İLAHİYAT FAKÜLTESi
İslam
Felsefesi Ana bmm
D~!l!VI. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMU
f(EBLİGLER)
21 NİSAN 2003 ISPARTA
S.D.Ü. İLAHİYAT FAKÜLTESi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanlığı
Bilimsel Toplantılar Yayın No: 1
TERTİP HEYETi
Prof. Dr. İsmail YAKIT (Başkan) Doç. Dr. Saffet SARIKAYA
Doç. Dr. Kemal SÖZEN Dr. Nejdet DURAK
Dursun KNRAK EDİTÖR Prof. Dr. İsmail YAKIT
ISBN 975~7929-93-X
ÇÖZÜMLEME
Ahmet YILDIRIM, B. Bengü TORTUK, Huzeyfe ALKAN
Kapak ve İç Düzen Nejdet DURAK
BASKI
Tuğra Matbaası, (0246) 224 14 68
Yayınlanan tebliğierin dil, üslfip ve ilmi sorumluluğu yazarianna aittir.
Yayınlanan tebliğlefka"Y!lak gösterilmek şartıyla iktihas ve atıf şeklinde kullanılabilir.
©SDÜ ilahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı-2006
iSTEME ADRESi
S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi ISPARTA Tel: (0246) 211 45 50
BATI İSLAM ARAŞTIRMALARINA GÖRE KUR'AN'IN OLUŞUMUNDA HZ PEYGAMBER'İN ROLÜ MESELESi
Dr. Bilal GÖKKIR*
Batı İslam Araştırmalannda Hz. Peygamber İslam inanç ve anlayışının aksine Kur' anın haber vericisi (=mübe!liği) deği! müel!ifi olarak kabul edilir. Bu ise Hz Peygamber'in ümmiliği meselesi gibi şahsıyla doğrudan ilgili hususlara
yaklaşımda müslümanlada bazı köklü farklılıklann ortaya çıkmasına yol açarak
Batılı oryantalisti Hz Peygamber'in ümmiliğinin reddine ve aksine okur
yazarlığının ispatına iter.
Peygamberin Kur'an'ı tebliğinde vahyi kaynak olarak görmeyen batılı müsteşrikler Hz. Peygamber'in Kur'an'ı oluştururken istifade ettiği kaynaklar konusunda Yahudi ve Hnstiyan kaynaklar üzerinde ısrarla dururlar. Başta
Abraham Geiger ve J. Wellhausen olmak üzere Sir William Muir, William St.
Clair Tisdall, Richard Beli ve Charles Cutler Torrey eserleriyle bu konuda geniş tartışmalar açan müsteşriklerin başında gelirler.
Konuyla ilgili Batıh argümanın tahlili aşağıdaki sorularla mümkün görünmektedir.
Şayet Batılı anlayışın iddia ettiği gibi Kur'an Hz Peygamber'in tebliğ ettiği vahiy kaynaklı bir kitap değilse o halde oryantalistlere göre Peygamber bunu hangi kaynaktan istifade ile oluşturmuştur? Peygamber iddia edilen kaynaklardan hangi şekilde istifade etmiştir? Belli bir dikte ve öğretme söz konusu mu yoksa bilgiler gelişigüzel bir duyum ve alıntılama yoluyla mı elde
edilmiştir? Oryantalistlere göre Peygamber bilgileri alırken seçici davranmış mı
hangi bilgiler hangi kaynaklardan alınmıştır? Yahudilik ve Hnstiyanlıktan alınan malzemeler farklı mı?
* S.D.Ü., ilahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Elemanı
Biz bu tebliğimizde bir kısım İngiliz oryantalistin görüşleri etrafında konuyu incelemeye çalışacağız.
Kur'anın Oluşumunda Peygamber'in Rolü
Oryantalist literatürün Kur'an'ın menşei tartışmasında Hz. Peygamber her zaman için tartışmanın merkezinde yer alır. İslami anlayışta Kur'an'a dayalı olarak Peygambere atfedilen ümmi vasfı 'okuma yazma bilmeyen' olarak değil
gentile yani 'kitabi gelenekten gelmeyen' olarak algılanır. Bu anlayışa sahip olarak oryantalistler Peygamber' in okuma yazma bildiğini üstelik Yahudi ve
Hrıstiyan geleneklerin etkisinde Kur'an'ın oluşmasında aktif rol oynadığını
savunurlar.
Sir Wiliiam Muir (1819-1905), William St. Clair Tisdall (1859-1928) ve Richard Beli (1876-1953) gibi oryantalistler Yahudilik ve Hrıstiyanlığın
birlikte eşit şekilde etkili olduklannı savunurlarsa da bunlardan Muir İslam'a asıl 'rengini veren' dinin Yahudilik olduğunu söyler. Tisdall aynı minvalde bir temayül içinde İslam'ın 'geç dönem Yahudiliğinin sapık bir şekli' (=heretical form oflater Judaism) olarak görür.
Charles Cutler Torrey (1863-1956) İslam'ın eclectic bir yapı arzettiğini kabul eder ancak en büyük , etkinin Yahudilikten geldiğini savunur.
Hrıstiyanlığın İslam ve Kur' an üzerindeki doğrudan etkisini tümüyle red eder.
Ona göre Kur'an'da yer alan Hrıstiyanlığa dair malzemeler bile ya Yahudilik.
kanalıyla ya da mevcut Arap kültürü yoluyla aktanlmıştır. Nitekim ToıTey'e
göre Peygamber Hrıstiyanlığı yahudilikten ayn bir din olarak algılamamış onu sadece Yahudiliğin bir mezhebi olarak görmüştür.
William Montgomery Watt'a (1909-) göre Yahudi-Hrıstiyan gelenek ve kaynaklann etkileri doğrudan değil dolaylıdır. Ona göre söz konusu etki Arap
yanınadasına olmuş ordan İslam ve Kur' an üzerinde rol oynamıştır. Başka bir ifadeyle söyleyecek olursak Kitab-ı Mukaddes ve diğer Y ahudi~Hrıstiyan
kaynaklar Kur' ana doğrudan kaynaklık etmemiş ancak oluştuğu çevreyi meydana getirerek Kur' anın oluşumuna katkıda bulunmuştur.
İslam ve Kur'anın kaynağını izahta Jung'un 'kollektif alt şuur' (=collective unconscious) teorisine başvuranWatt'a göre Kuran bu alt şuurun
mahsulüdür. Bu teoriyle Watt aslında genelde oryantalistlerce iddia edilen
Kuranın oluşumunda peygamberin aktif rolünü alarak toplumun alt şuuruna
atfetmektedir.
98
Oryantalist anlayışa göre Peygamber Kur' anın oluşumunda yazılı asli kaynaklan değil daha çok ikincil dereceden ve sözlü olan rabbinical ve apocryphal kaynaklan kullanmıştır. Peygamber Kitab-ı mukaddesle doğrudan
yüz yüze gelmemiş ve Yahudilik ve Hnstiyanlığa dair formal resmi bir bilgiye de sahip olmamıştır.Otantik İncil ve Tevrat peygamberden çok uzaklardaydı zira 'İncil Hnstiyanlığı' ve 'Tevrat Yahudiliği' Arap Yanın adasında varlık göstermemekteydi.
Teolojik Altyapının Anlayışa etkisi
Burada konuyla ilgili düşüncelerini tartışmaya açtığımız oryantalistlerin hepsi de belli bir Hnstiyan teolojisi altyapısına ve kilise bağlantıianna sahiptir.
Nitekim bir kısmı resmen atanmış kilise papazı bir kısmı İslam coğrafyasının çeşitii yerierinde vazift:: yapımş nlisyorıer olan tm oıj<iiltalistlcrin dini ve politik
altyapılan Kur' ana yaklaşımlannı etkilemiştir.
Kur'an'ın menşei ve Hz. Peygamber'in bundaki rolü tartışmasında da ortak hedeflerinin polemik ve savunma olduğu ortadadır. Bu nedenle söz konusu
müsteşriklerin çalışmalannda ilmi saiklerin yanısıra teolojik saiklerde önemli bir rol oynamıştır.
İslam'ı, ortaya çıktığı coğrafyadaki muhtelif din ve kültürlerin bir bileşimi olarak gören bu oryantalistterin İslam ve Kur'an'ın çoğunlukla Yahudi- Hnstiyan kaynaklara dayandığı teorisini delillendirme gayreti içinde olduklan görülür. Bunlara göre peygamber tarafından oluşturulan Kur' an Kitab-ı
Mukaddes'in 'muharref bir versiyonu' olmaktan öte gitmez .. Zira bu İslam'a etki ettiği ispatlanmaya çalışılan Yahudi-Hnstiyan gelenek için bir prestige demektir.
Peygamber Merkezli Anlayışın Teolojik Temelleri
Burada özellikle şunu belirtmekte fayda vardır. Oryantalistler tarafından
ortaya konan bu düşünceler yoğun bir Hnstiyan teolojisinin ve anlayışının
etkilerini göstermektedir. Bunlardan sadece birine biz burada dikkat çekecek olursak Hz. peygamberin tartışmanın merkezine alınması christocentric (=İsamerkezli) Hnstiyan din anlayışının bu yaklaşımda etkili olduğu kannatındeyiz. Bu oryantalistler tıpkı christocentric yapıda olan hristiyanlık gibi bu tartışmalarda Peygamber'i merkeze alarak Peygamber' e Kuranın oluşumunda
belli bir rol biçmektedirler.
99
Hnstiyanlık christocentric yani İsa merkezli bir yapı arzeder. Bunun
enönerrıli yansımalarını kısaca sayalım
1. Abd-i Cedid e baktığımızda Matta Markos Luka ve Yuhanna İncillerinin hep İsa nın hayatını ve öğretilerini merkeze alan bir söyleme sahip
olduğunu görürüz.
2. İlk 5 asırdaki Konsüllerin gündeminde ve genel Hnstiyan teolojisinin iık tartışmalannda hep 'Hz İsa 'nın tabiatı' tartışması vardır. Tartışmanın başlıca mevzusu şudur: İsa Mesih tann olarak mı doğmuştur yoksa tannlık doğduktan sonra mı ona hülül etmiştir. Nitekim bu tartışmaların sonunda monofizit ve deofizit kiliseler ayn ayn ortaya çıkmıştır.
3. Kiiise tarafından düzenlenen arnentü esasıanna bakıldığında Hz İsa'ya dair en teferruatlı inançların yer aldığı görülür. İsa'nın tannnın oğlu olduğu Bakire Meryem'den doğduğu gökyüzüne yükseltildiği, tannnın sağmda oturduğu gibi İsa'ya dair teferruatlar İnanç esaslarına yerleşmesi Hristiyanlığın ne denli İsa merkezli bir din olduğunun göstergesidir.
Bütün bunları söylememizin nedeni Hnstiyanlığın christocentric (isamerkezli) bir yapı arzettiğidir. Bu teolojik anlayış oryantalistlerin diğer
dinleri incelemelerinde etkili olmuştur. Bu perspektiften bakan Hnstiyan oryantalistler bu nedenledir ki ilk dönemlerde 'Christianity' yani Hnstiyanlık, İsacılık ismine mukabil dinin merkezinde Muhamrned'i varsayarak İslam'a da.
Muhammedanism yani Muhammetcilik adını vermiştir.
Bir din mensubunun diğerini incelerken kendi dini normlannın
etkisinde kalmasını bir yere kadar doğal karşılamak fakat bunun yanıltıcı
sonuçlara götüreceğini de kabul etmek gerekir. Zira İslam'ın merkezinde herzaman Kur'an olmuştur. Diğer bir ifadeyle İslam Qur'ancentric bir dindir.
Nitekim İlk teolojik tartışmalara bakıldığında 'Halk'ul-Kur'an' Kuranın yaratılmışlığı tartışmalannın yer aldığı görülür. Amentü esaslannda Hz.
peygamber peygamberlere iman noktasında gündeme getirilir ayn bir statüsü yoktur. Kuranda Peygamber hep bir aracı tebliğci olarak ön plana çıkar.
100