• Sonuç bulunamadı

Hayyam ve İhsan Hamami

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hayyam ve İhsan Hamami"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

*

4

Hayyam ve İhsan Hamamî

Ş

İİRLERİNDEKİ rikkat ve hassasiyetini çok sevdiğim merhum İhsan Hamamî’nin nel-i-necîbi Orhan Hamamî Bey, pederinin Hayyam’m dilimize nakleylediği nihaile­ rini büyük fedakârlığa katlanarak enfes bir şekilde bastırdı. Adedi mahdut olan lüks baskıdan bir tane de bana bizzat ge­ tirmek lûtfunda bulundu.

Kitabı minnetle aldım. Ihsan Haniamî merhumun Türkçe- yi tasarruftaki büyük kudreti bir kere daha tevazzuh eyledi. Malûm olduğu üzere şiirde rübai en güç tarzdır, bunda mu­ vaffak olanlar parmakla gösterilir.

Rübai, rübai vezniyle mukayyed dört mısra’a bir fikri, bir felsefeyi sığdırmaktır. Rübai yapabilmek için çok kuvvetli şair olmalı.

İran edebiyatında pek çok şairler rübai tarzında şiir yaz­ mışlardır, fakat rübai yazanların en büyüğü Hayyam’dır.

Bende pek çok Hayyam’m rübai mecmualan vardır, fakat hiç birisi Hamamî merhumun tercümeleri kadar kuvvetli de­ ğildir. Hattâ bâzılarmda. meselâ Hüseyin Rıfhtta rübai vezni bile yoktur. Kendisine:

— Hayyam’ı tercüme ediyorsun, dedim, rübailerin en bü­ yük hususiyeti olan vezni ihmal ediyorsun.

— İhmal etmiyorum, o vezni kullanmıyorum. — Neden?

— Kullanamıyorum, çok zor. Sonra beıı tercümelerimi rü­ bai vezninin boyunduruğuna koşarsam, tercümelerimde aradı­ ğım fikir kuvvetini bulamam. Canım efendim mef’ûlü mefailin olmasın da müstef’ilâtün olsun ne çıkar?

— Bir şey çıkmaz. Yalnız Hayyam tercümesi olmaz. Ihsan Hamamî merhum öyle yapmadı. Hem metne, hem fikre, hem de vezne sadık kaldı. Hattâ Hayyam’ı biri tamamen eski tarzda, diğeri yeni tarzda olarak iki türlü tercüme etti.

Bu iki tercümeyi ayrı ayn bastırmak külfetli olacağı için her ikisinden de bir halîte yapmak daha doğru idi, nitekim öyle de oldu.

Hayyam’m efsanevî bir hayatı vardır:

Nizâmül Mülk, Haşan Sabbah ve Hayyam medrese arkada­ şı imişler. Hangisi iktidar sahibi olursa birbirlerini himaye edeceklerine ahdeylemişler. Medrese tahsilinden sonra Nizâmül Mülk muvaffak olmuş, Alparslan’ın ve Melekşah’ın veziri ol­ muş. Hayyam ile Haşan Sabbah. eski dostlarına vaadini hatır­ latmak üzere Bağdat’a giderler, fakat Nizâmül Mülk’ün yanma giremezler, bir gün vezirin geçeceği yolda durarak kendilerini tanıtmağı düşünürler. Vezir alayı önlerine geldiği zaman Hay­ yam şu mealdeki rübaiyi okur:

«Onlar ki insanlık cihanının şöhretidir, himmet burâkmı yükseklere sürmüşlerdir, seni bilmekte felek gibi perişan, baş­ ları eğilmiş ve dönmüştür.»

Ihsan Hamamî bu rübaiyi şöyle tercüme ediyor: Onlar ki öz olmakda ün almışlardır, Yükseklere çok düşünce salmışlardır, Ancak seni bilmekde felekler gibi hep.. Hayran, başı dönmüş, kala kalmışlardır.

Medrese arkadaşlığından Hayvam’ın sesini ve rübailerîni bilen Nizâmül Mülk derhal atını durduruyor ve maiyetinde bulu­ nanlara bu iki dervişin sarayına getirilmelerini emrediyor, o gece Nizâmül Mülk hükümdarın sarayından avdet edince on­ ları huzuruna getirtiyor ve her ikisine ayn ayn soruyor:

— Ne istiyorsanız söyleyin yapayım. Hayyam:

— Ben ehl-i-keyf bir adamım, zevk ve sefayı severim, be­ nim işim aşkperestlik, hünerim de şeydalıktır. Bana geçinecek kadar tahsisat ver, memleketime gideyim, orada yaşayayım ve sana dua edeyim.

Nizâmül Mülk Haşan Sabbah’a dönüyor: — Ya sen?

— Ben haris bir adamım. Mevki isterim.

Vezir her ikisinin de arzularını yerine getiriyor. Haşan Sabbah bir müddet sonra Nizâmül Mülk ile arası bozularak Mısır’a Fatimîlere kaçmış ve kurduğu bir anarşist cemiyeti ile pek çok devlet ümerasını öldürtmüştür. Kendisine sadık olan- lan haşşaş yâni esrarla ebedî bir cennet hayatına nâil olaca­ ğına inandırdığı için bunlara «haşşâşin» derler ki Fransızcada kaatil mânasına gelen «assasin» kelimesinin kökü budur.

Hayyam’m vefatına ait efsane de şudur: Hayyam dostları­ nı dâvet etmiş, içip eğlenecekleri sırada birden fırtına çıkmış, şem’alar sönmüş, Hayyam’ın şarap destisi düşüp kırılmış. Şair: «Yarabbi! diyor, benim şarap destimi kırdın. Üzerime iyş ve işret kapısını kapadın. Şarabımı toprağa döktün. Hay top­ rağım ağzına dolsun... Sarhoş musun Yarabbi?»

Bu büyük bir isyan ve küfürdür. Bu şiiri söyler söylemez Hayyam’m yüzü simsiyah oluyor. Meclisinde bulunanlar kaçı­ yorlar. Bir ayna istiyor, yüzüne bakıyor ve şu rübaiyi söylüyor: «Dünyada günah işlememiş kim vardır? Söyle. Günah işle­ meden insan nasıl yaşar? Söyle. Ben günah işledim, sen de fena ceza verdin. O halde seninle benim aramda fark nedir? Söyle.»

Bu rübaiden sonra tekrar aymaya bakıyor. Yüzünün ay gibi parladığını görüyor ve haşini secdeye kovarak ruhunu teslim ediyor.

Ihsan Hamamî merhum bu iki rübaiyi şöyle tercüme etmiş: Eyvah sebûy u ayşi kıldın işkest,

Etdin der ü zevk ü keyfi hem üstüme best Ya Rab! mey-i-gülgûnumu dökdün hâke Ben nûs etdim de sen mi oldun sermest? Kim var ki cihanda etmemiş, söyle, hatâ B ir böyle adam nasıl yaşarmış acaba? Verdikçe fena ceza, fena işlerime Sen söyle kalır mı farkımız hey Mevlâ?

Referanslar

Benzer Belgeler

Neyi söylesen ıslak sözcüklerin dudağı Neyi sussan çiçeklenir içimizde bahçeler Söylendi söylenecek olanlar, yeni yok Susuldu suskunluktan yurtlar tutacak kadar Topuğa

臺北聯合大學系統出訪日本岡山大學,洽談 SixERS 聯盟合作計畫 由國立臺北大學、國立臺北科技大學、國立臺灣海洋大學與臺北 醫學大學共組的「臺北聯合大學系統」,於

Kinetic parameters such as prompt neutron generation times, delayed neutron fractions for different TR-2 cores were calculated U-.. Two calculations were made for

Çalışmamızda diyabet riski ile çalışma durumu arasındaki ilişki incelendiğinde çalışmayan bireylerde çalışanlara göre diyabet riskinin daha yüksek olduğu tespit

This information showed, against colon cancer cell line anticancer activiy of tolmetin maintains whereas the thiosemicarbazide molecule from the same compound have no

[r]

Bağışlama yasasını çıkaracak olanlar güçlü değil de ondan. Borçlarını erteliyorlar işte. Öderken de gıdım gıdım ödemek is­ tiyorlar. Karşılaştıkların­ da yol

Belki de onun için herkes gönül­ den koşarak bir köşesinden tuttu bu konser projesinin. Şu sıralarda Vedat, annesi ile birlik­ te