• Sonuç bulunamadı

Türk Düşünce Tarihinde Metot I

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Düşünce Tarihinde Metot I"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Düşünce Tarihinde Metot I

Türk Düşünce Tarihinde Metot:

Türk Düşünce/Felsefe Tarihi yazıcılığında uygulanacak metod için, önce sınır ve çerçevenin belirlenimi, ardından kaynakların ortaya konulması ve nihayet temel meselelerin belirlenmesi gereklidir. Burada; ilmî araştırmanın gerektirdiği gibi, önyargıdan mümkün olabildiğince uzak, tutarlı, ispatlı bir şekilde kaynakların ortaya konulması, derleme, tasnif (sınıflandırma), tahkik (inceleme ve araştırma), kritik (eleştirme), karşılaştırma, birleştirme (ortak ve devamlılık içeren yönleri keşfetme) yapılmalı ve her konunun, kendi ilmî alanında değerlendirmesine azami özen gösterilmelidir. Bunun yanında; semantiği, istiareyi (metaforu), mecazı ve ilgili terimleri, bunların anlam içerikleri olan kavramları, kendi tarihsel ve felsefi bağlamında, kronolojiye önem vererek ve anakronizme düşmeden, aynı zamanda konu bazında fikirlerle siyasi olaylar arasındaki bağlantıları kaçırmadan incelemek ve araştırmak zaruridir. Ayrıca, düşünürlerce yazılan eserlerin kim ve hangi çevrelere hitap ettiğine (popüler, ders kitabı veya ulemaya yönelik eserler olmak üzere) ve kronolojik sıralamasına dikkat edilmeli ve nihayet, gerekli tenkitler yapıldıktan sonra çalışmanın ortaya konulması şeklinde bir yol takip edilmelidir. Bunlar yapılırken farklılıklar, aynîlikler iyice vurgulanmalı ve dil, kültür, coğrafya, zaman ve sosyal ortam farklılıklarına dikkat edilmelidir.

Türk Düşünce/Felsefe Tarihi yazıcılığında metod açısından oldukça mühim olan bir başka nokta da, kavramların terimlerle ifadesinde Türk dilinin ve ilmi, felsefî kavramlarının ideolojik her türlü tesirden arındırılması meselesidir. Bu noktada, gelenekle bağını koparmayan bir dilin ıstılahlarının varlığını muhafaza etmek, düşünce/felsefenin her zaman olmazsa olmazıdır. Son asırda, bilhassa Cumhuriyet

(2)

döneminde, her türlü ideoloji mensuplarının; modernleşme/gelenekçilik ideolojileri doğrultusunda; anlamlı/anlamsız, gerekli/gereksiz uydurma karşılıklarla, bazen geleneğe aşırı bağlanma, bazen gerici bularak reddetme kaygısı doğrultusunda, terimin ve kavramın yeni dönemde kazandığı veya kazandırılmaya çalışıldığı anlam zenginliğine müdahale edercesine koruma/atma içgüdüsüyle yaptıklarından sakınmak elzemdir. Aksi takdirde ilmi seviyeden söz edilemeyeceğinde ve her ideolojinin kendi “yanlı”, “ideolojik” ve “mutaassıp” düşünce tarihini ve kavramsal içeriğini yazacağında şüphe yoktur. Buna son dönemden bir örnek vermek gerekirse;

Ülken’in son dönem Türk düşüncesindeki Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük kavramlarıyla ilgili izahlarını söyleyebiliriz. O, isabetli bir teşhisle, Osmanlıcılık düşüncesini savunanların birçoğunun gerçekte Türkçü olduklarını ve hatta bazı bakımlardan İslamcı sayılabileceklerini ortaya koymaktadır. Türk Düşüncesi adıyla bir dergi çıkaran Peyami Safa’nın Türk düşüncesinin büyük deltaları adını verdiği ortak yönler meselesi Türk Düşünce/Felsefe Tarihi’nin en önemli meselelerinden biridir (Safa, 1996: 30-42). Bu açıdan, son dönemde, kullanılagelen klasik tasniflerden kurtularak; sadece Türkçülük akımının önde gelen isimleri olarak anılan Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi bazı düşünürlerin fikirlerinin iyi ve bütünlüklü değerlendirilmesinin, İslamcılıkla ve modernleşmeyle ilgili fikirlerinin görmezden gelinmemesinin, dahası tamamen Batıcı oldukları söylenen bazı düşünürlerin İslamcılıkla ve Türkçülükle ilgili fikirlerinin detaylı bir şekilde incelenmesinin zarureti vardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Baha Tev- fik ve arkadaşlarının hazırladığı Felsefe Kâmûsu’ndan günümüze, Geç-Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde kaleme alınmış telif ve tercüme

Onun, erken dönemde, Türk Düşüncesi’ni oldukça geniş bir açıdan değerlendirme konusunda yazdığı en önemli eserlerden birisi; birçok divan ve tezkirelerden

Hilmi Ziya Ülken, Türk Tefekkürü Tarihi’nden sonraki dönemlerde; Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü (1935), Türk Feylesofları Antolojisi (1935), Türk

Hâlbuki biz, burada, Türk Düşüncesi tabirini, birçok alanı kuşatıcı ve geniş anlamının yanında; sistemli, özgün bir Türk Felsefesi/Türk İslam Felsefesi’nin tarihsel

İlk sistemli Türk Düşünce Tarihi kitaplarını ortaya koyan Hilmi Ziya Ülken’in, tek başına hiçbir karakter ifade etmediği halde, “modern” kelimesini

felsefeleri tamamen İslam kültürüne mal ettikleri halde ortaya bir Türk ve İslam Felsefi düşüncesi koydukları, keza aynı şekilde, Türk ve İslam Felsefesi’nin, bugünkü

Girişimcilik kavramını Wieser, “işletmenin iktisadi lideri olarak girişimciliğin tanımında girişimci kârı, liderliğin pirimi olarak ifade etmektedir ve liderlik prensibini

Gazeteci- Tarih AraĢtırmacısı olan yazar, 1 Mayıs 1910 tarihinde Ġstanbul‟da dünyaya gelmiĢtir. Nejdet Sançar, Hüseyin Nihal Atsız‟ın kardeĢidir. Yazar, Ġstanbul Erkek