• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE DE KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ: SORUNLAR VE TEKNİK-EKONOMİK ÇÖZÜMLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE DE KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ: SORUNLAR VE TEKNİK-EKONOMİK ÇÖZÜMLER"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kaymakçı, M., Engindeniz, S., (2010), Türkiye Keçi Yetiştiriciliği; Sorunlar ve Teknik-Ekonomik Çözümler, Ulusal Keçicilik Kongresi, 24 Haziran 2010, Çanakkale, s.1-25.

TÜRKİYE’DE KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ: SORUNLAR VE TEKNİK-EKONOMİK ÇÖZÜMLER

Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, Bornova-İzmir.

Doç. Dr. Sait ENGİNDENİZ

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Bornova-İzmir.

1. GİRİŞ

Keçi yetiştiriciliği genelde az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yapılan geleneksel bir hayvansal üretim koludur. Bu faaliyet kırsal ve ormanlık bölgelerdeki dar gelirli ailelerin önemli bir geçim ve besin kaynağını oluşturmaktadır. Bu yetiştirme dalının bir özelliği de başka bir şekilde değerlendirilemeyen marjinal alanların (dağlık, fundalık ve taşlık arazilerin) keçi yetiştiriciliği ile süt ve et gibi ürünlerin elde edilmesinde kullanılmasıdır (Sönmez,1974;Şengonca ve Kaymakçı,1982; Kaymakçı ve ark., 2005a,b).

FAO’nun 2008 yılı verilerine göre dünyada yaklaşık 862 milyon baş keçi bulunmaktadır. Keçi sayısının en fazla olduğu ülkeler sırasıyla; Çin (% 17.33), Hindistan (% 14.59), Pakistan (% 6.58), Bangladeş (% 6.54) ve Nijerya’dır (% 6.24). Türkiye yaklaşık 5.6 milyon baş keçi varlığı ile dünyada % 0.65 oranında bir pay almaktadır (www.fao.org). Keçi sayısının fazla olduğu ve gelişmekte olan ülkelerde bugüne kadar yapılan araştırmalarda keçiciliğin ekonomik yönü yanında sosyal yönü de olduğu ortaya konulmuştur (Deoghare and Bhattacharyya, 1993; Panin and Mahabile, 1997; Teufel et al., 1998; Alam, 2000; Kumar and Deoghare, 2000).

Keçi yetiştiriciliği esasen Anadolu kültüründe maddi ve manevi bir öneme sahiptir. Keçi, Türk insanının beslenmesi, giyinip barınması ve benzeri konularda ekonomik bir unsur olduğu kadar, manevi alanda da tarihi süreç içerisinde önemli bir rol üstlenmiştir. Türkiye’de keçi yetiştiriciliği; ya tarım işletmesi içinde, ya da köy sürüleri, yaylacılık veya göçer sürüler şeklinde sürdürülmektedir. Ancak son yıllarda Batı Anadolu’da, peynir üretimi yapan ya da peynir üreten mandıralara süt sağlayan entansif işletmeler de faaliyet göstermektedir. Bu işletmelerde ise genellikle Saanen melezi yetiştirilmektedir (Kaymakçı ve Dellal, 2006; Kaymakçı ve Taşkın, 2006b).

Türkiye’de keçi yetiştiriciliği, genellikle orman içi ve kenarı bölgeler ile bitkisel üretime ve diğer hayvan türlerinin yetiştirilmesine uygun olmayan ve arazinin sarp olduğu alanlarda yapılmaktadır. Yaklaşık 500.000 işletmede yapılan keçi yetiştiriciliği, 3 milyon civarındaki insanın geçimine katkıda bulunmaktadır (Dellal ve Dellal, 2005). Özellikle dağlık alanlardaki işletmelerde üretim deseninin geniş olmaması nedeniyle keçi yetiştiriciliği bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu alanlarda keçi sayısının azaltılması ya da keçi yetiştiriciliğinden vazgeçilmesi yaşayan halkın geçimini olumsuz etkileyebilecektir. Keçi yetiştiriciliğinin bu açıdan taşıdığı sosyo-ekonomik önem bugüne kadar yapılan birçok araştırmada da ortaya konulmuştur (Özcan, 1984; Gönültaş, 1996; Gökçe ve Engindeniz, 1997; Dellal ve Erkuş, 2000; Koyuncu, 2005).

Diğer taraftan Türkiye keçi varlığı, var olan üretim sistemleri ve farklı iklim koşullarında iyi uyum gösteren ırklardan oluşmakla birlikte, Türkiye keçi ırklarındaki genetiksel yetersizlik, çağdaş üretim tekniklerinin uygulanması durumunda bile kârlı bir yetiştiriciliğin yapılmasını engellemektedir (Kaymakçı ve Güney, 2006c). Ayrıca keçi yetiştiriciliğinde verimlik, doğal kaynaklarla uyumluluk, insan sağlığı için gerekli hijyen ve sanitasyonu sağlamak, hayvan haklarına saygı gibi kriterlerin yerine getirilmediği ileri sürülmektedir (Gürsoy, 2009).

Bu çalışmada, Türkiye’de keçi yetiştiriciliğinde karşılaşılan temel sorunların çözümlenmesine ve sürdürülebilir keçi yetiştiriciliğinin geliştirilmesine yönelik öneriler getirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla öncelikle Türkiye’de keçi sayısı, keçi ürünleri üretimi üzerinde durulmuş, daha sonra teknik ve ekonomik durum ile sorunlar irdelenmiştir. Son olarak da bu sorunların çözümlenmesine yönelik uygulanabilecek teknik ve ekonomi-politikalar tartışılmıştır.

2. TÜRKİYE KEÇİ VARLIĞI DEĞİŞİMLERİ 2.1 İşletme Sayısı ve Sürü Büyüklüğü

2001 Genel Tarım Sayımına göre Türkiye’de toplam 3.076.649 tarım işletmesi bulunmakta olup, bu işletmelerin % 67.43’ünde bitkisel ve hayvansal üretim birlikte gerçekleştirilmekte, % 2.36’sında ise sadece

(2)

hayvancılık yapılmaktadır (www.tuik.gov.tr). Diğer taraftan, aynı yıl yapılan sayımda 530.151 işletmede (% 17.23) küçükbaş (koyun ve keçi) bulunduğu saptanmıştır. Türkiye’de 500.000 civarındaki işletmede keçiciliğin sürdürüldüğü belirtilmekle birlikte (Dellal ve Dellal, 2005), bazı çalışmalarda keçicilik işletmesi sayısının 677.223 olduğu ifade edilmektedir (Vural ve Fidan, 2007).

2006 Tarımsal İşletme Hayvansal Üretim Araştırması Sonuçlarına göre; Türkiye’de küçükbaş hayvan yetiştiren işletmelerin %18.6’sı sadece 1-4 baş, yaklaşık %72’si ise 1-49 baş hayvana sahiptir. Toplam hayvan sayısının yaklaşık % 53’ü 20-149 baş hayvana sahip işletmelerin elinde bulunmaktadır (Çizelge 1).

Çizelge 1: Türkiye’de Küçükbaş Hayvanı Olan İşletmelerin Büyüklük ve Hayvan Sayısı İtibariyle Dağılımı

Küçükbaş Hayvan Sayısına Göre İşletme Büyüklüğü (Baş)

Küçükbaş Hayvanı Olan İşletme Sayısı (%)

Küçükbaş Hayvan Sayısı (%)

1-4 18.6 1.0

5-9 10.8 1.6

10-19 17.2 4.9

20-49 25.3 16.8

50-149 21.1 36.1

150-299 5.6 24.1

300 + 1.5 15.6

Toplam 100.0 100.0

Kaynak: TÜİK, 2006 Tarımsal İşletme Hayvansal Üretim Araştırması Sonuçları (www.tuik.gov.tr)

Türkiye keçi yetiştiriciliğinde ortalama sürü büyüklüğü farklı bölgelerde yapılan araştırmalarla da ortaya konulmuştur. Örneğin ortalama sürü büyüklüğü; Çanakkale’de 124.20 (Aktürk ve ark., 2005) ve 55.7 baş (Koyuncu ve ark., 2006), Burdur’da 124.20 baş (Bilginturan, 2008), Kahramanmaraş da ise 60.34 baş olarak saptanmıştır (Paksoy, 2007). Bununla birlikte, yapılan bir araştırmada ihtisaslaşmış işletmelerde yeter geliri verebilecek işletme büyüklüğü; kıl keçisi yetiştiriciliğinde 51 baş, tiftik keçisi yetiştiriciliğinde ise 94 baş olarak saptanmıştır (Erkuş ve ark., 2001).

2..2 Keçi Sayısı ve Bölgelere Göre Dağılımı

TÜİK’in 2008 yılı verilerine göre Türkiye’de halen 5.59 milyon baş keçi bulunmaktadır. Keçi varlığının ise yaklaşık % 97’sini Anadolu’nun tüm bölgelerine yayılmış olan kıl keçileri oluşturmaktadır. Kıl keçiler yaygın olarak orman içi ve kenarında yetiştirilmektedir. Tiftik keçileri ise keçi varlığı içerisinde yaklaşık % 3 oranında bir pay almaktadır. Türkiye’de kıl ve tiftik keçisi dışında, sayıları az olmakla birlikte, daha çok Batı Anadolu kıyı şeridinde Malta ve melezlerinin, Kilis ve çevresinde ise Kilis melezlerinin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Son yıllarda Ege ve Marmara Bölgelerinde Saanen melezi keçi yetiştiriciliğinin de gelişme gösterdiği saptanmıştır (Kaymakçı ve Dellal, 2006a).

1999-2008 döneminde Türkiye’de keçi varlığındaki gelişmeler Çizelge 2’de verilmiştir. Çizelgeden görüldüğü gibi, ilgili dönemde kıl keçisi varlığı % 25.38, tiftik keçisi varlığı ise % 67.72 oranında azalış göstermiştir.

Keçi varlığının küçükbaş hayvan varlığı içindeki payı 1999 yılında % 20.44 iken, bu pay 2008 yılında %18.92’ye gerilemiştir. 2008 yılındaki toplam kıl keçisi varlığının % 68.82’sini yetişkin keçi, % 31.18’ini genç-yavru keçi oluştururken, tiftik keçisi varlığının % 69.71’ini yetişkin keçi, % 30.29’unu genç-yavru keçi oluşturmuştur.

Çizelge 2: Türkiye’de Kıl ve Tiftik Keçi Varlığındaki Değişimler Yıllar Kıl Keçi

Varlığı (Baş) (1)

İndeks (1999=100)

Tiftik Keçisi Varlığı (Baş) (2)

İndeks (1999=100)

Toplam Keçi Varlığı (Baş) (1+2)

İndeks (1999=100)

Küçükbaş Hayvan Varlığı İçindeki

Payı (%)

1999 7.284.000 100.00 490.000 100.00 7.774.000 100.00 20.44

2000 6.828.000 93.74 373.000 76.12 7.201.000 92.63 20.17

2001 6.676.000 91.65 346.000 70.61 7.022.000 90.33 20.66

2002 6.519.332 89.50 260.762 53.22 6.780.094 87.21 21.22

2003 6.516.088 89.46 255.587 52.16 6.771.675 87.11 21.03

2004 6.379.900 87.59 230.037 46.95 6.609.937 85.03 20.78

2005 6.284.498 86.28 232.966 47.54 6.517.464 83.84 20.48

2006 6.433.744 88.33 209.550 42.77 6.643.294 85.46 20.59

2007 6.095.292 83.68 191.066 38.99 6.286.358 80.86 19.80

2008 5.435.393 74.62 158.168 32.28 5.593.561 71.95 18.92

Kaynak: TÜK (www.tuik.gov.tr).

(3)

Keçi varlığındaki azalmanın şüphesiz farklı nedenleri vardır. Ancak en önemli nedenlerin; kamu uygulamalarında küçükbaş hayvancılık sektörünün göz ardı edilmesi, kentlere göçüş nedeniyle işletme sayısında ve genç nüfustaki azalmalar, pazar koşullarının yetiştirici aleyhinde olması, keçicilik ürünlerine olan talebin yetersizliği, mera alanlarının daralması, çoban masraflarının yüksekliği ve çoban bulmadaki güçlükler ile girdi maliyetlerindeki artışlar olduğu ileri sürülmektedir (Ertuğrul ve ark., 2010).

Türkiye’de 2008 yılı keçi varlığının bölgelere göre dağılımı incelendiğinde; kıl keçilerinin en fazla Akdeniz Bölgesinde (% 22.78) bulunduğu, bunu sırasıyla Güneydoğu Anadolu (% 19.67) ve Ege Bölgesinin (% 14.20) izlediği görülmektedir. Tiftik keçilerinin ise en fazla Batı Anadolu Bölgesinde (% 46.08) olduğu, bunu sırasıyla Ege (% 14.17), Batı Karadeniz (% 13.21) ve Doğu Marmara Bölgesinin (% 13.00) izlediği belirlenmiştir (www.tuik.gov.tr).

Kıl keçisinin illere göre dağılımına bakıldığında en fazla kıl keçisi yetiştiriciliği yapılan ilin Antalya olduğu görülmektedir (% 6.34). Bunu sırasıyla; İçel, Diyarbakır, Adana, Muş, Van, Manisa, İzmir, Bingöl, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Çanakkale izlemektedir. Tiftik keçisinin illere göre dağılımı incelendiğinde ise ilk sırayı Ankara almakta (% 42.02), bunu sırasıyla; Kütahya, Eskişehir, Konya, Çankırı, Kastamonu, Karaman, Siirt, Mardin, Bolu, Çorum ve Kırıkkale izlemektedir (www.tuik.gov.tr).

3. TÜRKİYE’DE KEÇİ ÜRÜNLERİ ÜRETİMİ

Türkiye’de nüfusun beslenme ihtiyacının karşılanması açısından hayvansal ürünler önemlidir. Bu nedenle yıldan yıla artan nüfusa karşın hayvansal üretim miktarının da arttırılması gerekmektedir. Türkiye’de nüfus artış hızı yavaşlamasına karşın nüfus artışı devam etmektedir. Ancak özellikle kırmızı et üretiminde nüfus artışına paralel olarak üretimin artırılamadığı görülmektedir. Süt üretiminde son yıllarda artışlar kaydedilmekle birlikte, yeterli olduğu söylenememektedir (Çizelge 3).

Çizelge 3: Türkiye’de Yıllık Nüfus Artış Hızı ve Bazı Hayvansal Ürünlerin Üretimindeki Değişimler

Yıllar Yıllık nüfus artış hızı

(‰)

Toplam süt Üretimi (ton)

Yıllık Değişim (%)

Toplam Kırmızı Et Üretimi (ton)

Yıllık Değişim (%)

1999 14.1 10.082.009 1.12 511.296 -3.98

2000 13.8 9.793.962 -2.86 491.499 -3.87

2001 13.5 9.495.550 -2.96 435.778 -10.90

2002 13.2 8.408.568 -10.78 420.595 -2.97

2003 12.9 10.611.011 21.85 366.961 -10.49

2004 12.6 10.679.406 0.68 447.154 15.68

2005 12.3 11.107.897 4.25 409.423 -7.38

2006 12.1 11.952.100 8.37 438.530 5.69

2007 11.8 12.329.789 3.75 575.622 26.81

2008 11.5 12.243.040 -0.86 482.458 -18.22

Kaynak: TÜİK (www.tuik.gov.tr)

Bu açıdan bakıldığında, tüm hayvancılık dallarında olduğu gibi, et ve süt üretimi açısından önemli olan keçi yetiştiriciliğinde de üretim artışı sağlanması zorunludur. Bunun için de keçi yetiştiriciliğinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekmektedir.

3.1 Keçi Sütü Üretimi

Keçilerde süt verimini etkileyen en önemli faktörler; ırk, besleme, verimde devamlılık, vücut büyüklüğü, laktasyon sırası, sağım mevsimi, sağım sıklığı ve şeklidir (Güney ve Kaymakçı, 2006).

FAO’nun 2008 yılı verilerine göre dünyada sağılan 179.241.477 baş keçiden 15.215.006 ton süt elde edilmiştir. Dolayısıyla hayvan başına süt verimi 84.89 kg’dır. Dünyada 1999-2008 döneminde keçi sütü üretimi % 20.81 oranında artmıştır. Keçi sütü üretimi açısından en önemli ülkeler sırasıyla; Hindistan (% 25.57), Bangladeş (% 13.25), Sudan (% 9.57), Pakistan (% 4.48) ve İspanya’dır (% 3.88). Türkiye 2008 yılı dünya keçi sütü üretimi içinde % 1.38 oranında bir pay almıştır (www.fao.org).

TÜİK verilerine göre Türkiye’de sağılan keçi sayısı ve süt üretimindeki gelişmeler Çizelge 4’de verilmiştir.

Çizelgeden görüldüğü gibi keçi sayısındaki azalışa paralel olarak sağılan hayvan sayısı da azalmıştır. 2008 yılında sağılan 1.997.689 baş keçinin % 96.98’ini kıl keçileri, % 3.02’sini ise tiftik keçileri oluşturmuştur. 1999-2008 döneminde keçilerden elde edilen süt üretimi % 11.42 oranında azalmıştır. 2008 yılında üretilen 209.570 ton sütün % 98.96’sı kıl keçilerinden,% 1.04’ü ise tiftik keçilerinden sağlanmıştır. 2008 yılında sağılan hayvan başına

(4)

ortalama süt verimi; kıl keçilerde 107.04 kg, tiftik keçilerde ise 36.23 kg olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında üretilen keçi sütü, Türkiye toplam süt üretiminin % 1.71’ini oluşturmuştur.

Çizelge 4: Türkiye’de Keçi Sütü Üretimindeki Değişimler

Yıllar Sağılan Hayvan Sayısı (Baş) Süt Üretimi (Ton) Toplam Süt

Üretimi İçindeki Payı (%) Kıl

Keçisi Tiftik

Keçisi Toplam

Kıl

Keçisi Tiftik

Keçisi Toplam

İndeks (1999=100)

1999 3.843.219 243.044 4.086.263 231.420 5.161 236.581 100.00 2.35 2000 3.604.719 187.988 3.792.707 216.328 3.883 220.211 93.08 2.25 2001 3.590.165 183.301 3.773.466 215.881 3.914 219.795 92.90 2.31 2002 3.412.094 141.344 3.553.438 206.403 3.218 209.621 88.60 2.49 2003 2.999.110 127.546 3.126.656 274.350 3.786 278.136 117.56 2.62 2004 2.379.038 97.536 2.476.574 255.468 3.619 259.087 109.51 2.43 2005 2.331.556 95.437 2.426.993 250.246 3.513 253.759 107.26 2.28 2006 2.334.514 86.128 2.420.642 250.594 3.165 253.759 107.26 2.12 2007 2.190.602 73.027 2.263.629 234.883 2.604 237.487 100.38 1.93 2008 1.937.387 60.302 1.997.689 207.385 2.185 209.570 88.58 1.71 Kaynak: TÜİK (www.tuik.gov.tr)

Keçilerden elde edilen süt verimi farklı bölgelerde yapılan araştırmalarla da ortaya konulmuştur. Örneğin Burdur’da yapılan bir araştırmada hayvan başına günlük süt verimi ortalama 0.33 kg (Bilginturan, 2008), Doğu Anadolu bölgesinde yapılan bir araştırmada keçilerde günlük süt verimi; Erzurum’daki işletmelerde 0.34 kg, Ağrı’daki işletmelerde 0.28 kg, Van’daki işletmelerde 0.23 kg, Elazığ’daki işletmelerde ise 0.33 kg olarak saptanmıştır (Aksoy ve Yavuz, 2008). Çanakkale’de yapılan bir araştırmada ise günlük süt verimi 2.2 kg/baş olarak saptanmıştır (Aktürk ve ark., 2005).

Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ÖİK Raporuna göre; 2007-2013 döneminde Türkiye’de keçilerde süt veriminin 89 kg’dan 100 kg’a çıkarılması hedeflenmiştir. Aynı dönemde

yıllık keçi sütü üretiminin 299.000 tona çıkarılması planlanmıştır (DPT, 2007). 3.2 Keçi Eti ve Deri Üretimi

Keçilerde et üretimini etkileyen en önemli faktörler; ırk, yaş, bakım ve yönetim yöntemleri, besleme düzeni, cinsiyet ve enemedir (Güney, 2006).

FAO’nun 2008 yılı verilerine göre dünyada kesilen 398.408.444 baş keçiden 4.918.696 ton et elde edilmiştir.

Dolayısıyla hayvan başına et verimi 12.35 kg’dır. Dünyada 1999-2008 döneminde keçi eti üretimi % 34.58 oranında artmıştır. Keçi eti üretimi açısından en önemli ülkeler sırasıyla; Çin (% 37.17), Hindistan (% 11.06), Nijerya (%

5.50), Pakistan (% 5.31) ve Bangladeş’tir (% 4.7). Türkiye 2008 yılı dünya keçi eti üretimi içinde % 0.91 oranında bir pay almıştır (www.fao.org).

TÜİK verilerine göre Türkiye’de kesilen keçi sayısı ve et üretimindeki gelişmeler Çizelge 5’de verilmiştir.

Çizelgeden görüldüğü gibi yine keçi sayısındaki azalışa paralel olarak kesilen hayvan sayısı da azalmıştır. 2008 yılında 767.522 baş keçi kesilmiş ve 13.751 ton et üretimi sağlanmıştır. 1999-2008 döneminde keçilerden elde edilen et üretimi % 41.96 oranında azalmıştır. 2008 yılında kesilen hayvan başına ortalama et verimi 17.92 kg’dır. Kıl ve Tiftik keçisi ayrımı yapılan son yıl olan 2006 yılında hayvan başına et verimi kıl keçilerde 17.61 kg, tiftik keçilerde ise 16.00 kg olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında üretilen keçi eti, Türkiye toplam kırmızı et üretiminin % 2.85’ini oluşturmuştur .

Çizelge 5: Türkiye’de Keçi Eti Üretimindeki Değişimler Yıllar Kesilen Hayvan Sayısı (Baş)

Keçi Eti Üretimi (Ton)

İndeks (1999=100)

Toplam Kırmızı Et Üretimi İçindeki Payı (%)

Deri Üretimi (Adet)

İndeks (1999=100) Kıl

Keçisi Tiftik

Keçisi Toplam

1999 1.255.250 53.805 1.309.055 23.693 100.00 4.63 1384.533 100.00

2000 1.137.672 28.497 1.166.169 21.395 90.30 4.35 1232.024 88.98

2001 863.969 15.158 879.127 16.138 68.11 3.70 923.796 66.72

2002 742.349 15.116 757.465 15.454 65.23 3.67 792.943 57.27

2003 595.747 11.259 607.006 11.487 48.48 3.13 632.746 45.70

2004 564.140 6.372 570.512 10.300 43.47 2.30 595.052 42.98

2005 668.265 20.439 688.704 12.389 52.29 3.03 719.467 51.96

2006 799.563 3.500 803.063 14.133 59.65 3.22 841.112 60.75

2007 - - 1.256.348 24.135 101.87 4.19 1.293.279 93.41

2008 - - 767.522 13.751 58.04 2.85 802.206 57.94

Kaynak: TÜİK (www.tuik.gov.tr)

(5)

Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ÖİK Raporuna göre; 2007-2013 döneminde Türkiye’de keçilerde karkas ağırlığının 19 kg’da tutulması hedeflenmiştir. Aynı dönemde yıllık keçi eti üretiminin 40.200 tona çıkarılması planlanmıştır (DPT, 2007).

Diğer taraftan, FAO’nun 2008 yılı verilerine göre dünyada 1.053.808 ton keçi derisi üretilmiştir. Dünyada 1999-2008 döneminde keçi derisi üretimi % 24.19 oranında artmıştır. Keçi derisi üretimi açısından en önemli ülkeler sırasıyla; Çin (% 33.38), Hindistan (% 12.35), Pakistan (% 8.92), Bangladeş (% 6.04) ve Ürdün’dür (% 4.36).

Türkiye 2008 yılı dünya keçi derisi üretimi içinde % 0.55 oranında bir pay almıştır (www.fao.org).

TÜİK verilerine göre ise Türkiye’de 2008 yılında keçilerden 802.206 adet deri elde edilmiştir. Keçilerden elde edilen deri miktarı 1999-2008 döneminde % 42.06 oranında azalmıştır (Çizelge 5).

3.3 Keçi Kılı ve Tiftik Üretimi

TÜİK verilerine göre Türkiye’de kırkılan keçi sayısı ile kıl ve tiftik üretimindeki gelişmeler Çizelge 6’da verilmiştir. Çizelgeden görüldüğü gibi yıllar itibariyle kırkılan kıl keçi sayısı azalmıştır. 2008 yılında kırkılan 3.740.877 baş kıl keçiden 2.238 ton kıl elde edilmiştir. 1999-2008 döneminde kıl keçilerden elde edilen kıl üretimi % 22.48 oranında azalmıştır. 2008 yılında kırkılan hayvan başına ortalama kıl verimi 598.25 g’dır. Diğer taraftan, çizelgeden görüldüğü gibi yıllar itibariyle kırkılan tiftik keçi sayısı da azalmıştır. 2008 yılında kırkılan 110.266 baş tiftik keçiden 194 ton tiftik elde edilmiştir. 1999-2008 döneminde tiftik keçilerinden elde edilen tiftik üretimi % 66.02 oranında azalmıştır. 2008 yılında kırkılan hayvan başına ortalama tiftik verimi 1.76 kg’dır.

Çizelge 6: Türkiye’de Keçi Kılı ve Tiftik Üretimindeki Değişimler

Yıllar Kırkılan Hayvan Sayısı (Baş) Kıl Üretimi (Ton) İndeks (1999=100) Tiftik Üretimi (Ton)

İndeks (1999=100) Kıl

Keçisi

Tiftik Keçisi

Toplam

1999 5.253.976 367.508 5.621.484 2.887 100.00 571 100.00

2000 4.922.793 274.019 5.196.812 2.697 93.42 421 73.73

2001 4.865.597 258.831 5.124.428 2.684 92.97 400 70.05

2002 4.694.336 198.772 4.893.108 2.589 89.68 318 55.69

2003 4.595.306 196.082 4.791.388 2.741 94.94 333 58.32

2004 4.541.721 178.158 4.719.879 2.715 94.04 304 53.24

2005 4.435.443 176.802 4.612.245 2.654 91.93 302 52.89

2006 4.526.842 159.378 4.686.220 2.728 94.49 274 47.99

2007 4.206.793 137.149 4.343.942 2.536 87.84 237 41.51

2008 3.740.877 110.266 3.851.143 2.238 77.52 194 33.98

Kaynak: TÜİK (www.tuik.gov.tr)

Hatay’da yapılan bir araştırmada kıl keçilerinin Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında bir defa kırkıldığını, dişilerden 250-300 gr, erkeklerden ise 400-500 gr kıl elde edildiği saptanmıştır (Keskin, 1996).

Bugün dünyanın bir çok ülkesinde tiftik keçisi yetiştirilmekte ve yüksek verimler elde edilmektedir. Ancak elde edilen tiftik, incelik ve yumuşaklık gibi önemli özellikleri bakımından Türkiye’de üretilen tiftikler seviyesine ulaştırılamamıştır. Türkiye’de tiftik verimi 1.3-6.5 kg arasında değişmektedir, ortalama 2.75 kg civarındadır (http://ankarakecisi.ttkder.org.tr).

3.4 Keçi Yetiştiriciliğinden Elde Edilen Üretim Değeri

Çizelge 7’den görüldüğü gibi keçi yetiştiriciliğinden 2007 yılında elde edilen 463.26 milyon TL değerindeki üretim değeri, Türkiye toplam hayvansal üretim değerinin % 2.02’sini, Türkiye toplam tarımsal üretim değerinin ise % 0.58’ini oluşturmuştur. 2008 yılında elde edilen 375.86 milyon TL değerindeki üretim değeri ise, Türkiye toplam hayvansal üretim değerinin % 1.58’ini, Türkiye toplam tarımsal üretim değerinin ise % 0.42’sini oluşturmuştur. Diğer taraftan, keçilerden elde edilen üretim değeri içerisinde süt üretim değeri en fazla paya sahiptir.

Süt üretim değeri 2007 yılında % 49.22, 2008 yılında ise % 60.95 oranında bir pay almıştır.

(6)

Çizelge 7: Türkiye’de Keçi Yetiştiriciliğinden Sağlanan Üretim Değeri (1000 TL)

Üretim Değeri Unsurları 2007 % 2008 %

Keçi Sütü Üretim Değeri 228.009 49.22 229.075 60.95

Keçi Eti Üretim Değeri 224.359 48.43 138.435 36.83

Keçi Derisi Üretim Değeri 5.882 1.27 3.307 0.88

Keçi Kılı Üretim Değeri 4.064 0.88 3.685 0.98

Tiftik Üretim Değeri 917 0.20 1.357 0.36

Toplam Keçi Yetiştiriciliği Üretim Değeri (1) 463.261 100.00 375.859 100.00 Toplam Hayvansal Üretim Değeri (2) 22.921.524 - 23.816.982 -

% (1/2) 2.02 - 1.58 -

Toplam Tarımsal Üretim Değeri (3) 79.721.418 - 89.826.321 -

% (1/3) 0.58 - 0.42 -

Kaynak: TÜİK (www.tuik.gov.tr)

Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmada keçi yetiştiriciliğinden elde edilen üretim değerinin % 44.86’sının süt üretim değerinden elde edildiği ortaya konulmuştur (Paksoy, 2007). Antalya’da yapılan bir araştırmada ise kıl keçisinden elde edilen üretim değerinin, % 13.60’ının süt, % 0.14’ünün kıl, % 0.29’unun deri, % 0.44’ünün gübre, % 85.53’ünün ise envanter kıymet artışı olduğu saptanmıştır (Dellal ve Erkuş, 2000).

Diğer taraftan, yapılan bir araştırmada 2005 verileri üzerinden yapılan hesaplamalarda hayvan başına elde edilebilecek brüt kâr; süt keçilerinde 100.89 TL, tiftik keçilerinde ise 116.62 TL olarak saptanmıştır (Vural ve Fidan, 2007). Aynı yıl verileri üzerinden yapılan bir başka araştırmada keçilerden hayvan başına elde edilebilecek yıllık brüt kâr; tiftik keçilerinde 41.50 TL, kıl keçilerinde 57.30 TL, Kilis keçilerinde ise 144.30 TL olarak saptanmıştır (Gürsoy, 2006).

Son dönemde girişimciler özellikle Saanen yatırımına yönelmiştir. Girişimcileri bu alana çeken konulardan biri de kârlılık düzeyidir. Örneğin; 2 inek için ayrılacak sermaye ile 15 keçi alınırsa ve 6 yıl içinde sorunsuz bir üreme programı uygulanırsa keçi sayısı 564’e ulaşmaktadır. Aynı dönemde inek sayısı ise 15’e ulaşmaktadır.

Dolayısıyla dönem sonunda hayvanların değeri keçi de inekten fazla olmaktadır. Ayrıca aynı dönemde keçilerden elde edilen süt 400 tona ulaşırken, ineklerden alınan süt 90 tonda kalmaktadır. Keçi sütü fiyatının inek sütü fiyatının yaklaşık iki katı olduğu da düşünülürse bu alana yatırım yapmak cazip görülebilmektedir. Bugün hayvancılıkla ilgili birçok firma keçi yatırımına yönelmektedir. Bu örnek girişimlerden biri de bir deri pazarlama firması tarafından Seferihisar’da 3.5 milyon $’lık bir yatırımla 40 dekarlık alanda kurulan Saanen keçi yetiştiriciliği işletmesidir.

4. TÜRKİYE KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN TEKNİK –EKONOMİK DURUMU VE SORUNLARI 4.1 Teknik Durum ve Sorunlar

Damızlık

Türkiye’de keçi varlığının ıslahı doğrultusunda yapılan çalışmaları iki grupta toplamak olasıdır. Bunlardan birincisi; süt keçisi yetiştirme etkinlikleridir. Süt keçisi yetiştirme çalışmalarının bir alt grubu ise yerli sütçü ırklarla yapılan araştırmaları kapsamaktadır. Bu bağlamda, Malta ve Kilis gibi sınırlı sayıda var olan yerli sütçülerle gerçekleştirilen saf yetiştirme araştırmaları ile kültür ırklarının uyumlama denemeleri sayılabilir. Uyumlama denemeleri için 1959 yılında dışalımı yapılan Saanen ve daha sonraları getirilen Beyaz Alma, Alpin gibi ilk akla gelen genotiplerdir. Süt Keçisi yetiştirme çalışmalarının ikinci alt grubu da, kıl keçileri ve süt ırklarla yapılan melezleme çalışmaları olmuştur. Melezleme çalışmaları ile Türk Saaneni, Ak Keçi ve Çukurova gibi tiplerin elde edildiği bilinmektedir (Kaymakçı ve ark, 2005a,b). Keçi ırklarımızda genetik ıslaha yönelik etkinliklerin bir kesimi Tiftik keçileri üzerine olmuştur. Ancak, etkinliklerin sınırlı düzeyde olduğu söylenebilir.

Keçi ıslahına yönelik etkinlikler Türkiye’de büyük ölçüde üniversiteler kapsamında gerçekleştirilmiştir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın bu doğrultudaki çalışmaları dikkate değer düzeyde değildir. Bu nedenden dolayı kaliteli damızlık hayvan Türkiye koşullarında yeterli düzeyde üretilememektedir. Bu amaca yönelik üretim yapan işletme sayısı çok azdır. Damızlık üretimi örgütlü şekilde yapılamamaktadır. Damızlık hayvanların fiyatları zaman zaman kasaplık değerlerine yakın olmakta, damızlık ihalelerinde fiyatlar çok düşük tutulmakta, fiyat düşüklüğü nedeniyle damızlık hayvanların et amaçlı kesilmeleri önlenememekte, yüksek damızlık değere sahip hayvanlar zorunlu sigorta kapsamı dışında tutulmaktadır. Damızlık hayvan borsası kurulamamış, damızlık hayvan için taban fiyat yoktur. Bakanlık tarafından damızlık satın alınmasında kullanılan günümüz ihale yöntemi (en düşük fiyat teklifi), kaliteli damızlık materyalin aleyhine çalışır hale gelmiştir.

Anılan damızlık üretme çalışmalarında ortaya çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir; Birincisi kıl keçilerinde saf yetiştirmeye yönelik bir çalışma yoktur. Aslında böyle bir çalışmaya gereksinme bile duyulmamıştır. Kıl keçi

(7)

kaderine terk edilmiştir. Ancak Saanen’lerle melezlenerek melez süt keçisi üretiminde anaç materyal olarak kullanılmışlardır. Bugün özellikle Çanakkale’den Antalya’ya kadar olan kıyı şeridinde var olan beyaz renkli melezler çoğunlukla bunlardır. İkincisi ise dışarıdan getirilen sütçü genotiplerin saf olarak üretilmesi de gerçekleştirilememiştir. Tiftik keçisi yetiştiriciliği ise neredeyse bitme aşamasındadır. Bununla birlikte son yıllarda keçi sütüne olan talep nedeniyle süt keçiciliği çok hızlı bir gelişme seyrine girmiştir. Ancak organizasyonların yetersiz olması nedeniyle damızlık taleplerinin karşılanması şimdilik olası gözükmemektedir.

Besleme

Keçi yetiştiriciliğinde de beslenmenin ana kaynağı olan yem, kaba ve yoğun (karma) yem olarak iki gruptur.

Yemin hayvan beslenmesi yanında işletme ekonomisi bakımından da önemi büyüktür. Yem giderlerinin üretim maliyetleri içerisindeki payı yaklaşık %60-70’lere ulaşabilmektedir (Sayın, 1998). Keçi türünde diğer geviş getirenlerde olduğu üzere kaba yeme dayalı beslenme daha ekonomiktir. Ancak yeterli üretim miktarı ve kalite sorunu vardır. Kaliteli kaba yem kaynakları; çayır ve meralar ile yem bitkileridir. Çayır ve meralar ile hayvan varlığı konusundaki bilgiler yetersiz olduğundan toplam kaba yem talebi ve üretim verileri sağlıksızdır. Bilgilere göre de, toplam kaba yem talebinin en fazla %50.si karşılanmaktadır (Tufan, 1998). Bunun da en fazla %15’i kalitelidir (Baysal ve ark, 1995). Meraların kalitelerinin iyileştirilmeleri gereği ortadadır. Türkiye’de yılda tüketilen yemin yaklaşık %70’i çayır-mera, yaylak ve kışlaklardan sağlanmaktayken (Gençkan, 1985), uzun süren terörle mücadele faaliyeti meraya dayalı üretimi ve yetiştiriciliği olumsuz etkilemiş, çoğunlukla aile işletmeleri şeklinde olan ve ekstansif yapılan hayvancılığı zora sokmuştur. Bir diğer kaliteli kaba yem kaynağı yem bitkileridir, ancak bunlar Türkiye’de toplam tarım alanının ancak %3,5.ini oluşturmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde %25-30.dur (Eker, 2007). Hayvancılığın geliştirilmesi için bu oranın yükseltilmesinin gereği kaçınılmazdır. Diğer yandan, keçilerimizin büyük bir çoğunluğunu oluşturan kıl keçilerinin beslenmesinde makilik, orman içi ve kenarı meralar giderek sınırlanmıştır. Bu durum, kıl keçi varlığını hızla düşmesine neden olmuştur. Günümüzde izlenen; Mera Kanunu çıkarılarak meraların ıslah edilmesi ve yem bitkileri tohumluğunun desteklenmesi politikalarının temelinde beslenme sorununa çözüm arayışları yatmaktadır.

Sağlık-Koruma

Sağlıklı ürünler, diğer hayvan türlerinde olduğu gibi keçilerde de sağlıklı sürülerden elde edilir. Ancak Türkiye hayvancılığının yıllardır sağlık koruma ve hastalıklarla mücadele açısından yeterli olmadığı da görülmektedir (Türkyılmaz ve Nazlıgül, 2002). Bu bağlamda, yıllardır keçi yetiştiriciliğimizde de olumsuz yönde etkileyen brusella, tüberkuloz, şap, keçi ciğer ağrısı, koyun-keçi vebası gibi hastalıklar, başta hayvan ölümleri olmak üzere insan sağlığını da tehdit eder hale gelmiştir. Özellikle güney-doğu ve doğu sınırlarımızdan kaçak hayvan girişi istenilen düzeyde engellenememiştir. Belirli bir program dahilinde sağlık taraması ve aşı yapılamamaktadır. Sağlık koruma konusunda yetiştiricilerimiz, bilinçlendirilememiştir. Hayvan hareketleri Türkiye içinde etkin bir şekilde denetlememektedir. Hastalık sağıtımı amacıyla bilinçsizce ilaç kullanımı önemli kaynak israfına yol açmaktadır.

Zorunlu hayvan sağlık sigorta sistemi istenilen düzeyde hayata geçirilememiştir (Günaydın, 2007).

4.2 Ekonomik Durum ve Sorunlar Destek ve Kredi Uygulamaları

Türkiye’de tarıma sağlanan kredi ve desteklemelerin AB ile karşılaştırılmayacak kadar düşük olduğu gözlemlenmektedir(*). Bu bağlamda, desteklemelerde hayvancılığın payı ise bitkisel üretime göre daha azdır (**). Keçi yetiştiriciliğinde ise, desteklemelerin tarihi de oldukça yenidir. Bu yetiştiricilik alanına verilen destekler, bütün olarak 2000 yılından itibaren 2000/467 sayılı “Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı”

çerçevesinde yürütülmüştür. Daha sonra, 2005/8503, 2008/13489, 2008/13695 ve 2009/14850 sayılı “Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Karar”ları ile keçi yetiştiriciliği korunmaya ve teşvik edilmeye çalışılmıştır.

(*)2000–2003 döneminde fiyat desteklemelerinin dışında, ton başına; sığır sütüne AB’de 1963.25 dolar, Türkiye’de 4.75 dolar, sığır etine AB’de 1182.25 dolar, Türkiye’de 60.75 dolar doğrudan ödeme yapılmaktaydı (Kaymakçı ve ark., 2006d; Saçlı, 2007; Cogeca, 2007). AB ile Türkiye arasındaki farklılık, 2005’den sonra çıkarılan kararnamelerle giderilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte, bu desteklemelerin küçük ve orta ölçekli işletmelerin ne ölçüde işine yaradığı tartışılmalıdır.

(**)Türkiye’de hayvancılığa verilen destekler, 2000’li yıllara değin neredeyse yok gibidir. 2005 yılından sonra destekler artmakla birlikte, toplam tarımsal destekler içinde hayvancılığın payı henüz yüzde 12 dolayındadır (TKB; 2007). Hayvansal ürün destekleri içinde, gıda güvenliği, kalite ve hijyen, hayvan hastalıklarıyla savaşım gibi dış ticareti ve yurtiçi sağlıklı süt üretimini destekleyici kalemler ise oldukça önemsizdir

(8)

En son çıkarılan 2010/158 sayılı “Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı” ise 2 Mart 2010 tarih ve 27509 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kararname kapsamında;

- Damızlık koyun-keçi yetiştiriciliği yapan, Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliklerine üye ve hayvanları kayıt altına alınmış yetiştiricilere damızlık anaç hayvan başına 10 TL/baş ödeme yapılması,

- Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve tiftik üretiminin artırılması için üretmiş oldukları tiftiği, Tiftik ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Tiftikbirlik)'ne ve/veya kooperatiflerine satan yetiştiricilere tiftiğin kalitesine göre kilogram başına oğlak tiftiği için 15 TL, Ana mal için 14 TL ve tali mal için 10 TL ödeme yapılması, - Üretmiş olduğu çiğ sütü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığından süt teşvik kod numarası almış, gıda sicili ve çalışma izni olan süt işleme tesislerine satan yetiştiricilere koyun ve keçi sütü için 0.10 TL/lt ödeme yapılması,

- Hayvan hastalıkları ile mücadele kapsamında, Brucellosis Rev-1 Genç aşısı yapılmış dişi kuzu ve oğlaklar için yetiştiricilere hayvan başına 4 TL ödeme yapılması,

- Hayvan hastalıkları ile mücadele çerçevesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenen programlı aşılamalar için uygulayıcılara Brucellosis Rev 1 Genç (Küçükbaş) için 0.50 TL/baş ödeme yapılması,

- Hayvansal orijinli gıda kontrolünde etkinliğin sağlanması, hayvan hastalıklarıyla mücadele, mezbaha ve denetim hizmetlerinin iyileştirilmesi amacı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığının belirlediği işletmelerde veteriner hekim çalıştırılması için, kesilen hayvan başına küçükbaş hayvanlarda 0.32 TL/baş ödeme yapılması,

- Hayvan genetik kaynaklarının yerinde korunması ve geliştirilmesi amacıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca uygulanan proje kapsamına alınan yetiştiricilere koruma ve geliştirme sürüleri için küçükbaş hayvanlarda hayvan başına 70 TL ödeme yapılması karar altına alınmıştır.

Diğer taraftan, T.C. Ziraat bankası tarafından küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine % 6.5 faiz oranlı kredi üst limiti 7.500.000 TL olmak üzere, küçükbaş hayvan besiciliğine ise % 6.5 faiz oranlı üst limiti 1.500.000 TL olmak üzere işletme-yatırım kredisi vermektedir. Ayrıca Saanen, Kilis ve Ankara Keçisi yetiştiriciliğinde en az 25 baş kapasite ile üretim yapan, en az bu kapasiteler ile yeni tarımsal işletme kurmak ya da mevcut hayvan sayılarını bu kapasitelere yükseltmek isteyen üreticilere; hayvan alımı, süt sağım ünitesi, süt soğutma tankı ve yem hazırlama ünitesi giderlerinin finansmanı amacıyla azami 5 yıl vadeli yatırım kredisi, işletme giderlerinin finansmanı amacıyla ise azami 18 ay vadeli işletme kredisi verilmektedir. 2010 hayvancılık desteklerine göre faiz indirimli kredi uygulamalarında küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde ve besiciliğinde % 50 indirim uygulanmaktadır (www.ziraat.com.tr).

Görüleceği üzere, keçi yetiştiricilerine verilen destekler, son yıllara aittir. Geçmiş yıllarda gözden çıkarılmış bir alan olarak algılanmıştır. Bu nedene bağlı olarak, keçi sayısında çok hızlı bir düşüş yaşanmıştır ve bu süreç devam etmektedir.

4.3 Pazarlama ve Fiyat

Keçi yetiştiriciliğinde ürünlerin pazarlanmasında üreticiler, tek yanlı olarak alıcılara tam bağımlıdır. Bunun en önemli nedeni örgütlenme bölümünde belirtileceği üzere üreticilerin örgütsüzlüğü yanında, devletin bu kesime yönelik herhangi bir desteğinin genellikle olmamasıdır. Türkiye’de halen keçilerden elde edilen sütün büyük bölümü işletme içinde tüketilmektedir. Geri kalanı ise mandıralara çiğ olarak pazarlanmakta, ya da peynire işlenerek yerel pazarlarda ve tüccarlara satılarak değerlendirilmektedir. Keçi sütü ayrıca beyaz peynir üretiminde inek ya da inek ve koyun sütü ile birlikte işlenmektedir. 2006 Tarımsal İşletme Hayvansal Üretim Araştırması Sonuçlarına göre;

araştırma döneminde tarımsal işletmelerde üretilen toplam süt miktarının % 3.3’ü keçi sütüdür ve üretilen keçi sütünün % 42.4’ü mandıralara satılmaktadır (www.tuik.gov.tr).

GAP Bölgesinde koyun ve keçicilik işletmeleri üzerine yapılan bir araştırmada, işletmelerin % 7.6’sında üretilen sütün sadece aile içinde tüketildiği, % 92.4’ünün de üretilen sütün ise aile içinde tüketimi dışında pazarlandığı saptanmıştır. İşletmelerin % 29.3’ü sütü kendi pazarlamakta, % 66.4’ü aracıya satmakta, % 4.3’ü de kooperatif kanalıyla pazarlamaktadır. Ayrıca işletmelerin % 82.9’u sütü peynir olarak pazarlarken, % 50.6’sı yoğurt, % 20.9’u tereyağı, % 28.7’si de çiğ süt olarak pazara arz etmektedir (Dellal ve ark., 2002).

Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmaya göre; keçi yetiştiriciliği yapan işletmelerde elde edilen sütün pazarlanma oranı % 65.28’dir. Keçilerden elde edilen sütün % 32.43’ü peynir, % 16.07’si içme sütü % 12.97’si yoğurt, % 3.81’i tereyağı olarak pazara arz edilmektedir. Keçi sütünü çiğ olarak pazarlayan işletmelerin % 66.67’si keçi sütünü köyde, % 33.33’ü ilçe veya il merkezinde pazarlarda satmaktadır. Köy dışında pazarlayan işletmelerin % 16.67’si keçi sütünü toplayıcı tüccara, % 27.77’si fabrikaya (dondurma fabrikası), % 50.00’si mandıraya, % 5.56’sı da toplayıcıya vermektedir (Paksoy, 2007).

Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ÖİK Raporuna göre; 2007-2013 döneminde Türkiye’de kişi başına keçi sütü talebi 3.91 kg’dan 4.50 kg’a çıkabilecektir (DPT, 2007).

(9)

Türkiye’de 1999-2008 döneminde üretici eline geçen keçi sütü fiyatları Çizelge 8’de verilmiştir. Yıldan yıla fiyatlarda artışlar görülmekle birlikte artış hızı oldukça düşüktür. Diğer taraftan, tiftik keçilerinden elde edilen sütün daha yüksek fiyattan satıldığı dikkati çekmektedir.

Çizelge 8: Türkiye Keçi Yetiştiriciliğinde Üretici Eline Geçen Ortalama Fiyatlar Yıllar Canlı Hayvan Fiyatı

(TL/Baş) Süt Fiyatı (TL/kg) Et Fiyatı (TL/kg) Deri Fiyatı (TL/Adet) Kıl-Tiftik Fiyatı (TL/kg) Kıl

Keçisi Tiftik Keçisi Kıl

Keçisi Tiftik Keçisi Kıl

Keçisi Tiftik Keçisi Kıl

Keçisi Tiftik

Keçisi Kıl Tiftik

1999 27.47 22.78 0.

19 0.

21 1.

96 1.

95 0.42 0.39 0.31 0.67

2000 47.37 42.60 0.

28 0.

32 2.

64 2.

55 1.00 1.02 0.44 0.86

2001 64.02 60.43 0.

36 0.

43 3.

16 2.

86 1.06 2.12 0.62 1.37

2002 89.76 80.14 0.

49 0.

61 5.

33 5.

11 3.38 4.42 0.85 2.03

2003 124.95 113.18 0.

66 0.

77 7.

96 8.

05 3.97 4.07 1.12 2.43

2004 134.53 138.79 0.

76 0.

85 8.

80 8.

48 4.39 4.56 1.32 2.89

2005 147.36 153.40 0.

76 0.

86 9.

07 8.

74 4.51 4.96 1.43 3.14

2006 150.37 153.95 0.

86 0.

89 9.

53 9.

97 4.48 4.40 1.59 3.43

2007 167.69 164.58 0.

96 1.

00 9.

30 -

4.55 - 1.60 3.87

2008 180.45 180.32 1.

09

- 10

.07 -

4.12 - 1.65 7.00

Kaynak: TÜİK (www.tuik.gov.tr)

Keçi sütü ve ürünlerinin lezzeti, aroma ve kalitesiyle ekonomik açıdan giderek önem kazandığını, kırsal kesimde geleneksel olarak birçok ailenin tükettiği keçi peynirinin günümüzde kentsel yoğunlaşma ve turizmin gelişmesiyle giderek aranır olduğunu söylemek mümkündür (Kaymakçı ve ark., 2000). Nitekim son yıllarda bazı firmalar (Bolona-Bolu, Kay-Balıkesir) tarafından keçi sütü marketlerde satışa sunulmaktadır. Pastörize ve karton kutularda tüketicilere sunulan 1 kg’lık sütün fiyatı 2.5-3 TL arasında değişmektedir. Bununla birlikte, son dönemde bazı firmaların (Çanakkale Şengören, Tahsildaroğlu, Longos Saanen Keçi Çiftliği, Altınkılıç, Trakya Çiftliği, Golden Goat, Bonus Gürme Gıda) keçi peyniri üreterek pazarladıkları da görülmektedir. Keçi peyniri 150, 220, 250, 500 ve 1000 gramlık vakumlu plastik ambalajlar içerisinde marketlerde satışa sunulmaktadır. Peynir kalitesi ve ambalaj tipine göre keçi peynirinin kg perakende fiyatı 17-45 TL arasında değişmektedir.

Son dönemde keçi sütü dondurma yapımında da kullanılmaya başlamıştır. 1 kg dondurma üretimi için kullanılan süt miktarı 0.5-1.1 kg arasında değişmekte olup, ortalama 0.87 kg’dır (Paksoy, 2007). Dondurma üreticisi firmalardan biri (Mado), Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesine bağlı Kılılı beldesinde 12 milyon $’lık yatırımla 600 dekarlık alan üzerinde keçi işletmesi kurmuş ve 10.000 keçiye ulaşmayı hedeflemiştir. Firma ilk olarak Saanen keçisi ile Halep keçisini melezleştirerek “Madobeyazı” üretimini gerçekleştirmiştir. Melezleştirme çalışmalarını başarı ile uygulayan bu firma, bölgede yaşayan dar gelirli aileler için sözleşmeli üreticilik projesini hayata geçirmiştir. Firma işletmede ürettiği keçileri uygulama kapsamında 4 aileye 25`şer keçi olarak dağıtmış ve keçi ailelerine 5 yıl süt alım garantisi vermiştir.

Keçi eti ise çoğunlukla orman içi ve çevresi köylerde tüketilmektedir. İç pazara sunulan keçi eti oldukça düşük düzeydedir. Üreticiler süt, erkeç ve oğlakları değerinin altında pazarlamak zorunda kalmaktadır. Türkiye’de kırmızı et tüketimi kişi başına yaklaşık 15-16 kg'dır. Bunun 9.5-10 kg' ı sığır, 5-5.5 kg'ı koyun, keçi ve manda etidir (Vural ve Fidan, 2007). Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ÖİK Raporuna göre; 2007-2013 döneminde Türkiye’de kişi başına keçi eti talebi 0.59 kg’dan 0.64 kg’a çıkabilecektir. Keçi eti talebinin gelir esnekliğinin ise 0.4 olacağı tahmin edilmektedir (DPT, 2007).

Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmaya göre; keçi yetiştiriciliği yapan işletmelerin % 6.3’ü besiye aldıkları hayvanları keserek pazarlarken, % 91.1’i canlı olarak pazarlamakta, % 1.6’sı da Et ve Balık Kurumu Kombinasına satmaktadır (Paksoy, 2007).

Türkiye’de 1999-2008 döneminde üretici eline geçen canlı hayvan ve keçi eti fiyatları Çizelge 8’de verilmiştir. Yıldan yıla fiyatlarda artışlar görülmekle birlikte artış hızı oldukça düşüktür. Diğer taraftan, bazı yıllar dışında canlı hayvan ve et fiyatlarının kıl keçi lehine geliştiği dikkati çekmektedir.

(10)

Son dönemlerde özellikle oğlak eti büyük şehirlerdeki tüketiciler için aranır hale gelmiştir. Tüketiciler kasaplardan oğlak etini perakende fiyattan satın alabilmektedir. Oğlak etinin satış fiyatı 18-25 TL/kg arasında değişmektedir.

Keçi derisi ise iç ve dış piyasalarda farklı amaçlarla değerlendirilebilmektedir. Türkiye’de 1999-2008 döneminde üretici eline geçen keçi derisi fiyatları Çizelge 8’de verilmiştir. Fiyatlar incelendiğinde oldukça düşük düzeyde kaldığı görülmektedir.

Keçi lifleri de iç ve dış pazarda değerlendirilmektedir. Ancak tiftik ve kıl çağdaş teknolojilere göre işlenememektedir. Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmaya göre, işletmelerin % 92.1’i keçi kılını ekonomik olarak değerlendirememekte, % 7.9’u da aile içinde kullanmaktadır (Paksoy, 2007). Türkiye’de 1999-2008 döneminde üretici eline geçen keçi kılı ve tiftik fiyatları Çizelge 8’de verilmiştir. Yıldan yıla fiyatlarda artışlar görülmekle birlikte artış hızı oldukça düşüktür. Ancak yakın dönemde tiftik fiyatındaki sıçrama dikkati çekmektedir.

Keçi yetiştiriciliğinin ürünlerinden biri de gübredir. Keçi gübresi bitkisel üretimde destekleyici olarak kullanılmaktadır ve bazen talep edenlere pazarlanabilmektedir. Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmaya göre, işletmelerin % 93.2’si keçi gübresini bitkisel üretim amacıyla değerlendirmekte, % 0.8’i aracılar vasıtasıyla pazarlamakta, % 6’sı da ekonomik olarak değerlendirememektedir (Paksoy, 2007).

Türkiye bazı dönemlerde canlı hayvan ve keçi ürünleri ihracatı ve ithalatı da gerçekleştirmektedir. Bu yöndeki veriler Çizelge 9 ve 10’da verilmiştir. Çizelge 9 incelendiğinde Türkiye’nin bazı yıllarda canlı hayvan dışında, keçi eti, keçi kılı ve deri ihracatı gerçekleştirdiği görülmektedir.

Çizelge 9:Türkiye’nin Keçi Ürünleri İhracatındaki Değişimler

Yıllar

İhracat

Miktar Değer (1000$)

Keçi Eti (ton)

Tuzlu Yaş Keçi Derisi

(ton) Tuzlu

Kuru Keçi Derisi

(ton) Kalın

Keçi Kılı (ton)

İnce Keçi

Kılı (ton)

Canlı Hayvan

(baş) Keçi Eti

Tuzlu Yaş Keçi Derisi

Tuzlu Kuru Keçi Derisi

Kalın Keçi Kılı

İnce Keçi

Kılı Canlı Hayvan

1999 - 36 216 556 - - - 74 215 671 - -

2000 1 - 462 927 - - 2 - 660 699 - -

2001 392 - 437 962 - 38.623 465 - 471 686 - 2.323

2002 - 510 83 - 2 23.562 - 550 204 - 5 1.153

2003 - 383 117 - - - - 408 300 - - -

2004 - 153 34 - - - - 189 113 - - -

2005 - 35 46 - - - - 47 207 - - -

2006 - 296 55 - - - - 264 77 - - -

2007 1 - - - 1 - 5 - - - 3 -

Kaynak: FAO, Agricultural Trade Statistics (www.fao.org).

Türkiye daha çok Orta Doğu ülkelerine canlı koyun ve keçi ile koyun ve keçi eti pazarlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında en önemli ülkelerin; Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye’ye olduğu görülmektedir (Demirbaş ve ark., 2009). Esasen Türkiye AB ülkelerine de canlı hayvan ve keçi eti pazarlayabilecektir. AB ülkelerinde, kişi başına düşen et tüketimi sadece sığır eti olarak 18-26 kg'dır. Koyun, keçi ve domuz eti ile birlikte bu rakam 76 kg'a kadar ulaşmaktadır. İrlanda ve İzlanda dışında tüm ülkeler az da olsa toplam yıllık küçükbaş et tüketimlerinin bir kısmını ithalatla karşılamaktadırlar. Birliğe sonradan katılan Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Polonya bu alanda ihracat için avantajlı ülkeler konumundadırlar (Gürsoy, 2009).

Türkiye için 200 tonluk (karkas eşdeğeri) koyun-keçi eti kotası sağlanmıştır. Ancak, Türkiye hayvan sağlığı ile ilgili koşulları sağlayamadığı ve gerekli standartlara uyamadığı için AB’ye dışsatım yapamamaktadır (Kaymakçı ve ark., 2005b). AB Gıda ve Veteriner Ofisi (FVO) tarafından üçüncü ülkelere yönelik o ülkelerin çiftlik ve tesis şartları, resmi kontrol ve denetim prosedürleri, kalıntı izleme çalışmaları yönünden denetimleri yapılmakta, ülkenin geneli hakkında raporlar hazırlanmaktadır. Koyun ve keçi etlerinde onaylanmış üçüncü ülkeler ve üçüncü ülke tesislerinin listeleri 97/232/EC sayılı Komisyon Tüzüğü ile tespit edilmektedir.

Bununla birlikte, AB’nin sığır eti ve koyun-keçi eti Ortak Piyasa Düzenleri (OPD) kapsamındaki ürünlerin Birliğe ithalatı Ortak Gümrük Tarifesi’nde belirtilen oranlarda gümrük vergisine tabidir. AB’nin damızlık hayvanlardaki gümrük vergi koruması koyun ve keçiler için % 3.2’dir. Damızlık olmayan koyun ve keçilerde ise yalnızca % 80.5 oranında spesifik vergi uygulanmaktadır. Sığır, koyun ve keçi etine uygulanan ortalama koruma oranları % 12.8 ad valorem vergi oranı ve ton başına 1768 €’dur. İşlenmiş sığır, koyun ve keçi etinde, bazı istisnalar dışında % 16.6 oranında ad valorem vergi söz konusudur. Türkiye ile AB arasında et ve et ürünlerinin serbest dolaşımının sağlanması için, AB’nin bu ürünlerdeki OPD’nin Türkiye’de tesisine ilave olarak, her iki tarafın da

(11)

birbirlerine uygulamakta oldukları gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamalarını kaldırmalarının yanı sıra, AB’nin Ortak Gümrük Tarifesinin de Türkiye tarafından üstlenilmesi gerekecektir (TKB, 2005a).

Türkiye’nin bazı yıllarda keçi kılı ve deri ithalatı da gerçekleştirdiği görülmektedir (Çizelge 10).

Türkiye’nin koyun ve keçi derisi ithal ettiği ülkelerin başında İngiltere ve Fransa gelmektedir (Demirbaş ve ark., 2009). Canlı hayvan ithalatı ise bu dönemde sadece 2000 yılında gerçekleştirilmiştir. Türkiye canlı koyun ve keçi ithalatında % 135 oranında gümrük vergisi uygulamaktadır (DPT, 2007).

Çizelge 10:Türkiye’nin Keçi Ürünleri İthalatındaki Değişimler

Yıllar

İthalat

Miktar Değer (1000$)

Tuzlu Yaş Keçi Derisi (ton)

Tuzlu Kuru Keçi Derisi

(ton)

Kalın Keçi Kılı (ton)

İnce Keçi

Kılı (ton)

Canlı Hayvan

(baş)

Tuzlu Yaş Keçi Derisi

Tuzlu Kuru Keçi Derisi

Kalın Keçi Kılı

İnce Keçi

Kılı Canlı Hayvan

1999 81 677 4 - - 170 862 1 - -

2000 - 2.294 - - 9 - 2.993 - - 2

2001 - 2.423 - - - - 4.422 - - -

2002 2.002 3.509 - - - 2.994 6.303 - - -

2003 2.363 4.354 - 4 - 3.330 6.489 - 47 -

2004 1.248 2.874 - 15 - 1.940 3.680 - 130 -

2005 2.227 1.192 - 5 - 2.534 2.378 - 37 -

2006 2.534 2.099 - 22 - 2.803 3.627 - 184 -

2007 - - - 19 - - - - 165 -

Kaynak: FAO, Agricultural Trade Statistics (www.fao.org).

4.4 Örgütlenme

Keçi yetiştiriciliğinde örgütlenmenin tarihi oldukça yenidir. Son on yıl içinde örgütlenmenin varlığı gözlemlenmektedir. Bunların en önde geleni 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu’na göre kurulmuş Damızlık Koyun- Keçi Yetiştiricileri Birliği’dir. 2001 yılında yürürlüğe giren sözleşme ile ilk kez İzmir’de kurulmaya başlayan birlikler bugün 70’i geçmiştir Birlik sözleşmesinde temel amacın, birlik üyeleri arasında eşgüdümü sağlayarak yüksek verimli hayvanların yetiştirilmesi için her türlü ıslah programı olduğu belirtilmektedir.

Bu bağlamda çalışmalarına başlayan birlikler, günümüzde kulak numaralama etkinliklerini sürdürmektedirler. Henüz ön soy kütüğü ve soy kütüğü işlemleri başlamamıştır. Kimi birlikler kulak numaralama etkinliği dışında eğitim ve sağlık-koruma hizmet çalışmaları da yapmaktadır.

Birlik sözleşmesinde birliklere pazarlama ve üretim konularında da görevler verilmiş bulunmaktadır. Bir başka deyişle ıslah konularıyla ekonomik konular bir arada ele alınmıştır. Bu doğrultuda, kimi birlikler iyi niyetli pazarlama çalışmaları da yapmaktadır. Kanımızca birliklerin ıslah örgütlenmesini başarıyla yerine getirebilmesi için ekonomik konuların dışında tutulmaları gerekmektedir. Her iki alanın birlikte yürütülmesi, ıslah çalışmalarını zaafa uğratabilir. Bu bağlamda, birlik sözleşmelerinin yeniden düzenlenmesine de gereksinme vardır. Bunlarla ilgili önermeler bildirinin son bölümünde verilecektir.

Keçi yetiştiricilerinin ıslahın örgütlenmesinin yanında, belki de şimdilik daha önemlisi, ürünlerini pazarlama aşamasında ortaya çıkan ekonomik örgütsüzlüğüdür. Hayvansal üretim alanında en örgütsüz kesim koyunla birlikte keçi yetiştiricileridir. Kasaplık erkeç, oğlak ve keçi pazarlamasında üretici ile tüketici arsında tüccar, celep, besici ve kasap gibi aracılar vardır. Sütün pazarlamasında durum daha can yakıcıdır. Koyun ve keçi sütü pazarlamasında yetiştiriciler doğrudan mandıracılara bağlıdırlar. Üreticiler, bir yıl önceden avans almak zorunda kaldıkları için sütün fiyatını belirleyemezler. Genel olarak kırsak kesimde kısmen var olan tarımsal amaçlı kooperatifler de inek sütü toplama ve işlemeye yönelmiştir. Koyun ve keçi sütü genellikle işlemezler. Kılın ve tiftiğin pazarlanmasında da benzer durum söz konusudur. Yapağı ve Tiftik AŞ’nin kapatılması tiftik keçisi yetiştiricilerini olumsuz olarak etkilemiş ve bu yetiştiricilik alanı neredeyse ortadan kalkma aşamasına getirilmiştir.

Özetle, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde herhangi bir ekonomik örgütlenme yoktur ve fiyatlar alıcılar tarafından üreticiler aleyhine belirlenmektedir (Kaymakçı ve ark, 2005a,b). Çok gecikerek de olsa koyun ve keçi yetiştiricilerine 2010 yılında verilmesi taahhüt edilen primler geleceğe ait bir umut penceresi açmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kars El Halısı Kula El Halısı Milas El Halısı Pazırık El Halısı Rize Bezi (Feretiko) Sümer Kars El Halısı Süper İnce Kilim Simav El Halısı Sivas El Halısı Siirt

Özellikle kabartmalı hareli kadife kumaşlar, ince yazlık kumaşlar, erkek ve kadın giyim kumaşları, mobilya yüzleri, döşemelik, perdelik ve astarlık kumaşlar, takma sakal

O halde entelektüel kolektifi veya kamusal entelektüel düşüncesinin fiiliyatta temsil edici örneklerinin bulunduğu bir toplumda, halk ve entelektüeller arasındaki

Türkiye’de 2010 yılına kadar yöresel prestijli ürünlere tescil almak için Türkiye Patent Enstitüsüne yapılan başvurular sonucu 75’i tarım ve gıda ürünü

Buna göre TfAA genotipli keçilerin TfAB genotiplilere göre daha düşük değere sahip olmalarına rağmen gruplar arasında yapılan çoklu karşılaştırma test

(13), ıslah edilmiş Beyaz Alman keçileri üzerinde yaptıkları çalışmada, oğlakların doğum ağırlığını 3.08 kg, doğum ağırlığı üzerine doğum tipinin

Sonuç olarak; bu çalışmadaki renkli Tiftik keçilerinin canlı ağırlığı, tiftik verimi ve tiftiğe ait uzunluk, incelik, kemp ve medulla oranları İç Anadolu

Yozgat Mebusu olan Süleyman Sırrı İçöz, 1920'li yıllarda tiftik ile ilgili mecliste gösterdiği faaliyetleri bir cemiyet ile kurumsallaştırma kararı vermiş