• Sonuç bulunamadı

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı"

Copied!
41
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)

Volume 5 Issue 2, A Tribute to Prof. Dr. Halil INALCIK p. 347-386, March, 2013

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı

Settlement of Immigrants after the Russo-Turkish War of 1877-78 According to the Immigrant Commission Report

Yrd. Doç .Dr. Derya Derin Paşaoğlu Karadeniz Teknik Üniversitesi-Trabzon

Öz: Bu makale 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında başlayan göç dalgasını Osmanlı Muhacir Komisyonu’nun hazırladığı bir defterin ışığında incelemektedir. Osmanlı Muhacir Komisyonu muhacirlerin ihtiyaçlarının karşılanması, kayıt altına alınmaları ve iskân edilmeleri için kurulmuştur. İncelenen defterin hem göçmenlerin geldikleri bölgeleri hem de Türkiye’de yerleştirildikleri bölgeleri belirtmesi nüfus hareketlerinin takibini kolaylaştırmaktadır. Toplam 90.672 muhacirin tasnifinin yapıldığı 13 Kasım 1881 tarihli defterde kaydedilen muhacirlerden 82.000 kişi, 1877-78 harbi sonunda kaybedilen topraklardan göç eden muhacirlerdir. Bu göçmenlerin 40.000 kadarı Bulgaristan’dan olmak üzere diğerleri Batum, Sohum ve Rumeli-i Şarkî topraklarından gelmiştir. Kayıtlara göre yaklaşık 35.000’i İstanbul’da olmak üzere 51.000 muhacir iskân edilmeyi beklemektedir. İstanbul dışındaki yaklaşık 55.000 muhacir ise Selanik Vilayeti, Sinop ve İzmit Sancağı’ndaki kasaba ve köylerinde iskân edilmek üzere gönderilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Göç, Muhacir, İskân, 1877–78 Osmanlı-Rus Savaşı, 93 Harbi

Abstract: This article examines the immigration wave in the aftermath of the Russo- Turkish War of 1877-78 in light of a report of the Ottoman Immigration Commission. The Ottoman Immigration Commission was founded to register and settle the immigrants and to supply their needs. The report examined here makes it easier to follow the population movements because it records both the origin of immigrants and the place of their settlements. The November 13, 1881 dated record contains the information of 90,672 immigrants, 82,000 of which emigrated from the lands lost in 1877-78 war. Approximately 40,000 of these immigrants came from Bulgaria and the remaining came from Batum, Sohum and Eastern Rumeli. There were a total 51,000 immigrants to be settled, 35,000 of whom were in Istanbul. Around 55,000 immigrants were settled outside Istanbul in the towns and villages of Salonika, Sinop, and Izmit.

Key Words: Migration, Immigrant, Settlement, 1877–78 Russo-Turkish War, 93 War

Giriş

Rusya’nın, Türk dünyası aleyhine genişleme politikasında, 1552’de Kazan’ı ve 1556’da Astrahan’ı hâkimiyeti altına alması, bölge ulusları için bir kırılma noktası olmuştur.

Bunu takip eden süreçte Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yaşanan bir dizi savaşın ardından 1774 Osmanlı-Rus savaşı ve sonrasında Kırım’ın Rus hâkimiyetine girmesi, Karadeniz’in kuzeyinden binlerce ailenin Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kalmasına yol açmıştır.

(2)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 348 Kırım’ın Osmanlı hâkimiyetinden çıkması ile başlayan Karadeniz’in kuzeyindeki ulusların göçleri üç dönem içinde incelenebilir.

Birinci dönem 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması ile başlayıp, 1853 Kırım Savaşı’na kadar devam eder. Bu dönemde Osmanlı topraklarına göç eden Tatar-Nogay muhacirlerinin kesin sayıları hakkındaki bilgilerimiz hem kısıtlı ve hem de çelişkilidir. 1768–74 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce Kırım’daki Tatar-Nogay nüfusu ile Rusya’nın Kırım’ı ilhakı (1783) sonrası mevcut nüfus arasındaki farka göre göç eden Müslüman sayısı 200 bin civarındadır.1 Kırım’ın ilhakıyla başlayan ilk göçlerde 1783–84 yılında yaklaşık 80 bin Tatar Besarabya ve Dobruca’ya yerleştirilmiş,2 her geçen gün Rus baskısının acımasızlaşması göçlerin büyüklüğünü etkilemiştir. 1812, 1816, 1819, 1822 ve 1827 yıllarında muhtelif büyüklüklerde olmak üzere göçler devam etmiştir.3

İkinci dönem, Kırım Savaşı ve sonrasındaki göçlerin yanı sıra, 1859’da Şeyh Şamil’in teslim olması ile tetiklenen büyük kitlesel göçün yaşandığı 1859–62 göç dalgasını da içeren ve 93 Harbi’ne kadar devam eden dönemdir. Kırım Savaşı’nın sonlarına doğru Kırım’da, Rusların kendilerini Kazan’a gönderecekleri fikri yayılınca4, 16 bin Kırımlı göç etmiş ve Dobruca’ya yerleştirilmiştir. Göç hareketinin tam durduğu düşünülürken, 1859’da Şeyh Şamil’in teslim olmasıyla 16 bin kadar Nogay, Kerç ve Kefe üzerinden Osmanlı topraklarına geçmek üzere Kırım’a girmiş ve kışı burada geçiren Nogaylar, Kırımlıları da etkileyerek yeni bir göç dalgası başlatmışlardır. Rus makamlarına göre; 1860–1862 yılları arasında pasaport alanların sayısı 227.361’dir5. Osmanlı Devleti kayıtlarına göre ise; 19 Şubat 1862’ye kadar Osmanlı topraklarına ulaşan muhacirlerden sadece iskânı gerçekleşenler 255.414’tür.6 1865’ten itibaren göç olayı yavaşlamışsa da Osmanlı topraklarına ulaşabilen muhacirlerin iskânı meselesi 1877’ye kadar ehemmiyetini korumuştur.

Üçüncü dönem ise 93 Harbi ve sonrasını kapsamaktadır. 1877–78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından başlayan yeni göç dalgası farklı bir kimlik kazanmıştır.

Çünkü bu tarihten önceki muhacirlerin ekseriyeti Karadeniz’in kuzeyindeki coğrafyada,

1 Safarov Rafik Firuzoğlu, “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”, Osmanlı, c.

IV, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, s. 687; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Göçler, TTK Yay., Ankara 1999, s. 4.

2 Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, İstanbul 2010, s.108.

3 Abdullah Saydam, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti”, Osmanlı, C. IV, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, s. 667.

4 Başbakanlık Osmanlı Arşivi: B.O.A, Fon Kodu: İ.MMS, Dosya ve gömlek numarası: 7-266.

Bundan sonra kullanılan Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri sadece fon kodu, dosya ve gömlek numarası ile birlikte İ.MMS.7-266 şeklinde verilecektir. Fon kodlarının açılımı kaynakçada belirtilmiştir.

5 Saydam, a.g.m., s. 667.

6 İskân edilebilen 255.414 kişi dışında kış bastırdığı için iskân edilemeyen ve liman şehirlerinde iskânı bekleyenler de vardır, İ.DH. 486-32799, (18 Şubat 1862). Karadeniz’in kuzeyindeki, Kerç (A.MKT.NZD: 292-87; 294-3; 299-68; 318-72; A.MKT.DV:146-1), Kefe (A.MKT.NZD.323-26) limanları ve Kırım sahillerinde (A.DVN.156-49) aylarca bekleyerek, bulabildikleri gemilerle (A.MKT.NZD:292-87; 294-3; 299-68; 302-60; 322-28; 336-76; A.MKT.DV.146-1; 154-75;

A.DVN.156-49; A.MKT.MHM.201-87; A.MKT.UM.399-71; MAD.23107) tehlikeli yolculukların ardından Osmanlı topraklarına ulaşabilen muhacirler, kış aylarında geldikleri için iskan edilemeyip, geçici iskan yerlerine yerleştirilmişlerdir. (A.MKT. NZD:272-38; 299-45; 299-68; 314-71; 323-26; 336- 76; 349-76; A.MKT.MHM:225-33; A.MKT.UM:393-25; 480-73; A.TŞF:29-36; İ.DH:28-947; 28875- 53; 437-28882). Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’deki İskânları, Yayımlanmamış Dr. Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2009, s. 126, 193.

(3)

349 Derin Paşaoğlu Rusya’nın etnik kırımından kurtulmak amacıyla halifeye sığınanlardan oluşmaktadır. Osmanlı Devleti’nin buradaki rolü gerek bölgedeki büyük Müslüman Türk Devleti imajını uluslararası alanda korumak, gerekse dinini muhafaza etmek isteyen muhacirlerin halifenin sancağı altına sığınma isteklerini karşılamaktır.

93 Harbi ile başlayan göç ise; 14. ve 15. yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da uygulamış olduğu iskân politikasının dramatik şekilde geriye dönüş sahnesi olarak değerlendirilebilir. Rusya’nın Balkanlar’da Slav halkların haklarını koruma bahanesiyle sahneye koyduğu bu dram, sayısı milyonlarla ifade edilen Müslüman’ın yağma, tecavüz, yakılıp-yıkılma, sürgün ve göç gibi sistemli yok etme politikasına maruz kalmalarıyla sonuçlanmıştır.

1. 93 Harbi Ve Berlin Antlaşması

Rusya’nın 16. yüzyıldan itibaren uygulaya geldiği Türk dünyası aleyhinde genişleme politikası ile Avrupa Devletleri’nin 18. yüzyılda takip ettikleri şark siyaseti, Balkan topraklarında kesişmiştir. Avrupa Devletleri ile Rusya’nın, “ilk aşamada Avrupa’daki, ikinci aşamada Anadolu’daki Türk hâkimiyetine son verilmesi, bu topraklardaki Türk ve sair Müslüman toplulukların buralardan uzaklaştırmasının” gerekliliği üzerinde hem fikir olmaları, Rusya’nın Balkan topraklarında serbest hareket etmesini beraberinde getirmiştir. Söz konusu politikalar doğrultusunda Rusya 1877 yılına kadar Kafkas Dağları’na, Karadeniz’e ve Tuna Nehri’ne kadar ulaşmıştır. Rusya’nın bölgede kullanacağı en etkili silah, Panslavizm olacaktır. Balkanlardaki Slav halkların haklarını koruma bahanesini ileri süren Rusya, 24 Nisan 1877’de bağımsızlık vaat ettiği Romanya topraklarına geçerek Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır.7

Fransa, İngiltere, İtalya, Almanya ve Avusturya tarafsızlığını bildirirken, Romanya, Sırbistan ve Karadağ, Rus ordusu saflarında yerlerini almışlardır. Muharebeler, Tuna ve Doğu Anadolu olmak üzere iki cephede ve Osmanlı Donanması’nın üstünlüğüne rağmen bir “kara harbi” şeklinde devam etmiştir. Muharebeler esnasında gerek Ahmet Muhtar Paşa ile Doğu Anadolu’da, gerekse Osman Paşa ile Plevne’de önemli başarılar elde edilmişse de malî güçlükler, iane ve cephane eksikliği, tecrübeli subayların yetersizliği, kumandanlar arasındaki ihtilaf ve savaşın saraydan idare edilmesi gibi sebepler Osmanlı ordularının mağlubiyetini hazırlamıştır. Ruslar, doğuda Erzurum’a, batıda ise Çatalca’ya kadar ilerlemişlerdir.8 Bâbıâli, durumun vahameti üzerine mütareke teklifinde bulunmuş ve 31 Ocak 1878’de Edirne Mükâmelesi, 3 Mart 1878’de Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştır. Rusya’nın Panslavizm siyasetinin zaferi sayılan Ayastefanos Antlaşması ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ istiklâlini, Bulgaristan ise muhtariyet idaresini elde etmiş ve bu büyük gücün nüfuz sahası haline gelmişlerdir. Özellikle Bulgaristan Emareti’nin Kavala Limanı ile Ege Denizi’ne açılabilmesi, Rusya’nın sıcak denizlere inme siyasetinin mühim bir sonucudur. Ancak bu antlaşma, arzu ettikleri oranda toprak elde edemeyen (Bulgaristan hariç) Balkan devletleri başta olmak üzere tarafsız kalan ve eski statükoyu korumak isteyen İngiltere ve Avusturya’nın bölgedeki çıkarlarına ters düşmüştür. Ayastefanos Antlaşması ile Balkanlarda bozulan siyasi dengenin, 1856 Paris Antlaşması’nı ve 1871 Londra Mukavelenamesi’ni imzalayan devletlerin müzakereleriyle yeniden tesis edilebilmesi için 13 Haziran 1878’de Berlin Kongresi toplanmıştır. Kongre sonunda imzalanan Berlin Antlaşmasına göre;

 Sırbistan bağımsız olmuş ve kendisine Niş vilayetinden başka, Bulgaristan’ın

7 Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih (1789–1994), İstanbul 1995, s.329.

8 Mahir Aydın, Şarkî Rumeli Vilayeti, TTK Yay., Ankara 1992, s.10.

(4)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 350 kuzey batısındaki bazı topraklar verilmiş, ancak Ayastefanos’da Karadağ ile paylaşmış olduğu Yenipazar Sancağı, Bosna ve Hersek’le birlikte Avusturya’ya bırakılmıştır.

 Karadağ bağımsızlığını almış ve Adriyatik sahilinde Antivari [Bar] Limanı Karadağ’a bırakılmıştır.

 Romanya müstakil bir devlet olarak tanınmış, çoğunluğu Romen olan Besarabya’yı Rusya’ya bırakmak, çoğunluğu Türk olan Dobruca’yı kabul etmek zorunda kalmıştır.

 Yunanistan’ın da bir takım istekleri olmuşsa da bunlar kabul edilmemiştir.

 Büyük Bulgaristan üç bölgeye ayrılarak;

 Birinci bölgede Osmanlı hâkimiyeti altında muhtar, Babıali’ye vergi veren Bulgaristan Prensliği kurulmuştur.9 Ruscuk, Varna, Vidin ve Tırnova Sancakları’nı içeren Tuna Vilâyeti ve Sofya Vilâyeti’nden Sofya Sancağı (Niş Sırbisitan’a bırakılmıştı) Bulgaristan’a verilmiştir.10

 İkinci bölge, Doğu Rumeli adıyla Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştır.11 Doğu Rumeli Vilâyeti (Şarkî Rumeli Vilayeti), Edirne Vilâyeti’nden koparılan Filibe ve İslimiye Sancakları topraklarında12 muhtar bir vilayet haline getirilecektir. (Bulgaristan Prensliği 1885’te Doğu Rumeli Vilâyeti’ni kendi topraklarına katacaktır.)13

 Üçüncü bölge ise Makedonya olup, ıslahat yapılması şartıyla Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştır.

 Bosna ve Hersek’in hâkimiyeti Osmanlı Devleti’ne ait olmasına rağmen, idaresi Avusturya’ya bırakılmıştır.

 Kars, Ardahan ve Batum Rusya’da kalırken, Doğu Bayezid Osmanlı Devleti’ne iade edilecektir.

 İngiltere Kıbrıs’a yerleşecektir.14

Osmanlı Devleti’nin kaybettiği söz konusu topraklar üzerinde yüz binlerce Türk ve sair Müslüman yaşaması hasebiyle Bâbıâli, buralardaki varlığını bu nüfusa istinaden sürdürmek niyetindedir. Osmanlı Devleti bu amaçla, diplomatik yollara, insan hakları ve azınlık hakları statülerine dayanarak sınırları dışında kalan toplulukları bulundukları memleketlerde korumaya ve kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Oysa söz konusu devletler, üniter millî devletlerini kurmak, işgal ettikleri topraklara tamamen hâkim olabilmek için, savaş sırasında Rusya ile birlikte uygulamış oldukları, Türk unsurlarından kurtulma ve Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin izlerini silme çalışmalarına antlaşma sonrasında da aralıksız devam etmişlerdir.15

93 Harbi’ni, kaybedilen sivil nüfus açısından başka savaşlardan ayıran McCarthy, Bulgaristan coğrafyasında yaşanılan Müslüman nüfusun kaybını dört grupta ifade etmiştir. Bu guruplar; çatışmalardaki ölümler, savaş sırasında Bulgar ve Rus birlikleri tarafından yapılan kıyımla ölenler, yaşam için gerekli temel ihtiyaçların engellenmesiyle gelişen açlık, hastalık

9 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C. VIII, TTK Yay., Ankara 1995, s. 76

10Bilâl N. Şimşir, Bulgaristan Türkleri (1878-1985), TTK Yay., İstanbul 1986, s.17;. Karal, a.g.e., s.337.

11Karal, a.g.e., s. 77

12 Karal, a.g.e., s. 337; Rumeli Şarkî Vilayeti, Filibe, Tatarpazarcığı, Eski Zagra, Bergos, İslimye ve Hasköy Sancakları’ndan müteşekkil bir vilayet olmuştur. Vilayet dahilindeki kaza ve köylerle ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Aydın, a.g.e., s. 138-154.

13 Karal, a.g.e., s. 103-107.

14 Karal, a.g.e., s. 77.

15Nedim İpek, “93 Muhacereti”, Osmanlı, C. IV, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, s.664-665.

(5)

351 Derin Paşaoğlu ölümleri ve Osmanlı elindeki topraklara sığınanların sığıntı durumundaki yaşam koşulları nedeniyle gerçekleşen ölümlerdir. 16

Osmanlı Devleti, uygulanan bu sistemli yok etme politikası karşısında buradaki halkını koruyamamış ve göç taleplerini kabul etmiştir. Katliam, açlık ve hastalıktan yaklaşık 500 bin kişi hayatını kaybederken, kurtulabilen yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi de göç etmek zorunda kalmıştır. Bu muhacirlerin 200 bini Şumnu’da, 300 bini Makedonya’da, 150 bini Batı Trakya ve Rodoplar’da toplanırken, Eylül 1879’a kadar, 387 binden ziyade muhacir de İstanbul’a sevk edilmiştir.17 Savaş sırasında başlayan göçlerle, Kafkaslardan ve Doğu Anadolu’daki savaş bölgesinden gelenler Erzurum’a yığılmışlardır. Sohum ve Batum’dan gelenler, geçici olarak Trabzon, Giresun ve Samsun’da barındırılmışlardır. Resmi istatistiklere göre, Rumeli’den 767.339, Sohum, Batum ve Kars havalisinden yaklaşık 300 bin kişi Anadolu’ya göç etmiştir.18

1.1. Muhacir Komisyonu

1859-1862 yılları arasındaki büyük göç dalgasıyla, yüz binlerce muhacir Osmanlı sınırına dayanınca, muhacir işlerini19 yapmak üzere 5 Ocak 1860’da Muhacir Komisyonu kurulmuştur.20 Ticaret Nezareti’ne bağlı iken Temmuz 1861’de bağımsız hale getirilen21 komisyonun görevlerinin bir bölümü, 1865’ten sonra muhacirlerin azalması ve tasarruf amacıyla Zaptiye Nezareti’ne bırakılmış, bir bölümü de Meclis-i Vâlâ’ya bağlı bir komisyon tarafından yürütülmüştür.22 Ancak 93 Harbi ile başlayan büyük göç, teşkilâtın aktif hale gelmesini gerekli kılmıştır. Gelmiş ve gelmekte olan muhacirlerin idaresinden sorumlu İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirîn Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyona bağlı olmak üzere İdâre-i Umûr-ı Hesâbiyye ve İdâre-i Umûr-ı İskâniyye şu’belerinin yanı sıra belediye daireleri

16 Justin Mc.Carthy, Ölüm ve Sürgün, İstanbul 1995, s. 68.

17 İpek, a.g.m., s.664-665; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), TTK Yay., Ankara 1999, s.41.

18 İpek, a.g.m., s.667.

19 Muhacirlere, yevmiye verilmiş (A.MKT.NZD: 323-50; 323-55; 325-29; 325-68; 324-8; 324-29;

323-36; 325-69; 326-24; 327-10; 327-18; 327-80; 327-85; 327-92; 328-9; 336-67; 336-24; 329-53; 328- 79; 328-70; 328-44; 328-33; 328-29; A.MKT.NZD: 328-27; 336-32; 335-61; 335-94; A.MKT.MHM:

194-83; 209-45; 219-55; 195-21; 222-40; 222-57; 222-72; 232-20; 761-2; A.MKT.UM: 395-58; 356-59;

365-78; 389-70; 393-25; 395-58; 422-46; 451-41; 471-12; A.MKT.DV: 190-86; navlun (A.MKT.UM:

459-22) araba ücretleri ödenmiş (A.MKT.MHM: 211-83; 212-81; 214-29; 214-30; 260-64;

A.MKT.NZD: 350-16; 352-92; A.MKT.UM: 455-37; 457-79; 458-74; 459-22; 460-13; 461-81; Takvim- i Vekayi 606; 613) evleri inşa edilmiştir. (A.MKT.NZD: 228-14; 327-1; A.MKT.UM: 518-58) Ekebilecekleri araziler verilip, öküz, tohum ve inek temin edilmiş (A.MKT.DV: 190-86; 190-87;

A.MKT.NZD:352-56; 385-40; A.MKT.UM: 516-30; 518-58; 526-49), 25 yıl süreyle askerlikten, 10 yıl da vergiden muafiyet verilmiştir. (A.MKT.NZD:288-14; İ.DH.28947) Halkın yardımlarına rağmen, ekonomik sıkıntılar nedeniyle zor duruma düşenlerden geri dönmek isteyenler olmuştur (A.MKT.MHM:

224-80; 227-90; 230-35; 231-43; 233-13; 289-96; A.MKT.NZD: 356-75; 352-56; 362-32; A.MKT.UM:

468-72; 502-91; 509-18; 516-30; 520-27) Derin Paşaoğlu, a.g.t., s. 348

20Komisyonun kuruluşu hakkındaki irade ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk. A.MKT.NZD.300-88; 300- 79; Derin Paşaoğlu, a.g.t., s.136; Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri Tanzimat Devri, İlk Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, İstanbul 1966, 54-62.

21 Abdullah Saydam, Kırım Ve Kafkas Göçleri (1856-1876), Ankara 1997, s. 106; Eren, a.g.e., s. 54.

22 Saydam, a.g.e., s. 118; Mehmet Yılmaz, XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskan Politikası”, Osmanlı, C. IV, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, s. 589.

(6)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 352 dâhilinde 20 tane Devâ’ir Şu’beleri açılmıştır.23 Komisyonun kuruluşu, şu’belerin görev taksimatı ve komisyon üyeleri Dersaadet Muhâcirîn İdâresi Talimatı’nda belirtilmiştir.24 Şehremaneti’ne bağlı açılan Devâ’ir Şu’beleri; Bayezid, Sultan Ahmed, Fatih, Samatya, Eyüb, Beyoğlu, Hasköy, Beşiktaş, Arnavutköy, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere, Beykoz, Anadoluhisarı, Beylerbeyi, Üsküdar Yenimahalle, Üsküdar Doğancılar, Kadıköy, Adalar ve Bakırköy belediyeleri dâhilindedir.25

Osmanlı Devleti’nin Kırım Savaşı’nın hemen ardından en ağır şekliyle yüzleşmek zorunda kaldığı muhacir meselesine hazırlıksız yakalandığı görülmektedir. Osmanlı Devleti Kırım Savaşı’ndan sonra başlayan büyük göç dalgasıyla ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda eksiklikleri giderme gayretiyle Muhacir Komisyonu’nun kurulmasının yanı sıra bir takım politikalar ortaya koymuştur.

Söz konusu politikalar doğrultusunda ilkin muhacirler Anadolu’ya ilk girişleri nereden olursa olsun mümkün mertebe İstanbul’a alınıp,26 muhtelif yerlerdeki hanlara yerleştirilip,27 onlarla ilgili kayıtlar tutulmuş, defterler hazırlanmıştır.28 Boş araziler tespit edilerek,29 görevli memurlar rehberliğinde30 daimi iskân yerlerine gönderilmişlerdir. Ancak gerek muhacirlerin çok kalabalık olması ve her geçen gün yenilerinin gelmesi, gerekse kabilelerin toplu iskân taleplerine karşın, Osmanlı Devleti’nin muhacirleri üretime katma politikasından kaynaklanan ziraat ve hayvancılık yapabilecekleri büyüklükte boş arazi bulamaması İstanbul’da oldukça kalabalık bir nüfusun birikmesine neden olmuştur.

Muhacir sayısındaki hızlı artış, yevmiyelerin ödenememesi,31 boş han bulunamaması,32 çok sayıda kadın, çocuk ve hasta bulunması,33 salgın hastalıkların34 çıkması gibi birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Kış mevsiminde odun, kömür, mangal, hırka (giyecek) gibi ihtiyaçların karşılanması sırasında yaşanan mali sıkıntılar muhacirlerin sefalete düşmesine neden olacağı endişesiyle,35 muhacirler bir an evvel iskân yerlerine gönderilmişler, keza hava muhalefetiyle iskân yerlerine ulaşamamaları durumunda en azından yollarda Anadolu halkının

23 İpek, a.g.e., 69; Yusuf Halaçoğlu, “Kolonizasyon Ve Şenlendirme”, Osmanlı, C. IV, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999 s. 585; Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal Ve Ekonomik Yapısı, Ankara 1997 s. 271.

24 Toplam 48 maddeden oluşan (16 Temmuz1877-18 Haziran 1878 tarihli) Dersaadet Muhâcirîn İdâresi Talimâtı, Eren tarafından yayımlanmıştır, belge hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Eren, a.g.e., s.

96.

25 İpek, a.g.e., s. 72.

26 A.MKT.UM.393-25, 471-12, A.MKT.NZD.292-87, 300-10, 302-43, 302-60, A.MKT.MHM.201- 87, A.MKT.DV.154-75, A.DVN.151-23,

27 A.MKT.MHM.225-33, A.MKT.NZD.272-38, 299-45, 299-68, 314-71, 336-76, 349-76, A.MKT.UM.393-25, 480-73, A.TŞF.29-36, İ.DH.28947,

28 İ.DH.28957, A.DVN. 147-27, MAD.23106, MAD.23107, MAD.23108.

29 A.MKT.UM.399-6, İ.DH.438-28917, 448-29616, 28847.

30 A.MKT.NZD.288-14, 292-43, A.MKT.UM.522-18,

31 A.MKT.MHM.188-21, 190-95, 218-52, 222-40, 224-42, 225-33, 230-10, 232-70, A.MKT.NZD.315-14, 320-66, 323-26, 335-61 349-76, 351-17, 353-16, 356-70, 362-5, 365-21, A.MKT.UM.393-25, 410-36, 430-68, 468-72, 480-73, 481-89, 501-36, 509-18, A.MKT.DV.146-82.

32 İ.DH.437-28882, A.MKT.NZD.299-45,

33 A.MKT.UM.365-59, A.MKT.NZD.381-55.

34 İ.MMS.18-762.

35 A.MKT.NZD.294-22.

(7)

353 Derin Paşaoğlu yardım ve destekleri ile ayakta kalabilecekleri düşünülmüştür.36 Muhacirlerin İstanbul’a alınıp, kayıtlarının tutulması politikası yerine, muhacirlerin nerede olursa olsun en kısa yoldan bir an evvel daimi iskân mahallerine sevk edilip, iskân edilmeleri politikası benimsenmiştir.

Karadeniz sahillerine ulaşabilen muhacirler doğrudan Anadolu’nun iç bölgelerinde tespit edilen boş yerlere iskân edilmek üzere gönderilmişlerdir.37 Bu durumda kayıt işleri muhacirlerin iskân edildiği yerlerdeki idari birimlerin sorumluluğuna bırakılmıştır.

Osmanlı Devleti, muhacirleri ülke topraklarında tespit edilen boş arazilere gönderirken kabileleri ve aileleri parçalamadan mümkün olduğunca bir vilayet veya sancak dâhilindeki köylere ve kasabalara dağıtarak iskân edilmelerine özen göstermiştir.38 Akrabalarının yanında iskân etmek isteyenlere, henüz iskânları gerçekleşmemişse39 ve talep ettikleri bölgede boş arazi olduğu takdirde olumlu cevap verilmiştir.40 Ancak Osmanlı Devleti’nin ekonomik gücü

36 Derin Paşaoğlu, a.g.t., s. 200, 211; A.MKT.NZD.294-22, 345-80, 426-40, A.MKT.MHM.212-36.

A.MKT.UM.400-37, 522-18.

37 İ.DH.486-32799 (19 Şubat 1862 tarihine kadar Osmanlı topraklarına ulaşan 255.414 muhacirin iskân yerlerini ve nüfus bilgilerini içeren tabloya göre; 15.270 kişi doğrudan Sivas’a, 4568 kişi doğrudan Konya’ya ve 3347 kişi ise doğrudan Erzurum’a ulaştırılmıştır.)

38 Benzer bir politika, 1859-62 göç dalgası ile Osmanlı topraklarına ulaşan muhacirlerden yaklaşık 25 bin Nogay muhacirinin 3 yıl gibi kısa bir süre içerisinde Adana Vilayeti dâhilindeki kasaba ve köylere dağıtılarak yerleştirilmesinde görülmektedir. Yine bu süre zarfında Osmanlı topraklarına ulaşan yaklaşık 65 bin Nogay muhacirinden, 15 bini (büyük çoğunluğu Cemboyluk Kabilesi’nden olup) Konya Vilayeti ve 7 bini (çoğunluğu Yedisan, Bedişkol Kabilesi’nden olup) Ankara Sancağı dahilindeki kasaba ve köylerde iskan edilmişlerdir. Ayrıntılı bilgi için bk. Derin Paşaoğlu, a.g.t., s. 320-321.

39 Çünkü daimi iskân yerleri belirlenip gönderilen muhacirlerin bir kısmı, yerlerini beğenmeyerek, özellikle kabile reisleri bu güne kadar hiç çalışmadıkları için geçimlerini nasıl sağlayacaklarını bilmediklerinden (A.MKT.UM.414-24) yevmiye almaya devam edebilmek amacıyla iskânı geciktirmeye çalışmışlardır, iskân edildikleri takdirde verilen yevmiyelerin kesileceği endişesiyle iskâna yanaşmamışlardır. Osmanlı Devleti, daimi iskân yerine göndermiş olduğu muhacirlerin, başka bir şehirdeki akrabaları yanında iskân taleplerine olumsuz cevap vermiştir. Kendilerine yol ve iskân için gerekli harcamaların yapıldığı, iskân edilmeyi bekleyen çok sayıda muhacirin olduğu ve nakit sıkıntısı gerekçe gösterilerek, ikinci bir harcama yapılamayacağını belirtilmiş hatta bir an evvel iskân etmedikleri takdirde kendilerine hiçbir yardımın yapılmayacağını ifade edilmiştir.(A.MKT.MHM.196-43) Derin Paşaoğlu, a.g.t., s.259, 271.

40 8 Ekim 1859’da 2375 Nogay muhaciri, Adana’da akrabalarının yanında iskân etmek istemiş ve gönderilmişlerdir.(A.MKT.NZD.292-43, 292-53, Y.E.E.34) 12 Aralık 1859’da İstanbul’dan yola çıkan 949 Nogay muhacirinden 117’si Konya’daki akrabaları yanında iskân etmek istemiş Konya’ya, kalan 823 kişi Adana’ya gönderilmişlerdir.(A.MKT.UM.382-71, A.MKT.NZD.298-14, Y.E.E.34) 13 Aralık 1859’da 4031 kişi üç grup halinde Adana’ya ulaştırılmışlardır. (A.MKT.ZD.298-105, A.MKT.UM.377- 6) 12 Mart 1860’ta 706 kişinin akrabaları yanında iskân talepleri kabul edilmiştir.(A.MKT.UM.399-71) 12 Eylül 1860’ta 1818 kişi, 15 Eylül 1860’ta 824 kişi Nogay muhacirinin akrabaları yanında iskân talepleri kabul edilip Adana’ya gönderilmişlerdir.(A.MKT.NZD.324-29) 13 Haziran 1860’ta 1034 kişi, (A.MKT.UM.410-36) 22 Ağustos’ta 515 kişi, (A.MKT.NZD.322-28, A.MKT.MHM.192-97) 6 Nisan 1861’de 1271 kişi, (A.MKT.NZD.327-10)24 Temmuz 1861’de 5000 kişi (Nogay ve Kırım Tatarları) Ankara Haymana’da, 400 Çerkes Sivas’ta (A.MKT.MHM.227-51) akrabalarının yanında iskân edilmek istemişler ve gönderilmişlerdir. 250 Çeçen, 80 Dağıstan Çerkes, 894 Kabartay ve 1500 Çerkes olmak üzere 2724 muhacir akrabalarının yanında Sivas’ta iskân edilmek istemiş ve gönderilmiştir.(A.MKT.NZD.323-36).Derin Paşaoğlu, a.g.t., s.304-346.

Örneklerde görüldüğü üzere Osmanlı Devleti, muhacirleri iskân ederken bin ila 4 bin kişilik kalabalık grupları aynı sancağa göndermekte bir beis görmemiştir. Yaklaşık 65 bin Nogay muhacirinin iskân bilgilerinin derlendiği 425 adet arşiv belgesinde sadece tek bir belgede, (A.MKT.MHM.196-43) kalabalık grupların toplu iskân edilmesinin gelecekte mahzurlu olabileceği ifade edilmektedir. (belgede

(8)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 354 muhacirlerin yevmiyelerini, navlun ve araba ücretlerini ödemeyecek kadar zayıflamıştır. Bu giderlerin bir kısmını Anadolu halkının yardımları ile karşılamaktadır. Dolayısıyla muhacirlerin tamamına müstakil köy kurup, ev inşa edip, öküz, inek ve tohumluk temin ederek, kış ortasında gelenlerin yeni ürünlerini alıncaya kadar yevmiye verilmesi gibi masrafları karşılayabilecek güçte değildir. Muhacirlerin mağdur olmaması için yürürlüğe koyduğu çözüm politikası muhacirleri eyalet veya sancak dâhilindeki kasaba ve köylere muhteliten ve müteferrikan iskân ederek muhacirlerin her türlü ihtiyaçlarını yerel yöneticilere ve halka havale etmek olmuştur.

2. (13 Kasım 1881) Tarihli Komisyon Maruzatı 2.1. Belge Hakkında

Belgenin Kaydı; Belge Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Y.PRK.KOM. fon kodu ile tasnif edilmiş 7 varaktan müteşekkil bir defterdir. Bu fon kodu; Yıldız Perâkende Evrakı Komisyonlar Maruzâtı’dır. Perakende Evrak Bölümü, Sultan II. Abdülhamid'in saltanat yıllarına ait (1876-1909), maruzat adıyla Saray'a sunulan yazılar ile Mâbeyn-i Hümayûn'da günlük muamelât neticesinde biriken evrakı ihtiva eder.41

Ekte görüleceği üzere muhacir nüfus bilgileri, iki sayfa üzerine (1b-2a) yerleştirilmiş bir bütün tablo halinde düzenlenmiş olup toplamda 6 varaklık tablodur. Aşağıdaki değerlendirmede de inceleme kolaylığı sağlaması açısından tablodaki sıralamaya sadık kalınmıştır.

Belgenin Kapsamı; Tablonun başlığında Cennet-mekan Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz Han hazeratının asr-ı saltanatlarında zaman-ı adalet-fermayı hazret-i tacdarîde zîr- i saye-i cenâh-ı müstercibü'l-felâh saltanat-ı seniyyeye hicret ve dehaletle müstezîl olan muhacirinin icnâsı ile bunlardan iskan olunan ve hal-i müsaferetde bulunanların mikdarını ve keyfiyât-ı sairesini mübeyyin cedveldir ifadesi yer almasına rağmen belgeye konu olan muhacirler sadece bu dönem muhacirleri değildir. Toplamda 90.672 muhacirîn tafsilâtlı iskânını içeren belgede bu başlığının altında iki alt başlık bulunmaktadır.

herhangibir nüfus bilgisi de yoktur) (Akşehir’de iskân edilmek istenen Mehmed Giray Bey ve kabilesinin toplu iskân talebinde ısrar etmesi üzerine Akşehir Müdürünün durumu İstanbul’a bildirmek üzere kullanmış olduğu ifadelerdir.) Ancak Mehmed Giray Bey’de aynı şekilde müdür ve ahaliden şikâyetçidir. Bölge halkının meraları olduğu gerekçesiyle otlak arazide iskânlarına izin verilmediğini çorak bölgede iskânı kabul etmeyince yevmiyelerin kesilerek mağdur edildiklerini bildirmiştir.(A.MKT.MHM.188-53)

41http://www.devletarsivleri.gov.tr/katalog/osmanli/fonbilgisi.asp?kurumkod=Y..&ilgilikurumkod=

Y..PRK.KOM. (12/10/2012)

Bu fon kodu altında muhacirlerle ilgi çok sayıda belge bulunmaktadır. Bu belgelerden bir diğeri ise Y.PRK:KOM:3/24 kodlu ve 23 Zilhicce 1298 (15 Kasım 1881) tarihli, “Sadaret 291/1” adlı defter, yüksek lisans çalışması olarak hazırlanmış olup, 107.742 muhaciri içermektedir ve üzerinde çalıştığımız defterle benzer özellikler taşımaktadır. Muhacirler, Abdülmecid ve Abdülaziz döneminde iskân olunanlar ve 93 Harbi ile gelenler olmak üzere ayrılmıştır. Canik, Ankara, Biga ve Niğde Sancağı ile Suriye ve Aydın Vilâyetlerinde iskân edilen muhacirleri içermektedir. Ayrıntılı bilgi için bk. Berat Yıldız, Emigrations From The Russian Empire To The Ottoman Empire: An Analysis In The Light Of The New Archival Materials, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Üniversitesi, Ankara 2006.

Ayrıca 19. Yüzyılda Anadolu’ye yapılan göçlerle ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Jülide Akyüz Orat, “XIX.

Yüzyılda Rusya’dan yapılan Göçler ve Kars-Sarıkamış Çevresinde Yaşanan Muhacir Hareketi”, Türk Dünya Araştırmaları Dergisi, S.154, İstanbul 2005, s.179-194; Ferhat Berber, “19. Yüzyılda Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler”, Karadeniz Araştırmaları, S. 31, Güz 2011, s. 17-49; Zeynel Özlü,

“19. Yüzyılda Düzce Kazası’na Göçler”, Bilig, S. 61, Bahar 2012, s.201-222.

(9)

355 Derin Paşaoğlu İlk alt başlık, Cennet-mekan Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz Han-ı Hazeratının Zaman-ı Saltanatında Hicret İden ifadesi ile Sultan Abdülmecid (1839-1861) ve Sultan Abdülaziz’in (1861-1876) saltanat yıllarında Osmanlı topraklarına hicret edenleri içerir.

Elbette Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz’in saltanat yıllarında Osmanlı topraklarına hicret edenler bu sayı ile ifade edilemezler. Yukarıda da belirtildiği üzere 19 Şubat 1862’ye kadar Osmanlı topraklarına ulaşan muhacirlerden sadece iskânı gerçekleşenler 255.414’tür.42 O halde belgede ifade edilen 8.344 kişinin, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz’in saltanat yıllarında Osmanlı topraklarına hicret etmiş, ancak iskân işlemleri o dönemde tamamlanamadığından daha sonraya kalmış muhacirler olma ihtimalleri vardır. Ancak belgemizin 1881 tarihli olduğu göz önünde bulundurulursa bunun zor bir ihtimal olduğu açıktır. Öte yandan bu muhacirler, İstanbul’da bulunan Devâir Şu’beleri’nde iskân edilmiş görünmektedirler ve Tatar-Nogay, Dağıstan ve Çerkez olmak üzere üç etnik grup ve toplamda sadece 8.344 kişidir. Memalik-i asliyeleri ise; Çerkezistan, Kırım ve Kazan’dır.

Bu bilgilere dayanarak denebilir ki bu muhacirler, Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz zamanında Karadeniz’in kuzeyinden göç edip İstanbul’da Devâir Şu’beleri dâhilinde iskân edilmiş muhacirlerdir.

İkinci alt başlık, Mesele-i Zâilede Hicret edenleri içerir. Üst başlıkta her ne kadar Sultan Abdülmecit ve Sultan Abdülaziz dönemi hicret edenler ifadesi kullanılmışsa da bu sütunda Mesele-i Zâilede43 Hicret Edenler başlığı kullanılmıştır. Mesele-i Zâile kavramı, muharebe-i zaileyi ifade etmektedir.44 Belgenin tarihi, (1 Teşrin-i Sani 1297-M. 13 Kasım 1881) ve muhacirlerin memalik-i asliyeleri olarak verilen yerler göz önünde bulundurulduğunda mesele-i zaileden kastedilen 93 Harbi’dir. Bu savaş açıkça ifade edilmeyerek mesele-i zaile şeklinde nitelendirilmiştir. Bu kullanımdaki kasıt öncelikle muhacirlerin kopup geldikleri coğrafyalarla ilgilidir. İlk alt başlıkta ifade edilen muhacirlerin geldikleri coğrafya, söz konusu kaydın düzenlendiği tarihte Osmanlı toprağı olmaktan çıkmış yerler olup, muhacir hareketi Sultan Abdülmecid ve Abzülaziz dönemlerinde meydana gelmiştir. Oysa ikinci alt başılkta 93 Harbi sonrasında, Balkanlarda ve Doğu Anadolu’da Osmanlı Devleti’nin elinden çıkan topraklardaki ahalinin göçü ifade edilmektedir. Söz konusu savaşın ve kayıpların halen tahtta olan Sultan II. Abdülhamid’in saltanatında yaşanması, alenen ifade edilmek yerine mesele-i zaile terimi kullanılmıştır.

Defterde ayrıca muhacirlerin iskân durumları ve iskân edildikleri yerlere dair bilgiler de mevcuttur. Muhacirlerin bir kısmı İstanbul’da geçici olarak iskân edilmişler ve kalıcı yerlerini beklemektedirler. İskân mahallerine gönderilenler ise; Selanik Vilayeti’ne, Kastamonu Vilayeti dâhilinde Sinop Sancağı’na ve Şehremaneti dâhilinde İzmit Sancağı’na yerleştirilmişlerdir. Bunlar dışında muhacirlerin geldikleri ve iskân yerlerine göre kadın, erkek ve toplam nüfusları45 da verilmiştir.

Son varaktaki icmal tabloda ise İstanbul’daki Şehremaneti Şu’beleri ile Selanik, Sinop ve İzmit’teki muhacir yekûnları verilerek toplam muhacir sayısına ulaşılmıştır.

42 Osmanlı topraklarına ulaşabilen muhacirlerden sadece iskân edilebilenler 255.414 kişidir. Bunların dışında kış bastırdığı için iskân edilemeyen ve liman şehirlerinde iskânı bekleyenler de vardır. İ.DH.

486-32799.

43 Zaile: (zevl) sona eren, geçen, sabık. Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara 2000, s. 1166.

44 Kavramın kullanımı için bk. Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul 1992, s.681.

45 Nüfus dağılımında sadece erkek ve kadın ayrımı yapılmıştır, muhacirlerin yaş gruplarına dağılımı veya çocuk nüfus hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir, ayrıntılı bilgi için bk. Ekler’e.

(10)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 356 2.2. Muhacirler Hakkında

Muhacirlerin Etnik Dağılımı: Mesele-i Zâilede Hicret eden ibaresinin altında Musevi, Arnavut-Boşnak, Batum, Sohum, Tatar-Nogay, Dağıstan, Çerkez ve Rumeli Türkü olmak üzere sekiz etnik grubun kadın, erkek ve toplam nüfusu ile bu nüfusun iskân edilip edilmediği ve muhacirlerin memalik-i asliyeleri verilmiştir.

Tablo 1’de görüleceği üzere mesele-i zailede hicret edenler arasında en büyük etnik guruplar; (48.452 kişi) Rumeli Türkleri, (12.000 kişi) Batum muhacirleri ve (6.940 kişi) Sohum muhacirleridir. Balkanlardaki Museviler bu savaşta Müslümanların kaderini yaşamışlardır.46 Bulgar şehirlerinden gelen İngiliz konsolos raporları; Ruslar Eski Zagra’yı ele geçirdikten sonra Yahudilerin de kıyımdan geçirildiğinden, evlerinin yakıldığından ve hayatta kalanların hicret etmek durumunda kaldıklarından bahsetmektedir. Museviler hicret yollarında Bulgar vahşetinden Çerkez çetelerin koruması sayesinde kurtulmuşlar, Çerkezlere karşı minnet duyguları beslemişlerdir.47 İstanbul’da iskân edilen Musevi muhacirler çoğunlukla Hasköy, Balat ve Kuzguncuk Semtleri’ne yerleştirilmişlerdir.48 Söz konusu belgede ise iskân edilmeyi bekleyen sadece 167 Musevi muhacirin kaydı bulunmaktadır.

Tablo 149: (13 Kasım 1881) Y.PRK.KOM. 3/22’ye Göre Muhacirlerin Etnik Dağılımı Muhacirler

Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz Han Zaman-ı Saltanatında Hicret Eden

Mesele-i Zâilede (93 Harbi) Hicret Eden

Musevi - 167

Arnavud-Boşnak - 987

Batum Muhaciri - 12.000

Sohum Muhaciri - 9.640

Tatar-Nogay 1314 5.565

Dağıstan 444 30

Çerkes 6586 5.487

Rumeli Türkü - 48.452

TOPLAM 3892 Kadın-4452 Erkek 39.418 Kadın- 42.910 Erkek

8344 82.328

GENEL TOPLAM 90.672

46 Rus ve Bulgar zulmünden kurtulmak için İstanbul’a Rum, Ermeni ve Musevi muhacirler de gelmiştir. İstanbul’a gelen Hıristiyan muhacirlerin çoğu Rum’dur. İpek, a.g.e., s.68. Söz konusu belgede ise sadece Musevi muhacir kaydı bulunmaktadır, diğer Gayr-i Müslim nüfuslara ait bilgi yoktur.

47McCarthy, a.g.e., s.103.

48 İpek, a.g.e., s. 68.

49 Tablolardaki şehir ve etnik isimler Y.PRK.KOM.3/22’de yazıldığı gibi verilmiştir; İzmid, Sinob, Arnavud, Çerkes, Kazgan, Kaymas gibi.

(11)

357 Derin Paşaoğlu

Mesele-i Zâilede Hicret edenlerin 39.369’u Bulgaristan’dan, 11.392’si Batum’dan ve 10.597’si Rum-ili Şarkî’den gelmiştir. 40 bin kadar muhacirin kopup geldiği Bulgaristan toprakları ile kastedilen yerler, yukarıda da belirtildiği üzere Berlin Antlaşması ile Bulgaristan Prensliğine bırakılan Tuna Vilayetine bağlı; Ruscuk, Vidin, Tırnova ve Varna Sancakları ile Sofya Vilayetine bağlı Sofya Sancağı topraklarıdır. 50

Tuna ifadesi ise belgede sadece 1527’si Rumeli Türkü ve 1960’ı Çerkez olan ve İzmit’te iskân edilmiş toplam 3.487 muhacirin geldikleri bölgeyi ifade ederken kullanılmış olup başka bir kullanımı yoktur. İzmit’te iskân edilen muhacirlerin memalik-i asliyeleri karışık olarak (Çerkezistan, Kırım, Sohum, Batum şeklinde sıralanarak) yazılmıştır. Böylece Bulgaristan’dan gelenler yaklaşık 45 bin kişiye ulaşmaktadır.51

Rum-ili Şarkî; Berlin Antlaşması’yla, Edirne Vilâyeti’nden koparılan Filibe ve İslimiye Sancakları topraklarında Filibe, Tatarpzarcığı, Eski Zagra, Bergos, İslimye ve Hasköy sancaklarından müteşekkil muhtar bir vilayet oluşturularak Rumeli Şarki Vilayeti denilmiştir.

52

Osmanlı Devleti’nin buradaki ahali hakkında takip ettiği siyaset; onların üzerinde yaşadıkları toprakları terk etmemeleri yönünde olmuştur. Vilayetteki Türk varlığının devletin lehine olduğu, yerlerini terk etmeleri halinde bir daha iadelerinin mümkün olamayacağı, bu toprakların da Bulgaristan gibi elden çıkacağı açıkça ifade edilmiştir. Ancak söz konusu duruşun, her ne pahasına olursa olsun gibi bir mütalaa ile değil, Türk ahali hakkında gösterilecek adalet ve temin edilecek istirahata bağlı olduğu dile getirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin bu siyasetinin gerçekleşemediği çok geçmeden anlaşılacaktır. Çünkü köylerine dönebilen Türk halkı, yoğun bir Bulgar baskısı ile karşılaşmıştır. Arazileri gasp edilmiş, üstelik oldukça ağır arazi vergileri tahakkuk ettirilmiş, ziraat yapmalarına mani olunmuş, ellerindeki değirmen, su dolapları vs. cebren alınmış ya da düşük fiyatlarla sattırılmış kısaca geçimlerini

50 Berlin Antlaşmasıyla kurulan Bulgaristan 63 bin küsur km.²lik bir prenslikti. 1885’te 96.000, 1913’te 103.000 ve daha sonra 111.000 km.²lik bir devlet olmuştur. Son olarak 1940’ta Güney Dobruca toprakları da Romanya’dan alınıp Bulgaristan’a verilmiştir. Şimşir, a.g.e., s.17.

51 Bulgaristan’dan ilk büyük göç 93 Harbi ile gerçekleşmiştir. 1876 yılında yaklaşık 1.120.000 nüfusa sahip Tuna Vilayeti’nden Osmanlı Devleti’ne yapılan göçler Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Ayrıntılı bilgi için bk. Bilal N. Şimşir, “Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu”, Bulgaristan’da Türk Varlığı-Bildiriler-7 Haziran 1985, TTK Yay., Ankara 1992, s. 48.

52 Vilayet dahilindeki kaza ve köylerle ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Aydın, a.g.e., s. 138-154.

(12)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 358 temin edemez halde bırakılmışlardır. Böylece Türk ahali açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Sadrazam Said Paşa, 2 Nisan 1880’de vilayet valisi Aleko Paşa’ya yazdığı yazıda, ciddi rakamlara ulaşan ölümlerin açlık sebebiyle meydana geldiğini, köylülerin açlıklarını bastırmak için derelerdeki çamurları yediklerini belirtip, acilen tedbir almasını istemiştir.

Ancak vilayetteki Türklere, Bulgarlarla eşit haklarda istifade edecek bir ahali olarak değil de, varlıklarına tahammül edilemeyen fazlalık nazarıyla bakılmış ve onları bu topraklara bağlayan sebepler ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bulgar komitecilerin ve milis askerlerin bu amaçla yapmış oldukları zulümlere dayanamayan Türk ahali, göç etmek zorunda kalmıştır.53

Çerkezistan, Kırım-Kazan ve Dağıstan; Tablo 2’de görüleceği üzere Mesele-i Zâilede Kırım-Kazan ve Çerkezistan’dan gelen muhacir kaydı bulunmamaktadır. Çünkü 93 Harbi sonrası gelen Çerkezler ve Nogaylar, Çerkezistan’dan ve Kırım’dan değil; Bulgaristan, Romanya ve Rum-ili Şarkî gibi Balkan topraklarından gelmişlerdir. Bu gruplar daha önceki göçlerle Osmanlı Devleti’nin Balkan topraklarında iskân edilmiş Nogaylar ve Çerkezler’dir.

1859-62 göç dalgasında Nogaylar-Tatarlar ve Çerkezler ağırlıklı olarak Dobruca’nın54 kuzeyinden başlayarak, Varna’ya inip buradan Vidin’e kadar uzanmışlardır. Tulca, Köstence, Hazergrad, Ruscuk, Tırnova, Lofça ve hatta Drama, Gümilcine ve Siroz dâhil Balkan topraklarında uygun bulunan yerlerde iskân edilmişlerdi.55 Ağırlıklı olarak Dobruca’nın güney batısına yerleştirilen Tatarlar için Mecidiye adlı müstakil bir kasaba kurulmuştur.56 1855’ten itibaren Kafkaslar’dan göç eden Çerkezler ise, özellikle bugünkü Bulgaristan’ın Sırbistan ve Arnavutluk sınırı boyunca iskân edilmişlerdir.57 Dobruca’da, 1878 nüfusuna göre; 71.146 Tatar, 6.994 Çerkez bulunmaktadır.58

Batum59: H. 1294 tarihli (1877–1878) Salname’ye göre Batum: Atina [Pazar], Icaeler [Aceralar], Çürüksu, Hopa ve Livana [Artvin] kazalarından müteşekkil, 71.681 kişi nüfusa sahip, Trabzon sayım bölgesi içinde yer alan bir sancaktır.60 Batum’dan hicret, Rusların Batum’u resmen işgalinden önce başlamış ve 7 Eylül 1878’e kadar Trabzon’a ulaşanların sayısı 5.500’ü bulmuştur. Mallarını tasfiye edenlerin de katılmasıyla Batum ve çevresinden göç talebinde bulunan 40 bin muhacirin 29 bininin nakli için vapurlar tahsis edilmiştir. Batum ve havalisinden gelen muhacirler, ilk etapta Trabzon ve Kastamonu vilayetlerinde iskan

53 Aydın, a.g.e., s.199-200.

54 Dobruca; Karadeniz’in batı kıyısında Ekrene kasabasından, Tuna Nehri kenarındaki Turtukaya (Totrakan) kasabasına kadar uzanan çizgi ile Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü Sulina (Sünne) kasabasından Ekrene’ye kadar uzanan hat ile Tuna arasında kalan bölgenin adıdır. Dobruca, 1878’de Romaya’ya bırakılan Köstence ve Tulca Sancaklarını içine alan Eski Dobruca ve 1913’te Romanya’ya bırakılan Pazarcık ve Silistre sancaklarını içine alan Yeni Dobruca’dan oluşan 23.262 km.²lik bir bölgedir. Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Ankara 1987, s. 27.

55Derin Paşaoğlu, a.g.t., s. 327.

56 A.MKT.DV.143-95; A.MKT.UM.357-1.

57 İpek, a.g.e., s. 4.

58 Karpat, a.ge., s. 413-414. (Correspondance Politique dess Consuls. Tuurquie (Tulca), 1 (1878), 280-82.’ye atıfla)

59 93 Harbi sonrası Batum muhacirleri hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Muammer Demirel, “Artvin ve Batum Göçmenleri”, A.Ü. Türkiyet Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı:40, Erzurum 2009.

60 Karpat, a.g.e., s.254. Firuzoğlu, Başbakanlık Arşiv kayıtlarına yaptığı atıfla, Batum Vilayeti’nden 26 Ağustos 1878’den 1 Ekim 1880’e kadar yaklaşık 21.500 Müslümanın göç ettiğini ve Ş.

Meegrelidze’ye yaptığı atıfla muhacir sayısının toplamda 30-32 bin kişiye ulaştığını belirtmiştir.

Firuzoğlu, a.g.m., s. 693.

(13)

359 Derin Paşaoğlu edilmeye çalışılmıştır. 700 hanelik Çürüksu muhacirinin iskân işlemlerine Mayıs 1879’da başlanmıştır. Gelecek muhacirler için Canik Sancağı dâhilinde 50 bin dönümlük boş arazi tespit edilmişse de Trabzon ve Canik’te iskan edilmesi planlanan 20 bin kadar Acera ve Livana muhaciri mahalli idarelerin adem-i takdiri sebebiyle iskan edilememiştir. 61

3. Muhacir Komisyonu Maruzatına (13 Kasım 1881 Tarihli) Göre Muhacir İskanı

3.1. Şehremaneti’ne Bağlı Devâir Şu’belerindeki Muhacirler

İstanbul’da, Şehremâneti’ne bağlı Devâir Şu’beleri’nde kayıtlı olup, iskân durumları ile etnik dağılımları Tablo 3’te görüleceği üzere söz konusu tarihte iskân edilmeyi bekleyen 33.689 muhacir bulunmaktadır. Yaklaşık 26 bini Rum-ili Türkü olan 33 bin muhacirin İstanbul’da iskân edilmeyi beklemesi, Osmanlı Devleti için çok ciddi sorumluluktur.

Devâir Şu’belerinde kayıtlı, Cennet-mekan Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz Han-ı Hazeratının Zaman-ı Saltanatında Hicret İden muhacirlerin tamamı iskan edilmiş Tatar- Nogay, Dağıstan ve Çerkez muhacirleridir. İskân edildikleri yerler hakkında ayrıntılı bilgi verilmeyerek, şu’be dâhilinde iskân edilmiş olarak gösterilmiştir. Bu ayrıntıya inilmemesinin nedeni muhtemelen genel yekûnuna (90.672 kişiye) göre, İstanbul’daki dört belediye şu’besinde iskân edilen muhacir toplamının (1535 kişinin) azlığı ve özellikle de söz konusu belgenin 93 Harbi ile göç eden muhacirleri esas alarak hazırlanmış olmasıdır.

Tatar-Nogay, Dağıstan ve Çerkez muhacirleri hakkında hem 93 Harbi öncesi hem de sonrasına ait nüfus bilgisi bulunmaktadır. 93 Harbi öncesinde gelip söz konusu tarihte iskân edilen bu gruptakilerin memalik-i asliyeleri Çerkezistan, Dağıstan, Kırım ve Kazan’dır. 93 Harbi’nden sonra gelip iskân edilmeyi bekleyenler ise Bulgaristan, Romanya ve Rum-ili

61 Nedim İpek, İmparatorluk’tan Ulus Devlete Göçler, Trabzon 2006, s. 58,59.

62 Bu başlık altında verilen muhacirler Batum muhacirleridir, ancak vatanları Batum değil Anadolu olarak verilmiştir.

Tablo 2: (13 Kasım 1881) Y.PRK.KOM. 3/22’ye Göre, Memalik-i Asliyeleri Dağılımı 93 Harbi İle Gelen 93 Harbi Öncesi Gelen

(İskânı şimdi yapılan)

Toplam İskânı Bekleyen İskân Edilen

Bulgaristan 34703 4.301 365 39.369

Batum 629 10.763 - 11.392

Rum-ili Şarkî 10473 124 - 10.597

Sohum - 9.640 - 9.640

Çerkezistan - - 5.826 5.826

Tuna - 3487 - 3.487

Anapa - 2732 495 3.227

Romanya 3.202 - - 3.202

Kırım-Kazgan - - 1.214 1.214

Bosna 921 - - .921

Edirne 679 - - 679

Anadolu62 608 - - 608

Dağıstan - - 444 444

Yenişehir 20 - - 20

Yer belirtilmemiş 46 - - 46

TOPLAM 51281 31.047 8.344 90.672

TOPLAM 82.328 8.344 90.672

(14)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 360 Şarkî’den gelmişlerdir. (bk. Tablo 3’e)

Bulgaristan, Romanya ve Rum-ili Şarkî’den gelen Nogayların ve Kırım Tatarlarının, Kırım ve Kazan coğrafyasından bu bölgeye gelmeleri yaklaşık yüzyıl öncesine dayanmaktadır.

Küçük Kaynarca Antlaşması’nın ardından 1783 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla başlayan Ruslaştırma politikaları üzerine 1784 ve 1850 sonrası Tatarlar Kırım’dan Dobruca’ya göç etmişler, Babadağ ve Köstence kazalarına yerleştirilmişlerdir.63

Rusya’nın özellikle kıyı bölgelerden başlayarak baskıyı her geçen gün artırması üzerine, 1800 yılına kadar Kırım nüfusunun %33’ü yani yaklaşık 500 bin kişi göç etmek zorunda kalmıştır.64 Kırım Savaşı ile başlayan yeni göç dalgasında; Kırım’da bulunan Osmanlı yetkilileri tarafından, ordunun harekâtı sırasında Osmanlı ordusuna hizmeti geçenlerin Silistre Eyaleti’ne yerleşebileceklerine dair fermanın ilan edilmesi üzerine hiç vakit kaybetmeyen 9 bine yakın Kırımlı göç etmiştir. Savaşın hemen ardından ilk etapta 16 bin kişi Dobruca’ya yerleştirilmiştir.65 1859–62 yılları arasında devam eden göçlerde ise 5 bin Nogay’ın Dobruca’da iskân edildiği görülmektedir.66

93 Harbi’nden sonra yaşanan muhacerette İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirîn Komisyonu, daha önce de ifade edildiği üzere, bu sorumluluğun yükünü 20 belediyede şu’beler açarak şehrin geneline dağıtmıştır. İncelenen belgede sadece 6 belediye şu’besine ait kayıt bulunmaktadır. Şu’belerdeki muhacirlerin sayısı, 34 bine yakını iskân edilmeyi bekleyenler olmak üzere 35 bini aşmıştır (bk. Tablo 3). Ancak bir yıl sonraki, 1882 yılı İstanbul ve ilçeleri67 nüfusuna göre; göçmenlere mahsus ikametgâhta bulunan muhacirlerin toplamı 30.536’dır.68 Osmanlı Devleti’nin muhacirlerin iskânı için gösterdiği gayret ve savaşın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen İstanbul’da hala 30 binin üzerinde muhacir bulunması muhaceret hareketinin devam ettiğinin göstergesidir.

Tablo 3: (13 Kasım 1881) Y.PRK.KOM. 3/22’ye Göre,

İstanbul’da Şehremanetine Bağlı Devâir Şu’belerindeki Muhacirlerin Etnik Dağılımı

Göç Zamanı Etnik Yapı İskân edilenler İskân Edilmeyi Bekleyenler (hal-i müsaferetde bulunanlar) Abdülmecid ve Abdülaziz

Han-ı Zaman-ı Saltanatında Hicret Eden

-Tatar ve Nogaylar 837

-Dağıstan 444

-Çerkes 254

Mesele-i Zâilede Hicret Eden

-Tatar-Nogay 5.319

-Dağıstan 60

-Çerkes 534

-Musevi 167

-Arnavud ve Boşnak 987

-Batum Muhaciri 651

-Sohum Muhaciri 23

-Rum-ili Türkî 25.978

TOPLAM 1.535 33.689

DER-SA’ADET TOPLAMI 35.224

63 İpek, a.g.e., , s.4.

64 Alan Fisher; Between Russians, Ottamon and Turks: Crimea and Crimean Tatars, The Isis Pres, İstanbul 1998, s. 123.

65Saydam, a.g.e., s.83-85.

66 Derin Paşaoğlu, a.g.t., s. 327.

67 Karpat, 1882 İstanbul nüfusunu verirken ilçe terimini kullanmıştır, yapılan alıntılarda eserin terminolojine sadık kalınıp, ilçe olarak yazılmıştır.

68 Karpat, a.g.e., s. 417-425.

(15)

361 Derin Paşaoğlu

Mesele-i Zâilede Hicret eden muhacirler İstanbul Devâir Şu’belerinde tamamı “hal-i misaferetde bulunan”69 ve iskân yerlerine gönderilmeyi bekleyen muhacirlerdir. Sultan Bayezid, Sultan Ahmed, Fatih Sultan Mehmed, Eyüb Sultan, Beyoğlu ve Beşiktaş olmak üzere altı Devâir Şu’besinde Tablo 4’te görüleceği üzere toplam 33.689 muhacir iskân edilmek üzere beklemektedir. Kadın ve erkek muhacir sayısının dağılımları birbirine yakın değerlerdedir.

Muhacirler, özellikle Sultan Ahmed başta olmak üzere, Fatih Sultan Mehmed ve Sultan Bayezid Şu’beleri’nde yoğunlaşmaktadırlar. 70

69 Misafereten ifadesi muhacirler ile ilgili kayıtların büyük çoğunluğunda karşılaşılan, daimi iskân yerlerine gönderilmek için geçici iskân yerlerinde bekletilen muhacirleri ifade etmek için kullanılmıştır.

Kullanım örnekleri için bkz. A.MKT.MHM.227-51, A.MKT.NZD. 351-17, İ.DH. 28875-53, A.MK.UM. 565-33.

70 1859-62 yılları arasında Karadeniz’in kuzeyinden gelen muhacirlerin de İstanbul’da yoğun olarak bulundukları yerler arasında aynı semtleri görmekteyiz, ayrıntılı bilgi için bkz. A.MKT.NZD.272-38, 299-45, 314-71, 349-76, A.TŞF.29-36, İ.DH.28947, İ.DH. 28875-53, İ.DH.437-28882.

71 Şu’belerin başında bulunan bu numaralar, Muhacir Komisyonu başlığı altında İpek’e atıfla (İpek 1999: 72) sıralamış olduğumuz listedeki 20 şu’benin veriliş sırasıyla örtüşmektedir. 20 şu’benin kurum içindeki sıralanış numaraları olmalıdır.

Tablo 4: (13 Kasım 1881) Y.PRK.KOM. 3/22’ye Göre, Şehremanetine Bağlı Devâir Şu’belerinde İskân Edilmeyi Bekleyen 33.689 Muhacirin Şu’belere Dağılımı

Devâir Şu’beleri

İskân Edilmeyi Bekleyen Muhacir Nüfusu

Kadın Erkek Toplam

Birinci71 Sultan Bayezid Şu’besi 3.975 2.687 6.662

İkinci Sultan Ahmed Şu’besi 4.814 4.818 9.632

Üçüncü Fatih Sultan Mehmed Şu’besi 4.038 4.200 8.238

Beşinci Eyüb Sultan Şu’besi .700 .745 1.445

Altıncı Beyoğlu Şu’besi 1.773 1.720 3.493

Sekizinci Beşiktaş Şu’besi 1.919 2.300 4.219

Toplam 17.219 16.470 33.689

(16)

Muhacir Komisyonu Maruzatı’na Göre (1877-78) 93 Harbi Sonrası Muhacir İskânı 362

Sultan Bayezid Şu’besi: Toplam 6.662 kişinin kayıtlı olduğu Sultan Bayezid Şu’besi dâhilindeki muhacirlerden önceden gelip iskânı şimdi gerçekleşenler, Çerkez ve Nogay-Tatar Muhacirleridir. Toplamda 136 kişi olan bu muhacirlerden Çerkezler Çerkezistandan, Nogay- Tatarlar ise Kırım ve Kazan coğrafyasından gelmişlerdir. Kadın ve erkek nüfus dağılımı;

Nogaylarda: 53 Kadın, 62 erkek, Çerkezlerde: 12 kadın 9 erkek olmak üzere birbirine yakın değerlerdedir.

Bu şu’be dâhilinde 93 Harbi sonrası gelip iskân edilmeyi bekleyenler ise; Bosna ve Yenişehir’den (Tesalya Bölgesi’nden) gelen Boşnak ve Arnavutlar, Batum’dan gelen Batum (Acara) muhacirleri, Sohum’dan gelen Sohum (Abhaz) muhacirleri, Rum-ili Şarkî’den gelen Nogay-Tatarlar ve Rum-ili Şarkî’den ve Bulgaristan’dan gelen Çerkezler ve 5.403 kişi ile en büyük gurubu oluşturan Bulgaristan’dan, Romanya’dan ve Rum-ili Şarkî’den gelen Rum-ili- Türkî muhacirleridir.

1882 yılı İstanbul ve ilçeleri nüfusuna göre; Bayezid İlçesi’nde göçmenlere mahsus ikametgâhlardaki muhacir miktarı: 3.700’ü erkek, 3.577’si kadın olmak üzere toplam: 7.277 kişidir.72 Bir yıl sonraki kayıtlarda bu sayının artması muhacirlerin bir yandan iskân edilirken diğer taraftan hala gelmeye devam ettiklerini göstermektedir.

72 Karpat, a.g.e., s. 418.

Tablo 5:(13 Kasım 1881) Y.PRK.KOM. 3/22’ye Göre,

Sultan Bayezid Şu’besi’nde Bekleyen Muhacir Nüfusu ( Mesele-i Zâilede Hicret Edenler)

Etnik Geldiği yer Kadın Erkek Toplam

Boşnak-Arnavud

Bosna’dan 277

179 164 343

Yenişehir’den 20

Bilinmiyor 46

Batum Muhacirleri Batum’dan 18 25 43

Sohum Muhacirleri Sohum’dan 15 8 23

Nogay-Tatar Rum-ili Şarkî’den 460 340 800

Çerkes Bulgaristan’dan 25

29 21 50

Rum-ili Şarkî’den 15 Rum-ili Türki Bulgaristan’dan 2945

3.274 2.129 5.403

Romanya’dan 146

Referanslar

Benzer Belgeler

5510 sayılı Kanunun (4/a) ve 5 inci maddeleri gereğince hizmet akdine tabi olarak sigortalı çalıştıran işverenlerin bildirgeyi 8 inci maddede belirtilen sürelerde

Sözleşmeye Ait Damga Vergisi İhale Kararlarına Ait Damga Vergisi Harcırahlardan Kesilen Damga Vergisi Diğer Ödemelere Ait Damga Vergisi Katma Değer Vergisi Tevkifatı

1877 – 1878 Osmanlı - Rus Harbi (93 Harbi) sırasında Osmanlı Devleti borçlarını ödeyememesi üzerine, 1881 ’ de yayımlanan Muharrem Kararnamesi ile iflas

Berlin görüşmeleri öncesi Britanya ile Osmanlı devleti arasında gerçekleşen müzakereler sonrası şartları daha ehven bir antlaşmanın imzalanması konusunda

görmüş olması, uygun mesafede agrega temi- ninin güç olması, çimento eksikliği, bölgenin sis- mik olması, barajın aşamalı inşa edilmesi gibi nedenlerden

Türklerin uzun süre yaşadığı Balkanlardan ve Kafkaslardan olmak üzere Anadolu’ya yoğun bir Türk ve Müslüman muhacir akını olmuştur.. Çok milletli ve çok

Ülkemizde rotavirus antijeni görülme sıklığının mevsimlere göre dağılımının incelendiği araştırmalarda, Su- geçti ve arkadaşları (18) erkeklerde ve kızlarda

(ters) soru olan ‘Bilim insanı olmak için biraz yaşlanmak gerekir genç yaşta bilim insanı olunmaz’ ifadesine verilen cevapların ortalaması 2.9’dur.. Öğrenciler bilim