• Sonuç bulunamadı

IBN SINA DOGUMUNUN BININCI YILI ARMAGANI. Ord. Pr?f. Dr. Aydın SAYILI. Derleyen \ 2. Baskı. TÜRK TARiH KURUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "IBN SINA DOGUMUNUN BININCI YILI ARMAGANI. Ord. Pr?f. Dr. Aydın SAYILI. Derleyen \ 2. Baskı. TÜRK TARiH KURUMU"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI

VII. Dizi-Sayı 801

A A

IBN SINA

...

. . .

DOGUMUNUN BININCI YILI

..,

ARMAGANI

2. Baskı

Derleyen

\

Ord. Pr?f. Dr. Aydın SAYILI

TÜRK

TARiH

KURUMU

ANKARA,2014

(2)

ŞİFA'NIN METAFİZİK (FİZİKTEN SONRASI)İNE GİRİŞ*

İBRAHİM MADKOUR

(Çeviren: Prof. Dr. MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL)

Duyularla algılanmış olan, algılanmış olmayanı, görünen, görünmeyeni,

gerçekleşmiş olan, gerçekleşmesi isteneni çağırıyor. Herhalde, gönlü bu iki

karşıttan kavranması daha kolay olan üzerinde durmaya katlanamadığı için olacak, insan, hep, ötekisini kucaklamaya çalışıp durmuştur, veya, en azın­

dan, böyle yapmakta olduğu kuruntusuna kapılmıştır. Böylece, Eskiçağ' dan beri, insan, felsefe yapmış, günümüzedek de felsefe yapıp durmuş, hep de

yapacaktır.

Eskiden, felsefe, bütün bilimleri kucaklıyordu; felsefe ile bilimler ara-

sında en küçük bir ayrılık bile yoktu. Ama, bilimler, yavaş yavaş, bağım­

sızlıklarını elde ettiler, konularının sınırlarını çevirdiler, kendilerine özgü yöntemlerini belirttiler, kendi yasalarını koydular. Sanıldı ki, böylece, onlar, bağımsızlıklarını kazanarak, artık, felsefeye yer bırakmayacaklar-

'-

dır. Bununla birlikte, daha öteye doğru itildiklerinde, arkalarında, hiçbir bilimin, o bilim o bilim olarak kaldıkça, çözemeyeceği birtakım zorlukla-

rın arta kalmış olduğu görüldü. Bilimler, yakın ve doğrudan doğruya olan sebepleri ele almış olsalar da, uzak ve dolaylı sebepleri açıklamazlar. Bilim-

·ler, maddi ve fail sebeplerle uğraşırlarsa da, tinsel ve gai sebepleri ortaya

çıkarmazlar. Bu işle uğraşmakta, özel bir inceleme biçimi kendi varlığını

ortaya kor: Ona "Genel Felsefe", ya da "Fizikötesi" denir.

Fizikötesi, böylelikle, hayati ya da zorunlu bir gereksinmeye dönüşmüş

oldu; yoksa, o, "sadece, bir masal" değildir. Fizikötesini, bilim adamları­

nın kendileri yaratmış, kendileri besleyip büyütmüşlerdir. Çağdaş düşün-

• Önceden söz vermiş olduğumuz gibi (Bk. MİDEO, Melanges de L'institut Orientales, Cilt 5, 1958, s. 253), Burada, şu aşağıda,-Yani, MİDEO, cilt 6, 1959-1961, s. 281-308de -, Dar el-Maiiref- Kahire'deki İbn-i Sina Komitesi'nin emekleriyle çıkan Şifil.'nın Fizik'ten Sonrası'nın yeni yayı­

ll!ına (1. cilt, G. C. Anawati ve Sa'id Zayed eliyle, 2. Cilt Mouhammed YoussoufMoussa, Solaiman Donya ve Sa'id Zayed eliyle. Bk. Burada,-yani, MİDEO, cilt 6, 1959-1961-, Textes İnedits ... No.

25) Bay ibrahim Madkour'un yapmış olduğu Giriş'i veriyoruz.

Şifa'nın

Metafizik (Fizik' ten

Sonrası)ine Giriş

1 5 O 7

(3)

cenin ana çizgilerinden birisi, bilimin, kendisini, yeniden, felsefeye adam

akıllı karışmış olarak buluvermiş olmasıdır. Filozoflar bilim adamıdır, bilim adamları· ise, filozoftur, içinde yaşamış olduğumuz atom çağında, bilim, maddenin ötesine gidiyor, aither tülünü parçalıyor, duyularla alınamayanı

görüyor ve duyuların dışındaki verileri arıyor. Kimi çağdaş büyük fizikçi- ler, Tanrısal Bilgelik'e baş vurmadan, evrenin tam olarak açıklanamayaca­

ğını bile düşünmektedirler. Yöntemlerindeki çokluğa ve ilkelerindeki ayrı­

calıklara rağmen, bilim adamı ve filozof, işte böylece, aynı yere varmış olmaktadırlar.

A. Aristoteles 'in Fizikten Sonrası.

Hiç şüphe yoktur ki, Aristoteles, fızikötesinin kurucusudur. Aristoteles,

fızikötesinin konusunu belirlemektedir; o, varlığı varlık olarak inceleyen, ve şeyleri, özleri bakımından, ilk ve' son sebepler bakımından bilmek iste- yen bir bilimin var olduğunu düşünmektedir. O, duyularüstü olan tözlerin varlıklarını kabul etmektedir. Bu konuya, o, yazılarından en ince, en \ierin ve en önemli birini ayırmaktadır. Onun bu yazısına, haklı olarak, dizgesi- nin tacı gözüyle bakmak mümkündür. Fizikten Sonrası denen, ve herkese

açık olmayan, ama, öğrencilerinin kendi aralarında kullandıkları eserlerinin bütünü içinde yer alan eser, işte, budur. O, bu eseri, aslında; Aristoteles'çi Okul'un başı olarak, kendisinin yerine geçen Eudemos'a andaç olarak sun- muştu. Demek ki, Fizik'ten Sonrası, halk için yazılmış bir eser değildir.

Aristoteles, belki de, onu gözden geçirip, hayattayken, sıkışmadan, yayın­

lamak için vakit bulamadı. Bu eser, Hıristiyanlığın ilk yüzyılına kadar unu- tulup gitmiştir1

Bu eserin gerçek olup olmadığı, hatta, adı üzerindeki kimi şüpheler işte

buradan kaynaklanmaktadır. Bu şüphelerin ana nedenlerinden birisi, Laer- tos 'lu Diogenes 'in, onu, Aristoteles 'in eserlerinin ünlü listesinde saymadan

geçmiş olmasıdı.r2. Fizikten Sonrasının içinde, karışık, hatta, çelişik parça- lar bulunmaktadır. Fizik'en Sonrası, eksiksiz olarak kaleme alımİıış olmak- tan uzaktır. Eser, daha çok, ders notlarına, ya da, her ne kadar, hepsi bir tek ve aynı amaca dönük iseler de, biribirinden ayn olan eserlere benze- mektedir. Eserin içinde, Öğretmen'in kendisinin olmayan, öğrencileri eliyle

1 J. Tricot, La Metaplıysiqııe d'Aristote, Paris, 1940, c. I, S. II, ili.

2 O. Hamelin, Le Systenıe d'Aristote, Paris, 1931, S. 33.

508 1

İbra:lıim

Madkour

(4)

eklenmiş, aynı doğrultu ve zihniyette parçaların bulunması mümkündür.

Bununla birlikte, bu eserin büyük bir bölümünün, Aristoteles'in olduğu da,

artık, inkar edilemez; onun gerçekliği, bugün, şüpheden arınmış durumda- dır: Üslı1p, bunu, açıkça, göstermektedir. Öteki Aristotesles'çi eserler ise, ona atıf yapıp durmaktadırlar, bazıları da onun adını bile anmaktadır3. Laer- tos'lu Diogenes onun adını söylemeden geçmiş olsa bile, öteki tarihçiler ondan söz açmıştır". Belki de bu görmemezlik, başlığının açık olmamasın­

dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski- çağda, arka arkaya, Şam'lı Nikolas, Afrodisyas'lı Aleksandros ve Themis- . tius eliyle genişletilmiştir.

B. Fizik'ten Sonrası 'nzn Arapça Çevirileri.

Aristoteles' in Fizik 'ten Sonrasının etkisi çok_ büyük olmuştur. Atina' da kaleme alınmış olan bu eser, İskenderiye'li olduğu kadar Bizans'lı olan,

Doğu (Nesturiler, Yakubller) ya da Batı Hıristiyanlan olduğu kadar da Müs- lüman olan Yunan terekesi mirasçılarınca, incelenmiştir. Şimdi, yirminci

yüzyılda da incelenip durmaktadır. Modemçağlar' dan çok önce, bir çok dillere, Latince'ye, Süryani'ye, Arapça'ya ve İbrani'ye çevrilmiştir. Müs-

lümanların da onu çevirtmeye özen göstermeleri doğaldı. Gerçekten, o,

Kelam'ın incelediği konulara sımsıkı bağlı bulunan bir konuyu ele almak-

tadır; ve, zaten Müslümanlar, Aristoteles'çi yazıların topunu birden çevirt- . mekle uğraşıp yatmamışlar mı? Epeyce bir çevirmen işe koyulmuş bulunu- yordu. Aralarında İshak b. Hunain gibi çok mükemmel, Eustate gibi şöyle böyle olanlar vardı5

Onlar, kimi kez, Süryani üzerinden, kimi kez de, metnin onlara ulaşma­

sına göre, Yunanca'dan çevirdiler. Bif: biliyoruz ki, Aristoteles'in Fizik'ten Sonrası, Yunan alfabesinin ~emen şimdi şu verilen harfleriyle gösterilmiş olan ondört kitaba ayrılmaktadır -: A, a, B,

r,

/ı, E, Z, H, 8, I, K, A, M, N6

3 w_ D. Ross, Aristotle

s

Metaphysics, Oxford, 1924, C. I, S. XIV.

4 Al-Kifti, Tiirilı al-Hııkamii', Leipzig, 1320, H., S. 41-42.

5 O. Haınelin, Le Systeme d'Aristote, S. 33.

6 Tricot'nun Metaplıysiqııes çevirisine göre, kitapta şu konular ele alınmıştır:

A (Alfa) Kitabı : 1. Duyum, deney, sanat, ilim, felsefe.

2. Felsefenin Özü.

3. İlk Yıınan Filozojları'nda sebeplerin araştırılması.

Şifii'nın

Metafizik (Fizik'ten

Sonrası]ine Giriş

1 509

(5)

a (Küçük Alfa) Kitabı:

B (Beta) Kitabı:

r (Gamına) Kitabı :

(Delta) Kitabı:

510 1

İIJrahim

Madkour

4. Platon'dan önceki filozoflar. Devamı 5. Pithagorasçılar, Elealılar.

6. İdealar Öğretisi.

7. İncelenen sistemlerin Dört Sebep ile ilgisi.

8. Platon' dan önceki dizgelerin eleştirilmesi.

9. İdealar Öğretisinin eleştirisi.

10. Sonuç.

1. Felsefenin incelenmesi.

2. İlk ilke zarı1reti.

3. Yöntem Hakkında.

1. Aporiler.

2. Aporiler.

3. Aporiler.

4. Aporiler.

5. Aporiler.

6. Aporiler.

1. Fizikötesi. Varlık olarak varlığın ilmi 2. Fizikötesi. Töz'ün, Bir'in, Çok'un ilmi 3. Aksiyomlar. Çelişmezlik.

4. Çelişmezlik'in Dolaylı Isbatı.

5. Protagoras'ı eleştiri.

6. Protagoras'ı eleştiri.

7. Üçüncü Halin imkilıısızlığı.

8. Her şey doğrudur'un, incelenmesi ı. İlke.

2. Sebep.

3. Öge.

4. Tabiat.

5. Zaruri.

6. Bir.

7. Varlık.

8. Töz.

9. Aynı, Gayrı, Farklı, Benzer.

10. Karşıt, Başkalık.

11. Önce-Sonra.

12. Güç, Yapabilme, Güçsüzlük, Yapamama.

13. Nicelik.

14. Nitelik., 15. Göreli.

16. Mükemmel.

17. Hudut.

18. Ne' den, Ne ile, Ne için.

19. Elverişli.

20. Hal. Var olma şekli.

21. Etkl.

22. Yokluk.

23. Sahip olma.

24. Çıkıp gelme.

25. Cüz

(6)

E (Epsilon) Kitabı:

Z (Zeta) Kitabı:

H (Eta) Kitabı:

. e

(Teta) Kitabı:

I (lyota) Kitabı:

26. Bütün.

27. Eksikli.

28. Cins.

29.Biitıl.

30. İlinek.

1. İlimlerin taksimi.

2. İlinek'in ilmi olmaz.

3. İlinek.

4. Doğru anlamında varlık.

1. Töz.

2. Tözle ilgili öğretiler.

3. Dayanak olarak töz.

4. Nelerin özü ve tanımı olur.

5. İkili Tabiatların tanımı.

6. Herşey kendi özüne eşittir.

7. Oluş 'un tahlili.

8. Oluş 'un tahlili.

9. Oluş 'un tahlili.

1 O. Sfuetin tanımın parçalandır.

11. Sfuetin parçaları 12. Tanımı yapılanın birliği.

13. Geneller töz değildir.

14. İdealar töz değildir.

15. Fertler, bir de İdealar tanınılanamaz.

16. Duyusalların parçaları töz değildirler.

17. Töz sfuettir.

1. Madde.

2. Madde, Suret 3. Madde, Öge. Sayı. Tarif.

4. Sebepler.

5. Madde ve karşıtlar

6. Tarifin birliği . 1. Kuvve ..

2. Akılsal olan v.e akılsal olmayan kuvveler.

3. Mümkün kavramı (Elea ve Megara'ya karşı).

4. kuvve ve mümkün.

5. Kuvvenin fiile geçmesi.

6. Kuvve-Fiil ayrılığı.

7. Bir şeyin bir başka şeyin kuvvesi olması.

8. Fiilin, Kuvve' den önceliği.

9. Geometrik isbat.

10. Doğru ve Yanlış.

1. Bir 'in anlamları.

2. Bir'in ~biatı.

3. Birlik-Çokluk.

4. Zıdlık.

5. Eşit 6. Birlik-Çokluk.

Şifa'nın

Metafizik (Fizik'ten

Sonrası)ine Giriş

1 511

(7)

İbn Nedim, istediği kadar, bu sonuncunun Aleksandros'un genişletme­

siyle birlikte, Yunancada var olduğunu söylemiş olsun7, öyle görünüyor ki Araplar, bu eserlerden, ancak, oniki tanesini tanımışlardır, K ve N Kitabı

K {Kappa) Kitabı:

A (Lambda) Kitabı:

M (Mü) Kitabı:

N (Nü) Kitabı:

(Çevirmen notu).

7. Aradakiler.

8. Aynmlık fark.

9.Aynm.

10. Varlığa gelip-giden ile varlığa gelip varlıktan gitmeyen, 1. Beta, 2-3 ün tekrarı.

2. Beta, 4-6 nın tekrarı.

3. İlk Felsefe'nin konusu.

4. Felsefe, Matematik, Fizik.

5. Çelişki ilkesi.

6. Çelişki İlkesi.

7. Tanrıbilin;ı, Matematik ve Fizik.

8. Varlık.

9. Hareketin tahlili.

1 O. Sonsuzıın tahlili.

11. Hareket ve değişmesi.

12. Değişmenin değişmesi.

1. Töz çeşitleri 2. Töz "Madde" içerir.

3. "Madde" ve "Silret"te oluşum yoktur.

4. Bütün varlıklarda sebeplerin özdeşliği.

5. Fiil ve kuvve.

6. Bir ilk Muharrik zarureti.

7. Tanrı.

8. FelekAkılları.

9. Tanrısal Akıl.

1 O. Yer yüzünde İyi'nin varlığı.

1. Giriş. Pliin.

2. Matematiksel şeyler.

3. Matematiksel şeyler.

4. Platon'u eleştiri.

5. İdealar değişme sebepleri değildirler.

6. İdeal Sayılar Öğretisi.

7. İdeal Sayılar Öğretisi.

8. İdeal Sayılar Öğretisi.

9. İdeal Sayılar Öğretisi.

10. Geneller 'in maddeden sıyrık varlıklarının eleştirisi.

1. İlkeler. Bir. Çok.

2. Platon 'un eleştiri.

3. Eleştirinin devamı.

4. İyi Üe ilgisi bakımından ilkeler.

5. Sayının oluşu.

6. Sayı formel sebep olamaz.

7 İbn al-Nadim, al-Fihrist, Kahira, 1348 H., S. 352.

512 1

İbra:himMadkour

(8)

ellerinde yoktu. Farabi ve İbn Rüşd'ün her ilcisi de, bu ilci kitapla ilgilen- mediler8. Şunu da ekleyelim ki, onlar, kimi kitapların sırasını değiştirdiler,

a Kitabını Adan önceye aldılar. İbn Rüşd, A Kitabı'nın, Yunanca aslında olduğu şekliyle, yalnız, ilcinci yansını genişletti9

Araplar, yalınızca bu eserle yetinmediler, bu esere yapılmış genişletme­

leri de aramaya koyuldular. Çünkü, bu eserdeki karanlık ve karışıklık onla-

rın gözünden kaçmadı. O genişletmelerden, ancak A Kitabı üzerine yapıl­

mış olan ilci tanesini buldular: Birisi, tam, Themistius'unki. Ötekisi, eksik,

Afrodisyas'lı Aleksansdros'unki10Farabl, bu sonuncunun Fizik'ten Son-

rası üzerine yapmış olduğu genişletmesinin tümünün Arap alemine ulaşa­

mamış olmasına, ne kadar da çok sık, yazık oldu demiştir11Müslümanlar bu kitaba karşı özel bir özen gösterdiler, bir çok kez onu çevirdiler12, geniş­

letmelerini iyi karşıladılar; özellikle, Themistius'.uııkinin yıldızı çok parlak oldu. Çünkü, o, felsefe ile dinin uyumu kapılarını ardına kadar açıyordu13

Müslümanlar A Kitabı 'nı bütün eserin temel direği saymaktadırlar. Çünkü, bu kitap, fizikötesinin ana konusu olan yaratan ile yaratanın sıfatları üzeri- nedir. Hem, Fizikötesi ve Tannbilim (İlm-i Tevhld) bir tek ve aynı bilime

dönüşmüş de bulunmaktadır14

Eser, Arapçaya çevrilir çevrilmez, İslam dünyasının düşünürleri, onu incelemeye koyuldular ve onun etkisinde kaldılar. Kind!'nin, daha yenile- yin yayınlanmış olan felsefe eserlerinde15 onun yankısı görülüyor. Bununla birlikte, Fizik'ten Sonrası ile Halife el-Mu'tasım'a andaç olarak sunulmuş

ve İlk Felsefe (al-Falsafa al-Üia) adını almış olan eser arasında doğrudan doğruya bir ilişki bulunduğunu ileri sürmek büyük bir yanılgı olur. Bu İlk Felsefe, ne Fizik ~en Sonrası 'nın bir çevirisidir, ne de bir özetidir. Onun

8 al-Fil.riibl, Fi Ağriiz al-Hakim fi Kul/ Makala min al-Kitiib al-Mavsfim bi '1-Hwfıf, Leiden, 1895, S. 38; İbn Ruşd, Tefşir Mii Ba'd a/-Tabf 'a, Beyrut, 1948, S. VII.

9 M. Bouyges, Notices, Beyrut, 1952, S. XVIII.

10 İbn al-Nadim, al-Filırist, S. 352; al-Kifü, Tarih al-Hzıkamii, S. 41-42.

11 al-Fil.ril.bl, Fi Ağriiz al-Hakim, S. 34.

12 İbn Nadim, al-Filırist, S. 352.

13 'Abd al-Rahman Badavl,Aris/lı 'ind a/-'Arab, 1. Kısım, Kabire, 1947, S. 19-12.

14 al-Fil.ril.bl, Ff Ağriiz al-Hakim, S. 34.

15 Alımad Fu'il.d al-Ahvanl, Kitiib al-Kfndf ilii Mıı~aşım Billiilı Fi-/ Falsafat il-Ülii, Kabire 1947; Muharnmad 'Abd al-Hil.dl Abu Rlda, Rasii'il al-Kindi, Kabire, 1950.

Şifa'nın

Metafizik (Fizik'ten

Sonrası)ine Giriş

1 513

(9)

konusu ile Fizik'ten Sonrası'nınki, ondan kimi fikirleri ve öğretileri almış

olsa bile, hiçbir biçimde, yine de, biribirine karşılık olarak tutulamaz16

Farabi, kendi payına, bize, çok belirgin bir eser bırakmıştır: Harf- ler Adlı Kitabının Herbir Parçasında Bilge,nin Gütmüş Olduğu Amaçlar.

Farabi, orada, haklı olarak, göstermektedir ki, Fizik'ten Sonrası'nın amacı

ve konusu açık bulunmamaktadır17; işte o, bu yüzden, eserin parçalarını,

içindekileri özetleye özetleye, biribiri ardınca, sırayla, incelemiştir18Ona göre, Fizikötesi, ya da Tannbilim, genel bir bilim olup, onda var olmakta

oluş, birlik, edilgi, etki, öncelik-sonralık gibi, varlıklara ilişkin olan soru- lar üzerinde de durulur. Geneli ele alan bilim, cüzllerle uğraşan bilimlerden daha köklü ve üstündür; bunun tersi söylenemez19İbn Sina, Aristoteles'in Fizik'ten Sonrası'nı, kitabın, ona, hep kapalı kalacağı izlenimini edinecek surette, hiç anlamadan bir kaç kez ,okuduğunu gizlemeyip, açıkça söyle- mektedir. Ama, eline Farabinin eserini geçirir geçirmez, onun için her şey aydınlığa kavuşmuştur2°.

C. İbn Sina'nın Fizik'ten Sonrası (İlahiyyat).

Bu eser, Şifa'nın, içinde bulundurduğu dört "Özet"ten sonuncusudur. Bu eserde birkaç tane siyaset ve ahlak sorunu ele alınmış olsa da, orada, her şeyden önce, ve temelde, "İlk Felsefe" söz konusu edilmektedir. İbn Sina, orada, Aristoteles'in Fizik'ten Sonrası'na çokça dayanır. Ama, onun ese- rinin deyimlerinin daha aydınlıklı, amacının daha belirgin olduğu kesin- dir. Şunu da ekleyelim ki, orada, İbn Sina, yalnız, Aristoteles'in fikirlerine dayanmakta değildir; İbn Sina, o fikirlere, onlara baştan aşağı karşıt bulu- nan öteki düşünürleri de ekliyor. İmam (MÜslüman cemaatte dinsel başkan) ve peygamberlik gibi İslami sorunları da serimliyor. Bütün bunlar üzerinde, Yunan Felsefesi, elbette, hiçbir şey söylememektedir. İbn Sina, fikirlerin ve öğretilerin tarihsel bağlantısı üzerinden, onlarla özel olarak uğraşan ve Fizik'ten Sonrası 'nın birçok kitaplarında yeniden onlara dönen Aristote- les' in tersine, hızla geçer.

16 Ay. yer. S. 80 (12)-80 (18).

17 al-Farabi, Fi Ağrıiz al-Hakim, S. 34'.

18 Ay. yer, S. 36-38.

19 al-Farabi, Fi Ağrıiz al-Hakim, S. 35-36; al-Farabi, İlışd 'al- 'Uliim, ed. Osman Amin, Kiibira, 1949, s. 99-101.

20 al-Kıfü, Tdrilı al-Hukamd', S. 415-416.

514 1

İbra):ıim

Madkour

(10)

Şimdi, İbn Sma'nın İltihiyydt'ında serim.lenmiş olan başlıca fikirlere, çabucak, bir göz atalım, bakalım.

1. Kitabın içinde Sırasıyla Yer Alanlar.

İltihiyydt, içinde, hacimleri ve önemleri biribirinden ayn olan on kitabı (Makalat'ı) bulundurmaktadır. Onları, herbirisi, içinde beş "kitap" bulun- duran kullanışlı iki cilt halinde yayınlamak istedik. Birinci Kitap, incelene- cek konuyu belirleyen genel bir önsöze çok benzer, onu göstermeye yara- yan isimleri ve fızikötesini öteki bilimlere bağlayan bağı serirnler, en sonda, onun önemini ve yararını gösterir21Bu kitap, her ne kadar ayrıcalıklar göze . çarpmakta ise de, Aristoteles 'in Fizik ten Sonrası 'nın A, a ve

r

Kitapla-

rında, bulunabilecek şeylerin bir bölümünü içinde bulundurmaktadır.

İbn sına., ikinci Kitabı, tanımladığı ve her b~ parçanın özelliklerini ve madde ile suretin ilişkilerini göstererek bölümlere ayırdığı töze tahsis etmek- tedir22. Orada, bir anlamda, heme kadar, Aristoteles' in Fizik ten Sonrası 'nda

varlığı o kadar çok hissedilen tekrarlar bulunmayan daha açık bir serimi var ise de, H ve Z Kitapları 'nda, söylenen şeyler ile karşılaşılmaktadır.

Üçüncü kitap söz kalıplan (kategorileri)nı ele alır. Biri ve çoğu, niceliği ve niteliği açıklar; özellikle, sayının nicelik, bilimin ise bir ilinek olduğunu

serimlemeye özen gösterir. Bundan başka,

r

ve 1 Kitapları 'nda bulunan ve Şifti'nın Mantık'ının Kategoriler Kitabı 'nda karşılaşmış bulunduğu-

. muz sorunlardan söz açar23İlahiyyatın bu üçüncü kitabı, eserin Beşinci ve Dokukuzuncu Kitaplarıyla birlikte, en uzun kitaplarından birisidir.

Dördüncü Kitap, belli bir noktaya kadar, öncekinin tamamlayıcısıdır.

Karşıtları ele alır, öncelik-sonral~, edilgi-edim, tamamlanmış-tamamlan­

mamış sorununu serirnler24Böylece; Aristoteles'in 0 ve 1 Kitapları gibi birçok kitaplara serpiştirmiş ·bulunduğu şeyleri, yeniden derleyip toplar.

Beşinci Kitap, tanım öğretisi üzerinde, Z Kitabı 'nda görülen biçimde, durur; bütün ile parça, cins ile nevi, ayrım ile hassa, tam tanım ile eksik

21 İbn Sina, al-İliihiyyiit, Kiihira, 1960, c: 1, S. 3-54.

22 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. I, S. 57-89.

23 Ay. Yer, c. I, S. 93-160.

24 İbn Sina, al-Makıiliit, Kfilıira, 1959.

Şifii'nınMetafizik

(Fizik'ten

Sonrası)ine Giriş

1 515

(11)

tanını arasındaki ayrıcalığı ortaya kor25Yeniden, İbn Sina'nın, önceden, Burhan Kitabı 'nda incelemiş olduğu konulara döner26Tümel kavramların varlıklarının nasıl olduğunu açıklar ve İbn Sina'nın Eisegoge 'de ele almış olduğu ve kendisinin olan tümellerin üçlü varlığı öğretisini serimler27

İmdi, görülüyor ki, bu ciltte, fızikötesi mantıkla karışmaktadır; zira, tözün ilkelerini incelemek, insanı, burhanın ilkelerini incelemeye götürmek- tedir. Biz, Şifa'nın Mantık'ında, önceden incelenmiş olan mantık sorunları

üzerinde durmayacağız. Biz, yalınız, İbn Sina'nın öz, madde ve sfıret gibi

bazı fizikötesi sorulan üzerindeki görüş açısını aydınlatacağız.

Fizikötesi, aynı şekilde, Fizik'e de bağlıdır. Bu bağlılık, İlahiyyat'ın ikinci cildinde, açık açık, görülmektedir. Altıncı Kitap, sebepler öğretisini, ayrıntılara girerek, fil.il sebepten başlayarak ve sfıri sebeplerle gai sebepler üzerinde uzun uzun durarak, ta temelden, ele almaktadır28Aristoteles, bu öğretiyi, birçok kitaplarda, özellikle, H Kitabı 'nda, serimlemişti. Ama, İbn Sina, Öğretmen'inin girmiş olduğundan daha çok ayrıntıya girmektedir. Bu konuda, o, kendisinden önce gelmiş olan genişleticilerin etkisinde kalmış­

tır, Öğretmen'inin fizik konusundaki eserlerine de baş vurmuştur.

Yedinci Kitap, İlahiyyat'ın en küçük kitabı kabul edilir29, ve kendisini, Aristoteles'in, ister Plil.ton'cu isterse Pitagoras'cı olsun, eski rakiplerini eleştirmekle sınırlar. İbn Sina, çeşitli okullara ve onların tarihsel ilişkilerine ayırmış olduğu yeri en aza indirir3°.

Sekizinci Kitap, İlk İlke'ye ve onun sıfatlarına aynlmıştır.31 O,_Müs- lüman filozofların Fizik'ten Sonrası 'nın temel taşı saydıkları A Kitabı'na,

çok ustalıklı biçimde, bağlanır. Bu düşünürler, aslında, Aristoteles 'in iç ter- tip eksikliği, öteki kitaplarla kötü biçimde zincirlenme gibi yüzüne vuru- labilecek kusurlara hiçbir önem vermezler. Onlar, işte bu kitap yüzünden, bütün bu incelemeye "Tannbilim" (İlil.hiyyat) adını verirler.

25 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. I, S. 163-191.

26 Ay. yer, C. I., S. 196-252.

27 İbn Sinii, al-Bıırlıiin, Kiihira, 1956, S. 261-329

28 İbn Sinii, al-Madlıal, Kiihira, 1952, S. 65-72.

29 Ay. yer, C. II, S. 303-324.

30 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. II, s. 257-300.

31 Ay. yer, c. II, 327-370.

516 1

İb,rajıimMadkour

(12)

Dokuzuncu kitap, Tann ile dünya arasındaki ilişkileri ele alır; önceki

kitabı tamamlar, taşıpyayılma (sudfır, akı) öğretisini açıklar32Bu, Aristote- les'in dünya'nın başsız ve sonsuzluğu ile yaratılışın inkarı üzerindeki iyice

oturmuş fikirlerine karşıt bulunan Plotinos' çu bir öğretidir. Eğer bütün evren, Tann' dan taşıp yayılmışsa, o zaman, bizim, kötünün, nasıl olup da Tannsal Bilgeliğin içine girmiş bulunduğunu göstermemiz ve Tann Bilge- liği öğretisini açıklamamız gerekir33İbn Sina, bu kitabı ölümden sonra diri-

liş üzerine bir inceleme ile bitirmektedir34Bunu, onun arkasından gelen kitaba geçirmek daha çok yakışık alırdı.

Çünkü, Onuncu ve son kitap, gerçek bir dinsel kitaptır, ya da, daha kesin söylenirse, gerçek bir İslami incelemedir. Orada, hem ibadeti tam olarak yerine getirmek, bunun bu dünyada ve öte dünyadaki yararlan sorunlan35, hem de vahiy ile esin sorunlan36, ermişler, peygamberler, meleklerle37 ilgili sorunlar serimlenmiş bulunmaktadır. Ondan sonra çeşitli toplumsal ve ahlaksal sorunlara geçilmektedir38Bu sorunlar İslam açısından ele alınmış, halifelerin ve imamların yerine getirmek boyunlarına borç olan şartlar öne

sürülmüş, aynı zamanda, insanın onlara borçlu bulunduğu itaatin özü üze- rinde de durulmuştur39

2. Tanrzbilim'in konusu.

Her bilimin kendisine özgü bir konusu vardır; "Tannbilim"in konusu da,

varlığı varlık olarak incelemekdir4°. Böyle bir inceleme, zorunlu olarak, en uzak sebeplerin, sebeplerin sebebinin, ilkelerin ilkesinin ve maddeden sıy­

rık tözlerin41 incelenmesini gerektirdiğinden, böyle bir konunun da bütün konular içerisinde, en soylusu olması gerekir. Bunun sonucunda, bu bilim de, bütün bilimlerin en soylusu olacaktır; bütün bilimler ona dayanacak,

32 Ay. yer, c. II, S. 393-414.

33 Ay. yer, c. II, S. 414-423.

34 Ay. yer, c. II, S. 423-432.

35 Ay. yer, c. II, S. 443-446.

36 Ay. yer, c. II, S. 435-441.

37 Ay. yer, c. II, S. 441-443.

38 Ay. yer, c. II, S. 447-451.

39 Ay. yer, c. II, S. 451-455.

4o Ay. yer, c. I, S. 10-12.

41 Ay. yer, c. I, S. 4-6.

Şifa'nın

Metafizik [Fizik'ten

Sonrası)ine Giriş

1 517

(13)

ondaki kesin bilgiden ve güçten kana kana alacaklardır42Bu bilim öteki bilimlerle insan ruhunun yetkinliğini sağlamak ve onu öteki dünya mutlulu-

ğuna hazırlamak bakımından birleşirler.

Bu bilime "İlk Felsefe" adı verilir. Çünkü, o, varlıkta ve tümellikte, ilk

olanın bilimidir. Ona "Bilgelik" denir, çünkü, o, bilginin en yetkin konu- sunun en yetkin bilimidir. O, en yetkin bilimdir. Çünkü, o, kesin bir bilim- dir. En yetkin bilgi konusudur; çünkü, orada, yaratıcı ve yaratıcıdan sonra gelen sebepler söz konusu edilmektedir. Ona "Tanrısal Bilim" adı da takı­

lır. Çünkü, o, Tanrı ile maddeden hem mantık, hem de varlık açısından sıyrık olan tözlerin bilgisidir43En son, o, "Fizik'ten Ötede" (bu demektir ki, o, doğanın bilimi olan Fizik'ten sonra gelendir) olarak da adlandırılır.

Burada, doğa denince, devinmenin ve varlığa gelmenin ilkesi anlaşılma­

maktadır; ama, cisimsel madde ile ,gücün birleşmesinden meydana gelen şeylerin topu ve onlardaki ilinekler anlaşılmaktadır44. Belki de, İbn Sina,

başlığın "Fizik'ten Beride" (Ma Kabl al-Tabi'a) olarak düzeltilebi!eceği eğilimindeydi45

O, bütün bunlarla, tarihsel bir sorun üzerinde tartışma açmak istemekte ise de, o, bunun üzerinde uzun uzadıya durup yatmaz. Bugün, Fizik'ten Son-

rası veya Fizik (Bilimlerin )ten Öte başlığıyla gösterilen eserlerine, Aristote- les 'in kendisi mi, sanki, bu adı takmış bulunmaktadır? Onun, bu eserde, ele almış olduğu konuya, "İlk Felsefe" demiş olduğu kesindir. Meseli.i, her bir

\

kitabı gösteren işaretlere bir göstergen olarak, "(Alfabe) Harfler (i) Kitabı"

deyimi gibi öteki adlandırmaların tarihi daha sonradır ve onun işi değildir.

Bu deyim, Arap aleminde ta_nınmış olan bir deyimdir. Farabi', onu, kullanıp

durmuştur. Ama, onun Arap dünyasındaki sonu, onun Latin dünyasındaki

sonundan daha iyi olmamıştır. "Fizik (Bilimlerin)ten Öte" başlığı da, aynı şekilde kullanılmıştır. Biz, bu başlığı, ilkin, onu Andronikos'tan almış olan

Şam'lı Nikolas'ta buluyoruz. Andronikos, bu kullanımında, Simplikius'un ileri sürmüş olduğu gibi, incelerken gözetilecek nesnel sırayı değil46, Afro-

42 Ay. yer, c. I, S. 17-18.

43 Ay. yer, c. I, S. 15.

44 Ay. yer, c. I, S. 21.

45 İbn Sina, al-İlalıiyyat, c. I, s. 22.

46 Ross, Aristotle

s

Metaplıysics, c. I, S. XXXII; O. Hamelin, ay. yer, S. 3.

518 1

İbrahim

Madkour

(14)

disyas'lı Aleksandros'un dediği gibi, Aristoteles'in kitaplarının konularının sırasını göstermek istemiştir.

Araplar, Meta ta Füzika başlığını çevirdiklerinde, meseleyi biribirine karıştırmışlardır. "Fizik (Bilimlerin)ten Ötede" ve "Fizik (Bilimlerinin) Üstünde" demişlerdir47 Sonra, adı düzelterek, "Fizik'ten Öte (Fizik'ten

Sonrası)" demişlerdir. Deyim, son kullanılışıyla, onu bir parça değiştirmek

isteyen İbn sına'ya rağmen, sağlamca yerleşmiştir. İbn Rüşd'ün, uzun ve

kısa genişletmelerinde, boyuna onu kullanıp durmuş olması, onun, kesin biçimde böyle anılmasına katgıda bulunmuştur.

Farabi, fızikötesi incelemelerinin tannbilimsel yönünü öncü yapmış

olan ilk müslüman filozof olarak alınır. Bu konuda, o, A Kitabı'na, gerçek- ten, tam bir Tannbilim incelemesi olan Aristoteles'in ta kendisine dayanı­

yordu. İbn sına da bu düşünceye katıldı ve fızikÖtesine, bütün bütün, Tanrı Bilim (İlahiyyat) deyip çıktı.

Bu adlandırmada, İlk Felsefenin kimi önemli parçalarını bir yana bırak­

maya varan bir anlam genişletmesi bulunmaktadır. Her şey, sanki, İbn sına ve Öğretmen'i, bu çağın mezheplerinin ve akılcılığının sımsıkı bağ­

lanmış bulundukları Keliim Bilimi 'ne karşı çıkınayı, aslında, boşu boşuna istiyorlarmış gibi, olup bitmiştir. Daha sonraki müslüman okullar, "Dog- malar Bilimi" ya da "Tanrısal Birlik Bilimi" (Tavhid), ya da, sırf fel- . sefi çizgi boyunca yürüdüklerinde, "Fizik'ten Öte (Fizik'ten Sonrası)"yi

yeğlemişlerdir.

İbn Sına, İliihiyyiit'ta, FizikJen Sonrası'nın, Aristoteles'in olup olmadı­

ğını tartışan soruna yanaşmadı bile. Ondan söz açmadı, çünkü, onun derdi, hiç de, tarihsel bir saptama değildl. As,lında da, eserin onun olduğu doğru mudur, yoksa değil midir diye hiçbir şüphe beslemiyordu.

3. Töz.

Eğer, varlık, Fizik'ten sonra gelen bilimin konusu ise, o zaman, tözün incelenmesi de, bu bilimin en önemli bölümleri arasında sayılacaktır. Ger- çekten, töz, var olmuş bulunan varlıkların temelini oluşturan şeydir. O, kendi kendine vardır; ilinekleri oluşturan odur, yoksa, o, ilineklerle oluşmuş

47 İbnAbi 'Usaibi'a, 'Uyiin al-Anbii'Fi Tabakfıt al-Atibbii, 1884, c. I, S. 402; Fu'ad al-Ahvil.ni, Kiliib al-Kindi ilii Mıı~asım billiilıft'l-Falsafa al-Ülii, S. 57-61.

Şifa'run

Metafizik [Fizik'ten

Soması)ine Giriş

1 519

(15)

değildir; varlık sırasında, o, bütün ilineklerden önce gelir48Tözler ya cisim.- seldir, ya değildir. Cisimsel olanların ya değişmeyen nitelikleri vardır, ya da belirli bir biçimleri bulunmaktadır49Cisimsel olmayan tözler, ya, madde ve suret gibi bir cismin parçasıdır, ya da, ruh veya akıl gibi, bedenden, tümce sıyrıktır5°, İbn Sina, burada, cisimsel tözler ve cismin parçalan üzerine eğil­

dikçe, sıyrık tözleri, tümüyle atlamaktadır. Onların incelenmesini, bir yol, içlerinde İlk İlkeyi, Akıllan ve Kürelerin Ruhlarını ele aldığı Sekizinci ve Dokuzuncu Kitaba bırakmaktadır.

İbn S1na'nın, heme kadar, o, Fizik'ten ötedeki bilimlerden çokMantık'a bağlı olduğunu gördüğü ikinci tözler sorusunu atlamış olsa bile, Aristote- les 'in düşüncelerini tekrarladığını söylemeye gerek yoktur. Aristoteles'teki töz fıkrinin, çelişkilerden arınmış olmadığı bir olgudur. Ona göre, gerçek töz, bireydir. Birey, duyumlarla duyulur, görülür ve, hiçbir surette, bir konu üzerinde bulunmaz51Ama, töz, aynı zamanda, var olmuş bulunan öteki var- lıklara yüklenecek soyut bir surettir de. Bu suret; Pliitoncu "İdealar"a. daha

yakın***. Kimi kez bireysel, kimi kez de soyut bir suret olan bir tözden söz açmak kolay değildir. İbn Sina tözü "cisimsel" ve "sıyrık" olarak bölmek yoluyla, bir çıkmazdan kurtulmak istemiştir. Bu iki cins, tümce, özleri bakı­

mından ayrıdırlar. Biricik ortak nokta, her ikisinin de, kendi I<:endilerine var

olmalarıdır, ama, burada, fızikötelik olmaktan çok, mantıksal bir birlik söz- konusudur. İbn S1na'nın büyük bir önem verdiği sıyrık tözler, onu, Aristote- les 'çilikten uzaklaştırdıkça, Platon' culuğa yaklaştırmaktadır.

4. Madde ve Suret.

Her cisimsel töz, madde ve sı1retten bileşiktir. Madde ve sı1retten biri veya öteki olmadan, bunlar gerçekleşmiş halde olamazlar52Çünkü, var

olmuş olmak bu ikisinin birleşmesidir. Madde, bir hazır bulunuştur,. alışa yatkın olmadır, kuvve halinde bir var olmadır; oysa, sı1ret bir gerçekleşme­

dir, fiilen bir var olmuş olmadır53Demek ki, cisimsel madde, sı1ret olma-

48 İbn Sinıl., al-İliihiyyiit, c. I, S. 57-58.

49 Ay. yer, c. I, S. 60-63.

50 Ay. yer, c. I, S. 60.

51 Aristote, Melaphysiqııes, Z, 3 .

... (Burada, basılı asıl metinde bir atlama bulunmaktadır.) 52 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. I, P. 72.

53 Ay. yer, S. 74.

520 1

İbrahim

Madkour

(16)

dan, sfıret de madde olmadan varlığa gelemez54Bu ikisi, zorunlu olarak, biribirlerine dayanırlar. Zihinde, sfıretten bağımsız bir cisimsel madde can-

landırmak, bizi, gerçek varlık dünyasının dışına sürüklemiş olur55Bununla birlikte, biz, birçok cisimsel suretleri, onların birer maddesi bulunduğunu

söylemek güç olduğu halde, kavrayabildiğirnize göre, madde ve suret, birisi, ancak, ötekine bağlanılarak anlaşılabilir anlamında, göreli yüklem- lerden değildir56

Bununla birlikte, sfıretler, hep, maddesel değildir. Madde ile hiçbir ilgisi olmayan sıyrık sfıretler de vardır57Maddesel suretin kendisi, cisimsel mad- . denin varlığından öncedir. "Suretleri Verici'', cisimsel maddeye, maddesel

sfıreti verdiğinde, ancak, cisimsel madde varlığa gelir58İbn Sina, burada, bu konular üzerinde uzun uzadıya durmaz; bunları başka yerde daha açık

bir biçimde söz konusu edeceğine işaret eder59• -

Ama, bu noktada, her ne olursa olsun, Aristoteles'ten ayrılır. Çünkü, Aristoteles, madde ve sureti sonsuz olmayan bir evrendeki değişmeyi açık­

lamak için söz konusu etmiş olduğu halde, İbn Sina, aynı ögeleri, yarat-

mayı Kur'an'da verilmiş olduğu üzere açıklamak için kullanmaktadır. Var

olmuş olma, her şeyden önce, maddenin, ona karşılık olan sfuetle birleşme­

sidir, var olmamış olma ise, onların birbirlerinden ayrılmalarından ibarettir.

Sfıretler, başsız ve sonsuz olarak, Hep Etkin Akıl (al- 'Akl al-Fa'iil)' da bulu- nurlar. Hep Etkin Akıl, suretleri verince, onlar için varlığa geliş, sfıretleri

geri çekince, onlar için, varlıktan gidiş söz konusu olur6°. Biz, böylelikle, Aristoteles'çi maddenin karanlıklarından, bir madde ile başı ve sonu olma- yan öğeler bulmak için çıkmış bulunuyonız. Hep Etkin Akıl, bu sfıretleri,

onlara, Tanrısal Bilgeliğin gerekti\diği üzere geçirmektedir.

Bu yaratma fıkri, amacı, imanla akli uzlaştırmak olduğu göz önüne alın­

dıkta, İbn Sina'yı Ortaçağ H~stiyan filozoflarına yaklaştırmış olan fıkirler­

den birisidir. Buna rağmen, Doğu'da olduğu kadar Batı'da da, çoğu kimse,

54 Ay. yer, S. 79.

55 Ay. yer, S. 77.

56 Ay. yer, S. 80.

57 Ay. yer, S. 87-88.

58 Ay. yer, S. 89.

59 Ay. yer, c. II, s. 327-414.

60 İbn Slrıii, al-İlalıiyyat,

c.

II, S. 410-414.

Şifa'nın

Metafizik (Fizik' ten

Sonrası]ine Giriş

1 5 21

(17)

bu fikri doyurucu bulmaz. Çünkü, ezelden bu yana yaratıp durma, Yaratıcı­

nın eylemine hiç yer bırakmadığı için, baştan sona, yapıntı olmak tehlike- sini taşııriaktadır.

Bundan başka, İbn Sina'nın uğraştığı madde ve sfuetin bu incelenmesi,

insanı, ortaya, bireyselleşme sorununu koymaya görürür. Bu sorun, esasında, baştan aşağı akılsaldır. Varlıkların bireyselleşme temeli, maddeleri midir, yoksa, sfuetleri midir ? İbn Sina, her halde, kendisinden sonra, Duns Sco- tus 'un yapmış olduğu gibi, sfuete daha çok eğilim gösterecektir, oysa, Saint Thomas madde lehinde konuşacaktır. Ne olursa olsun, sorun, nasıl Batılı filozofları durdurmamışsa, Müslüman filozofları da durdurmayacaktır.

5. Güç (kuvve) halinde olma ve Fiil.

Bir canlının, hareket etme ve ç~şitli edimler ortaya koyma sığasına

güç denir; bu açıdan, güç, etkindir. Güç diye, bir canlının bir emek sar-

fettiği ya da, etkisinde kalmadan, kötü bir şeyle karşılaştığında, göstermiş

olduğu

dirence de denir; o zaman, edilgin bir güç söz konusudur61

H~r

iki

halde de, gücün, bir değişmenin ilkesi ve bir halden bir hale gt:'.çmek için bir araç olmaya tam tamına hazır olarak bir bekleme olıİıası mümkündür62 Güçler, ya akılsaldır, zorunlu olarak, akıla ve muhayyileye bağlıdır, tıpkı,

insandaki düşünce ve muhayyile yetisi gibi, yahut, akılsal değildir, istenç ve özgür seçim dışıdır, tıpkı, en genel anlamda alınan doğa gibi63İnsan, güçleri, hemen eyleme geçen yakın güçler ile, eyleme geçmesi uzun bir

aşama sonunda görülen uzak güçler diye de ayırır64Güçler arasın~a, en son, doğal güçler ile alışkanlık ya da çıraklık yoluyla kazanılmış güçler de

bulunmaktadır65

Kimi filozoflar, ortada, eğer, eylem var ise, ancak, o zaman, gücün oldu-

ğunu ileri sürerler. Oturmuş bir adamın tabiatında, o adam ayağa kalkma-

dıkça, ayağa kalkmak olmazdı. Odun, o odundan bir kapı yapılmadıkça, bir kapı yapmaya elverişli olamazdı. Böyle bir iddia yanlıştır. İnsanı, var olmuş olmanın imkansızlığına götürür. Çünkü, bütün varlığa gelenler, varlığa gel-

61 Ay. yer, c. I, S. 170.

62 Ay. yer, S. 171.

63 Ay. yer, S. 173-174 .

., İbn Sinii, al-İliihiyyiit, c. I, S. 175.

65 Ay. yer, S. 176.

5 2 2 1

İbrahim

Madkour

(18)

meden önce, var olma imkanına sahip olmak zorundadırlar. Aksi halde, onların varlıkları imkansız olmuş olurdu. İşte bu imkan, kuvve halinde var oluştur, fiil halinde var olmaya bir hazırlıktır66• İbn Sina, bir çeşit alayla, böyle bir iddianın, yandaşlarını, körlüğe götüreceğini fark etmektedir.

Çünkü, onlar, eğer, kuvve halindeki görüşlerini yitirirlerse, bir tek kez göre- cekler, sonra, artık, hiçbir şey görmez olacaklardır67

İbn Sina, bunu yaparken, istediği kadar adlarını anmamış olsun, Megara Okulu'ndan olan düşünürleri yüz geri çevirmektedir. O, yalnız, onların

Aristoteles'in çağdaşları olduğuna ve ondan sonra da yaşadıklarına işa­

ret etmektedir68Sonra, ghı!iriqu69 gibi tuhaf bir kelime söylemektedir. En

olası olanı, ilk çevirmelerin vermiş oldukları şekliyle, Megarikon kelimesi- nin bir yazılış çevirimidir. Aynı kelimeyi, İbn Rüşd'ün, genişletmesini yap-

mış olduğu Fizik'ten Sonrası 'nın çevirisinin Arapça metninde buluyoruz70 Çevirmenler, Yunanca adlan Arapçaya aktarmak zorunda kaldıklarında,

kimbilir kaç kez, dilleri sürçüp durmuş olmalıdır!

Güç ve fiil biribirini karşılıklı olarak çağırır. Birincisinde bir eksiklik oldu mu, ikincisinde de bir eksiklik olur. Eğer, Ay-altı evreninde kötülük varsa, bu, sadece, onun güç aleminden olmasından ileri gelir. Göksel evrene gelince, o, hep fiil halindedir, onun için, o evrende kötülük bulunamaz71

Fiil, mantıksal olarak, güçten önce gelir; çünkü güç, fiil olmaksızın kav- ranamaz. Fiil, varlıkça da kuvveden önce gelir, çünkü, var olmak için, güç fiili gerektirir, güç olmadan da değişme olmaz. Kısacası, fiil halinde bulu- nan, hem o parte ante, hem de parte post olarak başsız ve sonsuzdur; kuvve halinde bulunan ise yaratılmıştır, imdi, yok olacaktır.

Şurası açıktır ki, bu bilim, tam t~inına, Fizik'ten Sonrası 'nın 9 Kitabı

ile örtüşmektedir, ve böylece, görülmektedir ki, İbn Sina, burada, Aristo- teles'çi güç ve fiil fıkrini pek iyi anlamış bulunmaktadır. Açık ki, burada,

değişmenin açıklanması, yeniden ele alınmaktadır. Bu açıklama, daha önce- den, madde ve suret fikri dolayısıyla yapılmıştı. Yeni olan·şey, birdenbire

66 Ay. yer, S. 178-182.

67 Ay. yer, S. 177.

68 Ay. yer, S. 176

69 Ay. yer.

10 İbn Ruşd, Tafefr Mii Ba 'd al-Tabf'a, Bouyges yayını, 1952, c. II, P. 1124.

71 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c: l, S. 184-185.

Şifa'nın

Metafizik (Fizik' ten

Sonrası)ine Giriş

1 5 2 3

(19)

ve ansızın olan bir sıçrama ile meydana gelen değişmelerin bir yana atılmış olmasıdır. Gerçekten, İbn Slrıa'da ve Aristoteles'te, değişme, bir uçtan öte- kine, basit bir hazır bulunuştan gerçek bir varlığa doğru, süreklice mey- dana gelir. Böylece, yapı ustası, çatmağa gücü yettiği için yapıyı çatar.

Var olmuş olma, kuvve evreninden güç evrenine geçmekten başka bir şey değildir. Bununla birlikte, Aristoteles, fiil fikrinin en yüksek yanını vur-

gulamaktadır. O, fiili, -önceden de Yunan filozofunun yapmış olduğu şey

budur-, göksel evrene bağlamaktadır. O evrenin ne başı ne de sonu vardır.

Bu konuda, o, evrenin örgülü bütününe ilişkin bulunan kendi kavrayışıyla

uyum halindedir.

6. Sebepler Öğretisi.

İbn Sina, bu konuya tam bir kitap ayırmıştır. O, bu konuyu, dikkat çeken bir açıklık ve düzen içeri~inde serimlemektedir. Her ne kadar, bu kısımda, o, Aristoteles' e bir çok şey borçlu ise de, bu konuya eklemiş olduğu yeni şeyler

de azımsanacak gibi değildir. O, bu konuyu, İlk Öğretmen' de görühlıediği biçimde çözümlemekte ve geliştirmektedir. O, bu konuyu, kendi dizgesinin ana ereklerine uygun biçimde ele almaktadır. Böylece, o, Aristoteles'teki sür! ve gai sebeplerin maddi sebep üzerine olan etkinliğinden daha çok, muharrik sebebin etkinliğinin altını çizmiş olmaktadır.

Ona göre, ortada, dört sebep bulunmaktadır: Öge ya da madde, süret, füil ve gaye. Öge ya da madde ile, kuvve halinde olan şeylerin, o şeyleri oluştu­

rucu parçasını anlamaktadır. Gaye ile, kendisi yüzünden bu gayedeı;ı ayrık

bir varlık elde edilen amacı anlamaktadır72Bu nedenler, ancak, dört tane olabilirler. Zira, ya, sebep, sebep olduğu varlığın oluşumunun içindedir, ya da değildir. Eğer, içindeyse, o zaman, o, kuvve halindeki varlığı gerçekleş­

tiren şeydir; bu, maddedir. Ya da fiil halinde bulunanı gerçekleştirendir; bu da, sürettir. Eğer, bunun tersine, sebep dıştan ise, ya da bunun yüzünden

değişme meydana gelmişse, bu da gai sebeptir. Veya, sebep, içten olmaksı­

zın, varlıkta bir yapar, işte o zaman da, bu, muharrik sebeptif. Belki de, öge, madde gibi, her ne ise, işte 6 şekliyle, ya da, özel bir madde gibi, bir bedene girmiş olarak, göz önüne alınırsa, o zaman, insan beş sebep sayabi- lir. Ama, aslında, bu insanın aynı şeyi iki kez söylemesi gibi bir şey olur73

72 İbn Sina, al-İli'ılıiyyi'ıt, c. I, S. 257.

73 İbn Sina, al-İlalıiyyal, c. I, S. 258.

524 1

İbrahim

Madkour

Referanslar

Benzer Belgeler

Hatta bazı düşünürlere göre, Gazali’yi bu ahlak yöne- limlerini birleştirme ve açıklama konusunda en başarılı İslam âlimlerinden biri olarak kabul etmek gerekmektedir

Bütün bu açıklamalardan sonra İbn Sina, Zatıyla Zorunlu Varlık'ın varlığa gelmesi, yani Zatının taayyünü balamından bir (vahid) olduğu ve hiçbir

cı olduğunu söylese de bize göre, filozof bu hususlarda nassqan ziyade Pla- ton'un nefs görüşünün, etkisinde ~almıştır. Bu kanaari eksen alarak, İbn Si- na'run akli ve

O, gayr-ı irâdî bir biçimde, yani bir arzu nesnesi olarak (eromenon) gök kürelerini hareket ettirir 400 Böylece Hareket Etmeyen Hareket Ettirici’nin dolaylı ve

coğrafyacı, ansiklopedistve mühendis olan Ebu Reyhan Birûni, ilimler tarihi alanındaki geniş.. bilgisine ilâveten hekimlik ve eczacılık ilminde de geniş bir bilgi

Yapılacak işlerin “bugün”, “yarın”, “yakında” ve “bir gün” kategorilerinden birine, uygulamanın üst kısmındaki yazı alanından eklenerek kayıt

Sivil toplum kavramı tarihte eski çağlardan beri farklı düşünürler tarafından oldukça farklı anlamlar yüklenerek günümüzdeki anlamını kazanmış olup

Zira İbn Sina gibi büyük insanların çoğalmaları lüzumunu da