• Sonuç bulunamadı

Tünel kalıp konut uygulamalarında kullanıcı konforunun irdelenmesi: İzmir örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tünel kalıp konut uygulamalarında kullanıcı konforunun irdelenmesi: İzmir örneği"

Copied!
296
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜNEL KALIP KONUT UYGULAMALARINDA

KULLANICI KONFORUNUN ĠRDELENMESĠ

ĠZMĠR ÖRNEĞĠ

Dilek TEZGELEN

Kasım, 2012 ĠZMĠR

(2)

TÜNEL KALIP KONUT UYGULAMALARINDA

KULLANICI KONFORUNUN ĠRDELENMESĠ

ĠZMĠR ÖRNEĞĠ

Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Yüksek Lisans Tezi

Mimarlık Bölümü, Yapı Bilgisi Anabilim Dalı

Dilek TEZGELEN

Kasım, 2012 ĠZMĠR

(3)
(4)

iii

Tez çalıĢmam süresince değerli bilgileri ve katkılarıyla araĢtırmama yön veren sayın Yard. Doç. Dr. Özgül Yılmaz KARAMAN‟A, tez çalıĢmam süresince manevi desteğini esirgemeyen sevgili eĢime ve çocuklarıma teĢekkür ederim.

(5)

iv

ÖZ

Konut, yaĢamımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz, en temel ihtiyacımız olan barınma ihtiyacına cevap veren, bizi ve kiĢiliğimizi yansıtan mekanlardır. Konut üretiminde tünel kalıp sistemler kent merkezinden kent çeperlerine farklı alanlarda, yüksek gelirliden dar gelirliye farklı sosyal statüden insanları etkilemekte ve giderek uygulama alanı artmaktadır.

Bu tespitten yola çıkarak, konut kullanıcısının memnuniyetinin araĢtırılması, konunun ana çizgisini belirlemiĢtir. Öncelikle „yapıda kullanıcı konforu‟ kavramı

araĢtırılmıĢ, ardından tünel kalıp sistemin sağladıkları/sağlayamadıkları

sorgulanmıĢtır.

Bu çalıĢmada Ģu adımlar izlenmiĢtir:

Birinci bölümde konuya giriĢ yapılarak çalıĢma tanıtılmıĢ, amaçlar, konunun kapsamı ve yöntemi belirtilmiĢtir.

Ġkinci bölümde yapı konforu kavramı ele alınmıĢ, çevreyle uyumlu bina tasarımı ve bu konuda geliĢtirilen kavramlarla birlikte Dünya‟da ve Türkiye‟de yapılan çalıĢmalar araĢtırılmıĢtır. Konutlarda iç ortam konforu konusunun sorgulanmasıyla, kullanıcı konforunu belirleyen altı ana parametre belirlenmiĢtir: Isıl Konfor, Görsel Konfor, ĠĢitsel Konfor, Nem-Rutubet Kontrolü ve Havalandırma, Tasarım Kalitesi. Bu beĢ parametrenin sağlanması için gereken detaylar, bölüm içinde tartıĢılmıĢtır.

Üçüncü bölümde tünel kalıp sisteminin yapısal özellikleri ele alınmıĢtır. Sistemin bazı teknik kısıtları belirlenerek bunlara çözüm önerileri getirilmiĢtir.

Dördüncü bölümde ise tünel kalıp sistemle üretilen yapılardan 2008 ısı yalıtım yönetmeliği öncesi ve sonrasında olmak üzere dört ayrı toplu konut bölgesi

(6)

v anket çalıĢması ve değerlendirilmesi yapılmıĢtır.

BeĢinci bölümde ise tüm bu literatür taraması, bilgi ve anket sonuçları ortak bir değerlendirme yapılarak, tünel kalıp sistemlerdeki kullanıcı memnuniyeti değerlendirilmiĢtir. Sistemin avantajları ve dezavantajları ortaya konarak, bundan sonra da teoride ve uygulamada tünel kalıp konusunda çalıĢacak olan herkese bir ıĢık tutabilmesi amaçlanmıĢtır.

(7)

vi

ABSTRACT

Houses are spaces where we spend most of our lives, meeting our accommodation needs and reflecting us and our personality. The tunnel formwork systems are effective in house production. They appeal to the people in different social status varying from high-incomers to low-incomers from the city center to the peripheries of city.

Based on such determination, the satisfaction of house user set forth the main line of work. In other words, user‟s comfort has been studied preferentially and then tunnel formwork system has been questioned in terms of its provides and not provides.

In this study, the following steps were taken;

Firstly, the study is been introduced and objectives, scope and method of the subject are defined.

In second chapter, concept of comfort is discussed in buildings, environmentally friendly building design were investigated in the world and in Turkey with developments of its concepts . Six parameters have been ascertained to determine the user‟s comfort, by interrogating the comfort of interior space in the houses: The thermal comfort, visual comfort, audio comfort, humidity and moisture control and design quality. Details for achieving those six parameters are discussed in this chapter.

In third chapter, structural characteristic of tunnel formwork system is sort out. Solutions are considered for some of the technical constraints are determined of the system.

(8)

vii

four different mass houses manufactured with tunnel formwork system in Ġzmir have been investigated. These are: Gaziemir Emlak Bankası Houses, TOKI Uzundere Houses, MaviĢehir Stage I and MaviĢehir Soyak Houses. After providing general information about all these mass houses, the surveys applied to the users have been evaluated.

In the fifth part, all of this literature, information, and a common evaluation result of the survey done, user satisfaction was evaluated of tunnel formwork systems. It is aimed to guide to whom will use tunnel formwork system theoretical or practical by showing advantages and disadvantages of the system.

(9)

viii

Sayfa

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ SONUÇ FORMU ... ii

TEġEKKÜR ... iii ÖZ ... iv ABSTRACT ... vi BÖLÜM BĠR – GĠRĠġ ... 1 1.1 Konunun Amacı ... 2 1.2 Kapsam ve Yöntem ... 2

BÖLÜM ĠKĠ – KONUTLARDA KULLANICI KONFORU SAĞLAMAYA YÖNELĠK ESASLAR ... 3

2.1 Yapı Konforu Tanımı ... 3

2.2 YapılaĢmıĢ Çevrenin Ġnsan ve Toplum Sağlığına Olan Etkileri ... 4

2.3 Çevreye Uyumlu Bina Tasarımı ... 5

2.3.1 Binaların Çevresel Etkilerini YaĢam Döngüsü Değerlendirmesi ile Ölçen yöntemler ... 11

2.3.2 Sürdürülebilir Tasarıma Örnek YaklaĢımlar ... 14

2.3.3 Enerjinin Verimli Kullanılmasına Yönelik Uygulama ve Yönetmelikler ... ... 20

2.4 Nitelikli Konut Tasarımı ... 25

2.4.1 Isıl Konfor ... 26

2.4.1.1 Isı Yalıtımı ... 27

2.4.1.2 Yapı Elemanlarında Isı Yalıtım Esasları... 28

2.4.1.3 Uygulama Alanlarına Göre Kullanılan Isı Yalıtım Malzemeler ... 31

2.4.2 Görsel Konfor ... 41

2.4.2.1 Görsel Konfor-Aydınlatma ĠliĢkisi ... 41

(10)

ix

2.4.3.2 Gürültünün Özellikleri ve Sınıflandırılması ... 49

2.4.3.3 Yapı Elemanlarında Sesin Ġletimi ... 51

2.4.3.4 Yapı Elemanlarında Sesin Yalıtımı ... 53

2.4.3.5 Ses Yalıtım Malzemeleri ve Özellikleri ... 59

2.4.4 Nem-Rutubet Kontrolü ve Havalandırma ... 62

2.4.3.1 Nem ve YoğuĢma ... 64

2.4.3.2 Koku ve Havalandırma ... 67

2.4.3.3 Betonarme Yapılarda Korozyon ... 68

2.4.3.3.1 Suyun Yapı Elemanlarına GiriĢi ... 69

2.4.3.3.2 Yapının Sudan Korunumu ... 71

2.4.5 Tasarım Kalitesi ... 76

BÖLÜM ÜÇ – KONUT VE TÜNEL KALIP SĠSTEMĠ ... 81

3.1 Konut Sorunu ... 81

3.2 Ġzmir‟deki Toplu Konut Uygulamaları ... 85

3.3 Tünel Kalıbın Türkiye‟deki GeliĢim Süreci ... 87

3.3.1 Tünel Kalıp Sisteminin Genel Özellikleri ... 90

3.3.2 Sistemin UygulanıĢı ... 98

3.3.3 Sistemde Yapıyı OluĢturan Diğer BileĢenler ... 103

3.3.4 Tünel Kalıp Sistemine Bağlı Teknik Kısıtlamalar ... 106

3.3.5 Tünel Kalıp Sistemine Bağlı Tasarım Kısıtlamalar ... 109

BÖLÜM DÖRT – ĠZMĠR’DEKĠ TÜNEL KALIP YAPI ÖRNEKLERĠNDE KULLANICI KONFORUNUN ARAġTIRILMASI VE ANKET ÇALIġMASI ... ... 120

4.1 2008 Isı Yalıtım Yönetmeliği Öncesi YapılmıĢ Olan Gaziemir Emlak Bankası II. Etap Konutları ile MaviĢehir Emlak Bankası I. Etap Konutlarının Tanıtımı, Anket Sonuçları ve Sonuçların Değerlendirilmesi ... 126

(11)

x

4.1.1.2 Gaziemir Emlak Bankası 2. Etap Evleri Anket Değerlendirmesi .. 131

4.1.1.2.1 Kullanıcı Profiline iliĢkin değerlendirmeler ... 131

4.1.1.2.2 Yapım sistemine iliĢkin değerlendirmeler... 135

4.1.1.2.3 Mekân memnuniyeti ve tasarım kalitesine iliĢkin değerlendirmeler ... 136

4.1.1.2.4 Isısal konfor ... 142

4.1.1.2.5 Nem ve rutubet kontrolü ... 144

4.1.1.2.6 ĠĢitsel Konfor ... 146

4.1.2 MaviĢehir I.Etap Evleri ... 148

4.1.2.1 Genel Bilgiler ... 148

4.1.2.2 MaviĢehir Emlak Bankası I.Etap Evleri Anket Değerlendirmesi .. 153

4.1.2.2.1 Kullanıcı Profiline iliĢkin değerlendirmeler ... 153

4.1.2.2.2 Yapım sistemine iliĢkin değerlendirmeler... 156

4.1.2.2.3 Mekân memnuniyeti ve tasarım kalitesine iliĢkin değerlendirmeler ... 158

4.1.2.2.4 Isısal konfor ... 164

4.1.2.2.5 Nem ve rutubet kontrolü ... 165

4.1.2.2.6 ĠĢitsel Konfor ... 166

4.1.3 2008 Isı Yalıtım Yönetmeliği Öncesi Yapılan Gaziemir II. Etap konutları ile Emlak Bankası MaviĢehir I.Etap konutlarına Ait Tespit ve Analizler ... ... 168

4.1.3.1 Vaziyet planında yerleĢime dair tespitler ve değerlendirmeler ... 169

4.1.3.2 Bloklara dair tespitler ve değerlendirmeler ... 170

4.1.3.3 Mekansal Özellikler Bağlamında yapılan tespit ve değerlendirmeler . ... 174

4.1.3.4 Uyguma Detayları Bakımından yapılan tespit ve değerlendirmeler ... 177

4.2 2008 Isı Yalıtım Yönetmeliği Sonrası YapılmıĢ Olan Toki Uzundere Evleri ve Soyak MaviĢehir Evlerinin Tanıtımı, Anket Sonuçları ve Sonuçların Değerlendirilmesi ... 183

(12)

xi

4.2.1.2 TOKĠ Uzundere Evleri Anket Sonuçları... 188

4.2.1.2.1 Kullanıcı Profiline iliĢkin değerlendirmeler ... 192

4.2.1.2.2 Yapım sistemine iliĢkin değerlendirmeler... 194

4.2.1.2.3Mekân memnuniyeti ve tasarım kalitesine iliĢkin değerlendirmeler ... 194

4.2.1.2.4 Isısal konfor ... 201

4.2.1.2.5 Nem ve rutubet kontrolü ... 203

4.2.1.2.6 ĠĢitsel Konfor ... 204

4.2.1 Soyak MaviĢehir Evleri ... 206

4.2.1.1 Genel Bilgiler ... 206

4.2.1.2 Soyak MaviĢehir Evleri Anket değelendirmesi ... 210

4.2.1.2.1 Kullanıcı Profiline iliĢkin değerlendirmeler ... 210

4.2.1.2.2 Yapım sistemine iliĢkin değerlendirmeler... 213

4.2.1.2.3Mekân memnuniyeti ve tasarım kalitesine iliĢkin değerlendirmeler ... 214

4.2.1.2.4 Isısal konfor ... 220

4.2.1.2.5 Nem ve rutubet kontrolü ... 222

4.2.1.2.6 ĠĢitsel Konfor ... 222

4.2.3 2008 Isı Yalıtım Yönetmeliği Sonrası YapılmıĢ Olan TOKĠ Uzundere Evleri ve SOYAK MaviĢehir Evlerine Ait Değerlendirmeler ... 224

4.3 Belirlenen Parametreler Bazında Seçilen Tüm ÇalıĢma Alanlarının Değerlendirilmesi ... 240

4.3.1 ÇalıĢma alanlarında Kullanıcı profili değerlendirmesi ... 240

4.3.1.1 Ev sahipliği durumu ... 241

4.3.1.2 Kullanıcı profili değerlendirmesi ... 242

4.3.2 ÇalıĢma alanlarında Yapım sistemine dair kullanıcı bilinç düzeyinin ölçülmesi ... 242

4.3.3 ÇalıĢma alanlarında iç mekan memnuniyeti ve tasarım kalitesinin değerlendirilmesi ... 243

(13)

xii

4.3.4.1 ÇalıĢma alanlarında Isısal konfor değerlendirilmesi... 246

4.3.4.1.1 Çatı Katların Isısal konfor değerlendirilmesi ... 247

4.3.4.1.2 Ara katların Isısal konfor değerlendirilmesi... 247

4.3.4.1.3 Zemin katların Isısal konfor değerlendirilmesi ... 248

4.3.4.2 ÇalıĢma alanlarında Nem-rutubet kontrolü değerlendirilmesi ... 249

4.3.4.2.1 Çatı katların nem-rutubet konrolü değerlendirmesi ... 249

4.3.4.2.2 Ara katların nem-rutubet konrolü değerlendirmesi ... 250

4.3.4.2.3 Zeminı katların nem-rutubet konrolü değerlendirmesi ... 251

4.3.4.3 ÇalıĢma alanlarında ĠĢitsel konfor değerlendirmesi ... 251

4.3.4.3.1ÇalıĢma alanlarında Çatı katların ĠĢitsel konfor değerlendirilmesi ... 252

4.3.4.3.2 ÇalıĢma alanlarında Ara katların ĠĢitsel konfor değerlendirilmesi ... 253

4.3.4.3.3 ÇalıĢma alanlarında Zemin katların ĠĢitsel konfor değerlendirilmesi ... 253

4.3.5 ÇalıĢma alanlarının; Çevresel beklentiler, Aidiyet ve güvenlik hissi anket değerlendirmesi ... 253

4.3.5.1 Güvenlik değerlendirmesi ... 254

4.3.5.2 Aidiyet değerlendirmesi ... 255

4.3.5.3 Çevre ile kurduğu iliĢki değerlendirmesi ... 256

BÖLÜM BEġ – SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME ... 262

KAYNAKLAR ... 269

ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... 275

(14)

1

BÖLÜM BĠR GĠRĠġ

YaĢanılan mekanların konfor koĢulları hem fiziksel hem de psikolojik sağlığımızı önemli ölçüde etkilemektedir. Modern dünyada günümüzün büyük bir kısmı iç mekanlarda geçmekte olup, bu bağlamda iç mekan konforu önem kazanmaktadır. Bu mekanların baĢında da, hayatımızın büyük bir kısmını geçirdiğimiz konutlarımız gelmektedir.

Dünyada giderek artan enerji sıkıntıları, insanları yenilenebilir enerji kaynaklarına, daha az enerji tüketen daha konforlu mekan arayıĢına itmiĢtir. Binaların enerji tüketimi denetim altına alınırken, ülkemizde de 14/6/2000 tarihinde ısı yalıtım yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle konuya verilen önem artmıĢtır. Böylece enerjiyi verimli kullanan, sürdürülebilir, konforlu mekanlar üretmek, tasarımcıların ve uygulayıcıların amaçları olmuĢtur.

Sosyal, fiziksel ve toplumsal bir birim olan konut kavramını Türkiye koĢullarında incelediğimizde Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası geliĢen kentlerde göç, çarpık kentleĢme, gecekondulaĢma gibi sorunlar ve buna çözüm olarak geliĢtirilen toplu konut/sosyal konut projeleri, yetersiz mekan kaliteleri ile hep tartıĢma konusu olmuĢtur. Günümüzde ise artık „lüks‟ olarak değerlendirilebilecek toplu konut örnekleri uygulanmakta, kentsel dönüĢüm projeleri hayata geçirilmektedir.

Politik bir takım kararlar sonucu son 10 yılda, ülkemizde, devlet-özel kurum iĢbirliği ile üretilen toplu konutlarda, hızlı ve pratik çözümler sunan tünel kalıp sistemi yaygın hale gelmiĢtir. Geleneksel yöntemlerle uygulanan geliĢmiĢ kalıp teknolojisi kullanan tünel kalıp sistemi hızlı olmakla beraber yaĢam kalitesi, iç mekan konforu açısından halen sorgulanmaktadır. Ġç mekan konforu ise; ısıl, görsel, iĢitsel konfor, nem-rutubet kontrolü, tasarım kalitesi gibi parametrelerle değerlendirilmektedir.

(15)

1.1 Konunun Amacı

Bu tespitlerden hareketle, Ġzmir özelinde tünel kalıp sistemle inĢa edilmiĢ lüks konut örneği olarak tanımlanan MaviĢehir Soyak Evleri‟nin (2008), MaviĢehir I.Etap Konutları‟nın (1995) incelenmesine karar verilmiĢtir. Sosyal konut örneği olarak da Gaziemir Emlak Bankası Evleri (1989-1995) ile TOKĠ Uzundere Evleri (2009) incelenmektedir. Yakın geçmiĢte, tünel kalıp sistemi ile üretilmiĢ bu konutların kullanıcı konforu açısından yeterliliği sorgulanarak, projelendirme ve uygulama aĢamasında verilen kararlar, kullanıcılar ile beraber değerlendirilecektir.

ÇalıĢmanın ana hedefi, günümüzde artan enerji etkin bina kavramına dikkat çekerek, uygulanmıĢ örneklerin doğru ve yanlıĢlarını tespit edip, bundan sonra yapılacak örnekler için enerjiyi daha verimli kullanan, daha konforlu, uzun ömürlü konut üretimine ıĢık tutmaktır.

1.2 Kapsam ve Yöntem

Bu çalıĢmada ülkemizdeki konut sorunu kavramı ve Ġzmir‟deki yaklaĢımlar değerlendirilmiĢ, tünel kalıp sistemin geliĢimi bu bağlamda irdelenmiĢtir. Yapım sistemi olarak tünel kalıp sistem araĢtırılmıĢ, uygulanan detaylar incelenmiĢtir. Bu inceleme iç mekan konforu için gerekli parametreler üzerinden 5 ana baĢlıkta ısıl konfor, görsel konfor, iĢitsel konfor, nem kontrolü ve tasarım kalitesi irdelenmiĢtir.

ÇalıĢma alanı olarak, Binalarda Isı Yalıtım Yönetmeliği‟nin zorunlu hale geldiği 2008 yılı öncesi ve sonrasından 2 örnek seçilmiĢtir. 2008 öncesi Gaziemir Emlak Bankası ve MaviĢehir I.Etap Evleri ve 2008 sonrası TOKĠ Uzundere ve Soyak MaviĢehir Evleri olarak belirlenmiĢtir. Sonrasında çalıĢma alanı olarak belirlenen konutlar incelenmiĢ, konfora dair yalıtım çözümleri değerlendirilmiĢtir. Kullanıcı üzerinde yapılan anketlerle de, yaĢayanların gözünden konfor koĢullarının değerlendirmesi yapılmıĢtır. Böylece hem tasarımcı hem de kullanıcı gözünden kullanıcı konforu, tünel kalıp sistem üzerinden araĢtırılarak, mevcut durumun tespiti ve gelecek için çözüm önerilerinin geliĢtirilmesi amaçlanmıĢtır.

(16)

3

BÖLÜM ĠKĠ

KONUTLARDA KULLANICI KONFORU SAĞLAMAYA YÖNELĠK ESASLAR

2.1 Yapı Konforu Tanımı

Konfor durumu, fizyolojik açıdan insanın çevresine minimum düzeyde enerji harcayarak uyum sağlayabildiği ve psikolojik açıdan çevresinden hoĢnut olduğu koĢullar takımı olarak tanımlanabilir. (ORAL ve EFE, 2010) YaĢam kalitesi, yaĢam biçimi ve mekan arasındaki uyumdur. Mekan kalitesi, kullanıcının yaĢam kalitesini doğrudan etkilemektedir. YaĢanılan mekanın içindeki konfor Ģartları, iklimsel, iĢitsel, görsel konfor Ģartları olup, insanların yaĢamlarını hem fiziksel hem de psikolojik olarak rahat ve sağlıklı bir biçimde devam ettirmelerinde önemli rol oynarlar (Güler ve Ülkü, 2007). Ġç mekan konforu için daha tasarım aĢamasında kararlar alınmalı, iklimsel konfor koĢullarını sağlamak için gerekirse teknolojik geliĢmelerden ve mekanik sistemlerden yararlanılmalıdır.

Konfor, göreceli bir kavramdır ve aynı konfor koĢulları altındaki kiĢiler, farklı memnuniyet özellikleri göstermektedirler. Ancak; herkesi memnun edecek ortam Ģartları yaratmak mümkün olamayacağı için, istenilen Ģartlar, çoğunluğun kabul ettiği konfor koĢulları olarak belirlenebilir. Örneğin; Uluslar arası Standart ISO 7730 ısıl konfor ile ilgili olarak en az % 80 kullanıcı memnuniyetini öngörmektedir (Güler ve Ülkü, 2007) Konut çevresinin özellikleri yaĢam kalitesinin en önemli göstergelerinden biridir ve yaĢam kalitesi araĢtırmalarının sonuçları konut çevreleri tasarımlarına doğrudan yansır. Özellikle çocuklar, gençler, emekliler ve çalıĢmayan nüfus komĢuluk çevresinde uzunca süre vakit geçiren gruplardır. Ġyi düzenlenmiĢ ve planlanmıĢ konut çevreleri hem yaĢam kalitesini yükseltir hem de kiĢileri orada yaĢamak için seçime yönlendirir. Sonuç olarak, bir konut çevresi ne kadar iyi planlanmıĢsa o çevreden memnuniyeti o ölçüde arttırır. (Türkoğlu, Bölen, Baran, ve Marans, 2007)

(17)

Konforlu yaĢam, ihtiyaçtan ziyade insanlar için bir haktır. Kullanıcıların yaĢamlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri konutlarda “sağlıklı ve dengeli” yaĢam koĢullarını elde etmek, tasarımcı ve uygulayıcıların öncelikli hedefi olmalıdır.

2.2 YapılaĢmıĢ Çevrenin Ġnsan ve Toplum Sağlığına Olan Etkileri

Endüstri devriminden önce binalar, Vitruvius‟un bahsettiği gibi, insanı doğanın baĢ edemediği etkilerinden koruyan bir araç, dıĢ çevre ile iç çevre arasındaki sınırdır. Ancak bugün, mimaride bina ele alınırken mekanların konfor gereksinimlerine göre iliĢkilendirme yapılır. (Bayer, 2006) Çünkü günümüzde hem tasarımcı hem de kullanıcı, mekan konforunun önemini çok daha iyi bilmektedir.

Endüstri devrimi ile birlikte, enerji tüketimi ve çevresel kirlenme artarken kentsel planlama ve mimari tasarım ölçeğinde gerekli önlemler alınmadığından konutta, sağlıksız ortamlar oluĢmuĢtur. (Bayer, 2006) Ġnsanoğlu bu kısa süre içerisinde geliĢtirdiği ve kullandığı teknolojileri ve ekonomileri ile bugün binlerce yılda ulaĢtığı kültürel ve ekolojik uygarlığı tehlikeye sokmuĢtur. GeliĢtirdiği bu yeni sosyal yaĢam tarzı nedeniyle enerji ihtiyaçları artmıĢ, fosil yakıt tüketimi fazlalaĢmıĢ, doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesi sonucunu doğurmuĢtur.

Kentlerin betonlaĢması ve konutlarda inorganik malzeme kullanımı giderek artmıĢtır. Teknolojinin geliĢmesiyle beton, günümüzde en çok kullanılan yapı malzemesidir ancak betonarme yapılarda oturanların sağlık sorunlarında sürekli artıĢlar yaĢanmaktadır. Henüz kesin olarak ispatlanmamasına karĢın betonun insanın genlerine uygun olmadığı ve fizyolojik olarak olumsuz etkilerin olduğu yönünde Ģüpheler giderek artmaktadır. (Özçuhadar, 2007)

Tasarım ekibinin bir parçası olan mimarın temel görevlerinden biri çevreye duyarlı projeler geliĢtirmektir. Yaratılan çevre konutu kullananlar için, hem ruhsal, hem de fizyolojik etkilere sahiptir ve dolayısıyla insanın üretkenliği kadar binanın iĢletimi ve doğal kaynakların kullanımı üzerinde de etkileri vardır.( ASHRAE, YEġĠL REHBER, 2009) Yapılan araĢtırma ve istatistiklere göre bugün özellikle

(18)

sanayileĢmiĢ bölgelerde yaĢayan insanların %96‟sı yaĢantılarından memnun değildir. Bu oranında %90‟ı fiziksel, biyolojik ya da psikolojik rahatsızlıklar yaĢamaktadır. (Akman, 2004)

Anayasal bazda “Çevre” konusu Türkiye‟de ilk defa 1982 anayasasında 56. maddede “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” olarak gündeme gelmiĢ, ardından 2872 sayılı Çevre Kanunu 09/08/1983‟te yürürlüğe girmiĢtir. Ancak bu kanun üzerinden geçen 23 sene içerisinde çevre ile ilgili konularda ve sorunlarda çok hızlı değiĢimler olmuĢ, dolayısıyla bu kanun oldukça yetersiz kalmıĢtır. “Çevre Kanununda Değerlendirme Yapılmasına Dair” kanun ise 13/5/2006 tarihinde 26167 sayılı resmi gazetede yayınlanmıĢ ve 26 Nisan 2006‟da kabul edilmiĢtir. (Özçuhadar, 2007)

2.3 Çevreye Uyumlu Bina Tasarımı

DıĢ çevre sürekli değiĢirken insan, konforlu bir yaĢam için, tasarımda alınacak doğru kararlarla iç ortamda dengeyi yaratmayı hedeflemektedir. Dolayısıyla mekan organizasyonunda çevresel veriler her zaman önemli bir girdi oluĢturmuĢtur (Raverdy S, 2002). Örneğin Anadolu„daki geleneksel Türk konutunda, odaların açıldığı mekan olan „hayat‟ın konumu, iklim Ģartlarına ve konutun bulunduğu yöreye bağlı olarak değiĢiklik gösterir. Hayat, ılıman ve sıcak bölgelerde dıĢarı ile daha iliĢkili iken soğuk iklim bölgelerinde konutun merkezinde yer alır. Böylece sıcak tutulması daha kolay sağlanmıĢ olur. (Soysal, 2008) 1990ların baĢında Thomas Fisher‟ın oluĢturduğu çevresel mimarinin 5 prensibi( Tablo 2.1) de gösterilmiĢtir. Günümüze kadar tasarım kriterleri saptanırken, vaziyet planı aĢamasında yapı ve çevrenin insana olan etkileri düĢünülmekteydi. Bunu yaparken, arazinin kent merkezine göre konumuna, çevreleyen yapı ve yolların karakterine, yoğunluğuna, yerel özelliklerine ve topografya ya göre çevreye uyumlu bina tasarlanması amaçlanırdı. Ancak günümüzde sadece vaziyet kararları yetmemekte, doğayla uyumlu, doğaya en az zarar veren ve ondan en fazla yararlanma amacını güden tasarımlar ön plana çıkmaktadır. Arazinin bulunduğu yerin iklim (güneĢlenme miktarı ve süresi, ortalama sıcaklık, rüzgar, nem…vb.), bitki örtüsü özelliklerinden

(19)

Tablo 2.1 Fisher‟a göre Çevresel mimarinin 5 prensibi (Özçuhadar, 2007)

Sağlıklı iç çevre

-zararlı gaz veya toksik madde salınımı olmamalı -filtre sistemleri ve bitki kullanımıyla iç atmosferin

kalitesi artırılmalı

Enerji Etkinlik -Minimum enerji -kullanan ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri

oluĢturulmalı.

Ekolojik Malzemeler

-sağlığa zararlı malzeme kullanılmamalı -doğal kaynakların yok edilmemesine dikkat edilmeli

- toksik atık miktarı düĢünülmelidir.

Çevreci Form

-tasarımın araziyle, bölge ve iklimle iliĢkisi düĢünülmeli -enerji etkin ve geri-dönüĢüm kriterleri göz önünde

bulundurulmalı

ve yakın çevredeki coğrafi elemanlardan da yararlanılarak dıĢ çevrenin ısıl kontrolünü sağlamak, günümüz tasarımlarında ön plana çıkmıĢtır. (Bayer, 2006) Çevresel parametrelerin amacı, doğru alınan kararlarla ısıtma, soğutma ve havalandırmayı pasif yöntemlerle sağlayarak aktif enerji tüketimini azaltmaktır. Dünyada sıklıkla görülen enerji etkin ve çevreye duyarlı bu yapılar genel olarak „yeĢil binalar‟ olarak adlandırılmaktadır. Bina tasarım aĢamasında, binanın yer seçimi, tasarımı, yapım tekniği, kullanılan malzemeler, yaĢam döngüsü çerçevesinde bütüncül bir tasarım anlayıĢı ile kullanıcı sağlığı ve konforu için önemli hale gelmektedir.

Çevre Dostu YeĢil Binalar Derneği‟ne (ÇEDBĠK) göre yeĢil binaların avantajları; 1-Binalardan kaynaklanan CO2 salınımının azaltılması

2-ĠnĢaat aĢamasında çevre tahribatının en aza indirilmesi 3-ĠĢletme masraflarının azaltılması

4-Yenilenebilir enerji kullanımını ve geliĢtirilmesinin sağlanması 5-Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemenin değerlendirilmeye alınması

(20)

6-YeĢil çatı uygulaması ile yağmur sularının biriktirilip kullanılması 7-Doğal ıĢıktan yararlanma

8-Enerji tasarrufu sağlanması

9-Yalıtım sistemleri ile ısıtma/soğutma maliyetlerinin azaltılması 10-Binanın değerini arttırması

11-Kullanıcılara daha sağlıklı ve verimli ortam sunulması 12-Kentsel yaĢam alanlarına değer katması

olarak sıralanabilir. (TOKĠ, 2012)

Halen çoğu ülkede enerji için ağırlıklı olarak sınırlı rezervi olan fosil yakıtlar (kömür, petrol, doğalgaz) kullanılmaktadır. Bunun aksine yenilenebilir enerji kaynaklarının çoğu direkt ya da indirekt olarak güneĢten kaynaklanır. GüneĢ ıĢığı ya da güneĢ enerjisi ısınmak ve aydınlanmak için evlerde ve diğer binalarda doğrudan kullanılırken, elektrik üretmek, su ısıtmak, soğutmak ve çeĢitli ticari ve endüstriyel amaçlarla da indirekt olarak kullanılmaktadır.(küreselısınma.org) Yenilenebilir enerji kaynakları güneĢ, su ve rüzgar enerjisi, biyoenerji ve jeotermal enerji olarak sıralanabilir. (Karslı, 2008)

Fosil kaynaklı enerji yerine çevresel değerlere zarar vermeyen yenilenebilir enerjileri kullanılması, zaten enerjisinin %70‟ini ithal eden ülkemiz için önemli bir gerekliliktir.

Türkiye‟de tüketilen enerjinin % 75‟i fosil kaynaklı yakıtlardan sağlanmaktadır. Fosil yakıt kullanımından kaynaklanan sera gazı emisyonları, yeryüzünden yansıyan ıĢınları tutmak suretiyle ısınma etkisi yaratmaktadır. Bu durum küresel ölçekte, ciddi endiĢeler yaratan küresel iklim değiĢikliklerine sebep olmaktadır. Bu nedenlerle çevresel zararların azaltılmasında enerjinin etkin kullanımı kadar elde edildiği kaynağın türü de önemli olmaktadır. (Esin, 2009)

Dünya birincil enerji talebinin 2007-2030 yılları arasında %40 oranında

artacağına iĢaret edilmektedir. Mevcut ihtiyaçlara bugünkü kaynaklar cevap

(21)

enerjilerden ve özellikle güneĢ enerjisinden aktif ve pasif yöntemlerle yararlanarak, yapıların ısıtma, soğutma, aydınlatma ve havalandırılmasında kullanılması mümkündür. YaĢanan enerji krizleri nükleer enerji üretimini zorunluymuĢ gibi gösterse de, son dönemde yaĢanan FukuĢima Nükleer Santral kazasından sonra dünya yenilenebilir kaynakların önemini bir kez daha anlamıĢtır.

Bu konuda 1960 larda farkındalık oluĢmaya baĢlamıĢ, 1962‟de Doğanın ve Doğal Kaynakların korunmasına yönelik Avrupa Uzmanlar Komitesi, 1964 yılında Su Kirliliği Komitesi kurulmuĢtur. Uluslar arası ilk çalıĢmalar 1972‟de Stockholm‟deki BM Ġnsan Çevresi Koneransı ile baĢlamıĢtır. Bununla beraber 5 Haziran „Dünya Çevre Günü‟ ilan edilmiĢtir. 1984‟te BirleĢmiĢ Milletler daveti ile Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu toplanmıĢ ve 1987‟de Brundtland Raporu yayımlanmıĢtır. Raporda „sürdürülebilir kalkınma‟ kavramına değinilmiĢ, öncelikle yönetim anlayıĢı değiĢerek çevre bilincinin arttırılması gerektiği vurgulanmıĢtır. 1992‟de BM Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı‟nda alınan ana kararlar biyolojik çeĢitliliği korumak,çölleĢmenin ve küresel ısınmanın önüne geçme olarak belirlenmiĢtir. (Bayer, 2006)

Türkiye‟de ise; 1983‟te çevresel kirliliği önlemek amacıyla Çevre Kanunu yürürlüğe girmiĢtir. Ardından 1992‟de Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği yayınlanmıĢtır. Dünya ile beraber Türkiye‟de de uygulama bulan Agenda 21 (Yerel Gündem 21), yenilenebilir kaynakların teĢvik edilmesi ve „ekonomik çevre sürdürülebilirliği‟ne dair proje ve program önerilerinin getirilmesini amaçlamaktadır. 1996‟da Ġstanbul‟da yapılan Habitat II zirvesi temelde, „herkes için planlı, yeterli miktarda sağlıklı konut üretildiği bir dünyada sürdürülebilir yerleĢmelerin geliĢmesi‟ konuları ele alınmıĢtır. 2001 yılında düzenlenen Türkiye Enerji Forumunda, Türkiye‟nin gerçek bir enerji planlaması bulunmadığı vurgulanırken yapılan çalıĢmaların AB uyumlaĢtırma olarak kaldığı ve alınan kararların zorunluluk haline getirilemediği belirtilmiĢtir. (Bayer, 2006)

Özellikle fazladan ek maliyet gerektirmeden bazı tasarım önlemleriyle, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanarak yapılarda enerji etkinliği

(22)

sağlanabilmektedir. Türkiye yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları açısından önemli potansiyele sahip bir ülkedir. Coğrafi konumu nedeniyle ortalama yıllık toplam güneĢlenme süresi 2.640 saat (günlük toplam 7,2 saat), ortalama toplam ıĢınım Ģiddeti 1.311 Kwh/m²-yıl (günlük toplam 3,6 Kwh/m²) olduğu tespit edilmiĢtir. GüneĢ enerjisi ile birlikte; rüzgar, jeotermal, hidroelektrik, biyokütle ve yerli linyit kaynaklarından elde edilebilecek elektrik enerjisi için kurulu güç olanaklarının iyi değerlendirilmesi ile ülkemizin, 2010 verileriyle %71‟ler seviyesine ulaĢan enerjide dıĢa bağımlılığını ciddi ölçülerde azaltması söz konusu olabilecektir. Son dönemde özel sektör ile iĢbirliği yapan TÜBĠTAK güneĢ enerjisi, enerji verimliliği, enerji depolama gibi alanlarda özel sektör AR-GE birimlerine ve üniversitelere önemli desteklerde bulunmaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının amacı, sürdürülebilir bir çevre oluĢturmaktır. Yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik kavramları birbiri içine geçmiĢ ve birbirinden beslenen iki kavramdır. Sürdürülebilirlik; „Ekonomik, çevresel ve toplumsal gereksinmelerin, gelecek kuĢakların yaĢam koĢullarına zarar vermeden karĢılanması‟ Ģeklinde tanımlanabilir. Bu tanım ilk kez 1987‟de BirleĢmiĢ Milletler Brundtland Komisyonu raporunda ortaya konmuĢtur. (Karslı, 2008) Bir baĢka tanımla sürdürülebilirlik, bir toplumun, bir ekosistem veya benzer diğer etkileĢimli sistemlerin temel kaynaklarını tüketmeden ve çevreyi olumsuz etkilemeden devamlı iĢleme yeteneğidir (Peterson & Dorsey. 2000).

Sürdürülebilir yapı tasarımında kaynak girdilerinin azaltılması, kaynak çıktılarının geri dönüĢümü veya yeniden kullanımının sağlanması ve etkin bir atık yönetimi ile çevresel kirliliğin azaltılması amaçlanmaktadır. Burada sözü edilen korunması gerekli üç ana kaynak, enerji, su ve malzemedir. (Karslı, 2008). Bununla ilgili Ģema gösterimi aĢağıda (Ģekil 2.1) de gösterilmiĢtir. Sürdürülebilir yapı tasarımının uzun vadede hedefi küresel ölçekte enerji ve kaynak tüketimini azaltmak, yapılı ve doğal çevre üzerinde minimum etkiye sahip yapı olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilir yapı tasarımını, „bölgesel özellikleri ve yapının çevreye verebileceği olumsuzlukları dikkate alarak enerji tasarrufu sağlayan, doğal malzemelerin kullanıldığı, çevreye uyumlu ve zararsız teknolojilerle inĢa edilebilir, uzun ömürlü yapılar tasarlamak‟

(23)

ilkesel yaklaĢımı oluĢturmaktadır. Yapılarda sürdürülebilirlik; ekoloji – kullanıcı konforu ve sağlığı – yapılabilirlik Ģartları olmak üzere üç ana baĢlık altında gruplandırılmıĢtır.

ġekil 2.1 Enerji ve doğal kaynakların korunumu ilkesi uygulama stratejileri (Karslı, 2008)

A – Ekoloji Ģartları, - Çevreye saygı,

- Temiz enerji kullanımı, - Enerji etkileĢimi, - Geri dönüĢüm,

B – Kullanıcı sağlığı ve konfor Ģartları, - Termal Ģartlara uygunluk,

- Görsel Ģartlara uygunluk, - Akustik Ģartlara uygunluk, - Malzemelerin ortama uygunluğu, - Elektromanyetik alanlar,

C – Yapılabilirlik Ģartları,

-Ekonomik olarak yapılabilirlik, -Teknolojik olarak yapılabilirlik,

(24)

Sürdürülebilir bir yapının yaĢam döngüsü 3 evrede incelebilir: Ġlk evre „yapı öncesi‟ olup kentsel-mekansal tasarım, yenilenebilir malzeme seçimi, alanın verimli kullanılması gibi ilk kararları kapsamaktadır. Bu evrede, toplu taĢımaya yakınlık, kent içi ulaĢım olanakları, doğal kaynak kullanıp mekanik sistemlerden uzaklaĢma gibi kavramlarda alınacak kararlar, yapının ömrü boyunca harcayacağı enerji miktarı açısından son derece önemlidir. Ġkinci evre yapı evresidir ve yapının inĢaat ve kullanım aĢamalarının çevresel etkilerini incelemektedir. Bunlar mevcut doğal çevre ile uyumlu olması (örneğin; minimum hafriyat gibi) atıkların geri dönüĢümü, enerji etkin donatı kullanımı sayılabilir. Son evre ise yapı sonrası evredir ve amacı, yapıların yeniden kullanılarak, malzeme ve/veya altyapılarının geri dönüĢümü sağlanarak yeni tüketimlerin önüne geçmek, mevcut kaynakları korumaktır. (Karslı, 2008)

2.3.1 Binaların Çevresel Etkilerini Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi ile Ölçen Yöntemler

Yapı sektörünün kullandığı enerji, tükettiği kaynaklar ve ortaya çıkardığı atıklarla çevreye verdiği zararı kontrol altına almak, mevcut kaynakları korumak ve çevresel sorunları önlemek için uluslar arası alanda standartlar oluĢturulmuĢtur. ÇeĢitli ölçme yöntemleriyle tasarımcıya yol göstermeyi ve kullanıcıyı bilinçlendirmeyi amaçlayan standartların ilki 1990 yılında Ġngiltere‟de BRE (Building Research Establishment) tarafından kullanıma sunulan BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assesment Method) olmuĢtur. Türkçe karĢılığı „Bina AraĢtırma Kurumu Çevresel Değerlendirme Metodu‟ olan BREEM, Ġngiltere‟de uygulanan bir yöntem olup, dünyada yapıların çevresel performanslarını ölçmek için yaygın biçimde kullanılmaktadır. Aynı zamanda da diğer ülkelerde uygulanan metotların oluĢturulmasında örnek teĢkil eden bir analiz modelidir. (Karslı, 2008) Binaların performansının değerlendirildiği çevre kriterleri; enerji, ulaĢtırma, kirlilik, malzemeler, su, arazi kullanımı ve ekoloji ile sağlık ve refah olarak sıralanmıĢtır. Bu baĢlıklar altında sırasıyla ele alınabilecek örnek konular: Binaların CO2

emisyonlarının azaltılması, bina yaĢam döngüsü boyunca enerji etkinliklerinin geliĢtirilmesi, toplu taĢımanın özendirilmesi, küresel ısınmaya ve kirliliğe potansiyel

(25)

katkının azaltılması, sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen malzemelerin kullanımı, alanın ekolojik açıdan iyileĢtirilmesi ve yaĢam kalitesinin yükseltilmesi olarak sayılabilir. (Özçuhadar, 2007)

Benzer Ģekilde Amerika‟da UDGBC (U.S. Green Building Council) tarafından 1993‟te geliĢtirilen „LEED YeĢil Bina Değerlendirme Sistemi‟ binaların tasarım, inĢaat ve iĢletim süreçlerindeki çevresel etkilerini analiz eden bir değerlendirme sistemidir. LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) Sisteminin iĢleyiĢi; kuruma değerlendirme için baĢvuruda bulunan yapı, çevresel performans testinde gereken kredileri toplayana kadar çeĢitli seviyelerde sertifika vermek Ģeklindedir. Çevresel etkiyi azaltmak amacıyla geliĢtirilen metod, çevre ve kullanıcı sağlığının yanı sıra ekonomik iyileĢtirmeleri de hedeflemektedir. Temelinde, yapı için var olan „yeĢil‟ kavramını belli standartlarla tanımlayarak, bu standartları tasarım süreciyle bütünleĢik olarak gerçekleĢtirme düĢüncesi vardır. 6 farklı kategori içinden LEED-H sertifikası konutları incelemektedir. (Kaya, 2012)

LEED-H değerlendirme parametreleri; 1-Yenilik ve tasarım süreci

2-Konum ve bağlantılar 3-Sürdürülebilir yapı alanı 4-Suyun etkin kullanımı 5-Enerji ve hava

6-Malzeme ve kaynaklar 7-Ġç mekan kalitesi

8-Bilinçlendirme ve eğitim

LEED ve BREEM‟den farklı olarak, Almanya tabanlı Alman YeĢil Bina Konseyi‟nin Mayıs 2009‟da çıkardığı DGNB sertifikası da mevcuttur. LEED ve BREEAM‟de olmayan sosyal ve ekonomik faktörleri de içine alan çok kapsamlı bir sertifikadır. DGNB, zaten yüksek olan Alman bina standartlarının üzerine çıkmaya çalıĢtığı için bugünkü haliyle en düĢük seviyesi olan DGNB BRONZ, LEED-Altın ve BREEAM-Çok Ġyiye karĢılık gelmektedir. Bu nedenle Alman sisteminin

(26)

yaygınlaĢması özellikle yapı sektörünü standartlarının yüksek olmadığı ülkelerde zaman alacaktır.

Türkiye‟de de artık çevreci binalar üretilmekte ve bu tür sertifikalar almaktadırlar. Türkiye‟nin ilk LEED sertifikalı binası Ġstanbul Ümraniye‟de 10,000 m2 alan üzerine kurulan Unilever Ofis Binası olmuĢtur. Ġlk BREEAM sertifikalı binası ise 35,000 m2 alan üzerine kurulan Erzurum AlıĢveriĢ Merkezi‟dir. Yine son dönemde BASF‟nin yenilenen Dilovası Fabrikası Yönetim Merkezi binası, 'Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) Gold sertifikası alarak Türkiye‟deki LEED Gold Sertifikalı ilk renovasyon projesi olma özelliği taĢımaktadır. BASF‟nin Gebze‟de

yeni inĢa edilen Yapı Kimyasalları Lojistik ve Teknik GeliĢtirme

Merkezi binası(ġekil 2,2) da LEED Platinum alarak, en yüksek LEED derecesiyle sertifikalanan Türkiye‟deki ilk endüstriyel bina olmuĢtur.

ġekil 2.2 BASF Yapı Kimyasalları Lojistik ve Teknik GeliĢtirme Merkezi Binası, Gebze

Son dönemde BREEAM sertifikasına baĢvuran ve „Very good‟ seviyesinde sertifika alması beklenen Küçükçekmece Belediyesi yeni Belediye Hizmet Binasını bir „yeĢil bina‟ olarak tasarlanmıĢ ve uygulamasına baĢlanmıĢtır. Türkiye‟nin yeĢil

(27)

sertifikalı ilk kamu binası olma özelliğini taĢıyacak çevre dostu belediye binası; izolasyon, ısı yalıtımı, ıĢık kullanımı, enerji üretimi ile ilgili ciddi bir altyapıya dayanmaktadır. Bina, çevreye duyarlı, doğal kaynakların akıllıca kullanımı ve yeĢil çatı özellikleri ile dikkat çekmektedir. Yapının; gece enerjinin taĢımalı olarak buz üretmesi, sabah bu buzu kullanması gibi birçok ayrıntıya ve detaya da sahiptir. Projenin enerji verimliliği ve enerji depolama hakkında farkındalık oluĢturma noktasında önemli bir adım olması beklenmektedir. (Anonim, 2012)

2.3.2 Sürdürülebilir Tasarıma Örnek Yaklaşımlar

Enerji denetimi her ne kadar yönetmeliklerle ve standartlarla sağlanmaya çalıĢılsa da dünyada bu anlamda çok daha hızlı geliĢmeler olmaktadır. Enerji etkin yapılar denildiğinde dünyada DüĢük Enerji Evi (Low Energy House), Sıfır Enerji Binası (Zero Energy Building), Artı Enerji Evi ( Energy Plus House), X Litre Ev (X Litre House) gibi pek çok model üretilmiĢtir ve halen daha çalıĢmalar devam etmektedir. Türkiye‟de de bir takım çalıĢmalar yapılmakta ve yeni uygulama örnekleri görülmektedir. Bunlar arasında pasif ev, multi-konfor bina sayılabilir(Özçuhadar, 2007).

Pasif Ev kavramında yapı içersinde yer alan ısı yükleri göz önüne alınarak yüksek maliyetlerle sıfır enerji gereksinimli ev (güneĢ kolektörleri, fotovoltaik paneller gibi cephe çözümlü evler..v.b) yerine minimum ısıtma enerjisine gereksinim duyan binalar tasarlamak amaçlanmaktadır. “Pasif Evler” çok iyi yalıtılmıĢ, yıllık ısıtma ihtiyacı çok düĢük yani 15 Kwh/m2‟yi geçmeyecek Ģekilde planlanmıĢ dolayısıyla geleneksel ısıtma sistemlerine gereksinim duymayan binalar olarak tanımlanabilir (Ġzocam, 2010). “Pasif ev” terimi ABD de 1970‟li yıllarda bugünkü anlamıyla kullanılmaya baĢlanmıĢ, 1970‟lerdeki enerji kriziyle aynı dönemde gündeme gelmiĢtir. Tanım olarak “(Ġdeal) bir pasif ev kendi kendini tamamen pasif olarak ısıtır ve soğutur”. Pasif iklimlendirme denilen bu sistemde binalar, pencere, duvar ve zemin kıĢın güneĢ enerjisini ısı olarak toplayıp depolayıp dağıtacak, yazın da bu ısıyı kabul etmeyecek Ģekilde tasarlanır. (Özçuhadar, 2007)

(28)

Bu binalar klasik ya da modern tasarımlı ahĢap, tuğla, betonarme sistemlerle yapılmıĢ, konut, ofis binası, okul, jimnastik salonu vb pek çok değiĢik amaca hizmet etmek için tasarlanmıĢ olabilir. Yeni yapılarda yapılabildiği gibi yenilenecek projelerde de uygulanabilir. Ġlk pasif ev 1991 yılında Darmstadt/Almanya‟da yapılmıĢtır. Günümüzde iyice yaygınlaĢan fikir sayesinde Almanya‟da 10.000‟den fazla pasif ev yer alırken AB ülkelerinde 20.000‟in üzerinde pasif ev yer almaktadır. (Ġzocam, 2010).

Pasif Ev kavramıyla tasarlanan yapılarda uyulması gereken 5 ana ilke bulunmaktadır.(ġekil 2.3) Bunlar aĢağıdaki gibi sıralanabilir.

1. Pasif Ev‟de Isı Yalıtımı: Pasif ev oluĢumunda ilk ve en önemli ölçüt ısı yalıtımını sağlamaktır. “Pasif Ev” olabilmenin ilk koĢulu olan 15 Kwh/m² yıllık enerji kullanımını aĢmamak için, ısıtma amaçlı enerji kullanımını sıfıra kadar indirgemek, bunun için de yeterli ısı yalıtımının sağlanması gerekmektedir. DıĢ ortamla iç ortam konfor koĢulları arasındaki sıcaklık farkını ısıtma sistemine gerek kalmadan sağlamadaki temel koĢul olan ısı yalıtımı, aynı zamanda yapı malzemelerinin hasar görmesini engelleyerek strüktürün yıllarca sürdürülebilirliğini

(29)

de sağlar. Pasif Evlerde U (ısıl geçirgenlik) değeri duvarlarda 0,15W/m²K, pencerelerde 0,8 W/m²K değerine eĢit ya da küçük olmalıdır.

ġekil 2.4 Pasif Ev‟de ısı yalıtımı (Ġzocam, 2010)

2. Pasif Ev‟de Isı Köprüleri: Pasif Evlerde ikinci önemli unsur ısı köprülerinin yapılmaması, ısı köprüsü etkilerinin engellenmesidir. Isı kaybı katsayısı ψ≤0,01 W/mK‟in altında ya da negatif olmalıdır. Isı köprülerinin bulunması durumunda yüzey sıcaklığı düĢük olacağından iç ortamdaki sıcak havanın soğuk yüzeyle temasıyla yoğuĢma gerçekleĢir. YoğuĢma; nem, küf, mantar gibi anti hijyenik oluĢumları beraberinde getirir. Isı köprüleri hijyen ve iç ortam konforu için mutlaka engellenmelidir. Pencere montajında ve balkonlarda ısı köprüleri sıklıkla problem olmaktadır. Isı köprülerini engellemek için yalıtım levhaları yapıĢtırılacağı yüzeye tam temas ettirilmeli, arada hava boĢluğu bırakılmamalıdır. Levhalar birbiriyle örtüĢmeli, aralarında 5 mm‟den büyük boĢluk kalmamalı, yalıtımın sürekliliği sağlanmalıdır.

3. Pasif Ev‟de Saydam Yüzeyler: Saydam yüzeylerin yani camların U değeri 0,8 W/m²K‟e eĢit yada küçük olmalıdır. Bu ise ancak 3 panelli low-e özellikli cam kullanılarak sağlanabilmektedir(Ģekil 2.5). Ayrıca camların yansıtma değeri %50-55 aralığında olmalıdır. Soğuk kıĢ günlerinde dıĢarıdan güneĢ ıĢınımıyla gelen enerjinin %50-55 oranında iç ortama alınabilmesi gerekmektedir.

(30)

ġekil 2.5 Camların ısı iletim özellikleri (Ġzocam, 210)

4. Pasif Ev‟de Sızdırmazlık: Bina yüzeyinde hava sızdırmazlığı sağlanmalı, bina zarflanmalıdır. Proje aĢamasında binanın sızdırmazlık çerçevesi belirlenmeli ve enerji dengesi buna göre kurgulanmalıdır(Ģekil 2.6). Sızdırmazlık DIN EN 13289 hava boĢluğu testiyle ölçülür. Pasif Ev olabilmesi için binanın ±50 Pa basınçta hava geçiĢi 0,6h-1 ‟i geçmemelidir.

ġekil 2.6 Pasif Ev‟de sızdırmazlık (izocam, 2010)

Hava sızdırmazlığı ile binadaki yapısal hasarlar, kondens engellenir, enerji tasarrufu sağlanır, yapı içersinde daha iyi konfor elde edilir, banyo ve mutfaktan

(31)

diğer odalara istenmeyen hava akımı oluĢmayacağından hava kalitesi artar, daha iyi gürültü kontrolü sağlanır ve en önemlisi ısı kaçıĢları engellenir. Bununla birlikte sızdırmazlık sağlanan yapılarda mutlaka havalandırma sistemi kullanılmalı ve yalıtım yeterli kalınlıkta olmalıdır. Aksi halde özellikle yoğuĢma ve küflenme görülecektir.

5. Pasif Ev‟de Mekanik Havalandırma: Mekanik havalandırma sistemiyle ısı iyileĢmeleri η≥0,75 sağlanmalıdır. Havalandırma sistemiyle, kirden, polenden, dumandan..vb. arınmıĢ sağlıklı temiz hava, havadaki düĢük rutubet oranı, nemin istenmeyen giriĢinin ve küf oluĢumunun önüne geçer. DIN 1946-6 normuna göre kiĢinin 30 m³/saat temiz havaya ihtiyacı bulunmaktadır. Bir konutta 4 kiĢi yaĢadığı düĢünülürse ortalama bir dairenin temiz hava ihtiyacı 120 m³/saat kabul edilebilir.(Ġzocam, 2010)

Avrupa Birliği‟nin 2019‟dan itibaren yapılacak her bir ev için „pasif ev‟ yani, üretilen karbon salımının kontrol altına alınacak bir sistem getirmesi, Avrupa‟nın pek çok noktasında olduğu gibi Türkiye‟de de uygulama bulmuĢtur. Mantolama gerektirmeyen çelik konstrüksiyon ve su buharıyla genleĢtirilen polistren malzemenin kullanımıyla kurgulanan bu sistem ısı köprüleri kesilmiĢ, iç tesisatı döĢenmiĢ duvar ve kaplama elemanıdır. GüneĢten elde edilen elektrik enerjisiyle ısıtma-soğutma yapabilen, A karbon salınımı sıfır seviyesinde, ısı, ses yalıtımı yapılmıĢ, hafif, nefes alabilen, A2 yanmazlık özelliği taĢıyan ve yüzde 90 oranında geri dönüĢtürülebilir, kendi kendini taĢıyabilen ürün tünel kalıp yapılarda da kaplama malzemesi olarak kullanılabilir.

Multi Konfor Binalar; pasif ev kavramından türemiĢtir ve biyoiklimsel tasarımı hedefler. Sürdürülebilirdir, ekolojik, ekonomik ve sosyal etmenleri göz önünde bulundurur. Yüksek enerji tasarrufuyla birlikte maksimum ısıl konfor sunar. Kusursuz akustik ve görsel konfor, kaliteli iç ortam havası, yangın korunumu ve güvenliği sağlar. Hem iç mekanlarda hem de dıĢ mekanlarda son derece esnek tasarım çözümlerine olanak sağlar. Enerji kullanım ihtiyacı 15kWh/m² ile

(32)

sınırlandırıldığından %90‟a varan tasarruf sağlar ve o oranda CO2 salımları da azalır. (Ġzocam, 2010)

Temiz havanın sürekliliğinin sağlanması önemlidir. Ġç ortam hava kalitesini sağlayabilmek için bütün yapılarda havalandırma yapılmalıdır. Konvansiyonel yapılarda pencereleri açarak yapılan doğal havalandırma; nem, karbondioksit, uçucu organikler, radon gibi zararlı etmenleri içerir, hijyenik değildir. Bununla birlikte temiz hava giriĢini kısıtlamak da çözüm değildir. Enerji etkinliği ve hijyen için doğal yöntemler yerine havalandırma sistemi gerekmektedir. (Ġzocam, 2010)

Multi Konfor Evi, bir kazan dairesine ihtiyaç duymaz. Buzdolabı büyüklüğünde kompakt havalandırma birimiyle tüm odalar için düzenli temiz hava sağlama konusunda tam anlamıyla yeterli bir performans sunar. Merkezi birim bünyesinde ısı değiĢtirici, vantilatörler, filtreler ve – eğer istenirse – önden hava ısıtıcı, hava soğutucu ve hava nemlendirici ya da kurutucuyu bulundurur. Mutfak, banyo ve tuvaletteki kötü hava dıĢarıya verilen hava sistemi ile atılır. Kötü hava dıĢarıya yönlendirilmeden önce sıcaklığını ısı değiĢtiriciye bırakır. Bunun sonucunda içeriye giren temiz havayı ısıtarak oda sıcaklığına yakın bir ısıya ulaĢtırır(Ģekil 2.7). Günümüzde ısının geri kazanımı % 90 oranlarına kadar mümkün olmaktadır. (Ġzocam, 2010)

ġekil 2.7 Multi Konfor Ev‟de havalandırma esasları (Ġzocam, 2010)

(33)

2.3.3 Enerjinin Verimli Kullanılmasına Yönelik Uygulama ve Yönetmelikler

1980‟li yılların sonlarından baĢlayarak, insanın iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini ve baskısını azaltmak için, BirleĢmiĢ Milletlerin ve uluslararası kuruluĢların öncülüğünde çalıĢmalar yapılmıĢ, sonucunda geniĢ bir katılımla BirleĢmiĢ Milletler Ġklim DeğiĢikliği Çerçeve SözleĢmesi (BMĠDÇS) ve Kyoto Protokolü (KP) oluĢturulmuĢtur. BirleĢmiĢ Milletler Ġklim DeğiĢikliği Çerçeve SözleĢmesi (BMĠDÇS) iklim değiĢikliği sorununa karĢı küresel tepkinin temelini oluĢturmak üzere 1992 yılında kabul edilip 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Ülkemiz, sözleĢmeye katılmamızın uygun bulunduğuna dair 4990 sayılı Kanunu, TBMM Genel Kurulunda 21 Ekim 2003 tarihinde kabul etmiĢ ve 18 Aralık 2003 tarihinde sözleĢmeye taraf olmuĢtur. 194 Tarafı bulunan SözleĢme, neredeyse evrensel bir katılıma ulaĢmıĢtır. SözleĢmenin nihai amacı, atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmaktır. (Sipahioğlu, 2010)

Ülkemiz, 1997 yılında BMĠDÇS kapsamında imzalanan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolüne 2009 yılı Ağustos ayında taraf olmuĢtur. Türkiye 2012 sonrasında, temiz kalkınma hedeflerini gerçekleĢtirmeye yardımcı olacak, ilave maliyetleri dıĢ finansman kaynakları ile desteklenmiĢ politikalar oluĢturarak, SözleĢme ilkeleri çerçevesinde üzerine düĢen sorumlulukları almayı hedeflemektedir. GeliĢmekte olan ülkelerde kaynakların sınırlı olması, öte yandan ise enerji talebinin hızla büyümesi, enerji verimliliği stratejilerinin önemini bu ülkelerde bir kat daha artırmaktadır. Ülkemizde, enerji verimliliği konusunda 1998„de yürürlüğe giren ve 2000 yılından itibaren de binalarda ısı yalıtımı zorunluluğu getiren TS825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı ile, yeni projelerde, standartlara uygun malzemeler, doğru detay çözümleri ve ısı yalıtım malzemeleri kullanılarak enerji tasarruflu binalar üretilmeye baĢlamıĢtır. Yanı sıra 2000 sonrası dönemde;

 Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı

Kullanımına ĠliĢkin Kanun (2005)

(34)

 Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve ĠĢletilmesi ile Enerji SatıĢına ĠliĢkin

Kanun (2007) (Bu Kanun ile ayrıca, yerli kömür kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına iliĢkin düzenlemeler de getirilmiĢ ve yerli kömür yakıtlı santral yapımı teĢvik edilmiĢtir.)

 Enerji ile Ġlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına ĠliĢkin Yönetmelik (2010)

Yürürlüğe giren bu yönetmeliler ile devlet, yenilenebilir enerjilere verdiği önemi, kanunlar ile belirlemiĢtir. Binalarda Enerji Kimliği Belgesi(Ģekil 2.8) ise 2 Mayıs 2007‟de „Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‟ tarafından „Türkiye‟de Enerji Verimliliği Kanunu‟ olarak Resmi Gazete‟de 5627 sayılı kanun ile yayınlanmıĢtır. Bu belge asgari olarak binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırılması, yalıtım özellikleri ve ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren belgedir.

Enerji Kimlik Belgesi;

- Binalarda konfor koĢullarının oluĢturulması için gerekli olan minimum enerji ihtiyacını

- Bu konfor koĢullarının oluĢturulması için binanın ne kadar enerji tüketeceğine dair sınıflandırmayı

- Enerji tüketiminin hangi oranda güneĢ, rüzgar,vb. yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını

- Binanın ve içerisinde kullanılan cihazların iĢletilmesinde çevreye ne kadar CO2

gazı salımı yapıldığını - Binanın yalıtım özellikleri

- Isıtma ve/veya soğutma, havalandırma ve sıhhi sıcak su sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri gösterir.

Enerji Kimlik Belgesi'nde; binanın enerji tüketimi ve sera gazı salımı A ila G arasında sınıflandırılmaktadır. A sınıfı binalar yasalarca öngörülen asgari Ģartların en fazla %40'ı kadar enerji tüketimine sahipken G sınıfı binalar, yasalarca öngörülen asgari Ģartlardan en az %75 daha fazla enerji tüketmektedir. Sınıflandırma, binanın

(35)
(36)

inĢa edildiği yıldaki mevzuatlarca tanımlanmıĢ asgari Ģartlar göz önüne alınarak yapılmaktadır. Bir binanın enerji sınıfı; mevcut bina için hesaplanan tüketim değerleri ile aynı binanın, aynı yerde yasalar çerçevesinde imal edilmesi durumunda elde edilen tüketim değerlerinin birbirine oranlanmasıyla belirlenir.

Sonrasında, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı tarafından 05.12.2008 tarihinde Resmi Gazete‟de yayınlanmıĢ olan Binalarda Enerji Performans (BEP) Yönetmeliği ile binalarda enerjinin, enerji kaynaklarının verimli kullanılmasına ve çevrenin korunmasına iliĢkin usul ve esaslar saptanmıĢtır. Yeni yapılacak binalar ve mevcut binalarda ısı yalıtımı uygulamalarının yanında mimari, mekanik, aydınlatma, yenilenebilir enerji kullanımı, kojenerasyon (ısı-elektrik birleĢik sistemleri) sistemleri gibi diğer konularda, binalarla ilgili uygulamaların değerlendirilmesi ve yönetmeliğin uygulanmasıyla enerji tüketiminin % 50, CO2 tüketiminin de % 3-4

gibi bir oranda azaltılması hedeflenmektedir. (Sipahioğlu, 2010) Binanın enerji performansını etkileyen faktörler Ģunlardır:

1. Binanın ısı karakteristiği ve sızdırmazlığı 2. Isıtma tesisatı ve sıcak su temini

3. Klima tesisatı 4. Havalandırma 5. Aydınlatma tesisatı

6. Binanın yönü ve yerleĢimi 7. Pasif güneĢ sistemleri 8. Doğal havalandırma 9. Binanın iç hava koĢulu

BEP Hesaplama Yöntemi (BEP-HY), BEP Yönetmeliği kapsamına giren binaların yıllık m2

baĢına düĢen enerji tüketim miktarını ve buna bağlı olarak CO2 salımını nasıl hesaplanacağının yol haritasıdır. BEP-TR, internet tabanlı bir yazılımdır. BEP Hesaplama Yönetmeliği sonuçlarına göre binanın enerji performansı ve emisyon salım sınıfı belirlenecektir. Program, binaya uygun Enerji Kimlik Belgesi‟ni üretir(Ģekil 2.9). Enerji Kimlik Belgesi‟nin zorunlu hale gelmesi en baĢta ise ısı yalıtımını zorunlu kılmaktadır. (Sipahioğlu, 2010).

(37)

ġekil 2.9 Enerji Kimlik Belgesi üretilme aĢamaları. (Sipahioğlu, 2010)

“Enerji ile Ġlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına ĠliĢkin Yönetmelik ” ise 07 Ekim 2010 tarihinde ve 27722 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir.

Yönetmelik, taĢıt araçları dıĢında enerji ile çalıĢan ürünlerin tasarımında; -Çevrenin korunması

-Enerji verimliliği

Ģartları sağlandıktan sonra ürüne CE iĢareti iliĢtirilerek malların serbest dolaĢımını sağlamaya yönelik hedefler içermektedir. Ürünün tasarım aĢamasından, üretim ve piyasaya dağıtım aĢamalarına kadar denetimi öngörür.

YaĢanan çevresel sorunlar tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de harekete geçirmiĢ ve Kyoto Protokolü‟nün imzalanmasıyla baĢlayan süreçte yapılan düzenlemelerle bu duruma kontrol sağlanması hedeflenmiĢtir. Enerji Etkin Bina Tasarımının, rüzgar ve güneĢ gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının sadece elektrik ve sıcak su üretmek için değil, binanın kullanıcılarının konfor koĢullarının sağlanmasında ve binanın ömrü boyunca tükettiği toplam enerjinin düĢük seviyede kalmasında önemli rolü vardır. Ġklime, yöreye göre tasarlanan bir binanın, uygun malzeme seçimi ve tasarım ile harcamaların en fazla olduğu kullanım döneminde bilhassa ısıtma soğutma giderlerini düĢürmesi, standart binalarda kullanıcılara enerji tasarrufu için uymaları önerilen kuralların tümünün getireceği faydadan çok daha önemlidir.

(38)

2.4 Nitelikli Konut Tasarımı

Konut, en basit tanımıyla, dıĢ etkenlere ve sert iklim koĢullarına karĢı bireyleri koruyan barınaktır. Maslow'un (1970) konut gereksiniminin hiyerarĢik bir sıralamasını oluĢturduğu listeye göre konut; insanın :

Barınma

Güvenlik

 Konfor

 SosyalleĢme ve kendini ifade etme 5. Estetik

Gereksinmelerini sırayla karĢılamaktadır. (Kellekçi ve Berköz, 2006)

Nitelikli bir konut tasarımında dikkat edilmesi geken noktalar aĢağıda (Tablo 2.2) de vaziyet planı ve bina ölçeğinde değerlendirilmiĢtir.

Tablo 2.2 Nitelikli bir konut tasarımında dikkat edilmesi gereken noktalar. (Kellekçi ve Berköz, 2006) 1-Vaziyet planı ölçeğinde;

Büyüklüğü ve geometrik Ģekli, Topoğrafik yapısı ve zemin durumu Ekolojik durumu

Jeolojik durumu

Ġklim, yönler ve etkin rüzgar yönü UlaĢım imkanları

Çevrenin mimari dokusu Doğal güzellikleri ve manzarası Ġmar durumu ve yasal yönetmelikler

2-Bina ölçeğinde; Tasarım kriterleri: psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçlara cevap vermesi mekan büyüklükleri

mekan yükseklikleri renk

aydınlatma ve doğal ıĢık yüzeyi Isıl konfor

koku

havalandırma ve nem düzeyi ĠnĢaat yapım tekniği ve

kalitesi:

ince yapı malzeme seçimi ve iĢçilik kalitesi doğru seçilmiĢ yalıtım uygulamaları uygun taĢıyıcı sistem seçilmesi

Günümüzde geliĢmiĢ ülkelerdeki konutların çoğu güvenli ve çok yüksek standartlarda inĢa edilmektedir. Teknolojik geliĢmeler; bir yandan daha hızlı, daha çok sayıda yapı yapma olanağı sağlarken, bir yandan da yapı fiziği yönünden yetersiz

(39)

yapılar üretildiği gözlenmektedir. Ülkemizde; 1999 Gölcük depremi sonrasında 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu (2001) ile güvenilir ve Binalarda Isı Yalıtım Yönetmeliği (2008) ile yapı fiziği açısından konforlu yapıların üretilmesi amaçlanmıĢtır.

Yapı kabuğunu tasarlarken, kullanıcısıyla uyumlu, dengeli ve konforlu iç ortam tasarımına da dikkat edilmelidir. YaĢadığımız binalarda, iç ortam konforu ile insanların psikolojik açıdan memnuniyet düzeyinin maksimum seviyeye ulaĢması amaçlanır. Nitelikli konutlar, dıĢ ortam Ģartlarını kontrol ederek iç ortam konforunu sağlayan, gün ıĢığından maksimum yararlanan, doğal havalandırmaya imkan veren, kullandığı yalıtım malzemeleri ile insana ve çevreye zarar vermeyen yapılar olmalıdır. (Kellekçi ve Berköz, 2006)

ÇalıĢma kapsamında, iç ortam konforunu sağlamak için dikkat edilmesi gereken parametreler:

• Isıl konforu (Ġklimsel elemanların etkilerini kontrol ederek, tasarımı doğru yönlendirerek)

• Görsel konforu (doğal ıĢığı kontrol ederek, uygun renk tasarımı ile) • ĠĢitsel konforu (gürültüyü kabul edilebilir bir seviyeye düĢürerek) • Nem kontrolü (küflenme, rutubet sorunlarına önlem alarak)

• Tasarım Kalitesi (yükseklik, mekan büyüklükleri, doğru planlama yaparak olarak belirlenmiĢtir.

2.4.1 Isıl Konfor

Isıl konfor, bir ortamdan duyulan ısıl memnuniyeti ifade eder. Isıl konfor Ģartlarını etkileyen parametreler; çevresel ve kiĢisel olmak üzere temel olarak iki grupta incelenebilir. Isıl konforu etkileyen çevresel parametreler ortamın sıcaklığı, nemi, hava hareketleri ve insanı çevreleyen yüzeylerin ortalama ıĢınım sıcaklığıdır. KiĢisel parametreler arasında ise kiĢinin hareketlilik düzeyi (aktivitesi) ve giysi durumu sayılabilir. Ġnsanların konforlu bir yaĢam sürebilmeleri; 20-22°C sıcaklık ve %50 bağıl nem değerine sahip olan ortamlarda mümkün olabilir. (Güler ve Ülkü, 2007)

(40)

Yenilenebilir enerjilerin kaynağı olan güneĢten, hem ısısal konfor hem de aydınlatma açısından, yapı tasarımında maksimum Ģekilde yararlanılmalıdır. Ġnsanların ısıl konforu için gerekli bir diğer parametre ise havanın belli oranda nem içermesidir. Havayı neme doygun yapmak için gerekli su buharı miktarı ortam sıcaklığına göre değiĢmektedir. Örneğin, iç ortam sıcaklığı 20 °C olduğunda 1kg havayı doyurmak için 14 g su buharı gereklidir. (Güler ve Ülkü, 2007)

Enerji kaynaklarının giderek tükendiği dünyada, var olan enerjilerin en makul Ģekilde değerlendirilmesi, tasarrufa gidilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması zorunlu hale gelmektedir. Isıl konfor koĢullarını sağlamak için enerji tasarrufunun sağlanması, tasarım aĢamasında binaya iliĢkin tasarım parametreleri için uygun değerlerin belirlenmesinin yanı sıra bina kabuğu ve tesisatta yeterli yalıtım önlemlerinin alınmasını da gerektirmektedir. (TMMOB, 2009)

2.4.1.1 Isı Yalıtımı

Isı yalıtımı; kapalı mekânların iç sıcaklıklarını istenilen düzeyde tutabilmek, dıĢ iklim koĢullarına karĢı yapılan ısıtma-soğutma iĢlemlerinde kullanılan enerji de tasarrufu sağlamak, çevre sorunlarını çözmek ve hava kirliliğini azaltmak için yapılarda alınan her türlü önlemler bütünüdür. Isı yalıtımı; aynı zamanda yapıyı dıĢ etkilerden koruyarak ömrünü uzatmakta ve yapı fiziği Ģartları da yerine getirildiği için iĢletme maliyetlerini düĢürmektedir (TMMOB, 2005)

Isı yalıtımını etkileyen dıĢ faktörler Ģunlardır:

- Coğrafi özellikler: Enlem-boylam, binanın bulunduğu bölgenin eğimli ya da düzlük, yeĢil ya da kurak oluĢu gibi.

- Ġklim özellikleri. - Rakımı.

- Arsanın özellikleri: Yön, komĢu parsellerle beraber arsanın imar durumu özellikleri

(41)

odasının güneye, yatak odasının doğuya bakması gibi. Etkin bir ısı yalıtımı için, bu faktörlerin, tasarım açısından baĢlayarak dikkatle ele alınması ve binanın bu dıĢ etkilere en fazla direnç gösterecek Ģekilde tasarlanması gerekir. (Ġzoder, bt). Yapılarda, ısı kayıpları, temel, duvar, döĢeme, çatı gibi bina kabuğundan ve baca, pencere, kapı gibi yapı elemanlarından gerçekleĢir. Binalarda ısı yalıtımı, ısı kaybının gerçekleĢtiği tüm yüzeylerde yapılır. Isı yalıtım malzemelerinin istenilen performansını karĢılayabilmeleri için boĢluk oranı fazla, yoğunluğunun düĢük, nem oranının az olması gerekir. Sadece ısı iletkenliği düĢünülerek oluĢturulan yapı elemanlarının istenilen sonuçları vermediği, bunun yanında rutubet akımı ve yoğuĢmaya karĢı da önlem alınması gerektiği görülmektedir. (Ekinci, 2003)

Isı yalıtımı, yapının zararlı boyutlarda ısı hareketleri ve buhar yoğuĢması sonucu zaman içinde görülen yapı hasarlarının (don hasarı, nem hasarı, küflenme, bozulma, demir aksamının çürümesi-korozyonu, vs) ortaya çıkmasını önleyerek yapının bakım masraflarını sınırlı düzeyde tutar, enerjiden tasarruf sağlayarak ulusal ekonomiye katkıda bulunur. (D.ġengül,Sayın ve Kaplan, 2005).

Günümüz yapılarında endüstriyel yapım sistemlerinin uygulanması ile 1-Yapının yükünü hafifletme ihtiyacı doğmuĢ ve duvarlar incelmiĢ 2-Ġnce duvarlar enerji kaybına yol açmıĢ

3-Isı yalıtımı ihtiyacı nedeniyle yapılar nefes alamaz hale gelmiĢ 4-Nem bariyerleri gibi farklı malzemeler kullanılmaya baĢlanmıĢ

5-Ġç konfor rahatsızlığını önlemek amacıyla klima gibi ısı ve nem düzenleyici cihazlara ihtiyaç duyulmuĢtur.

Ġncelen ve hafifleyen endüstriyel sistemle üretilmiĢ bir yapının belki de en büyük sorunu ısı kayıplarıdır. Bu nedenle de çalıĢma kapsamında yapılan anket çalıĢmasındaki soruların önemli bir bölümü ısısal konforun saptanmasına yönelik olarak belirlenmiĢtir.

(42)

2.4.1.2 Yapı Elemanlarında Isı Yalıtım Esasları

1. Çatıda Alınacak Önlemler

Çatıların yalıtımında çatıların Ģekline göre değiĢen yalıtım uygulamaları vardır. Teras çatılarda ısı yalıtımı, su yalıtımı katmanının üstüne veya altına yapılabilir. Isı yalıtımı levhalarının su yalıtımının üzerinde yer aldığı detaya “ters teras çatı”; su yalıtımı katmanının ısı yalıtımı levhalarının üzerinde bulunduğu detaya ise “geleneksel teras çatı” denilmektedir. Ters teras çatı detaylarında (Ģekil 2.10) su yalıtım örtüleri aynı zamanda buhar kesici vazifesi görmektedir. Çatılarda ısı, su, ses ve yangın yalıtımı detayları birlikte çözülmeli ve konforlu ortam elde etmek için malzemeler birbirleriyle uyumlu seçilerek mutlaka yoğuĢma tahkiki yapılmalıdır.

ġekil 2.10 Düz çatı yalıtım detayı.(Ġzocam)

Kırma çatılarda (Ģekil 2.11) ısı yalıtımı, levha veya Ģilte biçiminde çeĢitli yalıtım malzemeleriyle yapılır. Çatı örtüsü ile tavan döĢemesi arasında kullanılmayan

(43)

boĢlukların olduğu binalarda, ısı yalıtımı tavan döĢemesi üzerine serilerek uygulanır. Çatı arasının yaĢam mekânı olarak kullanıldığı binalarda ısı yalıtımı çatı seviyesinde yapılır. AhĢap konstrüksiyon çatılarda ısı yalıtımı merteklerin arasına, altına veya üstüne yapılabilir. Betonarme kırma çatılarda ise genellikle beton yüzeyin üstüne yapılır.

ġekil 2.11 TOKĠ Uzundere çatı detayı (Toki Emlak Konut Ġzmir müdürlüğünden temin edilmiĢtir)

2. Duvarda Alınacak Önlemler

Duvarlarda yalıtım ise, çeĢitli malzemelerin genellikle duvarlara monte edilmesiyle, binanın dıĢından, içinden veya iki duvar katmanının arasından yapılabilir. DıĢtan yapılan uygulamalar ile cephenin tümüne ısı yalıtım malzemeleri sabitlenebildiğinden; ısı köprüleri oluĢmaz. Aynı zamanda uygulama dıĢ taraftan yapıldığı için duvarlar sıcak kalır ve yoğuĢma meydana gelmez. DıĢ cephelerde kullanılacak olan ısı yalıtım levhaları bu uygulama için özel olarak üretilmiĢ olmalıdır. Ġzmir TOKĠ Uzundere Konutları içten yalıtım, Soyak MaviĢehir Evleri dıĢtan yalıtım uygulamasına örnektir.( Ģekil 2.12)

(44)

ġekil 2.12 SOYAK MaviĢehir Evleri dıĢtan yalıtım detayı(Soyak mimari proje grubundan temin edilmiĢtir.)

Ġki duvar arası veya içten yapılan ısı yalıtım uygulamaları; kısa süreli kullanılan yazlıklar, dağ evleri gibi yapılarda tercih edilir. Genel olarak bu uygulamalarda ısı yalıtım levhaları duvarın iç yüzeyine uygulanır. Bu uygulamalarda ısı köprülerine karsı önlem alınmalı ve mutlaka yoğuĢma tahkiki yapılmalıdır. YoğuĢma tahkiki neticesinde ihtiyaca göre buhar kesici kullanılmalıdır.(ġekil 2.13)

3. DöĢemede Alınacak Önlemler

- Isı yalıtımı, Ģapın altına serilir. Zemine oturan döĢemelerde, ısı yalıtımı olarak bünyesine su emmeyen ve yüksek basınç mukavemetine sahip Ekstrüde Polistren köpük levhalar kullanılmalıdır. Isıtılmayan bodrumların üzerinde yer alan döĢemelerde, ısı yalıtımı bodrum tavanına tespit edilerek, zemin katların döĢemeden kaynaklanan ısı kayıpları engellenmiĢ olur.

- Zemine oturan döĢemelerde, Ģap ve ısı yalıtım levhalarının altında su yalıtımı örtüsü uygulanır. Isı yalıtım levhaları sudan ve toprakta bulunan diğer kimyasallardan etkilenmemelidir.

(45)

ġekil 2.13 TOKĠ Uzundere Evleri içten yalıtım detayı(Toki Emlak Konut Ġzmir müdürlüğünden alınmıĢtır.)

- Isı yalıtımı altındaki zemin, ısı yalıtım levhalarının serilmesine uygun hale getirilmelidir. Isı yalıtım levhaları birbirleri ile iyi kenetlenmiĢ olmalı ve aralarında boĢluk kalmadan zemine serilmelidir.

-Isı yalıtım malzemesi, yeterli basınç ve uzun süreli yüklere karĢı sünme mukavemetine sahip olmalıdır. Öngörülen tüm döĢeme ve hareketli yükler göz önüne alınmalıdır.

- Isı yalıtım levhaları ve su yalıtım örtüsü uzun süre serili olarak bırakılmamalıdır. DöĢeme betonu dökülmeden hemen önce serilmelidir.

- Isı yalıtım levhaları sürekliliği bozulmayacak Ģekilde yerleĢtirilmelidir. Özellikle duvar birleĢimlerinde ısı köprüleri oluĢmayacak Ģekilde detaylar çözülmelidir. -Duvar yalıtımı yapılırken ısı yalıtımı döĢeme kalınlığının alt hizasında

Referanslar

Benzer Belgeler

Ben, biçim sel öğeleri, kalıplaşm ış güzellik form ülleri için değil, duygularım ın, coşkularım ın yararına kullanıyorum , kullanmaya çalışıyorum. Bu­ nun

Doğrusu okulun kapı­ sından dışarı çıktığımız zaman, formalardaki arm ayı görenlerin (Aaa! bak. Biz, kızlar, G alatasaraylI erkeklerden çok mem nunuz.. Semte

Sınırların orta­ dan kalktığı, çok kültürlülüğün ve Avru­ pa'nın birleşmesi gibi çok umut verici olayların ve beklentilerin olduğu bir dö­ nemdi.. Her şey

İşte böyle cümleler vardır benim romanlarımda, italik olarak yazarım onları belki benim değildir diye... Kitap insana yardım cıdır

Entomolojik sorunların başında; Süne (Eurygaster integriceps Put.), Ekin Kamburböceği (Zabrus spp.), Hububat Hortumlu Böceği (Pachytychius hordei Brulle.), Buğday

Lee (72) femur boyun kırığı nedeniyle kansellöz vida tespiti uygulayarak tedavi ettiği 116 erişkin hastanın deplase kırığı olan 12 olgunun %17’sinde avasküler

Volar kilitli plak uygulaması ile radius distal uç kırıklarının cerrahi olarak tedavi edilmesi yaklaĢımında sık olarak rapor edilen komplikasyonlar uzun vida

Tarafların sözleşmeden doğan haklarını ve yükümlülüklerini idare etmek üzere seçtiği devletin hukuku, münferit konu tarafların sözleşmelerinde o konuya yönelik açık