• Sonuç bulunamadı

2. DÖVİZ KURU POLİTİKASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "2. DÖVİZ KURU POLİTİKASI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2. DÖVİZ KURU POLİTİKASI

Hükümetlerin, uluslararası ödemelerini belli bir düzen içinde gerçekleştirmek amacı ile dış ödeme dengesini etkilemek için döviz kuru ile ilgili olarak aldıkları tüm önlemler, döviz kuru politikası kapsamına girer. Bu önlemler çoğu kez uluslararası para sisteminin yönlendirilmesine göre belirlenir. Ülkeler, dış ödeme dengelerini sağlamak amacıyla çeşitli önlemlere başvurur.

Bu önlemlerden Serbest veya Esnek kur sisteminde dış denge, döviz kurlarının arz ve talep şartlarına bağlı olarak serbestçe dalgalanmasıyla; süreklilik kazandırılmış sabit kur sisteminde ise döviz kurunun hükümet kararlarıyla değiştirilmesiyle sağlanır. Esneklik kazandırılmış sabit kur sistemi uygulayan ülkelerde hükümetlerin dış denge açıklarını gidermek amacıyla birtakım önlemler alması zorunludur. Bu önlemler şöyledir;

1- Ülkede milli gelir ve harcamaları daraltıcı politikaları uygulamak, 2- Dış ticaret ve döviz kısıtlamalarıyla ilgili yöntemler,

3- Kur ayarlamaları yapmaktır. Esneklik kazandırılmış sabit kur sisteminde dış dengenin sağlanmasında asıl önemli olan, döviz kuru ayarlamalarıdır (Karluk; 1999, s.528).

2.1. Döviz Kuru Sistemlerinin Türleri ve Özellikleri

Döviz kuru sistemi kısaca "Döviz kurlarının belirlenme ve değişim rejimi "olarak tanımlanabilir. Döviz kuru, döviz piyasasındaki fiyatın özel adıdır. Ulusal para ile herhangi bir yabancı para arasındaki değişim oranı (iki farklı paranın birbiri cinsinden fiyatı) iki türlü ifade edilebilir.

a) Bir birim yabancı paranın ulusal para cinsinden fiyatı b) Bir birim ulusal paranın yabancı para cinsinden fiyatı

Sabit kur-tespit sistemlerinde resmi kur-parite-ayarlamaları olan "Devaülasyon" ve

"Revülasyon" kavramları, piyasa koşullarıyla birlikte (esnek kur sistemlerinde) gerçekleştiğinde, sırasıyla "Ulusal paranın değer kaybetmesi" ya da kısaca "depresiasyon" ve

"Ulusal paranın kazanması yada "apresiasyon" terimleri ile ifade edilir.

Döviz kuru sistemi, "Döviz kurlarının nasıl ve hangi güçler tarafından belirleneceği, kurlarda serbestçe ya da alınan kararlar doğrultusunda değişme olmayacağı veya değişimin hangi ölçülerde olabileceği gibi konulara cevap arayan kurallar bütünüdür". Kurların belirlenme ve değişimi konusunda benimsenen kuralların farklığına göre pek çok döviz kuru sisteminden söz edilebilir. Ancak döviz kuru sistemlerinin Sabit ve Esnek kur sistemleri olmak üzere iki ana grup altında toplanması mümkündür (Güran; 1996, 295).

2.2.1.a.Sabit (Basit) Kur (Tespit) Sistemleri:

Sabit kur sistemlerinde ulusal para ile yabancı parasal durumlar arasında, resmi otoritelerce doğrudan ya da dolaylı olarak tespit edilmiş kurlar söz konusudur. Bu kurlar Parite kuru, Parite değeri, resmi kur gibi adlar alabilmektedir.

Ulusal paraların altın gibi bir ortak ölçüye göre tanımlanması durumunda, farklı paralar arasında, altın paritelerine göre ortaya çıkan ve böylece dolaylı olarak da olsa, resmi otoritelerce tespit edilmiş bulunan kurlar söz konusudur. Bu açıdan altın standardı sistemi sabit kur

(2)

2.2.1.b.Esnek (Dalgalı) Kur Sistemleri:

Döviz piyasasına resmi otoriteler tarafından müdahalelerde bulunulsa bile, kurların oluşumu ve değişiminin temelde piyasa güçlerine bırakıldığı sistemlerdir. Resmi müdahalelerin hiç bulunmadığı, kurların piyasa mekanizmasının işleyişi çerçevesinde oluştuğu ve serbestçe değişebildiği serbest değişken kur sistemi, "tam esnek kur sistemi" ya da "temiz dalgalanma sistemi" gibi isimlerle anılmaktadır.

Resmi otoritelerin zaman zaman döviz piyasasına müdahalelerde bulunduğu esnek kur sistemlerine ise genel olarak "kontrollü (yönetilen) dalgalanma" sistemleri denmektedir. Ancak müdahalelerin kısa dönemli döviz kuru dalgalanmalarını ılımlaştırma amacını aşan ve hatta döviz piyasasının işleyişine kontroller getiren boyutlara ulaştığı sistemler "kirli dalgalanma"

adıyla anılmaktadır.

2.3. Sabit/Ayarlanabilir Sabit Kur Sistemlerinde İç ve Dış Denge

Dış dengenin anlamı ve kapsamı, özellikle sabit kur sisteminde her zaman için finanse edilebildikleri ölçüde ortaya çıkmaktadır.

İç denge, bir hedef olarak fiyat istikrarı ile tam istihdamın birlikte sağlanması ya da ekonominin tam istihdamda dengeye gelmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sabit kur sistemlerinde dış dengelerin ortaya çıkmasında, büyümesinde ya da bu dengesizliklere göz yumulmasında iç denge kaygıları önemli rol oynayabilmektedir. İç denge için dış dengenin feda edilmesi geçici olarak mümkün ve uygun olabilirse de arzulanır olan bu iki dengenin birlikte sağlanmasıdır (Güran; 1996, 314).

2.3.1. Sabit Kur Sistemlerinde İç ve Dış Dengenin Birlikte Sağlanması Amacıyla İzlenecek Politikalar:

2.3.2. Harcama Değiştirici Politikalar:

Toplam harcamaların değişmesine yol açacak gerek iç denge, gerekse dış denge üzerinde etkiler doğurabilecek olan politikalardır.

2.3.3. Harcama Değiştirici ve Harcama Kaydırıcı Politikalar:

Harcamaların yönünü değiştiren, harcamaların yurt içi ve yabancı mallar arasında kaymasına yol açan politikalardır. Bu grup içinde tarifeler, kotalar, ithal yasakları ve ihracat sübvansiyonları ve benzeri ticaret politikası araçlarının (dolaysız kontrollerin) yanı sıra, döviz kuru politikası (kur ayarları) yer almaktadır.

Bu tür bir ayırımda politikaların ilk ve temel etkileri esas alınmaktadır. Aslında harcama değiştirici bir politika harcama kaydırıcı etkiler de yapabilmektedir (veya aksi bir durum da söz konusu olabilir) Örneğin: para ve maliye politikaları geliri etkilemesinin yanı sıra fiyat düzeyini de değiştirerek harcama kaydırıcı etkilerde doğurabilecektir (Güran; 1996, 323).

2.3.4. Esnek Kur Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları

Avantajları:

(3)

Dış denge, döviz kuru değişmeleri ile otomatik olarak sağlanacağından rezervlere olan ihtiyaç azalacak ve dış ticaret ve ödemeler üzerinde sınırlandırmalara gerek kalmayacaktır.

Dış denge baskılardan etkilenmeden iç ekonomik politikalar izlenebilecek ve böylece iç ve dış dengenin birlikte sağlanması kolaylaşacaktır.

Dezavantajları:

Sistemin döviz kurlarına ilişkin belirsizliği ve kambiyo riskini arttırarak dış ticareti ve uluslararası yatırımları etkileyebilmesidir.

Sistemin diğer bir zayıf noktasını ise, dengesizliklerin (rezerv kullanımı) rezerv döviz kuru değişikleri ile giderilmesi, kaynakların arızi işsizliği ve yanlış tahsisi gibi sosyal maliyetlere yol açılabilmesi oluşturmaktadır.

Döviz piyasasında kararlı denge koşullarının bulunmaması, döviz arz ve talep eğrilerinin yeterince esnek olmaması ve döviz arz talep eğrilerinde özellikle geçici sermaye akımları nedeniyle ortaya çıkabilecek kaymalar sık ve aşırı döviz kuru dalgalanmalarına yol açmaktadır. Bu durum, esnek kur sisteminin başarılını isleyişini engelleyebilecektir (Güran;

1996, 338).

2.3.5.Döviz Kuruna Dayalı İstikrar Programları

Yüksek enflasyonlu ülkelerde uygulanan istikrar programlarının çoğunda döviz kuru temel, nominal çapa olarak seçilmektedir. İstikrar programlarının hemen hepsinde kur politikasından bir şekilde yararlanıldığı için, kura dayalı istikrar uygulamalarının uygulama sonuçları daha çoktur. Kur kontrolünün çeşitli dereceleri vardır. Örneğin; sabit bir sistemde kur sabit tutulur. Gözetimli kur, dalgalı kur ve kur bandı uygulamalarında ise kurun düzeyinin değil artış hızı kontrol edilmektedir. Kura dayalı programlara Şili'de 1982 yılı ve Meksika'da 1988- 94 arası uygulamaları örnek verilebilir.

Döviz kurunun bir politika aracı olarak seçilmesinin temel sebebi uluslararası rekabet kaybını önlemektir. Ayrıca kur politikası ilk olarak reel talebi ve ticarete konu olan mallarının üretimini etkilediği için kur değişikliğinin hem talep hem arz yanlı etkisi vardır.

Devalüasyon; Yerli para birimi cinsinden dünya fiyatlarının artması demektir. Bu sebeple talep üzerindeki ilk etkisi negatiftir. Finansal varlıklar reel değerinin değişmesi, reel ücretlerin düşmesi ve ticarete konu olan malların yurt içi fiyatlarının düşmesi sonucu reel gelir ve harcamalar düşer. Talep tarafında deflasyonist etki yapan devalüasyon, arz yönünde olumlu etkiler meydana getirir. Kısa dönemde üretim faktörlerinin fiyatı nihai mal (üretim) fiyatlarından daha az arttığından devalüasyonun üretimi hızlandırıcı ama geçici bir etkisi vardır.

Zaman içinde nihai faktör fiyatları arttıkça üretim artışı azalmaya başlar.

2.5.1. Döviz kuruna dayalı programların en belirgin özellikleri şunlardır

Kura dayalı programlarda kurun kısa dönemde nasıl hareket edeceği önceden açıklandığı için reel kur değerlenmektedir. Bu tür programlarda reel değerlenmeyi kısmen önlemek için programın başında devalüasyon yapılmakta ve bundan sonra kur sabit tutulmaktadır. Program işleyişine göre ilerleyen dönemlerde yeniden nominal kur ayarlaması yapılabilmektedir

Döviz kurunun reel olarak değerlenmesi sonucu dış ticaret dengesi bozulmakta ve dış açık artmaktadır. Yerli paranın değerlenmesi sonucu göreli mal fiyatları değiştiği için ihracat azalmakta ithalat artmaktadır. Dış yardım sağlanabildiği sürece cari açık büyük bir sorun haline gelmemektedir.

(4)

Nominal çapa seçimi istikrar seçimini etkilemektedir. Döviz kuruna dayalı programlarda ekonomik faaliyet (Özel tüketim ve GSYH) genellikle ilk anda patlamakta ve sonra bunu kredibiletinin azalmasıyla Resesyon (Daralma) takip etmektedir.

Devalüasyon oranının sabit tutulduğu bir ortamda enflasyonun düşme hızı/ oranı değişmektedir. Döviz kurunun artış hızı enflasyonun altında tutulduğu için enflasyon yavaş düşmektedir. Kurun yanında ücretlerin sabit tutulup tutulmaması enflasyon düşme hızını etkilemektedir.

Döviz kuruna dayalı istikrar programının başlangıcında uluslararası rezervlerin yüksek olması yararlı iken başarılı bir kur programı için çok geniş dış finansman çok da gerekli değildir.

Döviz kuru yeterli rezerv ile desteklendiği ve mali durum kontrol edildiği sürece kamu finansmanı için dış kaynak ilk anda çok gerekli değildir. Programın ileriki aşamalarında dış kaynak ihtiyacı doğabilir. Programın kredibilitesi açısından, yurt içi politika öncelikleri, mali dengesizliklerin kaldırılması ve geniş devalüasyon daha önemli rol oynamaktadır (Parasız;2001, 172).

2.6. Döviz Kuru Bazlı İstikrar Programlarının Başarılı Olma Şartları:

2.6.1. Nominal ücret oranlarının artışını yavaşlatmaya yönelik gelirler politikası izlenmesi

En azından geçici olarak nominal ücret oranlarını yavaşlatmaya yönelik belli bir gelirler politikasının izlenmesi gerekir.

2.6.2. Döviz kuru taahhüdüne yurt iç para politikasının uyumlaştırılması

Dövizdeki devalüasyon beklentilerinin yurt içi faiz oranındaki artış ile dengelenmesi gerekir. Bunun anlamı şudur: bütçe açıklarının monetizasyonuna (monetizasyon: Devletin, borcunu, merkez bankası aracılığı ile para basarak ödemesidir) neden olan bağımsız bir ulusal maliye politikası yoktur. Bu durum programın ayrılmaz bir parçasıdır. Kuşkusuz açık veren bir gelirler politikası olmaksızın da döviz kuruna bağlı, kararlı istikrar programını yürütme mümkündür. Ancak bu durumda sert bir tepkiyle karşılaşılacak; piyasalar azından geçici bir resesyon meydana gelecektir.

2.6.3. Kamu sektörünün küçültülmesi:

İzlenen döviz bazlı politikanın önemli bir ayağını da günümüzde kamu sektörünün küçülmesi (özelleştirme yoluyla) özel sektörün manevra alanını genişletilmesi (crowding) oluşturmaktadır. Özellikle yeniden yapılanma, organizasyon ve özelleştirme gibi performans kriterlerindeki aksaklıklar istikrar programlarının yürütülmesini olumsuz yönde etkilemektedir (Parasız;2001,427).

2.7. Döviz Kuru Bazlı İstikrar Programlarının Bazı Sorunları:

a) Ücretlerin ve ticarete konu olmayan malların fiyatlarının yavaş ayarlanması: Bu durumda ticarete konu olan malları üreten kesimlerin karlarında azalma olacak ve reel döviz kuru değerlenecekti

b) Bekleyişlerdeki yavaş ayarlamaların kaçınılmaz şekilde resesyona neden olması:

Enflasyon oranının ilan edilen devalüasyon oranına bağlı olarak yavaş ayarlanması (tepkinin

(5)

geç verilmesi) eğer ekonomide daraltıcı bir para politikası izlemiyor ise kaçınılmaz bir şekilde resesyona neden olacaktır.

c) Döviz kurlarının sabitlenmesinin ödemeler dengesi krizine neden olması: Eğer ülkede uygun para ve maliye politikası uygulanamıyorsa, ülke programının reel değerlenmesi ve dolayısıyla kısa dönemde ticarete konu olan malların üretiminde daralma kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır

d) Sermaye çok mobilken döviz kuru hedefine olan güvensizliğin yurt içi faiz oranlarının yeteri kadar yükseltilmemesi durumunda sermaye çıkışlarına sebep olması: Böyle bir durumun meydana gelmemesi için uygun bir parasal daralma sağlanmalıdır. Sermaye kaçışları ancak yurt içi faiz oranlarının yükselmesi ile önlenir.

2.8. DÖVİZ PİYASASI

Uluslararası ekonomik işlemlerin bir reel bir de parasal yönü vardır. Birincisi mal ve hizmet akımlarını ikincisi ise bu işlemin parasal yönünü kapsar. Ulusal para birimlerinin farklılığı ve altın standardında olduğu gibi ortak bir paydanın bulunmaması nedeniyle bu paraları birbirine dönüştürmek için ayrı bir mekanizmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ise döviz piyasasıdır. Döviz piyasalarının temel fonksiyonu, uluslararası ticaret ve sermaye akımlarının gerçekleştirilmesidir. Bugün dünyadaki en büyük mali piyasalar döviz piyasalarıdır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren döviz piyasaları içinde işlem hacmi en büyük olan ise Londra piyasasıdır.

Öncelikle, uygulama açısından şu ayrımı belirtmekte fayda vardır: Yabancı ülke paraları nakit biçiminde olabileceği gibi o para cinsinden düzenlenen banka havaleleri, mevduat sertifikaları, ödeme emirleri, döviz poliçeleri vb. biçiminde de olabilir. Yabancı mali varlıklarının likiditesi çok yüksektir, kolayca ve ufak bir masraf karşılığında nakit olarak dönüştürülebilirler. Özellikle bankacılıkta bu iki tip ödeme aracı arasında bir ayırım yapılır.

Ülkemizde doğrudan nakit şeklindeki yabancı paralara “efektif” döviz, yüksek likiditeye sahip mali varlık biçiminde olanlara da yalnızca “döviz” denilmektedir. Döviz piyasalarında asıl ağırlığı oluşturan işlemler nakit biçimindeki yabancı paraların alım satımı değil, “döviz" üzerinden yapılanlardır.

İhracat ve ithalat bedellerinin ödenmesi, sınır ötesine sermaye transfer edilmesi gibi büyük hacimli işlemler, nakit döviz yoluyla yapılmazlar. Bu tip ödemelerde banka havaleleri, döviz poliçesi veya ödeme emri gibi araçlar kullanılmaktadır. Döviz piyasasının temel aracı kurumları ticari bankalardır. Genelde tüm büyük bankalar müşterilerine döviz alım ve satım hizmeti sunarlar. Bankaların döviz işlemleri yapmak üzere kurulmuş kambiyo departmanları vardır. Banka dışı mali kurumlar da bulunmaktadır, bunlar döviz ticareti ile uğraşan şirketler ya da gerçek kişilerdir. Örnek olarak birincisine, ülkemizde döviz büfesi olarak bilinen ticarethaneleri; Tahtakale piyasasında ayaklı piyasa diye adlandırılan döviz alıcı ve satıcıları da ikincisi olarak örnek gösterilebilir.

(6)

2.8.1.Döviz Piyasalarının İşlevleri ve Temel Özellikleri:

Günümüzde döviz piyasaları, elektronik iletişim ağı ile birbirine bağlı olarak faaliyet gösteren katılımcıların oluşturduğu bir piyasa özelliği taşıyan, döviz alıcı ve satıcıların karşılaştığı piyasalardır. Döviz piyasasında işlem yapanlar genellikle fiziksel olarak birbirinden uzaktırlar; teleks, telefon ve bilgisayar ağları yardımıyla birbirleri ile iletişim kurarlar.

Bilgisayar ve internet yardımı ile katılımcılar diğer katılımcıların fiyatlarını bilgisayar ekranları aracılığı ile anında görebilmekte, uygun gördükleri fiyatı veren katılımcıyla hemen iletişim kurabilmekte ve kendi aralarında işlem yapabilmektedir. Ülkemizde bankaların kendi aralarında oluşturdukları bir bankalar arası döviz piyasası ve buna ek olarak, Merkez Bankası bünyesinde de bir döviz ve efektif piyasası bulunmaktadır. Döviz ve Efektif piyasasının kurulmasının nedeni; bankalararası döviz ve efektif hareketlerini düzenlemek, bankacılık sistemindeki döviz ve efektif kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlamaktır.

Merkez Bankası nezdindeki Döviz ve Efektif Piyasasında bankalara, özel finans kurumları ve yetkili müesseseler işlem yapabilmektedir. Büyük ticari bankalar döviz piyasasının en önemli mensupları gerçekte pazarı oluşturma görevini de üstlenmişlerdir.

Örneğin büyük ticari bankalar, belli başlı para birimleri yanında, az da olsa, döviz piyasasında iki düzeyde hizmet görürler; birisi perakendeci düzeyinde; müşteriler, şirketler, ihracatçılar vb.

gibi kişi ya da kurumlara iş yaparken, diğeri de interbank piyasası veya toptan işlem piyasasıdır.

Birincisi döviz piyasasının görünen yüzü ve banka gibi aracı mali kurumlarla müşteriler arasındaki döviz alış verişi ifade ederken; İkincisi döviz interbankı ise, bankalar arasında daha çok döviz pozisyonlarını denkleştirme gibi nedenlerle yapılan işlemlerden oluşmaktadır.

Döviz piyasasının diğer bir önemli üye grubu, çeşitli ülkelerin merkez bankalarıdır. Bu kurumlar kendi ülkelerinin para birimlerini arzuladıkları düzeyde tutmak için sık sık döviz piyasasına müdahalede bulunurlar. Bu müdahalelerin derecesi o ülkenin konvertibilite (çevirgenlik) derecesine bağlı olmaktadır. Diğer yer alan grup ise, finansal olmayan kurumlar ile bireylerdir. Bu grup, işleri ticari bankalar aracılığı ile yürütür.

Döviz piyasası, vadeli işlem piyasasının aksine, organize olmamış bir piyasadır.

Merkezi bir işlem yeri bulunmamaktadır. İşlem başlangıç ve bitiş tarihleri de standart değildir.

“Spot” işlemlere dayanan döviz piyasası diğer tüm küresel pazarların hiçbirine benzememektedir. Nedeni ise bu piyasada işlemlerin günde yirmi dört saat, haftada beş gün boyunca sürmesidir (ACM platformu Pazar günü 23:00’ den Cuma günü 23:00’e kadar çalışmasıdır). Mali merkezler açıktır; döviz alım satımı hafta sonlarında verilen kısa bir ara dışında hiç durmaz. Erken kapanışlar ancak, Noel veya Yılbaşı gibi çeşitli takvim düzenlemelerine dayanarak mümkün olabilmektedir. Bilindiği gibi IMF’ye üye 100’den fazla ülkenin içerisinde sadece birkaç tanesinin para birimi gerçek anlamda konvertibilite özelliğine sahiptir. Döviz piyasasında işlem gören para birimleri ve bu para birimlerinin piyasadaki işlem hacmi ülkeden ülkeye değişen yasal düzenlemelere bağlıdır. Sınırlı konvertibiliteye sahip para birimleri döviz piyasasında önemli bir rol oynayamamaktadır

Interbank piyasasındaki işlemler milyon dolarlar düzeyinde, yüksek hacimli olmaktadır.

(7)

küçük tutarlıdır; hatta alınan veya satılan miktarın 1 dolar olmasında bile engel yoktur.

Piyasanın bu iki ayağında faaliyet gösteren işlemciler genelde şu grup kişi veya kurumları kapsamaktadır: Dış ticaret ve dış yatırım yapanlar, enflasyondan korunmaya çalışan küçük tasarruf sahipleri, merkez bankaları, bankalar ve banka dışı mali kuruluşlar, döviz brokerleri, spekülatörler ve arbitrajcılardır(Seyidoğlu 2016, s.129).

2.8.2. Döviz Piyasasının Diğer Piyasalardan Farkları

Döviz piyasalarının diğer piyasalara göre önemli bazı farklılıkları üzerinde durulacaktır.

Bunları kısaca özetlersek;

1- Döviz piyasaları alıcı ve satıcıların doğrudan karşılaştıkları piyasalar değildir.

Döviz piyasalarında mal piyasalarından farklı olarak alıcı ve satıcılar genellikle hiç karşı karşıya gelmezler. Çünkü alıcı ve satıcılar işlemleri birbirleriyle değil, aracılar vasıtasıyla(banka, banka dışı mali kuruluşlar veya gerçek kişiler) yaparlar.

Banka ve mali kurumlar piyasada aracılık görevi üstlenirler. (bankaların ayrıca kendisi alıcı veya satıcı olabilmektedir)

2- Belirli bir borsa biçiminde örgütlenmiş piyasalar değildir.

Döviz işlemleri, menkul kıymetler borsasında olduğu gibi, belirli bir yerde kurulu ve örgütsel yapıya sahip borsalarda gerçekleştirilmez. Yani döviz piyasaları dağınıktır ve örgütlenmemiştir. Bazı kentler finansman konusunda merkez olabilirler ama buna rağmen toplamda dağınıklık sürmektedir. Piyasasının yapısının bu şekilde olması fiyatların ilgililerce bilinmesi bakımında önemli bir noktadır. Merkezi bir piyasada fiyatı öğrenmek kolay olabilmektedir. Tam tersi durumda ise bu kadar kolay olmamaktadır.

3- Piyasa yapımcılığı

Döviz piyasasında faaliyet gösteren bazı büyük bankalar piyasa yapımcısı (market maker)rolü üstlenirler. Bu bankalar bu amaçla döviz ticareti için belirli bir sermaye ayırmayı seçerler. Beklentileri doğrultusunda bir pozisyon belirlemesi yaparak, kur değişimleri bağlamında bir risk yüklenmiş olur. Bu durum piyasa için kurların belirlenmesi açısından bir düzenleyici etki sağlayabilecek durumdadır.

4- Müşterinin ihtiyaçlarına göre sözleşme yapılabilmesi

Döviz piyasaları örgütlenmiş olmadığı için anında veya vadeli olarak alım satımın yapılabildiği ve standart sözleşmelerin olmadığı bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda alınıp satılan dövizler, para cinsi, miktarı ve vadesi bakımından tamamen müşterinin isteğine bağlı olarak ayarlanabilmektedir.

5- Küresel nitelikte piyasalardır.

Döviz piyasaları doğası gereği ulusal piyasalarla sınırlı değildir. Dünyanın neresinde

(8)

birbirine bağlı durumdadır. Herhangi bir değişimden tüm diğer merkezler de haberdar olmaktadır. Bu iletişim olanaklarına bağlı olarak artan hızlı gelişmelerin bilinirliği ve arbitrajın kısa süreli mümkün olarak ortaya çıkabilecek sapmaların hızlı bir şekilde düzeltilmesi söz konusudur. Tüm bunlara istinaden döviz piyasalarının küresel piyasalar oldukları söylenebilmektedir.

6- Yeryüzünde döviz piyasası hiç kapanmayan bir piyasa durumundadır.

Dünyanın şekli dolayısıyla ortaya çıkan saat farklarına bağlı olarak, 24 saatlik bir gün süresi içinde dünyadaki piyasalardan en azından bir kısmı her zaman açık durumda kalmaktadır. Buna örnek olarak, ABD'nin batısında çalışma günü sona erince, Uzak Doğu piyasalarının güne başlangıcı gösterilebilir.

Döviz piyasasının bu şekilde hiç kapanmamasının sonucu olarak, günün her saatinde dünya etrafında bankalar arasında döviz ticaretinin gerçekleştiği görülmektedir. Bu nedenle, diğer piyasalar kapalı iken bir piyasadaki gelişme tüm piyasayı etkileyebilir. Diğer taraftan var olduğumuz bir piyasa kapanmış olsa bile diğer piyasalardaki gelişmeler bir sonraki açılışta kurun değişmiş olarak başlayabileceğini göstermektedir.

7- Tam Rekabet Piyasalarına oldukça yakın piyasalardır.

Döviz piyasalarına hükümet müdahalelerini dışarıda tutarsak, döviz piyasaları tam rekabet koşullarına büyük ölçüde uygunlu göstermektedir. Buna yönelik örnekler, alıcı ve satıcıların çok sayıda olması, piyasalara giriş ve çıkışın serbest olması ve dövizin homojen bir ekonomik varlık olması söylenebilir. Ayrıca işlemciler piyasa koşulları hakkında geniş bir bilgiye sahip durumdadırlar. Sonuç olarak, hükümetler müdahalede bulunmadıkları durumlarda döviz piyasaları tam rekabet koşullarına yaklaşmaktadır.

2.9. DÖVİZ PİYASALARININ İŞLEMCİLERİ

2.9.1.Dış Ticaret ve Dış Yatırım İşlemleri Yapan Kişi ve Firmalar

İthalatçı ve ihracatçılar yaptıkları ticaretin doğal sonucu olarak döviz piyasasının temel işlemcileri arasında yer almaktadır. Ayrıca dolaylı yabancı sermaye yatırımları (dış portfolye) ve dolaysız sermaye yatırımcıları, çok uluslu şirketler (ÇUŞ) ve yurt dışı seyahate çıkanlar (turistler) da ticari ve yatırım faaliyetlerini gerçekleştirmek amacı ile döviz piyasasını kullanmaktadırlar. Bu kişilerin döviz piyasalarını kullanmaları gerekli olmakla birlikte, ana ticaret ve yatırım faaliyetleri bakımından farklı alanlarda olsa da, geçici olarak bu piyasalara ihtiyaç duymaktadırlar.

2.9.2. Enflasyondan Korunmaya Çalışan Tasarrufçular

Türkiye’de olduğu gibi yüksek enflasyonlu ülkelerde, ufak gelir sahipleri gelirlerinin reel değerini enflasyona karşı korumak amacıyla bu paraları harcama vakti gelinceye kadar güvenilir gördüğü yabancı paralara dönüştürebilirler. Aslında bu olaya enflasyon nedeniyle

Referanslar

Benzer Belgeler

Alıcılar veya satıcılar için piyasaya giriş ve çıkışı engelleyen herhangi bir tahdit söz konusu değildir ( Yeni firmalar kurulabilir, eskileri piyasadan çekilebilir).

[r]

Hasta grubunda bu mutasyonlar iki katı artmış sıklıkta gözükmekte iken aradaki fark istatistiksel anlamlılık sınırına ulaşmıyordu (p=0.468). Bu hasta

Baykam, "68'li Yıllar" adım verdiği sergide yerel gerçeklikler kadar evrensel gerçekliklerle de uğraşıyor.. Kennedy'ye suikasttan Marilyn Monroe'nun esrarengiz

Saçları kara, gözleri kara, kaşları kara, ka­ ra günler, kara hikâyeler doluydu.. Du­ daklarında şimdiden sonra söylenecek kız oğlan kız türkülerin

Ça- lışmamızda, biri BAL diğeri açık akciğer biyopsisi ile tanı alan iki pulmoner alveoler proteinozis olgusu literatür eşliğinde sunul- muştur.. Anah­tar­kelimeler:

Saravani, Shahin Rasouli ve Badri Abbasi. Investigating the influence of job rotation on performance by considering skill variation and job satisfaction of bank employees. Job

ÇalıĢmamızda RA‘li hasta grubunun %73.3‘ünün kontrol grubunun ise %20‘sinin uyku kalitesinin kötü olduğunun saptanmıĢ ve PUKĠ puanının kontrol grubuna