• Sonuç bulunamadı

Kırsal ve kentsel alanda yaşayan gebelerin depresyon, yalnızlık ve şiddete maruz kalma durumları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kırsal ve kentsel alanda yaşayan gebelerin depresyon, yalnızlık ve şiddete maruz kalma durumları"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOI: 10.5455/pmb.1-1456817687

Kırsal ve kentsel alanda yaşayan gebelerin depresyon, yalnızlık ve şiddete maruz kalma durumları

Partner Violence, Depression and Loneliness in Pregnant Women Living in Rural and Urban Areas

Meral Kapan, Emre Yanıkkerem

ÖZET

Amaç: Gebelik döneminde eş şiddeti önemli bir insan/sağlık hakları sorunu olarak kabul edilmekte ve hem fetüs hem de kadının sağlığına olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı kırsal ve kentsel alanda yaşayan gebelerin depresyon, yalnızlık ve şiddete maruz kalma durumlarının incelenmesidir. Yöntem: Bu araştırma Manisa’da iki hastaneye antenatal bakım için 1 Eylül 2012 ve 28 Şubat 2013 tarihleri arasında başvuran gebeler (n=600) ile yürütülmüştür. Araştırmanın verilerinin toplanmasında Kadınların tanıtıcı özellikleri soru formu, Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Belirleme ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve UCLA-LS (UCLA Yalnızlık Ölçeği) kullanılmıştır. Ki-kare, parametrik (t-test ve ANOVA) ve nonparametrik (Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis test) ve Pearson korelasyon testleri verilerin değerlendirilmesinde kullanılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada eş şiddeti ve depresyon öğrenim ve gelir seviyesi düşük, çalışmayan, kırsal alan ve gecekonduda yaşayan, evde beş ve üzerinde kişi ile yaşayan, 6-10 yıl arasında evli olan, iki ve üzerinde evliliğe sahip, evlilik yaşamından memnun olmayan, kronik hastalığa sahip olan kadınlarda daha yaygın görülmektedir. Çocuk sayısı fazla, multipar ve düşük yaşamış, erkek çocuk isteyen, planlanmamış gebeliğe sahip olan, gebeliğinden önce şiddete maruz kalan kadınlarda eş şiddeti ve depresyon daha fazla görülmektedir.

Yalnızlıkla anlamlı bulunan değişkenler genç yaşta olma, eşin öğrenim durumunun düşük olması, kırsal alanda yaşama, düşük gelir seviyesine sahip olma, multiparite, çocuk sayısının fazla olması ve kronik hastalığa sahip olmadır.

Sonuç: Gebelik döneminde eş şiddeti yaşayan gebelerde depresif semptomlar ve yalnızlık daha yayındır. Erken tanı, tedavi ve bu kadınların izlemi kadın sağlığını geliştirmede çok önemlidir.

ABSTRACT

Aim: Partner violence during pregnancy has been recognized as an important health/human right issue and is associated with adverse health consequences for both fetus and woman. The aim of the study was to investigate partner violence, depression and loneliness in pregnant women living in rural and urban areas of Turkey.

Methods: This study was performed with pregnant women recruited from those making an appointment for antenatal care at two hospitals between September 2012 and February 2013 (n=600). The questionnaire contained questions about women’s characteristics, Domestic Violence against Women Determination Scale, Beck Depression Inventory (BDI) and UCLA Loneliness Scale. Chi-square, parametric (t-test and ANOVA), non-parametric (Mann–

Whitney U-test and Kruskal–Wallis test for n <30), and Pearson’s correlation test were used to evaluate for data.

Results: Women who exposed to partner violence and had depressive symptoms during pregnancy were less educated, had low income levels, were unemployed, lived in rural areas or in slums, stayed in the same house with five or more people, had lower educated husband, had been married for 6-10 years, got married twice or more, had unsatisfied with marital life, had chronic disease, were multiparous, had more children, had miscarriage, desired male baby, had unplanned pregnancy, exposure to partner violence before pregnancy. The variables with a significant association to loneliness were: young age, husband who had lower education, having low income, lived in rural area, multiparity, having more children and having chronic disease. Conclusions: Women who experienced partner violence during pregnancy were more likely to report depressive symptoms and loneliness. Early diagnosis, treatment and monitoring of the women are important for improving women’s health.

Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi, Manisa, Türkiye.

Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Manisa, Türkiye.

Yazışma Adresi/Address for correspondence:

Emre Yanıkkerem, Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Manisa, Türkiye.

emrenurse@hotmail.com Anahtar Kelimeler:

Gebelik döneminde depresyon, gebelik döneminde yalnızlık, eş şiddeti, kadına karşı şiddet, gebelikte şiddet, toplumsal cinsiyet Key Words:

Depression during pregnancy, loneliness during pregnancy, partner violence, violence against women, violence during pregnancy;

social equality

Gönderme Tarihi/Received Date:

08.03.2016

Kabul Tarihi/Accepted Date:

04.04.2016

Yayımlanma Tarihi/Published Online:

02.08.2016

Araştırma / Research Article

GİRİŞ

Ciddi bir toplumsal bir sorun olan kadına yönelik aile içi şiddet bir sağlık ve insan hakları ihlali olarak tanımlanmakta ve varlığını tüm dünyada sürdürmektedir.

Eş şiddeti fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet gibi birçok şekilde ortaya çıkabilen, diğer kişiyi kontrol altına almak amacı ile gerçekleşen herhangi bir davranışı içermektedir (1).

Kadına yönelik şiddet özellikle gebelik döneminde hem anne hem de fetal sağlığı etkileyen bir sorundur.

Bununla birlikte depresyon, posttravmatik stres bozukluğu, preterm eylem, düşük, fetal gelişme geriliği, düşük doğum ağırlıklı bebek gibi birçok olumsuz sağlık sorununa yol açabilmekte ve hatta bazen kadının ölümü ile sonuçlanabilmektedir (2,3).

(2)

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve bazı uluslararası rehberler prenatal bakım için başvuran kadınlar için bu kurumlarda çalışan sağlık profesyonellerinin eş şiddeti ve mental hastalıkları tanılamada önemli bir şans olduğunu vurgulamaktadır (3,4). Bilindiği gibi antenatal dönemde kadınlar sağlık bakımı almak için sağlık kurumlarına daha sık başvurmaktadır. Bu yüzden sağlık çalışanlarının gebelik döneminde yaşanan eş şiddetini belirlemede, risk gruplarını tanılamada, etkili girişimlerin erken uygulanmasında, tanıda, tedavide ve bu kadınların izlenmesinde önemli sorumlulukları bulunmaktadır (5).

DSÖ yapmış olduğu çok merkezli bir çalışmada kadınlar; yaşamları boyunca birlikte yaşadıkları kişiler tarafından %13 ile %61 arasında fiziksel şiddet,

%6 ile %59 oranında cinsel şiddet, %15 ile %71 oranında fiziksel, cinsel ya da her iki şiddet türünü birlikte yaşadıklarını belirtmektedirler (6,7). Taillieu ve Brownridge (2010) sistematik incelemesinde gebelikte fiziksel şiddet prevalansının %0,9 ile %30,0, duygusal şiddet prevalansının %1,5 ile %36, cinsel şiddet prevalansının %1 ile %3,9 arasında olduğunu belirtmiştir (4). Türkiye’de kadına yönelik şiddet verileri incelendiğinde evli kadınların %26-57’sinin yaşamları boyunca fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı bulunmuştur (8). Ülke genelinde yaşamın herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten kadınların oranı %39,3’dür (9). Güvenç, Akyuz, and Cesario (2014) 2000-2010 yılları arasında Türkiye’de kadına yönelik eş şiddeti ile ilgili 21 araştırmayı değerlendirmiş, eş şiddetinin %13 ile %78 arasında değiştiğini en yaygın yaşanan şiddet tiplerinin fiziksel ve duygusal şiddet olduğunu saptamışlardır (10).

Gebelik döneminde eş şiddeti ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde; kadının ve eşinin öğrenim durumunun düşük olması, düşük gelir düzeyi, işsizlik, sağlık güvencesinin olmaması, kırsal alanda yaşama, multiparite, plansız gebeliğe sahip olma, kötü obstetrik öykü ve sosyal desteğin olmaması gibi faktörlerin gebelik döneminde eş şiddeti ile ilgili en önemli risk faktörleri olduğu belirtilmiştir (1,2,9,11-17).

Gebelik döneminde yaşanan önemli sorunlardan bir diğeri depresyondur. Gebelik döneminde depresyon prevalansı yapılan çalışmalarda %9,9 ile %50,0 arasında değişmektedir (5,18-23). Preaklamsi, düşük riski, preterm doğum, prenatal ölüm, düşük doğum ağırlıklı bebek ve sigara kullanma oranları gebelikte depresyon yaşayan gebelerde artış gösterdiği belirtilmektedir (23).

Gebelik döneminde depresyon, eş şiddeti ile ilgili risk faktörleri ve obstetrik sonuçlar incelenmiştir (18,24,25).

Howard ve ark (2013) yaptıkları sistematik inceleme ve metaanalizde 67 araştırmayı incelemişler; şiddete maruz kalan kadınlarda depresif semptomların, anksiyete ve postravmatik stres bozukluğunun anlamlı derecede yaygın görüldüğünü vurgulamışlardır (3).

Yalnızlık modern toplumlarda önemli bir sosyal sorun olup, kişiye acı ve psikolojik olarak rahatsızlık veren subjektif bir deneyim olarak tanımlanmaktadır (26).

Bireysel olarak yalnızlık yaşam kalitesinin olumsuz etkilenmesine yol açmakta sosyal ilişkilerin yokluğu sonucu gelişmektedir (26, 27). Yapılan çalışmalarda yalnızlık yaşlı popülasyonda incelenmiş; gebelikte yalnızlık, depresyon ve eş şiddetini inceleyen bir araştırma bulunamamıştır. Gebelik dönemi aşırı duygusallıkları beraberinde getiren duygusal bir dalgalanma dönemdir. Bu dönemde kadın mutluluk ve üzüntü, cesaret ve kaygı, yalnızlık gibi zıt duyguları bir arada yaşayabilir. Literatürde depresyon şiddeti ne kadar fazla ise yalnızlık duygusunun o kadar ağırlaştığı;

şiddete maruz kalan kadınlarda depresyon ve yalnızlık duygusunun daha yoğun yaşandığı belirtilmektedir.

Bu çalışmanın amacı kırsal ve kentsel alanda yaşayan gebelerin depresyon, yalnızlık ve şiddete maruz kalma durumlarının incelenmesidir.

YÖNTEM

Araştırmanın tipi, evren ve örneklemi

Bu araştırma Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi ve Merkez Efendi Doğum ve Çocuk Bakım Hastanesi gebe polikliniğine antenatal bakım almak için başvuran, 28. hafta ve üzerinde gebeliğe sahip olan, araştırmayı kabul eden, 18 yaş ve üzerinde olan ve herhangi bir gebelik komplikasyonu bulunmayan gebeler ile yürütülmüştür.

Araştırmanın evreni Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi ve Merkez Efendi Doğum ve Çocuk Bakım Hastanesi’ne 1 Eylül 2012 ve 28 Şubat 2013 tarihleri arasında başvuran tüm gebeler (n=6.000) oluşturmuştur.

Ancak bazı gebeler tekrarlayan başvurulara sahiptir.

Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi 1995 yılında hizmete açılmış, 2010 tarihinde Uncubozköy yerleşkesinde cerrahi bölüm, ameliyathane, acil servis ve yoğun bakım olarak hizmet vermeye başlamıştır. Bu hastane 420 hasta yatağı ve %70’e varan yatak doluluk oranı ile hizmet vermektedir. Merkez Efendi Doğum ve Çocuk Bakım Hastanesi, Manisa’nın merkezinde bulunan, 344.000 kadına hizmet veren, yılda yaklaşık 3.400 doğumun gerçekleştiği, bebek dostu merkez doğum hastanesidir. Bu hastane anne bakımı, jinekoloji, aile planlaması, gebe izlemi, doğum hizmetleri veren merkez hastanesidir.

Epi İnfo 2000 programında evreni bilinen formül kullanılarak ve Türkiye’de şiddet prevalansı %39 alınarak (9), %5 sapma, %99 güven aralığında en küçük örneklem 571 hesaplanmıştır. 1 Eylül 2012-28 Şubat 2013 tarihleri arasında 600 gebeye ulaşılmış ve 22 gebe araştırmaya katılmayı kabul etmemiştir.

Kırsal ve kentsel alanda yaşayan gebeler halk sağlığı müdürlüğünden alınan liste doğrultusunda

(3)

belirlenmiştir. Bu listede; merkez 13 numaralı Aşağıçobanisa ASM, merkez 14 numaralı Karaağaçlı ASM, merkez 15 numaralı Karayenice ASM, merkez 16 numaralı Muradiye ASM, merkez 17 numaralı Osmancalı ASM, merkez 18 numaralı Pelitalan ASM, merkez 19 numaralı Sancaklıbozköy ASM, merkez 20 numaralı Üçpınar ASM, merkez 21 numaralı Yayla ASM, Barbaros mahallesi, Horozköy mahallesi, Mevlana mahallesi ve Nurlupınar mahallesinde yaşayan gebeler kırsal alan olarak değerlendirilmiştir ve geriye kalan aile sağlığı merkezleri ise kentsel alan içinde değerlendirilmiştir.

Soru formları

Araştırmanın verilerinin toplanmasında kadınların sosyodemografik ve doğurganlık özellikleri soru formu, UCLA-LS (UCLA Yalnızlık Ölçeği), Beck Depresyon Ölçeği ve Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Belirleme Ölçeği kullanılmıştır.

Kadınların sosyodemografik ve doğurganlık özellikleri soru formu

Bu soru formu kadınların sosyodemografik özelliklerini (gebelerin ve eşlerinin yaşı, öğrenim durumu, çalışma ve gelir durumu, yaşanılan yer, vb), doğurganlıkla ilgili özelliklerini (gebelik, doğum, çocuk, düşük ve kürtaj sayısı, çocukta istenen cinsiyet, gebeliğin istenme durumu ve gebelik haftası) içermektedir.

Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)

Bu ölçek Beck ve arkadaşları tarafından 1979 yılında geliştirilmiş, Türkçe geçerliliği Hisli (1988) tarafından yapılmış ve Cronbach alfa değeri 0,95 bulunmuştur. Bu ölçek 21 sorudan oluşmakta, puan aralığı 0–63 arasında değişmekte, 17 ve üzerinde puanın tedavi gerektirebilecek depresyonu %90 üzerinde bir doğrulukla ayırt edebildiği belirtilmektedir (23,28).

UCLA-LS Yalnızlık Ölçeği

Russell ve arkadaşları tarafından 1980 yılında geliştirilen ve Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Demir (1989) tarafından yapılan likert tipinde olan bu ölçek, bireyin genel yalnızlık derecesini belirlemeyi amaçlamakta ve Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısının 0,96 olduğu belirtilmektedir. Bu ölçek 20 maddeden oluşmakta ve her bir madde 1 ile 4 arasında puanlanmaktadır. Toplamda ölçekten alınabilecek en düşük puan 20 ve alınabilecek en yüksek puan 80’dir. Puanın yükselmesi yaşanılan yalnızlık duygusunun yoğunluğunun artmasına işaret etmektedir (29,30).

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Belirleme Ölçeği (KYAİŞBÖ)

Yanıkkerem ve Saruhan (2005) tarafından geliştirilen bu ölçek, kadına yönelik şiddetin tiplerini ve derecesini

ölçmekte ve 87 sorudan oluşmaktadır. Ölçeğin Cronbach Alpfa değeri 0,979’dur. Likert tipinde olan KYAİŞBÖ 1-5 arasında puanlandırılmakta, ölçekten alınabilecek en düşük puan 87, en yüksek puan 435’dir. Ölçek puanının artması kadının şiddete maruz kalma durumunun arttığını göstermektedir. Toplam ham puan, o boyuttan alınabilecek en yüksek tavan puana bölünüp, 10 ile çarpılmış ve standartlaştırma sonrası elde edilen puanlar 1-10 puan arasında değişmektedir. Standardizasyon sonrası puanlar; 0,00-2,00 arası çok düşük, 2,01-4,00 arası düşük, 4,01-6,00 arası orta, 6,01-8,00 arası yüksek ve 8,01-10,00 arası çok yüksek olarak değerlendirilmiştir (1,11).

Araştırmanın etiği ve veri toplama yöntemi Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan ve ilgili kurumlardan araştırmanın yürütülmesi için etik onay ve gerekli yazılı izin alınmıştır. Araştırmaya katılan gebelerden yazılı bilgilendirilmiş onam alınmıştır.

Veriler araştırmaya katılmayı kabul eden gebeler ile yüz yüze görüşme tekniği ile ayrı bir odada toplanmıştır.

Ortalama görüşme süresi 30-40 dakikadır.

Verilerin Analizi ve Değerlendirilmesi

Verilerin analizi SPSS (17,0) programı kullanılarak yapılmış, kadınların sosyodemografik özellikleri ile depresyon, yalnızlık, şiddet puanları arasındaki ilişki t testi, Anova, Kruskal Wallis, Mann-Whitney U testi kullanılarak değerlendirilmiştir. UCLA Yalnızlık Ölçeği, BDÖ, KYAİŞBÖ arasındaki ilişki Pearson korelasyon testi ile incelenmiştir.

BULGULAR

Gebelerin tanıtıcı özellikleri

Araştırmaya katılan kadınların yaş grubu ortalaması 28,4

±4,4 (18-42) bulunmuştur. Beş kadından biri (%20,0) kırsal alanda, %29,8’i gecekonduda ve %49,3’ü evde beş ve üzerinde kişi ile yaşamaktadır. Kadınların doğurganlık özellikleri incelendiğinde; %18,7’si primipar, %20,5’i bir çocuğa sahip, %29,5’ü düşük yapmış ve %19,0’ı bu gebeliğine istenmeyerek gebe kalmıştır. Gebelerin

%22,9’u gebelik döneminden önce eşi tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade etmiştir.

Kadın ve eşinin öğrenim durumu, çalışma durumu, sağlık güvencesine sahip olma durumu ve gelir seviyesi kırsal alanda yaşayan kadınlarda kentsel alanda yaşayan kadınlara göre daha düşük bulunmuştur. Kırsal alanda yaşayan kadınların gebelik, çocuk, düşük ve küretaj sayısı kentsel alanda yaşayan kadınlara göre daha fazladır.

Kırsal alanda yaşayan kadınlar evde beş ve üzerinde kişi ile daha fazla yaşamakta ve bu kadınlarda kronik hastalık görülme oranı daha fazladır. Kentsel ve kırsal alanda yaşayan kadınların özellikleri Tablo 1’de sunulmuştur.

(4)

Tablo 1. Kırsal ve Kentsel Alanda Yaşayan Kadınların Özellikleri.

Özellikler Kırsal

n (%) Kentsel

n (%) Toplam

n (%) Test

Kadınların yaş grubu 18-25 26-33 34-42

30 (25,0) 87 (72,5) 3 (2,5)

115 (24,0) 311 (64,8) 54 (11,3)

145 (24,2) 398 (66,3) 57 (9,5)

χ²=8,640 p=0.013

Kadınların öğrenim durumu

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

3 (2,5) 31 (25,8) 76 (63,3) 5 (4,2) 4 (3,3) 1 (0,8)

51 (10,6) 50 (10,4) 182 (37,9)

69 (14,4) 96 (20,0) 32 (6,7)

54 (9,0) 81 (13,5) 258 (43,0)

74 (12,3) 100 (16,7)

33(5,5)

χ²=68,416 p=0.000

Kadınların çalışma durumu Çalışan

Çalışmayan 1 (0,8)

119 (99,2) 50 (10,4)

430 (89,6) 51 (8,5)

549 (91,5) *p=0.000

Eşin öğrenim durumu

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

0 (0,0) 31 (25,8) 58 (48,3) 4 (3,3) 25 (20,8)

2 (1,7)

24 (5,0) 55 (11,5) 122 (25,4)

74 (15,4) 165 (34,4)

40 (8,3)

24 (4,0) 86 (14,4) 180 (30,0)

78 (13,0) 190 (31,6)

42 (7,0)

χ²=59,082 p=0.000

Sağlık güvencesi Olan

Olmayan 89 (74,2)

31 (25,8) 452 (94,2)

28 (5,8) 541 (90,2)

59 (9,8) *p=0.000 Algılanan gelir durumu Düşük gelir

Orta gelir Yüksek gelir

76 (63,3) 41 (34,2) 3 (2,5)

119 (24,8) 276 (57,5) 85 (17,7)

195 (32,5) 317 (52,8) 88 (14,7)

χ²=68,910 p=0.000 Yaşanılan evin tipi Gecekondu

Apartman dairesi 52 (43,3)

68 (56,7) 127 (26,5)

353 (73,5) 179 (29,8)

421(70,2) *p=0.001 Evde yaşanılan kişi sayısı 1-4

5 ve üzeri 11 (9,2)

109 (90,8) 293 (61,0)

187 (39,0) 304 (50,7)

296 (49,3) *p=0.000

Evlilik süresi 1-5 yıl

6-10 yıl 11 yıl ve üzeri

9 (7,5) 107 (89,2)

4 (3,3)

195 (40,6) 233 (48,5) 52 (10,8)

204 (34,0) 340 (56,7) 56 (9,3)

χ²=64,727 p=0.000 Evlilik sayısı İlk evlilik

İki ve üzeri 99 (82,5)

21 (17,5) 412 (85,8)

68 (14,2) 513 (85,5)

87 (14,5) *p=0.389 Evlilik yaşamından memnun olma

durumu

Memnun Bazen memnun Hiç memnun değil

6 (5,0) 20 (16,7) 94 (78,3)

158 (32,9) 53 (11,3) 268 (55,8)

164 (27,3) 362 (60,4) 74 (12,3)

χ²=37,711 p=0.000 Kronik hastalık durumu Olan

Olmayan 105 (87,5)

15 (12,5) 127 (26,5)

353 (73,5) 232 (38,7)

368 (61,3) *p=0.000 Gebelik sayısı

12 3 4 5 ve üzeri

4 (3,3) 8 (6,7) 25 (20,8) 51 (42,5) 32 (26,7)

108 (22,5) 114 (23,8) 136 (28,3) 77 (16,0)

45 (9,4)

112 (18,7) 123 (20,5) 160 (26,7) 128 (21,3) 77 (12,8)

χ²=88,553 p=0.000

Çocuk sayısı

Çocuğu olmayan 1çocuk 2 çocuk 3 çocuk ve üzeri

4 (3,3) 40 (33,3) 43 (35,8) 33 (27,5)

119 (24,8) 134 (27,9) 198 (41,3) 29 (6,0)

123 (20,5) 174 (29,0) 241 (40,2) 62 (10,3)

χ²=66,014 p=0.000

Düşük Olan

Olmayan 55 (45,8)

65 (54,2) 122 (25,4)

358 (74,6) 177 (29,5)

423 (70,5) *p=0.000

Küretaj Olan

Olmayan 32 (26,7)

88 (73,3) 25 (5,2)

455 (94,8) 57 (9,5)

543 (90,5) *p=0.000 Kadının istediği bebek cinsiyeti Kız

Erkek Fark etmez

3 (2,5) 85 (70,8) 32 (26,7)

118 (24,6) 142 (29,6) 220 (45,8)

121 (20,2) 227 (37,8) 252 (42,0)

χ²=74,788 p=0.000 Eşinin istediği bebek cinsiyeti Kız

Erkek Fark etmez

4 (3,3) 87 (72,5) 29 (24,2)

79 (16,5) 175 (36,5) 226 (47,1)

83 (13,8) 262 (43,7) 255(42,5)

χ²=52,376 p=0.000 Gebeliğin planlanma durumu Planlanan gebelik

Plansız gebelik 56 (46,7)

64 (53,3) 430 (89,6)

50 (10,4) 486 (81,0)

114 (19,0) *p=0.000 Gebelik öncesi şiddete maruz

kalma Kalan

Kalmayan 81 (67,5)

39 (32,5) 56 (11,7)

424 (88,3) 137 (22,9)

463 (77,1) *p=0.000

Toplam 120 (100,0) 480 (100,0) 600 (100,0)

*Fisher kesin kikare testi

(5)

Tablo 2. Kadınların Tanıtıcı Özellikleri ile Depresyon, Yalnızlık ve Eşi Şiddeti Skorları Arasındaki İlişki.

Özellikler Beck Depresyon Ölçeği UCLA Yalnızlık Ölçeği Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Belirleme Ölçeği

Ort SS Test Ort SS Test Ort SS Test

Kadınların yaş grubu 18-25 26-33 34-42

15,616,2 15,2

16,213,0 14,3

F=0,204 p=0.816

31,829,0 30,0

13,79,0 9,5

F=3,751 p=0.024

65,856,7 60,9

5,52,8

8,1 F=0,796

p=0.452

Kadınların öğrenim durumu

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

15,818,6 18,213,7 12,77,5

10,613,5 14,315,8 13,28,5

F=5,975 p=0.000

28,429,2 31,229,4 28,327,0

7,99,7 11,211,1 9,59,4

F=2,098 p=0.064

176,5 172,0 173,6 155,3 146,6 125,5

48,353,1 62,066,1 54,934,3

F=7,287 p=0.000

Kadınların çalışma

durumu Çalışan

Çalışmayan 10,4

16,5 11,7

14,0 t=-2,982 p=0.003 29,9

28,2 10,4

10,2 t=-1,143 p=0.253 139,6

166,5 49,5

59,8 t=-3,118 p=0.002 Eşin öğrenim durumu

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

13,618,8 18,415,9 14,48,5

13,49,0 14,513,7 14,49,5

χ²=23,885 p=0.000

27,728,8 30,728,3 31,025,9

8,78,1 10,510,0 11,87,8

χ²=13,183 p=0.022

164,8 177,5 173,0 172,6 153,7 131,1

41,853,1 63,360,9 59,140,5

χ²=27,774 p=0.000 Sağlık güvencesi Olan

Olmayan 15,8

17,3 14,1

12,3 t=-0,794 p=0.427 30,0

27,9 10,7

7,0 t=1,416 p=0.157 161,9

185,5 59,5

54,4 t=-2,913 p=0.004 Algılanan gelir

durumu

Düşük gelir Orta gelir Yüksek gelir

21,214,4 10,2

13,613,7 11,9

F=25,408 p=0.000

31,829,0 27,9

10,410,3 10,2

F=5,874 p=0.003

194,0 153,2 137,8

55,756,3

52,1 F=44,352 p=0.000 Yaşanılan yer Kırsal

Kentsel 25,0

13,7 14,4

12,9 t=8,373 p=0.000 33,5

28,8 10,8

10,1 t=4,478 p=0.000 202,6

154,6 56,6

56,2 t=8,362 p=0.000 Yaşanılan evin tipi Gecekondu

Apartman dairesi 19,8 14,4 13,2

14,0 t=4,393 p=0.000 29,4

29,9 9,2

10,9 t=-0,504 p=0.614 181,0

157,1 54,4

60,0 t=4,592 p=0.000 Evde yaşanılan kişi

sayısı 1-4

5 ve üzeri 12,1

19,9 12,9

13,9 t=-7,122 p=0.000 29,1

30,4 10,5

10,2 t=-1,532 p=0.126 147,1

181,8 55,9

57,8 t=-7,466 p=0.000 Evlilik süresi 1-5 yıl

6-10 yıl 11 yıl ve üzeri

10,719,5 13,9

12,713,6 14,1

F=28,255 p=0.000

28,930,2 30,3

11,59,5 11,2

F=1,053 p=0.349

139,5 181,0 152,2

51,957,2 64,2

F=36,348 p=0.000 Evlilik sayısı İlk evlilik

İki ve üzeri 15,4 19,5 13,9

13,6 t=-2,601 p=0.010 29,9

28,8 10,6

8,7 t=0,881 p=0.379 161,5

181,3 60,2

52,0 t=-2,892 p=0.004 Evlilik yaşamından

memnun olma durumu

Memnun Bazen memnun Hiç memnun değil

10,917,1 21,7

12,114,0 14,0

F=19,603 p=0.000

28,230,6 28,9

11,110,4 8,0

F=3,406 p=0.034

139,6 169,7 192,0

52,060,6 49,7

F=25,600 p=0.000 Kronik hastalık

durumu Olan

Olmayan 21,2

12,8 13,4

13,3 t=7,342 p=0.000 31,6

28,6 9,9

10,6 t=3,842 p=0.001 188,1

149,1 56,6

56,1 t=8,255 p=0.000 Gebelik sayısı

12 34 5 ve üzeri

11,89,1 17,621,1 21,1

14,310,0 13,614,7 12,2

F=19,600 p=0.000

27,827,8 33,129,8 28,8

10,89,7 13,17,4 6,8

F=6,508 p=0.000

144,5 131,6 173,6 187,5 186,4

58,241,8 60,059,0 53,0

F=24,099 p=0.000

Çocuk sayısı

Çocuğu olmayan 1çocuk 2 çocuk 3 çocuk ve üzeri

12,511,2 19,622,2

14,711,5 13,514,2

F=20,843 p=0.000

28,528,5 31,230,3

11,19,2 11,37,8

F=2,972 p=0.031

147,2 144,3 182,4 183,5

59,952,5 57,059,0

F=21,580 p=0.000

Düşük Olan

Olmayan 19,7

14,4 14,1

13,6 t=4,320 p=0.000 29,6

29,8 8,2

11,2 t=-0,252 p=0.801 184,0

155,9 59,1

57,6 t=5,404 p=0.000

Küretaj Olan

Olmayan 18,2

15,7 14,5

13,9 t=1,266 p=0.206 29,5

29,8 7,3

10,7 t=-0,186 p=0.853 181,9

162,4 64,1

58,6 t=2,368 p=0.018 Kadının istediği

bebek cinsiyeti

KızErkek Fark etmez

12,819,2 14,6

13,813,6 13,8

F=10,619 p=0.206

29,229,3 30,5

10,78,4 11,8

F=0,989 p=0.373

148,3 178,7 158, 8

58,058,3 58,4

F=12,623 p=0.000 Eşinin istediği bebek

cinsiyeti

KızErkek Fark etmez

18,011,9 15,2

13,613,6 14,1

F=6,967 p=0.001

28,829,0 30,8

11,08,5 11,8

F=2,278 p=0.103

145,6 173,0 161,2

58,057,8 60,0

F=7,454 p=0.001 Gebeliğin planlanma

durumu Planlanan gebelik Plansız gebelik 15,4

18,5 14,1

13,1 t=-2,114 p=0.035 30,0

29,0 11,0

7,6 t=0,958 p=0.330 160,1

181,6 59,8

54,6 t=-3,505 p=0.000 Gebelik öncesi

şiddete maruz kalma Kalan

Kalmayan 22,7

14,0 12,4

13,8 t=6,650 p=0.000 29,7

29,8 6,7

11,2 t=-0,135 p=0.892 197,0

154,5 51,1

58,3 t=7,694 p=0.000 χ²=Kruskal-Wallis test, SS:Standart sapma

(6)

Gebelikte depresyon semptomları yaşayan kadınların özellikleri

Gebelerin BDÖ puan ortalaması 15,9 ± 13,9 (0-47) olup, kadınların %37,8’i BDÖ’den 17 ve üzerinde puan almıştır. Kadınların tanıtıcı özellikleri ile BDÖ puanları arasındaki ilişki Tablo 2’de gösterilmiştir.

BDÖ skorları ile kadın ve eşlerinin öğrenim durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmış, yüksekokul mezunu olanlarda bu skorlar düşük bulunmuştur (p<0.05). Çalışmayan gebelerin BDÖ puan ortalaması (16,5) çalışan gebelere (10,4) göre daha yüksek belirlenmiştir (p<0.05). Kırsal alanda ve gecekonduda yaşayan, düşük gelir seviyesine sahip olan, evde beş ve üzerinde kişi ile yaşayan, 6-10 yıl arasında evli olan, iki ve üzerinde evlilik yapan ve kronik hastalığa sahip olan gebelerin BDÖ puan ortalamaları daha yüksektir (p<0.05).

Üç ve üzerinde doğum yapan, çocuk sahibi olan, daha önce düşük öyküsü olan, erkek çocuk isteyen ve gebelikten önce fiziksel şiddete maruz kalan kadınların BDÖ skorları yüksektir (p<0.05). Bu gebeliğine planlamadan gebe kalan kadınların BDÖ puan ortalaması planlı gebeliğe sahip olan kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur (puanlar sırasıyla 18,5±13,1 ve 15,4±14,1, p< 0.05). Evliliğinden memnun olmayanların BDÖ puan ortalaması 21,7 ve memnun olduğunu belirten kadınların ise 10,9 bulunmuş, iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır(p<0,05).

Bu araştırmada BDÖ’nün Cronbach alfa değeri 0,97 bulunmuştur.

Gebelikte yalnızlık semptomları yaşayan kadınların özellikleri

Kadınların özellikleri ile UCLA-LS puanları arasındaki ilişki Tablo 2’de verilmiştir. Geliri giderden az olan, 18-25 yaş grubunda olan, kırsal alanda yaşayan, kronik hastalığı olan, üç gebeliği olan ve evlilik yaşamından memnun olmayan gebelerin UCLA-LS yalnızlık puan ortalamaları yüksek bulunmuştur. Eşleri fakülte- yüksekokul mezunu olan gebelerin UCLA-LS yalnızlık puan ortalaması en düşük olup, gebelerin eşlerinin öğrenim durumları ile UCLA-LS yalnızlık puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark belirlenmiştir (p<0,05). Bu araştırmada UCLA-LS Yalnızlık Ölçeği’nin Cronbach alfa değeri 0,94’dür.

Gebelikte eş şiddetine maruz kalan kadınların özellikleri

KYAİŞBÖ toplam ortalama puanı okur-yazar olmayan, çalışmayan, sağlık güvencesi olmayan, 6-10 yıl arasında evli olan, kronik hastalığa sahip olan ve eşi okuryazar olan gebelerde yüksek bulunmuştur. Kırsal alanda ve

gecekonduda yaşayan, evde beş ve üzerinde kişi ile yaşayan gebeler eş şiddetini daha fazla yaşamaktadır (p<0.05).KYAİŞBÖ toplam ortalama puanı gebelikten önce şiddete maruz kalan, dört gebeliğe sahip, üç ve üzerinde çocuğu olan, erkek çocuk isteyen, plansız gebeliğe sahip olan ve evlilik yaşamından her zaman memnun olmayan kadınlarda yüksektir (p<0.05) (Tablo 2).

Bu çalışmada KYAİŞBÖ ortalama puanı 164,2±59,4 (73- 288), toplam standardize ortalama puanı 2,4±0,6 (1-4) olarak saptanmıştır. Gebelerin %0,2’si çok düşük, %62,8’i düşük, %33,2’si orta ve %3,8’i yüksek derecede şiddete maruz kaldığı belirlenmiştir (Tablo 3). Bu araştırmada KYAİŞBÖ’nin Cronbach alfa değeri 0,96 saptanmıştır.

Tablo 3. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Belirleme Ölçeğinin Standardize Puanları.

Şiddet derecesi n %

0,00-2,00=çok düşük 1 0,2

2,01-4,00=düşük 377 62,8

4,01-6,00=orta 199 33,2

6,01-8,00=yüksek 23 3,8

8,01-10,00=çok yüksek 0 0,0

Toplam 600 100,0

Depresyon, yalnızlık ve eş şiddeti arasındaki ilişki Bu çalışmada BDÖ, UCLA-LS yalnızlık ölçeği ve KYAİŞBÖ puan ortalamaları arasında pozitif yönlü ve anlamlı korelasyon bulunmuştur ve bulgular Tablo 4’de sunulmuştur.

Tablo 4. Beck Depresyon Ölçeği, UCLA Yalnızlık Ölçeği ve Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Belirleme Ölçeği Arasındaki Korelasyon.

Ölçekler Beck

Depresyon Ölçeği

UCLA Yalnızlık

Ölçeği

Kadına Yönelik Aile

İçi Şiddeti Belirleme

Ölçeği UCLA Yalnızlık Ölçeği 0,630

0,000 Kadına Yönelik Aile İçi

Şiddeti Belirleme Ölçeği 0, 529 0,000

Beck Depresyon Ölçeği 0,917

0,000

TARTIŞMA

Bu çalışmada kentsel ve kırsal alanda yaşayan gebe kadınların eş şiddeti, depresyon ve yalnızlık durumu incelenmiştir. Literatür incelendiğinde gebelik döneminde bu üç parametrenin birlikte değerlendirildiği

(7)

çalışma bulunmamakta bu nedenle çalışma bulguları literatüre yeni bilgi katması açısından değerlidir.

Araştırmaya katılan kadınların yaklaşık yarısı ilköğretim mezunudur. Büyük çoğunluğu çalışmamakta (%91,5), yarıdan fazlası (%66,3) 26-33 yaş grubunda, yaklaşık üçte biri (%32,5) düşük gelir grubundadır. Katılımcıların

%29,8’i gecekonduda yaşarken %38,7’si kronik hastalığa sahiptir.

Bu araştırmada gebelik döneminde yaklaşık olarak üç kadından birinin depresif semptomlar yaşadığı saptanmış olup, bu bulgu Aydın ve Manisa’da yapılan çalışma sonuçları ile benzerlik göstermektedir (%30,0 ve %27,9) (5,22). Depresyon prevalansı, Bangladeş’te %18,0 (20), Brezilya’da %50,0 (21), Japonya’da %19,3 ve Amerika’da

%9,9 (18) bulunmuştur. Çalışmaların sonuçlarında görüldüğü gibi ülkelerde gebelik dönemindeki depresyon prevalansı birbirinden farklıdır. Bunun nedeni örneklem tipi, çalışmaya dahil edilme kriteri, kültürel farklılıklar ve depresif belirtileri belirlemede farklı ölçeklerin kullanılması olduğu düşünülmektedir.

Sağlık çalışanlarının gebelik döneminde yaşanan depresyon yaygınlığı ve belirtiler hakkında farkındalıklarının olması önemlidir. Bu çalışmada UCLA-LS yalnızlık ölçeği skorları düşük gelir seviyesine sahip, kırsal alanda yaşayan, eşi erkek bebek isteyen kadınlarda yüksektir. BDÖ skorları gecekonduda ve kırsal alanda yaşayan, kronik hastalığı olan, çalışmayan ve düşük gelir seviyesine sahip kadınlarda yüksektir. Bununla birlikte öğrenim durumu düşük olan kadınların depresyon açısından önemli bir risk grubunda olduğu belirlenmiş, bu bulgu Manisa, İzmir (23,31) ve Washington’da (18) yapılan çalışma sonuçları ile uyumludur. Önceden yapılan çalışmalar da düşük gelir seviyesinin (20,31) depresyon ile ilişkili olduğunu belirten çalışmalar olduğu gibi; gelir durumu ile depresyon arasında ilişki olmadığını belirten çalışmalarda bulunmaktadır (19,23). Önceden yapılan çalışmalarda ev hanımı olmanın (19,23), evlilikten memnun olmamanın (5,20,23,31), kronik hastalığa sahip olmanın depresyon ile ilişkili faktörler olduğu belirtilmiştir (23).

Bu çalışmada gebelik, doğum, çocuk ve küretaj sayısı fazla olan, plansız gebeliğe sahip olan ve erkek bebek isteyen kadınlarda BDÖ skorları yüksek bulunmuştur.

Bilindiği gibi plansız gebeliklerin prenatal dönemde özenle izlenmesi gerekmektedir. Bu araştırma sonuçları ile uyumlu olarak, önceden yapılan çalışmalarda plansız gebeliğe sahip olan kadınlarda depresyonun daha yaygın olduğu belirtilmektedir (5,23). Depresyonun erken tanısı ve tedavisi kadınlarda olumlu sağlık davranışlarını geliştirmeye ve ileride gelişebilecek postpartum depresyonun önlemeye yardımcı olabilir. Sağlık çalışanlarının takip ettiği ve bakım verdiği gebelerde

depresyon risk faktörlerini değerlendirmesi bu kadınları daha sık izlenmesi, psikolojik destek sunması kadınların ve bebeklerin sağlığını geliştirmeye yardımcı olabilir.

Bu çalışmada gebelikten önce eş şiddetine maruz kalan kadınların BDÖ puanları yüksek bulunmuştur. Benzer olarak bir çalışmada eşleri tarafından fiziksel istismara uğrayan kadınlarda depresyonun daha yaygın olarak görüldüğü belirtilmektedir (20).

Bu çalışmada KYAİŞBÖ puan ortalaması 164,2, standardize puan ortalaması 2,2 bulunmuştur. Ülkemizde yapılan çalışmalar incelendiğinde; KYAİŞBÖ puan ortalaması Ankara’da 183,2 (32), İzmir’de KYAİŞBÖ standardize puan ortalaması 4,25 bulunmuştur (11).

İzmir ve Ankara’da yapılan çalışmalar gebe olmayan popülasyonda yürütüldüğü için KYAİŞBÖ ölçeği puan ortalamasının bu araştırma bulgularından yüksek bulunduğu düşünülmektedir.

Bu çalışmada üç kadından biri düşük seviyede, üç kadından biri orta seviyede şiddete maruz kalmış, benzer sonuçlar aynı ölçekle yapılan diğer çalışmalarda belirtilmiştir (1,32). Bu araştırmada gebe kadınlar ekonomik şiddet alt faktöründen en yüksek puan ortalamasına sahip olup bu bulgular diğer çalışma sonuçları ile benzerdir (1,11,14,15).

Çalışmada kadınların %29,7’si eşlerinden fiziksel şiddete maruz kaldığı bulunmuştur. Gebelerde fiziksel şiddeti değerlendiren çalışmalar incelendiğinde, fiziksel şiddet Calgary, Alberta’da %12,0 (25), Tanzanya’da %41,0 (2), Uganda’da %31,3 (17) ve Brezilya’da %31,0 (33) saptanmıştır. Ülkemizdeki çalışmalar incelendiğinde Sivas’ta %18,1 (14), Manisa’da %9,7 (1), Malatya’da

%8,1’dir (12). Çalışma sonuçlarından görüldüğü gibi gebelikte eş şiddeti prevalansı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Çalışma sonuçlarını karşılaştırma ve değerlendirmek oldukça zordur. Bunun nedeni eş şiddeti yaygınlığını ve şiddetini değerlendiren farklı ölçeklerin bulunmasıdır.

Bu çalışmada dört kadından biri psikolojik şiddet yaşamakta ve önceden yayınlanan çalışmalarda psikolojik şiddet prevalansı Çin’de %30,1 (24), Hindistan’da

%8,0, Uganda’da %41,4’tür. Türkiye’deki çalışmalarda psikolojik şiddet prevalansı %26,7 ile %68 arasında olduğu bildirilmektedir (12,14,15).

Bu çalışmada eş şiddeti ile anlamlı ilişki bulunan sosyodemografik değişkenler önceden yapılan çalışma bulguları ile uyumludur. Bu değişkenler düşük öğrenim durumu (1,11,14,15,17), çalışmamak (1,11,13), sağlık güvencenin olmaması (14), düşük gelir seviyesi (1,12- 14,16), kronik hastalığa sahip olma (1), multiparite (3 ve üzerinde çocuk) (1,11), düşük (2,16), plansız gebelik (1,12,14), erkek bebek isteme (16), gecekonduda ve kırsal alanda yaşama ve evde 5 ve üzerinde kişi ile yaşamadır

(8)

(1,9,12).

Önceden yapılan çalışmalarda gebelikte eş şiddeti ile kadının yaşı arasında birbiriyle çelişen bulgular belirtilmiş olup (4), bazı çalışmalarda genç yaşta kadınların gebelikte eş şiddeti için risk taşıdığı (1,17), diğer çalışmalarda ise anlamlı bir ilişki olmadığı (11) saptanmıştır. Peru’da bir çalışmada 30 yaş üzerinde kadınların gebelikte şiddete maruz kaldığı (13); diğer bir çalışmada ise yaş arttıkça yaşam boyu fiziksel, cinsel ve duygusal şiddetin daha yaygın görüldüğü saptanmıştır (10).

Bu çalışmanın sonuçlarına benzer olarak, gebelik öncesi şiddete maruz kalan kadınların gebelikte eş şiddetine daha fazla maruz kaldığı bulunmuştur (24, 33). Bu nedenle birinci basamak sağlık kurumlarında yaşam boyu eş şiddetine maruz kalan kadınların tanılanması ve izlenmesi gebelerin fiziksel ve psikososyal sağlığını geliştirmede son derece önemlidir.

Bu araştırmada gebelik döneminden önce depresyon yaşayan kadınlarda KYAİŞB ölçeği skorları yüksektir.

Önceden yapılan çalışmalarda yaşam stresinin, kronik hastalıkların, sosyal destek eksikliğinin ve eş şiddetinin depresyon için risk faktörü olduğu vurgulanmıştır (18, 33). Howard ve arkadaşları (2013) eş şiddeti yaşayan kişilerde anksiyete, depresyon ve posttravmatik stres bozukluğu semptomlarının daha yaygın görüldüğünü saptamıştır(3). Calgary, Alberta’da eş şiddeti yaşayan kadınlarda mental sağlık sorunlarının iki kat fazla yaşandığı belirtilmiştir (25). Benzer olarak Çin’de anksiyete ve depresyon semptomları ile gebelikte eş şiddeti arasında pozitif korelasyon bulunduğu saptanmıştır (24).

Bu araştırmanının bazı kısıtlılıkları bulunmaktadır.

İlk olarak bu çalışma hastaneye başvuran gebelerde yürütülmüş bir çalışmadır. Bu nedenle araştırma sonuçları Türkiye’ye genellenemez. İkinci olarak depresyon, yalnızlık ve şiddete maruz kalma oldukça hassas konular olup, bazı kadınlar utandıkları için bu durumu açıklayamamış olabilir. Üçüncü olarak gebelikte yalnızlık daha önceden yapılan çalışmalarda incelenmediği için bu konuda araştırma olmadığından yalnızlık ile ilgili veriler diğer araştırma sonuçları ile tartışılamamıştır.

SONUÇ

Bu çalışmada gebelik döneminde şiddet yaşayan kadınlarda yalnızlık ve depresyon semptomlarının arttığı; kırsal alanda yaşayan, gelir seviyesi düşük ve doğum sayısı fazla olan kadınlarda eş şiddetinin daha yaygın olduğu, depresyon ve yalnızlık semptomlarının artış gösterdiği bulunmuştur. Bu araştırma sonuçları doğrultusunda önerilerimiz;

Antenatal depresyon prenatal bakım veren sağlık çalışanlarının önemle üzerinde durması gerekli bir sağlık sorunu olup, kadınların emosyonel sağlığı değerlendirilmeli, depresif semptomları yaşayan gebelerin tedavilerinin sağlanması ve desteklenmesi önemlidir. Antenatal depresyon, gebelik öncesi depresyon tanısı olan, ailede depresyon öyküsü bulunan, kırsal alanda ve gecekondu tipi evde yaşayan gebelerde daha fazla görülmektedir. Bu nedenle birinci basamakta çalışan sağlık personellerinin ev ziyaretine daha önem vermesi ile depresyonun erken tanısı ve tedavisi ve bu gebelerde olumlu sağlık davranışları geliştirmede yarar sağlayabilir.

Antenatal izlemler sırasında depresif belirtiler yaşayan kadınların şiddete maruz kalma durumu mutlaka incelenmelidir. Bu gebelere sunulacak destek ve danışmanlık gebenin fiziksel ve ruhsal sağlığına katkı sağlayacaktır.

Gebelik öncesinde şiddete maruz kalan gebeler, gebelik sürecinde şiddete maruz kalmakta bu gebelerde depresyon ve yalnızlık artmaktadır. Aile içi şiddet izole bir defalık bir süreç olmayıp, meydana gelen şiddet tekrarlanmaktadır. Bu nedenle topluma aile içi şiddetin doğal ve görmezlikten gelinir bir durum olmadığının anlatılması, aileyi korumaya yönelik önlemlerin temel alınarak şiddetin yasalar çerçevesinde suç olduğu konusunda toplumu bilinçlendirme programlarının düzenlenmesi yararlı olabilir. Bununla birlikte kadınların şiddeti açıklayabilmelerini sağlayacak kurumsal mekanizmaların yaygınlaştırılması önemlidir.

Öğrenim durumu yüksek, çalışan, geç evlenen kadınlarda aile içi şiddet daha az görülmektedir. Bu nedenle kadının okullaşma oranının artırılması ve gelişmesine destek sağlanması kadının hem eğitim seviyesini yükseltecek ve meslek edinmesini sağlayarak para getiren bir işte çalışmasını sağlayacaktır.

Gelir düzeyi düşük olan gebelerde depresif semptomlar ve şiddet daha fazla görülmektedir. Kadının ve erkeğin para kazanabileceği düzenli bir işe sahip olması açısından kadını ve erkeği üretken kılma çabaları ve projeleri desteklenmelidir.

Gebelik, doğum ve çocuk sayısı fazla olan ailelerde depresif semptomlar ve aile içi şiddet fazla görüldüğü için evlenecek çiftlere aile sağlığı ve uygun doğum kontrol yöntemleri konusunda daha iyi bilgi verilmesi yararlı olacaktır. Planlanmamış ve istenmeyen gebelikler prenatal dönemde özellikle ele alınması gereken risk grubu olup, bu gebelere doğum kontrol yöntemleri danışmanlığı sunulması ile bu gebeliklerin plansız olması önlenebilir. Bu durumda gebenin mental sağlığına katkıda bulunulabilir.

(9)

KAYNAKLAR

1. Yanikkerem E, Karadas G, Adigüzel B, Sevil U. Domestic violence during pregnancy in Turkey and responsibility of prenatal healthcare providers. American Journal of Perinatology. 2006; 23(2): 93-103.

2. Stöckl H, Filippi V, Watts C, Mbwambo JK. Induced abortion, pregnancy loss and intimate partner violence in Tanzania: a population based study. BMC Pregnancy Childbirth. 2012;

5(12): 12.

3. Howard LM, Oram S, Galley H, Trevillion K, Feder G.

Domestic violence and perinatal mental disorders: a systematic review and meta-analysis. PLoS Med. 2013;

10(5):e1001452.

4. Taillieu TL, Brownridge DA. Violence against pregnant women: prevalence, patterns, risk factors, theories, and directions for future research. Aggression and Violent Behavior. 2009; 15(1): 14-35.

5. Karacam Z, Ancel G. Depression, anxiety and influencing factors in pregnancy: a study in a Turkish population.

Midwifery. 2009; 25(4): 344-56.

6. Garcia-Moreno C, Jansen HA, Ellsberg M, Heise L, Watts CH.Prevalence of intimate partner violence: findings from the WHO multi-country study on women’s health and domestic violence. Lancet. 2006; 368(9543): 1260-69.

7. Gelaye B, Lam N, Cripe SM, Sanchez SE, Williams MA.

Correlates of violent response among Peruvian women abused by an intimate partner.Journal of Interpersonal Violence.2010; 25(1): 136-51.

8. Directorate General on the Status of Women (DGSW). 2009.

National research on domestic violence against women in Turkey. http://www.ksgm.gov.tr/tdvaw/doc/Main_report.

pdf [Erişim Tarihi: 02.07.2015].

9. Altinay AG, Arat Y. Violence against women in Turkey, a nationwide survey. İstanbul: Punto Publishing Solutions;

2009. http://research.sabanciuniv.edu/11418/1/Violence_

Against_Women_in_Turkey.pdf [Erişim Tarihi: 16.09.2015].

10. Guvenc G, Akyuz A, Cesario S. Intimate partner violence against women in Turkey: A synthesis of the literature.

Journal of Family Violence. 2014; 29(3): 333-341.

11. Yanıkkerem E, Saruhan A. 15–49 yaş evli kadınların aile içi şiddet konusunda görüşlerinin ve aile içi şiddete maruz kalma durumlarının incelenmesi. Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor. 2005; 11(2): 198-204.

12. Karaoglu L, Celbis O, Ercan C, Ilgar M, Pehlivan E, Gunes G, et al. Physical, emotional and sexual violence during pregnancy in Malatya, Turkey. European Journal of Public Health. 2005; 16(2): 149-56.

13. Perales MT, Cripe SM, Lam N, Sanchez SE, Sanchez E, Williams MA. Prevalence, types, and pattern of intimate partner violence among pregnant women in Lima, Peru.

Violence against Women. 2009; 15(2): 224-50.

14. Güler N. Gebelikte eşi tarafından kadına uygulanan fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik şiddet ve ilişkili faktörler.

Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi. 2010; 3(2): 72-7.

15. Şahin EM, Yetim D, Öyekçin DG. Edirne’de kadına yönelik eş şiddeti yaygınlığı ve kadınların şiddete karşı tutumları.

Cumhuriyet Tıp Dergisi.2012; 34(1): 23–32.

16. Das S, Bapat U, ShahMore N, Alcock G, Joshi W, Pantvaidya S, et al. Intimate partner violence against women during and after pregnancy: a cross-sectional study in Mumbai Slums.

BMC Public Health. 2013; 9(13): 817.

17. Kouyoumdjian FG, Calzavara LM, Bondy SJ, O’Campo P, Serwadda D, Nalugoda F, et al. Risk factors for intimate partner violence in women in the Rakai community cohort study, Uganda, from 2000 to 2009. BMC Public Health.

2013; 10(13): 566.

18. Melville JL, Gavin A, Guo Y, Fan MY, Katon WJ. Depressive disorders during pregnancy: prevalence and risk factors in a large urban sample. Obstetric Gynecology. 2010; 116(5):

1064-70.

19. Miyake Y, Tanaka K, Arakawa M. Employment, income and education and prevalence of depressive symptoms during pregnancy: the Kyushu Okinawa maternal and child health study. BMC Psychiatry. 2012; 19(12): 117.

20. Nasreen HE, Kabir ZN, Forsell Y, Edhborg M. Prevalence and associated factors of depressive and anxiety symptoms during pregnancy: a population based study in Rural Bangladesh. BMC Womens Health. 2011; 2(11): 22.

21. Faisal-Cury A, Menezes PR. Antenatal depression strongly predicts postnatal depression in primary health care.

RevistaBrasileira de Psiquiatria. 2012; 34(4): 446-50.

22. Yanikkerem E, Ay S, Piro N. Planned and unplanned pregnancy: Effects on health practice and depression during pregnancy. Journal of Obstetrics and Gynaecology Research. 2013; 39(1): 180-7.

23. Yanikkerem E, Ay S, Mutlu S,Goker A. Antenatal depression: prevalence and risk factors in a hospital based Turkish sample. Journal of Pakistan Medical Association.

2013; 63(4): 472-7.

24. Crempien RC, Rojas G, Cumsille P, Oda MC. Domestic violence during pregnancy and mental health: exploratory study in primary health centers in Peñalolén . ISRN Obstetrics Gynecology. 2011: 265817.

25. Malta LA, McDonald SW, Hegadoren KM, Weller CA,Tough SC. Influence of interpersonal violence on maternal anxiety, depression, stress and parenting morale in the early postpartum: a community based pregnancy cohort study.

BMC Pregnancy Childbirth. 2012; 15(12): 153.

26. Nicolaisen M, Thorsen K. Loneliness among men and women – a five-year follow-up study. Aging & Mental Health.

2014; 18(2): 194-206.

27. Aartsen M, Jylhä M. Onset of loneliness in older adults:

Results of a 28 year prospective study. European Journal of Ageing. 2011; 8(1): 31–8.

28. Hisli N. Beck depresyon envanterinin geçerliği üzerine bir çalışma. Türk Psikoloji Dergisi.1988; 6(22): 118-22.

29. Russell D, Peplau LA, Cutrona CE. The revised UCLA Loneliness Scale: concurrent and discriminant validity evidence. Journal of Personality and Social Psychology.

1980; 39(3): 472-480.

30. Demir A. UCLA yalnızlık ölçeğinin geçerlik ve güvenirliği.

Psikoloji Dergisi. 1989; 7(23): 4-18.

31. Gözüyeşil E, Şirin A,Çetinkaya Ş. Gebe kadınlarda depresyon durumu ve bunu etkileyen etmenlerin incelenmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi. 2008; 3(9): 40-62.

32. Efe ŞY, Ayaz S. Kadına yönelik aile içi şiddet ve kadınların aile içi şiddete bakışı. Anadolu Psikiyatri Dergisi. 2010;

11(1):23-9.

33. Silva EP, Ludermir AB, Araújo TV, Valongueiro SA.

Frequency and pattern of intimate partner violence before, during and after pregnancy. Revista de Saúde Pública.

2011; 45(6): 1044-53.

© GATA. This is an open access article licensed under the terms of the Creative Commons Attribution Non-Commercial License (http://creativecommons.org/licenses/by-nc/3.0/) which permits unrestricted, noncommercial use, distribution and reproduction in any medium, provided the work is properly cited.

Source of Support: Nil, Conflict of Interest: None declared

Referanslar

Benzer Belgeler

Anket formunda su deposu varlığı, kaç yıldır su deposunu kullandıkları, su deposunun hacmi, konumu, yapıldığı madde, havalandırma bacasının olup olmadığı

Günümüzde bilgi depolama teknolojisinin çok üstün bir düzeye ulaşmasına rağmen, tümüyle eğitim sistemimiz bilinenlerin (kitapta yazılı olanların)

Felsefenin İslam dünyasına, ilk önce Yunanca’dan yapılan çeviriler yoluyla girmesi gibi, Batıya da felsefe İslam felsefesinden yapılan çevirilerle girmiştir.. Fakat

Sinop Yöresinde Kırsal Kesimde Yaşayan İnsanlarda Babesia microti Seroprevalansı.. Ömer POYRAZ 1 , Turabi

Araştırma bölgesinde kişi başına düşen yıllık ortalama süt tüketim miktarı (kentsel alanda 4.15 litre açık süt ve 5.87 litre uzun ömürlü süt, kırsal

Çalışmamızın sonuçları kırsal ve kentsel bölgede yaşayan olgular arasında yaş, cinsiyet, sigara alışkanlığı, meslek ve tümör tipi dağılımı açısın- dan

Akkuș ve arkadaşları (2011), Kars’ta hayvancılıkla uğraşan insanların %84,5’inin pastörize edilmemiş süt ve süt ürün- leri tükettiğini (15); Turhan ve

Son dönemde sürdürülebilir tarım, ekolojik tarım, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları gibi tarımsal yaklaşımlarda bu gelişimi desteklemekte ve ortaya çıkan bir