Aslında organik tarım, İlk olarak bitkisel ve hayvansal üretimin aile işletmeciliği şeklinde yapılmasıyla I. ve II. Dünya savaşları arasındaki dönemde ABD ve Avrupa’da gündemde olmuştur.
Ancak 1950 yılından sonra Amerika Birleşik Devletlerinden sağlanan ekonomik katkılar ve aşırı desteklemeler (Marshall yardımı) sonucu, organik tarım popülerliğini yitirmiştir.
Bunun yerine tüm Dünya’ da entansif tarım süratle yayılmış, makineleşme, kimyasal ilaç ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri kullanılmaya başlanılmıştır.
DÜNYA’DA ORGANİK TARIMIN GELİŞİMİ
Özellikle 1970 sonrası " Yeşil Devrim" olarak adlandırılan dönemdeki tarımsal üretim artışının doğal dengeyi ve insan sağlığını süratle bozduğunu gören kişi ve gruplar bu konuda araştırmalara başlamışlardır.
Yeşil Devrim Nedir?
II. Dünya Savaşından sonra tarımsal üretimin, dünya nüfusunu beslemede yetersiz kalması sebebiyle daha fazla ürün elde etmek amacıyla;
● Tarımda makineleşme,
• tohum ıslahı,
• pestisit, herbisit,
• kimyasal gübre ve sulama gibi çeşitli teknolojilerin tarımda yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandığı döneme denir.
• Bu dönemde yüksek verimli, hastalıklara dayanıklı yeni bitki çeşitleri geliştirilmeye başlanmıştır.
• Büyük miktarda su, gübre ve pestisit kullanımı sayesinde geleneksel çeşitlere göre verimi 2-5 kat daha yüksek olan çeşitler elde edilmiştir.
• Hızlı gelişen çeşitler sayesinde çiftçiler aynı üretim alanında, bir yıl içinde 2 hatta 3 kez ürün almaya başlamışlardır.
Yeşil Devrimde Süreç
II. Dünya Savaşı sonrası hızlı nüfus
artışı
Beslenme İhtiyacı
Kısıtlı Alanda
Yüksek Verim Elde Etme ihtiyacı
Tarım İlaçlarının, kimyasal gübrelerin geliştirilmesi ve kullanılması
1970’li yıllar
Ekolojik Sorunlar
1945 Sonrası
1970 Sonrası Dönem
• " Yeşil Devrim" olarak adlandırılan tarımsal üretim artışının doğal dengeyi ve insan sağlığını süratle bozduğunu gören kişi ve gruplar bu konuda
araştırmalara başlamışlardır.
• Pestisitlerin, kimyasal gübrelerin çevre üzerindeki etkileri daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır.
• Ekolojik Dengenin korunması için çevreye daha
duyarlı faaliyetlerin yapılması bilinci ve yaklaşımı
doğmaya başlamıştır.
Bilim çevreleri ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla 1979 yılından itibaren DDT grubu pestisitlerin kullanımı A.B.D.’den başlayarak tüm dünyada yasaklanmıştır.
Organik tarım dünyada yeşil devrimin çevre ile ilişkili etkilerinin anlaşılmasından sonra tekrar gündeme gelmiş, 1980 yılından sonrada tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliği şeklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır.
ABD’de 0-2 yaş grubu çocuk mamalarının üretiminde organik ürünlerin kullanılmasını
zorunlu tutan yasanın çıkarılmış olmasının da organik tarımın ticari boyutuna katkısı
olmuştur.
Organik ürünler ticarete konu olunca beraberinde kontrol ve sertifikasyona ilişkin yasal
düzenlemeler gündeme gelmiştir.
Avrupa’da her ülke kendine göre bazı düzenlemeler yapmış, daha sonra 24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa Topluluğu içinde organik tarım faaliyetlerini düzenleyen yasa yürürlüğe girmiştir.
1992 yılında bu yönetmeliğe ek madde getirilerek Avrupa Topluluğu’na organik ürün
ihraç edecek ülkeler ile ilgili kurallar konulmuştur.
TÜRKİYE’DE ORGANİK TARIM FAALİYETLERİ
1984-1986 yıllarında Avrupa’lı firmaların Türkiye’den organik ürün talebi üzerine başlamıştır.
İlk organik ürünler geleneksel ihraç ürünlerinden kuru üzüm ve kuru incirdir.
Daha sonra bu ürünlere kuru kayısı ve fındık gibi ürünler de katılmıştır.
Önceleri Türkiye’deki üretim Avrupa’lı ithalatçı firmaların denetiminde onların kendi ülkelerindeki mevzuata göre yapılmıştır.
Daha sonra yurt dışından organik ürünlerle ilgili gelen taleplerin ve ülke
içindeki bilincin artması üzerine sırasıyla Türkiye kendi organizasyonlarını,
yönetmeliklerini ve yasalarını oluşturmaya başlamıştır.
İlk olarak, Türkiye’de Organik Tarım faaliyetlerini daha sağlıklı ve doğru geliştirmek amacıyla
1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) kurulmuştur. ETO organik tarım
faaliyetlerini birleştirici bir göreve sahip gönüllü bir kuruluştur.
ETO’nun Üyeleri arasında:
--- Üreticiler
--- Ürün İşleyici Firmalar --- İhracatçı
--- Kontrol ve Sertifikasyon Kurum Çalışanları --- Üniversiteler
--- Tarım Bakanlığı Araş. Enst. Çalışanları --- Teknik Elamanlar
--- Tüketiciler
Avrupa Topluluğu’ndaki gelişmelere uyum sağlamak üzere Tarım Bakanlığı çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile Yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve
"Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin
Yönetmelik" 24.12. 1994 tarihli ve 22145 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ekolojik ürünlerin üretilmesi, işlenmesi, etiketlenmesi, depolanması ve
pazarlanması aşamasında uyulması gereken kurallar yönetmelikte
5 kısım ve40 maddeden oluşmuştur.
Avrupa Birliği Muktesabatına Uyum Süreci Türkiye ULUSAL Programı Kapsamında Avrupa Birliği Organik Tarım Yönetmeliği’ndeki ekler ve değişiklikleri göz önüne alarak, bitkisel, hayvansal ve su ürünlerini de kapsayacak şekilde bir başka yönetmelik,
11/07/2002 tarih ve 24812 sayılı resmi gazetede ‘Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’ adı altında yayınlanmıştır.
Daha sonra ORGANİK TARIM KANUNU’ yasa tasarısı hazırlanmış ve 1 Aralık 2004’de
kabul edilmiştir.
10 Haziran 2005’de yönetmelikte tekrar düzenleme yapılmış ve
«Yeni Organik Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik» adı altında yayınlanmıştır.
Ayrıca 2004 yılında organik tarımın yaygınlaştırılması için ekolojik tarım yapanlara
ve girdi üreticilerine %60 indirimli kredi genelgeleri çıkarılmıştır.