Vücutta Isı Üretimini Etkileyen
Önemli Faktörler
Bazal Metebolizma Hızı :
Bireyin mutlak dinlenme halinde, fakat
uyanıkken harcadığı enerji anlamına gelir.
Yaş ve cinsiyete göre değişiklik gösterir.
- Küçük çocuklarda hızlı olması , hücresel reaksiyon ve hücresel sentezin hızlı
olmasıyla enerji gereksinimi artmaktadır.
- Cinsiyete bakıldığında erkek cinsiyet
hormonu bazal metebolizma hızını %10-15 artırır.
Kas Çalışması :
Kastaki ani kontraksiyon enerji miktarını birkaç saniye içinde normalin 50 katına çıkarır.
İskelet kasının titremesi de metebolizmayı hızlandırır.
Titreme merkezi posteriör hipotalamus’tadır.
Deriden ve spinal korttan gelen soğuk
sinyalleri titreme merkezini uyarır. Titreme merkezinin uyarılması, vücuttaki tüm iskelet kaslarında tonüs artışına ve dolayısıyla ısı üretimine neden olur.
Tiroit Hormonları :
Tiroid bezinden salgılanan hormonlar
vücudun tüm dokularında metebolizmayı
artırırlar. Hücre metebolizmasındaki artış
ise doğal olarak ısı üretimini artırır.
Sempatik Sinir Sisteminin Uyarılması
Sem. Sin. Sis. uyarılmasıyla salgılanılan epinefrin ve norepinefrin hücre
metebolizmasını derhal hızlandırır. Bu
hormonlar kas ve karaciğer hücrelerinde glikojenolize neden olarak hücresel
aktiviteyi artırırlar.
ISI KAYBI
Radyasyon ( ışınım ) :
İki cismin arasında herhangi bir temas olmaksızın ısının bir cismin yüzeyinden diğer bir cismin yüzeyine aktarımıdır.
Vücuttan çevreye sürekli ısı ışınları yayılır.
Normal oda ısısında çıplak oturan bir kişi toplam ısı kaybının yaklaşık %60’ını bu
yolla kaybeder.
Kalın ve koyu renkli giysiler radyasyon
yoluyla ısı kaybını azaltırlar.
Kondüksiyon ( iletme ) :
Temas eden iki cismin bir birine ısı aktarmasıdır.
Hava ve suya da olur.
Normal oda sıcaklığında bile vücut yüzeyi ile temas ettiği hava arasında ısı aktarımı söz konusudur. Derinin hemen üzerindeki hava ile vücut ısısı aynı olunca ısı kaybı durur.
Su havaya göre ısıyı daha fazla emer. suya iletim yolu ile ısı kaybı daha fazla olur.
Konveksiyon ( Hava akımı ) :
Bu yolla ısı kaybında ısının önce havaya
iletilmesi ( kondüksiyon ) sonra da hava
akımıyla uzaklaştırılması gerekir.
Evaporasyon
( Buharlaşma ) :
Deriden terleme ile akciğerlerden ise solunumdaki nem ile ısı kaybı olur.
Deriden ve akciğerlerden fark edilmeden buharlaşan su miktarı günde 600 ml.yi bulur. Bu miktardaki sıvının kaybı saatte 12-16 kalori ısı kaybına neden olur.
ISI ÖLÇÜMÜ
Isı merkezi ?
Hipotalamus’ tur.
Hiperpireksi ? Isının yükselmesi.
Vücut Isısının Alındığı Bölgeler :
Oral Yol : Bu yolun kullanılabilmesi
için hastanın bilinçli olması gerekir.
Kullanılmadığı Durumlar :
Bilinçsiz durumlar,
Bebeklerde,
Çocuklarda,
İstemsiz kasılması olan hastalarda ,
Ağızdan solunum yapanlar da,
O2 tedavisi yapılan hastalarda ,
Ağız ve burun tedavisi geçirenlerde,
Ağız enfeksiyonu olanlarda ölçülmez.
Oral yolla alınan vücut ısısının normal değeri 37 oC dir.Termometre dil altında 3-10 dak.
bekletilir.
Aksillar Yol :
Enfeksiyon taşıma olasılığı düşük olduğu için güvenilir bir yoldur.
Kullanılmadığı Durumlar :
Koltuk altında enfeksiyon varsa
Hasta çok zayıfsa kullanılmaz.
Koltuk altından alınan ısının normal değeri 36 oC dir.
Derece koltuk altında 5-10 dak. bekletilir.
Rektal Yol :
Kullanıldığı Durumlar :
Oral ve aksillar yolla vücut ısısı alınmayan durumlarda ,
Bilinçsiz ve zayıf hastalarda ,
Bebeklerde ,
Çocuklarda kullanılır.
Kullanılmadığı Durumlar :
Normal yeni doğan bebeklerde,
Rektum ameliyatı geçirenlerde,
Rektum ve perianal enfeksiyon olanlarda,
Defekasyondan hemen sonra uygulanılmaz.
Termometre yağlandıktan sonra ; bebeklerde 1,25 cm.
çocuklarda 2,5 cm.
yetişkinlerde 3,8 cm.
Termometre 2-4 dak. bekletilir.
Rektal yoldan normal ısı değeri 37 oC dir.
Araçlar Oral Rektal Aksillar Dış kulak yol
Civalı cam termomet re
3-10dak 2-4 dak. 5-10
dak. - Elektronik
termomet re
1 dak. 1 dak. 2 dak.
- Tek kul.
termomet re
1 dak. 3 dak.
- - Timpanik
membran
ter. - - -
1-2 sn.
SOLUNUM
Ventilasyon :
Havanın atmosferden akciğerlere,
akciğerlerden atmosfere doğru hareketini ifade eden bir terimdir.
Solunum merkezi nerededir?
Beyin sapında Medulla oblangatada bulunur.
Solunumun hızı ve derinliği solunum
merkezi tarafından kontrol edilir.
Solunum Düzenlenmesi :
Arteriyal kandaki pO2 düştüğünde
kemoreseptörleri uyarır. Buda solunum merkezini uyararak ventilasyonu artırır.
Arteriyal kanda pCO2 ve Hidrojen iyonu yükseldiği zaman aynı olay meydana gelir.
Solunum Sayısı :
Yeni doğan bebeklerde ----30 - 35
2 yaş çocuklarda ---25
Yetişkinlerde ---12– 20
Solunum Sayısını Artıran Durumlar
Metebolizmanın hızlandığı durumlar
Ateşin yükselmesi
Ağrı
Kanda CO2 yükselmesi ve O2 düşmesine sebep olan vücuttaki her olay solunumu yükseltir.
Solunum Sayısını Düşüren Durumlar :
KİBAS artması solunum merkezini baskılayarak solunumu düşürür.
Morfin sülfat gibi bazı ilaçlar solunum merkezini baskılayarak solunum sayısını azaltırlar.
Solunumun Özellikleri :
Bradipne :
Solunum sayısının dakikada 10
‘nun altına düşmesidir.
Takipne ( Polipne ) :
Solunum sayısının dak./24’ün
üzerine çıkmasıdır.
Hiperpne :
Solunumun derinliğinin artmasıdır. Normalde egzersiz sonrası görülür.
Hipopne :
Solunumun derinliğinin azalmasıdır. Uykuda görülen solunum biçimidir.
Apne :
Solunumun kalıcı veya geçici
durmasıdır.Bu durum 4-6 dakikadan fazla sürerse solunum aresti olarak ifade edilir.
Hiperventilasyon :
Solunum sayısı ve derinliğinin birlikte artmasıdır.
Hipoventilasyon :
Solunum sayısı ve derinliğin birlikte
düşmesidir.
Dispne :
Solunum güçlüğüdür.
Hızlı ve yüzeysel solunum vardır. Solunum için çaba harcandığından yüz kırmızıdır, burun kanatları açılıp kapanır, solunuma yardım etmek için karın kasları kullanılır.
Yüz ifadesi endişeli ve sıkıntılıdır.
Bu hastalar Ortopne pozisyonunda rahat ederler.
Cheyne – Stokes Solunumu :
Yavaş ve yüzeyel bir solunumla başlar,
solunumun hızı ve derinliği derece derece artar. Belli bir derinlikten sonra solunum tekrar derece derece yavaşlar ve
yüzeyelleşir. Bu dönemin hemen ardından 10-20 sn. süren Apne dönemi görülür.
Beyin kanamalarında ve kalp
hastalıklarında ölümden hemen önce
görülen solunum biçimidir.
Kusmaul Solunum :
Solunum anormal biçimde derinleşmiştir ve hızı artmıştır.
Genellikle metebolik asidoz ve böbrek yetmezliğinde görülür.
Anoksi :
Yerel yada genel olarak O2 ‘nin tamamen yokluğudur.
Hipoksi :
Hücrelerin ve dokuların yeterli miktarda O2 alamaması, O2 yetersizliği.
Siyanoz :
Oksijen ihtiyacının yeterli karşılanmadığı durumlarda deri ve müköz membranların kirli, mavimsi-mor bir renk almasıdır.
Siyanoz nerelerden alınır?
Dudaklardan, kulak memelerinden,
tırnaklar ve oral mukozadan gözlenir.
NABIZ
Strok Volüm ?
Sol ventrikülün her sistolünde aortaya attığı kan miktarıdır.
Yetişkinlerde her sistolde 60-70 ml. kan aortaya atılır.
Kardiak Autput ?
Kalbin, bir dakikada aortaya attığı kan miktarına denir.
Kardiak Autput =
Strok Volüm x Nabız Sayısı
Nabız ?
Kalbin sol ventrikülünün sistolü sırasında aortaya attığı kanın damar duvarına yaptığı basıncın deri yüzeyinden hissedilmesidir.
Nabız Hızı ?
Kalbin bir dakikadaki atım sayısıdır.
Kalbin atım hızını ve strok volümü etkileyen çok faktör vardır.
Örn: Egzersiz yapma kalbin atım hızını etkilerken , organizmadan sıvı kayıbı da strok volümü etkiler.
Örn: Organizmada kanama nedeniyle kan volümü azaldığı zaman , strok volüm de azalır. Bu durumda kalp , hücrelerin
gereksinimi olan oksijeni sağlamak ve
dolayısıyla kardiyak autputu artırmak için dakikada atım hızını artırır.
Buna karşın fiziksel olarak sağlıklı durumda olan bir atletin kalbi, her sistolde maksimum volümde kanı pompalar.
Buna bağlı hücrelerin kanla beslenmesi yeterli düzeyde olacağından kalbin
dakikadaki atım hızı düşer ve hatta normal sınırların altında olabilir.
Yaşlara Göre Nabız Hızı
Yaş
Nabız Hız
Sınırları Ortalama Nabız
Yeni doğan -1 ay 120 -160
140
1 -12 ay
80 -140 120
12 ay - 2 yaş 80 -130
110
2 - 6 yaş -- 80 -130
100
6 – 12 yaş
75 -100 95
yetişkin
60 -100 80
Taşikardi :
Nabızın dak. / 100’ ün üzerine çıkması.
Bradikardi :
Nabızın dak. / 60’ın altına düşmesi.
Kalbin atım hızı dolayısıyla nabız hızı Otonom sinir sistemi tarafından
kontrol edilir.
Regüler Nabız :
Normal nabız atışıdır. Atımların birbirin ardı sıra ve düzenli aralıklarla olmasıdır.
Aritmi :
Düzensiz nabız atışları .
Aritmi işlev yeteneğini tehdit eden bir
durumdur. Aritmi fark edildiğinde Apikal nabız ve Radiyal nabız arasındaki ilişki kontrol edilmelidir. Çünkü kalbin yaptığı zayıf atımlar perifere yansımayabilir.
Radiyal nabız apikal nabızdan daha düşük
değer vermesine “Defisit” denir.
Nabız Volümü ( Dolgunluğu ) :
Normal her atım benzer dolgunlukta
hissedilir. Nabız volümü , nabız dolgunluk derecesi ve kalbin sol ventrikülünün
kontraksiyon gücünü yansıtır.
Bazı durumlarda nabzın dolgunluğu
değişebilir. Örn: Dolaşımdaki kan volümü arttığında, kanın arter duvarına yaptığı basınç daha fazla olacağından dolgun ve güçlü hissedilir. Böyle nabıza Dolgun
nabız denir.
Otonom sinir sistemi ile kalbin ilişkisi
Sempatik Sinir Sistemi Kalbin atım sayısını (nabzı) artırır
Sem. Sin. Sis. uyaranlar
- Ağrı
- Korku
- Öfke - Anksiyete - Şaşkınlık - Heyecan
Parasempatik Sinir Sistemi
Kalbin atım sayısını (nabzı) azaltır
Kalp hastalıklarında kullanılan digital gurubu ilaçlar
( Digoxin)
parasempatik sin. sis.
dalı olan N. Vagusu uyararak nabız hızını azaltır. Bunun için
Apikal nabız
değerlendirilerek verilir.
ARTERİYAL KAN BASINCI
Arteriyal Kan basıncı ( TA ) :
Sol ventrikülden aortaya atılan kanın arter duvarına yaptığı basınçtır.
Sistolik ( Maksimum ) Basınç :
Kalbin sol ventrikülü sistolde iken içindeki kan büyük bir basınçla arteriyal sisteme
pompalar. Arter içindeki basınç yüksek bir
değere ulaşır. Ulaşan bu değere maksimal
basınç denir.
Diyastol ( Minimal ) Basınç :
Gevşediğinde ventrikül içindeki basınç hızla düşer, aortanın perifere gönderdiği kan miktarına bağlı olarak arteriyal sistem basıncı düşer. Arter duvarında daima
minimal düzeyde basınç vardır. Diyastol sırasındaki bu daimi minimal basınca
denir.
Sağlıklı yetişkin bireyde normalde KB:
120/80 mm.Hg. dır.
Bireylerin sağlıklı iken normal KB.’nı bilmek gerekir .Bu değerden 20-30
mm.Hg. düşme veya yükselme dikkatle incelenmesini gerektirir.
Bir çok yaralanma veya hastalıklarda her ikisi paralel olarak yükselir veya düşer. Bu kuralın dışında kalanlardan ;
Kafa travmalarında sistol yükselirken diyastol düşer veya değişmez.
Kalp tamponatında sistol düşer, diyastolda ise yükselir.
Nabız Basıncı :
Sistol sırasında arteriyal sistemde oluşan en yüksek basınç ile diyastol sırasında arter
duvarında her zaman var olan minimum basınç arasındaki farktır.
Kan basıncı 120 / 80 mm.Hg. olduğu
durumda , nabız basıncı 40 mm.Hg. dır. Nabız basıncının ortalama sınırı 30-50 mm.Hg.
arasındadır.
Kalbin strok volümü arttıkça nabız basıncı büyür.
Her ventrikül sistolü ile arteriyal
sisteme pompalanan kan miktarı artar.
Böylece sistol sırasında arter içindeki basınç daha fazla yükselir, yani sistolik basınç artar . Buna karşın diyastol
sırasında arter içi basınç daha çok
düşer ve sonuçta nabız basıncı büyür.
Kalbin strok volümü azaldığında
nabız basıncı küçülür.
Arteriyal Kan Basıncının Düzenlenmesi :
Organizmada kardiak autputu ve periferik vasküler direnci etkileyen tüm faktörler aynı zamanda kan basıncını da etkilerler.
Örn: Kalbin pompalama gücü
zayıfladığında kardiak autput azalır ve kan basıncı düşer.
Organizma bunu düzeltmek ve periferik vasküler direnci artırmak amacıyla,
periferik arterlerde vazokonstriksiyon oluşturarak vasküler direnci artırır ve periferik arterlerdeki kanın kalp, beyin gibi yaşamsal organlara gönderilmesini sağlar. Bu organların kanlanmasını
sağlayan büyük damarlarda kan miktarının artması sonucunda kan basıncı yükselir.
Kan Volümü :
Kan volümü de kan basıncını etkiler.
Yetişkinlerdeki kan volümü 5000 ml. dir.
Kan volümü yükseldiğinde damar
duvarında yapacağı basınç daha fazla olacağı için kan basıncı da artar.
Kanın Viskositesi ( Yoğunluğu ) :
Kanın viskositesini kanda bulunan
eritrosit oranı belirler. Viskositesindeki artış, özellikle küçük kan damarlarında kanın akışını güçleştirir. Akışın
güçleşmesi de arteriyal sistemde basınç
yaratarak KB.nı artırır.
Yaş değerleri Ortalama kan basın Yeni doğan --- 40 / mm.Hg.
1 ay --- 85 / 55 mm.Hg.
1 yaş --- 95 / 65 mm.Hg.
6 yaş --- 105 / 65 mm.Hg.
10 -13 yaş --- 110 / 65 mm.Hg.
14 -17 yaş --- 120 / 80 mm.Hg.
18 + yaş --- 120 / 80 mm.Hg.
Yaşlara Göre Ortalama Kan
Basıncı Değerleri
Yetişkinlerde Hipertansiyon sınır değeri 140 / 90 mm.Hg. dır.
Sistolik kan basıncı değeri 90 mm.Hg.
ve daha düşük olması Hipotansiyondur.
Kan Basıncını Artıran Faktörler :
Kardiyak autputun artması
Periferik vasküler direncin artması,
Kan volümünün artması,
Kan viskositesinin artması.
Kan Basıncını Düşüren Faktörler :
Kardiyak autput’un azalması,
Periferik vasküler direncin azalması,
Kan volümünün azalması.
Kan vizkositesinin azalması.
Arteriyal Kan Basıncını Etkiley Faktörler
Yaş :
Yetişkin bireyin kan basıncı değerinde bireysel farklılıklar söz konusu dur.
Genellikle 50 yaşına kadar kan basıncında artış düşük düzeylerde devam eder.
Sempatik sinir Sisteminin Uyarılması :
Anksiyete, korku, ağrı, duygusal gerilim Sem. Sin. sis. uyarır. Sem. Sin. sis.
uyarılması kardiyak autput ve periferik
vasküler dirençte artışa neden olarak
arteriyal kan basıncını artırır.
Cinsiyet :
Adölösan döneminden sonra hormonal değişikliğe bağlı olarak erkeklerde
kadınlara yüksek olur. Kadınlarda
menepoza girdikten sonra sistolik kan basıncı aynı yaştaki erkeklerden daha yüksek olur.
Pozisyon :
Yatarken kan basıncı değeri daha yüksek, otururken yada ayakta dururken daha
düşüktür.
Ortostatik ya da Postürel Hipotansiyon
Bireyin yatar pozisyondan oturur
pozisyona gelmesine ya da aniden ayağa kalkmasına bağlı olarak ortaya çıkar. 60 yaşın üzerindeki bireylerde daha sık
görülür.
Hipertansiyon nedenleri
Korener arter hastalıkları,
Kalp yetmezliği,
Böbrek hastalıkları,
Retinopati
Hipertansiyon oluşumunda ; şişmanlık, kan kolesterol düzeyinin yüksek olması,sigara içme, aşırı alkol tüketimi, stresli yaşam koşulları gibi etkenler rol oynar.
Hipotansiyonun nedenleri,
Kan volüm kayıpları,