri kişilerin aşağıdakilere teşvik edilmesini içerir:

• fazla kilolu veya obez olmaktan kaçınma

• sağlıklı beslenme ve fiziksel olarak aktif olma

• sigarayı bırakma

• düzenli tıbbi kontrol yaptırma

İkinci basamak önleme (diyabet hastalarında komplikasyon gelişimini önleme)48,56,57

Kardiyovasküler hastalıklar gibi diyabetle ilişkili komplikasyonlar erken teşhis ve tedavi yoluyla geciktirilebilir veya tamamen önlenebilir11. Erken başlanan yoğun tedavi etkilidir ve müdahaleye birkaç yıl sonra son verilse bile, erken yaşam tarzı değişikliği ve tedavi nedeniyle daha uzun vadede daha az komplikasyon gelişimi bildirilmiştir.

Türkiye Diyabeti Önleme ve Kontrol Programı59 Gerçekleştirilen çalışmaların diyabet vakalarındaki

artışın tahminlerin ötesinde boyutlara ulaştığını gösteren bulgularına istinaden; diyabetle, risk faktörleriyle ve komplikasyonlarıyla mücadeleye ilişkin güncellenmiş bir stratejiyle Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı: Stratejik Plan ve Eylem Planı Gelişimi programı geliştirilmiştir.

İnisiyatif 2009 yılında kronik hastalıkların önlenmesine ilişkin toplum temelli programların entegre edilmesi vizyonuyla tanıtılmıştır.

Ulusal Diyabet Eylem Planının hedeflerinden biri hastalığın etkili ve etkin kontrolünü60 ve sağlık kaynaklarının etkin kullanımını desteklemek üzere düzenli hastalık maliyeti çalışmaları gerçekleştirmektir.

Diyabet teşhisi konulmasını takiben,

sağlıklı yaşam tarzı hakkında tavsiyeler

ve ilaçlarla kişilere rahatsızlıklarını

kontrol etmede destek olmak pek

çok sorun yaratan komplikasyonların

geciktirilmesine veya önlenmesine

yardım eder

58

.

(15)

%0

%2

%4

%6

%8

%10

%12

%14

%16

TURDEP-I

TURDEP-I

%13,5 6,5 milyon yetişkin

%7,2 2,6 milyon yetişkin

TURDEP-II

TURDEP-II

%0

%10

%20

%30

%40

%50

IGT Fazla kilo Genel obezite Abdominal obezite Hipertansiyon

%35

%13.8

%37,5

%22,3

%28,9

%25,6

%31,2 %34

%46,3

%0

%2

%4

%6

%8

%10

%12

%14

%16

TURDEP-I

TURDEP-I

%13,5 6,5 milyon yetişkin

%7,2 2,6 milyon yetişkin

TURDEP-II

TURDEP-II

%0

%10

%20

%30

%40

%50

IGT Fazla kilo Genel obezite Abdominal obezite Hipertansiyon

%35

%13.8

%37,5

%22,3

%28,9

%25,6

%31,2 %34

%46,3

TURDEP-I ve TURDEP-II'nin yaşa göre standardize edilmiş risk faktörleri prevalansı

TURDEP-I VE TURDEP-II diyabetin yaşa göre standardize edilmiş prevalansı

TurDEP-II’nin bulguları:

Türkiye’de diyabetin prevalansı

TURDEP-II katılımcılarında topluma dayalı herhangi bir düzeltme yapılmaksızın diyabet prevalansı

%16,5 (yeni teşhis edilen %7,5) olup, bu oran Türkiye’de 6,5 milyon diyabetli yetişkine karşılık gelmektedir (günümüzde 7 milyon kişiye ulaştığı tahmin edilmektedir).

Diyabet risk faktörleri

TURDEP-II katılımcılarında topluma dayalı herhangi bir düzeltme yapılmaksızın IGT sıklığı %15,9, obezite sıklığı %35,9 ve hipertansiyon sıklığı

%31,3 bulunmuştur.

Çalışmanın ortaya çıkardığı diğer önemli faktörler:

Kadınlar ve eğitim

• 8 yıllık eğitimi tamamlamamış kadınlarda diyabet gelişmesi riskinin eğitim görmüş kadınlara kıyasla 1,5 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

yüksek tansiyon

• yüksek tansiyonu olan erkeklerde 1,84 kat daha fazla diyabet riski gözlenmiştir.

• yüksek tansiyonu olan kadınlarda 1,59 kat daha fazla diyabet riski gözlenmiştir.

Prevalans artışını etkileyen faktörler

TURDEP-II çalışması diyabet, IGT ve obezite rakamlarında öngörülerin ötesinde gerçekleşen artışın tek başına olmasa da büyük ölçüde Türkiye nüfusunun yaşlanmasına atfedilebileceğini belirmektedir. 2000 ile 2009 arasında ortalama yaşam süresi erkeklerde 67’den 72’ye, kadınlarda 73’ten 77’ye çıkmıştır. Kentlerde ve kırsal kesimde yaşam tarzının değişimi ve diyabet hastalarının daha uzun yaşaması diyabet prevalansındaki artıştan sorumlu diğer faktörlerdir.

TURDEP çalışmaları

3,62

Geçtiğimiz on beş yılda, kaç kişinin diyabetle yaşadığını veya bu hastalığı geliştirme riski altında olduğunu belirlemek için iki ulusal çalışma yapılmıştır. İlk çalışma, TURDEP-I, 1997-1998’de yapılmış ve bunu 2010’da yapılan TURDEP- II takip etmiştir. Her iki çalışmada da sonuçların karşılaştırılmasına olanak vermek için örnek metodolojisi kullanılarak aynı 540 merkezden veri toplanmıştır.

TURDEP-II çalışması Türkiye’de yapılan en büyük ulusal ölçekte temsili diyabet araştırmalarından birisidir ve diyabetin ülke için hızla büyük bir

toplum sağlığı sorunu haline gelmekte olduğunu göstermektedir. çalışma teşhis edilmiş ve edilmemiş diyabet ile prediyabetin prevalansını ve bunların 12 yıllık trendlerini belirlemeyi ve Türkiye yetişkin nüfusunda diyabet risk faktörlerini saptamayı amaçlamıştır.

çalışma bu merkezlerden 24.499 kişiyi katılmaya davet etmiş ve davet edilen kişilerin %87’si araştırmaya katılmayı kabul etmiştir.

(16)

Etkin diyabet tedavisi, yaşam kalitesini iyileştirebilir ve sağlık hizmeti maliyetlerini düşürebilir.

MoHaMED Tunus Tip 2 diyabetli

(17)

Diyabetli bireylerin sağlığının ve sağlığa ilişkin yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, toplumsal ve bireysel açıdan olumsuz sonuçların azaltılabilmesi ve sürdürülebilir insan kalkınmasının ve ekonomik kalkınmanın olumsuz etkisinin en aza indirilmesi bütün ülkelerin kapasite ve olanakları dahilinde mümkündür.

IDF, diyabetin neden olduğu sıkıntılar ve güçlüklerle mücadele adına, hükümetler, sağlık mesleği mensupları ve global diyabet çevreleri tarafından eyleme konmak üzere IDF’nin 2011-2021 Global Diyabet Planı’nda maliyet etkin çözümlere yer vermiştir11

.

Planda etkili diyabet tedavisinin belirlenen üç bileşeni listelenmiştir:

• Glisemik ve metabolik kontrol sağlamak için tedavi ve klinik takip

• Komplikasyonların önlenmesi ve kontrolü

• Kendi kendine kontrol eğitimi ve desteği

glisemik kontrol sağlama

çalışmalar, etkili tedavilerin mevcut olmasına rağmen diyabet teşhisi konan bireylerin en az yarısının halen yeterli glisemik kontrol sağlayamadığını göstermiştir61.

Diyabetin erken teşhisi ve etkili tedavisi, özellikle kan glukozu, kan yağları ve kan basıncı düzeylerinin kontrolü, komplikasyon görülme prevalansını azaltarak ve ilişkili maliyetleri sınırlayarak diyabetli bireylerin yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde etkili olur.

Tip 2 diyabetin tedavisine ve kontrolüne yönelik uluslararası kabul görmüş ve belgelenmiş kılavuzlar mevcuttur. bu kılavuzlar diyabetin etkin kontrolüne yönelik süreçleri ve uygulamaları tanımlamaktadır.

ayrıca, birçok ülke kendi yerel kılavuzlarını geliştirmiştir.

Türkiye‘de de ülke çapında kılavuzlar hazırlanmaktadır (Ör. TEMD Diyabet ve Komplikasyonlarının Tanı, İzlem ve Tedavisi Kılavuzu)62

.

bununla birlikte, uygulamada, diyabet tedavisi genellikle ulusal veya uluslararası tedavi kılavuzları tarafından belirtilen ideallere ulaşamamaktadır. bunun sonucunda da diyabet hastaları açısından komplikasyon oranları ve ilişkili maaliyetler yükselmeye devam etmektedir.

Dönüm noktası niteliğindeki UK İlerleyici Diyabet çalışması (UKPDS) Hba1c düzeylerinde %1’lik bir azalmanın komplikasyon geliştirme riskinde %21 azalma ile ilişkili olduğunu göstermektedir32

.

birden fazla ilaçla etkili tedavi ve yaşam tarzı değişikliği komplikasyonların ve mortalitenin azalması açısından sürdürülebilir fayda sağlayabilir ve yaşam kalitesini anlamlı oranda arttırarak sağlık maliyetlerinin yükünü azaltabilir32

.

DİyabETlE MÜCaDElEDE

SaĞlIK HİZMETİ SİSTEMİnİn İyİlEŞTİRİlMESİ

Birçok ülkeden diyabetle ilgili komplikasyonların önlenebileceği veya önemli ölçüde geciktirilebileceği yönünde çok sayıda kanıt elde edilmiştir. Etkili tedavi uygulandığı takdirde komplikasyonların ilerlemesi önlenebilir. Bu amaçla dünya çapında tavsiye edilen tedavi standartlarının ana hatlarıyla anlatıldığı klinik kontrol kılavuzları yayınlanmaktadır.

HBA1c düzeylerinin %1 azaltılması komplikasyonları azaltabilir (UKPDS)32

Mikrovasküler komplikasyonlar (gözlerde, sinirlerde ve böbreklerde ortaya çıkan ve en küçük kan damarlarını etkileyen

hastalıklar) Miyokard

enfarktüsü (kalp krizi)

Diyabetle ilişkili ölümler

%-37 risk

%-14 risk

%-21 risk

HbA

1c

%-1

(18)

Komplikasyonların önlenmesi ve kontrolü

Tip 2 diyabet genellikle yıllar içinde gelişir ve komplikasyonlar ortaya çıkana kadar belirtisiz seyredebilir. bu durum, güçten düşürücü komplikasyonları önlemek için önemli tedavi ve kontrol fırsatlarının genellikle kaçırıldığı anlamına gelmektedir. Diyabetin erken ve doğru teşhisi ve tedavisi maliyetli komplikasyonların önlenmesi veya geciktirilmesi için önemli bir stratejidir.

Tip 2 diyabetin IMS CoRE Diyabet Modeli *ile yapılan bir bilgisayar simülasyonu, diyabetli bireylerin erken teşhisi ve uygun tedavisiile ilişkili önemli faydaların bulunduğunu göstermiştir.

Türkiye’nin bu iyileştirmeleri yapması halinde, simülasyon aşağıdakileri gösterir:

• Son evre böbrek hastalığı olgularında %40 azalma

• Kalp krizi sayısında %23 azalma

• İnme sayısında %21 azalma

• Şiddetli görme kaybı olgularında %18 azalma ayrıca, bu öngörü sağlık sistemi açısından uzun vadeli tasarruf potansiyeli de göstermektedir. azalan komplikasyonlar kaynaklı, 2030’a kadar 15,85 milyar Tl tasarruf edilebilir§.

Diyabetli Hastaların ve Komplikasyonlarının Teşhisi, Tedavisi ve Takibine Yönelik TEMD Klinik Uygulama Kılavuzları

Diyabet tedavisinin kalitesinin artırılması devam eden bir süreçtir ve klinik kılavuzlara uyumun tedavi kalitesini artırdığı gösterilmiştir.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği’nin (TEMD) Diyabet çalışma Grubu ilk kez 2006’da ulusal klinik uygulama kılavuzu hazırlamıştır ve bu

kılavuz her iki yılda bir güncellenmekte olup en son 2013’te güncellenmiştir62.

Kılavuz, her biri diyabet kontrolünü ayrıntılı olarak açıklayan çeşitli konuları kapsamaktadır62:

* IMS COrE Diyabet Modeli diyabetle ilişkili komplikasyonları açıklayan, birbirine bağlı 15 alt modelden oluşan geniş çapta yayınlanan ve valide edilmiş bir bilgisayar simülasyonu modelidir. Hasta alt grupları yaş, cinsiyet, başlangıç risk faktörleri ve önceden mevcut komplikasyonlar açısından tanımlanır. Ölüm nedenleri model tarafından belirlenmediği için, hastalık kontrol bileşenleri ve maliyetleri yerel verilere ve geçmişteki mortalite oranlarına dayalı olarak yüklenir.

Türkiye’de mevcut standartlara göre tedavi edilen bir hasta grubunun sonuçları simülasyonda Türkiye’nin Sicilya’da test edilen bir dizi iyileştirmeyi yaptığı varsayılan ikinci bir grup ile karşılaştırılmıştır. bu iyileştirmeler şunlardır: elektronik tıbbi kayıtlar, süreçlere, risk faktörlerine ve tedavi sonuçlarına ait kalite göstergeleri, klinikler arasında yıllık olarak en iyi uygulama paylaşımları ve yüksek tansiyon ve kan yağları için daha yoğun tedavi.

§ Tasarruflar bir ilk yatırım fazından sonra hesaplanır. İyileştirilmiş bakım sunulmasının beş yıl içinde fazladan 1,57 milyar Tl’ye mal olacağı hesaplanmıştır.

250,000

2,000 1,500 1,000 0,500 0 -0,500

200,000 150,000 100,000 50,000

Miyokard enfarktüsü

Son evre böbrek hastalığı İnme

Ciddi görme kaybı

Direct cost saving

0

2020

2025 2030

Engellenen komplikasyon sayısı Million TRY

2010

2010

2015

2020 2025 2030

2015

Simülasyona göre engellenen kümülatif komplikasyon sayısı

1. Glisemik bozuklukların teşhisi, sınıflandırılması ve tanımlanması

2. Diyabet hastalarının tedavi standartları

3. Diyabet hastaları için hastanede tedavi ilkeleri 4. Diyabet hastalarında

glisemik kontrol hedefleri

5. Diyabette tıbbi beslenme 6. Diyabette egzersiz ve fiziksel

aktivite

7. oral antidiyabetik ve insülin ilaç tedavisinin ilkeleri 8. Tip 2 diyabette mevcut

tedavi algoritması

9. Diyabetin akut komplikasyonları 10. Diyabetin kronik komplikasyonları

11. Özel durumlarda diyabet 12. Diyabet ve komorbiditeler 13. Diyabetin önlenmesi

(19)

IDF’nin tavsiyeleri

Tip 2 diyabetin etkin kontrolüne ilişkin hazırlanan Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) kılavuzlarında şunlar tavsiye edilmektedir:

• TaRaMa vE TEŞHİS – yüksek riskli popülasyonların taraması yoluyla diyabetin erken teşhisi37: Fırsattan yararlanılarak tarama; birey, farklı bir nedenle sağlık mensubunu görmeye geldiğinde hastalık için de tarama yapılabilir70.

• SaĞlIK HİZMETİ SUnMa – sağlık mensupları ile hastalar arasında, kültürel farklılıklara saygı duyularak işbirliğine dayalı bir ilişki kurulması:

IDF ayrıca her hasta için risk faktörlerinin takibi ve komplikasyon taraması da dahil olmak üzere bireysel tedavi planlarının yıllık olarak gözden geçirilmesini önermektedir. Ek olarak, IDF hasta ihtiyaçları çerçevesinde organize olmuş, çeşitli disiplinlerden oluşan tedavi ekiplerinin oluşturulmasını ve sunulan hizmetin kalitesini takip etmek için kayıt tutulmasını önermektedir37.

• HaSTa EĞİTİMİ vE yaŞaM TaRZI KonTRolÜ – teşhisten sonra sunulabilecek ve kendi kendine takip eğitimi ile psikoloji, beslenme ve fiziksel aktivite alanlarında uzman ekiplerce verilecek multidisipliner eğitimi içerecektir37.

• KlİnİK TaKİP – tedavi hedeflerini takip etmek tedaviyi düzenlemek ve kardiyovasküler risk değerlendirmesi için yıllık ziyaretlerin gerçekleştirilmesi; ayrıca göz, böbrek ve ayak sorunları gibi komplikasyonları saptamak üzere tarama yapılması tavsiye edilir37.

Kendi kendine kontrol eğitimi ve desteği

Diyabetin başarılı bir şekilde kontrol edilmesi sadece ilaçlara ve tıbbi tedavilere bağlı değildir. Diyabet hastalarının her gün, gıdaları, fiziksel aktiviteyi ve ilaçları dengelemekle ilgili birden fazla karar alması ve farklı süreçleri yönetmesi gerekir. Diyabet teşhisi konan birçok kişi için, bu durum kendi kendine insülin enjeksiyonunu ve evde kan glukozu düzeylerinin kontrolünü de içermektedir.

Hasta eğitimi, diyabetin komplikasyonlarının ve tedavisinin basitçe açıklanmasından daha fazlasıdır.

Hayat tarzı ve davranış değişiklikleri ile komplikasyon ve hastalık riskini azaltan uygulamaların benimsenmesini kolaylaştıran aktivitelerden oluşur63.

Diyabet tedavisi gereksinimleri bireyin yaşam döngüsünün farklı aşamalarında ve hastalığın ilerlemesiyle önemli ölçüde değişir. bu durum, diyabet hastalarının sadece hastalık yeni teşhis edildiğinde diyabet eğitimine ihtiyaç duymadıklarını, aynı zamanda yaşam boyu devam eden bir değerlendirme ve müdahale döngüsüne ihtiyaç duydukları anlamına gelir.

Eğitim materyalleri ve eğitim amacıyla kısa bilgi ve hatırlatmaları içeren elektronik (uzaktan) takip sistemlerinin sağlanması gibi etkili müdahaleler diyabet hastalarının kendi kendine kontrolünü iyileştirir64. bu müdahaleler genellikle düşük maliyetli olup, sağlık mensuplarının performansında ve sağlık hizmeti sonuçlarında da iyileşme sağlar65,66,67,68,69.

(20)

Daha iyi kişisel bakım ve kontrolün diyabet tedavisine uyumu artırdığı ve sağlık hizmetleri kullanımını azalttığı gösterilmiştir.

ayŞE naZ bayKal Türkiye

Tip 1 diyabetli

(21)

İnSanlaRIn DİyabETlE aKTİF bİR yaŞaM SÜRMElERİ KonUSUnDa DESTEKlEnMESİ

Diyabetle aktif ve tatmin edici bir yaşam sürmek mümkündür. Tedaviye uyum bu hedefin yerine getirilmesi yönünde kritik bir adımdır. Nihayetinde, tedaviyi günlük olarak takip etmek ve sürdürmek diyabetli bireyin ve ailesinin sorumluluğundadır. Kişilerin hastalıklarını kendi kendilerine yönetebilmeleri açısından motive edilmeleri, eğitilmeleri ve desteklenmelerine yönelik stratejiler kronik bakımın temel bir parçasıdır.

Diyabet kontrolüne yaklaşımlar

Diyabetli bireylerin kendi diyabet tedavilerine aktif katılımı kişisel kontrolün bizzat sağlanması açısından kilit önem taşır. Diyabet tedavisi tıbbi tedavi, beslenme, egzersiz ve kan glukozu takibi arasında dengeyi içeren önemli ve kapsamlı bir kavramdır.

Diyabet tedavisinin sonuçları büyük ölçüde hastanın sağlıklı bir yaşam tarzı sürüp sürmediğine ve diyabet tedavisine uyum sağlama motivasyonunu koruyup korumadığına bağlıdır. Diyabet, tüm kronik hastalıklar arasında kontrol sağlamada başarılı olabilmek için en fazla davranış değişikliği gerektiren hastalıktır71. Diyabeti ve diğer kronik rahatsızlıkları olan kişilerin büyük bir bölümü kendilerine reçete edilen tedaviye uymakta zorluk çeker ve bunun sonucunda istenen

sonuçlara ulaşamaz ve ilgili komplikasyonlardan kaçınamazlar72,73. Diyabetli bireylerin yaklaşık yarısı kadarının yetersiz kan glukoz kontrolü, kolesterol ve tansiyon düzeylerine sahip olabileceği tahmin edilmektedir74.

Diyabet kontrolü sağlamada güvensizlik ve tedavinin etkililiği kendi kendine kontrolde kilit rol oynayan faktörlerdir75. Diğer faktörler özellikle farklı rahatsızlıkları için farklı ilaçlar alan bireyler açısından tedavinin ve doz uygulamasının karmaşıklığı ve anlaşılmamasıdır. Daha iyi kişisel bakım ve kontrolün diyabet tedavisine uyumu artırdığı ve sağlık hizmetleri kullanımını düşürdüğü gösterilmiştir76.

BEN AILE VE ARKADAŞLAR:

AILE

VE ARKADAŞLAR: YAŞA

M TIBBI BAKIM VE TEDAVI

İŞ/O KUL

TIBBI BAKIM VE TEDAVI TOPLUM

TOPLU

M TOPLUM

bEn: Hastalığımla başa çıkabilmek ve dolu dolu, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürebilmek.

aIlE vE aRKaDaŞlaR: Hastalığımın tüm yönlerinde duygusal ve pratik destek.

TIbbI baKIM vE TEDavI

Kaliteli teşhis, tedavi, bakım ve formasyona erişim.

İŞ/oKUl: Hastalığım için destek alma ve hastalığım konusunda anlayış.

yaŞaM: Hayattan herkes gibi zevk alma fırsatına sahip olma.

ToPlUM: Dinlemeye, değişmeye ve hastalığıma destek olmaya istekli bir sağlık sistemi, devlet ve toplum.

Hasta ihtiyaçları modeli

‘Hasta ihtiyaçları modeli’ hastanın kendi kendini kontrol etme ve diyabetle iyi bir yaşam kalitesi yakalama becerisini etkilediği gösterilen önemli alanları belirtmektedir.

(22)

Hasta merkezli tedavi

Etkili diyabet tedavisi, sağlık mesleği mensubu ekibiyle diyabet hastası arasında bir işbirliği gerektirir. bu işbirliği, hastaya hastalığını ve kendi eylemlerinin hastalık üzerindeki etkilerini tam olarak anlamasını sağlamak üzere eğitim vermeyi, uygun ve zamanında bilgi sunmayı ve doktor ile hasta arasındaki iletişimi şekillendirerek hastanın diyabeti tarafından kontrol edilmesine izin vermek yerine bu rahatsızlığı aktif bir şekilde kontrol altında tutacak donanıma sahip olmasını sağlamayı içerir77.Hastaların ihtiyaçlarının ve tercihlerinin ele alınabilmesi adına diyabet kontrolüne hasta merkezli bir yaklaşım geliştirilmesinin büyük ölçüde olumlu sonuçlara sahip olduğu kabul edilmektedir. Hasta perspektifinden, hasta merkezli bir yaklaşımın hasta memnuniyeti, aktif katılımı ve görev oryantasyonu, kaygıda azalma ve yaşam kalitesi bakımından artışa neden olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Daha fazla doktor memnuniyeti ve etkililikte artış ve buna bağlı olarak da gerçekleştirilen tıbbi test ve gereksiz sevk sayısında azalma da bildirilmiştir78.

Gelecekteki sağlık politikası çerçeveleri, bu boyutların tümünü kanıta dayalı ve düşük maliyetli bir yaklaşımla ele almak için gereken stratejileri ve bu alandaki örnek uygulamaları teşvik etmelidir.

Farklı disiplinlerden oluşan sağlık ekibi

Kronik hastalıklarda kendi kendine kontrolü etkileyen birçok faktör rol oynar ve ulusal ve yerel düzeylerde farklı disiplinlerden stratejilere ihtiyaç duyulur25.Her bir hastanın özel ihtiyaçları etrafında yeni, yenilikçi, farklı disiplinlerden sağlık ekipleri kurmanın diyabetli bireyler için bakımı iyileştirdiğini ve komplikasyonları önlediği gösterilmiştir79,80.

Söz konusu takımlar uzman hekimler, pratisyen hekimler, hemşireler, diyetisyenler, eczacılar, podiatristler*, psikiyatristler, diyabet eğitmenleri, spor eğitmenleri ve sosyal hizmet görevlileri ve diğer birçok disiplinden uzmanını içerecek şekilde oluşturulabilir81.

Psikososyal ihtiyaçlar ve diyabet kontrolü

82,83

Diyabetle yaşamak ve diyabeti kontrol etmek zorlayıcıdır ve diyabet hastalarının günlük hayatlarının tedavi sonuçları dahil birçok yönü üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Depresyon, stres ve diyabetle ilişkili diğer psikolojik problemler tedaviye uyulması ve sağlıklı bir diyetin sürdürülmesi açısından rol oynayan faktörlerdir. yetersiz klinik kontrol sonucu ortaya çıkan uzun süreli komplikasyonlardan, psikososyal refah ve diyabet kontrolü arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması yoluyla kaçınılabilir.

Türkiye’de diyabet kılavuzları

Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı 2003 yılından bu yana uygulanmakta olup, programın ana önceliklerinden birisi de aile hekimliği vasıtasıyla birinci basamak ve daha üstü sağlık hizmetleri arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesidir.

TÜRKİyE EnDoKRİnoloJİ vE METabolİZMa DERnEĞİ

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Diyabet çalışma Grubu, Türkiye'de ilk kez 'Diyabet ve Komplikasyonlarının Tanı, İzlem ve Tedavisi Rehberi'ni hazırlamıştır. İki yılda bir güncelenen bu rehber, 2006 yılından beri yayınlanmakta ve iki yılda bir güncellenerek sağlık profesyonellerine dağıtılmaktadır. En son güncelleme 2013 yılında gerçekleştirilmiştir.

TÜRKİyE DİyabET vaKFI

Türkiye Diyabet vakfı 2011 yılında “Diyabet tanı ve tedavi rehberi”’ni yayınlamış ve ardından 2013 yılında güncellemiştir. bu rehberde pratiğe dayalı ve güncel diyabet tedavisi uygulamaları yer almakta olup pek çok tıp derneğinin katılımıyla diyabet tedavisine multidisipliner bir yaklaşım sergilemektedir. bu rehberler Türkiye çapında ilgili birimlere ulaştırılmakta olup aynı zamanda Türkiye Diyabet vakfının koordinasyonunda birinci basamak sağlık hizmetleri ile işbirliği içinde gerçekleştirilen toplantılarda da dağıtılmaktadır.

Hipoglisemi korkusu diyabet kontrolünü etkiler

Hipoglisemi korkusunun da diyabet yönetimi ve kontrolü üzerinde bir etkisi olduğu düşünülmektedir84. Farkındalık eksikliği ve hipoglisemi korkusu nedeniyle diyabetli bireyler ve sağlık hizmeti sunanlar arasında insülin tedavisinin düşük kabul görmesi insülin tedavisine başlamanın geciktirilmesine yol açabilir85,86,87. aynı zamanda, halihazırda insülin tedavisi gören ve hipoglisemi korkusu yaşayan bireyler yüksek glukoz düzeylerini koruyarak hipoglisemiyi önlemek için gereğinden fazla düzeltici ve önleyici adımlar atabilir. çalışmalar düşük insülin rezervlerine sahip bireyler için yoğun insülin tedavisinin diyabetle ilişkili komplikasyonları önlemek veya geciktirmek için en etkili yol olduğunu göstermiştir31,32.

İnsülin tedavisi gören bireyler için kan glukoz seviyesi farkındalık eğitimi hipoglisemi semptomları konusunda bilinci arttırarak hem hipoglisemi prevalansını ve korkusunu, hem de kontrol kaybı hissini azaltır.

* ayak bakımı uzmanı

(23)

%59

%15

%41

%18

Türkiye’de, DaWn2™ çalışmasında diyabet hastası 506 kişi, diyabet hastalarının ailelerinden 126 kişi ve diyabet hastalarına bakım hizmeti veren 280 sağlık mesleği mensubundan oluşan toplam 912 kişiye anket yapılmıştır.

Diyabet hastalarının psikososyal göstergeleri27

DaWn2™ diyabetin hastalar için anlamlı bir psikolojik yük teşkil ettiğini ortaya çıkarmıştır.

Sağlık mesleği mensubu perspektifi90

%71 diyabete daha yüksek öncelik verilmesi gerektiğine inanmaktadır.

%17 sağlık hizmetlerinin kronik hastalıkların kontrolü için iyi yönetildiğine inanmaktadır.

%84 diyabette kendi kendine kontrol eğitiminin ulaşılabilirliğinin artırılmasının diyabet yükünü azaltmaya yardımcı olacağına inanmaktadır.

%86 daha nitelikli hemşire eğitmenlerinin veya uzman diyabet hemşirelerinin bulunması gerektiğine inanmaktadır.

yanıt verenlerin

%19’u olası depresyon belirtileri göstermiştir (WHo- 5 skoru ≤28) yanıt verenlerin

%28’i bir diyabet eğitim programına katılmıştır.

yanıt verenlerin

%59’u diyabetle ilişkili sıkıntı yaşadığını bildirmiştir (PaID- 5≥40)

yanıt verenlerin

%28’İ diyabet hastası oldukları için ayrımcılığa maruz kaldıklarını hissetmiştir

Sağlık kuruluşu Kendi kendine kontrol eğitimi

%28

*%34

*%39

*%37

*%22

%19

%59

%28

Daha nitelikli diyabet hemşireleri ihtiyacı Diyabete yüksek öncelik ver-

ilmelidir Diyabet

eğitimi Diyabette

depresyon Diyabetle ilişkili

sıkıntı Diyabetle ilişkili ayrımcılık

Diyabet hastalarının aile bireyleri89

Diyabetten ve tedavisinden aile bireyleri de olumsuz etkilenebilir.

*anketin yapıldığı tüm ülkeler için medyan değerdir DaWn2TM Türkiye sonuçları

%36

%62

%50

%15

yanıt verenlerin %36’sı aile üzerinde diyabetle ilişkili belirgin bir yük algılamıştır.

yanıt verenlerin %62’si diyabet hastası akrabaları hakkındaki endişeleriyle bağlantılı yüksek düzeyde sıkıntı bildirmiştir.

yanıt verenlerin %50’si diyabet hastası bireye en iyi ne şekilde yardımcı olacaklarını bilemedikleri için endişeli olduklarını bildirmiştir.

yanıt verenlerin %15’i herhangi bir diyabet eğitim programına veya aktivitesine katılmıştır. Genel olarak, katılımcıların %77’si bu aktiviteleri faydalı bulmuştur.

Dayanak: Diyabetli tüm kalifiye edilmiş bireyler (Tip 1: n=80, Tip 2: n=42)

%86

%84

%71%17

DAWN2

TM

Çalışması: Diyabet hastalarının, ailelerinin ve bakım sürecindeki kişilerin psikososyal ihtiyaçlarının, dileklerinin ve tutumlarının değerlendirilmesi

88

DaWn2™ orijinal DaWn™ çalışmasının devamıdır ve sadece diyabet hastalarıyla değil, aynı zamanda onların aile bireyleriyle, hemşireleriyle, diyetisyenleriyle, pratisyen hekimlerle ve uzmanlarla görüşerek tüm yönleriyle diyabet yükünü azaltmaya yönelik bir yaklaşım benimseyen, türünün ilk örneği olan bir çalışmadır.

çalışma 17 ülkeden 15.438 katılımcı içermektedir.

çalışmanın üç ana amacı vardır:

• Diyabet hastalarının ve ailelerinin karşılanmamış ihtiyaçlarıyla ilgili anlayışı ve farkındalığı arttırmak

• Diyabet tedavisinde hasta katılımını ve psikososyal desteği güçlendirmek için diyaloğu ve işbirliğini teşvik etmek

• birey merkezli diyabet tedavisi için uluslararası bir karşılaştırma sistemi kurmak

Sayfa notu: yukarıda DaWn2™ çalışmasının sonuçlarının sadece bir kısmı verilmiştir. Türkiye’ye ve diğer ülkelere ait sonuçların tam bir özeti için www.dawnstudy.com’u ziyaret ediniz.

(24)

veri toplamanın ve diyabet tedavisinin kalitesini karşılaştırmanın veri odaklı

karar alma mekanizması için bir çerçeve sağlayarak gelecekteki sağlık hizmeti

bütçelerini ve tedavi kalitesini olumlu etkileme potansiyeli bulunmaktadır.

alI baZSEM aRQoUb Ürdün

Tip 1 diyabetli

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkemizin doğu ile batı bölgeleri arasında sağlık göstergeleri bakımından uzun yıllardır pek çok çalışmada vurgulanan farklılığa uygun olarak bu

Bölgede kırsal yerleşim birimleri oldukça dağı nık, bazılarına ulaşım güçtür. Özellikle mezra -.. sağlık ve eğitim hizmeti sunmada sorun

Almanya’dan Himalayalar’a, Kenya’dan Japonya’ya, ekolojik yıkıma karşı verilen pek çok mücadelede, kadınların yaşamın kaynağını korumak ve

This reseach is used surface muti-functional technology to coat the diamond-like carbon film on the surface of the electrocautery devieces and get better property to reduce

Asm’de 30 Dakika, ülkemizin en büyük aile hekimliği derneği olan İstanbul Aile Hekimliği Derneği’nin bir markasıdır ve tüm işleyişi derneğimizin kontrolündedir.

Bu doğrultuda mevcut stresi ortaya koymak için oluşturulan deneme düzeninde, etlik piliç ebeveynlerinde yumurtlama öncesi uygulanan aydınlatma programında

Fiziksel aktivite, risk azaltma, stres yönetimi, sağlık sorumluluğu ve sağlıklı diyet alt boyutları ile toplam puan or- talamaları karşılaştırıldığında gruplar

Sağlık otoritelerinin 2030 yılı için 438 milyon olarak öngördüğü diyabetli sayısının daha 2014 yılında bu tahminin çok üstüne çıkmış olması bu