• Sonuç bulunamadı

Doç. Dr. Fatih ÇEMREK İstatistik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi H.Naci BAYRAÇ İktisat Bölümü Bilim Alanı: Sosyal Bilimler Proje No: 2017-1843 BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ T.C.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Doç. Dr. Fatih ÇEMREK İstatistik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi H.Naci BAYRAÇ İktisat Bölümü Bilim Alanı: Sosyal Bilimler Proje No: 2017-1843 BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ T.C."

Copied!
43
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

T.C.

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI

Bilim Alanı: Sosyal Bilimler Proje No: 2017-1843

PROJENİN ADI

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE'DE BİYOYAKITLARIN YEREL EKONOMİK KALKINMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

PROJE YÖNETİCİSİ ADI SOYADI BİRİMİ

Dr. Öğr. Üyesi H.Naci BAYRAÇ İktisat Bölümü

PROJE ÇALIŞANLARI

Doç. Dr. Fatih ÇEMREK İstatistik Bölümü

Başlama

Tarihi : 23.02.2018 Proje Desteği : 24976,45 TL Bitiş Tarihi :

(2)

2

İÇİNDEKİLER

Özet………2

Abstract……….………..…………..3

Giriş……….……….4

Literatür……….………..6

Metodoloji, Veri, Model ve Ampirik Analiz…………..………....11

Sonuçlar……….………19

Kaynakça……….………..21

Ekler………..……….26

Ek 1: 3. Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi, 05-08 Eylül 2018 Uluslararası Balkan Üniversitesi Üsküp/Makedonya’da sözlü olarak sunulan bildiri……….………26

Ek 2: Kongre kabul belgesi………..39

Ek 3: 11. International Statiastik Days Conference, 3-7 October 2018 Muğla Sıtkı Koçman Unıversity Department of Statistics’de sözlü olarak sunulan bildiri………....……40

Ek 4: Kongre kabul belgesi………41

(3)

3 AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE’DE BİYOYAKITLARIN YEREL EKONOMİK

KALKINMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

ÖZET

Küresel ekonomide yaşanan büyümeye bağlı olarak, giderek artan enerji ihtiyacını karşılamada enerji sürdürülebilirliğinin sağlanması ve bunun için de, enerji temin kaynaklarının çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde fosil yakıtların giderek tükeniyor olması, iklim değişiklikleri ve küresel ısınma, ulusların enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulma ve enerji arz kaynaklarını artırma çabaları biyoyakıtların önemini giderek artırmıştır.

Biyoyakıtların dünya genelinde gün geçtikçe daha fazla tercih edilmesinin başlıca nedenleri arasında; yerli kaynakların değerlendirilmesi, atık kontrolünün sağlanması, enerji temin kaynağı alternatiflerinin çoğaltılması, ihtiyaca göre enerji üretiminin sağlanması, talep fazlası enerjinin ticaretinin yapılması ve sürdürülebilir yerel kalkınmanın artırılmasını gerçekleştirmektedir. Günümüz teknolojileriyle üretilen birinci kuşak biyoyakıtlar arasında biyoetanol ve biyodizel ağırlıklı olarak yer almaktadır.

Dünya’daki ve özellikle üyelik müzakerelerinin yürütüldüğü AB (Avrupa Birliği) ülkelerindeki uygulamalara paralel olarak Türkiye’de de bu konuda önemli çalışmalar yapılmıştır. EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu) tarafından yerli tarım ürünlerinden üretilmiş biyoetanol ve biyodizelin piyasaya sürülen akaryakıtlara belirli oranlarda karıştırılması zorunluluğu getirmiştir.

Türkiye’de yerli, stratejik ve yenilenebilir enerji kaynaklarından birisi olan biyoyakıtlar aracılığı ile, planlı bir yapılanma sonucunda dışa bağımlılığın azaltılması ve arz güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra, tarımda çarpan etkisi yaratarak gelecek yıllarda enerji talebinin karşılanmasında çok önemli bir konuma ulaşabileceği beklenmektedir.

Çalışmada AB ve Türkiye’de biyoyakıt politikalarının yerel ekonomik kalkınma üzerinde yarattığı etkileri belirlemek amacıyla, çeşitli ekonometrik analizler yapılmaktadır.

İncelenen ülkelerde biyoyakıt tüketiminde oluşan artışın yerel ekonomik kalkınmayı olumu yönde etkileyeceği beklenmektedir.

Anahtar Sözcükler: Biyoyakıt, Biodizel, Biyobenzin, Yerel Ekonomik Kalkınma,

(4)

4 ECONOMETRIC ANALYSIS OF THE EFFECTS OF BIOFUELS ON LOCAL ECONOMIC DEVELOPMENT IN THE EUROPEAN UNION AND TURKEY

ABSTRACT

Depending on the growth in the global economy, it is necessary to provide energy sustainability in order to meet the increasing energy demand and to diversify the energy supply sources. Increasingly, bio fuels have become increasingly important as fossil fuels are becoming depleted today, climate change and global warming, nations' efforts to escape external energy dependence and increase energy supply.

The main reasons for the preference of biofuels in the world more and more day by day are; the provision of waste management, the replenishment of energy supply alternatives, the provision of energy production according to need, the commissioning of excess demand energy, and the enhancement of sustainable local development. Among the first generation biofuels produced with present-day technologies, bio-benzine and biodiesel are predominant.

Significant work has been done in Turkey in parallel with the practices in the world and especially in the EU countries where membership negotiations are conducted. The EPDK (Energy Market Regulatory Authority) has obliged to mix biosynthetic and biodiesel produced from indigenous agricultural products at certain rates into the fuel market. It is expected that Turkey will be able to reach a crucial position in meeting the energy demand in the coming years by creating a multiplier effect in agriculture, as well as the reduction of external dependency and supply security through planned biofuels, which is one of the strategic, renewable energy sources in Turkey.

Several econometric analyzes have been carried out in the study to determine the effects of biofuels policies on local economic development in the EU and Turkey. The increase in bio fuel consumption in the studied countries is expected to affect local economic development in the future.

Key Worlds: Biofuels, Biodiesel, Biobenzine, Local Economic Development

(5)

5 GİRİŞ

Biyoyakıtların dünyadaki üretim potansiyeli, kullanım çeşitliliği ve çevresel özellikleri yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları içerisindeki önemini giderek artırmaktadır. Hammaddesi biyokütle olan biyoyakıtlar, yerli kaynak niteliğinde, tükenme riski olmayan, kolay elde edilebilir, çeşitli yöntemlerle yüksek ısıl değerler elde edilebilme gibi avantajları nedeniyle, ülkelerin fosil enerji kaynaklarına olan bağımlılıklarını azaltma hedeflerine ulaşmada günümüzde giderek tercih edilen bir yakıt türüdür. Ayrıca çiftçi gelirlerinin artırılması ve yerel kalkınmanın sağlanmasında, biyoyakıtlar ciddi bir seçenek olarak görülmektedir.

Biyoyakıtlar; tarım, hayvancılık ve orman ürünleri ile sanayi atıklarının çeşitli biyokimyasal ve/veya termokimyasal dönüşüm süreçlerinden geçirilmesiyle elde edilen katı, sıvı ya da gaz yakıtlardır. Bu yakıtların üretiminin rüzgâr, güneş enerjisi vb. diğer alternatif enerji kaynaklarına göre daha az maliyetli ve kolay üretilebilir olması, üretimin giderek yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Yenilenebilir ve yeterli düzeyde yatırım yapıldığında dünyanın hemen hemen her yerinde üretilebilen biyoyakıtlar, yenilenemez nitelikteki fosil yakıtların en yakın ikamesi niteliğine sahiptir. Bu nedenle, biyoyakıtları enerji eldesi için kullanan ülkelerin sayısı son yıllarda hızla artmış ve diğer yakıtlar arasındaki popülaritesi giderek çoğalmaktadır.

Biyoyakıt üretiminin ekonomik anlamda yapılabilmesi için, biyoyakıt elde edilen bitkilerin tarımının yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, biyoyakıt üretimi için getirisi fazla olan C4 olarak ifade edilen enerji bitkileri tercih edilmektedir. Şeker ve nişasta bazlı ürünler, yağlı tohumlar, orman ürünleri (odun atık-kalıntıları) ve selülozik yapıda olan ürünler, enerji bitkileri olarak bilinmektedir.

Biyoyakıtlar tarımsal gelişmenin artırılması, üretici gelirlerinin yükseltilmesi ve kırsal ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi için de kullanılmakta ve pek çok ülke tarafından

“Enerji Tarımı” adı altında değerlendirilmektedir. Enerji-Çevre-Tarım gibi farklı disiplinlere ait sorunların çözümünde biyoyakıtlar birçok ülke tarafından tercih edilen önemli bir seçenek niteliğinde olduğu için üretim ve tüketiminde teşvik edici politikalar uygulanmaktadır.

Hammaddesi bitkisel ya da hayvansal kökenli, yenilenebilir kaynak niteliğinde olan, çevresel kirliliğe çok fazla neden olmayan gıda ve yem dışındaki ürünler, “biyokökenli endüstriyel ürünler” olarak adlandırılmaktadır. Bu tür ürünler biyomalzemeler, biyoyakıtlar ve biyokimyasallar olarak sınıflandırılmaktadır. Kimyasal içeriği ve üretim sürecinde kullanılan hammadde tipine göre farklılık gösteren biyoyakıt çeşitleri arasında biyoetanol, biyodizel,

(6)

6 biyometanol, biyodimetileter, biyoetiltersiyerbutileter ve çeşitli bitkisel yağlar bulunmaktadır.

Ancak bunların arasında günümüzde en yaygın ve popüler olanları biyoetanol ve biyodizeldir.

Başta ABD ve AB olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde biyoyakıt üretim zincirinin oluşması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik olarak çeşitli teşvik ve destekleme politikaları uygulanmakta ve çıkarılan kanunlar aracılığı ile çeşitli karışım oranları zorunlu hale getirilmektedir. Bazı ülkelerde üretimi teşvik etmek için vergi oranları düşürülmekte ya da vergi dışı bırakılmaktadır. Biyoyakıt piyasasında yapılan kamusal teşvikler sonucu; tarım, sanayi ve ulaştırma sektörlerinde istihdam artmakta, enerjide dışa bağımlılığın azalmasına bağlı olarak dış ticaret dengesi iyileşmekte, yeni üretim tesisleri açılması ile yeni vergileme kaynakları ortaya çıkmakta, çevre dostu üretim olanakları çoğalmakta ve kullanılmayan tarımsal alanlar üretime yönlendirilerek üretici gelirleri artmaktadır.

Doğal kaynakların ekonomik kalkınmayı sürekli hale getirecek biçimde, rasyonel olarak yönetimini sağlama ve gelecek nesillere yakışır bir çevre bırakma biçiminde tanımlanabilen sürdürülebilir kalkınma kavramı, 1990’lı yıllardan sonra bölgesel-yerel açıdan ele alınmaya başlamıştır. 1960-1990 döneminde uygulanan Keynesyen ve Neoklasik geleneksel bölgesel kalkınma anlayışı yerini Yerel Ekonomik Kalkınma (YEK)’ya bırakmıştır.

YEK’in ana amacı, yerel ekonomik kapasitenin kullanımını artırarak refah düzeyini yükseltmektir. Bunu sağlamak için, yerel kaynakların rekabet gücünün ve ekonomide sürdürülebilirlik anlayışının artırılmasına, ekonomik büyüme ve istihdam için uygun koşulların yaratılmasına ve iş dünyası ile sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ve koordinasyonlarının sağlanması gerekmektedir. YEK yaklaşımında, yerel yatırım ortamının iyileştirilmesi, KOBİ’lerin desteklenmesi, yatırımların bölgeye çekilmesi, fiziksel altyapı yatırımlarının teşvik edilmesi vb. stratejiler kullanılmaktadır.

Yerel düzeyde ekonomik, sosyal, demografik ve çevresel gelişmeyi sağlamak ve sürdürmek, büyük oranda yerel enerji kaynaklarının optimal ölçüde kullanılmasına bağlıdır. Zengin fosil yakıt rezervlerine sahip olmayan ülkelerde, YEK’nın gerçekleştirilebilmesi için yararlanılacak yenilenebilir enerji kaynaklarının başında biyoyakıtlar gelmektedir. Tükenmez bir kaynak olan ve uygun yatırım yapıldığı sürece her yerde üretilebilmesi mümkün olan biyoyakıtlar, özellikle ekonomik açıdan geri kalmış bölgelerin yerel ekonomik kalkınmalarına önemli katlılar sağlayacak bir enerji kaynağıdır.

Biyoyakıtların dünyadaki üretim potansiyeli, kullanım çeşitliliği ve çevresel özellikleri yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları içerisindeki önemini artırmaktadır. Biyoyakıtlar; tarım, hayvancılık ve orman ürünleri ile sanayi atıklarının çeşitli biyokimyasal ve/veya termokimyasal dönüşüm süreçlerinden geçirilmesiyle elde edilen katı, sıvı ya da gaz yakıtlardır. Bu yakıtların

(7)

7 üretiminin rüzgâr, güneş enerjisi vb. diğer alternatif enerji kaynaklarına göre daha az maliyetli ve kolay üretilebilir olması, üretimin giderek yaygınlaşmasına neden olmaktadır.

Hammaddesini biyokütlenin oluşturduğu biyoyakıtlar, yerli kaynak niteliği olan, tükenme riski olmayan, kolay erişilebilir, çeşitli yöntemlerle yüksek ısıl değerlere ulaşabilme gibi avantajları nedeniyle, ülkelerin fosil enerji kaynaklarına olan bağımlılıklarını azaltma konusunda daha çok tercih edilmektedir. Ayrıca çiftçi gelirlerinin artırılması ve kırsal kalkınmanın sağlanmasında, biyoyakıtlar büyük önem taşımaktadır. Alternatif enerji kaynakları içinde yer alan biyoyakıtlar, sahip olduğu avantajlar nedeniyle olarak tarım sektörü ile enerji sektörü arasında önemli bir bağlantı unsuru niteliğindedir. Biyoyakıtlar tarım sektöründeki istihdam olanaklarının artmasına, üretici gelirlerinin çoğalmasına ve kırsal kalkınmanın desteklenmesinde olumlu yönde etkiler yaratmaktadır.

Projenin amacı; biyoyakıt politikaları ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkileri AB ve Türkiye açısından ampirik olarak analiz ederek, Türkiye’de sürdürülebilir YEK hedefine ulaşmak için biyoetanol ve biyodizel çerçevesinde alternatif yakıt politika önerileri geliştirmektir. Bu hedefe ulaşmak amacıyla, AB ve Türkiye’deki biyodizel ve biyoetanol üretiminde kullanılacak yakıtların mevcut potansiyelleri, üretim ve tüketim süreçlerinin belirlenmesi daha sonra hükümetler tarafından uygulanan teşvik politikalarının YEK üzerinde yarattığı etkilerin belirlenmesi için biyoetanol ve biyodizel için iki farklı çalışma yapılmıştır.

Değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenmesinde panel veri analizi kullanılmıştır.

LİTERATÜR

Literatürde bu konu ile ilgili çalışmalar; amaç, ele alınan biyoyakıt kaynakları, örnek büyüklükleri, analiz yöntemleri, örneğe dahil edilen bölge sayısı ve özellikleri ile araştırma dönemlerine göre farklılıklar göstermektedir. Ancak bu çalışmaların çoğunda, yüksek biyoyakıt potansiyeline sahip bölgelerde elde edilen biyoenerjinin YEK’da önemli bir yere sahip olduğu hipotezini değişen ölçülerde doğruladığı görülmektedir. Yöntem olarak tek yada çok ülke üzerinde, saha veya projeksiyon çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalardan bazıları aşağıda yer almaktadır.

Tek ülkede saha araştırması yapılan çalışmalardan biri 2004 yılında Ustak ve Ustakova tarafından Çek Cumhuriyeti üzerine yapılan çalışmada, 2002 yılında yapılan saha araştırması sonuçları referans alınarak, 2010 yılı için tahmin yapmışlardır (Ustak and Ustakova, 2004, 229- 239). Tarımsal biyokütle kaynaklarının ele alındığı çalışmada; 1990’lardan beri biyoenerji kullanan Çek Cumhuriyeti’nde, 2002 yılında yenilenebilir enerji tüketimi içinde biyoenerjinin payının % 2,5

(8)

8 olduğu ve 2010 yılında ise, bu oranın % 5,6’ya yükseleceği tahmin edilmiştir. 2002 yılında 27.210 TJ/yıl olan yenilenebilir enerjinin 18.650 TJ/yıl’ı biyokütle kaynaklarından üretilmiştir. 2010 yılında 97.500 TJ/yıl olması beklenen toplam yenilenebilir enerji potansiyelinin 61.770 TJ/yıl’ın biyokütle kökenli olacağı tahmin edilmiştir.

2009 yılında Ferreira vd. tarafından yapılan çalışmada, Portekiz’in tüm biyokütle kaynaklarına dayalı biyoenerji potansiyelini tespit amacıyla saha araştırması yapılmıştır (Ferreiavd, 2009, 1567-1576). Araştırmada Portekiz’in biyokütle kaynaklı toplam enerji potansiyeli 26,336 GWh/yıl olarak tahmin edilen toplam potansiyelin 8,378 GWh/yıl’ının enerji bitkilerinden, 3,580 GWh/yıl’ının tarımsal kökenli kaynaklardan ve 1,073 GWh/yıl’ının hayvansal kaynaklardan elde edildiği belirlenmiştir. Çalışmada Portekiz’in biyoenerjiye yönelik vergi teşvikleri sağlanması ve tarım arazilerinin enerji tarımına ayrılması için çiftçileri yönlendirme çabalarının yerel ekonomik kalkınma sürecine büyük ölçüde katkı sağlayacağını ifade edilmiştir

Tek ülke üzerine yapılan projeksiyon çalışmalarından biri Börjesson vd. tarafından yapılmıştır (Börjessonvd, 1997, 399-412). 1997 yılında güney İsviçre’de yapılan çalışmada;

2015 yılı için mevcut ve tahmini üretim koşullarında, biyoenerji üretim potansiyelini belirlemesi hedeflenmiştir. Biyokütle kaynakları olarak orman ve tarım atıklarının ele alındığı projeksiyonda, hektar başına kuru biyokütle miktarı ortalama 3 ton/yıl olarak bulunmuş ve bunun biyoenerji değerinin 12 MWh olduğu ve enerji tarımı için 6-9 ton/yıla (16/36 MWh) kadar çıkacağı belirlenmiştir. Çalışmada 2015 yılı için tüm tarımsal atıklar için enerji değeri 230 TWh/yıl olarak tahmin edilmiş ve yeni tarım yöntemleri ile biyoenerji miktarının % 50 artacağı öngörülmüştür. Çalışma sonucunda, biyoenerjinin tarımsal üretim ve istihdama katkı sağlayacağı ve çevresel sorunların azalmasına katkı yapabileceği ifade edilmiştir.

2012 yılında Larsen vd. tarafından Danimarka’da, 2020-2030 yılları için tarımsal atıklara dayalı biyoenerji potansiyeline yönelik projeksiyon çalışması yapılmıştır(Larsen vd., 2013, 27-40).Çalışmanın amacı biyoenerji üretimi için Danimarka’nın yeterli tarımsal atık potansiyelinin varlığıdır. Mevcut tarımsal üretimin tümünün biyoenerji üretiminde kullanılması durumunda, biyoenerjinin 2020 yılında ulusal enerji talebinin büyük bir kısmını karşılayacağı, hatta bir miktar biyoenerjinin ihraç edilebileceği öngörülmüştür. 2030 yılı için ise ülkede ekilemeyen toprakların oranı az olduğu ve ormanlaştırma faaliyetleri dolayısıyla ekilebilir arazi miktarı azalacağı için biyokütle potansiyelinin azalacağı tahmin edilmiştir. Bu azalmanın telafi edilmesi için hayvansal atıkların artırılmasının gerekli olduğunu belirten araştırmacılar, 2030 yılında biyoenerji ihracatı yapılamayacağını ileri sürmüşlerdir. Ayrıca yapılan tahminler

(9)

9 sonucunda 2020 yılında 20,4 PJ, 2030 yılında ise 23,4 PJ biyokütle kaynaklı enerji talebi olacağı ve ulaşım sektörünün gelişmesi ile beraber bu talebin daha da artacağı belirlenmiştir

Çok ülke üzerine yapılan çalışmalardan birisi olan 2007 yılında Dam vd. tarafından yapılan araştırmada tüm biyokütle kaynaklarına dayalı biyoenerji potansiyeli tespit edilmeye çalışılmıştır (Dam vd., 2007, 345-366). Estonya, Litvanya, Letonya, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’yı kapsayan; Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri üzerine yapılan çalışmada, yöntem olarak standart bir metodoloji olan Düzey-3 bölge tasnifi kullanılmıştır. Ekolojik tarım açısından Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri’nin biyokütle kaynaklı enerji potansiyeli 2-5.7 EJ; enerji bitkileri açısından ise enerji potansiyeli 11,7 EJ olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlardan hareketle Dam vd.,tarafından Düzey-3 Bölgesi’nde biyokütlenin kırsal ekonomik avantajlarından faydalanmak için, enerji tarımına yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiği iddia edilmiştir.

Panoutsou vd. tarafından 2009 yılında yapılan diğer bir çok ülkeli çalışmada, 2000, 2010 ve 2020 yılları için AB üyesi olan 27 güney ve kuzey Avrupa ülkesinin biyokütle potansiyeli tespit edilmeye çalışılmıştır (Panoutsou vd.,2009, 5676-5685). Çalışmanın amacı ulaşılabilir veriler çerçevesinde, tüm biyokütle kaynaklarına dayalı biyoenerji potansiyelini belirlemek ve geleceğe yönelik öngörüde bulunmaktır. Geleceğe yönelik öngörüde bulunulmasında, AB’de 2020 yılına kadar toplam enerjinin % 20’lik kısmının biyokütle kaynakları ile karşılanması şeklindeki enerji arzı hedefi etkili olmuştur. Yapılan hesaplamalar sonucunda, 2000, 2010 ve 2020 yılları için tarımsal biyoenerji potansiyelinin sırasıyla 129 Mtoe/yıl, 135 Mtoe/yıl ve 186 Mtoe/yıl olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmada AB’nin güney ülkelerinin tarımsal atıklarda; kuzey ülkelerinin ise ormansal atıklarda daha yüksek potansiyele sahip oldukları belirlenmiştir. Çalışma sonucunda 2020 yılında AB’nin enerji arzının % 20’sinin biyoenerji ile karşılanabileceği hedefinin gerçekleştirilebilir olduğu belirtilmiştir.

GOÜ’de yapılan uygulamalı çalışmalarda, biyokütleyi temsilen çok sayıda kaynağın ele alındığı ve her biyokütle kaynağıyla üretilebilecek biyoenerjinin günümüz ve gelecekteki potansiyellerinin-ekonomik etkilerinin tahmin edilmeye çalışıldığı gözlenmektedir. Tek ülke üzerine yapılan uygulamalı saha çalışmalarından Hemstock ve Hall’ın 1995 yılında Zimbabve üzerine yaptıkları araştırmada, bölgesel bazda biyokütle potansiyelini belirlemek için biyokütle akış şemaları oluşturmuşlardır (Hemstock and Hall, 1995, 151-213). Yapılan hesaplamalar sonucunda, Zimbabve’de toplam yıllık biyokütlepotansiyeli 409 PJ/yıl olarak tahmin edilmiştir.

Bu miktarın % 48,5 PJ/yıl’ının tarımsal, % 29,8 PJ/yıl’ının ormansal ve 21,7 PJ/yıl’ının da hayvansal atıklardan elde edildiği bulunmuştur. Zimbabve’nin kırsal alanlarında yüksek biyokütle potansiyelinin olduğunun vurgulandığı çalışmada; biyokütlenin daha iyi

(10)

10 değerlendirilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğu, biyokütle kaynak alanları olarak değerlendirilecek bazı ortak alanların istismar edilmemesi gerektiği ve sürdürülebilir biyokütle kaynakları oluşturulmasının zorunlu olduğu ileri sürülmüştür.

Sudha vd. 2003 yılında Hindistan’da sürdürülebilir biyoenerji üzerine yaptıkları projeksiyon çalışmasında, çeşitli biyokütle üretim ve verimlilik olasılıklarını, bu amaçla finansal kapasiteyi, biyokütle üretmek için gerekli yatırımı ve biyokütle enerjisi üretirken karşılaşılan zorlukları incelemişlerdir (Sudha vd., 1999, 508-510). Yöntem olarak biyokütle potansiyelini tahmin, artan biyokütle miktarını tahmin, sürdürülebilir biyokütle miktarını tahmin ve bunların hepsini içeren tam olarak biyokütle potansiyelini tahmin gibi çeşitli senaryolar üzerinden tahminlerde bulunmuşlardır. Bu senaryolar altında 2010 yılına kadar ekili alanların değişmemesi ve 1995 yılında ekili arazilerin % 10 artması durumuna göre, biyokütle üretimindeki artışın % 9,6 ile % 36,5 arasında değişebileceği tespit edilmiştir. Biyokütle ile ilgili bütün ihtiyaçlar yerine getirildikten sonra biyokütle kaynaklı olarak 62-310 TWh elektrik üretimi gerçekleşeceği belirlenmiştir. Çalışma sonucunda araştırmacılar, biyokütlenin enerji talebinin karşılanmasında ve çevresel sorunların azalmasında etkili olduğunu ifade etmişlerdir.

2012 yılında Quintero, Peru üzerine yaptığı çalışmada biyokütle enerjisi kullanmanın sosyo-ekonomik etkilerini ortaya koymak için maliyet analizi yapılmıştır (Quintero, 2012, 427- 435). Farklı senaryolar altında enerji bitkileri olan jatropa ve palmiye yağından biyokütle üretmenin maliyeti hesaplanmış, özellikle küçük çiftçiler için biyoenerji üretmenin eğitim, sağlık ve göç gibi konular açısından önemli sosyal etkilerinin olduğu belirlenmiştir.

Biyokütleüretim maliyetlerinin bir teknoloji şirketinin yardımıyla gerçekleştirildiği çalışma sonucunda, üretim maliyetlerinin palmiye yağı için litre başına 0,23-0,31 dolar/litre ve jatropa bitkisi için ise 0,84-0,87 dolar/litre arasında değiştiği bulgusuna ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda, enerji piyasasındaki rekabet koşulları göz önünde bulundurularak küçük ve büyük çiftçilerin tedarik zincirine dahil olmalarının ve biyoenerji üretmelerinin ekonomik açıdan uygun olduğu ifade edilmiştir.

Umutlu tarafından 2012 yılı Türkiye ve Hollanda üzerine yaptığı saha araştırmasında söz konusu iki ülkenin biyokütle potansiyeli üzerine değerlendirmelerde bulunmuştur (Umutlu, 2012, 3413-3427). Ayrıca çalışmada Türkiye için 2005 yılı verilerine göre, 2030 yılına ait tahminde bulunulmuştur. Araştırma sonucunda, Türkiye ve Hollanda’nın biyokütle kaynakları açısından büyük bir potansiyele sahip oldukları belirlenmiştir. Söz konusu potansiyelden yararlanma konusunda ise, Türkiye’nin yüksek sabit maliyetler ve eski finansal mekanizmalar nedeniyle Hollanda’dan daha kötü durumda olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’nin toplam geri kazanılabilir biyokütle kaynaklarına dayalı olarak üretebildiği biyokütle miktarının 2005 yılı

(11)

11 için 16,92 Mtoe olarak belirlendiği çalışmada, 2030 yılında bu değerin 52,5 Mtoe’ye ulaşacağı öngörülmektedir.

Türkiye’de yerel biyokütle potansiyeli ve bu potansiyelden elde edilecek biyokütle miktarı ile ekonomik etkilerini tespit eden çalışmalardan bazıları şunlardır. Türkiye üzerine yapılan çalışmalardan biri 2001 yılında Kaygusuz tarafından gerçekleştirilmiştir (Kaygusuz, 2001, 755- 799). Araştırmacı, 1998 yılı biyokütle kaynaklarının tümünü dikkate alan anket çalışması verileri ile hidroelektrik ile biyokütle potansiyelini karşılaştırmıştır. Enerjinin ekonomik ve sosyal hayat için önemli bir faktör olduğunun vurgulandığı çalışmada, biyokütlenin hidroelektrikten sonra ikinci önemli enerji kaynağı olduğu ve Türkiye’nin enerji ihtiyacının % 10’un biyokütle ile karşılanabileceği tespit edilmiştir. Yapılan hesaplamalar sonucunda, Türkiye’nin yıllık toplam tahıl ürünleri ve yağlı tohumlu bitki atıkları açısından 50-60 milyon ton ve hayvansal atıklar açısından 8-10 milyon ton potansiyele sahip olduğu belirlenmiştir. Söz konusu atıkların % 70’inin biyokütleye dönüştürülebilecek nitelikte olduğu, hayvansal ve bitkisel atıkların enerji karşılığının ise 16,920 Ktoe olduğu belirlenmiştir. Çalışmada, biyokütlenin enerji talebini karşılama, çevresel kirliliğini ve fosil enerji bağımlılığını azaltma ve gelir getirici sürdürülebilir kırsal kalkınmayı sağlama gibi etkilerinin olduğundan söz edilmiştir.

2003 yılında Sürmen’nin Türkiye ekonomisi için biyokütlenin gerekli olduğu varsayımı ile yaptığı çalışmada, tarımsal atık potansiyelini tespit etmeye çalışmıştır (Sürmen, 2003, 83- 92).Yapılan saha araştırmasından ulaşılan bulgulara göre, Türkiye’nin toplam enerji tüketimi içerisinde yerel kaynakların oranı % 37’dir ve bu oranın % 52’si biyokütle kaynaklıdır. Türkiye’de seçilmiş bazı tarımsal atıkların biyokütle üretim miktarı 39,4 milyon ton ve bu miktarın enerji değeri 187,4 milyon kWh şeklindedir. Çalışma sonucunda kırsal kalkınma ve enerji talebini karşılama açısından önemli bir potansiyele sahip olan biyokütle kaynaklarının yok edilmemesi ve ekonomik açıdan kullanılabilir hale getirilmesi için çaba gösterilmesinin gerekliliği ifade edilmiştir.

2004 yılında Demirbaş tarafından yapılan çalışmada, Türkiye’nin kırsal biyokütle potansiyeli belirlenmeye çalışılmıştır (Demirbaş, 2004, 361-366). Çalışmada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verileri kullanılmış ve biyokütle kaynağı olarak tarımsal ve hayvansal atıklar dikkate alınmıştır. 2001 yılı için hesaplamalar yapılarak 2020 ve 2025 yılları için öngörüde bulunulmuştur. Hesaplamalar sonucunda, 2001 yılı için tarımsal atıklardan 19 Mtoe ve hayvansal atıklardan 1,5 Mtoe biyokütle elde edildiği tespit edilmiştir. Türkiye’nin hayvansal gübrelerden elde dilebilecek BE potansiyelinin yıllık 2,2.-3,9 milyar m3 olduğu ve bunun BE üretimi için kullanılması halinde 1-2 milyon tona denk geleceği hesaplanmıştır. Ayrıca bu miktarın % 50’sinin küçükbaş hayvanlardan, % 43’ünün büyükbaş hayvanlardan ve % 7’sinin de

2012 yılında Acaroğlu ve Aydoğan tarafından yapılan çalışmada, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde BE’nin yeri belirlenmeye çalışılmıştır(Acaroğlu veAydoğan, 2012, 69-

(12)

12 76). Biyokütle kaynağı olarak hayvansal ve tarımsal biyokütle kaynaklarının incelendiği çalışmada 2012 yılı için yapılan hesaplamalar sonucunda, yenilenebilir enerji açısından Türkiye’nin önemli bir potansiyele sahip olduğu ve bu kaynaklar içerisindeki en büyük payı 7,9 Mtoe ile biyokütlenin aldığı belirlenmiştir. Ayrıca, hayvansal kaynaklardan elde edilebilecek biyokütlenin toplam kalori değerinin 60,552×103 GJ olduğu, bitkisel kaynaklardan elde edilebilecek biyokütlenin toplam kalori değerinin ise, 227,983,298 GJ olduğu hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, biyokütle kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye’de enerji tarımı ve ormancılığı ile ilgili uygulamaların yeterli düzeyde olmadığını ve biyokütlenin kırsal kalkınma üzerindeki etkilerinden yeterince yararlanılmadığını ifade edilmiştir.

2013 yılında Yapraklı ve Bayramoğlu tarafından Türkiye’nin TRA1 ve TRA2 Bölgelerinde yapılan çalışmada, biyokütle potansiyeli açısından iki bölge karşılaştırılmaya çalışılmıştır (Yapraklı ve Bayramoğlu, 2013, 1174-1191). 2012 yılı verileriyardımıyla yapılan analizlerde bitkisel ve hayvansal biyokütle kaynakları dele alınmıştır. Analiz sonucunda, TRA1 Bölgesi’ndeki teorik ve ekonomik hayvansal biyokütle enerjisi potansiyeli sırasıyla 790 ve 593 TEP; TRA2 Bölgesi’nde ise teorik ve ekonomik biyokütle enerjisi potansiyelinin sırasıyla 1,215 ve 866 TEP olduğu belirlenmiştir. Yapılan analiz sonucunda, teorik ve toplam biyokütle enerjisi potansiyeli açısından TRA2 Bölgesi’nin, TRA1 Bölgesi’ne göre daha iyi durumda olduğunu belirlenmiştir. Çalışma sonucunda, TRA2 Bölgesi’ne yönelik enerji yatırımlarının yerel ekonomik büyümeye daha fazla katkı yapacağı iddia edilmiştir.

METODOLOJİ, VERİ, MODELLER VE AMPİRİK ANALİZ

Projede biyoyakıt ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkiler, biyoetanol ve biyodizel olarak iki farklı yakıt türü açısından ele alınmıştır.

1. Biyoetanol Açısından Yapılan Analiz

Biyoetanol için yapılan analizde, 2008-2016 yılları arası aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 29 ülke için biyoetanol (bin ton) üretimi ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GDP) (Milyon Euro) yıllık serileri arasındaki ilişkiyi panel veri analizi aracılığıyla incelemiştir. Veriler Eurostat’tan temin edilmiş ve serilere ilişkin tanımlayıcı istatistikler aşağıda verilmiştir.

Analizde Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Almanya, Estonya, İrlanda, Yunanistan, İspanya, Fransa, Hırvatistan, İtalya, Güney Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Hollanda, Avusturya, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovenya, Slovakya, Finlandiya, İsveç, Birleşik Krallık ve Türkiye incelenmiştir.

Ekonometrik çalışmalarda; zaman serisi verileri, kesit verileri ve zaman ve kesit verileri birleşiminden oluşan karma veriler olmak üzere üç çeşit veri kullanılmaktadır. Eğer aynı kesit

(13)

13 birimi, zaman içinde izleniyorsa bu tür karma veriler panel veri olarak adlandırılmaktadır.

Çeşitli örneklem birimlerinin zaman süresince ölçülmesi sonucunda, farklı zaman dilimlerinde aynı kitleye ilişkin veri kümelerini ifade eden panel veri yapısına erişilmektedir.

Basit bir doğrusal panel veri regresyon modeli şu şekilde gösterilmektedir:

Yit = β1it+ β2itX2it+. . . +βkitXkit+ εit (1) i= 1….N , t= 1….N

Modelin hem zaman hem de kesit veriler uyarlamasında tahmin yöntemi olarak havuzlanmış regresyon ile tahmini aşamasında aşağıdaki üç yöntem kullanılmaktadır.

1. Klasik Model 2. Sabit Etkiler Modeli 3. Rassal Etkiler Modeli

Klasik model, hem sabit hem de eğim katsayılarının birimlere ve zamana göre sabit olduğu modellerdir. Bu model;

Yit = βo+ ∑kk=1βkXkit+ eit (2)

olarak yazılmakta ve parametreler, En Küçük Kareler Yöntemi (EKKY) ile tahmin edilebilmektedir.

Sabit etkiler modelinin genel gösterimi;

Yit = β1it+ β2itX2it+. . . +βkitXkit+ εit (3) şeklindedir.

Tesadüfi etkiler modeli;

Yit = β1it+ β2itX2it+. . . +βkitXkit+ εit+ 𝜇𝑖 (4) olarak ifade edilmektedir (Greene, 2003; Gujarati, 2004).

İlgili serilere ait olan tanımlayıcı istatistikler Tablo 1’de yer almaktadır.

(14)

14 Tablo 1: Değişkenlere İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler

İstatistikler Biyoetanol (Etanol) GDP

Ortalama 456.0118 443620.1

En Yüksek 3361.000 2855352.

En Düşük 0.000000 6373.700

Standart Sapma 752.3005 670799.5

Çarpıklık 2.363440 2.035396

Basıklık 7.833547 6.145747

Jarque-Bera 548.4788 317.6049

J&B p. 0.000000 0.000000

N 288

Tanımlayıcı istatistiklerden sonra, serilerin durağanlığının araştırılması için yapılan birim kök testleri Tablo 2’de gösterilmektedir.

Tablo 2: Panel Birim Kök Testi Sonuçları

Seri Model Test p

Biyoetanol

Düzeyde Düzeyde

Levin, Lin & Chu t ADF - Fisher

0.2081 0.78

Düzeyde PP - Fisher Chi-square 0.9780

Biyoetanol

1 Fark Alınmış Levin, Lin & Chu t <0.01

1 Fark Alınmış ADF - Fisher <0.01

1 Fark Alınmış PP - Fisher Chi-square <0.01

GDP

Düzeyde Düzeyde

Levin, Lin & Chu t ADF - Fisher

1.000 1.000

Düzeyde PP - Fisher Chi-square 1.000

GDP

1 Fark Alınmış Levin, Lin & Chu t <0.01

1 Fark Alınmış ADF - Fisher <0.01

1 Fark Alınmış PP - Fisher Chi-square <0.01

Tablo 2 incelendiğinde, her üç test için biyoetanol ve GDP serileri için seride birim kökün varlığını iddia eden hipotezin % 95 güvenilirlikle reddedilemeyeceği görülmektedir.

Dolayısıyla her iki serinin düzeyde durağan olmadığı söylenebilir. Ancak 1 fark alma işlemi sonrasında, her iki serinin de durağanlaşmaktadır. Bundan sonra yapılacak analizlerde 1 fark alınarak durağanlaştırılan serilerle çalışılmıştır. Birim kök testleri uygulandıktan sonra, seriler

(15)

15 arasındaki uzun dönemli ilişkilerin tespiti için, panel Eş-bütünleşme analizlerinin yapılması gerekmektedir. İlgili serilere ilişkin Panel Eş-bütünleşme testi sonuçları aşağıdaki Tablo 3’de yer almaktadır.

Tablo 3: GDP-Biyoetanol serileri için, GDP değişkeni bağımlı değişken kabul edildiğinde Eşbütünleşme Testi

Pedroni Eş-bütünleşme Testi

İstatistik p.

Ağırlıklandırılmış

İstatistik p

Panel v -1.029932 0.8485 -1.053977 0.8541

Panel rho 0.124898 0.5497 -0.018442 0.4926

Panel PP -0.176907 0.4298 -0.283732 0.3883

Panel ADF -0.018535 0.4926 -0.018535 0.4926

Statistic Prob.

Group rho 1.349082 0.9113

Group PP 0.516098 0.6971

Group ADF 0.582784 0.7200

Tablo 3’e göre; GDP ve biyoetanol arasında eşbütünleşme olmadığını iddia eden hipotezin tüm test istatistikleri için reddedilemeyeceği görülmektedir dolayısıyla, biyoetanol ve GDP serileri arasında Pedroni eşbütünleşme yöntemine göre eşbütünleşmeye rastlanmamıştır.

Tablo 4: Kao Eşbütünleşme Testi Sonuçları

t-İstatistiği p

KAO Eş-bütünleşme Testi 7.609579 <0.001

Hata Varyansı 2.672610

HAC Varyansı 1.543026

Tablo 4’de yer alan Kao eş-bütünleşme testine göre ise, seriler arasında bir eşbütünleşme vardır. Eş-bütünleşme yapısı ortaya çıkarıldıktan sonra GDP bağımlı değişken kabul edilerek yapılan panel model tahmini sonuçları aşağıda verilmiştir.

(16)

16 Tablo 5: Panel Model Tahmini Sonuçları

Model Model

Anlamlılığı R2 Bağımsız

Değişken Katsayı Std. Hata t p.

Havuzlanmı ş Panel

0.016999 0.124553

ETHANOL 0.006692 0.002674 2.502.822 0.017

C 7.099.234 0.291679 2.433.923 <0.01

Kesite Bağlı Sabit Etkiler

0.001957 0.578959

ETHANOL -0.00144 0.005567 -0.2582 0.7989

C 7.411.466 0.2856 2.595.052 <0.01

Zamana Bağlı Sabit Etkiler

0.188596 0.094365

ETHANOL 0.006501 0.002928 2.220.561 0.0341

C 7.106.569 0.299573 2.372.233 <0.01

Zamana ve Kesite Bağlı Sabit Etkiler

0.000003 0.896127

ETHANOL 0.003681 0.003217 1.144.038 0.2718

C 7.214.889 0.155281 4.646.346 <0.01

Kesite Bağlı Rassal Etkiler

0.169217 0.025497

ETHANOL 0.004635 0.00326 1.421.717 0.1637

C 7.058.076 0.388526 1.816.630 <0.01

Zamana Bağlı Rassal Etkiler

0.016999 0.124553

ETHANOL 0.006692 0.002719 2.460.755 0.0188

C 7.099.234 0.296665 2.393.015 <0.01

ETHANOL: Biyoetanol, C: Sabit Terim Model Anlamlılığı: H0: Kurulan regresyon modeli anlamsızdır.

Tablo 5’de, çeşitli panel veri regresyon yöntemleri için elde edilen model sonuçları toplu bir şekilde verilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, GDP bağımlı değişken biyoetanol serisi bağımsız değişken kabul edilerek yapılan panel modelleri için zamana ve kesite bağlı panel veri regresyon yönteminin en yüksek R2’yi verdiği görülmektedir. Ayrıca tüm modellerde etkinin yönü pozitif çıkmıştır. Hangi panel regresyon modelinin geçerli olduğunu test etmek için yapılan Hausmann Testi sonuçları Tablo 6’da gösterilmektedir.

Tablo 6: Hausmann Testi Sonuçları

Değişken Kesit Etkisi Zaman Etkisi

Biyoetanol 0.8602 0.1785

H0: Rassal etkiler modeli geçerlidir. Şeklindeki hipotez sınaması için yapılan Hausmann testi sonucunda GDP-Biyoetanol modelleri için rassal etkiler modelinin geçerli olduğu görülmektedir. Rassal etkiler modelleri incelendiğinde ise, biyoetanol serisinin GDP üzerinde

(17)

17 pozitif yönlü etkisinin olduğu görülmektedir. Biyoetanol üretiminin artması, GDP’ın da artmasına neden olmaktadır.

2. Biyodizel Açısından Yapılan Analiz

Biyodizel için yapılan çalışmada; 2008-2016 yılları arasında Türkiye’nin de bulunduğu 29 ülke için biyodizel (bin ton) üretimi ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GDP-Milyon Euro) yıllık serileri arasındaki ilişkiyi panel veri analizi aracılığıyla incelemiştir. Serilere ilişkin tanımlayıcı istatistikler aşağıda verilmiştir. Söz konusu ülkeler: Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Almanya, Estonya, İrlanda, Yunanistan, İspanya, Fransa, Hırvatistan, İtalya, Güney Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Hollanda, Avusturya, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovenya, Slovakya, Finlandiya, İsveç, Birleşik Krallık ve Türkiye’dir. Veriler Eurostat’tan temin edilmiştir.

İlgili serilere ilişkin tanımlayıcı istatistikler aşağıda verilmiştir.

Tablo 1: Değişkenlere İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler

İstatistikler GDP Biyodizel (DIZEL)

Ortalama 443620.1 339.4125

En Yüksek 2855352. 2630.900

En Düşük 6373.700 0.000000

Standart Sapma 670799.5 566.2255

Çarpıklık 2.035396 2.430750

Basıklık 6.145747 8.253657

Jarque-Bera 317.6049 614.8212

J&B p. 0.000000 0.000000

N 288

Tanımlayıcı istatistiklerden sonra serilerin durağanlığının araştırılması için yapılan birim kök testleri Tablo 2’de verilmiştir.

(18)

18 Tablo 2: Panel Birim Kök Testi Sonuçları

Seri Model Test p

Biyodizel

Düzeyde Levin, Lin & Chu t 0.3717

Düzeyde ADF - Fisher 0.6609

Düzeyde PP - Fisher Chi-square 0.9850

Biyodizel

1 Fark Alınmış Levin, Lin & Chu t <0.01

1 Fark Alınmış ADF - Fisher <0.01

1 Fark Alınmış PP - Fisher Chi-square <0.01 GDP

Düzeyde Levin, Lin & Chu t 1.000

Düzeyde ADF - Fisher 1.000

Düzeyde PP - Fisher Chi-square 1.000

GDP

1 Fark Alınmış Levin, Lin & Chu t <0.01

1 Fark Alınmış ADF - Fisher <0.01

1 Fark Alınmış PP - Fisher Chi-square <0.01

Tablo 2 incelendiğinde her üç test için biyodizel ve GDP serileri için seride birim kökün varlığını iddia eden hipotezin % 95 güvenilirlikle reddedilemeyeceği görülmektedir.

Dolayısıyla her iki serinin düzeyde durağan olmadığı söylenebilir. Ancak 1 fark alma işlemi sonrasında her üç serinin de durağanlaştığı görülmektedir. Bundan sonraki yapılacak analizlerde 1 fark alınarak durağanlaştırılan serilerle çalışılmıştır.

Birim kök testleri uygulandıktan sonra seriler arasındaki uzun dönemli ilişkilerin tespiti için panel Eş-bütünleşme analizlerinin yapılması gerekmektedir. İlgili serilere ilişkin Panel Eş- bütünleşme testi sonuçları aşağıda verilmiştir.

Tablo 3: GDP-Biyodizel serileri için GDP değişkeni bağımlı değişken kabul edildiğinde Eşbütünleşme Testi

Pedroni Eş-bütünleşme Testi

İstatistik p.

Ağırlıklandırılmış

İstatistik p

Panel v -1.031269 0.8488 -1.054077 0.8541

Panel rho 0.118831 0.5473 -0.018603 0.4926

Panel PP -0.200085 0.4207 -0.287776 0.3868

Panel ADF -0.092119 0.4633 -0.092119 0.4633

İstatistik p.

Group rho-Statistic 1.333905 0.9089

Group PP-Statistic 0.407755 0.6583

Group ADF-Statistic 0.480741 0.6846

(19)

19 Tablo 3’e göre GDP ve biyodizel serileri arasında eşbütünleşme olmadığını iddia eden hipotezin tüm test istatistikleri için reddedilemeyeceği görülmektedir. Dolayısıyla biyodizel ve GDP serileri arasında Pedroni eşbütünleşme yöntemine göre eşbütünleşmeye rastlanmamıştır.

Tablo 4: Kao Eşbütünleşme Testi Sonuçları

t-istatistiği p

Kao Eş-bütünleşme Testi 7.841794 0.0000

Hata Varyansı 2.772526

HAC Varyansı 1.614890

Pedroni Panel Eş-bütünleşme testine göre, GDP ve biyodizel tüketimi arasında panel eş- bütünleşmeye rastlanmamıştır. Ancak, Kao eş-bütünleşme testine göre ise seriler arasında bir eşbütünleşme vardır.

Tablo 5: Panel Model Tahmini Sonuçları Model Model

Anlamlılığı R2 Bağımsız

Değişken Katsayı Std.Hata t p.

Havuzlanmış

Panel 0.01662 0.125527

DIZ 0.007089 0.002822 2.512.213 0.0166 C 7.066.335 0.296253 2.385.237 0 Kesite Bağlı

Sabit Etkiler 0.002005 0.577687

DIZ -0.00044 0.005515 -0.07918 0.9377 C 7.374.115 0.294675 2.502.455 0 Zamana

Bağlı Sabit Etkiler

0.192041 0.092673

DIZ 0.006673 0.003025 2.205.840 0.0352 C 7.083.334 0.304225 2.328.319 0 Zamana ve

Kesite Bağlı Sabit Etkiler

0.000003 0.895939

DIZ 0.003307 0.002922 1.131.927 0.2767 C 7.220.998 0.152111 4.747.190 0 Kesite Bağlı

Rassal Etkiler

0.148016 0.031045

DIZ 0.005103 0.003422 1.491.348 0.1446 C 7.018.412 0.395657 1.773.865 0 Zamana

Bağlı Rassal Etkiler

0.01662 0.125527

DIZ 0.007089 0.002874 2.466.310 0.0185 C 7.066.335 0.301767 2.341.654 0

*DIZ: Biyodizel, C: Sabit Terim Model Anlamlılığı: H0: Kurulan regresyon modeli anlamsızdır.

Yukarıdaki Tablo 5’de çeşitli panel veri regresyon yöntemleri için elde edilen model sonuçları toplu bir şekilde verilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, biyodizel serisi için en yüksek açıklama oranının (R2) zamana ve kesite bağlı sabit etkiler modelinde olduğu görülmektedir.

(20)

20 Ancak hangi panel regresyon modelinin geçerli olduğunu test etmek için yapılan Hausmann Testi sonuçları aşağıda Tablo 6’daverilmiştir.

Tablo 6: Hausmann Testi Sonuçları

Değişken Kesit Etkisi Zaman Etkisi

Biyodizel 0.2004 0.6596

H0: Rassal etkiler modeli geçerlidir.

Şeklindeki hipotez sınaması için yapılan Hausmann testi sonucunda GDP-Biyodizel modelleri için rassal etkiler modelinin geçerli olduğu görülmektedir.

Rassal etkiler modelleri incelendiğinde ise, biyodizel serisinin GDP üzerinde pozitif yönlü etkisi mevcuttur. Buna göre, biyodizel üretiminin artması GDP’ı artış yönünde etkilemektedir.

SONUÇLAR

Sürekli artan enerji talebini karşılamak için alternatif kaynakların araştırıldığı, buna karşılık tarım sektörünün ekonomideki payının giderek azaldığı ve ihmal edildiği günümüzde, tarımsal potansiyeli yüksek olan ülkelerde biyoyakıtlar yeni bir fırsat yaratmaktadır. Başta ABD ve AB olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde biyoyakıt üretim ve tüketim sürecinin başlaması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için çeşitli teşvik ve destekleme politikaları uygulanmaktadır. Biyoyakıtlar içinde en önemli yeri biyoetanol ve biyodizel kapladığı için projede bu yakıtlar ele alınmıştır.

Biyoetanol dünya genelinde 30 milyon ton dolayındaki yıllık üretim miktarı ve 13 milyon dolarlık pazar payı ile dünyanın önde gelen alternatif sıvı yakıtıdır. Enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü ithalat aracılığı ile karşılayan AB ve Türkiye’de sürdürülebilir enerjinin sağlanması için, yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan biyoetanolün önemli ve büyük bir potansiyeli mevcuttur. AB ve Türkiye uygun iklim koşulları, arazi miktarı, toprak yapısı ve tarımsal potansiyeli ile dünyada gıda açısından tehdit olarak görülen biyoetanol üretimini fırsata dönüştürebilme olanağına sahiptir.

Biyoetanol açısından yapılan ekonometrik analizler sonucunda, biyoetanol ve GDP serileri arasında Pedroni eşbütünleşme yöntemine göre eşbütünleşme ilişkisine rastlanmamıştır.

Ancak, Kao eşbütünleşme testine göre ise seriler arasında bir eşbütünleşme olduğu belirlenmiştir. Eşbütünleşme yapısı ortaya çıkarıldıktan sonra, GDP bağımlı değişken kabul edilerek, yapılan panel model tahmini sonuçlarına göre tüm modellerde etkinin yönü pozitif

(21)

21 çıkmıştır. Daha sonra Hausmann testi sonucunda GDP-Biyoetanol modelleri için rassal etkiler modelinin geçerli olduğu görülmektedir. Rassal etkiler modelleri incelendiğinde ise, biyoetanol serisinin GDP üzerinde pozitif yönlü etkisinin olduğu belirlenmiştir. Biyoetanol yakıtı, hammadde açısından tamamen yerli bir enerji kaynağı olduğundan dolayı, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak ve böylece enerji ithalat maliyetlerinin azalması GDP’nın artmasına neden olacaktır.

Türkiye’de ithal edilen bitkisel ham yağ kullanılarak biyodizel üretmenin maliyetinin motorinden daha pahalı olması ve bitkisel yağ açığının bulunması nedenleriyle, biyodizel yerine şeker pancarı, buğday ve mısır kullanılarak biyoetanol üretilmesi daha avantajlı olabilecektir. Biyoetanolün üretim maliyetleri petrol kökenli benzine göre oldukça yüksek olması nedeniyle hükümetler tarafından teşvik uygulamalarına devam edilmeli ve benzinle mevcut olan zorunlu harmanlama oranı artırılmalıdır. Türkiye’de biyoetanole yönelik mevzuattaki ilgili kurumların yönetmelik ve uygulamaları arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi gerekmektedir. Yerli tarım ürünleri kullanılarak üretilen biyoetanolden alınan ÖTV’den vazgeçilmeli ve tarımdaki akaryakıt desteği, enerji tarımını teşvik edecek şekilde olmalıdır.

Günümüzde petrol rezervlerinin giderek azalması, petrol ürünleri fiyatlarında yaşanan hızlı artış ve bunların yanması sonucu oluşan havayı kirletici egzoz gazlarının azaltılması ve hava kirliliği kontrolü ile ilgili geliştirilen standartlar, dışa olan bağımlılığın azaltılması vb.

nedenlerden dolayı alternatif yakıtların geliştirilmesi için yapılan çalışmalar giderek hız kazanmıştır. Dizel motorlar için araştırılan alternatif yakıtlardan birisi de biyodizeldir.

Biyodizel, kanola, kolza, soya, aspir, keten, ayçiçeği, mısır gibi tarım ürünlerinden atık kızartma yağı veya hayvansal yağlardan elde edilmektedir. Ayrıca atık kızartma yağları, hayvansal yağlar, çeşitli atık yağlardan oluşan yellow grease, brown grease gibi düşük maliyetli hammaddeler de kullanılabilmektedir. Biyodizelin özellikleri kullanılan yağ kaynağına ve üretimde kullanılan alkol tipine göre değişiklik gösterdiğinden dolayı, her biyodizel için tutuşma, yanma ve emisyon değerleri birbirinden farklı ortaya çıkmaktadır.

Biyodizel büyük ölçüde yüksek kaliteli bitkisel yağlardan üretilmektedir. Yiyecek olarak da kullanılan bitkisel yağların fiyatlarının yüksek olması; biyodizel üretim maliyetinin büyük oranda hammadde fiyatına bağlı olması, biyodizel birim fiyatını artırmakta ve birçok avantajına rağmen, biyodizelin yaygın olarak kullanımını engellemektedir. Biyodizelin yüksek fiyatını düşürmek ve ticari açıdan motorinle rekabet edebilmesini sağlamak için ülkelerde çeşitli biyodizel teşvik programları uygulamaya başlatılmıştır. Biyodizel üretiminde kullanılacak tarımsal ürünlere çeşitli sübvansiyonlar, ikinci nesil biyoyakıtların geliştirilmesine

(22)

22 yönelik projelere hibe ve kredi yardımları, marjinal arazilerin üretime açılması, C4 enerji bitkileri üreticilerine taban fiyat uygulanması, Ar-Ge faaliyetlerine yönelik düşük faizli kredi destekleri ile çeşitli vergi indirimleri ve sübvansiyonları gibi teşvikler biyoyakıt sektöründe uygulanmaktadır.

Biyodizel açısından yapılan ekonometrik analizler sonucunda, biyodizel ve GDP serileri arasında Pedroni eşbütünleşme yöntemine göre eşbütünleşme ilişkisine rastlanmamıştır. Ancak, Kao eşbütünleşme testine göre ise seriler arasında bir eşbütünleşme olduğu belirlenmiştir.

Eşbütünleşme yapısı ortaya çıkarıldıktan sonra, GDP bağımlı değişken kabul edilerek, yapılan panel model tahmini sonuçlarına göre tüm modellerde etkinin yönü pozitif çıkmıştır. Daha sonra Hausmann testi sonucunda GDP-Biyodizel modelleri için rassal etkiler modelinin geçerli olduğu görülmektedir. Rassal etkiler modelleri incelendiğinde ise biyodizel serisinin GDP üzerinde pozitif yönlü etkisinin olduğu belirlenmiştir. Biyodizel yakıtı, hammadde açısından tamamen yerli bir enerji kaynağı olduğundan dolayı, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak ve böylece enerji ithalat maliyetlerinin azalması GDP’nın artmasına neden olacaktır.

Enerji talebinin önemli bir bölümünü ithalat aracılığı ile karşılayan AB ve Türkiye’de sürdürülebilir enerjinin sağlanması ve düşük karbon ekonomisi hedefine ulaşma konusunda biyodizel sektörü gelecekte önemli katkılar yapacaktır. Bunu gerçekleştirmek için AB ve Türkiye açısından uygun iklim koşulları, arazi miktarı, toprak yapısı ve tarımsal potansiyeli nedenleriyle biyodizel üretim işleme ve tüketim aşamalarında devlet tarafından verilen teşviklerin sürdürülmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Acaroğlu, M. (2008), Türkiye’de Biyokütle, Biyoetenol ve Biyomotorin Kaynakları ve Biyoyakıt Enerjisinin Geleceği, VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, UTES’2008, 17-19 Aralık 2008, İstanbul.

Acaroğlu, M. ve Aydoğan, H., (2012), Biofuels Energy Sources and Future of Biofuels Energy in Turkey, Biomass and Bioenergy, 36, pp. 69-76.

Acaroğlu, M., Koçar G., Eryılmaz A., Acar M., Dok M. (2015), “Biyoyakıtların Türkiye’deki Geleceği ve Yasal Sorunlar”, Türkiye Ziraat Mühendisliği VII. Teknik Kongresi, Bildiriler Kitabı 2, 12-16 Ocak 2015, Ankara, s. 1165-1199.

(23)

23 Ar, F. (2007), İkinci Kuşak Biyoyakıtlar-Biyorafineriler, Biyoyakıtlar ve Biyoyakıt Teknolojileri Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TMMOB Kimya-Ziraat Mühendisleri Odası Yayını, 12-13 Aralık 2007, Ankara.

Aslantaş, A. (2018), Dünya’da ve Türkiye’de Biyokütle Enerjisinin Kullanımı ve Potansiyeli, KTO Karatay Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme ABD Yüksek Lisans Tezi, Konya.

Bayraç H. N. (2011), Küresel Biyoyakıt Politikaları ve Türkiye, VI. Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TMMOB Makine Mühendisleri Odası, MMO Yayın No: E/2011/565, 21-22 Ekim 2011 Kayseri, s. 182-196.

Börjesson, P. vd., (1997), Future Production and Utilization of Biomass in Sweden: Potantials and CO2 Mitigation, Biomass and Bioenergy, 13 (6), p. 399-412.

Coffrey, J. and Polese, W. M., (1985), Local Development: Conceptual Bases and Policy Implication, Regional Studies, 19 (2), pp. 85-93.

Dam J. van, A.P.C. Faaij, I. Lewandowski, G. Fischer (2007), Biomass Production Potentials in Central and Eastern Europe Under Different Scenarios, Biomass and Bioenergy, 31, pp. 345–

366.

Darıcı, B. (2007), “Yerel Kalkınmada Küresel Yaklaşımlar ve Türkiye’nin Konumu”, Selçuk Üniversitesi Karaman İİBF Dergisi, Yerel Ekonomiler Özel Sayısı, s. 215-221.

Demirbaş, A. (2004), The Importance of Biomas, Energy Sources, 26 (4), pp. 361-366,

Doğanay, H. ve Coşkun, O. (2017), Enerji Kaynakları, 3. Baskı, Pegem Yayınevi, Ankara.

Eceral, Ö. T. ve Özmen, “Beypazarı’nda Turizm Gelişimi ve Yerel Ekonomik Kalkınma”, Ekonomik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 5 (2), s. 46-74.

Ferreir, S. and Nuno A. M. and Eliseu M. (2009), Bioenergy Over view for Portugal, Biomass and Bioenergy, 33, pp. 1567-1576.

(24)

24 Gizlenci, Ş. ve Acar, M. (2008), Enerji Bitkileri Tarımı ve Biyoyakıtlar, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Enerji Bitkileri ve Biyoyakıtlar Sektörel Rapor, (https://arastirma.tarim.gov.tr/ktae/Belgeler/brosurler/Enerji%20Tar%C4%B1m%C4%B1%2 0ve%20Biyoyak%C4%B1tlar%20Sekt%C3%B6rel%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi:

16.05.2018).

Greene, W. H. (2003), Econometric Analysis, Pearson Education India.

Gujarati, D. (2004), Basic Econometrics, United States Military Academy, West Point.

Hatunoğlu, E. (2010), Biyoyakıt Politikalarının Tarım Sektörüne Etkisi, DPT Yayını No: 2814, Ankara.

Hatunoğlu, E.-Kavak K. (2010), “Dünya’da Biyoyakıtlara İlişkin Kamu Politikaları”, ICCI 2010, 16. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı Bildiriler Kitabı, 12-13-14 Mayıs 2010, İstanbul.

Hemstock, S. L. and D. O. Hall (1995), Biomass Energy Flows in Zimbabve, Biomass and Bioenergy, Vol. 8, No. 3, p. 151-2l 3.

IEA, (2008), World Energy Outlook 2008,

(http://www.iea.org/textbase/nppdf/free/2008/weo2008.pdf, Erişim Tarihi: 15.05.2018).

IEA, (2016), Bioenergy Countries’ Report: Bioenergy Policies and Status of Implementation 2016, www. ieabioenergy.com. Erişim Tarihi: 30.04.2018).

Kargı, N. (2009), Bölgesel Kalkınma Yaklaşımlarındaki Gelişmeler ve AB Perspektifi Altında Türkiye’nin Bölgesel Politika Analizleri, Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi 1 (3), s. 19-40.

(25)

25 Kaygusuz, K. (2001), Hydropower and Biomass as Renewable Energy Sources in Turkey, Energy Sources, 23 (9), p. 775-799.

Larsen, E. L. and Martin R. J. And Pia F. (2013), Scenarios for Biofuel Demands, Biomass Production and Land Use The Case of Denmark, Biomass and Bioenergy, 55, p. 27-40.

Narin, M. (2008), Dünya’da ve Türkiye’de Enerji Tarımı, 2. Ulusal İktisat Kongresi, 20-22

Şubat 2008, DEÜ İİBF İktisat Bölümü, İzmir,

(www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/narin.pdf., Erişim Tarihi:11.09.2017).

Özertan, G. (2008), “Biyoyakıtların Türkiye’nin Enerji, Tarım, Çevre ve Kırsal Kalkınma Politikaları İçin Önemi”, İktisat-İşletme ve Finans Dergisi, Yıl: 23, Sayı: 262, Ankara.

Sürmen, Y. (2003), The Necessity of Biomass Energy for the Turkish Economy, Energy Sources, 25 (2), p. 83-92,

Tunalıoğlu, R. ve Afacan T. (2007) Türkiye’de Biyodizel Politikaları ve Mevcut Kurumsal Yapının Değerlendirilmesi, Biyoyakıtlar ve Biyoyakıt Teknolojileri Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 12-13 Aralık 2007, Ankara.

Umutlu, G. (2012), The Potential of the Netherlands and Turkey in the Renewables Arena, African Journal of Business Management, 6 (9), 7 March, p. 3413-3427.

Ustak, S. And Ustakova, M. (2004), Potantial for Agriculturel Biomass to Produce Bioenergy in CzechRepublic, Biomass and Agriculture, Sustainability, Market and Policies, OECD Publication, p. 229-239.

Panoutsou, C. And Eleftheriadis J. And Nikolaou A. (2009), Biomass Supply in EU 27 from 2010 to 2030, Energy Policy, 37, p. 5675–5686.

Quintero, J. A. vd. (2012), Social and Techno-Economical Analysis of Biodiesel Production in Peru, Energy Policy, 43, p. 427–435.

(26)

26 Sudha, P. and Ravindranath N. H. (1999), Land Availability and Biomass Production Potential in India, Biomassand Bioenergy, 16, p. 207-221.

Van Boekel, G. and Van Logtestijn, M. (2002), Applying the Comprehensive LED Approach:

The Case of Mozambique, Cooperative Branch International Labour Office, Geneva:

Switzerland.

Yapraklı, S. ve Bayramoğlu T. (2013), Biyokütle Enerjisi ve Yerel Ekonomik Büyüme: TRA1 ve TRA2 Bölgeleri Üzerine Tanımsal Analizler, 2. Uluslararası Bölgesel Kalkınma Konferansı, Fırat Üniversitesi, 16-17 Mayıs 2013, Elazığ.

(27)

27 EKLER

Ek 1: 3. Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi, 05-08 Eylül 2018 Uluslararası Balkan Üniversitesi Üsküp/Makedonya’da sözlü olarak sunulan bildiri.

Bu bildiri kongre hakem sürecinden geçtikten sonra, bildiri kitapçığında tam metin olarak basılacaktır.

Avrupa Birliği ve Türkiye’de Biyoetanol Üretiminin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisinin Araştırılması

1

Production of Bioethanol in the European Union and Turkey Investigation of the Effect on Economic Growth

Hüseyin Naci BAYRAÇ2 Fatih ÇEMREK3

Özet

Dünya ekonomisinde yaşanan büyüme sonucu, giderek artan enerji talebinin karşılanması ve enerji sürdürülebilirliğinin sağlanması için enerji arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Fosil yakıtların giderek tükeniyor olması, iklim değişiklikleri ve küresel ısınma, fosil enerji fiyatlarında görülen dalgalanmalar, ulusların enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulma ve enerji temin kaynaklarını artırma çabaları biyoyakıtların önemini giderek artırmıştır. Günümüz teknolojileriyle üretilen birinci kuşak biyoyakıtlar arasında biyoetanol ağırlıklı olarak yer almaktadır.

Biyoetanolün ülkeler açısından her geçen gün daha fazla tercih edilmesinin başlıca nedenleri arasında; yerli kaynakların değerlendirilmesi, atık kontrolünün sağlanması, enerji temin kaynağı alternatiflerinin çoğaltılması, ihtiyaca göre enerji üretiminin sağlanması, talep fazlası enerjinin ticaretinin yapılması ve sürdürülebilir yerel kalkınmanın artırılması yer almaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için öncelikle enerji tarımının desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. AB ve Türkiye, biyoetanol üretimi açısından uygun iklim koşulları ve tarımsal altyapıya, tüketim açısından da, önemli bir iç pazar ve ihracat potansiyele sahiptir.

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi AB ve Türkiye’de de biyoetanol üretim zincirinin oluşması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik olarak, çeşitli teşvik ve destekleme politikaları uygulanmakta ve çıkarılan kanunlar aracılığı ile çeşitli karışım oranları zorunlu hale getirilmektedir. Biyoetanol piyasasında yapılan bu teşvikler sonucu; tarım, sanayi ve ulaştırma sektörlerinde istihdam artmakta, enerjide dışa bağımlılığın azalmasına bağlı olarak dış ticaret dengesi iyileşmekte, yeni üretim tesisleri açılması ile yeni vergi kaynakları oluşmakta, çevre dostu üretim olanakları çoğalmakta ve kullanılmayan tarımsal alanlar üretime yönlendirilerek üretici gelirleri artmaktadır.

Çalışmanın amacı, biyoetanol üretim ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri AB ve Türkiye açısından istatistiksel olarak olarak analiz ederek, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmak için alternatif biyoyakıt politika önerileri geliştirmektir. Bunun için AB ülkeleri ve Türkiye için elde edilecek verilerle panel veri analizi kullanılacaktır. Bu hedefe ulaşmak için, AB ve Türkiye’deki biyoetanol kaynaklarının mevcut potansiyelleri, üretim ve tüketim süreçlerinin belirlenmesi daha sonra hükümetler tarafından uygulanan teşvik politikalarının değerlendirilmesi yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Enerji Tarımı, Biyoyakıt, Biyoetanol, Biyoetanol Politikaları, Ekonomik Büyüme.

1 Bu çalışma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Komisyonu tarafından 2017- 1843 kodlu proje olarak desteklenmektedir.

2 Dr. Öğr. Üyesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF, İktisat Bölümü, nbayrac@ogu.edu.tr.

3 Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi FEF, İstatistik Bölümü, fcemrek@gmail.com.

(28)

28

Abstract

It is necessary to diversify the energy supply sources in order to meet the ever growing growth demand in the world economy, to meet the demand for energy and to ensure energy sustainability. Increasingly important are biofuels, as fossil fuels are increasingly depleted, climate change and global warming, fluctuations in fossil energy prices, nations' efforts to save energy from external dependency and increase energy supply. Bioethanol predominates among the first generation biofuels produced by modern technologies.

The main reasons for the preference of bioethanol more and more in terms of countries are; the provision of waste management, the replenishment of energy supply alternatives, the provision of energy production according to need, the commissioning of excess demand energy, and the enhancement of sustainable local development. In order to reach these targets, energy agriculture must be supported and disseminated first. EU and Turkey, the climatic conditions suitable for the production of bio-ethanol and agricultural infrastructure, in terms of consumption, exports and domestic market has a significant potential.

The world's as well as many countries in order to ensure the EU and Turkey, and the formation of bioethanol production chain and sustainability, implemented various incentives and support policies and makes it mandatory various mixture ratios through laws issued. These incentives in the bioethanol market are the result; employment increases in agriculture, industry and transportation sectors, foreign trade balance improves due to decrease of external dependency on energy, new taxation resources are formed with the opening of new production facilities, environment friendly production opportunities are increasing and producer incomes are increased by directing unused agricultural fields.

The aim of this study was to analyze the relationship between economic growth and ethanol production by statistical analysis EU and Turkey is to develop alternative biofuel policy proposals to achieve the objectives of sustainable development in Turkey. For this reason, panel data analysis will be used for the data of EU and Turkey.

To achieve this goal, the EU and the existing potential source of bioethanol in Turkey, determining the production and consumption process will be made later evaluation of incentive policies implemented by the government.

Key Words: Energy Agriculture, Biofuels, Bioethanol, Bioethanol Policies, Economic Growth.

Giriş

Dünya nüfusundaki hızlı artış ve teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak, enerjiye olan gereksinim hızla büyümektedir. Başlıca enerji kaynakları olan kömür ve petrol gibi fosil kökenli yakıtların aşırı tüketimi sonucu oluşan küresel ısınma ve sera etkisinin artması dünyanın önemli bir kısmını tehdit etmektedir. Fosil yakıt rezervlerinin hızla azalması nedeniyle yenilenebilir, temiz, sürdürülebilir, verimli, ucuz ve güvenli alternatif enerjilere ihtiyaç duyulmaktadır. Alternatif enerji kaynakları arasında yer alan biyoetanole olan ilgi giderek artmaktadır ve gelecekte bu yakıtın küresel ulaştırma sektöründe önemli bir rol oynayacağı beklenmektedir.

Yenilenebilir nitelikte sıvı bir yakıt olan biyoetanolün, dünya genelinde benimsenmesinin başlıca üç nedeni vardır. Bunlar; petrole olan bağımlılığın azaltılarak stratejik açıdan enerji arz güvenliğinin sağlanması, küresel ısınmaya neden olan en önemli faktörlerden birisi olan sera gazı etkisi yapan gazların azaltılmasına yönelik çevresel gereklilik ve dünyanın sahip olduğu fosil yakıt rezervlerinin sınırlı olmasıdır. AB ve Türkiye enerjide dışa bağımlı bir yapıya sahiptir. Petrol ihtiyacının önemli bir bölümünü ithalat aracılığı ile karşılamaktadır. Bu nedenle ve çevresel sorunlarla ilgili endişelere bağlı olarak, AB ve Türkiye’nin kademeli olarak benzinden biyoetanole yönelmesi en uygun seçenek olarak görülmektedir.

Çalışmanın amacı, biyoetanol üretim ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri AB ve Türkiye açısından istatistiksel olarak olarak analiz ederek, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmak için biyoetanolün yeri ve önemi ele alınacaktır. Bunun için AB ülkeleri ve Türkiye için elde edilecek verilerle panel veri analizi kullanılacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Her bilimsel araĢtırmada baĢlangıç olarak bir problemle iĢe baĢlanır ancak, her problem bir araĢtırma konusu olamaz veya

61 İbn Şeddâd, s.. ahalisinin ihtiyaçlarını, yiyeceklerini kış boyunca kullanmaları için üç basta gemisine yüklenmesini emretmiştir. Bu gemiler, Şaban

Yapılan çalışmada, örgütsel davranış literatüründe önemli kavramlar arasında yer alan örgütsel destek (ÖD), psikolojik sermaye (PS) ve öznel kariyer

Şiddet deneyimi nedeniyle 1 sığınmaevinde kalan kadınlara yönelik yapılan bazı çalışmalar, kadınların hem diğer kadınlarla hem de sığınmaevi çalışanları

Bu türlü ritüeller sadece Allaiturahhi’ye ait olmamakla birlikte kişinin üzerindeki büyünün çözülmesi konusunu çok etkileyici bir şekilde ifade

genel bilgiler Literatür inceleme yöntem(materyal-metod) Amaç,

• Çok yüksek sıcaklıklarda çalışan (1000 °C üzeri) - Düşük sıcaklık yakıt pilleri, yakıt olarak Hidrojen ve katalizör olarak da platin (pahalı) gerektirir. -

29.10.1941 Çarşamba günü saat 9.30’da vilayet makamında resmikabul yapılmış ve buna müteakip Vali, Askeri Komutan, CHP Vilayet İdare Heyeti Reisi Cumhuriyet