ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU .TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI
IX. DİZİ-Sa. 9a
IX. TÜRI( TARİH !(ONGRESi
ANKARA : 21 - 25 Eylül 1981
KONGREYE SUNULAN BİLDİRİLER
II. Cilt
TÜR K TAR İ H K UR U M U 'B AS I M E V İ --AN K-1\. RA
. ..
ı
9 8 8
İLTERİŞ
KAG.ANIN MEZARI SANILAN
ŞİV;ET-
ULAN
KÜLLİYESİ EMEL ESiNLevha 307 • 312
Türk milletine ad veren Kök - Türklerin tarihinde, nisbeten müh·
hem kalan ilk ve iki yüzyıl (VI. ve VII. asırlar) son senelerdeki araştır·
malar ile, birden geçmişin sislerinden sıyrılmaktadır. Bu mevzU.da çok himme~. gösteren Dr. S. G. Klyaştornıy'nın, yeni ufuklar açan bir
b~uşu, birinci Kök· :ı'ürk sülalesinin Gobi çölle:rindeki mezarla:rıdır.
Kök-Türk kültürünün menşeine dair, şimdiye kadar hatıra gelmeyen imkanlar gösteren bu buluş hakkında, ancak bir ön tamtma neşr oldu 1•
Daha geniş bilgiler ve resimlerin yayımlanmasmdan sonra, bir değer
lendirme denenebilir.
Klyaştornıy'nm diğer bir tedkikinin sahası Kök : Türklerin kutlu saydığı Ötüken ili idi. Selenge Irmağma akan Hanın • göl (veya Hanuy) vadisindeki bozkırlarda, aşağı-yukan 48° D, 102° K mevkiinde, Ihe Harun gölü çevresinde, ikinci Kök • Türk süUılesinin mezarlıklarmdan
biri bulunuy()rdu 2 • Klyaştormy, burada, bir Türk ha~una ait ağıt
kitabesi ile, üzerlerinde Kök· Türklerin totemik anası "Böri" (kiı:rd) yi ve esathi bir kuşu tasvir eden yedi tane taş sanduka ve Türkçe "bediz'', veya "sin" denen a mezar heykelleri buldu. Fakat bu çevredeki en büyük abide, bugün Moğollarm Şivet • ulan dediği harabe, Harun • g~l ırmağı vadlsinde, Huni deresinin bu ırmağa aktığı yerde bulunmakta-
dır (Bkz. res. 1, Harita). Şivet • ulan'da, 1912'de Ramstedt 4 ve 1956'da
1 Arxeo~~giçeskie otkrıtiya, 1979 (Moskova 1980)'deki taı;ııtma.
2 S. G-. K.lyaştornıy, "Epigrafiçeskie rahob Mongolli", Arxeologiçeskie .otkrıtiya, 1977 (Moskova 1978), 675-77.
3 C. Clauson, An Eıymological dictionarjr of pre-Thirteenıh century Turkish (Ox- ford 1972), s. v. Bu konuda araşbrmalann kaynaklan için, bkz. E. Esin, !slamiyetten önceki Türk kültür tarihi ve !slama giriş, Türk Kültürü el kitabı, seri II, c. 1/b (İs·
tanbul 1978), not Ill/8.
4 P. J, Ramstedt-J. G-. Granö-P. Aalto, "1\faterialie.n zu den alttürkischen Insch·
riften der Mongolei", Journal de la Sociite Finno- ougrienne, no 60 (Helsinki 1958), 77-90 ve P. Aalto, "G. J. Ramstedt's archaeologische Aufzeichnungen und: .. Itine- rarkarten aus der Mongolei, vom Jahre 1912", Journal de la Soci€t6 Finno • ougrienne, no. 67 (Helsinki 1966), 9-19.
570 . EMEL ESİN
Dorjsuren s araştırma yapmışlardı. Bu iki araştırıcıya ilaveten, 1977'de .Klyaştormy'nın tedkikleri 6 , şu neticelere varmaktadır: Ahide, Harun- göl yatağının şimilinde yükselen, al renkte balçık ve kum teresübatın
dan müteşekkil bir silsilenin gün -doğu yamaçlarında, kademeli sedler üzerinde yükselmekte idi. Ancak .temelleri kalan ahide, uzun dört-
köşe şeklinde, 40 X 100 metrelik bir saha üzerine inşa edilmi.şti (res. 2).
On.Qri kulesi bulıman surları ile, müstah.kem bir kale görünüşünde idi (res. 3). En üst sedde, tam dört-köşe planda, 35 X 35 metre temelleri kalan ve duvarları belki 5 metre kadar yükselen bir tapınak bulıınu
yordu. Kal.ı.n,tılarından, tapınağın dolma taştan duvarları olup, balçık mahlwu ile sıvanmış ve yine, toprak karışığı bir boya ile badanalan-
mış olduğu belirmiş. Tapınağın seddindeki çukurların içinden, bu- lumln. dağ silailesinin al kayasından yontulmuş,
9
tane insan heykeli;4 adet, art ayakları üzerine oturmuş arslan ve yine 4 tane, yarı-uzan-.
mış koç heykeli çıkarılahiimiş 7: Ramstedt, başka insan heykelleri ve geyik tasvirli bir taş da kayd etmişti 8 • Kök - Türk · mezarlarımn bir husiisiyeti olan heykeller, abidenin bir mezar, eski Türkçe tabiri ile, ölen rQ.h için yapılan, uhrevi bir "ev-hark 9" olduğunu açıklamıştı.
Heykeller civar manastırlara, muhtelif yıllarda taşınmış ve bazısının
· parçaları, hatta kendileri kaybolmuş. Şivet -ıılan da bir de taşdan
küp bulunmuş.
Kalenin gün yönüne açılan kapısının önündeki, 5 X 7 metre geniş
likteki meydanda, volkanik kara kayadan, 1,5 X 0,9 X 0,4 m~trelik
bir kitabe taşı dikilmişti. · Kara taşı cilalanmış yüzünde, gelişi - güzel
sırada ve sanki muhtelif eller tarafından çizildikten sonra hakkedilmi.ş
birer imza mahiyetinde, 60 kadar tamga görülmektedir. Eski Tür~çede
"yoğ" denen cenaze merasimine katılan boy beylerinin bu tamgalar ile imza ettikleri sanılmaktadır. O devirde, Kök -·Türklere ·tabi boylara
işaret bak:ııiıından, tamgalar değerli birer vesik.~ olmaktadır (res. 4).
Ahide, umfı.ıni görünüşü ile, Kök-Türk hükümdar sülalesi men-.
sUblarının bilinen diğer mezar külliyelerine uygun idi. Doğu Asya'da,
5 Ts. Dorjsu.ren, "Çto takee Şivet-ulan?", Şinjlex Uxaan Teknik, no. 1 (47), (Ulan - Batu.r 1957), 46-8.
e Bkz. yuk. not 2.
7 Bkz. yuk. not. 2, 4, 5.
a Aalto, not 4'te a.g.e., res. 6.
9 Bu tabir için, bkz. S. G. Klyaştornıy, "Xram, izvayanie i stela v drevneturskix tekstax", Turkologiçeskiy sbornik, 1974 (M_oskova 1978), 246.
ŞİVET - ULAN KÜLLİYESİ 571
kadim devirlerden beri, gök tanrısı ve ona mensı1h sayılan hiikümdar sülaJ.esinden kişilere, Çince ming-t'ang denen ve Türkçe adının "tengri- lik" olduğu anlaşılan, kainat planında makamlar yapılıxdı ıo. Kainata
teşblh edilen plan şöyle idi : Sfularla çevrili bir yerde, dünya merkezin- deki bir dağa teşblh edilen ve sedler üzerinde yükselen bir tapmak veya köşk bulunuyordu u. Kök -Türk sülaJ.esi mensUhlarma yapılan
mezar abidelerinin şeklinden ve bunların dağa teşblh edildiği hakkındaki
Çince metinlerden 1 2, Türklerde de aynı geleneğin mevcfrdiyeti belir- mektedir. EsasenTürk hükümdarlarının "ordu" denen makamları da
aynı mefhfrmu ifade eden tertibde idi ı~. Ancak "ordu", yine "çıt"
(duvarlar, sfular) ile muhat, fakat gerçekten bir dağ, bir "yış" (ormanlı dağ) tepesinde bulunuyordu ve zirvedeki makam bazan, kagamİı. otağı
olmakta idi 14. RUhun uhrevi "ev-bark"ı ıs sayılan mezar abidesinde de, zirvedeki tapmağm 16. otağ Şeklinde, yani üstüvani biçimde ve kilııbetli yahud kubbeli olabileceği Taldı -kurgan mezar taşındili tasvirden anlaşılmaktadır (res. 5). Bazan da, Köl Tigin abidesinde
olduğu gibi, zirvedeki tapmak bir Çin köş1..-ü şeklinde idi. Şivet - ulan külliyesinde de, tepedeki yapı dört -köşe olduğun~ göre, bu tarzda idi.
Klyaştornıy, birinci Kök -Türk sülaJ.esinin. mezarlarını Gobi çö- lünde bulmuş olduğu için, Şivet-ulan külliyesinin ikinci sillaJ.eye ait
olacağını bildi. Arslan heykellerinin sol ayaklarmda, Kök - Ti4'k silla- lesinin damgasl!ll görmekle, abidenin mensUhiyetini anladı ~7• Şivet·
ulan gibi ehemmiyetli bir abide, ancak büyük bir hükümdara adanmış
olabilirdi. Ötüken ilindeki, ikinci sülaleden başlıca şahsiyerlerin mezar-
ları bilindiğine göre, Şivet-ulan külliyesi ancak, ~9l'de ölen llter~ş
Kagan'a ait olabilirdi. Böylece, mazinin karanbklarmda görünüşleri 1° E. Esin, "Türk dini miman geleneği", Milli eğitim ve·kültür,
..
sayı ll, {AnkaraAğustos 1981), 59-66. ·
11 A.g.e.
12 E. Esin, A History of pre - Islamic and early Islamic Turkish culıure {İstanbul
1980), 113-15, 125-27'de verilen kaynaklar.
13 E. Esin, "Orduğ", Ankara Vniversitesi Dil ve T~rilı-Co[;rafya Fakültesi Tarih
Araştırmaları Dergisi, Vl/10-11 (Ankara 1972).
14 A.g.e.
16 Bkz. yuk. not 9.
ıs Taldı-1..-urgan : N. · Orl..-uıı, Eski Türk yazılları (İstanbul 1936--41), III, 204.
Köl Tigin abidesi : L. Jisl, "Kül Tigm anıtında 1956'da yapılan arkeolajik araştır
maların sonuçlan", Belleten, XXYII/107 (Ankara Temmuz 1963).
17 Bkz. yuk. not 2.
572 . EMEL ESiN
unutulan, binüçyüz yıl önceki alpların, Türklere istiklllierini tekrar
bahş eden kahramanlarm hayilieri ve tasvirleri, sanki tekrar, yer
altından ayağa kalktı.
· Birinci Kök - Türk devletinin, iç çekişmeler sonunda, yıkılınası
üzerine, Türkler "elli yıl" Çine tabi kalmışlardı. İlteriş Kaganm idare ettiği istiklal savaşını, alpın oğlu Bilge Kagan, asırlar sonra da yaşaya~
·cak Türk nesillerinin hepsine hitab ile, şöyle anlatmaktadır ıs :
'"İ'iirk bodun yok bolmazun tigin, bodun bolçun tiyin, akanım İlteriş Kaganığ, öğüın İlhilge Katunıg, tengri töpesinde tutıp, yügerü
kötürmiş .... Akamm Kagan yiti yeğirmi eren taşıkmış. . . Taşra yorı
yur tiyin kü . eşidip, balıkdaki tağıkmış, tağdaki inmiş. Tirilip yetmiş er bolmış ... : . İlgerü kurıga.ru sülep, termiş, kqbartmış. K ama ğı yetiyüz er bolmış. Y etiyüz er bo hp, ilsiremiş, kagansıraıİnş bodunıg;
kündemiş, kuladmış bodunıg, Tüxk törüsün ıçgınmış bodunıg, eçüm.
apam töresince yaratmış. . . . . Kırk a.rtukı yeti yolı sülemiş, yeğirmi
süılgüş süıigüşmüş. . . . Törüg kazganıp, uça barmış".
(Tiirk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İlteriş Kaganı ve anam İlhilge Katunu, Tanr~ tepesinden tutup, yükseltmiş.
Babam ~agan, onyedi er ile (Çin sımrlarından) dışarı çıkmış. . . . Dı
şarıya yürüyor diye haber işidip, şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş.
Dirilip, yetmiş er olmuşlar ... İleri, geri savaşarak, derlemiş, çoğaltmış.
Hepsi yediyüz er olmuş. Yediyüz er olup ülkesini, kaganını kaybeden milleti; cmye ve kul olan milleti; Türk töresi bozulmuş olan milleti,
atalarımın töresince yaratmış, harekete getirmiş. . . (Babam) kırkyedi
yol savaşa çıkmış, yirmi savaşta vuruşmuş. . . . . Töreyi kazandıktan
sonra, (rUhu) uçuvermiş).
Şivet - ulan külliyesinde kazı yapılırsa, belki daha malzeme, hatta İlteriş Kag~ ile, istiklal savaşındaki arkadaşlarmdan olduğu anlaşılan İlhilge Katunun heyketleri de, yer altından, çıkabilir. H.alen elde bulunan, veya önceki neşriyattan bilinen malzeme, şu beş kalem altında,
tefsire tabi tutulabilir : a-İnsan heykeZleri
İnsan heykelleri, en üst seddeki tapınağın çukurlarmdan olduğuna göre, İlteriş Kaganın yakın maiyeti ve silah arkadaşları; belki onun ile isti.klai savaşı veren "ilk onyedi er" lerden bazısım tasvir ediyordu.
18 Orkun, not 16'da a.g.e., I, 32-37.
ŞİVET -ULAN X.ÖLLİYESİ 573
Bunlara "sü eşi kezig" (savaş arkadaşı dizisi) deniyordu 19•· Blılikte
ölüme kadar gitmek için sadakat andı içmiş, belierindeki "kur" (mertebe
işareti; madeni levhalı kemer) ve silahlar ile temsil edilen "sü.eşi kezig"e mensUb "er" lerin "bediz" veya "sin"leri (heykelleri), itina ile yapıla
rak, mezar sahibi baş şahsiyetin heykelinin bulunduğu tapınağa ve etra- fl;Da, diziliyordu 20• "Bediz", veya· "sin"ler, tasvir edilen alpm rObunun mekam da sayılmakta ve birer "er-beôgüsi" (erlik abidesi) mahiyetinde idi. Bqna karşılık, savaşta. öldürülen düşmanlar, yontulmamış bil'er kaya ile temsil ediliyor ve "balhal" tesmiye_ ediliyordu 21• "Balhal"
kayamn üzerindeki ad, önce samldığı gİ}?İ, öldürülmüş düşmamn ismi
değildi. Bazı "balhal"lar cenaze merasiniine iştlıak edenler tarafınd~n öldürülmüş düşmanları temsil ediyordu ve "balhal", ölen alpa. öbür dünyada "kul" olmak üzere, kayaya adı yazılı şahısça adanmış idi 22.
İlteriş Kaganın mezarmda bulunan er "bediz"lerinden ancak ikisinin resmi Ramstedt tarafından alınıp, P. Aalto'nun himmeti ile,
neşr oldu 23. Bunların ve diğerlerinin başları, daha sonraki yıllarda, kaybolmuş. Her iki heykel de, Türk sanatkarlarmm, tarihte dahi kayd edilen üslUbuna 24 uygun olarak, gerçekçi, hatta muhalagalı
gerçekçi görüıiüştedlı. Başmda börk olan heykel, gür sakalı ile, euro- peoid ırktan sanılahiiii (res. 6). Diğeri, çok küçük başlı, sivri çeneli heykel ise, daha çok Mongoloid ırklarm veches~. hatırlatmakta~
(res. 7). Irk olarak, Kök - Türklerin bu iki tipoloji arasmda bulunduğu, anthropolojik araştıİmalarca da teyid edilmiş 25 •. Çinliler ve diğer. Do- ğulu milletler ile karışma neticesinde, mongoloid · ~usU.siyetlerin çoğal
dığı anlaşılmaktadır. Her ·iki heykelin kıyMeti, baldıra kadar uzanan, Kök-Türk kaftamdır 28• B ellerinde, "er" unva~ kazanmış alplarm
"kur"u (kemeri) 27 ve ona asılı eşya ve silahlar gözükmektedlı. Hey- keller, diğer Türk mezar alıidelerinde olduğu_gibi, ellerinde bil'er kadeh,
19 E. R. Tenişev, "Drevneturskaya epigrafikn Altaya", Turkologiçeskiy sbornik, (Moskova 1966), 264.
~o E. Esin, "Kur-kurşiık", Central Asiatic Journal, x:x:IV/3-4 (Wiesbaden 1980).
~ı L. P. Kızlnsov, "O znaçeniy termina balbal drevneturskix nadpisey", Turkolo- giçeskiy sbornik (Moskova 1966}, 206-208.
22 Klyaştorwy, "Xram, izvayanie ... ",yuk. not. 9'dn a.g.e., 252-54, res. 2·
23 Ramstedt '... Gianö -Aalto, yuk. not 4'te a.g.e., 32-83.
2~ Esin, !sliimiyeiten önceki:.·., not 3'te n.g.e., lll'de verilen kaynalclar.
25 A.g.e., 4'te verilen kaynalclar.
28 A.g.e., lev. XL VII'ye bkz.
27 Esin, "Kur-kurşak", yuk. not 20'de a.g.e.'de verilen kaynalclar. ·
574 . EMEL ESİN
eski adları ile, "ayak" 28 veya "bart" 29 tutmaktadır. Kadeh motifi muhtelif tefsirlere yol açtı. Kadeh, sadakat andı içmiş "er"lerin tim- sallerinden idi 30• Oğuzlarda, ölen bir alp gömülürken, eline kadeh verildi sı. Mezarlarda bulunan değerli altın ve gümüş kadehlerin, ölenin kadehi olabileceği gibi, merasime iştirak. edenler tarafından,
adak olarak verilmiş de bulunabiliyordu 32• Diğer taraflardan, Klyaş
tornıy'nin Hanm -göl vadisinde bulunduğu bir kitaheden, ölen alpa,
"kullarmm" (maiyetinin) "aş tuttuğu" (aş sunduğu) tasavvuru ifade
edilmiş 33, Şivet - ulan külliyesindeki heykellerin ellerindeki kadehlerin de, bu gibi mefhfunlara işaret ettiği düşünülebilir .
. . b-Geyik tasviri olan taş
Ramstedt tarafından Şivet-ulan'da görülüp resmi yapılan ve üzerinde geyikler tasvir edilmiş taşm benz·erleri de, münakaşalı bir
mevzıl teşkil etmektedir 34 (res. 8). "Geyikli taşlar", Türklerin atala- rmdm ·sayılan, Çinlilerin "Ting - ling" ıfediği 35 kadim boylarca ve d?ha sonra Türkler tarafından da, alp mezarlarma dikiliyordu. Bu ad etin
aslı mübhem kalmaktadır, fakat Çin kaynaklarına anlatılıp, Çin sınırla
rmdaki Çinli o~ayan kavimlerin ilieri ile de alakalı bir efsaneden doğ
duğu sanılabilir 36. Mlladdan önceki binyıllardan beri, Çinlilerin, Tilik- Ierin atalarmdan boylar ile karışik yaşadığı Kuzey Çinde, şu inanç mevcftttu : İlk mezar abidesini yel mabudu dikm.işti v~ yel mabudu,
kuş-ejder-geyik karışığı görünüşünde bir malılUk olup (Fei-lien) göğe
yükselen rUhlarm bineği olmakta idi. Bu tasavvurim Türklerde de uzun müddet yaşadığı, :Uygur metinlerindeki akislerinden anlaşılmak
tadır. Ayrıca, "sıgun-keyik" (geyik) cinsi, Türklerde, tanrısına ait bir hayvan sayılıyordu 37• Geyikli taşlarm kurban merasimleri ile de
~a Clauson, yuk. not 3'te a.g.e., s. v.
~.9 Bkz. K,J.yaştormy, "Xram ... ", 244.
3° Esin, "Kur-kurşa.k"ta verilen kaynaklar; id., "Gök ve yer", Türk kosmolojisi (erken devir} (İstanbul 1979), 55-71.
31 Z. V. Togan, Ibn Fadlans Rei~ebericht (Leipzig 1939), 36 .
. 32 Klyaştormy, "Xram .... ", 243-44.
33 A.g.e., 251.
34 E. Esin, A History .•. , yuk. not 12'de a.g.e., 104-lOS'te verilen kaynaklar. Yine bkz. ;E. Esin, "Er- bengüsi", III. Milletlerarası. Türkoloji kongresine tebliğ (baskıda).
35 Masao Mori, "Çin kaynaklanndaki Türk veya Türük adlan", Türk kültürü el kitabı, seri II, c. 1fh (İstanbul 1978), I-XXI.
38 B~. yuk. not. 34.
37 E. Esin, "Sıgunlar- beği", Türk kosmolojisi (erken. devir) (İstanbul 1979)'da verilen kaynaklar.
ŞİVET • ULAN KÜLLİYESİ 575
alakası vardı ve Şivet-ulan'da bulunan geyikli taş'taki silah :resimleri de buna işaret eder (:res. 8). Haınilton ve T:ryjarski'nin okudukları
bir kit~eden bilindiği üzere, ölen alplara, at ve koç'tan başka, bazan geyik de kurban ediliyordu. Geyik, semavi addedilmekle, belki göğe
mensUb sayılan kimselere adanan bir kurban idi. Kurbanların öbür dünyada canlandığı ve alp ile beraber bulundukları inancı da, Türklere, Mtladdan önceki binyıllardaki Doğu Asya'dan kal.ımştı 38.
c-Koç heykeZleri
·Diğeri Kök- Türk devri mezarlarında olduğu gibi Şivet-ulan'da
bulunan koç heyketleri de kurban merasimleri ile alakah gözükmek- tedir 39 (res. 9). Gerek Kadim şimali Çin' de, gerek Türklerde, toprak mabuduna, veya yerli ·toprak "kut"ları vasfı da kendilerine izafe edilen
ölmüş alplara, kurhali olarak, yere koç gömülürdü. Koç, boğa ve geyik- ten bir derece aşağı sayılan'bir kurbandı. Semavi rUhlara, boğa ve· geyik ile birlikte koç da kurban edilir; fakat yalnız koç ise, toprak rUhlarına adanırdı. Erkek hayvanlar dişilerden üstün değerde kurban addedili- yordu. Kök - Türk devri koç tasvirleri (res.9) gerçekçi üslUb ile dikkati çekmekte ve ·sanatkarların bu hayvanı çok gördüklerini belirtmektedir.
· · ·· d-Arslan hey~elleri
~ · Kaşgarl'nin de hildirdiği gibi, arslan 40 unvam ve ongunu, yahut adı, hükümdarlara mahsustu. Dogu ve İç Asya'da arslan bulunmadı
ğından, bu ı:i:ıotif kadim dev:İ!de yoktu, ~ncak Bınkan'ın niensUb bu- lunduğu Şakya boyunun ongunu olarak, -şöh:reti duyulmuştu. ~er arslan görmedikleri için onu köpek şeklinde (fo) tasvir ederlerdi .. Doğu
Türkleri de bazan aynı üslUbu takihetmişti. Fakat Kök - Türk 'devri.
arslan tasvirleri, Şivet-ulim'da da görüldüğü uzere (res. 10), 'başka
tarzda .idi ve bu tarz S:lıid ve Hind iklimlerlıie bağlanmaktadır. Türk- ler, Sind ve Fars yönündeki savaşlarda, arslanları düşmana karşı saı
mayı dahi biliyorlardı. Görünüş bakımından, Şivet - ulan arslanlan (res. 10), Hind Bud.hiSt sanatının, mesela Sarnath sütlinunda gÖiüldüğü şekilde, hatırlatmaktadır 4ı. Kök ~ Türk · Kaganı Taspar 42 (572-80)
as Bkz. yuk. not. 34.
39 Esin, "Gök ve yer", yuk. not 30'da a.g.e., 80-84. Id. İslamiyetten önceki ... , 94-95, 100-102.
40 Esin, İslamiyetten önceki... 93.
41 B. Rowland, The Art and architecture of India (USA 1959), lev. 9.
42 Bkz. yuk. not 40.
576 EMEL :ESİN
çok dindar bir Budhist idi ve Türklerde, ilk olarak Arslan unvanını taşıyanın o olduğu sanılır. Belki Kök-Türklere arslan'ın Budhist ikionografisi, o zamanda aks etmişti. Şivet-ulan'daki arslanlarm ongun mahiyeti, sol ayaklarmdaki Kök - Türk sülalesi damgasından anlaşılmaktadır.
e-Kotuz (yabani boğa)
Kök-Türk sülalesinin damgasının (res. 11/a), kadim İç Asya'da, e.n eski devirlerde, arslandan önce, alpların, hükümdarların ve semavi
şahsiyetlerin ongunu sayılan, Türkçe adı ile "kotuz" olduğu hakkında,
kanaatimi mufassal şekilde, IV. Milli Türkoloji kongresine arz edeceğim.
Kanaatimin dayanaklarını kısaca burada da tekrar etmek isterim. Bu
damganın bir dağ keçisini temsil ettiği görüşüne katılmış bulunurken,
dağ keçisi gibi küçük bir hayvanın neden hükümdar ongunu olabile- ceğinin sebeblerini bulmaya çalışmıştım 43• O sırada, İç Asya ve bilhassa
Doğu Asya hükümdar damgaları üzerinde araştırmalarda, "kotuz"
geleneğini öğrendim (yabani boğa ve bilhassa onun poephagus grunni- ens, Tihetçe yak denen, tüylü, kıiııhurlu, boynuzları dağ keçisininki gibi yukarı kıvrılan, çok büyük cinsi). O zaman fark ettim ki, Kök - Türk damgasındaki hayvanın (res. 11/a) kuyruğu, dağ keçisindeki gibi kısacık değil, "kotuz"un tuğ olarak kullanılan ünlü kuyruğu gibi uzundur; hatta, kuyruğun ucundaki, tuğlara dikilen, ipek gibi tüyler hile tehlıüz ettirilmiş. Böylece, damgada tasvir edilen hayvanın "ko-
tuz" olup, dağ keçisi pil.-ıogram.larmdan başka olduğu belirdi. Kaldı
ki, Köl , Tigin kitahe sininüstüne, hükümdar soyu mensUbu Y olluğ
Tigin'in eli ile çizdiği Kagan soyu timsali damganın (res. 11/a) bir eşi
de Tokuz-Oğuz hükümdarı Baz Kagan'm oğlunun mezar taşmda 44
görünme_ktedir ve yanma, Kök- Türk harfleri ile "kotuz" yazıldığı, Klyaştorniy tarafından okunmuş (res. llfh). Anlaşılıyor ki, "kotuz", arslandan ·önce, umUmi mahiyette bir hükümdar ongunu olarak, Kök - Türk ve Tokuz -Oğuz Kagan damgalarmda kalmıştı.
Kök-Türk de~letini 745'te yıkan Uygurlarm da, İlteriş Kagan'm
mezarı olarak heliren ·şivet - ulan külliyesini, belki mezarlık mahiye- tinde kullanclıkları, Ramstedt'in bulduğu bir kitabeden anlaşılmış .ıs.
43 Bkz. Esin, "Sıgunlar beği"-yuk. not 37'de a.g.e.
44 Esin, A History ... , yuk. not 12'de a.g.e., bkz. indeks, "Kotıız" ve lev.
XXXIX.fa, b.
45 Aalto, 4 ve res. 5.
ŞİVE'r-ULAN KÜLLİYESİ 577
Bu kitiibede, "Kagan Uygur erdim" yazılı imiş. Esasen B~yan Çor Kaganm, Ötüken Uygur devletiııi kurduktan som:a, Selenge vadisinde
yaptıt~ğı Bay-balık şehri ile 46, kitabesi de (Şineusu) aynı çevrede bulunuyordu.
'
48 Bkz. Aalto, harita 12, 13, 18.
F. 37