ÖZEL ESKIŞEHIR OSB
MESLEKI VE TEKNIK ANADOLU LISESI
2019-2020 EĞITIM ÖĞRETIM YILI
ŞIIR YILLIĞI
100 ÖĞRENCI 100 ŞIIR
YILLIK SAHIBI
ESKIŞEHIR ORGANIZE SANAYI BÖLGESI
YÖNETIM VE DENETIM KURULU
BIRINCI YIL HATIRASI
“BIR ŞIIR OKUMAK, BIR KALPLE KONUŞMAKTIR”
GENÇLERIN SESINE KULAK VERELIM!
OKUL MÜDÜRÜ RAHMI ÖZYIĞIT
SORUMLU YAZI IŞLERI MÜDÜRÜ
ÖZEL ESKIŞEHIR OSB
MESLEKI VE TEKNIK ANADOLU LISESI
2019-2020 EĞITIM ÖĞRETIM YILI
ŞIIR YILLIĞI
100 ÖĞRENCI 100 ŞIIR
YILLIK SAHIBI
ESKIŞEHIR ORGANIZE SANAYI BÖLGESI
YÖNETIM VE DENETIM KURULU
BIRINCI YIL HATIRASI
“BIR ŞIIR OKUMAK, BIR KALPLE KONUŞMAKTIR”
GENÇLERIN SESINE KULAK VERELIM!
OKUL MÜDÜRÜ RAHMI ÖZYIĞIT
SORUMLU YAZI IŞLERI MÜDÜRÜ
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
ISTIKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
ISTIKLAL MARŞI
Nadir KÜPELI
EOSB YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Sevgili Öğrenciler;
Eskişehir OSB Yönetimi olarak, uzun yıllardır en büyük hedeflerimizden biri bu güzel okulu hayata geçirmekti. 2019 yılında bu konuda önemli bir adım attık ve siz çok değerli öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve okul yönetimimizle birlikte tarihi bir yolculuğun başlangıcına tanıklık ettik. Bu okulun kurulmasını sağlayan ekibin bir parçası olmaktan her zaman büyük bir mutluluk ve onur duydum.
Bu okul ve sizler; bizim için, Eskişehir sanayisi için ve en önemlisi ülkemiz için, özel ve çok kıymetlisiniz. Sizler bizim ilk öğrencilerimiz, ilk göz ağrılarımızsınız. Sizler, bizim geleceğimiz; Eskişehir sanayisinin ve ülkemizin aydınlık yarınlarısınız. Geleceğe bıraktığımız en kıymetli mirasımızsınız. Henüz ilk yılımız olmasına karşın yürüttüğünüz güzel çalışmalar, yapmış olduğunuz örnek projelerle doğru bir karar almanın mutluluğunu ve gururunu bizlere yaşattınız.
Sevgili gençler ve değerli öğretmenlerim;
Hazırlamış olduğunuz “şiir yıllığı” ile çok güzel bir çalışmaya imza atmışsınız.
Her biriniz çok güzel şiirler kaleme almışsınız. Böylesi güzel bir çalışmaya imza atan başta Okul Müdürümüz Rahmi Özyiğit’e, değerli öğretmenlerimize ve siz sevgili öğrencilerimize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Nadir KÜPELI
EOSB YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Sevgili Öğrenciler;
Eskişehir OSB Yönetimi olarak, uzun yıllardır en büyük hedeflerimizden biri bu güzel okulu hayata geçirmekti. 2019 yılında bu konuda önemli bir adım attık ve siz çok değerli öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve okul yönetimimizle birlikte tarihi bir yolculuğun başlangıcına tanıklık ettik. Bu okulun kurulmasını sağlayan ekibin bir parçası olmaktan her zaman büyük bir mutluluk ve onur duydum.
Bu okul ve sizler; bizim için, Eskişehir sanayisi için ve en önemlisi ülkemiz için, özel ve çok kıymetlisiniz. Sizler bizim ilk öğrencilerimiz, ilk göz ağrılarımızsınız. Sizler, bizim geleceğimiz; Eskişehir sanayisinin ve ülkemizin aydınlık yarınlarısınız. Geleceğe bıraktığımız en kıymetli mirasımızsınız. Henüz ilk yılımız olmasına karşın yürüttüğünüz güzel çalışmalar, yapmış olduğunuz örnek projelerle doğru bir karar almanın mutluluğunu ve gururunu bizlere yaşattınız.
Sevgili gençler ve değerli öğretmenlerim;
Hazırlamış olduğunuz “şiir yıllığı” ile çok güzel bir çalışmaya imza atmışsınız.
Her biriniz çok güzel şiirler kaleme almışsınız. Böylesi güzel bir çalışmaya imza atan başta Okul Müdürümüz Rahmi Özyiğit’e, değerli öğretmenlerimize ve siz sevgili öğrencilerimize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Rahmi ÖZYIĞIT
EOSB TEKNİK KOLEJ OKUL MÜDÜRÜ
Sevgili Öğrencilerim, Saygıdeğer Şiirsever Gönül Dostları,
Şu an elinizde bulunan şiir yıllığı; yeni, yepyeni olmanın verdiği heyecanın ve duyguların ürünü olan okulumuzun yüz öğrencisinin her birinin yazmış olduğu şiirlerden oluşmaktadır. Yeni kurulmakta olan bir okulun müdürü olarak; Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi yönetim kuruluyla birlikte ilmek ilmek dokuduğumuz okulumuzun ve birebir bu doğrultuda dokunduğumuz öğrencilerimizin birinci kitabını takdim etmekten onur duyuyorum.
Uzun emekler harcanarak hazırlanan bu yıllık; 2020’de yaşanılan zor süreçlerin öğrencilerimizin duygu dünyasında bıraktığı izleri, onlara yaşattığı gerçekleri içeriyor.
Öğrencilerimizin yaşadıklarından, gördüklerinden süzerek yazdıkları her bir şiir; sizi bir başka atmosfere götürüp getirecek!
Bu ilk şiir kitabımızda; çocuklarımızın Korona’dan, depremlerden duygusal olarak nasıl etkilendiğini görecek, onların gözünden hayata bakma fırsatı bulup,
Sevgili Öğrenciler,
Sizler; Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde 2019 yılında eğitim ve öğretim hayatına başlayan OSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (Teknik Kolej)’ nin değerli ilk 100 öğrencisi, ilk “100 Akı” sınız!
Sizler bize; erdemli, başarılı, güçlü, Atatürkçü birer meslek lisesi öğrencisi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ne en iyi şekilde hizmet edecek olmanızın haklı gururunu yaşatıyorsunuz.
İnanıyorum ki; duygu ve düşüncelerinizi ortaya koyarak oluşturduğunuz bu şiir yıllığı gibi gelecekte ortaya koyacağınız nice başarılı projelerle bizi gururlandırmaya devam edeceksiniz.
Metin SARAÇ
EOSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yönetim Kurulu Okul Kurucu Temsilcisi
Rahmi ÖZYIĞIT
EOSB TEKNİK KOLEJ OKUL MÜDÜRÜ
Sevgili Öğrencilerim, Saygıdeğer Şiirsever Gönül Dostları,
Şu an elinizde bulunan şiir yıllığı; yeni, yepyeni olmanın verdiği heyecanın ve duyguların ürünü olan okulumuzun yüz öğrencisinin her birinin yazmış olduğu şiirlerden oluşmaktadır. Yeni kurulmakta olan bir okulun müdürü olarak; Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi yönetim kuruluyla birlikte ilmek ilmek dokuduğumuz okulumuzun ve birebir bu doğrultuda dokunduğumuz öğrencilerimizin birinci kitabını takdim etmekten onur duyuyorum.
Uzun emekler harcanarak hazırlanan bu yıllık; 2020’de yaşanılan zor süreçlerin öğrencilerimizin duygu dünyasında bıraktığı izleri, onlara yaşattığı gerçekleri içeriyor.
Öğrencilerimizin yaşadıklarından, gördüklerinden süzerek yazdıkları her bir şiir; sizi bir başka atmosfere götürüp getirecek!
Bu ilk şiir kitabımızda; çocuklarımızın Korona’dan, depremlerden duygusal olarak nasıl etkilendiğini görecek, onların gözünden hayata bakma fırsatı bulup,
Sevgili Öğrenciler,
Sizler; Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde 2019 yılında eğitim ve öğretim hayatına başlayan OSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (Teknik Kolej)’ nin değerli ilk 100 öğrencisi, ilk “100 Akı” sınız!
Sizler bize; erdemli, başarılı, güçlü, Atatürkçü birer meslek lisesi öğrencisi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ne en iyi şekilde hizmet edecek olmanızın haklı gururunu yaşatıyorsunuz.
İnanıyorum ki; duygu ve düşüncelerinizi ortaya koyarak oluşturduğunuz bu şiir yıllığı gibi gelecekte ortaya koyacağınız nice başarılı projelerle bizi gururlandırmaya devam edeceksiniz.
Metin SARAÇ
EOSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yönetim Kurulu Okul Kurucu Temsilcisi
ÖĞRENCILERIMIZ, Bizim okul bahçemizde açan Taze birer çiçek!
Onlar,
Aydınlıklarıyla,
Karanlıklara kafa tutacak Onlar,
Gelecekle aramızda Kuvvetli bir “bağ”!
Dört mevsim,
Bu bahçede öğrenip gelişecekler Bu okuldan
Mezun olduktan sonra,
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ne Can veren Taze birer nefese
Dönüşecekler
Öğrencilerimiz; bizim yüz akımız Gelecekten ümidimiz
Geleceğe yazdığımız İyi dileklerimiz ...
Rahmi ÖZYIĞIT
EOSB TEKNİK KOLEJ MÜDÜRÜ
MESLEK LISESI MARŞI
Sanayiye can veren taze fidanlarız biz Teknolojiyle birlikte büyüyüp yükseleceğiz
“Gelişen Türkiye”dir ortak hedefimiz
Atamızın yolundan, bilimin ışığında ilerleyeceğiz!
Meslek lisesiyiz, ürettiklerimizle onur duyarız Çalışkan, yetenekli Türk evladıyız
Ulusumuz, vatanımız bizim hassas tarafımız, Şanlı Türk bayrağını, “Arş”ta şahlandıracağız’
Teknoloji elimiz, kolumuz, mihenk taşımız En büyük inancımız, bilime merakımız OSB’ nin yüz akı olmak, büyük gayemiz Bunun için durmadan, yorulmadan çalışacağız.
Gönül TÜRÜT KESIM /2020
ÖĞRENCILERIMIZ, Bizim okul bahçemizde açan Taze birer çiçek!
Onlar,
Aydınlıklarıyla,
Karanlıklara kafa tutacak Onlar,
Gelecekle aramızda Kuvvetli bir “bağ”!
Dört mevsim,
Bu bahçede öğrenip gelişecekler Bu okuldan
Mezun olduktan sonra,
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ne Can veren Taze birer nefese
Dönüşecekler
Öğrencilerimiz; bizim yüz akımız Gelecekten ümidimiz
Geleceğe yazdığımız İyi dileklerimiz ...
Rahmi ÖZYIĞIT
EOSB TEKNİK KOLEJ MÜDÜRÜ
MESLEK LISESI MARŞI
Sanayiye can veren taze fidanlarız biz Teknolojiyle birlikte büyüyüp yükseleceğiz
“Gelişen Türkiye”dir ortak hedefimiz
Atamızın yolundan, bilimin ışığında ilerleyeceğiz!
Meslek lisesiyiz, ürettiklerimizle onur duyarız Çalışkan, yetenekli Türk evladıyız
Ulusumuz, vatanımız bizim hassas tarafımız, Şanlı Türk bayrağını, “Arş”ta şahlandıracağız’
Teknoloji elimiz, kolumuz, mihenk taşımız En büyük inancımız, bilime merakımız OSB’ nin yüz akı olmak, büyük gayemiz Bunun için durmadan, yorulmadan çalışacağız.
Gönül TÜRÜT KESIM /2020
ÖMÜR ...SERCAN DEMİRKOL...16
ÖLÜMSÜZ SEVGİ...FURKAN GAYRETLİOĞLU ...17
SESİMİ DUY...SELİME BUSE YALAMA...18
2020...ELİF ÇALIŞKAN...19
ZOR GÜNLER...İBRAHİM DOĞRUK...20
DÜN, BUGÜN, YARIN...ABDURRAHMAN AY...21
GİDEN ZAMAN...SELEN TOĞRAL...22
YALNIZ...ALPARSLAN ORÇUN TARHAN...23
HAYALLERİN HAYATI...AHMET ARDA ÖÇŞENLER...24
CANIN SAĞOLSUN...EMİRHAN KARTAL...25
SONBAHAR...KAMİL BARKIN KURT... 26
YARALI KALP...MELİH GÜNGÖR...27
BİR DELİ SEVGİ...EMİRHAN AYDOĞAN...28
KARA KUTU...UTKU TÜRKOĞLU...29
ANLATACAKLARIM...AHMET BARAN UĞUR...30
ACI...MUSA SERT...31
YAĞMUR SESİ...MEHMET BALLI...32
AH SEVDİĞİM...ONUR DEMİRTAŞ...33
EY AŞK ...BARIŞ TÜRK...34
KIYMETLİM...CAĞRI GÜNER...35
BENİ BIRAKMA...BERK AKKOL...41
YOKTUR ÖLÜMSÜZLÜK...BERKAY SEVİNÇ...42
YOLCULUK...HASAN EREN SÖZSOY...43
BENİM ANNEM BİR MELEK...İLKİM ŞUARA FINDIK...44
SON KEZ...BARIŞ YILMAZ...45
BEKLİYORUM...MEHMET BÜYÜKŞENGÜR...46
ISSIZ...MEHMET CAN DUMLU...47
SESSİZ GURBET...ONUR KEMERKAYA...48
MİKROFON...SAMET DOĞRUPARMAK...49
KAYBEDİYORUM KENDİMİ...SELİM ÖZEK... 50
GÜLÜMSE...SEMİH ÖZEK...51
DOSTLARLA...ALPERENGİN DAĞCI...52
O GÜNDEN BERİ...ARDA KAYMAK...53
YARALI KALP...SERHAT PERÇİN...54
SENSİZLİK...İLKER AKDOĞAN...55
BAHARIM...ARDA KURUTAN...56
BİR ELMA MİSALİ...KAĞAN BAŞ...57
BIRAKTIĞIN GÜNDEN BERİ...FURKAN KOŞAR...58
AZ KALDI HAYALLERİME...ALİ YAĞIZ GÜREL...59
O GÜN...YAFES ÇINAR...60
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER
ÖMÜR ...SERCAN DEMİRKOL...16
ÖLÜMSÜZ SEVGİ...FURKAN GAYRETLİOĞLU ...17
SESİMİ DUY...SELİME BUSE YALAMA...18
2020...ELİF ÇALIŞKAN...19
ZOR GÜNLER...İBRAHİM DOĞRUK...20
DÜN, BUGÜN, YARIN...ABDURRAHMAN AY...21
GİDEN ZAMAN...SELEN TOĞRAL...22
YALNIZ...ALPARSLAN ORÇUN TARHAN...23
HAYALLERİN HAYATI...AHMET ARDA ÖÇŞENLER...24
CANIN SAĞOLSUN...EMİRHAN KARTAL...25
SONBAHAR...KAMİL BARKIN KURT... 26
YARALI KALP...MELİH GÜNGÖR...27
BİR DELİ SEVGİ...EMİRHAN AYDOĞAN...28
KARA KUTU...UTKU TÜRKOĞLU...29
ANLATACAKLARIM...AHMET BARAN UĞUR...30
ACI...MUSA SERT...31
YAĞMUR SESİ...MEHMET BALLI...32
AH SEVDİĞİM...ONUR DEMİRTAŞ...33
EY AŞK ...BARIŞ TÜRK...34
KIYMETLİM...CAĞRI GÜNER...35
BENİ BIRAKMA...BERK AKKOL...41
YOKTUR ÖLÜMSÜZLÜK...BERKAY SEVİNÇ...42
YOLCULUK...HASAN EREN SÖZSOY...43
BENİM ANNEM BİR MELEK...İLKİM ŞUARA FINDIK...44
SON KEZ...BARIŞ YILMAZ...45
BEKLİYORUM...MEHMET BÜYÜKŞENGÜR...46
ISSIZ...MEHMET CAN DUMLU...47
SESSİZ GURBET...ONUR KEMERKAYA...48
MİKROFON...SAMET DOĞRUPARMAK...49
KAYBEDİYORUM KENDİMİ...SELİM ÖZEK... 50
GÜLÜMSE...SEMİH ÖZEK...51
DOSTLARLA...ALPERENGİN DAĞCI...52
O GÜNDEN BERİ...ARDA KAYMAK...53
YARALI KALP...SERHAT PERÇİN...54
SENSİZLİK...İLKER AKDOĞAN...55
BAHARIM...ARDA KURUTAN...56
BİR ELMA MİSALİ...KAĞAN BAŞ...57
BIRAKTIĞIN GÜNDEN BERİ...FURKAN KOŞAR...58
AZ KALDI HAYALLERİME...ALİ YAĞIZ GÜREL...59
O GÜN...YAFES ÇINAR...60
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER
SILAM...ZİYA CEBİR...66
DALGALAR...YUSUF PİLİÇ...67
İNSANLIĞIN ZARARI...DOĞUKAN EKER... 68
ORMANLAR...MUHAMMET TALHA GECENGİ...69
EY GÜZEL CUMHURİYET...İSMAİL ENES ŞİMŞEK...70
VATAN...YUSUF ÖZGÜR...71
TÜRKÜZ TÜRK KALACAĞIZ...YUSUF ESEN ÖZDEMİR...72
MUSTAFA KEMAL’E...İZZET KARADAĞ...73
İSİMSİZ KAHRAMANLARA...BURAK CAN DERTSİZ...74
ASKER...BUĞRA YİĞİT KABAR...75
GÜNLER GEÇİYOR...ARDA ASTARCI...76
KIŞ...FATİH OKYAY...77
BİL SEVGİNİN KIYMETİNİ...ARDA GÜNAY...78
SEVDİĞİM...BAYRAM ENES DEİRYÜREK...79
ÖLÜMÜNE SEVMEDİK Mİ?...BUĞRAHAN ODABAŞI...80
SIRTIMDA YARA...BURHAN BAŞ...81
UZAK...ENİS ARDA GENÇOL...82
KAPAT GÖZLERİNİ...EFE BATIN METİN...83
SESİN...EFEHAN ŞANLI...84
İNSANLARIN EN GÜZELİ... İSMAİL YİĞİT GÖRGÖZ...85
HER GÜN...YAĞMUR AKMEŞE...91
DEĞER...SAMET KAYA...92
GÖRÜYORSAN ANLATSANA!...ALİHAN ŞENTÜRK...93
YALNIZLIK...ATAKAN BAYIR...94
KAFAM KARIŞIK...BAKİ ÇELİK...95
İÇİM ÇOK SOĞUK...BAHADIR BAHAR...96
BIRAK ...BERKE ATÇI...97
AŞK...BERKE ŞAFAK... 98
HEY ÖLÜM! ...EFE BARAN ARDIÇ... 99
ÖLÜM...ENES CESUR...100
YOLUN SONU...ERDEM ARDA İNAN...101
ANADOLU...EREN AKÇA...102
VATAN...FAHRETTİN DEMİR...103
BAHAR...HASAN PELVAN...104
DUYGU ...İDRİS EMİR DEMİREL...105
UZAKLARDA...İHSAN BERAT ENGİZ...106
KOLAY DEĞİL...MUHAMMET YASİN BOZKURT...107
SEVİYORUM SENİ...OĞUZHAN ÖZCAN...108
ELLERİMİ ÖYLE SICAK TUT Kİ!...ÖZER NECMETTİN ERTAN...109
NEDİR ÖĞRENCİLİK?...SADIK SAVURAN...110
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER
SILAM...ZİYA CEBİR...66
DALGALAR...YUSUF PİLİÇ...67
İNSANLIĞIN ZARARI...DOĞUKAN EKER... 68
ORMANLAR...MUHAMMET TALHA GECENGİ...69
EY GÜZEL CUMHURİYET...İSMAİL ENES ŞİMŞEK...70
VATAN...YUSUF ÖZGÜR...71
TÜRKÜZ TÜRK KALACAĞIZ...YUSUF ESEN ÖZDEMİR...72
MUSTAFA KEMAL’E...İZZET KARADAĞ...73
İSİMSİZ KAHRAMANLARA...BURAK CAN DERTSİZ...74
ASKER...BUĞRA YİĞİT KABAR...75
GÜNLER GEÇİYOR...ARDA ASTARCI...76
KIŞ...FATİH OKYAY...77
BİL SEVGİNİN KIYMETİNİ...ARDA GÜNAY...78
SEVDİĞİM...BAYRAM ENES DEİRYÜREK...79
ÖLÜMÜNE SEVMEDİK Mİ?...BUĞRAHAN ODABAŞI...80
SIRTIMDA YARA...BURHAN BAŞ...81
UZAK...ENİS ARDA GENÇOL...82
KAPAT GÖZLERİNİ...EFE BATIN METİN...83
SESİN...EFEHAN ŞANLI...84
İNSANLARIN EN GÜZELİ... İSMAİL YİĞİT GÖRGÖZ...85
HER GÜN...YAĞMUR AKMEŞE...91
DEĞER...SAMET KAYA...92
GÖRÜYORSAN ANLATSANA!...ALİHAN ŞENTÜRK...93
YALNIZLIK...ATAKAN BAYIR...94
KAFAM KARIŞIK...BAKİ ÇELİK...95
İÇİM ÇOK SOĞUK...BAHADIR BAHAR...96
BIRAK ...BERKE ATÇI...97
AŞK...BERKE ŞAFAK... 98
HEY ÖLÜM! ...EFE BARAN ARDIÇ... 99
ÖLÜM...ENES CESUR...100
YOLUN SONU...ERDEM ARDA İNAN...101
ANADOLU...EREN AKÇA...102
VATAN...FAHRETTİN DEMİR...103
BAHAR...HASAN PELVAN...104
DUYGU ...İDRİS EMİR DEMİREL...105
UZAKLARDA...İHSAN BERAT ENGİZ...106
KOLAY DEĞİL...MUHAMMET YASİN BOZKURT...107
SEVİYORUM SENİ...OĞUZHAN ÖZCAN...108
ELLERİMİ ÖYLE SICAK TUT Kİ!...ÖZER NECMETTİN ERTAN...109
NEDİR ÖĞRENCİLİK?...SADIK SAVURAN...110
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER
ÖMÜR
Ömür dediğin bir ayrılmazlık uykusu Gökyüzünün anlamsız gürültüsü Her sarıldığımızda güne, umut diye!
Bir ömür kor olup yanmakla geçti
Sevdaları kayıp bir şehrin sadakatiyle Bir gece bir yerde kavuşuruz diye!
“Hep sanmakla geçti”
Aç kaldık.
Susuz kaldık.
Bir lokmaya hasret, Bir merhabaya yitik.
Gözyaşımıza gurbet banmakla geçti!
Dilimizdeki o mahsun şiiri İklim iklim aramak
Mevsim mevsim anmakla geçti!
Sercan DEMİRKOL 9/A
ÖLÜMSÜZ SEVGI
Ruhumun içinde bir bombardıman Zayıfladı içimdeki kale duvarı Surları alınmış, korunaksız bir kale Issız gurbet, buralar sanki yalancı Herkes birbirine hırçın, herkes yabancı Herkesin içinde kuvvetli öfke, amansız acı Her yer sis pus sanki yayla dumanı, Gözgözü görmüyor
Unutulmuş vefanın, sevginin adı Bekliyordum huzur yağmurlarını Ferahlasın içimiz, yayılsın mutluluk Yıkılsın karşısındakine duyduğun öfke!
Mutluluk sarsın ruhunu,
Ellerine dolanan sarmaşıklar yerine Huzur sardı etrafı: kış sesleri, kuş sesleri Şiirler söylendi, sustu haykırışlar Memnundu artık, öfke yoktu içinde Haykırdı mutluluk kendi sesini Öfke ufalanmıştı durduğu yerde
Furkan GAYRETLİOĞLU 9/A
ÖMÜR
Ömür dediğin bir ayrılmazlık uykusu Gökyüzünün anlamsız gürültüsü Her sarıldığımızda güne, umut diye!
Bir ömür kor olup yanmakla geçti
Sevdaları kayıp bir şehrin sadakatiyle Bir gece bir yerde kavuşuruz diye!
“Hep sanmakla geçti”
Aç kaldık.
Susuz kaldık.
Bir lokmaya hasret, Bir merhabaya yitik.
Gözyaşımıza gurbet banmakla geçti!
Dilimizdeki o mahsun şiiri İklim iklim aramak
Mevsim mevsim anmakla geçti!
Sercan DEMİRKOL 9/A
ÖLÜMSÜZ SEVGI
Ruhumun içinde bir bombardıman Zayıfladı içimdeki kale duvarı Surları alınmış, korunaksız bir kale Issız gurbet, buralar sanki yalancı Herkes birbirine hırçın, herkes yabancı Herkesin içinde kuvvetli öfke, amansız acı Her yer sis pus sanki yayla dumanı, Gözgözü görmüyor
Unutulmuş vefanın, sevginin adı Bekliyordum huzur yağmurlarını Ferahlasın içimiz, yayılsın mutluluk Yıkılsın karşısındakine duyduğun öfke!
Mutluluk sarsın ruhunu,
Ellerine dolanan sarmaşıklar yerine Huzur sardı etrafı: kış sesleri, kuş sesleri Şiirler söylendi, sustu haykırışlar Memnundu artık, öfke yoktu içinde Haykırdı mutluluk kendi sesini Öfke ufalanmıştı durduğu yerde
Furkan GAYRETLİOĞLU 9/A
“Depremde hayatını kaybedenler için...”
SESIMI DUY
Evinin önünde yıkık, yorgun duvarlar Arası yosun tutmuş taşlar, sarmaşıklar Evladını sarıp sarmalayan analar misali Soğuktan titriyor ağaç yaprakları
Bahçede rüzgarın salladığı boş bir salıncak Damla damla gözyaşları akıtıyor kuş yuvası!
Kimseyi beklemeyen kimsesiz kapılar, yıkık, çökük
Çatılarda hasretliklerin açtığı büyük yaralar yarıklardan da derin!
Askerdeki yarini bekler gibi bekliyor sahiplerini, Sahipsiz oyuncaklar
Duvarlarda minik el izlerinin bıraktığı çığlıklar Sobanın üzerindeki portakal kabukları savruldular Pencerenin kenarında o naif kokular silindiler Ezilerek, boğularak sonsuzluğa gittiler!
Küçük yavrusunu sakınıp koklayan aldığı nefesten bile sakınan Ana, çığlık çığlığa
Son bir kez sesini duyayım diye yalvarıyor!
Ne gören vardı onu orda ne duyan
Yavaş yavaş taşlar eziyordu yavrusunun narin bedenini, Duymasalar da sesini
Anasının sesini duymak yetiyordu o minik bedene biraz nefes için Ufak ruhuna acı bastırıyordu sürekli, son çığlıklarını duydu annesi
2020
Seni de diğer yıllar gibi hevesle beklemiştik...
Pastalar kestik, mumlar üfledik, Dilek tuttuk hatta, güzellikler diledik!
Müjdeler getirmek yerine,
Bin bir türlü acılarla donanıp geldin bize Günlerce süren yangınlar,
Kaçamayan hayvanlar
Canlı canlı, cayır cayır yandılar Üzülürken biz dünyanın derdine Depremler vurdu kendi memleketimize!
Günler geçtikçe geldi, kötü haberler Elazığ’da, Malatya’da Van’da Enkaz altında
Canlarımız, canlarını verdiler!
Enkazdan çıkanlarda acı, korku ve keder Acı çığlıklar yükseldi yine
Karanlık yıkıklardan Unutulmazdı o haykırışlar Silinmedi kulaklardan
Tam geçti acılar, bitti sıkıntılar derken Virüslerle tanıştık,maskeler, eldivenler Kısıtlama günleriyle kısıtlandı neşemiz Değişti hayatımız,
“Depremde hayatını kaybedenler için...”
SESIMI DUY
Evinin önünde yıkık, yorgun duvarlar Arası yosun tutmuş taşlar, sarmaşıklar Evladını sarıp sarmalayan analar misali Soğuktan titriyor ağaç yaprakları
Bahçede rüzgarın salladığı boş bir salıncak Damla damla gözyaşları akıtıyor kuş yuvası!
Kimseyi beklemeyen kimsesiz kapılar, yıkık, çökük
Çatılarda hasretliklerin açtığı büyük yaralar yarıklardan da derin!
Askerdeki yarini bekler gibi bekliyor sahiplerini, Sahipsiz oyuncaklar
Duvarlarda minik el izlerinin bıraktığı çığlıklar Sobanın üzerindeki portakal kabukları savruldular Pencerenin kenarında o naif kokular silindiler Ezilerek, boğularak sonsuzluğa gittiler!
Küçük yavrusunu sakınıp koklayan aldığı nefesten bile sakınan Ana, çığlık çığlığa
Son bir kez sesini duyayım diye yalvarıyor!
Ne gören vardı onu orda ne duyan
Yavaş yavaş taşlar eziyordu yavrusunun narin bedenini, Duymasalar da sesini
Anasının sesini duymak yetiyordu o minik bedene biraz nefes için Ufak ruhuna acı bastırıyordu sürekli, son çığlıklarını duydu annesi
2020
Seni de diğer yıllar gibi hevesle beklemiştik...
Pastalar kestik, mumlar üfledik, Dilek tuttuk hatta, güzellikler diledik!
Müjdeler getirmek yerine,
Bin bir türlü acılarla donanıp geldin bize Günlerce süren yangınlar,
Kaçamayan hayvanlar
Canlı canlı, cayır cayır yandılar Üzülürken biz dünyanın derdine Depremler vurdu kendi memleketimize!
Günler geçtikçe geldi, kötü haberler Elazığ’da, Malatya’da Van’da Enkaz altında
Canlarımız, canlarını verdiler!
Enkazdan çıkanlarda acı, korku ve keder Acı çığlıklar yükseldi yine
Karanlık yıkıklardan Unutulmazdı o haykırışlar Silinmedi kulaklardan
Tam geçti acılar, bitti sıkıntılar derken Virüslerle tanıştık,maskeler, eldivenler Kısıtlama günleriyle kısıtlandı neşemiz Değişti hayatımız,
“Korona’dan hayatını kaybedenlere”
ZOR GÜNLER
Ölümden geçtik, sayılarla yol alabildik Gördük, duyduk acıyı! Dilerim ders alabildik Bir rüzgâr misali geçmedi zaman
Acıyla, sıkıntıyla ancak; yoğrulabildik
Yandı yürekler, tutuştu evler Elini bile tutamadan ayrıldı eşler Anlatsan anlatılmaz geçen bu zor günler Yaşanmasın bundan sonra, buna benzer çileler
İbrahim DOĞRUK 9/A
“Korona için”
DÜN, BÜGÜN, YARIN
Dün... Dün, güzeldi, Gezdik, dolaştık, Sarıldık... Yaşadık
Bugün...
Bügün, zor, kasvetli, bugün maskeli...
Çin’den yayılıp dünyaya Korku saldı insanlığa
Sayısız canımız kurban gitti covid-19’a
Yarın... Umut için..
Sonra bulundu çaresi Ümitlendirdi herkesi
Derman buldu Türk doktorlar Dünyaya umut oldular...
Abdurrahman AY
“Korona’dan hayatını kaybedenlere”
ZOR GÜNLER
Ölümden geçtik, sayılarla yol alabildik Gördük, duyduk acıyı! Dilerim ders alabildik Bir rüzgâr misali geçmedi zaman
Acıyla, sıkıntıyla ancak; yoğrulabildik
Yandı yürekler, tutuştu evler Elini bile tutamadan ayrıldı eşler Anlatsan anlatılmaz geçen bu zor günler Yaşanmasın bundan sonra, buna benzer çileler
İbrahim DOĞRUK 9/A
“Korona için”
DÜN, BÜGÜN, YARIN
Dün...
Dün, güzeldi, Gezdik, dolaştık, Sarıldık...
Yaşadık
Bugün...
Bügün, zor, kasvetli, bugün maskeli...
Çin’den yayılıp dünyaya Korku saldı insanlığa
Sayısız canımız kurban gitti covid-19’a
Yarın...
Umut için..
Sonra bulundu çaresi Ümitlendirdi herkesi
Derman buldu Türk doktorlar Dünyaya umut oldular...
Abdurrahman AY
GIDEN ZAMAN
Her gecenin, bir sabahı O sabahın, çıkmazları vardır!
Hayatta, dalıp gidersin O eşsiz yola
Hiç bitmesin dediğin anda Açılır perde!
Sıkarsın kendini Ama olmaz gelmez geri Derin nefes alışların, İçinde boğulursun!
Ah o günler, bir rüya gibidir Uçar gider, tutamazsın!
İşte hayat , senin için artık
Belki de bir serçenin gözyaşı kadar değerlidir.
Bu hayat senin
Kıymetini bildiğin her gün Belki de yeniden
Doğduğun gündür!
Selen TOĞRAL 9/B
YALNIZ
Gün doğdu, insan doğdu İnsan kendi içinde Bir mutluluk buldu. Seven oldu, sevmeyen oldu Büyüdü acısı, labirent oldu!
Kendi ayaklarının üstünde durarak Düştü, ağladı, kalktı yeniden ağlayarak Kimisi cahil dedi, kimisi güldü
Hayat onu başta çok üzmedi Daha hiçbir şeyin farkında değildi
Saftı ve temizdi aklıyla, dünyayı iyi zannetti Sevdi, sevildi, dostlar edindi
Yavaş yavaş öğrendi
Dünyayi, dünyadakilerin gerçek rengini Şairlerle tanıştı, şiirleri çok sevdi Sevmekle kalmadı, o da yazmak istedi Acıları kuvvetlenince
Kendini aşkına bağladı; ama sevdikleri onu Yüzüstü bıraktı
Hem kendinden hem dünyadan yeniden şüphe etti Korkuyu öğrendi
Ama insanlar ona korkusuyla savaşmayı değil Korkularından kaçmayı öğrettti
GIDEN ZAMAN
Her gecenin, bir sabahı O sabahın, çıkmazları vardır!
Hayatta, dalıp gidersin O eşsiz yola
Hiç bitmesin dediğin anda Açılır perde!
Sıkarsın kendini Ama olmaz gelmez geri Derin nefes alışların, İçinde boğulursun!
Ah o günler, bir rüya gibidir Uçar gider, tutamazsın!
İşte hayat , senin için artık
Belki de bir serçenin gözyaşı kadar değerlidir.
Bu hayat senin
Kıymetini bildiğin her gün Belki de yeniden
Doğduğun gündür!
Selen TOĞRAL 9/B
YALNIZ
Gün doğdu, insan doğdu İnsan kendi içinde Bir mutluluk buldu.
Seven oldu, sevmeyen oldu Büyüdü acısı, labirent oldu!
Kendi ayaklarının üstünde durarak Düştü, ağladı, kalktı yeniden ağlayarak Kimisi cahil dedi, kimisi güldü
Hayat onu başta çok üzmedi Daha hiçbir şeyin farkında değildi
Saftı ve temizdi aklıyla, dünyayı iyi zannetti Sevdi, sevildi, dostlar edindi
Yavaş yavaş öğrendi
Dünyayi, dünyadakilerin gerçek rengini Şairlerle tanıştı, şiirleri çok sevdi Sevmekle kalmadı, o da yazmak istedi Acıları kuvvetlenince
Kendini aşkına bağladı; ama sevdikleri onu Yüzüstü bıraktı
Hem kendinden hem dünyadan yeniden şüphe etti Korkuyu öğrendi
Ama insanlar ona korkusuyla savaşmayı değil Korkularından kaçmayı öğrettti
HAYALLERIN HAYATI
Bir hayal kuruyorum İçinde sonsuzluğun nehri Yanıbaşımda bir kız çocuğu Kokluyor karanfilleri Bir hayal kuruyorum Yanı başımda Neşat Ertaş Kıpraşıyor içim bir anda Her saza dokunuşunda Bir hayal kuruyorum Küçük bir terzi dükkanında Kendime bakıyorum her gün Küçük bir cep aynasından Hayalim bitmiyor bir seferde Issız köyde solmuyor çiçek Her kokladığımda gelir aklıma Umutlarım yok olduğunda
Hayaller işte kimi yalan kimi gerçek Geliyor insanın aklına birdenbire İçindeki umut çığlıklarıyla beraber
Yeniliyorum hayallerimi her günün gecesinde
CANIN SAĞOLSUN
“Gül” idin benim için bir anda soldun Hiç ayrı gayrı yokken, birden el oldun Sevgiyi yok sayıp yalanla doldun Mutlu ol sen yeter, canın sağolsun Karanlık gündüzler, uzayan geceler Dilimde hep ismin, gönül heceler Alıp götürüp de idam etseler Yine de çok sevdim, canın sağolsun Elinden olsa da bir gün ölümüm Tükenip bitiyor, bu fani ömrüm Hiç laf dinlemiyor, bu asi gönlüm Yine de kızamam, canın sağolsun Hatıralardır, beni böyle avutan Sevgidir, bedenimi ayakta tutan O güzel gözlerin, cana can katan Ölürsem de boş ver, canın sağolsun Yazacak derman yok, bu son satırım Sorulmasın isterse, bin yıl hatırım Boş ver anılarım, gönülde olsun Son nefesimi versem de, Canın sağ olsun!
HAYALLERIN HAYATI
Bir hayal kuruyorum İçinde sonsuzluğun nehri Yanıbaşımda bir kız çocuğu Kokluyor karanfilleri Bir hayal kuruyorum Yanı başımda Neşat Ertaş Kıpraşıyor içim bir anda Her saza dokunuşunda Bir hayal kuruyorum Küçük bir terzi dükkanında Kendime bakıyorum her gün Küçük bir cep aynasından Hayalim bitmiyor bir seferde Issız köyde solmuyor çiçek Her kokladığımda gelir aklıma Umutlarım yok olduğunda
Hayaller işte kimi yalan kimi gerçek Geliyor insanın aklına birdenbire İçindeki umut çığlıklarıyla beraber
Yeniliyorum hayallerimi her günün gecesinde
CANIN SAĞOLSUN
“Gül” idin benim için bir anda soldun Hiç ayrı gayrı yokken, birden el oldun Sevgiyi yok sayıp yalanla doldun Mutlu ol sen yeter, canın sağolsun Karanlık gündüzler, uzayan geceler Dilimde hep ismin, gönül heceler Alıp götürüp de idam etseler Yine de çok sevdim, canın sağolsun Elinden olsa da bir gün ölümüm Tükenip bitiyor, bu fani ömrüm Hiç laf dinlemiyor, bu asi gönlüm Yine de kızamam, canın sağolsun Hatıralardır, beni böyle avutan Sevgidir, bedenimi ayakta tutan O güzel gözlerin, cana can katan Ölürsem de boş ver, canın sağolsun Yazacak derman yok, bu son satırım Sorulmasın isterse, bin yıl hatırım Boş ver anılarım, gönülde olsun Son nefesimi versem de, Canın sağ olsun!
YARALI KALP
Her gün bir tepenin yamacında Rastlıyorum sana.
Bir gün yeşilsin, başka gün mavi!
İçimi heyecan kaplıyor amansızca Kaybolacaksın diye ödüm kopuyor!
Sana bakınca yıldızlar yere iniyor Kamaşıyor gözlerim, gecem aydınlanıyor!
Ay, hürmetinden sana bakmıyor Kaybolacaksın diye ödüm kopuyor!
Ya hüzün dolarsa gecelerime,
Ya yine yalnızlık, kaplarsa senin yerini Kapkara düşünceler beynimin içinde Bekliyorum kendimi,
Yalnızlık kokan karanlık bir ev misali!
Melih GÜNGÖR 9/A
“Korona’nın Yansımaları”
SONBAHAR
İçim sonbahar sanki, Her yer sarı, ağaçlar sarı!
Odama savrulmuş nemli yapraklar Göllerin kıyısından esip gelmişler Beni bir mateme sürükler bu renkler!
Gelsin artık bahar, bitsin içimdeki kış Kurusun ortalık kalmasın kimsede keder!
Gölde yüzüp zıplayan balıklar O güzel kuş sesleri
Geceleri parlayan ateş böcekleri Yağan yağmurun sesi
Dönsün artık geri!
Kamil Barkın KURT 9/D
YARALI KALP
Her gün bir tepenin yamacında Rastlıyorum sana.
Bir gün yeşilsin, başka gün mavi!
İçimi heyecan kaplıyor amansızca Kaybolacaksın diye ödüm kopuyor!
Sana bakınca yıldızlar yere iniyor Kamaşıyor gözlerim, gecem aydınlanıyor!
Ay, hürmetinden sana bakmıyor Kaybolacaksın diye ödüm kopuyor!
Ya hüzün dolarsa gecelerime,
Ya yine yalnızlık, kaplarsa senin yerini Kapkara düşünceler beynimin içinde Bekliyorum kendimi,
Yalnızlık kokan karanlık bir ev misali!
Melih GÜNGÖR 9/A
“Korona’nın Yansımaları”
SONBAHAR
İçim sonbahar sanki, Her yer sarı, ağaçlar sarı!
Odama savrulmuş nemli yapraklar Göllerin kıyısından esip gelmişler Beni bir mateme sürükler bu renkler!
Gelsin artık bahar, bitsin içimdeki kış Kurusun ortalık kalmasın kimsede keder!
Gölde yüzüp zıplayan balıklar O güzel kuş sesleri
Geceleri parlayan ateş böcekleri Yağan yağmurun sesi
Dönsün artık geri!
Kamil Barkın KURT 9/D
KARA KUTU
Bir yıldırım düştü
İçime, ciğerime, orta yerime Rotamdan çıktım, yere çakıldım, Bildiğin enkazın ortasındayım!
Ararsan bulursun, Ben bir kara kutuyum.
Benim sesimin sana ulaşma imkanı olsa da, Biliyorum ki senin sesin
Kulaklarıma değmeyecek asla!
Kalbimin sesinini daha az duyuyorum, Hissetmiyorum bedenimi
Sen misin üstümdeki ağırlık, Hasretin mi?
Bu kara kutudan ölçemiyorum?
İki gölge geldi sordular sual.
Burada kimse bulamaz moral!
Belki sen de gelirsin bir gün Kara kutunun gömüldüğü o yere.
Sorarsın hatır, hal!
Utku TÜRKOĞLU 9/A
BIR DELI SEVGI
İlkbahar mı geliyor nedir bu neşe?
Her yer cıvıl cıvıl kuş sesi, çümbüş Yüzümde anlamsız bir gülümseme Evet bahar geliyor tüm renkleriyle...
İlkbahar mı geliyor, bitti mi karanlık?
Karların arasında kardelen baş gösteriyor Karlar bırakıyor yerini yeşile
İlkbahar geliyor tüm heybetiyle
Kara bulutlar çekilsin gökkubbemizden Toprak yağmur gibi mis gibi koksun Güneş gelsin otursun baş köşesine Çekilsin karlar, ırmaklar çoşsun
Emirhan AYDOĞAN 9/C
KARA KUTU
Bir yıldırım düştü
İçime, ciğerime, orta yerime Rotamdan çıktım, yere çakıldım, Bildiğin enkazın ortasındayım!
Ararsan bulursun, Ben bir kara kutuyum.
Benim sesimin sana ulaşma imkanı olsa da, Biliyorum ki senin sesin
Kulaklarıma değmeyecek asla!
Kalbimin sesinini daha az duyuyorum, Hissetmiyorum bedenimi
Sen misin üstümdeki ağırlık, Hasretin mi?
Bu kara kutudan ölçemiyorum?
İki gölge geldi sordular sual.
Burada kimse bulamaz moral!
Belki sen de gelirsin bir gün Kara kutunun gömüldüğü o yere.
Sorarsın hatır, hal!
Utku TÜRKOĞLU 9/A
BIR DELI SEVGI
İlkbahar mı geliyor nedir bu neşe?
Her yer cıvıl cıvıl kuş sesi, çümbüş Yüzümde anlamsız bir gülümseme Evet bahar geliyor tüm renkleriyle...
İlkbahar mı geliyor, bitti mi karanlık?
Karların arasında kardelen baş gösteriyor Karlar bırakıyor yerini yeşile
İlkbahar geliyor tüm heybetiyle
Kara bulutlar çekilsin gökkubbemizden Toprak yağmur gibi mis gibi koksun Güneş gelsin otursun baş köşesine Çekilsin karlar, ırmaklar çoşsun
Emirhan AYDOĞAN 9/C
ACI
Su yok, acı var!
Hani ölümün kokusu yoktu!
Ölene göre kokunun çeşidi çokmuş Huzur yok, duvar var!
İyi kalpli olanlar altında kalmış!
Kurumuş bir yaprak gibiydi kalbim Açmak istedi, açacak dal bulamadı Bir faili mechul kurşun kadar kısaydı Ömrüm tetikten çıktı, o an sonlandı!
Elime baktım ki kırmızı olmuş Sessiz ve sakin yere uzandım Düştüm toprağa tohum misali Yandım, kandım, ufalandım Muhtemelen sen diye çiçek açarım!
Musa SERT 9/A ANLATACAKLARIM
Bizim hikaye;
İp gibi upuzun ve de çok ince Asılsam kopacak belli netice?
Benim çocukluğum, anılarım, Hayatım servet
Senin gözyaşların da var mı hikmet?
Para her şey değil! Anlaman uzun sürdü!
Sağlık elden gidince, uyandın uykulardan Eski günlerin rüyaymış, kabusun başladı, Hali hazırdan...
Evet, çok geç anladın!
Mutlu çoçukluk, servetti.
Bilinmeyen diyarlarda
Peter ve Wendy gibi savaşmıştık canavarlarla Bilemezdim kötülerin kazanıp iyilerin kaybedeceğini Senin beni bırakıp upuzun bir yolculuğa gideceğini
Ahmet Baran UĞUR 9/B
ACI
Su yok, acı var!
Hani ölümün kokusu yoktu!
Ölene göre kokunun çeşidi çokmuş Huzur yok, duvar var!
İyi kalpli olanlar altında kalmış!
Kurumuş bir yaprak gibiydi kalbim Açmak istedi, açacak dal bulamadı Bir faili mechul kurşun kadar kısaydı Ömrüm tetikten çıktı, o an sonlandı!
Elime baktım ki kırmızı olmuş Sessiz ve sakin yere uzandım Düştüm toprağa tohum misali Yandım, kandım, ufalandım Muhtemelen sen diye çiçek açarım!
Musa SERT 9/A ANLATACAKLARIM
Bizim hikaye;
İp gibi upuzun ve de çok ince Asılsam kopacak belli netice?
Benim çocukluğum, anılarım, Hayatım servet
Senin gözyaşların da var mı hikmet?
Para her şey değil! Anlaman uzun sürdü!
Sağlık elden gidince, uyandın uykulardan Eski günlerin rüyaymış, kabusun başladı, Hali hazırdan...
Evet, çok geç anladın!
Mutlu çoçukluk, servetti.
Bilinmeyen diyarlarda
Peter ve Wendy gibi savaşmıştık canavarlarla Bilemezdim kötülerin kazanıp iyilerin kaybedeceğini Senin beni bırakıp upuzun bir yolculuğa gideceğini
Ahmet Baran UĞUR 9/B
AH SEVDIĞIM
Sesin rüzgar gibi, Huzurumsun
Ama geçip gidiyorsun Kuvvetli esiyorsun geceleri Ah, sevdiğim beni korkutuyorsun Gerçekler yüzüme taş gibi çarpar Sesin hala kulaklarımda
Türküler yakar!
Ah, sevdiğim çokça ağlatıyorsun Deniz gibi kokar saçların Güneş gibi yakar gözlerin
Tüm duvarlarımda senin resimlerin Ah, sevdiğim bende çoğalıyorsun Su damlası gibisin
Şeffaf ve temiz
İçimde biriktikçe birikiyorsun.
Ah sevdiğim, berraklığınla beni şaşırtıyorsun!
Onur DEMİRTAŞ 9/B
“Korona’nın Yansımaları”
YAĞMUR SESI
Yağmur yağıyor çok uzaklarda, Ben burda üşüyorum
Gözüm dalıyor dağlara, Orda çiçek kokluyorum.
Bir taşın arkasına bir keçi saklanıyor, Ağzında bir tutam ot, sesini duyuyorum Peşinden koşmak istiyorum, koşamıyorum
Yağmur yağıyor çok uzaklarda, Evde soba yanıyor
Odunun sesi, yağmurun sesine Meydan okuyor...
Onlar restleşiyor, Ben evde tutsak
Esaretim beni hüzünlendiriyor Hüzün sardı her yeri
Çamda yağmur taneleri Yağmur yağıyor uzaklarda Gözüm daliyor dağlara
Mehmet BALLI 9/A
AH SEVDIĞIM
Sesin rüzgar gibi, Huzurumsun
Ama geçip gidiyorsun Kuvvetli esiyorsun geceleri Ah, sevdiğim beni korkutuyorsun Gerçekler yüzüme taş gibi çarpar Sesin hala kulaklarımda
Türküler yakar!
Ah, sevdiğim çokça ağlatıyorsun Deniz gibi kokar saçların Güneş gibi yakar gözlerin
Tüm duvarlarımda senin resimlerin Ah, sevdiğim bende çoğalıyorsun Su damlası gibisin
Şeffaf ve temiz
İçimde biriktikçe birikiyorsun.
Ah sevdiğim, berraklığınla beni şaşırtıyorsun!
Onur DEMİRTAŞ 9/B
“Korona’nın Yansımaları”
YAĞMUR SESI
Yağmur yağıyor çok uzaklarda, Ben burda üşüyorum
Gözüm dalıyor dağlara, Orda çiçek kokluyorum.
Bir taşın arkasına bir keçi saklanıyor, Ağzında bir tutam ot, sesini duyuyorum Peşinden koşmak istiyorum, koşamıyorum
Yağmur yağıyor çok uzaklarda, Evde soba yanıyor
Odunun sesi, yağmurun sesine Meydan okuyor...
Onlar restleşiyor, Ben evde tutsak
Esaretim beni hüzünlendiriyor Hüzün sardı her yeri
Çamda yağmur taneleri Yağmur yağıyor uzaklarda Gözüm daliyor dağlara
Mehmet BALLI 9/A
“Güzel Annelerimize...”
KIYMETLIM
Hayat upuzun bir macera, Zorluklar da var, kolaylıklar da Zor durumlarda yanınızdadır bir dağ Sizi herkesten çok sever
Kıymetlidir, Candır cananınıza
Rüzgar değse teninize, yanar onun içi Siz demeseniz de üzgünüm diye Bilir o, hisseder tüm derdinizi!
Balıklar susuz nasıl nefes alamazsa?
O da sesinizi duymadan, duramaz asla!
Kendinden çok, sizi düşünür Sesiniz onun için bir şükür Eksilmez asla sevgisi Bir damla gözyaşınız Ölümdür ona sanki
Ona en güzel hediye sizsiniz!
Sizin gülüşleriniz, onda güneş açtırır.
Anneler destandır, anlatılmaz yaşanır Şu dünyada gözüken tek melek onlardır!
Çağrı GÜNER EY! AŞK
Ey! Gönlümün en güzel baharı, Seninle çiçek açtı bu sevda.
Yaz eyledin, gül eyledin, Seninle tutundum yepyeni aşka.
Vazgeçilmez bir tutkusun artık hayatımda!
Kokladığım her yerde, senin kokun Gündüz hayalimde, gece rüyalarımda Ellerimi öyle sıcak tut ki, ısınsın içim Kerem ile Aslı bizi kıskansın için için Bir an olsun aklımdan çıkmasın resmin!
Baktığım her yerde senin hayalin...
Gözlerinde ısınmak, Gamzende kaybolmak , Çiseli sabahlarda
Şiirler okumak, isterim sana Cırcır böceklerinin ıssızlığında Ey! Aşk...
Barış TÜRK 9/B
“Güzel Annelerimize...”
KIYMETLIM
Hayat upuzun bir macera, Zorluklar da var, kolaylıklar da Zor durumlarda yanınızdadır bir dağ Sizi herkesten çok sever
Kıymetlidir, Candır cananınıza
Rüzgar değse teninize, yanar onun içi Siz demeseniz de üzgünüm diye Bilir o, hisseder tüm derdinizi!
Balıklar susuz nasıl nefes alamazsa?
O da sesinizi duymadan, duramaz asla!
Kendinden çok, sizi düşünür Sesiniz onun için bir şükür Eksilmez asla sevgisi Bir damla gözyaşınız Ölümdür ona sanki
Ona en güzel hediye sizsiniz!
Sizin gülüşleriniz, onda güneş açtırır.
Anneler destandır, anlatılmaz yaşanır Şu dünyada gözüken tek melek onlardır!
Çağrı GÜNER EY! AŞK
Ey! Gönlümün en güzel baharı, Seninle çiçek açtı bu sevda.
Yaz eyledin, gül eyledin, Seninle tutundum yepyeni aşka.
Vazgeçilmez bir tutkusun artık hayatımda!
Kokladığım her yerde, senin kokun Gündüz hayalimde, gece rüyalarımda Ellerimi öyle sıcak tut ki, ısınsın içim Kerem ile Aslı bizi kıskansın için için Bir an olsun aklımdan çıkmasın resmin!
Baktığım her yerde senin hayalin...
Gözlerinde ısınmak, Gamzende kaybolmak , Çiseli sabahlarda
Şiirler okumak, isterim sana Cırcır böceklerinin ıssızlığında Ey! Aşk...
Barış TÜRK 9/B
“Depremden Arda Kalan”
ANILAR
Yanımdan gitmeyin anılar Hatırlamak isterim çocukluğumu Saf yürekli temiz ve renkli olduğumu Her bir renk, tek bir renge dönmeden Mutluydum, mutlu yaşadım ben Sevinçler boğuldu,
Hüzünler ve ağlamalar sardı her yeri, 6.8’lerle kapattık geceyi
Herkes kan revan içinde Ben ise yangın
Para için, mülk için ağlıyorlar Ben ise renkli hatıralarıma Geriye sadece gri betonlar
Bari yanımdan gitmeyin mutlu anılar
Biray SEVER 9/A
“Maziyi Özleyenlere”
ESKI DOSTUM
Sen bensiz ben sensiz, Gurbete düştük sanki Kayboldu toplarımız,
Yıkıldı saklanbaç duvarlarımız!
Eskisi gibi çıksak dışarı Oyunlar oynasak
Ben sana top atsam; ama gol olmasa!
Yenmesek ; sadece sevsek birbirimizi Sen saklansan ,ben de seni arasam En sonunda bulunca birbirimizi Sarılsak, sarılsak,hiç ayrılmasak Kayan yıldız gibi kaydı çoçukluğumuz Fakat dilek tutmaya fırsat olmadı Kayan yıldızlar geri dönemez tamam!
Dönülmez yollarda, Karşıma çıkamaz mısın?
Ömer Bora AKALIN 9/B
“Depremden Arda Kalan”
ANILAR
Yanımdan gitmeyin anılar Hatırlamak isterim çocukluğumu Saf yürekli temiz ve renkli olduğumu Her bir renk, tek bir renge dönmeden Mutluydum, mutlu yaşadım ben Sevinçler boğuldu,
Hüzünler ve ağlamalar sardı her yeri, 6.8’lerle kapattık geceyi
Herkes kan revan içinde Ben ise yangın
Para için, mülk için ağlıyorlar Ben ise renkli hatıralarıma Geriye sadece gri betonlar
Bari yanımdan gitmeyin mutlu anılar
Biray SEVER 9/A
“Maziyi Özleyenlere”
ESKI DOSTUM
Sen bensiz ben sensiz, Gurbete düştük sanki Kayboldu toplarımız,
Yıkıldı saklanbaç duvarlarımız!
Eskisi gibi çıksak dışarı Oyunlar oynasak
Ben sana top atsam; ama gol olmasa!
Yenmesek ; sadece sevsek birbirimizi Sen saklansan ,ben de seni arasam En sonunda bulunca birbirimizi Sarılsak, sarılsak,hiç ayrılmasak Kayan yıldız gibi kaydı çoçukluğumuz Fakat dilek tutmaya fırsat olmadı Kayan yıldızlar geri dönemez tamam!
Dönülmez yollarda, Karşıma çıkamaz mısın?
Ömer Bora AKALIN 9/B
SADECE SEN VE BEN
Güneşin doğmaya el uzattığı saatlerde Geceden yağan yağmur,
Bir güzellik katmış sana Camdan seni izliyorum Parlıyorsun gökyüzünde Parıldıyorsun durmadan, Gözlerimi alıyorsun İnci, mercan gibisin Çok zor bir bilmecesin
Güneş tam doğduğunda kayboluyorsun
“Seni özlüyorum”, Bana oyun oynuyorsun Gündüzleri küsüp gider gibisin Geceleri “özledim” diye geliyorsun Bir çare buldum kavuşmak için Bir rüyaya dalsam ve hiç uyanmasam Sen gidemesen, bana da mecbur kalsan
Enes Emre KIRAÇ 9/A
GÜLÜŞÜM OL
Sevgilim,
Bugün gülüşün ile uyandır beni Gülüşüm ol!
Işığın doğsun rüyalarıma, aydınlat beni Işığım ol!
Günlerin biri başlar biri biter Küçük Prens’te
Sen “ gül” üm ol!
Ben sende diken Sen yıldız ol!
Ben sadece ay
Leyla Mecnıun’u sevmiş.
Ferhat Şirin’i...
Biz de şimdi senle onlar gibi, İki deli sevgili
Onlar yanmış, bir türlü kavuşamamış Benim kalbim sana donmuş
Hangi mevsim gelirse gelsin Aşkım hiç bozulmamış
Emir Talha AVDAŞ
SADECE SEN VE BEN
Güneşin doğmaya el uzattığı saatlerde Geceden yağan yağmur,
Bir güzellik katmış sana Camdan seni izliyorum Parlıyorsun gökyüzünde Parıldıyorsun durmadan, Gözlerimi alıyorsun İnci, mercan gibisin Çok zor bir bilmecesin
Güneş tam doğduğunda kayboluyorsun
“Seni özlüyorum”, Bana oyun oynuyorsun Gündüzleri küsüp gider gibisin Geceleri “özledim” diye geliyorsun Bir çare buldum kavuşmak için Bir rüyaya dalsam ve hiç uyanmasam Sen gidemesen, bana da mecbur kalsan
Enes Emre KIRAÇ 9/A
GÜLÜŞÜM OL
Sevgilim,
Bugün gülüşün ile uyandır beni Gülüşüm ol!
Işığın doğsun rüyalarıma, aydınlat beni Işığım ol!
Günlerin biri başlar biri biter Küçük Prens’te
Sen “ gül” üm ol!
Ben sende diken Sen yıldız ol!
Ben sadece ay
Leyla Mecnıun’u sevmiş.
Ferhat Şirin’i...
Biz de şimdi senle onlar gibi, İki deli sevgili
Onlar yanmış, bir türlü kavuşamamış Benim kalbim sana donmuş
Hangi mevsim gelirse gelsin Aşkım hiç bozulmamış
Emir Talha AVDAŞ
BENI BIRAKMA
Neden bırakıp gittin? Unuttun her şeyi, kenara ittin Bu terkediş sana kolay, Bana ağır!
Benim ruhum sensiz kör, Sensiz sağır!
Neden terk eder insan sevdiğini?
Nasıl kalkar, düştüğü boşluklardan?
Madem terketmek, sana kolay Bilirsin sen cevaplarını
Kurtar beni hadi bu zor sorulardan?
Berk AKKOL 9/A
VEDA
Karanlıktır geceler İnsanı deli ederler Işıksız karanlıklar Yalnız kalpleri delerler...
Sensiz neylesin bu kalp?
Yollarını gözler hep
Issızlaştı dünyam sessizliğinle Kaldım bir başıma
Senin siyah gönlünle...
Efe Emre DUMLU 9/A
BENI BIRAKMA
Neden bırakıp gittin?
Unuttun her şeyi, kenara ittin Bu terkediş sana kolay, Bana ağır!
Benim ruhum sensiz kör, Sensiz sağır!
Neden terk eder insan sevdiğini?
Nasıl kalkar, düştüğü boşluklardan?
Madem terketmek, sana kolay Bilirsin sen cevaplarını
Kurtar beni hadi bu zor sorulardan?
Berk AKKOL 9/A
VEDA
Karanlıktır geceler İnsanı deli ederler Işıksız karanlıklar Yalnız kalpleri delerler...
Sensiz neylesin bu kalp?
Yollarını gözler hep
Issızlaştı dünyam sessizliğinle Kaldım bir başıma
Senin siyah gönlünle...
Efe Emre DUMLU 9/A
“Umreden Sonra”
YOLCULUK
Yolcuydum kendi içimde Sessizdim
Rahatsız etmedim kendimden başkasını Ruhum serinledi yine kendi sesimle Kapkaranlık yollarda
Kendi başıma Birkaç sokak lambası Aydınlatsa ya beni!
Yollar versin huzur garip başıma Huzursuzluk dört duvar
Ben garip esir
Kendimin zındanıyım kendi kabımda Sensiz olmuyor bu yolculuk
Boğazıma çöküyor, Çöllerin kırmızı kumu Ne içsem susuzum, Suya doyamıyorum
Ruhum tekrar zemzemden içmek istiyor.
Hasan Eren SÖZSOY 9/A
“Yaşarken Kıymetini Bilmediğimiz Aile Büyüklerine”
YOKTUR ÖLÜMSÜZLÜK
Sevdiğimizi söyleriz büyüklerimizi; ama bazen inanmayarak Vakit geçirmeye razı geliriz; ama çoğu zaman nazlanarak Kimse istemez sevdiklerini doğrudan kırmak
Canını yakmak
Ama kırılır, onların kalbi camdan bir bardak Elbette vardır herkesin bir vakti, zamanı Kimse istemez ecel erken gelsin çalsın kapıyı En beklemediğiniz o andır belki de Kara toprağa girmenin vakti saati Üzülürüz elbet arkalarından Yaslar tutarız,
“Yas”ımız “ yaş” olunca çabuk tükenir, Çoğu zaman kısalan bu süreç, işimize de gelir.
Pişman oluruz yaptığımız kötü şeylerden Yoktur geri dönüş için bir çare Üstüne atarken toprağı anlamak Biraz geç sadece
Yoktur ölümsüzlük!
Berkay SEVİNÇ 9/A