• Sonuç bulunamadı

BALKANLAR DA S YASET

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BALKANLAR DA S YASET"

Copied!
238
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BALKANLAR’DA S‹YASET

(2)

Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;

Rumeli, Balkanlar ve Güneydo¤u Avrupa gibi bölgeye iliflkin isimlendirme- lerin hangi tarihsel süreçler sonucunda ortaya ç›kt›¤›n› aç›klayabilecek, Balkan kimli¤i ve bu kimlikte meydana gelen de¤ifliklikleri analiz edebilecek, Bat› dünyas›n›n Balkanlar’la ilgili alg›lamalar›n› aç›klayabilecek,

Bölgesel kimli¤in yeniden ele al›nmas›n›n arka plan›nda yer alan tart›flmala- r› de¤erlendirebilecek

bilgi ve beceriler kazanabileceksiniz.

‹çindekiler

• Kimlik/Kimliklendirme

• Rumeli

• Balkanlar

• Balkanlaflma/Balkanizasyon

• Oryantalizm

• Güneydo¤u Avrupa

• Bat› Balkanlar

• Bölgesel Kimlik

• D›fl Aktörler

• Siyasetin Dinamikleri

• Tarihin Normalleflmesi

Anahtar Kavramlar Amaçlar›m›z

N N N N

Balkanlar’da Siyaset

• BÖLGESEL K‹ML‹K: TANIMLAMA VE AYRIfiTIRMA SÜREÇLER‹

• RUMEL‹’DEN BALKANLAR’A K‹ML‹KLER VE BALKAN‹ZASYON

• DO⁄U AVRUPA, YUGOSLAVYA ve GÜNEY DO⁄U AVRUPA

• BÖLGESEL K‹ML‹⁄‹N DÂH‹L‹

D‹NAM‹KLER‹

• BALKAN K‹ML‹⁄‹N‹ YEN‹DEN DÜfiÜNMEK

• BALKANLAR’DA K‹ML‹K VE S‹YASET

1

Kavramsal Çerçeve:

‹simlendirme ve Bölgesel Kimli¤in

‹nflas›

(3)

BÖLGESEL K‹ML‹K: TANIMLAMA VE AYRIfiTIRMA SÜREÇLER‹

Kifliler, gruplar ve toplumlar›n kendilerini tan›mlamaya yönelik oluflturduklar› kur- guya kimlik denir. Ancak kimlik çok yönlü ve çok boyutlu bir olgudur. Tahayyül, tasavvur ya da tespite dayal› kendini tan›mlama unsurlar› yan›nda; kifli ya da birim- lerin baflkalar›n›, baflkalar›n›n da kimli¤e konu kifli ya da birimleri nas›l “alg›lad›k- lar›” önemlidir ve kimli¤in birer parças› olarak tan›mlarda dikkate almak gerekir.

Ayr›ca kimlikler dura¤an bir olgu de¤il, kesintisiz bir varolufl sürecine tabidirler.

Baflka bir deyiflle kimli¤in meydana gelmesi tarihsel, kültürel, toplumsal ve me- kânsal etkileflimlere aç›k bir infla sürecinin sonucudur. Müflahhas ve mücerret, maddi ve manevi yönlere sahiptir. Her ne kadar Uluslararas› ‹liflkiler disiplinine egemen pozitivist ve materyalist teoriler taraf›ndan göz ard› edilse de son dönem- de gittikçe artan kimlik çal›flmalar› bu disiplin aç›s›ndan oldukça önemli bir misyo- na sahiptir. Küreselleflmenin dinamikleri sonucunda toplumlar aras› etkileflimler artm›fl ve toplumsal oluflumlar önem kazanm›flt›r. Bu durum Uluslararas› ‹liflkiler çal›flmalar›n› da derinden etkilemifl; uluslararas› iliflkilerin toplumsal yönlerini ana- liz etmek için kimliklerin ve onlar› flekillendiren yap›lar›n analizi de önem kazan- m›flt›r. Bu durum analizlerde maddi ve müflahhas ögelerin yan› s›ra bizatihi top- lumsal›n içerdi¤i manevi ve mücerret ögelere de önem veren inflac› yaklafl›mlar›n ön plana ç›kmas›na imkân sa¤lam›flt›r.

Bölgesel kimliklerin nas›l olufltu¤u ve nas›l bir evrim geçirdi¤ine iliflkin tart›fl- malar da inflac› kuram›n ilgilendi¤i bafll›ca konulardand›r. Topluluklar aras› etkile- flimin zaman içinde üretti¤i belli bir mekâna iliflkin ortak bilgi, anlam ve de¤er yar- g›lar›n›n sonucunda bölgeler ortaya ç›kmakta ve ayn› mekân›n ortak insani unsur- lar› ile birlikte de bölgesel kimlikler oluflmaktad›r. ‹nflac› kurama göre bölgeler, ak- törler aras› iliflkiler ile yap›lar›n karfl›l›kl› etkileflimi neticesinde ortaya ç›km›fl yap›- lard›r. Bu yap›lar›n ortaya ç›k›fl› aktörlerin tasarlad›¤› belirli ve bilinçli bir siyasi program dâhilinde de olabilir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda ise bölgesel kimliklerin kim- ler taraf›ndan, kimler için ve kimlere karfl› oluflturuldu¤u sorular› önem kazanmak- tad›r.

Balkanlar ortak özellikler arz eden belli bir co¤rafi alanda tan›mlanan, kültürel çeflitlili¤i olan, çeflitli dinleri ve dilleri bünyesinde bar›nd›ran çok yönlü bir kimli-

¤e sahiptir. Balkan co¤rafyas›nda yaflayan topluluklar›n ekonomik, siyasal, kültü- rel ve toplumsal yap›lar› yüzy›llar içinde büyük de¤iflikliklerden geçerek bugünle-

Kavramsal Çerçeve:

‹simlendirme ve Bölgesel Kimli¤in ‹nflas›

Bölgesel olanlar da dahil kimlik konusu çok yönlü ve çok boyutlu bir olgudur.

Tahayyül, tasavvur ya da tespite dayal› kendini tan›mlama unsurlar›

yan›nda; kifli, grup, toplum ya da her tür birimin baflkalar›n›, baflkalar›n›n da kimli¤e konu kifli ya da birimleri nas›l

“alg›lad›klar›” önemlidir ve bu durumu kimli¤in birer parças› olarak tan›mlarda dikkate almak gerekir.

(4)

re gelmifltir. Etnik gruplar aç›s›ndan büyük çeflitlilik göstermekte olan bölge S›rp- lar, H›rvatlar, Boflnaklar, Makedonlar, Romenler, Arnavutlar, Yunanlar ve Türkler gibi birçok etnik grubun kültürel özelliklerinin ya do¤du¤u ya da geliflti¤i ama bir- birlerini derinden etkiledi¤i çok aç›k olan bir bölgedir. Balkanlar’› oluflturan bu et- nik gruplar›n al›flkanl›k ve geleneklerinin; yeme içme, giyim-kuflam, müzik, mima- ri, din ve dil gibi kendilerine has görünen özelliklerinin tümü zamanla Balkan kim- li¤inin bir parças› hâline gelmifltir.

Balkan kimli¤i yüzy›llard›r ayn› co¤rafyada bir arada yaflaman›n bir sonucu ola- rak meydana gelmekle birlikte, bölgesel kimli¤in oluflumunda d›fl faktörler ve mü- dahaleler de etkili olmufltur. Bunlar›n sonucunda bölgesel kimlik ve beraberinde onu ifade etmek için kullan›lan isim bile (Rumeli, Balkanlar, Osmanl› Avrupa’s›, Do¤u veya Güneydo¤u Avrupa gibi) birçok defa de¤iflime u¤ram›flt›r. Bölgesel de-

¤iflim kolay bir süreç de de¤ildir. Her de¤iflim eskiyle bir hesaplaflmay› ve hatta onu silme çabalar›n› da beraberinde getirmifl fakat eskinin direnci ço¤u kez yeni- nin eskinin temelleri üzerine inflas› ile sonuçlanm›flt›r.

Balkan kimli¤i ayn› co¤rafyada yüzlerce y›ld›r bir arada yaflayanlar›n etkileflimleri sonucu ortaya ç›kmakla birlikte, bölgesel kimli¤in oluflumunda d›fl faktörler ve müdahaleler de etkili olmufltur. Bunlar›n sonucunda bölgesel kimlik ve beraberinde onu ifade etmek için kullan›lan isimler bile birçok defa de¤iflime u¤ram›flt›r.

Bu d›fl faktörlerin ve müdahalelerin sebeplerini anlayabilmek ve bölgesel kim- li¤i oluflturan ögeleri kavramak ancak bölgesel ve uluslararas› düzeydeki tarihsel ve siyasal süreçlerin iyi analiz edilmesi ile mümkündür. Balkanlar’da esas olarak birden çok kültür ve etnisitenin a¤›r bast›¤› ço¤ulcu bir yap› mevcut iken özelikle imparatorluklar sonras› ortaya ç›kan ve bölgede yüzy›llard›r devam eden etnik ve dinî çat›flmalar nedeniyle dramatik sonuçlar› olan fliddet sarmal› yüksek olaylar ve bunu takip eden zorunlu göçler meydana gelmifltir. Bu tarihsel sürecin sonucu ola- rak Balkan kültürüne egemen ço¤ulcu yap› yerini bugün gittikçe tek kültürlü etnik yap›lara b›rakmaktad›r. Balkanlar’› oluflturan devletlerin kendi içlerinde hâlâ farkl›

halklardan oluflan gruplar ve bu gruplar aras›nda hâlâ önemli kültürel farkl›l›klar vard›r. Ne yaz›k ki bu farkl›l›klar, özellikle ulusçuluk sonras› infla edilen devletleri oluflturan ço¤unluklar taraf›ndan inkâr edilmektedir. Bölgedeki her bir devlet di-

¤er devletlerden farkl› olarak türdefl bir kültüre sahip oldu¤unu iddia etmekte ve bunu bir devlet politikas› hâline getirmektedirler. Türdefllik gerçekte keflfedilmifl bir hakikat olmaktan ziyade bir tahayyülden, ço¤u kez de tahakkümle infla edilme- ye çal›fl›lan toplumsala ait bir iddiadan ibarettir. Bu türdeflli¤in inflas›nda, aynen ulusçulu¤un do¤uflunda ve yay›l›fl›nda karfl›lafl›lan süreç yaflanmakta, kitle haber- leflme araçlar› bu süreçte de kullan›lmaktad›r. Tahakkümle birleflen kitleselli¤in, modern dünyan›n ülkeselli¤ini yede¤ine al›p, s›n›rlar› toplumsal bir hapishanenin duvarlar›na çevirmesiyle birlikte s›k›flan az›nl›klarla ifadesini bulan kültürel farkl›- l›klar kaybolmakta ve ço¤unluklar›n kendi yaflam tarzlar›n› tek meflru de¤er olarak tedavüle sokmalar›na imkân sa¤lanmaktad›r. Neticede çok kültürlülük yok olmak- ta, daha da önemlisi bölgeye yüzy›llarca egemen olmufl bir arada yaflama kültürü ortadan kalkmakta ve yüzy›llard›r devam eden karfl›l›kl› etkileflimlerin ürünü bir Balkan kimli¤i bölgeyi birlefltiren ortak bir payda olmaktan ç›kmaktad›r. Balkan- lar’da gözle görünür bir biçimde çat›flma temelli bir de¤iflim üzerinden yürüyen bu akültürasyon süreci ayn› zamanda küreselleflme sürecinden de “olumsuz” bir flekil- de ama derinden etkilenmektedir. Küreselleflmenin dinamikleri, bir yandan mikro-

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

(5)

yerel kimliklerin ve ulusal kimliklerin daha görünür olmas›na imkân sa¤larken öte yandan da küresel kültürün tek tiplefltirme sürecini harekete geçirmektedir. Küre- selleflme aç›s›ndan elbette tamamlanm›fl bir proje yoktur; Balkanlar özelinde ise hâlâ birbiriyle çat›fl›r görünen bu süreçlerin paralel yafland›¤› ve kimliklerin hâlâ yeniden harmanland›¤› bir süreç yaflanmaktad›r.

Tarihsel olarak bakt›¤›m›zda 19. yüzy›l›n bafl›ndan günümüze kadar geçen iki yüzy›l› aflk›n sürede bölgesel kimlik ya da kimliklerin uluslararas› aktörlerin bölge- ye yönelik siyasetlerine paralel bir geliflme gösterdi¤i söylenebilir. O güne kadar bölgesel kimli¤in oluflumunda en büyük pay›n Türklere ait oldu¤u da bir gerçek- tir. Önceki dönemler bir kenara, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun 14. yüzy›ldan itiba- ren bölgeye egemen olmaya bafllamas›yla, bölgenin Türkleflme ve ‹slamlaflma sü- reci de belirginlik kazan›r. 19. yüzy›ldan itibaren ise güç kayb›na paralel bir flekil- de Türk kültürünün bölgesel kimlik üzerindeki etkisi de yavafl yavafl azalm›fl; böl- geyi nüfuz alt›na alan yeni güç sahiplerinin renklerine göre bölge çok farkl› kültür ögelerinin etkisi alt›na girmifltir. Ancak, bugünden bir de¤erlendirme yap›l›rsa 19.

yüzy›l sonras› yeniden yap›lanan Balkan bölgesel kimli¤inde Türk ve Osmanl› et- kisinin azalmakla beraber, varl›¤›n› hâlen yo¤un bir flekilde hissettirdi¤i rahatl›kla söylenebilir.

Çok de¤il, bundan iki yüzy›l öncesine kadar Balkan ismi bölge aç›s›ndan sade- ce bir kelimeden ibarettir. Ne siyasal ne de bölgesel bir kimli¤e iflaret etmemektey- di. Konuya afla¤›daki bölümde yeniden dönülecektir ancak bu noktada flunun not edilmesinde de fayda vard›r. Bir kavram olarak Balkanlar 19. yüzy›l›n bafl›nda meydana gelen bir dizi geliflmeye paralel olarak tedavüle sokulmufl; günümüz dâ- hil 20. yüzy›lda bölgeyi tan›mlamakta yayg›n olarak kullan›l›r hâle gelmifltir. 19 yüzy›lda, Ayd›nlanma’n›n etkisiyle geliflen paradigmalar›n bir yans›mas› ve büyük ölçüde de emperyalist düflüncelerin de etkisiyle Bat›l›lar›n dikkatini çekmeye bafl- lam›fl, bu dönemde bölge çok say›da Bat›l› gezginin de ak›n›na u¤ram›flt›r. Bu gez- ginler -izlenimlerini kaleme ald›klar› ve Bat› ve Orta Avrupa’da büyük bir okuyu- cu kitlesine ulaflan- eserlerinde, bölgeyi Osmanl›n›n kulland›¤› bölgesel isimlerle de¤il fakat yine Osmanl›n›n bölgenin bir bölümünden geçen bir da¤ silsilesine ver- dikleri isimle, yani Balkanlar olarak tan›m›fl ve tan›tm›fllard›r. Balkan ismi yaz›l›

kaynaklarda, bölgesel bir isim olarak ilk defa 1808’de Alman co¤rafyac› Johann August Zeune’un “Balkan Yar›madas›” fleklindeki tan›mlamas›yla karfl›m›za ç›k- maktad›r. 1831’de G. Thomas Keppel’in “Balkanlar’a Bir Seyahat” adl› eseriyle bir kitap ismi olarak literatüre girmifltir. 19. yüzy›l ortalar›yla beraber Balkan ve Bal- kanlar kavram› yayg›n olarak kullan›lmaya bafllam›flt›r.

Ayn› dönemde milliyetçilik ak›mlar›n›n topraklar›na nüfuz etti¤i Osmanl› ‹mpa- ratorlu¤u ise her geçen gün zay›flamakta ve giderek bölgede hâkimiyetini yitir- mektedir. Bölge tarihi incelendi¤inde bölgeye hakim güçlerin siyasi otorite kurma çabalar›n›n bir uzant›s› olarak bölge kimli¤inde de de¤ifliklikler gerçekleflti¤i göz- lemlenmektedir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun parçaland›¤› Balkan Savafllar› ve Bi- rinci Dünya Savafl› dönemlerinde bölgede otorite bofllu¤u üst seviyelere ulaflm›fl- t›r. 19. yüzy›lda oldu¤u gibi bu dönemde de bölge kimli¤ine d›fl müdahaleler ol- mufltur. ‹mparatorlu¤un 20. yüzy›lda tamamen terk etti¤i bu topraklarda kurulan S›rp, H›rvat ve Sloven Krall›¤› döneminde otorite tam olarak sa¤lanamam›fl ve si- yasi istikrars›zl›klar olanca h›z›yla devam etmifltir. ‹kinci Dünya Savafl›’n›n ard›ndan bölge sosyalist bir kimli¤e bürünmüfl ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, bölge- nin büyük bir bölümünde mutlak hâkimiyet kurmay› baflarm›flt›r. Bu dönemde bölgeyi tan›mlamakta, Balkan isminden ziyade ideolojik bir anlam› olan ‘Do¤u Av-

14. yüzy›ldan 19. yüzy›l›n sonuna kadar Balkan kimli¤inin en baflat unsurlar›ndan ve aktörlerinden biri Osmanl›lard›r.

(6)

rupa’ kavram› tercih edilmifl ve bu kavram daha çok sosyalist ideolojinin bölgesel izlerinin de tafl›y›c›s› olmufltur.

Sosyalizmin izlerinin silinmeye çal›fl›ld›¤› 1990’l› y›llara ‘Bat› Balkanlar’ kimli¤i ile merhaba diyen bölgede bir kez daha otorite bofllu¤u hakim olmufl; önce Slo- venya, H›rvatistan sonra Bosna-Hersek arkas›ndan da Kosova’daki savafl, bölgeyi ve tüm kimlikleri derinden sarsm›flt›r. 2000’li y›llarla beraber Avrupa Birli¤i bölge- deki otorite bofllu¤unu doldurmaya çal›flm›flt›r. Bu yüzy›l›n ilk on y›l› bölge devlet- lerinin Avrupa ile entegrasyonu süreci ile geride b›rak›lm›flt›r. Küçük çapl› etnik ça- t›flmalar devam etmekle beraber göreli bir bar›fl ortam›n›n bölgeye hakim oldu¤u gözlenmektedir. Avrupa Birli¤i entegrasyon politikalar›yla bölgeye nüfuz etmeye çal›flmakta, bu ba¤lamda da bölgesel kimlikte gözle görülür de¤ifliklikler meydana geldi¤i gözlemlenmektedir. Uluslararas› toplumun yap-boz tahtas› hâline gelen bu co¤rafyan›n kimli¤i, günümüz uluslararas› düzenine ve bu düzenin ihtiyaçlar›na göre yeniden flekillendirilmekte ve AB’nin öngördü¤ü flekilde bölgenin ismi de

‘Güneydo¤u Avrupa’ olarak de¤ifltirilmeye çal›fl›lmaktad›r.

RUMEL‹’DEN BALKANLAR’A K‹ML‹KLER VE BALKAN‹ZASYON

Osmanl›lar›n bölgeyi tan›mlamak için “Rumeli” kavram›n› kulland›klar› bilinmek- tedir. Ancak kavram›n kökü olan Rum kelimesini, ‹ranl›lar ve Anadolu’ya gelen Türkler özellikle 11. yüzy›lda yayg›n bir flekilde kullanm›flt›r. Rum, Roma’ya iflaret etmektedir. Rumeli (Rumelia, Roumelia) ise Rumlar›n yani Romal›lar›n ülkesi, Ro- ma ‹mparatorlu¤u’nun ya da o zamanlar Bizans ‹mparatorlu¤u’nun sahip oldu¤u

‹ran’a en yak›n topraklar› anlatmaktad›r. Yine o zamanlarda Anadolu topraklar›na Diyar-› Rum, Anadolu Selçuklular›na da Rum Selçuklular› denmifltir. Pek çok ileri gelen zatta oldu¤u gibi Mevlana Celaleddin için Rumî s›fat›n›n kullan›lmas› da ay- n› anlay›fl›n bir ürünüdür. Hatta Osmanl›lar›n klasik dönemlerinde mekânsal anla- m›na ilave olarak toplumsal bir içerikle karfl›m›za ç›kan Rumelili kavram›; genel anlamda Osmanl› Türklerini di¤er Asyal› Türklerden ay›rmak için ve özel anlamda da ‹mparatorlu¤un flehirli, e¤itimli ve kültürlü bir s›n›f›n› anlatmak için kullan›lm›fl- t›r. Ancak Osmanl›lar›n Balkanlar’a geçmesi ile kavram yeniden daha çok belli bir mekân› isimlendirmifl, imparatorluk ile birlikte eyalet yap›s› belirginleflen Osmanl›

Devleti’nde Anadolu’nun ötesindeki Avrupa topraklar›na Rumeli Eyaleti denir ol- mufltur. Anadolu ve Rumeli Beylerbeyleri ve Kazaskerleri gibi paye ve rütbeler bu dönemin ürünüdür. K›saca, Rumeli, klasik dönemde Osmanl›n›n Avrupa’daki top- raklar›na verilen özel bir isim hâline gelir. 17. yüzy›ldan bafllayarak kurulan yeni eyaletler ve 18. yüzy›l›n arifesinde bafllayan toprak kay›plar› sonucunda Rumeli eyaletinin sahas› giderek daralm›fl ve 1864’ten sonra yürürlü¤e giren Vilâyât-› Umu- miye Nizamnâmesi ile birlikte Rumeli Eyaleti de ortadan kald›r›lm›flt›r. Balkan Sa- vafllar› neticesinde Osmanl›, Bat› Trakya d›fl›nda bölgenin tamam›n› kaybetmifltir.

Ancak bugün bile kullan›lan Rumeli, Urumeli veya Urumcuk kelimeleri bir Os- manl› miras›d›r: Modern Türkiye’nin Avrupa yakas›, yani ‹stanbul’un Avrupa yaka- s› ile birlikte tüm Trakya’y›; konuflma dilinde de zaman zaman Osmanl› Balkanla- r›’n›n tamam›n› anlatmaya devam etmektedir.

(7)

Balkanlar kelimesine gelince, daha önce de k›smen de¤inildi¤i üzere, bu keli- menin kökeni Türkçedir. Balkan kelimesi, “sarp ve ormanl›k s›rada¤; s›k ormanla kapl› da¤; y›¤›n, küme; sazl›k, batakl›k” gibi anlamlara gelmektedir. Osmanl›da da yayg›n bir kullan›ma sahip oldu¤u bilinir. Osmanl›lar bu bölge özelinde kelimeyi fiemseddin Sami’nin anlat›m›yla “Rumeli k›tas›n› garbdan flarka flakk eden silsile-i cibal”e, yani yar›maday› ikiye bölen da¤ silsilelerine atfen kullanm›fllard›r. Zamanla Türkçe konuflan topluluklar taraf›ndan da kullan›lan bu isim, özellikle 19. yüzy›ldan sonra, biraz oryantalizmin yede¤ine konulup, pejoratif bir anlama bürünerek “par- çalanm›fl, bölünmüfl ve etnik çat›flmalar›n yo¤un oldu¤u” bir bölgeyi ve hatta di¤er bölgeleri de anlatmak için kullan›lan bir kavram hâline gelmifltir. Tarihsel sürece bak›ld›¤›nda gerek Balkan ismine gerekse bu ismin ça¤r›flt›rd›¤› bölgesel kimli¤e olumsuz anlamlar›n yüklenmesinde; bölgede meydana gelen çok vahim olaylar ka- dar Bat›’n›n ‘öteki’lefltirme siyasetinin de çok büyük bir pay› olsa gerektir.

K›saca “Balkanizasyon” (Balkanlaflma) süreci, çok boyutlu bir süreçtir asl›nda.

Bir yandan bölge tamamen parçalan›rken öte yandan siyasallaflt›r›l›r. Bat›l›lar tara- f›ndan yine ayn› süreçte, bölgesel kimlikle özdeflleflmifl ‘Balkan’ ismine sistematik bir biçimde de¤iflik ve genellikle de olumsuzluk ça¤r›flt›ran anlamlar yüklenir.

Bunlar aras›nda ‘köprü’, ‘kavflak’ gibi bölgenin büyük güçler aras›nda kalmas›, ge- çifl yollar› üzerinde olmas›n› anlatan metaforlar›n yan› s›ra ‘kaynayan kazan’, ‘ba- rut f›ç›s›’ gibi bölgedeki fliddetli çat›flmalara at›fta bulunan kullan›mlar tedavüle so- kulur. Baflka co¤rafyalardan ve bölge isimlerinden daha çok Balkanlar ismi ile “ça- t›flma” bilhassa yana yana zikredilir. Balkan kelimesinden türemifl olan “Balkanlafl-

Harita 1.1 1801 Tarihli Bir Haritaya Göre Rumeli Bölgesi Kaynak:

http://tr.wikipedia.

org/wiki/Rumeli

Balkan kelimesinin kökeni Türkçedir. “Sarp ve ormanl›k s›rada¤; s›k ormanla kapl›

da¤; y›¤›n, küme; sazl›k, batakl›k” gibi anlamlara gelmektedir. Osmanl›da da yayg›n bir kullan›ma sahip oldu¤u bilinir. Zamanla önce Türkçe konuflan topluluklar, sonra da Bat›l› ülkeler ve oradan da tüm dünya taraf›ndan kullan›lagelmifltir.

Metafor: Bir kavram›n anlat›lmas›nda benzer özelliklerinden dolay› baflka kavramlar›n kullan›lmas›

anlam›na gelmektedir.

Balkanlar’›n ‘barut f›ç›s›’

metaforu ile an›lmas›na sebebiyet veren silahl›

çat›flmalar›n bafl›nda 1878 y›l›ndaki Makedonya olaylar›, 1885 S›rp-Bulgar Savafl›, 1903 ‹linden Ayaklanmas›, S›rp Kral› Obrenoviç’in 1903’te ve Avusturya- Macaristan Veliaht› Franz Ferdinand’›n 1914’te öldürülmeleri gelmektedir.

(8)

mak” kavram› ise ilk defa Birinci Dünya Savafl›’ndan sonra kullan›lan ve bölgede 19. yüzy›l›n bafl›ndan bu yana yaflanan fliddetli savafllar›, parçalanmalar›, ayaklan- malar›, katliamlar› ve kar›fl›kl›klar› tarif etmek için kullan›lm›flt›r. ‘Balkanlaflmak’

ayn› bölgede yer alan birbirine düflman birçok küçük ulus, devlet ve halk›n olufl- turdu¤u karmafl›k siyasi yap›y› anlatmak için kullan›l›r hâle gelir. Kavram, özellik- le 20. yüzy›l›n sonu ve 21. yüzy›l›n bafl› ile birlikte, özellikle Yugoslavya’n›n y›k›l- ma sürecinde ortaya ç›kan trajik ve dramatik olaylar›n eflli¤inde -Orta Do¤u’nun Balkanlaflmas› veya Kafkaslar›n Balkanlaflmas› örneklerinde oldu¤u gibi- dünyan›n herhangi bir yerinde meydana gelen bölünme ve çat›flmalar› tan›mlamakta da kul- lan›lmaya bafllam›flt›r.

Balkanlaflma konusunu anlamam›za yard›mc› olarak en kapsaml› akademik ça- l›flmalardan birini yapan Maria Todorova, Balkanlar’› Tahayyül Etmek adl› eserin- de bölgesel kimli¤in oluflumuna iliflkin de zihin aç›c› bir bak›fl aç›s› sunmaktad›r.

Todorova, Edward Said’in Oryantalizm adl› eserinden hareketle Bat› toplumunun kendisini tan›mlamak için Do¤u toplumlar›na yönelik izledi¤i ‘ötekilefltirme’ siya- setinin bir benzerini Avrupa’n›n do¤usunda gerçeklefltirdi¤ini dile getirmifltir. Sa- id’in Oryantalizm’ine göre uygar-barbar karfl›tl›¤› dünya hegemonya ideolojisini kurmakta bir araç olarak kullan›lmaktad›r. Böylece olas› karfl› durufllar törpülen- mektedir. Avrupa bu karfl›tl›¤›, ele geçirmek istedi¤i co¤rafyalarda kullanmak su- retiyle kendisine hâkim olma, bir anlamda sömürgelefltirme için gerekli olan mefl- ruiyeti de sa¤lam›fl oluyordu. Bat› medeniyeti, Do¤u medeniyetinin karfl›tl›klar›

üzerinden kendi medeniyetini tan›mlamakta idi. Baflka bir deyiflle Do¤u medeni- yeti Bat› taraf›ndan ‘öteki’lefltirilmekteydi.

Balkanlaflma ve Oryantalizm ba¤lant›s› konusunda daha kapsaml› bilgi edinmek için Maria Todorova’n›n kitab›na bak›n›z: Balkanlar’› Tahayyül Etmek, Çev: D. fiendil, ‹stanbul: ‹le- tiflim, 2006.

Bat›’da genel olarak kimlikler öteki üzerinden tan›mlanan bir süreçte infla edil- mifllerdir. Yunan’da vatandafl-yabanc›, Roma’da barbar-medeni sonras›nda da Hris- tiyan-Yahudi, Avrupal›lar-Türkler, demokrat-faflist, liberal-komünist gibi karfl›tl›klar üzerinden infla edilen Bat›l› kimlikler dâhildekiler ve hariçtekilerin var olandan zi- yade tahayyül edilmifl nitelikleriyle tan›mlanm›fllard›r. Bu elbette dinamik bir sü- reçtir; zaman zaman dâhildekilerin yeri hariçtekilerle yer de¤ifltirilebilir ya da her dairenin içinde alt dairelerin veya iç içe geçmifl alanlar›n etkileflimi söz konusu ola- bilir. Avrupal› ya da Bat›l› kimli¤in tan›mlamas›nda Yahudilerin pozisyonu bu ko- Resim 1.1

Balkanlar’›n Do¤u ve Bat› aras›nda

‘köprü’ vazifesi gördü¤ünü haf›zalara kaz›yan iki yap›: Mostar ve Drina köprüleri.

Kaynak: http://www.geziyorumlari.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1051&Itemid=170 http://www.mehmetaslan.com/?p=50

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

Oryantalizm: Yak›n ve Uzak Do¤u toplum ve kültürleri, dilleri ve halklar›n›n incelendi¤i Bat› kökenli ve Bat› merkezli araflt›rma alanlar›n›n tümüne verilen ortak ad.

(9)

nuda oldukça ö¤retici bir örnektir. Avrupa’ya göre tan›mlanan Balkanlar’›n da ben- zeri bir “kimliklendirme” sürecine tabi tutuldu¤u iddia edilebilir. Todorova, Avru- pa’n›n ‘içindeki öteki’ olarak tarif etti¤i Balkanlar’›; barbar, irrasyonel gibi sözcük- lerle yani Bat›’n›n kendisini tan›mlamakta kulland›¤› medeni, rasyonel gibi sözcük- lerin tam tersi ile tarif etti¤ini belirtmekte ve Balkanlar’a yönelik Oryantalizm ben- zeri siyasete de ‘Balkanizm’ ad›n› vermektedir. Todorova, Balkan co¤rafyas›n› ta- n›mlamakta kullan›lagelmifl ‘kavflak’ ve ‘köprü’ gibi metaforlar›n bölgenin ‘yar› Av- rupal›’, ‘yar› Asyal›’, ‘yar› medeni’, ‘yar› oryantal’ olarak tan›mlanmas›na hizmet et- ti¤inin alt›n› çizmektedir.

Maria Todorova ‘Balkanizm’ kavram› ile neyi anlatmaktad›r?

Avrupa kavram›, bir kavram olarak ortaya ç›k›fl›ndan bu yana çok farkl› anlam- larda ifade edilmifltir. Avrupal› sürekli olarak kendini tan›maya, anlamaya, kendin- den hareketle de dünyay› anlamland›rmaya çal›flm›flt›r. Tarihsel olarak incelendi-

¤inde, Avrupa’n›n farkl› idealler temelinde kendi kimli¤ini tan›mlamaya çal›flt›¤›

görülmektedir. Avrupa’n›n Do¤u ve Bat› olarak ayr›lmas› da bilinçalt›nda oluflan benzer bir sürecin politik-co¤rafyada tezahür etmifl bir flekli olarak de¤erlendirile- bilir. Bat›’n›n (Avrupa’n›n) Do¤u’dan ayr›lmas›n›n temelleri 18. yüzy›l Ayd›nlanma- s›na kadar dayanmaktad›r. Bat›’n›n kendini tan›mlama çabas›n›n bir sonucu olarak o zamana kadar bask›n olan ‘kuzey-güney’ ekseninin yerini Do¤u-Bat› ekseninde- ki ayr›m alm›fl ve Ayd›nlanma fikrine ters düflen hâkimiyet, keyfi yönetim, despot- luk, iktisadi geri kalm›fll›k ve irrasyonalite gibi olumsuz ça¤r›fl›mlar Do¤u ile iliflki- lendirilmifltir. Do¤u ile Bat› aras›ndaki Balkan co¤rafyas› ise Bat›l› ayd›nlar taraf›n- dan “yar› Avrupal›”, “yar› Asyal›”, “az geliflmifl”, “bir çat›flma bölgesi” ve “Bat›’n›n böl ve yönet politikalar›na sahne olan bir yer” olarak tasvir edilmifltir. Böylece, Do¤u’nun olumsuz bir silueti oluflturulmufl ve Bat› medeniyetinin ve Bat›l› anlamda medenili-

¤in tan›m› yap›labilmifltir. Bu düflünceler; akademik çal›flmalar, edebi eserler, gaze- teler ve sonralar› kitle iletiflim araçlar›n›n geliflimi ile yayg›nlaflt›r›lm›flt›r.

Avrupa’dan bak›nca Do¤u ile Bat› aras›nda görünen Balkan co¤rafyas› Bat›l› ayd›nlar tara- f›ndan “yar› Avrupal›”, “yar› Asyal›”, “az geliflmifl”, “bir çat›flma bölgesi” ve “Bat›’n›n böl ve yönet politikalar›na sahne olan bir yer” olarak tahayyül ve tasvir edilmifltir.

Bat› literatüründe Balkanlar’› tasvir eden ilk eserler macera romanlar› ve gezi yaz›lar› olmufltur. Bu eserlerde Balkan halklar› vahfli, tehlikeli ve barbar olarak tas- vir edilmifltir. Balkanlar’›n ‘Avrupa’n›n ötekisi’ olarak tan›mlanmas›na hizmet eden bu eserlerin en önemlilerinden bir tanesi Brem Stoker’›n 1897’de yay›mlad›¤› ‘Dra- kula’ adl› Balkanlar’da yaflayan kan emici bir vampirin konu edildi¤i roman›d›r.

Dünyaca ünlü polisiye roman yazar› Agatha Christie, 1925 y›l›nda yay›mlanan Türkçeye Chimneys fiatosunun Esrar› olarak çevrilen eserinde son krallar› suikast ile öldürüldükten sonra cumhuriyet ile yönetilen bir Balkan ülkesi olan ‘Herzoslo- vakya’dan bahsetmektedir. Benzer bir flekilde Belçikal› karikatürist George Remi taraf›ndan yaz›lan ve resimlendirilen ünlü çizgi roman serisi Tenten’in sekizinci ki- tab› olan ‘Ottokar’›n Asas›” Balkanlar’da hayali bir ülke olan ‘Sildavya’daki entrika- lar, savafllar ve darbeleri konu etmektedir. Sildavya ve Herzoslovakya gibi hayali Balkan flehirleri ile Bat›l› okuyucunun beyninde olumsuz bir Balkan imgesi yara- t›lm›fl bulunmaktad›r.

Bu Balkan imgesi co¤rafyan›n içinden ç›km›fl olan baz› önemli edebiyatç› yazar ve yönetmenler taraf›ndan da ifllenmifl ve Bat› hayalindeki Balkan imgesinin kusur-

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

1

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

(10)

suz bir flekilde yans›tan bu kiflileri alk›fllam›flt›r. ‹lk olarak 1945’te yay›mlanan ve 1961’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne lay›k görülen ‹vo Andriç’in Drina Köprüsü adl›

roman›, her ne kadar bir bafl yap›t olsa da yazar›n gerek Balkanlar’a ait köprü im- gesini çok etkili bir flekilde ifllemesi gerekse de¤iflik uluslar›n bir arada yaflayama- yacaklar›na iflaret etmesi aç›s›ndan Bat›’n›n hayalindeki Balkan imgesini yans›tan Balkanlar’›n kendi içinden ç›km›fl en önemli eserlerden biridir. Keza eser 1990’l›

y›llarda bölgenin çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü yap›s›n›n zarar görmesiyle yeniden popülerlik kazanm›fl ve bölgedeki Müslüman, H›rvat ve S›rplar›n bir ara- da yaflayamayacaklar›n›n belgesi olarak lanse edilmifltir. Emir Kusturica ve Milço Manchevski gibi yönetmenler de Balkanlar’› irrasyonel, vahfli ve ilkel olarak sunan filmleri ile büyük baflar›lar elde etmifller ve yine ayn› flekilde Bat›’n›n gözündeki ir- rasyonel ve vahfli Balkan imgesini beyaz perdeye yans›tmaktaki baflar›lar› sayesin- de Bat› taraf›ndan ödüllendirilmifllerdir.

Bat›’n›n kendini tan›mlama çabas›nda Balkanlar’a ne tür bir rol biçilmifltir?

DO⁄U AVRUPA, YUGOSLAVYA VE GÜNEY DO⁄U AVRUPA

“Do¤u Avrupa”, ‹kinci Dünya Savafl›’n›n bitifli ve So¤uk Savafl’›n bafllamas›yla bir- likte Balkanlar› da içine alan ve co¤rafyadan öte ideolojik bir birli¤i temsil eden bir kavramd›r. Balt›k Denizi’nden Adriyatik’e uzanan ülkeleri kapsayan bu tan›m 1989’dan itibaren yerini baflka oluflumlara b›rakm›flt›r.

Bu dönemde Do¤u Avrupal› kimli¤ine paralel olarak ortaya ç›kan baflka bir kimlik de Yugoslavyal›l›kt›r. Yugoslavya üst kimli¤iyle co¤rafyay› oluflturan uluslar bir potada eritilmeye ve bölgesel farkl›l›klar ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Top- lumlar›n kendi yerel müzikleri unutturulmaya çal›fl›lm›fl, yerine o dönemde beste- lenmifl Yugoslav halk müzi¤i geçmifltir. Yine bu dönemde bestelenen Yugoslavca flark›larda genel olarak Güney Slavlar›n›n kahramanl›klar› konu edilerek S›rp, H›r- vat, Boflnak Makedon kimliklerinin yerine Yugoslav kimli¤i yüceltilmifltir. 2000’li y›llarda sars›nt›l› bir dönemden geçen Balkanlar’da bugün bile “Yugoslav” kimli¤i- ne sahip ç›kma e¤ilimleri gözlemlenmektedir. Yugoslav ve Do¤u Avrupal› kimli¤i- ne dönüfl iste¤i kendini bir bofllu¤un içine düflmüfl hisseden bölge insan› için es- kiye duyulan özlemin bir ifadesi olmufltur.

Balkanlar, So¤uk Savafl sonras› dönemde siyasi co¤rafyan›n en fazla de¤ifliklik gösterdi¤i bölgelerden biri olmufltur. Siyasi de¤ifliklikler ihtilaflar› körüklemifltir.

Yugoslavya’n›n parçalanmas› ile genifl bir co¤rafyada kanl› çat›flmalar cereyan et- mifltir. Oluflan otorite bofllu¤u ve güç mücadeleleri aras›nda etnik topluluklar ara- s›ndaki çat›flmalar tekrar alevlenmifl ve bölge bir kez daha Bat›’n›n ‘Balkanlaflmak’

terimini do¤rular nitelikte bölünmelere ve savafllara sahne olmufltur.

Bu geliflmelerin neticesinde Slovenya, H›rvatistan, Makedonya Bosna-Hersek, Karada¤, Kosova ve S›rbistan gibi ba¤›ms›z devletler ortaya ç›km›flt›r. Savafllar›n sona ermesi ve siyasi s›n›rlar›n tekrar çizilmesiyle birlikte bölge yeniden yap›lan- ma sürecine girmifltir. Bu süreçte Balkanlar; Orta ve Do¤u Avrupa’dan ayr› olarak de¤erlendirilmifl ve bölge Güney Do¤u Avrupa olarak an›lm›flt›r. ‘Güneydo¤u Av- rupa ‹stikrar Pakt›’ ve ‘Güneydo¤u Avrupa ‹flbirli¤i Giriflimi’ gibi isimlerden de an- lafl›laca¤› gibi bölgeye yönelik uluslararas› toplum bir yandan isim de¤iflikli¤i ya- parken öte yandan da istikrara ve bölge ile Avrupa’n›n iflbirli¤ine at›fta bulunmak- tad›r. Bu da bölgede otorite bofllu¤unu doldurmaya talip Avrupa Birli¤i ile bölge- nin yeni bir siyasi yap›lanmaya gitti¤inin önemli göstergelerinden birisidir. Balkan-

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

2

(11)

lar kelimesinin olumsuz ça¤r›fl›mlar›n›n aksine Güneydo¤u Avrupa ismiyle istikrar ve iflbirli¤ine at›fta bulunmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu durumun yeni bölgesel kimli¤in ilk ad›mlar› olarak alg›lanmas› gerekti¤i söylenebilir.

Bat› Avrupal› ayd›nlar ve yetkililer So¤uk Savafl döneminin Do¤u Avrupa’s›n›

kendi içinde ikiye bölerek Polonya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya gibi ül- keleri Orta Avrupa olarak tan›mlam›fl ve ilk ifl olarak bu ülkeleri AB’ye üye yapma- ya çal›flm›fllard›r. AB ise bölgeyi Do¤u ve Bat› Balkanlar olarak ikiye ay›rm›fl ve ilk ifl olarak Do¤u Balkanlar’› oluflturan Romanya ve Bulgaristan’› 2007’de AB’ye üye yapm›flt›r. Avrupa Birli¤i’nin resmî belgelerinde yer alan bir baflka isim de Bat› Bal- kanlar olmufltur. Bu kavram, Slovenya d›fl›ndaki Eski Yugoslavya co¤rafyas› ve Ar- navutluk’u içine almakta, Güney Do¤u Avrupa co¤rafyas› içinde henüz Avrupa Birli¤i üyesi olmam›fl devletleri tan›mlamak için kullan›lmaktad›r. Bat› Balkanlar’da AB’ye entegrasyon süreci olanca h›z›yla devam etmektedir. Öte yandan Yugoslav- ya topraklar› ile Arnavutluk, Bulgaristan ve Romanya’y› içine alan bölgeyle ABD aras›nda da yak›n iliflkiler kurulmufltur.

1990’l› y›llarda meydana gelen etnik çat›flmalarla birlikte bölge çok karmafl›k bir yap›ya kavuflmufltur. Bölgede birlefltirici unsurlar olarak ele alabilece¤imiz or- tak kültürel unsurlar erozyona u¤ram›flt›r. Ortak unsurlardan en önemlisi olan din 19. yüzy›ldan itibaren ba¤›ms›z ulusal kiliselerin kurulmas›yla bu özelli¤ini kaybet- mifltir. Öte yandan Türkler, Arnavutlar ve Boflnaklar gibi Müslüman unsurlar da yi- ne ayn› flekilde 19. yüzy›ldan itibaren gerek Katolikler gerekse Ortodokslar taraf›n- dan co¤rafyan›n ötekisi muamelesine tabi tutulmufllard›r. Boflnaklar ve Arnavutlar üzerinden yürütülen politikalarla S›rplar ‹slamofobiyi körüklemifltir. Bu koflullar alt›nda bölgede otorite bofllu¤unu doldurmay› amaçlayan Avrupa Birli¤i’nin ifli çok zor görünmektedir. fiu anda AB, bölgede daha çok siyasi, yasal ve ekonomik me- selelere odaklanmakta, toplumsal dönüflümün temel unsurlar›ndan biri olan kültü- re dair pek bir çaba sarf etmemektedir. Bölge yönetimlerini AB’ye üyelik vaadiyle yap›sal de¤iflikliklere zorlayan Bat› dünyas› bölgesel kimli¤in yeniden inflas› konu- sunda net bir siyaset ortaya koyamam›flt›r. AB’nin bölge kimli¤ini yeniden tan›m- lamakta e¤itim, kültür ve medyaya yo¤unlaflmas› gerekmektedir. Yeni bölgesel kimlik konusunda temel oluflturacak projeler desteklenmeli, e¤itim müfredat› göz- den geçirilmelidir. Özellikle tarih kitaplar›nda s›kl›kla görülen, di¤er ulus, etnik grup, devlet ve ülkelere karfl› düflmanl›k içeren gerçek d›fl› ifadeler ortadan kald›- r›lmal› ve bölge insan›n›n birbirine ba¤l› ve ba¤›ml› oldu¤una yönelik ifadeler içe- ren ortak bir tarih yaz›m› projesine destek verilmesi gerekmektedir.

BÖLGESEL K‹ML‹⁄‹N DAH‹L‹ D‹NAM‹KLER‹

Bölgesel kimli¤in ortaya ç›kmas›nda harici aktörlerin oynad›klar› rolün yan› s›ra en az bunlar kadar önemli bölge toplumlar›n›n oynad›klar› rolden ve kendilerini na- s›l tan›mlad›klar›ndan da bahsetmek gerekmektedir.

19. yüzy›lda ulus-devletlerin bölgede ortaya ç›kmas›nda en önemli paya sahip olan yerel elitler, oluflturduklar› bu yeni devletleri Bat›l› tarzda modern bir yap›ya kavuflturmak için oldukça yo¤un bir çaba harcam›fllard›r. Meydana gelen bu ulus- devletlerin Bat›l› tarzda modern yönetimlere kavuflmas›, e¤itim sisteminin, ekono- mik yap› ve toplumsal hayat›n Bat› örne¤inden yola ç›karak yeniden inflas› bu elit- lerin öncelikli hedefleri aras›nda yer alm›flt›r. Yerel entelektüel s›n›f, siyasi görüfl- leri ne olursa olsun kendilerini ve dolay›s›yla kurduklar› devletleri Avrupa’n›n bir parças› olarak görmüfllerdir. Gerek co¤rafi yak›nl›k gerekse ulusal hareketlerin ba- fl›n› çeken s›n›f›n ço¤unlukla Bat›’da e¤itim görmüfl ve Bat› kimli¤ini benimsemifl

‹slamofobi: ‹slam fobisi (korkusu) anlam›na gelmektedir. ‹slamofobi ayn›

zamanda bir ötekilefltirme sürecine iflaret etmektedir.

Özellikle 11 Eylül 2001’deki New York’taki ‹kiz Kulelere yap›lan sald›r›n›n ard›ndan Bat› dünyas›nda ‹slam ve terörizm kavramlar› daha s›k bir araya getirilmeye bafllanm›flt›r. Radikal partiler ‹slamofobiyi Bat›

ülkelerinde yaflayan Müslümanlar›n potansiyel teröristler olarak

alg›lanmas›n› sa¤lamak için kullanmaktad›r.

(12)

entelektüellerden oluflmas› ve daha da önemlisi tüccar s›n›f›n Bat› metropolleri ile önemli ticari ba¤lar›n›n olmas›, bölgesel kimlikteki Bat›’ya do¤ru yönelifli kaç›n›l- maz k›lm›flt›r. Benzer bir e¤ilim sosyalizmin çöktü¤ü 1989 sonras› Balkan toplum önderlerinde de görülmektedir. “Avrupa’ya geri dönüfl” Avrupa ile entegrasyon ça- balar›n›n en bildik slogan› olmufltur.

Bat›l› ülkelerin Balkan halklar›n› d›flar›dan ‘öteki’lefltirme çabas› ile bölge insan›n›n içe- riden kaynakl› Avrupal›laflma çabas› önemli bir ikilemi de beraberinde getirmifltir.

Bu ikilem bölge edebiyat›nda da göze çarpmaktad›r. Gerçek “Bat›”l› de¤erleri anlamadan yüzeysel anlamda “Bat›l›laflma” ve “s›n›rlarda yaflamak” gibi temalar, 19. yüzy›l bölge edebiyat›n›n en popüler konular› olmufltur. Ancak ilginçtir ki elit- ler bir yana b›rak›l›rsa bugün dahi bölge insan› hâlâ kendi yaflad›¤› co¤rafyay› Av- rupa olarak tan›mlamamakta ve Avrupa denilince ak›llar›na Bat› ve Orta Avrupa gelmektedir.

Güney Do¤u Avrupa tan›m›n›n beraberinde getirdi¤i ve Avrupa ile entegrasyo- nu amaçlayan faaliyetler çerçevesinde bölge toplumlar›n›n Bat›’ya ait oldu¤u fikri- nin toplumun belle¤inde yer etmesi için iki yönlü bir çal›flma yürütülmektedir. Bir yandan bölge ülkelerinin tarihini Antik Ça¤ ve erken Hristiyan dönem ile iliflkilen- diren tarih yaz›c›l›¤› olanca h›z›yla devam ederken, öte yandan Osmanl› “boyundu- ru¤u” alt›nda geçen dönem ‘karanl›k ça¤’ olarak betimlenmekte, Osmanl› Devle- ti’ne karfl› yap›lan savafllar ve ayaklanmalar övülmekte, liderler kahramanlaflt›r›l- maktad›r. Bu dönemde cereyan eden ulus-devlet kurma çabalar› da “dirilifl” olarak betimlenmektedir. Müslüman Osmanl›ya karfl› yap›lan savafllar ele al›n›rken bu top- lumlar›n savafllar› Bat›-Hristiyan medeniyeti için yap›lan fedakârl›klar olarak tarif edilmekte ve topluluklara medeniyetin savunucusu rolü uygun görülmektedir.

1990’l› y›llar›n bafl›nda ba¤›ms›zl›k yanl›s› H›rvat ve Sloven politikac›lar toplumlar›- n›n ba¤›ms›zl›k çabalar›n› “Yugoslav ve S›rp Balkan siyasi geleneklerinden kopup Avrupa’ya geri dönmek” olarak tarif etmifllerdir. Böylece Bat› Avrupa ile Balkan me- deniyetlerini ay›ran s›n›r Osmanl› ve Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u aras›nda- ki siyasi s›n›rlar olarak gösterilmifltir. Bu yolla iki devletin yüzy›llarca Avrupa mede- niyetinin s›n›rlar› içinde yaflad›¤›n› ve Yugoslavya dönemindeki kopuflun ard›ndan ait oldu¤u Bat› medeniyetine geri dönmek istediklerini belirtmifllerdir.

Slovenya ve H›rvatistan kendilerini Balkanlar’dan ay›ran baflka bir özellik ola- rak da Katolikli¤i ön plana ç›karmaktad›r.

Slovenya ve H›rvatistan kendilerini Balkanlar’dan ay›ran bir özellik olarak Katolikli¤i vur- gulamaktad›r.

Böylece ço¤unlu¤u Ortodoks ve Müslüman olan Balkanlar’dan ayr› bir kimli¤e sahip olduklar›n›n alt›n› çizmektedir. H›rvatistan eski lideri Franjo Tudjman, Bat›

Avrupa medeniyetinin s›n›rlar›n›n H›rvatistan’›n güney ve bat›s›ndan geçti¤ini vur- gulam›fl ve güney komflusu olan S›rbistan’› “Avrupa d›fl›”, “Bizans”, “Osmanl›” ve

“Balkan” olarak tan›mlam›flt›r. Balkanlar’a atfedilen özellikler olan “tembellik”,

“vahflilik”, “hoflgörüsüzlük” ve “mant›k d›fl›l›k” gibi terimler ile Tudjman, Bat›’n›n

‘ötekilefltirme’ taktiklerini güney komflusu için kullanmaktan çekinmemifltir. Ru- menlerin bir k›sm› ise ‘Latin’ kökenlerini ön plana ç›kararak hiçbir zaman Balkan- lar’›n bir parças› olmad›klar›n› dile getirmektedir. Romanya’n›n bir zamanlar Avus- turya-Macaristan ‹mparatorlu¤u topraklar› olan Transilvanya (Erdel) ve Banat böl-

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

(13)

gelerinin geliflmemiflliklerinin sebebini Bükrefl’teki yöneticilerin Romanya’y› bir Balkan Devleti gibi yönetmelerine ba¤lamaktad›rlar.

Osmanl› karfl›tl›¤› bir yana b›rak›l›rsa S›rbistan’›n tüm bu tart›flmalar içinde di-

¤er Balkan ülkelerinden farkl› bir durufl sergiledi¤i gözlemlenmektedir. S›rbistan’›n AB entegrasyonu sürecinin istenen h›zla ilerlememesi ülkedeki milliyetçi gruplar›

AB karfl›t› bir konuma itmifltir. Bu durum S›rp milliyetçilerinin ekme¤ine ya¤ sür- müfl ve ülkedeki AB karfl›tl›¤›n› artt›rm›flt›r. S›rp ulusunun hem Katolik hem de ‹s- lam dünyas›n›n yay›lmac› emellerine karfl› Ortodoks dünyas›n›n savunucusu oldu-

¤u tarz›ndaki Bat› karfl›t› bir söylem ile S›rplar, di¤er Balkan uluslar›ndan ayr›lm›fl ve Bat› medeniyetine dahil olmaya çabalamaktansa kendi Ortodoks Balkan kültür- lerine sahip olma söylemini ön plana ç›karm›fllard›r. Ancak son y›llarda meydana gelen geliflmeler ile AB’nin S›rbistan’› da geri kazanma yolunda önemli ad›mlar at- t›¤› söylenebilir. S›rbistan’›n AB’ye üyelik sürecinde son dönemde önemli geliflme- ler meydana gelmifltir.

Katolik ve Ortodoks tüm bölge Hristiyanlar›n›n ötekilefltirdi¤i ortak bir unsur ise hiç kuflkusuz Müslümanlard›r. Bölgede önemli bir unsur olan Müslümanlara karfl› yürütülen düflmanl›k siyaseti, yüzy›llard›r süren bar›fl içinde yaflama kültürü- nün bölgeden kopar›l›p at›lmas› anlam›na gelmektedir. Gerek Balkan Müslüman- lar› gerekse bölgedeki di¤er unsurlar taraf›ndan kabul gören Türko-‹slam kavra- m›yla etnik olarak Türk olmamalar›na ve Türkçe konuflmamalar›na ra¤men Bal- kanlar’da yaflayan Boflnak, Arnavut, Pomak gibi Müslüman gruplar “Türk” olarak tan›mlanmaktad›r. Bunun nedeni, tarihsel nedenlerin yan› s›ra, bölge Hristiyanlar›- n›n etnik kökenleri ne olursa olsun bölge Müslümanlar›n› ötekilefltirme çabalar›d›r.

Bu kültür ögelerinin “ötekilefltirilmesi” çabalar› ise gerçekte toplumlar›n kendi kendilerini inkâr anlam›na gelmektedir. Bu siyaseti güden gruplar, ‹slam kültürü- nün kendi toplumlar›n› da çok derinden etkiledi¤inin fark›na varamamaktad›r.

Bölgesel kimli¤in dâhili dinamikleri ba¤lam›nda yerel elitlerin oynad›¤› rol nedir?

BALKAN K‹ML‹⁄‹N‹ YEN‹DEN DÜfiÜNMEK

Planl› ve programl› bir flekilde devam eden bölge halklar›n› “kimliklendirme”,

“bölgeye kimlik ithali’ ve “Avrupa ve dünya ile bütünleflme” çabalar›n›n yan› s›ra Balkanlar’›n kendi içinden kaynaklanan kendi Balkanl› kimli¤ine sahip ç›kma ça- bas› da gözlemlenmektedir. Bu alternatif Balkan kimli¤i, ne Bat›’n›n bölge için ya- ratmaya çal›flt›¤› Güney Do¤u Avrupal› kimli¤ini, ne Yugoslav kimli¤ini ne de böl- gesel-yerel kimlikleri inkâr etmekte; aksine bu üç unsurun kar›fl›m› olan yeni bir

“Oryantal Balkan” kimli¤i yaratmay› hedeflemektedir. Bu yeni ak›mda Bat› motif- lerinin yan› s›ra Do¤ulu özellikler de ön plana ç›kmaktad›r. Öncelikli olarak genç nesil taraf›ndan benimsenen bu alternatif Balkanl› kimli¤inin, Yugoslavya’da do-

¤up büyümüfl ve ‘Yugonostalji’ diye tabir edilen duyguya sahip orta yafll› nesli de derinden etkiledi¤i görülmektedir.

Popüler unsurlar› öne alan ve gittikçe yayg›nlaflt›¤› gözlemlenen bu ak›m›n ta- mamen temelsiz oldu¤u, entelektüel destek ve dayanaklardan tamamen yoksun oldu¤u da iddia edilemez. Bir kimli¤in inflas›nda inkârlar kadar kabuller, unutma- lar kadar hat›rlamalar, bilinç kadar bilinç d›fl›l›klar gibi bir flekilde sürekli kendile- rini d›fla vuracak “kaç›n›lmaz, engellenemez ve önlenemez” süreç ve vektörlerin varl›klar› da önemlidir. Hayat›n ak›fl› içinde ve bilhassa toplumsala ait olanda ebe- di kopufllar yoktur ve buna dönük politikalar da ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, sonuçlar› itibaryla her zaman kontrol de edilemezler. Tüm bask›lara ve bast›rmala- ra ra¤men insana dokunan ve tabii ki “de¤erli” olan kaç›n›lmaz bir flekilde kendi-

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

3

Yugonostalji: Eski Yugoslavya’y› oluflturan cumhuriyetlerde yaflayan insanlarda görülen eski döneme özlem duyma durumu.

(14)

ni a盤a vuracak ve as›l olan›n sürekli oldu¤unu ortaya koyacakt›r. Semboller bu anlamda oldukça önemli ve anlaml› ifllevler görürler. Bölgesel kimli¤i ay›rt etme- ye yarayan sembollerin bafl›nda müzik, dans ve mutfak gibi unsurlar; yerellikle be- raber bölgeselli¤i tüm tarih, co¤rafya ve kültürüyle ve derinden yans›tan kimlik ak- tar›c›lar› olarak, her yerde oldu¤u gibi, burada da karfl›m›za ç›karlar. Özellikle mü- zi¤in kimlik tan›mlamalar›nda, toplumsal belle¤in canl› tutulmas› ve nesiller boyu aktar›mlar›nda önemli bir ifllevi vard›r. Bölge insanlar›n›n ortak müzikal üretimi, tüketimi ve estetik anlay›fllar›; müzi¤i bölgesel kimli¤in ay›rt edici bir parças› yap- maktad›r. Çalg›lar mesela, bölgesel kimli¤i yans›tan tafl›yan kültürel araçlar›n bafl›n- da gelmektedir. Bölgenin kendi içinden ç›kan yeni kimlik ögelerinin müzikteki yan- s›malar›na örnek Balkanlar’›n sembolü olan akordeonun tekrar popüler olmas›d›r.

Akordeon ile icra edilen oyunlar ve müzikler Balkanlar’a has bir özellik tafl›maktad›r ve bu çalg›n›n yeniden popülerlik kazanmas› bölgenin kendi içinden ç›kan ve Bal- kan kimli¤inin yeniden tan›mlanmas› olarak de¤erlendirebilece¤imiz duruma bir ör- nektir. Bulgaristan’da pop-folk müzik türü olan ‘çalga’, S›rbistan’da rock müzik ile S›rp motiflerinin kaynaflt›r›ld›¤› ‘Yugo-rock’ ve ‘turbo-rock’ ak›mlar› ve Romanya’da

‘manale’ adl› müzik türü Bat›-Do¤u ve Balkanl› kimliklerinin harmanlanmas› ile olu- flan bu yeni kimli¤in müzikteki di¤er yans›malar›d›r. Dobruca’dan Makedonya’ya ve Yunanistan’a uzanan co¤rafyada Rumenlerin hora, S›rplar›n kolo, Makedon ve Bul- garlar›n horo dedi¤i ortak bir danstan söz etmek mümkündür.

Balkanlar’daki uluslar her ne kadar kendilerinin farkl› mutfaklar› oldu¤unu id- dia etseler de bugün hangi ülkeye gidilirse gidilsin birtak›m nüanslarla ayn› tatlar ve hatta ayn› yemeklerle karfl›laflmak mümkündür. Ço¤unun ad› bile ortakt›r: Türk, Bulgar, Rumen, Makedon, S›rp ve Yunan bütün uluslar›n mutfa¤›nda sarma, mu- sakka, cevabi, börek ve çiftele bulmak mümkündür.

Balkan kimli¤inin yeniden düflünüldü¤ü bu süreçte s›n›rl› say›da da olsa ente- lektüel yeni bir dalgan›n varl›¤›n› da burada not etmek gerekir. Bu yeni dalgada il- ginçtir ki özellikle mimari kökenli bir postmodern baflkald›r› dikkat çekmektedir.

Tek düzeli¤e ve ayn›l›klara karfl› ç›kan bir grup Balkanizasyonun flehir, çevre ve bölge mimarisinde asl›nda ciddi bir imkân sundu¤u kanaatini ifade etmektedirler.

Farkl› baflkentlerin farkl› özellikler ortaya koymas›n›, flehirlerin inflas›nda farkl›l›¤›n bir sorun de¤il, bir “de¤er” olarak ele al›nmas›n› önemseyen bir k›s›m ayd›nlar özellikle “çok kültürlülük” ve “çeflitlilik” gibi kavramlar çerçevesinde Balkanlar’da yüzlerce y›lda infla edilen ve korunan yap›lar›n devam›ndan yana görünmektedir- ler. Bir anlamda Balkanizasyonu pozitif bir süreç olarak okumakta ve modern dün- yan›n sorunlar›na çözüm noktas›nda konunun yeniden de¤erlendirilmesinin öne- mine iflaret etmektedirler.

Srdjan Jovanovic Weiss, “On Spatial Distinction as a Positive Aspect of Balkanization”, http://roundtable.kein.org/node/792, 15 May›s 2012.

Bu ba¤lamda sadece mimaride de¤il, daha önce de temas edildi¤i gibi bilhassa son dönemlerde popüler kültürün yan›nda entelektüel düzeyde de Balkanlar’da yaflanan tüm tecrübeleri bir bütün olarak elefltirel bir gözle de¤erlendiren ve Bal- kanl›l›¤› pozitif anlamda içsellefltirmifl de¤iflik alanlarda yap›lan çal›flmalara ve bu çal›flmalara dayal› de¤iflik tekliflere de rastlanmaktad›r. Örnegin, Balkan kökenli ve kendisini de hâlâ bir “Yugoslav” ve “anarflist” olarak tan›mlayan Andrej Grubacic Balkanlaflmaolgusunun, biri “yukar›dan” di¤eri de “afla¤›dan” olmak üzere iki yönü oldu¤undan söz etmektedir. “Yukar›dan” olan›n etnisiteler aras› dayan›flma-

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

Yukar›dan Balkanlaflma:

Etnisiteler aras›

dayan›flmay› ve bölgesel sosyokültürel kimli¤i yok eden, bunlar› fliddet yoluyla ulus-devlet sisteminde bir araya getirmeye ve kapitalist dünya-ekonomisi ile bütünlefltirmeye icbar eden ve yak›n dönemlerde de neo-liberal kültürel kolonyalizmi dayatan tarihsel bir projedir.

(15)

y› ve bölgesel sosyokültürel kimli¤i yok eden, bunlar› fliddet yoluyla ulus-devlet sisteminde bir araya getirmeye ve kapitalist dünya-ekonomisi ile bütünlefltirmeye icbar eden ve yak›n dönemlerde de neo-liberal kültürel kolonyalizmi dayatan ta- rihsel bir proje oldu¤unu ifade etmektedir. Bunun tersine, “afla¤›dan Balkanlaflma”

olgusunun ise sosyokültürel yak›nl›klar›, etnisiteler aras› aktiviteleri, dayan›flma ve karfl›l›kl› yard›mlaflmadan do¤an gelenekleri destekleyen bir geliflmenin ürünü ol- du¤unu; bu ço¤ulcu kültürel gerçe¤in de bu bölgede yaflanan anti-otoriteryen ye- rel öz-yönetimlerde, arazinin ortak kullan›m› örnekleri ve federatif hareketlerde kendisini gösterdi¤ini ifade etmektedir. Balkanlar’›n ve hatta Avrupa’n›n gelece¤i- nin otonom a¤lar ve kültürel olarak farkl› topluluklar taraf›ndan desteklenen, Bal- kanlar’da da tarihsel olarak var olan bir gerçekte, “afla¤›dan” bir federalizmde yat- t›¤› görüflünü savunmaktad›r.

Farkl› “Balkanlaflmalar” konusunda ufuk aç›c› bir çal›flma için bak›n›z: A. Grubacic, “Balka- nization of Politics, Politics of Balkanization”, Globalizations, Vol.9, No.3, 2012, 439-449.

Bu tart›flmalar›n yan›nda Sloven düflünür Slovaj Zizek’in kiflili¤inde de ifadesi- ni bulan, Balkan kimli¤inin inflas›nda, hatta Avrupa’n›n gelece¤i için imparatorluk- lar ba¤lam›nda “Osmanl›y› yeniden düflünen”, tolerans›n ve birlikte yaflaman›n bir modeli olarak Osmanl›y› da yeniden gündeme getiren tart›flmalar da mevcuttur. Bu tür tart›flmalarda afl›lamaz görünen olumsuz Balkanl› ve bilhassa Osmanl› imgesi- nin pozitif unsurlarla yeniden gündeme getirilmesi, bölgesel kimli¤in inflas› aç›s›n- dan çok önemli bir bafllang›ç noktas› olabilir. Bu tür tart›flmalar onca fleye ra¤men bu bölgede yan yana yaflayan ve ayakta kalan farkl› kültürlerin, kimliklerin ve ya- p›lar›n bir yandan nas›l olup da ayakta kalabildi¤ini sorgularken öte yandan da as- l›nda gerçe¤in bambaflka bir yerde olabilece¤ine de iflaret etmektedir.

Slovaj Zizek, “Avrupa’n›n Gelece¤i Osmanl› Gibi Olmal›”, Radikal Hayat, 02.10.2011, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1065048.

Gerçekten de bu bölgeye atfedilen fliddet ve çat›flma gibi olumsuz imajlar›n ta- rihsel gerçe¤i bile hiç de do¤ru yans›tmad›¤›n›n ortaya konulmas› aç›s›ndan bu tar- t›flmalar oldukça önemlidir. Bölge yüzlerce y›l nas›l olduysa bugün de pekâlâ or- tak kimliklerin, birlikte yaflaman›n, bar›fl›n ve iflbirli¤inin de mekân› ve hatta sem- bolü olabilir. Türk D›fliflleri Bakan› Ahmet Davuto¤lu da bu konuda hem bir bilim adam› hem de bir siyasetçi kimli¤i ile ufuk aç›c› fikirler ortaya koymaktad›r. Bir yandan Balkanl›lara kendilerine dayat›lan bölge ile ilgili olumsuz kimli¤in tarihsel gerçekli¤i tam olarak yans›tmad›¤›n› hat›rlat›rken öte yandan da özellikle bölge aç›s›ndan “tarihin normalleflmesi”nin gerekti¤ini ›srarla vurgulamaya çal›fl›r. Davu- to¤lu’na göre “19. yüzy›l›n son çeyre¤i” ile “20. yüzy›l› paranteze al›rsan›z, ondan önceki uzun as›rlar Balkanlar’da bar›fl as›rlar›d›r... Savafllar›n hiçbirisi de Balkan milletlerinin kendi iradeleriyle ortaya ç›km›fl savafllar de¤ildir.... As›rlarca bu millet- ler, halklar, topluluklar, bütün Balkan flehirlerinde bir arada yaflad›lar. Ve d›flar›dan gelen bu müdahaleler içinde çok büyük ac›lar› da yaflad›k, flimdi bu ac›lar› paylafl- ma vaktidir.” Tarihin normalleflmesini Balkanl› milletlerin birbirine bak›fl›n›n ye- ni bir zihniyetle ele al›nmas› olarak yorumlayan Davuto¤lu, bunun da befl unsuru- nun oldu¤unu belirtir. ‹lk olarak Edirne, Selanik, Üsküp, Saraybosna gibi Balkanl›

flehirlerin normalleflmesi gerekti¤ini söyler. ‹kinci unsur, devletlerin normalleflme- si yani devletler aras› iliflkilerin normalleflmesidir. “Üçüncüsü de bölgesel normal-

N

M A K A L E M A K A L E

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

Tarihin Normalleflmesi:

Tarihî gerçeklikleri olduklar›

ba¤lamdan kopararak ya da istisnai olaylar› determinist bir bak›flla sistematik olarak tekrar eden

gerçeklermiflçesine ve belli bir tarihe özgülleyerek ele almamak; tarihî ideolojilerin bir nesnesi hâline getirmemek,

araçsallaflt›rmamak ya da ola¤and›fl›l›klar›n ve çat›flmac› bir kültürün arac›

hâline getirmemek; olay ve olgular› insani

unsurlar›ndan soyutlamadan bir bütün olarak oldu¤u gibi okumak ve de¤erlendirmek.

Afla¤›dan Balkanlaflma:

Sosyokültürel yak›nl›klar›, etnisiteler aras› aktiviteleri, dayan›flma ve karfl›l›kl›

yard›mlaflmadan do¤an gelenekleri destekleyen bir geliflmenin ürünüdür. Bu ço¤ulcu kültürel gerçe¤in de bu bölgede yaflanan anti- otoriteryen yerel öz- yönetimlerde, arazinin ortak kullan›m› örnekleri ve federatif hareketlerde kendisini gösterdi¤ini ifade etmektedir.

(16)

leflme, entegrasyon ve bölgesel sahiplenme ortam› ortaya ç›karmak” diyen Davu- to¤lu, hedef olarak da “bölgesel bir alan oluflturmak. Onun için Balkan bar›fl› di- yoruz. ‹stiyoruz ki ekonomik olarak, kültürel olarak siyasi olarak Balkanlar’daki her bir millet birbirine tam anlam›yla entegre” olsun der. Dördüncüsü unsur ola- rak da “Avrupa’n›n normalleflmesi”ni ele alan Davuto¤lu’na göre bu unsur da “ye- ni bir Avrupa’da yeni bir Balkanlar kurmaya” hizmet edecektir. Tarihin normallefl- mesinin beflinci unsuru olarak “Balkanlar’›n küresel siyaset kültüründe çok kültür- lülükle yer edinmesi”ni zikreden Türk D›fliflleri Bakan›’na göre “bugün küresel kül- türün en büyük açmaz› ve en büyük problem alan›, küresel kültürde çok kültürlü- lü¤ün mikro ünitelerde yaflayabilme kabiliyetidir.” Ona göre “Balkanlar bu prati¤i geçmiflte yaflad›klar› için gelecekte de yaflayabilirler” ve küresel kültüre de bir kat- k›da bulunabilirler. “Saraybosna’da Baflçarfl›’da yürürken ayn› sokak üzerinde gi- derken kilisenin, caminin, havran›n arka arkaya ayn› sokaklarda beraber buluna- bilmesi, Üsküp’te bunun olmas›, Selanik’te olmufl olmas› büyük küresel kültür için bir ümittir ve bir feyz kayna¤›d›r, bir ilham kayna¤›d›r” diyen Davuto¤lu gelece¤in

“Balkan milletleriyle birlikte bir bar›fl gelece¤i” olarak tasavvur edilmesinin önem- li oldu¤unun ›srarla alt›n› çizer.

“D›fliflleri Bakan› Say›n Ahmet Davuto¤lu’nun IV. Büyükelçiler Konferans› Vesilesiyle Trak- ya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde Yapt›¤› Konuflma”, 29 Aral›k 2011, Edirne, http://www.mfa.gov.tr/buyukelciler-konferansi-vesilesiyle-trakya-universitesi-balkan- kongre-merkezinde-yaptigi-konusma-29-aralik-2011.tr.mfa.

Bu görüfllerini daha sonra, Balkanlar bölgesinde iflbirli¤ine iliflkin “entelektüel ve siyasi çevrelerde daha genifl kat›l›ml› bir tart›flmay› teflvik etmek amac›yla” bir Vision Paper’da daha sistematik hâle getiren Davuto¤lu, bu yay›n ile muhtemel ça- l›flmalarda uygulanabilecek “bir dizi yöntem ve politika ilkeleri”ni alternatif bir viz- yon temelinde ortaya koymaya çal›fl›r. Ona göre, “yeni bir yaklafl›m, yöntem ve politika ilkelerine” dayanmal›d›r. “Kendi içlerinde Balkanlar’da bölgesel iflbirli¤ine yönelik yaklafl›m›n gelifltirilmesine yard›mc› olabilecek, üç yöntem ve dört politika ilkesini” Balkanl›lar›n dikkatine sunar. Ona göre “yönteme iliflkin ilk ilke kriz-mer- kezli bir yaklafl›m yerine, vizyon-merkezli bir yaklafl›ma sahip” olmakt›r. Ona gö- re “kriz-merkezli yaklafl›m günümüz meseleleriyle u¤rafl›rken geçmifl krizlerin ay- r›nt›lar›na tak›l›p kalacakt›r ve böylece bilerek ya da bilmeyerek farkl› ba¤lamlar- da bu ac› dönemin olumsuz miras›n› sürekli yeniden üretecektir. Bunun tersine, vizyon-merkezli yaklafl›m bu krizlerin ötesine gitmeye çal›flmakta ve bugünün me- selelerini yeni bir çerçeve ve yepyeni bir vizyon ile ele almay› önermektedir.” Yön- teme iliflkin ikinci ilkeyi “geçmifle dönük bir yaklafl›m yerine gelece¤e dönük bir yaklafl›m” olarak aç›klayan Davuto¤lu “tarihi geçmiflin bir yükü ve gelece¤in önün- de bir engel olarak kavramsallaflt›rma”y› tehlikeli bir yaklafl›m olarak de¤erlendirir.

Ona göre, Balkanlar “ça¤›n zorluklar›na gö¤üs gererken geçmiflin tutsa¤› olmak yerine gelece¤ini planlamak durumundad›r”. Yönteme iliflkin üçüncü ilkeyi ise

“bölgesel sorunlara ideoloji-temelli bir yaklafl›m yerine de¤er-temelli bir yaklafl›m”

olarak formüle eden Türk D›fliflleri Bakan›, “de¤er-temelli bir vizyon Balkan ulus- lar›n›n etnik, dinî ya da mezhepsel farkl›l›klara bak›lmaks›z›n belli ortak de¤erler üzerinde uzlaflabilece¤ini varsayar. Bu vizyon, esasen So¤uk Savafl› hat›rlatan ide- olojik dogmatizmi ya da daha sonralar› komflu bölgelere yay›larak bölgede y›k›ma neden olan etnik milliyetçi ideolojileri yeniden üreten ideoloji-temelli yaklafl›mla çeliflir” der. Bu, yönteme iliflkin ilkelerin ard›ndan, politikaya iliflkin ilkelere geçen

16 Balkanlar’da Siyaset

S O R U

D ‹ K K A T DÜfiÜNEL‹M

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

(17)

Davuto¤lu’na göre e¤er 100. y›l›nda “Balkan Savafllar›’ndan Balkan Bar›fl›’na giden bir yol infla edilecekse taraflar›n flu dört temel ilkeye de sahip olmalar› gerekecek- tir. Birincisi, bölgesel sahiplenme ve kapsay›c›l›kt›r. ‹kincisi, bölgesel yeniden bü- tünleflmedir. Üçüncüsü, Avrupa entegrasyonunu dikkate almak gerekir. Dördüncü ilke, “bölgesel ve küresel örgütlerde ortak tutum ve durufl” gelifltirilmesidir.

Davuto¤lu’nun Balkan vizyonu için ayr›ca bak›n›z: A. Davuto¤lu, Gelece¤e Dönük Bir Bal- kan Vizyonu, D›fliflleri Bakanl›¤›- Stratejik Araflt›rmalar Merkezi, Vision Paper, http://sam.gov.tr/tr/a-forward-looking-vision-for-the-balkans/ Bu bölümde ele al›nan ko- nularla ilgili olarak ayr›ca bu kitab›n 8. Ünite’sinde yer alan ve Tuncay Babal› taraf›ndan haz›rlanan “2000’li Y›llarda D›fl Politikada Balkanlar’›n Yeri” bafll›kl› bölüme bak›n›z.

Balkan tarihini bar›fl vizyonu temelinde alternatif bir okumaya tabi tutan baz›

yazarlar asl›nda bölgenin kriz, çat›flma ve savafllarla birlikte an›lmas›n›n tarihsel bir yan›lg›dan ibaret oldu¤unu, bölgesel iflbirli¤i çabalar›n›n ve gerçekleflen örnekle- rin hiç de az›msanmamas› gerekti¤ini iddia etmektedirler. Mesela fiule Kut ve N.

Asl› fiirin, ortak çal›flmalar›nda, Balkan siyasetinin iflbirli¤ine dayal› gayet parlak bir yüzünün oldu¤una da dikkat çekmekte ve bunun da yaflanan örneklerle pekâlâ ra- hatl›kla ortaya konulabilece¤ini ifade etmektedir. Ancak maalesef özellikle 1990’l›

y›llarda bölgede yaflanan çat›flmalar›n daha çok ön plana ç›kar›lmas›, “ne anlafl- mazl›kla dolu ortam›n içindeki iyi komfluluk iliflkileri ne de bölgesel iflbirli¤i için birlikte hareket etme örnekleri, Balkanlar’daki çat›flma ve çat›flma çözümü çabala- r›n›n yar›s› kadar bile dikkat çekmemifl..., Balkan siyasetinin bir de parlak yüzünün oldu¤u..., bu parlak yüzün büyümesinin bölgede istikrar ve güvenli¤in tesis edil- mesini sa¤layabilece¤i” gündeme getirilmemifltir. Kut ve fiirin’e göre, “1990’lar›n Balkanlar›’nda samimiyetle ortaya konulan iflbirli¤i çabalar›n›n, savafl ve anlaflmaz- l›¤›n ortas›nda, dikkat çekmemesi pek flafl›rt›c› olmasa gerek.” Fakat Balkanlar, ön- cesi ve sonras› ile So¤uk Savafl döneminde “hiç de az›msanmayacak say›da iflbirli¤i giriflimlerinin hayata geçirildi¤i bölgelerden biridir.” Yazarlara göre, “1930 y›l›nda bafllayan Balkan Konferanslar›, bölge milletlerinin iktisadi, sosyal, kültürel, siyasal ve entelektüel alanlarda gevflek bir federasyon oluflturmas›n› amaçl›yordu. 1934’te kurulan Balkan Pakt› ile Balkan Konferanslar›, bu amac› k›smen gerçekleflmiflti”.

Benzer flekilde, “II. Balkan Pakt› diye de bilinen 1953-54’te varl›k göstermifl Balkan

‹ttifak›”na da dikkat çeken Kut ve fiirin, Balkanlar’›n “istikrars›zl›¤a mahkûm bir bölge” olmad›¤› kanaatindedir. Yugoslavya’da yaflanan anlaflmazl›¤›n da “tüm böl- ge devletlerine a¤›r bir ders verdi¤ini iddia eden yazarlar, bu krizin önemli bir so- nucunun da oldu¤unu not ederek, “Balkan devletlerinin anlaflmazl›klar›n veya a¤›r güvenlik konular›n›n çözümü için güç kullanma yoluna gitmeyeceklerini ve özel- likle yumuflak güvenlik alanlar›nda iflbirli¤ini artt›racaklar›n› rahatça bekleyebiliriz.

Balkanlar’›n en çat›flmal› dönemi olan 1990 ve 1995 y›llar› aras›nda bile yaflanan deneyim bu beklentiyi do¤rular niteliktedir” demektedir. Kut ve fiirin’e göre evvel emirde bir “III. Balkan Savafl› ç›kmam›flt›r. Birçok beklentinin tersine, savafl eski Yugoslavya’n›n belirli topraklar›yla s›n›rl› kalm›fl, Balkanlar’›n di¤er taraflar›na s›ç- ramam›flt›r. ‹kinci olarak, 1990’lar›n Balkanlar’› dinî savafllar›n sahnesi hâline gel- memifltir... Üçüncü olarak, eski Yugoslav Federasyonu haricinde bölgede herhan- gi bir s›n›r de¤iflimi yaflanmam›flt›r.” Kut ve fiirin, Balkanlar’da iflbirli¤inin aktörleri aç›s›ndan da kapsaml› oldu¤u kanaatindedir. Onlara göre bu çabalar “hem hükû- metleri hem de hükûmet-d›fl› aktörleri kapsam›flt›r. Düflünce kurulufllar›, entelek- tüeller, ifl adamlar› ve bölgedeki sivil toplum örgütleri aras›nda sosyalizmin sona

17

1. Ünite - Kavramsal Çerçeve: ‹simlendirme ve Bölgesel Kimli¤in ‹nflas›

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

Balkan tarihi sadece çat›flmalardan ibaret de¤ildir. Bölge toplumlararas› birlikte yaflam›n ve iflbirli¤inin örnekleri aç›s›ndan oldukça zengin bir tarihe de sahiptir.

Referanslar

Benzer Belgeler

• 27 Kasım 1926’da Arnavutluk ve İtalya arasında Tirana Paktı (Dostluk ve Güvenlik Antlaşması) imzalanıyor..

• Geleneksel Otorite: yönetme gücünün kaynağını geleneksel alışkanlıklar veya yapılar belirler.. Yaşa, soya, veya dini normlara dayalı otoriteler buna örnek

■ Spiral göbe¤in sökülmesi sonucunda daralan tüp her noktada eflit olarak uygulad›¤› radyal bas›nçla ek boyunca kesin s›zd›rmazl›k ile elektriksel ve mekanik

so¤uk haddehanede üretilmifl, tavlama yap›lmam›fl, rulodan kesilmifl sac CCRD 0.40 2.00 So¤uk haddelenmifl, sürekli tavlama yap›lm›fl, dilinmifl rulo. CRD 0.30 1.20

Sivil toplum özel alan olarak devletin kamusal otoritesinden ba ğımsızlaşırken, siyasal kamusal alan da, burjuva anayasal devlet ile ilişkisinde eri şkin formuna

(Turuncu cüce y›l- d›zlar, Günefl’ten biraz daha küçük ve so¤uk, ama buna karfl›n daha uzun ömürlü y›ld›zlard›r. Böyle bir y›ld›z, çevresine daha az

Kanserle savaflmaya yarayan genlerin ya- flam süresini de uzat›yor olmas›, mant›¤a hiç de ayk›r› de¤il: Tümör oluflumuna engel olan bir gen, kanserden ölmenize de

Ne var ki, bunun için daha düflük güçte, çok say›da lazer kayna¤›n›n kullan›lmas› mümkün.. Bir kere böyle bir f›rlatma üssü kurulduk- tan sonra, çok düflük