• Sonuç bulunamadı

EHL- SÜNNET ÂLMLERNN KERBELA OLAYINA *

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "EHL- SÜNNET ÂLMLERNN KERBELA OLAYINA *"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EHL- SÜNNET ÂL MLER N N KERBELA OLAYINA YAKLA@IMLARI

*

Adnan DEM*RCAN**

Özet

Hz. Peygamber’in torunu Hz. Hüseyin’in ve yak nlar n n öldürüldü)ü Kerbela olay n n meydana geldi)i günden bugüne kadar büyük etkiler b rakt ) malumdur.

Olay n sadece tarihî bir olay olmad ) n , dinî, sosyal, siyasî, hukukî, ekonomik ve kül- türel boyutlar n n oldu)unu görüyoruz. Bu kadar önemli etkiye sahip bir olay n Cslâm mezhepleri taraf ndan farkl de)erlendirmelere tabi tutulaca) aç kt r.

Bu makalede Cslâm dünyas nda en çok mensubu bulunan Ehl-i Sünnet mez- hebinin Kerbela olay hakk ndaki görü+ü, E+‘arî (324/935-6), Gazzâlî (505/1111), Ebû Bekr Cbnu’l-‘Arabî (543/1148), Cbn Teymiyye (728/1328), Cbn Kesîr (774/1373) ve Cbn Haldûn (808/1406) gibi âlimlerden hareketle ele al nmaktad r.

Çal +mada Ehl-i Sünnet’in tek bir görü+te olmad ) , birbirine z t görü+leri bün- yesinde bar nd rd ) ortaya konmaktad r. Ehl-i Sünnet âlimlerinin görü+lerini, Yezid’i yergide a+ r ya gidenler, ihtiyatl davrananlar ve Hz. Hüseyin’in ayaklanmak suretiyle hata etti)ini söyleyenler olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Ancak bunla- r n içinde ihtiyatl olmay savunan grup daha çok taraftara ve etkiye sahiptir. Bu du- rumun Ehl-i Sünnet’in uç görü+leri törpüleyerek merkeze çekme çabas yla ilgili oldu- )unu dü+ünüyoruz.

Anahtar Kelimeler: Hüseyin, Kerbela, Ehl-i Beyt, Ehl-i Sünnet.

APPROACHES OF SCHOLARS OF AHL AL-SUNNAH TOWARDS TO “KARBALA EVENT”

It is known that the Karbala Event, in which the grandson of the Prophet (pbuh) was killed / martyred, left great impacts behind since its occurrence. We see that it was not only a historical event, but also was a religious, social, political, judi- cial, economical and cultural one. It is pretty obvious that such an event like Karbala would have been taken seriously and analyzed differently by Islamic sects.

In this article, the Karbala Event will be dealt based on the views of follow- ing scholars such as; Ash‘arî (324/935-6), Ghazzâlî (505/1111), Abû Bakr Ibn al-

‘Arabî (543/1148), Ibn Taymiyya (728/1328), Ibn Kathîr (774/1373) ve Ibn Khaldûn (808/1406).

It was proved that scholars of Ahl al-Sunnah did not have the same single view; instead, they had developed their own version of judgments. It is possible to say that scholars took different approaches in dealing with the issue: Basically they were three groups: The first group was who went too far in criticizing Yazid, the se- cond one who was approaching cautiously to the issue, the third group was claiming that Hz. Husain was in mistake in his revolt. And, the second group who had cau- tious approach towards to the issue had more supporters and impact. We tend to

** Prof. Dr., Harran Üniversitesi *lahiyat Fakültesi. e-mail: ademircan@harran.edu.tr.

(2)

think that it was because of the tendency of Ahl al-Sunnah who was favour of hav- ing smooth approaches and rejecting radical ones.

Key Words: Husain, Karbala, Ahl al-Bayt, Ahl al- Sunnah.

G R @

Kerbela olay n n, meydana geldi i dönemden günümüze kadar büyük bir et- kiye sahip oldu u herkesçe bilinmektedir. Olay, bugüne kadar farkl düzeylerde dinî, siyasî, sosyal, kültürel ve ekonomik etkiler meydana getirmi tir. Tarihte ço u zaman duygusal bir yakla mla ele al nan hâdisenin günümüzde daha so ukkanl bir ekilde de erlendirilmesine ihtiyaç oldu u muhakkakt r.

Bu makalemizde önemli baz Sünnî âlimlerden hareketle Ehl-i Sünnet’in Kerbela olay na bak n ortaya koymaya çal aca z. Makalemizde E ‘arî (324/935- 6), Gazzâlî (505/1111), Ebû Bekr *bnu’l-‘Arabî (543/1148), *bn Teymiyye (728/1328), *bn Kesîr (774/1373) ve *bn Haldûn (808/1406) gibi baz âlimlerin yan s ra kimi ça da âlimlerin görü leri üzerinde de durulacakt r.

Zaman zaman kar la t m z yan lg lardan biri Ehl-i Sünnet’in Hz. Hüse- yin’in öldürüldü ü dönemden itibaren var oldu unun zannedilmesidir. Bilindi i gibi Kerbela olay meydana geldi inde mezhepler yoktu. Bu sebeple Hz. Hüseyin’i Sünnîlerin öldürdü ünü söylemek mümkün olmad gibi Hz. Hüseyin’in taraftar- lar n n itikadî anlamda 0iî oldu unu söylemek de do ru de ildir. Bu dönemdeki 0iîli i siyasî bir muhalefet hareketi olarak de erlendirmek gerekir.

Kerbela olay s ras nda Ehl-i Sünnet mezhebi ortaya ç kmam olmakla bir- likte Ehl-i Sünnet mezhebinin üzerine oturdu u ana eksene dâhil olan Müslüman- lar n ço u Hz. Hüseyin ve akrabalar na yap lanlar benimsemediler. Ancak iktidar mücadelesinde Ümeyye o ullar n n yan nda yer alanlar n bu olaydan dolay üzün- tü duymad klar da muhakkakt r.

Öte yandan ilk as rlarda olayla ilgili ortaya konan tavr 0iî ya da Sünnî anla- y n tezahürü olarak de erlendirmek her zaman kolay de ildir. Zira siyasî mez- heplerin varl k gösterdi i ilk dönemde 0ia, ana eksendeki âlimleri etkiledi i gibi mezheplerin ortaya ç k p kurumsalla mas ndan sonra da 0iîlerin Kerbela olay na yakla m Sünnîlerin görü lerini beslemi tir.

A. KERBELA OLAYINA LK YILLARDA DUYULAN TEPK LER

Kerbela olay n n ümmet taraf ndan nas l de erlendirildi i sorusuna, olay n meydana geldi i s rada ve sonras nda ortaya konan tutum aç s ndan farkl cevaplar vermek mümkündür.

Öncelikle unu hat rlatmak gerekir ki Hz. Hüseyin, Kûfe’ye gitmeye karar verdi inde Mekkelilere ve di er ehirlerde oturan Müslümanlara yönelik genel bir ça r da bulunma gere i duymam ; daha çok yak nlar n yolculuk için haz rlam t . Onun Kûfe’ye gitmeye karar vermesinden sonra kimi akrabalar dâhil olmak üzere baz ça da lar n n kendisini Kûfe’ye gitmemesi hususunda uyard klar nakledilir.

Genel tabloya bak ld nda Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye gidi i, bir ayaklanmadan çok Kûfelilerin ça r s na icabet etme görüntüsü vermektedir. Ayr ca Kûfe’ye gitme karar nda, Müslim b. Akîl’in Kûfelilerin durumu ile ilgili olumlu raporunun etkili oldu u da muhakkakt r.

(3)

71 Hz. Hüseyin’in öldürülmesi, olay n vuku buldu u dönemde genel bir ho - nutsuzluk olu turmu tur. Henüz itikadî-dinî mezhepler ortaya ç kmad için olu an tepkileri do rudan do ruya bir mezhebe ba lamak do ru olmaz.

*slâm ümmeti içinde Haricîlik ve 0iîlik, bu dönemde daha çok siyasî kimlik- leriyle ve birer siyasî muhalefet hareketi olarak varl k gösterdi i için onlar n tepki- lerini bu çerçevede de erlendirmek uygun olur.

Hz. Hüseyin’in ya ad dönemde hayatta olan Sahabîlerin tutumu dikkat çekicidir. Yezid’in iktidara getirilmesine kar bireysel ho nutsuzluklar mevcut ise de ona kar duru un itikadî bir tav r olarak de erlendirilmedi i ve böyle bir tepki- nin olu mad da muhakkakt r. *bn Haldûn, Ashab n tutumu hakk nda unlar söyler: “Hz. Hüseyin’in (a) d nda Hicaz’da, Yezid’in yan nda 0am’da ve Irak’ta bulunan di er Sahabîler ve onlara tâbi olanlar, Yezid fas k da olsa, ona isyan etmek büyük karga al klara ve kan dökülmesine sebep olaca için bunu caiz görmemi - lerdir. Onun için böyle bir eye kalk mam lar, Hz. Hüseyin’e (a) tâbi olmam lar;

ancak ne onu reddetmi ler, ne de yapt ndan dolay günahkâr saym lard r. Çün- kü o örnek al nacak bir müçtehittir.”1

*bn Haldûn’a göre Ashab n Hz. Hüseyin’e destek olmamas onlar sorumlu tutmaz: “Hz. Hüseyin’e (a) muhalefet eden ve ona yard m etmeyen bu insanlar günahkâr sayma yanl na dü mekten sak n. Çünkü onlar Sahabîlerin ço unlu uy- du ve Yezid’in yan nda olup, ona isyan edilmesi görü ünde de illerdi. Ancak Hz.

Hüseyin (a) de Kerbela’da sava rken, verdi i karar ve hakk oldu u hususunda onlar ahit gösteriyordu. 0öyle diyordu: “(Benim durumumu) Cabir b. Abdullah’a, Ebû Saîd el-Hudrî’ye, Enes b. Mâlik’e, Sehl b. Saîd’e, Zeyd b. Erkâm’a ve onlar gibi olanlara sorun.” Onlar n kendisine yard m etmeyi ini k nam yordu. Çünkü bili- yordu ki, Yezid’e isyan etmek nas l kendi içtihad ndan kaynaklan yorsa, bu ekilde hareket etmeleri de onlar n içtihatlar ndan kaynaklan yordu.”2

Ashab fiilen Hz. Hüseyin’in yan nda yer almam sa da Kerbela’da aile efra- d yla kar kar ya kald katliamdan rahats z olmu lard r. Hz. Hüseyin’in öldü- rülmesine tepki gösterenlerden biri Abdullah b. Ömer’dir. Hac ibadeti s ras nda bir Kûfeli, Abdullah b. Ömer’e elbisesine bula an sinek kan n n hükmünü sorunca *bn Ömer’in, “0una bak n! Resûlullah’ n (s) o lunu öldürmü ler; imdi sine in kan n soruyor! Resûlullah’ n (s) ‘Hasan ve Hüseyin benim dünyadan iki reyhan md r.’ dedi-

ini duymu tum.” diye cevap verdi i nakledilir.3

Hz. Hüseyin Kûfe’ye gitti inde onu davet eden Kûfeli Müslümanlar, davet- lerine sahip ç kmam lard . Üstelik baz lar Hz. Hüseyin’e kar gönderilen ordu- nun içinde yer alm lard . Asl nda askerler aras nda Ehl-i Beyt taraftarlar çoktu.

Ancak çe itli sebeplerle Ubeydullah b. Ziyad’ n emriyle Ömer b. Sa‘d komutas nda olu turulan orduya kat lm lard .

Hz. Hüseyin’i fiilen desteklemeyenlerin bir k sm , daha sonra yapt klar ndan dolay büyük bir pi manl k duydular ve pi manl klar n Emevî iktidar na ba kald r

1*bn Haldûn, Mukaddime, Çev. Halil Kendir, Ankara 2004, I, 303.

2*bn Haldûn, I, 303.

3et-Tirmizî, Ebû *sa Muhammed b. *sa (279/892), es-Sünen, *stanbul 1401/1981, “menâk b”, 30 [V, 657].

(4)

olarak ortaya koydular. Nitekim Hz. Hüseyin’in öldürülmesinin üzerinden çok geçmeden Tevvâbûn (yapt klar ndan pi man olup tövbe edenler) hareketi ile Muh- tar b. Ebî Ubeyd es-Sakafî hareketleri en önemli tepkiler olarak ortaya ç kt .

Hz. Hüseyin’in ahadetinden sonra onu davet edip ard ndan yaln z b rakan baz Kûfeliler, Hz. Hüseyin’in öcünü almak için gizli faaliyetlere giri tiler. Hüse- yin’i terk etmelerinin ay b n ancak onu öldürenleri öldürmek veya onlarla sava - mak giderirdi.4Hareketin lideri olan Ashaptan Süleyman b. Surad, Cemel ve S ffîn sava lar na, Hz. Ali’nin taraftar olarak kat lm t . Muaviye’nin ölümünden sonra Hz. Hüseyin’e davet mektubu yazanlardan biri de oydu. Hz. Hüseyin Kûfe’ye gidince ona destek olmam ; ancak öldürülmesinden sonra tutumundan dolay pi manl k duymu tu.5

Tevvâbûn grubu, Yezid b. Muaviye’nin 14 Rebiülevvel 64 (10 Kas m 683) tarihinde ölümüne kadar faaliyetlerine devam etti. Süleyman b. Surad ve arkada - lar , bir süre gizli yürüttükleri faaliyetlerin ard ndan Rebiülahir 65’te (Ekim 684) Nuhayle’de toplanarak Hz. Hüseyin’in öcünü almak üzere harekete geçtiler.6 Ubeydullah b. Ziyad, Husayn b. Numeyr komutas nda yakla k 12.000 ki ilik bir orduyu Tevvâbûn grubu üzerine gönderdi. Meydana gelen iddetli çarp malarda ba ta, ya doksan a m olan Süleyman b. Surad olmak üzere birçok ki i hayat n kaybetti.7

Irak’ta ortaya ç kan ikinci önemli hareket, Muhtar b. Ebî Ubeyd es-Sakafî hareketidir. Hz. Hüseyin’in öldürülmesinden sonra Hicaz’a giden Muhtar, Abdul- lah b. ez-Zübeyir’e bey‘at etti. Yezid’in ölümünden sonra *bn ez-Zübeyir’in yan n- da be ay kald . Oradan Kûfe’ye giderek Muhammed b. el-Hanefiyye ad na tebli de bulunmaya ba lad .8 Ehl-i Beyt taraftarlar n Hüseyin’in katilleriyle sava maya davet eden Muhtar’ , Süleyman b. Surad ve arkada lar samimi bulmad klar için ona destek olmad lar.9

Süleyman’ n isyan ndan sonra hapsedilen Muhtar, eni tesi Abdullah b.

Ömer’e kendisi için tavassutta bulunmas n isteyen bir mektup yazd . O da Kûfe valisine mektup yazarak Muhtar’ n serbest b rak lmas için ricada bulundu. Muh- tar, aleyhte herhangi bir faaliyette bulunmayaca na dair yemin ettirilerek serbest b rak ld .10 Ancak çok geçmeden Muhammed b. el-Hanefiyye ad na bey‘at almak suretiyle faaliyetlerine devam etti. Muhtar, Rebiülevvel 66’da (Ekim 685) isyan etti. Muhtar’ n adamlar Hz. Hüseyin’in intikam n almak iddias yla ortaya ç kt - lar. Kûfe valisi, onlar üzerine birkaç birlik gönderdiyse de onlar bertaraf edemedi;

4*bnu’l-Esîr, *zzuddîn Ebu’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed (630/1232), el-Kâmil fi’t-târîh, Beyrut 1402/1982, IV, 158.

5*bn Sa‘d, Muhammed (230/844), et-Tabakâtu’l-kübrâ, Beyrut 1405/1985, IV, 292; VI, 25.

6*bnu’l-Esîr, IV, 175.

7et-Taberî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr (310/922), Târîhu’t-Taberî (Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk), Thk.

Muhammed Ebu’l-Fadl *brahim, 2. Bas m, Kahire 1971, V, 598-599; *bnu’l-Esîr, IV, 182-185.

8*bnu’l-Esîr, IV, 171-172.

9Taberî, V, 560-561.

10 *bnu’l-Esîr, IV, 211-212.

(5)

73 neticede saray ku atma alt na al n nca gizlice ehri terk etti. Muhtar, Kûfe’yi ele geçirerek halktan bey‘at ald .11

Muhtar es-Sakafî, Kûfe’ye hâkim oldu u s ralarda Hz. Hüseyin’in katilleri olduklar iddias yla ba ta Ömer b. Sa‘d ve 0emir b. Zi’l-Cev en olmak üzere birçok ki iyi öldürerek cezaland rd . Irak’ta Hz. Hüseyin’in katillerinden intikam alan Muhtar, komutan *brahim b. el-E ter’i *bn Ziyad’a kar gönderdi. Meydana gelen çarp malarda *bn Ziyad, Husayn b. Numeyr ve daha pek çok kimse öldürüldü.

Ubeydullah ve onunla beraber öldürülenlerin ba lar kesilerek önce Muhtar’a, sonra da Muhammed b. el-Hanefiyye’ye gönderildi. Bir süre sonra Muhtar b. Ebî Ubeyd’e kar harekete geçen Abdullah b. ez-Zübeyir’in Irak valisi Mus‘ab b. ez-Zübeyir, onu Kûfe’deki kona nda muhasara ederek öldürdü (Ramazan 67/Nisan 687).12

B. SLÂM DÜNYASINDA KERBELA OLAYINA YÖNEL K FARKLI YAKLA IMLAR

Ehl-i Sünnet ile -Ehl-i Beyt taraftarlar n n ana bünyesini olu turan- 0iî mez- hepler aras nda Kerbela olay n de erlendirmede önemli farkl l klar olmakla birlikte Hz. Hüseyin’in katli hemen hemen bütün Müslümanlar ortak bir paydada birle - tirmektedir. Bununla birlikte ümmetin icma etti i bu meselede genel yakla m n d nda kalan ki i ya da gruplar da olmu tur.

*bn Teymiyye, Hz. Hüseyin’in öldürülmesi meselesinde ortaya ç kan farkl görü lerden bahsederken, “*nsanlar, Hüseyin’in öldürülmesi meselesinde üç ayr görü e ayr ld lar. *ki a r görü ve bir orta yol.”13 diyerek Ehl-i Sünnet’in isabet etti i kanaatini izhar etmektedir.

a. *bn Teymiyye’nin tasnifine göre a r görü lerden biri 0ia’ya aittir. Onlara göre Hz. Hüseyin, “itaati vacip olan, kendisi olmaks z n imana taalluk eden i lerin yap lmas mümkün olmayan imamd r. Onun tayin etmedi i kimsenin arkas nda cemaat namaz ile cuma namaz k l nmaz. Onun izni olmaks z n dü manla cihad edilmez.”14

b. Di er taraftaki a r görü sahiplerine göre Hüseyin, hakl yere öldürüldü.

O, Müslümanlar n birli ini parçalamak ve cemaate ayr l k sokmak istedi.

Hz. Peygamber (s), “. iniz bir adamdayken, cemaatinizi bölmek isteyen biri ge- lirse onu öldürünüz”15 buyurmaktad r. Hüseyin, ortaya ç kt nda Müslü- manlar n yönetimi bir adam n elindeydi. O, Müslümanlar n birli ine ayr - l k sokmak istedi. Bunlar n baz lar “Hüseyin, velayet-i emre kar isyan eden ilk ki idir.” derler.16

11 *bnu’l-Esîr, IV, 216-217.

12 Bk. Demircan, Adnan, .slâm Tarihinin .lk Asr nda .ktidar Mücadelesi, Beyan Yay nlar , *stanbul 1996, s.

323-325.

13 *bn Teymiyye, Ebu’l-Abbas Takiyuddîn Ahmed b. Abdülhalim b. Mecdüddîn Abdüsselam el-Harranî (728/1328), Minhâcu’s-sünneti’n-nebeviyye, Thk. Muhammed Re âd Sâlim, Dâru’l-kitâbi’l-*slâmî, y.y.

1406/1986, IV, 553.

14 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 553.

15 Müslim, Ebu’l-Hüseyin b. el-Haccâc el-Ku eyrî en-Nîsâbûrî (261/874), es-Sahîh, Thk. M. Fuâd Ab- dulbâkî, *stanbul 1413/1992, imâre 60 [II, 1480].

16 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 553.

(6)

0iîlerin Nâs be (Nâs biyye, Nevâs b)17 ad n verdikleri Hz. Ali ve Ehl-i Beyt mensuplar na muhalif gruba Emevî taraftarlar n n yan s ra Haricîler de dâhil edil- mektedir. Haricîlerin tavr bir yana, Emevî taraftarlar n n *slâm dünyas nda güçlü bir etki olu turamad klar , bu anlay n belki daha çok Emevîlerle ç kar ili kileri olan insanlar aras nda varl k gösterdi ini söylemek gerekir. Öte yandan baz 0iîle- rin, Nâs be kavram n n anlam n geni leterek Ehl-i Sünnet’i de dâhil ettikleri ifade edilir.18

*bn Kesîr, 0iîlerin yakla k 400 y l na do ru Büveyh o ullar döneminde A u- ra gününde çe itli yas törenleri icra ettiklerini, buna kar l k 0am’daki Nasibîlerin de onlara muhalefet ederek A ura günü çe itli hububat pi irerek a ure yapt klar n , o gün y kanarak güzel kokular süründüklerini, en güzel elbiselerini giydiklerini ve bugünü bayram olarak kutlad klar n , envai çe it yemekler yapt klar n , sevinç ve mutluluk izhar ettiklerini ve böylece Raf zîlerle inatla p onlar n yapt klar n n tersini yapt klar n anlat r.19

Ümmet içinde Hz. Hüseyin’in ve yak nlar n n öldürülmesi sebebiyle Yezid’i hakl bulup destekleyen gruplar çok azd r. Bunlar aras nda ilk akla gelenler Ye- zidîlerdir. Adî b. Müsafir (557/1162), Yezid için öyle der: “Yezid b. Muaviye (Al- lah’ n rahmeti üzerine olsun), imam o lu imam ve hilafetin sahibidir. Allah yolun- da cihad etmi ve kendisinden hadis nakledilmi tir. O, Rafizîlerin Hüseyin’in (Al- lah ondan raz olsun) öldürülmesi ve ba ka sebeplerle att klar iftiralardan uzakt r.

Ona iftira atan (Allah’ n rahmetinden) uzakla t r lm ve terk edilmi tir.”20

Yezid’i destekleyenler aras nda, Horasan ve Maveraünnehir’de faaliyet gös- teren Mürcie’nin bir alt kolu olarak ortaya ç kan itikadî bir f rka olan21 Kerrâmiyye f rkas da zikredilir. Bu f rka mensuplar Yezid’in, ya ad dönemin imam oldu-

unu, Hz. Hüseyin’in ona kar ayakland n , Yezid’in onun öldürülmesi sebebiyle mazur oldu unu savunurlar.22

c. *bn Teymiyye, mutedil grup olarak zikretti i Ehl-i Sünnet’in Kerbela olay hakk ndaki görü lerini öyle özetlemektedir: “Hüseyin, mazlum ve ehit olarak öldürüldü. Ümmetin ba na getirilmemi ti. Amcas n n o lu Müslim b. Akil’in ba na gelenleri duyunca iktidar talebini terk etti ve amcas n n o lu Yezid’in23 yan na, su ur bölgesine ya da memleketine gitmek istedi.

Ancak onun tekliflerini kabul etmediler. Ondan, teslim olmas n istediler;

fakat bu, kendisi için vacip de ildi.”24

17 0iîlerin Hz. Ali taraftarlar na dü manl k besleyenler için kulland bu tabir genellikle Haricîler ve Emevîler için kullan lmakla birlikte baz 0iîlerce anlam Ehl-i Sünnet’i de içine alacak ekilde geni leti- lebilmi tir (Bk. Öz, Mustafa, “Nâs be”, D.A, *stanbul 2006, XXXII, 393-394).

18 Bk. Öz, Mustafa, “Nâs be”, D.A, XXXII, 393.

19 *bn Kesîr, Ebu’l-Fidâ *smail b. Ömer (774/1372), el-Bidâye ve’n-nihâye, Thk. Abdullah Abdulmuhsin et- Türkî, Dâru’l-hicr, Cize 1418/1998, XI, 577.

20 Adî b. Müsafir (557/1162), .tikadât, Süleymaniye Kütüphanesi, 0ehid Ali Pa a, No: 2763, v. 46b-47a (Bu yazmay temin eden de erli karde im Doç. Dr. Metin Bozan Bey’e te ekkür ederim.).

21 Bk. Kutlu, Sönmez, “Kerrâmiyye”, D.A, Ankara 2002, XXV, 294-296.

22 el-Ba dâdî, Ebû Mansûr Abdülkâhir et-Temîmî (429/1037), Kitâbu’l-milel ve’n-nihal, Thk. Elbîr Nasrî Nâdir, Dâru’l-Me r k, Beyrut 1970, s. 152.

23 Hz. Hüseyin ve Yezid’in soyu Abdumenâf’ta birle ir.

24 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 553-554.

(7)

75 Yukar daki tasnif, bir fikir vermekle birlikte mezhepler aras ndaki görü farkl l n bu kadar kesin hatlarla çizmek mümkün de ildir. Zira ayn mezhep içinde farkl yakla mlara sahip insanlar n mevcut oldu unu görüyoruz. Özellikle Ehl-i Sünnet gibi geni bir yelpazeyi temsil etmesi sebebiyle farkl görü leri içinde bar nd ran bir mezhebe mensup insanlar aras nda birbirine z t görü ler tespit et- mek a rt c de ildir.

C. EHL- SÜNNET ÂL MLER NE GÖRE KERBELA OLAYININ VUKUU Kerbela olay n n nakledilme ekli, hâdiseyi anlatan n bak aç s n yans t r.

Ehl-i Sünnet âlimleri genellikle Hz. Hüseyin’in Kerbela’da mazlumen öldürüldü ü ve Yezid’in zalim oldu u kanaatini izhar edecek bir dil kullanmakla birlikte 0iîlere göre daha so ukkanl bir yakla m ortaya koymaktad rlar. Buna örnek olarak E ‘arî’nin u k sa anlat m n verelim:

“Hüseyin b. Ali (Allah ondan raz olsun), yapt zulümler sebebiyle Yezid b.

Muaviye’ye kar ç karak ayakland . Ancak o, (Allah ondan raz olsun) Kerbela’da öldürüldü. Olay me hurdur. Onu Ömer b. Sa‘d öldürdü. Onunla sava karar n uygulayan Ubeydullah b. Ziyad idi. Hüseyin’in ba Yezid b. Muaviye’ye götürül- dü. Önüne kondu unda Hz. Peygamber’in (s) öptü ü di lerini elindeki çubukla kar t rd .25 Hüseyin’in o ullar , k zlar ve di er kad nlar semerlerin üzerinde ona götürüldü. Yezid, önce erkekleri öldürmek istedi. Ancak kas klar n açt r p tüylenip tüylenmediklerine bakt . Sonra da onlara iyilikte bulunarak affetti.

“Hüseyin’le birlikte Hz. Peygamber’in (s) ailesinden Hüseyin’in o lu Büyük Ali, karde i Hasan’ n o ullar ndan Abdullah, Kas m, Ebû Bekr; karde lerinden Ab- bas, Abdullah, Cafer, Osman, Ebû Bekr, Muhammed (Küçük Muhammed); Cafer b. Ebî Tâlib’in çocuklar ndan Muhammed b. Abdullah b. Cafer ve Avn b. Abdullah;

Akîl’in çocuklar ndan Abdullah, Kûfe’de öldürülen Müslim ile Abdurrahman, Cafer ve Abdullah b. Müslim b. Akîl öldürüldü.”26

E ‘arî, ard ndan Hz. Hüseyin’in katli üzerine söylenen baz iirler nakleder:

*bn Ebî Rumh el-Huzâî, Hz. Hüseyin’in öldürülmesi üzerine öyle bir iir okumu - tur:

Hâ im o ullar ndan Taf’ta27 öldürülen zat,

Kurey ’ten baz boyunlar e dirdi… Onlar da ba e di.

Âli Muhammed’in baz evlerine u rad m, Evler kuruldu u günkü eski halinde de ildi.

Allah vatan ve sakinlerini uzakla t rmas n.

Her ne kadar diyarlar sakinlerinden yoksun olduysa da…

25 Bunu Yezid’in de il Ubeydullah b. Ziyad’ n yapt na dair rivayetler de mevcuttur. *bn Teymiyye de bu görü tedir (Bk. Demircan, Adnan, “*bn Teymiyye’ye Göre Yezîd b. Muâviye’nin Durumu”, Harran Üniversitesi .lahiyat Fakültesi Dergisi, 2, 0anl urfa 1996, s. 133).

26 el-E ‘arî, Ebu’l-Hasan Ali b. *smail (324/935-6), Makâlâtu’l-.slâmiyyîn ve ihtilâfu’l-musallîn, Thk. Mu- hammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Kahire 1369/1950, I, 141-142.

27 Taf, Kûfe yak nlar nda Hz. Hüseyin’in öldürüldü ü yerin ad d r (Yâkût, 0ihâbuddîn Ebû Abdullah Yâkût b. Abdullah el-Hamevî (626/1229), Mu‘cemü’l-Buldân, Dâru Sâd r, Beyrut 1397/1977, IV, 36).

(8)

Onlar herkesin ümidi idiler; sonra musibetzede oldular.

O musibetler büyüdükçe büyüdü.

Görmedin mi memleketin titredi ini, yeryüzünün hastaland n … Hüseyin’in kaybedilmesiyle.

Mansur en-Nemerî ise uzun olan kasidesinin bir bölümünde öyle der:

Ne zaman gözya lar n seni iyile tirecek?

Kalbindeki nefret ate so uyacak?

Nice hüzün sahibi var ki,

Sab rla ac çekti ve a tla rahatlad .

Bir maktul, ama Benû Ziyad’ n maktulü de il…

Can m z o maktule feda olsun.

Beyaz k l çlar ve m zraklar soysuzlar n ve s nt lar n eline geçti.

Sapk nl klar ordusu… Cehalet evlatlar n n Müslümanl için onlarla yol gösterilir oldu.

Ömer b. Sa‘d sancaklar n alarak önlerine geçti.

Onlar kötü su içmeye götürdü.

Bir topluluk ki… Bedir günlerinden beri saklam lard … Gönüllerinde gizli kinleri…

Ald rmadan Hüseyin’in kan na girdiler.

Dirilerde ak llar ölmü ken…

Di‘bil de öyle der:

Kûfe’de28 mezarlar… Di erleri Taybe’de…29 Baz lar Fah’ta…30 Dualar m ula t onlara…

Ötekiler Cûzcân31 topraklar nda…

Di erleri gurbet diyar Bâhamra’da…32

28 Hz. Ali’nin Kûfe’de vefat etti i bilinmektedir. Ayr ca Zeyd b. Ali de burada öldürülmü tür.

29 Taybe, Medine’nin isimlerinden biridir (Yâkût, IV, 53). Hz. Fât ma’n n mezar burada oldu u gibi Ali Zeynulabidin b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib de Medine’de vefat etmi tir.

30 Fah, Mekke’de bir vadinin ad d r. Ebû Abdullah el-Hüseyin b. Ali b. el-Hasan b. Ali b. Ebî Tâlib Zilkâde 169’da (May s 786) ayaklanm ve burada öldürülmü tür (Yâkût, IV, 237).

31 Cûzcân, Horasan bölgesinde Belh’e ba l geni bir bölgedir. Ehl-i Beyt’ten Yahya b. Zeyd b. Ali b. el- Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib burada öldürülmü tür (Yâkût, II, 182).

(9)

77 Vasfedemediklerime gelince…

Ac ve hüzünlerini yüre imde hissetti im halde…

*ki nehrin yan nda, Kerbela’daki mezarlard r.

F rat kenar na kondurulmu lard r.33

D. EHL- SÜNNET ÂL MLER N N KERBELA OLAYI HAKKINDAK GÖRÜ LER

Hz. Hüseyin’in Kerbela’da öldürülmesi, 0iîler aras nda bir tepki kültürü olu turdu u gibi Sünnîler aras nda da büyük tepkiler ortaya ç kmas na sebebiyet vermi tir. Bu ba lamda Sünnî bilginler aras nda, iktidar döneminde meydana ge- len olaylar sebebiyle Yezid’e lanet edilip edilemeyece i meselesinde farkl görü ler ortaya ç kt n görüyoruz.

Kerbela olay kar s nda Ehl-i Sünnet âlimlerinin sahip olduklar görü leri üç grupta toplamak mümkündür. Ancak bunlardan özellikle Hz. Hüseyin’in ayak- lanmas n ele tirenler aras nda yukar da zikretti imiz muhalif kanad n görü üne yakla anlar oldu unu söylemek gerekir.

1. Hz. Hüseyin’i Hakl Görüp Yezid’i Lanetleyenler

Birinci görü e göre Hz. Hüseyin ve yak nlar , zalim ve fas k olan Yezid’e kar- ayaklanm ve onun zalim valisi Ubeydullah b. Ziyad’ n komutan Ömer b. Sa‘d taraf ndan öldürülmü tür. Hz. Hüseyin’in öldürülmesinde üçünün yan s ra katli- ne bizzat kat lanlar n da sorumlulu u vard r.

Baz Sünnî âlimler, iktidar s ras nda vuku bulan olaylar sebebiyle Yezid’e lanet okunmas gerekti ini, zira Yezid’in bunu hak etti ini savunurlar. Yezid’e lanet okunmas n do ru bulan Ehl-i Sünnet âlimleri aras nda Kiyâ el-Herrâsî (504/1110),34 Ebu’l-Ferec *bnu’l-Cevzî (597/1201)35 ve et-Taftâzânî (791/1389)36 gibi âlimler zikredilebilir.

Taftâzânî, Kerbela olay hakk nda unlar söyler: “Geçmi te ya ayan mücte- hidlerden ve salih âlimlerden Muaviye ve yard mc lar na lanetin caiz oldu una dair nakilde bulunulmam t r. Zira onlar n hedefi isyan etmek ve imama kar ayak- lanmakt . Bu da onlara lanet etmeyi gerektirmez. Âlimler, Yezid b. Muaviye hak- k nda ise ihtilafa dü tüler. el-Hulâsa’da ve ba ka kitaplarda Yezid’e ve Haccâc’a lanet okuman n uygun olmad , zira Hz. Peygamber’in namaz k lanlar n ve k ble

32 Bâhamra, Kûfe ile Vâs t aras nda, Kûfe’ye daha yak n bir yerdir. Burada Abbasî halifesi Ebû Cafer el- Mansûr’un askerleriyle *brahim b. Abdullah b. el-Hasan b. Ali b. Ebî Tâlib’in adamlar aras nda sava meydana gelmi ; *brahim, burada öldürülmü tür (Yâkût, I, 316).

33 E ‘arî, I, 142-144.

34 *bn Teymiyye, Ebu’l-Abbas Takiyuddîn Ahmed b. Abdülhalim b. Mecdüddîn Abdüsselam el-Harranî (728/1328), Mecmû’atü’l-fetâvâ, Ne r. Âmir el-Cezzâr, Enver el-Bâz, 3. Bas m, Dâru’l-vefâ, Mansûra- M s r 1426/2004, IV, 296 [.bn Teymiye Külliyat , Çev. M. Sait 0im ek vd., *stanbul 1988, IV, 391].

35 *bn Teymiyye, Mecmû‘a, IV, 296 [Külliyat, IV, 391]; *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 569; *bn Tolun, Kaydu’ - erîd min ahbâri Yezîd, Thk. Muhammed Garb, Dâru’s-sahve, Kahire 1406/1986, s. 52.

36 et-Taftâzânî, Sa‘duddîn Mes‘ûd b. Ömer (791/1389), :erhu’l-‘Akâid (Hâ iyetu’l-Kestelî ‘alâ :erhi’l-

‘Akâid), *stanbul 1973, s. 188.

(10)

ehli olanlar n lanetlenmesini yasaklad ifade edilir. Hz. Peygamber’in k ble ehlin- den baz kimselere lanet okudu una dair rivayetlere gelince, onun insanlar n du- rumu hakk nda bildiklerini ba kalar bilemez. Baz âlimler ise Hüseyin’in öldürül- mesini emretti inde kâfir oldu u için Yezid’e lanet etmi ler; Hüseyin’i öldürene, öldürülmesini emredene, caiz görene ya da raz olana lanet okuman n caiz oldu u hususunda ittifak etmi lerdir. Tek tek ele al nd nda ahad olan, ancak manen tevatür derecesine ula an rivayetlere göre Yezid’in onun öldürülmesine raz oldu-

u, öldürüldü ü haberine sevindi i ve Hz. Peygamber’in hane halk n küçümsedi i do rudur. Bu sebeple biz Yezid’in durumu hakk nda de il, iman hususunda müte- reddidiz. Allah’ n laneti onun, onu destekleyenlerin ve yard mc lar n n üzerine olsun.”37

2. Hz. Hüseyin’i Hakl Görmekle Birlikte Daha htiyatl Olanlar

*kinci görü e göre Hz. Hüseyin mazlum olarak öldürülmekle birlikte Yezid bizzat öldürülmesine kat lmad gibi bunu emretmemi tir de. Onu, hatta di er günahkârlar lanetlemek do ru de ildir. * i Allah’a havale etmek en do ru olan d r.

Bu görü ün önemli temsilcilerinden biri Gazzâlî’dir. Gazzâlî, ilke olarak Müslüman n herhangi bir din karde ine lanet okumas n do ru bulmaz. Bunun için de çe itli hadisleri delil gösterir. Ona göre günahkâr da olsa bir müslümana lanet okunmas caiz de ildir.38

Gazzâlî’ye göre “Bir insan, ömrü boyunca örne in *blis’e, Ebû Cehil’e, Ebû Leheb’e ya da erir insanlardan herhangi birisine lanet okuma hususunda susarsa bu, ona zarar vermez. Ama bir müslüman , Yüce Allah kat nda temiz oldu u bir konuda kötüleme hatas na dü erse helake maruz kal r.”39

Gazzâlî, Hz. Hüseyin’in katili olan ya da onun öldürülmesini emreden Ye- zid’e lanet okunup okunamayaca sorusuna, Yezid’in Hz. Hüseyin’i öldürdü ü- nün sabit olmad n , bu sebeple onun Hz. Hüseyin’i öldürdü ünün ya da öldü- rülmesini emretti inin söylenemeyece ini hat rlatarak cevap verir. Zira bu olayda, Abdurrahman b. Mülcem’in Hz. Ali’yi, Ebû Lü’lü’e’nin Hz. Ömer’i öldürdü üne benzer ekilde kesin bir bilgi yoktur.40

Gazzâlî, “Hüseyin’in katiline Allah lanet etsin ya da Allah öldürülmesini emredene lanet etsin.” denmesinin caiz olup olmad sorusuna verdi i cevapta lanet okuma hususundaki hassasiyetine uygun bir yakla m ortaya koymaktad r:

“Do ru olan , ‘Hüseyin’in katili tövbe etmeden öldüyse Allah ona lanet etsin.’

demektir. E er söz tövbeyle kay tlanmay p mutlak olarak söylenirse bu, sak ncal olur; oysa susmakta sak nca yoktur. Hatta susmak daha iyidir.”41

*htiyatl görü te olan âlimlerimizden biri *bn Teymiyye’dir. Ona göre Hz.

Hüseyin, birlik olan Müslümanlar bölen biri de ildi. O, memleketine geri dönmek, uç bölgesine gitmek ya da Yezid’in yan na gidip cemaate girmek istedi i halde

37 et-Taftâzânî, s. 187-188.

38 el-Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed (505/1111), .hyâu ulûmi’d-dîn, Dâru’ - a‘b, Kahire (t.y.), III, [IX], 1567.

39 el-Gazzâlî, el-.ktisâd fi’l-itikâd, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut 1403/1983, s. 153.

40 el-Gazzâlî, .hyâ, III, [IX], 1567.

41 el-Gazzâlî, .hyâ, III, [IX], 1567-1568.

(11)

79 öldürülmü tür.42 *bn Teymiyye Kerbela olay hakk ndaki görü ünü u sözleriyle özetler: “0üphe yok ki Hüseyin, -ona benzer mazlum olan di er ehidler gibi- maz- lum ve ehid olarak öldürülmü tür. Hüseyin’in öldürülmesi, onu öldürenler ve öldürülmesi için yard m edip buna raz olanlar taraf ndan Allah’a ve Resulü’ne kar i lenmi bir masiyettir.”43 Ancak bu kanaat, a r görü lere sebep olmamal d r.

Nitekim Yezid’i övgüde a r ya gidenleri ele tirdi i gibi yergide a r ya gidenleri de ele tirir. Ona göre, Yezid’e lanet hususundaki söz, kendisi gibi olan di er sultan halifeler ve di erleri hakk ndaki söz gibidir. Yezid ise ba kalar ndan hay rl d r. O, Hüseyin’in katillerinden intikam alan Irak Emiri el-Muhtar b. Ebî Ubeyd es- Sakafî’den daha hay rl d r. Bu ki i, kendisine Cebrail’in geldi ini iddia etmi tir.

Yine o, el-Haccac b. Yusuf’tan daha hay rl d r. *nsanlar n ittifak yla bilinmektedir ki Haccac, Yezid’ten daha zalimdi. Bununla beraber denilir ki; Yezid ve onun gibi sultanlar n yapt klar fas kl kt r. Muayyen fas ka lanet ise emredilen bir ey de il- dir.44

*bn Teymiyye’ye göre Yezid hakk ndaki do ru tutum, geçmi imamlar n benimsedi i, “Yezid, sevgiye lay k görülemez; ama kendisine lanet de okunmaz”

eklindeki tutumdur. Bunun yan s ra unu da zikretmek gerekir ki, ayet Yezid fas k veya zalim ise Yüce Allah, fas a ve zalime de ma firet eder. Kald ki, *bn Ömer’den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber’in öyle buyurdu u rivayet edilir:

“Kostantiniyye’ye sefer düzenleyecek ilk ordunun günahlar ba! lanm t r.”45 Kostanti- niyye’ye sefer düzenleyen ilk ordunun komutan ise Yezid b. Muaviye’dir.46 Hatta Yezid’in bu hadis için Kostantiniyye’ye gaza yapt söylenmi tir.47

*bn Teymiyye, Yezid’i ve onun gibi kimseleri lanetlemenin do uraca sa- k ncalara da i aret etmektedir: “Biliyoruz ki Müslümanlar n birço unun yapt bir zulüm vard r. E er bu kap aç l rsa Müslümanlar n ço unlu unun lanetlenmesi kolayla r. Oysa Yüce Allah Müslümanlar n ölülerine dua etmeyi emretmi tir, onlar lanetlemeyi de il.”48

*bn Teymiyye, Ahmed b. Hanbel’in o lu Salih’in anlatt u olay nakleder:

Salih diyor ki; “Babama, ‘Baz kimseler, Yezid’i sevdiklerini söylüyorlar?’ dedim.

‘O ulcu um, Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir ki i Yezid’i sevebilir mi?’ diye cevap verdi. Bunun üzerine, ‘Peki öyleyse babac m, niye ona lanet okumuyor- sun?’ diye sordum. Cevaben, ‘Evlad m, baban n herhangi bir ahsa lanet okudu u- nu ne zaman gördün?’ dedi.”49

Yezid’e lanet hususunda susmay ve bu i i Allah’a havale etmeyi tercih eden âlimlerden biri *bnu’s-Salâh’t r (643/1245). *bnu’s-Salâh, Yezid’e lanetle ilgili soru- lan bir soruya verdi i cevapta, “Bize göre Yezid’in Hz. Hüseyin’in öldürülmesini

42 Bk. *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 586.

43 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 550; ayr ca bk. IV, 586.

44 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 567.

45 *bn Teymiyye, Mecmû‘a, III, 254 [Külliyat, III, 352]; IV, 384; *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 544, 572; kr . Buhârî, cihâd 93 [III, 232]).

46 *bn Teymiyye, Mecmûa, III, 254 [Külliyat, III, 352]; *bn Tolun, s. 30.

47 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 572.

48 *bn Teymiyye, Minhâc, IV, 572.

49 *bn Teymiyye, Mecmû‘a, III, 254 [Külliyat, III, 351-352]; IV, 295 [Külliyat, IV, 389].

(12)

emretti i do ru de ildir. Do ru olan, onun öldürülmesini emredenin bu s radaki Irak Valisi Ubeydullah b. Ziyad oldu udur. Yezid’e sövüp ona lanet okumaya ge- lince, Hz. Hüseyin’i öldürdü ü ya da öldürülmesini emretti i do ru olsa bile lanet okuma, Müslüman n yapaca eylerden de ildir. Zira makbul bir hadiste, ‘Mümine lanet etmek, onu öldürmek gibidir.’50 buyurulmaktad r. Bu sebeple Hüseyin’i öldüren tekfir edilemez. Ancak peygamberlerden birisini öldüren kimse öldürme sebebiyle tekfir edilebilir. Yezid hususunda insanlar üç gruba ayr lm lard r. Bunlardan bir grubu onu sevip dost edinmektedir. Bir grubu ona sövüp lanet okumaktad r. Bu hususta orta yolu tutan üçüncü grup ise onu ne veli edinmekte ne de ona lanet okumakta, onun hakk nda di er *slâm hükümdarlar , Ra id Halifeler d ndaki halifeler ve benzeri kimseler hakk nda izlenen yolu takip etmektedir. Görü ü isa- betli olan f rka budur.”51 *bnu’l-*mâd (1089/1679), kendi döneminde birinci gruba mensup kimsenin bulundu unu zannetmedi ini ifade etmektedir.52 Bu da Yezid döneminde meydana gelen olaylar hususunda genel bir ho nutsuzlu un oldu unu ortaya koymaktad r.

*bn Kesîr de ihtiyatl görü te olan âlimlerden biridir. Onun yazd klar , bu görü ü özetleyen bir örnek olarak nakledilebilir: “Hz. Hüseyin’i öldürenler, onun birlik olan Müslümanlar ayr l a dü ürdü ü ve insanlar n bey‘at edip ismi etraf n- da birle ti i kimseyi hal’etmek istedi i hususunda tevilde bulundular. Müslim’in Sahîh’inde53 bundan engelleme, sak nd rma, tehditte bulunma ve cahillerden bir grubun onun hakk nda tevilde bulunarak onu öldürmeye haklar olmad halde öldürdükleri hususunda bir hadis geçmektedir. Aksine kendilerinden istedi i üç eyden birisini kabul etmeleri gerekirdi. Zorba bir grubun yerilmesiyle ümmetin hepsi yerilmez ve peygamberine kar itham edilmez. * in do rusu dü ündükleri ve zannettikleri gibi de ildir. Kûfelilerden (Allah onlar rezil etsin) küçük bir grup d nda eskiden de imdi de ümmetin ço unlu u Hz. Hüseyin’in ve yan ndakilerin öldürülmesini kerih görmü lerdir. Kûfelilerin ço u, kötü hedeflerine ula mak için ona mektuplar göndermi lerdi. Ubeydullah b. Ziyad onlar n bu durumunu ö re- nince amaçlad klar dünyevî eyleri onlara vererek taraf na çekti. Onlar isteyerek ya da zorla Hz. Hüseyin’e kar gönderdi. Hz. Hüseyin’in etraf ndan ayr ld lar, onu terk ettiler, sonra da onu öldürdüler. Bu ordunun tamam öldürülmesine raz de-

ildi. Allah bilir ya, Yezid b. Muaviye ne öldürülmesine raz idi, ne de öldürülmesi- ni kerih gördü. Kuvvetle muhtemeldir ki, Hz. Hüseyin öldürülmeden önce Yezid ona galip gelseydi, babas n n kendisine vasiyet etti i ve kendisinin de ifade etti i üzere onu affederdi. O, -ortaya ç kan ve görünen duruma göre- yapt ndan dolay Ubeydullah b. Ziyad’ lanetlemi ve onu yermi tir. Ancak yapt klar sebebiyle onu görevden almam , onu sorgulamam , yapt klar n ay plad na dair ona mektup göndermemi tir. Do rusunu Allah bilir.

50 el-Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. *smâil (256/870), es-Sahîh, *stanbul 1401/1981, “Edeb”, 44 [VII, 84], 73 [VII, 97]; “*man”, 7 [VII, 223]; Müslim, “*man”, 176 [I, 104].

51 *bn Tolun, s. 59-60.

52 *bnu’l-‘*mâd el-Hanbelî, Ebu’l-Felâh Abdulhayy (1089/1679), :ezerâtu’z-zeheb, Thk. Abdülkadir el- Arnavût- Mahmûd el-Arnavût, Dâru *bn Kesîr, D ma k-Beyrut 1406/1986, I, 276.

53 Müslim, “*mâre”, 59 [II, 1479].

(13)

81

“Hz. Hüseyin’in (Allah ondan raz olsun) öldürülmesinin her müslüman hüzünlendirmesi gerekir. O, Müslümanlar n liderlerinden, Ashab n bilginlerinden ve Allah Resûlü’nün (s) en faziletli k z n n o ludur. Abid, cesur ve cömert biriydi.

Ancak 0ia’n n ortaya koydu u -ço u yapmac k ve riya olan- keder ve hüzün gös- termek amac yla ortaya konan davran lar güzel de ildir. Babas ondan daha fazi- letliydi, ancak onun öldürüldü ü gün, Hüseyin’in öldürüldü ü gün gibi matem tutmuyorlar. Babas 17 Ramazan 40 (24 Ocak 661) tarihinde Cuma günü, sabah namaz n k lmaya giderken öldürüldü. Osman, Ehl-i Sünnet’e göre Ali’den daha faziletliydi. 36 (657) y l nda Zilhicce ay nda te rik günlerinde evinde muhasara edilmi oldu u halde öldürüldü. 0ahdamar ndan ahdamar na bo azlanarak katle- dildi. *nsanlar onun öldürüldü ü günü matem günü haline getirmediler. Ömer, Osman ve Ali’den daha faziletliydi. Mihrapta sabah namaz n k ld r rken ve Kur’ân okurken öldürüldü. *nsanlar öldürüldü ü günü matem günü haline getirmediler.

Ebû Bekr es-S ddîk ondan daha faziletliydi. *nsanlar, vefat etti i günü matem günü haline getirmediler. Allah, -peygamberler öldü ü gibi- Âdemo ullar n n dünyada ve ahirette efendisi olan Allah Resûlü’nü (s) yan na ald . Kimse onun vefat etti i günü u cahil Raf zîlerin Hüseyin’in öldürüldü ü gün yapt klar na benzer eyler yap lan bir matem günü haline getirmedi. Hiç kimse yukar da sayd m z zatlar n öldükleri gün, bunlar n Hüseyin’in öldürüldü ü gün meydana geldi ini ileri sürdükleri güne tutulmas ve gökyüzünde beliren k z ll k gibi eylerin meydana geldi ini iddia et- medi.

“Bu ve benzeri musibetler kar s nda söylenebilecek en iyi söz, Hz. Hüse- yin’in dedesi Allah Resûlü’nden nakletti i, “Hiçbir Müslüman yoktur ki, ba na bir musibet gelip üzerinden bir zaman geçtikten sonra onu hat rlad ! nda ‘Biz Allah’a aidiz ve O’na dönece!iz.’ dedi!i halde Allah ona, o musibetin ba na geldi!i günkü sevab vermi olmas n”54 hadisidir.”55

*htiyatl görü e sahip olan âlimlerden biri *bn Haldûn’dur. O, Hz. Hüse- yin’in Yezid’e kar ayaklanmas n n hakl gerekçeleri oldu unu u sözleriyle savu- nur: “Hz. Hüseyin’in (a) durumuna gelince, Yezid’in fas kl herkes taraf ndan anla l p ortaya ç k nca, Kûfe’deki Ehl-i Beyt taraftarlar Hz. Hüseyin’e (a) haber göndererek Kûfe’ye gelmesini, Yezid’e kar ona destek vereceklerini söylediler. Hz.

Hüseyin (a) de, fas kl ndan dolay -özellikle güç yetirebilecek biri için- Yezid’e isyan edilmesi gerekti ini dü ündü. Ki isel ehliyeti ve toplumsal gücü ile buna güç yetirebilece ini zannetti. Ki isel ehliyeti konusundaki zann do ruydu; ancak top- lumsal gücü konusunda hata etmi ti. Bu hususta Allah Teâlâ onu ba las n.”56

*bn Haldûn Hz. Hüseyin’in toplumsal gücü hususundaki yan lg s hakk nda unlar söyler: “Çünkü Mudar’ n asabiyeti Kurey ’te, Kurey ’in asabiyeti Abdume- naf o ullar nda, Abdumenaf o ullar n n asabiyeti ise Emevîlerdeydi. Kurey ve di er insanlar Emevîlerin bu durumunu biliyor ve inkâr etmiyorlard . Sadece

54 Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah b. Muhammed b. Hanbel e -0eybânî (241/855), el-Müsned, *stanbul 1413/1992, I, 201; *bn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvinî (273/886), es-Sünen, *s- tanbul 1992, “Cenâiz”, 55 [I, 510].

55 *bn Kesîr, XI, 577-580.

56 *bn Haldûn, I, 302.

(14)

*slâmiyet’in ba lang c nda -insanlar n vahyin geli i, meleklerin Müslümanlara yar- d m edi i gibi ola anüstü hallerle me gul olmalar ndan dolay - unutulmu tu. Evet, insanlar bu gibi ola anüstü haller kar s nda cahiliye al kanl klar n , asabiyetini ve e ilimlerini unutmu lard . Geriye sadece dinin korunmas ve mü riklerle cihad etmeye yarayacak tabii asabiyet kalm t . Bu i lerde ise hükmedici ve yönlendirici olan dindi. Cahiliye adetleri ise d lanm ve at l bir durumdayd . Ancak Resûlul- lah’ n (s) vefat ndan sonra vahyin ve ola anüstülüklerin kesilmesiyle i ler bir nebze daha önceki yerle ik geleneklere döndü. Asabiyet durumu da daha önceki haline ve sahiplerine döndü. Mudar kabileleri de daha önce oldu u gibi yeniden Ümeyye o ullar na itaat etmeye ba lad lar.”57

*bn Haldûn, Hz. Hüseyin’in bu husustaki yan lg s n n onu dinî aç dan so- rumlu tutmad görü ündedir: “Onun bu yan lg s dünyevî bir meselede oldu u için ona zarar vermez. 0er’î hüküm ise onun zann na ba l oldu u için, bu konuda hatal de ildir. Çünkü o, bu i e güç yetirebilece ini san yordu. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. ez-Zübeyir, Abdullah b. Ömer, Hz. Hüseyin’in karde i Muhammed b.

el-Hanefiyye ve di erleri onu Kûfe’ye gitme dü üncesinden vazgeçirmeye çal m - lar, onun bu konuda hata yapt n anlam lar; ancak o Yüce Allah’ n dilemesinden dolay , koyuldu u yoldan dönmemi tir.”58

Hz. Hüseyin Yezid’e kar ayaklanma hususunda Ashabtan farkl bir görü e sahipti. Ancak içtihad n n farkl olmas onunla sava lmas n me rula t rmaz: “Hz.

Hüseyin’in (a) hareketi Sahabîlerin içtihatlar na ayk r idiyse de, Yezid’in, Hz.

Hüseyin (a) ile sava mas da bu Sahabîlerin içtihatlar ndan kaynaklanm yordu.

Aksine Hz. Hüseyin (a) ile sava mak, Yezid ve taraftarlar n n kendi görü üydü.

‘Yezid fas k da olsa, Sahabîler ona isyan etmeyi caiz görmemi lerdir. Dolay s yla Yezid’in yapt klar onlara göre do rudur’ eklinde dü ünme.”59

*bn Haldûn’a göre Yezid’le birlikte olmak caiz de ildir: “Bil ki, fas k birinin ancak me ru i lerine itaat edilir. O Sahabîlere göre isyan edenlere kar sava man n

art , (kendisine isyan edilen) imam n adil olmas d r ki, bizim meselemizde bu art eksiktir. Dolay s yla Yezid’le birlikte veya Yezid için Hz. Hüseyin (a) ile sava mak caiz de ildir. Aksine onunla sava mak Yezid’in tart mas z fas kl k olan i lerinden biridir. Onun için bu sava ta öldürülen Hz. Hüseyin (a) içtihat ve hak üzere hare- ket eden ve sevaba nail olan bir ehittir. Ayn ekilde Yezid’in yan nda olan (yuka- r da de inilen sebeplerden dolay Yezid’e isyan etmenin caiz olmad n söyleyip Hz. Hüseyin’e (a) yard m etmeyen) Sahabîler de içtihat ve hak üzerine hareket etmi lerdir.”60

Son olarak ihtiyatl görü e sahip âlimlerden biri olup ülkemizde Diyanet * - leri Ba kanl da yapm olan Ömer Nasuhi Bilmen’in (1971) yazd klar n naklede- lim: “Hz. Hüseyin’in ahadeti, *slâm âlemini ilelebet büyük bir hüzün ve teessür içinde b rakm t r. Fakat bu hâdiseyi duygusall a kap lmadan de erlendirmek gerekir. Denilebilir ki, Yezid 0am’da *slâm hükümetinin ba kanl n i gal etmi ti,

57 *bn Haldûn, I, 302-303.

58 *bn Haldûn, I, 303.

59 *bn Haldûn, I, 303.

60 *bn Haldûn, I, 303-304.

(15)

83 hakl olsun olmas n hiç bir hükümdar, kendi aleyhine bir kuvvetin olu mas n ho görmez. Aksi takdirde mevkiini has mlar na terk etmesi laz m gelir. Sonra Yezid, babas yla *mam Ali aras ndaki dü manl k neticesinde Müslümanlar n büyük zarar- lara u ram olduklar n görmü tü. Art k yeniden böyle bir fitnenin, felâketin orta- ya ç kmas na meydan verilmesi, do ru görülemezdi. Beri taraftan ise Kûfeliler, 0am hükümetine kar durmak için haz rl klarda bulunmak istiyor, ba lar nda da - amaçlar n desteklemek için- Hz. Hüseyin’i bulundurmak arzusunu gösteriyorlard . Hâlbuki Medine’deki zatlar, bilhassa *bn Abbas, içtenlikle tavsiyelerde bulunarak

‘Sak n Kûfelilerin davetine icabet etme, onlar sözlerinde durmazlar, yeri geldi inde seni savunmaya ko mazlar.’ diyorlard . Gerçekte Kûfelilerin vas flar biliniyordu.

*mam Ali’ye ne kadar zahmet vermi , o mübarek zat ne kadar k rm lard ! Hz.

Ali’nin hutbeleri buna ahittir. Fakat Hz. Hüseyin, yap lan tavsiyeleri dinlemedi, takdiri ilâhî, kendisini kutsal yuvas ndan ç kard , Kûfe’ye do ru hareket etti. Ker- bela çölünde bütün ehl-i iman n gözlerini ya lar, kalplerini hüzünler içinde b rakan o pek yürek yakan ahadet hâdisesi vuku buldu. Acaba bu hâdisenin bu ekilde meydana gelmesine Yezid raz m yd ? Onu ancak Yüce Allah bilir.”61

Bilmen, Gazzâlî ve *bn Teymiyye’nin lanet hususundaki baz görü lerini naklettikten sonra *bn Hacer el-Mekkî’nin u sözlerini aktar r: “*mamlar m za göre belirli bir ahsa lanet caiz de ildir. Me erki küfür üzere öldü ü malûm bulunsun.

Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi. Art k muayyen bir kâfir hakk nda böyle lanet edilmesi, tehlikeli olup caiz görülmeyince fas k veya zalim olan belirli bir müslüman hak- k nda da caiz olmayaca daha önceliklidir. Evet... Ki ilere lanette tehlike vard r, bundan kaç nmal . Örne in 0eytana bile lanetten sükûtta tehlike yoktur. Hâlbuki onun hakk nda Allah taraf ndan, ‘K yamete kadar lanetim senin üzerine olsun.’62 bu- yurulmu tur. Art k ba kalar hakk nda sükût edilmesinde ne tehlike bulunabilir?

“Denilse ki: Yezid’e lanet caiz midir? Çünkü o, Hz. Hüseyin’in katilidir veya katlini emretmi tir. Deriz ki: Bu asla sabit olmam t r. Bir kere Hz. Hüseyin’i biz- zat katletmedi i aç kt r, katline emir verip vermedi i hususunda ise muhtelif söy- lentiler vard r. Art k sabit olmad kça ‘Hz. Hüseyin’i o öldürmü tür.’ veya ‘Öldür- mesine o emir vermi tir.’ denilmesi caiz olamaz.

“O halde Yezid’e lanet edilmesi de caiz olamaz. Bir müslüman tahkik ve tespit edilmeksizin adam öldürme gibi bir büyük günahla suçlamak caiz de ildir.

0erefli Peygamberimiz, ehl-i k bleye lanet edilmesini yasaklam t r. Bir müslüman bir tak m günahlar i lemekle kâfir olmaz. Ehl-i Sünnet’in mezhebi budur.” [.hya

erhi, VII, 488].

“Vak a Ebu’l-Ferec *bnu’l-Cevzî, Sa‘deddîn et-Taftâzânî gibi baz zatlar, Ye- zid’in zulüm ve f sk n sabit addettikleri için onun hakk nda laneti caiz görmü ler- dir. Fakat bu, Ehl-i Sünnet mezhebinin ruhuna muhalif bulunmu tur. Bu zatlar n duygusall a ve ya ad klar çevrenin etkisine ma lup olduklar na kanaat edilmi - tir.”63

61 Bilmen, Ömer Nasuhi, Ashab- Kiram Hakk nda Müslümanlar n Nezih .tikadlar : Muaviye Hakk ndaki Suallere Cevaplar, Ahmed Said Matbaas , *stanbul 1963, s. 90 (Metinde baz sadele tirmeler yapt k.).

62 Sâd 38/78.

63 Bilmen, s. 103-104 (Metinde baz sadele tirmeler yapt k.).

(16)

3. Hz. Hüseyin’i Sorumlu Görenler

Üçüncü görü te olan baz Sünnî âlimler, iktidar döneminde meydana gelen olaylar hususunda muhaliflerinin hatalar na i aret etmek suretiyle Yezid’i mazur görmek istemi lerdir. Bu görü ü savunan az say daki ilginç örneklerden biri Ebû Bekr *bnu’l-‘Arabî’dir (543/1148). *bnu’l-‘Arabî, Hz. Hüseyin’e kar sava anlar n dinî yorumlardan ve Resûlullah’ n (s) hadislerinden hareket ettiklerini söylemekte ve Hz. Peygamber’in “Kim birlik oldu!u halde bu ümmeti bölerse onu k l çla öldürün.

Kim olursa olsun.”64 hadisini delil olarak zikretmektedir. Üstelik Ashab n ileri gelen- leri, kendisini Kûfe’ye gitmeme hususunda uyarm lard .65

*bn Haldûn, *bnu’l-‘Arabî’nin görü ünü u sözleriyle tenkit etmektedir:

“Kad Ebû Bekir *bnu’l-‘Arabî el-Mâlikî, el-Avâs m mine’l-kavâs m isimli kitab nda, bu meseleyle ilgili olarak dile getirdi i görü ünde yan lm t r. O kitab nda ‘Hüseyin (a), dedesinin getirdi i eriata göre öldürüldü.’ demektedir. Ancak bu görü yanl - t r. Onun bu yanl a dü mesinin sebebi, (kendisine isyan etmenin caiz olmad imam n) adil olmas gerekti ini gözden kaç rmas d r. Kendi zaman nda di er görü sahipleriyle yapt sava ta, imaml ve adaleti noktas nda, kim Hz. Hüseyin’den (a) daha adildi ki?”66

M s rl ça da bilginlerden Muhammed el-Hudarî (1927), Hz. Hüseyin’in ayaklanmas n öyle de erlendirmektedir: “Hüseyin, ümmete ayr l n ve ihtilaf n vebalini yükleyen, dostlu unun temelini günümüze de in sarsan bu ayaklanmay yapmakla büyük bir hata i lemi tir. *nsanlar bu olay hakk nda pek çok ey yazm - lard r. Bununla ate lerin kalplerde yanarak, birbirlerinden daha da uzakla malar n- dan ba ka bir ey istemiyorlar. Asl nda i in asl udur: Adam, haz rlanmad bir i e talip oldu ve onun için gerekli haz rl klar yapamad . Sonunda kendisiyle çok arzu- lad eyin aras na girildi ve bu u urda öldürüldü. Bundan önce babas öldürül- mü tü; ancak yazarlar n kalemlerinden, onun öldürülmesini çirkin gösterenler ve onunla dü manl k ate ini körükleyerek art ranlar bulunmuyor. Hepsi Rablerinin kat na gittiler; onlar yapt klar ndan dolay hesaba çekecektir.”67

Muhammed R zâ (1950), Hudarî’nin görü ünü tenkit ederken u hususa i a- ret eder: “E er Hüseyin, sava p dü manlar n yenseydi ve hilafeti Yezid’ten alsayd hata yapt ve olaylar n sonucunu dü ünmedi i söylenmeyecekti.”68

Hudarî’yi tenkit eden bir ba ka ça da yazar öyle demektedir: “Vak a 0eyh Hudarî, bu sözleriyle haddi a m ; Peygamber’in torunun ve Cennet ehli gençleri- nin efendisinin makam na tecavüz etmi ; edep s n r n ve ilmî ara t rma yöntemini çi nemi tir.”69

64 Müslim, “*mâre”, 59 [II, 1459].

65 *bnu’l-‘Arabî, Ebû Bekr (543/1148), el-‘Avâs m mine’l-kavâs m, Thk. Muhibbuddin el-Hatib, 6. Bas m, Kahire 1412, s. 244-245.

66 *bn Haldûn, I, 304.

67 Muhammed el-Hudarî (1927), Muhâdarât târîhi’l-ümemi’l-.slâmiyye: ed-Devletu’l-Ümeviyye, Thk. Mu- hammed el-Osmânî, Beyrut 1406/1986, s. 460.

68 Muhammed R zâ (1950), el-Hasan ve’l-Hüseyin, 2. Bas m, Kahire 1383/1964, s. 155.

69 Mehrân, Muhammed Beyyûmî, el-.mâmu’l-Hüseyin b. Ali, fî rihâbi’n-Nebî ve Âli Beytihi’t-tâhirîn, VIII, Beyrut 1990, s. 264.

(17)

85 Ça da yazarlardan *zzet Derveze (1984), Kerbela’da meydana gelen elim hadiseler sebebiyle Hz. Hüseyin’i sorumlu tutmaktad r. Sünnî bir yazar olmakla birlikte onun yazd klar n Ehl-i Sünnet mezhebi çerçevesinde ortaya ç kan bir gö- rü olarak de erlendirmemek gerekti ini dü ünüyoruz. Asl nda kendisi de bu sonu- ca ilmî tecessüsle ula t n söylemektedir. Derveze, Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye gidi i ve Kerbela’da öldürülmesi ile ilgili rivayetleri naklettikten sonra öyle demektedir:

“0üphesiz bu konu hakk nda nakledilen rivayetler birçok mant kl sonuç ç kar lma- s na imkân vermektedir. Bunlardan baz lar unlard r: Hüseyin’in ayaklanmas , Irak ve di er eyaletlerdeki Müslümanlar n ço u taraf ndan peki tirilmi olan Yezid b. Muaviye’nin otoritesine kar ç k ; otoritesini reddetmeye davet; dayanaklar , öncelikle Resûlullah’ n (s) k z n n o lu olmaktan kaynaklanan, üstünlü e ve önce- li e dayanan ki isel inanca uzanan ahsî ve ailevî olarak Yezid’in yerine geçme iste iyle bu otoriteye meydan okuma anlam na geliyordu. Hüseyin’in ki ili i ve Resûlullah’la ba lant s , olay çevreleyen ve öldürülmesini ac ya, eleme ve u ursuz sonuçlara götüren kutsal anlam n veren iki temel etkendir. O s rada onun için bunu yasal, millî ve siyasî aç dan temize ç karacak bir ey yoktu. Asl nda Hüseyin ehlu’l-hal ve’l-akd n cumhurunun kendisine yapt genel bey‘ata dayanan Muavi- ye’nin hilafetinin yasal oldu unu, Hasan’ n onun lehine hilafet görevini b rakt n , kendisinin ve karde lerinin ona bey‘at etti ini biliyordu. Yezid’in hilafetinin Mua- viye’ye yap lan bey‘ata benzer bir bey‘ata dayand n n da bilincindeydi. Benzer bir bey‘atla imam olan kimseye kar ayaklanman n iki kuvvetli nebevî tehdit ve yer- ginin konusu oldu unu bilmiyor de ildi. Hüseyin’in Yezid’e ki isel olarak bey‘at etmemesi, Resûlullah’a (s) yak nl , kendisinin daha üstün oldu una ve önceli e sahip oldu una inanmas , hatta bunun müsellem olmas Hz. Peygamber’in çok say daki hadisinin yöneltildi i bir alanda Yezid’e kar ayaklanmas n ve insanlar ona yap lan bey‘at bozmaya davet etmesini temize ç karmaz.”70

Derveze’ye göre Ashab da Hz. Hüseyin’in ayaklanmas na kar ç km t r:

“Resûlullah’ n Ashab onun bu yapt n ümmetin birli ini parçalama olarak de er- lendirmi ler; -*bn Abbas ve *bn Ömer’den nakledilen rivayetlere göre- bu hususta Allah’tan sak nmas n istemi lerdi. Ayaklanmas n n zulümle ve sapmayla mücade- le etmek, Allah’ n kitab n n hükümlerini ve Resûlü’nün ölen sünnetini ihya etmek amac yla yap ld n savunmak için nakledilenler, -gerçeklere ve vak alara uyma- yan-, yapt klar n temize ç karmak için ileri sürülen bir propagandad r. Hüseyin, Muaviye hayattayken arzular n içinde sakl yor, gizledi ini aç a ç karmak için onun ölümünü bekliyordu. Bundan dolay Muaviye’nin ölümünden sonra Yezid’e bey‘at etmekten kaç nd . Oysa Muaviye’ye bey‘at etmi ve daha sonra onun hilafe- tinin me ru oldu unu kabul etmi ti.”71

Derveze, Hz. Hüseyin’in ayaklanmas n n tatmin edici gerekçeleri olmad kanaatindedir: “Hüseyin bey‘atten imtina edip Medine’den ayr ld nda Yezid’in iktidara geli inin üzerinden k sa bir süre geçmi ti. Kimse bu süre içinde sapma, isyan veya masiyette bulundu una dair rivayette bulunmam t r. Bütün bunlardan

70 Derveze, Muhammed *zzet (1984), Târîhu’l-‘Arab fi’l-.slâm: Tahte râyeti’l-hulefâi’l-Ümeviyyîn, Mektebe- tü’l-‘asriyye, Sayda (t.y.), s. 382.

71 Derveze, s. 382-383.

(18)

dolay onun ayaklanmas Haricîlerin ayaklanmas na benzememektedir. Çünkü onlar Ali’nin yönetiminin, sonra Muaviye’nin yönetiminin ve ondan sonraki yöne- timlerin temelden yasal olmad na inand lar ve onlar tan mad lar. Ki isel ya da ailevî hükümranl a nail olmak onlar için hedef de ildi. Onlar daha üstün, daha takval ve daha cesur gördükleri kimseye bey‘at ediyorlard . Ömer b. Abdülaziz döneminde faaliyetlerini durdurdular. Zira hak, adalet ve do ru gidi at olarak he- defledikleri eylerin onun döneminde vargücüyle gerçekle mekte oldu unu gördü- ler.”72

Derveze’ye göre Kûfeliler taraf ndan davet edilmi olmas Hz. Hüseyin’in ayaklanmas n me rula t rmaz: “Ayaklanma niyetini gizleyerek Medine’den ayr l- d hususu göz önüne al nmasa bile Irak’taki 0iîlerin Hüseyin’e mektup gönder- meleri, kendisini davet etmeleri ya da ona bey‘at etmeleri, bu s fatla ayaklanmas n temize ç karmaz. Zira o s rada Irakl lar da dâhil olmak üzere Müslümanlar n cum- huru taraf ndan kendisine bey‘at edilmi bir imam vard . Hükümranl yolunda gidiyordu, onun himayesinde devletin ve Müslümanlar n durumu iyiydi. Müslü- manlardan istisnai bir az nl k sebebiyle bu duruma halel getirmesi ve iki nebevî nehiy ve k nama alan na girmesi ona yak mazd .”73

Derveze’ye göre Yezid, hatta valisi ve valinin görevlendirdi i komutanlar Hz. Hüseyin’in öldürülmesi sebebiyle sorumlu tutulamaz: “Ç kar lacak sonuçlar- dan biri, burada Hüseyin’in öldürülmesinin Yezid’e nispetini temize ç karacak bir

ey olmad d r. O, onunla sava may emretmemi tir ki öldürülmesini emretsin.

Emretti i eyin hepsi, ku at lmas ve kendisi sava mad kça onunla sava lmamas - d r. Bu söz Ubeydullah için de geçerlidir. Onun emretti i ey Hüseyin’in ku at l- mas , kendisi sava mad kça onunla sava lmamas , ona teslim olmak ya da yasal bey‘at n sahibi Yezid’e bey‘at etmek üzere kendisine getirilmesidir. Bunu kendile- riyle Hüseyin ve adamlar aras nda sava vuku bulan kuvvetlerin komutanlar için de söylemek do rudur. Onlar kendilerine emredileni yerine getirdiler. Hatta onu öldürmekten uzak durarak Allah’ n kendilerini Hüseyin’i öldürmekle s namaktan muaf tutmas n iddetle istediler. *bn Ziyad’ n karar n kabul etmesi ve Yezid’e bey‘at etmesi için çok çaba harcad lar. E er Hüseyin, -Müslümanlar n bey‘at ettik- leri gibi bey‘at etmek için- teslim olmay reddedip kuvvetle kar koymu sa bu durumda ona kar l k vermek ve onunla sava mak caiz olan yasal ve siyasî bir dav- ran olur.”74

Derveze’ye göre “Bu ac veren, u ursuz olay sebebiyle meydana gelenler ve sonuçlar n n sorumlulu u Hüseyin’e aittir. Kendisine Medine’de, Mekke’de ve Kûfe’ye do ru giderken, akrabalar , dostlar ve sevdikleri taraf ndan ayaklanmama- s , Müslümanlar n birli ini bozmaktan Allah’tan sak nmas ve kendisini öldürül- meye maruz b rakmamas hususunda pek çok nasihatler yap ld . Sonra insanlar n Müslim’in etraf ndan da lmas ndan durumu anlad ve devlet kuvvetleriyle sava - maya gücü olmad n ö rendi. Geri dönme imkân vard ; zira daha Irak’a girme- den Müslim’in öldürüldü ü haberini alm t . Buna ra men hayrete ayan bir ekil-

72 Derveze, s. 383.

73 Derveze, s. 383.

74 Derveze, s. 383-384.

(19)

87 de sorumlulu unun büyüklü ünü art ran konumu üzerinde kalmaya srar etti.

Devletin otoritesinin karar n kabul etmesi, dinî aç dan ya da eref bak m ndan bir eksiklik de ildi. Zira otoritenin sahibi yasal bir imamd . Hüseyin ise her halükarda

*slâm ümmetinden bir fertti. E er itaat etseydi, herhangi bir ezaya maruz kalma- yacakt . Aksine kendisine de er verilecek ve sayg görecekti.”75

Derveze, Hz. Hüseyin’in ailesine kötü muamelede bulunuldu una dair riva- yetleri de kabul etmemektedir: “Bize ula an rivayetler, Ubeydullah b. Ziyad’ n ve Yezid’in Hüseyin’in küçük o luna, k zlar na ve kad nlar na güzel muamelede bu- lunduklar n , Yezid’in Hüseyin’in öldürülmesinden ho nut olmad n , onun için a lad n , ailesinin erkekleriyle ve kad nlar yla buna kat ld klar n anlat r. Bunlar, ailesinin onlara kar merhametsizlik ve kabal k gösterdiklerini anlatan rivayetler- den daha sahihtir. Özellikle orada etkisi kad nlara ve çocuklara uzanacak intikam ve infial uyand racak iddetli bir çat ma olmad n hat rlamak gerekir. Üstelik meydana gelen çat ma, iradeleri d nda, hatta istemeyerek meydana gelmi ti.”76

Derveze, Ubeydullah b. Ziyad’ n ile ilgili ele tirilere öyle cevap vermektedir:

“*bn Ziyad’ n Hüseyin’in ki ili ine sayg göstermesi; Hüseyin’in yan na gitmesi, kendisine teslim olmas ya da onun verece i karara uymas için srar etmemesi ve - rivayetler do ru ise- Hüseyin’in önerilerinden birisini kabul etmesi gerekti i söyle- nir. Zira Hüseyin’in geldi i yere geri dönmesi ya da Yezid’in yan na gitmesi için serbest b rak lmas n istedi ini reddeden bir rivayet de vard r. Bu rivayete göre Hüseyin’in istedi i, Allah’ n geni arz nda ba ka bir yere gitmesi için serbest b ra- k lmas d r. Bu talep mümkün olabilirdi; ancak bize öyle geliyor ki, Muaviye’nin hayat n anlat rken baz tablolar n zikretti imiz Muaviye’nin döneminden beri süregelen Hucr b. Adî ve arkada lar n n öldürülmesi gibi Ali’nin (r) taraftarlar n n faaliyetleri ve bezdirici tutumlar , Hüseyin’in srarl iste i hakk nda karar verirken etkili olmu tu. *bn Ziyad’ n ve kuvvet komutanlar n n srarlar nda siyasetin ve yasal devletin güvenli inin maslahat n n mümkün k lmad bir ey yoktu. Öte yandan Hüseyin’in ikinci bir hareketle isyan etme ihtimalinden korkmu tu. Bun- dan dolay Yezid’e bey‘at etmeden dönmesine izin vermedi.”77

Derveze, konunun sonunda yazd klar n n nesnel bir çaban n ürünü oldu u- nu ve kendisiyle ayn fikirleri payla an ba ka kimselerin de bulundu unu vurgula- ma ihtiyac duymaktad r: “Yazd klar m z arzular m za uyarak ya da Hüseyin’e ve Ehl-i Beyte bu zumuzdan dolay yazmad m za, Resûlullah’la olan asil yak nl kla- r sebebiyle onlara çok sayg l oldu umuza ve onlar sevdi imize Allah ahittir.

Ancak mant a ve insafa yap mak istiyorsak ba ka türlü yazamayacak tarihçiler konumunday z. Zira gönlün tatmin oldu u rivayetler ba ka türlü yazmaya imkân vermiyor. Rivayetlerden ç kard m z bu sonuçlarda yaln z de iliz. Bizden ba ka birçok kimse bu görü lerimizi payla maktad r. Hatta Müslümanlardan insaf sahibi ve arzular ndan uzak olan herkes -mensup olduklar f rkalara ra men- bizimle ayn görü leri payla r.”78

75 Derveze, s. 384.

76 Derveze, s. 384.

77 Derveze, s. 385-386.

78 Derveze, s. 386.

(20)

SONUÇ

Görüldü ü gibi *slâm ümmetinin en büyük grubunu olu turan ve geni bir yelpazeye sahip olan Ehl-i Sünnet mezhebi içinde yer alan âlimler aras nda Kerbela olay hakk nda farkl birçok görü mevcuttur. Öte yandan bilginlerin ele ald klar konular ya ad klar dönemin olaylar ndan ba ms z ele almalar n n kolay olmad bilinmektedir. Dolay s yla âlimlerimizin görü lerinin ayn zamanda ya ad klar dönemle ve co rafyayla ili kili olarak dü ünülmesi gerekti i anla lmaktad r.

Kabaca üç gruba ay rarak ele ald m z bilginler aras nda en geni grubun Hz. Hüseyin’in öldürülmesinden dolay hüzün duymalar na ra men meseleye itidal ile yakla may tercih edenler oldu unu söyleyebiliriz. Ancak Hz. Hüseyin’e duyulan muhabbet, onun öldürülmesi sebebiyle Yezid’e ve görevlilerine lanet oku- yan birçok âlimin de ortaya ç kmas na sebep olmu tur. Hz. Hüseyin’i suçlu bulan- lar n az nl kta kald klar n ve zikretti imiz birçok ismin ça da olduklar n unut- mamak gerekir. Ça m zda mezhebî ba l l n epey zay flad dikkate al nd nda ileri sürülen görü lerin bir k sm n Ehl-i Sünnet mezhebi çerçevesinde ortaya ç kan görü ler eklinde de erlendirmek yerine ki isel görü ler olarak ele alman n daha uygun oldu u kanaatindeyiz.

Ehl-i Sünnet âlimlerinin ortaya koyduklar görü lerin mezhebin genel yakla- m na uygun olarak maslahat gözetti i ve uç görü leri törpüleme amac güttü ü de söylenebilir. Her ne kadar 0ia’n n görü üne yakla anlardan Nâsibe’nin görü üne yakla anlara kadar geni bir yelpazeye sahip bir mezhepten söz ediyorsak da mez- hep içindeki esas görü ün Hz. Hüseyin’in öldürülmesine kar ç kma, ancak ikti- dardaki halifeden olay n içinde bizzat bulunanlara kadar sorumlu addedilen ki iler hakk nda ölçülü de erlendirme yapma anlay oldu unu söyleyebiliriz.

B BL YOGRAFYA

Adî b. Müsafir (557/1162), .tikadât, Süleymaniye Kütüphanesi, 0ehid Ali Pa a, No:

2763.

Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah b. Muhammed b. Hanbel e -0eybânî (241/855), el-Müsned, *stanbul 1413/1992.

el-Ba dâdî, Ebû Mansûr Abdülkâhir et-Temîmî (429/1037), Kitâbu’l-milel ve’n-nihal, Thk. Elbîr Nasrî Nâdir, Dâru’l-Me r k, Beyrut 1970.

Bilmen, Ömer Nasuhi, Ashab- Kiram Hakk nda Müslümanlar n Nezih .tikadlar : Muaviye Hakk ndaki Suallere Cevaplar, Ahmed Said Matbaas , *stanbul 1963.

el-Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. *smâil (256/870), es-Sahîh, *stanbul 1401/1981.

Demircan, Adnan, “*bn Teymiyye’ye Göre Yezîd b. Muâviye’nin Durumu”, Harran Üniversitesi .lahiyat Fakültesi Dergisi, 2, 0anl urfa 1996.

Demircan, Adnan, .slâm Tarihinin .lk Asr nda .ktidar Mücadelesi, Beyan Yay nlar ,

*stanbul 1996.

Derveze, Muhammed *zzet (1984), Târîhu’l-‘Arab fi’l-.slâm: Tahte râyeti’l-hulefâi’l- Ümeviyyîn, Mektebetü’l-‘asriyye, Sayda (t.y.).

el-E ‘arî, Ebu’l-Hasan Ali b. *smail (324/935-6), Makâlâtu’l-.slâmiyyîn ve ihtilâfu’l- musallîn, Thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Kahire 1369/1950.

(21)

89 el-Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed

(505/1111), .hyâu ulûmi’d-dîn, Dâru’ - a‘b, Kahire (t.y.).

el-Gazzâlî, el-.ktisâd fi’l-itikâd, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut 1403/1983.

*bnu’l-‘Arabî, Ebû Bekr (543/1148), el-‘Avâs m mine’l-kavâs m, Thk. Muhibbuddin el-Hatib, 6. Bas m, Kahire 1412.

*bnu’l-Esîr, *zzuddîn Ebu’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed (630/1232), el- Kâmil fi’t-târîh, Beyrut 1402/1982.

*bn Haldûn, Mukaddime, çev. Halil Kendir, Ankara 2004.

*bnu’l-‘*mâd el-Hanbelî, Ebu’l-Felâh Abdulhayy (1089/1679), :ezerâtu’z-zeheb, Thk.

Abdülkadir el-Arnavût- Mahmûd el-Arnavût, Dâru *bn Kesîr, D ma k-Beyrut 1406/1986.

*bn Kesîr, Ebu’l-Fidâ *smail b. Ömer (774/1372), el-Bidâye ve’n-nihâye, Thk. Abdul- lah Abdulmuhsin et-Türkî, Dâru’l-hicr, Cize 1418/1998.

*bn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvinî (273/886), es-Sünen, *s- tanbul 1992.

*bn Sa‘d, Muhammed (230/844), et-Tabakâtu’l-kübrâ, Beyrut 1405/1985.

*bn Teymiyye, Ebu’l-Abbas Takiyuddîn Ahmed b. Abdülhalim b. Mecdüddîn Ab- düsselam el-Harranî (728/1328), Mecmû’atü’l-fetâvâ, Ne r. Âmir el-Cezzâr, En- ver el-Bâz, 3. Bas m, Dâru’l-vefâ, Mansûra-M s r 1426/2004 [.bn Teymiye Külli- yat , Çev. M. Sait 0im ek vd., *stanbul 1988].

*bn Teymiyye, Ebu’l-Abbas Takiyuddîn Ahmed b. Abdülhalim b. Mecdüddîn Ab- düsselam el-Harranî (728/1328), Minhâcu’s-sünneti’n-nebeviyye, Thk. Muham- med Re âd Sâlim, Dâru’l-kitâbi’l-*slâmî, y.y. 1406/1986.

*bn Tolun, Kaydu’ - erîd min ahbâri Yezîd, Thk. Muhammed Garb, Dâru’s-sahve, Kahire 1406/1986.

Kutlu, Sönmez, “Kerrâmiyye”, D.A (Türkiye Diyanet Vakf .slâm Ansiklopedisi), XXV, Ankara 2002.

Mehrân, Muhammed Beyyûmî, el-.mâmu’l-Hüseyin b. Ali, fî rihâbi’n-Nebî ve Âli Beytihi’t-tâhirîn, VIII, Beyrut 1990.

Muhammed el-Hudarî (1927), Muhâdarât târîhi’l-ümemi’l-.slâmiyye: ed-Devletu’l- Ümeviyye, Thk. Muhammed el-Osmânî, Beyrut 1406/1986.

Muhammed R zâ (1950), el-Hasan ve’l-Hüseyin, 2. Bas m, Kahire 1383/1964.

Müslim, Ebu’l-Hüseyin b. el-Haccâc el-Ku eyrî en-Nîsâbûrî (261/874), Sahîh, Thk.

M. Fuâd Abdulbâkî, *stanbul 1413/1992.

Öz, Mustafa, “Nâs be”, D.A, XXXII, *stanbul 2006.

et-Taberî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr (310/922), Târîhu’t-Taberî (Târîhu’r- Rusül ve’l-Mülûk), Thk. Muhammed Ebu’l-Fadl *brahim, 2. Bas m, Kahire 1971.

et-Taftâzânî, Sa‘duddîn Mes‘ûd b. Ömer (791/1389), :erhu’l-‘Akâid (Hâ iyetu’l- Kestelî ‘alâ :erhi’l-‘Akâid), *stanbul 1973.

et-Tirmizî, Ebû *sa Muhammed b. *sa (279/892), es-Sünen, *stanbul 1401/1981.

Yâkût, 0ihâbuddîn Ebû Abdullah Yâkût b. Abdullah el-Hamevî (626/1229), Mu‘cemü’l-Buldân, Dâru Sâd r, Beyrut 1397/1977.

Referanslar

Benzer Belgeler

ABAAN Süheyla (Hacettepe Üni.) Prof.. AKYOLCU Neriman (İstanbul Üni.)

Orta kapının önündeki çınarlar bu kapıya daha canlı bir mana vermekte kapıdan girince sol­ daki 18 metre kutrundaki içi oyuk çı­ nar, insana geçmiş

In the oldest type of yazma we find floral motifs reminiscent of those employed in the borders of that period, while in the Tulip Period the same elegance and

Kim bir kâhini veya müneccimi söylediği şeylerde tastik ederse Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve selleme indirilen Kuran-ı Kerimi inkâr etmiş olur. Kim şeriata muhalif bir

Bu akşamki piyesimiz ğayet gülünçlü olduğundan pek sinirli ve çok gülm eğe tahammül edemeyenle*• bayılm am ak için lütfen yanlarında bir adet limon

kaygılardan ayrı olarak, Kur’an’ın indiği toplumdaki çatışmaları bize taşıyan kavramlardır. Mevcut ayetlerin Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet tarafından dile dayalı

a)Bazı bilginlere göre bu soru yersizdir ve böyle bir soru sorulamaz. Çünkü Allah Tealâ, ezelden beri hâkim, ilim sahibi ve ganîdir. Bundan dolayı onun fiillinin hikmetsiz

Osmanlı’nın son döneminde yetişmiş ilmî şahsiyetlerden biri olan Muhammed Zâhid Kevserî, bir devletin yıkılışına ve yeni bir devletin kuruluşuna şahit olmuş ender