• Sonuç bulunamadı

Yeşil Teknik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeşil Teknik"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Meyveler en sevdiğimiz yiyeceklerin ba-şında gelir. Ama olgunlaşmamış meyvele-rin tadını da hiç sevmeyiz. Ancak olgun meyveler pazara sunulduğunda çabuk bo-zulacağı için birçok kişi tarafından satın alınmıyor. Bu nedenle de pazarlanacak meyveler olgunlaşmadan toplanıyor ve kar-pitlenerek olgunlaştırılıyor. Bu ay da bir çok farklı alanda kullanılan karpit madde-sinin özelliklerini tanıtmaya çalışacağız.

Karpiti tanımadan önce biraz meyveler-den bahsedelim. Meyveler, çiçeklerin döl-lenmesiyle ortaya çıkan ve bitkilerin daha sonra ki nesillerini verecek olan tohumları taşıyan organlarıdır. Bu organlar bitkinin büyüme periyodunda gelişerek çok değişik tür ve şekillerde olabiliyorlar. Örneğin ilk akla gelebilecek meyve elmadır. Ama do-mates de bir meyvedir. Bunun dışında bi-zim sebze olarak bildiğimiz ya da çerez ola-rak tükettiğimiz yiyeceklerinde bir çoğu, meyve olarak kabul ediliyor.

Meyveler günlük hayatımızda çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle yeryüzünde ya-pılan ticaretin büyük bir kısmı da meyve ti-caretinden oluşuyor. Ancak meyve ticareti diğer ticaret türlerine göre çok daha zah-metli ve zor. Bunun sebebi de meyvelerin kısa sürede bozulması.

Meyvelerin çoğu olgunlaştığında dalın-dan ayrılarak toprağa düşüyor. Bunun se-bebi de, içerisindeki tohumların toprağa ulaşma isteğinden kaynaklanıyor. Bu ne-denle meyveler olgunlaştıkça bazı değişik-likler geçiriyor. Örneğin ham meyveler içe-rilerinde bol miktarda nişasta depo ediyor-lar. Bu nişasta olgunlaşma döneminde şe-kere dönüşüyor. Böylece meyveler tatlı ha-le geliyor. Ham meyveha-ler, içerisindeki ni-şasta henüz şekere dönüşmediği için tatlı değillerdir. Bu nedenle bir çoğumuz ham meyveleri yemeyiz. Ham meyvelerin bir di-ğer özelliği de sert oluşudur. Sert olması-nın sebebi de dokularıolması-nın gevşek olmama-sından kaynaklanıyor.

Meyvelerin bu değişiklikleri geçirmesi-nin sebebi bitki içerisinde sentezlenen bit-ki gelişim düzenleyicileri adı verilen hor-monlardır. Bu hormonlarsa çok sayıda olup her biri belli bir görev için özelleşmişler-dir. Örneğin etilen adlı bitki gelişim

dü-zenleyicisi, meyvelerin olgunlaşmasını ve özellikle sararıp kızarmasını sağlıyor. Mey-velerde meydana gelen bu renk değişimiy-se etilenin etkisiyle klorofil maddelerinin parçalanması sonucunda ortaya çıkıyor. Böylece ilk başta yeşil olan elmalar, muz-lar, portakalmuz-lar, domatesler, yavaş yavaş sarıya, sarıdan da kırmızıya doğru renkle-niyorlar.

Şimdi meyve ticaretine geri dönelim. Bi-raz önce meyvelerin pazara sunulması için tam olarak olgunlaşmadan toplandığını söylemiştik. O halde bu meyveler sofraları-mıza nasıl olgunlaşarak geliyor? Meyvele-rin bir kısmı, dalından koparıldıktan sonra az da olsa kendiliğinden olgunlaşabiliyor ama çoğunlukla istenilen olgunluğa ulaşa-mıyor. Örneğin muz, kayısı, mandalina, portakal gibi meyveler olgunlaşmadan top-lanıyor ve toplandıktan sonra karpitlenerek olgunlaşması sağlanıyor. Bu da meyvelerin uzak bölgelerden toplanıp kapımıza kadar gelebilmesin kolaylaştırıyor. O halde kar-pitleme nasıl oluyor?

Karpit, suyla birleştiğinde çok hızlı tep-kime veren ve bu teptep-kime sonucunda ase-tilen gazı çıkaran bir maddedir. Bilimsel adı kalsiyum karbür (CaC2) olan karpit,

ki-recin ve kömürün yüksek ısıda birleştiril-mesiyle oluşuyor. Bu tepkime sonucunda da karbon monoksit ve kalsiyum karbür meydana geliyor. Kalsiyum karbürün suyla tepkimesiyle de asetilen gazı ortaya çıkı-yor. Bu gazın bir çok faydalı özelliği bulu-nuyor. Bunlardan biri de meyvelere veril-diğinde, meyvelerde doğal olarak bulunan etilen hormonunun etkilerini göstermesi. Böylece olgunlaşmamış meyvelere asetilen gazı verilerek meyvelerin istenilen

zaman-da sararması ve olgunlaşması sağlanabili-yor.

Kömür ve kirecin birleştirilmesiyle üre-tilen karpit bu yöntem için sıkça kullanılı-yor. Böylece meyveler çok uzak bölgelere taşınabiliyor. Örneğin ülkemize, tropik böl-gelerden getirilen ithal muzlar bu şekilde olgunlaştırılıyor. Bunun için büyük kontey-nerlere koyulan muzların yanına bir parça karpit yerleştiriliyor ve üzerine yavaş yavaş su damlatılıyor. Bu tepkime sonucunda or-taya çıkan asetilen gazı da ham olan mey-velerin olgunlaşmasını sağlıyor.

Eğer karpitin bu özelliği keşfedilmesey-di bugün bizler belki o ithal iri muzları, ananasları yiyemeyecektik. Tabi diğer kıta-larda yaşayan insanlar da bizim ülkemizde yetişen güzel mandalinaları, portakalları, kayısıları ve erikleri yiyemeyeceklerdi.

Karpit, meyveleri olgunlaştırmanın dı-şında başka önemli alanlarda da kullanılı-yor. Bunlardan biri de aydınlatma. Karpit lambaları, on dokuzuncu yüzyılın sonların-dan beri, denizcilikte, mağaracılıkta ve bir çok yerde aydınlatma aracı olarak kullanı-lıyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi kar-pitin suyla birleşmesinden çıkan asetilen gazı, yanıcı bir gaz. Bu özellik ilk kez 1836 yılında Sir Humphry Davy’nin yeğeni Ed-mund Davy adlı bilim insanı tarafından keş-fediliyor. O yıllarda sadece deniz fenerle-rinde aydınlatma amacıyla kullanılan aseti-len gazı, karpitin yaygınlaşmasıyla bir çok alana ulaşabiliyor.

Karpit lambaları temel olarak iki kısım-dan oluşuyor. Birinci bölmeye karpit, ikin-ci bölmeye de su koyuluyor. İki haznenin arasında bulunan bir ayarlı vidayla suyun karpitin bulunduğu bölmeye geçmesi sağ-lanıyor. Böylece ortaya asetilen gazı çıkı-yor. Asetilen gazı da bir boru aracılığıyla lambanın uç kısmında bulunan memeye ulaşıyor. Oradan da ateşlenerek yanması sağlanıyor.

Karpit lambalarının en önemli özelliği alevinin parlak, suya ve rüzgara karşı da çok dayanıklı olması. Bunlardan dolayı bu lambalar denizlerde balıkçılar tarafından rahatlıkla kullanılabiliyor. Çünkü karpitin katı olması ve suyla tepkimeye girmesi lam-banın kullanılabilirliğini arttırıyor. Örneğin, C e n k D u r m u ş k a h y a

cdkahya@hotmail.com

Yeşil Teknik

BiLiMveTEKNiK96 Temmuz 2008

Yeşil Teknik

Ateşe ve Meyvelere Renk Veren Madde, Karpit

(2)

pilli lambalar deniz tuzundan kolayca pas-lanarak iş görmez hale gelebiliyorlar ya da gaz lambaları rüzgar ve sudan çok çabuk etkilenerek kısa zamanda sönebiliyor. Oy-sa karpit lambaları tüm bu kötü koşullar-dan etkilenmiyor.

Karpit lambalarının kullanıldığı bir baş-ka alanda mağaralar ve madenler. Mağa-ralar ve madenler, kapalı ortamlar olduğu için ve genellikle de nemli olduklarından diğer lambalar için elverişsiz ortamlar ola-rak kabul ediliyor. Oysa karpit lambaları devrilme, nemden etkilenme riski olmadığı için bu tür ortamlarda da rahatça kullanı-labiliyor. Sportif olarak mağaracılıkla ilgi-lenenlerle birlikte ülkemizde yer alan bir çok maden ocağında hala karpit lambaları kullanılıyor. Çünkü bu lambalar yerin on-larca metre altında bile kusursuzca ışık üre-tebiliyor.

Bu tür lambaların en önemli özelliği de alternatif lambalara göre maliyetinin çok daha ucuz olması ve uzun süre yanabilme-si. Örneğin pilli bir fener birkaç saat ya-narken pilin büyüklüğü kadar olan karpit-le çok daha uzun süre ışık üretebilmek mümkün. Ayrıca su da her yerde buluna-bildiğinden karpit lambanızı hemen her ye-re götüye-rebilirsiniz.

Karpit lambalarının tüm bu güzel özel-likleri yanında yakın zamana kadar bir de-zavantajı bulunuyordu. O da lambaların bü-yük ve ağır oluşuydu. Ancak günümüzde gelişen teknolojiler sayesinde cebe sığabi-len boyutlarda küçük ve kullanışlı karpit lambalarını artık bulabilmek mümkün.

Karpit, iyi bir ısı kaynağı olması nede-niyle kaynak yaparken de kullanılabiliyor. Çünkü karpit oksijenle karıştırıldığında da iç kısmı kırmızı, dış kısmı mavi renkli olan ve çok kuvvetli bir alev oluşturuyor.

Sıcak-lığı 2000 °C ye yükselebilen bu alevle de kaynak yapılabiliyor. Karpitin sudan etki-lenmemesi nedeniyle de karpit kaynakları su altında da çalışabiliyor. Bundan dolayı

da özellikle gemilerin suyun altıda kalan kı-sımlarında, denizaltılarda ve liman direkle-rinin yapımında bu tür kaynaklar kullanılı-yor.

Ateşle ilgili olarak karpit, kiprit ve kib-rit kelimeleriyle aynı kökten geliyor. Bu ne-denle de karpitle çalışırken dikkatli olun-ması gerekiyor. Aksi taktirde hızlı tepkime veren bir madde olduğu için beklenmeyen sonuçlar doğurabiliyor. Ancak gerekli kim-ya eğitimini alırsanız sizler de bu maddeyi değişik alanlarda kullanabilir ya da bu mal-zemelerin kullanılabileceği yeni buluşlar ya-pabilirsiniz. Örneğin karpitten elde edece-ğiniz asetilen gazı havadan hafif olduğu için bu gazı kullanarak uçan balonlar ya-pabilir ya da sönmüş lastiklerinizi veya top-larınızı şişirebilirsiniz.

Kaynaklar

King B.R, (1979) Inorganic Compounds with Unusual Properties II (Advances in Chemistry Series), Oxford University Press, USA Synder C.H., (2003) The Extraordinary Chemistry of Ordinary Things,

John Wiley& Sons Inc., USA

Vardar Y.,(1972) Bitki Fizyolojisi Dersleri, Ege Üniversitesi Matbaası, Bornova

Bozcuk Suna, (1997) Bitki Fizyolojisi, Hatiboğlu Yayınevi, Ankara

BiLiMveTEKNiK

Temmuz 2008 97

Referanslar

Benzer Belgeler

Cinsiyet, hemi tiplemesi, komplikasyon oranlan, operasyon tipi ve nüks oranları Pear- son c2 testi ile, yaş, lineer analog ağrı skalası skorları, operasyon,

• Başlangıç bileşiğindeki komşu karbonlar arasında olmak şartıyla 2 adet sigma () bağı kırılır, bir adet pi ( ) bağı oluşturulur.. • Wliminasyon tepkimeleri

Aşırı posa Ca’u bağlar ve emilimini engeller Oksalik asit + Ca Kalsiyum oksalat Fitik asit + kalsiyum Kalsiyum fitat.. Bu bileşikler

ÖZEKİN GIDA İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ARAPZADE MAHALLESİ ARKALTI CADDESİ GELİNCİK SOKAK NO: 3

[r]

Bu çalışmada, ağaç olumu döneminde hasat edilen Hayward çeşidi kivi meyvelerinde, farklı dozlardaki karpit uygulamalarının tüketici tarafından aranan bazı meyve

v.* tersine soğurma kuleleri arasındaki sıcaklık ve basınç farkına dayandığı için ek olarak ısı değiş- tiricilerine gereksinim duyulur; karbonatlı çözeltiler için

C / B 2 O 3 mol oranı 3,5 olan stokiyometrik oranda karbon ile gerçekleştirilen DKTİ işlemi sonrası elde edilen ürüne ait XRD analizine göre, bor oksitin