• Sonuç bulunamadı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ürolitiyazis metabolik, endokrinolojik ve ürolojik nedenlere baðlý olarak böbreklerde ve/ veya üriner geçiþ içerisinde bulunan protein ve lipidlerle karýþmýþ kristalize kitlelerdir1. Klasik

semptomlarý karýn, böðür veya yan aðrýsý, renal kolik, mikroskopik veya makroskopik hematüri ve idrar yolu enfeksiyonudur.

Dünyanýn deðiþik bölgelerinde farklý olmakla birlikte eriþkinlerde prevalansý %4-20, insidansý %0.03-0.1 arasýndadýr2. Çocukluk yaþ grubunda

ise prevalansý %1-3, insidansý 3000’de 1 ile 7500’de 1 arasýnda deðiþmektedir3. Türkiye

üriner sistem taþ hastalýðý yönünden endemik ülkeler kuþaðýnda olmakla birlikte, pediatrik taþ SUMMARY: Baysal YE, Koyun M, Akman S, Gür-Güven A, Güntekin E. (Department of Pediatrics, Akdeniz University Faculty of Medicine, Antalya, Turkey). Urolithiasis in children: 10 years' experience in Antalya region. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2004; 47: 254-259.

Although Turkey is an endemic region for urinary tract stone disease, no recent data about the incidence of pediatric stone disease is available. The aim of this study is to evaluate the pediatric urolithiasis cases seen in our department in the last 10 years, and to compare the results of patient demographics and diagnostic strategies of the first and second five-year periods. Of 106 patients, 63 were boys (59%). Fifty-four percent of all cases had a history of stone passage in one or more relatives, and 45%had urinary tract infection. The most common symptom was restlessness in the first two years of life, and abdominal pain in older children. Hypercalciuria was detected in 33 patients (30.8%), while 14 had hypocitraturia and 18 had hyperoxaluria on metabolic evaluation. Nineteen cases had microlithiasis, and 15 of all cases had recurrence of the stone disease. The number of patients was increased in the second five-year period compared with the first. Hypercalciuria is the most common predisposing factor for the development of urolithiasis, which should be manipulated properly. Metabolic evaluation facilities for urolithiasis seem to still be insufficient.

Key words: urolithiasis, pediatrics, hypercalciuria, microlithiasis.

ÖZET: Üriner sistem taþ hastalýðý yönünden endemik ülkeler kuþaðýnda olan ülkemizde, çocukluk çaðý taþ hastalýðýnýn görülme sýklýðýný yansýtan veriler yetersizdir. Bu çalýþmada, kliniðimizde son on yýlda izlenen ürolitiyazisli hastalarýn retrospektif olarak deðerlendirilmesini yaparak; semptom ve bulgularýn, taný yöntemlerinin, etiyolojinin gözden geçirilmesi ve hastalarýn ilk beþ yýl ile son beþ yýl içindeki tanýsal ve demografik verilerini karþýlaþtýrmasý amaçlandý. Toplam 106 hastanýn 63’ü erkekti (%59); %54’ünün ailesinde ürolitiyazis öyküsü vardý. %45’inde idrar yolu enfeksiyonu saptandý. Ýlk iki yaþta huzursuzluk, daha büyük yaþlarda ise karýn aðrýsý, baþvurudaki en sýk semptom idi. Hastalarýn 33’ünde (%30.8) hiperkalsiüri, 14’ünde hipositratüri, 18’inde hiperokzalüri saptandý. Hastalarýn 19’unda mikrolitiyazis saptandý, 15’inde taþ rekürrensi gözlendi. Ürolitiyazis tanýsý alan çocuk hasta sayýsý ve ilk iki yaþta taþ saptanma oraný son beþ yýlda artmýþtýr. Hiperkalsiüri en sýk görülen predispozan faktördür ve erken taný, tedavi ile taþ oluþumu önlenebilir. Pediatrik ürolitiyazisin morbiditesi yüksektir ve ülkemizde halen metabolik tanýsal yaklaþým yetersizdir.

Anahtar kelimeler: ürolitiyazis, pediatri, hiperkalsiüri, mikrolitiyazis.

Çocuklarda ürolitiyazis: Antalya yöresinde 10 yýllýk deneyim

Yunus Emre Baysal1, Mustafa Koyun1, Sema Akman2

Ayfer Gür Güven3, Erol Güntekin4

(2)

hastalýðýnýn görülme sýklýðýna dair ülkemiz genelini yansýtan veriler çok kýsýtlýdýr. Ankara yöresindeki okul çocuklarýnda yapýlan bir taramada prevalansý %0.8 olarak saptanmýþtýr4.

Ürolitiyazisin klasik semptom ve bulgularýnýn çocuklarda yetiþkinlere kýyasla daha belirsiz olmasý, geç taný konulmasýna neden olmakta; bu da kronik piyelonefrit ve son dönem böbrek yetmezliðine varan sonuçlara yol açabilmek-tedir1. Renal yetmezlik riski idiopatik kalsiyum

oksalat ürolitiyazisinde %1.7, uzun süre izlenmiþ sistinürili hastalarda %70’lere çýkabilmektedir. Ancak günümüzde birçok geliþmiþ ülkede erken ve etkin önlemlerle böbrek fonksiyonlarýnýn daha iyi korunduðu gösterilmiþtir1. Türk Nefroloji Derneði’nin

kayýtlarýna göre, ülkemizde taþýn da dahil olduðu ürolojik nedenlere baðlý kronik böbrek yetmezliði insidansý -çocuk ve eriþkin hastalarýn tümünde- 1998 yýlýnda %9.2 iken, 2002 yýlýnda sadece çocuk hastalar içinde %44 olarak bulunmuþtur5,6. Sonuçta ürolitiyazis,

morbi-ditesi yüksek bir hastalýk olarak ciddiyetini korumaktadýr.

Bu çalýþmanýn amacý çocukluk çaðý taþ hastalýðýna dikkat çekmek, kliniðimizde son on yýlda izlenen ürolitiyazis tanýsý almýþ hastalarýn retrospektif olarak deðerlendirmesini yaparak semptom ve bulgularýn, tanýda kullanýlan laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerinin, etiyolojinin, tedavi yaklaþýmlarýnýn ve izlem özelliklerinin gözden geçirilmesi; ayrýca ilk beþ yýl ile son beþ yýl arasýndaki tanýsal ve demografik verilerin karþýlaþtýrýlmasýdýr.

Materyal ve Metot

Ocak 1993 ile Aralýk 2002 tarihleri arasýnda Akdeniz Üniversitesi Týp Fakültesi Pediatrik Nefroloji Bilim Dalý ve Üroloji Anabilim dalý’nda ürolitiyazis tanýsý alan 106 çocuk hasta retrospektif olarak deðerlendirildi. Hastalarýn ilk beþ yýl (1993-1997) ile son beþ yýldaki (1998-2002) yaþ ve cinsiyet daðýlýmý, baþvuru yakýn-malarý, ailede taþ öyküsü, metabolik inceleme-leri, görüntüleme yönteminceleme-leri, rekürrens, birlikte enfeksiyon varlýðý ve taþ analizleri irdelendi. Sabah ikinci idrarda bakýlan kalsiyum/kreatinin (Ca/Cr) oranýnýn yaþa göre yüksek (0-6 ay >0.8, 6-12 ay >0.6, 1-2 yaþ >0.4, 2 yaþ üstü >0.21) olmasý veya 24 saatlik idrar kalsiyumunun 4 mg/kg’dan fazla olmasý hiperkalsiüri; idrar sitratýnýn 320 mg/1.73 m2/24 saat’den düþük

düzeyleri hipositratüri; idrar okzalatýnýn 0.5 mmol/1.73 m2/24 saat’den yüksek deðerleri

hiperokzalüri olarak kabul edildi7-10. Ýdrar

mikroskopisinde sistin kristallerinin görülmesi, nitropurissid testinin pozitifliði ve idrar amino asit kromatografisinde sistin yüksekliði ile sistinüri tanýsý konuldu. Renal ultrasonografide (USG) 3 mm ve daha küçük ölçülen taþ ile uyumlu görünüm mikrolitiyazis olarak yorumlandý11. Hastalarýn öykülerinde

tekrar-layan taþ düþürme veya taþ nedeniyle operasyon olmasý rekürrens olarak kabul edildi.

Bulgular

On yýllýk sürede izlenen toplam hasta sayýsý 106 (63 erkek, 43 kýz, erkek:kýz 1.5:1) idi. Taný yaþlarý kýzlarda ortalama 72 ay (3-228 ay) iken, erkeklerde 57 ay (1.5-192 ay) olarak bulundu. Hastalarýn yaþ, cinsiyet, yýllara göre daðýlýmýnda son beþ yýlda ve özellikle ilk iki yaþta taný alan hasta sayýsýndaki artýþ dikkati çekmektedir (Þekil 1). Ellisekiz hastanýn ailesinde ürolitiyazis öyküsü vardý (%54.2). Ýdrar yolu enfeksiyonu öyküsü 49 hastada saptandý (%46.2). Hastalarýn demografik verileri Tablo I’de görülmektedir. Baþvuru semptomlarýna göre daðýlýmý incelendiðinde; ilk iki yaþta taný alan 29 hastanýn en sýk baþvuru nedeninin huzur-suzluk olduðu (13 hasta, %12.2), 3-5 yaþ arasý taný alan 24 hastada ve 6-10 yaþ arasý taný alan 27 çocukta karýn aðrýsýnýn ön planda olduðu (sekizer hasta, sýrasýyla %7.5) ve 10 yaþ üstü 26 çocuðun ise en sýk yan aðrýsý ile baþvurduðu görüldü (dokuz hasta, %8.5). Bütün yaþ gruplarýnda en sýk ikinci baþvuru nedeni makroskopik hematüri idi. Hastalarýn baþvuru semptomlarýna göre daðýlýmý Tablo II’de görül-mektedir.

Þekil 1. Hastalarýn yaþý, cinsiyeti ve yýllara göre daðýlýmý

(Birinci sütunlar 1993-1997 arasýnda, ikinci sütunlar 1998-2003 arasýnda baþvuran hastalardýr).

5 10 15 0 - 2 3 - 5 Hasta sayısı Yaú (yıl) 6 - 10 >10 20 Kız Erkek

(3)

Ýdrar kalsiyum düzeyi hastalarýn tümünde bakýldý ve hiperkalsiüri 33 hastada saptandý (%31.1), bunlarýn 24’ünün ailesinde (%72.7) taþ öyküsü vardý. Ýdrar sitratý 24 hastada ölçül-müþtü ve 14’ünde hipositratüri saptandý (%58.3). Hiperokzalüri ise okzalat düzeyi bakýlan 29 hastanýn 18’inde (%62) vardý (Tablo III).

Tablo III. Hastalarýn idrar mineral atýlýmlarý Yaþ (yýl) Hiperkalsiüri Hipositratüri Hiperokzalüri

0 - 2 9 3 5

3 - 5 4 4 3

6 - 10 11 5 7

>10 9 2 3

Toplam 33 14 18

Renal ultrasonografide mikrolitiyazis 19 hastada saptandý (%18). Taþýn lokalizasyonu hastalarýn 82’sinde (%77.3) böbreklerde, sekizinde (%7.5) üreterlerde idi; 16'sýnda (%15) ise bilateral olduðu gözlendi. Onüç hastada (%12.3) nefrokalsinozis saptandý. Taþ analizi 17'sinde yapýlabilmiþti; taþlarýn kimyasal analizlerine göre daðýlýmýnda kalsiyum okzalat yedi, sistin altý, kalsiyum fosfat iki, ürik asit ve sitrüvit taþý ise birer hasta ile sýralanmaktaydý. Distal renal tubüler asidoz 10, sistinüri altý, D vitamini

intoksikasyonu iki, hipofosfatemik raþitizm iki hastada etiyolojik taný olarak belirlendi. Bunlarýn dýþýnda birer hastada Gaucher hastalýðý, Çölyak hastalýðý, Kleinfelter sendromu, konjenital hipotiroidi, aplastik anemi, Fanconi-Bickel sendromu tanýsý almýþtý (Tablo IV). Ýki hastada taný konulduðunda kronik böbrek yetmezliði vardý. Hiçbir hastamýzda izlem sýrasýnda ürolitiyazisle iliþkili kronik böbrek yetmezliði geliþmedi. Taþ rekürrensi 106 hastanýn 15’inde saptandý (%14.1).

Tablo IV. Etiyolojik tanýlar ve eþlik eden hastalýklar

Taný Hasta (n)

Ýdiopatik hiperkalsiüri 31

Primer hiperokzalüri 20

Distal renal tübüler asidoz 10

Sistinüri 6

Vitamin D intoksikasyonu 2

Hipofosfatemik rikets 2

Diðerleri 6

Tartýþma

Retrospektif bir deðerlendirme olan çalýþmamýzda özellikle dikkati çeken bulgu son beþ yýlda taný alan hasta sayýsýnda belirgin artýþ olmasýdýr. Bu durum kanýmýzca ürolitiyazis Tablo I. Hastalarýn demografik özellikleri (%)

Yaþ 1993-1997 1998-2002 Toplam Ýdrar yolu

(yýl) Kýz Erkek Kýz Erkek hasta enfeksiyonu Rekürrens

0 - 2 4 4 8 13 29 (27.4) 15 3 3 - 5 2 6 3 13 24 (22.6) 12 5 6 - 10 4 2 11 10 27 (25.5) 10 4 > 10 7 4 4 11 26 (24.5) 12 4 Toplam 17 16 26 47 106 49/106 16/106 (16) (15) (24.5) (44.5) (100) (46.2) (15)

Tablo II. Hastalarýn baþvuru semptomlarýna göre daðýlýmý (%)

Yaþ (yýl) 0 - 2 3 - 5 6 – 10 >10 Taþ düþürme 2 (1.9) – 2 (1.9) 1 (1) Huzursuzluk 13 (12.2) 2 (1.9) – – Makroskopik hematüri 5 (4.7) 4 (3.8) 6 (5.7) 5 (4.7) Karýn aðrýsý 1 (1) 8 (7.5) 8 (7.5) 4 (3.8) Yan aðrýsý – 1 (1) 5 (4.7) 9 (8.5) Enürezis – 1 (1) – 3 (2.8) Dizüri 1 (1) 4 (3.8) 2 (1.9) 1 (1) Akut piyelonefrit 5 (4.7) 2 (1.9) 2 (1.9) 3 (2.8) Karýnda þiþme 3 (2.8) – – –

(4)

nedeniyle baþvuran hasta sayýsýndaki artýþtan çok, hastalarýn geliþindeki yakýnmalarýn ayýrýcý tanýsýnda ürolitiyazisin önceki yýllara göre daha fazla düþünülmesine, tanýsal incelemelerin daha yaygýn olarak kullanýmýna ve hasta kayýt sisteminin daha saðlýklý olmasýna baðlýdýr. Hastalarýn taný sýrasýndaki yaþ ortalamalarý erkeklerde 57 ay (1.5-192 ay), kýzlarda ise 72 ay (3-228 ay) olup; erkeklerde daha erken yaþta taný almasý dikkat çekicidir. Coward ve arkadaþlarý12 1997-2001 yýllarý arasýnda

Ýngiltere’de ürolitiyazis tanýsý alan 121 çocukta (82 erkek, 39 kýz) yaþ daðýlýmlarýnýn bizimkine benzer olduðunu ve erkek hastalarýn daha küçük yaþta taný aldýðýný göstermiþlerdir (erkeklerde ortalama 36, kýzlarda 48 ay). Bu hastalarýn ortalama taný yaþlarý bizim hastalarýmýzdan belirgin olarak küçüktür. Bu farklýlýk kalsiyum ve D vitamini katkýlý sütlerin geliþmiþ ülkelerde daha yüksek kullanýmýna baðlý olabileceði gibi; saðlýk hizmetlerinin yaygýn eriþilebilirliði ile ve tanýyý düþünmede daha bilinçli yaklaþým olmasý ile de açýklanabilir. Son beþ yýlda taný alan 0-2 yaþ grubu hastalarýn ilk beþ yýla göre belirgin olarak artmasý tanýyý düþünme yönünden bilinçlenme olduðunu göstermektedir.

Hastalarýmýzýn cinsiyete göre daðýlýmýnda, taþlarýn özellikle son beþ yýlda erkeklerde daha sýk olduðu görülmektedir. Kayseri’de yapýlan bir çalýþmada 1987-1998 arasýnda ürolitiyazis tanýsý alan 85 çocuk hastanýn 68’i (%80) erkek, 17’si (%20) kýz; Ermenistan’da 1991-1999 arasý ürolitiyazis tanýsý alan 15 yaþýn altýndaki 198 hastanýn 137’sinin erkek (%70) olduðu belirtilmiþtir (13,14). Pakistan’da 1987-2000 arasýnda ürolitiyazis tanýsý ile izlenen 1440 çocuk hastanýn 1075’inin erkek (%74.6), 365’inin de kýz (%25.4) olduðu bildirilmiþtir15.

Erkeklerde sýk görüldüðü bilinmekle birlikte nedeni henüz açýklanamamýþtýr.

Baþvuru semptomlarýnýn daðýlýmýnda belirleyici olan, hastalarýn yaþlarýyla baðlantýlý olarak yakýnmalarýný ifade edebilmeleridir. Böðür aðrýsý ve/ veya renal kolik, okul çaðýndaki çocuklarda daha sýk tanýmlanmakta, süt çocuðu döneminde huzursuzluk ve idrar yolu enfeksiyonu ile baþvuruya daha sýk rastlanmaktadýr. Hasta-larýmýzýn 0-2 yaþta en sýk huzursuzluk, 3-5 yaþ ve 6-10 yaþ arasý karýn aðrýsý; 10 yaþ üstü ise yan aðrýsý yakýnmasý ile baþvurmasý literatürle uyumludur13.

Hastalarýn 58’inin (%54.2) ailesinde ürolitiyazis öyküsü vardý ve özellikle hiperkalsiürik

hastalarda (%72.7) dikkat çekiciydi. Bu veri literatür bilgileriyle de uyumludur16. Coward ve

arkadaþlarýnýn12 Ýngiltere’deki araþtýrmasýnda

hiperkalsiürik ürolitiyazisli hastalarýn %48’inin ailesinde taþ öyküsü saptanmýþtýr. Bu nedenle ürolitiyazisi düþündüren semptomlarý olan olgularda ailede taþ öyküsü ayrýntýlý olarak sorgulanmalýdýr. Monosemptomatik mikros-kopik hematürisi olan hastalarýn etiyolojik tanýsýnda da, ailede taþ ve hiperkalsiüri olmasý tanýya yöneltici bir bilgi olmaktadýr.

Ülkemizin de dahil olduðu uzak doðuya uzanan kuþakta diyetle fazla miktarda tahýl ve pirinç tüketiminin yaný sýra, et tüketiminin azlýðýna baðlý olarak amonyum asit üratdan oluþan endemik taþlar fazla görülmektedir ve en sýk mesanede saptanmaktadýr17. Çalýþmamýzýn bizce

önemli verilerinden biri de gerek taþ loka-lizasyonun beklenildiði gibi mesane olmamasý, gerekse taþ türünün amonyum asit ürat taþý olmamasýdýr ki; bu durum beslenme alýþkanlýk-larýnýn deðiþmesi ile birlikte endemik taþ sýklýðýnýn bölgemizde de son yýllarda giderek azaldýðýný göstermektedir.

Metabolik bozukluklara baðlý olarak bazý maddelerin idrardaki yoðunluðunun artmasý veya inhibitör maddelerin konsantrasyonunun azalmasý sonucunda oluþan taþlar metabolik taþlardýr. Bu grupta en sýk idiopatik hiper-kalsiüriye baðlý kalsiyum taþlarý (kalsiyum oksalat, kalsiyum fosfat) görülmektedir ve Türk çocuklarýnda en sýk görülen taþ türüdür18,19. Ýdiopatik hiperkalsiüri, belirlenmiþ

bir neden olmaksýzýn (primer hiperparatiroidizm, malig-nansi, renal tubüler asidoz, granülamatöz hastalýklar, vitamin D entoksikasyonu, immo-bilizasyon, hipertiroidizm, furosemid kullanýmý, Bartter sendromu, Paget hastalýðý gibi), serum kalsiyum düzeyi normal olmak koþuluyla idrarla fazla miktarda kalsiyum atýlýmýdýr20. Buyan ve

arkadaþlarý21 Ankara’da okul çaðýndaki çocuk-larýn

asemptomatik hiperkalsiüri prevalansýný %4.2 saptamýþlardýr. Bizim hastalarýmýzda idiopatik hiperkalsiüri sýklýðý %29.2 olarak saptanmýþ olup, Özokutan ve arkadaþlarýnýn13 Kayseri’deki

verileriyle uyumludur (%25.8). Buna karþýn Akdoðan ve arkadaþlarý22 tarafýndan Ankara’da

yapýlan bir çalýþmada, 1996-2002 yýllarý arasýnda ürolitiyazis tanýsýyla tedavi edilen 205 çocuk hastanýn sadece %6.3’ünde hiperkalsiüri saptanmýþ olup bizim verilerimizle uyuþmamaktadýr; ancak çalýþmacýlarýn kendileri de bu sonucun beklenenden daha az olduðunu vurgulamýþlardýr.

(5)

Taþ oluþumu idrarda kalsiyumun fazla atýlýmýnýn yaný sýra kristalizasyonu önleyen maddelerin yoðunluðundaki azalmaya da baðlýdýr. Kalsiyum kristalizasyonunun en önemli doðal inhibitörleri olan idrar sitrat ve pirofosfat içeriðinin azlýðý taþ oluþumunu kolaylaþtýrmaktadýr. Kalsiyum taþý olan hastalarda özellikle hiperkalsiüri ve hipositratüri birlikteliði sýktýr ve hipo-sitratürinin düzeltilmesi ile taþ rekürrensi azalmaktadýr23,24. Ýdrar sitratý ölçülen 24

hastamýzýn 14’ünde hipositratüri saptanmasý (%58) ve idrar okzalatý ölçülebilen 29 hastanýn 18’inde hiperokzalüri (%62) varlýðý bu açýdan da fikir vermektedir. Taþ rekürrensi olan 15 hastamýzýn üçünde hiperokzalüri, ikisinde de hipositratüri saptandý. Tekin ve arkadaþlarý25

tarafýndan Ankara’da yapýlan bir çalýþmada, kalsiyum taþý saptanan 78 çocuk ile 24 saðlýklý çocuk karþýlaþtýrýldýðýnda, hipositratürinin ve hiperoksalürinin ürolitiyazisli çocuklarda sýrasýyla 4.3 ve üç kat daha fazla görüldüðü vurgulanmaktadýr. Bu nedenle ürolitiyazise yönelik yapýlan tanýsal incelemelerde idrar sitrat ve okzalat düzeylerinin mutlaka bakýlmasý, patalojik saptandýðýnda ise tedavisinin düzenlenmesi taþ rekürrensini önlemede büyük önem taþýmaktadýr.

Metabolik bozukluklara baðlý olarak ortaya çýkan ve daha nadir görülen taþ türleri sistin, ürik asit, ksantin, 2-8 dihidroksi adenin taþlarýdýr. Taþ analizi yapýlabilen 17 hastamýzýn altýsýnda (%35.2) sistin taþý saptanmasý dikkat çekicidir. Onyedi hastanýn dokuzunda kalsiyum oksalat taþý görülmesi literatür bilgileriyle ve yukarýda belirtilen çalýþmalarýn verileriyle uyuþ-maktadýr13,14,26. Tekrarlama riski metabolik

taþlarda daha belirgin olmak üzere, taþ saptanan hastalarýn izleminde en önemli sorundur. Bakteriler ve hücre atýklarýndan oluþan organik matriksin hazýrladýðý zeminde enfeksiyon taþlarý oluþur. Salgýladýklarý üreaz enzimiyle üreyi parçalayarak amonyum oluþumuna ve alkali idrara neden olan Proteus en sýk saptanan etkendir ve buna baðlý olarak sitrüvit (magnez-yum amon(magnez-yum fosfat) ile kalsi(magnez-yum fosfat taþlarý oluþur1. Enfeksiyon taþý saptandýðýnda,

eti-yolojik yönden daha ileri metabolik incelemelere gerek kalmaz. Bizim çalýþmamýzda, her ne kadar taþ analizi yapýlan 17 hastanýn sadece birinde enfeksiyon taþý saptanmýþ olsa da taþ analizi bütün hastalarýmýzda yapýlamadýðýndan enfeksiyon taþý sýklýðýna baðlý bir yorum yapamýyoruz.

Enfeksiyon taþý olmasa da taþ enfeksiyonu kolaylaþtýrýcý bir etkendir. Hastalarýmýzýn %46.2’sinde enfeksiyon saptanmasý sadece bu bakýmdan bile taþýn morbiditesini vurgu-lamaktadýr. Hacettepe Çocuk Hastanesi’nde yapýlan bir çalýþmada 235 ürolitiyazisli çocuðun 114’ünde (%48.5) idrar yolu infeksiyonu saptanmýþtýr27.

Çalýþmamýzda, taþ lokalizasyonun, literatürle uyumlu olarak, üst üriner sistemde daha fazla olduðunu gördük21. Ayrýca 19 hastamýzda

mikrolitiyazis saptanmasý dikkat çekicidir ve renal ultrasonografinin doðru, etkin kullanýl-masýnýn erken tanýda ne denli önemli olduðunu göstermektedir.

Ülkemizde sýk görülen ürolitiyazis bebeklik dönemide dahil olmak üzere çocukluk çaðýnda düþünülmesi gereken bir antitedir. Tanýda ailede taþ öyküsünün bulunmasý uyarýcý olmalýdýr. Eriþkinlerden farklý olarak ürolitiyazis tanýsý alan her çocukta metabolik çalýþmalarýn yapýlmasý gerekmektedir. Özellikle hiperkalsiüri, hipositratüri ve hiperokzalürinin araþtýrýlmasý sadece etyolojinin saptanmasýnda deðil, tedavide ve rekürrensin önlenmesinde de yol gösterici olacaktýr.

KAYNAKLAR

1. Milliner DS. Urolithiasis. In: Avner ED, Harman WE, Niavdet P. Pediatric Nephrology (5th ed). Philadelphia:

Lippincott Williams & Wilkins, 2004: 1091-1112. 2. Ramello A, Vitale C, Marangella M. Epidemiology of

nephrolithiasis. J Nephrol 2000; 13: 65-70. 3. Elliott D, Opas LM. Consultation with the specialist:

Renal stones. Pediatr Rev 1999; 20: 280-282. 4. Remzi D, Çakmak F, Erkan Ý. A study on the

urolithiasis incidence in Turkish school-age children. J Urol 1980; 4: 608.

5. Türk Nefroloji Derneði Registry 1998. Ýstanbul: Türk Nefroloji Derneði Yayýnlarý, 1999: 2-6.

6. Türk Nefroloji Derneði Registry 2002. Ýstanbul: Türk Nefroloji Derneði Yayýnlarý, 2003: 29-32.

7. Kruse K, Kracht U, Kruse U. Reference values for urinary calcium excretion and screening for hypercalciuria in children and adolescents. Eur J Pediatr 1984; 143: 25-31.

8. Barratt TM, Kasidas GP, Murdoch I, et al. Urinary oxalate and glycolate excretion and plasma oxalate concentration. Arch Dis Child 1991; 66: 501-503. 9. Kasidas GP. Plasma and urine measurements for

monitoring of treatment in the primary hyperoxaluric patient. Nephrol Dial Transplant 1995; 10: 8-10. 10. Milliner DS. Cystinuria. Endocrinol Metab Clin North

(6)

11. Polito C, Cioce F, La Manna A, et al. Renal calyceal microlithiasis: clinical presentation may precede sonographic evidence. Clin Pediatr 1999; 38: 521-524. 12. Coward RJM, Peters CJ, Duffy P.G, et al. Epidemiology of pediatric renal stone disease in the UK. Arch Dis Child 2003; 88: 962-965.

13. Özokutan BH, Küçükaydýn M, Gündüz Z, et al. Urolithiasis in childhood. Pediatr Surg Int 2000; 16: 60-63.

14. Sarkissian A, Babloyan A, Arikyants N, et al. Pediatric urolithiasis in Armenia: a study of 198 patients observed from 1991 to 1999. Pediatr Nephrol 2001; 16: 728-732.

15. Rizviý SAH, Naqvi SAA, Hussaýn Z, et al. Pediatric urolithiasis: developing nation perspectives. J Urol 2002; 168: 1522-1525.

16. Stapleton FB, Roy S, Noe HN, et al. Hypercalciuria in children with hematuria. N Engl J Med 1984; 310: 1345-1348.

17. Öner A, Demircin G, Ýpekcioðlu H, et al. Etiological and clinical patterns of urolithiasis in Turkish children. Eur Urol 1997; 31: 453-458.

18. Remzi D, Bakkaloðlu MB, Erkan Ý, et al. Pediatric urolithiasis. Turk J Pediatr 1984; 26: 43-49. 19. Basaklar AC, Kale N. Experience with childhood

urolithiasis: report of 196 cases. Br J Urol 1991; 67: 203-206.

20. Parks JH, Coe FL. Pathogenesis and treatment of calcium stones. Semin Nephrol. 1996; 16: 398-411. 21. Buyan N, Saatçi U, Bakkaloðlu A, et al. Familial idiopathic hypercalciuria. Turk J Pediatr. 1988; 30: 145-151.

22. Akdoðan B, Guliyev F, Günay M, et al. Metabolic evaluation in pediatric stone disease. 2nd Eurolithiasis

Society (EULIS) Meeting (10th Europan Symposium on

Urolithiasis) 2003: 187.

23. Leumann E, Hoppe B. The primary hyperoxalurias. J Am Soc Nephrol 2001; 12: 1986-1993.

24. Ece A, Özdemir E, Gürkan F, et al. Characteristics of pediatric urolithiasis in south-east Anatolia. Int J Urol 2000; 7: 330-334.

25. Tekin A, Tekgül S, Atsu N, Sabin A, Özen H, Bakkaloðlu M. A study of the etiology of idiopathic calcium urolithiasis in children: hypocitruria is the most important risk factor. J Urol 2000; 164: 162-165. 26. Hulton SA. Evaluation of urinary tract calculi in

children. Arch Dis Child 2001; 84: 320-323. 27. Saatci U. Turkey: stone disease and urinary tract

infection. In: Holliday MA, Barratt TM, Avner ED (eds). Pediatric Nephrology (3rd ed). Baltimore: Lippincott

Referanslar

Benzer Belgeler

translocate to the perinuclear membrane and the nucleus or can cross from the cytoplasm, and, binding to the residue of N-lactosamine found on the

Freeman (1992) ve Nelson’a (1993) göre ulusal inovasyon sistemi dar bir tan mlamayla yeni › teknolojilerin üretim, yay n m nda aktif olarak bulunan özel ve kamu AR › › ›

Sığınmacıların kendilerini bağlı hissettikleri etnik ve milliyet grubuna göre iltica etmene denlerinin en yüksek yüzdeleri şu şekildedir: Kendisini ‘Türk’

In the pre-treatment clinical management of patients diagnosed with TOA, we believe NLR and PLR may be inexpensive complementary laboratory parameters that can guide

Genel olarak çatışmalar, çocuklar farklı gelişim süreçlerinden geçerken ortaya çıkar ve kardeşlerde zaman ve ilgi paylaşımıyla mücadele eder ve bireysel

Bu çalışmada amaç; insülin direnci açısından yüksek riskli olan MetS’lu popülasyonda, irisin düzeyleri ve MetS bileşenleri arasındaki ilişkiyi saptayarak,

Bu araştırma bireylerin finansal inançları, finansal kaygıları, satın alma davranışları, ekonomik durumlarına ilişkin algılarını ortaya koyabilmek, finansal

Ayrıca erkek, ebeveyn eğitim düzeyi düşük, ebeveyn tutumu baskıcı olan, babası çalışmayan, parçalanmış aile yapısına sahip çocukların akran şiddetine maruz kalma