TMO Genel Müdürlüğünün Arjantin’den aldığı 40 bin ton mısırın GDO (Genleri Değiştirilmiş Organizma)’ oldukları ortaya çıktı. GDO’lu mısırlar işlenmiş ürünlerin hammaddesi ve yem katkı maddesi niteliğinde sofralara ulaşacak. GDO’lu ürünleri “frankenştayn gıda” olarak tanımlayan GDO uzmanları ise doğal yaşamın çok uluslu şirketlerce patent altına alınarak, güney ülkelerinin ve tarım nüfusunun sömürüye açık hale getirildiğini belirtiyorlar. Farklı organizmaların genlerinin birbirine eklendiği süreçte, insanlarda alerjik etkiler de ortaya çıkabiliyor.
Tespit edildi
Tüketiciyi Koruma Derneği Bandırma Şube Başkanı Hasan Basri Onat, Arjantin’den ilçeye gelen 40 bin tonluk mısır numunelerinden aldıkları numunelerinin Ekoloji Kolektifi ve Tüketiciyi Koruma Derneği tarafından Ankara’da bağımsız bir akredite edilmiş bir laboratuarda analiz ettirdiklerini yapılan analizlerde Arjantin’den gelen mısırların GDO’lu olduğunun tespit edildiğini söyledi.
Sofralarımıza ulaşacak
Öte yandan, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım Orkam-Sen ve Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: “ABD‘den sonra dünyanın en büyük genetiği değiştirilmiş organizma üreticisi Arjantin‘den gelen mısırlar, Ulusal Biyogüvenlik Yasası‘nın çıkarılamadığı bir ortamda, GDO testleri yeterli etkinlikte yapılmadan iç piyasaya sunulacak. İşlenmiş ürünlerin hammaddesi ve yem katkı maddesi niteliğinde sofralara ulaşacak.”
İnsan sağlığına zararları
Farklı organizmaların genlerinin birbirine eklendiği süreçte, insanlarda alerjik etkiler de ortaya çıkabiliyor. Örneğin, fındığa karşı bir alerjisi olan bir metabolizma, farkında olmadan fındık geni aktarılmış mısırla beslenen bir tavuğu yediği durumda, bünye alerjik reaksiyon gösteriyor. Örneğin, mısıra da benzer zehir geni nakledilip üstündeki koçan kurdunun ölmesi sağlanarak kurtsuz mısır üretiliyor, bu kurtçuk sadece mısırla beslendiği için ölüyor. Bu gen insan vücuduna girdiğinde ise toksik etki (zehirlenme) yapıyor.
Onat tahlil sonuçlarını açıkladı
Onat “GDO’lu oldukları laboratuar analizleriyle tespit edilen gerekse TMO Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu’nun geçtiğimiz günlerde ilçemiz Bandırma Ticaret Borsasında yapmış olduğu açıklamasıyla bunu teyit etmesi bundan sonraki süreçte neleri beraberinde getirecektir? Bunların GDO’lu oldukları hükümetçe bilindiği halde Arjantin’den ithal edilmeleri ve ülkemize sokulmaları karşısında neler yapılacaktır. Tükoder olarak gelişmeleri kaygıyla
izlemekteyiz” dedi. Kemaloğlu ne demişti ?
GDO’su değiştirilmiş ürünlerin sadece AB’de değil tüm ülkelerde tartışma konusu olduğunu dile getiren TMO Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu devamında şunları söylemişti ” Genetiği değiştirilmiş ürünün ülke içine girişini yasaklayan bir mevzuat yoktur. Sadece gıda maddesi amacıyla kullanılırsa bu oran binde 7′yi geçmemesi gerekir. Geçiyorsa bu etiketlerde dikkat çekilerek uyarılmalıdır. Bunun dışında bizim GDO’lu ürünlerin ülkeye girdi veya girmedi
anlamında TMO olarak bizim yapacak her hangi bir şeyimiz yok. Sektör GDO’su değiştirilmiş ürünleri yıllardır ithal etmektedir. Bu noktada TMO’nunda yaptığı farklı bir şey değildir”
Bu sürece nasıl gelindi?
Toprak Mahsulleri Ofisi çeşitli firmalardan gelen talepler üzerine Türkiye’ye 235 bin ton mısır ithal edeceğini ve hububat ithalat ihalesi sonuçlarını 16 Mart 2007 tarihinde ekmeklik buğday ve 235 bin ton mısır olarak duyurdu. çoğunlukla gıda ve yem sanayicilerinin talepleri doğrultusunda ithal edilen mısırların 110 bin tonu Arjantin’den 125 bin tonu AB’den Ukrayna, Macaristan ve Bulgaristan’dan gelecek.
Ziraat Odaları uyarmıştı
“Toprak Mahsulleri Ofisi nisan-mayıs aylarında 110 bin tonu Arjantin‘den olmak üzere toplam 250 bin ton mısır ve buğday ithal edecek” diyen ziraatçiler uyardı: “Arjantin‘den gelen mısırların GDO‘lu (genleriyle oynanmış) olma olasılığı yüksek.” Bu ithalle halk sağlığının tehdit edildiğini savunan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım Orkam-Sen ve çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu dün bir açıklama yaptı.
‘Ne yasa var ne de uygun laboratuvar‘
Açıklamada şöyle denildi: “ABD‘den sonra dünyanın en büyük genetiği değiştirilmiş organizma üreticisi Arjantin‘den gelecek mısırlar, Ulusal Biyogüvenlik Yasası‘nın çıkarılamadığı bir ortamda, GDO testleri yeterli etkinlikte
yapılmadan iç piyasaya sunulacak. İşlenmiş ürünlerin hammaddesi ve yem katkı maddesi niteliğinde sofralara ulaşacak.”
Açıklamada Avrupa‘da içeriğinde yüzde 0.9‘dan fazla GDO bulunduran ürünlerin etiketlendirilmesinin zorunlu olduğu hatırlatıldı. Ziraatçiler hükümete mısırların Türkiye‘ye girmeden analizinin yapılıp yapılmayacağını, GDO‘lu
olmaları durumunda nasıl bir tavır alınacağını ve analiz sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılıp paylaşılmayacağını sordu.
GDO’nun insan sağlığına etkileri Bağışıklık yaratıyor
Bunların başında, GDO’lu gıdaların, antibiyotiğe karşı önceden dirençli olarak geliştirilmiş olması geliyor. Gen
teknolojisi sürecinde, her hangi bir canlı organizmanın içine, bir başka canlının gen yapısına yerleştirilme sürecinde, o genin korunması için antibiyotik kullanılıyor. Dolayısıyla, zincirdeki son halka olan insan, bunu yediği zaman ister istemez antibiyotik almış oluyor. Böylece, sonradan bir hastalıkla karşılaşan bünye, antibiyotiğe karşı bağışıklık kazanmış oluyor.
Alerjik etkiler yaratıyor
Farklı organizmaların genlerinin birbirine eklendiği süreçte, alerjik etkiler de ortaya çıkabiliyor. Örneğin, fındığa karşı bir alerjisi olan bir metabolizma, farkında olmadan fındık geni aktarılmış mısırla beslenen bir tavuğu yediği durumda, bünye alerjik reaksiyon gösteriyor.
Toksik etki yaratıyor
GDO lu ürünlerin hemen hemen yüzde 70’ine yakını, kuraklığa ve böceğe dayanıklılık sağlanması amacıyla, böcek ilacı içerdiğini belirten GDO karşıtları, böcek zehri aktarılmış bir mısırı yiyen bünyede toksik etkiler ortaya
çıkabileceğini söylüyor. GDO savunucuları, GDO’nun insan sağılığına yaptığı olumsuz etkileri kabul etmiyorlar ancak, kesinlikle zararsızdır gibi net bir ifade kullanmaktan da kaçınıyorlar.