• Sonuç bulunamadı

Mandibular gingivanın mukozal melanomu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mandibular gingivanın mukozal melanomu"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OLGU SUNUMU

ÖZET

Mukozal malign melanom (MMM) baş boyun bölgesinde ender görülen bir tümördür. MMM’ler deri malign melanomlarına (MM) göre çok daha agresiftirler. Diğer taraftan baş boyun bölgesinin kompleks bir anatomiye sahip olması tümörün cer- rahi olarak tam eksizyonunu güçleştirir. Bu yüzden erken tanı ve erken tedavi ayrı bir önem kazanır. Oral kavite MMM’leri tüm oral malignitelerin % 0.5’ini oluştururlar. Mandibular gingivanın MMM’si de oldukça enderdir. Deri MM’lerinin değişik formları açık bir şekilde tanımlanmış olmasına karşın, MMM’lerle ilgili geniş seriler bulunmaması nedeniyle bu konudaki bilgi birikimi sınırlıdır.

Bu makalede, mandibular gingivada yerleşen MMM nedeniyle daha önce opere olmuş ve lokorejyonel nüks ile kliniğimize refere edilen 29 yaşındaki bir kadın hasta sunulmuş ve MMM’lerin klinik, histopatolojik özellikleri ile tedavi modali- teleri tartışılarak literatürle birlikte gözden geçirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Mukozal malign melanom, gingiva, man- dibula

SUMMARY

Mucosal melanoma of the mandibular gingiva Mucosal malignant melanoma (MMM) is an uncommon tumo- ur of the head and neck region. MMMs are much more agres- sive than cutaneous malignant melanomas (MM). Complete surgical excision of the tumour is difficult due to complex ana- tomy of the head and neck region. Therefore early diagnosis and early treatment deserve a special significance. Oral cavity MMMs account for 0.5 % of the oral malignancies. MMM of the mandibular gingiva is also very rare. Although various types of cutaneous MMs have been clearly described, data on MMMs is quite limited due to the lack of large series.

In this article, we report a 29 year-old female patient who was previously operated for MMM of the mandibular gingiva. She was referred to our institution with locoregional recurrent disease. We discuss clinical and histopathological features of MMMs and therapeutic modalities in line with the literature.

Key words: Mucosal melanoma, gingiva, mandible

Kulak Burun Boğaz

Mandibular gingivanın mukozal melanomu

M. Güven GÜVENÇ *, Gül Özbİlen ACAR **, Hüseyin IŞIlDAK ***, Şahin ÖĞReDen ****, İrfan DeVRAnOĞlU ***, Cüyan DeMİRKeSen *****

Geliş tarihi: 27.02.2013 Kabul tarihi: 13.08.2013

* İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı

** T.C.S.B. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, KBB Kliniği

*** İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı

**** S.B. Büyükçekmece Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği

***** İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı

Malign melanom (MM) kötü prognozlu tümör- lerden biridir. Oral mukozal malign melanom (MMM) baş boyunda ender görülen bir tümördür.

MMM’ler deri MM’lerine göre % 10 ile % 38 ara- sında değişen bir 5 yıllık sürviyle daha agresiftirler

(1). Diğer taraftan baş boyun bölgesinin kompleks bir anatomiye sahip olması tümörün cerrahi olarak tam eksizyonunu güçleştirir. Bu yüzden erken tanı ve erken tedavi ayrı bir önem kazanır. Baş boyun MM’leri arasında oral kavite MM’leri oldukça en- derdir ve oral malignitelerin % 0,5’ini oluştururlar.

Oronazal bölgede MMM’lerin yaklaşık yarı-

sı (% 48) oral kavitede meydana gelirken, nazal kavite MMM’leri % 44 ve sinüs MMM’leri % 8 oranında görülmektedir (2). Oral MMM’lerin yak- laşık dörtte üçü palatal mukozada ya da üst alveol- de görülür (3). Mandibular gingivanın MMM’si ise oldukça enderdir.

Bu makalede mandibular gingivada ve submental bölgede nüks MMM nedeni ile opere edilen 29 ya- şında bir kadın hasta sunulmuş ve MMM’lerin kli- nik, histopatolojik özellikleri ile birlikte MMM’ye güncel tedavi yaklaşımları tartışılmıştır.

(2)

OLGU

Yirmi dokuz yaşındaki kadın hasta bir dış merkez- den mandibula gingivasında MM tanısıyla İstan- bul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalına refere edildi. Hasta 4 yıl önce alt kesici dişlere komşu gingivada kitle nedeniyle başka bir Kulak Burun Boğaz Kliniğine başvurmuş. Kitle genel anestezi altında total olarak eksize edilmiş. Piyesin histopatolojik inceleme so- nucu gingival MM olarak gelmiş. Hasta operasyon sonrasında kemoterapi (KT) ya da radyoterapi (RT) almamış. Kliniğimize başvurusundan altı ay önce

alt çene dişetinde (eski operasyon bölgesinde) ve çene altında kitleler ortaya çıkmış ve kitleler za- manla büyümüş.

Hastanın yapılan KBB muayenesinde alt kesici diş- lere komşu gingivada 1x1 cm çapında mor renkli, frajil bir kitle ve submental bölgede yaklaşık 2x1 cm boyutlarında, fikse, sert ve düzgün sınırlı kitle tespit edildi (Resim 1) . Bunun dışında boyunda pal- pabl kitle yoktu ve rutin KBB muayenesinde başka bir patolojik bulgu yoktu. Boyun aksiyal bigisayarlı tomografi (BT) incelemesinde submental 2x1 cm boyutunda lenfadenomegaliyle uyumlu kitle ayrı- ca boyunda multipl mikrolenfadenopatiler saptandı (Resim 2). Nüks MMM tanısıyla hastaya radyolo- jik olarak uzak metastaz taraması yapıldı, herhangi

Resim 1. Gingivada morumsu renkli mukozal malign melanom kitlesi görülüyor.

Resim 2. Preoperatif aksiyal bT’de submental lenfadenopati görül- üyor.

Resim 3. Segmenter mandibulektomi uygulanarak gingivada yer alan tümörün submental kitle ile birlikte en bloc rezeke edildiği görülmekte.

(3)

bir metastaz tespit edilmedi. Ardından hasta opere edildi. Segmenter mandibulektomi yapılarak gingi- vadaki tümoral kitle submental lenf nodu ile birlikte en bloc olarak eksize edildi ve bilateral I.-V. sevi- yeleri içeren boyun diseksiyonu yapıldı (Resim 3).

İliak krest kemik greft alınarak mini plak-vida ile mandibula rekonstruksiyonu sağlandı.

Eksize edilen mandibular gingiva dokusunun histo- patolojik incelemesinde MM ve submental lenfade- nopatinin incelemesinde de perinodal yayılımı olan MM metastazı tespit edildi (Resim 4). Boyun disek- siyonu materyalinde ise metastaz tespit edilmedi.

Hasta Medikal Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi Bölümü ile konsülte edildi ve hastaya radyoterapi uygulanmasına karar verildi. Ancak hasta radyote- rapi almayı reddetti.

Ameliyat tarihinden 2 ay sonra sağ mandibular bölgede şişlik nedeniyle kliniğimize yine başvuran hasta ön planda nüks düşünülerek interne edildi.

Genel anestezi altında operasyona alınan hastada iliak krest greftin nekroza gittiği ve plağın ekspoze olduğu görüldü, ayrıca etraf yumuşak doku ve ke- mik dokuda yoğun inflamasyon izlendi. Bu nedenle yeni bir rekonstrüksiyon cerrahisi yapılmadı. Eski greft titanyum plak ile beraber çıkarıldı. Hastaya parenteral antibiyotik içeren medikal tedavi verildi.

Rekonstrüksiyon amacıyla ileriki bir tarihte başka bir operasyon planlanarak hasta taburcu edildi.

Hastanın daha sonraki 3 aylık takibinde Pozitron

Emisyon Tomografisi (PET) ile aksiyal ve koronal kraniyal BT ve toraks BT görüntülemeleri yapıldı.

Bu tetkiklerde akciğer metastazı ve intrakraniyal metastaz tespit edildi. Hastaya intrakraniyal me- tastazı için 10 kür 3000 rad radyoterapi uygulan- dı. Daha sonra 4 kür KT verildi. Dördüncü kürden sonra KT’ye devam etmeyen ve başka bir şehirde oturan hastanın telefonla yapılan takibinde hastanın operasyondan 11 ay sonra kaybedildiği öğrenildi.

TARTIŞMA

MM’lerin yaklaşık % 1’i mukozal yüzeylerden kay- naklanır (2,3). Ancak coğrafi farklılılar söz konusu olabilmektedir. Baş boyun MMM’lerinin Batı ülke- lerinde tüm MM olgularının % 1.7’sini, Japonya’da ise % 23.3’ünü oluştuırduğu bildirilmiştir (4,5). Baş- boyun MMM’lerinin tüm MMM’ler içindeki oranı ise % 55’tir (2). En sık rastlanılan baş boyun bölgesi MMM’leri oral kavite, nazal kavite, paranazal sinüs MMM’leri, bunları takiben de farenks ve larenks MMM’leridir (2,6). Oral MMM’lerin en yüksek insi- dansının 41-60 yaş arasında olduğu ve erkek/kadın oranının 2:1 olduğu bildirilmiştir (7,8). Oral kavite- deki MMM’ler daha çok sert damakta ve maksiler gingivada görülmektedir (3,9). Diğer tutulan bölgeler arasında labial ve bukkal mukoza ile dil sayılabilir.

MMM’ler ektoderm kökenli mukozada yer alan nö- roektoderm kaynaklı melanositlerden köken alır (10). Nazofarenks ve larenks endoderm kaynaklı mukoza içerdiğinden melanom gelişme riski çok azdır (11,12). Deri MM’leri için risk faktörleri arasında güneş ışı- ğı (Özellikle UVB), genetik yatkınlık (% 10 ailesel), sporadik ve sendromik displastik nevüs (% 100 me- lanoma dönüşüm), kseroderma pigmentozum, dev konjenital nevüs, immünsüpresyon ve bazı karsino- jenler (EBV, tütün, formaldehit) sayılabilir. Söz ko- nusu bu faktörlerden mümkün olduğunca korunmak önemlidir. Ancak MMM’ler için deri MM’lerindeki risk faktörlerinin mevcut olduğu gösterilememiştir.

Üst aerodijestif traktus melanomlarının % 84’ünün boyunda lenfadenopati ile ortaya çıktığı bildirilmiş-

tir (13). Oral MMM’li hastaların yaklaşık 1/3’i tanı

Resim 4. Malign melanom; pigment yüklü iğsi hücreler (Hex200).

(4)

sırasında asemptomatiktir; en sık semptom ise ka- namadır (14). Oral MMM’lerin diğer semptomları arasında kitle, lenfadenopati, ülser ve pigmentasyon sayılabilir. Oral melanomlar çoğunlukla pigmente maküller ya da nodüller olarak ortaya çıkarlar. Yüz- de 5 ile % 20 arasında değişen oranlarda ise lez- yonlar amelanositik ya da pembe olabilirler (15,16). Olguların yaklaşık 1/3’inde siyah pigmente lezyon öyküsünün birkaç ay ya da yıl olduğu bildirilmiştir

(8). Hastamızın öyküsü 4 yıllıktı.

Mukozal ve deri MM’lerinin histolojisi benzerdir.

MMM’de melanin pigmenti % 50-70 olguda ortaya koyulabilir (17). Melanin pigmentinin ortaya koyu- lamadığı durumlarda lentijinöz atipik melanositler veya mukozal junctional yuvalar aranır. Eğer bu bulgular da yoksa, özellikle insizyonel biopsilerde ayırıcı tanı kolay değildir. Histopatolojik tanı len- foma, kötü diferansiye karsinom, sarkom, anjiyo- sarkom, primitif nöroektodermal tümör (PNET) ve rabdomyosarkomlar ile karışabilir. Tümörün me- lanositik olduğunun ortaya koyulması için S-100, HMB-45 (anti human melanoma antijeni), Melan-A gibi immünhistokimyasal belirteçler kullanılır (18,19). Son yıllarda oral ve sinonazal melanom olgularının tanısında güvenle tek başına kullanılabilen tirozinaz antikoru T311 geliştirilmiştir (20).

Deri MM’leri için uygulanan standart evreleme sistemi, mukozada derideki papiller ve retiküler dermis gibi histolojik nirengi noktalarının olma- ması nedeniyle MMM’ler için uygulanamaz (21-23). Günümüzde klinikte üç evreli bir sistem kullanıl- maktadır: lokal sınırlı lezyonlar evre I, lenf nodu metastazı varsa evre II, uzak metastaz varsa evre III olarak değerlendirilmektedir (24). İnvazyon derinli- ği 0.5 mm’yi aşınca oral MMM’lerin prognozunda belirgin bir kötüleşme olduğu ortaya koyulmuştur

(24). MMM’lerin 5 yıllık sürvilerinin %10-20 arasın- da değiştiği bildirilmiştir (21,25,26). Oral MMM’lerin prognozu deri MM’lerine göre daha kötüdür, çünkü bu tümörlerin metastaz yapma ve çevre dokuya lo- kal invazyon yapma eğilimleri daha fazladır. Kötü prognozun diğer nedenleri arasında özellikle damak ve alveoler krestte yeterli genişlikte rezeksiyon yap-

ma güçlüğü ve hastaların yaşı öne sürülmüştür (11). En sık metastaz lenf nodlarına, karaciğere ve akci- ğere olmaktadır. Prognoz açısından en önemli bul- gu uzak metastaz varlığıdır, ancak uzak metastazın yanı sıra rejyonel lenf nodu tutulumu da önemlidir.

Yii ve ark. sürvinin belirlenmesinde tek bağımsız belirleyici faktörün hastalığın tanı anındaki evre- si olduğunu bildirmişlerdir (27). Pandey ve ark. (13) semptomlarının süresi 3 aydan az olan hastaların sürvilerinin daha iyi olduğunu belirtmişlerdir. Bir çalışmada, 203 olguya dayanan 5 serinin gözden geçirilen verilerine göre 5 yıl yaşama oranları nazal melanom için % 31, sinüzal melanom için % 0, oral melanom için % 12, farengeal melanom için % 13 olarak bildirilmiştir (11).

Genel olarak MMM tedavisi standardize edileme- miştir. Bu hastalar % 90 oranında lokal nüks ve uzak metastaz ile kaybedilmektedir. Daha çok ka- bul gören tedavi cerrahi olarak rezeksiyon ve ar- dından adjuvan radyoterapidir (RT). Cerrahide en önemli nokta, cerrahi sınırların negatif olmasıdır.

Kanetaka ve ark.’nın baş-boyun MMM’leri üzerine yaptıkları bir çalışmada 5 yıllık hastalıksız sağka- lım oranı cerrahi sınırı pozitif olan olgularda % 0 iken, söz konusu oranın cerrahi sınırı negatif olan olgularda % 50’ye çıktığı ortaya koyulmuştur (28). Postoperatif adjuvan RT çok sayıda boyun metas- tazı veya kapsül invazyonu olan olgularda lokal nüks riskini düşürmek amacıyla uygulanmaktadır.

Erken evre postoperatif RT uygulanan tümörlerde hastalıksız sağkalımın ileri evre postoperatif RT al- mayan olgulara göre daha iyi olduğu bildirilmiştir (29). Ang ve ark. 1.5 mm’den daha büyük veya me- tastatik lenf bezi olan baş-boyun yerleşimli MMM olgularına preoperatif veya postoperatif dönemde 4-5 fraksiyonda 24-30 Gy RT uygulamış ve lokal bölgesel kontrol oranlarının yükseldiğini bildirmiş- lerdir (30). Değişken yoğunluklu radyoterapi (DYRT) yöntemi ile tedaviye ilişkin toksisite azaltılıp lokal kontrolün arttırılabileceği ortaya koyulmuştur (31). Ancak RT uzak metastazı önleyememektedir (29,32). Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda yüksek doz fraksiyone RT ile lokal kontrol açısından küratif cerrahiyle neredeyse benzer sonuçlar elde edile-

(5)

bildiği ortaya koyulmuştur (33,34). Wada ve ark. (35) yüksek doz fraksiyone RT’nin lokal kontrol ve sağ- kalım açıısndan daha iyi sonuçlar verdiğini bildir- miştir. Günümüzde adjuvan KT uygulamaları hâlen tatmin edici sonuçlar verememektedir. Yapılan iki büyük çalışmada dakarbazin, dakarbazin ve immü- noterapi, dakarbazin ve siklofosfamid kombinas- yonları ile adjuvan KT’nin hastalıksız sağkalım ya da tüm sağkalım üzerine herhangi bir katkısı gös- terilememiştir (36,37). Ayrıca biyolojik tedaviler (IFN Alfa-2b, IL-2, GMSF, IL-12, IL-15), biyokemote- rapi (Sisplatin+IL-2, Sisplatin+IFN alfa-2b), aşı ve monoklonal antikorlar, gen tedavisi (HLA) ile diğer tedaviler (anjiyogenez inhibitörleri, sinyal trans- düksiyon inhibitörleri, epotilon bazlı kemoterapiler) üzerinde çalışılmaktadır. Baş boyun MMM’lerinde adjuvan lymphokine-activated killer (LAK) hücre tedavisi olan olgularda 5 yıllık sağkalım oranının

% 67 olduğu, söz konusu tedaviyi almayanlarda ise % 33’te kaldığı ortaya koyulmuş ve LAK hücre tedavisinin prognozu iyileştirmede rol oynayabile- ceği ileri sürülmüştür (28).

Sonuç olarak, baş boyun bölgesinin oldukça ender tümörleri arasında olan MMM’ler uygulanan tüm tedavilere karşın sunduğumuz bu olguda görüldü- ğü gibi çoğu zaman agresif bir seyir göstermekte ve yüksek mortalitelerini korumaktadırlar.

KAYnAKlAR

1. blatchford SJ, Koopmann CF, Coulthard SW. Muco- sal melanoma of the head and neck. Laryngoscope 1986;

96:929-934.

http://dx.doi.org/10.1288/00005537-198609000-00001 2. Chang Ae, Karnell lH, Menck HR. The National Cancer

Data Base report on cutaneous and noncutaneous melano- ma: a summary of 84,836 cases from the past decade. The American College of Surgeons Commission on Cancer and the American Cancer Society. Cancer 1998;83:1664-1678.

http://dx.doi.org/10.1002/(SICI)1097-0142(19981015)83:8

<1664::AID-CNCR23>3.0.CO;2-G

3. Pliskin Me. Malignant melanoma of the oral cavity. In:

Clark WH Jr, Golman LI, Mastrangelo MJ, editors. Human malignant melanoma. New York, Grune&Stratton, 1979;

pp. 125-137.

4. Seliger b, Ritz U, Abele R, bock M, et al. Immune escape of melanoma: first evidence of structural alterations in two distinct components of the MHC class I antigen processing pathway. Cancer Res 2001;61:8647-8650.

5. Wong JH, Cagle lA, Storm FK, et al. Natural his-

tory of surgically treated mucosal melanoma. Am J Surg 1987;154:54-57.

http://dx.doi.org/10.1016/0002-9610(87)90289-3

6. batsakis JG, Regezi JA, Solomon AR, et al. The patho- logy of head and neck tumors: mucosal melanomas, part 13. Head Neck Surg 1982;4:404-418.

http://dx.doi.org/10.1002/hed.2890040509

7. Berthelsen A, Andersen AP, Jensen TS, et al. Melanomas of the mucosa in the oral cavity and the upper respiratory passages. Cancer 1984;54:907-912.

http://dx.doi.org/10.1002/1097-0142(19840901)54:5<907 ::AID-CNCR2820540526>3.0.CO;2-Z

8. Rapini RP, Golitz le, Greer RO, et al. Poulson T. Pri- mary malignant melanoma of the oral cavity. A review of 177 cases. Cancer 1985;55:1543-1551.

http://dx.doi.org/10.1002/1097-0142(19850401)55:

7<1543::AID-CNCR2820550722>3.0.CO;2-F

9. Takagi M, Ishikawa G, Mori W. Primary malignant mela- noma of the oral cavity in Japan. With special reference to mucosal melanosis. Cancer 1974;4:358-370.

http://dx.doi.org/10.1002/1097-0142(197408)34:2<

358::AID-CNCR2820340221>3.0.CO;2-D

10. zak FG, lawson W. The presence of melanocytes in the nasal cavity. Ann Otol Rhinol Laryngol 1974;83:515-519.

11. Manolidis S, Donald PJ. Malignant mucosal melanoma of the head and neck: review of the literature and report of 14 patients. Cancer 1997;80:1373-1386.

http://dx.doi.org/10.1002/(SICI)1097-0142(19971015)80:8

<1373::AID-CNCR3>3.0.CO;2-G

12. Andersen LJ, Berthelsen A, Hansen HS. Malignant me- lanoma of the upper respiratory tract and the oral cavity. J Otolaryngol 1992;21:180-185.

13. Pandey M, Mathew A, Abraham eK, et al. Primary ma- lignant melanoma of the mucous membranes. European J of Surg Oncol 1998;24:303-307.

http://dx.doi.org/10.1016/S0748-7983(98)80011-5

14. lopez-Graniel CM, Ochoa-Carrillo FJ, et al. Malignant melanoma of the oral cavity: diagnosis and treatment expe- rience in a Mexican population. Oral Oncol 1999;35:425- 30,1999.

http://dx.doi.org/10.1016/S1368-8375(99)00017-2 15. barker bF, Carpenter WM, Daniels Te, et al. Oral muco-

sal melanomas: the WESTOP Banff workshop proceedings.

Western Society of Teachers of Oral Pathology. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 1997;83:672- http://dx.doi.org/10.1016/S1079-2104(97)90318-8679.

16. Trodahl Jn, Sprague WG. Benign and malignant mela- nocytic lesions of the oral mucosa. An analysis of 135 ca- ses. Cancer 1970;25:812-825.

http://dx.doi.org/10.1002/1097-0142(197004)25:4<812::

AID-CNCR2820250410>3.0.CO;2-G

17. Chaudhry AP, Hampel A, Gorlin RJ. Primary malignant melanoma of the oral cavity: a review of 105 cases. Cancer 1985;11:923-928.

http://dx.doi.org/10.1002/1097-0142(195809/10)11:

5<923::AID-CNCR2820110507>3.0.CO;2-1

18. Snyder Ml, Paulino AF. Melan-A as a useful diagnostic immunohistochemical stain for the diagnosis of primary si- nonasal melanomas. Head Neck 2002;24:52-55.

http://dx.doi.org/10.1002/hed.10007

19. Orosz z. Melan-A/Mart-1: expression in various mela- nocytic lesions and in non-melanocytic soft tissue tumours.

Histopathology 1999;34:517-525.

(6)

http://dx.doi.org/10.1111/j.1365-2559.1999.00679.x 20. Prasad Ml, Jungbluth AA, Iversen K. Expression of

melanocytic differentiation markers in malignant melano- mas of the oral and sinonasal mucosa. Am J Surg Pathol 2001;25:782-787.

http://dx.doi.org/10.1097/00000478-200106000-00010 21. Shah JP, Huvos AG, Strong eW. Mucosal melanomas of

the head and neck. Am J Surg 1977;134:531-535.

http://dx.doi.org/10.1016/0002-9610(77)90393-2

22. batsakis JG, Regezi JA, Solomon AR, et al. The patho- logy of head and neck tumors: mucosal melanomas, part 13. Head Neck Surg 1982;4:404-418.

http://dx.doi.org/10.1002/hed.2890040509

23. Snow Gb, van der esch eP, van Slooten eA. Mucosal me- lanomas of the head and neck. Head Neck Surg 1978;1:24- http://dx.doi.org/10.1002/hed.289001010430.

24. Patel SG, Prasad ML, Escrig M, et al. Primary muco- sal malignant melanoma of the head and neck. Head Neck 2002;24:247-257.

http://dx.doi.org/10.1002/hed.10019

25. Freedman HM, DeSanto lW, Devine KD, et al. Malig- nant melanoma of the nasal cavity and paranasal sinuses.

Arch Otolaryngol 1973;97:322-325.

http://dx.doi.org/10.1001/archotol.1973.00780010332008 26. Kingdom TT, Kaplan MJ. Mucosal melanoma of the na-

sal cavity and paranasal sinuses. Head Neck 1995;17:184- http://dx.doi.org/10.1002/hed.2880170303189.

27. Yii nW, eisen T, nicolson M, et al. Mucosal malignant melanoma of the head and neck: the Marsden experience over half a century. Clin Oncol 2003;15:199-204.

http://dx.doi.org/10.1016/S0936-6555(03)00068-2 28. Kanetaka S, Tsukuda M, Takahashi M, Komatsu M,

Niho T, Horiuchi C, Matsuda H. Mucosal melanoma of the head and neck. Exp Ther Med 2011;2:907-910.

29. Temam S, Mamelle G, Marandas P, Wibault P, Avril MF, Janot F, et al. Postoperative radiotherapy for pri- mary mucosal melanoma of the head and neck. Cancer 2005;103:313-319.

http://dx.doi.org/10.1002/cncr.20775

30. Ang KK, Peters lJ, Weber RS, et al. Postoperative ra- diotherapy for cutaneous melanoma of the head and neck region. Int J Radiat Oncol Biol Phys 1994;30:795-798.

http://dx.doi.org/10.1016/0360-3016(94)90351-4

31. Combs Se, Konkel S, Thilmann C, et al. Local high-dose radiotherapy and sparing of normal tissue using intensity- modulated radiotherapy (IMRT) for mucosal melanoma of the nasal cavity and paranasal sinuses. Strahlenther Onkol 2007;183:63-68.

http://dx.doi.org/10.1007/s00066-007-1616-2

32. Moreno MA, Roberts Db, Kupferman Me, DeMonte F, el-naggar AK, Williams M, et al. Mucosal melanoma of the nose and paranasal sinuses, a contemporary expe- rience from the M. D. Anderson Cancer Center. Cancer 2010;116:2215-2223.

33. Douglas CM, Malik T, Swindell R, et al. Mucosal me- lanoma of the head and neck: radiotherapy or surgery? J Otolaryngol Head Neck Surg 2010;39:385-392.

34. Mizoe Je, Tsujii H, Kamada T, et al. Organizing Com- mittee for the Working Group for Head-And-Neck Cancer.

Dose escalation study of carbon ion radiotherapy for locally advanced head-and-neck cancer. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2004;60:358-364.

http://dx.doi.org/10.1016/j.ijrobp.2004.02.067

35. Wada H, nemoto K, Ogawa Y. A multi-institutional ret- rospective analysis of external radiotherapy for mucosal melanoma of the head and neck in Northern Japan. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2004;59:495-500.

http://dx.doi.org/10.1016/j.ijrobp.2003.11.013

36. Veronesi U, Adamus J, Aubert C, et al. A randomized tri- al of adjuvant chemotherapy and immunotherapy in cutane- ous melanoma. N Engl J Med 1982;307:913-916.

http://dx.doi.org/10.1056/NEJM198210073071503 37. Hill GJ, Moss Se, Golomb FM, et al. DTIC and com-

bination therapy for melanoma: III. DTIC (NSC 45388) Surgical Adjuvant Study COG PROTOCOL 7040. Cancer 1981;47:2556-2562.

http://dx.doi.org/10.1002/1097-0142(19810601)47:

11<2556::AID-CNCR2820471107>3.0.CO;2-J

Referanslar

Benzer Belgeler

• %95’i tipik skuamöz hücreli karsinoma • Genellikle vokal kordlardan orijin

Siyah hadımlardan ayırdetmek için, bunlara akağalar denilmiş ve bekledikleri kapıya da akağalar kapısı adı verilmiştir.. Denildiğine göre, akağalık, Murat

10 Eylül — Süvarilerimiz dün dört ile beş arasında îzmire girmişler, bay­ rağımız kuleye asılmış, Mustafa Ke­ mal Paşa da yakında girecekmiş..

[r]

İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Dö Robek tarafından kabine buhranı ve yeni Baş­ bakanla ilgili olarak 5 martta Londra’ya gönderden bir şifre telgrafta, Salih

ye İdman Cemiyetleri İttifakı-' nm kurucusu eski Afyon İnhi­ sarı Geııei Müdürü ve Belediye Meclisi ve Daimî Encümen üye­ si tanınmış sporcu ve idareci

Kültür Bakanlığı na

Talay, mesajında, Türk Halk Müziği'nin usta ve değerli sanatçılarından halk ozanı Aşık Mahsuni Şerifin vefatını.. büyük üzüntü ile öğrendiğini