• Sonuç bulunamadı

İzmir Bornova Belediyesi kapsamında evde bakım hizmeti alan 65 yaş üstü bireylere bakım veren aile üyelerinin bakım verme yükü durumu ve ilişkili faktörler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir Bornova Belediyesi kapsamında evde bakım hizmeti alan 65 yaş üstü bireylere bakım veren aile üyelerinin bakım verme yükü durumu ve ilişkili faktörler"

Copied!
180
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

İZMİR BORNOVA BELEDİYESİ KAPSAMINDA

EVDE BAKIM HİZMETİ ALAN 65 YAŞ ÜSTÜ

BİREYLERE BAKIM VEREN AİLE ÜYELERİNİN

BAKIM VERME YÜKÜ DURUMU VE İLİŞKİLİ

FAKTÖRLER

Dr. Caner BAYSAN

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI

UZMANLIK TEZİ

İZMİR

2016

(2)
(3)

T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

İZMİR BORNOVA BELEDİYESİ KAPSAMINDA

EVDE BAKIM HİZMETİ ALAN 65 YAŞ ÜSTÜ

BİREYLERE BAKIM VEREN AİLE ÜYELERİNİN

BAKIM VERME YÜKÜ DURUMU VE İLİŞKİLİ

FAKTÖRLER

Dr. Caner BAYSAN

Danışman: Prof. Dr. Aliye MANDIRACIOĞLU

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI

UZMANLIK TEZİ

İZMİR

2016

(4)

iii T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Halk Sağlığı Anabilim Dalı Uzmanlık Programı çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma aşağıdaki jüri tarafından Uzmanlık Tezi olarak

kabul edilmiştir.

Tez Savunma Tarihi : 18/10/2016

BAŞKAN

Prof. Dr. Aliye MANDIRACIOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

Halk Sağlığı Anabilim Dalı

ÜYE ÜYE

Doç. Dr. Işıl ERGİN Doç. Dr. Beyhan CENGİZ ÖZYURT Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

Halk Sağlığı Anabilim Dalı Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

(5)

IV

TEŞEKKÜR

Tez çalışmamın planlanmasında, yürütülmesinde ve sonuçlanmasında katkıda bulunan, bilgi ve deneyimlerini hem tez çalışma sürecinde hem de uzmanlık eğitimimde her zaman özveriyle paylaşan değerli danışmanım Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu’na

Tezimin gelişmesi için katkılarını sunan tez izleme kurulu ve tez jürisi üyesi değerli hocalarım, Doç. Dr. Işıl Ergin ve Doç. Dr. Beyhan Cengiz Özyurt’a

Her konuda desteğini esirgemeyen değerli hocam, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Ali Osman Karababa’ya,

Uzmanlık eğitimime katkıda bulunan Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi değerli hocalarıma,

Tez çalışma sürecinde verdikleri destek için araştırma görevlisi arkadaşlarıma,

Çalışmamın yapılmasına olanak sağlayan Bornova Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. Nurcan Çakır’a

Veri toplama sürecindeki desteklerinden dolayı Bornova Belediyesi Evde Bakım Hizmetlerinde görevli tüm hemşire ve yaşlı bakım ekibine,

Beni büyüten, yetiştiren ve her daim yanımda olan sevgili aileme, Bu zorlu süreçte yanımda olan desteğini esirgemeyen sevgili eşim Ebru Kul Baysan’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(6)

V

ÖZET

İZMİR BORNOVA BELEDİYESİ KAPSAMINDA EVDE BAKIM HİZMETİ ALAN 65 YAŞ ÜSTÜ BİREYLERE BAKIM VEREN AİLE ÜYELERİNİN BAKIM VERME YÜKÜ DURUMU VE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER

Bu araştırma, İzmir İli Bornova İlçe Belediyesi evde bakım hizmetlerine başvuran 65 yaş ve üzeri yaşlı bireylere bakım veren aile üyelerinin bakım verme yükünü ve ilişkili faktörleri tespit etmek amacıyla kesitsel tipte planlanmıştır. Çalışma evrenini, Bornova Belediyesi evde bakım hizmetinden yararlanan ve aile üyeleri tarafından bakım verilen 65 yaş ve üzeri 223 yaşlı ve yaşlılara bakım veren 223 aile üyesi oluşturmaktadır. Bakım veren aile üyesinin, sosyodemografik özellikleri, bakım ile ilgili bilgileri oluşturulan veri formuyla, bakım yükü durumu Zarit bakım verme yükü ölçeği ile yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Yaşlı bireylerin sosyodemografik özellikleri, günlük yaşam aktiviteleri ve enstrümental günlük yaşam aktiviteleri anket formu aracılığıyla yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Araştırmanın yürütülebilmesi için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan ve Bornova Belediyesi’nden yazılı izinler alınmıştır. Araştırmanın verileri SPSS 23.0 programı ile analizleri yapılmıştır. Bakım verenlerin bakım verme yükü ortalaması 31,95±13,33 olarak hesaplanmıştır. Bakım verenlerin çoğunluğu kadın, evli, düşük eğitim seviyesinde, sosyal güvencesi olan, çocuk sahibi, ev kadınlarından oluştuğu tespit edilmiştir. Bakım veren aile üyesinin sağlık algısı, uyku kalite durumu, fiziksel ve ekonomik sorun varlığı, yaşlının GYA ve EGYA durumu ile bakım veren aile üyesinin bakım verme yükü arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bakım verenlerin fiziksel, ekonomik sorunlarına dair destekleyici hizmetlerin sunulması ve yaşlı bireylerin GYA ve EGYA’sını bağımsız hale getirecek müdahalelerin yapılması bakım veren aile üyelerinin bakım yükünü önemli ölçüde azaltabilecektir.

Anahtar Sözcükler: Bakım Veren, Bakım Verme Yükü, Yaşlı, Evde Bakım, Zarit Bakım Verme Yükü Ölçeği

(7)

VI

ABSTRACT

ASSESSMENT OF BURDEN AND ITS ASSOCIATED FACTORS AMONG THE CAREGIVERS WHO PROVIDE HOME CARE TO THEIR FAMILY MEMBERS OVER THE AGE OF 65 IN BORNOVA DISTRICT OF IZMIR.

This research has been conducted in the form of a cross-sectional study in order to reveal the burden and find out the factors associated with burden among caregivers who involve in the home care for their family members, who are at least 65 years old in Bornova district of Izmir. The subject pool comprises 223 individuals above the age of 65, who applied to the home care service of Bornova Municipality; and their 223 family members, who provide them home care. The sociodemographic features of the family have been documented in face-to-face meetings via an evaluation form that addresses information with regards to home care and Zarit caregiver Burden Interview. On the other hand, the sociodemographic features of the care-receivers have been gathered in face-to-face interviews via a survey form that addresses the activity of daily living (ALD) and the instrumental activity of daily living (IADL). In order to carry out this research, legal permissions have been taken both from the Clinical Research Ethical Committee of the Medical Faculty of Ege University and the municipality of Bornova. The data collected in this study have been analyzed in SPSS23.0 software. The average burden of the caregivers have been shown to be 31,95 with a standard deviation of 13,33. Most of the caregivers have been identified as individuals, who are woman, married, with children, with low educational degree, with social security, and housewives. We have found a statistically significant association between the burden of the caregiver family member and the perception of health, quality of sleep, presence of physical and economical problems of the family member, together with the ADL and IADL of the care-receiver. We postulate that providing supportive services for the physical and economical problems of the caregiver family member and interventions that uncouple the ADL and

(8)

VII IADL of the care-receiver will decrease the burden up to a substantial extend.

Keywords: Caregiver, Burden, Home Care, Zarit caregiver burden interview

(9)

VIII

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR ... IV ÖZET ... V ABSTRACT ... VI İÇİNDEKİLER ... VIII TABLOLAR DİZİNİ ... XI ŞEKİLLER DİZİNİ ... XIV KISALTMALAR ... XV 1.GİRİŞ ... 1 2. TEMEL KAVRAMLAR ... 3 2.1.YAŞLILIK ... 3 2.1.1. Yaşlılık ve Yaşlanma ... 3

2.1.2. Dünya’da Yaşlı Nüfus ... 5

2.1.3. Türkiye’de Yaşlı Nüfus ...10

2.1.4.Yaşlılık Dönemi Sorunları ...13

2.1.4.1. Yaşlılıktaki Fizyolojik ve Psikososyal Değişimler ... 13

2.1.4.2. Yaşlılıktaki Sağlık Sorunları ... 15

2.1.4.3. Yaşlılıktaki Sosyo-Kültürel Sorunlar ... 16

2.1.4.4. Yaşlılıktaki Ekonomik Sorunlar ... 17

2.1.4.5. Yaşlılıktaki Psikolojik Sorunlar ... 17

2.2.EVDEBAKIMHİZMETLERİ ...18

2.2.1. Evde Bakım Hizmetleri Kavramı ve Tarihsel Süreci ...18

2.2.2. Evde Bakım Hizmetlerinin Kapsamı ve Hedefleri ...21

2.2.3. Evde Bakım Hizmet Ekibi ...25

2.2.4. Evde Bakım Hizmetlerinin Dünya’daki Durumu ...26

2.2.5. Evde Bakım Hizmetlerinin Türkiye’de Durumu ...28

2.3.BAKIMVEBAKIMVERME ...30

2.4.BAKIMVERENLER ...31

2.4.1. İnformal Bakım Verenler ...31

2.4.2. Bakım Vermenin Olumlu ve Olumsuz Yönleri ...33

2.4.3. Bakım Verenlerin Gereksinimleri ...34

2.4.4. Bakım Vermenin Oluşturduğu Riskler ...35

2.5.BAKIMVERMEYÜKÜ ...37

2.5.1. Fiziksel Yük ...41

(10)

IX

2.5.3. Emosyonel Yük ...41

2.5.4. Finansal/Maddi Yük ...42

2.5.5. Bakım Verme Yükünü Etkileyen Etmenler ...42

2.6.BAKIM VERME YÜKÜNÜN ÖLÇÜLMESİ ...45

3. GEREKÇE VE AMAÇ ... 51

4. GEREÇ-YÖNTEM ... 52

4.1.ARAŞTIRMANINTİPİ ...52

4.2.ARAŞTIRMANINYERİVEZAMANI ...52

4.3.ARAŞTIRMANINEVRENİVEÖRNEKLEMİ ...55

4.4.VERİTOPLAMAARAÇLARI ...58

4.4.1. Bakım Veren Birey Formu ...58

4.4.2. Bakım Alan Yaşlı Birey Formu...59

4.5.BAĞIMLIVEBAĞIMSIZDEĞİŞKENLER ...60

4.5.1. Bağımlı Değişken ...60

4.5.2. Bağımsız Değişken ...61

4.5.2.1. Bakım veren aile üyesine ait bağımsız değişkenler: ... 61

4.5.2.1. Bakım alan yaşlı bireye ait bağımsız değişkenler: ... 64

4.6.VERİTOPLAMAYÖNTEMİ ...66

Araştırma Ön Uygulaması ...66 4.7.ARAŞTIRMANINZAMANLAMASI ...67 4.8.VERİLERİNANALİZİ ...68 4.9.SÜREVEOLANAKLAR ...69 4.10.ETİKAÇIKLAMALAR ...69 5. BULGULAR ... 70 5.1.TANIMLAYICIBULGULAR ...70

5.1.1. Bakım Veren Aile Üyesine Ait Tanımlayıcı Bulgular ...70

5.1.2. Bakım Yükü ...80

5.1.3. Bakım Alan Yaşlı Bireylere Ait Tanımlayıcı Bulgular ...84

5.2.ÇÖZÜMLEYİCİBULGULAR ...89

5.2.1. Bakım Veren Aile Üyesine Ait Değişkenlere Göre Çözümleyici Bulgular ...89

5.2.2. Bakım Alan Yaşlı Bireye Ait Değişkenlere Göre Çözümleyici Bulgular 99 6. TARTIŞMA ... 106

6.1.TANIMLAYICIBULGULARINTARTIŞMASI ... 106

6.1.1 Bakım Veren Aile Üyesinin Özellikleri ... 106

(11)

X

6.1.3. Bakım Alan Yaşlı Bireyin Özellikleri ... 114

6.2.ÇÖZÜMLEYİCİBULGULARINTARTIŞMASI ... 116

6.2.1. Bakım Veren Aile Üyesinin Özellikleri ve Bakım Verme Yükü ... 116

6.2.2. Bakım Alan Yaşlı Bireyin Özellikleri ve Bakım Verme Yükü... 121

7. SINIRLILIKLAR VE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER ... 124

8. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 125 9. KAYNAKÇA ... 128 10. EKLER ... 144 EK1 ... 144 EK2 ... 149 EK3 ... 152 EK4 ... 157 EK5 ... 159

(12)

XI

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Türkiye’de yaş gruplarının toplam nüfus içindeki dağılımı (1935 -2015) ... 12 Tablo 2. Dünyada 60 yaş üzeri nüfustaki yeti yitimi ve ölüm nedenleri,2012 ... 15 Tablo 3. Bakım verme yükünü belirlemede kullanılan ölçekler ... 50 Tablo 4. Bakım veren aile üyelerinin sosyodemografik özelliklerine göre dağılımı ... 70 Tablo 5. Bakım veren aile üyelerinin çalışma ve hane gelir algı durumuna göre dağılımı ... 71 Tablo 6. Emekli bakım veren aile üyesinin emeklilik öncesinde yapmış olduğu iş tanımına göre dağılımı ... 72 Tablo 7. Bakım verenin hane reisinin çalışma durumuna göre dağılımı .. 72 Tablo 8. Yaşlı giderlerinin karşılanma şekline göre dağılımı ... 72 Tablo 9. Yaşlının bakım aldığı haneyi paylaşım durumu ve hanenin özelliklerine göre dağılımı ... 73 Tablo 10. Bakım veren aile üyelerinin yaşlı ile olan akrabalık durumuna ve yaşlıya bakma nedenine göre dağılımı ... 74 Tablo 11. Bakım veren aile üyelerinin yaşlıya bakım süreleri ve gün içinde yaşlı ile geçirdikleri süreye göre dağılımı ... 75 Tablo 12. Bakım veren aile üyesinin sağlık durumu özelliklerine göre dağılımı ... 76 Tablo 13. Bakım veren aile üyelerinin riskli sağlık davranışlarına göre dağılımı ... 77 Tablo 14. Bakım veren aile üyelerinin bakım verme sürecinin uyku kalitesine etki durumuna göre dağılımı ... 77 Tablo 15. Bakım veren aile üyelerinin fiziksel sağlık sorunları ve üstesinden gelme durumuna göre dağılımı ... 78 Tablo 16. Bakım veren aile üyelerinin ekonomik sorunları ve üstesinden gelme durumuna göre dağılımı ... 78 Tablo 17. Bakım veren aile üyesinin yaşlı bakımında yardım alma durumu ve yardım alınan kişilerin dağılımı ... 79 Tablo 18. Belediye evde bakım hizmeti ekibinin haneyi ziyaret sıklığına göre dağılımı ... 80

(13)

XII Tablo 19. Bakım veren aile üyelerinin yaşlı bakımı hakkında eğitim alma durumuna göre dağılımı ... 80 Tablo 20. Bakım veren aile üyelerinin bakım verme yükü puanı ... 80 Tablo 21. Bakım veren aile üyeleri tarafından bakım verme yükü ölçeği maddelerine verilen yanıtların dağılımı ... 81 Tablo 22. Bakım veren aile üyeleri tarafından bakım verme yükü ölçeği maddelerine verilen yanıtların dağılımı ... 83 Tablo 23. Bakım alan yaşlı bireylerin sosyodemografik özelliklerine göre dağılımı ... 84 Tablo 24. Yaşlı bireylerin çalışma durumu ve gelir durumuna göre dağılımı ... 85 Tablo 25. Yaşlı bireylerin sağlıkla ilgili değişkenlerine göre dağılımı ... 86 Tablo 26. Bakım veren aile üyesinin sosyodemografik özellikleri ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 89 Tablo 27. Bakım veren aile üyesinin çalışma durumu, gelir algısı ve giderlerini karşılama şekli ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi 90 Tablo 28. Hane özellikleri ile bakım verme yükü puanı ortalaması ilişkisi91 Tablo 29. Bakım veren aile üyesinin yaşlı ile yakınlık durumu ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 92 Tablo 30. Bakım veren bireyin yaşlıya bakma nedeni ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 92 Tablo 31. Bakım veren aile üyelerinin bakım süresi ve gün içinde geçirilen süre ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 93 Tablo 32. Bakım veren aile üyesinin sağlık değişkenleri ile bakım verme yükü puanı ortalaması ilişkisi ... 94 Tablo 33. Bakım veren aile üyelerinin sigara içme durumunun değişimi ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 94 Tablo 34. Bakım veren aile üyesinin uyku kalite durumu değişimi ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 95 Tablo 35. Bakım veren aile üyesinin fiziksel sağlık sorunları ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 96 Tablo 36. Bakım veren aile üyesinin ekonomik sorunları ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 97

(14)

XIII Tablo 37. Bakım veren aile üyesinin yardım alma ile ilgili değişkenler, sorumlu olunan başka iş varlığı ve yaşlı bakım eğitimi ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 98 Tablo 38. Bakım alan yaşlı bireyin sosyodemografik özellikleri ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ... 99 Tablo 39. Bakım alan yaşlı bireyin geçmişte çalışma durumu ve gelir varlığı durumu ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ...100 Tablo 40. Bakım alan yaşlı bireyin sağlık durumu ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ...101 Tablo 41. Bakım alan yaşlı bireyin engellilik durumu ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ...102 Tablo 42. Bakım alan yaşlı bireyin GYA ve EGYA ile bakım verme yükü puan ortalaması ilişkisi ...102 Tablo 43. Bakım veren aile üyesinin bakım yükünün değişkenlerle ilişkisi ...104

(15)

XIV

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Ülkelere göre 60 yaş ve üzeri nüfus durumları 2015 ... 7

Şekil 2. Ülkelere göre 60 yaş ve üzeri nüfus oranları 2050 projeksiyonu . 7 Şekil 3. Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin nüfus piramitleri 1970, 2013 ve 2050 ... 9

Şekil 4. Yaş grubuna göre nüfus oranı, 1935-2075 ... 10

Şekil 5. Evde bakım hizmetlerinin hedefleri, içeriği ve çıktıları ... 24

Şekil 6. Bakım verme yükü modelinin yapısı ... 40

Şekil 7. Bakım yükünü etkileyen etmenler ... 44

Şekil 8. Çalışmaya katılan bakım alan yaşlı grubunun algoritması ... 57

Şekil 9. Yaşlı bireylerin GYA ve EGYA durumuna göre dağılımı ... 87

Şekil 10. Yaşlı bireylerin GYA değişkenlerinin dağılımı ... 87

(16)

XV

KISALTMALAR

AHB Aile Hekimliği Birimi

AMA American Medical Association BM Birleşmiş Milletler

DSÖ/WHO Dünya Sağlık Örgütü / World Health Organisation EGYA Enstrümantal Günlük Yaşam Aktiviteleri

GYA Günlük Yaşam Aktiviteleri SB Sağlık Bakanlığı

SHSHK Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun SPSS Stastical Package for Social Science

SUT Sağlık Uygulamaları Tebliği SVO Serebrovasküler Olay TDH Toplam doğurganlık hızı TDK Türk Dil Kurumu

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu UHK Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

YLD Yeti yitimine bağlı kaybedilen yıllar YLL Ölümlere bağlı kaybedilmiş yıllar

(17)

1

1.GİRİŞ

Yirmi birinci yüzyılda gelişen tıp, bilim ve teknoloji ile yaşlı nüfus yüzdesi artmakta ve toplumların yaşlanması kavramı ön plana çıkmaktadır 1. Dünya üzerindeki yaşlı nüfus artış hızı bölgesel olarak farklılık göstermektedir. Dünya nüfusunun %8,3’ünü yaşlı nüfus oluşturmaktadır. Yaşlı nüfusun önemli bir kısmı gelişmekte olan ülkelerde yer almaktadır 2,3. Ülkemizde de yaşlı nüfus yüzdesi gün geçtikçe artmaktadır. 2015 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun %8,2’sini yaşlılar oluşturmaktadır 4.

Yaşlılık beraberinde fizyolojik ve psikososyal değişimleri getirmektedir. Bu değişimler farklı derecelerde de olsa tüm yaşlıları etkilemektedir. Yaşlılarda oluşan fiziksel (kas kuvveti azalması, mobilite kısıtlılığı, görme ve duyma azalması) sorunlar, bilişsel azalmalar, sosyoekonomik durumun kötüleşmesi, kronik hastalıklar gibi durumlar yaşlıları bakıma muhtaç bireyler haline gelmesine sebep olmaktadır 2.

Yaşlıların bakıma muhtaçlık durumu beraberinde bakım alma gereksinimini doğurmaktadır 5. Yaşlılara bakım verme durumu tek bir yardım çeşidiyle sınırlı olmayıp bakıma muhtaç kişiye duygusal, fiziksel, maddi, sağlık bakımı, sosyal gereksinimleri, ev işleri gibi birçok konuda yardım ve desteği kapsamaktadır 6. Bakım verme devlet tarafından gerçekleştiriliyorsa da çoğu zaman gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde olduğu gibi yetersiz sunulan hizmetler, ekonomik nedenler ve toplumsal kültürel algılar gereği bakım görevi aile üyelerinin üzerine düşmektedir 7,8.

Bakım verme süreci bu görevi üstlenen aile bireyleri üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bakım verme beraberinde bakım veren aile üyesinin kendi sağlığına gerekli özeni gösterememesine ve oluşan fiziksel yük ile sağlığında bozulmalara neden olmaktadır. Bakım süreciyle bakım veren aile üyesi bakım verdiği yaşlının ihtiyaçları doğrultusunda insan ilişkilerinde ve sosyal hayatında düzenlemeler yapması sosyal hayatını olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bakım süreci

(18)

2 bakım verende öfke, endişe uykusuzluk gibi olumsuz emosyonel tepkiler ortaya çıkarmaktadır. Bakım sürecinin oluşturduğu en önemli sorunların başında ise maddi sorunlar gelmektedir. Yaşlı bireye bakmaktan kaynaklı işten ayrılma, çalışma saatini azaltma ve bakım için gerekli masraflar maddi olumsuzlukları oluşturan etkenlerin başlıcalarındandır. Aile içi bakım vericiler fiziksel, sosyal, emosyonel ve maddi açıdan güçlüklerle karşı karşıya kaldığı görülmektedir 9. Karşılaşılan bu güçlükler bakım verme yükü olarak ölçülerek değerlendirilmektedir.

Bakım veren aile bireylerinin bakım verme yükünü belirlemeye yönelik yapılan bu araştırma, yapılmış olan benzer araştırmalara katkı sağlayacaktır. Yaşlı bireylerin bakım ihtiyacı kadar bakım verenlerin de yaşadığı bakım verme yükünü ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi sorunların tanınması ve tanımlanan sorunlara karşı çözümlerin geliştirilmesi önem teşkil etmektedir. Bu nedenlerden dolayı araştırma planlanmış ve yürütülmüştür.

(19)

3

2. TEMEL KAVRAMLAR

2.1.YAŞLILIK

2.1.1. Yaşlılık ve Yaşlanma

Yaşlılık, bireylerde sosyoekonomik, çevresel, eğitim, beslenme gibi faktörleri içeren değişimlerin ve kayıpların görüldüğü oldukça geniş bir kavramdır. Literatürde farklı tanımlamalar mevcuttur 10. Mazzeo ve ark’ları yaşlılığı; genetik, kronik hastalıklar, yaşam şekli gibi değişkenleri barındıran karışık bir süreç olarak tanımlarken 11, Norman, sakatlık veya hastalık sonucunda oluşan kayıplar hariç, vücudun çeşitli sistemlerinin, işlevselliğinin azar azar yitirilmesi olarak tanımlamaktadır 12.

“Yaşlanma” ve “Yaşlılık” oldukça sık kullanılan ve birbiriyle karışan kavramlardır. Bu kavramlar arasındaki ayrımın net olmamakla beraber çoğu zaman yanlışlıkla birbirleri yerine kullanıldığı görülmektedir. Cansız varlıkların zaman içinde aldıkları mesafe ‘eskime’ olarak tanımlanırken, canlı varlıklar için ‘yaşlanma’ terimi kullanılır. Canlı organizmada da zaman içerisindeki yaşlanma süreci yıpranmayı getirse de cansız varlıklardan farklı olarak onarım ve yeniden yapım mekanizmaları aktiftir. Yaşlanma, her canlının zaman içerisinde aldığı mesafe olup ölümle sonuçlanmaktadır. Yaşlılık ise yaşlı olma ve ilerlemiş yaşın etkilerini gösterme durumu olarak tanımlanabilir 13–15.

Yaşlılık, hayatın diğer evreleri (çocukluk, gençlik, erişkinlik) gibi doğal ve tüm insanlar için geçerli olan fizyolojik bir süreçtir. Yaşlılık, fizyolojik bir durum olsa da bu süreç genetik, yaşam şekli, yapılan iş, beslenme alışkanlıkları, kronik hastalıklar, toplumun ve çevresinin bireyi ve bireyin kendini algılayış biçimi gibi etmenlerden dolayı yaşlılığın bireysel bir hal almasına neden olmuştur 16. Bu nedenlerden dolayı yaşlılığın başlangıç noktasına karar vermek kolay değildir. DSÖ, yaşlılık kavramını kronolojik olarak tanımlamakta ve 65 yaş ve üzeri bireyleri yaşlı olarak kabul etmektedir. Gelişmiş ülkeler için yaşlılıktaki uygun olan sınır 65 yaş ve üzeri iken Afrika ve gelişmemiş ülkeler için bu sınırın uygun olmadığı DSÖ tarafından da kabul edilmektedir 17,18. BM, “Dünya nüfusu yaşlanma raporu 2013”‘e göre kronolojik yaşlılık sınırı 60 yaş ve

(20)

4 üzeri olarak kabul edilmektedir 19. Yaşlılık başlangıcından itibaren kendi içinde farklılıklar içermektedir. Bu farklılıklardan dolayı yaşlılık dönemlere ayrılmıştır. Bunlar; 65-74 yaş (genç yaşlı), 75-84 yaş (yaşlı) ve 85 yaş ve üzeri (ileri yaşlı) olarak ayrılmaktadır. Beklenen yaşam süresinin artması sonucunda bu dönemsel gruplara, 100 yıl yaşamış bireyler için “asırlık” (centenarian) ve 110 yıl yaşamış bireyler için de “süper asırlık” (süper-centenarian) grupları dahil edilmiştir 13.

Yaşlılığın kronolojik boyutunun yanı sıra biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik ve toplumsal olmak üzere pek çok boyutu bulunmaktadır. Yaşlılığın sadece kronolojik yaşlanma kavramı kapsamında değerlendirilmesi hem yanlış hem de eksik bir yaklaşım olmaktadır. Bu durumdan ötürü biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik ve toplumsal yaşlanma gibi diğer boyutlarının da dikkate alınması önemlidir. Biyolojik olarak yaşlılık, döllenmeyle başlayan ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Psikolojik yaşlılık; algı, psikomotor, beceri, öğrenme, problem çözme ve kişilik özellikleri açısından insanın uyum sağlama kapasitesinin kronolojik yaş ilerledikçe oluşan değişim ve azalma durumudur. Sosyolojik yönden yaşlılık, toplumda belirli yaş grubundan beklenen davranışlar ve toplumun o gruba verdiği değerleri göstermektedir. Ekonomik yönden yaşlılık, ülkelerin değişen emeklilik yaşları ve sosyal yapılanmalarına göre değişkenlik gösteren genellikle emeklilikle başlayan evredir. Toplumsal yönden yaşlılık, çalışma ve sosyal iletişiminde, bireylerin toplum içindeki yaşayışında güç ve yeteneğinin azalarak kaybolmasıdır. Bu durum beraberinde dış ortamdan uzaklaşma, içe kapanıklık ve yalnızlık duygusu oluşumuna neden olmaktadır 14,20.

Yaşlılık sadece bireysel olarak sınıflandırılmamakta aynı zamanda toplumsal olarak da yaşlılık tanımı yapılmaktadır. 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı arttıkça toplum yaşlanması kavramı ortaya çıkmaktadır. Yirminci yüzyılda gelişen tıp, bilim ve teknolojiyle “toplumların yaşlanması” önemli bir kavram haline gelmiştir. Toplumların, yaşayan yaşlı nüfus yüzdesine göre sınıflandırılması aşağıda gösterilmiştir 1,20.

Genç Toplum: 65 yaş ve üzeri nüfus oranı % 4’ten az Olgun Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı % 4-7

(21)

5  Yaşlı Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı %7-10

Çok Yaşlı Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı % 10’dan fazla

2.1.2. Dünya’da Yaşlı Nüfus

Nüfus içinde yaşlı nüfus yüzdesi dünyanın hemen her yerinde artış göstermektedir fakat bu artışın kapsamı ve hızı bölgesel olarak değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde uzun yıllar içinde toplumda yaşlanma gerçekleşmiştir, gelişmekte olan ülkeler ise son zamanlarda azalan doğurganlık ve ölüm hızları ile gelişmiş ülkelerin yaşlı nüfus yüzdesine yaklaşmıştır. Şu anda, en yaşlı nüfus, gelişmiş ülkelerde yer alırken yaşlı nüfusun çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki yaşlı nüfusun büyüme hızının gelişmiş ülkelerden daha yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda dünya yaşlı nüfusu giderek daha az gelişmiş ülkelerde ve bölgelerde yoğunlaşacaktır.

Dünya yaşlı nüfusundaki demografik geçişin nedeni olarak iki önemli faktör vardır. Bunlar, mortalite hızındaki düşme ve doğurganlıktaki azalmadır. Göç gibi farklı faktörler etkilese de ulusal düzeyde etkisi daha düşük olmaktadır. Ayrıca yirminci yüzyılın başında ve ortasında gerçekleşen yüksek doğurganlık hızının yansıması günümüzde yaşlı nüfusun artış göstermesinde etkendir 2,3.

BM 2013 raporunda doğurganlıkta yıllar içinde azalma gerçekleştiği belirtilmektedir. Bu düşüş nüfusun yaşlanmasını destekleyici temel unsur olmuştur. Dünya’nın toplam doğurganlık hızı (TDH) 1950-1955 yılında 5,0 çocuk iken 2010-2015 yıllarında 2,5 çocukla yarı yarıya düşmüştür. Küresel ölçekte 2045-2050 yılı projeksiyonlarında orta varyantta 2,2, alt varyantta 1,8 olması beklenmektedir. Doğurganlıktaki bu hızlı düşüş daha hızlı yaşlanmayı beraberinde getirmektedir 3.

Beklenen yaşam süresindeki artış dünyada tüm bölgelerde gösterilmiştir. Ortalama yaşam süresinin uzaması, insanlığın en büyük başarılarından biridir. Ancak, yaşam beklentisindeki artış nüfusun kısa erimde yaşlanmasına yol açmamaktadır. Yaşam beklentisi artışında oluşan ilk gelişme çocuk ölümlerinde ortaya çıkan azalmadır. Bu düşüş,

(22)

6 ilk etapta bebeklerin ve çocukların sayısında artış ve yaşlı bireylerin yüzdesinde bir azalmayı getirmektedir. Yıllar içinde ise yaşlı kişilerin oranının artmasına katkıda bulunmaktadır. Beraberinde doğum hızının azalması bu etkiyi güçlendirmektedir. Yaşam beklentisi 1950’li yıllarda az gelişmiş bölgelerde 42, gelişmiş bölgelerde 65 yaş olarak belirlenmiştir. 2010-2015 yıllarında az gelişmiş bölgelerde 68 yaş, gelişmiş bölgelerde 78 yaşa kadar çıkmıştır. Gelişmiş bölgeler ve az gelişmiş bölgeler arasındaki uçurum daralmış ve önümüzdeki yıllarda bu farkın daha da azalması beklenmektedir. 2045-2050 yıllarında yaşam beklentisinin az gelişmiş bölgelerde 75 yaş, gelişmiş bölgelerde 83 yaşa ulaşması tahmin edilmektedir. Ayrıca dünya nüfusu için ortanca yaş 29,7’dir. 2050 projeksiyonuna göre ortanca yaş 42,9 olacağı ön görülmektedir. Sonuç olarak uzun yaşam süreleri dünyanın tüm bölgelerinde önümüzdeki yıllarda yaşlanmaya önemli katkıda bulunacaktır 3.

Dünyadaki 60 yaş ve üzeri yaşlı nüfusun yıllar içindeki durumu incelendiğinde 1950 yılında 202 milyon yaşlı nüfus varken 2013 yılında yaşlı nüfus 841 milyon olmuştur. Dünya nüfusunun %8,3’ünü yaşlı nüfus oluşturmaktadır. Şekil 1’de gösterildiği gibi yaşlıların nüfus içinde en yüksek oranda yer aldığı kıta %20 ile Avrupa’dır. Yaşlıların nüfus içinde en düşük oranda yer aldığı kıta %5 ile Afrika’dır. Dünya genelinde 60 yaş ve üzeri yaşlı nüfus yüzdeleri ülkelere göre değerlendirildiğinde Japonya %30 üzerinde yaşlı nüfusuna sahip tek ülke olarak yer almaktadır. 2050 projeksiyonuyla yaşlı nüfus sayısının 2 milyarı aşması beklenmektedir. Projeksiyonla hesaplanan 2 milyar yaşlı nüfusu etkileyecek en önemli etmen mortalite hızı olup doğurganlık hızının etkisinin daha düşük olması beklenmektedir. Yaşlı nüfus sayısı en yüksek olan ülke 106 milyonla Çin ardından 39,6 milyonla Hindistan gelmektedir. 2050 projeksiyonuyla Şekil 2’de gösterildiği gibi %30 üzeri 60 yaş ve üzeri nüfus oranına sahip olacak ülkeler: Şili, Çin, İran İslam Cumhuriyeti, Kore Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Tayland ve Vietnam, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri olacaktır 2,3.

(23)

7 Şekil 1. Ülkelere göre 60 yaş ve üzeri nüfus durumları 2015

Kaynak: DSÖ Yaşlanma ve Sağlık Dünya Raporu

Şekil 2. Ülkelere göre 60 yaş ve üzeri nüfus oranları 2050 projeksiyonu

Kaynak: DSÖ Yaşlanma ve Sağlık Dünya Raporu

ve üzeri 60 yaş ve üzeri nüfus oranı (%) ve üzeri 60 yaş ve üzeri nüfus oranı (%)

(24)

8 Dünyada nüfus artış hızı yaklaşık son 40 yıldır düşmektedir. Dünya nüfusunun yaş grubu dağılımlarında önemli değişiklikler yaşanmıştır. Şekil 3’te gösterildiği gibi nüfus piramitlerindeki büyük değişimler önümüzdeki yıllarda gerçekleşecektir. Gelişmemiş ülkeler 1970 yılında geniş genç nüfus tabanına sahipken 2050 yılında ise yaşlı nüfus oranı artışıyla dikdörtgen/silindir şeklini alacaktır. Gelişmekte olan ülkelerin yaş grupları geçiş aşamasındadır. İkinci dünya savaşı izlerini taşıyan 1970 yılına ait yaşlı nüfus yapısından 2050 yılında daha yaşlı nüfus yapısına dönüşüm gerçekleşmesi ön görülmektedir 3.

(25)

9 Şekil 3. Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin nüfus piramitleri 1970, 2013 ve 2050

Kaynak: BM Dünya Nüfus Yaşlanma Raporu,2013

ya ş ya ş

Erkek Kadın

Gelişmiş Ülkerler Az Gelişmiş Ülkerler

(26)

10 2.1.3. Türkiye’de Yaşlı Nüfus

Türkiye nüfusunun yaş gruplarına göre dağılım yapısı değişimine bakıldığında üç önemli etken göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi, doğurganlık hızındaki ve kaba ölüm hızındaki azalma sonucu zaman içinde genç nüfus yapısının yerini yaşlı nüfus yapısına bırakmasıdır. İkinci olarak 15 yaşından küçük olan nüfusun, doğurganlık hızının düşmesinin bir sonucu olarak azalmasıdır. Bu durum, Türkiye’nin genç nüfus özelliğini kaybetmek üzere olduğunu göstermektedir. Üçüncü etken ise, çalışma çağındaki nüfusu oluşturan 15‐64 yaş nüfusun artışıdır. Bu artışın sebebi ölüm hızlarındaki azalmanın etkisinden ziyade yüksek doğurganlık hızlarının olduğu dönemlerde doğan nüfusun çalışma çağına girmeleridir 21.

Şekil 4. Yaş grubuna göre nüfus oranı, 1935-2075 Kaynak: İstatistiklerle Yaşlılar TÜİK 2014

Türkiye’nin, Cumhuriyetin ilanından itibaren geçirmiş olduğu savaş ve göçler nedeniyle nüfusunda azalma meydana gelmiştir. İlk yapılan 1927 nüfus sayımında 13,6 milyon nüfus tespit edilmiştir. Yapılan sayım sonucunda kadınlar erkeklere göre fazla (800.000), kadın/çocuk oranı ise düşük saptanmıştı. Bu durumdan ötürü 1950’li yıllara kadar doğurganlığı teşvik edici politikalar izlenmiştir. 1940 yılında DSÖ’nün katkıları ve tıbbın gelişimiyle kaba ölüm hızı binde 30’dan binde 18’e düşmüştür. 1950’li yıllarda Türkiye nüfusu 24 milyona ulaşmıştır. 1960’lı yılların başında ise 1927’deki nüfusun iki katına çıkmıştır. 1950’lerdeki doğurganlığı azaltıcı politika ile doğurganlık hızı 1970’li yıllarda ivme

(27)

11 kazanarak binde 25’e, 1980’li yıllarda binde 20’ye, 2000’li yıllarda ise binde 15’e gerilemiştir. 2015 yılında ise binde 10,6’dır. Doğurganlık hızındaki bu azalma beraberinde genç nüfus yüzdesinde azalma ve yaşlı nüfus yüzdesindeki artışı getirmiştir 4,22.

Türkiye 0-14 yaş nüfus oranı 1935 yılında %41,4 iken 2015 yılında %24’e gerilemiştir. Genç nüfus yüzdesindeki bu düşüş 2000’li yıllar itibariyle belirginleşmiştir. Yaşlı bireylerin nüfus içindeki yüzdesi 2015 yılı itibariyle %8,2 olmuştur. Bu değişim durumu şekil 4’te gösterilmektedir. Nüfusun yaş gruplarına dağılımındaki değişim çocukların ve gençlerin oranının azalması ve yaşlı nüfusun artması şeklinde olmuştur. Bu durum, nüfusun yaşlanmasını ortaya çıkarmıştır. 65 yaş ve üzeri nüfus 1935 yılında %3,9 ve 1965 yılında %4 olmuştur. 2000’li yıllara kadar 65 yaş ve üzeri yaş grubunun toplam nüfus içindeki payında ciddi bir artış olmuştur. Fakat 2000 yılı itibariyle 65 yaş ve üstü bireylerin toplam nüfus içindeki payı % 5,7, 2007 yılında ise %7,1 olması ile ülkemiz yaşlı toplum sınıfına dahil olmuştur. 2015 yılı itibariyle yaşlı nüfus oranı %8,2 olup 65 yaş ve üzeri toplam nüfus 6.495.239’dur. Erkekler nüfusun %43,7’sini, kadınlar ise %56,3’ünü oluşturmaktadır. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2023 yılında %10,2, 2050 yılında %20,8, 2075 yılında ise %27,7’ye ulaşması beklenmektedir 4,21,22.

(28)

12 Tablo 1. Türkiye’de yaş gruplarının toplam nüfus içindeki dağılımı (1935 -2015)

Yıl Toplam

Nüfus 0-14 Yaş Yaş Grupları (%) 15-65 Yaş 65 + Yaş

1935 16.158.385 41.4 54.7 3.9 1945 18.790.174 39.5 57.1 3.3 1955 24.064.763 39.3 57.3 3.4 1965 31.391.421 41.9 54.1 4.0 1975 40.647.719 40.6 54.8 4.6 1985 50.664.458 37.6 58.2 4.2 1990 56.473.35 35.0 60.7 4.3 2000 67.803.927 29.8 64.5 5.7 2007 70.586.256 26.4 66.5 7.1 2012

75.627.384

24,9 67,6 7,5 2013 76.667.864 24,5 67,7 7,7 2014 77.695.904 24,3 67,8 8.0 2015 78.741.053 24.0 67,8 8,2

Kaynak: Genel Nüfus Sayımı sonuçları, 1935-2000 ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçları, 2007-2015

Doğuşta beklenen yaşam süresi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmaktadır. 2013-2014 yılında doğuşta beklenen yaşam süresi 78 yıl iken bu süre 65 yaş için 17,9 yıldır farklı şekilde ifade edilecek olursa 65 yaşına ulaşan bir bireyin yaşaması beklenen ömür 16,7 yıl olarak tahmin edilmektedir. Doğuşta beklenen yaşam süresi erkekler için 75,3 yıl, kadınlar için 80,7 yıldır. Altmışbeş yaşına ulaşan erkekler için beklenen yaşam süresi 16,2 yıl, kadınlar için ise 19,4 yıldır. Ortanca yaş, 2000 yılında 24,8 iken 2014 yılında 30,7 olarak saptanmıştır 23,24.

Bağımlılık oranlarındaki değişime şekil 4’te bakıldığında, çalışma çağı nüfusu üzerindeki bağımlılık baskısının zaman içinde azaldığı görülmektedir. 1985 yılına kadar %70’in üzerinde genel bağımlı nüfus mevcut iken günümüzde genel bağımlılık oranı %50’ye düşmüştür. Bu düşüşte genel doğurganlık hızındaki azalma etkin rol oynamıştır. Genel bağımlılığın bir alt kolu olan yaşlı bağımlılığı ise artış göstermektedir. Zaman içindeki bu artış genel bağımlılık hızında da artışı getireceği projeksiyonlarda ön görülmektedir. 2015 yılı yaşlı bağımlılık oranı %12,1 olmakla birlikte 2023 projeksiyonunda %14,9, 2050 yılı için %32,9 olarak ön görülmektedir 21,24.

(29)

13 Yaşlıların aldığı bakım hizmetlerine bakıldığı zaman Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı rehabilitasyon merkezlerinde bakım alan kişilerin sayısı 2007 yılında 4092 iken 2014 yılında 6284 ile artış gerçekleşmiştir. Özel bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin sayısı 2007 yılında 10 iken 2014 yılında 149 olmuştur. Bu merkezlerde bakılan kişilerin sayısı 2007 yılında 351 iken 2014 yılında 10.319’a yükselmiştir. Evde bakım hizmetlerinden yararlanan kişi sayısı 2007 yılında 28.583 iken 2014 yılında 450.031’e ulaşmıştır 24.

Sonuç olarak tahminler gelecekte yaşlı nüfusun hem çevresinde hem de yaşam biçiminde değişmeler olacağı yönündedir. Bu değişiklikler özel bakım gereksinimlerinde ihtiyacın artacağını bu durumu doğuran sebepler olarak yetişkin sayısının azalması, iş gücüne katılan kadın sayısının artması, hane nüfusunun azalması, aile üyelerinin yükümlülük düşüncelerinin azalması gösterilmektedir. Ülkemizde de yaşlılar benzer durumla beraber ekonomik sıkıntılar, yaşlılığın getirmiş olduğu fiziksel ve psikolojik fonksiyondaki azalmalar gibi birçok sorunla karşı karşıyadır 20. 2.1.4.Yaşlılık Dönemi Sorunları

2.1.4.1. Yaşlılıktaki Fizyolojik ve Psikososyal Değişimler

Yaşlanma, biyolojik olarak tanımlanacak olursa yaşam boyu moleküler ve hücresel hasarların meydana getirmiş olduğu vücut fonksiyonlarında bozulma sonucu çevreye karşı olan savunmanın düşmesi ve bu durumla artan hastalık veya ölüm riskiyle karakterize süreçtir. Yaşlılıktaki değişimler farklı derecelerde de olsa tüm yaşlılarda görülmektedir ancak fiziksel kapasite kayıpları genellikle kazanılmış bilgi ve tecrübelerle dengelenebilir.

Kas kuvveti ve kas kitlesi yaşla beraber azalışa geçer özellikle kas kuvvetini ölçme yöntemlerinden biri el kavrama kuvvetidir ve mortaliteyle de ilişkisi mevcuttur. Avrupa’da yürütülen SHARE ve DSÖ’nün SAGE projelerinin değerlendirmelerine göre kadınlar daha zayıf kavrama gücüne sahip olmakla birlikte yaşla bu güç azalmaktadır ayrıca ülke bazında en düşük olanlar Hindistan ve Meksika olup bu durumda altta yatan sebep olarak genetik ve erken yaşlılık dönemindeki beslenmenin etkili olabileceği düşünülmektedir 25,26. Yaşlanmayla beraber kemik ve

(30)

14 eklemlerde de değişiklikler olmakla beraber özellikle menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda kemik kırıkları riski artmaktadır. Kas kuvveti, eklem kısıtlılığı, koordinasyon ve propriosepsiyon gibi faktörler tarafından etkilenen yürüme hızının ileri yaş değerlendirilmesinde kullanılan belirleyicilerden biri olduğu kanıtlanmıştır.

Yaşlılıkla beraber genetik ve birçok etmenden kaynaklı duymada azalma ve kayıplar gerçekleşmektedir. Bu kayıplar dünya genelinde 180 milyon yaşlı bireyin iletişim sorunları yaşamasına neden olmaktadır. Yakını görememe, katarakt ve makula dejenerasyonu yaşlıların görmeyle ilgili en büyük sorunlarını oluşturmaktadır. Duyma veya görme sorunlarına müdahale edilmemesi yaşlılarda kendilerini soyutlama, ev kazaları risklerinde artma, yetersiz hissetme, depresyona girme gibi olumsuz sonuçlara neden olduğundan çoğunun etkin tedavisi olan bu sorunların tespit edilip müdahalesi önem teşkil etmektedir.

Bilişsel işlevlerdeki değişiklikler yaşlı bireyler arasında farklılık göstermekle beraber alınmış olan eğitimle yakından ilişkilidir. Bilişsel işlevler genç yaşlardan itibaren farklı oranlarda azalmaktadır. Artan yaşla beraber bu azalma daha heterojen bir hal almaktadır. Yaşlanma ile azalan öğrenme kapasitesi, ustalık gerektiren işlerle ilişkili olmasına rağmen benzer şekilde somut bilgi için bellek ilişkili kelime ve kavramların bilgisi, kişisel geçmiş hafıza gibi durumla ilişkisi azdır (Örneğin, bir bisiklete binmek için gerekli becerileri). Böylece, tüm bilişsel işlevler yaş ile bozulmamaktadır. Özellikle anlama, okuma ve kelime hazinesi yaşam boyunca sabit kalmaktadır. Yaşam boyu bilişsel değişiklerin kişiden kişiye değişkenlik göstermesinde birçok faktör etkilidir. Bunlar içinde sosyoekonomik durum, yaşam tarzı, kronik hastalık varlığı ve ilaç kullanımı da yer almaktadır. Ayrıca halk sağlığı müdahaleleri bilişsel değişikliklerde etkin rol oynamaktadır. Normal yaşa bağlı bilişsel gerileme kısmen ömür boyu edinilen pratik yetkinlik ve tecrübe ile telafi edilebilmektedir. Buna ek olarak zihinsel eğitim ve fiziksel aktiviteyle de bilişsel gerilemenin azaltılabileceğine dair bazı kanıtlar da mevcuttur.

Yaşlılarda azalan T lenfosit, immün sistemin zayıflaması, enfeksiyonlara yatkınlığa neden olmaktadır. Ayrıca, aşı etkinlikleri üzerine

(31)

15 etkili olmakla beraber ateroskleroz gibi birçok durumda immün sistemdeki değişiklikler rol almaktadır. Ciltte, ilerleyen yaşla beraber güneş maruziyeti birikimi ve genetik yatkınlıkla beraber incelmeler olmaktadır. Kollajen ve elastin kayıpları dermatitlere ve bası yaralarına yatkınlığı arttırmaktadır. Uzun süre güneş maruziyeti de neoplastik riskin artışına neden olmaktadır. Bu durumlar sadece yaşlıları fiziksel olarak etkilememekte, beraberinde duygusal ve sosyal açıdan da risk oluşturmakta ve etkilemektedir 2.

2.1.4.2. Yaşlılıktaki Sağlık Sorunları

Yaşlanma birçok sağlık sorunu riskini beraberinde getirir. Yaşlının hastalığının olması artık sağlıksız olduğu anlamına gelmez. Birçok yaşlı sahip oldukları hastalıklara rağmen iyilik durumlarını ve fonksiyonel becerilerini korumaktadır. Dünya’daki 60 yaş üzeri bireylerin, yeti yitimiyle sağlıksız yaşanan yılların ve ölüm nedeniyle kaybedilen yılların 2012 yılı DSÖ araştırmasına göre ilk 10 sebebi Tablo 2’de yer almaktadır 27.

Tablo 2. Dünyada 60 yaş üzeri nüfustaki yeti yitimi ve ölüm nedenleri,2012

Sıra Yeti Yitimi Nedenleri Ölüm Nedenleri

1 İşitme Kaybı İskemik Kalp Hastalıkları

2 Sırt Ve Boyun Ağrısı Serebrovasküler Hastalıklar 3 Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Kronik Obstrüktif Akciğer

Hastalığı

4 Unipolar Depresif Bozukluklar Solunum Yolu Kanserleri

5 Düşmeler Alt Solunum Yolu

Enfeksiyonları

6 Diyabet Diyabet

7 Alzheimer Hastalığı ve Diğer

Demanslar Hipertansif Kalp Hastalıkları

8 Görme Bozuklukları Karaciğer Sirozu

9 Osteoartrit Mide Kanseri

10 Katarakt Kolon Ve Rektum Kanseri

Kaynak:28

Yeti yitimi nedenlerinden duyusal bozukluğa bağlı yeti yitimlerinin çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde yüksek sıklıkta görülmektedir. Aynı zamanda sırt ve boyun ağrısı ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı da

(32)

16 düşük ve orta gelirli ülkelerde daha çok yeti yitimine neden olmaktadır. Duyusal yeti yitim sıklığının yüksek olmasında daha çok gürültüye ve güneşe maruz kalmaları muhtemel sebeplerdendir. Obstrüktif akciğer hastalıklarının daha fazla oranda olması da yaşam boyunca açık ve kapalı hava kirleticilerine daha fazla maruz kalmalarından kaynaklanması muhtemeldir. Depresyon, düşme, diyabet ve demans ise yüksek gelir grubu ülkelerde daha yüksek oranda yeti yitimi yaratmaktadır. Demans yükünün yüksek olma sebepleri için yaşlı popülasyonun fazla olması, tanı koyma oranının fazlalığı ve farkındalık sayılabilir. Ölüm nedenleri de yaşlı bireylerdeki önemli hastalıklar hakkında fikir vermektedir. Dünyada yaşlı insan ölümlerinde en büyük paya iskemik kalp hastalığı, inme ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı sahiptir. Türkiye’de ise 60 yaş ve üzeri grupta ölüm nedenlerinde ilk üç sırada sırasıyla iskemik kalp hastalıkları, serebrovasküler hastalıklar ve kronik obstrüktif akciğer hastalıkları yer almaktadır. Ayrıca hastalık yükü sıralamasında da bu üç hastalık yer almaktadır 29. Yüksek gelirli OECD ülkelerinin yükü, düşük ve orta gelirli ülkelerden çok daha fazladır. Sonuç olarak yaşlı bireyler nerede yaşarsa yaşasın kronik hastalıklar karşı konulamaz bir şekilde yük oluşturmaktadır. Ayrıca düşük ve orta gelirli ülkelerdeki bulaşıcı olmayan hastalık yükü, eşitsizliklerin durumunu göstermektedir. Yaşlıların aynı anda birden fazla hastalığının olması olası bir durumdur ve yaşlandıkça bu durumun riski artmaktadır. Sahip olunan hastalıkların beraber seyretmesi tek başına yapmış olduğu mortalite ve morbitide riskinin daha da artmasına neden olur. Birden fazla hastalık varlığı multimorbitide olarak isimlendirilmektedir. Multimorbitidenin standart bir tanımı olmasada iki veya daha fazla kronik hastalık durumunun varlığı olarak tanımlanmaktadır. Yüksek gelirli yedi ülkede yapılan çalışmalarda yaşlı nüfusun yarısına yakınının multimorbitideye sahip olduğu ve çok yaşlı dönemlerde ise keskin bir artış olduğu gösterilmiştir 2,30.

2.1.4.3. Yaşlılıktaki Sosyo-Kültürel Sorunlar

Yaşlılık dönemindeki sosyo-kültürel sorunları aile yapısındaki değişimler, barınma sorunları, kent yaşamına uyum sağlayamama, rol ve statü kaybı, kuşaklar arası çatışma gibi durumlar oluşturmaktadır. Yaşlılar için aile özellikle psikolojik açıdan bir destek sistemidir. Aile içindeki

(33)

17 sosyal statü, rol ve ekonomik değişimler yaşlıların kendilerini fazlalık ve işe yaramayan bireyler olarak görmelerine neden olmaktadır. Bu psikoloji sosyal ilişkilerin zayıflamasına ve yaşlının yalnızlaşmasına neden olmaktadır. Emeklilikle beraber yaşlının aktif üretkenlikten uzaklaşması da onun kendini işe yaramaz, güçsüz hissetmesinde etkendir. Yaşlının ev işlerine katkıda bulunmasını sağlama ve zihinsel kapasitesini aktif tutabilmek için çeşitli işler verme hem özgüvenini artırıp hem de depresyona girme risklerini azaltacaktır. Sevgi, saygı ve ilgi sosyal sorunlarla baş etmede en önemli etkenlerdir. Yaşlılarla ilişki içinde olan bireylerin davranışlarında bu üç etmeni barındırmaları sosyal açıdan sorunların çözümünde etkili olacaktır 20.

2.1.4.4. Yaşlılıktaki Ekonomik Sorunlar

Yaşlanan birey yaşı gereği veya sağlık sorunlarından kaynaklı emekli olmaktadır. Fiziksel güçsüzlük, ruhsal olarak yorgunluk ve yaşlılık dönemiyle ortaya çıkan hastalıklarla beraber ekonomik sıkıntıların da birleşmesi yaşlı için içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Yaşlı nüfusun 2012 yılı yoksulluk hızı %18,7 iken 2013 yılında %17,9’a düşmüştür. Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre değerlendirildiğinde, kadınların erkeklerden daha yoksul olduğu görülmüştür. 2013 yılı verilerine göre yoksul yaşlı erkek %17,4 iken, yoksul yaşlı kadın nüfusu %18,2’dir. Yoksulluk oranı terimi eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirinin %60’nı ifade etmekle birlikte bu oran %22,4’tür 24. Ekonomik güçlük çeken yaşlı, çocuklarının yanında yaşamak zorunda kalmaktadır. Gelirdeki azalma özellikle geniş ailelerde aile içi otoritenin korunmasına engel oluşturmaktadır. Çocuklarıyla yaşamak, yaşlının kendine ait özel hayatının olmasını engellemektedir. Yaşlılar içinde ekonomik güçlüğü en derin şekilde hisseden grup ise kırsal kesimde yalnız başına yaşayan kadın yaşlılardır. Bu durum sağlık hizmetlerine, sağlıklı konut ve beslenme imkanlarına erişimde engel oluşturmaktadır. Yalnız yaşayan yaşlıların günlük yaşam aktivitelerinde bakım ihtiyacı duymaları önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır 13,20.

2.1.4.5. Yaşlılıktaki Psikolojik Sorunlar

Yaşlılıkla beraber oluşan psikolojik değişimler çoğunlukla yeni durumlara uyum sağlayamama ve eskiye olan bağlılık şeklindedir. Buna

(34)

18 ek olarak depresyon, hastalık hastalığı, intihar düşünceleri, stres, uyku bozuklukları ve en önemlisi ölüm korkusu gibi durumlar da görülmektedir. Yaşlının, eşini veya arkadaşını kaybetmesi ölüm korkusunu artırmaktadır. Yaşlılıkla beraber bedensel güçsüzlükler, bozukluklar ve dış görünüşündeki değişikler yaşlıdan yaşlıya farklı şekilde algılanmakta ve farklı tepkiler vermesine neden olmaktadır. Bu durum bazen yaşlının sosyal olarak kendini soyutlamasına kadar gidebilir. Sonuç olarak, yaşlıların fiziksel yetersizlikleriyle beraber özellikle psikolojik yönden sosyal rollerini ve kendisine olan güvenlerini kaybetmeleri, yaşlıların kendilerini yetersiz, faydası olmayan, başkalarına muhtaç bireyler olarak görmesine neden olmaktadır. Bu durum beraberinde yalnız kalma korkusu ve ölüm korkularını da ortaya çıkarmaktadır 20.

2.2. EVDE BAKIM HİZMETLERİ

2.2.1. Evde Bakım Hizmetleri Kavramı ve Tarihsel Süreci

Tedavinin bir ekip hizmeti olmaya başlamasıyla ve hastanelerde hastaların uzun süreçlerde gözlem altında olmasının sağladığı üstünlükler nedeniyle hastaların tedavisinde hastaneler önem kazanmıştır. Buna karşın evde tedavinin maliyeti hastaneye göre oldukça düşüktür. Bu durumu yaratan etkenler ise hastane yapımına, alet ve ekipmanların alımına gerek olan finansmandır. Son yıllarda bir hayli büyüyen sağlık harcamaları devletleri ve insanları evde bakım hizmetlerine yöneltmiştir. Ayrıca kronik hastalığı olan yaşlıların daha uzun yaşaması ve hastanelerden erken taburcu edilen hastaların artması da düşük maliyetli olan evde bakım hizmetlerine olan ihtiyacı artırmıştır. Sağlık hizmet sunumu hastane tabanlı bakımdan ev merkezli bakıma dönüşerek bir paradigma kayması olmuştur. Evde bakım hizmet sunumu evde bakım ihtiyaçlarını güvenle karşılayabildikleri takdirde, hastaneler, acil servisler ya da huzurevlerine göre ilk tercih olarak kabul edilebilir 31,32.

Evde bakım hizmetleri sağlık ve sosyal hizmet sistemlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Dünya’da ortak bir evde bakım tanımlaması mevcut değildir. Evde bakım farklı terminolojiler şeklinde kullanılmıştır. Avrupa’da genellikle “evde sağlık bakımı” (home health care), Birleşik

(35)

19 Krallık’ta “topluma dayalı bakım”(community care), ABD’de ”topluma dayalı uzun süreli bakım” (community-based long-term care), İsrail’de “ev hastanesi” (hospital at home) bunlara ek olarak “sürekli bakım” (continuing care), “evde uzun süreli bakım” (home-based long term care) gibi farklı terminolojiler kullanılmıştır 33,34. Dünyada gelişmiş ülkeler ağırlıklı olmak üzere birçok ülkede evde bakım hizmeti sunulmaktadır. DSÖ Evde Uzun Süreli Bakım Çalışma Grubu’nun (Home-Based Long

Term Care Study Group) hazırladığı rapora göre, evde bakım hizmeti,

bakıma muhtaç kişinin informal bakıcıları/ geleneksel bakıcıları (aile, arkadaş, komşu) ile mesleği evde bakım olan kişiler ve gönüllüler tarafından yapılan tüm faaliyetler olarak tanımlanabilir 34. Amerikan Tıp Birliği’ne göre evde bakım hizmeti hastanın konforunu, fonksiyonunu, sağlığını maksimum seviyede korumak ve düzeltmek amacıyla evde hastaya ekipman ve hizmet sunulması olarak tanımlanmıştır 32. Evde bakım hizmeti ülkemizde yönetmeliklerle tanımlanmıştır,10.03.2005 tarihli, 25751 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Evde Bakım

Hizmetlerinin Sunumu Yönetmeliği’nin 4. Maddesinin d bendinde;

hekimlerin önerileri doğrultusunda hasta kişilere, aileleri ile yaşadıkları ortamda, sağlık ekibi tarafından rehabilitasyon, fizyoterapi, psikolojik tedavi de dahil tıbbi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sağlık ve bakım ile takip hizmetlerinin sunulması” dır 35. Evde bakım hizmeti kronik veya terminal dönem hastalığı, sakatlığı olan bireylere ev ortamında kısa veya uzun süreli sunulan, geniş kapsamlı sağlık ve sosyal hizmetler bütünüdür 36.

Evde sağlık hizmet sunumunun tarihsel gelişimine bakıldığında Roma döneminden beri süregelen bir durum olduğu görülmektedir. Roma döneminde doğumların evde gerçekleştirildiği bildirilmektedir. Ortaçağ Avrupası’ndaki duruma bakıldığında tıbbı hizmetten daha çok sosyal hizmet ağırlıklı olan evde sunulan hizmetin altında yatan sebep daha çok hastalıkların başkalarına bulaşmasını önlemek olmuştur. 19. yüzyıl itibariyle bakıma muhtaç kişiler için organize olmuş resmi girişimler müdahale etmeye başlamıştır. Kentlerdeki fakir ve hastanelere ulaşamayan hastalara evlerinde hizmet sunulmuştur. 20. yüzyılda sanayileşmenin hızlanmasıyla beraber hızlı kentleşme ve yaşam koşullarındaki bozukluklar daha çok sayıda bakıma muhtaç bireyin

(36)

20 oluşmasına neden olmuştur. Bu dönemde, İngiltere’de yaşlı ve çocuklar bir merkezde toplanarak bakım hizmeti verilmiştir. Kilise tarafından çok önceden beri yapılan temel hizmet sunumunun yanında kurumsallaşmış ve eğitilmiş ev ziyaretçileri tarafından evde bakım hizmeti uygulamaları başlamıştır. 1859 yılında William Rathbone adlı bir İngiliz antropolog tarafından tam yapılanması gerçekleşmiş ve evde hemşirelik hizmeti verilmeye başlanmıştır. Hemşirelik hizmetleri sadece sağlık hizmeti ile sınırlı kalmamış ayrıca hijyen ve hasta bakımı konusunda da eğitimler verilmiştir. Florance Nightingale, hasta bakımında görevlendirilecek kişilerin özel bir eğitim almasını, belirlenen bölgelerde ev ziyareti gerçekleştiren özel hemşireler olarak görevlendirilmesi planını sunmuştur. Planın gerçekleşmesiyle evde sağlık hizmetinde büyük ilerleme katedilmiştir. ABD’de yirminci yüzyılın başlarındaki evde sağlık hizmetindeki ilerlemelerin öncülüğünü Lillian Wald üstlenmiştir. Ziyaretçi hemşirelerin görevleri genişlemiş, ev ziyaretlerine sosyal görevliler ve öğretmenler de katılmaya başlamıştır. Tedavi edici hizmetin yanında koruyucu hizmet sunumuna da başlanmıştır.

Savaşlar ve ekonomik krizler halk sağlığı hemşireliğinde ve evde bakım hizmetlerinde hızlı gelişmeler yaratmıştır. Ev ziyaretleri için gerekli kaynağa ulaşma durumu ekonomik krizlerden etkilenmiştir. Kaynak sorunu devlet yardımıyla çözümlenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında hastanelerdeki hemşire ve sağlık çalışanlarının sayılarının azalmasıyla hastanede tedavi gören hastalar evde tedavi edilmiş ve evde bakım hemşireliği hizmeti niteliksel ve niceliksel olarak ilerleme göstermiştir.

Sonraki yıllarda bu hizmet, şirketler tarafından sunulan bir hizmet olma yolunda hızlı bir gelişme göstermiştir 37. ABD’de 1965 yılında lisanslı evde bakım şirket sayısı 1753 iken 1993 yılında 6497’ye yükselmiştir. En büyük artışını 1990-96 yılları arasında gerçekleştirmiştir. 1995 yılında 15.000 evde bakım şirketi bulunmaktadır. Şu an ise ABD’de 12,439 adet evde bakım şirketi bulunmaktadır 38.

Avrupa’daki evde bakım hizmet anlayışı, sosyal hizmet yönünden ABD’ye göre daha fazla gelişmiştir. Avrupa’daki evde bakım hizmeti uygulaması için örnek teşkil eden model Danimarka tarafından 1937’de 4

(37)

21 bölgede 6 yıllık bir pilot çalışma sonunda oluşmuştur. Evde bakım hizmeti sonunda bebek ölüm hızı ve morbidite hızının azaldığı gösterilmiş ve ev ziyaretlerinin öneminin artmasında büyük etkisi olmuştur. Çin’deki evde bakım hizmetlerindeki en önemli faktör sosyokültürel durumdur. Ekonomik nedenlerden öte evde bakım hizmeti sunumunda etkili olan sosyo-kültürel etkiler sunumun eğitim almış bir aile bireyi tarafından yapılmasına neden olmaktadır. Evde bakım hizmetinin tarihsel sürecinde evde bakım hizmetlerinin yükselen bir değere sahip olduğu ve zaman içinde tüm toplumlar tarafından farklı şekillerde de olsa uygulamaya konulduğu ve hızla yaygınlaştığı görülmektedir. Yaygınlaşmada çeşitli etkenler yer almaktadır. Bunlardan birisi yaşlanan nüfusla beraber artan gereksinimdir. Özellikle gelişmiş ülkeler için ekonomik nedenler de önemli bir faktördür. Hastane kaynaklı oluşan masrafları azaltmanın bir yöntemi olarak görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise devlete ait hastane hizmetlerinin yetersizliği özel sağlık hizmetlerini kullanmaya yöneltmektedir. Bireylerin uzun süreli bakımlarında hizmete erişememe durumu yükün aile üzerine kaymasına neden olmaktadır. Yaşlılara yönelik evde bakım hizmetinin yoğunlaşmasında iki sebep vardır. Bunlardan birisi yaşlıların kronik hastalıklarının fazla olması ve beraberinde uzun süreli izlem gereksinimi duyması bir diğeri ise hastane hizmeti kullanımında artış olması ve hastane sonrası bakıma daha fazla ihtiyaç duymalarıdır 37. 2.2.2. Evde Bakım Hizmetlerinin Kapsamı ve Hedefleri

Evde bakım hizmetleri kapsamında uluslararası düzeyde anlaşmaya varılmış temel bir hizmet sunum planı bulunmamaktadır. Hizmetler ülkenin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısına göre farklılıklar göstermektedir. Bundan dolayı sunulacak hizmetler konusunda alınacak kararlar önem teşkil etmektedir 37.

DSÖ, “Ev Tabanlı Uzun Dönem Bakım” 2000 yılı raporuna göre uzun dönem bakım kapsamına girebilecek bireyler için bir tanımlama yapılmıştır. DSÖ’ye göre uzun dönemli bakıma ihtiyacı olan bireyleri, uzun süreli sağlık sorunu olan ve günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmek için yardım ihtiyacı duyan hemen her yaştan bireyler olarak tanımlamıştır. Rapora göre hedef kitle şu şekilde belirtilmiştir:

(38)

22  Kronik hastalığı olan bireyler; Tüberküloz gibi bulaşıcı veya bulaşıcı

olmayan kardiyovasküler hastalık gibi hastalığı olması

 Etiyolojisinde ne olursa olsun engelli bireyler; gelişimsel ve poliyomiyelite sekonder engelleri kapsayacak biçimde

 Kaza sonucu sakat kalanlar; trafik kazaları vb.  HIV/AIDS’li bireyler

 Duyu organlarından kaynaklı kısıtlılığı olan bireyler  Madde bağımlılığı olan bireyler

 Depresyon ve demans da dahil olmak üzere ruhsal hastalığı olan bireyler

 Doğal afetlerden etkilenen bireyler

 Yukardakilerden herhangi biri için gayriresmi bakıcı (aile, arkadaş, komşu vb.) varlığı 34

Evde bakım hizmeti her ne kadar 65 yaş ve üzeri grup hedef kitle gibi görünse de kronik hastalığa sahip bebek, çocuk, erişkin de ev koşullarında hizmet almaktadır. 1998 yılında ev hizmetlerinden yararlanan 65 yaş ve üzeri birey, nüfusun Avusturya’da %83, ABD’de %63 ve Almanya’da %83’ünü oluşturmaktadır 37,39.

Türkiye’de ise tam olarak belirlenmiş bir hedef kitle bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından 29280 sayılı Resmi Gazete’de Sağlık Bakanlığı

Ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik dördüncü bölümü madde 17’de hizmetten yararlananlar

ve yararlanma durumunun değerlendirmesi hakkında maddeler yer almaktadır. 1. bendinde “Başvuru; hasta, hasta yakını, diğer kişi veya

kurumlar tarafından 444 3 833 numaralı telefon hattı aranarak ya da Ek-3’te yer alan “Evde Sağlık Hizmeti Başvuru Formu” doldurularak veya TSM/AHB’ler aracılığıyla il koordinasyon merkezine yapılır.” 2. Bendinde

ise “Hastaneden taburcu aşamasında olup evde sağlık hizmet ihtiyacı

olduğu değerlendirilen hastalar, müdavi hekim tarafından koordinasyon merkezine bildirilir.” olarak belirtilmektedir. Hizmetten yararlanmak için

başvuru veya hekim tarafından talep edilmesi esas alınmaktadır. Uygunluk durumunun değerlendirilmesi hekim veya evde sağlık hizmetleri komisyonunun değerlendirilmesine bırakılmaktadır. 4. bentte “Görevlendirilen birim ya da AHB tarafından yapılan yerinde

(39)

23

değerlendirme sonucunda başvurusu olumsuz neticelenenler ayrıntılı olarak bilgilendirilir. Hastanın evde sağlık hizmetine kabul edilip edilmediği koordinasyon merkezine ve kayıtlı olduğu aile hekimine de iletilir. Hasta, bu neticeye ilişkin yeniden değerlendirme talebiyle evde sağlık hizmetleri komisyonuna müracaat edebilir.” şeklinde ifade

edilmiştir 40.

Evde bakım hizmetleri üç şekilde sınıflanabilir. İlki verilen evde bakım hizmetinin süre olarak değerlendirilmesidir. Kısa süreli evde bakım hizmeti 30 günle sınırlı olup genelde hastane taburculuk sonrası alınan tıbbi hizmetleri kapsamaktadır. Uzun süreli bakım hizmeti ise hem tıbbi hem de sosyal ağırlıklı olup altı aydan daha uzun zamanı kapsayan bakım hizmetleridir. İkincisi, bakımın sadece tıbbi boyutuyla verilmesi, bir diğeri ise tıbbi hizmetin yanı sıra sosyal olarak gereksinim duyulabilecek hizmetin verilmesidir. Son olarak hizmetin kimin tarafından verildiğine dair sınıflamadır. Uzman veya yarı uzman kişiler tarafından verilen bakım (formal) diğeri ise aile üyeleri, arkadaş veya komşular tarafından verilen (informal) bakım hizmetidir 33.

Evde bakım hizmetleri sunumunun sadece bir yönü değil birbiriyle ilişkili üç yönü mevcuttur. Bunlar; önleyici hizmetler, bireysel ihtiyaçları giderici hizmetler ve hastane taburculuğu sonrası verilen hizmetler olarak sınıflayabilmektedir. Evde bakım hizmetlerinin amaçları ve çıktıları Şekil 5’te özetlenmiştir.

(40)

24 Kaynak: 41

Şekil 5. Evde bakım hizmetlerinin hedefleri, içeriği ve çıktıları HEDEFLER

 Fonksiyonel sağlık durumunu uygun duruma getirmek  Yaşam kalitesini geliştirmek/korumak

 Bağımsızlığını sağlamak EVDE BAKIM Önleyici Faliyetler ve Değerlendirmeler  Önleyici değerlendirme  Öneriler  Takip Bireysel İhtiyaçlarla İlgili Bakım  Fiziksel  Psikososyal  Sosyal  Bilişsel Taburculuk Sonrası Eylemler ve Değerlendirmeler  Değerlendirmeler  Planlamar  Uygulama  İzlem/Takip Çıktılar

Fonksiyonel Sağlık Durumundaki Önemli Gelişmeler

 Günlük Yaşam Aktivitelerinde(GYA) / Enstrümantal Günlük Yaşam Aktivitelerinde (EGYA)

 Sosyal Aktivite  Bilişsel Durum

Yaşam Kalitesini Korumak ve Geliştirmek İyilik Hali

(41)

25 2.2.3. Evde Bakım Hizmet Ekibi

DSÖ’nün evde bakım hizmeti tanımında da belirtildiği üzere evde bakım hizmeti profesyonel bakım verenler ve/veya hasta yakınları tarafından evde sunulan bir hizmettir. Bakım hizmeti, tanımından da anlaşılacağı üzere iki boyutta fakat birbiriyle ilişki içinde olan bir ekibin ürünüdür 34.

Evde bakım hizmetinin profesyonel ekip boyutu, disiplinler arası bir işbirliği gerektirir. Sadece ev ortamında olmayan bu işbirliği hastaneden taburculuk süreciyle başlar. Hastane taburculuğu sonrası hastanın hizmet gereksinimi hastane hekimi tarafından evde bakım koordinasyon merkezine bildirilir. Evde bakım hizmeti başlamadan önce onaylanması gerekmektedir. Bu onay evde bakım hizmetinin sorumlusu olan hekim tarafından gerçekleştirilir. Hekim bu onaylamanın yanı sıra hizmetin niteliğini, zamanını, organizasyonunu, tedavi planını gerçekleştiren en üst düzeydeki sorumlu personeldir. Bu hizmetlerin gerçekleşmesini sağlayacak ekipte hekim haricinde diş hekimi, evde bakım hemşiresi, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, uğraşı terapisti, diyetisyen, konuşma terapisti, evde bakım yardımcıları, evde bakım konusunda eğitilmiş sağlık çalışanları ve profesyonel olmayan tarafta ise bakım alan bireyin aile üyeleri yer almaktadır 13,31.

Evde bakım hemşiresinin, hastaların bakımını gerçekleştirmesi öncelikli görevidir. Ayrıca hemşirenin, bakımın devamlılığını sağlamak adına bakım alan aile bireyi ile iyi bir iş birliğini sağlaması ve bakım hakkında gerektiğinde eğitim vermesi gerekmektedir. Bundan dolayı hemşireler “kolaylaştırıcı olarak görev yapan kişi” şeklinde tanımlanmaktadır. Hemşireler evde bakımda aktif rol oynayarak bakım alan bireyin öz yeterlilik kazanmasını sağlamaktadır. Evde bakım hemşireleri beraber çalıştığı evde bakım yardımcı personellerinin denetimini gerçekleştirir 13,31.

Fizyoterapistler, koruyucu, tedavi edici ve eğitim olmak üzere üç temel görev üstlenmektedir. Hastanın mobilizasyonunu sağlamak için kasların kuvvetlendirilmesi, spasitenin kontrolü ve giderilmesi, aktif ve pasif direnç egzersizleri, yürüyüş eğitimleri ev ortamında verilen tedavi

Şekil

Şekil  2.  Ülkelere  göre  60  yaş  ve  üzeri  nüfus  oranları  2050  projeksiyonu
Şekil 4. Yaş grubuna göre nüfus oranı, 1935-2075  Kaynak: İstatistiklerle Yaşlılar TÜİK 2014
Tablo 2. Dünyada 60 yaş üzeri nüfustaki yeti yitimi ve ölüm  nedenleri,2012
Şekil 5. Evde bakım hizmetlerinin hedefleri, içeriği ve çıktıları HEDEFLER
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmaya katılan bakım veren aile üyelerinin yaşlıya bakım verme sürelerine göre bakım verme yükü ölçeği puanları arasında istatistiksel olarak

Organ tutulumları P-MODS kriterlerine göre değerlendirildi ve dördün üzerinde organ tutulumu olanlarda mortalite anlamlı düzeyde yüksekti (p<0.001).. En sık

Bakım veren bireylere yaşlı bakımı konusunda önerileri sorulduğunda katılımcıların yaklaşık dörtte birinden bakıcıya bakım sigortası verilmeli cevabı

Ancak bunların tümü ciddî bir teşkilât olmaktan çok uzak kalmış, ortalığı silip süpüren büyük yan­ gınlarda hiçbir fonksiyonlarının olmadığı g

黃帝外經 順逆探原篇第二 原文 伯高太師問于岐伯曰:天師言顛倒之術,即探陰陽之

生物化學暨細胞分子生物學科黃彥華主任 表示,對於曾任中研院分子生物研究所研

Yoğun bakım sonrası evde bakım verilen hastaların özellikleri ve bakım verenlerde bakım verme yükü ve empati ilişkisini araştırmak amacıyla yapılan bu çalış-

Alzheimer hastası bireylere bakım veren kadın ve erkek aile üyelerinin yük düzeylerini karşılaştırmak ve yük boyutlarındaki (zaman-bağımlılık, gelişimsel,