• Sonuç bulunamadı

85 yaşında ölen ressam Hakkı Anlı bugün toprağa veriliyor:orada bir hareket var, uzaklardan gelen...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "85 yaşında ölen ressam Hakkı Anlı bugün toprağa veriliyor:orada bir hareket var, uzaklardan gelen..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

85 yaşında ölen ressam H akkı A nlı bugün toprağa veriliyor

‘O rada bir hareket var, uzaklardan gelen.

Bir eleştirmen, Ruedi Mettler, Hakkı Anlı için

şunları söylüyor: “Anlı, lirik bir ressamdır.

Onun ekspresif sembolleri ve aksanları, ağır

tezatların olmadığı şairane bir ortamda

serbest bir şekilde durmaktadır.”

İKİLİ FİGÜR SİLUETLERİ — Adnan Çoker’e göre Anlı nın ikili ya da üçlü figür siluetleri Türk resmine yeni boyut getirmişti.

Kültür Servisi— Önceki gün İstanbul’da evinde ölen ressam Hakkı Anlı bugün Eren­ köy Galippaşa Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlı­ ğ ın d a toprağa verilecek. 35 yıl Fransa’da yaşadıktan sonra geçen yıl Türkiye’ye dö­ nen Anlı 85 yaşındaydı.

Hakkı Anlı, Devlet Güzel Sanatlar Aka­ demisindeki resim öğrenimini 1932 yılında tamamlamış, hemen ertesi yıl Batı akımla­ rını ilk kez Türkiye’ye getiren D Grubu’nun kurucuları arasında yer almıştı. 1947’de Pa­ ris’e giden Anlı, çalışmalarını Jean Metzin­ ger yönetiminde sürdürmüş, 1954’te tam olarak bu kente yerleşmişti.

Bir eleştirmen, Ruedi Mettler, Hakkı Anlı için şunları söylüyor: “Anlı lirik bir res­ samdır. Onun ekspresyonistliği tohumları­ nı doğrudan doğruya elementer gücünde değil, müzisyenliğinde bulmaktadır. Onun ekspresif sembolleri ve aksanlan, ağır tezat­ ların olmadığı şairane bir ortamda serbest bir şekilde durmaktadır.”

Jean Parvulesco adlı bir başka eleştirmen ise katalog yazısında “Anlı’nın alabildiği­ ne aydınlık ve koyu karanlık dünyasında ya­ şayan gökyüzü ve yaşayan yeryüzünün son­ suza dek bozup yeniden yaptığı efsanevi tö­ renlere rastlıyoruz” diyor. “Bu dünyada in­ sanoğlunun gizi var, yaşayan maddenin gi­ zi var, insan vücudunun kurtuluşu var... Hakkı Anlı’nın yapıtı maddenin çok mü­ tevazı ve aynı zamanda çok ateşli bir kut­ lanmasından başka bir şey değildir.”

Jean Marie Dunoyer ise 1977 yılında Le Monde’da yayımlanan yazısında şunları ak­ tarıyor: “Anlı yaşamın ağdalı, kalın katra­ nını sihirli bir ağaç teknede karıştırıp du­ ruyor. Karanlık, ağır... Ama önemi yok. Orada bir hareket var, uzaklardan gelen...”

Plastik sanatlar yazarımız Ludmilla Beh- ramoğlu ise Anlı’nın çeşitli dönemlerini ve ulaştığı noktayı şu sözlerle özetliyor: “Ön­ celeri doğadan yapılan, ancak Cezannien re­ sim denilen ve deforme pentür anlayışıyla kübizme yoi açan tarzda çalışmalar yaptı. Renkçi sayıldığı bu döneminde altın yılla­ rını yaşayacağı kübist ve soyutçu anlayışla­ ra geçti. Temelde sağlam bir desene daya­ nan soyutlamalarından sonra biraz da Alain Robbe Grillet’nin etkisiyle ‘Figuration No- uvelle’e (Yeni Biçimleme) geçti. Bu döne­ minde Michelangelo’nun ‘Mahşer’inde ol­ duğu gibi boşlukta uçan insan vücutları be­ timledi. Öyküye dönüşmeyen ve ışıklı bir fon üzerinde koyu bir lekeden oluşan ‘Ha­ vadan Düşen Kadmlar’mda ve ‘Erotik Sah- neler’de heykeltıraşlarda olduğu gibi doluluk-boşluk kaygısı sezilir. Lekeye, ya­ lınlığa dayanan az elemanla güçlü anlatımı yakalayan bu resim 84 yaş için ne denli genç, ne denli çağdaş.”

Sanatçının dostlarından ressam Adnan Çöker, Hakkı Anlı’yı şöyle anlatıyor: “Mes­ lek hayatına girdiğimden beri Hakkı Anlı­ nın adını duyardım. Ancak kendisiyle ilk

görüşmem zannederim 1948’de İstanbul’da­ ki Fransız Konsolosluğu’nda oldu. Paris’te yaptığı resimleri konsolosluk salonunda ser­ gilemişti. Ancak salonda panolar bulunma­ dığından resimleri iskemleler üzerinde ser­ gilendi. Bu durum o gün orijinal bulunmuş­ tu. Bu dönemin yapıtları Hakkı Aniı’nın Pi- casso’yla yakın üişkilerini yansıtır. Ama’asıl Hakkı Anlı’yı 1955-1960 arasında Paris’te etüd ettiğim sıralarda tamdım. Kanıma göre Hakkı Anlı bu sıralarda gerçek anlamda çağdaş sanatı yakalamıştı.” Anlı’mn bu dö­ nemine ait iki yapıtının şu an İstanbul Re­ sim ve Heykel Müzesi’nde bulunduğunu be­ lirten Prof. Adnan Çöker sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Hakkı Ânlı’yı soyut çalışmalarından sonra kişisel üslubunu geliştirdiği dönem­ de buluyoruz. İkili ya da üçlü figür silüet- ieri ve özellikle kadın temalarının bu kadar çok ele alınması zannediyorum Türk res­ minde tektir. Tem Sanat Galerisindeki son sergisinde de yapıtlarını Hakkı Anliyla bir­ likte tekrar izleme olanağını buldum. Ken­ disini rahmetle anıyoruz.”

Sanatçıyı uzun bir süredir tamyan ve yö­ neticisi olduğu Tem Sanat Galerisi’nde ser­ gilerine sık sık yer veren Besi Cecan ise şun­ ları söylüyor: “Sanatçı olarak, dost olarak bana göre çok büyük bir ustaydı. Ülkemiz­ de ne kadar anladılar bilmiyorum ama onu yurt dışında çok iyi anladılar. Altın devir­ leri oldu. İsviçre’de dünya çapındaki sanat­ çıların sergi açtıkları Galeri IM Erker’le 10 yıl çalıştı. 40 yıla yakın Paris’te yaşadı. İs­ tanbul’a geldiğinde aralık ayında açılan son sergisini de gördü. Galeri atmosferine tek­ rar girince canlandı, gözleri parladı. Sanı­ yorum ki huzur içinde yapmak istediği her şeyi gerçekleştirerek öldü.”

SOĞUI

SICAt

II

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer taraftan, her şehir ve kasabanın ancak kendi hayatı i- çiıı yalıut bilhassa kendi hayatı i- çin mühim şahsiyetleri vardır ki, başka bir yerde bir

Nötron kaynağı olarak pek çok alanda geniş bir uygulama ve araştırma potansiyeline sahip olan proton hızlan- dırıcıların, özellikle enerji üretimi için kullanılma-

Sanatını genellikte a - kademik kural ve uygulama - ların dışında geliştiren Ali­ ye Berger'in yapıtlarında ya­ şam dolu kişiliği, doğa ve ya­ şama tutkusu,

TUNEL pozitif hücre sayısı CP+Ge 200 mg/kg grubunda kontrol, Ge 100 ve Ge 200 mg/kg gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek, CP grubuna göre ise istatistiksel

Olgunlaşmış insan anlar, haddini bilir ve susması gereken noktada susar ya, ben gençtim: Bunca birikim, bilinç ve yetenekle neden geride durduğunu, günümüzde etkili

1988,1990,1991,1992 yıllarında gittikçe netleşen bir düşünce ile sanatsal espasın birbirinden farklı kavram, köken, yapı ve mantıkların birleşmesiyle gerçekleştirdiğini

30 hektarlık bir alan üzerine kurulan bu tesis, lokanta binaları, personel için yapılan lojmanlar ve geniş bahçeleriyle dikkat çekerken, sebzelerin ço­ ğu

turnadan “modem mahallelerin gerek insan-konut, gerekse insan-çevre ilişkile­ ri açısından tarihi mahallelere göre in­ sanları daha çok mutlu ettiği ve bu ne­