• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE DE YAĞLI TOHUMLAR POTANSİYELİ, ENERJİ TARIMI VE BİYODİZEL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE DE YAĞLI TOHUMLAR POTANSİYELİ, ENERJİ TARIMI VE BİYODİZEL"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE’DE YAĞLI TOHUMLAR POTANSİYELİ, ENERJİ TARIMI VE BİYODİZEL

Baran YAŞAR1 O.Sedat SUBAŞI2 Osman UYSAL2 byasar@cu.edu.tr sedatsbs@gmail.com uysalosman@hotmail.com

1 Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Araştırma ve Uygulama Çiftliği, Adana.

2 Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Mersin.

ÖZET

Bu çalışmada; Türkiye’deki yağlı tohumlar üretim potansiyeli, enerji tarımı ile biyodizel üretimi, hammadde ve enerji potansiyeli açısından ayrıntılı olarak incelenmiştir. Biyodizel üretiminde özellikle hammadde olarak karşımıza çıkan yağlı tohumlar ve buna bağlı olarak yapılan enerji tarımında karşılaşılan sorunlar değerlendirilmiştir. Biyodizel üretiminin avantaj ve dezavantajları ortaya konularak; çözüm önerileri ve geleceğe yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yağlı tohumlar, enerji tarımı, biyodizel, enerji.

OILSEED POTANTIAL, ENERGY FARMING AND BIODIESEL IN TURKEY

ABSTRACT

In this study; potential of oilseeds production in Turkey, the production of biodiesel and energy to agriculture has been examined in detail in terms of raw materials and energy potential.

Biodiesel production, especially the oil seeds are evaluated us as raw material and energy problems in agriculture. Revealing the advantages and disadvantages of biodiesel production;

suggestions were presented for the future.

Keywords: Oilseeds, energy farming, biodiesel, energy.

(2)

1. GİRİŞ

Dünyada ve ülkemizde artan biyoyakıt üretimiyle birlikte, yağlı tohumlu bitkiler ve özellikle enerji bitkilerine olan talep giderek artmaktadır. Özellikle ülkemiz gibi ham yağ ve yağlı tohumlu bitkiler üretiminde yetersiz kalan ülkeler, enerji ve gıda üretimi ikilemiyle karşı karşıya kalmaktadır. Buna bağlı olarak bir yandan stratejik önem kazanan yağlı tohumlu bitkiler ile ham yağ üretim potansiyelini ve dolayısıyla da biyoyakıt üretimini artırmaya çalışan ülkeler ile açlık ve yoksulluk çeken azgelişmiş-gelişmekte olan ülkeler arasında gıda-enerji üretimi arasında yaşanan gerilim giderek artmaktadır.

Son yıllarda özellikle biyobenzin-biyodizel, çevre bilinci ve hızla artan petrol bağımlılığı durumunda devreye giren ve enerjide dışarıya bağımlılığı azaltan alternatif enerji kaynakları önemli gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevre kirliliğini önlemeleri, enerji güvenliğinde çıkış noktaları olmaları ve kırsal kalkınmaya sağladıkları katkılar da önemli ölçüde bu enerji türlerinin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Ancak enerji amaçlı bitkisel üretimin yaygınlaşması, alternatif üretim ve tüketimlerin yanında, ormanlık alanları da zorlaması farklı tartışmalara yol açmaktadır (Yaşar ve Ören,2008) .

Ülkemiz enerji kaynakları arzında yetersiz kalmakta ve enerji ihtiyacının önemli bir kısmını ithal etmektedir. Son yıllarda enerji arzını artırmaya çalışan ülkemiz; yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve artırma çabalarını hızlandırmıştır. Özellikle, 2000 yıllara gelindiğinde biyodizel ve biyobenzin gibi biyoyakıt üretimini artırmaya çalışmış, hatta biyodizel üretim potansiyelinde bir dönem Avrupa Birliği ülkelerinde Almanya’dan sonra ikinci sıraya ulaşmıştır

Biyodizel; kolza (kanola), ayçiçek, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile (metanol veya etanol) reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür. Evsel kızartma yağları ve hayvansal yağlar da biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir. Hatta donmuş yağ ve balık yağı gibi hayvansal yağlar da biyodizel yakıt yapımında kullanılabilir (Anonim, 2016a). Biyodizel araçlarda ve ısınmada rahatlıkla kullanılabilen, doğada kısa sürede çözünebilen, diğer yakıtlara oranla emisyon değerleri daha az olan çevreci bir yakıt türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Biyodizel; çevre dostu, yenilenebilir hammaddelerden elde edilebilen, atık bitkisel ve hayvansal yağlardan üretilebilen, anti-toksik etkili, biyolojik olarak hızlı ve kolay bozunabilen, kanserojenik madde ve kükürt içermeyen, yüksek alevlenme noktası ile kolay depolanabilir, taşınabilir ve kullanılabilir, yağlayıcılık özelliği mükemmel, motor ömrünü uzatan, motor karakteristik değerlerinde iyileşme sağlayan, kara ve deniz taşımacılığında kullanılabilen, ısıtma sistemleri ve jeneratörlerde kullanıma uygun, stratejik özelliklere sahip, mevcut dizel motorlarında hiçbir tasarım değişikliği gerektirmeden kullanılabilen ve ticari başarıyı yakalamış bir yeşil yakıttır (Karaosmanoğlu, 2004).

Bu çalışma kapsamında Türkiye’de yağlı tohumlar üretim potansiyeli, enerji tarımı ile biyodizel üretimi, hammadde ve enerji potansiyeli açısından ayrıntılı olarak incelenmeye çalışılmış, biyodizel üretiminde özellikle hammadde olarak karşımıza çıkan yağlı tohumlar ve enerji tarımında karşılaşılan sorunlar değerlendirilmiştir.

2. YAĞLI TOHUMLAR POTANSİYELİ

Dünyada ve ülkemizde stratejik bir öneme sahip olan yağlı tohumlu bitkiler; başta gıda amaçlı olmak üzere, küspelerinden hayvan yemi üretimi ve biyoyakıt hammaddesi olarak değişik sektörlerde kullanılmaktadır. Ülkemizde yağlı tohumlar üretimi 2015 yılı itibariyle

(3)

yaklaşık olarak 3.5 milyon ton olup, bu üretimi sırasıyla ayçiçeği, pamuk, soya, yerfıstığı, kolza ve aspir tohumu izlemektedir (TUİK,2016). Ülkemiz bitkisel ham yağ üretiminin 2014 yılı itibariyle 755 bin ton olduğu görülmektedir. Aynı dönem ithalat rakamları incelendiğinde; yağlı tohum ve türevleri ithalatımız miktar olarak 6.24 milyon ton ve değer olarak ise yaklaşık olarak 4.3 milyar $ gibi yüksek bir rakam olarak karşımıza çıkmaktadır (BYSD, 2016). Ülkemiz yağlı tohumlar ve ham yağ potansiyeli açısından dışa bağımlıdır ve net ithalatçı bir özellik göstermektedir.

Ülkemizde bölgeler arasındaki iklimsel farklılıklara rağmen yağlı tohumlu bitkilerin tamamı başarıyla üretilebilmekte, buna rağmen ülkemizde yeterli miktarda yağlı tohum üretimi gerçekleştirilememektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan tarımsal teşvik ve desteklere rağmen, yağlı tohumlu bitkilerde karşılaşılan arz sorunu halen devam etmektedir. Yağlı tohumlar ve ham yağ üretimi açısından net ithalatçı olan ülkemizde;

hammaddesini ham yağ ve yağlı tohumlar oluşturan biyodizel gibi biyoyakıtların üretimi direk olarak dışa bağımlı bir yapı göstermekte ve eleştirilere neden olmaktadır. Biyodizelin standart hammaddesi olarak kullanılan kolzanın, artan üretim rakamlarına karşın hammadde açısından yeterlilik sorunu halen devam etmektedir.

3. ENERJİ POTANSİYELİ

Ülkemiz petrol üretimde dışa bağımlı bir yapı göstermekle birlikte, 2015 yılı ham petrol ithalatımız yaklaşık olarak 25 milyon ton olarak karşımıza çıkmaktadır (TUİK, 2016). Ülkemiz ham petrol ihtiyacını yaklaşık % 90 oranında ithalatla karşılamaktadır (EPDK, 2014).

Türkiye’nin genel enerji dengesi rakamları incelendiğinde ise; ülkemiz yaklaşık olarak tükettiği enerjinin dörtte üçünü ithal etmektedir (Türkyılmaz, 2015). Ülkemiz enerji konusunda net ithalatçı konumunda olup, son yıllarda değişik alternatifler ve enerji verimliliği konusunda yapılan çalışmalarla, bu rakamın ülkemiz lehine düşürülmesi amaçlanmaktadır.

Türkiye’de enerjiye olan dışa bağımlılık bir yana yurt içinde devlet tarafından akaryakıt fiyatlarına uygulanan yüksek vergiler dikkat çekmekte ve önemli bir gelir kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. 2016 yılı ocak ayı boyunca uluslararası piyasadaki fiyatlara bağlı olarak benzin ve motorin fiyatları ülkemizde değişim göstermiş ve vergisiz bayi satış fiyatı ortalaması 95 oktan kurşunsuz benzin için 1,41 TL/LT, motorin için ise 1,27 TL/LT olarak gerçekleşmiştir.

Benzinde 4,25 TL/LT düzeyindeki nihai fiyatın %66.59’luk kısmının vergi, %22.11’lik kısmının ürün maliyeti ve %11.30’luk kısmının ise piyasada faaliyet gösteren şirketlerin brüt kar marjı olduğu görülmektedir. Motorinde 3,38 TL/LT düzeyindeki nihai fiyatın %62.43’lük kısmının vergi, %22.46’lık kısmının ürün maliyeti, %15.11’lik kısmının ise piyasada faaliyet gösteren şirketlerin brüt kar marjı olduğu ve LPG (Otogaz) fiyatının %50.49’luk kısmı vergilerden, %25.25’lik kısmı ürün fiyatından ve %24.26’lık kısmı toptancı, dağıtıcı ve bayi marjı ile gelir payından oluştuğu yapılan tespitler arasındadır (EPDK, 2016). Akaryakıt fiyatlarına litre başına uygulanan yüksek vergiler, doğrudan tüketicileri ve başta tarım sektörü olmak üzere tüm sektörleri etkilemektedir. Bununla birlikte kaçak akaryakıt kullanımı ve akaryakıt piyasasının denetimi gibi sıkıntılı konular söz konusuyken, biyoyakıtlar ve özellikle biyodizel gibi yeni bir yakıtın sektöre girmesi ve takip edilmesi cazip gelmemektedir.

Ülkemizde yaşanan enerji açığı; başta güneş enerjisi olmak üzere, rüzgâr ve biyodizel gibi biyoyakıt kaynaklarıyla desteklenebilecek bir özellik göstermektedir. Özellikle biyodizel gibi hammaddesini tarımsal kaynaklardan sağlayan biyoyakıtlar karşımıza önemli bir seçenek olarak çıkmaktadır. Ülkemiz biyodizel üretiminde ve kullanımında önemli altyapıya sahip olmasına rağmen bu kaynaklar yeterince kullanılmamaktadır.

(4)

4. ENERJİ TARIMI POTANSİYELİ

Son yıllarda yüksek büyüme hızlarına sahip, ekstrem yetiştiricilik koşullarına kolayca adapte olan, birim alandan yüksek verim alınabilen (ortalama 20–30 ton kuru madde) ve 4 karbonlu organik bileşikleri bağlamaları nedeniyle C4 bitkileri olarak tanımlanan enerji bitkileri üzerine yapılan çalışmalar yoğunlaşmıştır. Dallı darı, tatlı sorgum, fil çimeni vb.

bitkilere genel olarak C4 tipi bitki grubu enerji bitkileri, bu bitkilerle yapılan yetiştiriciliğe de

“enerji tarımı” denilmektedir. Dünya nüfusunun hızla artması sebebiyle enerji de üretim ile tüketim arasında ki fark gün geçtikçe artmaktadır. Fosil kökenli yakıtların enerji üretiminde ki kullanımı dünya da olduğu gibi ülkemizde de oldukça yaygındır. Ancak bu durum, yenilenemeyen bu enerji rezervlerinin hızla tükenmesine aynı zamanda da çevresel tahribata neden olmaktadır (Anonim, 2016b).

Dünyada petrol fiyatlarında yaşanan dengesizlikler ve fiyat istikrarsızlığı ülkeleri düşük maliyetli, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji üretimine itmektedir. Enerji bitkileri bu kapsamda enerji üretiminde hem hammadde temini hem de enerji dönüşümü açısından bulunması kolay ve üretimi ucuz olan seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bitkilerinin ekstrem koşullara adaptasyonlarının olması sebebiyle üretim maliyetleri düşük olmakla beraber, biyokütle ve biyoyakıt verimleri yüksektir.

Ülkemiz, petrol ithalatına her yıl milyarlarca dolar ödemekle birlikte petrol arzında yaşanan istikrarsızlıklardan doğrudan etkilenmektedir. Yaşanan bu sıkıntılar ülkemizde alternatif enerji üretimi ve enerji tarımı seçeneklerini ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda biyoyakıtlar ülkemizde gerekli altyapı çalışmaları yapılarak kolaylıkla üretilme imkânına sahip seçenekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Enerji tarımıyla; düşük maliyetli ve büyük ölçekte üretim, düşük tarımsal girdi kullanımı, tarımsal açıdan birim alana yüksek verim ve verimsiz topraklarda yetiştirilme kolaylığı vb. açılardan avantajlar sağlanmaktadır.

5. ÜLKEMİZDE BİYODİZELDE YAŞANANLAR

Ülkemizde biyodizel konusunda ilk çalışmalar 1980’li yıllarda başlamış olup, 2000’li yıllara gelindiğinde sektöre olan ilgi artış göstermiştir. Bunu takip eden dönemde biyodizel sektörü hızla gelişme göstermiş ve biyodizel üretiminde hızlı bir artış olmuştur. 2005 yılında kurulu biyodizel üretim potansiyelimiz AB ülkeleri içerisinde 2. sıraya kadar yükselmiştir. Bu noktada hızla artan biyodizel üretimi; kayıt dışı üretim, standart ve kalitesiz üretim, vergi (özellikle özel tüketim vergisi) konusunda yaşanan sıkıntılar ve üretimde kullanılan hammaddeye olan aşırı talep dikkatlerin bu sektöre çekilmesine ve önlem alınmasına neden olmuştur.

Sektörde hızla artan firma sayısı ve üretim miktarı EPDK tarafından yapılan düzenlemeler sonrasında sektörü durma noktasına getirmiştir. Yapılan vergi düzenlemeleri, sektörün kayıt altına alınması, üretici firmalara lisans alma zorunluluğu, kalite ve standartların belirlenmesi vb. olarak yapılan uygulamalar sonrasında artan üretim maliyetine bağlı olarak sektörde üretim hızla azalmış ve sektör atıl duruma dönüşmüştür. Diğer taraftan kayıt ve standart dışı üretim yapan firma sayısında artışlar olduğu gözlenmiştir. Enerji üretimine katkı sağlayacak olması beklenen biyodizel sektörü, giderek karmaşık ve sıkıntılı bir yapı haline gelmiştir. Türkiye’de 2007–2008 döneminde lisanslı üretici firmaların üretimiyle birlikte, kayıt dışı üretim yapan firmaların sayıları ve üretim miktarları tam olarak tespit edilememekle birlikte, 3 bin civarında biyodizel ünitesinin faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir (Yaşar, 2008). Ülkemizde 2012 yılı itibari ile 34 adet biyodizel üretimi için İşleme Lisansı almış tesis

(5)

bulunmaktadır. Bu tesislerin toplam biyodizel üretim kapasitelerinin 561.217 ton olduğu EPDK tarafından bildirilmiştir.

Resmi Gazetede yayımlanan 25 Şubat 2011 tarih ve 27857 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Oto Biyodizel ve Yakıt Biyodizeline 0,9100 TL/Lt ÖTV uygulaması getirilmiştir. Biyodizel üretiminde maliyetin büyük bölümünü hammadde oluşturmaktadır. Üreticiler tarafından ÖTV uygulamasının getirilmesi ile biyodizel üretiminin maliyeti karşılayamadığı belirtilmiştir.

Hâlihazırda da ülkemizde bu sektör duraklamış vaziyettedir. Pek çok üretici lisanslarını iptal ettirmiş, lisansı olanlarda üretim yapamaz duruma gelmiş ve sadece bir firma tarafından 20 bin tonluk bir üretim yapıldığı bilinmektedir.

27 Eylül 2011 tarih ve 28067 sayılı “Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”e göre; piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi metil esteri (YAME) içeriğinin, 1.1.2014 tarihi itibariyle en az % 1, 1.1.2015 tarihi itibariyle en az % 2, 1.1.2016 tarihi itibariyle en az %3 olması zorunludur şeklinde düzenleme yapılmıştır (EİE, 2016).

Sonuç olarak sektöre uygulanan yüksek ÖTV ve mevzuatla ilgili katı yaptırımlar ülkemizde biyodizel üretiminin yaygınlaşmasını engellemektedir. Buna bağlı olarak ya biyodizel üretilmemekte, ya da yüksek maliyetli üretilmekte ve motorine göre fiyat olarak avantajını kaybetmektedir. Biyodizel sektörü kısır bir döngü halini almakta ve alternatif bir yakıt olarak kullanılma seçeneğinden uzaklaşılmaktadır.

5.1 Ülkemizde Biyodizel Kullanımında Karşılaşılan Kısıtlar

Ülkemizde biyodizel üretiminde karşılaşılan sıkıntılar ve yaşanan süreç incelendiğinde;

başta hammadde sorunu olmak üzere, biyodizelin tanımlanmasına ilişkin sıkıntılar, biyodizel mevzuatı, yüksek ÖTV uygulaması, kayıt dışı üretim, biyodizel standartları, gıda fiyatlarının yükselmesi gibi çeşitli kısıtlarla karşılaşılmaktadır. Bu kısıtlar aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Ülkemiz biyodizel üretiminde hammadde olarak kullanılan yağlı tohumlu bitkilerin üretiminde yetersiz kalmakta ve hammadde dışarıdan ithalatla temin edilmekte ve artan yağ fiyatları da sektörü olumsuz etkilemektedir. Ülkemiz tarımsal açıdan gerekli yağlı tohum üretim potansiyeline sahipken, yetersiz ve etkinsiz kalan yağlı tohum politika uygulamaları yağ arzımızı olumsuz etkilemektedir. Yağlı tohumların gıda amaçlı kullanımı yerine, enerji üretiminde kullanılması eleştirilere neden olmaktadır. Öncelikle gıda amaçlı üretim dikkate alınarak, enerji üretiminde kullanılacak hammadde üretimi desteği yetersiz kalmaktadır.

Biyodizel dünyada yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak görülürken ülkemizde petrol ürünü olarak tanımlanmaktadır. Yapılan bu tanımlamaya biyodizel mevzuatı da eklendiğinde üretici firmaların biyodizel üretmesi maliyetli ve oldukça karışık bir yapı haline gelmektedir.

Ülkemizde biyodizele uygulanan ÖTV miktarının litre başına yaklaşık 1 TL olması ve eklenen

%18 KDV oranıyla, biyodizel dizel yakıt karşısında otomatik olarak maliyet açısından dezavantajlı konuma gelmektedir. Biyodizel üretimi için gerekli izinlerin alınması, üretimin standartlara uygun olarak yapılması ve elde edilen ürünün satılması aşamalarında ağır yasal yaptırımların olması, biyodizel üretimini ekonomik olmaktan uzaklaştırmaktadır. Üretilen biyodizelin dağıtım şirketleri tarafından dağıtım yapma zorunluluğunun olması bir diğer önemli engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Dağıtım şirketlerinin biyodizel üreticilerinden biyodizeli düşük fiyatla almak istemeleri üreticileri olumsuz etkilemekte ve biyodizel üretimi olumsuz etkilenmektedir. Sektörde üretimden sonra satış ve denetimlerde de katı düzenlemelerin olması, dağıtım şirketlerinin de önemli sıkıntılar yaşamasına neden olmaktadır.

Sektöre yönelik yapılan kısıtlamalar ve düzenlemeler, kayıt dışı üretim gibi önemli bir diğer sorunu ortaya çıkarmaktadır. Kayıt dışı üretim yapan firmalara yüksek oranlarda ceza

(6)

uygulanmasına rağmen, bazı firmalar tarafından standart dışı ve düşük kaliteli biyodizel üretimi yapılmakta ve ekonomik kayıplar ortaya çıkmaktadır. Düşük kaliteli ve standart dışı üretilen biyodizel kullanımı, araçlara zarar vermekte, yüksek emisyon ve çevre kirliliğine neden olmaktadır. Bu şekilde biyodizel üretimi ve yaygınlaşması için yapılan destek ve teşvikler gerçek amacından uzaklaşmakta ve aksine ekonomik yapıya ve çevreye zarar vermektedir.

Gıda amaçlı kullanılması hedeflenen tarımsal ürünlerin enerji hammaddesi olarak kullanılması sonucunda, gıda fiyatlarında artışlar meydana gelmektedir. Plansız ve tek taraflı olarak düşünülen enerji üretimi gıda fiyatlarına baskı yapmaktadır. Geleceğe yönelik projeksiyonlarda öncelikle gıda arzı düşünülerek biyodizel üretiminin planlanmadığı görülmektedir.

5.2 Ülkemizde Biyodizel Üretiminin Sağlayacağı Avantajlar

Ülkemiz biyodizel konusunda sıkıntılar yaşamasına rağmen, birçok açıdan önemli avantajlara da sahiptir. Bu avantajlar; hammadde açısından uygun tarımsal potansiyel, AB’nin hammadde ve biyoyakıt arz yetersizliği, kırsal kalkınma hedeflerine sağlanan katkılar, enerji arzına katkı, atıl yağ sanayine katkı, atık yağların değerlendirilmesi ve çevresel katkılar şeklinde özetlenebilir. Biyodizel konusunda avantajlarımız aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Biyodizel üretiminde; hammadde anahtar görevini üstlenmekte ve biyodizel standart hammaddesi kolza ülkemizde yazlık ve kışlık olarak kolaylıkla üretilebilmektedir. Ülkemiz kolza üretimi açısından gerekli tarımsal potansiyele sahip, ekim alanlarını hammadde üretimine göre ayarlayabilecek ve bunu biyodizel üretiminde kullanabilecek bir yapıya sahiptir. Özellikle gelişen biyodizel pazarında üretiminin artırılmasıyla alternatif pazarlar yaratabilecektir.

Bununla birlikte ülkemiz, biyodizel üretim potansiyeli açısından şu anda atıl olmasına rağmen kayda değer bir ölçüde üretim potansiyeline sahiptir. Biyodizel sektöründe; mevcut ve kullanılmayan üretici işletmelerin ekonomik açıdan değerlendirilmesi ülke genelinde istihdam, üretim ve enerji arzı gibi konularda katma değer yaratacaktır.

AB ülkelerinin küresel ısınma, iklim değişikliği, çevre duyarlılığı ve karbon salınımı konusunda hassas davranması, buna rağmen yeterli biyodizel arzına sahip olmaması ülkemiz açısından önemli bir fırsat olarak görülmektedir. AB kendi içerisinde biyodizel kullanımını ciddi olarak desteklemekte, geleceğe yönelik plan ve projeksiyonlar yapmakta fakat yeterli miktarda biyodizel üretememektedir. Ülkemizin AB üyelik süreci ve yakın bir pazar olma özelliği, biyodizel açısından avantajlı bir konuma dönüşmemizi sağlamaktadır.

Biyodizel üretimiyle; enerji arzına sağlanacak katkılarla birlikte ve özellikle kırsal kalkınma hedeflerine yapacağı olumlu etkiler gözden kaçırılmamalıdır. Kırsal alanda yaşayan üreticilere enerji konusunda yapılacak destek ve teşviklerde biyodizel uygun bir araç olarak kullanılabilir. Hammadde üretiminden enerji tüketimine kadar üreticilere yapılacak destekler kırsal alanda yaşam standardına önemli katkılar sağlayacaktır. Tarımsal desteklemeler ve düzenlemeler vb. politika uygulamalarıyla, uzun dönemde kırsal kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli katkılar sağlanabilecektir.

Ülkemizde kolza ve diğer yağlı tohumların arz miktarı artışı yönündeki gelişmeler, atıl kalan yağ sanayine de katkılar sağlayabilecektir. Yağlı tohumların işlenmesiyle, sektörün istihdam ve üretim açısından genişlemesi ve diğer sektörlere katma değer açısından destek yapması kaçınılmazdır. Bununla birlikte; biyodizel üretiminde önem arz eden bir diğer konuda atık yağlar olup, bu yağların üretimde kullanılmasıyla birlikte doğaya ve özellikle içme suyuna yaptığı zararlar ortadan kaldırılabilmektedir. Atık yağlar biyodizel üretiminde ham yağa göre ucuz hammadde olarak kullanılabilmekte ve üretilen yakıt kalitesinde sıkıntılar

(7)

yaşanmamaktadır. Biyodizelin çevreci bir yakıt olması ve dizele oranla daha az doğaya zarar vermesi de bu yakıtın kullanımında diğer bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde biyodizel söz konusu olduğunda; en önemli kaygı, zaten üretim açığı olan yağ bitkilerinin mevcut ekiliş alanlarının da enerji bitkilerine kaydırılacağı konusunda yaşanmaktadır. Ülkemizde yağlı tohumlu bitkiler için yeterli ekiliş alanının olmadığını savunanlar, mevcut ekiliş alanlarının gıda amaçlı yağ üretiminde kullanılması gerektiği görüşündedirler. Fakat düşünülenin aksine, ülkemizde yağlı tohumların ekiliş alanı artırılabilmekte ve elde edilecek yağın gıda ve enerji amaçlı kullanılabileceği ulaşılan sonuçlar arasındadır. Ülkemizde farklı bölgelerde olmak üzere toplamda 1.897 bin hektar alanda ilave yağlı tohum ekilişi yapılabilmekte ve buradan başta kolza, aspir ve ayçiçeği olmak üzere yaklaşık olarak 3 milyon ton yağlı tohum elde edilebilmektedir. Ülkemiz arazi varlığı, ekolojik şartlar, üretim seçenekleri, ürün destekleme politikaları, sözleşmeli üretim sistemleri dikkate alınarak ilave ekiliş alanının yaratılabileceği söylenilebilir (Eser ve ark, 2007). Bu alanlara enerji bitkilerinin ekilişinin yapılmasıyla, mevcut potansiyelin atıl kalması önlenebilir ve üretime dönüştürülerek kullanılması sağlanabilir (Yaşar ve Ören, 2008).

4. SONUÇLAR

Ülkemiz enerji konusunda net olarak dışa bağımlı bir yapı göstermekte ve enerji ithalatına her yıl milyarlarca $ ödenmektedir. Enerjide dışa olan bu bağımlılık tarım sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerde üretim maliyetlerini olumsuz etkilemekte ve dış pazarlarda rekabet şansımızı azaltmaktadır. Biyodizel gibi yenilenebilir, temiz, çevreci ve en önemlisi hammaddesini tarımdan alan bir yakıtın ülkemizde üretimi miktarının arttırılması enerji arzımıza katkılar sağlayabilecektir.

Biyodizel üretimiyle birlikte, kendi yakıtını üretebilme imkânı bulabilecek kırsal kesimde yaşayan tarımsal üreticiler önemli maliyet avantajı kazanabileceklerdir. Özellikle tarımsal üretimde biyodizel kullanımı ile yapılabilecek katkılarla, enerji masrafları azalarak, rekabet şansı artacaktır. Bunun yanında biyodizel üretimi için yağlı tohumlar arzının artırılması bu konuda yaşanan dışa bağımlılığı da azaltabilecektir. Ülkemiz enerjiye olduğu kadar ham yağ ve yağlı tohumlara da yaptığı harcamalar kısmen de olsa azaltılabilecektir.

Dünyada düşen enerji fiyatlarına rağmen, akaryakıtta uygulanan yüksek vergilerden dolayı ülkemizde benzin ve motorin fiyatları halen yüksek bir seyir izlemektedir. Akaryakıt sektörünün üzerindeki vergi baskısı tüketicileri önemli ölçüde olumsuz etkilerken, önemli miktarlarda gelir elde eden politik yapı, vergi uygulamalarına devam etmektedir. Yaşanan kısır döngü kısa ve uzun dönemde artan ve azalan akaryakıt fiyatları olarak karşımıza çıkmakta, rasyonel çözümler yaratılamamaktadır. Biyodizel üretiminin artması ülkemiz enerji sorunlarını doğrudan çözmemekle birlikte, başta tarım sektörü, yağ sanayi ve enerji sektörüne yapacağı doğrudan ve dolaylı etkileriyle önemli avantajlar sağlayabilecektir. Yaratılan katma değerle ülkemize ekonomik ve sosyal açıdan kayda değer katkılar yaratılabilecektir.

Ülkemizde enerjide yaşanan darboğazlar ve önemli ölçüde dışarıya olan bağımlılık, enerjide alternatif arayışları zorunlu kılmaktadır. Buradan hareketle enerji arzında yaşanan sıkıntıların aşılmasında ülkemizin biyoyakıt seçeneklerini dikkatli biçimde değerlendirmesi gerekmektedir. Biyoyakıtların özellikle biyodizelin hammaddesi olarak kullanılan yağlı tohumlar arzında karşılaşılan sorunlar, tarım sektöründeki potansiyelimizin doğru ve planlı olarak kullanılmasıyla aşılabilecektir. Özellikle enerjiye bağlı olarak savaşların yaşandığı dünyamızda, enerji konusunda atılacak her olumlu adım gelecek kuşakların yaşam kalitesini ve yaşam güvencesini artıracaktır.

(8)

KAYNAKLAR

Anonim,2016a. https://tr.wikipedia.org/wiki/Biyodizel [Erişim: 08.03.2016]

Anonim,2016b. Marmore Yeşil Mühendislik web sitesi, http://www.marmore.com.tr [Erişim: 08.03.2016]

BYSD, 2016. Bitkisel Yağ sanayicileri Derneği Web Sitesi http://www.bysd.org.tr [Erişim: 10.03.2016]

EİE,2016. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü Web Sitesi, http://www.eie.gov.tr [Erişim: 08.03.2016]

EPDK,2014. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu. Petrol Piyasası 2014 Yılı Sektör Raporu. http://www3.epdk.org.tr/documents/petrol/rapor_yayin/PPD_RaporYayin20141.pdf [Erişim: 08.03.2016]

EPDK,2016. Petrol ve LPG sektörü Fiyatlandırma Raporu. Ocak,2016.

http://www3.epdk.org.tr/documents/petrol/rapor_yayin/Tarife_Fiyat_Raporu_Ocak2016.pdf [Erişim: 08.03.2016]

Eser., V., Sarsu, F., Altunkaya, M., 2007. Biyoyakıt Üretiminde Kullanılan Bitkilerin Mevcut Durumu ve Geleceği, Biyoyakıt ve Biyoyakıt Teknolojileri Sempozyumu,12-13 Aralık, Ankara.

Karaosmanoğlu, F. 2004. Biyomotorin ve Türkiye, http://www.biyomotorin- biodiesel.com/biomoto.html [Erişim tarihi: 01.03.2016].

TUİK, 2016. Türkiye İstatistik Kurumu Web Sitesi. www.tuik.gov.tr [Erişim: 10.03.2016]

Türkyılmaz, O. 2015. Ocak 2015 İtibarıyla Türkiye’nin Enerji Görünümü Raporu.

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Bülteni, Şubat 2015, Sayı 200.

Yaşar, B.2008. Türkiye’de Biyodizel Üretim Maliyeti ve Yaşanan Sorunlar, 7. Ulusal Temiz Enerji Günleri Sempozyumu, 17–21 Aralık, İstanbul.

Yaşar, B., Ören, M.N. 2008. Türkiye’de Yağlı Tohumlardan Enerji Üretimi ve Yağ - Enerji Güvencesinde Yaşanan Sıkıntılar, VIII. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, Bursa.

Referanslar

Benzer Belgeler

2020-2021 YILLARI 01 OCAK-31 MART DÖNEMİ GAİB GÜNEYDOĞU ANADOLU HUBUBAT-BAKLİYAT, YAĞLI TOHUMLAR VE

Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör İhracatı 2017 ŞUBAT ayında, Türkiye genelinde 557,02 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İstanbul

REKLAMCILIK İTH.İHR.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.. İÇ VE DIŞ TİC. TURZ.YAT.SAN VE DIŞ TİC A.Ş.. VE GIDA SAN. GIDA KİMYA TEKS. VE TEMİZLİK ÜRN.. YOK HAYIR 199 1370615032 EMRETAN

bitkisel sıvı yağlı fasulye pilaki konservesi, kuru fasulyelere gerekli ön işlemlerin uygulanmasından sonra usulüne göre hazırlanmış kuru soğan, sarımsak,

Türkiye yağlı tohum ve türevleri ithalatında değer açısından 2014 yılı itibariyle ham yağlar ve yağlı tohumlar en büyük paya sahiptir.. İthalatın çoğunlukla ham yağ

(2) Bu Yönetmelik kapsamında olup bozulabilir gıda maddeleri ve ürünlerin taşımacılık faaliyetinde kullanılacak özel ekipmanların, tip testi ve muayeneleri ile

Genel anlamda yenilenebilir enerji; Yeryüzünde ve doğada çoğunlukla herhangi bir üretim prosesine ihtiyaç duymadan temin edilebilen, fosil kaynaklı (kömür, petrol ve

AKİB ÜRÜN GRUPLARI BAZINDA KASIM AYI HUB.BAK.YAĞ.TOH.VE MAM.. TÜRKİYE’NİN ÜRÜN GRUPLARI BAZINDA KASIM AYI HUB.BAK.YAĞ.TOH.VE