• Sonuç bulunamadı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

________________________________________________________________________________________________________

© T.C. Adalet Bakanlığı, 2014. Bu gayriresmî çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığı tarafından yapılmıĢ olup, Mahkeme açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiĢ olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koĢulu ile Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ŞİRAY / TÜRKİYE DAVASI (Başvuru No.29724/08)

KARAR

STRAZBURG

11 ġubat 2014

İşbu karar Sözleşme’nin 44 § 2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecektir. Bazı şekli değişikliklere tabi tutulabilir.

(2)

Şiray/Türkiye davasında, Başkan,

Guido Raimondi Yargıçlar, IĢıl KarakaĢ, Peer Lorenzen, Dragoljub Popović, András Sajó,

Paulo Pinto de Albuquerque, Helen Keller

ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’ in katılımıyla Komite halinde toplanan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi (Ġkinci Bölüm), 21 Ocak 2014 tarihinde gerçekleĢtirilen kapalı müzakereler sonrasında, aynı tarihte aĢağıdaki kararı vermiĢtir.

USUL

1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan (29724/08 no’lu) davanın temelinde, Türk vatandaĢı Abdurrahman ġiray’ ın (“baĢvuran”) Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi’ne (“AĠHM” veya “Mahkeme”) 6 Haziran 2008 tarihinde, Ġnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına iliĢkin SözleĢme’nin (“SözleĢme”) 34. maddesi uyarınca yapmıĢ olduğu baĢvuru bulunmaktadır.

2. BaĢvuran, Diyarbakır’da görev yapan avukat F. DanıĢ tarafından temsil edilmiĢtir. Türk Hükümeti (“Hükümet”) ise kendi görevlileri tarafından temsil edilmiĢtir.

3. BaĢvuru, 6 Eylül 2010 tarihinde Hükümet’e tebliğ edilmiĢtir.

OLAYLAR

I. DAVANIN KOġULLARI

(3)

4. BaĢvuran, Abdurrahman ġiray, 1972 doğumlu bir Türk vatandaĢıdır ve Siirt’te ikamet etmektedir.

5. Kürt asıllı olan baĢvuran, 20 Haziran 2003 tarihinde Mardin’de yakalanmıĢtır ve diğer üç kiĢiyle beraber yasadıĢı silahlı bir örgüt olan PKK/KADEK için kuryelik yaptıkları Ģüphesiyle polis tarafından gözaltına alınmıĢlardır. BaĢvuranın üzerinden, yakalandığı sırada, sahte kimlik kartı çıkmıĢtır.

6. PKK/KADEK’ in silahlı faaliyetlerine katılmaya kalkıĢtığı Ģüphesiyle baĢvuranla birlikte yakalanan F.A.’nın, 21 Haziran 2003 tarihinde, Nusaybin Emniyet Müdürlüğünde, yanında avukatı bulunmaksızın, ifadesi alınmıĢtır.

F.A., baĢvuranla bir gün önce Batman’da görüĢtüğünü ve baĢvuranla birlikte Nusaybin’de yakalandıkları zaman, baĢvuranın kendisini PKK/KADEK üyelerine katılması için dağlara götürdüğünü iddia etmiĢtir.

7. BaĢvuran, 22 Haziran 2003 tarihinde Nusaybin Emniyet Müdürlüğüne ifadesi alınmak amacıyla götürülmüĢtür. BaĢvuran, ifadesi alınmadan önce, yakalanan kiĢilerin haklarının belirtildiği belgeyi imzalamıĢ, bu Ģekilde susma hakkı ve aleyhindeki suçlamalar konusunda da bilgilendirilmiĢtir. BaĢvuran avukatı bulunmaksızın verdiği ifadesinde, yasadıĢı örgütle bir bağlantısı olduğunu kabul etmemiĢ ve F.A.’nın iddialarına karĢı çıkmıĢtır. BaĢvuran, ayrıca bir çoban olduğunu ve yakalandığı sırada dağlarda kayıp olan koyununu aradığını ifade etmiĢtir. BaĢvuran ayrıca, asker kaçağı olduğu için sahte kimlik belgesi taĢıdığını açıklamıĢtır. Bu ifade alma sürecinde tercüman hazır bulunmuĢtur.

8. Herhangi bir avukat yardımı olmadan, baĢvuran ile F.A.

yüzleĢtirilmiĢtir.

9. BaĢvuran, 23 Haziran 2003 tarihinde Nusaybin Cumhuriyet Savcısı önüne çıkarılmıĢtır. Nusaybin Cumhuriyet Savcısı önünde, polise vermiĢ olduğu ifadeleri tekrarlamıĢtır.

(4)

10. Aynı günün ilerleyen saatlerinde, baĢvuran ayrıca Nusaybin Sulh Ceza Mahkemesinde, avukatı bulunmaksızın, sorguya alınmıĢtır. Bu sorgulamanın sonunda, hâkim baĢvuranın tutuklanmasına karar vermiĢtir.

11. Aynı gün baĢvuranın suç ortağı F.A. da Nusaybin Cumhuriyet Savcısı ve Nusaybin Sulh Ceza Mahkemesi önünde ifadelerini vermiĢtir. F.A.

ifadelerinde baĢvuran hakkındaki iddialarını tekrarlamıĢtır.

12. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, 7 Temmuz 2003 tarihinde bu mahkemeye baĢvuranı PKK/KADEK’ e yardım ve yataklık yapmak ve F.A.’yı bu örgüte üye olmakla suçlayan bir iddianame sunmuĢtur.

13. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, 19 Ağustos 2003 tarihinde ilk duruĢmasını gerçekleĢtirmiĢtir. Bu duruĢmada baĢvuran mahkemeyi, duruĢmaları takip edecek kadar yeterli Türkçe bilgisine sahip olmadığı konusunda bilgilendirmiĢtir. Kürtçe konuĢan mahkeme mübaĢiri, bu nedenle tercüman olarak görevlendirilmiĢtir. DuruĢmalar sırasında, baĢvuran kendisine atılı suçlamaları kabul etmemiĢtir, ancak polis tarafından gözaltında tutulurken vermiĢ olduğu ifadelerin doğru olduğunu onaylamıĢtır. BaĢvuran, Kürtçe vermiĢ olduğu ifadelerinin, Kürtçe konuĢan kâtipler tarafından Türkçeye çevrildiğini ifade etmiĢtir.

14. Aynı duruĢmada, F.A. da, tercüman yardımıyla, Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dinlenmiĢtir. F.A. kendisine atılan bütün suçlamaları kabul etmemekle birlikte; polis, Cumhuriyet savcısı ve Sulh Ceza Mahkemesi önünde vermiĢ olduğu ifadelerini geri almıĢtır. F.A., bu ifadelerin baskı altında alındığını ileri sürmüĢtür. Ayrıca, ifadelerini Kürtçe verdiğini ve ifadelerinin Türkçeye çevrilirken doğru olarak çevrilip çevrilmediğini bilmesinin bir yolu olmadığını öne sürmüĢtür.

15. 1 Nisan 2004 tarihinde gerçekleĢtirilen altıncı duruĢmada, baĢvuranın avukatı, baĢvuran hakkındaki tek delilin ön soruĢturma aĢamasında F.A.’nın baĢvuran hakkında vermiĢ olduğu ifadeler olduğunu iddia ederek, baĢvuranın serbest bırakılmasını talep etmiĢtir. Ayrıca, baĢvuranın avukatı, baĢvuranın ve

(5)

F.A.’nın ifadelerinin yasaya aykırı olarak alındığını ve yeterince Türkçe bilmemelerine rağmen tercüman yardımı olmadan alındığını ileri sürmüĢtür.

16. Devlet Güvenlik Mahkemeleri, 30 Haziran 2004 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 16 Haziran 2004 tarihli 5190 sayılı Kanun ile kaldırılmıĢtır.

17. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, 31 Ağustos 2004 tarihinde baĢvuranı PKK/KADEK’ e yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle, Eski Türk Ceza Kanunu’nun 169. maddesi ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca mahkûm etmiĢtir. BaĢvuran temyiz yoluna baĢvurmuĢtur.

18. Yargıtay Cumhuriyet BaĢsavcısı, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiĢ olan Yeni Ceza Kanununda (5237 sayılı Kanun) baĢvuranın lehine olabilecek hükümler olup olmadığına karar verilmesi için 14 ġubat 2006 tarihinde, dava dosyasının Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine iade edilmesine karar vermiĢtir., Böylece dosya, en son yapılan mevzuat değiĢikliği göz önünde tutularak, bir kez daha Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenmiĢtir.

19. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Mayıs 2006 tarihinde, Eski Türk Ceza Kanunu’nun 169. maddesi ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca baĢvuranı bir kez daha PKK/KADEK’ e yardım ve yataklık yapmaktan suçlu bulmuĢ ve 4 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm etmiĢtir. Ağır ceza mahkemesi, yeni ceza kanunu kapsamında, yasadıĢı örgüte yardım ve yataklık faaliyetinde bulunmanın, yasadıĢı örgüte üye olma suçunu oluĢturduğuna ve böylece daha ağır bir ceza gerektirdiğine karar vermiĢtir.

Ağır Ceza Mahkemesi baĢvuranı, Yeni Ceza Kanunun ilgili hükümlerinden daha lehe olan Eski Türk Ceza Kanunu’nun 169. maddesi kapsamında mahkûm ettiğini belirtmiĢtir. Ġlk derece mahkemesi kararını verirken, esas olarak, F.A.’nın ön soruĢturma aĢamasındayken baĢvuranla ilgili olarak verdiği ifadelere dayanmıĢtır.

20. Yargıtay, 22 Aralık 2008 tarihinde, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onamıĢtır.

(6)

II. ĠLGĠLĠ ĠÇ HUKUK KURALLARI VE UYGULAMALAR

21. Yeni geliĢmelere ek olarak polis tarafından gözaltında tutulması süresince avukat yardımı alma hakkı kapsamında ilgili tarihte yürürlükte olan iç hukuk kuralları ve uygulamalar, Salduz/ Türkiye ([BD], No. 36391/02, §§

27-44, 27 Kasım 2008) kararında mevcuttur.

HUKUKĠ DEĞERLENDĠRME

I. SÖZLEġME’NĠN 6. MADDESĠNĠN ĠHLAL EDĠLDĠĞĠ ĠDDĠASI HAKKINDA

22. BaĢvuran, hakkında verilen mahkûmiyet kararının tamamen suç ortağı F.A.’nın ön soruĢturma aĢamasındayken baskı altında alınan ve sonradan da geri çektiği iddialarına dayalı olduğundan Ģikâyetçi olmuĢtur. BaĢvuran, ayrıca polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada avukata eriĢim hakkının kısıtlanması nedeniyle savunma haklarının ihlal edilmesinden Ģikâyetçi olmuĢtur. BaĢvuran, Ģikâyetleriyle ilgili olarak SözleĢme’nin 6 §§ 1 ve 3.

maddelerine dayanmıĢtır, Bu maddelerin ilgili kısımları aĢağıdaki gibidir:

“1. Herkes cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan bir mahkeme tarafından davasının görülmesini isteme hakkına sahiptir…

3. Bir suç ile itham edilen herkes aĢağıdaki asgari haklara sahiptir:

c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafiinin yardımından yararlanmak;

eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;

23. Hükümet, baĢvuranın Ģikâyetlerine itiraz etmiĢtir.

(7)

A. Kabul edilebilirlik hakkında

24. Mahkeme, bu Ģikâyetlerin SözleĢme’nin 35 § 3 (a) maddesinin anlamı dâhilinde açıkça dayanaktan yoksun olmadığını kaydetmektedir. Mahkeme ayrıca, kabul edilemezliğe iliĢkin herhangi bir gerekçe bulunmadığını kaydetmektedir. Dolayısıyla, Ģikâyetlerin kabul edilebilir olduğu beyan edilmelidir.

B. Esas Hakkında

25. BaĢvuran, ceza yargılamalarının ilk aĢamalarında, kendisine avukat yardımı sağlanmadığından Ģikâyetçi olmuĢtur.

26. Hükümet, baĢvuranın mahkûmiyetinin yalnızca polis tarafından gözaltında tutulurken vermiĢ olduğu ifadelere dayanmadığını ileri sürerek, bu iddialara itirazda bulunmuĢ ve makamların söz konusu zamanda yürürlükte olan yerel mevzuata tamamen uyduklarını ileri sürmüĢtür.

27. Mahkeme, baĢvuranın gözaltında tutulduğu sırada avukata eriĢiminin kısıtlandığı hususunda taraflar arasında bir anlaĢmazlık bulunmadığını kaydetmektedir. Mahkeme, baĢvuranın avukat yardımı alma hakkına getirilen kısıtlamanın sistemsel olduğuna ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yargı yetkisi alanına giren bir suç ile bağlantılı olarak gözaltında tutulan herkese uygulandığına dikkat çekmektedir (bk. Salduz, yukarıda anılan, §§ 56-63;

Dayanan/Türkiye, No. 7377/03, § 30-34, 13 Ekim 2009). Mahkeme, mevcut davayı incelemiĢ ve yukarıda bahsi geçen (Dayanan/Türkiye) kararındaki tespitlerinden sapmasını gerektirecek herhangi bir özel koĢul olmadığını tespit etmiĢtir.

28. Bu nedenle Mahkeme, mevcut davada, SözleĢme’nin 6 § 1 hükmü ile bağlantılı olarak 6 § 3 (c) hükmünün ihlal edilmiĢ olduğuna karar vermiĢtir.

29. Mahkeme, yukarıdaki tespitini dikkate alarak ve aĢağıdaki 35. paragrafa atıfta bulunarak; suç ortağı F.A.’nın kötü muamele sonucu elde edilen

(8)

ifadelerinin kullanılmasıyla ilgili olarak baĢvuran tarafından öne sürülen yargılamaların adil olmamasına iliĢkin Ģikâyeti hakkında görüĢ belirtmeksizin, öne sürülen Ģikâyetin incelenmesinin gereksiz olduğu kanaatindedir. Mahkeme, Salduz kararında belirtilen ilkeleri ihlal edecek Ģekilde alınan bir ifadenin üçüncü bir kiĢinin mahkûm edilmesini sağlamak amacıyla kullanılan tek ve belirleyici delil olması durumunda, adil yargılanma hakkının ihlal edileceği hususunu dile getirmenin doğru olacağı görüĢündedir. En uygun tazmin Ģekli olan yeniden yargılama iĢlemi, tüm bu durumların açıklığa kavuĢmasını sağlayacaktır (bk. Geçgel ve Çelik / Türkiye, No. 8747/02 ve 34509/03, § 16, 13 Ekim 2009 ve Tezcan Uzunhasanoğlu/ Türkiye, No. 35070/97, § 23, 20 Nisan 2004).

II.

ĠDDĠA EDĠLEN DĠĞER SÖZLEġME ĠHLALLERĠ

30. Ayrıca, baĢvuran baĢvuru formunda, SözleĢme’nin 5 §§ 1 (c), 3 ve 5.

maddeleri kapsamında, yakalanmasına iliĢkin gerekçeler arasında makul Ģüphenin bulunmadığı, tutukluluk süresinin aĢırı uzun olduğu ve iç hukukun, SözleĢme’nin 5. maddesi kapsamındaki bu tür ihlallere iliĢkin olarak uygulanabilir bir tazminat hakkı öngörmediği konusunda Ģikâyette bulunmuĢtur. BaĢvuran, ayrıca SözleĢme’nin 6 §§ 1 ve 3 (e) maddesi uyarınca, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adil yargılanmadığı ve yetersiz Türkçe bilgisine rağmen, ön soruĢturma aĢamasındayken kendisine tercüman sağlanmadığı konusunda Ģikâyetçi olmuĢtur. Ayrıca, baĢvuran SözleĢme’nin 7.

maddesi kapsamında, mahkûm edildiği tarihte mahkûm edilmesine neden olan faaliyetlerin, yeni Ceza Kanunu kapsamında “yasadıĢı bir örgüte yardım ve yataklık yapmak” olarak sınıflandırılmasının sona erdiğini ifade etmiĢtir. Son olarak, Kürt asıllı olduğu için temel haklarını kullanırken ayrımcılıkla karĢı karĢıya kaldığını ileri sürmüĢtür.

(9)

31. Mahkeme elindeki tüm belgeler ıĢığında ve Ģikâyet edilen hususların yetkisi kapsamına girdiği ölçüde; diğer Ģikâyetlerin SözleĢme’nin yukarıda belirtilen maddelerinden herhangi birinin ihlal edildiği konusunda bir husus doğurmadığı kanaatindedir. Bu Ģikâyetler açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olup, SözleĢme’nin 35 §§ 3 ve 4. maddeleri kapsamında reddedilmelidir.

III. SÖZLEġME’NĠN 41. MADDESĠNĠN UYGULANMASI HAKKINDA

32. BaĢvuran, maddi tazminat olarak 10,000 Türk lirası (yaklaĢık 4,000 avro), manevi tazminat olarak 30,000 Türk lirası (yaklaĢık 12,000 avro) talep etmiĢtir. Ayrıca, baĢvuran avukatlık ücretleri için 10,950 Türk lirası (yaklaĢık 4,300 avro) ve posta ve kırtasiye masrafları için 1,500 Türk lirası (yaklaĢık 600 avro) talep etmiĢtir. BaĢvuran fatura nüshalarını ibraz etmemiĢtir ve avukat ücretlerine iliĢkin olarak Diyarbakır Barosu’nun tarifesine atıfta bulunmuĢtur.

33. Hükümet, bu taleplere itirazda bulunmuĢtur.

34. Mahkeme, tespit edilen ihlal ile talep edilen maddi tazminat arasında illiyet bağı tespit edememiĢtir; bu nedenle bu talebi reddetmektedir. Ancak Mahkeme, baĢvuranın bazı manevi zararlara uğradığı kanısındadır ve bu nedenle somut davanın koĢullarını göz önünde bulundurarak, baĢvurana hakkaniyet temelinde, manevi tazminat olarak 1,500 avro ödenmesine karar vermiĢtir.

35. Mahkeme ayrıca, en uygun tazminat biçiminin, baĢvuranın talep etmesi halinde, SözleĢme’nin 6. maddesinin gereklilikleri doğrultusunda yeniden yargılanması olacağı kanaatindedir (bk. Gençel/Türkiye, No. 53431/99, § 27, 23 Ekim 2003).

36. Masraf ve giderler konusunda, Mahkeme’nin içtihatları doğrultusunda, baĢvuranın masraf ve harcamalarını geri alabilmesi için, söz konusu masraf ve

(10)

harcamaların fiilen ve gerekli olduğu için yapılmıĢ olduğunun belgelenmesi ve makul miktarda olması gerekmektedir. Mevcut davada baĢvuran, talep etmiĢ olduğu masraf ve harcamaların fiilen gerçekleĢtiğini kanıtlamamıĢtır. BaĢvuran özellikle, fatura, makbuz, sözleĢme, ücret sözleĢmesi veya avukatın dava üzerinde harcadığı zamanı gösteren belge gibi herhangi bir yazılı delil ibraz etmemiĢtir. Bu sebeple Mahkeme, bu baĢlık altında herhangi bir tazminata hükmetmemiĢtir.

37. Mahkeme, gecikme faizi olarak Avrupa Merkez Bankası'nın kısa vadeli kredilere uyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın uygun olduğuna karar verir.

ĠġBU GEREKÇELERLE MAHKEME OY BĠRLĠĞĠYLE,

1. Avukata eriĢim hakkının ihlal edilmesi ve kanuna aykırı olarak elde edilen delillerin kullanılmasına iliĢkin Ģikâyetlerin kabul edilebilir, baĢvurunun geri kalan kısmının ise kabul edilemez olduğuna;

2. BaĢvuranın polis tarafından gözaltında tutulması süresince avukat yardımı almaması sebebiyle SözleĢme’nin 6 § 1 maddesi ile bağlantılı olarak 6 § 3 (c) maddesinin ihlal edildiğine;

3. Kanuna aykırı olarak elde edilen delillerin kullanılmasına iliĢkin Ģikâyetlerin SözleĢme’nin 6 §§ 1 ve 3 maddesi kapsamında incelenmesine gerek olmadığına;

4. (a) Davalı Devlet tarafından, baĢvurana, SözleĢme’nin 44 § 2 maddesi uyarınca, kararın kesinleĢtiği tarihten itibaren üç ay içerisinde, aĢağıdaki meblağın ödenmesine:

(i) Manevi tazminata karĢılık olarak, miktara yansıtabilecek her türlü vergi hariç olmak üzere, 1,500 avro (bin beĢ yüz avro);

(b) Yukarıda bahsi geçen üç aylık sürenin bittiği tarihten itibaren, ödeme gününe kadar, yukarıda bahsedilen Avrupa Merkez Bankası'nın kısa vadeli kredilere uyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek

(11)

suretiyle elde edilecek oranda, yukarıda bahsedilen meblağlara basit faiz uygulanmasına;

5. BaĢvuranın adil tazmine iliĢkin diğer taleplerinin reddedilmesine Karar vermiştir.

ĠĢbu karar Ġngilizce olarak tanzim edilmiĢ ve Mahkeme Ġç Tüzüğü’nün 77

§§ 2 ve 3 maddesi uyarınca 11 ġubat 2014 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiĢtir.

Stanley Naismith Guido Raimondi

Yazı ĠĢleri Müdürü BaĢkan

Referanslar

Benzer Belgeler

A. Hükümet, baĢvuranın, adli makamların veya devlet memurlarının davranıĢları nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararın telafi edilmesini talep ederek

Diğer taraftan, özellikle bir askerin hayatına bağlı bir olayın söz konusu olmasına ve soruĢturmanın yeni baĢlamıĢ olmasına rağmen, ilgilinin hiyerarĢik üstlerinin

a) Müteveffaların evinin 20 Kasım 2004 akĢamından itibaren gözetim altına alındığı tespit edilmektedir. Operasyona hazırlık sırasında, silahlı çatıĢma

Esasen, benzer davada, insan davranıĢının öngörülemezliğini göz ardı etmemek ve Devletin pozitif yükümlülüğünü, Devlete aĢırı veya dayanılmaz bir yük

Tutanağa göre, tanık, 21 Mayıs 2009 tarihinde Tunceli’ye vardığını ve DTP (Demokratik Toplum Partisi) binasına geldiğini belirtmiĢtir. Harun isimli bir kiĢi

46. Mahkeme, SözleĢme’nin 35. maddesinde yer alan iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralının, Mahkeme önünde Devlete karĢı dava açmayı amaçlayan kiĢilerin ilk

Mahkeme, DanıĢtay kararında, somut olayda sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesinde ağır hizmet kusuru bulunduğunun özellikle vurgulandığını ve bu sonuca

Dolayısıyla Mahkeme, Hükümet’in iç hukuk yollarının tüketilmemesine iliĢkin itirazını reddetmiĢ ve baĢvuranın Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ndeki yetersiz