• Sonuç bulunamadı

İSTANBUL BÖLGESİ YERLEŞME PLANI Yazan: ERTUĞRUL MENTEŞE Mimar D. P. L. G. I _ İSTANBUL'UN COĞRAFÎ MEVKİİ VE

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İSTANBUL BÖLGESİ YERLEŞME PLANI Yazan: ERTUĞRUL MENTEŞE Mimar D. P. L. G. I _ İSTANBUL'UN COĞRAFÎ MEVKİİ VE"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ S T A N B U L B Ö L G E S İ Y E R L E Ş M E P L A N I

Yazan: E R T U Ğ R U L MENTEŞE Mimar D. P. L. G.

I _ İSTANBUL'UN COĞRAFÎ MEVKİİ VE TARİHÇESİ:

Grek, Rcma, Bizans ve Osmanlı Mede-niyetlerinin devir devir hüküm sürdüğü ve karşılaştığı noktada olan İstanbul şehri in-sanlık tarihinin de en mühim yerlerinden bi-ridir.

Burada ilk yerleşmelerin M.Ö. 3000 yıl-larına indiği rivayet edilirse de tarihî haki-kat M.Ö. 658 de Bizans isminde bir Grek gemicinin Sarayburnunda «Byzantion»

li-man ve müstahkem ş:hrinin temellerini at-tığıdır.

İstanbul'un Avrupa kıtasının doğu en uç toprak parçasında olması ve Karadeniz, Marmara, Akdeniz ticaret yolunu kontrol etmesi bakımlarından «Byzantion'un kurul-muş rlduğu günden bu yana dünya tarihinde önemli rol oynayacak vasıfta bir başkent şe-hir olduğudur.

Medya harpleri sırasında Dara'nm işga-line uğrayan Byzanticn işgalden kurtulduktan sonra bir ara Büyük İskender'in babası Ma-kedonyalı Filip'e karşı koyabilmişti (M.Ö. 340). Boğazdan geçen gemileri ücrete tâbi tuttuğu için Anadolu'dan gelen bazı taarruz-lara da maruz kalan bu kilit taşı mevkiin-deki şehir sonunda zayıf düşerek Roma İm-paratorluğu'nun ilhakına maruz kalmıştır.

330 da Yeni Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilân edilince şehir sınırları Roma gibi yedi tepeyi ihtiva etmek üzere genişle-tilmiş ve üçgen şeklini alarak bugün görü-len Haliç'in cenup sahilindeki surlarla çevrili kısmı kapsamıştır. Böylece 408 den 459'a kadar dünya medenî merkezi mertebesine ulaşan «Byzans» 476 da hıristiyanlık âlemi-nin Rcma İmparatorluğu başkenti haline gel-miştir. 552 de Jüstinyen'in sağlam idaresi sa-yesinde iç mücadeleler son bulmuş ve By-zans ilk altın devrini yaşamıştır. (Ayasofya-nın inşası da bu devreye rastlar (537).

VII ci ve VIII ci asırlarda Byzans de-niz ve karadan muhtelif taarruzlara muvaf-fakiyetle karşı koyabilmiştir. Eyüp Sultan Hazretleri bu taarruzlardan birinde şehit ol-muşlardır.

Şarkî Roma İmparatorluğu başkenti Byzans 867 de politik ve dinî merkez du-rumuna ve eski kudretine tekrar kavuşmuş-tur. Bu arada Anadolu'dan gelen ve

İstan-bul'dan geçen Haçlı seferler kafileleri ara-sında bulunan ilim ve sanat adamları mem-leketlerine dönünce İslâm ilim ve sanatını eski Roma, Grek ve Byzans sanat ve tari-hini vatanlarında yaydılar. İtalya'da, Flo-ransa'da, Roma'da eski klâsik eserlere karşı yeniden heves uyandı.

9 1 2 - 9 5 9 arasındaki yıllar Byzans'ın 2 nci altın devri olmuştur. 1203 de 40.000 kişilik bir Haçlı ordusu Anadolu'dan gele-rek ş-hri yağma etmişler, tahta kendilerin-den bir kralı oturtmuşlar ve Byzanslıları şe-hir dışına sürmüşlerdir.

Yarım asır boyunca gölge bir Byzans İmparatorluğu Trabzon ve Iznik'de merkez-ler ihdas ederek ayakta durabilmiştir. XIII ve XIV. cü asırlarda Byzans'a yerleşmiş Ve-nrdikli ve Cenevizli halk birbiriyle harbet-miş. Halicin şimal sırtları Galata Cenevizlere ait bir mevkii müstahkem haline getiril-miştir.

1453 de Fatih İstanbul'u zaptedince Avrupalılara Doğu (Hindistan) ticaret yolu kapanmış oldu; batıdan yeni yollar arandı; Amerika kıtası keşfedildi. Matbaacılık icat edildiğinde bütün bu yenilikler her tarafa ulaştı «Rönesans» devri parladı, karanlık Orta çağ devri kapandı.

II — İSTANBUL'UN NÜFUSU VE NÜFUS HAREKETLERİ:

29 Mayıs 1453 d ; Fatih orduları ile s ehri zaptederek tarihin ve şehrin mukad-deratını değiştirmiştir. Şehrin nüfusu o za-man 50.000 kişi idi; vakanüvislerin tahmin-lerine bakılırsa XVI. asrın başında geniş Osmanlı İmparatorluğunun payitahtında 500.000 kişi yaşıyordu. Bu nüfus 19. cu asırda 880.000 kişiye yükselmiştir.

İstanbul'un Fetihten bu yana nüfus gra-fiği aşağıdaki şekildedir :

1457 — 50.000 1477 — 70.000 1550 — 550.000 1780 — 873.565 1903 — 1.080.000 1927 — 690.857 1945 — .903.720 1950 — 1.000.022 1955 — 1.321.000 1960 — 1.675.C00

1965 — 2.243.000 (Şile, Yalova, Ça-talca hariç) Yukarıda görülüyor ki 1457 den 1477 ye kadar 20.000' kişilik bir artış göstermiş olan şehir 16. cı asırda birdenbire yarım milyona yükselmiş, 1908 de bir milyon olan şehir İstanbul'un işgalinden sonra Anadolıı-ya göç sebebi ile tekrar sun'î bir düşüş gös-termiş ve bu devreden sonraidare merkezi vasfını kaybetmesine rağmen tekrar artış seyrini takip ederek bu 1965 sayımında da 2 milyonu geçmiştir. Bu artış temposu ile 1980 senesinde 5 milyona yaklaşacağı tah-min edilmektedir.

Hî — NÜFUS AKINI VE ŞEHRİN NİZAMSIZ YAPILARLA

ÇİRKİNLEŞ-ME. >İ :

Boğaziçi'nin yeşil sırtlarının ve Mar-mara sahillerinin eşsiz güzelliklerinin, beton yığınları ile doldurulmasını göz önüne geti-rirsek zaten günden güne çirkinleşen İstan-bul'un daha da çirkinleşmesi hususunda korkmamız tabiîdir. Bundan dolayı şehrin nüfusunun 5 milyona yükselmesini gönül rızasıyla kabul edemeyiz. Ayrıca kalabalık şehirlerin idaresinin güç olduğu bir gerçek-tir.

Esasen bugün İstanbul'da aydınlatma, iaşe, temizlik, sağlık, trafik ve her türlü beledî hizmetlerin tam yapılmadığı bir va-kıadır.

IV — DEMOGRAFİK ARTIŞIN ÖN-LENMESİ ZORLUĞU, BAŞKA

METRO-POLLERLE KIYASLANMASI:

Bu şehirde nüfus bugünkünden bir misli arttığı takdirde durumun tahammül-süz olacağını kabul ediyoruz. Şehrin müte-madiyen çoğalmasına mani olabilecek çare-ler düşünmeye kendimizi zorluyoruz. Maa-lesef tabiî olan bu artışın kanunlarla, zap-tiye kuvvetleriyle önlenmesi imkânsızdır. Moskova şehrinin 3 milyonu geçmemesi için otoriter bir rejim bütün tedbirlerini al-d'ğı halde bugün Moskova 6 milyonu aş-mıştır. Bundan böyle sun'î tedbirler düşünül-mektense tabiî olan şehirleşme hâdisesini önceden plânlamak suretiyle arzumuzun ta-hakkukuna gayret etmek en doğru yoldur. metropoliten saha

(2)

30 sene evvel Alman şehircisi Jansen Ankara şehrinin 1985 de 350.000 kişi ola-cağını düşünmüş ve şehrin parselâsyonıı ona göre hazırlanmıştı. Bugün (1965) şeh-rin nüfusu 1 milyona yaklaşmıştır. Orada gayrinizamî olarak kurulan ve şehrin nüfu-sunun 1/3 ünü ihtiva eden gecekondu ma-halleleri plân sınırlarının vaktiyle çok dar tutulduğundan ötürü olmuştur, denebilir.

Keza İstanbul'un senelerce ann plân-sız kalrmsı ve nüfus akımının yerleştirilme-sine yarayacak kâfi bir plânın olmayışı İs-tanbul'u kuşatan ve şehre büyük bir köy manzarası veren 120.000 gecekondunun or-taya çıkmasına sebep olmuştur.

Demek ki plân tasavvurlarını geniş tut-makta zarardan ziyade fayda vardır.

Geçen harbin sonundan beri 20 sene zarfında 1.350.000 kişilik artış gösteren İs-tanbul'da takriben 600.000 kişi kısmen şeh-rin hudutları içinde kısmen de dışında ol-mak üzere hazine ve Belediye arsalarını iş-gal ederek meskûn hale getirmişlerdir.

V — GECEKONDU DURUMU : Şehir Belediye hudutları dahilinde ge-cekondu sahaları:

Zeytinburnu (294 hektar), Gaziosman-paşa (460), Beşiktaş, Balmumcu, Dikilitaş, Ortaköy (70 Hk.), Büyükdere, Sarıper (32 Hk.), Beykoz, Paşabahçe, Gümüşsüyü, Çu-buklu (328 Hk.), Anadoluhisarı (70), Üskü-dar, Beylerbeyi, Kuzguncuk, Çamlıca (67 Hk.), Kadıköy, Gazhane, Göztepe, Erenköy (124 H k . \ muhtelif (200 Hk.), yekûn 1690 hektar.

Şehir Belediye hudutları dışında ve mü-cavir sahada gecekondu sahaları ve müstakil belediyeler: (47. ci mad.)

Sağmalcılar (235 hk.), Kâğıthane (275 hk.), Maltepe (42 hk.), Kartal (93 hk.), Pen-dik 16 hk.), Ufraniye (100 hk.), Küçükyalı (10 hk.), Yekûn 771 hektar.

Demek ki gecekonduların işgal ettikleri sahanın Belediye hudutları içindeki sahaya

2461

o r a n : takriben % 9 dur. 27683

Bugünlerde B. M. Meclisine sevkedilen ve kanunlaşmasını beklediğimiz arsa ofisi mesken ofisi ve sosyal mesken kanun tasarı-ları sayesinde gecekondu önleme, tasfiye ve ıslah safhalarının uygulanmasına geçileceği ve böylece İstanbul'un almış olduğu orta-çağ köy manzarasından zamanla kurtula-cağını ümit ediyoruz. Bir taraftan bu ameli-yelere girişilirken köylük yerlerden şehre doğru akın devam edecektir. Bütün mesele bu akımı kanalize edebilmekte. Bunun te-mini başta ileri görüşlü bir İstanbul Genel Yerleşme plânının elde bulunmasıyla müm-kün olur; maalesef senelerden beri İstan-bulun detay tatbikat plânlan yapılıp

uygu-landığı halde şehrin bütününe ait b:r genel plân bir türlü yapılamamıştır.

Günlük meseleler içine gömülmüş olan İstanbul Belediyesi şehrin ana olanını bir türlü hazırlayamamıştır.

İ957, 1958, 1959 senesinde İller Banka-sının İstanbul'da kurmuş olduğu teknik bü-roda meydana getirilen şehir genel plânı (Prc-f. Piccinato ve Türk şehircilik heyeti-nin eseri), «De Levw, Cather» Amerikan firmasına 1 milyon liraya yaptırılan İstan-bul trafik etüdü ve Boğaz köprüsü yeri etü-dü, Limanlar, Demiryolları daireleri etüd-leriyle su ve enerjiye ait bütün doneleri kap-sayan değerli bir ana plândır. Fakat bölge plânının daha evvel yapılmamış olması ve bölge plânından çıkacak determinatların ve ş'hir üzerindeki müstakbel etkilerin ortaya konamadığı sebepleriyle bu plân onaylan-mamıştır.

Bu noksanı gören İmar ve İskân Ba-kanlığı 1960 senesinde Bakanlık Bölge teş-kilâtının bir kolunu teşkil eden bir ekibe İstanbul Belediye Sarayı içinde ve Belediye-nin harita ve dokümanlarından da faydala-narak. Doğu Marmara ön plânını hazırlat-mıştır. 1963 de ikmal edilen bu travay en-frastrüktür, nüfus ve iş gücü kapasitelere ve istatistiklere istinat ettirilerek şehrin müs-takbel inkişaf, ana yönlerini veren netice-ler getirmiştir.

VI _ DOĞU MARMARA ÖN

PLÂ-NININ ANA HATLARI:

Doğu Marmara Silivri İstanbul Bursa dahil 25.000 Km2 lik bir sahadır. Ülke millî gelirinin % 40'ı tarım ile, % 60'ı tarım dışı sektörde bulunduğu h a ' d : İstanbul ve Doğu Marmarada bu orantı tarımda % 18,5 ve sanayi ile diğer servis sektörleri için % 81,5 dur. Organize sanayiinin ülkeye na-zaran oranının % 40'ı Doğu Marmara'dır.

Doğu Marmara ülke toplam gelir ver-gisinin % 50'sinden fa7İas'nı öder. Vasıtalı vergiler de dahil Doğu Marmara ülkenin vergisinin % 43 tutarında kısmını öder. Ül-kedekede ilkokul çağındaki çocukların % 40,4'ü okula giderken Doğu Marmara'da bu cran % 90,5 dur. Bütün ekonomik sek-tö-lerde ve sosval alanda Dcğu Marmara'nın az. gelişmiş ülkemizin en gelişmiş bir par-çası olduğunu istatistik! bilgilerin toplanması sonucunda anlamış bulunuyoruz. Ülke ça-pında yapılan global iktisadî araştırmalar da bu neticeyi kesinlikle belli etmiştir.

Devlet plânlama, beş senelik plânın prensibi: «Çeşitli kesimlerin bölgeler bakı-mından kıyaslanması sonucu üstünlük gös-teren kesimler tesbit edilecektir. Plânın ge-nel esaslar gereğince getirilmesi gereken ve tesbit edilmiş bir üstünlüğü olan kesimler bölge kalk'nmasının hareket noktalan ola-cak ve başlıca tasarılar bu kesimlerde ha-zırlanacaktır» der.

Bu prensibine uyularak; ülke nüfusu-nun ancak % 12 sini topladığı halde millî £î!irin % 20,8 ini temin eden Doğu Mar-mara Pilot bölge olarak seçilmiştir. Metro-politen şehir İstanbul - Doğu Marmara kar-şılıklı etkileri ile hatta Anadolu'da Ankara ötesine varan şua şekildeki İstanbul'un ikti-sadî tesir sahası beynelmilel formüllere göre ülke çapında hesaplanmıştır. Diğer taraftan 1.7000.000 nüfus (1960) da bugün 2,280.000 nüfusu ile ve yıllık % 5 nüfus artış hızı ile, yalnız İstanbul metropoliten sahası millî önemde en âcil bir mesele teşkil ettiğinden Doğu Marmara etüdü Pilot bölge olarak ön-celik taşıdığı cihetle 9 vilâyetten ibaret Mar-mara Bölgesinin kapsadığı ve kırsal karak-terli olan Trakya, Çanakkale ve Balıkesir kısımlarından daha evvel etüd edilmiştir. Millî plânın hedef olarak verdiği % 7 lik kalkınma hızı esas alındığında genellikle Doğu Marmaranın ve özellikle İstanbul'un çekim kudreti o kadar büyüktür ki ülke çapında gelişmekte olan ekonomik kalkın-manın 15 bölgeye ayrılmış Türkiye'nin diğer merkezlerindeki gelişimini görmeden beş se-nelik kalkınmanın ilk senelerinde Doğu Mar-maradan başka bölgelere doğru kuvvetli bir desantralizasyonu, şimdiden beklemek veya bu olayı zorlamak imkânsız gibidir.

Zira burası için devlet plânlama özel sektöre bariz bir öncelik vermektedir. De-mek ki Doğu Marmara'da yapılacak alt yapı yatırımları özel sermayeyi sanayi ve servis sektörlerinde yatırım yapmasını teşvik eder şekilde olabilmelidir.

Ülkemizin genel karakteri bakımından İstanbul ve Doğu Marmara bölgesinde sa-nayileşmeyi frenlemek doğru olmaz. Aksi halde temel alt yapı kamu yatırımlarının sıklet merkezinin ülkenin başka geri bölge-lere götürerek orada sanayinin ve özel sek-törün yatırım yapmasını teşvik etmek de-mektir ki bu hâdise kalkınma hızını bir havli zayıflatır ve geciktirir. Esasen nüfus r.-înre sanayi de olsa elmasa da köylük yer-lerden İstanbul'a daimî surette akmaktadır. Türkiye'de şehirli nüfusun artışı umumidir (bak tab'.o), bıı hızlı artışın temel nedeni zi-raıtin makineleşmesi ile sanayileşme arasın-da bir ahenk kurulmamasınarasın-dandır. Köylerde makine, iş gücünün yerini aldıkça, topraksız veya az topraklı köylüler oralarda tutuna-mavıp şehirlere gelmeyi tercih etmektedirler. Kalküta 4,5 milyonluk nüfusu ile Şangay 6 milyonluk nüfusu ile az gelişmiş memle-ketlerin bazı karakteristik şehirlerinde oldu-ğu gibi şehri parazit faaliyetlerin hâkim olduğu muazzam topluluklar haline gelmiş-lerdir.

İstanbul'da bu gibi tehlikeli sosyal kay-naşmalara yol açan durumları, göze almak yerine şehirdeki bu iş gücü kapasitesini kul-lanabilecek iş sahalarının açılması daha drğru bir yol olarak görülür.

(3)
(4)

Doğu Marmara ön projesinde kabul edilmiş tez budur.

Doğu Marmara bölge projesinde beş yıllık plânda açıkça tarif edilen bu vasıftaki bir bölgeye atfedilen rol «En yüksek iktisadî ve sosyal üretkenliğin elde edileceği büyüme noktalarına kaynakların öncelikle ve geniş ölçüde ayrılması yoluyla genel verimlilik derecesine yükseltmek kaidesine uyar.

1980 senesine kadar İstanbul'un 4,5 - 5 milyona yükselmesini arzulayan mesul otori-te yoktur. Hatta İstanbul'un müstakbel plân-lar ile meşgul olan teknik büro mesulleri bunu teşvik etmek düşüncesinde değillerdir. Fakat hazırlanan plânlar hakikatler ve tabiî cereyanlar kale alınmadan tertiplenirse dün olduğu gibi bugün de hâdiseler daima dar görüşlerle tertiplenmiş uzun vadeli plânların sınırlarını taşarak nizamsız yerleşmelere, gecekondulara vesile teşkil edebilir. Şehrin tabiî ve tarihî zenginliklerinin korunması endişesiyle İstanbul'un turistik karakterleri-nin zedelenmesi korkusu burada fazla nü-fusun ve iş sahasının açılmasını, önlemek

isteyen fikirler de haklı görünebilir ve muh-teremdir. Ve belki buna da uymak sure-tiyle Fransızların 4. cü plânında olduğu gibi gelişmeyi önlemek ile teşvik politikası ara-sında bir ara hal çaresinin aranması daha cazip görülebilir.

Fakat nicelik bakımından müdafaa edi-lebilse bile faaliyetlerinin niteliği yönünden durum Fransaya nazaran Türkiye'de bam-başkadır.

Gelişmiş Fransa ile az gelişmiş Türki-ye'nin şartları kıyaslanamıyacak derecede farklıdır. Süratli kalkınmamız en fazla geliş-miş bölgenin daha da hızla gelişmesini teş-vik etmekle mümkündür. Fransa ise «Bre-tıgne» ve «Languedoc» bölgeleri hariç za-ten gelişmiş bir ülkedir.

Bizde Anadolu'nun diğer bölgelerinde bugün kamu yatırımları yapılagelmektedir. Şimdiden terazi ve dengeyi kurmak bakı-mından Diyarbakır merkez olmak üzere «güneydoğu» bölgesinin Doğu Marmara bölgesi çapında iktisaden yüksek potansiyelli bir bölge haline getirilmesi Devlet

Plânla-ma programınca düşünülmektedir. Böylece bir taraftan Güney-Doğu bölgesi diğer taraf-tan İstaraf-tanbul ve Doğu Marmara bölgesinden halka şeklinde bütün Anadoluyu zamanla etkileyecek tesirler sayesinde vatan sathında tedricen bir kalkınma dengesine varılacağı umulur.

VII _ TÜRKİYE'DE ŞEHİRLEŞME :

Türkiye'mizde 25.000 ilâ 100.000 kişi-lik şehirlerin nüfusu süratle artmaktadır. Şe-hirleşme iktisadî kalkınmanın en bariz gös-tergesidir. Ziraat dışı üretim ve faaliyetlerin artması özellikle sanayileşmenin artması de-mek olduğundan, bunları yapacak şehirli nüfusun da artması demektir. 18. ci ve 19. cu asırda bugünkü ileri sanayi memle-ketlerinde sanayileşme şehirleşme hareketiyle başlamış idi. Memleketimizde bu hareket henüz 1950 senesinde başlamıştır.

Aşağıdaki tabloları gözden geçirirsek Türkiye'de şehirleşmenin ne halde olduğunu açıkça görürüz.

TABLO 1

TÜRKİYE'DE ŞEHİRLEŞME

25 BİNDEN FAZLA NÜFUSLU YERLER

1965 1960 1955 1950 1945 Nüfus 7.262.000 5.583.000 4.100.000 2.812.000 2.405.000 Artış 1.680.000 1.483.000 1.288.000 407.000 185.000 Şehir sayısı 72 57 43 31 29 Yüzde % 23.1 20.1 18.3 13.4 1 2 . 8 1965 1960 1955 1950 1945

TABLO 2 — 5 0 BİNDEN FAZLA NUFUSLU YERLER Nüfus 5.840.000 4.585.000 3.197.000 2.118.000 1.782.000 Art-ş 1.255.000 1.388.000 1.079.000 335.000 255.000 Şehir sayısı 30 27 17 11 10 Yüzde % 18.6 16.5 13.3 10.1 9.5

TABLO 3 — 100 BİNDEN FAZLA NUFUSLU YERLER

1965 1960 1955 1950 1945 Nüfus 4.721.000 3.362.000 2.434.000 1.721.000 1.386.000 Artış 1.359.000 928.000 714.000 334.000 251.000 Şehir sayısı 14 6 6 5 4 Yüzde % 15.0 12.1 10.1 8.2 7.3

TABLO 4 — İSTANBUL - ANKARA - İZMİR - ADANA - BURSA

1965 1960 1955 1950 Nüfus 3.573.000 2.763.000 2.314.000 1.721.000 Artış 710.000 549.000 593.000

Şehir sayısı Yüzde %

11.4 10.3 9.6 8.2

(5)

25.000 üstünde olan şehirlerimiz 1945 -50 arasında 2 adet iken bu rakam 1960-65 devresinde 17 ye yükselmiştir.

Şimdi durum böyle iken İstanbul'da bü-tün gelişmeyi durdurmak yatırımları en az gelişmiş bölgeler üzerinde teksif etmek memleketin kalkınma hızını ağırlaştırmaktan başka netice vermeyecektir.

VIII — İSTANBUL METOPOLİTEN

SAHA SANAYİ NÜFUS YE İŞ GÜCÜ

KONULARI:

Binaenaleyh İstanbul'a gelen akına iş temin etmekten başka çare yoktur ve bu-rada sanayileşme mutlaka olacaktır.

1964 senesinde 55.000 kişi Türkiye'den iş bulmak üzere harice göç etmiştir. Bugün yalnız Almanya'da 120.000'in üstünde Türk işeisi vardır.

İşsizliği önlemek için veya hariçten dö-necek bu kalifiye işçi gücü için iş yarat-mak mecburiyeti açıktır.

İstanbul sanayi konusunda da bölge-nin diğer problemlerinde de olduğu gibi nüfus gelişmesi veri olmaktadır. Bu gelişme Türkiye için yeni sayılabilecek büyük ölçü-de bir yerleşme olgusunu ortaya koymakta-dır. Şehrin nüfus artma hızı son on yılda ülkemizin iki katını bulmuştur.

1935- 1945 1945- 1950 1950-1955 1955- 1965 Türkiye (*) % 14 % 22 % 28

İstanbul'un metropoliten sahası % 15 % 27 % 56 Şehri 1950 den 1960'a kadar gelen göç,

yıllık 50.000 gibi orta büyüklükte şehirler ölçüsüne varmaktadır.

Batıda Küçükçekmece gölü, doğuda Tuzla ile sınırlanan İstanbul Metropoliten alanı için tahmin edilen nüfus ve sanayiin her iki yakada ilerde nasıl dağılacağı önemli bir konudur.

1940- 1964 arasında 20 senede nüfus Avrupa yakasında % 80, Asya yakasında % 20 oranda görülür. Sanayi sahalarının ise % 79'u, iş gücünün ise % 88'i Avrupa ya-kasında bulunmaktadır.

Ülke, bölge ve şehir nüfusu oranında bir kısım insanlardan cemiyet hayatının üç ana iş kolunda çalışan kitleye «iş gücü» denir. Fransızların «emplois», İngilizlerin «Labor force» olarak tabir ettikleri bu kitle, iktisadî hayatta insanların fikrî ve bedenî çalışmasına katılan bir kuvvettir.

1960 senesinde 1.675.000 kişilik İstan-bul'da bu kuvvet % 37.1'i teşkil eder ve 625.780 kişiden ibaretti.

Yapılan araştırmalara göre bu 625.780

kişinin iş ana kollarına dağılışı şu şekil-dedir.

207.754 kişi Sanayi sektöründe % 33.2 396.039 » Hizmet (servis) % 63.2 21.947 » Tarım sektöründe % 3.6

625.780 % 100

Paris ve bölgesi için yapılan araştırma-lar neticesinde 8,5 milyon nüfustan 4 mil-yonunun yani % 44 nisbetinin faal nüfusu teşkil ettiği belli olmuştur. Bu durum göre takriben nüfusun % 40'ını iş gücü olarak kabul edersek 1980 senesinde İstanbul'da en az 4 milyon kişi oturacağına göre 1.600.000 kişiye iş temin etmek gerekir. Bu vaziyette İstanbul'da sanayinin gelişmesini kabul et-mekten başka çare yoktur.

İşte bu sebeple ve İstanbul'da müstakbel sanayi yerlerini tesbit ve sanayi ile birlikte artan nüfusun arazi üzerinde yerleşmesini gösteren bir plânın hazırlanmasına İmar ve İskân Bakanlığı İstanbul'da mevcut Bölge

% 29 % 49

Plânlama Teşkilâtına görev olarak vermiştir. Bu hazırlık İstanbul Belediye Plânlama teş-kilâtı, Sanayi Odası ile 9 Bakanlık veya res-mî müesseselerin işbirliği ile yapılan 1,5 se-nelik bir mesai sonunda meydana getirildi-ğinden hususî bir değer taşır.

1960- 1970 ve 1980 seneleri için İstan-bul Metropoliten sanayiinde «iş gücü» nün Anadolu ve Avrupa yakasında dağılışı aşa-ğıdaki tabloya göredir :

_ ( * )

METROPOLİTEN A L A N TANIMI Bir şehrin metropoliten alanının hudut-ları idarî sınırlar kale alınmadan tabiî yer-leşmeden meydana gelen devamlı yoğunluk durumu ile günlük bağların kolayca yapı-labilmesi ölçülerine nazaran tayin edilebilir.

Mesken, eğlence, iş yeri münasebetleri-nin asgarî bir ilâ iki saat içerisinde olabil-mesi günlük bağlar şartını tesbit eder.

Bu şart vasıta imkân ve şehirlerin du-rumuna göre değişik vaziyet arzeder.

Yukarıdaki şartlara göre İstanbul metropoliten alanının sınırları 25 kilometre-lik yarı çaplı dairenin kapladığı alandır.

Nüfus Dağılış İş g^icü İki yakada oran

1960 Avrupa yakası Asya yakası Toplam 1970 Avrupa yakası Asya yakası 1.325.000 % 80 350.000 % 20 1.675.000 2.137.000 % 75 720.000 %2 5 145.000 % 87 22.000 % 13 167.000 248.000 % 75 83.000 % 25 Toplam 1980 Avrupa yakası Asya yakası 2.863.000 3.229.000 % 67 1.564.000 % 33 331.000 381.000 % 64 210.000 % 36 Toplam IX — SONUÇ :

İlk kuruluşundan başlamak üzere İstan-bul'un bugüne kadar olan gelişme safhala-rını gözden geçirdik. Plânsız gelişen bir şe-hirde zuhur edebilecek Sosyo-Ekonomik ka-rışıklıkların tehlikesine de işaret edildi. Dün-yanın sayılı tarihî beldelerinden biri olan büyük şehir İstanbul'un detaylı genel direk-tör plânının hazırlanabilmesi için gerekli

bü-4.793.000 591.000 tün araştırmaların ve ön hazırlıklarının

ik-mal edilmiş olduğunu şekil, cetvel ve gra-fiklerle ispata çalıştık.

Şimdi, 1980 senesinde beş milyon nü-fusa yükseleceğine inandığımız İstanbul ve civarının kat'î anahtar plânın bir an evvel hazırlanması zarureti ortadadır.

Bu topluluğun sıhhatli ve randımanlı yaşamasını temin edecek birçok

faktörler-den başlıcası ilmî olarak iyi hazırlanmış böyle bir plânın bir an evvel ortaya çıka-rılmasıdır. İstanbul ve yakın bölgesinin, Mar-mara bölgesinin hatta Türkiye'nin istikbaline tesir edecek böyle bir plânı hazırlayacak olan ilmî teknik heyetin teşkil edilerek işe başlaması zamanı gelmiş ve geçmek üzeredir.

Referanslar

Benzer Belgeler

“Yenişehir Ovası’nda Nüfus ve Yerleşme” adını taşıyan bu çalışmada Yenişehir Ova tabanında yer alan 17 köy ile ilçe merkezinin bulunduğu alanlar

üzere 16

Koca Yaşar, seni elbette çok seven, yere göğe koya­ mayan çok sayıda dostların, milyonlarca okuyucun ve ardında koca bir halk var.. Ama gel gör ki onların

The constructs used by the conceptual model (Figure 1) are as follows: Government Support Perceived Behvioural Control Perceived Ease of Use Subjective Norms (SN) Perceived

Yer altı kaynaklarının bulunduğu şehirlerin artmış ve bu şehirler büyük yerleşim yerlerini oluşturmuştur.” Yukarıdaki anlatıma göre aşağıdaki ekonomik

[r]

Ya- ni Asya’da 800 000 yıl önce yaşayan Homo erectus grupları aynı dönemde Avrupa ve Afrika’da yaşayanlar kadar gelişmiş, benzer kültürler geliştirmiş- ti. California

Akköy Kazası’na tabi olan Karyeler; Aktepe, Taliblü, Dikmen, Uçarlu, İnece, Küçüklü Bozteke, Görgülü, Sabahcı, Akköy, Çukur/Çakur, Meliklü olmak üzere