• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ YETİŞKİN KADINLARIN BESLENME OKURYAZARLIĞI DURUMLARININ İNCELENMESİ Gülay KILIÇ EV EKONOMİSİ (BESLENME BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI ANKARA 2021 Her hakkı saklıdır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ YETİŞKİN KADINLARIN BESLENME OKURYAZARLIĞI DURUMLARININ İNCELENMESİ Gülay KILIÇ EV EKONOMİSİ (BESLENME BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI ANKARA 2021 Her hakkı saklıdır"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

YETİŞKİN KADINLARIN BESLENME OKURYAZARLIĞI DURUMLARININ İNCELENMESİ

Gülay KILIÇ

EV EKONOMİSİ (BESLENME BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI

ANKARA 2021

Her hakkı saklıdır

(2)

ii ÖZET Yüksek Lisans Tezi

YETĠġKĠN KADINLARIN BESLENME OKURYAZARLIĞI DURUMLARININ ĠNCELENMESĠ

Gülay KILIÇ

Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı DanıĢman: Prof. Dr. F. Pınar ÇAKIROĞLU

Beslenme okuryazarlığı, beslenme ile ilgili bilgilere eriĢme, analiz etme, değerlendirme, doğru kararlar alarak uygulayabilme, sağlıklı beslenmeyi sürdürme, uygun miktarda sağlıklı besin seçme ve tüketmeyi içeren bir bütündür.

Bu araĢtırma yetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığı düzeylerini belirlemek amacıyla , Yenimahalle Halk Eğitim Merkezi’ne devam eden toplam 200 kadın üzerinde yürütülmüĢtür. AraĢtırma kapsamına alınan kadınların en çok 35-44 yaĢ grubu (%37,5), %73,5’i evli, %43,5’i üniversite mezunudur. Genel tarama modelinde betimsel nitelikteki bu araĢtırmadaki veriler anket formu ile elde edilmiĢtir. Veriler KiĢisel Bilgi Formu, YetiĢkinlerde Beslenme Okuryazarlığı Değerlendirme Aracı ile toplanmıĢ ve SPSS paket programında değerlendirilmiĢtir. Kadınların beslenme bilgi testinden aldıkları puanlarla eğitim durumuna göre farklılık anlamlı değildir (p>0.05). AraĢtırmaya katılan bireylerin değerlendirme aracının tüm bölümlerinden aldıkları puanlar incelendiğinde %98.5’ inin yeterli düzeyde beslenme okuryazarlığına sahip olduğu tespit edilmiĢtir.

Öğrenilen bilginin davranıĢa dönüĢebilmesi için etkin ve sürekli beslenme eğitiminin gerekli olduğu, eğitimin ileri de oluĢabilecek hastalıkların önlenmesine yardımcı olacağı düĢünülmektedir.

Mart 2021, 71 sayfa

Anahtar Kelimeler: Beslenme okuryazarlığı, beslenme bilgisi, beslenme eğitimi, etiket okuma

(3)

iii ABSTRACT

Master Thesis

THE INVESTIGATE OF NUTRITION LITERACY ON ADULT WOMEN

Gülay KILIÇ

Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Home Economics (Nutritional Sciences) Departmant

Supervisor: Prof. Dr. F.Pınar ÇAKIROĞLU

Nutrition literacy is the combination of access to, analysis, and evaluation of the information related to nutrition, making and implementation of good delicions, maintaining a healthy eating, choosing and consuming a proper amount of healthy food.

This research was planned to determine nutrition literacy levels of women , carried on 200 women who attend to Yenimahalle Public Education Center .The data for descriptive study was collected by using general screening method by questionnaires. The age of women included in the study was 35-44 age group (37,5%), 73,5 % of them married and 43,5% them are qruduated from a universty. Data acquired as a result of the reseach is evaluated via SPSS statistical software packages. The data had been collected with Personal Information Form, Evalution Instrument of Nutrition Literacy on Adults. It was observed that the points taken from the knowledge test by women did not have been significantly differentiated according to educational status (p>0.05). Among the participant individuals’ evaluation instrument, when the total points gained from all of the sections were examined, 98,5% had been determined to be sufficient.

It is thought that to turn knowledge into behaviors, continual nutrition training is necessary and it helps young generation to protect them from disease.

March 2021, 71 pages

Key Words: Nutrition literacy, nutrition knowledge, nutrition education, tag reading

(4)

iv TEŞEKKÜR

Tez çalıĢmalarım boyunca bana yol gösteren, araĢtırmamın her aĢamasında yanımda bulunan benimle birlikte çalıĢan ve destekleyen, engin bilgileriyle bana ıĢık olan çok saygıdeğer danıĢman hocam Prof. Dr. F. Pınar ÇAKIROĞLU’na sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Hayatım boyunca her zaman arkamda olan, maddi manevi desteklerini esirgemeyen babam Ali Kılıç, annem Züleyha Kılıç, kendilerine ayırmam gereken zamanı bu çalıĢmaya ayırmama izin veren ve varlıklarıyla bana güç veren çocuklarım Yiğit Berkay Zobu ve Efe Zobu’ya en derin duygularımla teĢekkür ederim.

Gülay KILIÇ Ankara, Mart 2021

(5)

v

İÇİNDEKİLER

TEZ ONAY SAYFASI

ETİK... i

ÖZET... ii

ABSTRACT... iii

TEŞEKKÜR ... iv

KISALTMALARDİZİNİ... vii

ÇİZELGELER DİZİNİ... viii

1.GİRİŞ ... 1

2. KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ÖZETLERİ ... 4

2.1 Okuryazarlık Kavramı ……... 4

2.1.1 Sağlık okuryazarlığı .……..…………... 5

2.1.2 Beslenme okuryazarlığı... 11

2.2 Kaynak Özetleri………..………. 18

3.MATERYAL ve YÖNTEM…...……… 25

3.1 Araştırma Evreni ve Örneklemin Belirlenmesi………... 25

3.2 AraştırmaVerilerininToplanması..……… 25

3.3 Verilerin Değerlendirilmesi……..………..……… 27

4.BULGULAR ve TARTIŞMA……… 28

4.1YetişkinKadınlaraAitGenelBilgiler……….………... 28

4.2 Yetişkin Kadınların Besin Seçimi ve Beslenme Alışkanlıkları ………..…... 33

4.2.1 Yetişkin kadınların günlük öğün sayısı, öğün atlama durumları ve nedenleri.………...…... 33

4.2.2 Yetişkin kadınların ara öğün tüketimi ve en sık tüketilen ara öğün………….. 36

4.2.3 Yetişkin kadınların ara öğünlerde tükettiği besinler………... 36

4.2.4 Yetişkin kadınların gece yemek yeme alışkanlığı... 38

4.3 Yetişkinlerde Beslenme Okuryazarlığı ...……….…... ……... 39

4.3.1 Ölçek puanlarının bazı değişkenlerle karşılaştırılması... 43

5.SONUÇ VE ÖNERİLER………... 49

KAYNAKLAR... 51

EKLER... 60

(6)

vi

EK 1 Anket Formu... 60

EK 2 Etik Kurul İzni……….………... 69

EK 3 Kurum İzni…..………...……….. 70

ÖZGEÇMİŞ………... 71

(7)

vii

KISALTMALAR DİZİNİ

BOH BulaĢıcı Olmayan Hastalıklar BKĠ Beden Kütle Ġndeksi

NVS Newest Vital Sign/ En Yeni YaĢamsal Bulgu NLS Nutrition Literacy Scala/ Beslenme Okuryazarlığı Skalası REALM Rapid Estimate of Adult Literacy in Medicine/ Tıpta YetiĢkin

Okuryazarlığının Hızlı Tahmini

SOY Sağlık Okuryazarlığı

TOFHLA Test of Functional Health Literacy in Adults /YetiĢkinlerde ĠĢlevsel Sağlık Okuryazarlığı Testi

(8)

viii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 4.1 YetiĢkin kadınların sosyo demografik özellikleri………... 28

Çizelge 4.2 YetiĢkin kadınların beslenme bilgisi alma durumları…... 29

Çizelge 4.3 YetiĢkin kadınların sağlık sorunlarının dağılımı…..………... 31

Çizelge 4.4 YetiĢkin kadınların fiziksel aktivite durumu ve fiziksel aktivite türü.…... 32

Çizelge 4.5 YetiĢkin kadınların günlük öğün sayısı ve öğün atlama durumları………….. 34

Çizelge 4.6 YetiĢkin kadınların ara öğün tüketimi ve en sık tüketilen ara öğün…………. 36

Çizelge 4.7 YetiĢkin kadınların ara öğünlerde tükettiği besinler ……….………... 37

Çizelge 4.8 YetiĢkin kadınların gece yemek yeme alıĢkanlığı……... 38

Çizelge 4.9 YetiĢkin kadınların gece tükettikleri besinler... 38

Çizelge 4.10 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığı puan ortalaması…... 39

Çizelge 4.11 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığı düzeyi………...……… 40

Çizelge 4.12 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığının yaĢ gruplarına göre değerlendirilmesi………..……..……… 43

Çizelge 4.13 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığının medeni hale göre değerlendirilmesi ……….……….………... 45

Çizelge 4.14 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığının eğitim durumlarına göre değerlendirilmesi... ……… 46

Çizelge 4.15 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığının besleme bilgisi alma durumuna göre değerlendirilmesi………..……….. 47

Çizelge 4.16 YetiĢkin kadınların beslenme okuryazarlığının sağlık sorunlarına göre değerlendirilmesi……… 48

(9)

1 1.GĠRĠġ

Bir ülkenin ekonomik ve sosyal yönden istenilen düzeylere ulaşabilmesi, zihinsel ve bedensel yönden güçlü, yetenekli ve sağlıklı bireyler ile mümkündür. Beslenme, uluslararası insan hakları ile ilişkili belgelerde bir “hak” olarak tanımlanmaktadır.

Yeterli ve dengeli beslenmenin en temel koşulları, bireylerin ve toplumların sağlık, ekonomik ve sosyal bakımdan ilerlemesi, yaşam kalitesinin yükselmesi, huzurlu ve güven ortamında yaşamasıdır. Beslenme durumu bir ülkenin en önemli yaşam kalitesi göstergelerindendir (Ayer 2018).

Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için elzem olan besin öğelerinin yeterli miktarlarda tüketilmesi ve vücutta uygun şekilde kullanılmasına “yeterli ve dengeli beslenme” denir. Yetersiz ve dengesiz beslenme durumlarında vücudun büyüme ve gelişmesinde gerilemeler olacağından “yeterli ve dengeli” beslenme sağlığın temelidir, diyebiliriz (Baysal 2000). Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarına ilişkin diyette yapılan değişikliklerin yaşam boyunca sağlık üzerine “olumlu ya da olumsuz” etkilere yol açtığı bilinen bir gerçektir. Diyetimizde yaptığımız olumlu değişikliklerle hem sağlık durumumuzu koruduğumuz gibi, hem de ilerleyen yaşlarda oluşabilecek “kanser, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, osteoporoz vb.” hastalıkların oluşum riskini de aza indiririz (Şanlıer vd. 2009).

İnsanın fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı bir birey olabilmesi, beslenme durumu ile doğru orantılı bir etkileşim içerisindedir (Öktem Güngör 2019).

Çalışanın, yeterli ve dengeli beslenmesinin etkileri üzerine yapılan araştırmaların sonucu incelendiğinde; çalışanın iş veriminin arttığı, iş veriminin artmasıyla yapılan üretimin etkilenip arttığı, hastalıklar ve meslek hastalıklarının azaldığı, çalışanların sağlığının iyileştiği, işe devamsızlığın azaldığı, iş yeri psikolojisi, iş barış ve huzurunun güçlendiği ve çalışanların hastalıklara karşı direncinin arttığı görülmüştür (Akdevelioğlu 2012).

(10)

2

Pek çok hastalığın ortaya çıkmasında, beslenme bilgisindeki yetersizlik en önemli faktördür. Yetersiz bilgiye sahip bireyler, kötü beslenme alışkanlıklarını yerleştirdiği gibi, yerleşen bu alışkanlıkları bırakmanın ise oldukça güç olduğu bilinmektedir. Bu yüzden asıl dikkat çeken konu, beslenme hakkında bilgiye sahibi olmak ve kötü alışkanlıklarını hiç kazanmamaktır (Şanlıer vd. 2009).

Beslenme bilgisi çocukların, gençlerin ve bununla birlikte tüm toplumun beslenme alışkanlıkları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yetersiz ve dengesiz beslenmenin sağlığımız üzerindeki olumsuz etkileri, doğru bir beslenme bilgisi ve bu bilginin davranışa dönüşmesiyle ancak yok edilebilir. Bununla birlikte kişiye ve topluma verilecek beslenme eğitiminin,dinamik bir süreç olduğu ve şartların sürekli değişmesiyle, yeniliklere adapte olunabilmesi için devamlı olması gerektiği bilinen bir gerçektir (Şanlıer vd. 2017).

Sağlıklı besin seçimi ve doğru beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasında beslenme bilgisinin önemi kadar, bu bilginin doğru kişiler tarafından, doğru zamanda ve yeterli sürede verilecek beslenme eğitimi ile sağlanması gerektiği bilinen bir gerçektir (Öktem Güngör 2019).

Beslenme eğitiminin amacı, bireyin ve toplulukların var olan yiyecekleri beslenme esaslarına uygun, etkin ve ekonomik olarak en iyi şekilde kullanmalarını sağlamak, doğru ve gerçek bilgiler öğreterekolumlu beslenme alışkanlıklarını kazandırmaya, kötü beslenme alışkanlıklarını ise önlemeye çalışmaktır (Kaya 1999).

Besinlerin ihtiyaçlara uygun olarak ve bilinçli tüketilmesinde satın alma davranış biçimlerinin önemi büyüktür. Beslenme ihtiyacının karşılanmasının ilk basamağında besin satın alma bulunmaktadır. Besin seçimi ve satın alma süreci karmaşık bir olgudur.

Besinin satın alınması, hazırlanması ve tüketimi ile ilgili davranışlar fiziksel (coğrafya, mevsim, ekonomi, gıda teknolojisi), fizyolojik (kalıtım, alerji, sağlık durumu, besin gereksinimi) ve biyokültürel etmenler yanında sosyal (din, sosyal sınıf, beslenme eğitimi, reklamlar), psikolojik ve kültürel etmenlerden de etkilenir (Çinpolat 2006).

(11)

3

Sağlığın korunması ve geliştirilmesi için ilk önce kişinin kendi sağlığına sahip çıkması ve sağlık bilincini geliştirmesiyle mümkün olabilir. Beslenme ile ilgili literatürde genelliklebeslenme uygulamaları ifadesi tercih edilirken, artık bireylerin aktif katılımını içermesi nedeniyle günümüz koşullarında okuryazarlık uygulamalarından bahsetmek gerekmektedir (Cesur 2014).

Okuryazarlık kavramı,okuma ve yazma etkinliğiyle birlikte, bireyin yaşadığı hayatı ve bu hayat içindeki nesne ve olayları algılayışı, anlaması ve sosyal hayatındaki tüm ilişkilere bir anlam vermesi olarak tanımlanmıştır (Aşıcı 2009).

Beslenme alışkanlıklarındaki farklılıklarda, okuryazarlığın anahtar bir rolünün olduğu bilinmektedir (Cesur 2014). Beslenme okuryazarlığını tanım olarak verecek olursak,

“bireylerin beslenmeyle ilgili konularda uygun kararları verebilmek için gerekli hizmetleri ve temel beslenme bilgilerini anlama, yorumlama ve bilgilere ulaşabilme yeteneğine sahip olabilmesi” dir (Madalı vd. 2017). Bireylerin beslenme okuryazarı olabilmesi; besin öğeleri ve grupları ile ilgili bilgileri anlamasını, besin etiketi okumak için sayı okuryazarlığına ve porsiyon kontrolüne dikkat edebilmek için ölçüm yapabilme becerilerine sahip olmasını gerektirir (Ayer 2018).

Beslenme okuryazarlığının artması sayesinde gıdaların “sağlık, besleyicilik, fiyat, lezzet, doğallık, doyuruculuk, tazelik, alışkanlık, kültürel uygunluk, kalite” gibi birçok özelliklerinin doğru değerlendirilmesi sonucu beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının azalmasıyla toplum sağlığı da korunacaktır. Globalleşme sürecinde istenen yaşam kalitesini elde etmek için, bütün bireylerin ve dolayısıyla toplumun beslenme bilincini artırarak, sağlıklı beslenmenin bir yaşam şekli haline getirilmesi oldukça önemlidir (Cesur 2014).

Bu çalışmada “yetişkin kadınlarda beslenme okuryazarlığı durumlarının” incelenmesi amaçlanmıştır.

(12)

4

2.KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ÖZETLERĠ

2.1 Okuryazarlık Kavramı

Bireyin kendini ve dünyayı keşfedebilmesi için okuma yazma çok önemlidir. İnsan yaşamı boyunca merak içerisindedir. Bu merakını giderebilmesi için okuma yazma son derece önemli bir ihtiyaçtır. Okuma yazma öğrenen insan, daha iyi bir çevrede ve dünyada yaşamaya olanağına sahip olabilir. İnsan okuryazar olmakla, hayatını şekillendirebilir ve inşa edebilir (Akın 2016). Okuryazarlık, okuma ve yazma etkinliğiyle birlikte “kişinin yaşadığı hayatı ve bu hayat içinde nesne ve olayları algılayışı, anlaması ve sosyal hayatındaki bütün ilişkilere bir anlam yüklemesi” olarak ifade edilen bir kavramdır (Aşıcı 2009). Okuryazarlığın genel tanımı, bir dilin yazınlarını okuyabilme, okunan öğeleri algılama ve kavrama yetisine sahip olunmasıdır.

Günümüz yaşantısında okuryazarlık, iletişimin bir parçasıdır. Bir dili bilip, konuşabilmenin yanı sıra iletişim kurabilmek için, yeterli derecede okumayı ve yazmayı da bilmek gerekir (Uğurlu 2011). Okuryazarlık, sadece bilişsel yetenekleri değil, bununla beraber sosyal yönleri kapsayan çok boyutlu bir kavramdır. Son yıllarda yapılan tanımlarda okuryazarlık, “kişinin okuma ve yazmaya karşı ilgisini, amacını dışarıdan birinin değil, kendisinin belirlediği bir üst biliş faaliyeti” olarak ifade edilmektedir. Bu beceriyi edinen birey, okuma yazma ile ilgili problemlerini kendisi belirler,eğer herhangi bir hatası varsa düzeltir, gerekli olan düzenlemeleri yapar ve süreci yine kendisi denetler. Bu şekilde bir okuryazarlık becerisi edinmiş bireylerin kendi duygu, bilgi ve düşüncelerini geliştirirken, aynı zamanda yaratıcı ve derin değerlere sahip olacağı, kendini geliştirdiği gibi içinde bulunduğu toplumun sorunlarının çözümüne ve ilerlemesine de katkıda bulunacağı düşünülmektedir (Cesur 2014).

Okuryazarlık, eğitim hakkından doğan bir haktır. Okuryazarlığı bir hak olarak tanımanın mantığı, “bireylerin, ailelerin, toplulukların ve ulusların üzerinde sağladığı yararla” ilişkilidir (Ayer 2018).

(13)

5

Okuma ve okuryazarlık tanımları kültür, ekonomi ve toplumdaki değişimlere paralel olarak zaman içinde değişmiştir. Okuma-yazma, yazı sembollerini kullanarak, bunları çözmeye yarayan statik bir davranışken; okuryazarlık, iletisi olan her şeyi anlamlandırmayı amaçlayan geliştirilebilir bir beceri olarak tanımlanabilir.

Okuryazarlık, konuşma, dinleme,okuma, yazma ve hem sözlü hem de yazılı dilin önemini kavramayla ilgili aktivitelerin tümünü içerir (Üçpunar 2014).

Günümüzde okuryazarlık kavramı, farklı alanlarda da kullanılmaktadır. Örneğin;

“bilimsel okuryazarlık, görsel okuryazarlık, fen teknoloji okuryazarlığı, internet okuryazarlığı, finans okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, çevre okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, işitsel okuryazarlık, basılı materyal okuryazarlığı, matematik okuryazarlığı, genetik okuryazarlık, kültürel okuryazarlık” gibi kavramlar bunlardan bazılarıdır (Sönmez 2015).

2.1.1 Sağlık okuryazarlığı

Sağlık: “Bireylerin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir” (Uzşen 2016). Kozmetikleştirilmiş sağlık, öneri ve çabalarıyla bedensel ve ruhsal yönden “sağlıklı olmak”yerine, “sağlıklı ve genç görünme” öne çıkmaktadır.

Böylece sağlık kavramı, sağlıklı olmak yerine, sağlıklı görünmek anlayışı ile bir anlamda yeniden oluşturulmakta ve “sahte sağlık” haline dönüşmektedir (Kozan 2013).

Sağlığı geliştirme, bireylerin fiziksel ve ruhsal yönden yüksek sağlık düzeyi ve sosyal çevreye erişmelerinde davranış değişimlerini sağlayan yolları, değişim süreçlerini etkileyen faktörleri içeren bir süreçtir. Sağlığın geliştirilmesinde, sağlıklı yaşam biçimi davranışları anahtar role sahiptir (Sezer 2012).

Geçmiş zamanlarda toplu ölümlere neden olan bulaşıcı hastalıkların yerini, yüksektansiyon, obezite, şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları gibi yaşam şekline bağlı hastalıklar almıştır. DSÖ‟nün verilerine göre, gelişmiş ülkelerde ölümlerin %70- 80‟inin, az gelişmiş ülkelerde ölümlerin %40-50‟sinin nedenleri, yaşam biçiminden

(14)

6

kaynaklanan hastalıklardır. Dolayısıyla sağlığın geliştirilmesinde, ana faktör bireylerin sağlıklı yaşam şekli davranışları kazanmalarıdır. Bu yaşam şekli, sadece hastalıklardan korunmak için değil, aynı zamanda yaşamı süresince iyilik halinin artmasını sağlamalı ve sağlığı geliştirici davranışlarda bulunmayı kapsamalıdır. Sağlıklı bir yaşam biçimi, sağlık bakım hizmetlerinden nasıl yararlanacağını ve sağlığı koruyucu bilgileri bilme, anlama ve kullanmayı gerektirir. Bu sağlık bilgilerine ulaşma, anlama ve kullanma süreci için gerekli yetenek “sağlık okuryazarlığı” dır (Sezer 2012).

Bireyin hayat tarzını ve yaşama şartlarını değiştirerek, onu hem birey hem de toplum sağlığını iyileştirecek olan davranışa sevk eden bilgi, bireysel beceri ve özgüven düzeyi sağlık okuryazarlığı ile edinebilir. Sağlık okuryazarlığı sağlık bilgisi, sağlık eğitimi ve sağlığın teşvikinden farklı bir kavramdır. Sağlık bilgisinin transferi temeldir ama sağlık okuryazarlığını geliştirmek için yetersizdir. Sağlık eğitimi, sağlık davranışları hakkında öğrenmeler için fırsatlar oluşturarak sağlık okuryazarlığını geliştirir. Sağlığın teşviki yaklaşımı bağlamında “sağlık eğitimi sağlık bilgisi” sağlar, gelişmiş sağlık okuryazarlığı için motivasyon oluşturmasına fırsatlar sunar ve yaşam becerilerini geliştirmeyi kolaylaştırır (Sönmez 2015).

Sağlık alanında yaşanılan gelişmelerle beraber bireylere sunulan sağlık hizmetleri artmış, bununla birlikte bireylerin kendi sağlıkları ile ilgili sorumlulukları, sağlık sistemi içindeki hakları ve görevleri de artmıştır. Zamanla sayıları artan tanı araçları ile tanı koyma süreci karmaşıklaşmakta, tıp literatürüne giren yeni bilgilerle insanların sağlıklarıyla ilgili doğru bir şekilde bilgi alması ve bu bilgiyi yorumlaması zorlaşmaktadır. Göçlerle ortaya çıkan anadil farklılıkları, etnik değişimler, yaşlanmayla meydana gelen bilişsel fonksiyon bozuklukları, düşük eğitim seviyesi nedeniyle bilgi eksikliği, düşük sosyoekonomik düzey ve sağlık hizmetlerine ulaşmada güçlük, bu durumu daha da zorlaştırmaktadır. Tüm bunlara sağlık hizmeti veren ile alan kişi arasındaki iletişim sorunları da eklendiğinde, çoğu zaman verilen sağlık bilgisinin yarısından fazlası daha alınırken kaybolmaktadır (Kendir Çopurlar 2016).

Sağlık okuryazarlığı; kişilerin veya toplumların temel sağlık bilgilerini öğrenme, bunları doğru olarak yorumlama ve anlamalarını sağlayan aşamalardan oluşur. Sağlık

(15)

7

okuryazarlığının tanımı yapılırken; kişilerin hastalıklardan korunması, gerekli sağlık hizmetlerinden faydalanması ve kişilerin yaşam kalitesinin arttırılması ve sürdürülmesi, sağlığın iyileştirilmesi gibi konular dikkate alınmalıdır. Kişilerin sağlıkla ilgili konularda doğru kararlar alabilmelerini, alınan bu kararları hayata geçirebilmelerini ve bu bilgilere ulaşmak için bilgileri anlamak ve değerlendirmek amacıyla gerekli bilgi, motivasyon ve beceriye sahip olmalarını da içerir (Madalı vd. 2017).

Sağlık okuryazarlığı, bireyler ve sağlık hizmetleri arasında aktif bir aracı ve köprüdür.

Yeni sağlık sistemi, hizmetten yararlanan ve yararlanacak olan bireyler için karmaşık bir yapıdadır. Kişilerin, sağlık sorunları ve verilen hizmetle ilgili bilgilenmeleri, sorumlulukları ve haklarını bilmeleri, sağlık ile ilgili kararlar verebilmeleri gibi yeni rolleri vardır ve bireylerin bu konularda bilgi ve yeterlilik sahibi oldukları kabul edilmektedir. Sağlık sisteminin, nasıl kullanılabileceği ve bu sistemden nasıl yararlanılabileceğinin bilinmesi de büyük önem taşımaktadır. Sağlık okuryazarlığı tanımından da anlaşılabileceği gibi, kişiler sadece okuma ve anlama değil, sağlıkla ilgili karar verebilmeyi sağlayacak kadar sağlık bilgilerine sahip olmalıdır (Cesur 2014).

Günlük hayatta yetişkinler koruyucu sağlık uygulamaları, ilaç seçimi ve satın alma, sağlık ile ilgili bir makale okurken sağlık okuryazarlık görevlerinin geniş bir yelpazesi ile karşı karşıya kalabilirler. Örneğin, ebeveynler kendi çocuklarının sağlık bakım hizmetlerini yönetmek zorundayken; yaşlı yetişkinler reçeteli bir ilacın yararları hakkında karar almak zorundadır. Tüm bu etkinlikler, yazılı ve basılı bilgi okuma ve anlama yeteneği gerektirir (Üçpunar 2014).

Bugünkü sağlık okuryazarlığı; reçete edilen ilaç talimatlarını, randevu kartlarını, tıbbi eğitim broşürlerini, doktorların açıklamalarını ve onam formlarını anlama ve karmaşık sağlık sistemleri ile baş edebilme yeteneğini içerir (Uğurlu 2011).

Günümüzde SOY ve sağlık bilgilerinin iletişimi geçmiş dönemleregöre çok fazla önem kazanmıştır. Diğer taraftan sağlıkla ilgili bilgileri iletmek, günümüzde daha zor bir hale gelmiştir. Bu duruma;

(16)

8 Okuryazarlık düzeyinin sınırlı olması,

Tanı koyma sürecinin karmaşık bir hal alması,

Sayısı giderek artan ve sürekli güncellenen araştırma verileri, Kültürel farklılıklar,

Yaşa bağlı değişiklik gösteren fiziksel ve bilişsel beceriler,

Duygusal durum farklılığı ve buna bağlı olarak dinleme, öğrenme, hatırlama becerilerinin etkilenmesi gibi sebepler, neden olarak gösterilebilir (Çiftçi 2017).

Sağlık okuryazarlığı düzeyinin yaşlılarda, öğrenim düzeyi düşük olanlarda, yoksullarda, azınlıklarda ve yaşadığı ülkenin dilini iyi kullanamayanlarda daha düşük olduğu belirtilmiştir. Sağlık okuryazarlığı sağlık sonuçlarını üç önemli noktada etkilemektedir.

(1) Sağlık hizmetlerine erişim, (2) hasta ve sağlık hizmet sunucuları arasındaki etkileşim ve (3) öz bakım becerileri. Okuryazarlık düzeyi düşük bireyler, çalışma ortamlarındaki veya toplumdaki fonksiyonlarını yerine getirmede güçlükle karşılaştığı gibi, aynı zamanda kendi sağlığının yönetimi konusunda da sorun yaşamaktadır. Ayrıca bu bireyler, sağlıkla ilgili bilgilere ve sağlık hizmetlerine ulaşmada da sıkıntı çekmektedir. Sağlık çalışanları çoğunlukla hasta ile iletişimlerinde “hastanın okuryazarlık düzeyini” göz önünde bulundurmamaktadır (Filiz 2015).

Sağlık okuryazarlığı, tek yönlü değildir. Hastalar, çeşitli kanallardan nasıl güvenilir sağlık bilgisi toplaması gerektiğini öğrenmek durumundadır. Hastaların kendi sağlık sorunları hakkında bilgi bulma ve uygulama becerileri “onların, gelecekteki refahı üzerinde önemli bir etkiye” sahip olabilir. Aksi halde sağlık sistemi, yanlış anlama labirentine dönüşebilir. Bilgi vermek, sağlık hizmeti sağlayanların görevi olduğu gibi, bilgi edinmek de, sağlık hizmeti alanların görevidir. Sağlık okuryazarlığı seviyesi yetersiz hastaların, soru sormamasının iletişim sürecinin verimli geçtiği anlamına gelmediği gibi; bilgi eksikliği duyan hastanın bu bilgileri aile, arkadaş, medya, internet gibi başka kanallardan tamamlamaya çalışacağı unutulmamalıdır. Bunun sonucu olarak,

“eksik ya da yanlış bilgi” hızla akmaya ve kullanılmaya başlamaktadır. Edinilen bilginin sağlığa ilişkin olması birçok tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Eksik ya da yanlış anlaşılmış sağlık bilgisi, yeni hastalıklara, ölüm dahil istenmeyen durumlara

(17)

9

sebep olabileceği gibi; sonuç olarak tedavi maliyetlerini artırma, sağlık konusunda yanlış bilinç ve kültür oluşması gibi neticelere sebep olmaktadır (Üçpunar 2014).

Bireyin belirli beceri ve yeteneklere sahip olması, sağlık okuryazarlılığının yeterliliğe ulaşması konusunda gerekli görülmektedir (Uğurlu 2011).

Sağlıklı yaşam biçimi davranışları; sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme, bireylerarası ilişkiler, ruhsal gelişim ve stres yönetiminden oluşur. Sağlık sorumluluğu, bireyin sağlığına dikkat etmesi, sağlık konusunda bilgilenme, ihtiyaç durumunda profesyonel bir yardımdan destek alabilmesidir. Kişinin kendi iyilik hali için, aktif olarak sorumluluk hissetmesidir. Fiziksel aktivite, günlük hayatın bir parçası olarak planlı bir olarak yapılan hafif, orta ve ağır egzersizleri düzenli şekilde uygulamayı içerir.Beslenme; bireyin öğünlerini seçmesini, düzenlemesini ve yiyecek seçimindeki değerini belirler. Ruhsal gelişim; iç kaynakların gelişimi üzerinde odaklanır. Gelişme;

bireyin yaşam amaçları ve iyilik halini en üst düzeye çıkarması için çalışmasıdır. Bu durum ancak, ilişki kurma ve kendini gerçekleştirmeyle olabilir. İlişki kurma; evrenle ilişki içinde olma ve uyum halinde olduğunu hissetmektir. Kendini gerçekleştirme;

bireyin kendini takdir etmesi, kendinden memnun olması ve değerli olduğuna inanmasıdır. Kendini gerçekleştirmiş bireyler ise, kendini tanır, güçlü ve zayıf yönlerini bilir, belli bir plan ve program çerçevesinde belli bir hedef ve amaca yönelik bir yaşam sürer.Bireylerarası ilişkiler, bireyin diğerleriyle ile olan ilişkileridir, nedensel gereklilikler haricinde anlamlı bir ilişki kurabilmek amacıyla iletişimi kullanma becerisini gerektirir. İletişim, sözel ve sözel olmayan mesajlarla duyguları, düşünceleri, paylaşmayı içermektedir. Stres yönetimi ise, gerilimi azaltmak veya etkin bir şekilde kontrol altında tutmak için kişinin fizyolojik ve psikolojik kaynakları saptaması ve harekete geçirebilmesidir (Sezer 2012).

Sağlık okuryazarlığı yetersiz olan bireylerin, sağlık personelinin kullandığı kelimeleri, online bilgileri, sağlık hizmet sunucuları tarafından verilen bilgileri ve hasta eğitim broşürlerini anlamada, tedavilerine uyum sağlamada, bilişsel bozuklukları belirlemek için kullanılan araçları cevaplamada, tıbbi durumlarına ilişkin bilgileri ve semptomları en uygun şekilde ifade etmede problem yaşadıkları belirtilmektedir (Uğurlu 2011).

(18)

10

Koruyucu sağlık hizmetlerinin ön plana çıkması, sağlık hizmetleri alanların büyük çoğunluğunun sağlık okuryazarlık düzeyinin düşük olması, hasta odaklı sağlık hizmeti sisteminin talep edilmesi, sağlıkla ilgili teknik terimlerin fazlalığı, sağlık bilgisinin toplumla yeterince paylaşılamaması, sağlık harcamalarındaki artış sağlık okuryazarlığının giderek önem kazanmasına sebep olmuştur (Avcı 2013).

Ailesinde veya kendisinde sağlık sorunlarının olup olmaması gibi durumlar da “sağlık okuryazarlık seviyelerini” etkilemektedir. Herhangi bir sağlık problemi olan bir kişinin, özel hastalıklara ait sağlık okuryazarlığı beceri seviyesinin daha yüksek olması beklenmektedir. Örneğin; şeker hastası olan bir bireyin, hastalıkla ilgili sağlık okuryazarlığı seviyesi daha yüksektir (Madalı vd. 2017).

Sağlık okuryazarlığı seviyesinin, saptanmasında son zamanlarda sayısız araç geliştirilmiştir. Bu araçların bir kısmı tarama testi, diğer bir kısmı da daha kapsamlı değerlendirme yapma amacıyla kullanılmaktadır. Sağlık okuryazarlığı seviyesinin, doğru bir şekilde değerlendirilmesi için, öncelikle toplumun yapısına ve özelliklerine uygun araçların geliştirilmesi gerekir. Geliştirilen araçlar, toplumun sağlığını etkileyen konular dikkate alınarak, uygun müdahalelerde bulunmasına ve sürecin değerlendirilmesine imkan vermelidir. Bununla beraber geliştirilen araçlar daha çok klinik çalışmalarda kullanıldığı için, araçların kısa, hızlı ve kolay uygulanabilir olması gerekir. Sağlık okuryazarlığı konusunda en çok bilinen araçlar; Yetişkinlerde İşlevsel Sağlık Okuryazarlığı Testi (Test of Functional Health Literacy in Adults, TOFHLA), Tıpta Yetişkin Okuryazarlığının Hızlı Tahmini (Rapid Estimate of Adult Literacy in Medicine, REALM) ve En Yeni Yaşamsal Bulgu(Newest Vital Sign, NVS)‟dur (Madalı vd. 2017).

Türkiye‟de de sağlık okuryazarlık düzeyinin belirlenmesine yönelik sınırlı sayıda çalışma olduğu saptanmış olup, sağlık okuryazarlığının çok düşük olduğu tahmin edilmektedir (Uğurlu 2011). Kişiler benzer öğrenim düzeyine sahip olsalar da okuma, yazma, anlama ve hesaplama becerileri farklı olabilmektedir. Bu nedenle sağlıkla ilgili konularda kişiyi değerlendirirken öğrenim durumunun değil, sağlık okuryazarlık düzeyinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmektedir (Filiz 2015).

(19)

11

Ülkemizde yapılan Sağlık-Sen çalışmasında; kişilerin %24.5‟inde yetersiz, %40.1‟inde ise sınırlı SOY düzeyi olduğu görülmüştür. Bursa‟da yapılan çalışmada ise yetersiz SOY oranı %12.5 olarak ve sorunlu-sınırlı SOY oranı ise %42.3 olarak belirlenmiştir (Çiftçi 2017).

2.1.2 Beslenme okuryazarlığı

Beslenme, sağlığı korumak ve yaşam kalitesini arttırmak için, vücudun ihtiyacı olan besin öğelerini yaşamın her aşamasında yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir eylemdir (Anonim 2015).

Neredeyse insanlık tarihinin başlamasından bu yana beslenme ve sağlık arasındaki etkileşim bilinmekte ve insanları bu konuda çaba harcamaya yöneltmektedir. Yalnızca hastalıkların tedavisinde yada şiddetinin azaltılmasında değil, çok daha önemlisi hastalıkların önlenmesinde beslenme son derece büyük bir öneme sahiptir. Başka bir deyişle; sağlığı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen çevresel faktörlerin başında

“beslenme‟‟ gelmektedir (Öktem Güngör 2019).

Beslenme ve sağlık arasındaki güçlü bağ, günümüzde genel olarak kabul edilmektedir.

Sağlıklı yaşama ve sağlığı korumak için, yeterli ve dengeli beslenme uygulamaları gereklidir. Özellikle, çağdaş sağlıksız beslenme uygulamaları kanser, kardiyovasküler hastalık ve diyabet gibi ciddi bulaşıcı olmayan hastalıkların artan yaygınlığı ile ilişkilidir. Bulaşıcı olmayan hastalıklar, dünya genelinde önde gelen ölümnedenlerinden olduğundan, hastalar ve sağlık sistemleri için muazzam bir ekonomik yükün yanı sıra, yayılmalarına karşı koymak küresel bir sağlık önceliği haline gelmiştir (Ayer 2018).

Sağlıklı beslenme; yenilen besinden zevk alarak, çeşitli ve dengeli beslenerek, tüm besin öğelerinin kişiye özel gereksinim duyulan miktarlarda alınması ve ideal vücut ağırlığının sürdürülmesidir. Sağlıklı beslenmenin anne karnından başlayarak sağlanması, yaşam boyu sağlığın korunması ve kronik hastalıkların önlenmesi açısından büyük bir öneme sahiptir (Anonim 2015).

(20)

12

Yetersiz ve dengesiz beslenme ile bağlantılı hastalıkların önlenmesi ve kontrol edilmesine yönelik stratejilerde, ortak risk etmenleriyle savaşan etkili girişimlere ihtiyaç vardır. Bu girişimler içinde, sürdürülebilir beslenme eğitimi, gıda ve beslenme okuryazarlığının geliştirilmesine yönelik çabalar etkili olmaktadır. Küreselleşme sürecinde istenen yaşam kalitesini yakalayabilmek için kişilerinve tüm toplumun beslenme bilinci geliştirilerek, sağlıklı beslenmenin yaşam şekli haline dönüştürülmesi gerekmektedir (Aktaş ve Özdoğan 2016).

Sağlıklı ve dengeli beslenme, ancak besleyici ve güvenilir besinlerle sağlanabilir. Bir besinin sağlıklı olması demek; beslenme kalitesi bakımından yeterli olması, toksikolojik ve mikrobiyolojik riskleri taşımamasıdır (Özçelik ve Güler 2002).

Ülkemizde ortalama besin tüketim düzeyine bakıldığında, nüfusun yeterli beslendiği izlenimi oluşmasına karşın, çok önemli beslenme sorunlarının varlığı bilinen bir gerçektir. Bunun en önemli temel nedeni sosyo-ekonomik eşitsizliklerdir. Bir sosyal grup açlığını giderebilecek düzeyde bile besin bulamazken, diğer bir grup sadece günlük enerjisini karşılayacak düzeyde, başka bir grup ihtiyacının çok üstünde besin tüketmektedir. Bunun sonucu toplumda bir tarafta açlık ve dengesiz beslenme, diğer tarafta aşırı beslenme sonucu sağlık sorunları görülmektedir (Baysal 2003). Dolayısıyla ülkemizde beslenme durumu coğrafyaya, mevsim şekillerine, sosyoekonomik düzeye ve kırsal-entsel yerleşim yerlerine göre önemli derecede farklılıklar taşımaktadır. Bu durum dolayısıyla beslenme sorunlarının nitelik ve görülme sıklığı üzerinde etkili olmaktadır (Cesur 2014).

Kentselleşmenin etkisiyle, yağdan zengin “fast-food” (ayaküstü) beslenme tipi artmış olup ve fiziksel aktivitenin azalmasıyla da özellikle gençlerde obezite prevelansı artış göstermiştir. Bununla birlikte, gıda üretiminde endüstriyelleşme, hazır gıda tüketiminin yaygınlaşması ve geleneksel yemeklerin önüne geçmesi, doğal tarımın azalması gibi faktörler de tekdüze ve sağlıksız beslenme alışkanlığına yol açmıştır (Alper vd. 2017).

Beslenme alışkanlıkları, insanların bedensel ve zihinsel sağlıklarını etkilemesi bakımından günümüzde tüm dünya ülkelerinde üzerinde son derece önemle durulması

(21)

13

gereken bir konudur. Kişinin öğün sayısı, ana öğünlerde ve ara öğünlerde tükettikleri besinlerin tür ve miktarları, yiyecek satın alma, yemek hazırlama, pişirme ve servis gibi ana özelliklerin yanı sıra kişilerin hızlı veya yavaş yemek yemesi, besinlerin ağızda iyice çiğnenmesi, üzüntülü, neşeli veya sıcak tüketme gibi davranış kalıplarını içeren bir bütünlük teşkil etmektedir. Ayrıca; eğitim, gelir ve beslenme bilgi düzeyi, adet ve gelenekler, iklim, çevre, kentte veya kırsal kesimde yaşama gibi faktörler de beslenme alışkanlıklarına etki etmekte ve yönlendirmektedir (Önay Derin vd. 2015).

Kişilere veya toplumlara göre değişiklik gösteren beslenme alışkanlıklarını etkileyen bazı faktörler vardır. Bunlar;

Çocukluk dönemdeki yeme tercihleri veya yiyecek seçimi Beslenme bilgi düzeyi

Evde yaşayan birey sayısı

Yiyecek pazarlama ve reklam durumu

Sembolik ödül, kutlama veya konfor için yiyecek tüketimi Vücut ağırlığından memnun olma veya olmama (Kozan 2013).

Ayrıca yanlış beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan çok sayıda hastalığın olması ve bunların beslenme alışkanlıkları değiştirilerek engellenebilmesi, çalışmaların bu yöne kaymasına neden olmuştur (Sezek vd. 2008).

Beslenme alışkanlıklarındaki değişlik, kronik hastalık riskinin azalmasında ana kriter olarak dikkat çekmektedir. Diyette yapılan değişiklikler, sadece bireyin sahip olduğu sağlığı için değil, bununla birlikte hayatının ilerleyen dönemlerinde kanser, kalp-damar hastalıkları ve diyabet gibi hastalıkların ortaya çıkma riski açısından da önem taşımaktadır (Kozan 2013). Sağlığı geliştirmede beslenme alışkanlıklarının veya dengeli beslenmenin rolü olduğu gibi, hastalık ajanlarını taşıyıcı veya malnütrisyona yol açacak tarzdaki beslenme alışkanlıklarının ve yiyecek tüketiminin de önemli bir etkisi vardır (Sayan 1999).

(22)

14

Beslenmenin sağlıklı olmadaki etkin rolü, besinlerdeki artan çeşitlilik, ev dışı besin tüketiminin artması ve bunun gibi birçok faktör beslenme okuryazarlığını, önemli bir konu haline getirmiştir. Gündelik hayatta besinlerin seçimi, satın alınması gibi doğrudan bizi etkileyen durumlarda doğru biçimde karar alabilmek için “beslenme okuryazarı”

olunmalıdır (Ayer 2018).

Beslenme okuryazarlığı, sağlık okuryazarlığı kavramı ile paralellik göstermektedir.

Beslenme okuryazarlığı, bireylerin besin hazırlama ve pişirme teknikleri gibi temel beslenme ilkelerini öğrendikleri, uyguladıkları ve beslenmeleri ile ilgili bilinçli kararları alabildikleri aşama olarak anlaşılmaktadır. Beslenme ile ilişkili kronik hastalık prevalansının giderek artması, bireylerin temel sağlık okuryazarlığı ve beslenme okuryazarlığı düzeylerinin, düşük olduğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir (Öktem Güngör 2019).

Beslenme okuryazarlığı; bireyin sağlığını iyileştirici şekilde temel beslenme bilgi ve hizmetlerine ulaşabilme, anlayabilme, yorumlayabilme ve uygulayabilme kapasitesi olarak tanımlanmaktadır (Cesur 2014). İyi bir beslenme okuryazarı olmak için, temel beslenme ilkeleri, besin hazırlama ve pişirme teknikleri gibi konularda da bilgi edinilmelidir (Ayer 2018).

Beslenme okuryazarlığı, tüketicilerin besin, besin öğesi, besin grupları ve beslenme ile bağlantılı okudukları, dinledikleri veya yazılan çeşitli bilgileri anlayabilmeleri, eleştirel bir şekilde değerlendirebilmeleri, sağlıklı besin seçimini ve tüketimine yönelik doğru kararlar alabilmelerini ve bu bilgileri yaşam tarzı değişikliğine dönüştürebilmeleri açısından çok büyük bir önem taşımaktadır (Öktem Güngör 2019).

Beslenme okuryazarlığı seviyesinin tespit edilmesi için, sağlık okuryazarlığı seviyesinin belirlenmesinde kullanılan NVS ve Diamond ve arkadaşlarıyla birlikte 2007 yılında, Beslenme Okuryazarlığı Skalası (NLS) olmak üzere iki adet araç geliştirilmiştir.Ne varki; NVS, besin etiketi kullanılarak uygulandığı halde, bireylerin beslenme bilgi seviyelerinin değerlendirilmesine yönelik soru bulunmamaktadır. Etiket okumak ve değerlendirmek, beslenme için önemli bir kriter olmasına rağmen, beslenme bilgisi

(23)

15

yetersiz olup, ancak sayısal becerileriolan bireylerde, NYS skorları da yüksek çıkabilir.

Beslenmeye özgü olarak geliştirilen tek araç olan NLS,sağlık okuryazarlığı düzeyini belirlenmede kullanılan TOFHLA‟ya benzer olarak tasarlanmıştır. Çalışmanın sonunda, TOFHLA‟nın okuma anlama puanıyla karşılaştırdığımızda, iyi bir iç tutarlılık gösterdiği halde araştırmalarda pek tercih edilmemiş ve kapsamlı olarak değerlendirilmemiştir (Madalı vd. 2017).

Beslenme okuryazarlığı, beslenme eğitimi ile doğrudan ilişkilidir. Değişen toplum şartları ve beslenme alışkanlıkları, beslenme ve sağlık bakımından faydalı olanlar kadar hatalıuygulamaları da içermektedir. Beslenme sorunlarının oluşmasında en önemli etmenlerden biri eğitimsizliktir. Beslenme eğitimi toplumun; yeterli ve dengeli besin tüketimi alışkanlıklarının geliştirilebilmesi, yanlış ve hatalı beslenme alışkanlıklarının ortadan kaldırılmasını, besinlerin sağlığı tehdit edici hale gelmesinin önlenmesini ve besin kaynaklarının daha etkin ve ekonomik kullanımı gibi konularda eğiterek, beslenme durumunun iyileştirilmesini amaç edinmiştir. Besinlerin seçimi, hazırlanması, pişirilmesi ve tüketimi ile ilgili tüm davranışlar öğrenilmiş davranışlardır. Bu davranışların beslenme eğitimi verilerek düzeltilebileceği bilinmektedir (Ayaz ve Bilici 2008).

Toplumun beslenme durumunun iyileştirilmesi için alınacak önlemlerin hiç birinin eğitime ağırlık verilmeksizin başarılı olamayacağı açıktır. Bilinçli beslenme, halkı beslenme bilimini günlük yaşama uygulayabilecek şekilde bilinçlendirmeyle gerçekleştirilebilir ki, bu durum da beslenme okuryazarlığı düzeyinin artması demektir (Çalıştır vd. 2005). Birey ve toplum açısından en önemli dönem olan ve kişiliğin şekillendiği gençlik zamanlarında beslenme bilgisinin edinilmiş olması büyük önem taşımaktadır (Şanlıer vd. 2017). Beslenme bilgisi sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılmasında önemli bir role sahiptir. Aynı zamanda, yapılan çalışmalarda beslenme bilgi düzeyinin beslenme davranışını değiştirmede etkili olma durumu gösterilememiştir. Beslenme bilgisi ile davranışı arasındaki ilişki tartışmalı olsa da, birçok çalışma beslenme eğitiminden sonra daha iyi beslenme bilgisi ve alışkanlıklarının edinildiğini göstermektedir. “Aşırı yağ tüketiminden kaçınmak, daha sağlıklı pişirme yöntemlerinin seçilmesi, yüksek enerjili ve yüksek yağlı besinlerin

(24)

16

tüketiminin azaltılması, öğün planlama, etiket okuma alışkanlığı” beslenme bilgisine dolayısıyla beslenme okuryazarlığına dahil edebilecek başlıklardır (Batmaz 2018).

Beslenme okuryazarlığı, eğitim ve okuryazarlık seviyesi ile doğrudan ilişkili olduğundan, toplumdaki eğitim düzeyinin, okuma oranlarının ve öğrenmeye olan ilginin arttırılması gerekmektedir. Ancak daha kısa sürede doğru besin tercihi yapılabilmesi için İngiltere ve bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi besinin nutrisyonel içeriğini yansıtan “renkli besin etiketi yöntem‟‟ kullanılabilir. Ulusal düzeyde zararlı gıdaların (katkı maddesi, koruyucu ve allerjen içeren, yüksek kalorili, tuzlu, yağlı ve şekerli gıdalar) besin etiketlerinin farklı renklerle diğerlerinden ayrılması ve farklı reyonlara yerleştirilmesi, besin alışverişi yapan bireylerin kendileri için uygun besinleri tercih etmelerini kolaylaştırabilir (Kozan 2019).

Beslenme bilimi, sürekli gelişen ve gelişmeye de devam eden bir bilim dalıdır.

Beslenme bilgisi insanoğlunun davranış ve tutumlarını etkilediği gibi, hangi besini yemesi veya yememesi gerektiği konusunda bilgi verir. Bireyler, bu bilgileri diyetisyenler ve besin etiketlerinden alabilmektedirler. Fakat insanlar çoğu beslenme bilgisini radyo, tv, gazeteler, magazinler ve internetten elde etmektedir. Bu kitle iletişim araçları beslenme bilgisi elde etmede en çok kullanılan araçlardandır. Bu durum bilgiye kolay ulaşma konusunda olumlu bir sonuç gibi görünse de, artan bilgi kirliliği ve bilimsel olmayan bilgilerin paylaşılması insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir (Batmaz 2018).

Tüketicinin gıda seçerkendikkate aldığı önemli konulardan bazıları; çeşitli besin ögeleri gereksiniminin karşılanması için hangi gıdaların yenilmesi gerektiği, kısıtlı bir bütçe ile yeterli beslenmenin nasıl sağlanabileceği, kalorisi düşük gıdaların besleyici olamayacağı, işlenmiş gıdaların tüm besin değerini yitirip yitirmediği şeklinde özetlenebilir. Günümüzde tüketicilerin genel olarak temel gıdaların besleyici özellikleri hakkında kabaca bilgilerinin bulunduğu, ancak buna karşılık işlenmiş, paketlenmiş, kompleks ve yeni gıdaların besin değerlerini tam olarak bilemedikleri görülmekte ve işlem görmüş ya da formüle edilmiş gıda maddelerinin sayısının artması ile tüketicilerin

(25)

17

satın aldıkları ürünlerin besinsel kalitesini tanımalarının güçleştiği ifade edilmektedir.

(Çinpolat 2006).

Bireyler beslenmenin sağlık üzerine etkileri hakkında bilgi aldıkları takdirde, gıda seçim ve tüketimini konusunda daha bilinçli ve düzenli davranmaya yönlenebileceklerdir.

Diğer bir deyişle, bireylerin sahip olacağı eksik ve yanlış beslenme bilgisi, doğru besin almamalarına yol açacaktır (Bulduk vd. 2000).

Beslenme eğitimi; var olan kaynakların en verimli şekilde değerlendirilerek, kişilerin beslenme durumunun geliştirilmesini, yeterli ve dengeli besin tüketme alışkanlıklarının kazandırılmasını, doğru olmayan ve sağlığa zararlı besin tüketimlerinin ortadan kaldırılmasını, besinlerin sağlığı olumsuz yönde etkilemesinin önlenmesini, besin kaynaklarının daha iyi ve sağlığa yararlı şekilde kullanmasını hedeflemektedir (Şen 2018). Beslenme eğitiminin asıl amacı, bireylere doğru bilgiler vererek sahip oldukları besinleri, beslenme ilkelerine uygun olarak en iyi şekilde kullanmalarını öğretmektir (Uzşen 2016).

Dolayısıyla söylenebilir ki iyi bir beslenme eğitimi, yeterli beslenme bilgi düzeyi beslenme okuryazarlığının temelini oluşturur.

Beslenme okuryazarlığının kadınlarda erkeklere göre daha yüksek seviyede görülmesinin sebebi; kadınların genel olarak evde yemek pişirme, hazırlama, mutfak alışverişi yapma ya da planlama gibi konularda erkeklere göre daha aktif ve daha fazla rol alması olduğu düşünülmektedir. Kadının ev içinde yemek ile ilgili süreçlerde daha çok yer alması, doğal olarak beslenme ve gıda bilgisinin de artmasına neden olmaktadır.Başka bir açıdan bakıldığında da yetişkin kadınların beslenme okuryazarlığının belirlenmesi kadının yaşadığı evin beslenme paterni ve alışkanlıkları ile ilgili bilgi sağlayacaktır (Kozan 2019).

(26)

18 2.2 Kaynak Özetleri

Bu bölümde konu ile ilgili yapılmış çalışmalar yayın yılına göre özetlenerek verilmiştir.

Özçelik ve Sürücüoğlu‟nun tıp doktorlarının (168 erkek, 132 kadın) beslenme bilgi düzeylerini belirlemek için yaptıkları çalışmalarında; doktorların % 5,33‟ünün iyi,

%82,34‟ünün orta, %12,33‟ünün yetersiz beslenme bilgi düzeyinde oldukları ortaya çıkmıştır. Doktorların beslenme bilgi düzeylerine uzmanlığın önemli etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Özçelik ve Sürücüoğlu 2000).

Sabbağ‟ın İlköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin beslenme alışkanlıkları ve beslenme bilgi düzeyleri üzerine yaptığı çalışmada, öğretmenlerin %81,10‟ unun ürünlerdeki etiket bilgilerini okuduğunu bulmuştur. Ayrıca evli öğretmenlerin %70,36‟

sının yeterli, %26,65‟ inin iyi, %2,99‟ unun yetersiz; bekar öğretmenlerin %78,72 ‟sinin yeterli, %12,77‟ sinin iyi, %8,51‟ inin yetersiz beslenme bilgi düzeyine sahip oldukları belirlenmiştir (Sabbağ 2003).

Toby vd.‟ nin medyada çıkan reklamların çocukların besin seçimini ve beslenme eğitim müfredatının nasıl olması gerektiğini araştırdıkları çalışma sonucunda diyetisyenlerin, ebeveynlere, beslenme konusunda yanlış bilgi satan birçok medya formunun (süpermarket dergileri, broşürler, gazeteler, Web siteleri) eleştirel olarak nasıl analiz edileceğini öğretmek için müfredatı değiştirebilecekleri sonucuna varmışlardır (Toby vd. 2004).

Çalıştır vd. Muğla Üniversitesi‟nde öğrenim gören öğrencilerin beslenme konusunda bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada, öğrencilerin bilgi puanları

%0,38‟ i bilmeyen, %59,97‟ si bilen, %21,09‟ u iyi bilen olarak bulmuşlardır. Çalışma da, çoğunluğun bilen grubunda olmasına rağmen, beslenme konusunda aktif eğitimin devamıyla öğrencilerin bilgi düzeylerinin artacağı sonucuna varılmıştır (Çalıştır vd.

2005).

(27)

19

Çinpolat (2006) yetişkin tüketiciler üzerinde yaptığı araştırmada, tüketicilerin %91,4‟

ünün yazılı ve görsel basında çıkan beslenme ile ilgili haberleri takip ettiğini belirlemiştir. Kadınların %39,1‟ inin erkeklerin %35,5‟ inin “yeterli” düzeyde beslenme bilgisine sahip olduğunu ve besin satın alırken en çok etkilendikleri ilk üç faktörün geçmiş deneyimler, beslenme bilgileri ve besin ambalajı üzerindeki bilgiler olduğunu saptamıştır (Çinpolat 2006).

Aktaş ve Önay‟ın Konya il merkezinde gebe kadınların beslenme alışkanlıkları, beslenme durumları ve bunun yeni doğan üzerine etkisini araştırdıkları çalışma da, gebe kadınların gebe beslenmesi konusundaki bilgisi; iyi ve orta olanların %30,2 olduğu, bunları %27,9‟ la bilgisi çok iyi olanların izlediği belirlenmiştir. Gebe beslenmesi konusundaki bilgisi kötü ve çok kötü olanlar ise %11,7 olarak bulunmuştur (Aktaş ve Önay 2007).

Ayaz ve Bilici‟nin yaptığı araştırmada, çalışan kadınların %98,7‟ sinin, çalışmayan kadınların ise %88,3‟ ünün ambalajlı ürün satın alırken etiketini okuduğunu saptamışlardır (Ayaz ve Bilici 2008).

Çekal‟ın orta yaşlı ve yaşlı bireylerin beslenme bilgi düzeylerini belirlemek üzere yaptığı çalışmada; bireylerden 64 ve daha alt yaş grubunda beslenme bilgisi yeterli ve iyi olanların %76,3, 65 ve daha üst yaş grubundaki bireylerden %74,2 daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Orta yaşlı bireylerin beslenme bilgi düzeylerinin, yaşlı bireylerden daha iyi olduğunu belirlemiştir (Çekal 2008).

Özçelik ve Özdoğan‟ ın yaptığı araştırmada, üniversite öğrencilerinin %68,5‟ inin beslenme ile ilgili haberleri takip ettiklerini ifade etmişlerdir. Araştırmaya katılanların

%92,1‟ inin öğün aralarında yiyecek içecek tükettikleri; tüketilen yiyeceklerde ilk sırayı çikolata-gofretin; içeceklerde ise şekerli çayın aldığı saptanmıştır. Genç yetişkinlerin beslenmelerine gereken özeni göstermedikleri, beslenmenin öneminin henüz farkında olmadıkları sonucuna varılmıştır (Özçelik ve Özdoğan 2010).

(28)

20

Aktaş ve Cebirbay‟ın tüketicilerin beslenme bilgilerine ulaşmada kullandıkları kitle iletişim araçları üzerine yaptıkları araştırmada, tüketicilerin kitle iletişim araçlarına ilişkin tercihleri, sıra ile televizyon (%29,1), radyo (%23,0) ve internet (%22,1) olarak bulunmuştur (Aktaş ve Cebirbay 2011).

Çelik Kayapınar‟ ın kadın ve erkek ilköğretim öğretmenlerinin beslenme alışkanlıkları ve bilgi düzeylerinin karşılaştırılması üzerine yaptığı araştırma da, kadın öğretmenlerin

%73,6‟ sı , erkeklerin %92,4‟ ü kahvaltı yaptığını, %88,7 kadın-%71, 8 erkek öğretmen eğitim sürecinde beslenme konusunda bilgi aldığını ve % 93,2 kadın-%78,7 erkek öğretmende bu bilgileri besin seçiminde kullandığını belirtmiştir. İlköğretim öğretmenlerinden kadınlar temel beslenme bilgileri içeren soruların 7 maddesine erkeklere göre yüksek oranda doğru cevaplar vermişlerdir. Erkek öğretmenler ise 3 maddede kadınlara göre daha yüksek oranda doğru cevap vermişlerdir. Sonuçta öğretmenlerin temel beslenme bilgilerinin yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır (Çelik Kayapınar 2011).

Aihara ve Minai, Japonya‟da bireylerin beslenme okuryazarlık düzeylerini ölçmek için yaptıkları çalışmada, tüm katılımcıların %30‟ unda yeterli düzeyde beslenme okuryazarlığı saptanmıştır. Kadınların beslenme okuryazarlığı düzeyleri, erkeklere göre daha yüksek bulunmuştur. Katılımcıların %30‟ unun eğitim düzeyi lise mezunu veya daha alt seviyededir. %40‟ ının sosyoekonomik düzeyleri düşüktür. Katılımcılar arasında en yaygın beslenme bilgi kaynağı televizyon olarak bulunmuştur. Sonuç olarak yeterli beslenme okuryazarlığı olanların cinsiyet, eğitim düzeyi, ekonomik durum, kişisel sağlık durumları arasında anlamlı fark olduğu saptanmıştır (Aihara ve Minai 2011).

Sezer‟ in sağlık okuryazarlığı düzeyinin, sağlıklı yaşam biçimi davranışları ile ilişkisi üzerine yaptığı araştırma da, katılımcıların eğitim düzeyi arttıkça sağlık okuryazarlık puanın da arttığı saptanmış, sağlık okuryazarlığı düzeyi ile sağlıklı yaşam biçimi davranışları arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur (Sezer 2012).

(29)

21

Kervancı‟nın yaptığı çalışmada, kadınların beslenmesini etkileyen medya araçlarından

%56,6‟ sının tv reklamı, %30‟ unun internet, %18‟nin tv programları, %16,7‟ sinin gazete yazıları ve %1,6‟ sının diğerleri olduğu bulunmuştur (Kervancı 2013).

Kozan‟ın Tokat‟ta spor merkezlerine devam eden kadınların, beslenme alışkanlıkları, zayıflamaya yönelik uygulamaları ve beslenme bilgi düzeylerinin belirlenmesi üzerine yaptığı çalışmada, kadınların %43,0‟ı zayıf, %45,5‟nın orta %12,0‟nın iyi derecede beslenme bilgisine sahip oldukları saptanmıştır. Kadınların hiçbiri çok iyi derecede beslenme bilgisine sahip bulunmamıştır (Kozan 2013).

Tütüncü ve Karaismailoğlu, üniversite öğrencilerinin beslenme bilgi düzeylerinin belirlenmesi üzerine yaptıkları çalışmada, %63,1‟ inin orta, %9,0‟ unun zayıf, %27,0‟

sinin iyi, %0.9‟ unun ise çok iyi düzeyde beslenme bilgisine sahip olduğunu saptamıştır.

Öğrencilerin cinsiyet, sınıf, beden kütle indeksi ve beslenme eğitimi alma durumuna göre beslenme bilgi puanları arasında farklılık olmadığı bulunmuştur (Tütüncü ve Karaismailoğlu 2013).

Spronk vd.‟nin yaptıkları çalışmada yüksek eğitim düzeyi ya da sosyo ekonomik duruma sahip olanların düşük olanlara; orta yaşta olanların daha genç ya da daha yaşlı olanlara; kadınların erkeklere kıyasla daha yüksek beslenme okuryazarlığı düzeyine sahip olduğunu belirtmişlerdir (Spronk vd.2014).

Cesur‟un yaptığı araştırmasında, bireylerin yetişkinlerde beslenme okuryazarlığı değerlendirme aracından aldıkları puanlar incelendiğinde %79,8'inin yeterli düzeyde olduğunu saptamıştır (Cesur 2014).

Ayer‟in Çivril yöresindeki adolesanlarda beslenme okuryazarlığının mevcut durumu ve etkileyen faktörlerini belirlemek için yaptığı çalışmada, adolesanların beslenme okuryazarlığı düzeyini ve sağlıklı beslenme ile ilgili bilgilerini yetersiz bulmuştur (Ayer 2018).

(30)

22

İncedal-Sonkaya vd. (2018) tarafından yapılan çalışmada, öğrencilerin gıda güvenliği kavramını %15.3‟ü, gıda okuryazarlığı kavramını da %14,7‟si doğru olarak tanımlamışlardır. Ayrıca yapılan değerlendirme de, öğrencilerin öğrenim gördükleri bölüm, yaş, cinsiyet, ekonomik durum ve gıda için aylık harcama miktarı ölçütlerinin gıda güvenliği kavramını tanımalarında etkili olmadığı belirlenmiştir (İncedal-Sonkaya vd. 2018).

Şen‟in yaptığı araştırmada, “sağlıklı bir şekilde beslendiğinize inanıyor musunuz?”

sorusuna; kadınların %23,3‟ ü, erkeklerin %19,8‟ i evet; kadınların %28,8‟ i, erkeklerin

%36,5‟ i hayır; kadınların %45,4‟ ü, erkeklerin %39‟ u bazen; kadınların %2,5‟ i, erkeklerin %4,7‟si bilgim yok demiş olup cinsiyete göre anlamlı bir fark bulunmadığı saptanmıştır (Şen 2018).

Özdenk ve Özcebe, üniversitede farklı yerlerde çalışan personellerin beslenme alışkanlıklarıyla beslenme okuryazarlıkları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yaptıkları kesitsel nitelikli çalışmada, %32.1‟ i yeterli beslenme okuryazarlığı düzeyine,

%8,4‟ü iyi beslenme alışkanlığına sahiptir. İlkokul mezunu olanların, üniversite mezunu olan personellere göre, bekârların evlilere göre beslenme okuryazarlığını yetersiz bulmuşlardır (Özdenk ve Özcebe 2018).

Krause vd. İsviçre‟de bireylerin beslenme okuryazarlığı bilgilerini ölçmek amacıyla yaptıkları çalışmada ortalama yaş 43 yıl ve eğitimini tamamlayan bireylerin oranı

%77‟dir. Katılımcıların yarısı beslenme okuryazarlığını doğru tanımlayıp açıklayarak sağlık ve beslenme okuryazarı olarak değerlendirilmiştir (Krause vd. 2018).

Öktem Güngör‟ün “sağlıklı beslenmede bireysel ve grup eğitiminin bireylerin beslenme alışkanlıkları ve besin seçimi üzerine etkisi” çalışmasında, grup beslenme eğitimi verilen bireylerin eğitim öncesinde %50,0‟ sinin “yetersiz”, %40,6‟sının “orta”, %9,4‟

ünün ise “iyi” beslenme bilgi düzeyine sahip olduğu, eğitim sonrasına bakıldığında % 9,4‟ ünün “yetersiz”, %34,4‟ ünün “orta”, %56,2‟sinin ise “iyi” beslenme bilgi düzeyine sahip olduğu ve eğitimden 2 ay sonra ise %100‟ ününde “iyi” beslenme bilgi düzeyine sahip olduğu saptanmıştır. Bireysel beslenme eğitimi verilen bireylerde beslenme bilgi

(31)

23

puanı sınıflamasına bakıldığında eğitim öncesinde %3,1‟ inin “yetersiz”, %81,3‟ ünün

“orta”, %15,6‟ sının “iyi” beslenme bilgi düzeyine sahip olduğu, eğitim sonrasında ise

%100‟ ünün “iyi” ve eğitimin 2 ay sonrasında ise %15,6‟sının “orta”, %84,4‟ ünün de

“iyi” beslenme bilgi düzeyine sahip olduğu bulunmuştur (Öktem Güngör 2019).

Taylor vd. diyetle ilişkili dört hastalıktan en az birine sahip olan 386 yetişkinin katıldığı farklı diyet kalıplarına bağlılığın beslenme okuryazarlığıyla ilişkisini inceledikleri çalışmada; yetersiz beslenme okuryazarlığı olanların, daha fazla kızarmış yiyecekler, şekerle tatlandırılmış içecekler, kırmızı et, işlenmiş gıdalar tükettiği, iyi beslenme okuryazarlığı olanların ise daha dikkatli ve Akdeniz diyetinde yer alan sebzeler, zeytinyağı, fındık tükettiğini bulmuşlardır. Beslenme okuryazarlığının, sağlıklı / sağlıksız diyet modellerine bağlılığı etkilediğini belirtmişlerdir (Taylor vd. 2019).

Ray‟ın bilişsel performansın yaşlı erişkinlerde sağlık okuryazarlığı becerilerini ve beslenme alımını nasıl etkilediğini incelediği çalışmada, yüksek biliş puanına sahip olanların sağlık okuryazarlığı ve beslenme durumu düzeyini daha yüksek bulmuştur, ancak aralarında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır (Ray 2019).

Mallan vd. öğrencilerin bir üniversite ortamında gıda okuryazarlığı geliştirmeleri ve uygulamaları konusunda karşılaştıkları zorluk, fırsat ve motivasyonu belirlemeyi amaçlamıştır.Kaliforniya‟daki çeşitli devlet üniversitelerine giden 82 öğrenci çalışmaya katılmıştır. Çalışma sonucunda fiziksel gıda ortamı, kafa karıştırıcı bilgi, kapasite ve kaynak kısıtlamaları ve sosyal gerilimler zorluklar olarak belirlenmiştir. Fırsatlar arasında medya ve internet, akademik kurslar, akran eğitimi, kampüs kaynakları ve yemek salonları bulunmaktadır. Motive edici unsurlar arasında da sağlık, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, zevk almak sayılmıştır. Öğrenciler üniversiteyi gıda okuryazarlığını geliştirmek için uygun bir zaman ve üniversiteyi güvenilir bir ortak olarak görmüşlerdir (Mallan vd. 2020).

Er Döngel (2020), Yetişkin bireylerin beslenme okuryazarlığı durumu ve yaşam kalitesi ilişkisinin belirlenmesi: Kütahya örneği‟ nin incelendiği araştırma da, yetişkinlerde beslenme okuryazarlığı değerlendirme aracı‟ndan alınan toplam puanlar doğrultusunda

(32)

24

katılımcıların %59,8‟i yeterli beslenme okuryazarlığı düzeyine sahip olduğu saptanmıştır (Er Döngel 2020).

Pak‟ın öğretmenlerin beslenme okuryazarlığı durumunun ve üç faktörlü beslenme anketine göre beslenme alışkanlıklarının incelendiği araştırma da, öğretmenlerin beslenme okuryazarlık düzeyi %82,4 olarak yeterli düzeyde bulunmuştur (Pak 2020).

(33)

25 3. MATERYAL VE YÖNTEM

Bu araştırma yetişkin kadınların beslenme okuryazarlık durumlarını saptamak amacıyla yapılmıştır.

3.1 AraĢtırma Evreni ve Örneklemin Belirlenmesi

Araştırmanın evrenini; Ankara İli Yenimahalle Halk Eğitim Merkezi‟nde kurs gören kadınlar, örneklemi ise araştırmaya katılmaya gönüllü, 19-64 yaş arası, en az ilkokul mezunuolan 200 kadın oluşturmuştur.

3.2 AraĢtırma Verilerinin Toplanması

Çalışma verilerinin toplanmasında anket formu (EK 1) kullanılmıştır. Anket formu 3 bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde; katılımcılara ait genel bilgiler (yaş, medeni durum, eğitim durumu, meslek durumu, beslenme ile ilgili bilgi alma durumu, sağlık durumu, egzersiz yapma durumu),

İkinci bölümdebesin seçimi ve beslenme alışkanlıklarına ait bilgiler (günlük öğün sayısı, öğün atlama durumu-nedeni, ara öğün tüketme durumu-neler tüketildiği, akşam yemeği sonrası besin tüketme durumu)

Üçüncü bölümde; beslenme okuryazarlık durumunu belirlemek için Cesur ve ark (2014) tarafından geliştirilen “Yetişkinlerde Beslenme Okuryazarlığı Değerlendirme Aracı” yer almıştır.

Cesur ve ark (2014) tarafından geliştirilen “Yetişkinlerde Beslenme Okuryazarlığı Değerlendirme Aracı” 5 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm genel beslenme bilgisi

(34)

26

(10 soru), ikinci bölümde okuduğunu anlama ve yorumlama (6 soru), üçüncü bölümde besin grupları (10 soru), dördüncü bölümde porsiyon miktarları (3 soru), beşinci bölümde gıda etiketi okuma ve basit hesap yapma kabiliyeti (6 soru) ile ilgili sorular sorulmuştur. Doğru yanıtlanan her soru bir puan, yanlış cevaplanan ve boş bırakılan sorular ise 0 puandır. Toplam puan üzerinden 0-11 puan arası yetersiz, 12-23 puan arası sınırda, 24-35 puan arası yeterli beslenme okuryazarlığı düzeyi olarak puanlandırılmaktadır Alt bölümlerin puanlandırılması aşağıdaki gibidir.

1. bölüm: Genel beslenme bilgisi ile ilgili 10 soru bulunmaktadır.

Beslenme okuryazarlığı düzeyleri 0-3 puan : yetersiz

4-7 puan : sınırda

8-10 puan: yeterli beslenme okuryazarlığı düzeyi

2. bölüm: Okuduğunu anlama ve yorumlama ile ilgili 6 soru bulunmaktadır.

Beslenme okuryazarlığı düzeyleri 0-2 puan: yetersiz

3-4 puan: sınırda 5-6 puan: yeterli

3. bölüm: Besin grupları ile ilgili 10 soru bulunmaktadır.

Beslenme okuryazarlığı düzeyleri 0-3 puan : yetersiz

4-7 puan : sınırda 8-10 puan: yeterli

(35)

27

4. Bölüm: Porsiyon miktarları ile ilgili 3 soru bulunmaktadır.

Beslenme okuryazarlığı düzeyleri 0-1 puan: yetersiz

2 puan : sınırda 3 puan : yeterli

5. Bölüm: Gıda etiketi okuma ve temel matematik ile ilgili 6 soru bulunmaktadır.

Beslenme okuryazarlığı düzeyleri 0-2 puan: yetersiz

3-4 puan: sınırda 5-6 puan: yeterli

Araştırma verileri Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Etik Kurulu‟ndan 20.02.2019 tarihinde alınan onay sonrası (EK 2) ve Yenimahalle Halk Eğitim Merkezi‟nden (EK 3) de gerekli izinler alındıktan sonra Mayıs-Haziran 2019 tarihleri arasında toplanmıştır.

Anket sorularını cevaplama süresi ortalama 15 dakikadır.

3.3 Verilerin Değerlendirilmesi

Araştırma sonucunda elde edilen veriler, windows ortamında SPSS (Statistical Package for the Social Science) istatistiksel paket programı ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen verilerin nitel ve nicel olmasına bağlı olarak öncelikle tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra ki-kare (k2), iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (en düşük anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir), tek yönlü varyans analizi (anova) (F) kullanılmış ve çizelgelerle sunulmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kahverengi ayı için doğal diyet nedir Kahverengi ayı için doğal diyet nedir.. 

• Bir birim beyin dokusu, aynı miktardaki kas dokusuna göre yaklaşık 16 kat daha fazla enerji tüketiyor.. • Öteki primatlarla karşılaştırıldığında insan,

Enerji gereksinimi için yetersiz miktarda karbonhidrat alındığında ve glikojenin kullanılarak tükenmesi durumunda, enerji temini için yağların yakılması başlar.. Bu da

ve protein vücutta enerji kaynağı olarak ve protein vücutta enerji kaynağı olarak..

Geleneksel taşıt araçlarını oluş- turan deve, at, araba türleri, küyme Kazak Türklerinin zengin folklorunun oluşmasında büyük rol oynamıştır ve

örneğinin palmetleri de Konya başlığında olduğu gibi plastiklikten uzak, düz yüzeyli ve bitkisel canlılığı olmayan şekiller olarak işlenmişlerdir. Bu 4 numaralı

Evliyâ Çelebi’nin Ayasofya tasvir- leri, bir retorik ve yazın aracı olarak ekfrasis üzerine çalışan kuramcıların buluştuğu ortak noktanın, bir görsel sanat

“Batı ve Türk Mutfağı’nın Gelişimi, Etkileşimi ve Yiyecek-İ- çecek Hizmetlerinde Türk Mutfağının Yerine Bir Bakış”, Türk Mutfak Kültürü Üzerine