AİLE YAŞAM DÖNGÜSÜ
Fulya AKGÜL GÖK
Aile yaşam döngüsü bir ailenin geçirdiği tüm gelişimsel aşamaları ve yaşam olaylarını
ifade etmektedir (Çamur Duyan, 2003, s.
33). Turan’ a göre aile yaşam döngüsü, aile kurulduktan sonra üyelerinin tamamını
kaybedinceye kadar geçen zaman içinde
çeşitli gelişim dönemleri yaşamasıdır (Turan,
2009, s. 127).
Aile yaşam döngüsü farklı şekillerde
sınıflandırılabilir. McGoldrick ve Carter’a göre bu aşamalar, yeni evli çift, küçük çocuklu aile, ergenlik döneminde 17
çocuğu olan aile, çocukları evden ayrılan aile ve daha sonraki yaşamda aile
şeklindedir (Carter, McGoldrick, 1989;
akt. Carr, 2000, s. 7).
Eğer aile üyeleri arasında anlaşmazlıklar ve sıkıntılar olursa bu aşamalarda ve
geçişlerde problemler yaşanabilir. Çünkü herhangi bir aşamada var olan sıkıntılar diğer aşamaya geçişte yeni sorunlarla birlikte sorun yumağına dönüşebilir. Aile yaşam döngüsü her kültürde hatta aynı kültürel yapı içerisinde bile değişiklik
gösterebilmektedir.
Aile yaşam döngüsü farklı biçimlerde
sınıflandırılmakla birlikte, evlilik yılı, çocuk sayısı, ailelerin işlev ve statüleri gibi
değişiklikler esas alınarak çekirdek aileler,
başlangıç, genişleyen ve daralan aileler olmak üzere dört döneme ayrılarak incelenmiştir
(Güven, 1991, s. 5).
Aile yaşam döngüsü çerçevesinde genel olarak her aile benzer aşamalardan geçer. Her
aşamada aile üyelerinin rollerinde değişiklikler meydana gelir. Bu değişikliklere uyum ise
üyelerin birbirleriyle olan iletişimlerine bağlıdır.
Ailenin, geçirdiği ve bulunduğu yaşam döngüsü aşamalarına göre değerlendirilmesi, aile
üyelerinin duygusal problemlerinin, ailedeki
işlevsiz davranışların kısaca ailenin nasıl bir
seyir gösterdiğinin belirlenmesi açısından
önemlidir.
McGoldrick ve Carter ailenin geçirdiği
aşamaları, yeni evli çift, küçük çocuklu aile, ergenlik döneminde çocuğu olan aile,
çocukları evden ayrılan aile ve daha sonraki
yaşamda aile şeklinde sınıflandırmıştır (Carter, McGoldrick, 1989; akt. Carr, 2000, s. 7).Bu
çalışma kapsamında ise aile yaşam
döngüsünün ikinci aşamasında olan küçük
çocuklu ailelerdeki kadın ve erkekler yer
almaktadır.
Yeni Evli Çiftler: Bu dönem iki farklı insanın bir araya gelmesi ve aynı evde yaşamaya
başlamasıyla şekillenir. Her iki birey de farklı aile yapılarından gelirler ve aslında iki ailenin özellikleri bir ailede birleşir (Carr, 2000, s. 7).
Eşler bu döngüde birbirlerini tanımaya ve çift olmaya çabalarlar. Bu döngünün en önemli 18 işlevlerinden bir tanesi, eş ilişkilerinin
geliştirilmesi, yani duygusal anlamda eşlerin karı-koca olabilmesidir. ‘Karı-koca’ olabilme
aslında birçok nitelikleri de içinde barındırabilen
bir kavramdır.
Küçük Çocuklu Aileler: Bu aşama evlilik
sisteminde köklü değişikliklerin meydana
geldiği bir aşamadır. İlk döngüde karı-koca
olmayı öğrenen çift, çocuk sahibi olduğunda
yeni bir takım rolleri de üstlenir. Böylece aile
daha karmaşık bir yapıya bürünür.
İşmen Gazioğlu’na göre, ebeveynliğe geçişte üç faktör çiftleri büyük ölçüde etkiler. Bunlar; anne-babalığa
ilişkin sorumluluk ve sınırlara bakış açıları, bir çift olarak çocuk yetiştirmekten aldıkları haz,
evliliklerindeki yakın ilişkileri ve durağanlıklarıdır.
Anne-babanın bu dönemdeki en önemli görevi
çocuğun toplumsallaşmasını sağlamaktır (2011, s. 40).
Ergenlik Döneminde Çocuğu Olan Aile:
Bu döngü ebeveyn-çocuk ilişkisinde önemli değişikliklerin yaşandığı bir
döngüdür. En büyük çocuğun ergenliğe ulaşmasıyla başlayan döngüde,
ergenliğe adım atan birey giderek aileden bağımsızlaşmaya ve kendi
dünyasını oluşturmaya başlar. Bu durum
ailedeki sınırların da esnemesine neden
olur.
Bu döngüde ergen bireyle problemlerin yaşanması, ebeveynlerin annebabasının rahatsızlıkları veya kaybı, ebeveynlerin bireyselleşme ve iş yaşantısına dönme çabaları, eşler arasında sorunların
yaşanmasına neden olabilir. Bu noktada eşler
arasındaki bağlılık ve dayanışma, sorunların
çözümünde kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir.
Çocukları Evden Ayrılan Aile: Bu döngü fırtınalı bir döngüden sonra nispeten
ailelerin rahatladığı bir dönemdir.
Bununla birlikte bu döngüde de eşler ve diğer aile üyeleri rollerini yeniden
gözden geçirmeye başlarlar. Barker’a göre (1986) bu döngüde çocuklar
evlenerek evden ayrılabilir, ebeveynler torun sahibi olabilir ve büyükanne-
büyükbaba rollerini geliştirirler.
Bu döngüde ebeveynlerin çocuklarına karşı olan sorumluluk anlayışında değişiklikler meydana gelir. Artık çocuğa yönelik sorumluluklar
azalmaya başlar ve eşler yeniden karşılıklı
sorumluluk ilişkisini geliştirir (Carr, 2000,s. 9).
Ailenin rollerinde de önemli değişiklik ve
düzenlemelerin yapıldığı bu dönemde, yeniden çift olmak, yetişkin çocuklarla yetişkin ilişkisi
kurmak, büyük ebeveynler için bakım sağlama, ortaya çıkan sorunların çözümü ve büyük
ebeveynlerin ölümü ile baş etme gibi durumlar
söz konusudur (Çamur Duyan, 2000, s. 47).
Sonraki Yaşamda Aile: Bu dönem, ailedeki tüm çocukların evden uzaklaştığı bir dönemdir.
Eşler için yaşlılık döneminin başlaması, sağlık problemlerini de beraberinde getirebilir. Eşler yaşlılığa, yaşlılığın meydana getirdiği
sıkıntılara, emekliliğe, statü ve gelir kaybına ne kadar iyi uyum sağlarsa, bu dönemi bir o kadar verimli geçirebilirler. Kendisiyle barışık, geçmişi düşündüğünde yaptığı şeylerden
pişmanlık duymayan ve eşleriyle sağlıklı bir ilişki kurabilmeyi başarmış bireyler, bu
döneme daha iyi uyum sağlamaktadırlar.
Kaynakça
Akgül Gök, F. (2013). Evli kadın ve erkeklerin toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili algılarının aile işlevlerine yansıması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Ankara.