• Sonuç bulunamadı

Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Finansal ve Operasyonel Performans Göstergeleri Arasındaki Đlişki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Finansal ve Operasyonel Performans Göstergeleri Arasındaki Đlişki"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Operasyonel Performans Göstergeleri Arasındaki Đlişki

Keziban AVCI*

ÖZET

Finansal ve operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan bu çalışma üç bölümden oluşmaktır. Đlk bölümde finansal analiz teknikleri hakkında genel bilgiler sunulmuştur.

Đkinci bölümde ise bir eğitim ve araştırma hastanesinin yedi yıllık finansal tabloları retrospektif olarak oran analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise temel finansal oranlar ile hastane operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Sonuç olarak, finansal performans göstergeleri ile yatak sayısı, poliklinik sayısı, ameliyat sayısı ve yatak doluluk oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bu çalışmanın sağlık kurumları yöneticileri için bir sağlık işletmesinin geçmiş verilerinin kullanılarak gelecekteki durumunu iyileştirmeye yönelik eylem planlarının hazırlanmasında örnek teşkil edebileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Oran Analizi, Operasyonel Performans, Hastane

The Relationship Between Financial and Operational Performance Indicators in a Training Research Hospital

ABSTRACT

This study which aims to investigate financial and operational performance indicators consists of three parts. In first part of the study general information about financial analysis techniques was given.

In the second part financial tables of a research and training hospital analysed retrospectively using ratio analysis methods for seven years. In the last part of the study relationships between main financial ratios and hospital operational performance indicators was examined. As a result, statistically significant correlations were determined between financial performance with number of bed, number of visit to outpatient clinic, number of surgical operations and the bed occupancy ratio. It was thinking that this study can state a good example for health care managers for preperation of actions plans for improving a health care organizations future state using retrospective data.

Key Words: Ratio Analysis, Operational Performance, Hospital

I. GĐRĐŞ

Son yıllarda birçok ülkede başta hastaneler olmak üzere pek çok sağlık kuruluşu ekonomik ve finansal baskılar ile karşı karşıyadır (Capkun ve diğerleri 2012). Giderek artan bu finansal baskılar karşısında sağlık kuruluşu yöneticilerinin etkili ve doğru politikalar belirlemeye ihtiyaçları vardır (Fineberg, Hunter 2013).

Sağlık hizmetlerinin doğası gereği stoklanamaması, tanıtımı ve dolayısı ile pazarlama oranının kısıtlılığı, patent aracılığı ile korumasının zorluğu, talebin dengesizliği ve maliyetlerinin yüksekliği gibi kendine has özellikleri vardır (Shortell, Kaluzny 2000). Ancak diğer işletmelerde olduğu gibi sağlık kurumları da giderlerini minimize ederek, etkililik ve verimlilik koşulları altında maksimum faydanın/karın sağlanmasını amaçlarlar. Bu amaç

* Uzm. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Ankara 1. Bölge Genel Sekreterliği, kezibanavci1@gmail.com

(2)

doğrultusunda varlıklarını sürdürebilmek için gerçekleştirdikleri faaliyetlerinin sonuçlarını değerlendirerek performanslarını ve finansal durumlarını ortaya koymak, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek, eksikliklerini düzeltmeye çalışmak ve böylece artan finansal ve ekonomik baskılarla baş etmek zorundadırlar (Chen, Shimerda 1981).

Sağlık kuruluşlarının finansal durumlarını ortaya koymak konusunda geliştirilmiş çok sayıda ölçüm yöntemi bulunmaktadır (Li, Benton 1996). Ancak bu ölçüm yöntemlerinin kullanımı oldukça kısıtlıdır (Özgülbaş, Koyuncugil 2009). Öte yandan yapılacak finansal analizler sonucunda; sağlık kuruluşlarının finansal pozisyonları, yatırımlarının güvenliği veya riskleri belirlenebilecektir. Ayrıca gelecekteki finansal durumu iyileştirmek için analiz sonuçlarına göre eylem planları hazırlanabilecek, sağlık kuruluşlarının finansal açıdan yıllar içerisindeki izlediği trend belirlenebilecek, yatırım araçları görülmeye çalışılacak ve diğer kurumlarla karşılaştırma yapılabilecektir. Böylece üretim ve gelir miktarı ile gelecekteki finansal durum tahmin edilemiyor ve iyileştirilemiyor ise, giderler için uygun önlemlerin alınması için fırsatlar değerlendirilebilecektir (Berger 2008).

Finansal analizler finansal veriler üzerinden yapılan analizler olup, maliyet analizleri, finansal tablo analizleri ve bütçe analizleri olmak üzere üç bölümde incelenebilir. Finansal analizler içerisinde en yaygın kullanım alanı bulan analiz türü finansal tablo analizleridir. Bu analiz türünde; karşılaştırmalı tablolar analizi (yatay analiz), yüzde yöntemi ile analiz (dikey analiz), eğilim yüzdeleri yöntemi ile analiz (trend analizi) ve oran yöntemi ile analiz gibi çeşitli teknikler kullanılmaktadır (Akdoğan, Tenker 2007).

Karşılaştırmalı tablolar analizinde, bir işletmenin birden fazla dönemine ait finansal tabloları karşılaştırmalı olarak incelenerek bu tablolarda yer alan kalemlerdeki değişikliklerin hangi yönde olduğu, yıllar içerisinde artış ve azalışların tespiti yapılabilir. Ayrıca geçmişteki trendden yola çıkarak geleceğe ilişkin kestirimlerde bulunulabilir (Akgüç 2002). Karşılaştırmalı tablolar analizinde diğer işletmeler ile bir karşılaştırma yapılmamakta ve işletme faaliyetlerinin yıllar itibariyle gösterdiği değişim incelenmektedir. Bu nedenle bu analiz bir yatay analiz türüdür (Gapenski 2005).

Eğilim yüzdeleri yöntemi ile analiz ya da trend analizinde ise birden fazla dönem dikkate alınarak yıllar itibari ile finansal tablo kalemlerinin eğilim yüzdeleri hesaplanmaktadır. Yatay bir analiz olan bu yöntemde, finansal tablo kalemlerindeki artış veya azalışlar daha rahat görülebilmekte ve tablo kalemleri arasında daha rahat ilişki kurulabilmektedir (Özyürek, Erdoğan 2011). Öte yandan bu analiz tekniği, belli faaliyet dönemleri arasında finansal tablo kalemlerindeki artış veya azalışları baz alınan yılla kıyaslayarak göreli önemlerini ortaya koymaya elverişli olması nedeni ile dinamik bir analiz yapılmasına olanak sağlamaktadır (Akgüç 2002).

Dikey analiz olarak adlandırılan yüzde yöntemi ile analiz ise; finansal tablolarda yer alan her kalem, aynı tabloda yer alan belirli bir kaleme veya toplama oranlanmaktadır. Bilançoların yüzde yöntemi ile analizinde, bilanço toplamı 100 kabul edilerek her bir kalemin toplama oranı veya her kalemin kendi grupları içindeki oranı hesaplanmaktadır. Gelir tablosunun yüzde yöntemi ile analizinde ise net satışlar 100 kabul edilmekte ve gelir tablosu verilerinin net satışlara oranı hesaplanmaktadır (Akdoğan, Tenker 2007).

Literatürde sağlık kurumlarının finansal performansını ölçmede en yaygın kullanılan yöntem olduğu belirtilen (Özgülbaş, Koyuncugil 2009) oran analizi yönteminde ise, finansal tablolar üzerinde yer alan hesap kalemlerinin birbirine bölünmesi ile bulunan oranlar yorumlanmaktadır (Akgüç 2002). Tek girdi ve tek çıktı ile sınırlı olan oran analizinin diğer bir ifade ile rasyo

(3)

analizinin, yaygın bir yöntem olarak kullanılmasının en önemli nedeni, kullanımının kolay olması ve çok az bilgiye gereksinim duyulmasıdır (Gülcü ve diğerleri 2004).

Üç aşamalı olarak planlanan bu çalışmada, ilk olarak finansal analiz teknikleri hakkında bilgi verilecek sonrasında ise bir özel dal eğitim ve araştırma hastanesinin yedi yıllık finansal tabloları retrospektif olarak oran analizi yöntemi ile temel finansal oranlar açısından değerlendirilecektir. Son aşamada ise temel finansal oranlar ile bu oranları etkileyebileceği düşünülen operasyonel performans değişkenleri arasındaki ilişki durumu incelenecektir.

1.1. Oran (Rasyo) Analizi

Oran, temelde herhangi iki sayının karşılaştırılması (Finkler, Ward 2006) olarak tanımlanabilirken, finansal tablolarda yer alan iki kalem arasındaki ilişkinin basit matematik ifadesi olarak da belirtilmektedir (Akgüç 2002). Oranlar; ilgisiz gibi görünen iki sayı arasındaki ilişkiyi ortaya koymada ve yorumlamada bize yardımcı olmaktadır (Berger, 2008). Ayrıca, müşteriler, bankalar ve borç veren üçüncü şahıslar için işletmenin borcunun olup olmadığını tespit etmede de bilgi sağlamaktadır (Finkler, Ward 2006).

Oran analizlerinde finansal tablo verileri belli ilişkiler içerisinde analiz edildiği ve yorumlandığı (Akdoğan, Tenker 2007) için sonuçların güvenilirliği verilerin doğruluğuna bağlıdır (Chen, Shimerda 1981). Ayrıca, oranların amaca uygun olarak seçilmesine dikkat edilmeli, güçlü ve zayıf yönleri ile sınırları da göz önünde bulundurulmalıdır (Erdinç 2009).

Elde edilen oranlar; genel kabul görmüş oranlarla, ülke ortalamasıyla, işletmenin birden fazla yıl verisiyle, rakiplerin oranlarıyla, endüstri ortalamalarıyla, sektör ortalamalarıyla karşılaştırılabilir. Literatürde pek çok analiz olmakla beraber en çok kabul gören ve temel olan likidite durumunun analizinde kullanılan oranlar, finansal yapı analizinde kullanılan oranlar, verimlilik/faaliyet oranları, kârlılık oranlarıdır (Finkler, Ward 2006).

1.1.1. Likidite Durumu Analizinde Kullanılan Oranlar

Bu oranlar, işletmenin kısa vadeli borç ödeme gücünü ölçmek, likidite riskini değerlendirmek, net işletme sermayesinin yeterli olup olmadığını saptamak için kullanılmaktadır (Akgüç 2002). Bir işletmenin likidite durumunun değerlendirilmesi, o işletmenin finansal koşullarının belirlenmesinde temel oluşturur (Gallagher, Andrew 2003).

Đşletme yöneticileri ve borç verenler için işletmenin borç ödeme kapasitesinin bilinmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle işletmenin dönen varlıkları ile kısa vadeli borçları arasında bir ilişki kurularak işletmenin bu borçlarını ödeyebilme kapasitesi belirlenmeye çalışılır. Likidite seviyesinin çok düşük olması, yükümlülükleri yerine getirememe ve iflas olasılığının artmasına, likidite seviyesinin çok yüksek olması ise, kârlılığı daha yüksek olan uzun vadeli yatırım araçlarının kaçırılmasına neden olmaktadır (Finkler, Ward 2006). Likidite durumunun analizinde cari oran, asit test oranı ve nakit oranı kullanılmaktadır.

Cari oran; işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme yeteneğini ortaya koyan bir orandır. Bu oran Dönen Varlıkların (DV), Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklara (KVYK) bölünmesi ile bulunur.

DV, nakit ve nakit benzeri varlıklar, menkul kıymetler, alacaklar, stoklar ve diğer DV'ı kapsayan bir yıldan daha kısa sürede nakde dönüşecek, satılacak ya da tüketilecek varlıklardır.

KVYK ise, mal ya da hizmet üretmek için katlandığımız ticari borçlar, uzun vadeli borçların o dönem ödenecek taksitleri, katlanılan faiz ödemeleri, ödenecek ücretler ve vergilerden oluşmaktadır (Akgüç 2002; Akdoğan, Tenker 2007). Cari oran ne ölçüde büyükse, firmanın vadesi gelen cari borçlarını ödeme gücü o derece yüksektir (Okka 2011).

(4)

Asit Test Oranı, kısa sürede nakde dönüşebilen DV'ın kısa vadede ödenecek yabancı kaynakları karşılayıp karşılayamadığını analiz etmekte, böylece kısa vadede finansal kapasiteyi ve işletmenin faaliyetlerine devam edebilme kabiliyetini göstermektedir. Bu oran; hazır değerler, menkul kıymetler, ticari alacaklar ve diğer alacaklar toplamının KVYK bölünmesi ile bulunmaktadır. Stoklar, satılabilmesine karşın, satılması zaman alacağı için analize dâhil edilmemektedir. Alacaklar ise, faktöring şirketleri tarafından devralınabilip nakde dönüşümü çok hızlı olabileceğinden nakit gibi değerlendirilebilmektedir (Finkler, Ward 2006).

Likidite durum analizinde kullanılan bir diğer oran ise nakit oranıdır. Nakit oranı cari oran ve likidite oranına göre daha duyarlıdır. Đşletme faaliyetlerinden sağlanan fon girişlerinin durması ve alacakların tahsil edilememesi durumunda kısa vadeli borçların ödenip ödenemeyeceği konusunda fikir verir (Chen, Shimerda 1981). Nakit oranı; hazır değerlerin, KVYK’a bölünmesi ile bulunur. Pay kısmında yer alan nakit ve pazarlanabilir menkul kıymetler, işletmenin elinde olan nakit veya nakit benzeri varlıkların ne kadar olduğunu göstermektedir.

Payda kısmı ise yıllık nakdi faaliyet giderlerini ifade etmektedir (Finkler, Ward 2006).

1.1.2. Finansal Yapı Analizinde Kullanılan Oranlar

Bu oranlar; işletme faaliyetlerinin finansmanında hangi kaynaklardan, ne derecede yararlanıldığını, işletmeye kredi veren kişi ya da kuruluşların emniyet payının yeterli olup olmadığını, alacakların öz sermaye karşısındaki güvence durumunu, borçlanmanın kâra olan katkısını ve kaynakların aktifleri finansmanındaki dağılımını göstermektedir (Gider 2011).

Literatürde pek çok oran olmakla beraber en çok kabul gören ve temel olan finansal yapı oranları; borçlanma oranı, öz kaynakların kaynak toplamına oranı ve borçların öz kaynaklara oranıdır (Cleverley 1994; Gider 2011; Gapenski 2005).

Borçlanma Oranı: Finansal kaldıraç oranı olarak da ifade edilen bu oran toplam yabancı kaynakların pasif toplamına bölünmesi ile bulunur. Đşletmelerin sahip olduğu varlıkların ne kadarının yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösterir (Meigs ve diğerleri 1993). Oranın yüksek olması, işletmenin spekülatif tarzda finanse edildiğini, kredi verenler açısından emniyet marjının dar olduğunu, işletmenin faiz ve borçlarını ödeyemeyebileceğini gösterir. Öte yandan bu oran yüksek olduğunda, işletme sahipleri, az bir sermaye ile geniş bir kaynağa egemen olabildikleri gibi, faaliyetlerinden elde ettikleri kâr oranının yabancı kaynak maliyetinden yüksek olması halinde de, öz sermaye kârlılık oranını yükseltmek, diğer bir deyişle finansman kaldıracı etkisinden yararlanmak olanağını elde edebilirler. Ancak işletmelerin sınırsız bir şekilde kaldıraç etkisinden yararlanması mümkün değildir (Gider 2011).

Öz Kaynakların Kaynak Toplamına Oranı: Đşletmenin varlıklarının ne kadarının öz kaynaklarla yani işletme sahip ya da sahipleri tarafından finanse edildiğini gösteren bu oran özellikle işletmeye kredi verecekleri ilgilendiren bir orandır (Özgel 2007). Bu oranın çok yüksek olması işletmenin vergi tasarrufundan yararlanma fırsatını kaçırdığını; buna karşılık çok düşük olması ise işletmenin sabit yükümlülüklerini karşılayamadığını ifade etmektedir (Çetiner 2010).

Borçların Öz Kaynaklara Oranı: Bu oran toplam borçların toplam öz kaynaklara bölünmesi ile bulunur. Bu oran, işletmenin her 1 TL’lik öz kaynağına karşılık ne kadar borcu olduğunu göstermektedir (Gapenski 2005). Aynı zamanda işletmenin öz sermayesi ile borç sahiplerine paralarını ödeyip ödeyemeyeceğini ifade etmektedir (Gider 2011). Bu nedenle bu oranın düşük olması işletme lehine olarak yorumlanmaktadır (Gapenski 2005).

(5)

1.1.3. Faaliyet (Verimlilik) Analizinde Kullanılan Oranlar

Etkinlik oranları, verimlilik oranları veya devir hızları adlarıyla da kullanılan bu oranlar (Akdoğan, Tenker 2007), işletme varlıklarının faaliyetlerde ne derece etkili kullanıldığını ölçmeye yarayan oranlardır. Bu grupta yer alan oranlarda, varlık toplamı ve varlık kalemleri ile satışlar arasında ilişki kurulmaya çalışılmaktadır. Đşletmenin elinde gereğinden fazla varlık mevcutsa, sermaye maliyetleri yükselecek ve kâr oranı düşecektir. Diğer taraftan, işletmenin elinde gereğinden az varlık mevcut ise işletmenin faaliyet hacmi düşebilir (Gapenski 2005).

Sağlık hizmeti sunan kuruluşlar kârlılıklarını, kalite ya da miktar açısından üretimlerini artırmak istediklerinde, işletmeyi verimli bir şekilde yönetmeleri gerekir. Đşletmenin nasıl verimli yönetildiğini ölçmek için birçok oran vardır (Finkler, Ward 2006) ancak, en çok kabul gören ve temel olan stok devir hızı, aktiflerin devir hızı ve alacakların ortalama devir süresidir (Cleverley 1994; Gider 2011; Gapenski 2005).

Stok Devir Hızı: Satılan malın maliyetinin ortalama stok tutarına bölünmesi ile bulunmaktadır. Stok devir hızı işletmedeki stokların paraya çevrilebilme hızını ve işletmedeki stokların dönem içinde kaç defa yenilendiğini göstermektedir (Meigs ve diğerleri 1993).

Stokların devir hızı arttıkça firmanın likiditesi artar ve karlılığı yükselir (Okka 2011).

Aktiflerin Devir Hızı: Đşletmenin faaliyetlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinde ve işletmenin karlılığını belirlemede kullanılan bir orandır. Satışlarının toplam aktiflere bölünmesi yoluyla elde edilen bu oran (Brıgham 1996), dönen ve duran varlıkların ne ölçüde etkin kullanıldığını ortaya koyarak (Okka 2011), işletmenin mevcut tüm kaynaklarını nasıl kullandığını ölçmektedir. Vance’e (2002) göre bu oran, her bir 1 TL’lik varlığın kaç TL kazandırdığını ölçmektedir. Bu oran sayesinde işletmenin verimliliği analiz edilebilmektedir.

Ancak bu oran işletme için gerekli birim sayılarının, birimlerin büyüklüklerinin ve hizmet sunumu için hangi ekipmanların gerekli olduğunun kararlarına yardımcı olmaktadır.

Alacakların Ortalama Tahsil Süresi: Alacak tutarını günlük ortalama satışlara bölerek hesaplanan bu oran, firmanın bir satış yaptıktan sonra alacaklarını tahsil edinceye kadar beklemek zorunda kaldığı ortalama zamanı ifade etmektedir (Gider 2011).

1.1.4. Karlılık Analizinde Kullanılan Oranlar

Kârlılık, yönetim politikalarının ve kararlarının net sonucunun geniş bir ifadesidir ve bir işletmenin toplam finansal performansının bir ölçütüdür (Gapenski 2005). Kârlılık oranları ise likidite, varlık yönetimi ve borç yönetiminin faaliyet sonuçları üzerindeki birleşik etkisini göstermektedir (Brigham 1996). Bu oranlar işletmenin faaliyetleri sonucunda ulaştığı başarı seviyesini gösteren, ortaklar ve potansiyel yatırımcılar tarafından öncelikle dikkate alınan oranlardır. Đşletmenin faaliyetlerinde karlılık oranını belirlemenin yanı sıra temel faaliyet verimliliğinin değerlendirilmesinde de karlılık oranlarından yararlanılmaktadır (Gapenski 2005).

Literatürde karlılık analizinde kullanılan pek çok oran olmakla beraber en çok kabul gören ve temel olan net kar marjı oranı, net karın öz sermaye oranı ve net karın aktif toplamına oranıdır (Cleverley 1994; Gider 2011; Gapenski 2005).

Net Kâr Marjı Oranı (Dönem Net Kârının Net Satışlara Oranı): Bu oran faaliyet kârının faaliyetlerden elde edilen gelire oranlanması ile elde edilmektedir. Diğer faaliyetlerden kaynaklanan gelir ve giderlerin analiz dışı bırakılması ile işletmenin temel faaliyetlerine odaklanma avantajı olan (Gapenski 2005) bu oran her satıştan ne kadar kâr elde edildiği ve işletme faaliyetlerinin net verimliliği konusunda bilgi verir (Özgülbaş 2009).

(6)

Net Kârın Öz Sermayeye Oranı: Öz sermaye getiri oranı olarak da ifade edilen bu oran, işletme sahip veya ortaklarının işletmeye sağladıkları sermayenin her birimine düşen kâr payını göstermektedir. Oranın yüksek çıkması, işletme lehine olarak yorumlanmaktadır (Gapenski 2005; Özgülbaş 2009).

Net Kârın Aktif Toplamına Oranı: Aktiflerin getiri oranı olarak da ifade edilen bu oran, işletme aktifinde yer alan varlıkların işletme faaliyetlerinde ne derece verimli kullanıldığını ve her bir varlık başına kârı ortaya koymaktadır (Özgülbaş 2009). Oranın yüksek çıkması, işletme lehine olarak yorumlanmaktadır (Gapenski 2005).

1.2. Operasyonel Performans Göstergeleri

Sağlık hizmetlerinde operasyonel performans göstergeleri girdi ve çıktı değişkenlerinden oluşmaktadır. Girdi değişkenleri sermaye yatırımı, işgücü (emek) ve faaliyet giderleri olarak da tanımlanmaktadır. Bu göstergeler içerisinde yer alan sermaye yatırımı, bir hastanede tesis büyüklüğünü temsilen kullanılabilir fiili hasta yatağı sayısı ile ölçülmektedir (Jacobs ve diğerleri 2006; Özcan 2008) ve hastane yatak sayısı hastane kapasitesini belirleyen temel unsurlardan birisi olarak dikkat çekmektedir (Li ve diğerleri 2002). Hastane optimal yatak sayısının belirlenmesi hem politik hem de yönetimsel seviyelerde etkili kararlar alabilmek, daha yüksek kalitede sağlık hizmeti sunabilmek için oldukça önemlidir (Green 2002; Nguyen ve diğerleri 2005). Hastane girdileri için ikinci temel kategori, hekim, hemşire, diğer sağlık personeli gibi tam zamanlı istihdam edilen işgücünden oluşmaktadır. Çalışanların dolayısı ile hastanelerin uzmanlık seviyesi yükseldikçe daha geniş bir hasta kitlesine hizmet ettiği ve daha yüksek maliyet etkililikte faaliyetlerini devam ettirebildiği belirtilmektedir (Capkun ve diğerleri 2012). Geniş bir uzmanlık alanına sahip olan ve büyük bir hasta kitlesine hitap eden hastanelerin uzmanlaşmaya önem verdikleri görülmektedir. Buna göre bazı hastaneler hem geniş bir hizmet potansiyeline sahip hem de aynı zamanda belirli konularda uzman olabilmektedirler. Özellikle kamu hastanelerinin geniş bir hasta portföyüne hizmet etmeleri bakımından uzmanlaşma düzeyi yüksek hastaneler oldukları belirtilmektedir (Capkun ve diğerleri 2012). Diğer taraftan uzmanlaşma düzeyi yükseldikçe hastanelerin daha kaliteli sağlık sonuçları üretmek konusundaki ihtiyaçları da artmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak Poole ve diğerleri (2013) belirli alanlarda uzmanlaşmış hastanelerin diğerlerine göre daha yüksek bir performans sergilediklerini ve daha nitelikli sağlık sonuçları ürettiklerini belirtmişlerdir.

Girdi değişkenlerini oluşturan bir diğer değişken olan faaliyet giderleri ise işgücü giderleri, sermaye yatırımları ve amortisman gibi giderlerin dışındaki hizmet üretim giderlerinden oluşmaktadır (Jacobs ve diğerleri 2006; Özcan 2008) ve araştırma kapsamında finansal performans değerlendirilir iken bu değişkenlerden faydalanılmıştır.

Sağlık bakım örgütlerinde çıktı değişkenlerinin seçimine ilişkin literatürde geniş bir tartışma bulunmaktadır. Sağlık bakım örgütlerinin sağlık statüsü gibi sonuç göstergeleri doğrudan ölçülemediğinden, bir hastanenin verimliliği ayakta bakım hizmeti ve yataklı bakım hizmeti çıktı göstergeleri ile ölçülebilmektedir (Özgen ve diğerleri 2008). Bu çalışmada girdi değişkeni olarak hastane yatak sayısı, uzman ve pratisyen hekim sayısı ile çıktı değişkeni olarak poliklinik sayısı, yatan hasta sayısı, taburcu olan hasta sayısı, yatılan gün sayısı, toplam ameliyat sayısı, ortalama kalış süresi, yatak doluluk oranı, yatak devir hızı değerlendirmeye alınmıştır.

II. YÖNTEM

Ankara il merkezinde yer alan bir özel dal eğitim araştırma hastanesinin finansal ve operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacı ile yapılan bu

(7)

araştırmada ilgili hastanenin finansal ve operasyonel performans göstergeleri kullanılmıştır.

Operasyonel performans göstergeleri olarak hastane yatak sayısı, uzman ve pratisyen hekim sayısı, poliklinik sayısı, yatan hasta sayısı, taburcu olan hasta sayısı, yatılan gün sayısı, toplam ameliyat sayısı, ortalama kalış süresi, yatak doluluk oranı, yatak devir hızı olmak üzere toplam 11 göstergeden yararlanılmıştır. Finansal performans göstergelerinin belirlenmesinde ise oran analizi yönteminden yararlanılarak cari oran, asit test oranı, nakit oranı, borçlanma oranı, borçların öz kaynaklara oranı, öz kaynakların kaynak toplamına oranı, stok devir hızı, aktiflerin devir hızı, alacakların ortalama tahsil süresi, net kar marjı, net karın aktif toplamına oranı ve net karın öz sermayeye oranı olmak üzere 12 finansal performans göstergesi kullanılmıştır.

Araştırmada esas alınan operasyonel performans göstergeleri Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Đstatistikleri Modülü'nde yer alan (TSIM) Yeni Hastane Bilgi Toplama Formundan, finansal performans göstergeleri ise hastanenin döner sermaye saymanlığı muhasebe kayıtlarından elde edilen 2005-2011 dönemi gelir tablosu ve bilançolarından temin edilmiştir.

Verilerin analizinde ilk olarak finansal performans göstergelerinin belirlenmesinde kullanılan oranlar Microsoft Office Excel programı aracılığı ile hesaplanmış ve istatistiksel analiz aşamasında SPSS 20.0 istatistik programı kullanılmıştır. Finansal ve operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişki durumu Spearman korelasyon testi ile analiz edilmiştir.

III. BULGULAR ve TARTIŞMA

3.1. Tanımlayıcı Bilgiler

Araştırmada kullanılan finansal oranlara ilişkin tanımlayıcı bilgiler incelendiğinde (bknz.

Tablo 1) cari oran ortancasının 1.84 (0.82-16.15) olduğu, asit test oranı ortancasının 1.32 (0.32- 13.24) olduğu, nakit oranı ortancasının 0.2 (0.07-0.94) olduğu, borçlanma oranı ortancasının 0.31 (0.05-0.89) olduğu, öz kaynakların kaynak toplamına oranı ortancasının 0.69 (0.11-0.95) olduğu, borçların öz kaynaklara oranı ortancasının 0.44 (0.05-8.19) olduğu, stok devir hızı ortancasının 13 (2-137) olduğu, aktiflerin devir hızı ortancasının 0.78 (0.1-2.01) olduğu, alacakların ortalama tahsil süresi ortancasının 78 (5-329) olduğu, net kar marjı ortancasının - 0.06 (-0.75-0.22) olduğu, net karın öz sermayeye oranı ortancasının -0.32 (-1.7-0.63) olduğu ve net karın aktif toplamına oranı ortancasının -0.19 (-1.01-0.34) olduğu görülmektedir.

Tablo 1. Finansal Oranlara Đlişkin Tanımlayıcı Bilgiler

Ortanca Minimum Maksimum

Cari Oran 1.84 0.82 16.15

Asit Test Oranı 1.32 0.32 13.24

Nakit Oranı 0.2 0.07 0.94

Borçlanma Oranı 0.31 0.05 0.89

Öz Kaynakların Kaynak Toplamına Oranı 0.69 0.11 0.95

Borçların Öz Kaynaklara Oranı 0.44 0.05 8.19

Stok Devir Hızı 13 2 137

Aktiflerin Devi Hızı 0.78 0.1 2.01

Alacakların Ortalama Tahsil Süresi 78 5 329

Net Kar Marjı -0.06 -0.75 0.22

Net Karın Öz Sermayeye Oranı -0.32 -1.7 0.63

Net Karın Aktif Toplamına Oranı -0.19 -1.01 0.34

(8)

Araştırmada kullanılan operasyonel performans göstergelerine ilişkin tanımlayıcı bilgiler incelendiğinde (bknz. Tablo 2) hastane yatak sayısı ortancasının 500 (396-500) olduğu, uzman doktor sayısı ortancasının 166 (146-191) olduğu, pratisyen doktor sayısı ortancasının 157 (145- 165) olduğu, poliklinik sayısı ortancasının 278047 (205086-303655) olduğu, yatan hasta sayısı ortancasının 18365 (16086-19496) olduğu, taburcu olan hasta sayısı ortancasının 16083 (15486- 19496) olduğu, yatılan gün sayısı ortancasının 129 (105-11605) olduğu, toplam ameliyat sayısı ortancasının 11472 (6331-20093) olduğu, ortalama kalış süresi ortancasının 7 (5-8) olduğu, yatak doluluk oranı ortancasının 71 (66-81) olduğu ve yatak devir hızı ortancasının 32 (32-35) olduğu görülmektedir.

Tablo 2. Operasyonel Performans Göstergelerine Đlişkin Tanımlayıcı Bilgiler

Araştırmada kullanılan finansal oranların (bknz. Tablo 3) yıllar itibari ile dağılımı ve söz konusu finansal oranlar ile operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişki durumu (bknz.

Tablo 4) aşağıda gösterilmiştir. Çalışmanın bundan sonraki aşamasında ilgili tablolarda yer alan bulgular ve bu bulgulara ilişkin tartışma konunun bütünlük göstermesi açısından birlikte ele alınacaktır.

Tablo 3. Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 2005-2011 Yılları Arası Oran Analizi Sonuçları

Yıllar 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

Likidite Oranları

Cari Oran 11.59 16.15 3.96 1.84 0.82 0.9 0.89

Asit Test Oranı 11.49 13.24 2.02 1.32 0.48 0.32 0.55

Nakit Oranı 0.94 0.52 0.14 0.08 0.24 0.2 0.07

Finansal Yapı Oranları

Borçlanma Oranı 0.07 0.05 0.15 0.31 0.49 0.38 0.89

Öz Kaynakların Kaynak Toplamına Oranı 0.93 0.95 0.85 0.69 0.51 0.62 0.11 Borçların Öz Kaynaklara Oranı 0.07 0.05 0.18 0.44 0.95 0.62 8.19 Faaliyet (Verimlilik) Oranları

Stok Devir Hızı 137 2 3 6 14 13 15

Aktiflerin Devir Hızı 0.78 0.75 0.91 1.47 2.01 5.69 3.96

Alacakların Ortalama Tahsil Süresi 329 327 78 96 15.8 5 30

Ortanca Minimum Maksimum

Yatak Sayısı 500 396 500

Uzman Dr. 166 146 191

Pratisyen Dr. 157 145 165

Poliklinik Sayısı 278047 205086 303655

Yatan Hasta Sayısı 18365 16086 19827

Taburcu Olan Hasta Sayısı 16083 15486 19496

Yatılan Gün Sayısı 129 105 11605

Toplam Ameliyat Sayısı 11472 6331 20093

Ortalama Kalış Süresi 7 5 8

Yatak Doluluk Oranı 71 66 81

Yatak Devir Hızı 32 32 35

(9)

Tablo 3. Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 2005-2011 Yılları Arası Oran Analizi Sonuçları (Devam)

Yıllar 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

Karlılık Oranları

Net Kar Marjı 0.16 0.22 -0.75 -0.16 -0.33 0.13 -0.06

Net Karın Öz Sermayeye Oranı 0.13 0.16 -1.19 -0.32 -1.7 0.63 -0.32 Net Karın Aktif Toplamına Oranı 0.12 0.15 -1.01 -0.23 -0.87 0.34 -0.19

3.2. Likidite Durumu Analizinde Kullanılan Oranlara Đlişkin Bulgular ve Tartışma

Genel olarak 2005-2011 dönemleri için hesaplanan likidite oranları incelendiğinde (bknz.

Tablo 3) oranların 2006-2007 yılları arasında sert bir düşüş eğilimi gösterdiği ve son üç yılda ise nispeten stabil bir seyir izlediği görülmektedir (bknz. Grafik 1).

Likidite oranları ile temel operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişki durumu incelendiğinde ise yatak sayısı (r = 0.867, p<0.05), poliklinik sayısı (cari oran r = 0.929, p<0.01, asit test oranı r = 0.821, p<0.05 ), toplam ameliyat sayısı (r = 0.821, p<0.05) arasında negatif yönlü, kuvvetli ve anlamlı bir ilişki vardır (bknz. Tablo 4).

Grafik 1. Yıllara Göre Likidite Oranları

3.2.1. Cari Oran

Araştırmadan elde edilen cari oran sonuçları; 2005 yılı için 11.59, 2006 yılı için 16.15, 2007 yılı için 3.96, 2008 yılı için 1.84, 2009 yılı için 0.82, 2010 yılı için 0.9 ve 2011 yılı için 0.89’dur (bknz. Tablo 3). Bilindiği gibi bu oran; DV'ın KVYK'a bölünmesi ile bulunmaktadır ve genel kabul görmüş değeri 2’dir (Çetiner 2010; Finkler, Ward 2006). Öte yandan bu oran 1’in üzerinde olduğu sürece borçlar sorunsuzca karşılanabilmektedir (Kramer, Johnson 2009). Söz konusu hastane için 2005, 2006 ve 2007 yılında endüstri ortalamasının üstünde seyreden bu oran, 2008 yılında genel kabul görmüş orana yaklaşmış; 2009-2011 yılları arasında ise genel kabul görmüş oranın oldukça altında kalmıştır. Đlk 3 yılda izlenen oranın yüksekliği, hastanenin DV'ına kıyasla çok az KVYK ile çalışmasından meydana gelmiştir. Đlk 3 yıl için oranın genel

(10)

kabul değerinin (2’den büyük) bu kadar üzerinde çıkması aslında işletmenin atıl dönen varlığa sahip olduğunu göstermektedir. Ancak 2009 yılına gelindiğinde bu durum tersine dönmüş ve hastane DV'ından daha fazla KVYK kullanmıştır.

2009-2011 yılları arasında kârlı yatırımlardan faydalanma, herhangi bir sıkıntı doğduğunda borç ödeme ya da faaliyetlerini devam ettirebilme amaçlarıyla işletmede bulundurulan Net Đşletme Sermayesi (DV-KVYK) eksiye düşmüştür. Đşletmenin DV'ı azalırken KVYK da izlenen agresif artış nedeni ile net işleme sermayesi sıkıntısı yaşadığı ve borç ödeme kabiliyetinin zayıfladığı görülmektedir. Bu durumun devamı halinde hastane kısa vadeli borçlarını ödeme konusunda sıkıntı yaşayabilecektir.

Cari oranlar ile temel operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişki durumu incelendiğinde ise yatak sayısı (r = 0.867, p<0.05), poliklinik sayısı (r = 0.929, p<0.01), toplam ameliyat sayısı (r = 0.821, p<0.05) arasında negatif yönlü, kuvvetli ve anlamlı bir ilişki vardır (bknz. Tablo 4).

3.2.2. Asit Test Oranı

Araştırmadan elde edilen asit test oranı sonuçları; 2005 yılı için 11.49, 2006 yılı için 13.24, 2007 yılı için 2.02, 2008 yılı için 1.32, 2009 yılı için 0.48, 2010 yılı için 0.32 ve 2011 yılı için 0.55’tir (bknz. Tablo 3). Bu oranın genel kabul görmüş değeri 1’dir (Çetiner 2010). Oranın bu değerin üzerinde olması, hastanenin kısa vadeli borçlarını ödeme yeteneğinin yüksekliğini göstermektedir (Finkler, Ward 2006) . Söz konusu hastanenin 2005-2008 dönemleri asit test oranı değerlerinin genel kabul görmüş orandan yüksek çıkması KVYK’larını, olağanüstü durumda hazır değerleri ve süratle paraya çevrilebilen değerleri ile karşılayabileceğini gösterir.

Ancak 2005-2006 yılları için hastanenin alacak tahsilinde yaşanan güçlükler nedeni ile bu oranın yüksek çıkması önemsizdir (bknz. Tablo 3). 2009-2011 yıllarında ise oran endüstri ortalamasının altına düşmüştür. Öte yandan söz konusu dönemlerde alacakların tahsil süresi yüksek çıkmakla birlikte stokların devir hızı ve aktiflerin devir hızı endüstri ortalamasının altında gerçekleşmiştir. Bu durum işletmenin kriz durumunda borç ödeme ve faaliyetlerine devam etmede güçlük çekeceğini göstermektedir.

Asit test oranı ile temel operasyonel performans göstergeleri arasındaki ilişki durumu incelendiğinde ise sonuçların cari oranla nerdeyse birebir örtüştüğü görülmektedir. Bu benzerlik hastanenin DV'ının büyük çoğunluğunun ticari alacaklar ile hazır değerlerden oluşması ile açıklanabilir. Buna göre asit test oranı ile yatak sayısı (r = 0.867, p<0.05), poliklinik sayısı (r = 0,821, p<0.05) ve toplam ameliyat sayısı (r = 0.821, p<0.05) değişkenleri arasında negatif yönlü, kuvvetli ve anlamlı bir ilişki vardır(bknz. Tablo 4).

3.2.3. Nakit Oranı

Araştırmadan elde edilen nakit oranı sonuçları; 2005 yılı için 0.94, 2006 yılı için 0.52, 2007 yılı için 0.14, 2008 yılı için 0.08, 2009 yılı için 0.24, 2010 yılı için 0.2 ve 2011 yılı için 0.07’dir (bknz. Tablo 3). Bu oran işletmenin kasa, banka ve serbest menkul değerler (nakit ve benzeri varlıklar) gibi hazır değerleri ile KVYK ödeme gücünü gösterir. Bu oranın kabul görmüş değeri 0.20’dir (Akdoğan, Tenker 2007). Eldeki nakit, günlük nakdi faaliyet maliyetine (365’e) oranlandığında elde edilen sonuç, işletmeye hiç nakit akışı olmadan işletmenin kaç gün faaliyetlerini yürütebileceğini göstermektedir (Finkler, Ward 2006). Söz konusu hastane için bu oran incelenen dönemler içerisinde düzensiz bir görünüm sergilemektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sosyal güvenlik hukukunda, belirli durumlar dışında borçlanma (bu konuda ağırlıklı düzenlemeyi içeren 5510 sayılı Yasanın 41. maddesi) yoluyla sigortalılık

D) Özdeş olmayan kaplara aynı yükseklikte, farklı miktarlarda alkol ve zeytinyağı koyarak kapla- rın tabanındaki sıvı basınçlarını ölçmelidir.. 10. Su dolu kabın K, L ve

2014–2015 Eğitim-Öğretim Yılı Güz Yarıyılında Lisansüstü programlarda okutulacak dersler ve dersleri okutacak öğretim üyelerinin Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav

Fakültemiz Tarih Bölümü öğrencisi S***** I*****’ın, daha önce aldığı ve devamsızlıktan kaldığı TAR-324 Osmanlı Şehircilik Tarihi seçmeli dersinin açılmaması

01- Müzik Bölümü 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Yarıyılı ders görevlendirme teklifinin Bölüm Başkanlığından geldiği şekliyle sisteme işlenmesinin uygunluğuna

Fakültemiz Bölümlerine ait 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı Güz Yarıyılı Arasınav ve Final sınavlarına ilişkin not bildirim ve not düzeltme taleplerinin

[r]

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı’nın ve danışmanların uygun görüşü göz önünde bulundurularak, aşağıda adı geçen