• Sonuç bulunamadı

Sufi-Zentrum Rabbaniyya

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Sufi-Zentrum Rabbaniyya"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aya çıkıldımı?

Şeyh Esref Efendi | Berlin 2010

Euzubillahiminesseytanirracim Bismillahirrahmanirrahim La havle vela kuvvete illabillahil aliyyül aziym

Destur ya Seyyidi. Destur ya Sultan ul Evliya DYS

Ey insanlar, uyanın uyumayın.

Gözlerinizi açın ve etrafınızı iyi izleyin. Kulaklarınızı açın ve iyi dinleyin.

Akıl perdenizi açın ve hakikatları iyi anlamaya çalışın. Hakikatı yalandan ayıklamaya çalışın.

Çünkü yalanın bir ömrü vardır ve bir müddet sonra sonu gelecek ömrü tükenecektir.

Yalan tükendiği vakitda Meydan kime kalacaktır?

Hakikata!

Onun için Sen kalıcı olanın peşine düş tükenecek ve kaybolacak olanı bırak.

Bunu neye söyledik?

Yeni sene acaipliklerle dolu girdi bu sene.

Gökten ölü kuşlar yağdı, yerleri seller götürdü ve denizleri ölü balıklar sardı.

Bunlar bize gösterilen resimler. Saklanamayan ve gösterilmek zorunda kalınan resimler yani.

Resmi gazeteler ve medya bu resimleri bizlere günler sonra ancak verdi.

Niye bu kadar beklediler?

(2)

Çünkü önce bu resimleri hazmetmeleri sonra kılıfına uygun bir tefsir yapmak için beklediler.

Ve dediler ki; „ey insanlar bu gördüğünüz resimler bir uğursuzluk alameti yahut kıyamet alameti falan değildir.

Yok, bunlar hepsi de yılbaşında atılan fişenklerin eseridir. Gökyüzüne atılan fişenklerden dolayı gökyü- zünde uçan kuşlar vuruldular ve ondan gökten kuş yağdı.

Balıklara gelince denizler kirlendiği cihetten olacağı zaten buydu. Yani dünyanın normal hali kıyamet falan değil. Kar bu sene yoğun olunca memleketleri sular aldı bu da eşyanın çok tabii bir seyridir“ dediler.

Inanmak isteyen inandı. Üzerinde düşünmedi hemen inandı. Halbuki Allah CC Kendi Ayetleri hakkında dahi önce bir dinleyin ve üzerinde düşünün buyurmakta. Ve sözler ve resimler üzerinde düşünmenin mühim olduğuna işaret etmektedir.

Yani insan başkasının sözüyle yorumuyla değil kendi düşüncesiyle hareket edecektir. Kendi düşüncesi insan için mühimdir. Lakin dinledikten sonra dinlemeden değil.

Bu dünya yalanlarla insanların ha bire aldatıldığı bir asırdır. Sana sundukları ne varsa hepsi hayal ve yalan üzerine kurulmuştur. Maksad nedir? Allahtan ve hakikattan insanları uzak tutmak.

Maksad budur.

Bu niyetlen altını gümüşü piyasadan çektiler yerine kağıdı getirdiler üzerine istedikleri rakamları bassınlar.

Altının yerine insanlara kağıd sundular kıymetli diye. Yahu eski Mısırın ki 7000 senelik tari- hi olan hiyorifler papürler vardır ki o kağıdlar hepsi orijinaldir ve 7000 senedir neredeyse hala oldukları gibi dururlar.

Şimdi insanlara kıymetli para deye verdikleri ise hepsi kopyadan ibarettir orijinal değildir. Yani kağıdin bile orijinalini vermiyorlar insanları aldatiyorlar bırak altını gümüşü.

Merkez bankasının bastığı paralar hepside kopyadır, hakikatı budur işin. Çünkü bu asır hakiki değerlerin gizlendiği uydurmaların ve tenekenin hakikat ve altın diye insanlara gagalandığı bir asırdır doğru olan tek bir şey kalmamıştır neredeyse.

İşleri güçleri söyledikleri gösterdikleri her sey yalan. Lakin yalan ilen peynir gemisi yürürmü? Yani arabaya yalandan benzin koydum demekle, hiç araba yürürmü?

İnsanların işi onun için işte yürümüyor, belki ite kaka bir yere kadar ancak sonra bitti.

Aya çıktık deyorlar.

Aya mı çıktılar gerçekten yoksa aya benzettikleri bir yer mi gösterdiler insanlara?

Allahu alem!

Peki ispatları ne?

Ayda dalgalanan amerikan bayrağı!

Allah Allah!

(3)

Cenabı Hak beni-İsraile ki, onlar İsa Peygamberi kabul etmediler, etmedikleri cihetten onların dinleri eksiktir.

Çünkü İs aas Allahın onlara Musa as`dan sonra gönderdiği bir Elçisidir. Kabul etmediler ve dinleri eksik kaldı.

Hasılı kelam, onlara bir şey gösterdi Allah.

Ne göstertti Allah İsrailoğullarının hainlerine?

İsa Peygamberin bir kopyasını göstertti onlara.

Onlar ki İs aas`dan kurtulmak istediler ve İsa Peygambere ihanet ettiler. Bunun üzerine Cenabı Hak onlara İsa Peygamberin bir kopyasını göstertti onları aldatmak için.

Dediler ki onlar o kopyayı görünce „biz İsayı öldürttük“ sonra bazı işaretleri görüp şaşırdılar ve hala kafaları karışıktır onların.

„Bu kopyaysa o zaman orijinal nerede?“ dediler.

Şimdi insanlar 50 senedir iddia ediyorlar ki,

„aya çıktık“ deye.

Halbuki kopyasını göstertti Allah onlara ayın.

Çıktıkları mesafede önlerine ayın bir kopyasını çıkarttı Allah ki Kadir i Muktedir Allahtır O.

Her şeye kadir ve muktedirdir.

Kopyasını koydu melekler onların önüne ayın.

O vakit dediler ki “evet biz aya çıktık“.

„Öyleyse ne buldun be ayda?

Madem buldun ayı, o halde söyle:

Ayı bulduysan ayın üzerinde ne var?“

“Şeyh! Orada taş vardı, ondan aldım getirdim.“

“Başına düşsün!

Ne taşı bu be?”

“Ay taşı Şeyh, sen böyle şeylerden anlamazsın.”

Soruyorum:

Ayın üzerinde neye su yok?

Öyle ya Su olsa hayat olacak.

Mekin olmadan mekan acaiptir. Sultan olmadan tahta ne gerek var. taht varsa Sultan nerdedir.

Sultan olmadan taht olmaz that olupta sultan olmasa o da olmaz.

Ay melekuta mı bağlı mülkemi bağlı?

Melekuta bağlıysa oraya ayak basılmaz.

Ay nereye bağlı?

Yeryüzünemi gökyüzünemi?

(4)

Gökyüzü melekuta bağlıdır. Eğer ay da melekuta bağlıysa melekuta ayak basılmaz.

Melekut alemine maddi bir vucudlan basılamaz. İmaknsızdır cünkü maddenin ihtiyacı olan eşya orda yoktur. Bir defa teneffüs yoktur.

Nefes alip verme atmosferi yoktur.

Mülke aitse, mülktense ay, o zaman ayın üzerinde yine bu arzın üzerinde olan veyahut kopya değil Cenabı Hakkın yaptığı çünkü fotokopi yapmaz

Cenabı Allah kopya yapmaktan münezzehtir çünkü O her şeye Kadir olandır Muktedirdir kopyaya ihtiyacı yoktur.

Lakin ay mülke aitse dünyada olan imkanların aynısı ay içinde geçerli olması icap eder. Yani iskan edilmiş olup mahlukatla dolu dolu olması icab eder. Bu mantıktır.

Boş ise ki, boş demek doğru değildir.

Varlıkta boşluk yoktur.

Doluysa o mahlukat nerdedir?

NASA aya çıktık demekle ayın gerçek hüviyetini tayin edemez, bilemez.

Ay bizim feleklerimizde dolaşanlardansa onun üzerinde ona göre mahlukatın bulunması lazımdır.

Yok dediğimiz gibi melekuta bağlıysa o zaman asla aya varılamamıştır.

Hayır! Aya çıkıldığı zandır ve yalandır. Çünkü ordaki buğunun şiddeti orda kimseyi barındıramaz.

Barındıramaz. Aya gideceğim diye iddia eden kimseler orda barınamaz.

Dönelim Hz İsa`ya.

Hz İsa as hakkında yahudiler dediler ki, “biz İsa Mesihi çarmıha gerdik”dediler.

Cenabı Hak yahudilerin bu iddiasıni redetti ve buyurdu ki: “Onu ne çarmıha gerdiler ne de katledebil- diler. Lakin onlara bir benzetiş yaptırıldı ki, apışıp kaldılar.“

Çünkü onlar bir hileli yol tuttular ve Allahın Peygamberini ve bizzat Kudretullaha bağlı olan bir surette varlığa gelmiş olan büyük bir Peygamberi inkar ettiler ve onu katletmeye azmettiler ve çeşit türlü hile kurdular.

Lakin sonunda Cenabı Allah onları öyle bir kapana tutturdu ki apışıp kaldılar. Ne için?

Onlar İsa Peygamberi, ala Nebiyyina ASV`mı, illa öldürecekler deye uğraştılar.

„Biz İsayı çarmığa gerelim bütün alem seyreylesin ki bunu biz öldürdük artık böyle bir kimseyi görmek istemeyiz çünkü bunun getirdiğininde aslı yoktur“ dedirtmek istediler.

Ve İsa Peygamber makamında durdu son havarileriylen ictima edip ötekileride gönderdi kendisi kendi hanesinde halvette kaldı. Orada gökyüzünün emrine baktı.

Gökyüzünün emrine baktığı zaman dışarda Roman askerleriylen yahudiler ittifak ettiler. Bu büyük bir cinayeti yapmaya azmettiler.Bunu yaparken düşünmediler ki karşılarında duran kimdir.

(5)

İsa Peygamberin gözeticisi hamisi kimdir, hiç düşünmediler. Onu alelade sıradan bir kimse saydılar hatta sıradan insan bile değil de sıranın altına düşürerekten kötü isnad ilen onu suçladilar.

Haşa!

Hz meryem anamız onların ithamlarından son derece uzaktır beridir temizdir. O itham o ithamı yapanlara yakışır. Kim İsa Peygambere ve muhterem annesine o ithamı yaptıysa kendisi soyu belir- siz kimseydi.

Ki onların ne anaları ne babaları belli olmayan sınıfındandır o derece alçaktır onlar. Ki İsa Pey- gambere ve hz Meryem anamıza kötü itham ilen hucum ettiler halbuki kendileri bizzat nesepsiz adamlardi.

İsa Peygamberin ve hz Meryem anamızın sanlarina tazim için müdafaa icin geldi simdi bu sözler diyor büyük Şeyh efendi hazretleri.

Hasılı kelam İsa Peygamber hanesinde halvette iken İlahi Emir geldi. Roman askerleriylen nesebi belli olmayan yahudiler etrafta dışarda bekleşir durdular.

Ki, İsa Peygamber dışarı çıktığında tutalım deye.

Nihayet o İsa Peygamberin havarilerinin arasında münafik sıfatında bir kimse vardı. O münafık olan kimse bekleye bekleye baktı vakit geçiyor, o munafık dedi ki “içeri ben gireyim.

İçerdedir o, onu meşgul edeyim, sonra siz benim arkamdan giriniz onu alınız ve çarmıha çakınız.“

İceriye girdi o, lakin içeriye girdiği vakitte İsa Peygambere Cenabı Hakkın yüce Emri ve İradesiylen Cebrail as yetişip onu alıp gökyüzüne kaldırmıştı.

Gökyüzüne çıkarılmıştı İs aas, o munafık içeri girdiğinde. Tabii munafık bundan habersiz orayı burayı arayıp dururken nerde İsa Peygamber deye, o da epey gecikti.

Onun üzerine dışarda bulunan roman Putperestleriylen yahudilerin nesebi sahih olmayanları bu sefer dediler ki, „biz de içeri girelim bakalım ne yapiyorlar. Bu munafık aldatmasın bizi de ikisi birden elimizden kaçmasın girelim“ dediler.

Eve hucum edip içeri girdiklerinde karşılarında baktılar ki İsa Peygamber duruyor.

Hemen lam cim demeden tuttukları gibi çarmıhı sırtına vurup onu sürüklediler. Siyaset meydanina getirip orda onu çarmıha gerdiler.

Sonra gündüz oldu ve akılları başlarına gelmeye başladı. Dediler ki: “YaHu, şimdi bu bizim adam içeri girdi. İsayı bulmak için. Lakin biz bu İsa ise bizim adam nerde bu bizim adamsa İsa nerde?

Şimdi çarmığa kim gerildi” dediler.

Onun benzeri gerildi. O munafık İsa Peygamberin hanesinden içeri girer girmez, onun yüzünün şeklini İsa Peygamberin yüzünün şekline çevirdi.

Aynen İsa Peygamberin yüzü!

Tabii elbiseden soyduklari vakitinda baktılar ki başı İsaya benzer lakin aşağısı vucudu İsanın değil.

Yahudiler acaip şaşırdı. “Yahu İsa nerde?

(6)

Bu adam İsaysa bizim adam nerde?

Bu adam bizim adamsa İsa nerde?

Yüzü İsa, vucudu bizim adam.

Bu nasıl olur?

Bir kimse iki kimseyi nasıl temsil etsin.

Olamaz” dediler.

Bu şüphe orada kendilerine verildi hala o şüpheyle yaşıyorlar o şüpheden kurtulamiyorlar çöze- miyorlar bu sırrı.

Yahudiler ifrata gitti nasranilerde tefrite kaçtilar. Yani yahudiler iftira attılar hristiyanlar abarttılar.

Karma karış ettiler ve hakikatı bozdular ve Kuranı Azim üş Şanın hakikatı beyanatına razı olmadılar Kabul etmediler.

Halbuki o sırrın aydınlatılması Kurandadır. Allah anlatıyor meselenin iç yüzünü Kutsal Kuranda.

Bu şüpheleri ta İsa as yeryüzüne ininceye kadar devam edecektir.

Yahudiler şüphede nasraniler hristiyanlar ise saşkın: “evet çarmıha çaktıkları İsaydı” diyorlar.

Yahudiler şüpheye düştü hristiyanlar şüpheye düşmedi. Acaip. Her şeyde yahudiye uydukları halde orada uymadılar.

Halbuki o zamanki yahudilerin en doğru yaptıkları şey buydu: o çarmıhtakinin İsa olduğuna dair şüpheye düşmek!

Ve aradan 2000 sene geçtiği halde hristiyanlar hala ısrar ediyorlar ki o çarmıhtaki İsadır. Yahudiler şüpheyle yaklaşıyor müslümanlar kabul etmiyor lakin hristiyanlar bu iki semavi dinin karşısında ısrar ediyor. Acaip!

Hasılı kelam anlatmak istediğimiz nedir?

Anlatmak istediğimiz, Allah o yahudilere ve roman askerlerine İsa Peygamberin bir kopyasını ben- zerini göstertti. Onlar o çarmıha gerdikleri İsadır zannettiler.

Şimdi o aya çıktık diyen kimselerde asla aya çıkmamışlardır. Allah onlarin önlerine ayın bir kopyasını koydu. Onlar dediler ki biz aya çıktık.

Ey insanlar!Aklınızı başınıza toplayın ve biraz düşünün. Nurunu gördünüzmü orda o ayın?

Çünkü gösterdiklerinde simsiyahtı ay.

Nasa`nın gösterdiği resimde ay simsiyahtı.

Biz baktığımız vakitda ay da bir nur vardır ki bakamazsın neredeyse. Güneşten geliyor deyor aya o nur.Güneşten gelse, şimdi bazı eğlence merkezlerinde gökyüzüne huzme gönderiyorlar gökyüzünde ışıklar görünüyor. Lakin aşağıdan huzme yani o şuaların beraber çıkışı görülüyor.

Çıktığı merkezden onlar görülüyor kaybolmuyor o şualar. O halde bu Aya gelen nur güneşten geliyorsa, o vakit böyle dümdüz üzerine gelmesi lazım değilmi nurun?

(7)

O şuanın geçtiği yol hiç değilse aydınlık olması lazım gelmezmi? Nereye gitti Ayın üzerindeki o nur? Madem diyorsunuz güneşten gelen şuadır o nur o halde şimdi nereye gitti o?

Mesela nur Güneşten dünyaya geliyor güneşten dünyaya nur doğuyor. Karanlık var mı arada? O güneşten gelen nur huzmesi yeryüzünü aydınlattığı gibi gökyüzünün karanlığını da götürüyor.

Yani hem yer hem gök aynı anda aydinlaniyor sadece yeryüzü aydinlanmıyor. Binaenaleyh Ayın nuru güneştendir dediğin vakitında bu da üzerinde düşünülecek bir noktadır.

Onu bırak Jüpiterin nuru da güneşten geliyor diyorlar. Onu da gösteriyorlar astronomi kitablarında.

Onu da bir koyu karanlık içerisinde acaip bir heybette görünüyor o Jüpiter.

Burdan baktığımızda nuru görünüyor. Lakin teleskopla bakıldığı vakitında onlar acaip simsiyah bir koyu karanlık içersinde o alet böyle dolaşiyor gibi gösteriyor etrafında. Simsiyah.

O Jüpitere gelen nur nerden geliyor nasıl geliyor?

Güneş dünyaya tayin olunmuştur.

Lakin aya tayin olunmamıştır.

Eğer güneşin şuası aya tayin olunmuş olsaydı, aynı şartlar bu yeryüzünde olan aynı sartlar dağlar ovalar denizler aynı hayatın orda ay da da olması gerekecekti. Bu mantık ilmindendir.

Onun için deyorum su var mı ayda?

Hava var mı ayda?

Ne su var ne hava var diyorlar.

Demek ki hakikat kopya değildir. Allah kopya yapmaz. İstediğini istediği gibi yapar. Lakin bu zamanın cebbar olan zalim Tiran olan insanları her şeyi kendi aklının kıyasina indirip tartmak ister.

Yahu sen her şeyi kendi aklina göre nasıl düşünürsün? Bir çuval arpa hiç bakkal terazisinde nasıl tartılır?

Koca kamyonun yükünü çuval taktığın kantar tartabilirmi?Ölçüyü yitirmiş bu insanlar.Kopyanın arkasına düsmüşler hayallerinde uydurdukları kopyalari hakikat deye millete satıyorlar.

Milletin önüne kopyaları sürüyorlar ve hakikatı itiraf etmekten kaçınıyorlar. İşte bütün bu ortalığın belası sebeb, Şeytanın insanlara talim ettiği öğrettiği Şeytani usullerdir ki hepsi yalandır.

Aslı yoktur.

20. ve 21. Asrın öğretisi hepsi de faraziyedir ve kendileri de bunu itiraf ederler.

Faraziye nedir?

Yani tarifedir insanlara. Sen bu meseleyi hakikatmış gibi benim dediğim şekliylen kabul edeceksin manasına.

Senetsiz sepetsiz delilsiz ispatsız benim bu düşümcemi sen kabul edeceksin hem de hakikat deye diye insanlara uyduruk şeyler adapte edilmiştir şırınga edilmiştir.

(8)

Soruyorum ne vakit faraziye hakikat oldu?

Olamaz! Çünkü hakikat değişmezdir absoluttur.

Faraziye her an değişir. Bitti!

Soruyorum:

Nokta nedir?

Nokta eni boyu olmayan bir şeydir.

Hat nedir?

Eni ve boyu olmayan noktaların birbiri ardına sıralanması hattı meydana getirir.

Pekii, satır nedir?

Eni ve boyu olmayan noktaların birbiri ardına yürütülmesine satır denir.

Pekii hacim nedir?

Eni ve boyu olmayan noktalarin satır halinde üç boyut yükseltimesine hacim denir.

Bunlar akıl ve mantığı kabul edeceği mesele değilki. Hepsi de demek ki aslında yok. Hiç birisi yoktur yani. Hepsinin hakikatı da sıfirdır.

Sıfır sıfır daha sıfır. Indirsen bindirsen büyültsen küçültsen sıfırdan öteye gitmiyor. Bir milyon sıfir eni bir milyon yüksekliği bir milyon boyu çarp yine bir milyon sıfırla ne çıkacak?

„Hacim meydana çıkacak Şeyh!

Matematik diye bir şey duymadın mı hiç.

Anlamadığin şeyden neye anlatırsin o zaman?“

Ben de cevap olarak deyorum ki:

”Neyin hacmi be senin o söylediğin?

Sıfırın değil mi?”

Yarabbi fehmimizi geliştir.

Bizi faydalı ilimle hakikat ilmiyle donat.

Onun için Peygamber ASV öyle buyurdu:

“ilmimin artmadığı gün benim için bereketli ve hayırli bir gün değildir.

YaRabbi Sen benim faydalı ilmimi arttır.“

Maalesef biz mahsur kaldık aramayoruz hakikatı ve vaktimiz bosa geçiyor. Kum saati ha bire tersinden akıp durmakta ve biz oldugumuz noktada sıfir noktasında ömrümüzü tüketiyoruz. Allah bizi afeylesin.

Bu insanların zihinleri akılları dumura-takıntıya uğruyor yani doğru dürüst kullanılmadığı için kullanılmayan eşya gibi zaman içinde eriyip dökülüp gidiyor.

Var öyle kimseler, mobilyayi yaparlar sonra kullanmaz bir odaya yığarlar. Kullandıkları sadece üc beş parçadır. Ötekileri artik çürümeye bozulmaya mahkumdur.

„Nerede be dün daha şurda duran eşya“ diyorum, „ kelerde mahzende şeyh“ diyorlar.

(9)

„kullanmadığımız için mahzene tıktık.“

Yani ne kendilerine bir faydası var ne başkalarına.

Bu zamanın insanları hepsi böyle akıllarının çoğunu kullanmıyorlar ve nefislerinin Mahzenine tıkıyorlar.

Orda ne kendilerine ne kimseye bir faydası olmasın çürüsün gitsin.

Sorun bakalım insan zekasının kaçta kaçını kullanıyor 20. ve 21. Asrın insanı?

% 1? %10?

Öbürlerini ne için verdi Cenabı Hak sana öyleyse?

Süs icin mi verdi? Nefsinin karanlık mahzenine tıkasın deyemi verdi Allah sana aklı?

„Ey Habibim. Sen ilminin ziyadeliğini yani artmasıni iste ve başka da bir sey isteme“ buyurdu Cenabı Hak şanlı Peygambere ASV.

Neye byöle buyurdu Cenabı Hak Habibine?

Çünkü insanın şerefi ilmiylendir. Onun için cahillik en kötü lakaptır ve zul`dür insan için. Yani horluk!

İlim en yüksek sereftir. İlim en yüksek rütbedir bütün rütbelerin üstündür. Nitekim Allah ilk insan hz Ademe isimlerin ilminden bildirdi.Ve meleklerde bulunmayan ilimlen şereflendirdi ilk insanı Allah.

Allah bizi gerçek ilim sahipleriylen beraber eylesin.

Yetişir bu kadar!

Fatiha!

Referanslar

Benzer Belgeler

İlkin Fevziye Kırathanesi’nde ve ti­ yatro salonunda, sonra Felek Sineması denen aynı salonda, daha sonra Ferah Ti- yatrosu'nun karşısındaki Milli Sine- m a’da,

Diyarbakýr göç yolu üzerinde olduðu için önce Hurriler, sonra Asurlular, Urartular, Makedonlar (Büyük Ýskender ve ordularý), Romalýlar, Bizanslýlar, Büyük

KURAN KER?MDE HACc?N ??ARLARI Prof Dr Ramazan eBooks is available in digital format. [PDF] KIMSESIZLERIN KIMSESI OLMAK KITABINDD 1

Enes Radıyallahu anh'dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: "Kim sabah namazını cemaatle birlikte kıldıktan sonra

Başta Feride'yle Fehmi Gülmez olmak üzere, kimi dostlar bu önbiliyi biraz fazla iyimser buldularsa da Rahmi Sönmez ozan inancından ödün vermedi: genellikle

Da- ha küçük dalga boyu aralıklarında gözlem yapıl- mak istendiğinde daha az foton yakalamak zorun- da olduğunuzdan, anlamlı gözlemsel veriye ulaş- mak ancak daha büyük

Örneğin sürücüsüz otomobillerde çalışan yapay zekâ yazılımlarının nasıl çalıştığını analiz eden kötü amaçlı bir yapay zekâ yazılımı, otomobilin kaza

_”Zaten onun için Şeyh mevzu olarak “Sağlıklı hayat nasıl yaşanır” onu ele aldık çünkü bütün du- nya revire döndü hasta yatmasa hasta geziyor millet sokaklarda..