• Sonuç bulunamadı

Oğuz Atay'da varoluşsal bir problem olarak ölüm

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Oğuz Atay'da varoluşsal bir problem olarak ölüm"

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KIRIKKALE ÜN İVERSİTESİ SOSYAL B İLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK D İLİ EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

Turgay AÇILAN

O ĞUZ ATAY’DA VAROLUŞSAL BİR PROBLEM OLARAK ÖLÜM

YÜKSEK L İSANS TEZİ

DANI ŞMAN

Doç. Dr. Ahmet Nezihi TURAN

KIRIKKALE–2007

(2)

KIRIKKALE ÜN İVERSİTESİ SOSYAL B İLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK D İLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

Turgay AÇILAN

O ĞUZ ATAY’DA VAROLUŞSAL BİR PROBLEM OLARAK ÖLÜM

YÜKSEK L İSANS

DANI ŞMAN

Doç. Dr. Ahmet Nezihi TURAN

KIRIKKALE–2007

(3)

ÖZET

Bu çalı mada, Ouz Atay’ın Eserlerinde Varolusal Bir Problem Olarak Ölüm kavramı üzerinde durulmu tur.

Tez; giri , çe itli kültür ve inanı lara göre ölüm kavramı, Ouz Atay’ın eserleri, tematik yapıyı olu turan varolu sal öeler, Ouz Atay’ın eserlerinde ölümün anlamlandırılı ı ve sonuç olmak üzere altı bölümden olu mu tur.

Çalı mamızın giri bölümünde “ölüm” fenomeninin psikolojik ve tarihsel önemini ve insan davranı ları üzerindeki etkisi üzerinde durulmu tur.

Çalı mamızın I. bölümü olan ‘Çe itli nanı ve Kültürlere Göre Ölüm’ adlı bölümde ise; ölüm kavramına arkaik kültürlerden modernitenin yakla ımına kadar, tarihsel dei im basamakları takip edilerek; Ouz Atay’ın eserlerinde bu algı çe itlerinin izdü ümleri verilmeye çalı ılmı tır.

Ouz Atay’ın eserlerinde ölüm kavramının analizinden önce, ölüm kavramının algılanı ını etkileyen, kahramanların ya antılarındaki varolu sal psikodinamikler ve bunların ölüm fenomeniyle baıntıları ‘Tematik Yapıyı Olu turan Varolu sal Öeler’

adlı üçüncü bölümde verilmi tir.

IW. Bölümde ise Ouz Atay’ın eserlerinde ölüm kavramının anlamlandırılı ı üzerinde durulmu tur. Son tahlilde; ölüm kavramının Ouz Atay’ın eserlerinde dört farklı algılanı ı olduu tespit edilmi tir. Bunları: geleneksel ölüm anlayı ı, korkutucu bir son olarak ölüm, ontolojik bir mesele olarak ölüm ve otantik varolu un katalizörü olarak ölüm eklinde sıralayabiliriz.

Anahtar sözcükler: Ölüm, modernite, ontoloji, varoluçuluk

(4)

ABSTRACT

In this work, the concept of the death is emphasized as an existential problem in Ouz Atay’s Works.

The concept of the death according to thessis, introduction, various culture and beliefs; Ouz Atay’s Works, existential elements that form thematic structure are formed six chapters as explanation of death and result.

In our work’s introduction, psychological and historical importance of the death phenomenon and its impact on humon behaviours are emphasized.

In our work’s first part which is called “Death according to various belief and cultures”, from archaic cultures to modernity’s approach to death concept, projection of these perception kinds are tried to given follawing historical changing steps in Ouz Atay’s Works.

In ouz Atay’s Works, before the analysis of death concept, existential psychodinamics in the lives of the protagonists that affect perception of the death concept and their relation with death phenomenon are given in the third chapter called “ existential elements that form thematic structure.”

In the fourth chapter, undersstanding of the death concept is stressed in Ouz Atay’s Works. In the last analysis, it is determined that the concept of the death has four different perception in Ouz Atay’s Works. We can list them in order as:

traditional death understanding, death as a frightening lasti death as an ontological issue and death as catalyst of authentic existence.

Key Words: Death, existentialism, modernity, ontology

(5)

ÖNSÖZ

Ouz Atay’ın eserlerinde ölüm kavramının algılanı ının ele alındıı bu çalı ma, 2004 Eylül’ünde, Kırıkkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Ba kanı, Prof Dr.

brahim ahin’in, Ouz Atay’ın eserlerinde ölüm temasına dair bir çalı manın bulunmadıı ve konunun çalı ılması gerektiine dair tavsiyesi üzerine ba ladı.

Türk romancılıının en önemli temsilcilerinden olan ve gerek konusu gerekse anlatım ekliyle Türk edebiyatına damgasını vurmu Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar gibi kültle mi eserlerin sahibi; tiyatro, roman, öykü, biyografi yazarı; aynı zamanda mühendislik alanında akademisyen kimliiyle tanınan Ouz Atay’ın yazı evrenine girdikçe, ona dair çalı maların nicelik olarak hiç de yeterli olmadıını; “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen nerdesin?” diyerek ya arken unutulmasına dair sitemini belirttii cümlenin, yazık ki, ölümünden sonra da, edebiyat çevrelerinde adının etrafında bir hayranlık haresi bulundurmakla beraber, hakkındaki literatürün zayıflıından hâlâ geçerli olduunu üzülerek gördüm.

Bu çalı ma Ouz Atay’ın eserlerinde ölüm olgusunun varolu sal bir problem olarak algılanı ını açımlamayı hedef almakla birlikte; ölüm olgusunun farklı algılanı tarzlarını da ihtiva etme çabasıyla ortaya konmu tur. Ölüm olgusuna arkaik kültürlerin yakla ımından semavi dinlere, modernitenin yakla ımından varolu çu felsefenin yakla ımına kadar; Ouz Atay’ın eserlerinde kar ılıını bulan algılama türlerini vermenin gerek ölüm olgusunun tarihsel dei imini vermede gerekse bu farklıla manın Ouz Atay’ın eserlerine tekabuliyetini ortaya koymada faydalı olacaı dü üncesindeyiz.

Çalı mamızda Ouz Atay’ın Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Korkuyu Beklerken, Oyunlarla Ya ayanlar gibi eserleri aırlıklı olarak; Günlük ve Eylembilim adlı eseri yazarın temalara yakla ımı konusunda yazarlık dikkatlerini vermesi noktasında incelenmi olup, ilk biyografik roman olması yönüyle edebiyatımızda önemli bir yeri bulunan Bir Bilim Adamının Romanı adlı eseri ise tam anlamıyla kurmaca bir metin

(6)

olmayıp çalı mamızın temel problemine ili kin bir bilgi içermedii için deerlendirmeye alınmamı tır.

Çalı mamızın, Türk edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Ouz Atay’ın dü ünce dünyasının anla ılması ve hakkında olu turulmasını dilediimiz zengin literatüre bir nebze katkı sunması dileiyle; çalı mamızın ba ından itibaren varlıı ve desteiyle Ouz Atay ve ölüm gibi iki zorlu alandan çıkmamda büyük emei olan danı man hocam Doç. Dr. Ahmet Nezihi Turan’a te ekkürlerimi sunuyorum.

Çalı ma alanıma girdikçe, derinliine ve büyüklüüne olan hayranlıımın gittikçe arttıı Ouz Atay’ı anlama ve yorumlama noktasında gerek entelektüel birikimi gerekse ufuk açıcı tavsiyeleriyle çalı mamda büyük emei olan deerli hocam Prof.

Dr. brahim ahin’e te ekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca; gerekli sabrı ve desteiyle çalı mamı tamamlamamda büyük emei olan Sayın Asena Esra Açılan’a, zengin kütüphanesi ve doyumsuz sohbetini esirgemeyen Sayın

smail Kasap Bey’e, entelektüel tavrı ve bilimsel yöntem konusundaki yönlendirmesiyle Yard. Doç. Dr. Ahmet im ek’e, edebi bilgisi ve manevi desteiyle Figen im ek’e, dostluu ve yardımseverliiyle birçok konuda yardımlarını esirgemeyen Öznur Özdarıcı’ya, çalı mam esnasında verdikleri destekten dolayı okul müdürümüz Sayın Recep ahin’e ve Âlim Polat’a te ekkürlerimi sunuyorum.

(7)

Ç NDEK LER

ÖZET ……….I SUMMARY………..… II ÖNSÖZ ………....….III



Ç



NDEK



LER ………V

G



R



Ölüm Fenomenine Genel Bir Bakı ………...……1

B



R



NC



BÖLÜM ÇE



TL



KÜLTÜR VE



NANI



LARA GÖRE ÖLÜM

1.1. Eski Kültürlerde Ölüm Kavramı………...………..4

1.2. Semavî Dinlerde Ölüm Kavramı………8

1.2.1. Yahudi nancında Ölüm Kavramı………..8

1.2.2. Hıristiyan nancında Ölüm Kavramı………10

1.2.3. slâm nancında Ölüm Kavramı………12

1.2.3.1. Tasavvuf nancında Kavramı……… ………...…...16

1. 3. Modernite ve Ölüm………...19

1. 3. 1. Bilime Göre Ölüm……….25

1. 3. 2. Varolu çuluk Felsefesinde Ölüm Kavramı………...27

1. 3. 2. 1. Varolu çuluun Tanımı……….……27

1. 3. 2. 2. Varolu çuluun Geli imi………...27

1. 3. 2. 3. Varolu çu Psikodinamikler……….…..34

1. 3. 2. 3. 1. Hayat, Ölüm, Anksiyete………34

1. 3. 2. 3. 2. Özgürlük………38

1. 3. 2. 3. 3. Yalıtım……….………..41

1. 3. 2. 3. 4. Anlamsızlık………45

(8)

K NC BÖLÜM O

UZ ATAY’IN ESERLER



2. 1. Tutunamayanlar………..…..……….…….…..49

2. 2. Tehlikeli Oyunlar………..………..…..52

2. 3. Korkuyu Beklerken……….…..54

2. 3. 1. Unutulan………....…54

2. 3. 2. Beyaz Mantolu Adam……….…...55

2. 3. 3. Korkuyu Beklerken………..…….56

2. 3. 4. Bir Mektup………...….57

2. 3. 5. Ne Evet Ne Hayır……….….58

2. 3. 6. Tahta At……….59

2. 3. 7. Babama Mektup……….…...….60

2. 3. 8. Demiryolu Hikayecileri-Bir Rüya……….60

2. 4. Oyunlarla Ya ayanlar…. ………..62

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TEMAT



K YAPIYI OLU



TURAN VAROLU



SAL Ö

ELER

3. 1 Kaygı ………..………...64

3. 2. Fiziksel ve Varolu sal Korkular………....70

3. 3. Yalnızlık ve Varolu sal Yalıtım ………...74

3. 4. Benliin Bölünü ü ve Üst Ben Tasarımı Olarak Olric ya da Hüsamettin Tambay………..79

3. 5. Bir Tutunma ve Sıınma Yeri Olarak Oyunlar ……….…...83

3. 6. Anlamsızlık Problemi………...……….89

3. 7. Babadan Tevarüs Eden Zayıflık………..………..94

(9)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM O

UZ ATAY’IN ESERLER



NDE ÖLÜMÜN ANLAMLANDIRILI



I

4. 1. Geleneksel Ölüm Anlayı ının Yansıması……….……..99

4. 2. Korkutucu Bir Son Olarak Ölüm Algısı………...……….101

4. 3. Ontolojik Bir Mesele Olarak Ölüm ve ntihar ………..105

4. 4. Otantik Varolu un Katalizörü Olarak Ölüm………..112

SONUÇ………..117

KAVRAMLAR D  Z  N  ………...121

KAYNAKÇA………124

ÖZGEÇM  ………..……….…..129

(10)

K SEL KABUL

Yüksek Lisans olarak hazırladıım “Ouz Atay’da Varolusal Bir Problem Olarak Ölüm” adlı çalımamı, ilmi ahlak ve geleneklere aykırı düecek bir yardıma bavurmaksızın yazdıımı ve faydalandıım eserlerin bibliyografyada gösterdiklerimden ibaret olduunu, bunlara atıf yaparak yararlanmı olduumu belirtir ve bunu eref ve haysiyetimle dorularım.”

25.10.2007 TURGAY AÇILAN

(11)

G R

1. Ölüm Fenomenine Genel Bir Bakı



Ölüm fenomeni, insanolunun psikolojik ve kültürel tarihinde yapılacak bir aratırma-inceleme çalımasında, insan yaratımlarının psikanalitik yorumunu yaparken; felsefeden psikolojiye, antropolojiden teolojiye, etnolojiden edebiyata kadar birçok disiplin için karılaılacak en önemli arketiplerden biridir.



nsanolu, arkaik kültürlerden itibaren ölümün kesinlii ve kaçınılmazlıı karısında yaadıı anksiyeteyi (kaygıyı); kültürel, edebi, sanatsal aktiviteler ve bunlar etrafında oluturduu ritüel ve sembollerle rasyonalize etmeye çalıtır.



nsanolunun gerek antikalar, tablolar, pullar, baskılar veya andaçlar toplayarak bitmeyecek bir koleksiyonculuun insanı rahatlatan ve her zaman tamamlanmazlıın, eksikliin ve bitmeyeceinin verdii heyecan duygusu; gerekse yaanan bireysel ölüm korkusunu cinsel üretim yoluyla, türün devamlılıı yani ölümsüzlüünü salamayla edinilen rahatlamanın temelinde ölümden duyulan evrensel korku yatar. 1 Horace’nin üçüncü kitabı için yazdıı: “Bronzdan daha salam, pramitlerin muhteem birikimlerinden daha azametli bir anıtı ellerimle yaptım. Ne aındıran rüzgâr, ne ardı ardına gelen yıllar ne de zamanın uçar gibi geçmesi ona zarar veremez. Her eyimle ölmeyeceim artık.”2 sözleri, zamanın yıkıcılıı ve ölümün yok edicilii karısında hissedilen acziyetin ifadesidir.



nsanolunun yaadıı bu acziyet sonucunda saldırgan bir biçimde ölümsüz kültürler ina etmi ve ölümden kaçmak için ‘tarih’i yapmıtır. 3 Uygarlıın ölümü alt etmek için yürütülen bir çaba olduu görüünü, Bauman:



nsanlar ölümlü olduklarının farkında olmasalardı büyük olasılıkla kültür de olmazdı;

kültür insanların farkında oldukları eyi unutturmaya yönelik incelikli, karı- anımsatıcı teknik bir aygıttır. 4

1 Zygmunt Bauman , Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Dier Hayat Stratejileri, (çev. Nurgül Demirdöven), Ayrıntı, stanbul, 2000, s. 15

2 Norman O. Brown, Ölüme Karı Hayat, Çev. Abdullah Yılmaz, Ayrıntı Yay., stanbul, 1996, s 304

3 A. g. e. , s. 112

4 Zygmunt Bauman, Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Dier Hayat Stratejileri, s. 48

(12)

Edgar Morin’in ise ;

Kültür; insanın hem içinde hem de dıında aynı anda yerleik do a, hayvanlık ve barbarlı a karı verilen ölüm kalım savaından baka bir anlam taımaz. 5

tespitleriyle ifade ederler.



nsanolu için doumundan itibaren tek gerçek olan ölüm, varoluun temelinde yatmakta; ancak aynı zamanda artık var olmama tehdidini de içermektedir. Dolayısıyla ölümden kaçamayacaının farkında olabilen tek varlık olan insan, varolusal bir kaygıyla da karı karıya gelmektedir. Kendini koruma güdüsüyle hareket eden insan, muhakkak ki varoluun yokluu manasına gelen ölümden endie ve korku duyacaktır.6

Bauman; ölüm olgusunu ‘aklın en büyük yenilgisi’7 olarak ortaya koymu ve bu yenilgi beraberinde kaygı, korku ve güvenlik ihtiyacını getirmitir. Psikologların, meneini psikolojik kendiliindenlik8, doal dinsel ilev9 veya nihai amacı yardım edici ve koruyucu bir ilkesel varlıı yaratmak10 olarak gördükleri dinsel inançlar, ölüm karısında yaanan kaygıyı ölümsüzlük doktiriniyle hafifletmi ve gerek varoluu anlamlandırma gerekse mensuplarına sunduu öbür dünya inancı-hakkıyla yaanan kaygıyı hafifleten en önemli teselli veya ilaç11 olmulardır. Dinsel inançlar, bilinmeyenin, yenilmenin ve ölümün saldıı korku içinde sıınılacak bir atmosfer yaratmılardır.12

Ölüm fenomeni ve insanolunun bu kaçınılmaz gerçei kabullenme noktasında yaadıı travmatik hâl, Schopenhauer’ın ‘ölümün kesinliine karı aklın ürettii panzehirler’ olarak gördüü dinî ve felsefî sistemler boyunca farklıla ve ölüm, kaygı ve korku uyandıran bir gerçek olduu kadar bazı mistik paradigmalarda özlenen, dilenen bir kavuma kimlii bile kazanmıtır.



nsanolu için bir tecrübeden çok tasavvurlarla düünsel bazda yaanan bir fenomen olan ölüme karı tavırlar, dönemin dinî-kültürel ve felsefî özellikleriyle

5 A. g. e. , s. 49

6 Karaca, Faruk, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları, stanbul, 2002, s. 41

7 A. g. e. , s. 25

8 Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1998, s. 312

9 Frieda Fordham, Jung Psikolojisin Ana Hatları, Çev. Aslan Yalçıner, Say Yay., stanbul, 2001, s. 87

10 Otto Rank, Doum Travması, Çev. Sabir Yücesoy, Metis Yayınları, stanbul, 2000, s. 106

11 Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, zmir lahiyat Fakültesi Yayınları, zmir, 1999, s. 256

12 Fikri Gül, Bertrand Russell’da Bilim, Felsefe ve Din, Kültür Bakanlı ı Yay., Ankara, 2002, s. 139

(13)

yakından ilgilidir. Ölümün ne olduunu, dahası ölümün algılanıının ve ona karı gösterilen tavrın tarihsel deiimini ortaya koymak için kukusuz söz konusu dönemlerin iyi incelenmesi gerekmektedir.

(14)

B R NC BÖLÜM

ÇE



TL KÜLTÜR VE NANI



LARA GÖRE ÖLÜM

1. 1. Eski Kültürlerde Ölüm Kavramı



nsanolu için doumdan itibaren tek mutlak gerçek ölümdür. 13



nsanolu ilkel kültürlerden itibaren doanın bilinmezliinden kaynaklanan ölüm veya yok olma korkusunu teskin edecek çeitli manevî arayılar içinde olmutur.



nsanolu, doanın gizlerini çözmek ve bilinmeyenin yarattıı korku ve travmatik hâlden kurtulmak için büyüsel güçler atfettii kutsala sıınmı ve kutsal, doaüstü güçlerle insan arasında bir ba kurarak, ona; tehlikeli görünen bir dünyada güvenlik hissi salamıtır.



nsanolu, çaresizliklerinde bavurduu üst güç durumunda olan kutsalın mahiyetini ve bunun yanında bilinmezliiyle kaygı uyandıran ontolojik sorularının ilk izahlarını ve tatminine dönük cevaplarını; teologların ve kültür antropologlarının

“insan ile doa arasında aracı olan ve dünyayı açıklayarak ona anlam kazandıran metinler”14 olarak tanımladıkları mitoslarda bulmutur. Ölümsüz tanrıların insanlara eziyeti, yardımı veya ölümsüzlük çabalarının konu edinen ve insan muhayyilesinin ölüme ve ölümsüzlüe bakıını anlamak için üzerinde durulması gereken en önemli alanlardan biri kukusuz mitolojidir. Bu anlamda yaratılı mitleri, ayinler, ölüm ve ölümden sonra dirili, cennet, cehennem vb. içerikler insanın yaadıı dünyayı anlama yolunda oluturulmu anlamlandırma çabalarıdır. 15

Ernest Becker, ‘Danial of Death’ adlı eserinde, fiziksel açıdan ölümlü olduumuz gerçeinin insanolunun en temel korkusu16 olduunu belirtir.



nsanolu, fiziksel açıdan sonluluu korkusuna karın, ilkel kültürlerden itibaren varlıın ruh ve bedenden müteekkil bir yapı olduuna inanmı ve ölümsüzlük arzusu tatminini ruhun ölümsüzlüü fikrinde bulmutur. Ölümsüzlük; beden ve ruh gibi iki öeden meydana gelen insan varlıının özsel bileenin ruh olduunu, ölüm geldiinde, ölenin sadece

13 Bekir Onur, Geliim Psikolojsi, mge Kitabevi, Ankara, 1997, s. 327

14 Michel Melsin, “Dinler”, Thema Larousse, I, 1993-1994, s. 474

15Carol Neiman-Emily Goldman, Ölümden Sonra Yaam, Çev. Gülden en, Do an Kitap, stanbul, 1999, s. 9

16 A. g. e. , s. 9

(15)

beden olduunu17, ölümden sonra insanın tabii veya yarı tabii özelliklerini taıdıı farz edilen bir devam durumuna iaret etmektedir. 18 Ölümden sonra ruhun devamı; küllî ruha dönü, ruh göçü veya ruhlar âleminde yaayıekliyle, öldükten sonra var olmaya devam ederek, zamansal ölümsüzlük ve ruhun, bedenin ölümünden sonra zaman dıı bir varlık statüsü kazanıp daha yüksek bir varolua yöneldii ebediyete göçü

eklindedir. 19 Bu devam ekilleri de insanolunun ölümsüzlük arzusunun tatminine dönük farklı öbür dünya çeitlemeleridir. Bu noktada, ölüm korkusunun birey üzerindeki olumsuz psikolojik etkisini nötrlemeyi veya en azından mininize etmeyi salayan temel faktör, ölüm ötesine olan inançtır.20

Ölüm korkusu nasıl insanın en temel korkusu ise, ölümsüzlük ya da sonsuzluk arzusu da en temel arzusudur.



nsanda gerçek bir ebedî yaama, sonsuzca yaama istei vardır. Bir olgu olarak ölümün evrensellii ne ölçüde gerçekse, bir duygu ve arzu olarak ölümsüzlük istei de o ölçüde evrensel bir psikolojik gerçektir. Ölümlü varlık yapısına ramen, insan sonsuza kadar kesintisiz yaama, hiç yok olmama duygu ve arzusuna sahiptir. Bu yüzden Unamuno, yok olmaktansa ebediyen cehennemde yaamaya razı olduunu, çünkü hiçbir eyin kendisine, hiçliin kendisi kadar korkunç görünmediini ifade etmitir. Jung da ölüm ötesi bir hayata inanmanın insanın varlık yapısına eit olduunu öyle dile getirir:



nsanların büyük ço unlu u her zaman hayatın devamlılı ına inanma ihtiyacı duydular(…)Hayatın ölümü a ını düündü ümüz zaman, bu düüncenin anlamı bizden kaçıp kurtulsa, aklımızla tam kavrayamasak bile, yine de hayatın içinde hareket ediyoruz. Ölüm ötesi bir hayata inanma insan için kaçınılmaz, zorlayıcı bir durumdur.21

Ölüm korkusu ve ölümsüzlük arzusu, ilkel kültürlerden itibaren dinî ve felsefî sistemlerinin motivasyonu olmu ve yukarıda da belirttiimiz gibi, ilk ontolojik izahatları sunan mitoslardan düüncenin sistematik bir hüviyet kazandıı alan olan felsefeye kadar, ölüm korkusu kendini ölümsüzlük tasarımları olan öbür dünya inançlarıyla belirtmitir.

17 Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüü, Paradigma Yayınları, stanbul, 2000, s. 718

18 Turan Koç, Ölümsüzlük Düüncesi, z Yayıncılık, st., 2005, s. 12

19 Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlü ü, s. 718

20Mustafa KOÇ, “Yalılık Döneminde Ölüm Ötesi Psikolojisi üzerine Bir Alan Çalıması”, Cumhuriyet Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, 8, Sivas, 2004, s. 2005, www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/ makale/

877.pdf (11.04.2006)

21 Hayati Hökelekli, “Dini Hayatın Bütünlü ü Açısından Ahiret nancının Psikolojik Temelleri”

http://felsefe38.blogcu.com/3360407/ (17.05.2006)

(16)

Ölüm ve ölümden sonraki yaamın mahiyeti farklılamakla beraber ruhun devamı bütün kültürlerde ortak kanaattir.

Yunanlılar, ölümün bir son olmadıına ve ölümden sonra bedenin mezarında ikamet ettiini; fakat gölgenin (ruhun) ise Hades ülkesine gittiine inanmılardır. 22

Ölüm olgusu Yunan felsefesinin de üzerinde sıklıkla durduu bir konu olmutur. Felsefe dünyasına damgasını vurmu olan Sokrat’a göre ölüm; bütün insanlara için en büyük nimetlerden biridir ve korkulacak bir ey deildir. Sokrates, gömülenin sadece bedeni olacaını ve ölümün aslında ruhun bu dünyadan ayrılarak baka bir dünyaya geçmesi23 olduunu belirtir. Platon, ölümü hapishane olarak gördüü dünyadan kaçmaya benzetmi ve ruhun bedenden ayrıldıktan sonra da mutlu veya mutsuz bir hayat yaayacaına inanmıtır. Aristo da hocası gibi ruhun ölümden sonra yaayacaına inanmıtır.24 Milattan önce 300–200 yılları arasında yaayan Epikürcüler, ahlakî ve metafizik bir problem olan ölüm meselesi üzerinde durmular ve ölümün korkulacak bir ey olmadıı sonucuna varmılardır. Onlar “ölüm varken biz yokuz, biz varken de ölüm yoktur. Hiçbir zaman karılamayacaız ki ondan korkalım.” eklinde bir akıl yürütmeyle ölüm korkusunun üstesinden gelinebileceini iddia etmilerdir. 25 Romalı filozof Cicero, ‘Ölüme Övgü’ adlı esrinde ölüm ve ölümsüzlük konularını ele alır ve ruhun tenden ayrıldıında yukarıya yükseldiini, bütün istek ve kıskançlıklarından da kurtularak daha mutlu olacaını iddia etmitir. 26

Mısırlılar insanın son nefesini vermesinden sonra ruhun uzun bir yolculua çıktıına inanırlardı. Ruhun, ölüm tanrısı Oziris ve yargıçlarının karısına çıkıp, sevap veya günahlarına göre ödül veya ceza alacaına inanan Mısırlılar, ölenin; bu dünyadakine benzer bir hayat süreceine inanmılar ve bu amaçla mezarlarına deerli eyalardan yiyeceklere kadar gelecek hayatı kolaylatıracak eyler koymulardır. Mısır uygarlıındaki mumyalama kültü de bedenin sonsuza kadar yaamasını salamak içindir. 27

22Aydın Durdu, Bircan Durdu, “Eski Yunan Uygarlıklarında Ölüm ve Ölüm Töreni”, http://www.folklor.org. tr/turkish/gelenek/olum_yunan. Htm (16.06.2006)

23 Platon, Sokratesin Savunması, Çev. Niyazi Berkes, Ça da Yayıncılık, stanbul 1998, s. 91

24 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 43

25 A. g. e. , s. 43

26 Marcus Tullius Cicero, Ölüme Övgü, Çev. Cana Aksoy, Sel Yayıncılık, stanbul, 2004, s. 34

27 Aydın Durdu, Bircan Durdu, “Eski Mısır’da Ölüm ve Ölüm Gelenekleri”, http://www. folklor. org.

tr/icerik/haber_detay. asp?id=42 (16.06.2006)

(17)

Eski Mezopotamya uygarlıında da ruhun devamı düüncesi hâkimdir. Babiller bedenden ayrılan ruhun, kartal ya da ku biçiminde göe yükseldiine inanmılardır.

Ölümden sonra (eer ölen kii kral veya kraliyet ailesinden biriyse) ölen için, insan kurbanı oldukça yaygın bir gelenekti. Ölen kimsenin yakınları, askerleri, karısı, cariyeleri, hayvanları da beraber gömülürdü. Bunun nedeni ölen kiinin öbür dünyada da bu dünyadakine benzer bir hayat sürdüüne olan inanç ve ölen kiinin öbür dünyada da rahat etmesini salamaktır. Bunun yanında M. Ö. 3000 yıllarında Mezopotamya’da ortaya çıkan Gılgame Destanı, ölümsüzlük arayıını konu edinen en eski kaynaklardan biridir. 28

Eski Türkler ölümün kötü ruhlardan kaynaklandıına inanırlardı. Türkler can ve ruh mefhumunu genel olarak tin (nefes) kelimesiyle ifade etmiler; ancak genel olarak insanın ölürken canının bir ku gibi uçup gittiine inanmılardır. Orhun Kitabeleri'nde ölmek; uçmak, uçup gitmek olarak anlatılmıtır. Herhangi birinin ölümünden söz ederken ölmek kelimesi yerine kuu uçtu ifadesi kullanılmıtır. Eski Türkler, ölen kiinin ruhunun, aman tarafından özel bir merasimle yeraltı dünyasına götürülünceye kadar evde dolaına inanmılar ve ölenin gittii yerde rahat yaaması için ölünün mezarına, et, süt gibi yiyeceklerin yanı sıra silahı ve ölünün atı binilmeye hazır halde konulmutur. Ölenin geri gelip yaayanları rahatsız etmemesi için de ölenin evi yakılmıtır. 29

Hindistan dinlerinin balıcaları olan Hinduizm, Budizm, Vedizm ve Jainizm, ölümden sonra ruhun devamına inanmakla birlikte, ölümü ruhun bir baka bedende yaayacaına inanılan ruh göçü veya tenasüh (ruh göçü) çerçevesinde düünmülerdir.

Budistler ve Hindulara göre iyi ruhlar insan, kötü ruhlar ise kaknüs, kertenkele, kaplumbaa ya da zehirli sarmaık olarak yeniden doarlar.

28 Gılgame destanının Akad dilinde M. Ö. 1000 yılından önce yazıldı ı düünülmekte ise de içerik olarak Sümerlere kadar uzadı ı için edebiyat ve kültür tarihçileri M. Ö. 2000’ li yıllara kadar götürür.

Destan Mezopotamya'nın çok eski efsanelerinin karıımıdır. Dev Enkidu ile ilk balarda düman olan Gılgame, sonradan dost olur. Bir zaman sonra Enduki hastalanır ve ölür. Bu ölüm Gılgame'i çok etkiler ve ölümsüzlü ün yollarını aramaya balar. Denizlerin dibinde yetien büyülü bir otun onu ölümsüzlü e ulatıraca ını ö renir. Gılgame yola koyulur. Açık denize vardı ında suya dalıp ölümsüzlük otunu arar. Otu çok geçmeden buldu unda bir tutam alıp kıyıya döner. Mutlu olan Gılgame karaya çıkıp dinlenmek ister. Kıyıda bir yılan gelip ölümsüzlük otunu ondan çalar.

29 Aydın Durdu, Bircan Durdu, “Eski Yunan Türklerde Ölüm ve Ölüm Gelenekleri”, http://www.

folklor. org. tr/icerik/haber_detay. asp?id=39 (16.06.2006)

(18)

2. 2. Semavî Dinlere Göre Ölüm Kavramı

2. 2. 1. Yahudili



e Göre Ölüm Kavramı:

Yahudilik, günümüzde yaayan ve etki alanı geni üç büyük dinin en eskisidir.

Yahudilik, Musa peygamber tarafından kurulmu ve çıkı noktası itibariyle dikkatini cennet tatlarından veya cehennem azaplarından ziyade dünyevi yaayıı düzenlemeye çalıan dünyasal bir din niteliindedir.

Yahudilie göre insan ilk aamada ölümsüzdü, fakat ilk günah insanı ölümlü hâle getirmitir. Tevrat’ın ilk bölümü olan Tekvin’in 2. babının 16. ve 17. ayetlerinde

“Ya Rab Allah, Adam’a (Âdem’e) emredip der: Bahçenin her aacından istediin gibi ye; fakat iyilik ve kötülüü bilme aacından yemeyeceksin; çünkü ondan yediin günde mutlaka ölürsün.”, Tevrat’ın Tensiye bölümünün 30. babının 15. ayetinde Yehova Yahudi toplumuna: “Bak senin önüne, hayatla iyilii ve ölümle kötülüü koydum.” der30. Yahudilie göre insan Tanrı’yı sevip onun yolundan yürümesi durumunda yaarken, konulan kurallara uymaması durumunda ölecektir.

Eski Ahit'te insan canlı bir bütün olarak kabul edilir. Nefs bir bütün olarak insan varlıını ifade eder. Tekvin'de geçen “. . . ve Rab Allah yerin topraından adamı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi; adam yaayan can oldu.” ayetiyle hayat ilahî nefesin üflenmesi sonucu oluan bir kavram olarak karımıza çıkar. Eski Ahit'te yaam ve ölüm ruhun bedene girmesi ve ayrılması olarak görülür, “Yaayıp da ölümü görmeyen, ölüler diyarı elinden canını kurtaran kimdir.” ayetiyle de ölümün kaçınılmaz, mukadder bir son olduu belirtilir. Eski Ahit'te “Kötüler ölüler diyarına dönecekleridir. Allah'ı unutan bütün milletler de.” ayeti ile ölüler diyarı suç ileyenlerin, Allah'ı unutanların yani kötülerin gidecei yer olarak tanıtılır. 31

Yahudilikte öte dünya inancının geliimi sonradan olmutur. 32 Ortaça hahamları ahiret inancını dinî sistemlerinin merkezine yerletirmi fakat modern

30 Aydın Durdu, Bircan Durdu, “Yahudilikte Ölüm ve Ölüm Gelenekleri”, http://www. folklor. org.

tr/icerik/haber_detay. asp?id=41 (16.06.2006)

31 Sevgi Tütün, Ölümün çindeki Hayat Hayatın çindeki Ölüm, Kayıhan Yayınları, stanbul, 2007, s.34

32 Aydın Durdu, Bircan Durdu, “Yahudilikte Ölüm ve Ölüm Gelenekleri”, http://www. folklor. org.

tr/icerik/haber_detay. asp?id=41 (16.06.2006)

(19)

Yahudi düünürler öteki dünya ile ilgili manzaraları hatta bundan bahseden doktrinleri bile terk etmilerdir. Bu kavramların demode olmaları ve çadaüncenin aydınlıında dılanmı olmalarının, modern çada Yahudilik hakkında pek çok problemin ortaya çıkmasına yol açtıı bazı aratırmacıların ortak kanaatidir. Nitekim ahiret inancı Yahudilere dünyayı güçlü ve iyi bir tanrının yaratması olarak kavratmakta ve dünya meakkatleri ve zulmü konusunda büyük bir teselli kaynaı sunmaktadır.

Yahudilikte eol bütün ölülerin kalacaı, ceza ve mükâfatın olmadıı bir yer iken burası bir ceza yeri haline getirilmi, iyilerin de eol'de kendilerine ayrılmı bir kısımda kalacakları ve Tanrı katına çıkacakları belirtilmitir. Daha sonraları ise iyilerin cennete gidecekleri inancı benimsenmitir. Cennet ve cehennem ölümden sonra iyiler için mükâfat, kötüler için ceza yeri haline gelmitir. 33 Zira Mesihî kurtulma vaadi, yeniden dirilme, cennette adaletli bir ekilde korunma vb. eyler olmazsa, Yahudilerin, Allah’ın seçkin kullarını koruma ile ilgili lütufuyla, modern Yahudi tarihindeki korkunç olayları birbirleriyle uzlatırma konusunda büyük güçlüklerle karılaacakları ortadadır. 34

Yahudilie göre insan; kâinat altüst olup, Allah’ın krallıı yeryüzünde kurulduunda, Ezekiel’in haber verdii gibi, kurumu kemiklerin aılacak görünümü içinde tekrar dirilecektir.

Ölüm ve ahirete ilikin Yahudi inancında farklılıklar da bulunur. Sadukî mezhebine balı Yahudiler ahiret fikrini redde meyletmekle beraber Nasâra ve Sabiler ise ahrete inanmaktadır. 35 Öte yandan bazı Ortaça Yahudi teologları cenneti Tanrıya kavuma, cehennemi de ebedî hayattan mahrum kalma anlamında kullanmılardır.

Kabalistler bu kavramları bilhassa tenasühle uzlatırarak kendi karmaık sistemlerine uydururlar. Moses Mendelssohn Tanrı'nın merhametine uymuyor diye açıkça cehennemi inkâr ederken çeitli dinî görülere sahip günümüz Yahudileri, ruhun ölümsüzlüüne inananlar dâhil olmak üzere genellikle ödül ceza prensibine balı bir cennet cehennem inancına önem vermezler. 36

33 Süreyya ahin, “Cennet”, slâm Ansiklopedisi, 7, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, stanbul, 1993, s.

375 (Bundan sonra D A )

34 Karaca, Faruk, Ölüm Psikolojisi, s. 55-56

35 Bekir Topalo lu, “Ahiret”, DA, 1, s. 544

36 Süreyya ahin, “Cennet”, DA, 7, s. 375

(20)

1. 2. 2 Hıristiyan nancında Ölüm Kavramı

Hıristiyanlıkta hayatın anlamı, onun sonu (ölüm) içerisinde tam olarak anlamını bulmutur. Hıristiyanlıa göre insan ruh ve bedenden müteekkildir ve ölen sadece bedendir. 37

Hıristiyan inancına göre ilk dönemde Yahudilik'te olduu gibi ölümün varolu sebebi ilk günahtır. Hz. Âdem’in Allah'ın yasakladıı aacın meyvesinden yemesi ölüm olgusunun nedenidir. 38



nsanolu günah iledii için Tanrıdan uzak dü ve ölümle cezalandırılmıtır; zira günahın ücreti ölümdür. 39 Ölümün günahın bir sonucu olarak deil de hayatın normal bir sonu olduunu dair inanç ise sonraları ortaya çıkmıtır.

Hıristiyan felsefesine göre ölümle birlikte Hz.



sa’nın ölümüne geçildiinden ölümden korkmaya gerek yoktur40; zira maddî dünyanın önemsiz olduuna inanan Hıristiyanlar, Hz.



sa’nın “Benim krallıım bu dünyada deildir.” sözüne uygun olarak, hayatın ölümle daha güzel bir ekle büründüüne inanmılardır. Luka



ncilinde ölümden sonra iyilerin Hz.



sa'nın da içinde bulunacaı bir cennete gideceklerinden ve orada melekler gibi bir ebedî hayat süreceklerinden bahseder. 41

Esasen “



sa (Tanrı) ruhumu alır.” eklindeki cümle Hıristiyan ölüm teolojisini özetleyebilir. Hıristiyan için ölüm; ruhunu, canını, yani iç varlıını vermesinden ibarettir. Herhangi bir Hıristiyan ölümü düündüü vakit aklına Hz.



sa’nın ölümü gelir. Onun ölümü de birbirinden ayrılmaz bir ekilde yeniden dirilmesine balanmıtır. 42

Hıristiyan teolojisine göre, Tanrı



sa’nın bedeninde tecessüm etmi ve



sa çarmıha gerildikten üç gün sonra yeniden dirilmesiyle ölmezliini kanıtlamıtır. Ölüp tekrar dirilen bu Tanrı’ya (



sa’ya) inanıp, ruhunu ona veren insan onun gibi tekrar dirilecektir.

37 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 55

38 Sevgi Tütün, Ölümün çindeki Hayat Hayatın çindeki Ölüm, s. 37

39 Aydın Durdu, Bircan Durdu, “Hıristiyanlıkta Ölüm ve Ölüm Gelene i”, http://www. folklor. org.

tr/icerik/haber_detay. asp?id=38 (16.06.2006)

40 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 56

41 Süreyya ahin, “Cennet”, DA, 7, s. 375

42 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 57

(21)

Netice olarak Hıristiyanlıın ahrete ilikin mesajında ölümün hatırlanması, varlıın ilahî hükme balanması ve yeniden dirili unsurlarının birletiini söylemek mümkündür. 43

43 A. g. e. , s. 59

(22)

1. 2. 3. slâm nancında Ölüm Kavramı



slâm felsefesi, ölümü; Yahudilik ve Hıristiyanlıın ilk dönem anlayılarındaki gibi, ilk günahın sonucu olarak gerçekleen bir olay olarak deil, öte âleme geçi ve son derece tabii bir olay olarak deerlendirmitir. “Her can ölümü tadacaktır.”44 Ve

“Allah onlar için bir vade takdir etti.”45 ayetleri ölümün Allah tarafından belirlenen ve ondan baka hiç kimsenin zamanını bilemeyecei ekilde kesin bir akıbet olduunu ifadelendirmitir.



slâm teolojisi ölüm olgusunu halîk ile mahlûk arasındaki münasebet ve insanın kainat içindeki yeri konusunda



slâm'ın benimsedii ana temanın bir gerei olarak46 kiinin dünyevî yaantısını tanzim etmek için bir motivasyon olarak kullanmıtır47.

“Yapılan i bir hardal tanesi kadar dahi olsa onu adalet terazisine getiririz. Hesap gören olarak biz herkese yeteriz.”48 ayeti



slâmiyet’in ölüme yaklaımını; ölümün mahiyeti, kiinin dünyevî hayatında ölüm gerçei bilerek yapması gerekenleri özetleyen bir ayet niteliindedir.



slâm teolojisine göre ölüm, insan varlıı için bir âlemden dier âleme ya da gerçek âleme intikal etmektir. Bu anlamda ölüm bir yok olma deil, varlıın hakikatle yüzleecei bir tecrübedir. Ruh bakidir ve ölüm bedensel, tabii bir olaydır.

Ölümün mahiyetiyle ilgili olarak Kuranıkerim’de çeitli ayetler vardır. Ölümün bir imtihan sahası olan bu dünyadan, kiinin amellerinin mükâfatını veya cezasını çekilecei öte âleme geçite bir köprü olduuna inanılmıtır. “Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü yaptıklarınızın karılıı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklatırılıp cennete konulursa o, gerçekten kurtulua ermitir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından baka bir ey deildir”49 ayeti ölümün kesinliine ve insanolu için sondan ziyade yeni bir hayatın balangıcı olmasına dair



slâm teolojisinin ölüm ve ötesi ile ilgili anlayıını özetleyen güzel bir örnektir.

44 Ankebut 57. ayet

45

sra 99. ayet

46 Bekir Topalo lu, “Cennet”, DA, 7, s. 377

47 Karaca, Faruk, Ölüm Psikolojisi, s. 62

48 Enbiya, 47. ayet

49 Al-i imran, 185

(23)

Ölüm gerçeini dier dinlere oranla daha çok vurgulayan slâm dini, dünya ve ahiret hayatı mukayesesinde ahiret hayatının daha önemli olduunu belirtmitir. 50 “O hangimizin daha güzel davranacaını sınamak için ölümü de hayatı da takdir edip yaratmıtır.”51 ayeti; dünya hayatını bir oyun ve elence, bir süs ve öünü; mal, evlat ve nüfuz yarıı olarak gören ve geçici bir faydalanı ve aldanı vesilesi52 olan dünyevî hayatın sadece öte ve gerçek âlem açısından bir sınav alanı olduunu vurgular.



slâm teolojisinde ölümün dünyevî yaayıı tanzim etmek üzere bir motivasyon olarak kullanıldıını belirtmitik. Hz. Muhammed “Lezzetleri yok eden ölümü çok anın.” ve “Ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrasına en çok hazırlık yapan mümin, en akıllı mümindir.”53 hadisiyle, ölümün bir mümin açısından her an hatırlanması gereken bir akıbet olduunu ve davranıların, bu gerçee ve onun sonrasında öbür dünya yaantısını ekillendirecek ilahî sorguya uygun tanzim edilmesi gerektiini belirtir.



nsanın Tanrı inancına sarılıp O'na balanmasında, en büyük kaygı ve korkusu olan yok olmaktan kurtulma ve Tanrı'nın kendisine tükenmeyecek bir hayat bahetmesi ümidinin büyük etkisi vardır. Bütün dinler ölümden sonra cennet arzusuna cevap vermeyi amaçlamı ve cennet hayatını vaad etmi olmakla birlikte



slâm dininin semavî dinler içinde, ahiret hayatına ilikin en zengin tasvirleri sunduu gerçektir. 54 Cennet ve cehennemin mahiyeti ile ilgili oldukça fazla ayet bulunan55 Kuran-ı Kerim’de ödül-ceza prensibine uygun olarak, kiinin ahiret hayatının balayacaı belirtilmitir.



slâm teolojisinde bu denli önemli bir yer tutan ve geçici dünya hayatından gerçek ve hedeflenen ahiret hayatına geçite bir basamak olan ölüm olgusu,



slâm âlimleri tarafından da üzerinde özellikle durulmu bir noktadır.



bni Sinâ’ya göre düünen nefis, basit, kendi baına var olan bir cevher olduu için bedenin ölmesiyle ölmez. O bizatihi ölümsüzdür. 56



bni Sîna; ölümün, temelde ölümün ne olduunu bilmeyen ve onu bir yok olu olarak düünen insanlar açısından

50 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 60

51 Mülk 2

52 Bekir Topalo lu, “Ahiret”, DA, 1, s. 544

53 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 62

54 Bekir Topalo lu, Cennet, DA, 7, s. 380

55 Ayrıntılı bilgi için bkz. Osman Cilacı, lahi Dinlerde Cennet nancı, Beyan Yayınları, st., 1995

56 Mehmet. S. Aydın, Din Felsefesi, s. 258

(24)

hissedilebilecek korkuların en iddetlisi ve en etkilisi olduunu belirtmitir. bni Sîna’nın bu görüüyle bütün korkuların temelinde ölüm korkusunun bulunduunu öne süren günümüz psikolojisi arasında benzerlik vardır. 57



bni Sîna, hayatı ve ölümü iradî ve tabî olmak üzere ikiye ayırmıtır. Ona göre iradî hayat: insanın bu dünya hayatında peinden kotuu her türlü yeme, içme ve

ehvetten ibarettir.



radî ölüm ise; her türlü ehveti öldürmek ve ehvetlere dükünlüü yok etmektir. Tabii hayat; insanın gıpta edilecek ebediyetle ilimlerden müstefit olduu lezzetlerle bekasını, cehaletten beraat ve kurtuluunu ifade eder. Ölümün, insanın Allah’tan gelen varlıının yine O’na dönmesi demek olduunu, bu durumda ölümden korkanların kendilerinden korkmu olacaklarını düünür58

Gazâlî de ölümü bir uyanı olarak deerlendirir ve öyle der:



nsan uykudayken rüyasında gördü ü birtakım eylerin varlı ına inanır. Uyanınca ise rüyasında gördüklerinin aslı olmadı ını anlar. Dünya hayatı da ahirete göre bir uyku hali sayılabilir. Öyleyse içerisinde bulundu umuz hayat da bir rüyadan baka bir ey de ildir. Muhtemel ki ölünce uyanaca ız.

Gazâlî kendisine ölümün pek yakın olduu kimseye; sadece onu düünmek ve onun hesabıyla hareket etmek gerektiini salık vermitir.

Fârâbi insanın beden ve ruh ikiliinden müteekkil olduunu ve beden ile ruhun birbirinden ayrılması sonucu da ölüm hadisesinin gerçekletiini kabul etmektedir. Fârâbi'ye göre ruh bedenden ayrıldıktan sonra ölüm gerçekleir ve bu andan itibaren ruh metafizik âleme intikal eder. Ruh, ebedî olarak dünya hayatındaki yaantısına göre mutlu ya da mutsuz olacaktır. Fârâbi, ahiret azabını ve mükâfatını tamamıyla kabul etmektedir. Ancak gerçek mutluluk ve azabın gerçeklemesinden bahsederken, derin haz, insanların elde edebilecei mutluluun en ulvî derecesine ruhun ulaabileceini zikretmektedir. Cesetlerden olumlu ya da olumsuz olarak bahsetmemektedir. Fârâbi, gerçek zevk ve acı duyma olayını sadece ruhanî seviyede deerlendirmektedir. Nitekim ölümden bahsederken öyle der:

57 Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, s. 63-64

58 A. g. e. , s. 63

(25)

"Ölüm hakkında ancak cahil ehirlerin halkı ve fasıklar endie eder. Cahil insanlar, bu dünyanın, ölüm vasıtasıyla, geride bıraktıkları iyiliklerinden, yani zevk veren

eyler, servet, mevki veya di er dünyevî iyilikleri kaybedece i için endie ederler.”

Bu ifadelerinden anlaılacaı gibi, dünyevî nimetlerin ve mutlulukların, gerçek nimet ve mutluluklar olmadıını kabul etmektedir. Asıl mutluluun, ilâhî âlemde olduunu ve bu mutlulua dünya hayatında iyi iler ileyen fazıl kiilerin ruhunun ulaabileceini benimser. 59

59

brahim Hakkı Aydın, “Gazali’nin Filozofları Tekfirinde Fârâbî’nin Yeri”, Felsefe Dünyası, 14, 1994, s. 34, http://www. felsefelik. com/felsefedunyasi/ 14-1994/14-026. pdf, (28.07.2006)

Referanslar

Benzer Belgeler

PERİNATAL ÖLÜM HIZI: Bir toplumda bir yılda canlı doğan ve 7 gün içerisinde ölen bebek sayısına aynı yıl içerisinde gerçekleşen ölü doğum sayısı eklenerek aynı yılda

Ölümden önce, kısa veya uzun olmak üzere Agoni ismi verilen bir can çekişme devresi görülür, kronik, süregelen hastalıklarda uzun süren agoni, ansızın ölümlerde kısa

Kullanılmış ürünlerin yeniden imalat, geri dönüşüm, tamir gibi yöntemler kullanılarak geri kazandırıldığı tersine lojistik yapılarda, ileri lojistik sistemlerinde var

The D-dimer levels of 53.9% (124) of the AMI suspected patients who underwent D-dimer assessment were high and 22% (n=28) of the pa- tients with elevated D-dimer levels were

Dün akşam haber aldığımıza göre üniversite emini Neşet Ömer ve edebiyat fakültesi reisi Köprü­ lüzade Fuat beyler istifa etmiş­ lerdir. Neşet Ömer ve Fuat

Araflt›rmac›lar, farelerde kas hücrelerinin normal yap›s›n› koru- mak için gerekli olan MLP proteinini devre d›fl› b›rakarak, insanlardaki DCM’ye çok benzer

Sürekli hareket halinde olan bilgisayar kullanıcıları için tasarlanan DIR-505, kablolu interneti kablosuz yayına çevirebiliyor.. Bu sayede kalabalık gruplar, var olan

Ma- y›s 2003 tarihinde yap›lan bu çal›flmada, Hatay il merkezinde- ki farkl› bölgelerde ve farkl› sosyokültürel özelliklere sahip, ço¤u gelir düzeyi düflük,